19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 1995 PERŞEMBE 14 KULTUR 1742yüındaÇar 1. Petro'nun kızı Kraliçe Elizabeth Petrovna tarafindan kurulan Sankt Petersburg Opera ve Bale Topluluğu, daha sonraki yıllarda Lenin'in devrimci arkadaşı Kirov'un ismini aldı. St Petersburg Kiro\ Balesi geleneklerle yeni arayışlan bir araya getirirken, Bolşoy Balesi gibi ünlü topluluklara dansçı ve koreograf yetiştiriyor. Kirov Balesi, 4 Şmıarık Kız'la AKM'de Kültiir Senısi - Esbank'ın davetlisi olarak Istanbul'a gelen Kırov Balesi. ön- ceki gün Çırağan Oteli'nde düzenlenen birbasın tolantısıyla tanıtıldı. Kırov Ba- lesi, 15-16 ve 17 eylül tarihlerinde Ata- türk Kültiir Merkezi'nde izleyicilerlebu- luşacak. Esbank. geleneksel hale getirdıği yıl- dönümü kutlamalan için. bu yıl St. Pe- tersburg Academic Mariinsky Theatre Kiro\ Balesi'ni davet etti. Topluluk.dün- >a sahnelerinde 200 yıldır sahnelenen "Şımarık Kız" balesini, koreograf Oleg Yinogradov'un yorumuyla sahneleye- cek. AÇJIIŞ konuşmasını Esbank Genel Müdür Yardımcısı Nadir Topçuoglu'nun yaptığı toplantıya. koreograf Oleg Vi- nogradov. başdansçılar Margarita Kul- Hk, Madimir Kim, Irina Badaeva ve Fe- ton Miotssi katıldı. Koreograf Vinogra- dov. konuşmasında, bankaların paraları- nı arttırmak gibi biramaçlan olduğunu, oysa Türkiyede bu tür sanatsal etkinlik- lenn bankalar tarafindan düzenlendiöi- ne dikkat çekti. 2002 yılına kadar prog- ramlannın dolu olduğunu. böyle bir or- ganizasyonun gerçekleşmesinin Es- bank'a büyük rakamlara mal olduğunu da söyledi. Sanatçı. sözlerine şöyle de- vam etti: "Biz,yeni yeni demokrasiyi ya- şıyoruz. Eskiden bale, komünistlerin ve çarlarınelindevdi. Buyenivapılanmavla demokrasinin bale için ne kadar gerek- siz olduğunu gördiik. Çünkü. biz artık de\ letten destek alamıyoruz ve kendi ken- dimize yetme> e çalışıvoruz. Anıa bundan dolayı şikâvetçi değiliz. Son vıllarda top- luluğun parasal konulanvla da ben ilgi- leniyorum. Onlann daha iyi şartiar altın- da çalışmalan için elimden geleni yapıyo- rum." Topluluktaki sanatçıların aldığı maaşla ilgili bir soruyu "Rusva'daki ay- lık ücretlerden konuşmak beni rahatsız ediyor. Bu rakamlan size açıklamaktan utanç duyuvorum. Gördüğiiniiz gibi bu sonı karşısında sanatçılanmız utanarak gülüyor. Rusya'da sanatçılar, aylık 70 ile irov Balesi, 15-16 ve 16 Eylül tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde 'Şımank Kız" balesini koreograt Oleg Vinogradov'un yorumuyla sunacak Vinogradov, eskiden balenien komünistlerin ve çarların elinde olduğunu anımsatarak. yeni yapılanmayla demokrasinin bale için ne kadar gereksiz olduğunu gördüklerini, dev letten destek alamadıklannı ve kendi kendilerine yetmeye çalıştıklannı belirtiyor. 150 dolar arasında para alıv or. I u rneler- dc ise, sanatçılar bir gün için en az 60 do- lar alıyor. Ayrıca. sofcstlerin aldığı ö/el ik- ramivelerdeoluvfflf bıçıminde vanıtla- dı. Rusya'da dığer çalışanlann da düşük rakamlar aldığını. bale izlemeye gelen- lerinse elit bir topluluk olduğunu. herke- sin bale izleyemedığini söyledi. Peters- burgda bale biletlennin 20 ile 50 dolar arasında değıştiğini belirtırken. Ameri- kada aynı gösterinin biletlennin 70 ile 200 dolar arasında satıldtğına dikkat çek- ti. Türk balesini ve müziğini çok iyi ta- nımadığını ancak, Türkiye'deki klasık müzığın korunmasnla ılgilı sorunları bıldiğıni sözlerine ekledı. 1997 vıltnda Tokyo'da ılk devlet tı vatrosunun açılaca- ğını ve kendısınden yardım istendiğini söyleyen Oleg Vınogradov. "Beşvıl bo- yunca baş danışmanhğını benim yapma- mı istediler. Japonya'da klasik haienin te- mellerinin oluşuması için, bunun çok fay- dalı olacağını düşünmorum. Japonlar teknoloji alanında çok başarılılar. Ama aynı başarm klasik balede gösteremedi- ler~diyerekverinden kalktı vebır Jâpon kadınının vürüyüşü \e oturuşunu taklit ederek: "Bunun da bir çok nedeni var. En başta kimonolar. Öyle darlar ki yüriive- miyorlar, oturamıyorlar" dedi. Sanatçı. 2002 yılına kadar her \ ıl ıki gösteri yap- mak üzere Japonlarla anlaştıklannı bil- dirdı 1742 yılmdaÇar 1.Petro'nun kızı Kra- liçe Elizabeth Petrovna tarafından kuru- lan Sankt Petersburg Opera \ e Bale Top- luluğu, daha sonraki yıllarda Lenin'in devrımci arkadaşı Kirov'un ismini aldı. St. Petersburg Kirov Balesi gelenekler- le yeni arayışlan bir araya getirirken. Boişoy Balesi gibi ünlü topluluklara dansçı ve koreograf yetiştiriyor. St. Petersburg Academic Mariinsy Theatre Kırov Balesfnin sanat vönet- menliğini. 1977 yılından beri Oleg Vi- nogradov üstleniyor. Vinogradov, Adam'ın 'GiseUe' balesi. Marius Peti- pa'nın 'Süvarilerin Konaklaması', 'Ar- lekinada' ve Tişenko'nun bestelediği •Yaroslavna' balesindeki başanlı yoru- muyla dikkat çekti. 1985te*KaplanDe- rili Pehlivan', 1986da 'PotemkinZırhh- sı' ve önemli bir çağdaş yapıt olan 'Pet- ruşka'yı sahneye koydu. St. Petersburg Academic Mariinsky Theatre sahnesin- de 1992 yılındaneoklasik bir yapıt olan •Copellia", 1994 te 'Şımank Kız' ve 1995'te 'Cindereüa'temsillenni başany- la yorumladı Vinogradov'un 1990 yılında Washing- ton'da kurduğu uluslararası bale akade- misinde, St. Petersburgekolünden gelen bale uzmanlan ders veriyor. Akademiye her yıl dünyanın çeşitli yerlerinden yak- laşık 800 kişi başvuruyor, ancak 15 aday eğitime hak kazanıyor. Olga Spesiftseva, George Balanchine, Marina Semenova.Galina Ulanova. Nat- lia Dudinskava. Konstantin Sergeev, tri- na Kolpkov. Rudolf N ure>ev. Natalia Ma- karova, Mihail Barışnikovgibi dünyaca ünlü sanatçılar Kirov Balesi sahnesinde dans ettiler. Kirov Balesi'nin sahneleye ceği •Şımank Kız* balesine, Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası eşlik edecek. Orkestrayı Valery Ovsyannikov yönetiyor. Kapanış konuşmasını yapan Esbank Reklam ve Halkla llişkiler Müdürü Ay- şe Dağıstanlı, Sonja Aslan'a. Mimar Si- nan Üniversitesi öğretim görevlisi Fah- rettin Kerimov'a, Kültür Bakanlığı'na, Atatürk Kültür Merkezi Müdürü Güber Orhan'a ve Devlet Opera ve Balesi Mü- dürü Yekta Kara'ya yardımlanndan do- layı teşekkür etti. Kirov Balesi. yarın Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek gala gös- terisinin ardından, biletleri satışa çıkan 16 ve 17 eylüldeki gösterileriyle izleyi- cilerin karşısına çıkacak. 4.ULUSLARARASI İSTANBLL BİENALİ'NE KATILAN SANATÇILAR Marina Abramovıc. Fatma Binnaz Akman. Hakan Akçura. Hüseyin B.Alptekin- Michael D.Morris. Ghada Amer. Janine Antoni. Siah Armajani, Gilles Barbier. Joze Barsi. Mohammed El Baz. Balazs Beöthy. Joseph Beuys. Selim Birsel. Barbara Bloom. Montıen Boonma, LuchezarBoyadjiev. Marcel Broodthaers. Jean-Baptiste Bruant. Handan Börüteçene. Sophie Calle, Cengiz Çekil. Duck-Hyun Cho. Tom Claasen. Mart CollLsha», Mıkala D\vyer. Maria Eichhorn. Esra Ersen. Ayşe Erkmen. Euroartistı Bucharest. Reza Farkhondeh. Ceal Floyer. Zvi Goldstein. Fernanda Gomes. Jo> Gregory. Zaha Hadid Jusuf Hadzifejzovic. Fanba Hajamadı. Mona Hatoum. Kontoshı Hirakawa. Shirazeh Houshiary. Murat Işık, .\Mredo Jaar. Sanjin Jukic, Jinshi Zhu. 11ya Kabakov, Anish Kapoor, Gülsün Karamustafa. Mike Kelley, Suchan Kinoshita. Per Kirkeby, Job Koelevvijn. Komar& Melamid. Igor Kopistiansky. Svetlana Kopistiansky, Jarosla\v Kozlo\\ ski, Jannis Kounellis. Shıgeko Kubota, Abigail Lane. Rosemary Laing. Henrietta Lethonen. Maya Lin. El Loko. Mılovan De Stıl Markov ic. Olaf Metzel. Tatsuo Mivajıma. Snieguole Michelkeviciute. Aydan Münezoğlu, Maurizio Nannucci, Bruce Naumann. Shirin . N'eshat. Björn Norgaard Carlos Montes de Oca. Kemal Önsoy. Füsun Onur, Kirsten Ortvved Osman. Tony Oursler. Nam June Paik. Goran Petercol, Finnbogi Petursson. Hermann Pıtz, Sigmar Polke, Ivanov Pravdolıub. Markus Raetz. Ulf Rollof, Karin Sander. Sarkis. Jyrki Siukonen. Nedko Solakov, Pierrick Sorin. Serge Spitzer, HaleTenger. Rosamarie Trockel. Björn Sigurd Tufta, Micha Lllman. Ken Unsvtorth, Zaneta Vangeli. Ben Vautier, Archarya Vyakul. Lawrence VV'einer, Richard VVenthorth. Rachel \\ hheread, Maaria Wirkkala, İskender Yediler. Adem Yılmaz, Qin Yufen, Arzu Çakır. Bienale Türkiye'den 19 sanatçı İstanbul Kültür ve Sanat Vakn tarafindan 10 ka- sım-10 aralık tarihlen arasında ğerçekleştirlecek 4. İstanbul Bienali'nin basın toplantısı dün The Mar- marada yapıldı Bienale katılacak Türk sanatçıiarı tanıtmak amacıyla düzenlenen toplantının açılış ko- nuşmasını istanbul Kültür ve Sanat Başkanı Şakir F.czacıbaşı yaptı. Eczacıbaşı, bienale 5 kıtadan 110 sanatçının katılacağını bildırerek, vakfın en önem- li amacının da lstanbul'u bir dünya başkenti duru- muna getırmek ve tariluel gelişimine uygun olarak herkültürlerin kavnaştığı biratmosferyaratmakol- duğuna dikkat çekti. Eczacıbaşı. bienale ilişkin, ya- zılı basında ver alan tartışmalara da değindiğı ko- nuşmasında. "Bienal bir vanşma >a da hangi sanat- çılann daha üsriin olduğunu gösteren bir seçim de- ğildir.Bienal. Orientatıon(\eniVöneiimler)tema- sı çerçevesinde, ortak bir paydada buluşan sanatçı- ların bir araya geldiği bir ortamvaratrnayıamaçia- • 4.Uluslararası istanbul Bienali maktadır- dedl. Sanat Yönetmeni Rene Block, 1 1 0 «anatrıHan1 İU SanatÇlüan BAYBU1 - SEYAHAT ğk aıımsiRur^B GÛRtML | H ELBtSTAH S î£R«IX • SflMSUNİ ÎUR • fflFSfl • ÎHPRES 1 AKSU MARASB CtkıZU • DADAŞ 1 W1»WH • IÛKS I RDflNR 1 1 LÜKS SVftS • SEYAHAI •KAYSER • TUR • AMASWtS I SELÇUK 1 EXPRES Sanatçıiarı ulusal kö- u j e n a P kenlerine gore ayırmanın L " c ı u u anlamsızlığına dikkat çe- ken Eczacıbaşı, bienalde hiçbır ulusal yaklaşımın söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi. Bienalin bu yılki >ö- neticisi Rene Block'un. istanbul Bıenal'ine bü- yük önem verdiğini söy- leyen Eczacıbaşı. "Block'a göre. Nenedik gibi bienaller eskimiş. İs- tanbul gibi daha farklı gele kullanılan bir kavram olmadığını söyleyen Block. bu kavramın kendi içinde dinamik bir anlam banndırdiğını vurguladı "Bienalin konusu, bütiin bienallerde olduğu gibi çağdaş sanattır" diyen Block. katılan sanatçılar içerisinde kadın katılımcı sayısının yüksek oluşuna dikkat çekti. Bienale Tür- kiyeden 19 sanatçı davet eden Block, bu konuyla ilgili basında çıkan tartışmalara da yanıtverdi. Türk sanatçıların seçimınde büyük zorluklarla karşılaş- tığını belirten Block. "Zamanımın büyük bir kısmı- nı bienale Türkive'den katılacak sanatçıların seçimi- ne harcadım. Bu seçimi en ivi şekilde yapabiimek ve İstanbuPdaki sanat ortamını daha vakından incele- mek için buraya geküm. İstanbul'da karşılastığım Id- mi denevimli sanatçılar aracılığryla daha genç isim- lere ulaşma şansım oldu" dedi. Kimi katılımcı ülke- lerin ise Türkiyeden sonra belirlendiğini vurgula- yan Block, mekân seçimi- nin de karar veıme aşama- sını uzatan bir faktör oldu- ğuna dikkat çekti: "Örne- ğin, eski Gümrük Binasını{ Antrepo) kullanma imkâ-39'unun kadın olduğunu belirterek, nımız olduğunu ancak ma- Tıirkive'den 19 yıs a>mda haber aklık. Bu lyc . . . mekânda yapıtlannı sergi- sanatçi davet ettlğim lejecek safıatçüann seçimiaçıkladı. Bunun dördünün yurtdışında çalıştığını, üçünün de İstanbul dışındaki kentlerde Aydın Mürtezaoğlu "Kvpıı-Ns fti g yakiaşımiar getiren bi- yaşadığını söyleyen Block, sergiye enaiierönemkazanmıştır. s a n a tçrdavet etmenin temayla ilişkili Bızler de İstanbul Kultur . .: , , , J •* ve Sanat Vakfi olarak is- olan oznel kararlann sonucu tanbul Bienali'nin dünva olduğunu VUrgUİadl. çapında vankılar uvandı- racakbiretkinlikounasınıumutediyonız**dedi. Ec- zacıbaşı'ndan sonra söz alan Rene Block. konuşma- sına "bienal" kavramının tanhsel süreç içerisinde- kı gelişimine değinerek başladı. Son yıllarda Latin Amerika. Afrika. Asya. Avustralya'da düzenlenen bienallerın uluslararası bir diyalog başlatma ve sür- dürme konusunda önemli bir işlevi üstlendiklerine dikkat çeken Block. tstanbul'undabudiyaloğage- reksınimi olduğunu belirtti. "İstanbul,Türkiye'nin sanat merkezidir. Çeşitli kültürlerin bir arada eriyip bir mozaik oluşturduğu uzun bir geçmişe sahip bu kentte önemli sa>ıda sanatçı yaşanıakta ve çalışmak- tadır" diyen Block, bu sanatçıların toplumdan ya- lıtılnıış olduklarını ve büyük bir yaratıcılık potan- sıyelı taşıdıklarını belirtti. Doğulu bir dünyanın sınırında gerçekleştirilecek bu bienal için bulunan "Orientatkjn" temasının rast- de doğal olarak gecikti." Rene Block, önemli olanın sanatçıların ismi değil, ya- pıtlan olduğunu vurgula- yarak, bienale Fransa'dan katılacak sanatçılann adJa- nnın belirli olmasına rağ- men. yapıtlannın hâlâ ke- sinlik kazanmadığinı söy- ledi. Sergiye sanatçı davet etmenin temayla ilişkili öz- nel bir karann sonucu ol- • . duğuna dikkat çeken Block "Temasudiyelim ki. 'Sanat ve Teknoloji' olan bir sergi için bambaşka sanatçı- lar seçerdim. Diğer bütün sergiler gibi bienaller de vanşma ya da kalitenin ölçülmesi değildir. Bu seçim- ler, benim. bienal mekânlanndaki sergilcrin görünü- müyle ilgili olarak hayalimde yaşattıklanmm, çeşit- li ülkelerden sanatçılarla nasıl biıluştuğumun orta- ya konulmasıdır" dedi. Block. ikj yıl sonra da bir başka bienalde, bir başka küratör ve bir başka tema ele alınacağını söyledi. Şu ana kadar her şeyin yo- lunda gittiğini belirten Rene Block, yaptığı seçim- den son derece hoşnut olduğunu da sözlerine ekle- di. Toplantıda bienale ilişkin sorulan da yanıtlayan Eczacıbaşı ve Block, tarihi. coğrafyası ve kültürü ile önemli bir geçmişe sahip olan Istanbul'un bienal- de, farklı kültürleri yaşatan bir simge olarak ele alınacağına dikkat çektıler. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Ceryantes'in Hor Göpülen Mirası Edebiyat bir gelenektir. Buradaki geleneği, "gele- nekçi" ya da "gelenekçilik"o\arak almamak gerekir. Bir sürekliliktir; bir iz sürmedir, buradaki gelenek. Biraz biraz bayrak koşusuna benzer. Bir öncekin- den bayrak sopasını alıp daha hızlı koşmaya çaba- larsınız. Ancak sizden önce öyle koşucular vardır ki, onlar kolay kolay geçilemezler. Kimilerine göre de yalnızca tek bir metin vardır. Tüm metinler ondan türemiştir; ana metin de ister is- temez kutsal metin(ler) olur, böylece. Her yazarın bağlandığı yazar ya da yazarlar vardır. Ancak bu bağlanma, ister istemez estetik bir bağ- lanmadır; estetik etkilenmedir. Sizi etkisi altına alan metinler/yazarlar, sizin "beğen/"düzeyinizle çakış- mış ya da estetik anlayışınıza denk düşmüştür. Da- hası kimi yazartar, sizin estetik anlayışınızın çıkış nok- tası olmuştur. Geçmişi yadsımak edebiyatta olmaz. Tersine, geç- mişin, yani sizden önceki metinlerin içinde boğulma- nız, yitmemiz gerekir. Çünkü edebiyatta geçmiş, do- layısıyla gelenek en büyük zenginliktir. Şimdi Homeros'tan başlayarak günümüze kadar gelen, şair ve yazarları saymaya kalksam, büyüklü- ğü tartışma götürmeyen yani genel-geçer olarak bü- yük yazar olarak kabul ettiklerimızi saysam, bu kö- şe yetersiz kalır. Çogunlukla, kendi edebiyatınızla gelenek köprü- sünü kurmak, birincil yoldur. Çünkü dilin örgüsünü ve dilin tadını "en çok" anadilinizdeki iz sünmeyle ya- kalayabilirsıniz. Gelenek de öylesine kendi kendine oluşmaz. Bir iz sürmedir. Izi sürerken de "iz"in saptamasını yap- maktır. Her saptayım ister istemez sizi yeni bir kay- da yeni bir duruma götürecektir. Nitekim T. S. Eliot, bu konuda "Denemeler" (Çev: Akşit Göktürk, Afa Yay.) adlı kitabında şöyle yazı- yor: "Ama geleneğin, aktarmanın tekyolu, bizden he- men önceki kuşağın başanlanna körü körüne ya da ürkekçe bağlanarak onlann yollannı izlemekten baş- ka bir şey değilse, 'gelenek'/n kesin dizginlenmesi gerekir. Kumlara kanşıp yitiveren, nice sıradan akım- largördük; yenilikse yinelemekten yeğdir. Daha ge- niş çapta önemi vardır geleneğin. Mirasa konar gi- bi elde edilmez; istiyorsanız, onu büyük bir çabayla edinmeniz gerekir." Modern Çağ'ın kurucuları arasında Descartes ile biıiikte Cervantes'e de yer veren Milan Kundera ro- mandaki bu iz sürmeyi şöyle vurguluyor: "Romanın eğilimi sürekliliğin eğilimidir: Her yapıt daha önceki yapıtlara biryanıttır, her yapıt romanın önceki deneyımlerini içerir." (Roman Sanatı, Çev: Ismail Yerguz, Afa Yay.) Kendi edebiyatımıza dönüp ve romanda odakla- nırsak; yine kimi eleştirmen ve yazarların bizde ro- man geleneginin olmadığını vurguladıklarını görü- rüz. Nitekim geçen ay Cumhuriyet'teki romanımızın son yirmi beş yılını değerlendirme soruşturmasında da benzer saptamalar vardı. Dogrudur, roman bize Batı'dan gelmiştir. Batı'nın dışında her yere Batı'dan "gelmiş"tir. Kundera'nın zaten, "Romanınyolu Modern Çağ'ın tarihine koşut gibidir", demesinde de ifadesini bulacağı gibi ro- man demek, Batı demektir. Roman, Tanzimat sonrası edebiyatımıza girmiş ve yüzyılı aşkın bir sürekliliği olmuştur. Bu süreçte artık, kendi gelenegini Türk romancılan "oluşturabilmiştir". Birinin izini sürmek, bıröncekinin deneyimini içer- mek yani "gelenek"e miras konmak değil de onu oluştunmak hiç kuşkusuz ki estetik bir kategoridir. Es- tetik bir düzey gerektirir. Özellikle de "önceki" için geçeriidir bu. HaiitZiya Uşaklıgil'in roman çizgisin- den söz etmek olanaklıdır da Cemil Süleyman'ın ro- man çizgisinden söz etmek oldukça güçtür. Edebiyatta iz sürmek -hele hele şimdilerde geç- mişi olduğu gibi yok sayan yazarların türeyip durdu- ğu günlerde- hiç de yanlış değildir. Ancak burada al- tını bir kez daha çizmeliyim: Körü körüne bağlanmak, taklit etmek eylemleri ile "gelenekçi", "gelenekçilik" tanımlanndan uzak duruyorum. Anlatmak istediğimi şu, bu bağlanma içinde "ye- n/"yi, "özgün"u oluştuımaktır. Zaten edebiyat da bu- dur. Nitekim Milan Kundera'nın şu sözleri bunun da- yanağıdır: "Ama geleceğin gözümde hiçbir değeri yoksa ki- me bağlıyım ben ? Tann 'ya mı? Vatana mı? Halka mı? Bireye mi? Yanıtım gülünç ve içten: Cervantes'in hor görü- len mirasından başka bir şeye bağlı değilim." Altın Koza Festivali evrenselleşecek ADANA (AA)- Adana'da 6-14 ekim tarihleri arasında 9."ncusu gerçekleştirilecek Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali kapsamında ilk kez yer alacak "Dünya Ögrenci Filmlerinden Örnekler*" kuşağınm gelecek yıldan itibaren uluslararası bir yanşmaya dönüştürülmesinin planlandığı bildirildi. Bu yıl öğrenci filmlerinin yani sıra etkinlikler arasında ilk kez yer verilecek "Dünya Sınemalanndan Örnekler" kuşağıyla. 'evrensellik boyutunun yakalanmasında ilk adımın atılacağına inanıldığı" belirtildi. Bu arada 17 uzmandan oluşacak Festival Seçici Kurulu, 21 eylülden itibaren Adana'da toplanarak 'Uzun Metrajlı Ulusal Film Yanşması'na katılacak 23 eserle ilgili çalışmalanna başlayacak. Tüpkiye'yi tanrtım konserleri ADANA (A.\)-Kültür Bakanlığı Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası (ÇDSO) şefi Emin Güven Yaşlıçam. Seyhan Rotary Kulübü'nün katkılanyla 7 ülkede gerçekleştirilecek 'Türkiye'yi Tanıtım Konserleri'nde festival orkestralannı yönetecek. Konserler 1-8 ekimde İtalya-Cenova'da, 5-12 kasımda KKTCde. 19-26 kasımda Rusya-Petersburg'da, 1-2 aralıkta Moldavya"da, gelecek yıl ise 7-14 ocakta ABD-Lexington, 15-20 ocakta ABD-Peoria, 11-18 şubatta Ispanya-Sevilla. 12-19 martta Fransa-Nis ve 7- 14 nisanda Fransa-Perpianan'dadüzenlenecek. Ayrıca NATO Genel Sekreten VVılly Claes'in de 22-23 aralık tarihleri arasında Adana'ya gelerek bazı sanatsal etkinliklere katılması beleniyor. Kocaeli'ni tanıüm sengileri Kültür Servisi- Kocaeli Devlet Güzel Sanatlar Galeri Müdürlüğü, Kocaeli'ni ve Kocaeli'nde mevcut kültür ve sanat potansiyehni tanıtmak amacıyla. 1995-1996 sezonunda çeşitli illerde sergiler açmayı planlıyor. Anadolu'nun kültür varlıklannın yağmalanmasının durdurulmasının, ancak koruma bilincinin geliştirilmesi ile olanaklı olacağını savunan galeri müdürlüğünün gerçekJeştirmeyi planladığı etkinlikler kapsamında ilk olarak 29 eylül-15 ekim tarihleri arasında Kültür Bakanlığı'na ait, "Yağmalanan Anadolu Sergisi' açılacak. Sergi. yurtdışma kaçınlıp geri alınan kültür varlıklanyla ilgili 75 adet fotoğraftan oluşuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle