24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 1995 PERŞEMBE 14 KULTUR Kitap Fuan'ımı tek düzenleyicisi TUY4P'tır Kültür Servisi- Tepe- başı TÜYAP Sergı Sara- yı 'ndabu yıl kasım ayın- da 14.'sü yapılacak Kitap Fuan 'nın ana teması "Si- nema ve Edebiyaf Bu ana tema etrafında çeşıt- li etkinliklenn düzenle- neceği Kitap Fuan'na yurt dışından da önemlı isimler davet edildi. Ki- tap Fuan'nın bu yılkı onur konuğu llhan Sel- çuk. llk yapıldığı yıl 16 bin kişi tarafindan zıya- ret edilen Kitap Fuan'nı geçen yıl 336 bin kişi zi- yaret etti. TÜYAP Yöne- tim Kurulu Başkan Yar- dımcısı Deniz Kavukçu- oğlu, AüJ Ant'ın Yayın- cılar Bırlığrnın bu yılkı Kitap Fuan "nın düzenle- yicisi olduğuna ılişkın demeçlerine karşılık ki- tap fuannın tek düzenle- yicisinin TÜYAP oldu- ğunu vurguladı. J980'lı yıllann zor koşullan al- tında kitap fuannı bugüne kadar taşıdıklannı ıfade eden Kavukçuoğlu. Yayıncılar Birlığı'nın Kitap Fuan'nın düzenlenmesınde kendılerinın partnen olduğunu, ama bütiin tıcari sorumluluğun ve yet- kinın kendilerine aıt olduğunu vurguladı. Geçmiş kitap fuarlannda TÜYAP'ın flıann da- ha renklı geçmesı için partner olarak Yayıncılar Birlıği'nı seçtiğıni ve böylelıkle ışbırliğı vaptıkla- nnı belirten Kavukçuoğlu. bunun, fuan TÜYAP'ın düzenledıği gerçeğinı değıştiremeyeceğinı belirt- ti. TÜYAP'ın dernekler arasında bıraynm yapma- dı|ına dikkat çeken Kavukçuoğl u. "Biz bütiin der- nekiere iki etkinlik düzenleme hakkını verdik ve dernekler arasında aynm yapmadık. Örneğin Ya- yıncılar Birliği "Türkiye'de Yayıncılann Sorunlan" • TÜYAP Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Deniz Kavukçuoğlu, Yayıncılar Birliği'nin Kitap Fuan'nın düzenlenmesinde kendilerinin partneri olduğunu, ama bütiin ticari sorumluluğun ve yetkinin kendilerine ait olduğunu vurguladı. konulu sempozyumu Oç giin süre>le fuarda ger- çekleştirecek. PE\ Der- neği ise daha çok dışanya aeılmayı hedeflediği için bu yıl etkinlik düzenleme- meyi tercih etti. Bizim. TÜYAP olarak dernekler arasında bir aynm yap- mamız mümkün değü" dedi. Bugüne kadar Ya- yıncılar Birlıği'nin part- nerleri olması sebebiyle. TÜYAP'ın Yayıncılar Birliği'ne birtakım mad- dı yardımlarda bulundu- gunu ifade eden Kavuk- çuoğlu. bu konuda şunla- n söyledi: "TÜYAPsana- nn ve kültürün gelişmesi amacıvla birçok kuruma maddi yardımlarda bu- lunmaktadır. Ama bu yardımlar TÜYAP için bi- rer zorunluluk değildir. Biz yardım yapacağımız kurumu kendi kişisel ter- cihlerimizle seçiyoruz ve bu konuda bizi bağlaya- cak bir zorunluluk yok. Dola>ısıy la kime>ardım ve- rip kime veremeyeceğimize İomse kanşamaz." Basında çıkan Yayıncılar Birlıgı'nin aynm yapa- cağına ve bazı kurumlann fuara katılmasını engel- leyeceğıne ılişkin haberleri garipsediğinı belirten Kavukçuoğlu Yayıncılar Birlıği'nin böyle bir hak- kı olmadığını belırttı. •4 Ya>ıncılar Birliği'nin bazı kurumlann fuara katılmasmı engelleyeceğine iliş- kin haberleri anlavamadım, değil Yayıncıiar Birii- ği, TÜYAP'ın bile fuara katılan kurumlan engelle- mek veya onlar arasında bir aynm yapmak gibî bir hakkı yok. Yayıncılar Birligi fuann düzenleınesin- de bizim partnerinıi/, ama bu olgu, fuara katılacak kurumlan seçme veya onlan engelleme hakkını on- lara vermez." Tijen Par, Nilüfer Açıkalın. Nedim Saban ve Füsun Önal. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM) 'Üç Kadm Bir Çapkm 9 Tîyatrokare'de Kültür Servisi - Sonbaharla birlikte yeni sezona giren tiyatrolar. perdelenni açmak ve izleyıciyle buluşmak için son hazırlıklarını yapıyor Tiyatrokare, pazartesı gecesi Susam Bar'da diizenlenen bir basın toplantısıyla yeni sezon oyunlannı ve oyuncularını tanıttı. Tıyatrokare, geçen mevsim sahneledikleri "Salaklar Sofrasrna devam ederken •*İ'ç kadın Bir Çapkın" adlı yeni oyunlanyla ızleyıcileri selamlıyor. Mevsimi. 1-8 ekim tarihleri arasında Ankara Ulus 100. Yıl 4 Land and Freedom'ın galası yapddı Kültiir Servisi- Türsak Vakfı ve Yeni Yüzyıl'm birlikte gerçekJeştirdiği "Dünya Sinemasın'dan Seçkin Örnekler-Gala Gecekri"nin ilkı.Ken Loach'ın •'Land and Freedom" (lilke ve Özgürlük) filmiyle açıldı. Ispanya ıç savaşının anlatıldığı, 1995 Cannes Jüri Özel Ödülü ve 1995 Cannes Eleştirmenler Ödülü'nü alan ''Land And Freedom"ın başrol oyuncusu Rosana Pastor, fil.nın galası için Istanbul'daydı. Pastor, kardeşlik ve dayamşrnayı anlattığını söyledigi ftlmin, kendısi için çok önemli ve anlamh olduğunu söyledi. Ken Loach'ın başanlt bir yönetmen olduğuna dikkat çeken Pastor. çekimler sırasında özgürce çalışma olanağı bulduklannı ve filmin ana teması olan dayanışmayı yaşadıklannı söyledi. Türk sineması hakkında bildiklerinin festrvallerde izlediği birkaç iyi Türk filmiyle sınırlı olduğunu söyieyen Pastor. Avrupa'nın kendi sinemasmı ve kültürünü koruması gerektiğine dikkat çekti. Pastor. Amerikanlann da farklı ve iyi fılmler yaptığını; ama bunun Avrupa sineması üzerinde bir baskıya dönüşmemesi gerektiğini söyiedi. Türsak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Müjde Ar da. Dünya Sinemasından Seçkin Örnekler dizisi için özellikle Avrupa filmlerini yeğlediklerinı \e gösterilecek filmlerin politik içerikli olacağını vurguladı. Avrupa sinemasının bir varolma mücadelesi içinde bulunduğunu söyleyen Ar, bunu bir ölçüde başardığını da sözîerine ekledi. Avrupa'da artık hem düzeyli hem de gelirgetiren filmlerin yapddıgını söyleyen sanatçı, "ticari film kötüdür" anlayışının terk edilmesi gerektıgıni belirtti. Türk sineması için her şeye baştan başlamayı amaçladıklannı söyleyen Ar, Türsak yönetimini de bu amaçla kabul ettiklenni söyledi. Geçmişte yapılanlann yadsınamayacağını, ancak şimdi yapılması gerekenin, sorunların belirlenmesi ve teker teker üzerine gidilmesi olduğunu da sözîerine ekledi. Kültür Merkezi'nde açacak olan Tıyatrokare. geçen mevsim büyük ilgi gören oyunlan "Salaklar Sofrası"nı uzatmasız bir hafta sahneleyecek. 12 ekimde genel istek üzenne yalnız dört haftalık bir süre için Şışli Gönül Ülkü, Gazanfer Özcan Tiyatrosunda da sahnelenecek oyunda Pekcan Koşar. Köksal Engür, Hayrettin Aslan. Aylin Lzunlar. Asuman Çakır, Özden Ozgürdal ve Nedim Saban rol alıyor. Çe\ resındekı en salak adamı yemeğe davet ederek onunla tum bir gece eğlenen bir akıllının düştüğü komık durumun anlatıldığı oyunda, salak ıle akıllı kavramlan ıç içe geçiyor. Nedim Saban'ın oynadığı salak. akıllı geçınenlerin yapay dünyasını kanştınyor. Izleyicinin büyük beğenisinı kazanan bu güldürü. Miişfik Kenter'ın rejisiyle sunuluyor. Tiyatrokare'nın yeni oyunu "Ûç Kadın Bir Çapkın" ise 8 kasımdan itibaren reperruvara alınıyor. NeilSimon'ın özgün adı ~The Last of the Red Hot Lovers" olan bu güldürüsünde. 20 yılı aşkın bir süredir kansına sadık kalmış bir adamın. üç ayn kadınla yaşamaya çalıştıgı kaçamak anlatılıyor. Oyunda aşk. seks, evlilik, sevgi, sekste sevgi, aşkta sevgi. evlilikte aşk gibi kavramlar sorgulanıyor. Tunç Yalman'ın sahneye koyacagı oyunu. Sungun Babacan Türkçeleştirmış. Dekor \e kostümlerini Sevil Kısakürek ile Faik Arcanın üstlendıği oyunda. fotoğraf sanatçısı Erol Atar, oyun fotoğraflanna imza atarak destek venyor. "Kelebekler Özgürdür" ve "Durdurun Dünyayı İnecek Var" adlı oyunlarda da rol alan ve uzun bir aradan sonra izleyicilenn karşısına çıkacak olan Füsun Önal, "Üç Kadın Bir Çapkın"da, yaşamında seks dışında pek bir şey düşünemeyen bir ev kadınını canlandınyor. Nilüfer Açıkalın. herkesten şüphelenen kız olarak annesinin e\ ini garsoniyer olarak kullanan deneyimsiz çapkın Nedirn Saban'a zor anlar yaşatıyor. Devlet Tıyatrosu'nun seçkin sanatçılan arasında yer alan Tijen Par ise arkadaşının kocasıyla dolu dolu yaşayabileceğı ıkı koca saati. vıcdan azabı çekerek ve ağlayarak harcıyor. Tiyatrokare "Üç Kadın Bir Çapkın" oyunuyla önce erkeklere, sonra kadınlara. "Salaklar Sofrası" ise önce akıllılara. sonra salaklara pek çok şey öğretmeyi ve güldürerek duşündürmeyi hedefliyor. BİR İŞ TEKLM .. 103.6 RADYOMEGA Şimdi Çok daha NET Çok daha GÜÇLÜ Çok daha CANLI ve ' .' . . Şimdi 103.6 RADYOMEGA'NIN - Hisselerini, - Yönetimini, saygm, ciddi ve finansal yönden güçlü bir kuruluş ile paylaşmak amacındayız. Görüşmeyi arzu eden kuruluş yetkilileri randevuyu (0212) 614 04 10 no'lu telefondan alabilirler. Behramkale1de 'Assos Gösteri Sanatlan Festivali 9 Kültür Servisi - Çanakkale'nin Behramka- le köyünde 6. 7 ve 8 ekım tarihlerınde "Assos Gösteri Sanatlan Festivali" adında uluslara- rası bir festival düzenlenıyor. Bu yıl ılkı dü- zenlenecek festivalın amacı. "Kendi dilini arayan. özgün yapıtlar üreten dans. tiyatro, kukla oyunlanyla bu topluluklarla çalışnıayı yeğleyenmüzisyentasanmcı.plastikv«görün- tü sanatçılannı bir araya getirmek vetopluluk- lann yapıtlannı geniş bir seyirci kklesine sun- mak" olarak açıklandı AyduıTeker(dans). Behramkale Halkı (kıt- le tıyatrosu). Hüseyin Katırcıoğlu (tiyatro). Işıl Kasapoglu (kukla). Kumpanya (tiyatro). La Mama Etc Nevv York (dans. tiyatro. kukla). LeventÖget (enstalasyon ' dans). L'Ou- til Paris (tiyatro) ve \'eşil Üzümler'ın (dans tıyatrosu) katılımıyla gerçekleşen fes- tival ın genel sanat yönet- menliğinı Hüseyin Katırcı- oğlu \e tasarımlannı Çağla Ormanlar, Selçuk Günşık üstleniyor. Festnal etkinlık- lerinin tanıtımı amacıyla Roxy'de gerçekleştırılen toplantıda Hüseyin Katırcı- oğlu'na ait iki gösteri filmi ('Truva Öyküsü' ıle 'Ge>ik Laneti') ve Le\ent Öget'e aityınebu filmlerdençekıl- mış dıalar. müzık eşhğınde gdsterildı. Hüseyin Katırcı- oğlu. Türkiye'de sanat adına bazı hareketlenn olduğunu. bunları bırleştırmeyı amaç- ladıklannı belırterek festi- valin olusumunu açıkladı: "Örgütlenmemiz gerektiği söyleniyor. Örgütlenme bu tiir çalışmalar y apan ûısan- lann kişiligine ay kın. Vani ben gidipde demek- ler kurarak bakanlıklarla uğraşamam. Uğra- şacak olsam. herhalde bunlan üretemezdûn. Bu anlamda festivalin çok iyi bir birleştiricili- ği olduğunu düşünüyorum". Sanatçı, festivalin amacını ve doğuşunu geçmiş yıllarda yaşadığı bir deneyımle akta- rarak özetledi "Bir kaç yıl önce, tstanbul Fes- tivali için bir ait festival oluşturulması dîişü- nüldü. Hem festivalin altında bir festival hem de alternatiffesth al olması diişünüldü. Ben de İzmır'e" adıyla bir gösteri yapmıştım. Festi- vaJkomitesindınsadeceDikmen Giirün Uça- rer gelmişti, büy ük savaşımlar verdi. Ancak. komiteden başka kimse gelmediği için y ine bir devlet tiyatrosu oyunu sergilendi. Ben de bu- na tepki gösterdim. O zaman biz de bu orga- nizasyonu kendimiz yapalım dedik. Bu da bu sene>e nasip oldu." Festival düzenlemenın göriındüğü kadar kolay olmadığını söyleyen Katırcıoğlu, sanat- çılann büyük özverilerde bulunduklarını söy- ledi. Katırcıoğlu. dansçılar ticari ışler yaptı- ğından Aydın Teker'ın dansçı bulmakta bü- yük zorluklar yaşadığına dikkat çekerken. Fransa'dan festıvale katılacak topluluğun, kendi yol paralannı ödeyerek geldığini belırt- tı. Eden Beach ve Eden Gardens otellen. ka- tılımcılara üç hafta ıçın konaklama hizmeti sağlıyor. Bu süre ıçınde sanatçılar, kaldıklan yörey i tanıyarak rahatça prova yapma olana- ğı bulacaklar. Hüseyin Katırcıoğlu festıvale katılan sa- natçıları seçerken. kendi dillerını bulmuş sa- natçılara öncelik verildiğini söyleyerek. tıyat- rolann içinde bulunduğu çelışkileri dile getır- di' "Başkasınınoyununualıpbunaçağdaşda- hi olsa. yorum getirsen, sonunda sadece yo- rumcu oluyorsun. Bizim bu festhalde aradığımız ise. kendi tar/ını ve kendi konumunu ortaya koyan sanatçılan bir araya getir- mek. Kumpanya kendi ça- lışmalannı yapıyor. Genel- de ben de kendi çauşmala- nmı yapıyorum; bu proje - Gcy ik Laneti'ni anımsata- rak-, Vlurathan Mun- gan' ın öyküsü, ama oyunu benyaptım. Yeşil Üzümler ve Aydın Teker de aynı şe- kilde. Gelen yabancı toplu- luklarsa Assos'ta daha ne yapacaklannı bile bilmi- yorlar. Vani belirli kıstasla- n var. ama sonuçta ne ya- pacaklannı tam olarak belli değil. Mekân. insan- lar ve ortama göre etkile- şinı sonucu bir şey ler çıka- racaklar. Bence bu çok önemli. Çünkü bi/de vitrin yapılıyor. Birçok kültür merkezi ve salonlar yapılı- yor. Fakat onlann içine ne konulacağı düşünülmü- yor." Hüseyin Katırcıoğlu, yazarlarla tiyatroculann işbirliğının. ortak ça- İışmalannın kaçınılmaz olduğu göriişünde. "IVIiDisanaf,'Türk kültürü','Türk sanaü'de- niliyor. Ben de milliyetçiyim,ama öyle milliyet- çi degilim. Gidiptde Türk yazannın oyununu sahneleyçceğiz diye elli tane kötü oyun sahne- lemenin anlamı yok. O zaman üreten insana destek olacaksın. Yani gjdeceksin, riske gire- ceksin yazaıiann atöhelerini kuracaksın. Va- zarlar biraz tiyatrocularla çauşıp işi öğrene- cekler. Bu uzun vadeli bir iş; beş yılda. on vıl- da gelişecek bir şey. Bana sorarsanız festival bu mannğın ilk adımı." Katırcıoğlu sanatçının kalıcı olmasında fes- tivallenn büyük yarar sağlayacağını belırte- rek. festivalin genel mantığını şöyle aktardı: •*Bugüne kadar ben bir şeyler yapnm,çiçek gibi açtL kelebek gibi uçtu: öldü, söndü, soldu gitti Hepimizin vaptığı da biraz böyle oldu. Artık bunu başka bir konunıa getireceğiz. Ama bunu yapıtlannıızla yapacağız, bakan- larla müsteşaıiarla değil. Bence, dünya ile ile- tişim kurmak çok önemli. Türkiye'de bir sa- natçıyım. bu da beni etkiliyor. Ama ben yine de birdünya insanıy ım. Çinliye de hitap etmek istiyorum. Kendimikısıtlamakistemiyoruın." IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE . Akla Ziyan Akla ziyan (zarar) diye halk arasında kullanılan bir deyim vardır; çok şaşınlan, düşündükçe şaşkınlıktan şaşkınlığa düşülen durumlar için kuîlanılır. Zaman zaman, ironik bir durumu da gösterir. * Akıl'ın (us), Türkçe Sözlük'teki anlamı, "Insanın ' düşünme, anlama ve bir şeyi önleme yetisi"dir. Akıl'ın felsefi kavram olarak (burada "uslamlama yetisi" ile birlikte ele alıyorum) tanımı ise şudur: "In- sanların zihinsel faatıyet yoluyla nesnel dünyayı çe- • şitli bağlamlıkları, genel yasal düzenlilikleri ve çeliş- kileri içinde, yani kendi bütünlüğü içinde kavranma- sı ve düşüncede yansıtması anlamına gelen felsefi ' kavram." Tüm bir modernıte serüveninın ekseninde akıl var- ' dır ve akıl Aydınlanma ile bu eksene oturmuştur. An- cak. burjuva ideolojisi mutlak bir konumlandırmay- la "aklın tanrıçalığını" ilan edıp, işine gelmeyen du- rumları ve ideolojileri, hatta kültürleri "akıl dışı" gös- termiştir. Oysa ki, işin başındaki, yani Voltaire ve Diderot • gibi Aydınlanmacılar "hoşgörülü bir akıl"dan yana- dırlar. Aklın mutlak egemenliğinin benimsenmesi, gide- • rek tehlıkelı toplumsal durumlara doğru yol aimıştır. Akıl dışı durumlar ortaya çıkmıştır. Avrupa dünyası- nın şian olan -Edgar Morin'in tanımıyla- "aklın tan- nçalığı", akıl-dışı bir durum olarak Hitler'de. şımdi- ki Bosna gibi orneklerde kendini göstermektedir. Akıl dışılık toplumsal bilincın yitimidir de aynı za- manda. İş bu noktaya geldiğinde, Avrupa'da gördü- ğümüz gibi faşizm iktıdara gelmiş ve ikinci kez bir dünya savaşını başlatarak mılyonlarca insanın öl- mesıne neden olmuştur. Ne var ki aklın (ve bılimin) kullanımı önemlidir. Çünkü, savaşın kazanıldığı bir anda, Japon halkı atom bombasına tanık olmuştur. Bu. çok pahalı öde- nen ve hâlâ ödenmeye devam edilen bir tanıklıktır. Burada, ironik bir durum yok, ama akla ziyandır... • ' "Varfık" dergisi son iki sayıdır "Akla Veda Zamanı Geldi mı" başlıklı bir dosya yayımlıyor. Paul Feye- rabend'in Akla Veda adlı kitabının geçen aylarda Türkçede yayımlamasının ardından geliyor bu dos- ya. Yani akıl sorgulanıyor. Bu sorgulama Aydınlanma'dan beri var (özellikle Kant, Hegel). 19. yüzyıl süresince Rasyonalizm ve Romantızm bir çatışma ıçindeydi; birbirinı etkiliyor, birbirinı dönüştürüyordu. Duygu, duyum dünyasın- dan, insan psikolojisinden uzaklaşmanın eleştirisi ile salt duyguculuğa sürüklenmenin eleştirisinin birlik- te yer alışı... Günümüzde ise. belki de bir "post-modern du- rum" olarak "akla veda" ediyor filozoflar. • Akla veda mı. aklın kullanımına mı veda? Çünkü katışıksız aklın eleştirısını de, hem de en sert eleşti- risıni zaten "eleştirelakıl" yapıyor. Yine Morin'in de- yimiyle "eleştirel akıl hiçbır zaman, aklın kendi ken- dini efsaneleştirmesıne teslim olmadı." Öte yandan. Aydmlanma'nın getirdiği büyük kaza- nımlar var. Aydınlanma, aklın boş inana karşı sava- şımı: feodal toplumun egemen politik. sosyo-ekono- mik, felsefi, estetik ve teolojik görüşlerine ve henüz süregiden politik kurumlarına karşı savaşım ver- mek... Engels'in dediğı gibi "Din, doğa anlayışı, devlet düzenı, her şey kıyasıya bir eleştiriye hedef oluyor- du; her şey aklın yargıç kürsüsü önünde ya kendi vartığını haklı çıkarmakya da bu savdan vazgeçmek zorundaydı." Aydınlanma'yla, yani aklın kullanım biçiminin fel- sefi olarak değişmesiyle -akla ilişkin söylem Aydın- lanma'da ortaya çıkmadı- yeni bir çağ başlıyordu: sorgulama çağı. Bu felsefi sorgulamayı bir türiü kabul edemediği- mizden bizde, "Aydınlanma" daha çok tikel bir ko- numda kaldı. Kendi Aydınlanmamızı bir türlü ger- ' çekleştiremedik. Yani, süreç içinde aklın katışıksız ; durumuna geçemedik ki ona gönül rahatlığıyla "el- veda"diyelim. Biz, "elveda" fiilini hemen kabullendık. Doğrudur, ' "aklın tanrıçalığı"n\n zararlan vardır. Kendinin dışın- ' daki her şeyi akıl-dışılıkla mahkûm edip yaşam hak- ; kı tanımamak bir başka akıl-dışılığa götürür Ama yi- ne de neye veda edeceğimizı bilmeliyız. Akla mı, ak- lın kullanımına mı? • Medyamız bir akla ziyan durumunda. Gazeteler ; züccaciye dükkânları gibi. Kızınızın çeyizini rahatlık- , la bu gazeteler aracılığıyla düzebilirsiniz. Okur da -gerçek okur mu acaba- gazetelerin ver- diklerinin değerine göre oradan oraya hemen trans- fer olabiliyor. ' İyi gazete vermek yerine "mal" vermek herhalde ' daha kolay ki gazetelerimizin büyük bir çoğunluğu ; kampanya üzerine kampanya yapıyor. hediye üzeri- ne hediye dağıtıyor. Yani akla ziyan bir durum. Bir Cumhuriyet okuru olan altkomşum Kamil Bey geçen gün, akan çatılarımızın sorununu konuşurken laf lafı açtıktan sonra şöyle sordu: "Cumhuriyet ga- ' zetesi niye bir şey vermiyor?" Sonra devam etti. "Vermeli, kesinlıkle bir şey vermeli. Bizde pek olma- yan bir şey vermeli." Düşündü ve sorusunu kendi ya- nıtladı: "Akılvermeli..." '. Her ne kadar aklın sorgulandığı bir çağda yaşıyor- ! sak da Kamil Bey'in önerisini yürekten destekliyo- ' rum. Hani şöyle çekilişsiz mekılişsiz, kuponsuz mu- ' ponsuz... Yapı Kredi yayınlarından yeni kitaplar ANKAR'V(AA) - Yapı Kredi yayınlanndan Ömer Madra'nın "Rüzgâra Karşı" adlı deneme kitabı ile Memet Fuat'ın çeşitli yazılannın yeraldığı "İki Yönlü Yozlaşma" adlı kitaplan pıyasaya çıktı. Daha önce "Romanımla Sana Bir Ses" adlı bir romanı yayımlanan Ömer Madra bu kitabında bir 68 "lı ruhuyla gündehk yaşamda yer alan her şeyin ardındaki sıstematık imgeleri irdeliyor. Memet Fuat'ın "İki Yönlü Yozlaşma" adlı kitabında ise, 1981-1987 yıllan arsında Yazko Edebıyat. Somut, Broy \'e Millıyet Sanat gibi dergiler ile çeşitli gazetelerde çıkan tartışma, değinme. kitap tanıtma yazılan, soruşturma yanıtlan ve konuşmalan yer alıyor. Sanatçılar için "Topluluk Sigoptası" AıNKARA (A4)-Müzik ve Sinema Sanatçılan Sendikası (Müzik-Sen) Genel Başkaru Mehmet Çırıka. "Topluluk Sigortası"ndan yararlanmak isteyen müzik. sahne ve gösteri sanatçılannın sendikava başvurmalarını ıstedi. Çınka. sanatçılann sosyal güvenjıkten yoksun kaldıklannı belirterek, bu olumsuzluğun gıderilmesi için 506 sayılı SSK yasasının 86. maddesi gereğı "Sosyal Sigortalar Kurumu ile Topluluk Sıgortası Sözleşmesi" imzalanmasına karar venldiğinı belirtti. Bu topluluk sigonasına katılan sanatçılar malullük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanmasına hak kazanabilecekleri gibi kurumca sağlanan sağlık yardımlanndan ücretsiz olarak faydalanabılecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle