02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1995 PAZAR DÖRDÜNCÜ ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE NADİR NADİ'NİN KALEMİNDEN; Eğhim sonndarı ve gençlikALPAYKABACALI Demokrasılerde "dörduncu erk" sayılan basın, günümuzTurkıyesı'nde ne yazık kı bu nıtelığınden uzaklaşıp "ticaret metaı^na donu^uyor, gazetecı- lık, bırtakım kışısel çıkarlar içın kullanılıyor Baş- kabırdeyışle, *düzey"düşuyor, "zemin" alçalıyor Hep aynı verde bır kaya gıbı duran Nadir Nadi go- zûmuzde daha da yucelıyor Ne çeşitlı yonlerden gelen saldınlarne de zaman zaman gazetesındcn uzaklaşmasına >ol açan top- lumsal çalkantılar sarsabılmıştı ınancim Boylesı olay lar karşısında odun vermez tutumu, "çetin kişi- KğT, halk arasındakı "yel kayadan ne apanr" sozü- nû akla getınyordu Yazılannda da sı>asal olu^umlan. Aydınlan- rna'ya, bılıme, bağımsızlığa. demokrasıye ınancı- nm pnzmasından geçırerek yorumladı Akıl yolu, laiklik ilkesi _ _ _ Hedefımız çağdaş uygarlık düzeyıydı, "Türki- ye'nin temel davasuekonomik kalkmma davaa'ydı "Eğjtimdi. kultûrdü, tarımdı, topraktı. bütun öteki davalar temel ekonomik davanın bütununu meyda- na getiren parça davalar sa>üır"dı Dıyordu kı (19 Ekım 1965) "Konuvu bu biçimde ele alınca parca davalar üze- rindc işlerken bunlan bütünün, >ani temel davanın gerekli kıldığı metoda uy durmak zorunda olduğu- muz da kcndiliğinden ortaya çıkar. Eğer ekonomik kalkmırıami7in sabah akşam dua etmekle. arada bir Eyüp Sultan'a kurban adamakla gerçekleşeceğine inansa idik bı/ okullarda çocuklanmızuı sadece bu yolda eğitilmelerini ister, bunun dışında gençlere ve- rilecek her bilgivi luzumsuz bulurduk. (...) Bu duşün- ceye bağlanmadığımı/dan ve milletçe kalkınnıa da- vamızın ancak akıl yolu ile gerçekleşebileceğine inan- dtğımızdan otıirudiır kı butun toplumsal çahşmalar- da Ataturk'u izlemek /orunda ulduğumu/u soyle- yip dunıyoruz. L0tımde laiklik ılkesıne dort elle sa- nlacağız. oğretımde muspet bılim tnetodunu benim- seyeceğiz, kulturde duşunce ve kişi ozgurluğune say- gılı olacağız." üzey düşüyor, "zemin" alçalıyor. Hep aynı yerde bır kaya gıbı duran Nadır Nadı, gözümüzde daha da yüceliyor. Ne çeşıtli yönlerden gelen saldınlar ne de zaman zaman gazetesınden uzaklaşmasına yol açan toplumsal çalkantılar sarsabilmışti ınancını. . Böylesı olaylar karşısında ödün vermez tutumu, "çetın kışılığı", halk arasmdaki "yel kayadan ne apanr" sözünü akla getınyordu. Bu duşünce zıncın, onun eğıtım sorununa, genç- Irğın yetışmeMne verdığı onemı de v urgulamakta- dır Ona göre, Türkıye'nın kalkmma sorununu ço- zecek, ekonomik ve kulturel geleceğını sağlayacak olan. savaşımlara atılmış gençlıktı Genış bır kesımın. gençlik hareketlennı yenn dı- bıne batırmaya çalıştığı 1960'lar Türkıyesrnde Cumhunyet başyazan, gençlik hareketlennı des- teklıyor, bu hareketlen rayından çıkaraeak gınşım- lere dıkkatlen çekıyordu Eğıtım sorunu uzennde onemle duruyor, "eğitim ordusu" oğretmenlere yonelık baskılara ve kı> ım- lara karşı çıkıyordu O. geçınmek ıçın hem gazete- cılık, hem oğretmenlık yapan, ama sıya&al çevreler- le çıkar ılışkılenne gırmekten şıddetle kaçınan bır gazetecıler kuşağındandı Başka bır ışte çalışmaya gereksınımı yokken oğretmenlık mesleğmın önerru- nı ve ışlevını bıldığı. gençlığe yararlı olmak ıstedı- ğııçın, 1938^1'degazetecılığinyanı sıra Galatasa- ray Lısesf nde yurttaşlık bılgısı ve sosyolojı dersle- n ogretmenlığı de yapmıştı 'İnsan haklarT temelinde-. 27 Mayıs sonrasında, Atatürk'un olum y ıldonu- munde (10 Kasım 1960), "Genç kuşaklan bekleyen büyük görev, Vtaturk'ün eserini durmadan geüşdr- meye çahşmakar" dıye yazıyordu Ve yukanya ak- tardığımız goruşlennı butûnleyen açıklamalaryapı- yordu "Ataturk, çağdaş uygarnk düzeyini bize hedef di- ye göstcrmiştir. Bu de\imi v ankş antamamaya son de- rece dıkkat etmelidir. Çağdaş uvgarlık. bellı bir tek- nikk' uretim, savaş \e ulaştırma araçlan yapıp bun- lan kullanmak demek degfldir. Daha doğnısu bu sa> dıklanm çağdaş uy gartık amacından zi\ade onun belirtileridir. Bir başka uygarlık duzenine bağlı ka- larak da aynı sonuçları elde etmek mümkündür. (_.) u \tatiirk'ün işaret ettiği çağdaş uvgarlık, Baü dünyasınuı yüzyıllar boyunca işleyip geliştirdiği in- san haklan esasınadayanır. Milietolarakguçlü,mut- lu ve özgür yaşayabilmemiz, o haklan dimdik ayak- ta tutmamıza bâğlıdır. (...) Atatürk'un buy uk eseri- ni yetişen çocuklanmıza iyi anlatabildiğimiz nisbet- te millctimi/ yarın gerici idarelerin baskısına uğra- mak tehlikesinden kendini kurtaracaktır." Nadır Nadı, 27 Mayıs'tan sonragmşılen "okuma yazma seferbeıiiği*'nı kalemının olanca gucuyle, yûrekten dcteklıyordu 29 Ocak 1961 gunü, İstanbul smırları ıçınde ku- rulması kararlaştınlan 420 derslıkten ılkının açıla- cağı haben uzenne, şunlan yazıyordu -Milletçe kalkınıp bir an önce daha iyi hayat şart- Nadir Nadi, eğitime ve okumaya düşkünlüğünün yanı sıra sanata olan tutkusunu da hiçbir zaman yitirmedL (Fotoğraf: ARA GULER) larına kavuşmamızın bilgisiziiği yenmeye bağlı bu- lunduğu. bıze çok soy lenmiştir. Bu uğurda ilk onem- li hamleyi Atatürk'un ondertiğı altında Latin harf- lerini kabul ettiğimi/ 1928 yılında başarmıştık. (...) Baü olçuleriyle o\ uncbileceğımiz değerlenn buyük kısmu o devrimden sonra yetişmiştir. Kövlü vatan- daşo devrimden sonra çocuğunu okutmakta her ba- knndan yarar görmeye başlanııştır. Biryandan Hal- ke> leri'nin, bir yandan Köy Enstitüleri'nin yardımı ile bilgteizliğe karşı açılan savaş, yurdumuzdaki ka- ranlığı nerede ise sileyazdı. Aynı tempo ile sekiz on yıl koşabilsey dik şimdi amaca varmış, kultür bayra- ğnıı yerine dikmiş olacaktık. (_) -Şimdı butun diieğimiz, bu seferki olumlu ham- lenin artık hiç gevşemeden ve tökezlemeden surüp gitmesidir. (_) Herhalde ele akhğunız eğıtün davası- nı bir daha etimizden bıraknıamaya ant içmeliyiz." Köy Enstitüleri Cumhunyet başyazan, Koy Enstıtûlen'nın one- mıni pek çok kez vurguladı 17 Nısan 1962 'de şoy- le dıyordu "Dentokrasi parolası altında kendimizi kaldınp da daha ilk adımda demagoji bataklığına nıiatmasay- dık. şimdi bugün milletçe Koy Fnstituleri'nin yırmi ikinci kuruluş yıldönümünü kutlayacakük. Eğitim davamız çoktan çözulmüş olacakö. (...) Köy Enstitüleri fikri, öy le bir iki adamın kafasın- da rastgele yer eden bir buluş değildi. Dikkatle araş- ünlırsa. bunun belki Kurtuluş Savaşı gunlerine ka- dar uzanan bir tarihi oldugu gorulur. Milletteri ge- ri bırakan sebepler arasında bilgisizliğin payını azun- samay an ülkucu aydmlannuz, konu uzerine yıllar y> lı eğilmişler. koy lıiy ü kısa zamanda ışığa kavuştura- cak bir öğretmen ordusunun yine kısa zamanda na- sılyetiştirilebUeceği prnblemini çozmeye çalışmışlar- dı. O arada birtakım deneyler yapılniış, Koy Ensti- tüleri mtıessesesi böylece adım adım geliştiriunek suretiylc kurulmuştur. (...) Parti ay nmı gozetmeksizin tum çirkin politikacı- lar el ele verdiler. Guzelim eseri dört bir yandan ku- şatıp yaylun ateşuie aldılar. Koy delikanlılannuı şı- mardıgınu köy ahlakının bozuMuğunu, köve komü- nizmin srzdığını soylediier. Bu gidişle memleket ba- tacakdediler. Doğudan bataya yurdu gûrültûye boğ- dular.(_) İnsan düşünüyor da' 17 Nısan acaba bır rüya mı ıdı9 ' diyesi geüyor." Yaklaşık otuz üç yıl önce, zorunlu ıiköğretım sü- resının sekız yıla çıkanlması hazırhklannın başla- dığı yolundakı haber üzenne Nadır Nadı'nın yaz- dıklannı (5 Ocak 1963) aktaracağız aşağıya Sekız yıllık ılkoğretıme geçış sancılannın yaşandığı. okul ve öğretmen sorunlannm çözûmlenemedığı, okul yapımının adeta devletın gorevı olmaktan çıkanla- rak "hayır sahiplcrine" bırakıldığı günumuz Türkı- yesrnde. Nadır Nadı'nın uyanlanndakı gerçekçılik daha da belırgınleşmektedır "Hangi tesislerie, hangi teknik araçlarla, hangi öğretmen kadrosu ile ve ne kadar yılda başanlacak- tır bu iş? Turkiye'de beş yıllık ilköğretim mecburi- yeti sistemi Kurtuluş Savaşı başlannda, Birinci Bü- yük MiOet Medisf nce kabul edilmistir. O günden bu- güne kırk yilı aşkın bir zaman geçtiği halde bu sis- tem hâlâ uygulanamamaktadır. (...) Ço/mek zorun- da bulundugumuz eğitim davası, adım adım aşma- mız gereken buyük engelleriyle karşunızda durup dururken biz hepsini bir yana bırakıp bir hamlede en üst basamağa sıçramak istersek, sırtüstu yere du- şerek kolumuzu, bacağımızı kırmaktan korkanz. "Milli eğitim davası, en az milli savıınma kadar önemlidir. Gerçekleri olduğu gibi gorelim, metotla çahşahm ve hayale hiç kapümayahm. Şakayagelirya- nı voktur bu konunun." Cumhunyet başyazan, 17 Mart 1966 günu, Sıya- sal BılgılerFakultesı'nm "fakülteyedışandansızan birtakım gerici kuvvetlerin hazırlayıp kışkırttığı'' saldınya hedef olduğunu, oğrencılenn kendılennı savunmak durumunda kaldıklannı behrtmekte, ya- zısını şu cumlelerle bıtırmektedır "Bugün de aydınlık özfcmi içinde çırpınan toplu- mumu/u yaşadığunız alaca karanhktan kurtanna görevi, ulkucu Atatürk gençUğinin onıuzlanndadır. Gerçi bu gorevi başarmanuı kolay olmayacagım bi- liyoruz. Çunku Ataturk gençliği yânıız ışık bekleyen toplumu değU, o ışığı söndurmek uzere sakbran ka- ra kuvvetleri de ay dınlatmak durumundadır bugün. Fakatgençliğin bu görevi mutlaka basaracağnia ina- nıyoruz.'" MiDi Eğitim örgütû Laiklik karşıtlannın Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nda kadrolaşmalan 1965'lerde, AP ıktıdan donemınde başlamıştı Bugun kemıkleşıp kanıksanmış, adeta olağanlaş- mış bu olguyu Nadır Nadı, 30 Hazıran 1966 günlu başyazısında şoyle eleştınyordu "Bu bakanlık. neden saklamah, acınacak bir ha- le geuniştir. Her zaman sinsi sinsi mekanizmamn bünyesini kemiren birtakım devrim ve Ataturk düş- manı genciler nihayet su yuzûne çıkarak bir ahta- pot gibi bakanlığı sarmışlar, adım adım uyguladık- lan taktik sayesûıde kilit noktaları zaptetmişlerdir. Koskoca Milli Eğitinı orgütü,devrim düşmanlanmn baskısı altında inim inim inlemektedir. Bunlar san- sür deviine rahmet okutan bir kontrol sistemi ile okul müdürlerini, öğretmenleri etkilemeyeçahşmak- ta, genç kuşaklann devriın ilkelerine taban tabana zıt bır eğitim çemberine sokulması için çaba harca- maktadırlar." Cumhunyet başyazan, öğretmen kıyımına ilk karşı çıkanlardan bındır 22 Aralık 1967 günu şun- lan yazıyordu "Milli Eğitim Bakanüğı'na yön veren politik ikö- dar, devrim ükelennden hoşlanmamakta. bu ilkele- re bağhlıkta direnen öğretmenleri ayıklamak sure- tiylc otekılere gozdağı vermek. boylece kendi pasif eğitim shtcmıni tumden y ururluğe koy mak istemek- tedir. \nladığımız doğru ise savaş çetin olacak, bel- ki uzun sürecektir. Ama, bu nehri tersine akıtmak mümkün müdür?" Nadır Nadı, 12 Mart'ın en sıcak günlennde, haf- taJık Yenı Ortam dergısınde aynı konunun üzenne gıdıyordu(29 Kasım 1971) "Göstermelik demokrasiye özendiğimiz çeyrek yüzyıldır içimizde en çok eziyet çeken. hakarete uğ- rayan, dayak y iyen, hatta canına kastedilen \taturk- çü ve ilerici ögretmenlerimi/ olmuştur. Çıkar çevre- İerinin beslediği ve desteklediği geri kafalı yobazlar takımı onu düşman olarak karşısına almış. halka da öyk tanıtmanm çabası içinc girnıiştir. (...) Büyıık ço- ğunluğu ile ilerici öğretmen kitlesi bunca cefaya kar- şın hâlâ dimdik ayakta durmakta, ama her gün b\- raz daha yaralanmaktadır. "Ona karşı saygı ve ilgi görevimizi bu- an önce ye- rine getirmeye bakalım. Bunu yapmadığunız süre- ce yürüıiüğe konmasını beklediğimiz reformlardan olumlu bir sonuç ummakla yatnız kendimizi aldat- nuşoluruz." Ağır bunalımın yankısı 1968 Mayıs ve Hazıranf nda butün yükseköğre- tım kurumlannı saran boykot hareketlennı Nadır Nadı'nın nasıl değerlendırdığını görelım (18 Hazı- ran 1968) "Gününü gün etmekten başka bir şey düşünme- yen kimi statükoeu politika yazarianmız son ünrver- site olaylannı da kolay yanından, ışlerine geldiği gi- bi yorumlama hevesindeler: Boykot hareketi özen- tiymiş,zorbalıkmış. sokulann oyunuymuş. Fakulte- leri işgal etmekle oğrencüer suç işliyorlarmış, bir hu- kuk devietinde suçlular cezasız bırakılama/mış. (_.) Doğudan BaO'ya birçok ülkeyi sardığını gördüğü- müz büyük bir gençlik bunalımı bize de sıçramışsa bunun derine inen birtakım nedenleri olmak gere- cumhunyet başyazan. Köy Enstıtûlen'nın önemmı pek çok kez vurguladı. 17 Nısan 1962'de şöyle diyordu: "Demokrasi parolası altında kendimizi kaldınp da daha ilk adımda demagoji bataklığına fırlatmasaydık, şimdi bugün milletçe Köy Enstitüleri'nin yırmı ikinci kuruluş yıldönümünü kutlayacaktık. Eğitim davamız çoktan çözulmüş olacaktı. (...)" Idr. Bu nedenleri araşöracak yerde boykotçu genç- lere suç yüklemeye, damga vurmaya çalışmak han- gi derdimize deva olur. kime ne kazandınr? (_) Biz, universitelerimizdeki bunalımı milletçe için- de çırpındığunız ağır bunalımın bir yankısı olarak görûyonız. („.) UnKersitelerimizi hiçbir zaman bi- Km yayma vegerçeği araştırma y uvaları duzeyine u- laşûramamtşızdır. V uksekogrenimin amacı gençle- rimize yakhzh bir diploma olarak gosterilmek isten- miştir.(_) Çerçekten de bir zamanlar oyle olmuştur. Öyle olunca da akıkılığa veda edilmiş, nakilciiiğe dönülmüş \ e tıpkı demokrasimiz gibi üniversiteleri- miz de boşuna dönen göstermelik bir çarka benze- mek tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Bu ba- kundan son bunalımı biz bir bakıma ilerisi için u- mut verici bir beürti sayıyoruz." 19 Mayıs'ın ellıncı yıldönümünü kutlamaya ha- zırlandığımız günlerde, 16 Mayıs 1969'da, Cumhu- nyet başyazan sıyasal oluşumlardan söz ettıkten sonra gençliğin yalnız kaldığını vurguluvordu "YıDardır yerinde sayan Türkiyemizi çağdaş uy- garük yolunda layık olduğu hızlı kalkmma tempo- suna bir an önce kavıışturmak için onumuzde aşü- ması güç engeller, molozlar birikip > ığılnıışür. "Bunlan yenmek, yok etmek uğnına çaba harcar- ken Türkgençliği yapayalnı/ olduğunu, kendi gücün- den gayn Idmseye, kendi orgutünden gay n hiçbir ör- gute güvenemeyeceğini bihneUdir. 19 Mayıs'ın ellinci yılını kutlamaya hazırlandığı- mız bugünierde Turk gençliğine vol gdsterecek biri- cik önder gene tek başma Atatürk'tür.*1 Gençlik, kendısını sonuna kadar desteklemış olan Nadır Nadı'nın bu uyansını goz onüne alsaydı, bel- kı 12 Mart 1971 oncesındekı uzücü olaylar yaşan- mayacaktı Nadir Nadi'ye saygı 27 Mayıs'tar, 12 Mart'a kıtabına yazdığı önsoz- de "Nadir Nadi'nin yazüannın gelecekteki Türk si- yasal tarihi araşOncılanna ışık tutacağı" yargısına varan Hıfzı Veldet Velıdedeoğlu, onun sıyasal tah- mınlennde hiç yanılmadığına dıkkatı çekerek, "Keşke memleket bugünku acıklı duruma düşme- seydideoyanıhnışolsaydı'n der "Buna,vatanımse- ven hernamuslu Turk ay dını gibi, herhalde ve en baş- ta kendisi çok sevinirdL" Biz, şunu eklemek ıstıyoruz Er geç, Nadır Na- dı'nın gençlığe ınancında yanılmadığı anlaşılacak, o yıne haklı çıkacaktır' Bu ınançla. Cumhunyet başyazannı, ölumunun dörduncü yıldönumunde saygıyla anıyoruz TÜYAP 4. Kitap Fuan'nda kitaplanm imzalarken (18 Kasım 1984). Gazetemizin bahçesindeki eski, bina Nadir Nadi'nin aşöğı zorluklann belki de tek şahidi olarak yerini konıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle