Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÛL 1995 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Tarihte Laiklik ve Demokrasinin Yurdu PENCERE
'Muasır medenıyetler' düzeyıne ulaşabılmek demokrasıden ve
laıklıkten geçer Batı Anadolu'nun I O 7 yüzyıldakı uygarlık lı-
derlığı, bunun en çarpıcı gerçeğıdır
Dr. ŞEHRAZAT KARAGÖZ Arkeolog
B
atı Anadolu arkaık denı-
len Isadan once 7 ve 6
yuzyıllarda dunva uygar-
lık tanhıne ışık tutacak
önemlı olaylara sahne
olur Gunumuz pozıtıfbı-
lımlerını araştıran itk doğa bılgınlen bu
toprakiarda ortaya çıkmışlar \e doğada
yaşanan olaylan doğaustu guçlerden
farklı nedenlerle aramışlardır Deney-so-
nuç ılışkısıyle evrenın bılınmeyenlennı
çozmeye çalışan bu ılk doğa bılgınlen
bugunku pozıtıf bılımlenn kuruculan sa-
vılır Bovlece gunumuz uvgarlığının te-
melını oluşturan ılk harç tonıa denılen
Bafc Anadolu bolgesınde atılmıştır Ak-
lagelensonı doğal olarak nedenbuger-
çeklenn Batı Anadolu'da ılk başladığıdır
Enbuvukneden kurulan'şehirdevletle-
rTnde \osvo-ekonomık koşullara dayalı.
ılk hukuk \e demokratık yasalann ko-
nuşlandınlmasıdır Başka bırdeyışle, ın-
sanın duşunce bıçımının gelışıtni ıle oz-
gur kurumlan olan ılk demokrası kural-
ları ıle bezenmış de\letlenn oluşturul-
masıdır
Aslında o zamana değın gorkemlı Do-
gu uygarlıklanndakı Mezopotamya ulus-
lannda bubılgılerbılınmekteydı Çeşıt-
lı Mezopotam\a krallıklannda ve Mı-
sır'dakı halk çeşıtlı doğa bılgılenne. coğ-
rafva, bınayapımı,arazıölçumu, vıldız-
lann hareketı tıp gıbı bın,ok alanlarda
yoğun bılgılere sahıptı Babıllılenn gok-
lere ulaşan vukseklıklen olan çok katlı
zigguratlan ya da Mısır Piramirteri'nde-
kı statık durumunun ınce hesaplan orta-
dadır Aynca Mısırlılar mumyalamada-
kı tıbbı bılgılenne karşın hastahgı bır
Tann vergısı kabul ederlerdı Mezopo-
tamya uygarlıklanndakı çı\ ı yazılı tablet-
lerden ogrendığımız ılaç reçetelen gıbı
formüllervardı Fakatbunlardağınıkbı-
çımdevdı ve asla Doğu ulkelennde bu
bılgıler duzenlı ve sıstemlı bır bılım du-
rumuna gelemedı Çunku Mezopotam-
ya'da bırçok şehırlerden oluşan ımpara-
torluklann başındakı kral aynı zamanda
Tann'nın yeryuzundekı temsılcısı ıdı
Tannlargıbı guçlu ve enşılmezdı Onla-
nn temsılcısı olan krallar avnı zamanda
dınsel başkan olarak toplumu yonlendır-
mekteydı Elbette kı bu dınsel baskılı bır
ortamda araştırmacılann doğa bılgılen-
nı deney yoluyla araştırmalan olanaksız-
dı Evrendekı doğal olayların nedenını
öğrenen ınsanın rahıp-hukumdarlara
ınancı kalmaz ve bu ıdarecıler artık halk
uzenndeetkılıolamazdı Aynca toprak-
lann uretımı de yıne hukumdarlar ıle ya-
kınlannındı ve çok az ya da hıç toprağı
olmayanlann ışledığı topraktan elde edı-
len urun. tannlann malı yanı dolayısıy-
larahıp-hukumdaraaıttı Toprağı ışleyen
halkın bu urunden pav almaM mumkun
değıldı Tannlann gazabına, dolayısıvle
rahıp-kralın hışmına uğramak vardı
Monarşık ve feodal duzende. ınsanlann
ozgur ıradelen ıle yaşamlannı değıştır-
melen zordu Soylencesel (efsanevı) ve
dınsel olaylann dışına çıkabılmek, efen-
dılenn hoşuna gıtmezdı Buyuzden çe-
şıtlı yaşamkonulannaaıt bılgıler bırsıs-
temdahılındederlenemedı Insanlar ka-
dercı bır dunya goruşunun surukleyıcısı
oldular
Batı Anadolu"daAıolıave tonıa bolge-
lenndekı goçlerle gelenler ıle verlı halk-
lar tarafından demokratık ve hukuk ku-
rallanna uygun ılk kent devletler kurul-
muştu Daha once Anadolu'da dev let kur-
muş olan H ıtıtlenn ızlennın ve henuz k'-
yıîara ınmemış Iç Batı Anadolu'dakı zen-
gin Lydıa Imparatorluğu'nun varlığı da
etkendı Ayrıca en onemlı bır nokta da,
Troıa Savaşf ndan sonra dılden dıle söy-
lenen \e tzmırlı (Smvrna) ozan Home-
ros'un dızelennde canlanan llıada ve
Odyseıa destanlannı lır ve gıtar eşlığın-
de dınleyen ınsanlann, artık dunya gonış-
len değışmıstı ve duşünce edebıyat sa-
nat, bılım gıbı alanlarla ılgılenmeye baş-
lamışlardı Çok tannlı dunyasındakı bu
guçlen tanıdı destanda geçen olaylarda
tannlann nıtelıklennı oğrendı, kendılen
gıbı hepsının bır yaşamı olduğunu, bır-
bırlenyle aıle bağlantılan bulunduğunu
gordu Tannlann duzenın koruyucusu
sımgesı ınancı ıle, onlan hoşnut etmek
amacıyla tapınaklar sunular yaptılar
Tannlann yaşamlannı engelleyıcı olma-
dığı duşuncesıyle ınsana yonelen duşu-
nürler ortaya çıktı ve felsefı hareketler
başladı Insandakı gucu, doğa ıle baş et-
menın verdığı pozıtıf sonuçlarla ınsanın
değen anlaşıldı Oylekıdonemınbuvuk
boy heykellerınde (genç kız ve genç er-
kek tıpîemesı olan koreler ıle kuroslarda)
doğal ınsanın boyunu geçen anatomık
bedenler ışlenmeye başlandı Vlezopo-
tamya heykellenndekı tannsal anlamdan
çok farklı olan buheykeller gulumsuvor-
lardı ve bu ınsana ozgu ıdı Doğu uygar-
hklanndakı anıtsal Tann hevkellennde-
kı enşılmez ıfade \oktu
Goruldugu gıbı, dınsel baskılarla yo-
netılen halk arasmdan aydınlann, araştır-
macıların bılım alanındakı bılgılennı
yontemlı (metotlu) duruma getırmelen
mumkun değıldı Boy lece bu dağınık bıl-
gı kıvılcımlan İsa'dan önce 7 yuzyı'da
Batı Anadolu da alev lenerek çeşıtlı kent-
lennde ılk doğa bılgınlennın yetışmesı-
nı sağladı Bunda en buyük etken o za-
mankı ortamın demokrası ıle beslenmış
ılk hukuk devletlennın, dınsel baskıdan
annmış düzeneğe (sısteme) sahıp olma-
sında ıdı Yanı o gunun koşullannda ılk
laıklık ızlerı gönılmektedır
Çevresındekı doğal olaylann sırlannı
bulmaya çalışan Batı Anadolu - lonıalı
ınsanlann, yenı ulkelenn kolonızasvon
yoluyla keşfedılmesınden sonra da dun-
ya goruşlen genışlemıştı Evvelce kıta
Hellas ta Yunan Orta Donemı ne özgü
olan duşunce ozgürluğunu kısıtlayan Or-
feus dını burada etkılı olamamıştı De-
mokratık ve bağımsız kent devletlerde
yaşayan doğa araştırmacılan bırer bırer
kendılerını bellı etmeye başladılar De-
nevlere dayanan araştırmalanndakı so-
nuçlan açıîdamaya başladılar Farklı so-
nuçlanndakı ortak nokta evrende belırlı
ve değışmez vasalann variığı ıdı
lonıa'nın Mıletos kentınden olan (gu-
numüzdekı Balat Koyu) Tbales,28 Ma-
vıs 585 guneştutulmasının olacağını sov-
lemıştı Aynı gun Kızılırmak kıyılanna
gelen Medler ve onlarla savaşacak olan
Lvdıalılar bunu bır ışaret kabul edıp ba-
nş ımzalamışlardı Thales"e gore her şe-
yı oluşturan ana madde su ıdı Yıne Mı-
letos tan Anaksimenes.doğadakı herşey
ıçın sınırsız ve sonsuz deyımını kullandı
ve ona gore belırlı bır ana madde yoktu
Kolofonlu Ksenofos, Aşağı Italya'da
lonıa felsefesını kuran ve yayankışı ola-
rak dunvanın ıkı maddesının hava ıle su
olduğunu savundu lonıa bolgesı sınırla-
nna gıren Sısam adalı Pitagoras, Mısır-
lılannantmetıkvegeomemdekı dağınık
bılgılennı derledı Nıl'ın taşması ıle sa-
hıp olduklan çeşıtlı arazı vekadastrohe-
saplannı belırgın formuller halıne getı-
rerek gunümuzde bılınen unlu Pitagor
Vasası'nı bulmuştur lonıa'dan aşağı ttal-
ya'ya Kroton kentıne yerleşen Pitagoras
kendı adıyla anılan grubu ıle çalışmala-
nnı yurûtmuştur ve ona gore uzay son-
suzdur, dunya yuvariaktır, etrafında da
yıldızlar doner Astronomı ve muzık
alanlannda bıle matematık ıle bağlantı-
lar kurmuştur Bu ornekler bılgınlerden
ılk akla gelenlerdır Omekler daha da ço-
ğaltılabılır Okul kıtaplanmızdabulunan
bırçok fizık matematık gıbı bılımlenn
temel formullennın yaratıcılan ıle aynı
ulkenın çocuklanyız
Bu araşürıcı doğa bilginleri doğanın
gızemlerını keşfederken tannlann en-
gelleyıcı tutumu duşuncesınden uzak ya
da dınsel baskılardan annmış ıdıler Bun-
da en onemlı noktanın demokrası ve la-
ıklık kavramlannın bırbınnı tamamlayı-
cı, ozdeşleştıncı olduğudur Görüldüğü
gıbı, İsa'dan once 7 yuzyıllarda demok-
rası ve laıklık bır arada ıdı Arkaık dedı-
ğımız bu dev ırde yeşeren laıklık ınsana
yakışanenguzelvonetımbıçımı demok-
rasinin, görulduğu gıbı en etkılı koruyu-
cu zırhıdır
L Ikemizi emper> afist ıstilalardan kur-
taran. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın unu-
tulmavacak komutanu cumhuriyetimizin
kunıcusu ulu onderimız \taturk"ün biz-
lere sunduğu demokrasımızin ve laikli-
ğin değerinın bıiincinde olalım. 'Muasır
medenıyetler düzeyıne ulaşabılmek
demokrasıden ve laıklıkten geçer Batı
Anadolu'nun t O 7 vuzyıldakı uygarlık
lıderlığı. bunun en çarpıcı gerçeğıdır
ARADA BIR
ERDOĞAN KANTÜRER
Turkne Tüiınısal 4ma<,lı Koopeıatıf Bıılıklerı
Meikez Bıılığı Kunıcıı Genel Yonetım Kunılu
Başkanı
ölüKooperatifçi Köylüler
Orgutu
" Gerçekten, yedı yuz yıldan ben dunyanın dort
bır koşesıne gondererek kanlarını akıttığımız, kemık-
lerını yabancı topraklannda bıraktığımız ve yedı yuz
yıldan ben emeklennı ellennden alıp gereksız yere
harcadığımız, buna karşılık sureklı aşağıladığımız,
kuçuk gorduğumuz bunca esırgemezlık ve bağışla-
malarına karşılık tyı bılmezlık, sıkıtmazlık ve zorbalık-
la uşak koruyucusu ve efendısıdır Baylar, dıyebılı-
nm kı bugunku yıkım ve yoksulluğumuzun tek nede-
nı bu gerçeğı gormeyışımızdır " (K. Atatürk -1922)
Ulkemız koylulerının bugunku yıkım ve yoksulluğu-
nun nedenını yukandakı saptamalara ek olarak koy-
lulerın orgutsuz oluşunda ya da orgutsuz bıraktınlı-
şında aramak gerekır
Ulkemız kooperatıfçı koylulerının orgutlenmelen-
ne en ağır engelleme "12 Eylul" devırmesıyle geldı
1980 oncesı koy kooperatif bırlıklerının ust orgutu
Koy-Koop Merkez Bırlığı 12 Eylul'den hemen sonra
asılsız bır ıhbaria kapatıldı ve yonetıcılen tutuklandı
Ekonomık ışlevlerını yurutemeyen Koy-Koop Mer-
kez Bırlığı nın mevcut varlıklan da satılarak bu ust or-
gut ıflas masasına yatırıldı Hukumsuz ınfazlarla tu-
tuklulukları yıllarca surdurulen Koy-Koop yonetıcıle-
n sonunda doğal kı beraat ettıler Koy-Koop hareke-
tı aklandı ama yenı yenı yeşermekte olan koylulerın
orgutlenme gırışımı ağır bır darbe yedı Ulkemız koy-
lulerı orgutsuzluğe mahkûm edıldı
Ulkemızde hayvancılığa destek veren SEK ve EBK
gıbı -ozelleştırılmesı en sona kalması gereken- kuru-
luşlann en once ozelleştırılmesının nedenı koopera-
tıfçı koylulen bır çatı altında toplayan orgutlenn olma-
yışıdır "SEK Kuruluş Yasası" gereğınce, oncelıkle
kooperatif bırl klerıne verılmesı gereken SEK ışlet-
melerı hıçbır değer tespıtı yapılmadan ve bu değer
tespıtlen kamuoyuna açıklanmadan haraç-mezat sa-
tılabılıyor Sute verılen 2000 TL'lık destek, bır kararla
-hem de genye donuk olarak- kaldırılabılıyor Tanm-
la ılgılı bu yaşamsal kararlar alınırken TZOB, TZMO,
TZD ve Koy-Koop bırlıklerı gıbı mesleksel kuruluşla-
rın goruşlerı bıle sorulmuyor Sut, et, pancar, buğday
uretıcılerı gereklı desteklerden yoksun bırakıldığı ıçın
zararlara uğruyor Ote yandan, sut, et şeker ve buğ-
day bezırgânları beleş devlet fabrıkalarına ve kolay
kazançlara kavuşuyor Kooperatıfçı koylulerbu talıh-
sız gıdışe bır çatı altında yenıden orgutlenerek dur de-
mek zorundadır
Avrupa Bırlığı'ne gırmeye çalıştığımız günumuzde,
ulkemız kooperatıfçı koylulerının halen bır çatı altın-
da orgutlenememış olmaları, daha doğrusu orgut-
lenmelerının engellenmış olması bır demokrası ayı-
bıdır, kooperatıfçı koylulerın orgutlenmesını engel-
leyenlerın ayıbıdır
Bırsure once Ankara da toplanan Afyon, Bolu, Bur-
dur Çanakkale Edırne, Izmır, Manısa Muğla, Malat-
ya Kastamonu, Kırklarelı Sınop Tekırdağ, Yozgat-
Çandır Zonguldak ıllerı kooperatif bırlıklerının Turkı-
ye Tarımsal Amaçlı Kooperatif Bırlıklerı Merkez Bırlı-
ğı'nı kurma gırışımı, onemlı kararlar aldı Tarımsal
Amaçlı Kooperatif Bırlıklen Merkez Bırlığı Kurucu Ge-
nel Yonetım Kurulu oluşturuldu ve Merkez Bırlığı Ana-
sozleşmesı hazırlandı Merkez Bırlığı'nın kuruluşu ıçın
gereklı obur hazırlıklar da surdurulmektedır
Bu onemlı gırışıme kamuoyunu, kamu görevlılen-
nı, aydınları, basını ve aydınlanmızı destek olmaya ça-
ğınyoruz Unutmamak gerekır kı ulkemızın dort bırya-
nında kurulu kooperatif bırlıklennın bır çatı altında or-
gutlenmelerı demokrasımız ve ulkemız koylulen ya-
ranna, yanı ulkemız yaranna sonuçlar verecektır
İLANEN TEBLİGAT ESKİŞEHİR
ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ
Savı 1995 99 E
Davacılar Safiıra ve tbrahım Oztekın vekılı tarafından da-
valı Halıl tbrahım Yeşılgıl alevhıne mahkememıze açılan ma-
ne\ı tazmınal dava^ı sebebıvle Tum aramalara rağmen ad-
resı tespıt edılemeyen Eskışehır Şarkıve Mahallesı 280 hane-
de nufusa kav ıtlı Hamza ve Mumıne oglu 1956 d lu Halıl Ib-
rahım Yeşılgıl ın duruşmanın bırakıldığı 3 10 1995 gunu sa-
at 09 45 te mahkemede hazır bulunması veya kendısını kanu-
nı bır vekılle temsıl ettırmesı aksı takdırde HUMK'nun 377
maddesı gereğınce voklugunda vargılamava devam edılece-
gı \e hukum venleceğı hususıı davalı Halıl tbrahım Yeşılgıl'e
da\a dılekçesı ve duru^ma gununun teblığı venne kaım olmak
uzere ılanen teblığ olunur Basm 40878
Almanya'da yeni değerler arayışı...
SELMA ULUS Marmara Ünı tletışım Fakultesı Araştırma Gorevlısı
A
lman Anayasa Mahkemesı'nın ıçın musaadegosterenyazı ışlen muduru Thomas
Bavyera evaletındekı sınıflardan
tsa'nın çarmıha genlı heykelcık-
lennın kaldınlması ıçın aldığı
karar Alman toplumunun bazı
kesımlenndetepkıvlekarşılanır-p
ken medya patronlannın gücünu ve ozgurluğu
kısıtlayıcı tutumiannı da gun ışığına çıkardı
Kararlı tutumlanyla davayı kazanan Ernst ve
Renate Seler çıftının Karlsruhe eyalet anayasa
mahkemesınde açmış olduklan dava, tam on yıl
surdu "Kruzifîx- Lrteil" olarak adlandınlan
mahkeme karanna oncelıkle Almanya nın Hıns-
tıyan bırlık partılen. Katolık kılısesı ve tutucu
Bavyera halkı, şıddetle karşı çıktılar Almany a
Başbakanı ve Hınstıyan Demokrat Bırlık Partısı
(CDU) Başkanı Helmut Kohl. Alman t televız-
yon kanalı ARD'de, Bonn'dan Haberler (Bencht
Aus Bonn) programında sınıflardan KruzJTıı ya-
nı Isa heykelciklerinin kaldınlmasının Alman-
ya nın Hınstıyan geleneğı ıleçatıştığmı soyleye-
rek karara karşı tepkısını dıle getırdı Olayla ıl-
gılı goruş aynlıklan, Alman basınında tekelleş-
menın boyutlan ve basın ozgurluğu kavramına
ılışkın sorulan yenıden gundeme getırdı
Almanya nın en buyük basın tekellennden
Axel Spnneer Yayınevı'nın gazetelennden "Die
Weh"te çıkan -HacsuOkuP (Schule Ohne Kre-
uz) başlıklı yazı, yayınevınde yuzde 35 pay sahı-
bı olan bır başka medya patronu Leo Kirch'ı ya-
yınevı ıle karşı karşıya getırdı
Leo Kırch, 11 ağustosta yayınevının denetle-
me kurulu başkanı Bernard Servatins'a gonder-
dığı ofkelı mektubunda yazının yayımlanması
g y
Loffelhoiz un gorev ıne derhal son verılmesını ve
bunun nedenlen ıle bırlıkte halka duyurulması-
nı ıstemıştır (I) Leo Kırch e gore Welt gazeteM
Yuksek Eyalet Mahkemesı eskı başkanlanndan
Rudolf \Vassermann ın Anayasa Mahkemesı'nın
karannı destekler nıtelıktekı yazısını yayımlan-
makla, okuyucuya karşı Hınstıyan-Batı dunya
goruşunu ılke edınmış olan yayınevının bu ıma-
jını zedelemıştır (2)
Başbakan Helmut Kohl ve Leo Kırch'ın pro-
testolanna karşın. Spnnger Yay ınev ı'nın yonetım
kurulu başkanı B. Servatius ve denetleme kuru-
lu başkanı Dr Jürgen Rıchter yazı ışlen mudu-
nınun yayınev ı ıçın "enönemlises'" olduğunu ga-
zetedekı yazılann yayımlanması ya da yayımlan-
mamasında yazı ışlen miiduru Thomas Löfiel-
holz'un sommlu ve yetkılı olduğunu açıklamış-
lar
Alman basınının bu olayla benzerlık gosteren-
lerden ılkı bundan bırkaç yıl önce yaşanmış,
Bonn'da çıkanlan yerel gazete "Bonner -Vıı-
zeiger"ın yazı ışlen müdurunun gorevıne son ve-
nlmıştı Yazı ışlen müduru. başkent Bonn'da
başkent tartışmalan ıle ılgılı olarak Berlın şehn
lehıne yorum \apmak gafletinde bulunmuştu
Bır başka olay da unlu haftalık haber dergısı
"Der Spiegel''de meydana gelmış, dergının re-
daktoru Hans- VVerner Kib Bosna uzerıne vaz-
dığı yazıylayayınevının sahıbı Rudolf Augstein ı
kızdırmış, bu nedenle de 1994 guzunde gorevı-
ne son venlmıştı
Medya uzmanlannca geçmıştekı bu olaylarla
koşutluk(paralellık)gosteren Spnnger Yayınev ı-
ndekı uzlaşmazlık, ozgurluk ve tekelleşme so-
runlan ıle Leo Kırch'ın Mman basını uzennde-
kı etkısını de su yûzune çıkarmıştır Alman ga-
zete sahıplenne yonelık olarak bundan vırmı vıl
once yapılan en son bılımsel anket kapsamında
orta buyuklukte günluk bır gazetenın bayan sa-
hıbı sorulardan bınne şu yanıtı vermıştı Gazete-
cı, lyı para venrsenız, yazması gereken her şeyı
yazar Gazetecı bunu yapmazsa emırle yapılma-
sı yoluna gıdılır
19601ı yıllarda Almanya'da gazete sahıplen
ıle gazetecı arasındakı ılışkılen vanı kurum ıçı ba-
sın ozgürluğunu duzenleyen yazı kurulu tüzuk-
lennın bırkaçı dışında hepM zaman ıçınde ve za-
manın gereklen karşısında yok olmuşlardır So-
nuçta egemenlık gazete sahıbının elıne geçmış-
tır Basın ozgurluğunün karşı karşıya bulunduğu
tehlıke ışte buradan kaynakİanmakdır (4)
Alman Basın Sendıkası (IG Medıen) Sprin-
ger-Kirch uzlaşmazlığı ıçın açıklama yaparken
medya tekelı sahıplennın fıkırlenn serbestçe olu-
şumunu, çokseslılığı engelleyıcı egemen rollen-
nın demokratık bır ulke ıçın katlanılmaz olduğu-
nu ozellıkle belırtmışlerdır
1) "Zoffmıt Kırch" Frankfurter 'Ulgemeıne
Zeıtung 14 Agustos 1995 Nr 187 S 14
2) Kruzıfıx Urteıl- Sankt Leos Kreuzzug", Fo-
cus (Nachnchtenmagazın) 21 Ağustos 1995 Nr
34s 156
3) "Relıgıonsfragen machen Leo Kırch mun-
ter' Suddeutsche Zeıtung, 17 Ağustos 1995, Nr
188, s 4
4) "Ikı Demokratık Ülke Türkıye ve Alman-
va'da Basın Ozgurluğu Sorunlan", s 112-113
VII Türk- Alman Gazt Semınen-Konrad-Ade-
nauer Vakfı
TARTIŞMA
FSEK'nin 81. maddesi
A nayasanın
^ ^ 26 maddesı
/ % "Herkes
^ ^ M ^ duşunce ve
I ^L kanaatlerini
resım veva başka volİaria
tek başına veva toplu olarak
açıklama ve \a\ma hakkına
sahıptir. Bu humvet resım
makamlann müdahaJesı
olmaksızın haber veya fikir
almak ya da vermek
serbestîığını de kapsar. Bu
fıkra hukmu; radvo.
televizyon, sınema veya
benzen votlarla vapılan
vayımlann ızın sıstenıınc
bağlanmasına engel
değıldır" dıyerek duşunce
ozgürluğunu temınat altına
almıştır FıkırveSanat
Eserlen Kanunu'nun 81
maddesı ıse "SüreH
olmayan yayınlara, Kiiltur
Bakanlığı'ndan alınacak
bandrolun vapıştınlması
zorunludur"* dıyerek
duşuncey ı yayma
ozgurluğune anayasanın 26
maddesınde dahı olmayan
bır kısıtlama getırmektedır
Bu fıkra 26 maddenın
ıkıncı cumlesıne aykındır
Soz konusu fıkrada "Bu
hürriyet, resmi makamlann
mudahalesı olmaksızın
haber veya fıkır almak ya
da vermek serbestiiğını de
kapsar" demektedır Oysa
kı bandrol anayasanın
yasak ettığı "resmi
makamlann
mudahak-sınin" ta
kendısıdır Bu fıkra
uygulandığında. Kültur
Bakanlığı nın resmı
goruşune aybn yazarlann
kıtaplanna bandrol
venlmeyerek veya
gecıktınlerek satışa
sunulması ve yayımlanması
engellenebılecektır
Anayasanın 28 maddesı de
"Basın hürdur. sansur
edilemez" dedıkten sonra
"basımevi kurmak önceden
izin almak ve mali teminat
yatırmak şarOna
bağlanamaz" dıyerek
"matbaa scrbestisini"
getırmektedır FSEK nın
81 maddesı ıse yazarla
noterdenonaylı
sozleşmenın ıbrazını
ıstemekte, matbaanın tıcan
faalıyetını sınırlamaktadır
Anayasanın 29 maddesı,
"Süreli ve sûresiz >-ayın
hakkı" başlığı altında,
"Sureli >eya suresiz yayın
önceden izin alma ve malı
teminat yatırma şartına
bağlanama2"dcdıkten sonra
sadece sürelı yayınlar ıçın
beyanname venlmesı
durumunu duzenlemıştır
OysaFSEK'nın81
maddesı bandrol almadan
kıtap basamazsınız demekle
anayasayı açıkça ıhlal
etmektedır
Kıtaplara sen ve sıra no'su
basmayı bandrol
yapıştırmayı zorunlu tutan
FSEK değıştınlen 44 ve
81 maddelenyle totalıter
ızler taşımaktadır Ama en
acıklı olan Terorle
Mücadele Yasası'nda 8
maddenın değıştınlmesı
ıçın bır yandan mücadele
venrken dığer yandan sessız
sedasız bu ve benzer
hukumlenn FSEK nın ıçıne
eklenmış olmasıdır
Ercan Karakaş'ın Kultur
Bakanlığı donemmde
aceleyle Meclıs'ten
geçınlen bu yasayla ılgılı
Bin kez daha söylemek gerek!
- ^ ^ • ı ^ ^ emek
• ^ W şenatın ıç
• M yuzünûn
I M ortaya
• J çıkması
- ^ L — ^ ^ ^ ıçın Suudı
krallıgının 4 Turk'un
basını kılıçla uçurması
gerekıyormuş' Ne acı Bu
çağda bu korluğu
yenememek1
Şu gerçek
ıyıce bılınmelı Türkıye
dışındakı Musluman
ulkelerde şenat kurallan
geçerlıdır
Şenat kurallan katıdır,
acımasızdır Musluman
ulkelerde demokrasıden
soz edilemez Çunku
onlarda birey kavramı
yoktur, kullukvardır Her
bır Musluman şenat
hükumlerını yenne getıren
bırer kul'dur Şenat
kurallanna uymayan
Müslumanin yaşama hakkı
v oktur
ınsanlığın
aydınlanmasında,
devletlenn gelışmesınde,
uygarlaşmasında dın
baskısı yuzyıllarca engellık
nıtelığı taşımıştır Dın
baskısı altındakı
yonetımlerde gelışme ve
çağdaşlaşmadan asla söz
edilemez
Avrupa dev letlen XV
yüzyıl sonunda dınde
reform yaptıktan. kılısenın
baskısını ortadan
kaldırdıktan sonra guzel
sanatlarda (resım, muzık,
yontu. v b ) sanayıde,
bılımde ılerleme
kaydetmışler ve bunun
sonucunda Rönesans
dedığımız "Yenıden
Doğuş" gerçekleşmıştır
Rönesans donemmde
yetışen değerlı sanatçılar
tanhe mal olan eserler
yaratmışlar bılım
adamlannın çalışmalan
sonucunda ınsanlığa yararlı
buluşlar yaparak
olumsuzleşmışlerdır
Yuz kez, bın kez yazıldı-
söylendı ama bır kez daha
soy leyey ım
Musluman ulkelere bakın,
hepsı ortaçağ karanlığında
yaşamaktadır Şenat kafası
ve şenat kanunlan
yuzunden' Hangı
Musluman ulkede bır bılım
adamı yetışmıştır''
Insanlığa yararlı bılımsel
bır buluş yapılmıştır1
' Bır
ressam ya da bır muzısyen
adı verebılır mısınız
Türkıye dışında1
Çunku
dınsel baskı ne bılımsel
çalışmaya ızın venr, ne de
sanata Onlar ancak
sanatın ıçıne tükurür*
Sıvas'ta 37 aydını
acımasızca olume
sürukleyen o acimasız
v ıcdansız şenatçılar değıl
mıdır
1
Gumuşhane Barosu
Başkanı Alı Gunday'ı
olduren şenatçı. Ataturkçü
eğıtıme ıhanet edenler
yetıştırmedı mı
9
Çorum'da,
Kahramanmaraş. ta olay
çıkararak masum ınsanlan
oldurenler yıne şenatçılar
değıl mıdır'" Bunlar, kendı
kafa yapısında olmayan
ınsanlan acımasızca
öldürurler, bu ılkellıkten
yönetmelıklenn
çıkanlmasından once
yasanın anayasa ıle çelışen
ve aykınlıklar taşıyan
maddelenn ıptalıne
gıdılmehdır Teknık olarak
ve pratıkte uygulanması
mumkun olmayan yazarla
noterden tasdıkh
sozleşmenın matbaaya
ıbrazı, numaratörle sıra
numarası basma Kultur
Bakanlığı'ndan bandrol
satın alarak her kıtaba
yapıştırma gıbı dunyanın
hıçbır ulkesınde
uygulanmayan bu
yaptınmlarkuitur
yaşamımıza ındırılen
oldurucu bır darbedır
Aygören Dîrim
Eskı Türkıye
Yayıncılar Bırlığı
Başkanı
zevk alırlar Kuran'dakı
ceza cehennemınde
yanmak, odul ıse cennette
hurı kızlanyla keyıf Yanı
odül erkekleredır
Muslumanlıkta kadınlar
ıkıncı sınıf vatandaş olup,
gorevlerı erkeklere hızmet
etmek, onlan memnun
etmek ve eğlendırmektır
Hanı eşıtlık, hanı sevgı ve
saygı, hanı bırlıkte
mutluluk'
Ah Atatürk, senın ne
buyuk onder olduğunu bır
kez daha anlıyoruz Sana
ıhanet edenlere ne demek
gerektığını 'Anadolu
Muslumanı ' dedığımız
halkımız bılıyor'
Necla Türkel
Bıyolojı Oğretmenı
Büyüklere Masallar
Masal nedır?
"Bır varmış, bıryokmuş, deve tellal ıken, pırepeh-
lıvan ıken, ben annemın beşığını tıngır mıngır sallar
ıken" dıye başlayan oyku
"Gokten üç elma duşmuş, bır sana, bın bana, bı-
rı masalcı babaya" dıye bıten oyku
Duş urunu oyku
Uydurma
•
Masallarda ınsanlann başından geçen ınanılmaz
olaylara cınler, penler, devler, ejderhalar karışır, gu-
zel kızın optuğu kurbağa, yakışıklı bır prens oluvenr,
guvercın sılkınıp guzel bır kıza donuşur.
Cadılar korkutur
Keloğlan guldurur
Bır dudağı yerde, bır dudağı gökte kapkara bır
Arap, Alaaddın'ın lambasından çıkar, 'Kırk Haramı-
ler'm mağarasını Alı Baba, sıhııiı sozcuklerle açar
- Açıl susam açıl1
.
At uçar
Balık konuşur
Yoksul delıkanlı padışahın kızıyla yoksul kız, sul-
tanın oğluyla evlenır
insanlann ozlemlen masallarda gerçekleşır; kotu
cezasını bulur lyı armağanını alır, horoz tılkıye donu-
şur, tılkı kaplan olur, kaplan ınsanlaşıp dıle gelır; ateş
dıllı, çatal kuyruklu, boynuzlu canavar, Kafdağı'nın ar-
dında bekler, Hızır, ımdada yetışmek ıçın kapı arka-
sında nobet tutar
•
Masal eskıden çocuklara anlatılırdı, bır nınnı ışlevı
gorurdu
Dastını dastını dastana
Danalar gırdı bostana
Anne, kuçuğe masal anlatırken bır de bakarsın
yavrucak uyuyuvermış
Ya şımdı'?
Masal artık kuçuklere anlatılmıyor
Buyukler ıçın uyduruluyor
Bır beşığın ya da doşeğın başında soylenmıyor
masal, sınema filmlennde bılgısayarlarla gelıştınlıp te-
levizyon ekranlarında mılyarlarca kışıye aktanlıyor,
koca adamlar yaşını basını almış kadınlar, şırket yo-
netıcılen, banka mudurlen ın polıtıkacılar evlerınde
rahat koltuklarına uzanıp ellenne vıskı kadehını ala-
rak masallan heyecanla ızlıyorlar Supermenler, Bed-
menler, Robocoplar, Nınjalar, Vampırler, Baytekınler,
Tarzanlar, uçan canavarlar, doğa yasalanna meydan
okuyan yaratıklar, çatal kuyruklu canavarlarla sava-
şan kahramanlar prensler, kralıçeler, kotulen yenen
lyıler sultanlann bıleğını buken yoksullar beyaz cam-
da boy gostenyorlar, bılgısayar ustalığında yaratılmış
sahnelerde, ozlemını çektığımız gerçek dışı dunyayı
ızlıyoruz, duzmece kurgularla bezenmış, goruntüler-
le suslenmış senaryolann Bınbır Gece Masallan gıbı
yınelenmesınde benlığımızı yıtınyoruz 21 'ıncı yuzyı-
la yaklaşan zavallı ınsanlık, geçmış yuzyıllarda anne-
sınden masal dınleyen saf çocuk gıbı uyutuluyor
•
Gokten uç elma duştu
Bırı sana, bın bana değıl, çağımızda uç elmanın
uçunu de parasal egemenlığın kottuğunayan gelmış
masalcı baba yıyor
Eğer cennette yaşasaydık elmayı dışleyen, yeryu-
zune kovulurdu, cehennemde olduğumuzdan
gıdeceğımız başka yer yok
AÇIKSİSTEM
KULLANICILARI DERNEĞI'NDEN
23 Mavıs 199^ tanhmde vapılmış olan Olağan Genel
Kurul Toplantısında Demek Tuzuğu nün değışen maddele-
n S 09 1995 tanhınde Hukuk Işlen Mudurlügu nce tetkık
edılerek, 20908 savılı Dernekler Kanunu na uvgun olduğu
bıldırılmış olup kanuna uvgun gorülen maddeler yenı şek-
lıy le a>ağıda behrtılmıştır
Değışen maddeler
Madde 3-f) Amaçlarını gerçekleştırmek ıçın ulusal ve
uluslararası kuruluşlarla bılgı alışverışınde bulunur uve
olur \e bırlıkte çalışmalara katılır
Madde 3-h) Derneğın amacına uygun hızmet vurutmek
üzere vakıf kurmak veya kurulu vakıflara uve olmak
Madde 8-0 ^ onetun Kunılu'nca ıhtıyaca gore belırlenen
personel kadrolarını onaylamak
Madde 9-2) Gırış ve yıllık odentıler
Demeğe gırış odentısı (Dört vûz bın Türk Lırası) 400 000
TL ve yıllık odentı mıktan (Altı yuz bın Türk Lırası)
600 000 TL olarak belırlenmıştır Odentı mıktarlan her yıl
Yonetım Kurulu tarafından belırlenır Odentılerın şeklıne
de Yonetım Kurulu karar venr
AÇIK SİSTEM
KULLANICILARI DERNEĞI
Adres: Halaskargazı Cad Feza Apl 141 7
Şışlı
TeL: 0-212-240 69 04 - 230 28 61
Faks: 0-212-230 2X 86
tstanbul
ANMA
Sevgıh annemız, anneannemız
SAİME NASUHOĞLU
Hanımefendı
Sen gıdelı üç yıl olmuş, >enı her an artan özlem, sevgı
ve saygıyla anıyor, hatırlıyoruz. her şeyde sen varsm
her şe\ ıstedığın gıbı olacak
-4nanıur-
Çoeukların: GLLAY - \HMET ON4L
Torunlaruı: ÇL4Ğ4TAY - AT4 ON4L
-Trabzon-
Keyıf düşkünlenne özel "Işte tstanbul"
manzarası ve nostaljık canlı gıtar ile
unutulmaz geceler.
Rez.Td:252 2710
ÇAĞDAŞ YAŞAMI
DESTEKLEME DERNEĞI
sızlerle, ulkemız ıçın yapılabılecekleri
görüşmek ıstıyor.
TeL: 275 50 82