14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 1995 PAZAR HABERLER YDH'nin tanıtım standı • İstanbul Haber Senisi - Yeni Demokrası Hareketi (YDH). dün Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda, YDH tüzûk ve prograrrunı tanjtmak amacıyla "tanıtım standı çalışması" başlattı. YDH Bakırköy yönetimince düzenlenen çalışmada, "Kürt sorunu. ekonomi, din-devlet ve laiklik. gençlik" masalan ile yüz yüze konuşma \e tartışma imkânı sağlayan standlar kuruldu. Islam Ülkeleri Kadın Konferansı • ANKARA(AMCA)- Pakistan Meclisi, 1-3 ağustos tarihleri arasında düzenleyeceği Islam Ülkelen Kadın Parlamenterleri Konferansı ile 37 Islam ülkesinin kadın parlamenterlerinı bir araya getirecek. Konferans Pakistan'ın başkenti Islamabad'da düzenlenecek. Konferansın ana gündeminde "Parlamento ve toplumda kadının rolü" konusunda ülkelerin yapacağı sunuşlar değerlendirilecek. Konferansa Türkiye'den kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Aysel Baykal, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Imren Aykut ve DYP Tekırdağ Milletvekili Fethiye Özver katılacak. Göder yine Kilis'te • KİLİS (Cumhuriyet) - "Seçim rüşveti"nin ardından hemen il yapılan. 4 Haziran yerel seçimlerinin flaş kenti Kilis. önümûzdeki günlerde yine seçim heyecam yaşayacak. 6 ağustos pazar günü. Kilis'in il yapılmasının ardından ilçe yapılan eski beldelerden Musabeyli, Elbeyli ve Polateli'nde belediye başkanlığı ve meclis üveliği seçimleri gerçekleştirilecek. Cevahir tıakkında suç duyupusu • İstanbul Haber Servisi - İstanbul Adliyesi'ne çarşaflı giysileriyle gelen Hatice Aksoy, Nurulay Sayik ve Reyhan Birinci adlı yurttaşlar. işadamı Ibrahim Cevahir hakkında. kızı Aysun"u hastanede tedavi olmaya zorladığı iddiası. Balıklı Rum Hastanesi Anatolia Bölümii Başkanı Mansur Beyazyürek ve Dr. Mehmet Yıldız ve Dr. Hakan Atalay hakkında da sağlıklı bir insanı sahte bir isimle kabul ederek. "paranoid" teşhisi koyduklan ve ağır ilaçlar almaya zorladıklan iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ibrahim Cevahir. geçtigimiz günlerde kızı Aysun Cevahir'in Haldun Çetin isimli şeyhin yönetimindeki bir tarikat tarafindan kandınldığını öne sürerek. savcılığa başvuracağını söylemişti. DP büyük kongresi • ANKARA(AA)- Demokrat Pani (DP) 7. Olağan Büyük Kongresi, Altınpark Anfa Konferans Salonu'nda toplandı. Kongreye, yanında eşi Ümran Menderes ve sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit ile birlikte gelen DP Başkanı Aydın Menderes. yaptığı konuşmada. "Karanlığı bir elmas gibi bölecek ve ülkeyi aydınlatacak bir şafak vaktidir bugün" dedi. Genel Başkanlık seçimine tek aday olarak giren Menderes, oylamaya katılan 334 delegeden. 328'inin oyunu aldı. Oylamada 6 delegenin oyu geçersiz sayıldı. Cumhucbaşkanı Süleyman Demirel, Aydın Menderes"e bir kutlama mesajı gönderdi. Agıklama ve duzeltme Sosyalist Iktidar Partisi Genel Baskan Yardımcısı Kemal Okuyan, gazetemize gönderdiği açıklamada, 28 temmuz tarihli gazetemizde yer alan 'Parti kapatmalar forumu' başlıklı kısa haberde. t'oruma SİP adma katılacağı belirtilen Latif Epözdemır'ın partileriyle bir ilişkisi olmağını belirtti. Aynca, 'Sosyalistler Tartışıyor' dizimizde StP Genel Başkanı Aydemir Güler'in TSlP Başkanı olarak geçtiği için yanlışlığın düzeltilmesini istedi. Düzeltirözürdileriz. Cenan Bıçakçı, 1962-1968 döneminden sonra sosyalistlerin birbiriyle mücadele ettiğini söylüyor: Sosyalistler hatta unuttu F eshedilen Sosyalist Derim Partisi yöneticileri arasında y- er alan Cenan Bıçakçı'yla yaptığımız söyleşinin ikinci bolümündeki soru ve cevaplar söyle: - Sosyalistler yiizleriııi 2000'li >ıllara çe- virdiklerinde neler görüyorlar? 2000'li yü- ların sosyalizmi, sınanmış sorunlanndan annacak mı? BIÇAKÇI - Bütün dünyada halklar na- sıl yaşıyor, nasıl davranıyor ve nasıl karşı çıkıyorsa öyle olacak. Ama eğer globalleş- meye karşı emekçilerin enternasyonalizmi oluşabilirse bugünden, şöyle olabilir diye bir şeyler yürütebiliriz. Ama ülke ülke so- rarsanız, daha akılcı yanıt verebilirim. Çün- kii yeni sömürü biçimleri nasıl uygulana- caktır gibi. yeni sömürü biçimleri emekçi çevrelen tarafindan nasıl algılanacaktırda çok önemli. O nedenle vereceğim yanıt, bir kehanetten öteye geçemez. Yalnız ge- nel hatlanyla. doğası gereği ölnıek zorun- da olan bir şeye karşı bir seçenek çıkacak. Uygulaması çöken sosyalist etiketli ülke- lerde. eskiye dönüş gerçekleştiğinde, doğal olarak yanlışlardan annma yoluna gidile- cektir. Sosyalizme ilk kez geçecek ülkeler- de ise bu yanlışlann daha az yaşanacağını sanıyorum. - Dünyada milliyetçilik hareketleri snuf hareketlerinin önüne geçti. En azından bu- güniin pratiği bunu gösteriyor, şimdilik. !Vlilli\etçililc sınıf mücadeiesini bir anlam- da sekteye mi uğratıyor? BIÇAKÇI - Kapitalizmin ömrünü uzat- mak için geçici bir çözüm olarak sosyalist mücadelenin önünü kesmek üzere konul- muş bir şey. Yalnız, bunun sürecinin çok uzun olabileceği düşüncesini taşımıyonım. tnsanlann. doğası gereği materyalist ol- mak zorunda olduğuna inanıyorum. Ve o doğadan hareketle insanlann günün birin- de Wbirlerini niye boğazladığinın mantı- ğını bulamamasının sıkıntısını çekeceğine inanıyorum. Bu nedenle sömürüyü sürdü- rürken bütün dünyada sömürü düzenine egemen olan patron devletlerin. -başta Amerika- sömürü yaptığı dönemlerde ve o sömürüyü sürdürdügü coğrafi bölgelerde böyle şeyleri izlemesi mümkün olmaya- cak. Ama başka çareleri yok. Onun karşı- sında da emekçi kesimler. gerçekten halk- tan yana olan kesimler. o çaresizlik yaşa- yan sömürücü güçlerin bundan dolayı ken- dilerine ekmek vermediklenni görecektir. Dünyada 1917'lerle ortaya çıkan bir dü- zen, insanın kendini ifade etme özgürlüğü- nü her alanda verebilseydi, bugün çökü- şüyle birlikte sömürücü güçlere böyle bir fırsat vermeyecekti, zaten çökmeyecekti de. O zemin onun tarafindan hazıriandı ne yazık ki. Ve ne yazık ki. gelişmemiş ülke- ler için Sovyetler Birliği ve benzeri ülke- lerdeki uygulama. hayattayken de sıkınti- lar yaşattı. ölümüyle de büyük sıkıntılar yaşatıyor. - Sizce Sovyetler Birliğfnde ve özellikle Yugoslavya'da milliyetçilik temeli üzerinde yoğunlaşan parçalanmışlığın, sosyalizmin çağdaş sorunlany la ilintisini kurmak müm- kün mü? BIÇAKÇI - Sosyalizm. insanın ekono- mik yaşantısı dışında birtakım özellikler ve özgürlükler sunan bir düzen, baskıyı ke- sinkes reddeden bir düzen. Tabii şimdiye kadar ekonomik bir şeyler sağlandığı za- man her şey halledilir diye düşünülüyordu. Ekonomik büyümeyle ifade ediliyordu sos- yalizm. Ben bir ara Sovyetler Birliği'ne gitmiştim. Bakü'de birisi durdurup bana "Siz Türk" dedi. evet dedinı. "Sizde Müs- lümanlık var", evet var. "Ne kadar" dedi. ben tabii egemen güçlerden öğrendiğim gi- bi "Yüzde 9O'larda"dedim. "Hayır hayır her günne kadar var" diye sordu. Anladım ki, her gün kaç vakit namaz kılınıyor diye soruyor. Beş defa dedim. "Bizde iki defa" dedi. "bir sabah bir akşam". Bizde açlık var. işsizlik \arsizde>ok filandedim. "Bu mu o mu olsun" dedim. her ikisi olsun di- ye bir ters cevap verdi. 1978'di sanıyorum. 1917'den, 1978'e yıllar geçmiş, insanlar bîrilerini çevirip gîzli gizli eğer bunu soru- yorlarsa orada bir şey patlayacaktı. Orada bir şeyi patlatacak şey aslında sosyalizm ol- mayan bir şey. İnsanlann yapısı değişme- Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği SOSYALİSTLER TARTIŞIYOR EMİNEALGAN • 1910'lardan bugünlere 85 yıl geçmiş. Türkiye'de bu süre içinde ne yazık ki sadece altı yıl gerçekten sosyalizme uygun düşebilecek bir çaba sarfedilmiş; 1962'den 1968'e kadar. Bu rakamm halkı suçlayan birtakım insanlar için çarpıcı olması lazım. Bu altı yılda ilk kez Türkiye'de halka dönük, halkı ciddiye alan bir çalışma yapıldı. 17 leri harekete geçirebilir ve devrim yapabilir" diyor... BIÇAKÇI - Doğu'Perin- çek"in bu tersliklerine bayı- lıyorum. Halkla birlikte ol- mak. üretici birolaydır. Ya- ni, halk bizatihi üretici bir şeydir. 1962'lerden 68"lere kadar halk. sosyalizme hiç değilse yüzde 4'lere varan bir oranda oy verdi. Ama bugün düşe düşe binde 2'yi gösterdi. Doğu Perinçek'in partisi ne yazık ki (bundan her sosyal istin üzülmesi ge- rekir) binde 2'lere varan bir dikçe inançlan değişmez. Kemalizm de bu- nu uyguladı. Hakikaten bu ülkedecamiler askeri depo yapıldı, bu ülkede şalvargiyen insanlann şalvarlan bıçaklarla yırtıldı ve zannedildi ki birtakım yasalarla her şey halledilecek. Sovyetler Birliği Türkiye'nin Kemaliz- mi gibiydi. Aynı cumhuriyet sonrası Kema- listyapılanma gibi tepeden inme. buyruk- çu. yasalara davalı birtakım şeylerle insa- nın yapısının değiştirilemediğini düşünme- den yaptınmlar uyguluyorlardı. Şimdi bu uygulama, görüyoruz ki birtakım patlama- lara neden oldu. Ne güzel ki insan bu. Doğ- rusunu isterseniz böyle bir aşamadan geç- miş Sovyetler Birliği'nde. insanlann şim- di kuzu kuzu kalmalan \eotepkiyi birpo- tansiyel olaralc bile yaşamamalan beni üzerdi. Aslına bakarsanız, ben bu tepkinin olumlu yöne çe\TİImesiyle gelecek günle- rin aydınlanacağına inanıyorum. Bir de o tepki olmasaydı ne yapardık diye düşünü- yorum. Tabii biryandan da insanlann bir- birlerini boğazlamasına içim yanıyor. - Türkiye'de bugiine kadar sosyalist ha- reketlerin yanlışlan neler oldu size göre? oy aldı. Halkla beraberolmak, üretmek de- mek. Üremiyor. Öyleyse bir yanlışlık \ar. O yanlışlıgı ben kesinkes iki şeve bağlıyo- rum. Birincisi. halkın kendi düzeni olması ge- reken ^osyalizmi halktan kıskanmaktır. Öteden beri sosyalist olmak. devrimci ol- mak süper insan işidir. Yani öyle sıradan in- san işi. baldınçıplak işi değildir. Aslında düzen. baldırıçıplaklann mücadele verece- ği bir düzendir. Ama elitlenn düzeni ola- rak. süper insan düzeni olarak gösterilmiş- tir. Ve bu. dünyada sosyalizmin daha doğ- madan ölmesine neden olan. iflahını kesen bir örgüt biçimini yaratmıştır. Merkeziyetçi bir örgüt biçimi. bir öncü- ler teorisini yaratmıştır. O öncüler teorisi halkı dışlamaktır. Kadın hamamından ka- dınlan kovup erkekleri içeri almak gibi bir dışlamadırbu. \ani, biz sosyalistler olarak halk cumhuriyetlerini yıllarca yadırgadık. küçûmsedik. Ama küçümseyen sosyalist- ler. sosyalist partilerin vönetimine. hatta sosyalist düzenin özlemlerine bile emekçi halkı yaklaştırmadılar. Bu. Kemalist örgüt biçimiyle Leninist • Dünyada 1917'lerle ortaya çıkan bir düzen, insanın kendini ifade etme özgürlüğünü her alanda verebilseydi, sömürücü güçlere fırsat vermeyecekti, zaten çökmeyecekti de. Gelişmemiş ülkeler için ve ne yazık ki, Sovyetler Birliği ve benzeri ülkelerdeki uygulama, hayattayken de sıkıntılar yaşattı, ölümüyle de büyük sıkıntılar yaşatıyor. BIÇAKÇI -Türkiye'de örgütlü sosyalist hareket 1910"lardabaşladı veyanlışbaşla- dı. Ama yanlışıyla doğrusuyla hepimiz o- nun mirasçısıyız. 1910'lardan bugünlere 85 yıl geçmiş. Bu süre içinde ne yazık ki sadece altı yıl gerçekten sosyalizme uygun düşebilecek bir çaba sarfedilmiş; 1962'den 1968'e kadar. Bu rakamın halkı suçlayan birtakım insanlar için çarpıcı olması lazım. Bu altı yılda ilk kez Türkiye'de halka dö- nük. halkı ciddiye alan bir çalışma yapıldı. 68'den bugüne kadar sosyalistler halkı unu- tup birbirleriyle mücadele etmekteler. - Doğu Perinçek, bunun tanı tersini söy- lüyor. 'İşçi Partisi halka dayanan. emeği özgürleştiren bir sosyalizmi inşa teorisi. programı ve siyasetleri üretti. Bu yüzden ancak İşçi Partisi. öncü parti olarak kitle- örgüt biçîminin benzerliğini getirir. tkisi de halkı dışlar. ikisi de yönetimi kendisine yararlı olabileceği. yararlı olması gereken insanlar topluluğunu dışlar ve ikisi de bur- nundan kıl aldırmaz biçimde her şeyi bilen insanlar kadrosuna dayanır. Aydın uğraşısı haline gelen ve özellikle onun tekelinde kalan sosyalist mücadele içinde kendineözgühiçbir şey yokturTür- kiye için: Aybar'dan başka bir şey yoktur. Şu sıralarda ölümüyle birlikte gündeme geldiği için Aybar'ın tartışılmasıyla birlik- te ele alınması gerektiğine inanıyorum. Türkiye'de sosyalizmin neden giderek ge- rileyen bir mücadele biçimi olduğunu dü- şünen insanlann yapması gereken şeydir. Benim içim rahat. Benim içim. rahatsızlık- lar içinde rahat. Ben neden gelişmedigini biliyorum. Kendi sahibiyle verilmeyen bir mücadelenin başanlı olması mümkün de- ğildir. Eğer sosyalizm. işçilerin ve emek- çilerin düzeniyse. üretenlerin düzeniyse onlar o mücadeleyi vereceklerdir. Bütün sıkıntılar budur, bu ıse bir örgüt biçimini gerektirir. Öyle bir örgüt biçimi seçeceksiniz ki, is- terseniz 15 kişi olun, o 15 kişi içerisinde 15'inin birden. mümkün olan her yerde doğrudan demokrasiyi uvgulayabileceği bir örgüt modelini seçmek lazım. Yanlış anlaşılmasın. 15 değil. 15 milyon. 30 mil- yon kişi de olsa aynı demokrasi uygulana- bilir. Biz sosyalistler olarak en fazla dina- mizme sahip olan bir sınıfa dayanmak is- tiyoruz. Ama bir avuç elit yöneticinin he- gamonyası altında bulunan bir partinin ko- yacağı eylemde. merkezi bir örgüt yapısı- nın sonucu olarak. en dinamik sınıf olan iş- çilerin ve emekçilerin eylemlerde bile ken- di dinamizmini aktarması mümkün değil- dir. Bir şeyde söz ve karar sahibi olan ada- mın yapacağı iş sağlam yürür, amaçlı yü- rür. Türkiye'de insanlann katılımını sağla- yacak veni örgüt biçimleri bulmadıkça sos- yalizmin bir şey kazanması bence mümkün görünmüyor. Ancak belki sosyalizm adına devlet ele geçirilebilir. Bu sosyalizm değil. Herkes. devrimi devleti ele geçirmek diye tanımlıyor. Devrim. devlet ele geçirildikten sonra yapılacak işlerdir. Üretim ilişkileri- nin değişmesidir ve bu üretim ilişkilerinin değişmesinden yeni şeyler üreterek insanı değiştirmektir. - Sizce nasıl bir strateji izlenmeli Türki- ye'de? BIÇAKÇI- Önce. sosyalizmi bir akade- mik ugraş gibi görmekten uzaklaşmayı ba- şarmak gerek. Türkiye'de. devrim strateji- sini tartışmaktan önce yapmamız gereken işler var. Strateji, güçler dengesinin hesa- bıylabaşlar. Isterniceliğiyle, isterniteliğiy- le olsun. aradığımız güç emekçilerdedir. Onlar işçilerdir. yoksul köylülerdir. Onlar küçük esnaf ve zanaatkârlardır. Kamu ça- lışanlandır. İşsiz emekçilerdır. emekliler- dir. Emekçiler. çalışabilir nüfusumuzun yüzde 90"ını oluştururlar. Onlar olmadan Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün Türk'e kırdınl- ması önlenemez. Onlar olmadan Alevi kı- yımları durdurulamaz. Onlar olmadan, yaptıklanmızın adı mücadele bile değildir. Toplum. ölüm-kalım savaşı içinde yeni se- çenekler anyor. Oysa bugün. düzene seçe- nek oluşturabilecek hiçbir siyasi yapılan- ma yok. Kurulu bulunan sosyalist partiler- den hiçbıri etkili eylem gücüne ve emek- çileri örgütleyebilecek projelere sahip de- ğil. Birleşme çabalan da olumlu sonuçla- ra vardınlamıyor. Sosyalist partiler dışın- da duran sosyalistler, partileşmiş sosyalist- lerden bırkaç kat fazla sayıdadır. Bu çev- relerden bir bölümü. yeni partiler kurma çabasındadır. Şimdıden yeni iki partinin daha kurulması kesinleşmiş durumda. Bu parçalanmışlıkla, düzene seçenek oluştura- cak gücü yakalamanın olanağı yoktur. Da- ğınıklığı durdurmak. mücadeledeki tıka- nıklığı aşmak zorundayız. Koşullar. yeni- den yapılanmayı gerektiriyor. Bu nedenle biz, Sosvalist Devrim Partisi'ni geçen ay genel kurul karanyla kapattık. Partımizi. yeniden yapılanma hareketlerine. herkesin eşit ve bağımsız bireyler olarak katılabil- melerini sağlamak ve dağınıklığı mümkün olduğunca engellemek için feshettik. Bu karanmız. aynı zamanda diğer sosyalist partilerle sosyalist örgütlenmelere. veni- den yapılanma için kendilerini feshetmeye çağn anlamındadır. Kuşkusuz, bölünmeyi gerektiren neden- ler kimileri için hâlâ geçerlidir. Ne ki de- ğişik parti ve gruplarda yer alan birçok sos- yalistin aynı görüşleri paylaştıklan halde, tekke tutkusuyla, ayn yerlerde durduklan- nı sıkça görüyoruz. Bir süredir kendini, "Geleceği Birtikte Kuralım" di>e adlandı- ran birkitlesel emekçi partisi kuruluşu ça- lışmaları içindeviz. Birçok il ve ilçede ge- niştoplantılaryapılıyor. Kimilerinebende katılıyorum. Birbirleri gibi düşündükleri halde anlamsız yere, ayn kalmış insanlar- la burada daha sık karşılaşıyorum. SÜRECEK MIKRO DINÇ TAYANÇ Eşşeği Saldım Çayıra... ...demiş Kazak Abdal! Her eşşeğin ve de her tür- lü eşşekliğin "anasına avradına" sövmecesine... Çayın bilemiyorum ama, "sahibinden önce ahıra fif/rme'çabasındakiler, her gün "görmefc"vede "gös-' termek" isteyenlerce "okura"salınıyor! Sıvas'ta, yak-, tıkları aydınların külleri soğumadan, türban yangını mı çıkartmıyorlar; Çukurova'yı yana yana kılmaya mı kalkışmıyorlar: Gümüşhane'de hukuka kurşun mu sıkmıyoriar... Çayıra salınmış eşşek mi arıyorsunuz; sahibinden önce ahıra gireni mi sorgulayacaksınız? Elinizde "mal- zeme" gıriaü! Çayıra salınmış eşşeğin. uzaktan koşaradım gelen kurdu görmezden geldiğinin öyküsünü Aziz Ne- sin'den okumuş; sahibinden önce ahıra giren eşşe- ğin "kesileceğini" ilk gençliğimde bir "abi'den" din- lemiştim... Aklıma, bey oğlunun sevilendiği çeribaşı kızı takılı- yor. Görücüler sokuluyor araya, çeribaşı vermezleni- yor... Altın katılıyorgörücülerin armağanlarına, çeriba- şından gene "tık" yok... Sonunda, zorla ayağına getirtip bir güzel sopalıyor çeribaşını ki bey, "Verdım gitti" dedirtmecesine. Da- yaktan çıkmış çeribaşına soruyorlar, "Neden bunca görücüye, servete vermezlendin de, sopayı yiyince mi adamlandın?" "Efendi gibi anlattı bey de anlayabildim" diyor çe- ribaşı... Çeribaşının "anladığı dil", eşşeğe anlatılmaz m'o- la? Bendeniz, hâlâ özel TV'lerdeki "ulufeli" tartışma programlarında takılıyım! Hani, şöyle en cahilinden başı bağlı hatun kısmının "arz-ı endam eylediği" ve de "karşısına" çıkartılanf!) bilim adamlannın(!) "El- hamdülillah ben de Müslümanım" diye lafa çanak tuttuğu "ekran hayalleri" var ya, işteonlara takılıyım.... "Rating" diye diye, "rekiam geliri" diye diye başı- mıza "sahnanlara bakıp, kendimi "çayır" gibi hisse- diyorum... Çeribaşı fıkrasına da takılıyım! Herkesle "anladığı" dilden konuşulması gerektiğine inanıyorum... Mustafa Kemal'i. "Atatürk" yapan olgulardan bi- rinin, Menemen'de Kubilay'ın kıyıldığını duyduğu an- daki "tepkisi" olduğuna da "imanlıyım." "Halkın temiz, saf duygulanndan yararlanarak mil- letin manevîyatına el uzatan kimseler ve onların izle- yicileri ve taraftarları, elbette ki birtakım cahillerden ibarettir. Bunlar, Türk milleti için sorun oluşturacak dunjmların meydana gelmesinde daima etken ol- muşlardır. Milletimizin önünde açılan kurtuluş ufuk- lannda devamlı yol almasına engel olmaya çalışan- lar, hep bu kurvmlar ve bu kurumlann mensuplan ol- muşlardır. Millete anlatmalıdır ki, bunlann millet bün- yesinde yaptıklan tahribatı hissetmek lazımdır. Bun- lann varlığını hoşgörü ile karşılayanlarla, Mene- men 'de Kubilay'ın başı kesilirken, kayıtsızlıkla seyret- meye katlananlar ve hatta alkışlamaya cesaret eden- leraynıdır." (7 Şubat 1931/Balıkesir Türk Ocağı 'nda- ki konuşması.) Mustafa Kemal'in iik buyruğu, Menemen'in yok edilmesi ve "bağnna" bir "kara taş" dikilmesidir! Hâlâ akıl takılıyım, O'nun buyruğunun neden yeri- ne getirilmediğineü! Tıpkı, Türkiye Cumhuriyeti'nin başsavcılannın, sav- cılannın ve de tüm "hukuk erbabının"; Kılık Kıyafet Ya- sası'na, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması hakkında- ki yasaya, 1982 gibi "düzeltilip de lekesı kalmış" bir Anayasa'da bile yer alan 24. maddeye karşın hâlâ "çayırda otlayanlara" karşı yaptırıma girişmedikleri- netakılı olduğum gibi... Tıpkı; Adalet Bakanhğı yapmış bir "çayırc/"nın na- ; sıl olup da işlenmiş bir suça karşı Barolar Birliği'ni' "suçlu" bulduğuna taktığım gibi... Çayıra salınanlar; Kemalist Devrim 'i, Atatürk ilkele- ri'ni ve "Aydınlanma"n\r\ kendilerine sağladığı "orta- mı" çayır niyetine kullanıp, her türlü demokrasi ve la- iklik karşıtı eylemlerini "tezgâhlayacaklar" ve BİZ de seyirci kalacağızü! (Ne de olsa, "medya" bunları izle- memizi istiyor ve de "zorunlu" kılmıyor mu?) "Demokrasi, demokratik yönetimi hak edenler için geçerlidir: demokratik yönetimi 'kullanarak' toplumu karanlıklara götürmek isteyenler için değil" diye dü- şünüyorum. Bütün bunları düşünürken, Güney'in o güzelim Kaş'ında yaşadığım bir anı anımsıyorum. Gecenin ortalık bir saatinde, bir manav tezgâhının önü. ikılenmiş büyük rakının son yudumlarında iki Kaşlı tartışıyor. Tartışma konusu; Aziz Nesin ve ne tanrrtanımazlığı! Ağzı bumu birbirine kanşmış "anti-Kaşlı" mümin(!) rakısından son fırtını çekip naralanıyor; "Ateistim di- yeni yaşatmam ulanü!" Karşısındaki, sanınm tezgâ- hın sahibi. "demokratça" yanrtlıyor; "O da birinanış- tır. O da buna inanmıştı..." Havada uçan "iman şişesi(!)"ri\n kafama rastlama- ması için. handiyse yere yatıyorum. "ÇayınTmn na- rası kulaklarımda çınlıyor; "Elhamdülillah Müslüma- nız! Hepinizi keseceğiz ulanü!" Ana fikir: Kayıtsızlık, suça katılımla eş anlamlıdır. Ana fikrin ana fikri: Suç işlenirken kayrtsız kalıp "ortak" olmakla kurban gitmekten kurtulunamaz. Mumcu'nun kardeşlerine manevi tazminat ödenmesine ilişkin kararın gerekçesi belli oldu 6 Devlet9 kusurlu değîl, sorumlu 9 GtrVEŞGÜRSON ANKARA-Yargı, gazetemizyazan Uğur Mumcu'nun öldürülmesinde suçunu "sem- boük" de olsa kabul eden devlete, terörola>- lannın zarannı tazmin ederek "toplumca pavlaşmak" yükümlülüğü getirdi. Mum- cu'nun öldürülmesini "önlemekle yüküm- lü olduğu halde, önleyemediği" yargı kara- nyla kesinleşen Içişleri Bakanlığı'nın. bun- dan doğan zaran tazmin etmesi gerektiği karara bağlandı. Ankara 8. Idare Mahkeme- si'nin. Uğur Mumcu'nun kardeşlerine 5'er milyon lira tutannda manevi tazminat öden- mesine ilişkin karannın gerekçesinde, Mumcu'nun öldürülmesi ile doğan zarann nedeninin 'toplunıun bireyi olmak'tan kay- naklandığı vurgulanarak "tdare, sosval risk ilkesine göre zaran tazminle yükümlüdür'" dendı. Devletin. terörden doğan zararla il- gili sorumluluğuna dikkat çekilen kararda, bu zarann tazmin edilerek 'toplumca pay- laşılması' gerektiği vurgulandı. Gerekçeli kararda, idarenin 'kolektif so- rumluluk" anlayışı gereği ve 'sosval risk" ilkesi uyannca, '•önJemekleyükünılü oldu- ğu halde önleyemediği zararlan. nedensel- lik bağı aranmaksızın tazmin etmesi gerek- tiği" vurgulandı. Devlete yönelik örgütlü saldınlar ve eylemler nedeniyle zarara uğ- ray an kişilerin "kendi kusur ve eylemleri so- nucu değil, toplumun içinde bulunduğu du- rumdan dolajı" zarar gördüklerinin kayde- dildiği karann gerekçesinde şöyle dendi: "Zarann nedeni,toplumun bireyi olmaktır. Bu vüzden, belirtilen şekilde ortaya çıkan zararlann özel ve olağandışı nitelikleri dik- kate aluup devlete ve ülkenin bütünlüğüne yönelen ve terör ortamı oluşturan ola>lan önlemekle görevli bulunan idarenin \uka- nda açıklanan sosval risk ilkesine göre, tan- zim yükümlülüğü olduğunun kabulü gere- Idr. Böy lelikle, doğal afetler nedeniy le orta- ya çıkan zararlar tazmin edildiği gibi, terör olay lan sonucu mey dana gelen zararlann da tazmin edilmesi suretiyle toplumca pa> - laşılması, hakkaniyet ve aynı zamanda sos- val hukuk devleti ilkesinin gereğidir." 8. Idare Mahkemesi Başkanı Tülay Do- ğu ile üye Nevzat Özgür'ün oylanyla veri- len kararda. idarenin "hizmet kusuru'ol- ödenmesi gerektiğini belirtip karşı o> kul- landı. Beşpınafın karşı oy yazısında şöy- le dedi: "Kamu hizmetinin yürütülmesisı- rasında bireylerin uğradığı özel ve olağan- dışı zararlann idarece tazmini gerektiği. idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. İdarenin belirtilen hukuki sonımluluğu. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti ol- ma niteliğinin doğal sonucudur. İdarenin hukuki sonımluluğu, sadece kusur esası- na, hizmet kusuru teorisine day annıamak- ta: idare. kusur koşulu aranmadan da so- rumlu sayılabilmektedir. Kural olarak ida- re. yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu • Mahkeme karannda,"Terör olaylan sonucu meydana gelen zararlann tazmin edilmesi suretiyle toplumca paylaşılması, hakkaniyet ve aynı zamanda sosyal hukuk devleti ilkesinin gereğidir. İdarenin. faaliyet alanı ile ilgili önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği birtakım zararlan, nedensellik bağı aranmadan tazmin etmesi gerekmektedir"görüşüne yer verdi. madıgı kaydedilerek "Toplumda terör olaylannı önlemekle görevli olan idarenin bu eylemlerden meydana gelen özellikle maddi zararlan. kusurlu olmasa bile taz- min yükümlülüğü bulunduğundan, davacı için maddi bir zarar sözkonusu değilse de, kardeşini kaybetmiş olmasından dolayı duyduğu üzüntünün toplumca paylaşılma- sının bir ifadesi olmak üzere, sembolik ola- rak manevi tazminata hükmedilmesi ge- rekli görülmüştur" görüşüne yer verildi. Üye Hasan Beşpınar ise 5'er milyon li- ra tutanndaki manevi tazminat tutannı az bularak 1.5 milvar lira tutannda tazminat olan, nedensellik bağı kurulabilen zararla- n tazminle yükümlüdür. Ancak, sözü edi- len kurahn istisnası olarak. idarenin faali- yet alanıy la ilgili, önlemekle y ükümlü oldu- ğu halde önleyemediği birtakım zararları da nedensellik bağı aranmadan tazmin et- mesi gerekmektedir. Kolektif sorumluluk anlayışına davalı. sosyal risk adı verilen bu ilke, bilimsel >e yargısal içtihatlaıia kabul edilmiştir. Ülkemizin belli biryöresinde ve- ya belli bir konuda veya belli kişi veya ku- rumlar üzerinde yoğunlaşan ve terör ya- ratmakamacını taşıy an örgütlü saklınlann, esasen dev lete y önelik olduğu. de> letin ana- yasal duzenini yıkmayı amaçladığı. bu tür olaylann zarar gören kişi ve kurumlara kar- şı kişisel husumetten doğmadığı bilinmek- te ve gözlenmektedir. Sözü edilen eylemler nedeniy le zarara uğrayan kişiler. kendi ku- sur ve eylemleri sonucu değil, toplumun içinde bulunduğu sosyal kargaşadan zarar görmektedirler. Kısacası zararın nedeni, toplumun bireyi olmaktır. Bu yüzden,belir- tilen şekilde ortaya çıkan zararlann özel ve olağandışı nitelikleri dikkate ahnıp, neden- sellik bağı aranmadan, devletin ve ülkenin bütünlüğüne yönelen ve terör yaratan olay- lan önlemekle yükümlü olduğu halde önle- yemeyen idarece, yukanda açıklanan sos- yal risk ilkesine göre tazmini gerekir. Esa- sen terörist olay lar nedeniyle ortaya çıkan zararlann. doğal afetler nedeniyle ortaya çıkan zararlan tazmin edildiği gibi idarece tazmin edilmek suretiyle toplumca pay laşıl- ması, hakkaniy et gereği olup, anayasal dev- let ilkesine de uygundur. Davacının karde- şi araştırmacı. gazeteci-yazar Uğur Mum- cu'nun mesleği gereği yolsuzluk, uyuştu- rucu ve silah kaçakçüığı ve bu tür kaçakçı- lık faaliy etlerinin terör örgütleriyle bağlan- tısı ve benzeri konular üzerarak yapılması ve herhangi bir kayıt dahilinde bulunma- masından kaynaklanıyor. Öteyandan yapı- lan vardımlann ne kadannın Suudi Arabis- tân hükümeti tarafindan ne kadannın prensler, ne kadannın özel kişi ya da kuru- İuşlar tarafindan yapıldığım bilemiyoruz. Bu durum Suudilcrin önüne ne zaman ge- tirilse devletin vatandaşların y aptıkları ba- ğış ve yardımlan engellemesinin mümkün olmadığını söy liiyorlar." natura StZE VE DÜNYATA İLK DEFA ŞAPÎOTTVA TAKDlM EDÎYORUZ... 4000 Yıllık Uj-kusundan tJyaıuşının ÎLKTANIKLARI OLABÎLtRSÎNİZ!.. SAPİMAA-AMASVA (İI-ZİSİ 29-30 Temmuz 12-13 Ağustos 2.600.000.-T1. Peşin veya 1.300.000.-TI. Peşin + 950.000 x 2 taksit SAPi\rvA-ııvrn SAS di:zisi 15-16 Temmuz 05-06 .\ğustos 19-20 .^ğustos 2.900.000.H. Peşin veya 1.500.000.-T1. Peşin + 950.000 x 2 taksit Gezi Ücretinin lOO.OOO.-Tl'sl Şaplnuva Kazısına Yardım Olarak MAKBUZ K.\RŞILIĞEvTJA BAĞIŞL\NAC\KTTR Gezi Ücretlne Özel Iiaşun, YP. Konaklama Rehber- lik HizmeÜeri, Ören Yeri Girişlerl ve KDV DahUdir. AYSEL TURİZM Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA Tel:(312) 417 21 35 -417 21 36 Fax: 418 34 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle