Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLUL 1995 CUMA
12 DIZI YAZI
Yazarla son vedalaşma
A
ziz Nesin, 26 haziran ta-
rihindeki o görkemli ge-
ceve yine ^yben Ha-
nım'ın eşliğinde geldi.
Olağanüstü coşkuyla kar-
şılandı. Sadece halkın değil. devletın de
üstelık daha büyük bır oranda "ap-
tal^oldugunu söylediği, canlı, espriler-
le dolu konuşmasını yaptı. Fakat kendi-
sıni iyi hıssetmesinin pek de doğal ol-
madığı açıkça görülebiliyordu.
Onu birkaç gün sonra. Basın Müze-
sı'ndeki toplantıda gördüm. Daha dog-
rusu toplantı salonuna girerken Basın
Müzesı yakınlannda karşılaştık.
Müzehher Hanım ve Ayben Ha-
nım"ın ortasında. ıki dirhem bir çekir-
dek, pınl pınl tıraşlı. saçlan özenle ta-
ralı. usul adımlarla toplantı salonuna
doğru yürüyordu Bir iki adım geriden
de sivıl koruma görevlileri gelıyordu.
Toplantı salonuna bırlikte girdik. Yer
gök polis doluydu. Çok sayıda kamera-
man \e fotografçı da vardı. Buna karşı-
lık "köktendincilik tehlikesi'yle ilgi-
li basın toplantısını izlemeye gelen "ay-
dınlarımız'ın sayısı beş-on kadardı...
Canlı ve heyecanlı
Azız Nesin. kısa süre önce kalbinden
rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan.
gözleri neredeyse artık hiç görmeyen,
kımi kez konuşurken güçlük çeken san-
ki o değilmış gibı inanılmaz bir canlılık-
la, akıl almaz bir enerjiyle konuştu.
Uzun uzun ve en ufak bir dıl sürçmesı
olmadan. şaşılası. hayranlık duyulası bır
akıcılıkla. gepgenç, dipdiri biri gibi ko-
nuştu, anlattı, önenlerinı sıraladı..
Basın toplantısının bitıminde. toplan-
tı salonundan aynlmadan önce. vedala-
şırken eğilerek yine yanaklarından öp-
tüm. Bu son görüşmemiz oldu.
Yazarın ölümü
Ölümünü 6 temmuz perşembe sabahı
saat 7 sulannda Necati Güngör'ün te-
lefonu\ İa ögrendım.
Ahmet Nesin"ın bendeki telefon nu-
marasını çevinrken. yaytnevı olduğunu,
kimsenın çıkmayacağını düşunüyor-
dum. Ergen bir kız sesi çıktı telefona.
Ahmet Nesin'ın ev telefonunun numa-
rasını bilip bilmediklerini sordum ve dii-
şüncesizlik ederek, Aziz Nesin'ın öldü-
ğünü söyleyi\erdim.
Çocukçağız ağlamaya başladı. Hiçbir
• Aziz Nesin, Basın
Müzesi'nde düzenlediği
"köktendincilik tehlikesi"yle
ilgili basın toplantışında, kısa
bir süre önce kalbinden
rahatsızlanarak hastaneye
kaldırılan, gözleri neredeyse
hiç görmeyen, kimi kez
konuşurken güçlük çeken o
değilmiş gibi inanılmaz bir
canlılıkla konuştu.
• Uzun uzun ve en ufak bir dil
sürçmesi olmadan, şaşılası
bir akıcılıkla, gepgenç, dipdiri
biri gibi konuştu, anlattı,
önerilerini sıraladı... Basın
toplantısının bitiminde,
toplantı salonundan
aynlmadan önce,
vedalaşırken eğilerek yine
yanaklarından öptüm. Bu
son görüşmemiz oldu.
Aziz Nesin1
li
*• ABIİÖI
1
Benramoğlu 0
Kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede.
şey sormadan. hiçbir şey söylemeden,
telefonun öbür ucunda bir çocuğun ko-
runmasız, avuntusuz ağlayışıyla ağlıyor-
du...
lçim parçalanmıştı. Yaptığım densiz-
likten utanmıştım. Aziz Nesin'in ölüm
haberini aldığım anda değil. ama şimdi
ben de ağlıyordum. Sonra kım olduğu-
nu bilmediğim (Nesin Vakfı'ndan oldu-
ğunu tahmin ettiğim) bu çocuk, ağlama-
sını hep sürdürerek. birilerine "Aziz Ne-
sin ölmiiş" dedi. Ahmet Nesin'in tele-
fonunubilıpbilmediklerini sordu veba-
na yine ağlayarak, "Bilmiyoruz" de-
di... Teşekkür ederek, telefonu usulca
kapattım.
Ahmet Nesin'i, Aziz Bey'in ev tele-
fonunda buldum. Çatalca"ya gitmeye
hazırlanıyordu. Ali Nesin'in Çeşme"den
cenazeyi almak için Ankara'dan yola
TYS'nin Sanat
çıktığını söyledi. Ben de bir süre sonra
ev den çıkarak Cumhuriyet'te kamp kur-
dum.
Vakıf İa. Çeşme'yle, Aziz Nesin'in
son basın toplantışında önerdiği girişim-
ci kurulda yer alan Sönmez Targan'la
sürekli telefon konuşmalan>la, olayla-
nn gelişimini izlemeye çalıştım.
Bir ara Çeşme Hastanesi'nde telefo-
na çıkan Emnivet Müdürü. bir sır verır-
Günü'nde konuşurken.
cesine. savcının otopsi istediğini söyle-
di. Ali Nesin'e yardımcı olabilmek içın
akşama dogru Sönmez Targan'la ılk tz-
nıir uçağına atlavarak Çeşme've gitme-
şekararvermışken vebiletbulmaçaba-
sına girişmişken. Ali telefon ederek. ce-
nazeyi saat 9 uçağıyla getireceğini söy-
ledı...
Yarın: Son büyük romantik
Aziz Nesin, Çatalca'daki vakfmın önünde. Aziz Nesin, Insan Hakları Derneği mrtinginde.
Doğu Raporu'nun eleştirisiDr. MUZAFFER SENCER
Toplumbilimci-Yöntembilimci
-1-
TOBB'ce Prof. Dr. Doğu Ergil'e hazırlatılan ve
son günlerin Türkiye gündemini belırleyen Doğu
Raporu, yanlı sonuçlanyla belli amaçlara hizmet
ettiği yolunda ağır eleşttri \e suçlamalara uğradı-
ğı gibi. bilimsel ve gerçekçi olduğu gerekçesiyle
"bilinen" çevrelerden övgüler de almıştır.
Bölge halkının yeniden yapılanma konusunda
"federasyon"' çözümünü öne çıkardığı yolundaki
bulgusuyla Türkiye'nin dayandığı "üniter" dev-
let ilkesini tartışmaya açan bu rapor, varlığı öne sü-
rülen dış senaryolara dayanak hazırladığı savıyla
çeşitli spekülasyonlann konusu olmuştur.
Araştırmaya destek olan kuruluşun hükümete
y akınlığı nedeniy le Türkiye'nin üst yönetim kade-
melerinde ciddıye alınma nskı bulunan bu raporun,
kimı komplo teonleri bir yana bırakılarak bilimsel
bir eleştınden geçırilmesi gereği vardır.
Raportörün. rapora ılişkın kimi olumsuz değer-
lendırmelere karşı yaptıği bir özel açıklamada. -
meydan okurcasına- akademisyenleri ve yöntem-
bilımcileri tartışmaya çağırması. böyle bır eleştı-
riyi daha da gerekli kılmaktadır.
Kuşkulu sonuçlar
Bu aerekçevle bır toplumbilimci ve yöntembı-
limci olarak ve 1992-93 yıllannda GAP Idaresi
adına Güneydoğu'da gerçekleştırilen -ve ne yazık
kı ilgili idarenin raflannda eskımeye terk edilen-
geniş kapsamlı bır alan araştırmasının yöneticisi \e
raportörü olarak, Doğu Raporu'nun dayandığı alan
araşttrmasının özellikle yöntemini ve bırer örnek
olarak kimi bulgulannı değerlendırmeji birgöre\
sayıyorum. Her şeyden önce. bu değerlendirmede
raponörün kimlığıne ve başka bağlamlarda dile
getirdiğı kişisel görüşlerine başvurulmayacağı be-
lirtilmelidir. Gerçi her araştırma. tasarlayanın. yö-
netenın ve raporlayanın değişik ölçülerde izlerinı
taşır. Ancak bilimsel bir araştırma. araştırmacının
kımliğını en az yansıtanı, öznel eğılimlerden gö-
receen annmışolanıdır. Kimı durumlarda. araştır-
macının kimlıği ve eğilimi. bulgular üzerinde de-
rin kuşkularyaratacak kadarönem kazanabilir. Bu
durumda bile, bir araştırma raporunun degerlendi-
rilmesinde öne çıkarılması gereken, araştıncının
kimliğınden çok. izlediği yöntemsel tasarım, uy-
guladığı teknikler ve vardığı bulgulardır.
Doğu Raporu bulgulannın bilimsel bir temelde
irdelenebilmesi(ciddiyealınabilmesi)için,araştır-
manın dayandığı tasanmın, izlediği tekniklerin,
güvenilirlik ve geçerlilik koşullannın değerlendi-
rilmesine gerek vardır. Sağlıklı bır yöntemsel te-
mele dayanmayan veriler ve bulgular, bilimsel tar-
tışma ve değerlendirme konusu olamaz.
Anılan raporun kaynağı olan alan araştırması,
yöntemınden bulgulanna kadar hesabı verilmesi
gereken sorunlarla yüklüdür.
Araştırmanın metodolojisine ilışkın ılk ciddi so-
run. "araştırma alanı"v İa ilgilidır. Araştırma ra-
poru, "Doğu Sorunu" gibi genişbircoğrafyayı ve
karmaşık bir sorunlar yumağını kapsayan bir baş-
lık taşımakla birlikte. Omeklem ve Yöntem bölü-
münde açıklandığı gibi, alanını Güneydoğu'dakı 3
nuyla özdeşleştiren \e PKK ile ilgili kesimlerin
kimlik ve görüşlennı alabildiğine öne çıkaran so-
nuçlara ulaşılmasına yol açmıştır.
Ote yandan, bölgeden göç eden nüfusu temsil
amacıyla Adana. Mersın (doğrusu Içel) ve Antal-
ya illerinin seçilmesi. bu ıllerin bölgeden kaynak-
lanan göç dalgasının ilk hedefleri olmalarıyla açık-
lanmıştır. Ancak bu seçim ölçütüde (gerekçesi) is-
tatistik veriler ve başka bulgularla bağdaşmadığı
gibi, sonuçlann yanlılığında önemli bir rol oyna-
mıştır. Gerçekten DlE'nın Türkiye'deki nüfus ha-
reketlerine ılişkin yayımlanmış son verilerine da-
yanarak Güneydogu'dan göçün hedeflerine göre
dağılımına bakıldığında Ankara, Istanbul ve Iz-
mir'den oluşan metropolitan merkezlerin yüzde
26.6'yla başta geldiği. Adana, Hatay ve tçel illeri-
aporun kaynağı olan alan araştırması. yönteminden bulgulanna
kadar hesabı verilmesi gereken sorunlarla yüklüdür.
Araştırmanın metodolojisine ilişkin ilk ciddi sorun, "araştırma
alanı"yla ilgilidir. Aynı bölgede yer aldığı halde terörün hemen
hiç yaşanmadığı ya da çok seyrek rastlandığı illerin alan dışında
bırakılması, Doğu sorununu, Kürt ve PKK sorunuyla özdeşleştiren ve
PKK ile ilgili kesimlerin kimlik ve görüşlerini alabildiğine öne çıkaran
sonuçlara ulaşılmasına yol açmıştır.
ilin yanı sıra. bu bölgeden göç edenlenn öncelik-
le yöneldiği varsayılan 3 güney ilıyle sınırlandır-
mıştır. Ancak böylesine dar bır alanla sınırlandın-
lan araştırmada. alanın temsılcısi olarak alınan il-
lerin seçiminde kullanılan ölçütler ya açıklanma-
mış ya da keyfi kararlara dayandırılmıştır.
Rapora göre. bölgeyi temsil etmek üzere örnek
alınan 3 ıl (Diyarbakır. Batman, Mardın) >erleşik
nüfusu en iyi temsil ettiği düşünüldüğü için se-
çilmiş. ancak bu düşüncenin dayanaklan açıklan-
madığı için bu seçim gerekçesiz bırakılmıştır. Da-
ha dogrusu. araştırma alanı amaçlı olarak seçilmiş-
tir Kestirebıldiğimiz kadanyla anılan 3 ilin seçil-
mesinin nedeni. terörün en yoğun biçimde yaşan-
dığı iller olmasıdır. Ancak bu durumda alan seçi-
lirken temsil edilen Güneydoğu Bölgesi. Doğu so-
runu ya da halkı değil, PKK sorunu ve PKK ile ilış-
kilı olan halktır Aynı bölgede yer aldığı halde te-
rörün hemen hiç yaşanmadığı ya da çok seyrek
rastlandığı illerin alan dışında bırakılması, araştır-
mada, Doğu sorununu. Kürt sorunu ve PKK soru-
ni kapsayan Çukurova bölgesınin yüzde 25.9'la
ikinci sırada yer aldığı anlaşılmaktadır.
Tarafımızdan yönetılen "GAP Bölgesinde Top-
lumsal Değişme Eğilimlcri" başlıklı alan araştır-
masında. göç sürecindekı yönelimin 9O'lı yıllarda
da süregeldıği \e göç eğiliminde olanlann daha da
ağırlıklı olarak metropolitan merkezleri seçtiği sap-
tanmıştır. Bölgeden göç eden nüfusu temsil etmek
üzere bölgeye yakın illere göçen (ve güçlü bir ola-
sılıkla marjinaİ bir konumda bulunan) nüfusun se-
çilmesi. Güneydoğu sorununu bütün sıcaklığıyla
yaşayan ve bölgeyle ilışkısi süregelen nüfusa ağır-
lıktanıması bakımından araştırma bulgulanna yan-
lılık katan bir başka özellik olmuştur.
Araştırmanın yöntemine ilişkin en önemli so-
runlardan biri de "örneklem tasarımı"dır. Araş-
tırmada izlenen örneklem tasarım \e tekniği. her
aşaması veuygulama.sıylayöntembilımıntemel il-
ke ve kurallan bakımından tartışmalı ve elde edi-
lecek örnek evrenın temsil nitelığını gözardı eden
özellikler taşımaktadır.
Her şeyden önce. örneklem tasanmında. araştır-
manın evreni (kitlesi); (araştırma alanı ve soru-
nuyla ilişkisiz kimi gerekçelerle) seçilen illerin
merkezlerinde yaşayan nüfus (ya da hane halkla-
n) olarak tanımlanmıştır. Üstelik bununla da yeti-
nilmeyerek evren, konulan kimi ek ölçütlerle daha
da daraltılmış, görüşülecek son örnek evren (göz-
lem) birimleri Kürt kökenli hane halkı reisleriy-
lesınırlandırılmıştır. Böyleliklearaştırma, öncelık-
le 1990 nüfus sayımına göre bölge halkının yüzde
47.7'sıni oluşturan kır nüfusunu kapsam dışında bı-
rakırken. kentli nüfusu yalnızca il merkezlerinde
yaşayanlar olarak anlamıştır (Ancak Mardin ilin-
de bu tanımlamadan da sapma yapılarak geçerlilı-
ği kuşkulu bir gerekçeyle -Mardin il merkezinin
yoğun olarak Arapça konuşan yurttaşlardan oluş-
tuğu gerekçesiyle- bu ilde yerleşık nüfusu temsil
edecek örnekler Nusaybin ve Kızıltepe ilçe mer-
kezlerinde oturanlar arasından seçilmiştir).
Kûrt kökenliler örneklenmiş
Öte yandan. bölgede yaşayan nüfus, yalnızca
Kürt kökenlilerden oluşuyormuş gibi. araştırma
Türk. Türkmen. Arap, Süryani gibı Kürt kökenli
olmayan halkı evren dışında tutarak bölge halkını
Kürt kökenlilerden ibaret saymış. başka bir deyiş-
le yalnızca belli biretnik grubu örneklemiştir.
Oysa yukanda anılan araştırmamızın bulgulan-
na göre GAP kapsamına giren illerde kent kesimın-
de, anadili Kürtçe olanlann oranı. ilden ile büyük
değişkenlik gösterdiği gibi, bölge genelinde ancak
yüzde 54.6'dır.(*) Buna karşılık, anadili Türkçe
olanlar yüzde 36.1. Arapça olanlarsa jüzde 7.9
oranındadır. Buna göre. Doğu Raporu'nun dayan-
dığı alan araştırması, evrenini sınırlarken kullan-
dığı ölçütlerle etnik köken bakımından bölge hal-
kının yaklaşık yansını dışlamıştır. Aynca kentli ve
Kürt kökenlilerle sınırlanan evrende. görüşülecek
birimlerin seçiminde hane halkı reisleriyle yetinil-
miş, cinsiyet ve kuşak aynmını yansıtmak üzere eş-
lere (kadınlara) \e hane halkının öteki üyelerine
temsil şansı tanınmamıştır (Hane halkı reisi dışın-
dakiler. ancak bu konumdaki kışinin bulunamadı-
gı ya da başka nedenlerle örnekten düşüldüğü du-
rumlarda görüşme konusu olabilmiştir).
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Ölümün Uyarısı
Bursalı okurumuz Adem Gerçek telefon etti ge-
çen gece:
- Doğum günün yaklaşıyor abla, sana güzel bir
armağanım var, bu kez çok sevineceksin.
Adem Gerçek yaşama sevincimi yeşerten bir ki-
şi son yıllarda. Arada bir şaşırtıcı armağanlar yol-
lar. Göztepe'deki taş okuldan bir fotoğraf, altında
güzel bir yazı, bir çağrı, kedilerle ilgili bir yazım ne-
deniyle kedi resimleri, Bursalı bir edebiyat öğret-
meninin yayınladığı son kitap, doğum günümün ve
yılının sayılarını taşıyan bir piyango bileti ya da bir
paket getirir postacı. Evdeki yardımcım kuşkuya
düşer, içinde ne var. açayım mı atayım mı? Oysa
paketin içinde dağ çileği var! Uludağ'a tırmanarak
topluyor Adem Gerçek. Sonra içten çağrılar, abla
gel bak, Nilüfer Çayı nasıl kirleniyor, senin Şefik
Bursalı'nın tablolarında yer alan güzel evler nasıl
yıkılıyor!
Okurlarım anımsar belki, bu köşede birkaç kez
yazdım Adem Gerçek'i. Sevecen, gülecen bir kişi,
yeşil Bursa'nın rengini, güzelliğini yitiren sokakla-
rında. kalabalık alanlarında piyango bileti satarak
sürdürüyoryaşamını. Üç çocuk babası, hepsi okul-
da. koşullar güç ama yaşamayı seviyor, umudunu,
neşesini yitirmiyor hiç. Dünyaya, insanlara gülüm-
seyerek bakıyor. Sevdiği yazarlara dostça sesleni-
yor, armağanlar yolluyor. Oktay Akbal'a da gazoz
yollamış hastalığında. güzel dileklerinı bildirmek
için...
Sonra armağan beni çok sevindirdi gerçekten.
"İkinci Suna Darmstad'a gitti, Genç Filarmoni Or-
kestrası'nda keman çalacak, Bursa'dan iki kişi se-
çildi, biribenim kızım" diyor, sevinçle gülüyor son-
ra. Kızının adı Işık ama bana ikinci Suna, diye söz
ediyor. Bu köşede ya da Dergi'de Suna Kan için
yazdıklarımdan esinlenerek büyük kızına keman
dersi aldınyor Adem Gerçek. Suna Kan gibi bir ke-
mancı olmasını düşlüyor. Kimi günler, geceler te-
lefon eder düşsel Suna'dan haber verir bana,
Bach'ı çalıyor, Mozart'ı çalıyor, öğretmeni çok be-
ğeniyor, gel bir dinle abla. Bursa'nın Almanya'da-
ki kardeş kenti Darmstad'ın genç orkestrasında
çalmasını da doğum günü armağanı diye bildiriyor
bana. Elbet çok sevindirici bir armağan, yalnız ba-
na değil gazetemize de. Adem Gerçek eski bir
Cumhuriyet okuru, bir gazetenin okul niteliğini de
kanıtlayan bir okur. Başka öğrenim yok ama say-
falardan, köşelerden düşüncesine, duygusuna
yansıyan tohumlar, güzel çiçekler açıyor, damlaya
damlaya bir göl oluşuyor. Kupon yok, armağan yok
ama güzel bır dıyaloğun, okur-yazar ilişkisinin so-
mut ürünlerı var.
Kimi okurların şaşılası belleği var. Yalnız Adem
Gerçek değil başka okurlar da kutluyor doğum gü-
nümü, güzel dileklerde bulunuyor bana. Elbet çok
mutlanıyorum sevginin, dostluğun güzelliğini, yıl-
ların bırikimını hissediyorum o seslenişlerle.
Doğum günlerimi Ören'de kutluylorum son yıllar-
da. Karşıda mavi deniz, yanda bilge dostum Ida,
balkonda ığde dallan, dallarda kızaran iğdeler, çev-
remde sevdiklerimle Isa'dan önce başlayan dost-
lukları da kutluyorum. Belki de güzel bir yılda, gü-
zel bir ayda doğmanın iyimserliği bu, kireç çağını
yaşasam da yeniden doğmanın sevinciyle gülüm-
süyorum dünyaya. Dağlan, denizleri aşıp uzaklara
gidiyorum sonra, güneşin battığı yere, yaşamın
ötesine, artık yanımızda olmayan sevgililerin yanı-
na. Bir eylül günü yanımızdan ayrılanlara, ölümü-
ne hâlâ inanamadıklarıma. Nasıl inanılır? Faruk
Güvenç ile birlikte değil miyiz hâlâ, bir müzik ola-
yında konsşrlerde gülümsemiyor mu bir köşeden,
Leyla Gencer adına düzenlenen yarışmayı izlerken
nasıl mutlu oldu kimbilir! Sevgili Ruhi Su da bir ey-
lül günü yitirdi yaşamını, on yıl geçti aradan, Ören
kıyıları güzel türküleriyle çınlıyor hâlâ, soluğu tüken-
miyor. Sevgili llhami Soysal'a sarılıyorum sonra,
güç koşullarda başvurduğum sağlam bir dosta,
mesleğimizi onurlandıran inançları doğrultusunda
acı faturalar ödeyen, ödünsüz bir yaşamın saygın
örneğini sergileyen yılmaz bir savaşçıya. O da bir
eylül günü ayrıldı dünyamızdan. Kimi on yıl, kimi
onbeş kimi iki yıl önce, kimi de üç gün, beş gün
önce. Nilgün Kışlalı ya da Oral Sander'in ölece-
ğini kim düşünürdü?
Ben hâlâ düşünemiyorum. Nilgün Kışlalı'nın ya-
şama sevinci solar mı bir anda, Oral Sander gibi
bir bilim adamının, bir aydının ışığı sönebilir mi?
Kuşkusuz sönmeyecek. Yalnızlık artıyor, hüzün
derinleşiyor ama bu güzel insanlardan, bu yalnız-
lığı duyuran dostlardan yoksun kalsaydık daha yal-
nız, daha hüzünlü olmaz mıydık acaba? Onlan ta-
ı nımak, sevmek, özlemek, yaşlı gözlerle anımsamak
da mutluluk bence. Ayrıca ölümün bir uyarısı var.
Yarım şarkıları, gerçekleşmeyen düşleri sürdür-
mek, özlemı dindirmek görevini yüklüyor insanlara.
(*) C'stelik hıı orun bölgeden son ıkı yıldakı yoğun göç
nedeıuvle daha da uzalmışttr.
SÜRECEK
1
2
3
4
5
:
9
1
î
2 3 4 5 6 7 8 9
I I U I fl
u M n
HnU
I HI I I I I I I
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
ŞOLDAN SA-
ĞA: 1/ İşını bi-
len,ölçülüvehe-
saplı iş gören. 2/
Eldiven \e giysi
yapımında kulla-
nılan bir tür yu-
muşak deri...
"Aydan andır
yüzleri ,' ü
amberdir sözle-
ri" (Yunus Em-
re). 3/Birakade-
mik unvanın kısa
yazılışı... Tiyat-
rolarda oyunu al-
kışlamak için parayla tutul-
muş kımse. 4/ Mitolojı...
Sümerler'de sağlık tannça-
sı. 5/ Razı olma, isteme..
Toplum töresıne uygun
davranma. 6/ Muğla'nın
bir ilçesi... Soyundan geli-
nen kimse. II Büyukbaş
havyanlara verilen ortak
ad... Balçık. 8/ Birinin dü-
şündüklerini ya da uzakta
geçen bir olayı. duygusal hiçbir bağlantı olmadan alg
lama. 9/ lsa'nın doğum yıldönümüne ya da Noel yort
suna Hıristiyanlar'ın verdiği ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Osmanlılarda devlet görevlilerini yetiştiren okul. 2
Zengin... Uzaklık işareti. 3/ Kalın bükülmüş sicim.
Görkem, heybet. 4/ Arap abecesine göre bir harfi nok
talı. bır harfi noktasız sözcüklerle yazılmış şiir... Yücı
5/Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapımeki... Mı;
rak uçlanna takılan küçük bayrak. 6/ Emirlik. beylik
Matematikte kullanılan sabit bir sayı. II tyi, güzel
Güvey. 8/ Bıçimi yumurta gibi olan... Verme, ödeme.
Eski Yunan kentlerinde en önemli yapılann ve kapına
lann bulunduğu iç kale.