05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Yap&Tİâk îstedikleri 'Korku' Verici Cumhurbaşkanı'yla Başbakan. din-devlet-toplum-çağdaş \aşam biçimi iljşkileri ûzerinde bir şeyler öğrenmek istiyorlarsa hilafet ve saltanattan kurtulup laik temeller üzerinde bir cumhuriyet kuran o ilk Meclis meşveretlerini yansıtan tutanaklara gitsinler.O Meclis'te, din-devlet-toplum tiişkilerini, aydınlık bir kafa ve ruh ile algılayan "din kökenli ilimler" vardı. Prof. BAHRİ SAVCI C umhuriyet gazetesinden öğreniyoruz: Hem Cumhurbaşkanı. hem de Başbakan, dın konusu- na eğilmişlermiş! Uz- man kişı ve kurumlar- dan. din konusunda raporlar istemişler- miş. Kim ne yanıt vermiş, bilınmiyor. Cumhuriyet gazetesi, yalnız bir profe- sörün yanıtındafı söz ettı. O da laikli- eın mutlaka korunması sa\ında ıdi. Ötekiler de herhalde aynı ıçerıkte ol- duklanndan, sızdınlmamış olacaklar- dır. Evet, iki önder, bilim adamlanndan din konusunda rapor istemişler. Ne yapmak istiyorlar? Paıiamentarizmimizde. biri yürüt- menin, yeğlenecek ve uygulanacak bü- tûn politikalann sorumlu yetkilısidir. Öbûrü rejimimizin. sorumsuz -bu ne- denle yetkisiz- (çünkü yansız) ve so- nuçta sağduyusu, deneyimi, birikımı ile parlamentarizmimizın erdemidir. Bunlar, Türkiye'nin kurtuluş yolu- nu, Islamın yeni bir yorumunda mı an- yorlar? 'Törk uyanışı'nın, 'Mustafa Kemal Atatürk aydınİanmasTmn ürü- nü olan. "olmazsa, olma/." kuralı olan laikiiği, yetersiz buluyorlar da laikli- ğin, yeni bir dinsel toplum, dinsel si- yasa,dinsel düzen. göksel (semavi) fel- sefe içinde l4 munisİeştirilmesin yollan- nı mı anyorlar? Eski ulema fetvalanna benzer, yeni katkılar mı elde etmek is- tiyorlar? Dobradobrasoralım: Yeryûzülüğün bütün sosyal, ekonomik, kültûrel, mo- ral, estetik kurumlannın ve yaşam bi- çimlerinın bir "laiklik biçimsclliği için- de''' temelde, göksel anlayışlara bağ- lanması istemlerine cevaz mı bulmak istiyorlar? Dinsel politika oynamayı meşrulaştırmak yollannı bulmada, destek mi anyorlar? Özal'ın, gericili- ğini savunmalan için çevresine topla- dığı "ceditier örneğT bir "katkıcılar grubu kurmak" mı istiyorlar? Umul- maz (çünkü bu kadar aymazlık olmaz), ama ne istiyorlar? • •• Evet, İslamın içerığıni ve de biçimi- ni, günümüzde "yükselen değerler" arasına koyanlar var. Halkın her türlü sıkıntılannı bu dünyada çözme yerine; uhreviyete ve onun yazgıcılığına (ka- dercıliğine) sığınarak bir semavi avun- ma ile yetinmeciliği savunanlar var: Bunun, emperyalizmin bir çağdaş çe- şidi (versiyonu) olduğunun ayırdında olmadan önerenler var. Halkın, ulusun, bir dizi sosyo-ekono- mik ve kültûrel gereksınmeleri orta- da... Onlann giderilmesi yollannın da ancak "semavi'' değil de yeryüzüsel, dünyasal politikalarla aşılabileceği de ortada. Bu, akhn-bilimin-çağdaşkültü- rün politıkalandır; alt sosyal katman- lann sosyo-ekonomik ve kültürel ya- rarlannı öne alan ve böy lece onlan, üst katmanlan dengeleyecek birdüzeye çı- karanpolıtikalardır. Durumböyleyken, böyle olmak gerekirken. bizim iki ön- der, yeryüzü sorunlannı çözmede laik- iiği munisleştirmede kendilerine bu yolda fetvalar verecek "ceditçi ulema7 ' mı aramaya çıktılar? Şöyle mi demek istiyorlar? "Efen- dim, Türkiye'nin sosyo-kültiirel ve mo- ral bir banşa gereksinmesi var. Bu, la- ikliğin, bir gerçek (şe'niyet) halinde var olan dinsellikle uyuşmasıvla sağlanır. Işte biz, bunun sağlanması için, Islam- sal değerlerin bize ufuk açması yollan- nı araştınyoruz. Böylece. insanın-toplu- mun hatta laisizmin içeriklerini büme- nin yanına. dinin de metafizik öğeleri- ni bümevi kovarak banşı kurma politi- kalan saptavabiliriz. Zaten bugünün uygar toplumlannda din itibarda değil midir? İnsana, topluma, banş öğesi ol- makta değil midir? Biz de fslam-laisizm uyuşmasını sağlayarak insan için. top- lum için banşın yollannı bulmak isriyo- ruz" mu demek istiyorlar? Ama bu sentezcilik arayışının ve görûşünün, önce bir yanlışı vardır: Evet, çağdaş Batı 'da din, itibarda bir kurumdur, ama dini, toplumun siyasal-sosyal-kültürel ve günlük yaşam ılişkilerinin tûmüne kanştınp onu, bu alanlarda yönetken (müdir) bir güç kıldığınız zaman. top- lumun bütün öteki değerlerini ve dina- miklerini karşınızda bulursunuz. Peki, çağdaş uygarlık ülkelerinin yö- netken ilkesi nedir? "Laiszm"dir: Din- sel 'hattH hareket' alanını, 'vicdanlar'a bırakıp 'yeryüzûlüğü'nü, 'us'a-bilım- selliğe-hurafelerden annmış kültüre dayalı yaratılara-anlayışlara, davranış- lara-kurallara ve kurumlara bağlayan "laisizm''dir. Görevi, bu eksen üzerinde politika- lar üretip bunlan uygulamak olan Baş- bakan ile görevi, dünya politikalan üre- tip uygulamada devlet güçleri arasın- daki uyumu gözetmek olan devlet baş- kanının geçmişlerini düşündükçe, in- san korkuyor: Birisi, Mustafa Kemal çağdaşlıgına, yeni bir çağdaşlık açılı- mı olan 61 Anayasası'yla bu ülkenin yönetilemeyeceği eskilliğini (arkaikli- ğini) ileri sürerek partisi vekendisi için "siyasal gönül kapmacıhğa" gülücük- ler göndermişti. Obürü de kendisinden isteyen ve kendisine soran olmadığı halde, partisi ve kendisi için, dinselci- lık türküleri söylemıştı ve hâlâ da din- sellık çevreleriyle "siyasaldirsekdoku- nuşu (temasO" aramakta ve göstermek- tedır. • •• Cumhurbaşkanı'yla Başbakan. din- devlet-toplum-çağdaş yaşam biçimi ilişkileri üzerinde bir şeyler öğrenmek istiyorlarsa hilafet ve saltanattan kur- tulup laik temeller üzerinde bir cumhu- riyet kuran o ilk Meclis meşveretlerini yansıtan tutanaklara gitsinler. O Mec- lis'te, din-devlet-toplum ilişkilerini, ay- dmlık bir kafa ve ruh ile algılayan "din kökenli âlimJer" vardı. Bunlar, tarikat havanliği yapmıyorlardı; yeryüzü iliş- kilerinde vıcdansallığın yerini belirti- yorlardı. Meclis'in açık ve gizli otu- rumlannda. onlann 'tslam semavib- ği'nin yeri ile 'us-biiim-hurafesiz kül- tür'ün yen üzerinde Meclis'ı aydınla- tan görüşleri vardır. Adlan geçen bu iki katın (merci ve makamın) toplum içinde dınselliğin yen üzerinde, hâlâ bir şeyler öğrenmek gereksinimleri varsa bu Meclis tutanaklanna başvur- malan gerekir. O zaman, "laiklik içre tslam" ya da "İslam içre laiklik" örtüsü altında, ye- ni bir dinsellik aramak için, kimi pro- fesörlere ve kurumlara başvurmalara gerek kalmaz. Çünkü bilimin gerçek temsilcisi profesörlerle ciddi kurumla- nn, hilafet tartışmalan yapılan Mec- lis'teki bu dinsel kökenli bilginlerin söyleyeceklerinden başka bir şey söy- lemeleri olanaksızdır. Yani, iki başat siyasacımızın, yeni bir semavilik arama girişimi boşunadır; ama, laikliğin bilimsel anlamından ödün verme kapısını açma olasılığı do- layısıyla da bu girişimleri, yeni birkor- ku kaynağıdır. Islamın, çağla uyumlaştınlması, çağ- daşlığı-laikliği dinsellik hesabına 'mu- nisleştirilme'de değildır. Bu yola gidi- lince dünyevilik ile uhreviliğin birbi- rinden aynlması konusundaki bütün dünya gelişmelenne gözümüzü kapa- mak gerekir. Bu yolun açılması, korku vericidir. SÎVAS KONGRESt'NDEN DÜNYA BARIŞINA DOSTLUK GECESİ Konuşmaci: İlhan Selçuk Program: Edip Akbayram Sadık Gürbüz Yeni Türkü Sevinç Eratalay Sunucular: Tuncel Kurtiz A.Nevzat Öztürk HARBtYE AÇIKHAVA TİYATROSU 2 EYLÜL 1995 CUMARTESİ SAAT 18.00-24.00 ARASI İRTlBATTel:557 3129 57164 46 583 75 70 (SİDAP) SÎVAS DAYANIŞMA DERNEĞI Hükümetten çekilmeli... Politikacılar tarihten ders almasını bilmelidir. Günümüz Türkiyesi'nde sosyal demokrat kulvarda politika yapanlar, CHP'nin 1970'li yıllarda yaşadığı yenileşme sürecini, 1995 yılında yeniden yaşamak ve yaşatmak zorundadırlar. Dr. ENGtN ÜNSAL K oalısyonun küçük ortağı CHP, 1983 >ılından beri sosyal demokrat ke- simde yaşanan çarpıklıklann tümü- nü, bugün bütun çıplaklıgı ile ser- gilemekte ve çok cıddı bir kımlık bunalımı yaşamaktadır. Sosyal de- mokrasinin evrensel tanımına uyan birkalıbın içıne Türk sosyal demokrat bınkımını dökememış. sos- yal demokratlann doğal yandaslan ile birlikteliğini düşünce yapısına da parti yapısına da yansıtamamış. iktidar ortağı olduğu yıllarda sosyal demokrat dü- şüncenin hükümet politikalanna dönüşmesine kat- kıda bulunamamış ve liberal bir partınin dümen su- yunda ideoloji yoksulu giidük bir partı olarak mil- letvekillerinın nerede ise tıimüne bakanlık koltuğu sağlayan bir parti olmaktan öte gıdememıştır. Bu bağlamda CHP. yörüngesinden kopmuş. uzayın ka- ranlık boşluğunda bılınmeyen bir sona doğru 'hızia giden bir uzay aracı'na benzemektedır. Türkıye'de bugün sosyal demokratlann konuşla- nabıleceğı çok uygun bırortam vardır. Gelir dağılı- mı giderek bozulmaktadır. işsizler ordusunun sayı- sı dört milyonu bulmuştur. zengın-yoksul arası uçu- rum giderek daha da büv ümektedir. sendikalı işçi sa- yısı sendikacılık tanhinın en düşük düzeyındedir; toplusözleşme yapma gücü olmayan. gerçek anlam- da sendikası olmayan memur, umutsuzluk sarmalm- da çile doldurmaktadır; küçük esnaf. süper market- hiper market karşısında perişan olmuştur, tanm po- lıtikasında yapılan yanlışlar hem tanm emekçileri- nı zora sokmuş. hem de ülkeyi tanmda dışalımcı bir konuma getırmiştir. Bu kadar eksinin bol olduğu bir ülkede eğer seç- men, kurtuluş umudunu sağ siyasal partilerde anyor- sa bu işte bir terslik var demektir. Birilerinin, sağ si- yasal partilerin umutsuz çoğunluk için mutlu sosyo- ekonomüc çözümler üretemeyeceğını bilmesi gere- kir. Bu nedenle sosyal demokrat birpartinın güçlen- mesi ve iktidar olabilmesı için tüm koşullann var ol- duğu ülkemızde politika arenasında sosyal demok- rat partilerin yok sayılması gerçekten düşündürücü ve hüzün vericidir. Bugüne ve bu sonuca neden gelinmiştir? Bu so- runun yanıtını Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Bir- lıği ile birlikte sol değerierin çöktüğü yanıtında ara- mak yanlıştır. Sovyetler Birliği çöktü diye kapitalızm kimlik mi değiştirdi? Sömürü ortadan kalktı mı? Gelir dağılımı iyıleşti, ışsizlik ortadan kalktı. Tür- kiye'nin iç ve dış borçlan azaldı mı? Hayır. Her şey yerli yerinde duruyor 1970'li >ıllarda biiyiik devlet adamı Ismet Inönü. değişen çağın değisen değerierini yakalamak için. kunılduğundan beri bir düzen (estaoushment) par- tisi olan CHP'ye ortanın solu sloganı ile öncü parti kimliği vermek istemiştir. CHP'nin o zamanlar Ge- nel Sekreteri sonradan Genel Başkanı olan Sa>ın Ecev it'in \erdiği K me ile CHP, Türk sivasal vaşamı- na önemli bir devinim ka/andırmış ve bu yenilikçi tu- tum parti) i iktidara kadar taşunıştır. Politikacılar tarihten ders almasını bilmelidir. Gü- nümüz Türkiyesi 'nde sosyal demokrat kulvarda po- litika yapanlar, CHP'nin 1970'li yıllarda yaşadığı bu yenileşme sürecini. 1996 yılında yeniden yaşamak ve yaşatmak zorundadırlar. Türkiye'de ve dünyada sosyal refah üretecek po- litikalara gereksinim her zaman olacaktir. Bunu sağ- lamak için değişen dünya koşullanna uyum sağla- yacak yeni politikalar üretmek gerekir. Örneğin sos- yal demokrat partiler artık üretım araçlannın sahi- bı olmak düşüncesine pek sıcak bakmamakta; ter- sine, ürerimin denetlenmesıne önem vermektedirler. Üretinı ciddi olarak denetlenır ve bu denetimin so- nuçlan toplum katmanlanna hakça dağıtılırsa bir- çok sorunun çözümü için önemli atılıma başlanabı- lir. Bunun için sosyal demokrat partilerin araştırma, eğitmc ve uygulama alanlannda yapacaklan çalış- malara ağırlık vermeleri. gündemlerinin ilk madde- sıni oluşturmaktadır. Ülkemızde sosyal demokrat olduğunu savlayan parti olarak CHP vardır. Fakat bu partı, geçmışın tüm yanlışlannı çatısı altında yaşattığından kendi- ni yenıleme konusunda hiçbır gereksinim duyma- maktadır. Çıkar ilişkileri, nepotizm (akrabalan kayırma ıç- güdüsü), günlük politikalar ve her ne pahasına olur- sa olsun iktıdann parçası olma rutkusu, partinin yan- lış yapılanma olgusu ile birleşince ortaya halkın des- teğıni hızla yitiren bir CHP çıkmaktadır. CHP'nin bu sarmaldan kurtulabilmesi için önce düşünce yapısında ve partınin üye dokusunda çok cıddı değişiklikler yapması gerektiğıne inanması zorunludur. Bunun için de CHP'nin. zaten etkili ol- madığı hükümetten, kurultay sonrasında hemen çe- kilmesi ve kendı kendısı ile hesaplaşma sürecini başlatması gerekir. Cumhunyet gazetesinde 19 Nısan 1995 tarihinde çıkan bir yazımda CHP'nin büyümesi gerektığine değinmiş ve bunun sağlanması için izlenmesi gere- ken yöntemleri ele almıştım. Yazının yayımlanma- sından sonra Ankara'da görüştüğüm CHP üst yöne- ticilerinin hemen hemen hepsi, yazdıklanmın doğ- ru olduğunu. fakat hükümet ortağı iken bu işlerle uğ- raşmaya olanaklan olmadığını açıkça soylemişler- dı. Bu yöneticılere, iktidarlan sona erdiği zaman bu politikalan uygulayacak bir partileri olamayacağı- nı hatırlattım. Gerçekten de CHP, yapılan kamuoyu araştırmalannda yüzde 5 sınınna doğru hızla ın- mektedir. Seçım yasasında yapılacak değışiklikle Türkiye geneli için barajın yüzde 5 olarak belirlen- mesini istemelen bundandır Çekişmeli geçeceğe benzeyen bir kurultay hazırta- ğında olan CHP kurmaylan, kim genel başkan olur- sa olsun, kurultay sonrasında koalisyondan a> nlma- yı ve kendi evinin içini düzelrmc> i düşünmelidir. Bu- giinkfi yöneticilcre çok saygın bir ad olarak bıralu- lan CHP adını daha da güçsüz kılmaya ve daha çok kinetmeye kimsenin hakkı yoktur. ÜÜ DÜNYA BARIŞ GÜNÜ TÖRENl T A R t H : 1 Eylıil 1995 Cuma SAAT rBajUngıç 20.00 (Salona ginş: 19.00) YER : AKM - Atatürk Kültür Merkezı, Taksım Eskı Banş Derneğı kuruculanndan Rehi lsvan ve ya- zar Orhın Pımuk'un kısa bırer konuşmayb lcaalacak- lan, Mıijdat Gezcn'ın sunacagı, sungesel olarak mü- zık ve şıır kackılannın da yer aldığı tören, Um saat 20.00'de ba}lavacak ve en geç 21 00'de sona erecek- tır. Demokıaük kuruluşlann, meslek orguderınin, banftan yana yazarlann, sanatçılann ve her meslekten aydının davetli olduğu töten herkese açıkar. BARIŞ HAFTASI'na katkıda bulunan ve destekleyen kuruluşlar: ATATÜRKÇU DUŞUNCE DERNEĞI, BARIŞ DERGISİ, BEKSAV. BEŞIKTAŞ BELEDİYESI, BEYKOZ ÇAYDANLIK KULTÜR EVİ, BİLSAK. BSR CATI, DEMOKRASİ PLATFORMU (TÜRK-İŞ. DISK, KÇSP.TMMOB, İSMMO. OĞRETlM ELEMANLARI SENDİKASI, ÇHD.ÇÜD.T Z1RAATÇILAR DERNEGI.1FMC,ARAŞTIRMA GOREVLİLERI DERNEĞ1. IST ECZACILAR ODAS1. İMOK.TTABIPLER BtRLlCl.T D!Ş HEKIMLERİ BIRLIĞI.IHD.TVETERINER HEKIMLERI BİRLİĞİ), DUNYA DOSTLARI DERNEGI, ESENYURT HELEDIYESI. GELECEĞ1 BİRLİKTE KURALIM MECLISI, HALKEVLERI 1 BOLGE (SARIYER HALKEVI).HELSINKİ YURTTAŞLAR DERNEĞI, IFSAK. ISTANBUL PLATFORMU, KADIKOY BELEDİYESI. KAMU ÇALIŞANLARI KONFEDERASYONU.MEZOPOTAMYA KULTUR MERKEZI, NAZIM HİKMETVAKR. SİDADTOBAVTOHAV.TUNCELİ KULTUR VE DAYANIŞMA DERNEĞI.TURSAK.TUYAP Keyif düşkünlerine özel "tşte îstanbul" manzarası ve nostaljik canlı gitar ile unutulmaz geceler. Rez.Td:252 2710 m 1986 YILI VE 86/10911 SAYIU BAKANLAR KURULU KARARINA GÖRE SIGARA SAĞLIGA ZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle