Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
\
dAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 1995 PERŞEMBE
12 DlZİ YAZI
Türkiye mahkûm edilebilir• Avrupa Insan Hakları Komisyonu ve
Mahkemesi, siyasal nitelikli organlar
(örneğin Avrupa Parlamentosu, Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi vb.) değil;
sözleşmeyle kurulan, teknik hukuk
incelemesi yapan, heyetlerinde Türk
üyelerin de bulunduğu, sadece Avrupa'da
değil, dünya çapında ürettiği ve yaşama
geçirdiği evrensel ölçekli insan hakları
standartları nedeniyle siyasal çevreler ve
kamuoyu nezdinde saygınlığı olan
organlardır.
III-) Komisyonun kabul edilebilir-
lik kararlarındançıkartılabilecekso-
nuçlar:
Komisyonun, Türkiye'nin olağanüs-
tü ha! bölgesinde gerçekleştiği ileri sü-
rülerek yapılan şikâyet başvurulannda.
iç hukuk yollannı tüketme kuralının da
içtihadi istisnasını oluşturarak verdiği
çok sayıdaki kabul edilebilirlik kararla-
nna ilişkin bazı ara sonuçlan çıkartmak
gerekir.
a-) Birinci Ara Sonuç: Türkiye'nin
Mahkûmiyetlerine Kapı Aralandı
Bir kez, yukanda ömeklenen kararlar.
henüz, şikâyetlerin esası hakkinda veril-
miş hükümler değildir. Başka deyişle,
komisyon. anılan kararlarda. şikâyetçi-
lerin iddia ertiği sözleşme ihlallerinin
gerçekleşip gerçekleşmediğini henüz
netleştirmiş değildir. Bu Vak'alar bakı-
mından içınde bulunulan süreç, şikâye-
tin esasının komisyon önünde irdelen-
mesidir. Şimdiden öngörülebilecek ola-
nı, bu vak'alarda komisyonun. Türki-
' ye'yi büyük olasılıkla mahkûm edece-
• ğidir. Ostelik, süregiden olağanüstü hal
rejimi, hukuksal dokusuyla ve uygula-
: mada aldığı şekliyle. sadece kabul edi-
lebilirlik karanna bağlanmış başvurular
ekseninde değil. ama aynı zamanda, ola-
sı yeni kitlesel başvurular ekseninde de,
Türkiye'nin uluslararası düzlemde ala-
cağı insan haklan ihlali gerekçeli mah-
kûmiyetlere de sürekli şekilde yataklık
etmektedir.
Dikkat çekmek gerekir ki, Avrupa İn-
san Haklan Komisyonu ve Mahkemesi,
siyasal nitelikli organlar (örneğin, Avru-
pa Parlamentosu gibı, Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi gibi, vb.) değildir;
sözleşme ile kurulan, teknik hukuk in-
celemesi yapan, heyetlerinde Türk üye-
lerin de bulunduğu (komısyonda. Prof.
Dr. Şeref Gözübüyük; mahkemede.
Prof. Dr. Feyyaz Gölcüklü) ve sadece
Avrupa'da değil. ama dünya çapında
ürettiği ve yaşama geçirdiği evrensel öl-
çekli insan haklan standartları nedeniy-
le, hem siyasal çevreler hem de kamu-
oyu nezdinde saygınlığı olan organlar-
dır.
Bunun anlamı şudur. Türkiye'de ulu-
sal kamuoyu önünde de. siyasal çevre-
ler önünde de zaman zaman dıle getiril-
diği üzere, siyasal nitelikli organlann
Türkiye'yi insan haklan ihlalcisi devlet
olarak suçlayan kararlannın, bunlar is-
ter haklı. isterse de çifte standartlı, ön-
yargılı, siyasi hesaplı, vb. olsun; karşı-
sına, siyasal, diplomatik. geçerli ve et-
kili olan argümanlarla çıkmak ve onla-
n çürütmek olanaklıdır. Oysa, insan
haklan sözleşmeleriyle yapılaştınlan
komisyon, mahkeme gibi organlann ve-
receği mahkûmiyet kararlannın nesnel-
liği ve daha yüksek kredibilıtesi karşı-
sında, muhatap devletin yitirdiği ulusla-
rarası prestiji yeniden kazanması daha
da güçtür. Kaldı ki, Ulusalüstü İnsan
Haklan Hukuku'nun bir karakteristiği
olarak açığa çıkan, bölgesel ve ulusla-
rarası insan haklan sistemlerinin hem
kendi içınde hem de birbirleriyle etkile-
şip bütünleşmesi; norm ve ıçtihat olarak
birbirlerinden beslenmesi ve birbirleri-
ni yönlendirmesı gerçeği karşısında,
mahkûm edilen devletler hakkında çok
daha geniş ve yaygın bir olumsuz ıkli-
min doğacağı açıktır.
Türkiye tçin sistemli
işkence suçlaması
Buna hemen bir somut örnek verebi-
liriz. Dünkü yazıda örneklenen Zeki
Aksoy V. Türkiye Vak'ası'nda Strasbo-
urg Komisyonu kabul edilebilirlik kara-
nnı verirken, şikâyetçinin göndermesi-
ni yaptığı Avrupa îşkencenın Önlenme-
si Komitesi'nin, Işkencenin Önlenmesi
Avrupa Sözleşmesi sistemi içindeki en
ağır yaptınm olan, hazırladığı bir rapo-
ru alenileştirmesi olanağını Türkiye için
kullanarak Türkiye Raporunu "Kamu-
ya Açıklama" başlığı ile 19.12.1993 "te
yayımlamasına ve bu raporda Türki-
ye'yi "sistemli işkence uyguiayan bir
devlet"olarak nitelendirmesine de yer
vermiştir(lO).
AİH sözleşmesininkurduğubirorgan
< f İnsan Haklan V f
Dargeçit'te işkence gördüğü öne sürülen Ş.A.
gibi, komisyon ve mahkemenin saygın
ve objektif kararlar üreten organlar ola-
rak ortaya koyacağı bu hükümler karşı-
sında Türkiye, sadece Strasbourg siste-
mi içinde değil. ama tarafi bulunduğu
diğer ınsan haklan sıstemleri ekseninde
de. yakın bir gelecekte, "insan hakları
ihlalcisi bir devlet" sifatının ağır ulus-
lararası yükünün altından kalkmakta
ciddi zorluklan yaşayacaktır.
Bunu bir örnek karar ile somutlaştı-
rabiliriz: Bilindiği üzere, işkencenin ön-
lenmesine özgülenen uluslararası bel-
gelerden birisi de "BM İşkencenin Ön-
lenmesi Sözleşmesi"dir. Bu belge,
10/12/1984'te BM Genel Kurulu'nun
39/46 sayılı karan ile kabul edilmiş,
4/2/1985'te imzaya açılmış ve
26/6/1987'de yürürlüğe girmiştir.
olan AİH Komisyonu'nun, Avrupa lş-
kenceyi Önleme Sözleşmesi'nin kurdu-
ğu birorgan olan tşkenceyi Önleme Av-
rupa Komitesi karanna gönderme yap-
ması, böyle bir etkileşime ilişkin olarak
gösterilecek biricik örnek değildir. Böl-
gesel ve uluslararası sistemler arasında
da benzeri etkileşimler görülmektedir.
Örneğin, BM Uluslararası Medeni ve
Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin yapılaş-
tırdığı organ olan BM İnsan Haklan Ko-
mitesi, Birleşik Krallık'a ilişkin 1979
tarihli raporunda. ilgili hükümet temsil-
cisinin tamamen ayn bir sistem olan Av-
rupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin üret-
tiği içtihatlara yaptığı göndermeye yer
vermiştir. Yahut bir başka örnek, Ame-
rikan Insan Haklan Sözleşmesi sistemi
içinde irdelenen bir bireysel başvuruda
görülmüştür. Mario
Firmenich v. Arjan-
tin Vak'ası Ameri-
kan İnsan Haklan
Komisyonu önünde
ıncelenirken, muha-
tap Arjantin hükü-
meti, Avrupa tnsan
Haklan Mahkeme-
si'nin Stogmüller
Vak'ası'nda ürettiği
içtihada yollama ile
bir savunma yapmış-
tır ve Amerikan İn-
san Haklan Komis-
yonu, bu örnek içti-
hat da dahil, hükü-
metin argümanlannı
benimseyerek o olay-
da Arjantin 'in Ame-
rikan sözleşmesini
ihlal etmediği sonu-
cuna\armıştır (11).
Dünkü yazıda ve-
rilen birkaç örnek,
bölgesel ve uluslara-
rası insan haklan ko-
ruma sistemleri ara-
sındaki etkileşimi
göstermeye yeterli-
dir. Sonuç olarak,
Strasbourg Komis-
yonu'nun Türkiye'de
olağanüstü hal böl-
gesinden yapılan
başvurular eksenin-
de verdiği kabul edi-
lebilirlik kararlan,
büyük olasılıkla ko-
misyon ve götürülür-
se mahkeme önünde
davanın esası bakı-
mından Türkiye'nin
mahkûm edilmesi ..
sonucuna yol açacağı Ozel Tim'in uygulamalan tartışılıyor.
Türkiye'de ulusal kamuoyu ve siyasal
çevreler önünde siyasal nitelikli organların
Türkiye'yi insan hakları ihlalcisi devlet olarak
suçlayan kararlarını, siyasal, diplomatik,
geçerli ve etkili argümanlarla çürütmek
olanaklıdır. Oysa insan hakları
sözleşmeleriyle yapılaştırılan komisyon,
mahkeme gibi organlann vereceği
mahkûmiyet kararlannın nesnelliği ve yüksek
kredibilitesi karşısında, muhatap devletin
yitirdiği uluslararası prestiji yeniden
kazanması çok güçtür.
dayanarak, "bu tür bir şikâyetin/iç-hu-
kuk başvurusunun, 'a priori' etkisiz
olduğu sonucuna uİaşılamayacağı ve
bu başvuru bakımından sözleşme md.
22/5, b'de düzenlenen istisnai koşulla-
rın gerçekleşmediği" değerlendırme-
siyle reddetmiş ve anılan başvuru için
kabul edilemezlik karan vermiştir. Bu
vak'ada da başvurucu, Kürt kökenli bir
Türk vatandaşı idi ve şikâyeti BM ko-
mitesine ilettiği zaman, yurtdışında,
Fransa'daidi (13).
Strasbourg Komisyonu'nun, AİHS
çerçevesinde, Türkiye'nin olağanüstü
hal bölgesinden yapılan başvurular için
şikâyetçilerin 'iç-hukuk yollannı tü-
ketmesi' yükümlülüğünden giderek
muaf tutulmalan doğrultusunda oluştur-
dugu içtihadi standardın, zamanla, yu-
kanda örneklendiği üzere, Türkiye'nin
tarafi bulunduğu diğer insan haklan or-
ganlan önünde de, örneğin BM tşken-
cenin Önlenmesi Komitesi önünde de
kabul bulması olasılığı sanıldığından
çok daha yüksektir. Başka deyişle, anı-
lan Strasbourg organlan dışındaki diğer
insan haklan birimlerinin, yakın gele-
cekte bir ıçtihat değişikliğine giderek,
Türkiye'den yapılan başvurulan, iç-hu-
kuk yollan tüketilmemiş olsa bile doğ-
rudaiı kabul etme eğilimine girebilme-
sinin önü, Türkiye'nin yetkili çevreleri
artık uyanmak zorundadırlar ki, hızla
açılmaİctadır.
Nitekim, BM İşkencenin Önlenmesi
Komitesi (Avrupa İşkencenin Önlenme-
si Komitesi değil), 12-13' 11/1990 tarih-
li beşinci oturumunda, Türkiye'ye iliş-
kin raporu inceleyip bunu yayımlayarak
Türkiye'nin işkenceci bir devlet olduğu-
nu uluslararası kamuoyu önünde aleni-
leştirmişti (14).
Bunun ardından, apayn bir sistem
olan, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Ko-
mitesi, 15/12/1992 tarihinde, kendi sis-
temi içinde bir yaptınm olan hükmü kul-
lanarak, Türkiye Raporunu "Kamuya
AçıkJama" yoluylaalenileştirmiştı. Bu-
nu da izleyen adım, tekrar BM İşkence-
nin Önlenmesi Komitesi, BM tşkence-
nin Önlenmesi Sözleşmesi sistemi için-
deki en ağır yaptınmı, sistem içinde yi-
ne ilk kez uygulamaya konan bir örnek
olarak, bu kez 18/2/1994 tarihinde
"Türkiye Hakkında Soruşturma" /
(Inquiry on Turkey) raporu şeklinde ya-
yımladı ve Türkiye'nin işkenceci bir
devlet olduğunu yeniden uluslararası ca-
miaya ilan etti (15).
1/1/1995 tarihi itibariyle 85 devlet, bu
sözleşmeyi onaylamıştır. Türkiye, BM
sözleşmesini 25/1/1988 tarihinde imza-
lamış ve 21/4'1988 tarih ve 3441 sayılı
"İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gay-
rünsani ve Küçültücü Muamele veya
Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Söz-
leşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun" ile onay-
lanmışür (RG, 29.4.1988, ş: 19799).
Türkiye'nin BM İşkencenin Önlenmesi
Sözleşmesi'ni onaylama belgesi, BM
Genel Sekreteri'ne 2/8/1988 depo edil-
miş ve bu sözleşme. Türkiye bakımın-
dan, (md. 27/2) hükmü uyannca,
1/9/1988 tarihinde yürürlük kazanmış-
tır(12).
BM İşkencenin Önlenmesi Sözleşme-
si ile BM lşkenceyi Önleme Komitesi
kurulmuştur. Bu komi-
teye de, işkence ve kö-
tü muamele ya da ceza-
ya maruz kaldığını id-
dia eden mağdurlar
"bireysel şikâyet baş-
vurusu" yapabilmek-
tedir. lşkenceyi Önle-
me Komitesi'ne yapı-
lan bireysel başvuru-
lardan birisi de Türki-
ye'ye ilişkindi. "R.E.
v. Türkiye Vakası"
olarak bilinen başvuru-
da (Başvuru No.
4/1990), komite başvu-
ruyu ilkın, kabul edile-
bilirlik açısından irde-
lemişti. Şikâyetçi, iç-
hukuk yollannı tûket-
meden bu başvuruyu
yaptığını; zira. bu yol-
ların Türkiye'de etkin
olmadığını, dolayısıyla
sözleşme md. 22/5,
b'de düzenlenen iç-hu-
kuk yollannın tüketil-
mesi koşulunun nor-
matif istisnasına (ki bu
istisna, maddede, "bir
iç başvuruda, makul
olmayan ölçüde gecik-
me varsa ya da mağ-
dura etkili olmayan
bir katkı sağlayacak
ise, iç-hukuk yollan-
nı tüketme koşulu
aranmaz" şeklinde
formülleştirilmiştir)
dayandığını ileri sür-
müştür. BM lşkenceyi
Önleme Komitesi ıse,
şikâyetçinin bu argü-
manlannı. kendi'komi-
tenin elındeki bilgilere
(10)[İşkencenin Önlenmesi Komitesi 'nin
anılan Kamuya Açıklama sı için bkz., Meh-
met Semih Gemalmaz, Ulusalüstü Insan
Haklan Hukuku nda Yasam Hakkı ve İşken-
ce Yasağı, Kavram vay., tstanbul, 1994 (2.
bası), sf: 351-399; "fşkencenin Önlenme-
si Avrupa Komitesi'nin Açıkladığı Türki-
ye Raporu (19 Arahk 1992) ve Çıkartılma-
sı Gereken Dersler", Ankara Barosu Der-
gisi, S: 1993/1, yıl: 50 Ankara. sf: 89-112]
(ll)[llkolay için bkz., UN HRC, 1979
Report; ikinciörnek için bkz., Mario Firme-
nich v Arjantin Vak'ası, Başvuru No:
10.037, Amerikan Komisyonu 'nun karar ta-
rihi: 13.4.1989; bunlara ilişkin ayrıntılar
için bkz., Mehmet Semih Gemalmaz. Ulu-
salüstü tnsan Hakları Hukukunda ve Türk
Hukukunda Olağanüstü Rejim Standartla-
rı, Beta Yay, tstanbul, 1994 (2. bası), sf:
114-115. Aynca, BM tnsan Haklan Komi-
tesi Usul Kurallarının Türkçede ilk tam me-
tin çevirisı için bkz., M.S. Gemalmaz, Temel
Belgelerde ınsan Haklan Usul Hukuku: 1,
sf: 47-77; Amerikan tnsan Haklan Komis-
yonu Statüsü'nün Türkçede ilk tam metin
çevirisi için bkz., M.S. Gemalmaz, Temel
Belgelerde İnsan Haklan Usul Hukuku: 2,
sf: 126-135].
(12)Aynntılar vesözleşme metni için bkz.,
M.S. Gemalmaz, UsulHukuk 1, Nısan 1995,
sf: 85-111.
(13)Aynntılar için bkz., M.S. Gemalmaz,
Yasam Hakkı ve İşkence Yasağı, sf: 304-
348.
(l4)Bkz., Report CAT, Off. Rec, 46 ses-
sion, supplement no. 46 (A/46/46 sf: 18-23;
bunun Türkçesi ve analizi için bkz., M.S.
Gemalmaz, Yaşam Hakkı ve fşkence Yasa-
ğı, sf. 334-344.
(l5)Bkz., Report CAT, Off. Rec, 48 ses-
sıon, Supplement no. 44/a -A/48/44/Add.-l
Yarın: Dışişleri'nin
çaresizligi
ÇALIŞANLARIN SORULARISORUNLARI / YILMAZ ŞIPAL
3.000 dolar ödeyerek emekli oldum
' SORU: Ben. 1969 yılında SSK'Ii olarak çaJışma hayatına başla-
dım. Ardından 1971-1973 yılları arasında askerliğimi yap-
tım. Askerlikten sonra 1973 yılı haziran ayında Alman-
ya'ya işçi olarak gidip 19 yıl arahksız olarak çalıştım. Sağ-
îık nedenlerinden dolayı, 1992 yılında kesin dönüş yapıp,
Türkiye'ye geri döndüm. Emeklilik için yaptığım başvu-
ruya, 25 yılı doldurmadığım için 2 yıl daha isteğe bağlı ola-
rak prim ödemem gerektiğini söylediler. Ben de üst gös-
terge olan 6.650'den 1993-1994 yıllarının primlerini iste-
ğe bağlı olarak muntazaman ödedim. Sigorta ilgilileri, 25
: yıl ve 5.000 günüzerinden emekli olacağımı söylediler. Ben
i de Türkiye'de geçen sigortalılık sürem ile askerlik ve is-
teğe bağlı sürelerin üzerine yurtdışında çalıştığım 3.000
iş gününü borçlanarak \e her gün için bir dolardan öde-
yerek emekli oldum.
Sonuçta bana, tavan gösterge olan 6.650'den değil, daha
, düşük bir göstergeden aylık bağladılar. Öğrenmek istedik-
| lerim: 1) Bana aylık bağlanırken neden 6.650 gösterge
göz önüne alınmamıştır? 2) Almanya'da geçen çalışma
' sürem 19 yılın tümiinü (6.840 dolar) ödeseydim, aylıgım-
da ne gibi artış olurdu? (O.Ç.)
YANIT: 1) 1995 yılında özel sektörden emekli olan sigortalıla-
ra tavan gösterge olan 6.650'den yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için
1 Ocak 1988-31 Aralık 1994 arasında geçen. 7 takvim yılı sigor-
ta primine kazanç ortalamasının, 38 milyon 666 bin 353 lira ol-
ması gerekir.
Ocak 1995'te, 1 Amerikan Dolan'nı yaklaşık 39 bin 150 lira-
dan hesapladığımızda, 1 takvim yılı için sigorta primine esas ka-
zanç, 70 milyon 470 bin lira olmaktadır. Dolara göre yıllık kazanç.
sigorta primine esas tavan (en yüksek) kazançlan fazla olamaya-
cağı için sigorta primine esas kazanç, tavan kazanç olarak kabul
edilecektir.
1994 70.470.000 85.386.240 70.470.000
7 yıl toplamı
7 yıl ortalaması
270.664.470
38.666.353
255.748.230
36.535.461
Yıl
1988
1989
1990
1991
1992
1993
Dolara göre
Kazanç
70.470.000
70.470.000
70.470.000
70.470.000
70.470.000
70.470.000
SSK Tavan
Kazanç
7.065.720
12.787.380
22.080.060
31.564.980
46.842.660
64.937.430
Aylığa Esas
Kazanç
7.065.720
12.787.380
22.080.060
31.564.980
46.842.660
64.937.430
1 Amerikan Dolan 39 bin 150 lira olduğu zaman, son yedi yı-
lın prime esas kazancı da 36 milyon 535 bin lira olmaktadır.
Son yedi yılın sigorta primine esas kazancı, 36 milyon 535 bin
lira olan bir sigortalının. özel sektörden emekli olanlara uygula-
nan Üst Gösterge Tespit Tablosu'ndaki yeri, 1. derece 2 kademe
olup, göstergesi de 6.250 'dir.
Yaşlılık ayhğınız, bu nedenle, 6.650 göstergeden bağlanamamış-
tır.
2) Almanya'da geçen 19 yılın tümünü ödeseydiniz, göstergeniz
yine 6.250 olarak kalacaktı.
Buna karşılık, fazla ödenen 3.840 gün karşılığında, aylık bağla-
ma oranınız, yüzde 16 (on altı) artacaktı. 6.250 gösterge ve 1225
katsayıya göre ayda yüzde 16 oran için 1 milyon 225 lira fazla yaş-
lılık aylığı bağlanacaktı.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Bir Barış Savaşçısı;
Aksoy...Saynevinden yeni çıkmıştım, 1989'da. Muammer Ak-
soy aradı, şöyle dedi:
- Bak Mustafa, ikimiz de san kart gördük. Aman dikkat
edelim, kırmızı kart görmemeye bakalım!
Yarın 1 Eylül, Dünya Barış Günu, Muammer Aksoy'un
öldürûlüşünün deyıldönümü. Banş için savaşmış Muam-
mer Aksoy'a yakışıyor; 1 eylül cuma çjününden 3 eylül
pazara dek, doğum yeri ibradı'da üç gün şenlikler, tören-
ier var. ibradı, kadılanyla ünlü, Akseki'ye bağlıydı birza-
manlar, şimdi İbradı ilçe. Toroslar'ın tepesinde, üzüm
bağlanndan başka bir şeyi yok. O nedenle, "Geleneksel
İbradı Üzüm Şenliği" ile birleştı, Muammer Aksoy'u an-
ma törenleri. Ibradı'da, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin
bir kolu da açılıyor. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin ku-
rucu Genel Başkanı olan Prof. Muammer Aksoy'un
doğum yerinde, bunun şımdiye değin gerçekleştir-
ilmemesi bir eksiklikti. Girişimcileri kutluyorum!
Prof. Muammer Aksoy, Ibradı'da 1917 yılında doğdu.
Meclisalbümündeondan "hukukçu, siyasetadamı"diye
söz edilır. SBF'de medeni hukuk doçentı iken, fakültede
gelişen olayiar nedenıyle, görevinden ayrıldı. Çok kişi
anımsar, fakülte dekanı Prof. Turhan Feyzioğlu'nun ün-
lü birçıkışı vardı, "Nabzagöreşerbetvermeyin!"demişti.
Feyzıoglu, bunu Aydın Yalçın'ın uğradığı bir haksızlık
nedeniyle mı söylemıştı? Feyzıoğlu'yla birlikte, Aydın
Yalçın, bir de Şerrf Mardin görevlerınden ayrıldılar.
Turhan Feyzıoglu, CHP'ye girdığinde, 1957'deSıvas'tan
CHP mılletvekili olup Meclıs'e de gırdi. Muammer Aksoy
onlarla ilgili olmasa da, ünıversitede özgürlük kalmadığı
gerekçesiyle, fakülteyi bıraktı. 1958'de o da CHP'ye gir-
di.
1960 öncesinde, DP'den aynlıp Hürriyet Partisi'ni ku-
ranların, CHP ile güçbırliğı yapmalan, birleşmeleri için
elinden geleni yaptı. Bu birleşmenın miman oldu.
21 Mayıs Devrimi'nden önce, yaptığı bir çıkış sonucu
Sıkıyönetim Komutanlığı'nca gözaltına alındı. 27 Mayıs
Devrimi olunca, 27 Mayısçılar, onu hapisten çıkardılar.
Cezaevinden çıkınca, arkadaşı Prof. Bahri Savct'ya:
- Artık ben, medeni hukuk hocası olmak istemiyorum.
Anayasayı seçeceğim! dedi.
27 Mayıs Devrimi olur olmaz Istanbul'da oluşturulan
Sıddık Sami Onar başkanlığındakı Anayasayı Hazırla-
ma Kurulu'na Ankara'dan Prof. llhan Arsel, Prof. Bahn
Savcı ile birlikte katıldı.
Yeraltı zengınlıklerinden petrol sorunu ile onun gibı il-
gılenen sanki yoktu. 1961 Kurucu Meclısı'ne Antalya'dan
girdi. Meclis'te, Anayasa Yarkurulu sözcülerinden oldu.
Kurucu Meclis'ten sonra, üniversiteye döndü. Artık
anayasacıydı, 1963 yılında profesor oldu. Toprak refor-
muyla çok yakından ilgiliydi. Haldun Derjn başkanlığın-
daki toprak reformu çalışmalarına Abdi Özkök'le birlik-
te sürekli katıldı.
1970'lerden önce, CHP Parti Meclısi'ndeydı. 1969'un
Mart ayında, Ismet Paşa'nın "kuyudan adam çıkarma"
gırışimi patlak verdı. ismet Paşa, Celal Bayar'la birlikte
eski Demokrat Partilılere siyasal haklannı sağlayarakSü-
leyman Demirel'i köşeyesıkıştırmakıstiyordu. Paşa'nın
konuyu Partı Meclisi'ne danışmadan basına açıklaması,
üç kişinin tepkısine yol açtı. Nermin Abadan, Prof.
Muammer Aksoy, bir de Doç. Mukbil Özyörük Parti
Meclısı'nden istifa ettiler. Genel Sekreter Bülent Ecevit,
Nermin Abadan'a:
- Siz devrim yobazısınız!ded\. llhami Soysal, Nermin
Abadan'la konuşup bunu yazdı.
12 Mart, birçok aydını, bilim adamını ıçerı tıktığı sıra-
da, Muammer Aksoy da nasıbini aldı, o da gözaltına
alınıp tutuklandı. Çokları gibi, o da aklanıp çıktı.
1977 yılında, CHP'den Istanbul'dan milletvekili seçilip
Meclis'e girdi. Muammer Aksoy, Antalyalı olmasına
karşın, 1973'te Antalya'dan önseçimlere sokulmak is-
tenmemiştı. Çünkü, orada, bir ikinci Antalyalı vardı,
Deniz Baykal! Bunu pek kimse bilmez. Muammer Ak-
soy'a, bir çeşit gözdağı verildi, "Antalya'dan aday olur-
sa veto edileceği" bıle söylendı kulislerde. Antalya za-
ten çıkarsa çıkarsa CHP'den en çok iki tane çıkarıyordu.
Kazanabilmek için liste başı olmak gerekıyordu. Deniz
Baykal varken, Muammer Aksoy'a ekmek olur muydu
hiç? Muammer Aksoy bir daha aday olmadı.1977'de Is-
tanbul'da ıse "fcL//t/arsofras/"kurulmuştu, Muammer Ak-
soy tek başına orada savaşım verdi. Hiçbır gruptan,
hizipten değildi. Seçmenin sevgisiyle kazanıp döndü
Ankara'ya. Meclis'te Anayasa Komisyonu başkanlığı
yaptı.1980 cuntası işbaşına gelınce, üniversiteye dön-
medi; savunmanlık yaptı. Yazılar yazdı, savaşımını
sürdürdü. Türk Hukuk Kurumu Başkanıydı.
Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurdu. Başkanlığa,
Nadir Nadi'nin gelmesinı istiyordu. Nadir Bey, "Beni
bağışlasınlar, Hıfzı VekJet Velidedeoğlu olsun!" diye
önerdi. Velidedeoğlu, derneğın onursal başkanı oldu.
Muammer Bey, devrimcı öğretmenın sorunlanyla yakın-
dan ilgilendi, onların davalannı alıp savundu. 1980'den
sonra Ankara Barosu başkanlığına seçildı.Yarın Ibradı'da
olmak vardı; kim bilir ne güzel konuşmalar dinleyecek-
tim. Oraya gideceği sırada, ADD Genel Başkanı Suphi
Gürsoytrak la konuştum. O, Gürbüz Tüfekçi, İbradı
şubesinin açılışı için buyuk çaba gösterdiler. Al-
manya'dan Çeşme'ye gelen ADD Almanya Başkanı Dur-
sun Atılgan ıletı yolladı.
Önceki gün çıkan "Karaören'in OdasındakiFotoğraf..."
başlıklı "Ankara Notlan'nda, son paragrafta, dordüncü
satırda "Atatürk'ün Harp Okulu 'nda öğretmeni olan kişi"
diye geçıştırdiğim, Esat Sagay'dır. 1927'den 1938'e
değın mılletvekilıydi. 1930, bir de 1932'de iki kez ismet
Paşa kabınesinde Milli Eğıtim Bakanhğı yaptı. Bakanlık
süresi iki aydan çok fazla. 1874'te Selanık'te doğan E-
sat Sagay. 22.5.1938'de ölmüş.
Arkadaşımız Işık Kansu, Mareşal Çakmak'ın yanındaki
Halis Bıyıktay'ın sağ omzundan bakan kalpaklı kişinin,
buyükamcası Mazhar Müfit Kansu'ya benzediğıni
söyledi. Dün yayımlanan fotoğrafa baktım, Işık Kansu'ya
da benziyor valla. Olabihr. Suphi Karaman:
- Ben, Sami Bey'in odasındaki fotoğrafı yakından
görsem, çoğunun kim olduğunu bilebilihm! diyor.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Sarhoş olmak.
2/ Hayat arkada- 1
şı... "Gizlesem de „
etsem de ca- ^
nımsın benım" 3
(Şeyh Galip). 3/
Asya'dabirülke... 4
Sümerler'de sağ-
lık tannçası. 4/
Yapma, etme...
Arkadaş, yakın
dost. 5/ Motorlu
taşıtlarda direksi-
yon ile tekerlek
arasındaki bağlan-
tıyı sağlayan mil... Bir göz
rengi. 6/ Divan edebiyatın-
da bir gazelin her beytinin
başına üç dize eklenerek ya-
zılan şiir... Hayvanlara vuru-
lan damga. II Csrü kapalı
olarak anlatma... Romatizma
ağnsı. 8/ Çeşitli yapıtlardan
alınmış seçme parçalardan
oluşmuş yapıt. 9/ Ûflemeli
bir çalgı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yağış nedeniyle oluşan u-
fak sel. 2/ Halk dilinde soğuk algınlığına verilen ad... Emel-
ler, istekler. 3/Göç eşyası. 4/ Nâzım Hikmet'ın soyadı...
Kemiklerin yuvarlak ucu... Türkiye'nin plaka işareti. 5/Bir
ürünün halka tanıtılması amacıyla ücretsiz dağıtılan küçük
miktar. 6/ Necati Cumah'nın filme de aktanlmış olan bir
oyunu... Yayvan sepet. II llave... Türk resim sanatında
önemlı bir grubun ad olarak benimsediği harfin okunuşu...
Borsada belli miktardaki hisse senedini belirtmekte kulla-
nılan işlem birimi. 8/ Ebe. 9/ Davranışlannda duygu ve coş-
kunun aşın ölçüde etkısı bufunan.