02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 JĞUSTOS 1995 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM TOBB'dan AB tetısilciliği • tNKARA(AA)- Türuye Odalar ve Borsalar Bir.ği (TOBB) Avrupa Binği'nin (AB) başkenti Brûsel'de temsılcilikler açrak için harekete geçti. T03B, Türk iş dünyasının ABnezdindekj faaiyetlerini organize edoilmek amacıyla, Brûcserde satın almayı düşindüğü 5 katlı bir bina île ş dünyasının AB ataana destek verdi. Daha öncs alınan karar dotultusunda TOBB yöıetimi, Brüksel'de beş kaii bir hızmet binası satın almaya karar verdi. Brücsel'deki binanın tapısu henüz alınmazken, biıunın 35 milyon Belçika Fraıgı'na satişı konusunda muabakat sağlandı. Havaş'tan turizm acentesi • İSTANBUL(AA)- Ha\aalanlan Yer İşlet- meieri AŞ (Havaş) aynı isimle faalıyet verecek olan turizm ve seyahat acentesini hizmete açtı. Ha\aş Genel Müdürü Murat Öztürk, yaptığı yaah açıklamada, Türk turizmini destekleyici tüm alanlarda şırket olarak yatınmlannı sürdürecek- tenni bildirdi, Müdür Murat Öztürk, Havaş'ın yakında kargo acentelik hizmeti de sunmaya başlayacağını belirtti. Öztürk. Türk turizmine hizmette kendilerinin de bir payiannın olmasını amaçladıklannı söyledi. Özel tersaneler bipleşti •ANKARA(AA)- Istanbul'daki özel tersane sahıpleri özelleştirme kapsamındaki Türkiye Gemi Sanayii'ne ait tersaneleri almak için birleştiler. Öze! tersaneciler bu amaçla Gemi Inşa Sanayii AŞ adıyla 32 ortaklı bir şirket kurdular. Şirketin serrnayesi 1 milyar 550 milyon lira düzeyınde bulunuyor. Şirkette 30 ortak 50'şer milyon. iki ortak da 25'er milyon liralık pay aldı. TMO yerine özel şirketlerin yüksek fiyata buğday alması, girdi maliyetlerini arttırdı Ekmekfiyatmıtüccar yükselttiOZGUR LLUSOY Girdi maliyetlerine bağlı olarak ekmek fıyatlannın artmasına, Top- rak Mahsulleri Ofisi (TMO) yeri- ne. özel kuruluşlann daha yüksek fiyatla piyasadan buğday toplama- sının yol açtığı ileri sürülüyor. Bu yıl piyasadan buğday alan özel ku- ruluşlar arasında Alba- raka Türk Özel Finans Kurumu AŞ. gibi fi- nans kuruluşlan da bu- lunuyor. TMO, özel kuruluş- lara oranla çok az buğ- day alabilirken, sektör- le ilgısi olmayan fır- malann buğday topla- ması, buğdayın stokla- nıp yüksek fiyattan sa- tılacaği yorumlanna yol açıyor. Albaraka Türk, yaptığı açıkla- mada sistemin işleyişi gereğı stok- lamanın mümkün olamayacağını ileri sürdü. Bütün Türkiye'den 9 bin ton buğday alan Albaraka Türk yetkilileri. şirketin bir finans kuru- luşu olduğunu belirterek. müteşeb- bislerin talepleri doğrultusunda peşin fıyat ile üçüncü kişilerden alım yapıldığı ve müteşebbise va- deli olarak satıldığı ifade edildi. Bu sistemde. malın depolanması ve stoklanmasının mümkün olma- yacağına yer verilen açıklamada. "Kurumumuz çeşitJî yerlerde, bi- rim fiyatı 7 bin 200 lira ile 9 bin 400 lira arasında değişen fıvadaria sa- 250 gram ekmeğin maliyeti Işçilik, un, yakıt, maya, tuz: Yüzde 10firmcıkân Yüzde 20 bayi kân Yüzde 8 KDV Toplam bn alnuş ve bu buğdaylan aynı an- da değişik vadeli olmak üzere 8 bin 283 lira ile 11 bin 393 lira arasında değişen fiyatiarta müşterilerinesat- mıştır" dendı. Fınncılar Odası Başkanı MustafaOzaydın ıse buğ- dayın özel kuruluşlar tarafından toplanmasını ele§tırerek, "Bugda- yı TMO toplamalı ki, finncı\a ucuz buğday vercbilsin, ekmek de ucu- za saülabttsin" diye konuştu. Bir çuval unun bir ayda yüzde 41 "lik zamla 600 bin liradan 976 bin liraya çıktığını vurgulayan Özaydın, ekmek maliyetinin düş- mesi için TMO'nun ucuz buğday sağlaması gerektiğini belirtti. Özaydın, şu anda belirlenen 9 bin liralık satış fiyatının maliyeti karşılamadı- ğını ifade ederek, yap- tıklan hesaplara göre maliyetin 10 bin 151 lira olduğunu kaydetti. BalıkesirTicaret Oda- sı Başkanı Faruk Ku- laBalıkesir'deTMO6 bin 350 liradan alım yaparken serbest piya- sada buğdayın 9 bin ile 9 bin 500 liradan alıcı bulduğu- na ışaret ederek, "Meslekle ilgisi olmayanlar, galericiler gelip buğ- day âltyor, üstelik Trakya'daki T- MÖ depoiannı kiralay arak buğda- yı burada stokJuyorlar" dcdi. Te- İcirdağ Ticaret Borsası'ndan Ista- tistik Memuru irfan Alkan, bu yıl Tekırdag'da buğdavın kalıteli ol- 7121TL 712 TL 1566 TL 752 TL 10151 TL Çorlu'da ekmek vurgımu ERDALÖZCAN ÇORLU - Trakya'da Tekırdağ ılınin Çorlu ılçesınde 18 Ağustos 1995 tanhınden bu yana büyük bir ekmek vurgunu yaşanıyor. Tekırdağ ıl merkezınde 300 gram ekmek 7.500 TCden satılır- ken Çorlu'daki fınncılar, Çorlu Tı- caret ve Sanayi Odası'nın verdiği resmı fıyat olan 300 gram ekme- ğı 8.000TL yerine. 10.000 TL'ye satıyorlar. Çorlu Beledıyesı Zabıta Müdür- lüğü ekıplen, Çorlu Ticaret \e Sa- nayı Odası'nın verdiği resmı fıyat olan 300 gram ekmeğin 8.000 TCden satılması gerektiğini fınn- cılara resmen hatırlatmalanna kar- şın fınncılar. beledıyenın ıkazını hıçe sayarak 300 gram ekmegi Çorlu'da açıkça 10.000.- TL'den satmaya devam ediyorlar. Tekirdağ il merkezi ile Çor- lu'dakı fıyat farkı. ekmek başına 2.500 TL olarak bıliniyor. Fınncıların resmı fiyat olan 8 000 TLden değil de 10.000 TL'den ekmek satmalan vurgun olarak nıtelendınlıyor. Ekmek başına 2.500 TL haksız bir gelır elde edilıyor. Konuyu hem Tekırdağ Valilığı ve hem de Çorlu Belediye Başkanlığı bıldiğı halde duruma seyırcı kalınması üzüntüyle ızleniyor. duğunu belırtırken, üninün çok az bir kısmının TMO tarafından alın- dığını söylüyor. TMO'nun ağus- tos için 7 bin 150 lira fiyat belirle- dığini ifade eden Alkan. "Oysa, ağustosta özel kuruluşlann buğda- ya biçtigi ilk rakam sekiz bin liray- dL On bin liraya ahcı buldu buğday. Buğdayın çoğu Konya, lzmir, Ada- na'ya. Anadolu'va gitti" diyor. Ağustos ayı içerısinde tescıli yapı- lan buğday satışlanna göre. Tekir- dağ yöresinde özel kuruluşlar 20 bin ton buğday alırken. TMO'nun aldığı buğday, 1000 tonu bıle bul- muvor. Mahkeme masraflan, güvence altına almarak sigorta şirketleri tarafından karşılanacak Hak aramaya 'sigorta güvencesi' SİRKETLERPEN •LUSSO AYDINLATMA her türlü mimari, dekoratif, yol ve sokak, projektör, park ve yerleşim yerleri, endüstriyel tesis, tiyatro ve sahne, yat aydınlatmalannda faaliyet göstermek üzere kurularak yerli imalatlann yanında ithal ürünleriyle de hizmet vermeyebaşladı. •RENAULT-BENETTON pilotu Micheal Schumacher, Formula l'in dokuzuncu ayağını birincilikle bitirdi. •BESAN BESİN Bereket Konserve'nin markasını satın aldı. •LOFT bayiler toplantısı Polat Renaissance Oteli'nde yapıldı. •KARSTADT mağazalar zinciri, Cerrahpaşa Hastanesi Çocuk Saglığı ve Hastalıklan Nefroloji Bilim Dalı Bölümü adına bir bağış kampanyası başlattı. •PAMUKBANK Genel Müdürlüğü'ne Orhan Emirdağ getirildi. •EMEK HAYAT SİGORTA Genel Müdürlüğü'ne Engin Gihen atandı. •VÎTRA karo seramik reklamlan Kristal Elma Başan Ödülü aldı. •PEPSİ Club Pepsi- Amerika kampanyasıyla Amerika'ya gidecek talihlıleri belirledi. •MUBADO Italya'nm mutfak konusundaki devlerinden biri olan Nicoloni'yi Türkiye'ye getirdi. •BAŞAK SİGORTA Kozabirlik'in muhtelif tesislerini bir yıl süre ile güvence altına aldı. •NOVELL DOS için Quatro Pro 5.5'i piyasaya çıkardı. •NORDSTERN yapı malzemeleri satan Götzen Baumarkte'nin Merter'deki alışveriş merkezini güvence altına aldı. •COMMERCIAL UNION StGORTA Ayamama Deresı'nin taşması sonucu zarar gören Sabah Gazetesi'ne 80 rnilyar liralık ödeme yaptı. •İSVİÇRE SİGORTA 1995'inilkaltıayında 1.1 trilyonluk sigorta primi üretti. •AN KARA SİGORTA sermayesini ikiye lcatlayarak 200 milyar liraya yükseltti. Ekonomi Servisi - Sigorta şir- ketleri, yoğun bir dava trafiğinın yaşandığı Türkiye'de "hukuksal koruma sigortası" adı altında yc- ni bir sigorta türünü hizmete sok- maya hazırlanıyor. Uygulamayla hak arama ve hakkını savunma imkânının kullanılmasında gerek- li olan masraflar, sigorta güvence- si altına alınarak sigorta şirketle- ri tarafından karşılanacak. Türk-Nippon Sigorta Hukuk Servisi yetkililerinden avukat Şe- nol KünL anayasada yer alan sos- yal devlet ve hukuk devleti tanım- lamalanndan yola çıkarak sigorta şirketlerinin üstlendiğı bu göre- vin, gerçekte devletin asli görevi olduğunu vurguluyor. Ve sigorta şirketlerinin de bu boşluğu gayet iyi yakaladığını belirtiyor. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından hazır- lanan "Hukuksal Koruma Sigor- tası Genel Şartlan^nda sigorta- nın konusu şöyle tanımlanıyor: "Bu sözleşme ilesigortacı, sigor- talının, uyuşmazlıklann sulh yo- luyla hallinde ve muhakeme usul- lerindeki davalı. davacu müdahil. zanİL, sanık. alacakh veya horçlu gibi sıfatlanndan birine >cya hep- sine bağlı olarak hukuksal çıkar- lannın korunması için poliçcde be- lirienen giderleri ve diğer edimle- ri yüklenir." Sektör yetkılilcrinin verdıkleri bilgilere göre. hukuksal koruma sigortası ilk aşamada motorlu araçlara, sürücülere, taşınmaz mallarla kişi ve ailelere hukuksal koruma sağlayacak. Ancak ek sözleşmeyle teminat kapsamına dahil edılebilecek 12 madde var. Bu maddelerin çoğu ti- caret hukuku kapsamına giriyor. Bu yeni uygulamanın başanlı olup olmayacağı ise sektör yetki- lılerine göre tamamen zamana bağlı. Hukuk kesimi ıse olaya tem- kinli yaklaşıyor. Ticari hukuk pro- fesörü ve avukat Hayri Domaniç, faydalıbirgirişimolacağını belir- tiyor. Tasannın pek çok sakınca- ya gebe olduğunu da vurgulayan Uygulama hayata geçerse primini yaOran müşterinin mahkeme masrafi sigortadan karşılanacak. Hayri Domaniç, "ÎVlasraf ödeme- den dava açabilecek duruma gelen sigortalılann gereksb yereda\ a aç- maları ve davalann çoğaltılnıası. yargının işkrinin artması nedeni ile adaletin gecikmesine yol açabi- lir. A\ ukatlık ücretleri çnk değişik olduğundan, sigortalı ile sigorta şirketi arasında anlaşmazlık çıka- bilecek \e sigorta amacını kay- bedecek. sistem tıkanabilecektir. Dava ve sa\ unma masraflan sigor- ta edilen kimsenin davada haksız çıkması halinde. sigorta şirketleri haklı olarak bu masraflan sigor- talıdan isteyecek ve bu nedenle de sigortalı ile sigorta şirketi arasında davalar çıkahileccktir" dıyor. DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ / ERGINYILDIZOĞLIUO^ Üluslararası döviz piyasalarının do- lara ilişkin yaklaşı- mı birkaç ay içinde tümü ile tersine dönmüşe ben- ziyor. Yılın ilk yarısında "Dolardaha ne kadar dü- şer" sorusu gündemi be- lirliyordu. Son haftalarda yatırımcıların kafasını "Dolar daha ne kadar yükselir" sorusu meşgul etmeye başladı. Dolardan tehdit Geçen nisan ayı ortala- nnda, dolar bir ara 80 ye- nin altına düşer gibi oldu- ğundaglobal bir mali kriz tehlikesi oluştu. Birtaraf- tan uluslararası rezerv para olarak dolann gele- ceği üzerinde kara bulut- lar birikmeye başladı. Di- ğer taraftan, dolar karşı- sında paraları hızla de- ğerlenen Japonya ye Al- manya, ihracat gelirleri- nin ve dünya pazannda rekabet güçlerinin azal- masına paralel olarak tekrar bir resesyona düş- me tehlikesi ile karşı kar- şıya geldiler. Tehlike bu- nunla da sınırlı değildi. Japon bankasistemi, Ja- pon ekonomisindeki depresyonun etkisiyle şiddetli bir çöküşün eşiği- ne gelmişti. Bu durum, Japon bankalarının ülke içindeki 800 milyar dola- ra ulaşan karşılıksız ala- caklannın bilançolarda yarattığı deliği kapatmak için, uluslararası piyasa- lardaki varlıklarını satma- ya başlamasıyla her an global bir mali krize dö- nüşebilirdi. ABD yönetimi giderek Japonya üzerin- de dolar aracıhğıyla bas- kı yaratrnanm kendi eko- nomisini ve uluslararası mali istikrarı tehdit ettiği- ni, Japonya ve Alman- ya'nın da baskılan ile ka- bul etmeye başladı. ABD'nin tutumu ABD'nin tutumunu de- ğiştirmeye başladığının ilk güçlü ve inandıncı ışa- reti, haziran ayının başın- da 11 ülkenin merkez bankalannın ABD önder- liğinde piyasalara hiç beklenmedik bir müda- halede bulunarak toplam olarak yaklaşık 5 milyar dolar satın alması ile ken- dini gösterdi. Ancak mü- dahalenin ardından önce hızla yükselir gibi olan do- Doların Yönii Belli mi?lar, ABD ekonomisine iliş- kin açıklanan rakamlann etkisi ile o haftanın geri kalan günlerinde tekrar düştü. Piyasalar henüz dolann yükselebılecegine iknaolmuşdeğillerdı. 15- 17 haziranda Yedıler gru- bunun Halifax toplantı- sında "dolann gerileme- sinin düzenli bir şekilde tersine çevrilmesi" yö- nünde bir karar çıkınca, piyasalar bu kararı ciddi- ye aldılar ve beklemeye başladılar. 28 haziranda ABD ve Japonya, otomo- tiv sanayii ürünleri alanın- da sürmekte olan ve her iki ülkeyi de bir ticaret sa- vaşının eşiğine getiren anlaşmazlığı çözdüler. Bu, ABD hükümetinin Ja- ponya'yı baskı altına al- mak için artık yeni değıl, seltmeye kararlıydılar. Dolar bir günde yene kar- şı yüzde 4 deger kazana- rak 98 yen ile psikolojik olarak önemli olan 100 yen sınınnayaklaştı. Bun- desbank'ın önce repo oranını düşürmesi. sonra da bu hafta faızleri bekle- nenden çok daha yüksek bir oranda düşürmesi ile piyasalar artık dolann tü- müyle yeni bir platoya oturduğuna ikna oldular. Daha düne kadar "Gün- lük cirosu bir trilyon do- lardan daha yüksek olan döviz piyasalanna, hangi merkez bankası dayanır" diyen analistlerin sesi kı- sılmış, ruh hali değışmış- ti. Kimse, merkez banka- lanna karşı oynamak iste- miyordu. Şimdi artık bel- lı başlı bankaların analist- mekte olan uzun dönem- li bir eğilimın tersine çev- rildiği anlamına gelir mi? Bu soruya olumlu cevap vermek iki açıdan olduk- ça zor. Birincisi, bilindiği gibi ABD Doları'nın yen ve DM karşısında uzun dö- nemli değer yitirmesinın arkasında, ABD ekono- mısınin yapısal sorunlan var. ABD ekonomısinın bütçe açığını fınanse et- mek için her gün yaklaşık 400 milyon dolar satmak zorunda (News Week, 28/08/94). Dünya ekono- mısinde, ABD'ye yönelik 1980'lerdekine benzer güçlü bir sermaye hare- keti olmadığı için bu do- larlar hızla emilemiyor. Di- ğer bir deyişle dünya ekonomısinde kronik bir ı diplomasiyi kullanma- ya başladığına dair olu- şan kanaati güçlendirdi. Dolar, yavaş yavaş dalga- lanarak yükselmeye baş- ladı. Ancak bu yükselme- nin kalıcı olduğu konu- sunda hâlâciddi kuşkular vardı. Bu kuşkular, 15 ağus- tosta tümüyle dağıldı. Yı- ne hiç beklenmedik bir anda ABD ve Japonya merkez bankaları, piya- saya girip dolar almaya başladılar. Kısa zamanda piyasalar, Avrupa'daki di- ğer merkez bankalannın, ama özellikle Bundes- bank'ın bu operasyona katılmasıyla olağanüstü bir durumla karşı karşıya olduklarını gördüler. Mer- kez bankaları, doları yük- leri, doların yıl sonuna ka- dar 95-115 yen arasında bir koridorda yükselme- ye devam edeceğinı dü- şünüyorlar (Internati- onal Herald Tribune, 24/08/95.) Dolar, 1985 yılında or- talama 237 yen ve 2.94 DM düzeyindeydi. Sürek- lı gerıleyerek 1994'te 100 yen ve 1.6 DM'nın altına düştü. Şimdı 96 yen ve 1.4 DM düzeyınde sey- retmesı ve belki de tekrar 100 yenin ve 1.5 DM üze- rine çıkacak olması 1985'ten beri süregel- dolar bolluğu var. ikinci olarak, dolann kısa dönemde yük- selmesını frenleye- cek olan bir serı etken var. Bunlardan biri ABD ekonomısinin yeterince canlı olmaması. Geçen hafta yayımlanan rakam- lar dayanıklı tüketim mal- larına ilişkin fabrika sipa- rişlerinde beklenmedik bir düşüş olduğunu gös- terdi. Bu FED'nin faizleri dü- şürmesi olasılığını tekrar gündeme getirdi. Diğer taraftan Bundesbank'ın beklenenden daha fazla bir faiz ındirimine gitmiş olması, Alman faizlerinın artık uzun zaman düşme- yeceğinı, belki de yükse- lebileceğinı düşündürdü. Bu ikisi birleşince, Bun- desbank'ın faizleri indir- mesıne, dolar önce yük- selerek sonra da düşerek cevap verdi. Doları tehdit eden diğer bir etken de Rusya, Meksika, Arjan- f/ngibi piyasalarda görül- meye başlanan risk artışı. Bazı analistler yaşanabi- lecek bir krizin yen, Al- man Markı ve Isviçre Frangı gibi sığınak para- laradoğru kaçışı hızlandı- rarak doları zayıflatabile- ceğini düşünüyorlar (Fi- nancial Times (27/08/95). Olumsuz etkiler Son olarak dolann de- ğerienmesinın ABD eko- nomisi üzenndeki olum- suz etkilerine de değın- mek gerekir. Şu sırada doların yükselmekte ol- ması. yaklaşmakta olan seçim ortamında Clinton hukümetıne. faizleri dü- şürme, ekonomıyi can- landırma ve siyasi olarak hassas bir konu olan Ja- ponya karşısındaki tica- ret açığını azaltma olana- ğı veriyor. Ancak doların yükselmesiyle bir nokta- dan sonra dolar bölge- sinde üreterek diğer böl- gelerde satmak zorunda kalan ve doların değer kaybetmesinden büyük ölçüde faydalanmış olan IBM, Johnson&Johnson, Kodak gibi çokuluslu şir- ketlerin (The Business Week 28/08/95) gelırleri azalmaya başlayacaktır. ABD ekonomisi, Japon- ya ve Almanya kadar ih- racata bağımlı değil, ama durgunluktan çıkmak için ihracat gelirlerine gerek- sinimi var. Clinton yöneti- minin yakın zaman kadar ihracatı arttırmak için dö- viz oranlannı silah olarak kullandıkları hatırlanırsa doların yen ve Alman Markı karşında çok fazla değerlenmesine izın ver- meyecekleri düşünülebi- lîr... Özetle, uzun dönemli yapısal etkenler saklı kal- mak koşuluyla ABD eko- nomısinin yavaşladığını veya cari açığının arttığı- nı gösteren her yeni ısta- tistik ve ABD yatırımcıla- rının etkın olduğu "gelış- mekte olan" piyasalarda yaşanacak her risk artışı, dolann kısa dönemli yük- selmesıni frenleyecektir. Toplu konut amaçlı arsa ANKARA (AA) - Malıye Bakanı tsmet Attila. çarpık yapılaşmaya karşı Arsa Ofisı Genel Müdürlüğü'nce konut amaçlı arsa üretiminin devam ettığini söyledi. Attila, 1995 yılı programı çerçevesinde süren çalışmalar sonücu, çe- şitli illerde üretılen 520 dekar alanın eylül ayı sonuna kadar satılacağını bildirdi. Attila. Arsa Ofisi'nce 1995 yılı programı çerçevesınde Di- yarbakır. Istanbul. Kocaelı, Ankara, Bursa, Afyon. Mani- sa ve Tekirdağ ıllerinde hazi- ran ve temmuz aylan içinde 117 milyar lira muhammen bedelle satışa çıkanlan top- lam 653 dekarlık alandan 625 dekannın 227.5 milyar liraya satıldığını belirtti. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Karartarak Aydınlatmak Reklamın. bir yönüyle "beyın yıkama" ya da koşullan- dırma, öbür ybnuyle de "tanttım" ve buna dayalı olarak "doğru seçım" aracı olduğu bilinir. Bu nedenle reklamla- rın gerçeğe yakınlığı büyuk önem taşır. Reklamların gerçeği yansıtmasını sağlayacak olan da kamu yönetimidır. İyi de hukumet edenler yanlış reklam yaparsa ne olur? Kamuoyu yanıltılır: yalana dayalı yanlış göruşler yaygınlaşır, giderek egemen olur. Türkiye, pek çok konuda olduğu gibi özelleştirme konusunda da bu siı- reci yaşıyor. TC Başbakanlık Özelleştirme idaresi Başkanlığı, Dün- ya Bankası'nın da parasal katkısıyla Türkiye'de çok yo- ğun bir "özelleştirme çok lyidır" kampanyası yürütüyor. Reklam, "KIT sıstemının bugün yaklaşık 100 trilyon lı- rayı bulan zarartarını bir kaynak olarak kabul edersek " var- sayımıyla, bilmem ne kadar konut, okul, hastane vb. ya- pılabileceğinı one suruyor ve "gelin özelleştirmeye sahip çıkalım, daha tytyaşayalım", "...Eğıtım vesağlıkhızmetle- ri için... kaynak aynlmasına destek olalım!" diyor ve eklı- yor: "özelleştirme: Turkiye'nın aydınlık geleceğine geçiş demektir." Bu sonuca götüren nedenler, adı geçen rek- lamda şu sozlerie sıralanıyor: "Verımsızlık, yönetım zaaf- lan, teknolojik genlik, aşın borçlanma..." Bunca yanıltıcı kavramın neresıni düzelteceksınız? Once, KlT'in süruklendığı yıkımın en başta gelen, bırin- cil nedeni "yönetim yetersızlığidır." KITyonetimleri, yıllar- dır "sıyasetçilerin çıkarlarının oyun alan" olarak kullanıl- maktadır. Sonra. ulkeyı olduğu gıbı KlT'ı de borç batağı- na surukleyenler özellikle 1980 sonrasının özelleştirmeci hukumetlendir. KİT finansmanını sağlayan Devlet Yatırım Bankası'nın bu ışlevinden uzaklaştırılması, hükümetler- den kaynaklanan "görevzarahan" ve hükümetlenn özel- leştirme amacıyla KlT'ı gudukleştirme çabalan aşın borç- lanmanın ana nedenlerıdir. Bu konuda ılginç bırörnek Sü- merbank'ın 1987'deyayımlanan birgenelgeyledevlet iha- lelerıne girmesınin hukumet tarafından engellenmesıdır (Özelleştirme surecınde özellikle Sumerbank'ın başına ge- lenler için Prof. Dr. Cengiz Erol'un (ODTÜ) TEKSIF Sen- dıkası Yayını olarak çıkan KIT'ler ve Özelleştirme Dosya- sı 1 adlı çalışmasına bakılabılır). Daha da önemlısı, eğıtım ve sağlığa bilinçli olarak ye- terli butçe kaynağı ayırmayan. bu temel kamu hizmetleri- nı giderek artan oranda "ozelleştıren" ve bu nedenle de toplumsal dokuyu yıkım noktasınagetirenlerdeyineözel- leştırmecilerden başkaları mıdır? Bir yönden eğıtım ve sağlık hızmetlerını yalnızca çok parası olanların yararlan- dığı bir duruma getırecek. giderek ozelleştireceksinız, öbur yönden de topluma dönüp ozelleştinneye destek verin de bu hizmetler daha iyi olsun dıyeceksınız. Ne denır? Önde gelen sanayıleşmış ülkeler başta olmak uzere tek- nolojı üretimıne öncelık veren hemen tüm ulkeler, bu işı buyuk ölçude kamu kesımı elıyle duzenliyor. Turkiye'nın benzer bir yaklaşımla teknolojik atılım yapmast için kimi KlT'e dayalı bir politika geliştırmesı gerekirken KİT'İ tek- nolojık gerılikle suçlamak, gerçek suçluları saklamaktan başka bir anlam taşımaz Özetle KlT'in gerilemesının gerçek suçluları yıllardır ül- keyı yönetenlerdır. Bu nedenle "özelleştirme" uzerıne rek- lamlarda soylediklerının, bir katılın oldurduğu kişinin ce- naze törenine çağrı yapmasından hiçbır farkı yoktur. Reklamın bir yanlışlığı daha var; soz konusu reklamla- rın TV biçiminde arka planda bellı belırsız bir Atatürk go- runtusü yer alıyor. Kamuoyunda gerçekten çok tartışma- lı olmasına ve yüz bınlerın yaşamını doğrudan etkilemesı- ne karşılık birçok boyutuyla yetennce irdelenmeyen özel- leştirmeyi Atatürk'e dayandırma yaklaşımı da yanlıştır. Ya- pılmak istenen, özelleştirme sonucu "ışlerini kaybetmek- te" ya da "ücretlenazaltılmakta" olan ışçılerın ve aıleleri- nın "Atatürk duşmanı" olmaları mıdır? Eğer Başbakanlık özelleştırmecileri, reklamda belırttıklen gıbı kendi got\ış- lerinin doğruluğuna çok guvenıyorlarsa bu "Atatürk tica- retı" ne oluyor? • • • GeçmişteTürkiye Işçi Partisi'nı simgeJeyen "Selam Tur- kiye'nın Aydınlık Geleceğine" sozlerini çalışanlann zara- rına bir uygulama ıçın kullanmanın çelişkısıne ne demeli? Geçen hafta Istanbul Sanayi Odası (İSO) her yıl yayımla- dığı "Tûrkıye'nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" araştırma- sı, 1994'te "özel kesımin uretimden satışlannda reel ola- rak yuzde 10.8 dolayında bırazalma", buna karşılık "ka- mu kesimının üretımden satışlannda da yüzde ıkilik bir ar- tış" olduğunu gosterıyor. Stok durumlan veri alınırsa bu durum, kamu kesiminde üretimin arttığını, buna karşılık özel kesımde üretım azahşı olduğunu kanrtlar. Kesılmeyı bekleyen kurbanlık koyunlar ömeği yıllardır özelleştirme beklemelerı, hukümetlerce yatırımlanna ızın verılmemesi, kredı olanaklannın daraltılması, yönetim ve çalışanlara ilişkin ağır sorunlan ve yıllardır bilinçle tekno- lojik yenılenmeden uzak tutulmalan bile, sanayi yapısın- da KlT'ı yok etmeye yetmiyor. Devletin özelleştirme ilanı- nı, KİT yalanlıyor. Asıl ılginç olan 1994'te "özel sermayenin üretımden ka- çışı sürecinın" artmasıdır. Gerçekten de 1992'de özel bü- yük sanayi kuruluşlannın "sanayi dışı" faaliyetlerınin ge- lırlerınin, yani esas olarak yüksek faiz ve rant gelirlerinin, toplam net vergı oncesı kârları içindeki payı yüzde 38.9, 1993'te de yuzde 40.7 dolayındaydı Faalıyet dışı gelirle- rin toplam içindeki payı 1994'te yüzde 54.6'ya yukselmış bulunuyor. Özetle, özel sermaye uretimden kaçıyor. Bılınçsız bir özelleştirme ile gidılecek yolun, uretimsiz- lik, ışsızlık, yoksulluk ve daha yüksek oranlı enflasyon ol- duğu çok açıktır. Uretimden kaçarak gelişme sağlanamaz, karartarak aydınlık yakalanamaz. Türkiye'nin 24 soat haber veren ilk ve tek radyo istasyonunda: "Herkes onu dinliyor" Hakan Çelik Her sabah dünyayı radyoya taşıyor Hur FM 92.5 trekansında "Bosıraia bugun* programında Hakan Çelik. Pazar hariç Ker sabah 08.00 - 09 30 saatteri arasındo gazeteterı, telefon bağlanlılan ve konuklanyla mıkrofon baştnda. • Doho çok gazete ve tıobere ulaşmak • Doha iyi Türkçe dinietnetı - Daho geniş muzifc yeipazesincie gezınmek - Doha çok dünya haberi duymok ve dünya gazeteierine uiasmak - Daha az zamandc, daba fazla oyrınîîyt yakolomok - Daha çok Söili demokrosi ve laik düzen /c^-jndc b ; r dünya görüşüre eve! d?yorsantz. Siz de HCr FM'e ve Hakan Çefflc'e Kukık Verin HurFl Bekientiierinizi btliyoruz uçokıyıol /^^irroc.ıcc" ^^'le^e^ - g ü j ^ i^târitçe 'cie v& cbıe"ı( iwbe •yı -ıjzık Sbnr-ıasırnftdo clesınde jeyler se-EN EX3&U FRE^ANS 92 5 HAKRLEIb H.rrr>«' Gcza^j? ve Hıtf FM ın vun ve dö^yo çopıuda" ı g&r s haber Hotta ıçfpjftergun 2d üaot bcvvnrafcabe' butfçoler ^yricalrofta icm gt' -^ s iadar yafSlt saa^e ^ ' baber ^ l (arfyD prograotı 'GundeiT,* "e- Z JiıariBS- <ad \9 "''• 2C r OlBM ^H ^ s ^ X xşs e «Vonomt dûoyasmdan «n1O2» höberier Ayrfto HIF FM <« AIUnba^^blHığfyls ^ j-. sooı 11.00 V» 15 OOde alım V» dovız hy**n. |TJ TR*NKİH0'FM ve TNT WoH*nde Evoress ısbMiğiyfe hofta ^İ gûnleKfe 08 00 - 08 JÖ 09 00- 0« 30• 10,00'dc aksam •ootoıinâ*•* 17«>. T8 3 O « t«00'cfeavrmdl, tnrfık butanlen Sızın setmiı, sizin rruzığıntz H u r F M 9 2 ^ : RAOYO - HOnTfFT RADYO PKODUCT1ON Ml YAY1N A ^ , £«™. - Buyükdeıe Cqd 1Î/A 8026 3 Si;Vıston&ot . ' Tel ?32 21 21-22 / 230 54 15 Fotı 2JO 48 09 Haber Fob. «51 99 «9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle