Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 1995 PERŞEMBE
12 DIZI YAZI
Osmanlının Türk halkına ihaneti
TÜRK
HALKININ
YOK EDİLİŞ
BELGESİ
• Sevr Barış Antlaşması, 75 yıl
önce bugün, 10 Ağustos
1920'de, Paris yakınlarındaki
Sevres'de, Osmanlı Devleti ile
itilaf Devletleri arasında
imzalandı. Barış
görüşmelerinin ve
antlaşmalarının az çok
kapsamını, koşullarını
belirtecek olan ateşkes
anlaşmaları içinde en ağırı, 30
Ekim 1918'de Osmanlı Devleti
ile yapılan "Mondros Ateşkes
Anlaşması"ydı.
• "Mondros'un, bir ateşkes anlaşması değil, bağılsız koşulsuz teslim
belgesi" olduğunu söyleyen tarihçiler, "Sevr, Mondros'ta imzalanan
ölüm hükmünün infazını buyuran belgedir" derler. Sevr, bir ulusun
ülkesiyle birlikte yok edilmek istenişinin belgesidir.
DERLEYEN: MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Sevr Antlaşması'nın Osmanlı delegesi tarafından imzalanışı.
75 yıl önce bugün, 10 Ağustos
1920'de. salı günü saat 16 OO'da Parıs'in
yakınlanndaki Sevres'de. Osmanlı Dev-
leti ile İtilaf Devletleri arasında "Sevr
Barış Antlaşması" imzalanmıştı.
Filozof Rıza Tev fik Bey (Şûrayı Dev-
let Reisi). Âyandan Bağdatlı Hadi Paşa
(Maarif Nazın). ReşatHalis Bey (Bern
Elçisi)(l)Osmanlı Devleti adınaSevr'e
imzakoyanlardı. Anımsanacagıgıbı. Bi-
rinci Dünya Savaşı'ndan yengi ile çıkan
İtilaf Devletleri (Ingiltere. Fransa. İtal-
ya) savaşı başlatip sonra da "pes" diyen
Bulgaristan. Almanya. Avustury a-Maca-
ristan ve Osmanlı devletlerine. yaptıkla-
rının acısını kat kat çıkartacak olan, ön-
ce ateşkes anlaşmalanm, ardından barış
antlaşmalannı sırasıyla kabul ettinp im-
zalattırmışlardı.
60 milyon ınsanın silah altma alındığı.
ölenlerın sayısının 11 milyonu geçtiği.
yaralanan \e sakat kalanların 18 milyo-
na vardığı belirtılen Birinci Dünya Sava-
şı'nda. bu insansâl kaynak yitimi yanm-
da 14 mılyarhk bir savaş gıderi. 510 mil-
yara uzanan biryıkım masrafı (altın frank
olarak) da yeniklerin önüne konan fatu-
raydı.
Yenginlerin (galiplerin) bu faturayı ku-
ruşu kuruşuna ödeteceklen daha ateşkes
anİaşmalan sırasında açıkça ortaya kon-
muştu. Ilkın. 2 Ekim 1918'de Bulgaris-
tan ile. daha sonra 30 Ekim'de Osmanlı
Devleti ile ateşkes anlaşmaları imzalan-
mış. arkadan 3 Kasım'da, Avusturya. 4
Kasım'da da Almanya ateşkes ıstemin-
de bulunmuştu.
Bir teslim belgesi:
Mondros Anlaşması
Barış görüşmelerinin ve antlaşmaları-
nın az çok kapsamını, koşullarını belir-
tecek olan bu ateşkes anlaşmaları içinde
en ağırı, 30 Ekim 1918de Osmanlı Dev-
leti ile yapılan "Mondros Ateşkes An-
laşması"ydı. '
Bu yüzden tarihçiler, Mondros'u de-
ğerlendırirlerken. "Bu bir ateşkes an-
laşması değil, bağılsız koşulsuz teslim
belgesidir" derler. (2)
itilaf Devletlen. yeniklere ateşkes an-
laşmalarını imzalattıktan sonra. kesin ba-
rış için hemen hazırlığa geçtiler. Paris'te
1919yılınınOcakayındabaşlayangörüş-
meler sonunda sırayla 28 Haziran
1919'da Almanya'ya Versay (Versailles).
15 Eylül'de Avusturya'ya St. Germain.
aynı yılın 28 Kasımı'nda Bulgaristan'a
Nöyyi (Neuılly) Barış Antlaşmalannı
imzalattılar.
ölüm hükmünün
infazi: Sevr Antlaşması
Osmanlı Devleii'ne gelince iş uzun
sürdü; çünkü yıne koşulları en ağır ant-
laşma onun için hazırlanmıştı. 1920 yı-
lının 10 Ağustosu'nda imzalanan bu ant-
laşmaiçin yinetarihçiler. "Sevr, Mond-
ros'ta imzalanan ölüm hükmünün in-
fazını (yerıne getirılmesini) buyuran
belgedir" derler.
Gerçekten de Sevr, bir ulusun ülkesiy-
le birlikte yok edilmek istenişinin. hem
deoiMrsuzca yok edilmek ı<tenışnın bir
belgesidir. NevarkiOsmanlı Devleti'nce
kabul edılen Sevr, imzalanır imzalanmaz
Ankara'daki Büyük Millet Meclisi Hükü-
metı'nce. geçersiz sayılmış ve iki hafta
önce 72'ncı yılını kutladığımız 24 Tem-
muz 1923 tarihlı Lozan Barış Antlaş-
ması ile de tarihe gömülmüştü.
Gelın görün ki. imzalanışından 75 yıl
sora Sevr Antlaşması, 21. yüzyıl Türki-
yesi'nin gündemine oturtulmuştur. Kimi
dış kaynaklarla birlikte ülkemızde de.
"Sev r'in. Lozan'dan daha gerçekçi ol-
duğunu" ilerı sürenler. bu görüşlerini
yaşama geçırmek için büyük çaba ıçın-
dedirler. Ne \ ar ki taraftarlan arasına kat-
tıkları gençlerin ya da yakınlık duyanla-
nn arasında. Sevr payla^ım haritasını
görmemiş ya da alıcı gözüyle görüp in-
celememis, olanlar bulundugu gıbi,
Sevr'ın ne zaman imzalandığını. içerigi-
nı. hiç olmazsa en önemlı bir ıkı madde-
sıni söyleyemeyenlerındeoldugubırger-
çektır. Ayrıca kımilerı de Osmanlı yöne-
timıni Sevr'e göturen Mondros Ateşkes
Anlaşması'nı. Sevr'den 7 ay önce aynı
yönetimce kabul edılen Llusal Ant'ı
(Misak-ı Milli) bıliyor görünüyorlar; a-
ma bir ıkı soru yöneltilınce bu bilmenın
yalnızca adlarla sınırlı kaldığı ortaya çı-
kıveriyor.
Öte yanda. Se\ r'ı tüm boyutlany la or-
taya koymadan. öncesını ve sonrasınıde-
ğerlendırmeden Lozan'ın ruhuna da va-
tamayız. Oysa bugün Türkiye C'umhurı-
yeti'nınkuruluş belgesi olan Lozan'ıko-
ruyup kollama durumuyla karşı karşıya-
yız. lşte bunun için Sevr'i yenı baştan ele
alıp anımsamalıyız. bilgilenmeliyiz. ka-
nnca karannca da olsa bilgılendirmeli-
yiz. Bu düşünceden kaynaklanan bu kü-
çük çalışma bir derlemedır. Anlaşma
(mütareke) \e antlaşma (muahede) me-
tinlerinden alınanlar, belgelerden aktan-
lanlar. TBMM Tutanak dergisinden ya-
pılan alıntılar. derlemenin özünü oluştu-
rur. Şimdi Sevr'in öncesıne. 1918'ın
Ekim ayına gelelim
Wilson ilkeleri
, Birinci Dünya Savaşı'nın yenik dü-
ştfl Bağlaşık Devletleri'nin küçük üye-
si Bulgaristan, 2 Ekim tarihinde yaptı-
ğı ateşkes anlaşması ile yazgısını belır-
leme yoluna girer. ortalıktan çekılir.
Öteki üyeler, yani Almanya, Avustur-
ya ile Osmanlı Devleti de "barış" pe-
şinedüşerler. Sözüm onaadaletli bir ba-
rış y apabilmeleri için de dönemin Ame-
rıka Cumhurbaşkanı Woodrow T. Wil-
son'un on dört maddelık ünlü ılkeleri-
ne sığınırlar \e kendısıne başvururlar.
Yavaş yavaş dünyanın patronu olma
yoluna giren ABD'nin "barış havarisi"
kesılen Cumhurbaşkanı VVilson'un ilke-
leri. küçük devletlere olduğu kadarbü-
yüklere de. karşılıklı siyasi bağımsızlık
vetoprakbütünlüğügüvencesi verilme-
sini öngörüyordu. Ama nedense bu
maddeler Osmanlı De\ leti için hep tek
taraflı işliyordu. Örneğin 14. maddeye
göre Osmanlı devleti. yalnızca Türkle-
rin oturduğu yerlerde varlığını sürdüre-
bılecek. Türk toplumunun bin yıldır sa-
hip olduğu kimi yerler. Türklerın azın-
lıkta kalması gerekçesiyle Osmanlı
Devleti"nden koparılabilecekti.
Görünen odur ki Osmanlı ülkesi: bö-
lünecek. parçalanacak küçülecek, küçü-
lecekti... Dahası. sığındığı o toprak par-
çasında bile Osmanlı De\ leti'nn tam ba-
ğımsız. halkının özgür. kısacası onurlu
birülkeolmasınaizınvereceklermiydi?
Bu soruya nasıl bir yanıt verilebılece-
ğini araştırmak için 14 Ekim 1918'de
sadrazamlık(Başbakanlık)görevinege-
tirilen Ahmet İzzet Paşa'nın ve hükü-
metinin tutumuna kısaca bakalım.
18 Ocak 1919'da 'Dört Büyükler', Paris Barış Konferansı'nda. ( Soldan sağa ) ingiltere Başbakanı
Lloyd George, İtalya Başbakanı Vittorio Emmanuele Orlando, Fransa Başbakanı Georges Clemen-
cau ve ABD Başkanı Woodrow Wilson.
(1) Bazı kituplarda Bern 4ta$eıııiliteri
(2) Mufassal Osmanlı Tanhi. ht 1963
Cilr 6. i. 35X0
Yarın: Hamidiye Kruvazörü
SEVR, INGILIZLER VE SONRASI...
Türkiye'nin şahdamannı kesmekEDİPEMİLÖYMEN
"Sevr Antlaşması'nın tam anlamıyla uygula-
nabilmesi için Anadolu'nun tümü işgal edilme-
lidir. Ancak bunun için 27 tümen (405 bin kişi-
lik bir ordu) gerekir. Müttefikler bu kadar çok
asker sağlasa bile, antlaşmanın uygulanması ga-
ranti değildir. Bu nedenle müttefikler, Türki-
ye'nin yaşamsal önemdeki yerlerini örneğin
Trabzon, Bursa. Konya'yı ele geçirmeli. Bunun
içinse 27 tümen gerekmez."
Bunları söyleyen. İngiltere Başbakanı Lloyd Ge-
orge. Yer: ltalya'nın San Remo kentı. Tarih: 20 Ni-
san 1920. Toplantıya İngiltere. Fransa. İtalya, Japon-
ya ve Yunanistan temsilcilen katılıyor. Ele alınan
İconu, Sevr'in nasıl uygulanacagı.
Yunanistan Başbakanı Venizelos şöyle diyor:
'"İzmir'de 6 tümen var. Doğu Maktdonya'da 3.
Epir Bölgesi'nde 1 tümen savaşa hazırdır. Yuna-
nistan'da 4 tümen savaşa hızla hazırlanabilir.
Eğer Ermeni desteğini bir tarafa bırakacak olur-
sak. elimizdeki kuvvet yeterlidir. Müttefikler Is-
tanbul'u işgal eder ve Boğazlar'ı keserse Tiirk-
lerin İzmir ve başka yerlerden sağladıkları gelir
de kesilir. Türkiye bu durumda çok diremez.
Şahdamarı kesilir ve teslim olur."
Lloyd George ve Venizelos'un. Sevr'i uygulat-
mak için Yunanlıların Anadolu'ya nasıl sürülecek-
• îngiliz siyasetinin ana fikri. Sevr'in uygulanabilmesi için Yunan
ordularının Anadolu içlerine saldırtılması; Ermenilerden, hatta Kürtlerden
yararlanılmasıdır.
lerini tartıştıklan toplantının tutanaklan sayfalarsü-
rüyor. ingiltere Devlet Arşivi'nde Kurtuluş Sava-
şı'na ilişkin kamuya açık belgelerse binlerce sayfa.
Özetlemek dahi olanaksız. Ancak, bırkaç çarpıcı
örnek vermekle yetineceğiz.
Sevr'in uygulanabilmesi için Yunan ordularının
Anadolu içlerine saldırtılması. bu arada Ermeniler-
den ve hatta Kürtlerden de yararlanılmast. iki yıl bo-
yunca Îngiliz siyasetinin ana fikri. Fransızlann ya-
rım yamalak destek verdiğı. İtalyanlann çok kısa sü-
rede yan çizdiğı bu siyasete gözü kapalı inananlar
ise ingiltere ve Yunanistan hükümetleri. Bu sıyase-
tın çıkmazlığını fark edip bunu raporlarına ve yo-
rumlarına işîeyen İngılizler ise sıyasetciler değil.
askerler. özellikle de durumu yerinde, istanbul'da
gözleyenler...
Üstlerine aktardıklan raporlarda. ulusal dırenişin
gelişme sürecini yorumlayışlan. Sevr'in nasıl uygu-
lanamayacağını 1yı anladıklarını gösteriyor. Ancak.
İngiltere hükümetının. bu raporları adeta hıç önem-
semedığını de.. İşte birkaç çarpıcı örnek:
Sadrazam Damat Ferit Paşa, Anadolu direnişi-
ne katılanlann bir lısiesını 22 Nisan 1920'de Ingi-
lizlere verirve tutuklanmalarını ister. ListedeMus-
tafa Kemal ve Enver Paşa'dan başlayarak o sıra-
da Anadolu'da bulunan önde gelen ısimler vardır.
Lıste, Londra'da Dışışlerı Bakanlığı'na ulaştığında
altma düşülen not ılginç "Milliyetçi harekeföyle
bir boyuta ulaşmıştır ki alt düzeydeki bazı kişi-
ler kolayca tutuklansa bile bunun bir etkisi olnıa-
yacaktır."
Tflrklere ders vermek
Lloyd George. Se\r'ın onaylanması ve uygulan-
ması ıçın ısrarlı ve kararlı. Bunun en güzel örneğı.
7 temmuzda Spa Konferansı'nda. Türklere karşı ne
denli yoğun bir nefret beslediğinı belgeieyen ko-
nuşmadır: "Türk. Av rupa ve Âsya'da sürekli bir
sorun kaynağıdır. Sıkıntı ve lanettir. Türk. nere-
ye gitse orayı yıkıp bozan bir unsurdur. İngilte-
re ve Fransa, Türkiye'yi sürekli olarak kurtar-
dılar, yaşattılar. 1878'de Fransa'nın dayardımıv-
la İngiltere, Türkiye'yi parçalanmaktan kurtar-
dı. Av rupa de\ letleri, Türkleri parasal bakımdan
ayakta tuttu. Ama savaş çıkar çıkmaz Türkler.
onlara sürekli dostluk gösterenlerin yüzüne ka-
pıyı çarptılar. Türkler, savaşı iki yıl uzattılar. Ve
neredeysemüttefikleriyenilginineşiğinegetirdi-
ler. Türkler. iki yıl süreyle savaş masrafını ve yı-
kım riskini arttırdılar. Şimdi aman diliyorlar, a-
ma Türkler merhamete layık değildir. Türkler,
aslında. düşmanlarımız içinde en çok suçlu olan-
dır."
Lloyd George'un daha da uzayan konuşmasını
ardından Venizelos'tan da kısa bir alıntı gerek:
"Türkler hiçbir tartışmayı anlama/lar. Onla-
rın tek anladıkları. güç kullanımı ve askeri ye-
nilgidir."
Istanbul'da îngiliz Yüksek Komiserı Amıral de
Robeck.ingiltere Dışışleri Bakanı Lord Curzon'a
16 temmuzda gönderdiği uzun mesajın bir yerinde.
Başbakan Damat Ferit Paşa'nın yaptıkları son gö-
rüşmedeşöylededığini aktarır: "Hareket(Anado-
lu'daki direniş) geçen yıl bir blöftü. Küçük bir
kuvvetle bastırılabilirdi. Bu yapılmazsa ortaya
ciddi bir durum çıkacaktı. Kimse beni dinleme-
di. Tahmin ettiğim gibi ciddi bir durum oluştu.
Ama şimdi bile, eğer 'kıınanlılar Ankara'ya hat-
ta Sıvas'a yöneltilirse bu, onlar için ancak aske-
ri bir gezinti olacaktır. Ve hatta Erzurum'a va-
rana kadar herhangi bir sorunla karşılaşmaya-
caklardır."
Sürecek
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kanadeniz'de İnsan Mozaiği...
Turızm Bakanı İrfan Gürpınar'ın çağrısı üzerine, Ka-
radenız yaylalarını görmeye gidecektik. Öğretmen Bi-
nali Seferoğlu uğramıştı Cumhurıyet'e:
- Dağlan, yaylalan gezmeniz çok güzel! dedi. Az dur-
duktan sonra, halk kaynağından gelen şu dizeleri söy-
ledı:
"Bu dağlareze dağlar! Yargele geze dağlarI Bağ siz-
de bahçe sizde! Çiçeği meze dağlar..."
Yaylalara gıderken, ormanlarındaki o renk cümbüşü
yanında, o yöredekı ınsan mozaiğini gözlemeyı kuruyor-
dum kafamda. Bu yöre ınsanı ile ilgilı çok az şey biliyo-
njm. Ankara'da. eski Artvın Senatörü Recai Kocaman'ı
aradım. söyjeştim. Çoktandır görüşemıyorduk. Onu, ar-
•cadaşı Ali Özkazanç'ın ışyerınde bulup sordum:
- Recaı Bey, sızin doğum yerinız neresı?
- Baba memleketım Arhavı, Hopa'ya gelmeden ön-
cekı ılçe, Artvin'in kıyıdaki ilçesi, eşım Aynur'un mem-
leketı Hopa. Aynur benım annemin amcasının kızıdır.
Ben Hopa ile Arhavi'yi eşıt memleketim sayarım.
- Recai Bey, Karadenız'de nerede Laz var, sız bilirsi-
niz. Lazlar, nerede başlar, nerede biter?
- Lazca, Megelcenin bozuk bir lehçesıdır. Kafkas-
ya'da Megel diye bir kavim var ya. Çok az Türkçe, çok
az Gürcüce sözcükler araya karışır. Daha çok Megelce!
Ben senatörken (1973-1979 arasında) bir Senato araş-
tırması için Iskenderun'a Demır-Çelık'e gitmiştik, orada
benım yakınım olan Nurollar var, Nurettin oranın patro-
nu. Nurettin, Giri adında bir Megel tanıştırdı. Sapsarı
uzun boylu, Rusya'dan gelmış, makinelerın montajında
çalışmak üzeregelmiş birmühendıs. Megelmış bu. Be-
nim Lazcam çok zayıf olduğu halde, yüzde 75 anlaştık.
Türkçe hiç bilmiyor. Ben de Rusça bılmiyorum. Yani bi-
zım orada konuşulan dıl bozuk bir Megelcedir.
- Lazlar, Sinop'tan mı Samsun'dan mı, nereden baş-
lıyor?
- Hayır, bütün Doğu Karadenız'e Laz derler, yanlıştır
bu. Bu Lazcayı konuşanlara eğer Laz diyorsak, Çayeli
ile Pazararası karadan gıttığıne göre, orada Kemer Bur-
nu vardır, oradan başlar. Çay fabrıkası var orada. Rus
sınırına dek gıder, Borçka ılçesinde de bırkaç köyü kap-
sar. Dar bir alandır, hepsi bu kadardır, Lazca konuşan-
ları. Ben de onların ıçındeyım. Kökenimızın ne olduğu-
nu bilmem. araştırmam da. Ama, derler kı, o Megeller-
le Gürcülerle, Yavuz Sultan Selim'in askerlerınin bir
araya gelmesınden doğan bir ırk. (bir mozaık) (Recai
Bey'e: "Ne mozaiği ulan?" demedım!) Bızim Lazcamı-
zın yazısı da yoktur, edebiyatı yoktur, sadece birtakım
tekerleme bıçimınde destanlar, şıirler olabılir...
- Lazca konuşan yerler nereler?
- Lazca bilen çok kısa bir alandır. Rıze'de Pazar, Ar-
deşen, Fındıklı; Artvın'de hopa, bir parça da Borçka,
Lazca konuşanlar buncağızdır. (Ali Özkazanç soze ka-
rışıyor, "Kemal Paşa" dıyor.) Kemal Paşa, Hopa'nındır,
obucaktır. Yani, Lazca konuşanlar, budenlıdarbıralan-
da. Ama, siz Ankara'da oturursunuz, Samsunluya, Gı-
resunluya, Orduluya Laz dersınız!
Onlar da Lazlığı kabul ederier. Çünka Lazlığın kotu bir
yani yoktur. Bir küçük Lazlık öyküsü: Türkiye'de halka
özgürlük, malka özgürluk dalgası var ya, bunların tem-
silcileri Avrupa'nın bir kentinde toplanmışlar. Kendi et-
nik kökenlerınin özgürlüğu davasını tartışıyorlar. Lazlar-
dan da bırtemsılci almışlar, Laz diye. Görüşmelerin gev-
şediği bir an, heretnik grubun temilcisıne: "Ulusal mar-
şını söyle!" demişler. Bızım Laz'a sıra gelmış, yahu Laz
diye bir ırk yok kı, ulusal marşı hıç yok. Ne yapsın? is-
tıklal Marşı'nı, deyişinde Lazlık özelliği vererek söylemiş:
"Korkma sönmez ha bu şafaklarda yüzen al sancak
uy!"
Yani, sana Lazlığın özellığıni anlatabıldım mı bilmem.
Bir özelliği var, ama Türkten ayrı, kopma gibı, bir et-
nik grup olduğu iddiasında değil. Ama, bir özelliği ola-
cak, Istiklal Marşı'nı kendi türküsünün melodisiyle söy-
leyecek. (Lazlara, bir de "Kurdun denız görmuşudür!"
derler. Kürtlerın de istiklal Marşı'nı kendi melodileriyle
söylemeleri ılginç olurdu!) Karadeniz'de çok dar bir alan-
dadırlar ama, Türkıye'nın her yanında Laza rastlanır.
- Gürcü kökenlı olanlar da var...
- Artvin'de Gürcü kökenli. Müslüman Gürcüler, bun-
lar da çok sağlam Türktürler. Çok da fazla vardır. Örne-
ğin, bılmediğın Müslüman Gürcü kökenlileri söyleye-
yim: Hasan Fehmi Güneş, Batum kökenlidir; geçen
dönem SHP Artvin Mılletvekilı Ayhan Arifağaoğlu, Feh-
mi Alpaslan, Orman Bakanı Hasan Ekinci, ayrıca Düz-
ce'ye yerleşenlerden Nazmi Çiloğlu. o da şimdi
DYP'de. O da Müslüman Gürcülerdendır. Çok rahat
uyum sağlamışlardır. Türkıye'nın bir öğesıdırler. Bizim
Lazlar gibidirler. kesinlikle aynlık gayrılık ıddıalan yok-
tur. Etnık aynlık filan, hiçbir ıddiaları yoktur.
- Biz, Çamlıhemşın 'e de gittik!
- Bakın, Çayeli'nin arkasındakı üç köy, sırayla doğu-
ya doğru gıdiyoruz. En batıda Çayeli, Rize'den sonra-
ki. sonra Pazar, sonra Ardeşen, Fındıklı, Arhavı'ye geç,
sonra Hopa. Obürsaydıklarım Fındıklı, Ardeşen. Pazar.
Çayeli, bunların yukarı dağ köylerinde yaşayanlara biz
Hemşinlideriz. Bunlar, Lazca bılmez. Örneğin (zzet Ak-
çal, bizım rahmetli Turgırt Altınkaya, Mesut Yılmaz,
Hasan Tez, yeğeni Ibrahim Tez, Murat Karayalçın on-
lar da Hemşınlilerdendir. Onlarda muthış birtecım (tica-
ret) yeteneği vardır. Otelcılik, fırıncılık, pastacılık onların
tekelindedır. Başka tecımsel ışleri de vardır. Tıpkı, Müs-
lüman Gurcülerde, Lazlarda olduğu gibı, etnik köken ıd-
diaları yoktur.
- Hasan Çelebı nereli?
- Hasan Çelebi, Borçka'nın Lazındandır, güzel Lazca
bilır.
• • •
SSK Yönetim Kurulu bugün toplanarak Etlık Doğume-
vi Başsağını (Başhekimi) Doç. Dr. Bilal Sert ile ilgilı ka-
rar verecek. Yönetim Kurulu uyeleri şöyle: Kemal Kılıç-
daroğlu (Başkan). Kubilay Atasayar, Etem Ezgü, En-
ver Toçoğlu, Halil Tunç, Yücel Artantaş, Yusuf Hatay
Önen.
Bakalım, adam kıyma makinesi işleyecek mi?
BULMACA SEDAT YAŞAYAS
1 2 3 4 5 6
SOLDAN SA-
ĞA:
1/ŞeyhGalip'ın.
dıvan edebıyatı-
nın ba^yapıtlann-
dan bin olarak
kabul edilen unlu
mesne\ısl. 2/ Bir
limanın gemi ka-
labahğı içindekı
durumu. 3/ lspan-
volların sevinç
unlemi . Habeş
soyluhU. 4/ Turk
muzığmın en bü-
yük bebtecılerın-
den bin. . Içine
sulu ^eyler konulan kap. 5/ Zır-
kon> um elcmentinin sımgesı
Tev fik Fikret*in. çocuklar için
yazılmiıj şıırlerıni ıçeren yapı-
tı. 6/ "Siyah zülfîın — yuzu-
ne - Döken dilber kiminsın
sen'" (Karacaoğlan). . Süs ıçın
yapılmışgıvsi kıvnmı. 7/Ame-
rıkaarmudu da denılen bir
meyve 8/ Su Yuvarlak \e
bombelı bir şapka 9/ Karşılık
beklenılmeden yapılan yar-
dım.. Bir nota.
YLKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Kimi azgtn hayvanların dudaklanna ya da burnuna ge-
çırilen demır halka. 2/Antmetıkte bir kınvetın derecesinı
veren sayı... Inceleme yazısı. 3/ Bırmaçınsayısal sonucu...
Severek yapılan oyalavıcı uğraş. 4/ Inleme. 5/ Vücutta bı-
nken azotlu madde... fsımler. 6/"" — Kaldım. susuz kal-
dım Terk etmedı sevdan benf" (Ahmed Arıfı... Türki-
ye'nin plaka ışaretı.. Hile. 7/ Karayollarının kenannda. y-
ol düzeyınden aşağıda kalan bölüm. 8/ Soy lu... Kat kat ça-
kıl ve kumdan oluşmuş yer kıvnmı. 9/ Akıl... Llvi Cemal
Erkin'in. oda müzigı için bestelenmiş bir yapıtı.