Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı OrhanErinçtt Dı$ Haberler Ergıın Balcı 0 Istıhbarat Yalçın VajınKuralu İHı»nSetçuk(Ba^kanı.
Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Ç»kır • Ekonomı Bülent Kızanlık • Kultur Orluuı Erinç, Okta> Kurtböke.
Ç e t i n k a v a # Y a z n ş l e n Mudürlerı HandanŞenköken #Spor Abdülkadir V ucrlman Özgen Acar. Hikmet Çetinka\a,
Ibrahim Ylldız .Dinç Tayanç (Sorumllı) • Makaleler Sami Kar»ören • Çe\ırı Sevftttin Şükrao Soner. Ergun B«lcı. Diırç
9 H b M k i Müdüü H k K İ
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balba\ • Haber Mudürû MüesseseMudüru.ErolErkut»Ko- MEDYA C: • Yonetım MEDYA G: •
Doğan Akın <\tatürk Bulvan No 125. Kat4. Bakanlıklar- ordmatör: Ahmet Komlsan • Kurulu Başkanı-Genel Yonetım Kurulu
Ankara Tel: 4195020 (7 hatl. Faks. 419502
7
• tzmır Tem- Muhasebe Bülent Yeoer • Idare Mudur Gülbin Erdııran Bajkanı - Genel
sılcısı:Serd»rKızık.H ZıyaBlv 1352 S 2 3 Tel 4411220. Hüseyin Gürer • \yetine. Önder • K.oordmalor Reha Mudür Üstıin \k-
# d I t lHaber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Tıırhan • Düzeltme AbdullahYazıci»Bılğı-Bel- Ta>aoç, İhrahım > ıldız. Orhan Faks4419l 1 7 * AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönu Çelik#Bılgı-tşlem.Nailİnal#Bıl- Işıtman • Genel Mudur men •Murahhas
Görsel Yonetmen Fikret Eser
g
ge Edib« Buğra • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Bursalı, Mustafa Balha\ Cd 119 S NolKatl.Tel 352255ü. Faks. 35225"'O gısayar Sıstem: Mürüvet Ç3er Yardımcısı MineAkdağ u\e Bora Göneırç
Ya\ımfa>an ve Bısan: \ enı Oun Hat>er \jansı. Baisn \e \ a\ıncıi:k A.Ş
Turkocajı Cad 3«4I Cafaioglu 34334 lst PK 246 Islanbul fel (0.212)512 05 05 (20 haı) Faki (0,212)513 85 95 16EYLUL 1995 Imsak: 5. Güneş:6.38 Öğle: 13.06 İkındı: 16.20 Akşam 19.27 Yatsı: 20.41 MEDYA C Tel 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks. 5118466
Pepsiden <
Amerika tatili
• Haber Merkezi-
Pepsi'ninClup Pepsi-
Amerika ödülünü kazanan
Türkiye'den lOOçift, 2-9
ekim tarihleri arasında
Amerika'ya gidecek. Ödül
olarak kazandıklan
Amerika tatılinde çiftler,
kendilen ıçin tasarlanmış
eğlencelere ve sportif
etkinliklere katılacak.
Talihlilerin Amerika
tatılinde Cindy Crawford,
Luke Perry. Pamela
Anderson. Jean Claude
Van Damme ve Andre
Agassı gibı ünlülerle de
beraber olacaklan
açıklandı.
'Seferberlik
TatbikatT
• ANKARA (AA) - Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin bu
yılki planlı tatbikatlanndan
elan -Yıldınm-95
Seferberlik Tatbikatı'
bugün başlıyor.
Genel kurmay
Başkanlığı'ndan yapılan
açıklamaya göre geçen yıl
ekim ayında planlanan
tatbikat. 25 eylüle kadar
devam edecek. Tatbikat.
Kara Kuvvetleri
Komutanlığrnca Ankara-
Çubuk ve Edirne-Süloğlu;
Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı'nca
Zonguldak-Ereğli ve Hava
Kuvvetlen
Komutanlığı'nca Tekırdağ-
Çorlu'da gerçekleştirilecek.
Valilikten 'okul'
yalanlaması
• İstanbul Haber Servisi -
Büyükçekmece, Mımaroba
Sadık Ahmet llköğretim
Okulu'nun öğrencisiz ve
öğretmensiz açıldığına
ılişkin haberler. İstanbul
Valiligi ve Milli Eğitim
Müdürlüğü'nce yalanlandı.
Önceki gün ikı gazetede
cıkan haberde, 12 eylül
tarihinde Başbakan Tansu
Çiller tarafından açılışı
yapılan okulda kayıtlı tek
bir öğrencinın bile
olmadığı, öğretmen •
tayinlerinin yapılmadığı
öne sürülmüştü.
Gömlek tanıtımı
• İstanbul Haber Servisi -
Bisse, 95-96 kış sezonu
gömlek modellennı dün,
Holiday Inn Crowne Plaza
Oteli'nde düzenlediği bir
davetle basına tanıttı. Bisse
Yönetim Kunılu Başkanı
Ibrahim Kefeli, tanıtım
davetinde Bisse'run gerek
modelleriyle gerekse
kalitesiyle dünyanın her
yerinde beğenı topladığını
söyledi. Yeni sezonda
moda olan pastel renkler
ile ünlü kumaşçılann şık
desenlennin bırleştiği
Bisse gömleklerinın
tanıtım davetine, sinema
sanatçisı Cüneyt Arkın ve
sunucu Halit Kıvanç da
katıldı. Bisse 95-96 kış
kreasyonunu basına.
Cansel Özzengin. Pınar
Yigit. Can Güler ve
Gökhan Koban tanıttılar.
Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörü, piyanist, orkestra şefi Antonio Pirolli:
Okeiffii gücü kültürle ölçülür
• Ankara Devlet Opera ve
Balesi 'nin tüm olumsuzluklara
rağmen çok zengin ve özgün
bir programla yeni mevsime
hazırlandığını anlatan Pirolli,
siyasetçinin olumsuz bakışının.
sanatla ilişkisinin zayıf olması
ile doğrudan bağlantılı
olduğunu. parlamenterlerin
önemli bir çoğunluğunun
klasik müzik. opera ve baleyi
hiç tanımadıklannı vurguluyor.
ŞÜKRANSONER
9 yıldır. piyanist, orkestra şefi, kompo-
zıtör, İstanbul ve Ankara Devlet Opera ve
Balelerinde genel müzik direktörü. yöneti-
cilik görevleri ile Türkiye'de yaşayan An-
tonio PirolU, kimi vurgulamalarda yanlış
yaptığı kaygısını taşısa da çok güzel bir
türkçeileanlattıklanyla, Türkiye'nin ken-
di sanat alanına ilişkin en yetkin kişilerin-
den biri olduğunu kanıtlıyor.
Henüz 36 yaşında. daha da genç görünü -
mü ile sanatta geldiği noktayı değerlendı-
rirken ttalyan olmanın ayncalığını öğren-
mek istiyoruz. halyada her ev kadınıntn
gizli biropera sanatçısı olduğu ön yargımı-
zı gülümseyerek dinliyor. Birkaç çok bıli-
nen parçanın herkes tarafından okunması-
nın, o müziğin halk tarafından yeterince bi-
lındiği ve sevildigi, anlaşıldığı anlamına
gelmediğini belırtiyor ltalya'da da sanıla-
nın aksine klasik müzik bilgi ve sevgisinin
yeterince yaygın olmadığını düşünüyor.
Müziğin anlaşılabilmesi için derin bir ha-
zırlık. eğitim sürecine. sadece sanatçılar
için değil, dinleyiciler için de gereksınim
olduğunu vurguluyor.
Antonio Pirolli. bu nedenle bütün top-
lumlar için kültür yolu ile eğitımin sürekli
yapılmasının zorunlulugunun, seyırciye,
dınleyıciye yol gösterilmeden, hiçbir za-
man sonuç alınamayacağının, sanatta. kül-
türde kaliteye ulaşmanın ancak kalitelı ürün
verilmesı ile bağlantılı olduğunun altını çi-
ziyor.
Yine de bir karşılaştınlma yapılacaksa.
TürkiyeVie çoksesli müziğınin henüz görül-
mediğinı söylemek durumunda olduğunu
belirtiyor. "Ancak9yıldırTürkiye'degörev
yapıyonım ve inanılmaz bir ilgi görüyonım.
En çok da genç insanlar arasında. Opera,
bale, tiyatro gibi sanat dallanna çok ilgi du-
yan ve sayılan giderek artan bir kesim de
var" diyor.
Bunda Atatürk'ün kararhlığı ile açıltnış
klasik müzik okullannın çok önemli biret-
kisi ve katkısı olduğunu düşünüyor. Bilin-
meyen birşeye ilgi duyulamayacağı gerçe-
ğinin altını çizerek klasik sanat eğitimi ya-
pan okullar ve yine devlet kurumu olarak
görev yapan gösteri merkezleri sayesinde
Türkiye'de çoksesli müziğe, klasik sanata
ilgi duyan bir kitlenin var olduğunu söylü-
yor.
Antonio Pirolli. trombon çalan bir baba-
nın oğlu ve çok küçük yaşlardan itibaren
müzikle ilişkisi var. Yine de en büyük şan-
sının henüz 10 yaşında iken Roma kilise
müzik konservatuanna giımesi olduğunu
düşünüyor.
Roma Santa Cecilia Konservatuan'nda
piyano, orkestra şefliği. kompozisyon, ko-
ro şefliği bölümlerinden başanyla mezun
oluyor. Sonrasında sanatını geliştiren
önemli kurslar, içinde görev aldığı önemli
kurumlar. konserler, çeşitli ödüller aldığı
yanşmalar var.
Zoltan Peşko'nun kurslannı, B. Bartok
eserleri üzerindeki çalışmalannı, Vero-
na"nın Arena Operası'nda korrepetitör ola-
rak hazırladığı operalan, Lametia-Terme
piyano yanşmasındaki birincilik ödülünü,
Parma "Arturo Toscanini" uluslararası or-
Sanatı anlamak sev gi > e saygı tstiyor \e klasik, çoksesli müziğegeleneksel yabancı olan Tür-
kiye'de de klasik sanatla. müzikle halkaulaşmak kola\laştı. (Fotoğraf: TARIKT1NAZAY)
kestra şefliği yanşmasında 3,lük ödülünü.
Arturo Toscanini Orkestrası ile konser tur-
nelerini. Puccinı Festivalınde müzik direk-
törü olarak sahneye koyduğu operalan.
Bulgaristan. Romanya festıvallennı bunlar
arasında sayıyor.
Türkiye ile bağlantısı Ankara Devlet
Opera ve Balesi'nde konuk orkestra şefli-
ği ile başlıyor. 1. Aspendos Opera ve Bale
Festivali'nde İstanbul Devlet Opera ve Ba-
lesi ile Turandot operasını yönetiyor. Aynı
Klanın içine gireme>enler için hayat yok.
TürkKe'de bu alanda henüz bir klan oluş-
muş değil. Daha özgür bir çalışma ortamı
var. Ancak sanatçının atdığı ücretler çok dü-
şük. Avrupa'nın eşdeğer sanatçılan ile on-
da bir düzeyinde bir ücret geçeriL"
Antonio Pırollı. sanatçının gelişmesi ıçin
aynı yerde durmaması gerektiğini. ulusİa-
rarası alışverişın bir zorunluluk olduğunu
belirtiyor. Türk sanatçılann bugün içinde
yaşadıklan en önemli sorunun. sanatlannı
• Sanatçının, sanatın gelişmesi için uluslararası ilişkinin çok
önemli olduğuna işaret eden Pirolli, her anlamda çok büyük
maddi olanaksızlıklar karşısında. Türk sanatçısının kendini
geliştirme ortamı bulamadığına işaret ediyor. Idil Biret, Suna Kan
gibi uluslararası Türk sanatçılannın, yurtdışındaki eğitim ve her
tür olanaktan yararlandıklannı anımsatıyor.
eserle dünya gösterilerine çıkıyor. Önce İs-
tanbul Devlet Opera \e Balesi'nde. halen
Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde genel
müzik direktörlüğü görevini yürütüyor.
Neden Türkiye?
Italya gibi klasik müziğin çok olanaklı
birülkesinden vazgeçip. "Neden Türkiye**
sorusunu yamtlarken söyledikieri ilginç:
"Arfık dümada. Avrupa. İtatva. Fransa
gibi ülkelcrde piyasa tükendi. Müzisyen çok.
Ozellikle demirperde açıldıktan sonra kali-
te çok vükseldi. Bu arada bütün alanlarda
olduğu gibi ticaret, pazarlama öne çıktı. Kla-
sik sanat pivasasında da bir klan oluştu.
geliştirme ortamı bulamamak olduğunu
söylüyor. İdil Biret, Suna Kan gibı ulusla-
rarası yıldız olmuş sanatçılann. ülke dışın-
da eğitim görüp. gelıştıkleri ve sanatlannı
icra ettikleri gerçegını anımsatarak bu or-
tamı bulamayan günümüz sanatçısından
uluslararası başan beklemenın çok büyük
haksızhk olacağım anlatıyor. Her anlamda
çok büyük maddi olanaksızlıklar ortamın-
da, yurtdışına gönderilemeyen sanatçı için
en ucuz gelişme yolunun, ünlü dünya sanat-
çılannın gerek gösteri, gerekse eğitim için
Türkıye'ye getirilmeleri olabileceğini savu-
nuyor.
Antonio Pirolli. çağın yaşamı. müzik ve
sanata etkisi ile ilgili sorulan yamtlarken
her şeyin çok hızh geliştigi ve yaşandığına
işaret ediyor. ".Ancak bir dikkatsizlik var.
Para, sükse ve kariyer geçerli. Çok hızlı bir
yaşamda, duygular üzerinde gelişen müzi-
ğe, vaklaşmak için du> gulan da geliştirmek
gerekiyor. Müzik çok kişisel bir şey. Ancak
elit bir olay değil. Radyo. tetevizyon, konser-
ler, kasetler sayesinde yine müziğe vaklaş-
mak çok daha fazta koiaylaşb. .Müzikle in-
sanı çok başka bir vaşam biçimine çekmek
olanağı var. Sanatı anlamak sevgi ve saygı
isriyor. Ve klasik. çoksesli müziğe geleneksel
vabancı olan Türkiye' de de klasik sanatla,
müzikle halka ulaşmak çok kolavlaşü. Bu
sanata karşı büyük bir sevgi \e potanshel
görüyonım. Aksi takdirde bütün temsille-
rimiz bu kadar dolu olmazdı. Aspendos'ta
15 bin kişilik, coşkulu bir kitle vank Bu yo-
ğun talebin karşılanması lazım" diyor.
Antonio Pirolli. dünyada olduğu üzere
Türkiye'de de rock ve pop müziklerinin.
klasik müzik yerine altematif olarak geliş-
me gösterdiklerini, ancak bu müziğin yeri-
ni almalannın söz konusu olmadığını söy-
lüyor. Çok daha düşük maliyetlerle. çok da-
ha büyük kitlelere ve kazanca ulaşılan pop
müziğinin arkasında ticaret yattığını anla-
tıyor. Bu nedenle bütün dünyada klasik sa-
natlann devlet polıtikalan olarak destek-
lendiğini belirtiyor.
Ancak içinde ve yönetici sorumluluğun-
da, Türkiye'deki gerçekleri bilen biri ola-
rak artık de\ letten hiçbir umutları kalma-
dıgını, dışanya, özel şirketlerden gelecek
sponsorluklara bakmaya başladıklannı vur-
guluyor. Her şeye rağmen yeni sezona çok
zengin \e özgün bır programla hazırlan-
dıklannı bildiriyor. Ancak gösterileri zen-
gınleştirmek için çok büyük gereksinim
duyduklan dışandan getirilecek sanatçılar
ıçin sponsorluk beklediklerini belirtiyor.
Devlet bütçesinden aynlan paralann, gös-
terilerin her aşanıası için ancak kurumlann
kapanmaması noktasında olduğunu söylü-
yor.
Türkiye'de son yıllann sıcak tartışması,
siyasetçinin sanat düşmanlıgı.buna bir tep-
ki olarak da "Sanata Evet" çabaları üzerin-
deki sorulanmızı yamtlarken siyasetçinin
sanata beklenen desteği vermemesi, vere-
memesinın başlıca nedeninin sanattan ko-
puklugu olduğu görüşünü ortaya koyuyor.
Sanatı. kültürü tanımamış, sonuç olarak se-
vememiş insanlann, sanata sahip çıkmala-
nnın beklenemiyeeeğine, hiç opera ve ba-
le, klasik müzik izlememiş pek çok politi-
kacının bulunduğu gerçeğine işaret ediyor.
Sanata. kültüre gereken önemi vermeyen
insanlann çok önemli bir noktayı atladık-
lannı belırterek "bir ülkenin gücünün eko-
nomi ile değil, kültürle elde edileceğini atlı-
yorlar" diyor.
Bütçe yetersızlığı gerekçesi ile kültüre,
sanata yapılan yatırımlara karşı çıkanlan,
sanatın gelışmesının önünde engel oluştu-
ranlan. gerçekleri göımek üzere, biraz da-
ha fazla sanatla ilgilenmeye çağınyor. Sa-
natla biraz ilgilenir. toplum. ülke. insan
üzerindeki sonuçlannı değerlendirmeye
başlarlarsa. düşüncelerinin hemen değışe-
ceğine inanıyor.
Sürekli olumsuzluk içinde yaklaşanla-
nn. bır şeyler yapmak için çaba gösteren-
lerin önüne çok büyük engeller çıkardıkla-
nnı anlatırken yıllar sonra Ankara Devlet
Opera ve Balesi binasının onanmı sorunu-
nu örnek olarak venyor. Kullanılamaz ha-
le gelen bınanın onanlmasında kopanlan
gürültüler ve engellemeler sonucu. eski pa-
ramparça olmuş. rutubet kokan ve bazen
seyirciyı salonu terk etmeye zorlayan kol-
tuklann yeniden konulması gibı bir zorla-
ma ile karşı karşıya bulunduklannı açıklı-
yor.
Antonio Pirolli, yine de her koşulda. sa-
natseverlerin karamsarlığa kapılmamalan-
nı. çok zengin bir program ile tüm güçlük-
leri aşarak sanat severlerin karşısına çıka-
cak durumda hazır olduklannı söylüyor.
'Evini
döşemek için
gazete al'
HÜLYATOPCU
Gazetelerin uzun süredir
verdikleri promosyonlann
kalitesini arttırmasi. oku-
yucuyu "Eşya için gazete
alır" hale getirirken. saat-
ten halıya, televizyondan
fınna kadar verilen arma-
ğanlarla ev döşemek ola-
naklı hale geldi.
Gazetelerin tirajlannı
arttırmak için başvurduğu
yöntemlerden biri olan pro-
mosyon, ülkemizde son
yıllarda kamuoyunu en faz-
la meşgul eden konulann
başında geldi. Köşe yazar-
lan. ıletişim uzmanlan. psi-
kologlar promosyonun
Türk basınında yaptığı de-
ğişıklikleri, artılan, eksıle-
n tartışırken, gazete pat-
ronlan. tırajın arttınlması
ıçin promosyonun gerekli
olduğunu savundular.
Gazetelerin kupon karşı-
lıgında verdiği kitaplar ve
ansiklopediler kamuoyun-
da promosyonla ilgili uzun
süren bır tartışmaya önayak
oldu. Promosyonu bıraktı-
ğında tıraj kaybeden gaze-
teler. başka bır yönteme
başvurdular. Artık masa ör-
tüsü, battaniye, ütü, oyun-
cak, model uçak. nevresim.
çarşaf, yemek takımı. ten-
cere, tava, çatal-bıçak takı-
mı. blender, mutfak robotu.
okul çantası, el süpürgesı.
hesap makınesı, müzik se-
ti. kıtap. bilgisayar. televiz-
yon, bisiklet, fınn. tüp be-
bek. hastane masrafı, do-
ğum ücreti, bakım seti. ağ-
da. kahvaltılık. kefen. me-
zar yeri ve prezervatıfe ku-
pon karşılıgında kavuşma-
nız olanaklı.
Evınizi gazetelenn ver-
diği armağanlarla döşeye-
bilırsınız Ornegın 198 İcu-
pona halı. 360 kupona fı-
nn, 330 kupona bisiklet,
289 kupona müzik seti, 159
kupona bır mutfak robotu-
na sahip olabilırsinız. Ga-
zetelenn. promosyon ver-
meye başladıktan kısa bir
süre sonra fiyatına zam
yapması. bir süre kupon bi-
riktirmiş olan okuyucuyu
oldukça kızdınyor. Gazete-
ler artan malıyetleri gerek-
çe olarak gösterirken, oku-
yucu, armağanına gazete
tarafından vaatedilenfiya-
tın üstünde para ödeyerek
sahip oluyor. Örneğin tele-
vizyon veren Akşam gaze-
tesi kısa bir süre önce fiya-
tını 30 bin lira yaparak en
Alışverişe
muhabbet
kuşu
KOCAELt(AA)-
İzmit'te Inönü Caddesi
üzerindeki Köprü
Kitabevi de
promosyona, 5 milyon
liralık alışvenş yapana
muhabbet kuşu vererek
katıldı. Kitabevinin
sahibi Muhip Kılıçcan.
amacının hem satışları
arttırmak hem de
çocuklara hayvan
sevgisini aşılamak
olduğunu söyledi.
pahalı günlük gazete oldu.
Daha önce yaklaşık 7 mıl-
yon 500 bin liraya verile-
cegı vaat edılen 37 ekran
televizyon, zam yapılması
nedenıyle okuyucuya yak-
laşık 10 milyon 500 bin lı-
raya mal olacak. Bu durum
Aİşam'ın fıyatını fazla bu-
lan okuyuculann televiz-
yondan vazgeçmesıne yo-
laçtı. Kimi okuyucular:
"Çokyakında kupon karşt-
lığı ev, araba, uçak. tekne
\erilirse buna şaşırmayaca-
ğız" diyorlar.
Orangutanlar
doğaya ahşürıhyor
Çeviri Servisi - Bir oran-
gutanm doğal ortamına dö-
nüş yapması hiç de kolay
bir iş değil. Bunun için
orangutanın öncelıkle do-
ğayı tanıması. kendi özdeş-
leriyle uyum içinde yaşa-
mayı öğrenmesi ve bellı sı-
navlardan başanyla geçme-
si gerekiyor. Bu sürecin ta-
mamlanması ıse oranguta-
nın iki üç yılını alabıliyor.
Adlan 'orman adası' an-
lamına gelen orangutanlar-
dan yaklaşık 100 tanesı
şimdı Endonezya'da tropı-
kal bır ormanın kıyısında
kurulu deney merkezınde
doğal ortamlanna uyum
sağlamanın yollannı öğre-
niyor. Bır zamanlar bu or-
manlann "efendisi' olan
orangutanlann sayısı, yak-
laşık 3000'e düştü.
ABD'de 25 bin dolar
olan bir orangutanın değe-
ri Asya ülkelerinde 5 bin
dolar. Endonezya'da ıse
eğer kımden alacağınızı bi-
lirseniz 100 dolar. Orneğin,
ormanda yakalanan Leda-
yak 10 dolara satıldı ve bu
nedenle de annesi öldürül-
dü. Endonezya'da orangu-
tan öldürmek suçunun ce-
zası 20 yıl hapisle sonuçla-
nabilir.
Deney merkezine getıri-
len orangutanlar önce tepe-
den tımağa bir tıbbı incele-
meden geçırihyor. Merkeze
gelen orangutanlar sıklıkla
tüberküloz ve hepatit B gi-
bi hastalıklara yakalanmış
olduğundan karantınaya
alınıp tedavi edıliyor.
Sağlıklanna kavuşan
orangutanlar, daha sonra
yaşlan ve gelişme düzeyle-
rine göre eğitim görüyor.
Çeşme Yanmadası yeııiden mcelemede
IZMtR (Cumhuri^ Ege Bürosu)- Çeşme Ya-
nmadası'na ilişkin alınan SİT kararlannı görü-
şen Koruma Yüksek Kurulu, lzmir 1 Nolu Ku-
rul'un aldığı kararlan olumlu bularak destek ver-
dı.
Toplantıda, îzmir Kurulu'nun kendi yetki böl-
gesinde aldığı kararlann değişmeyeceği sonucu
çıkarken. Yüksek Kurul'un yetki bölgesindeki
SİT kararlannın ilgili belediyeler ve bakanlık
temsilcilerinin de katılımıyla bir ay içinde daha
aynntılı incelenerek yeniden Yüksek Kurul'a su-
nulmasına karar verildî. Yüksek Kurul Başkanı
ve Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Emre
Kongar, SİT kararlannın iptalinin sözkonusu ol-
madığını, yeniden irdeleneceğini söyledi.
lzmir 1 Nolu Koruma Kurulu'nun Çeşme Ya-
nmadası ve Seferihisar kıyılannı StT ilan eden
karan önceki gün. Yüksek Kurul'un 14 üyesinin
ilk kez tümüyle katıldığı 10 saatlik bir toplantı-
da elealındı.
Yüksek Kurul. toplantı sonucu aldığı kararda
öncelikle lzmir 1 Nolu Koruma Kurulu'nun yap-
tığı çalışmayı korumacılık açısından olumlu bul-
duğunu \e desteklediğini bildirdi. Yüksek Kurul
karannda aynca "Söz konusu alanlann bir bölü-
münün doğrudan doğru>a bölge kurulunun yet-
kisinde olduğu. bir bölümünün vetkisinin isç eki-
den Yüksek Kurul tarafından alınmış SİT karar-
lannı ilgilendirdiği için orta>a çıkan karmaşanın
gjderilmesi gerektiği" bıldırıldı. Kararda. "SİT
alanlanna giren bölgelerdeki mülkiyet plana uy-
gunluk ve imar durumlannın farklılık gösterdt-
ğj"kaydedilerek. bu nedenlerle "lzmir Bölge Ku-
rulu'nun ilgili belediye başkanlan. lzmir ili tem-
silcisi, Kültür. Turizm, Çe\Te, Ba> ındırlık ve tskan
Bakanlığı temsilcikriv le biriikte tüm \ anmada>ı
yeniden \c daha aynnnlı olarak değerlendirmesi
ve bir a> içinde Yüksek Kurul'a sunması" isten-
di.
Yüksek Kurul'un bu karan, bazı yerel gazete-
lerde. "StT kararlan iptal edildi" biçiminde yo-
rumlanırken. Yüksek Kurul Başkanı ve Kültür
Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr Emre Kongar, "ka-
rarlann iptali söz konusu değil, bir ay içinde ye-
niden irdeleme >apılacak" dedı.
' eçiyidağdan uçuran bir
tutam ottur." Bu Türk
-atasözünü çok düşün-
memiz gerekiyor. Uçurumun kıyısın-
dakı bir tutam otun çekiciliğine ka-
pılıp tehlikesini göremeyen keçınin
dağdan uçuşundan alınacak ne çok
ders var.
Belki de hepimizin içinde yaşayan
gizli serüvenci "bir tutam ot'un pe-
şinden giderken bizi de tehlikelere
atmaktan çekinmez.
Polıtik hayatın 'taze ot'lan. para
dünyasının yeni biçilmiş yulaflan,
başanya gıden yolun tatlı tuzaklan
nice keçiyi, nice atı, nice tavşanı uçu-
ruvermiştir.
Ymarİanıp yeniden yukanya tır-
manacak dermanı kalanlar 'deneyim-
li'olurlar da bır yol kıyısında bir tu-
tam ot gördükleri zaman aşağıya bir
göz atmayı ihmal etmezler.
Ama içinde keçinin inadıyla koyu-
nun sessiz itaatini banndıranlara ne
deseniz kâr etmez.
Böylelen için dileğimiz böyle bir
otla karşılaşmamalandır ya onlara di-
leğin yararlı olduğu da pek görülme-
miştir.
"Br şapkanm altmda
Hdyuztaşıyamazsın"
MESELA DEDIK ERDAL ATABEK
Keçiyi Dağdan Uçuran...
J
9 —
amaıkalı atalar böyle söylemiş-
ler ya doğrusu pek geçerli gö-
rünmüyor. Onlar bu işın erbap-
lannıtanıyamamışlarherhalde. Dün-
ya çok değışti.
Şimdilerde şapkalann altında ıkı-
yi üçü geçin, sayısız yüzler taşınıvor
da marifet sayılıyor.
Mevlana'nın o güzel sözü de, "Ya
olduğun gibi görün, ya göründüğün
gibi ol" özdeyişı de anımsanmaz ol-
du.
Artık olduğun gibi görünmemek.
göründüğün gibi olmamak için adı-
na 'imaj varatıcılan'denen yeni mes-
lekler çıktı. Şapkanın altını allayıp
pullayıp değiştirmek büyük başarı
sayılıyor.
Arasıra 'Yahu böyle olmujwr, bun-
da bir yanlışlık var
1
diyenler çıkıyor-
sa da 'değişim rüzgârlan'nın anafo-
runda duyan olmuyor.
İnsanlar gördüğüne değil gösteri-
lene alıştınldı.
Şapkanın altını 'yeni'diye göster-
mezsen başını çevirıp bakan kalma-
dı.Jamaıka'dadurumlannnasıl oldu-
ğunu bilmıyoruz ama orada farklı de-
ğildir herhalde.
Şapkalann altında artık 'imajlar'
olduğundan bu atasözü de eskımiş
savılır.
"Köpek olacaksan
zengin aüe seç..."
I
şte bu Japon atasözü pek önem-
li dogrulan söylüyor. Demek ki
bu atasözünü bilen çok. Zengin
aile köpeği olmak için bırbırini çiğ-
neyenlere bakılırsa bu söz pek akıl-
lıcasöylenmiş. Bireliyağdaötekieli
balda bir köpek olmak dururken de-
risi kemiğine geçmiş bir köpek ol-
mak niye? Şu 'sahibinin sesi'ni çıka-
ran ünlüplak reklamını anımsıyorsu-
nuz herhalde. RCA şirketinin ünlü
amblemı de bunu söylüyordu. Gözü-
nü sahibinden ayırmayan, sahibi is-
tedıği zaman havlayan, sahibi istedı-
ği için susan köpeklerin keyfi de ye-
rinde olmalı. Elbette 'Yahu,bu kadar
da köpeklik olur mu? tnsanın haysi-
yeti diye bir şey var' diyen sesler de
duyulacaktır. ama böyle sesler kemik
kıtırtılan, çanak yalama şapırtılan
arasında kaynayıp gidecektir. Arada
bir 'Hep insan olayun diye çaba har-
cadım ama insan oldum da ne oldu?
Bari bundan sonra köpek olup zen-
gin bir aileye kapılanayım, biraz be-
time benzime kan gelsin' diyenler de
çıkacaksa da öyle istemekle falan kö-
pek olunmaz. bu iş biraz da maya me-
selesidir. Hem köpek olup hem de
zengin kapı bulamayanlann halı ise
hepten dumandır. Japon atalan doğ-
ru söylemiş, "Köpek olacaksan zen-
gin aile seç"._
"Domuza kiraz, aptala
öğüt verme..."
I
rlanda atalan domuzlann veri-
len kirazlan yemediğinı, aptalla-
nn da öğütlere kulak asmadıkla-
nnı göriince bu pek öğretici sözü söy -
lemişler. Ne çare kı bu dünyanın hal-
leri böyle. Verdiğiniz şeylerden ya-
rarlanıbnayınca kızıp köpüımenin de
yaran yoktur. Demek ki verdiğiniz
şeylenn verilene yararlı olup olmadı-
ğını hesaba katmak da şart. Tutup da
kirazı domuza verip, sonra da 'Neden
yemiyor bu?' diye tepinmek de pek
akıllı işı değil.
Ne \<ıpalım ki. belki de en büyük
israf, değmeyene yönelik 'oksijen is-
rafi'dır."