Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA t.» CUMHURİYET 16 EYLÜL 1995 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Ulusîararası
Her ekonomik yapı, eğitim gibi üstyapı kurumlannı arkasından
sürükler ve kendine göre biçimlendırir.
Için Eğitim
ZEKÎSARIHAN
Y
eni öğretim yılına, lise-
lerde sınıfınnasıl geçile-
cegı tartışmalanyla gır-
dik. Batı'dan ithal edilen
kredili sistem çöktü. Ba-
gımlı ülkelenn kadendir
bu. Sisteminı kendi özgünlügünden ya-
ratacak yerde sagı solu taklit etmek. Sıs-
tem bünyeye uymayinca da yeni taklitle-
re yönelmek.
Tanzımat'ta da böyle btr durum orta-
ya çıkmıştı. Bır yanda feodal eğitimın
medresesi ve mahalle mektebi, öte yan-
da yan- sömürge olmanın sonucu yaban-
cıokullar. Millibir eğitim ihtiyacını Tür-
kiye. Kurtuluş Savaşı'nda etiğinde kemi-
ğindeduydu. Dahatemmuz 192l"de An-
kara'da toplanan Maarif Kongresi'nde
Mustafa Kemal Paşa, Doğu'nun ve Ba-
tı'nın etkısınden uzak. ulusal (milli) bir
eğitim gereksınıminden söz ederken bu
çarpıklığa ışaret ediyordu. Mart 1924"te
Eğitimin Birleştirilmesi Yasası'yla ulusal
bir eğitim alanında önemli bir adım atıl-
dı. Köy Enstitüleri'yle de Türkiye, ken-
dine özgü eğitim kurumlannı yarattı.
Cumhuriyetin yaratmak istediği ku-
şaklar, kaderci değildi. Bu kuşakJar. hem
feodal yapının kurumlanna karşı aklın
egemenliğini savunacak hem de emper-
yalist dünyanın köleleştinci feslefesıne
karşı bağımsızlıkta dıretecekti. Bize yol
göstenci olan bilimdı. Kendi gücümüze
güvenecek ve değerlenmizın kaynakla-
nnı kendi topraklanmızda. kendi halkı-
mız arasından arayıp bulacaktık. Bu an-
layış, yeryüzünün hangi köşesinde olur-
sa olsun, bilimsel gelişmelerden yarar-
lanmamıza engel değildi.
Türkiye hâkim sınıflannın tkinci Dün-
ya Savaşı'ndan sonra adım adım emper-
yalizme teslim olmasıyla eğitımimiz,
önemli yaralar almaya başladı. Bir yan-
dan din eğitimi yeniden canlandmldı. öte
yandan yabancı dilde eğitim yapan ku-
rumlar, ülkeyi sardı. Bütün yaİanmalan-
mıza rağmen. eğıtımımızın omurgasını.
cumhuriyetyıllanndabiçimlenenanlayış
oluşturuyordu. Programlann esası hâlâ
laikti. Bugün bile. çocuklanmıza ve
gençlerimıze verilen eğitim hâlâ onların
bağımsızlık ile övünmesini istiyor. Tür-
kiye'nin "yedi diivele karşı" direnişini
övüyor. Ulusal bayramlarda, okullarda
içi boşaltılmış olsa kahramanlık şiirlen
okunuyor. Istiklal Marşı ve Atatürk'ün
Gençliğe Hitabesi, bütün sınıflarda, ka-
ratahtanın üzerınde öğrencilerin karşı-
sında duruyor. Mustafa Kemal 'in dersha-
nelerdeki. dairelerdeki resimleri bile ba-
ğımsızlık ve kendine güven bılıncının
simgesinden başka bir şey değildir.
Yeni Dünya Düzeni ve globalleşme,
bütün bu kavramlara ve simgelere karşı-
dır ve onlan mahkûm etmek zorundadır.
Başbakan Sayın Çiller'in özelleştirme
nedeniyle söylediği "Son sosyaüst devle-
ti yıktık'" sözleri, ekonomiyİe başlayan
bir uygulama sürecinın başlangıcıydı
Şimdi sıraegitimdedir. Milli Eğitim Ba-
kanlığı'nın üst düzey yetkilileri, başba-
kanlığın talimatıyla egitimdeki "'sosva-
lizm"i yıkmak, yerine yeni dünya düze-
ninin eğitimini gecirmek için kolları sı-
vamışlardır. Dayandıklan gerekçe şudur:
"Avrupa BirliğTne girmek istiyoruz. O
halde eğitimimizi bu birliğin anlayışına
uyduralım." Avrupa'dakı eğitim. birçok
insana Türkiye"den daha ileri göründügü
içın bakanlığın bu gerekçesı bazı aydın-
lann kulağına da hoş gelebilır. Hele bir
sürü mandacının gazetelenndeki köşele-
rinden ve TV ekranlanndan zehir saçtık-
lan bir dönemde.
Bütün yurtseverler, bakanlığın "eği-
timde reform çabşmaJarT adım verdiği
metnı ıvi incelemelıdirler. Bu metinde
milli sınırların kalkmakta ve gümrükle-
rin yok olmakta bulunduğu ıfade edıliyor.
Metne göre üretilen mal ve hizmetlerın
pazarlanmasında köklü değışıklikler ya-
pı lmaktadır.
Türkiye, ekonomik yapısı, iletişım sis-
temleri ve teknoloji tüketiminde dünya
ile bütünleşme çabasındadır. Bu çerçeve-
de. serbest piyasa ekonomisi ve dünyaya
acılma ıdeallerini gerçekleştırmeye ça-
lışmaktadır...
Her ekonomik yapı, eğitim gibı üst ya-
pı kurumlannı arkasından sürükler ve
kendine göre bıçımlendınr. Kurtuluş Sa-
vaşı vecumhuriyetyıllannın milli birpa-
zaroluşturmaçabası içındeki ulusal bur-
juvazi. bağımsızlıkçı ve laik bir eğitim
düzeni yaratmak zorundaydı. Emperya-
list sermaye ile bütünleşmiş işbirlıkçi bir
burjuvazı ise bunun tam tersini yapmak
zorundadır. Bunun içindir ki yeni eğitim
sısteminden geçecek olan Türkiye halkı-
na biçilen rol. tekeller için üretim yap-
maktır.
Eğıtimde Reform Çalışmalan metnı,
egitimdeki hedefini şöyle ifade ediyor:
"Hedef,iç ve dış pazariarda rekabete üs-
tünlük sağlayabilecek, daha kaliteli. daha
ucuz. bol miktarda mal ve hizmet üreti-
lecek insanı yetiştirecek bir eğitim sistemi-
ni kurmak ve geliştirmektir.'"
Yenı dünya düzenının insanı. emeğinin
karşılığmı istemek gibı bir "kusur" taşı-
mayacaktır. O, metne göre "Dünya ile ba-
nşık"olacaktır...
Kısacası Türkiye halkını, uluslararası
tekellerin hesabına bol \e kaliteli mal
üreten ve bunu iyi pazarlamasını bilen.
bunun için ögrenim görmüş bir "çağdaş"
köleler topluluğu olarak yetiştırmek isti-
yorlar. Üstelik. bunun için gereklı gider-
leri de "paralı eğitim'" yoluyla doğrudan
bizden toplayacaklar.
ARADA BİR
ADNAN CEMGtL
Nâzım Hikmet'in Güncellîği
Olümünün üstünden 32 yıl geçtı Nâzım Hikmet'in.
Bu süre içinde öyle zamanlar oldu ki, kitaplannın ba-
sılması, şiııierinin okunması yasaklandı... Suç sayıldı
adının anılması bile...
Bu günler geride kaldı artık. Türk ve dünya kamu-
oyunun baskısıyla kıtapları yayımlanıyor, piyesleri oy-
nanıyor, şiirlerınden sahne uyarlamalan yapılıyor. Ge-
çen yıl özel bir televizyön kanalında 5 hafta süren bir
"Nâzım Hıkmet" belgeseli bile yayımlandı. "Nâzım
Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı" kuruldu.
Bütün bunlar olumlu görünümler Bir de madalyo-
nun ters tarafı var. Kimi kişiler, sozleşmişçesine Nâzım
Hikmet'e saldırıya geçtiler. Işin acı ve çirkin yanı, bu-
nu yapanların 'solcu' olarak tanınmışolmalan.
'Arşivcı' olarak bilınen bın, bır konuşmasında şöyle
bir laf atıyor ortaya: "Bir sosyalistin annesini jandar-
malar, Ankara'dan istanbul'a yürüterek getirmişler!
Buna karşılık annesi, Nâzım açlık grevindeyken, Ga-
lata Köprûsü'nde gelen geçenden, oğlunun özgürtü-
ğüne kavuşması için imza istiyor."
Bakın, adı geçen 'arşivci'ne diyor: "Celile Hanıme-
fendı, Nâzım Paşazade olduğu için engellenmiyorgö-
revlilerce!"
Acılı bırana ile 'Hanımefendi' diye alay etmenin çir-
kinliği bir yana, paşazade annesi Celile Hanım'ın o sı-
radaki gerçek durumu: "Bursa Hapishanesi'nde ya-
tarken Nâzım Hikmet, ağır bir hastalık geçiriyor. Oğ-
luna bakmak için Celile Hanım Bursa 'da oturmaya ka-
rar veriyor. Kirası ucuz bir ev tutulur kendısine. Karlı
kışlı bir soğuk, sobasız bir ev. Celile ablam perişan,
zaten gözleri de iyi görmüyor. Zavallı kadın karga gi-
bi kalmış, acınacak hal-
de..." (Aydın Aydemir, Nâ-
zım, Broy Yayınları, Istan-
bul, 1986. s.20-21.) Işte
oglu içın imza isteyen Ce-
lile'nin durumu.
Nâzım Hikmet'in birçok
'paşa' dedesı vardı. Ne var
ki ona, paşazade'liğine
bakmadan haksız yere 22
yıl hapis cezası verdiler; bir
savaş gemısinin su kesimi
altında yatırdılar. Bu paşa
dedelerden bir kanş tpprak
kalmadı Nâzım'a. Ömrü
boyunca ekmeğini çalışa-
rak kazandı. Gelgelelim 'ar-
şivci'ye, paşa dedesinden
hatırı sayılır 'taşınmaz-
/aA'kalmıştı.
Başka bir 'solumtrak'
(genel başkan) da Nâzım
Hikmet'e ayn bıçimde sal-
dınyor. Şaırin açlık grevinin
gerçek nedenini çok iyi bil-
dıği halde bir yalanı, bir if-
tirayı sürdüren bir kitap çe-
virisini piyasada tutmayı
sürdürüyor. Nâzım Hik-
met'in, "Münevver Hanım
kendısine yüz çevirdiği için
açlık grevine yattığı" uy-
durmaşını yineliyor çevirj-
sinde. Üstelik burada Nâ-
zım'ın, bir kadın için girdiği
açlık grevine siyasi bir nite-
lik verdiğıni söyleyerek ona
sahtecilik iftirasını atacak
kadaraşağılık, çirkin bir tu-
tum içine giriyor Bu kitap,
adı geçen uydurmayı be-
nimseyenlere kaynak ol-
maktadır. Nâzım Hikmet'e
iftira etmek gereğini duyan
bir başka 'solcu' daha var.
Ama ötekilerden farklı. Ya-
şamı boyunca 'sosyalist li-
der' olma tutkusundan
kurtaramamıştı kendisini.
Ama hıçbir zaman da ger-
çek bir lider kimliğini kaza-
namamıştı. Bu başansız li-
derlik tutkunu bir yazısın-
da, Nâzım Hikmet'in Sta-
lin'e dalkavukluk ettıği ya-
lanını kusuyor! Oysa Nâzım
Hikmet, Stalin'in sağlığın-
da baskı altına alınmış ya-
zıları, şiirleri yayımlanma-
mıştı. Dalkavukluk etmek
şöyle dursun, özellikle Sov-
yetler'deki 'burokrasi' sis-
temini eleştirdıği için tepki
ile karşılanmıştır.
Bir de araştırmacılığa he-
ves eden, Nâzım Hikmet
üzerine inceleme yayımla-
yan bir kişi de, gerçeği bile
bile yukarıda adı geçen ka-
dın yalanını benımsiyor. Işın
acıklı ve çirkin yanı da şu:
Bunu "tencere tava" pa-
zarlayan "promosyoncu
bır gazetenin teklifi üzeri-
ne"yapmış olması. Neyle-
sin adam, geçim dünyası!
Bu yazıyı bitirdikten son-
ra şöyle düşündüm: O kü-
çuk insanlann attığı çamur-
lar ulaşabilir mi hiç Nâzım
Hikmet'in tertemiz kişi-
liğine.
'Barbar' olmanın dayanılmazlığı
Dr.ALPERAKÇAM
arbar atülan binlerce yıllık eski uy-
garlıklartarihı boyunca "Yazı-para-
devlefüçüzü ile donanmış ilk sınıf-
loplumların can düşmanı oldular.
^Tarıma uygun yörelerde önce ırmak-
lar boyunca uzanan. daha sonra ge-
niş tanm alanlanna egemen olan eski uygarlık (an-
tika medenıyet) tefeci-bezirgân asalak zümresinın
toplum çoğunluğunu ezdiğı, kimi yerde köle, kimi
yerde toprakbendı olmuş çalışan yığınları anasın-
dan doğduğuna pişman etmış bir soygun, yalan ve
zulüm toplumu. Eski uygarlıkların kesintıye uğrat-
tıgı. kördügüm attığı ticaret yollan boyunca, hay-
van sürülerineotlak peşinde dolaşan göçebe barbar
boylan, uygarlıklar üzerine bıtip tükenmek bılme-
yen akınlar düzenlerler.
Avcı ya da göçebe çoban. tümü de asker olan
barbar toplumu ilkel sosyalisttir. Yalan. hile. dala-
vere bilmez, kendi toplumundan bir başka bıreyi ça-
lıştırıp sırtından geçınmek hıç aklından geçnıez.
Eski uygarlıgın ambarlarda binkmiş tahılı, saray-
larda yığılmış zengınlıği kadar toplum çoğunluğu-
nun ezilmişhği, soygun ve sömürü sıstemı de bar-
bar atlılarını bir mıİcnatıs gibi kendisine çeker. Eşıt-
kardeş-özgür barbar atlıları. "Birisi hepsi, hepsi bi-
risüçin"ölümünekardeşolduklanndankendılerin-
den kat kat üstün uygarlık ordularını çıl yav rusu gi-
bi dağıtıp atarlar.
Çürümüş Roma uygarlığı üzerine inen Attila,ko-
kuşmuş Bizans'ı dağıtan Ertuğnıl Gad elbet "kö-
rii barbar
11
olacaklardır. Barbarı tarıh sayfalarına
anlatan uygarlıgın saraylı yazmanlandır(kâtıplen-
dir). Kapitalızm öncesindeki binlerceyılhk eski ta-
rıh. uygarlıklarla barbarlann kavgaları ile doludur.
Barbar, yıktığı uygarlıgın üretim ilişkilerine karşı
bir seçenek koyamadığından yeni yerleştiği bu ta-
nm alanında kendını kaçınılmazca tefeci-bezirgân
yozlaşmasına kaptınr
Askeriyle. Kayı Boyu'ndaki kan kardeşiyle bir-
likte, eşit koşullarda yaşayan Ertugrul Gazi, adın-
dan daanlaşılabıleceğı üzere "gazT.bırsıradan sa-
vaşçıdır. o kadar. 'Boy'unun en yiğıdı olduğu içın
seçimlegelmıştırönderlığe. Bizans'ınetkisıvle gö-
çebe demokrasisi giderek yozlaşır, babadan oğula
iktidar devreden sultanlar. Sultan Süleymanlar çı-
kartarih sahnesıne. saray entrıkalan başlar. Savaş-
çısından aynlıp sarav yaptınnaya kalkan Yıldırım
Beyazıt. göçebe Tımur'dan ılk tokadı yer. "Be\tül-
mal-i Müslimin"( Müslümanların ortak malı) olarak
dırlık düzenıyle kullanılan topraklar. kapanın elın-
de kalmaya başlar ve Kanunı dönemınden sonra
kesim düzenıyle topraklar tefeci-bezirgân özeileş-
tirmesine uğrar.
Mekke'nin "medeni
1
" Kureyşileri. so>'gun ve zu-
lüm saltanatlarına son veren Hz. Muhammetle.
Hz.Ömeradaletiv le dışe dış kav gada kazanamaya-
cagını, Islam sosvalliğıni yeneıneyeceğıni anlayın-
ca mızrak ucuna geçırdıği Kuranıkenm sayfalany-
la Islamlığı iktidar aracı yapmaya başlar.
Aradan vüzlerce yıl geçer. Eski uygarlıgın kös-
tekledigı kapıtalıst üretim biçimı, dünyanın başka
bölgelerinde dogarak egemen oiur. Mezopotam-
ya'dan Hındistan'a kadar eski uygarlık batağında
bocalayan toplumlar. kapitalızm sıçramasında geç
kalmış. geri toplumlardır artık. Pazar ve kazanç hır-
sıyla dünyayı kana bulayan. ıki kez evren (cıhan)
savaşı ve bıtmeyen yerel kavgalar çıkaran emper-
yalist tekeller içın bu bölgelerin ınsanlan, "ikinci
sınır'tır. Ezilebılir. sömürülebilır. gereğınde öldü-
rülebilir, birbırine öldürtülebilır.
Bu "ikincismıT' ınsanlar içinde Türklerin avn bır
yeri vardır. gelişmiş Avrupah'nın gözünde. Öbür-
lerınden ayırarak. binlerce yıl önceden kalmış ye-
nilgilerin bılinçaltı kışkırtmalarıyla "barbar
Türk"ü aşağılamaya çalışır. Hele bır de yakın za-
manda, 20. yüzyılda hıç ummadığı bır Atatürk to-
kadı yemış; yagmalamaya. parçalamaya geldıği
Anadolu topraklanndan Kuvayı Millıye ile sökülüp
alılmıştır ki, karnının agnsı bir türlü geçmez.
"Barbar" olmanın dayanılmazlığı kimımıze ta-
nh sepetınde "Tiirk barbaıiığı*'nı keşfettınr. kimı-
mize yoksul, karanlıklar içındeki ınsanımızın zekâ
düzeyıyle ılgılı "orijinar buluşlar yaptınr. toplum-
cu geçınen büyük bir çogunluğu tanhıyle ılgılı ko-
nularda susmaya yöneltır. "Barbar" olmanın daya-
nılmazlığı tarihımizi iyi bılmeyi, sahıp çıkabılme-
yi gerektıriyor. Uzak geçmişimızde, tanhin deter-
minist gıdişi içinde yaşanmış altüstlüklerde "Bar-
bar Türk" akınları ile eski (antika) sınıflı, soygun-
cu uygarlıklar üzerine eşıtlik, kardeşlik, özgürlük
ışıkları taşımış olmaktan neden utanalım? Yakın
geçmişimızde birilenne düşman edilmeye çalışıl-
mışsak, bugün bir kan gölüne dönüştürüİmek ıste-
nıyorsa yaşadığımız topraklar; Ortadoğu ve Kafkas
petrollenne göz dikmiş tekellen, kanlı oyunlann
asıl kışkırtıcılarını neden unutuyoruz? Yeniden at
bınip kılıç kuşanmaya hıç niyetimız yok... **L'y-
gar"Batı'nın zenginliği kendısının olsun! Yazma-
yı daöğrendik, üretmeyı de... "YurttaBanş.Cihan-
da Banş"dıyoruz. Bız kendimiz için kardeşlik. öz-
gürlük ve adalet istiyoruz. Gölge etmesinler yeter!
ÇŞ
GÜZ KARNAVALI
+• •
16 Eylül Cumartesi Türkiye'nin en
rnodern uydu kentinde rüya gibi bir
gece yaşanacak. Sorunsuz ve kusur-
suz bir kent hayatının keyfini süren
Bahçeşehir'liler bu muhteşem gece-
yi özel davetlileriyle paylaşacaklar.
Büyük bir coşkuyia kutlanacak olan
bu gece, belki yüzlerce ailenin ya-
şamlannı değiştirecek. Bu gece, her-
kes Bahçeşehir'li olmak isteyecek.
Bu kentiyaşamalısınız. Bu kentte
hayata yeniden başlamalısınız.
Mcbter • Fasıl • Dausözler
lialk. ()\ıınl(irı • C.uriye Dnnslmi
Zeıntcler • Tnrknuz I'aft Orkestrası
Grup Doğıış ve Şcıfcık Yııprak
Dümten Rugjine Datıs ve Miizik,
Yalçnı Ales ve Deıııs Orkestrası
Devlel Rıılesi Dtınsçıhırı
• ve Daus htlen Ateşlvr Shtnc
• Huvai Fişek Giisterisi
95' İN EN GÖRKEMLİ GECESİ
MUTLULUĞUN BAŞKENTİNDE
BAHÇEŞEHİR
Tarkcın Koııseri
PENCERE
TahterevaHi
Tahterevalliyi hepiniz bilirsiniz, çocuk parklannda
bulunur. Ağırlık merkezi bir destek noktasına daya-
nan tahta bir kalasın iki ucuna ikı çocuk oturur, kar-
şılıklı yükselip alçalırken gülüşürler. <ç
Can ile Canan tahterevalliyi çok seviyorlar...
Havalargüzel..
Yaramazlar avare..
Can ile Canan tahterevalliye bindiler..
Can yükselirken Canan alçalıyor..
Canan yükselirken Can alçalıyor.. \ \ ',
Canan çıkıyor.. • .
Can iniyor.. ,
Can yükseliyor.
Canan iniyor..
Çocuk parkında büyükler de var, küçükleri seyre-
diyortar, yaramazlar kahkahalar atıyorlar...
•
Ülkemizde solun ortalama yüzde 30 oyu var; kirrrt
zaman bu oran yüzde 25'e düşebiliyor..
Kimi zaman yüzde 4O'ı aşıyor..
Son yıllarda soldaki oy bırikimi en çok yüzde 30
dolaylannda görünüyor...
Soldaki iki parti bu oyları paylaşıyorlar, siz DSP'nin
"Biz sağdan oy alıyoruz" demesıne bakmayın!.
DSP'nin oyu, yüzde 8-10 oranında göründügü dö-
nemde SHP (CHP) yüzde 20yi aşıyordu..
SHP (CHP) oylan, yüzde 10'lara düştüğü zaman
DSP'nin oylan yüzde 20'ye tırmandı...
Soldaki seçmene soruyorsun:
- Oyunu kıme vereceksin?..
Solcu seçmen, oyunu ANAP, MHR RP, DYP'den
birine verecek değil ya...
önünde iki seçenek var:
Ya CHP..
Ya DSP.
Peki bu ıki parti farklı mı?..
Programlarında bır fark yok; her ikisi de CHP'nin
29 Kasım 1976 tarihinde 23'üncü kurultayında onay-
ladığı programı benimsemiş durumdalar!.. Ama bı-
nnde tek lider var. ondan başkası konuşmuyor; öte-
kinde lider adaylan bol, her kafadan bir ses çıkıyor.
Al birini vurötekine!..
•
TahterevaHi oyunu, 12 Eylül'de kapatılan CHP açıl-
dığı zaman bozulmuştu. Çünkü üç kişiyle tahtereval-
li oynanmaz, açılan CHP'nin başına Baykal geçin-
ce, SHP'nin oylanndan yüzde 4 çaldı, oyun karıştı...
Şimdi CHP ile SHP bırleşti, genel başkanlığa Bay-
kal getirildi..
Karşısında DSP ve Ecevit
Iki sol partinin ikı ucuna oturduğu tahterevallinin
ağırlık merkezi, sermaye iktıdarına dayanıyor...
Tahtereavallinin bir ucunda Can..
Öteki ucunda Canan..
Canan yükseldi mi..
Can alçalacak..
Can yükseldi mi..
Canan alçalacak..
•
Peki bu oyun ne kadar sürecek?.. '.
Can ile Canan büyüyüp çocukluktan kurtuldukla-'
rı zaman solda tahterevalli oyunu biter.
NAZIM HİKMET
KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
Semih Balcıoglu
"Karıkaturlü Oyun Kâğıtları "nı
Vakfımız yararına ımzalayacak
Sanat Fuar - TÜYAP
A Salonu
17 Eylül 1995 Pazar / 14.00 - 16.00 arası
Bilimsel Bakım ve Eğitim vermek üzere yetiştirilecek
EV ÖĞRETMENLERİ ve ÇOCUK BAKICILARI
J Ataköy, Yeşilkoy, Levent, Beşıktaş, Gayrettepe,
Tarabya ve Istanbul'un tüm semtlerinde, yaşadığı yere
yakın çalışacak.
3 Unıversrte, lise ve meslek lısesı çocuk gelişımi mezunu.
J 0-3 yaşa tam gün bakım ve eğitim verebilecek.
_l Kendine guvenen, geltşmeye açık, guleryuzlü ve
sevecen.
^ Bebek ve çocukları seven. enerjı dolu.
^j İyi ücret ve sıcak çalışma ortamı arayan.
• 20-45 yaş arasında sigara içmeyen bayanlar. , .• • ^
Lütfen bizi arayınız (216) 336 04 62 / 418 28 93
MATURE Eğitim
EMLAK BANKASI
* T.C.
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
İLANEN TEBLİĞ OLUNUR
Esas No: 1994 79 Vası Karar No: 1995'37 Vası
Zeyiınburnu Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen
3.7.1995 tarihlı ve 1994/79 vasi esas 1995/37 vasi karar
sayılı ilamla Nazife Karaman ve Asuman Karaman hacir
altına ahnarak kendılenne Hahl Emecan vasi tayin edil-
mıştır.
Bu husus ilan olunur. 3.7.1995
Basın 41700
KAYNARCA SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1994 82 Karar No: 199547
Mahkememizin yukarıda esas ve karar numarası ya-
zılı dosyasının yapılan açık vargılaması sonunda; dava-
lılardan Suna Usta. Kemal Bozdemir ve Mustafa Haraç'a
karann tebliğı mümkün olmamışür.
Karann özetı: Kaynarca ilçesi, Merkez Mahallesi, ta-
pu kütüğünün 10 ada, 7 no'lu parseldekı ortaklığın satış
yolu ile gıderilmesıne karar verilmıştır.
Tebligat Kanunu"nun 28'ınci ve müteakip maddeleri
uyannca karann ilan tanhınden 15 gün sonra teblığ edıl-
miş sayılacağı vekesinleşeceği hususu ılanen tebliğ olu-
nur. 4.9.1995
Basın: 41061
Motosiklet ehliyetli eleman.
Tel: (0 212) 512 05 05 / (486)
Romanlannız ve ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04