Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
8 D E L F t B U L U Ş M A S I V E O Y U N L A R
DtKMEN GÜRÜN UÇARER
Delfi... Zeus ıki kartal uçurmuş. Birini
Doğu'dan. diğerini Batı'dan ve ikisinın bu-
luştuklan noktaya 'Kutsal Taş'ı fırlatmış.
Taş yer> üzünün göbeğine düşmüş ve Par-
nassos dağının eteklenndeki kutsal kent bu
şekılde oluşmuş Antik Yunan'da salt Apol-
lo ve Athena tapınaklanyla değil tiyatro sa-
natına verdığı önemle de kutsallaşan Delfi.
günümüzde de bu özelliğini korumak ister-
cesine önemli tiyatro etkinliklerine ev sa-
hipliği yapıyor.
22 Ağustos akşamı. antik stadyuma uza-
nan yansı toprak yansı parke v e de hayli dik
yokuş adeta insan akınına uğramıştı. Del-
fi "nin çok kuçük bir köy olduğunu düşünür-
senız bu kalabalığın çogunu turistler, Ati-
na'dan ve çevre köylerden gelenler oluştu-
ruyordu.
"Promete'nin Özgüriûğü"
Açılışı Maria Farandouri kısa bir konser-
le yaptı. Onu. Heiner Müller'in "Prome-
te'ninÖzgürlügü"adlı oyunu izledı. Heiner
Goebbels'in müziklerini yaptığı ve yorum-
ladığı. David Moss'un perküsyonlar ve vo-
kalde inanılmazbirperformans sergilediği.
Ernst Stötzner'ın adeta bir resıtatıf soyler-
cesine canlandırdığı "Promete" bir fırtına
gibi esti Delfi"nin"3000 vıllık stadyumun-
da. Goebbels, o> unu tüm alana yayarak san-
ki zaman ve mekân kavramlannı yok etmiş-
ti. Heavy metalin. cazın, film müziklerinin,
vokal akrobasinin ağırlıkla yer aldığı frag-
manlardan oluşan müzik adeta yıkıcı bir
güç içeriyor ve aynı zamanda biçimi de
oluşturuyordu. Duygulardan özellikle ann-
dınlmış tok bir anlatı ise Müller'in metni-
ni izleyicinin beynine çıviledi. Bu oyunu
geçen yıl Fransız aktör Andre Wilms'den
kapalı mekânda ve farklı bir yaklaşımla ız-
lemıştim. Aynı vurucu tadı taşıyordu. ama
bu kez mekânın antik bir stadyum olması
Müllertiyatrosunun tarihi ve toplumu sor-
gularken mıtolojiden yola çıkmasıyla çok
iyi çakışıyor.
Günümüzde. tiyatroda kültürlerarası di-
yaloğu sağlam düşünsel temeller üzerine
orurtanlardan biri Heiner Müller. 1950'den
bu yana Yunan mitolojisi ile hesaplaşan ya-
zar. oyunlarındaki politik çizgiyi mitolojik
olaylarışığındaverir.~YağmalanmışKıyı",
"Medeamateriar. "Argonotlarla Kır Man-
zaralan"lason'un
altın post serüve-
nınin Avrupa sö-
mürgecıliğıninilk
adımı oldugunun
altını çızer Özel-
likle Almanveln-
giliz emperyaliz-
mini eleştirir.
"Medeamateriari yalnızlık monoloğu ola-
rak tanımlar. Bu bölüm Duvar yıkılmadan
öncesının Doğu Almanya'sına atıftır. Bu-
gün. tıpkı "Promete"de olduğu gibı. yeni-
den yorumlanacak bir "Medeamateriande
de farklı bırprodüksiyon dramaturjisi yaka-
lanacak ve Müller'ın metinlennin belli ko-
şullara kısıtlanmış 'kapalı' metinler olma-
dıklan gözlemlenecektır. Burada küçük bir
parantez açarak "Altın Post "a kısaca değin-
mek gereğıni duyuyorum. "Altın Post" çı-
kış noktası olumlu, ama sonuçlan her yö-
nüyle olumsuz birçalışmaydı. 'Suurlaröte-
si", 'kültürlerarası', 'çok kültüriü'. ve de
•postmodern' gıbi iddialı tanımlamalar ne
yazıkki.programbroşürlennindışınaçıka-
madı. Tiyatronun kültürlerarası açılırru çe-
şitli yönleriyle yıllardır irdeleniyor, örnek-
ler sergileniyor. Farklı kültürler arasmdaki
benzeşmelerden ve aynşmalardan ortak bir
anlatım dili elde etme yolunda yoğun çalış-
malar yapılıyor. Böylesi bir anlatım dili el-
betteki düşünce biçımleri. insan ilişkileri.
yaşam koşullan, oyunculuk anlayışlan bağ-
lamında ciddi araştırmalar gerektiriybr. Bü-
tün bunlardan ödün verildiğı zaman âa so-
nuç zayıf oluyor. Eğer "Altın Posfönümüz-
deki mevsim Argonotlann rotasını izleme-
yi sürdürecekse umanm çok cıddi birbic im-
de bir kez daha elden geçer.
Yıne "Promete~ye dönecekolursak: eleş-
tirmen Ernst Schumacher bu yapıtla Mül-
ler'in elitıst külrüre değindigıni söylerken
"Oyunda esas kahraman Herakles'tir" dı-
yor ve Heiner Müller'in Herakles'i işçı sı-
nıfının temsilcisı olarak yorumladığını ile-
ri sürüyor.
Promete ise Müller'e göre aydm kesimin
temsilcısidir ve tartışmalı bir karakterdir.
Promete'nın Herakles'in sırtında yeryüzü-
ne inmesı salt duvann kaldınlmasına değil
3. Dün\a ülkelerıne yöneliştir ve de "post-
sosyalist yaklaşımın eski sosyalist modeller-
den farklı bir yerde oldugunun göstergesi-
dir."
"Zincire Vumlmuş Promete"
Bir başka "Promete" yorumu Terzopo-
nlos'un 7. Uluslararası Istanbul Tiyatro Fes-
tivali kapsamında izlediğimiz "Zincire Vu-
rulmuş Promete"sıvdi. Mınımalıst bir yo-
ruma giden yönetmen Promete'nın kendı
kendini yargılamasının altını çizıyordu. Ka-
yalara değil kendı vücuduna-benliğine zin-
cirlenmiş Promete bu yorumda hem yargıç
hem savcıydı. Terzopoulos'un "statik tra-
'Elektra'da cinsel tarminsizlik. ailenin parçaldiıması. intikam tema-
lan işlenirken Suzuki. Doğu ve Batı öğelerini ustalıkla biıieştirryor
ve mitoJojide çağdaş inıajlann ustaca kullanılışını gösteriyordu.
~Zincire \'unılmuş Promete"de minimalist bir yoruma giden Ter-
zopoulos, Promete'nin kendi kendini yargılamasının altını çizivor-
du. Kayalara değil kendi \ ücuduna-benliğine zinrirlenmiş, Promete
bu yommda hem yargıç hem savcıydı.
Antik stadyumda çağdaş yorumlar
jedi" ya da "pretrajedn olarak nitelendir-
dıgi oyunda Io, Hephaestus-'Hermes. Kra-
tosOcean da Promete'nin iç dünyasının
yansımalandır. Müller'ın kahramanının ak-
sine bu kez karşımızdakı duygu yüklü ve
tutkulu bir Promete'dir. Zeus ve Promete
arasındaki çelişkı bu oyunda farklı toplum-
sal kodlann tartışılmasını gündeme getirir.
Birmitolojı kahramanının peşpeşe iki gece
farklı açılardan-yorumlanması izleyicinin
bakış açısını genışleten bir seçim. Her iki
yorumda da tiyatro sanatının düşünsel ağır-
lığını ve toplumsal gücünü tartışılmaz bir
estetik bütünlük içinde ortaya koymasının
ayn bir sevirtadı verdiği kuşkusuz. Bu ara-
da. "Promete'nin Ozgürlüğii'* ve "Zincire
Vurulmuş Promete" metın açısından ele
Oyuncularkonuşmaksızınbırerkeksesinin
okuduğu dizelen yorumlarken sahneyi kap-
layan aynalan da kuilanıyorlardı.. "Agnn"
sahnelemede çarpıcı resımlerin yakalandı-
ğı bir arayıştı.
"Herakles'in İşçüerT
Londra'da Ulusal Tiyatro Stüdyosu (Ro-
yal National Theatre Studip), tiyatroya fark-
lı yaklaşımlan geliştirrriefc amacıyla kurul-
muş olan bir araştırma ve üretim merkezı.
Konvansiyonel sahne ve hatta prova mekân-
lannın dışına taşan, sanatçılann araştırma-
ya yönelık çalışmalannı değerlendıren bir
anlayışıntemsilcısi."ÖtekiTiyatro*'kavra-
mıyla bir benzerlik hemen yakalanıyor.
Stüdyo'nun sadece sponsor katkısıyla yaşa-
yalanna ve oradan da güncel ve biraz da
yırtık bir üsluba uzanırken bu üçünü birbi-
ri içinde yoguruyor. Çimentoyu bir metafor
olarak kullanırken işçılerden oluşturduğu
koro günümüzde iijlenmekte olan insanlık
suçlarınaışaretediyor(Saraybosna) Işçiler
korosunun yaşanan acılara ağıt yakarken
taktıklan kadın masklan ile politik bir me-
saj veren Harrison "Tıpkı antik Yunan tiyat-
rosunda kadınlar korosunun vaptığı gibi biz-
ler de Saraybosna'da vaşananlara sırtımızı
dönmek yerine tepki göstermeliyiz" diyor.
Herakles bu oyunda da kurtancıdır. ama bu
kez vereceğı mücadelede en dişli düşmanı
kendisidir. onu cinayet işlemeye iten güdü-
leridir.
Festivalin heyecanla beklenen konukla-
Heiner Müllerlüsrte).
Robert W ilson (altta)
"Herakles'in İşçileri""nde işçiler korosunun yaşanan acılara ağıt vakarken taktıklan kadın masklan
ile politik bir mesaj veren Tony Harrison"Tıpkı antik Yunan tiyatrosunda kadınlar korosunun yaptığı
gibi bizler de Saravbosna'da yaşananlara sırtımızı dönmek yerine tepki gostermeliyiz"" diyor.
alındığında. Heiner Müller'in Aeschylus'un
mernini özgürce kullanmasına karşın Terzo-
poulos metinde hiçbir değişiklige gitme-
miştir
Yönetmen Vassilis Papavassiliou"nun Ku-
ze\ Yunanistan Devlet Tıvatrosu'nda yo-
rumladığı "Agon" ise Sofokles'ın "Ann^o-
ne"si üzerine bir çeşıtlemevdi. Oyunda ıl-
ginç olan 13 tane Antıgone'nın Sofokles'in
trajedisinden bölümler aktarmalan, eski ve
modern Yunancanın iç ıçe kullanılmasıydı.
dığını da belirtmekle yarar var. Tony Har-
rison Stüdyo'nun başındaki kişı. Yazar ve
yönetmen. Aynı çizgide ilginç film çalışma-
ları da var. "Herakles'in Işçileri" özellikle
Delfi için yazılmış bir oyun. Temelı atılan
yenı tiyatro bınasının ınşaat sahasında harç
karma makineleri, çinıento torbalan arasın-
da gerçek ve sahte (oyuncular) ışcilerle bir-
likte oynanan oyunda dikkat çeken nokta
Harrison'un sert şiırselliği.
Shakespeare dizelerinden Yunan traged-
rından ikisi Tadashi Suzuki ve Bob Wil-
son'du. Tadashi Suzuki SCOT (Suzuki
Companv of Togo) ile yıllardır kültürlera-
rası çalışmalarda yoğunlaşmış bir yönet-
men. Yapıtlannda Yunan mitolojisi ile ken-
dı ülkesinin geleneklerinı ustalıkla bağdaş-
tırmış. Kültürlerarası buluşmanın özünü.
ıncelıklennı özümsemış. "Daha iyi bir ya-
şam adına farklı kültürkrin buluşmasının
gerekliliğine inanıyorum" dıyor. Bu bağ-
lamda ilk çalışmasını 10 yıl önce "Tru^alı
5. Istanbul Sanat Fuan açıldı
Kültür Servisi- 12-17 eylül tarihleri
arasında TÜYAP Istanbul Sergi
Sarayı. Tepebaşf nda
gerçekleştirilecek. 5. tstanbul Sanat
Fuan. Kültür Bakanlığı Müsteşan
Emre Kongar tarafından açıldı.
Emre Kongar açılış konuşmasında
PSD ile galericiler arasında hoş bir
tartışma yaşandığını belirterek, "Her
türlü gereksiz tartışmanın yaşandığı,
çok ciddi bir ahlak \e değeıier
erozyonunun yaşandığı ülkemizde, bir
sanat dalının fuannın nasıl
vapılacagına ilişkin tartışmalan olumlu
karşılıjorum'" dedi.
Galencıler ve galerileri. plastik
sanatlann topluma ulaşmasındaki
kılcal damarlar olarak nıtelendıren
Kongar. fuann galericiler tarafından
düzenlenmesı ve kurumlaştınlmasının.
renklilik kazanması açısından olumlu
bir gelişme olarak algılanması
gerektigıne dikkat çekti. Kongar, bu
yıl düzenlenen fuann, PSD'nin öncü
olarak açtığı yoldan geldiğini
vurgulayarak. PSD'nı ve Genel
Başkanı Hüsamettin Koçan'ı 'hayırla
ve onurla' andı.
PSD ve Hüsamettin Koçan'ın sanatçı
özverisıyle çalışıp savaş verdiğini ama
ihtisaslaşan dünyada yaratmanın
başka. yaratılan yapıtı satmanın ve
pazarlamanın başka olgular olduğunu
belirten Kongar. satmak ve
pazarlamak terimlennden
korkmamamızın ve utanmamamızm
gerektığini savundu. aracı kurumlann.
satıcı kurumlann çağımızın
vazgeçilmez gerekleri olduğuna
değindi. Galericilerin çabalarını "Çok
uKi, çok hoş ve estetik kaygılara da
uygun bir çaba "olarak degerlendiren
Kongar, galerilenn gerekliliğine dikkat
çekti.
Tartışmalan Türk plastik sanatının
gelişmesi açısından olumlu olduğunu
belirten Kongar." Biraz daha tartışma
çıkarılırsa inanın bundan kimse zarar
görmez. Türkiye'deki plastik sanatlar
yarar görür"dedi.
Bosııa için görkemli konser
Kültür Servisi-Opera dün-
yasının ünlü tenoru Pavarot-
ti'nin gınşımıyle ünlü rock
yıldızlan. muhteşem bir kon-
serde Bosna'daki çocuklar
için bir araya geldi. Dün gece
ltalya'nın IVIodena kasabasın-
da gerçekleştirilen konseri.
aralannda Prenses Diana da
olmak üzere toplam 15 bin ki-
şi izledi. Pavarotti ile birlikte
sahneye çıkan'starlar arasın-
da. İrlanda'nın ünlü grubu U-
2, The Cranberries, Duran
Duran'ın solisti Simon Le
Bon, Amerikalı şarkıcı Mic-
hael Bolton \e Brian Eno da
vardı. "Tüm amacımız, bteği-
miz, oradaki çocuklann daha
iyi şartlarda yaşamasını sağla-
mak" dıyen Pavarotti. "Sa\a-
şın nasıl bir şey olduğunu he-
nüz küçük bir çocukken öğ-
rendim. Şimdi, Bosna'daki o
çocuklar da bunu biliyorlar.
Onlar için bir şeyler yapmak
zorundayız" dıye konuştu.
Konser, ttaljan televizyonu
RAI tarafından canlı olarak
yayımlandı.
Konserde. U-2"nin solisti
Bono ve Pavarotti. "Miss Sa-
rajevo" adlı parçayı ilk kez
seslendirdiler. Italvanlann ün-
lü şarkıcıları Jovanotti \e
Zucchero'nun yanı sıra. rock
grubu Meatloaf ve İrlandalı
grup Chieftains, konserde yer
alan dığer isımlerdı. Sanatçı-
lar. gecenın sonunda savaşta
harap olan Mostar Köprü-
sü'ne adadıkları "The Bridge
is Broken" adlı parçayı hep
birlikte seslendırdıler Kon-
serden sağlanan gelirin. Ingi-
lizlerin Bosna'daki çocuklara
yardım girişimi olarak bilinen
War Child projesine eklene-
ceği bıldirildı.
1991 yılında. Hırvatistan'da
çekim yapan iki kamerama-
nın gördükleri karşısında düş-
tükleri dehşet, War Child gi-
rişiminin oluşma nedenlerin-
den biri olarak gösteriliyor.
Bu ginşim çerçevesinde ya-
yımlanan Help albümü, Bob
Geldof'un Live Aid'inden
sonra, düzenlenen en genış
kapsamlı çalışma olarak dik-
kat çekıyor. Albüm. piyasava
çıktığı ilk gün 71 bin adet sat-
tı.
Konserin organizatörleri.
Mostar'da, savaştan zarar gö-
ren çocuklar için bir "müzi-
kal terapi merkezj" kurulaca-
ğını da müjdeledıler. War
Child girişimınin destekçıle-
rinden Brian Eno, "Öncelikle
banşın gerçekleşmesi gereki-
yor. Barışu herhangi bir koşu-
la bağlayamazsınız. Bu kon-
serde işte bunu anlatmaya
çalıştık" dedi
Kadınlar" ile yapmış. Bu oyunda Japon-
ya'nın ırzına geçen Amenka'yı ve Çın'in ır-
zına geçen Japonya'vı eleştırmış. Suzuki
"Sanatçı, insaıîlann doğnı çözümü bulama-
dığı sorularla uğraşmaudır" derken antik
Yunan tiyatrosunda bu sorulara pek çok ya-
nıt bulunduğunun altını çiziyor. "\ntik Yu-
nan tiyatrosunda tutuculuğun \eri yok" di-
yor. Aeskulus, Euripides ve özellikle So-
fokles'in "Elektra"lanndan yola çıkan Su-
zuki'nin oyununda mekân bir akıl hastane-
sıdır. Zaten yönetmen dünyayı bir tımarha-
ne olarak alır. Tımarhanede geçen bir ola-
yın antik stadyum gibi tabiatla iç içe bir or-
tama orurtulmasını gerçekdışı ile gerçegin
buluşması olarak yorumlar ve bu zıtlığın
üzerinde dunırken onlann aynlmazlığını da
belirtir. Suzuki'ye göre tiyatro koro demek-
tir ve oyunun kahramanı da sadece ve sade-
ce bu bütünün bir parçasıdır... Antik stad-
yumun orta yerinde gıriş-çıkışlan belirleyen
bey az bantlar v e müzisyene aynlmış bölüm
Noh tıyatrosu elementlenni taşıyor. Oyun
başladığında ilk göze çarpan uzakta kırmı-
zılar içinde tekerlekli iskemlesinde oturan
bir Klytemnestra.
Yine tekerlekli iskemle ile beyazlar için-
de bir Elektra'nın ve onu izleyen siyah-be-
yaz gıysili hastalar korosunun son derece-
de disıplinli hemşireler eşliğinde sahneye
gelişleri sinematografik bir etki uyandın-
yor. Birdenbire hızla dönmeye başlayan te-
kerlekli ıskemleler, hızla çalan Japon da-
vullan ve iskemlesinin üstünde dimdik sah-
neye gıren. büyücüyü anımsatan bir
Klytemnestra.
Acısını çok seri stilize hareketlerle (dans
da diyebıliriz buna) anlatan bir Elektra ve
hıç konuşmadığı için onun beden dilinı yo-
rumlayan bir koro. Geride, beyazlar içinde
beliren zayıf bir Oreste bu çarpıcı tabloyu
tamamlar. Oyunda cinsel tatminsizlik
(Klytemnestra'nın sahneye ikinci gelışin-
deki davranışlan onun nevrotik yanını or-
taya koyuyordu) ailenin parçalanması, inti-
kam temaları işlenirken Suzuki. Dogu ve
Batı öğelerini ustalıkla birleştıriyor ve mi-
tolojıde çağdaş imajlann ustaca kullanılışı-
nı göstenyordu.
"Persophone"
Andre Gıde'ın "Persophone" oyunundan
ve T.S. Eliot'un "Çorak L lke~ (Waste Land)
şiirinden yola çıkan Robert VVilson özellik-
le çok geniş bir alana (tüm stadyum) yaydı-
ğı solgun renkli oyununda bu şiirden etki-
lenmiş. Bir ritüeli anımsatan "Persopho-
ne"de Wilson insan-tabiat-hay\an arasın-
daki dengeden söz eder. Gerek oyun kişile-
rinde, dil kullanımında (Yunanca-lngiliz-
ce) gerekse giysilerinde kültürlerarası di-
yaloğun ilginç boyutlannı yakalamak müm-
kündür.
Bob VVilson için "bir fantezi ustası" de-
mek herhalde yanlış olmaz. Vurucu renkler
taşıyan, izleyicıyi özgürce çizdigı resımler-
le yakalayan farklı bir yaratıcı. Geçen vıl-
larda dünya dınleri üzenne araştırmalar ya-
pan sanatçı "Persophone"de ölüm ve ölüm-
den sonra yaşam temalannı ırdelerken mı-
tolojık figürlerin yanı sıra roketlerle. aydan
gelen insanlarla-hayvanlarla kucaklaşır. Bu
yaptıklan Kleist'in kukla tiyatrosu üstüne
söylediklenyle bağdaştınlırken tiyatronun
büyüsünü sonuna dek zorladığı görülür.
Oyun bir prologla başlar (eski Yunanca),
yer altında devam eder (Yunanca) ve zama-
nın vok olduğu sonsuz topraklarda (tngıliz-
ce/Tunanca) biter Wilson "Persophone"nın
yapısını "bir şeylerin işitiidiği \e bir seyle-
rin duyulduğu uzam" olarak tanımlıyor. Za-
manı dikey, mekânı ise yatay bir çizgı ola-
rak açıklarken "Bu çizgiler çahşmamın te-
melidir" diyor. Wilson'un tiyatrosu mitolo-
ji, tarih. düş, gerçek, ironi, imgeler bir ara-
da. tnsanı içine çeken bir düşünceler ve im-
geler tiyatrosu.
İHD'den resim ve şiir
yarışması
ANKARA (ANKA) - İnsan Haklan
Derneği (İHD) Ankara Şubesi Çocuk
Haklan Komisyonu. "'1995 İnsan
Haklan Haftası" etkinlikleri
kapsamında. 4-12 yaş grubuna
yönelık resim ve şiir yanşması
düzenledi. Konu smırlamasının
olmadığı yanşmaya son katılım tarihi,
10 kasım olarak belirlendı. Her iki
vanşmada da ödül olarak başan belgesi
ve kitap seti verilecek. . * ;
Dil Bayramı etkmlikleri
ANKARA (ANKA)- 63 Dil Bayramı,
26eylülde Dil Derneğı'nın
düzenleyeceği etkinlıkJerle kutlanacak.
12 Eylül döneminde kapatılan Türk Dil
Kurumu'nun yerine kuruian Dil
Derneği'nin Dil BayTamı kutlamalan
için, 26 eylülde Kültür Bakanlığı nin
hipodromdaki tesislennde bir tören
düzenlenecek. Kültür Bakanı İsmail
Cem'ın de katılacağı törende.
dilbılimci yazar Ömer Asım Aksoy
anısına düzenlenen ödüllü yanşmanın
ilkinde, roman dalında sıralamaya
giren eserler açıklanacak, yanşmanın
birincisine 40 mılyon lıra ödül
venlecek. Aynı gün Dil Derneği'nin
lokali de hizmete girecek.
Salah Bipsel'den 'Rumba
da Rumba'
.\NKAR\ (ANKA) - Denemeci, şair '
Salah Birsel'in "Rumba da Rumba"
adlı şiir kitabı, Adam Yayınlan
tarafından okuyuculara sunuldu. Kitap.
Birsel'in "Sisten Sonra. Rumba da
Rumba. Güneş Ülkesi, Musikar ve
Cicidan" şiirlerinin adını taşıyan dört
bölümden oluşuvor. Birsel'in, daha
önce de Dünya fşleri. Hacivadın Kansı,
Kikirikname ısimli şiir kitaplan ile
Şiirin llkeleri, Günlük, Sev Beni Sev.
Kendimle Konuşmalar adlı deneme
kitaplan okurla buluşmuştu.
Sinema eğitimi
yaygınlaşıyor
ANKARA (UBA) - Yeşilçam'da
yaşanan durgunluğa rağmen Türkiye'de
özel sinema eğitimi girtikçe
yaygınlaşıyor Türkiye'deki
üniversitelerde verilen sinema eğitimi
yanında. özel sinema eğitimi de
eiderek gelişıyor. Son birkaç yıldır
lstanbul'da Bilar ve Toplumsal
Araştırmalar VakfVnın düzenlediğı
sinema seminerlennın büyük ilgi
çekmesı üzerine bu yıl, ıki sinema
okulu daha eğıtıme başlayacak.
Bunlardan ilkı. Türkiye Sinema ve
Audıo- Visuel Kültür Vakfı'nın
(TURSAK) kurslan ile yönetmen
Yavuz Özkan'ın atölyesi. Özel sinema
okullan, "sinema okulu " olarak
nitelendınlmiyor. Kursun ve atölyenin
amacı, sinemaya olan ilgınin
arttınlması ve sinema konusunda hem
teorık hem de uygulama dersler
venlmesi
Altın Koza'mn amacı,
yerel ve ulusal kültürü
korumak
ADANA (,\A) - Bu yıl 6 - 14 ekim
tarihleri arasında 9.'su yapılacak olan
Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali,
yöresel ve ulusal kültürü korumayı
amaçlıyor. Festival Genel Koordinatörü
Mehmet Ecevit, Adanalı yerel
sanatçılarla bir toplantı yaparak festival
etkinlikleri ile ilgıli görüş alışverişınde
bulundu. Çukurova ve Adana'nın
kültür-sanatta önemli yol kat ettiğini
savunan Ecevit, 1969'da bir film
şenliği olarak doğan Altın Koza'nın,
1992 yılından bu yana kültür ve sanat
festivaline dönüştürülmeye çalışıldığını
söyledi. Toplantıya katılan Adanalı
yerel sanatçılar da etkinlikler
çerçev-esinde kendilerine daha çok
olanak tanınmasını istediler
Tıyatro oyunu yanşması
somıçlandı
Kühur Senisi - Bakırköy
Beledi>esi'nin açtığı özgün ve
uyarlama o>-un yazma yanşması
sonuçlandı. "'Türk tiyatrosunun ancak
kendi yazarlanmızla gelişebileceği"
mesajını vermek amacıv la düzenlenen
oyun yazma yanşmasına, özgün dalda
100, uyarlama dalında ise 27 oyun
katıldı. Ödül alan oyunlar. bugün BBT
Yunus Emre Kültür Merkezi'nde
düzenlenecek bir törende. Belediye
Başkanı Alı Talıp Özdemır tarafından
açıklanacak.
Başkentte düşün ve
sanat insanları
konuşuyor
ANKARA (ANKA) - Inşaat
Mühendisleri Odası Ankara Şubesi,
başkentin sanat yaşamına renk katan
söyleşilere devam ediyor. "Sanat ve
Düşün lnsanlanmız Konuşuyor" adlı
etkinlikte dün, gazetemiz yazarlanndan
Mustafa Balbay söyleşisi
gerçekleştinldi. 19 eylülde tiyatro
sanatçı sr Füsun Erbulak, 26 eylülde ise
pandomım sanatçısı Yaşar Eyüboğlu,
26 eylülde ressam Duran Karaca,
başkentlilerle buluşacaklar.
Dünya Müzik Festivali
AMSTERDAM (AA) - Hollanda'nın
Amsterdam kentınde dünyanın çeşitli
ülkelennden sanatçı ve topluluklann
katılacağı Dünya Müzik Festivali, yann
başlayacak. Asya. Afrika, Amerika
kıtalannda yaşayan halklann otantik
müziklerinin sergileneceği bu festivale
Türkiye'den, halk müziği sanatçıları
Nursaç Doğanışık ve Güner Karabacak
katılacak. Sanatçılar, Rotterdam'ın ünlü
salonlanndan Do Doelen'de sahneye
çıkacaklar.