28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÛL 1995 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Tarihte Laiklik ve Demokrasinin Yurdu PENCERE 'Muasır medenıyetler' düzeyıne ulaşabılmek demokrasıden ve laıklıkten geçer Batı Anadolu'nun I O 7 yüzyıldakı uygarlık lı- derlığı, bunun en çarpıcı gerçeğıdır Dr. ŞEHRAZAT KARAGÖZ Arkeolog B atı Anadolu arkaık denı- len Isadan once 7 ve 6 yuzyıllarda dunva uygar- lık tanhıne ışık tutacak önemlı olaylara sahne olur Gunumuz pozıtıfbı- lımlerını araştıran itk doğa bılgınlen bu toprakiarda ortaya çıkmışlar \e doğada yaşanan olaylan doğaustu guçlerden farklı nedenlerle aramışlardır Deney-so- nuç ılışkısıyle evrenın bılınmeyenlennı çozmeye çalışan bu ılk doğa bılgınlen bugunku pozıtıf bılımlenn kuruculan sa- vılır Bovlece gunumuz uvgarlığının te- melını oluşturan ılk harç tonıa denılen Bafc Anadolu bolgesınde atılmıştır Ak- lagelensonı doğal olarak nedenbuger- çeklenn Batı Anadolu'da ılk başladığıdır Enbuvukneden kurulan'şehirdevletle- rTnde \osvo-ekonomık koşullara dayalı. ılk hukuk \e demokratık yasalann ko- nuşlandınlmasıdır Başka bırdeyışle, ın- sanın duşunce bıçımının gelışıtni ıle oz- gur kurumlan olan ılk demokrası kural- ları ıle bezenmış de\letlenn oluşturul- masıdır Aslında o zamana değın gorkemlı Do- gu uygarlıklanndakı Mezopotamya ulus- lannda bubılgılerbılınmekteydı Çeşıt- lı Mezopotam\a krallıklannda ve Mı- sır'dakı halk çeşıtlı doğa bılgılenne. coğ- rafva, bınayapımı,arazıölçumu, vıldız- lann hareketı tıp gıbı bın,ok alanlarda yoğun bılgılere sahıptı Babıllılenn gok- lere ulaşan vukseklıklen olan çok katlı zigguratlan ya da Mısır Piramirteri'nde- kı statık durumunun ınce hesaplan orta- dadır Aynca Mısırlılar mumyalamada- kı tıbbı bılgılenne karşın hastahgı bır Tann vergısı kabul ederlerdı Mezopo- tamya uygarlıklanndakı çı\ ı yazılı tablet- lerden ogrendığımız ılaç reçetelen gıbı formüllervardı Fakatbunlardağınıkbı- çımdevdı ve asla Doğu ulkelennde bu bılgıler duzenlı ve sıstemlı bır bılım du- rumuna gelemedı Çunku Mezopotam- ya'da bırçok şehırlerden oluşan ımpara- torluklann başındakı kral aynı zamanda Tann'nın yeryuzundekı temsılcısı ıdı Tannlargıbı guçlu ve enşılmezdı Onla- nn temsılcısı olan krallar avnı zamanda dınsel başkan olarak toplumu yonlendır- mekteydı Elbette kı bu dınsel baskılı bır ortamda araştırmacılann doğa bılgılen- nı deney yoluyla araştırmalan olanaksız- dı Evrendekı doğal olayların nedenını öğrenen ınsanın rahıp-hukumdarlara ınancı kalmaz ve bu ıdarecıler artık halk uzenndeetkılıolamazdı Aynca toprak- lann uretımı de yıne hukumdarlar ıle ya- kınlannındı ve çok az ya da hıç toprağı olmayanlann ışledığı topraktan elde edı- len urun. tannlann malı yanı dolayısıy- larahıp-hukumdaraaıttı Toprağı ışleyen halkın bu urunden pav almaM mumkun değıldı Tannlann gazabına, dolayısıvle rahıp-kralın hışmına uğramak vardı Monarşık ve feodal duzende. ınsanlann ozgur ıradelen ıle yaşamlannı değıştır- melen zordu Soylencesel (efsanevı) ve dınsel olaylann dışına çıkabılmek, efen- dılenn hoşuna gıtmezdı Buyuzden çe- şıtlı yaşamkonulannaaıt bılgıler bırsıs- temdahılındederlenemedı Insanlar ka- dercı bır dunya goruşunun surukleyıcısı oldular Batı Anadolu"daAıolıave tonıa bolge- lenndekı goçlerle gelenler ıle verlı halk- lar tarafından demokratık ve hukuk ku- rallanna uygun ılk kent devletler kurul- muştu Daha once Anadolu'da dev let kur- muş olan H ıtıtlenn ızlennın ve henuz k'- yıîara ınmemış Iç Batı Anadolu'dakı zen- gin Lydıa Imparatorluğu'nun varlığı da etkendı Ayrıca en onemlı bır nokta da, Troıa Savaşf ndan sonra dılden dıle söy- lenen \e tzmırlı (Smvrna) ozan Home- ros'un dızelennde canlanan llıada ve Odyseıa destanlannı lır ve gıtar eşlığın- de dınleyen ınsanlann, artık dunya gonış- len değışmıstı ve duşünce edebıyat sa- nat, bılım gıbı alanlarla ılgılenmeye baş- lamışlardı Çok tannlı dunyasındakı bu guçlen tanıdı destanda geçen olaylarda tannlann nıtelıklennı oğrendı, kendılen gıbı hepsının bır yaşamı olduğunu, bır- bırlenyle aıle bağlantılan bulunduğunu gordu Tannlann duzenın koruyucusu sımgesı ınancı ıle, onlan hoşnut etmek amacıyla tapınaklar sunular yaptılar Tannlann yaşamlannı engelleyıcı olma- dığı duşuncesıyle ınsana yonelen duşu- nürler ortaya çıktı ve felsefı hareketler başladı Insandakı gucu, doğa ıle baş et- menın verdığı pozıtıf sonuçlarla ınsanın değen anlaşıldı Oylekıdonemınbuvuk boy heykellerınde (genç kız ve genç er- kek tıpîemesı olan koreler ıle kuroslarda) doğal ınsanın boyunu geçen anatomık bedenler ışlenmeye başlandı Vlezopo- tamya heykellenndekı tannsal anlamdan çok farklı olan buheykeller gulumsuvor- lardı ve bu ınsana ozgu ıdı Doğu uygar- hklanndakı anıtsal Tann hevkellennde- kı enşılmez ıfade \oktu Goruldugu gıbı, dınsel baskılarla yo- netılen halk arasmdan aydınlann, araştır- macıların bılım alanındakı bılgılennı yontemlı (metotlu) duruma getırmelen mumkun değıldı Boy lece bu dağınık bıl- gı kıvılcımlan İsa'dan önce 7 yuzyı'da Batı Anadolu da alev lenerek çeşıtlı kent- lennde ılk doğa bılgınlennın yetışmesı- nı sağladı Bunda en buyük etken o za- mankı ortamın demokrası ıle beslenmış ılk hukuk devletlennın, dınsel baskıdan annmış düzeneğe (sısteme) sahıp olma- sında ıdı Yanı o gunun koşullannda ılk laıklık ızlerı gönılmektedır Çevresındekı doğal olaylann sırlannı bulmaya çalışan Batı Anadolu - lonıalı ınsanlann, yenı ulkelenn kolonızasvon yoluyla keşfedılmesınden sonra da dun- ya goruşlen genışlemıştı Evvelce kıta Hellas ta Yunan Orta Donemı ne özgü olan duşunce ozgürluğunu kısıtlayan Or- feus dını burada etkılı olamamıştı De- mokratık ve bağımsız kent devletlerde yaşayan doğa araştırmacılan bırer bırer kendılerını bellı etmeye başladılar De- nevlere dayanan araştırmalanndakı so- nuçlan açıîdamaya başladılar Farklı so- nuçlanndakı ortak nokta evrende belırlı ve değışmez vasalann variığı ıdı lonıa'nın Mıletos kentınden olan (gu- numüzdekı Balat Koyu) Tbales,28 Ma- vıs 585 guneştutulmasının olacağını sov- lemıştı Aynı gun Kızılırmak kıyılanna gelen Medler ve onlarla savaşacak olan Lvdıalılar bunu bır ışaret kabul edıp ba- nş ımzalamışlardı Thales"e gore her şe- yı oluşturan ana madde su ıdı Yıne Mı- letos tan Anaksimenes.doğadakı herşey ıçın sınırsız ve sonsuz deyımını kullandı ve ona gore belırlı bır ana madde yoktu Kolofonlu Ksenofos, Aşağı Italya'da lonıa felsefesını kuran ve yayankışı ola- rak dunvanın ıkı maddesının hava ıle su olduğunu savundu lonıa bolgesı sınırla- nna gıren Sısam adalı Pitagoras, Mısır- lılannantmetıkvegeomemdekı dağınık bılgılennı derledı Nıl'ın taşması ıle sa- hıp olduklan çeşıtlı arazı vekadastrohe- saplannı belırgın formuller halıne getı- rerek gunümuzde bılınen unlu Pitagor Vasası'nı bulmuştur lonıa'dan aşağı ttal- ya'ya Kroton kentıne yerleşen Pitagoras kendı adıyla anılan grubu ıle çalışmala- nnı yurûtmuştur ve ona gore uzay son- suzdur, dunya yuvariaktır, etrafında da yıldızlar doner Astronomı ve muzık alanlannda bıle matematık ıle bağlantı- lar kurmuştur Bu ornekler bılgınlerden ılk akla gelenlerdır Omekler daha da ço- ğaltılabılır Okul kıtaplanmızdabulunan bırçok fizık matematık gıbı bılımlenn temel formullennın yaratıcılan ıle aynı ulkenın çocuklanyız Bu araşürıcı doğa bilginleri doğanın gızemlerını keşfederken tannlann en- gelleyıcı tutumu duşuncesınden uzak ya da dınsel baskılardan annmış ıdıler Bun- da en onemlı noktanın demokrası ve la- ıklık kavramlannın bırbınnı tamamlayı- cı, ozdeşleştıncı olduğudur Görüldüğü gıbı, İsa'dan once 7 yuzyıllarda demok- rası ve laıklık bır arada ıdı Arkaık dedı- ğımız bu dev ırde yeşeren laıklık ınsana yakışanenguzelvonetımbıçımı demok- rasinin, görulduğu gıbı en etkılı koruyu- cu zırhıdır L Ikemizi emper> afist ıstilalardan kur- taran. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın unu- tulmavacak komutanu cumhuriyetimizin kunıcusu ulu onderimız \taturk"ün biz- lere sunduğu demokrasımızin ve laikli- ğin değerinın bıiincinde olalım. 'Muasır medenıyetler düzeyıne ulaşabılmek demokrasıden ve laıklıkten geçer Batı Anadolu'nun t O 7 vuzyıldakı uygarlık lıderlığı. bunun en çarpıcı gerçeğıdır ARADA BIR ERDOĞAN KANTÜRER Turkne Tüiınısal 4ma<,lı Koopeıatıf Bıılıklerı Meikez Bıılığı Kunıcıı Genel Yonetım Kunılu Başkanı ölüKooperatifçi Köylüler Orgutu " Gerçekten, yedı yuz yıldan ben dunyanın dort bır koşesıne gondererek kanlarını akıttığımız, kemık- lerını yabancı topraklannda bıraktığımız ve yedı yuz yıldan ben emeklennı ellennden alıp gereksız yere harcadığımız, buna karşılık sureklı aşağıladığımız, kuçuk gorduğumuz bunca esırgemezlık ve bağışla- malarına karşılık tyı bılmezlık, sıkıtmazlık ve zorbalık- la uşak koruyucusu ve efendısıdır Baylar, dıyebılı- nm kı bugunku yıkım ve yoksulluğumuzun tek nede- nı bu gerçeğı gormeyışımızdır " (K. Atatürk -1922) Ulkemız koylulerının bugunku yıkım ve yoksulluğu- nun nedenını yukandakı saptamalara ek olarak koy- lulerın orgutsuz oluşunda ya da orgutsuz bıraktınlı- şında aramak gerekır Ulkemız kooperatıfçı koylulerının orgutlenmelen- ne en ağır engelleme "12 Eylul" devırmesıyle geldı 1980 oncesı koy kooperatif bırlıklerının ust orgutu Koy-Koop Merkez Bırlığı 12 Eylul'den hemen sonra asılsız bır ıhbaria kapatıldı ve yonetıcılen tutuklandı Ekonomık ışlevlerını yurutemeyen Koy-Koop Mer- kez Bırlığı nın mevcut varlıklan da satılarak bu ust or- gut ıflas masasına yatırıldı Hukumsuz ınfazlarla tu- tuklulukları yıllarca surdurulen Koy-Koop yonetıcıle- n sonunda doğal kı beraat ettıler Koy-Koop hareke- tı aklandı ama yenı yenı yeşermekte olan koylulerın orgutlenme gırışımı ağır bır darbe yedı Ulkemız koy- lulerı orgutsuzluğe mahkûm edıldı Ulkemızde hayvancılığa destek veren SEK ve EBK gıbı -ozelleştırılmesı en sona kalması gereken- kuru- luşlann en once ozelleştırılmesının nedenı koopera- tıfçı koylulen bır çatı altında toplayan orgutlenn olma- yışıdır "SEK Kuruluş Yasası" gereğınce, oncelıkle kooperatif bırl klerıne verılmesı gereken SEK ışlet- melerı hıçbır değer tespıtı yapılmadan ve bu değer tespıtlen kamuoyuna açıklanmadan haraç-mezat sa- tılabılıyor Sute verılen 2000 TL'lık destek, bır kararla -hem de genye donuk olarak- kaldırılabılıyor Tanm- la ılgılı bu yaşamsal kararlar alınırken TZOB, TZMO, TZD ve Koy-Koop bırlıklerı gıbı mesleksel kuruluşla- rın goruşlerı bıle sorulmuyor Sut, et, pancar, buğday uretıcılerı gereklı desteklerden yoksun bırakıldığı ıçın zararlara uğruyor Ote yandan, sut, et şeker ve buğ- day bezırgânları beleş devlet fabrıkalarına ve kolay kazançlara kavuşuyor Kooperatıfçı koylulerbu talıh- sız gıdışe bır çatı altında yenıden orgutlenerek dur de- mek zorundadır Avrupa Bırlığı'ne gırmeye çalıştığımız günumuzde, ulkemız kooperatıfçı koylulerının halen bır çatı altın- da orgutlenememış olmaları, daha doğrusu orgut- lenmelerının engellenmış olması bır demokrası ayı- bıdır, kooperatıfçı koylulerın orgutlenmesını engel- leyenlerın ayıbıdır Bırsure once Ankara da toplanan Afyon, Bolu, Bur- dur Çanakkale Edırne, Izmır, Manısa Muğla, Malat- ya Kastamonu, Kırklarelı Sınop Tekırdağ, Yozgat- Çandır Zonguldak ıllerı kooperatif bırlıklerının Turkı- ye Tarımsal Amaçlı Kooperatif Bırlıklerı Merkez Bırlı- ğı'nı kurma gırışımı, onemlı kararlar aldı Tarımsal Amaçlı Kooperatif Bırlıklen Merkez Bırlığı Kurucu Ge- nel Yonetım Kurulu oluşturuldu ve Merkez Bırlığı Ana- sozleşmesı hazırlandı Merkez Bırlığı'nın kuruluşu ıçın gereklı obur hazırlıklar da surdurulmektedır Bu onemlı gırışıme kamuoyunu, kamu görevlılen- nı, aydınları, basını ve aydınlanmızı destek olmaya ça- ğınyoruz Unutmamak gerekır kı ulkemızın dort bırya- nında kurulu kooperatif bırlıklennın bır çatı altında or- gutlenmelerı demokrasımız ve ulkemız koylulen ya- ranna, yanı ulkemız yaranna sonuçlar verecektır İLANEN TEBLİGAT ESKİŞEHİR ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ Savı 1995 99 E Davacılar Safiıra ve tbrahım Oztekın vekılı tarafından da- valı Halıl tbrahım Yeşılgıl alevhıne mahkememıze açılan ma- ne\ı tazmınal dava^ı sebebıvle Tum aramalara rağmen ad- resı tespıt edılemeyen Eskışehır Şarkıve Mahallesı 280 hane- de nufusa kav ıtlı Hamza ve Mumıne oglu 1956 d lu Halıl Ib- rahım Yeşılgıl ın duruşmanın bırakıldığı 3 10 1995 gunu sa- at 09 45 te mahkemede hazır bulunması veya kendısını kanu- nı bır vekılle temsıl ettırmesı aksı takdırde HUMK'nun 377 maddesı gereğınce voklugunda vargılamava devam edılece- gı \e hukum venleceğı hususıı davalı Halıl tbrahım Yeşılgıl'e da\a dılekçesı ve duru^ma gununun teblığı venne kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur Basm 40878 Almanya'da yeni değerler arayışı... SELMA ULUS Marmara Ünı tletışım Fakultesı Araştırma Gorevlısı A lman Anayasa Mahkemesı'nın ıçın musaadegosterenyazı ışlen muduru Thomas Bavyera evaletındekı sınıflardan tsa'nın çarmıha genlı heykelcık- lennın kaldınlması ıçın aldığı karar Alman toplumunun bazı kesımlenndetepkıvlekarşılanır-p ken medya patronlannın gücünu ve ozgurluğu kısıtlayıcı tutumiannı da gun ışığına çıkardı Kararlı tutumlanyla davayı kazanan Ernst ve Renate Seler çıftının Karlsruhe eyalet anayasa mahkemesınde açmış olduklan dava, tam on yıl surdu "Kruzifîx- Lrteil" olarak adlandınlan mahkeme karanna oncelıkle Almanya nın Hıns- tıyan bırlık partılen. Katolık kılısesı ve tutucu Bavyera halkı, şıddetle karşı çıktılar Almany a Başbakanı ve Hınstıyan Demokrat Bırlık Partısı (CDU) Başkanı Helmut Kohl. Alman t televız- yon kanalı ARD'de, Bonn'dan Haberler (Bencht Aus Bonn) programında sınıflardan KruzJTıı ya- nı Isa heykelciklerinin kaldınlmasının Alman- ya nın Hınstıyan geleneğı ıleçatıştığmı soyleye- rek karara karşı tepkısını dıle getırdı Olayla ıl- gılı goruş aynlıklan, Alman basınında tekelleş- menın boyutlan ve basın ozgurluğu kavramına ılışkın sorulan yenıden gundeme getırdı Almanya nın en buyük basın tekellennden Axel Spnneer Yayınevı'nın gazetelennden "Die Weh"te çıkan -HacsuOkuP (Schule Ohne Kre- uz) başlıklı yazı, yayınevınde yuzde 35 pay sahı- bı olan bır başka medya patronu Leo Kirch'ı ya- yınevı ıle karşı karşıya getırdı Leo Kırch, 11 ağustosta yayınevının denetle- me kurulu başkanı Bernard Servatins'a gonder- dığı ofkelı mektubunda yazının yayımlanması g y Loffelhoiz un gorev ıne derhal son verılmesını ve bunun nedenlen ıle bırlıkte halka duyurulması- nı ıstemıştır (I) Leo Kırch e gore Welt gazeteM Yuksek Eyalet Mahkemesı eskı başkanlanndan Rudolf \Vassermann ın Anayasa Mahkemesı'nın karannı destekler nıtelıktekı yazısını yayımlan- makla, okuyucuya karşı Hınstıyan-Batı dunya goruşunu ılke edınmış olan yayınevının bu ıma- jını zedelemıştır (2) Başbakan Helmut Kohl ve Leo Kırch'ın pro- testolanna karşın. Spnnger Yay ınev ı'nın yonetım kurulu başkanı B. Servatius ve denetleme kuru- lu başkanı Dr Jürgen Rıchter yazı ışlen mudu- nınun yayınev ı ıçın "enönemlises'" olduğunu ga- zetedekı yazılann yayımlanması ya da yayımlan- mamasında yazı ışlen miiduru Thomas Löfiel- holz'un sommlu ve yetkılı olduğunu açıklamış- lar Alman basınının bu olayla benzerlık gosteren- lerden ılkı bundan bırkaç yıl önce yaşanmış, Bonn'da çıkanlan yerel gazete "Bonner -Vıı- zeiger"ın yazı ışlen müdurunun gorevıne son ve- nlmıştı Yazı ışlen müduru. başkent Bonn'da başkent tartışmalan ıle ılgılı olarak Berlın şehn lehıne yorum \apmak gafletinde bulunmuştu Bır başka olay da unlu haftalık haber dergısı "Der Spiegel''de meydana gelmış, dergının re- daktoru Hans- VVerner Kib Bosna uzerıne vaz- dığı yazıylayayınevının sahıbı Rudolf Augstein ı kızdırmış, bu nedenle de 1994 guzunde gorevı- ne son venlmıştı Medya uzmanlannca geçmıştekı bu olaylarla koşutluk(paralellık)gosteren Spnnger Yayınev ı- ndekı uzlaşmazlık, ozgurluk ve tekelleşme so- runlan ıle Leo Kırch'ın Mman basını uzennde- kı etkısını de su yûzune çıkarmıştır Alman ga- zete sahıplenne yonelık olarak bundan vırmı vıl once yapılan en son bılımsel anket kapsamında orta buyuklukte günluk bır gazetenın bayan sa- hıbı sorulardan bınne şu yanıtı vermıştı Gazete- cı, lyı para venrsenız, yazması gereken her şeyı yazar Gazetecı bunu yapmazsa emırle yapılma- sı yoluna gıdılır 19601ı yıllarda Almanya'da gazete sahıplen ıle gazetecı arasındakı ılışkılen vanı kurum ıçı ba- sın ozgürluğunu duzenleyen yazı kurulu tüzuk- lennın bırkaçı dışında hepM zaman ıçınde ve za- manın gereklen karşısında yok olmuşlardır So- nuçta egemenlık gazete sahıbının elıne geçmış- tır Basın ozgurluğunün karşı karşıya bulunduğu tehlıke ışte buradan kaynakİanmakdır (4) Alman Basın Sendıkası (IG Medıen) Sprin- ger-Kirch uzlaşmazlığı ıçın açıklama yaparken medya tekelı sahıplennın fıkırlenn serbestçe olu- şumunu, çokseslılığı engelleyıcı egemen rollen- nın demokratık bır ulke ıçın katlanılmaz olduğu- nu ozellıkle belırtmışlerdır 1) "Zoffmıt Kırch" Frankfurter 'Ulgemeıne Zeıtung 14 Agustos 1995 Nr 187 S 14 2) Kruzıfıx Urteıl- Sankt Leos Kreuzzug", Fo- cus (Nachnchtenmagazın) 21 Ağustos 1995 Nr 34s 156 3) "Relıgıonsfragen machen Leo Kırch mun- ter' Suddeutsche Zeıtung, 17 Ağustos 1995, Nr 188, s 4 4) "Ikı Demokratık Ülke Türkıye ve Alman- va'da Basın Ozgurluğu Sorunlan", s 112-113 VII Türk- Alman Gazt Semınen-Konrad-Ade- nauer Vakfı TARTIŞMA FSEK'nin 81. maddesi A nayasanın ^ ^ 26 maddesı / % "Herkes ^ ^ M ^ duşunce ve I ^L kanaatlerini resım veva başka volİaria tek başına veva toplu olarak açıklama ve \a\ma hakkına sahıptir. Bu humvet resım makamlann müdahaJesı olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestîığını de kapsar. Bu fıkra hukmu; radvo. televizyon, sınema veya benzen votlarla vapılan vayımlann ızın sıstenıınc bağlanmasına engel değıldır" dıyerek duşunce ozgürluğunu temınat altına almıştır FıkırveSanat Eserlen Kanunu'nun 81 maddesı ıse "SüreH olmayan yayınlara, Kiiltur Bakanlığı'ndan alınacak bandrolun vapıştınlması zorunludur"* dıyerek duşuncey ı yayma ozgurluğune anayasanın 26 maddesınde dahı olmayan bır kısıtlama getırmektedır Bu fıkra 26 maddenın ıkıncı cumlesıne aykındır Soz konusu fıkrada "Bu hürriyet, resmi makamlann mudahalesı olmaksızın haber veya fıkır almak ya da vermek serbestiiğını de kapsar" demektedır Oysa kı bandrol anayasanın yasak ettığı "resmi makamlann mudahak-sınin" ta kendısıdır Bu fıkra uygulandığında. Kültur Bakanlığı nın resmı goruşune aybn yazarlann kıtaplanna bandrol venlmeyerek veya gecıktınlerek satışa sunulması ve yayımlanması engellenebılecektır Anayasanın 28 maddesı de "Basın hürdur. sansur edilemez" dedıkten sonra "basımevi kurmak önceden izin almak ve mali teminat yatırmak şarOna bağlanamaz" dıyerek "matbaa scrbestisini" getırmektedır FSEK nın 81 maddesı ıse yazarla noterdenonaylı sozleşmenın ıbrazını ıstemekte, matbaanın tıcan faalıyetını sınırlamaktadır Anayasanın 29 maddesı, "Süreli ve sûresiz >-ayın hakkı" başlığı altında, "Sureli >eya suresiz yayın önceden izin alma ve malı teminat yatırma şartına bağlanama2"dcdıkten sonra sadece sürelı yayınlar ıçın beyanname venlmesı durumunu duzenlemıştır OysaFSEK'nın81 maddesı bandrol almadan kıtap basamazsınız demekle anayasayı açıkça ıhlal etmektedır Kıtaplara sen ve sıra no'su basmayı bandrol yapıştırmayı zorunlu tutan FSEK değıştınlen 44 ve 81 maddelenyle totalıter ızler taşımaktadır Ama en acıklı olan Terorle Mücadele Yasası'nda 8 maddenın değıştınlmesı ıçın bır yandan mücadele venrken dığer yandan sessız sedasız bu ve benzer hukumlenn FSEK nın ıçıne eklenmış olmasıdır Ercan Karakaş'ın Kultur Bakanlığı donemmde aceleyle Meclıs'ten geçınlen bu yasayla ılgılı Bin kez daha söylemek gerek! - ^ ^ • ı ^ ^ emek • ^ W şenatın ıç • M yuzünûn I M ortaya • J çıkması - ^ L — ^ ^ ^ ıçın Suudı krallıgının 4 Turk'un basını kılıçla uçurması gerekıyormuş' Ne acı Bu çağda bu korluğu yenememek1 Şu gerçek ıyıce bılınmelı Türkıye dışındakı Musluman ulkelerde şenat kurallan geçerlıdır Şenat kurallan katıdır, acımasızdır Musluman ulkelerde demokrasıden soz edilemez Çunku onlarda birey kavramı yoktur, kullukvardır Her bır Musluman şenat hükumlerını yenne getıren bırer kul'dur Şenat kurallanna uymayan Müslumanin yaşama hakkı v oktur ınsanlığın aydınlanmasında, devletlenn gelışmesınde, uygarlaşmasında dın baskısı yuzyıllarca engellık nıtelığı taşımıştır Dın baskısı altındakı yonetımlerde gelışme ve çağdaşlaşmadan asla söz edilemez Avrupa dev letlen XV yüzyıl sonunda dınde reform yaptıktan. kılısenın baskısını ortadan kaldırdıktan sonra guzel sanatlarda (resım, muzık, yontu. v b ) sanayıde, bılımde ılerleme kaydetmışler ve bunun sonucunda Rönesans dedığımız "Yenıden Doğuş" gerçekleşmıştır Rönesans donemmde yetışen değerlı sanatçılar tanhe mal olan eserler yaratmışlar bılım adamlannın çalışmalan sonucunda ınsanlığa yararlı buluşlar yaparak olumsuzleşmışlerdır Yuz kez, bın kez yazıldı- söylendı ama bır kez daha soy leyey ım Musluman ulkelere bakın, hepsı ortaçağ karanlığında yaşamaktadır Şenat kafası ve şenat kanunlan yuzunden' Hangı Musluman ulkede bır bılım adamı yetışmıştır'' Insanlığa yararlı bılımsel bır buluş yapılmıştır1 ' Bır ressam ya da bır muzısyen adı verebılır mısınız Türkıye dışında1 Çunku dınsel baskı ne bılımsel çalışmaya ızın venr, ne de sanata Onlar ancak sanatın ıçıne tükurür* Sıvas'ta 37 aydını acımasızca olume sürukleyen o acimasız v ıcdansız şenatçılar değıl mıdır 1 Gumuşhane Barosu Başkanı Alı Gunday'ı olduren şenatçı. Ataturkçü eğıtıme ıhanet edenler yetıştırmedı mı 9 Çorum'da, Kahramanmaraş. ta olay çıkararak masum ınsanlan oldurenler yıne şenatçılar değıl mıdır'" Bunlar, kendı kafa yapısında olmayan ınsanlan acımasızca öldürurler, bu ılkellıkten yönetmelıklenn çıkanlmasından once yasanın anayasa ıle çelışen ve aykınlıklar taşıyan maddelenn ıptalıne gıdılmehdır Teknık olarak ve pratıkte uygulanması mumkun olmayan yazarla noterden tasdıkh sozleşmenın matbaaya ıbrazı, numaratörle sıra numarası basma Kultur Bakanlığı'ndan bandrol satın alarak her kıtaba yapıştırma gıbı dunyanın hıçbır ulkesınde uygulanmayan bu yaptınmlarkuitur yaşamımıza ındırılen oldurucu bır darbedır Aygören Dîrim Eskı Türkıye Yayıncılar Bırlığı Başkanı zevk alırlar Kuran'dakı ceza cehennemınde yanmak, odul ıse cennette hurı kızlanyla keyıf Yanı odül erkekleredır Muslumanlıkta kadınlar ıkıncı sınıf vatandaş olup, gorevlerı erkeklere hızmet etmek, onlan memnun etmek ve eğlendırmektır Hanı eşıtlık, hanı sevgı ve saygı, hanı bırlıkte mutluluk' Ah Atatürk, senın ne buyuk onder olduğunu bır kez daha anlıyoruz Sana ıhanet edenlere ne demek gerektığını 'Anadolu Muslumanı ' dedığımız halkımız bılıyor' Necla Türkel Bıyolojı Oğretmenı Büyüklere Masallar Masal nedır? "Bır varmış, bıryokmuş, deve tellal ıken, pırepeh- lıvan ıken, ben annemın beşığını tıngır mıngır sallar ıken" dıye başlayan oyku "Gokten üç elma duşmuş, bır sana, bın bana, bı- rı masalcı babaya" dıye bıten oyku Duş urunu oyku Uydurma • Masallarda ınsanlann başından geçen ınanılmaz olaylara cınler, penler, devler, ejderhalar karışır, gu- zel kızın optuğu kurbağa, yakışıklı bır prens oluvenr, guvercın sılkınıp guzel bır kıza donuşur. Cadılar korkutur Keloğlan guldurur Bır dudağı yerde, bır dudağı gökte kapkara bır Arap, Alaaddın'ın lambasından çıkar, 'Kırk Haramı- ler'm mağarasını Alı Baba, sıhııiı sozcuklerle açar - Açıl susam açıl1 . At uçar Balık konuşur Yoksul delıkanlı padışahın kızıyla yoksul kız, sul- tanın oğluyla evlenır insanlann ozlemlen masallarda gerçekleşır; kotu cezasını bulur lyı armağanını alır, horoz tılkıye donu- şur, tılkı kaplan olur, kaplan ınsanlaşıp dıle gelır; ateş dıllı, çatal kuyruklu, boynuzlu canavar, Kafdağı'nın ar- dında bekler, Hızır, ımdada yetışmek ıçın kapı arka- sında nobet tutar • Masal eskıden çocuklara anlatılırdı, bır nınnı ışlevı gorurdu Dastını dastını dastana Danalar gırdı bostana Anne, kuçuğe masal anlatırken bır de bakarsın yavrucak uyuyuvermış Ya şımdı'? Masal artık kuçuklere anlatılmıyor Buyukler ıçın uyduruluyor Bır beşığın ya da doşeğın başında soylenmıyor masal, sınema filmlennde bılgısayarlarla gelıştınlıp te- levizyon ekranlarında mılyarlarca kışıye aktanlıyor, koca adamlar yaşını basını almış kadınlar, şırket yo- netıcılen, banka mudurlen ın polıtıkacılar evlerınde rahat koltuklarına uzanıp ellenne vıskı kadehını ala- rak masallan heyecanla ızlıyorlar Supermenler, Bed- menler, Robocoplar, Nınjalar, Vampırler, Baytekınler, Tarzanlar, uçan canavarlar, doğa yasalanna meydan okuyan yaratıklar, çatal kuyruklu canavarlarla sava- şan kahramanlar prensler, kralıçeler, kotulen yenen lyıler sultanlann bıleğını buken yoksullar beyaz cam- da boy gostenyorlar, bılgısayar ustalığında yaratılmış sahnelerde, ozlemını çektığımız gerçek dışı dunyayı ızlıyoruz, duzmece kurgularla bezenmış, goruntüler- le suslenmış senaryolann Bınbır Gece Masallan gıbı yınelenmesınde benlığımızı yıtınyoruz 21 'ıncı yuzyı- la yaklaşan zavallı ınsanlık, geçmış yuzyıllarda anne- sınden masal dınleyen saf çocuk gıbı uyutuluyor • Gokten uç elma duştu Bırı sana, bın bana değıl, çağımızda uç elmanın uçunu de parasal egemenlığın kottuğunayan gelmış masalcı baba yıyor Eğer cennette yaşasaydık elmayı dışleyen, yeryu- zune kovulurdu, cehennemde olduğumuzdan gıdeceğımız başka yer yok AÇIKSİSTEM KULLANICILARI DERNEĞI'NDEN 23 Mavıs 199^ tanhmde vapılmış olan Olağan Genel Kurul Toplantısında Demek Tuzuğu nün değışen maddele- n S 09 1995 tanhınde Hukuk Işlen Mudurlügu nce tetkık edılerek, 20908 savılı Dernekler Kanunu na uvgun olduğu bıldırılmış olup kanuna uvgun gorülen maddeler yenı şek- lıy le a>ağıda behrtılmıştır Değışen maddeler Madde 3-f) Amaçlarını gerçekleştırmek ıçın ulusal ve uluslararası kuruluşlarla bılgı alışverışınde bulunur uve olur \e bırlıkte çalışmalara katılır Madde 3-h) Derneğın amacına uygun hızmet vurutmek üzere vakıf kurmak veya kurulu vakıflara uve olmak Madde 8-0 ^ onetun Kunılu'nca ıhtıyaca gore belırlenen personel kadrolarını onaylamak Madde 9-2) Gırış ve yıllık odentıler Demeğe gırış odentısı (Dört vûz bın Türk Lırası) 400 000 TL ve yıllık odentı mıktan (Altı yuz bın Türk Lırası) 600 000 TL olarak belırlenmıştır Odentı mıktarlan her yıl Yonetım Kurulu tarafından belırlenır Odentılerın şeklıne de Yonetım Kurulu karar venr AÇIK SİSTEM KULLANICILARI DERNEĞI Adres: Halaskargazı Cad Feza Apl 141 7 Şışlı TeL: 0-212-240 69 04 - 230 28 61 Faks: 0-212-230 2X 86 tstanbul ANMA Sevgıh annemız, anneannemız SAİME NASUHOĞLU Hanımefendı Sen gıdelı üç yıl olmuş, >enı her an artan özlem, sevgı ve saygıyla anıyor, hatırlıyoruz. her şeyde sen varsm her şe\ ıstedığın gıbı olacak -4nanıur- Çoeukların: GLLAY - \HMET ON4L Torunlaruı: ÇL4Ğ4TAY - AT4 ON4L -Trabzon- Keyıf düşkünlenne özel "Işte tstanbul" manzarası ve nostaljık canlı gıtar ile unutulmaz geceler. Rez.Td:252 2710 ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞI sızlerle, ulkemız ıçın yapılabılecekleri görüşmek ıstıyor. TeL: 275 50 82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle