Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 1995 PAZAR
HABERLER
YDH'nin tanıtım
standı
• İstanbul Haber Senisi -
Yeni Demokrası Hareketi
(YDH). dün Bakırköy
Özgürlük Meydanı'nda,
YDH tüzûk ve prograrrunı
tanjtmak amacıyla "tanıtım
standı çalışması" başlattı.
YDH Bakırköy
yönetimince düzenlenen
çalışmada, "Kürt sorunu.
ekonomi, din-devlet ve
laiklik. gençlik" masalan
ile yüz yüze konuşma \e
tartışma imkânı sağlayan
standlar kuruldu.
Islam Ülkeleri
Kadın Konferansı
• ANKARA(AMCA)-
Pakistan Meclisi, 1-3
ağustos tarihleri arasında
düzenleyeceği Islam
Ülkelen Kadın
Parlamenterleri Konferansı
ile 37 Islam ülkesinin kadın
parlamenterlerinı bir araya
getirecek. Konferans
Pakistan'ın başkenti
Islamabad'da düzenlenecek.
Konferansın ana
gündeminde "Parlamento
ve toplumda kadının rolü"
konusunda ülkelerin
yapacağı sunuşlar
değerlendirilecek.
Konferansa Türkiye'den
kadın ve aileden sorumlu
Devlet Bakanı Aysel
Baykal, ANAP Genel
Başkan Yardımcısı Imren
Aykut ve DYP Tekırdağ
Milletvekili Fethiye Özver
katılacak.
Göder yine
Kilis'te
• KİLİS (Cumhuriyet) -
"Seçim rüşveti"nin
ardından hemen il yapılan.
4 Haziran yerel
seçimlerinin flaş kenti
Kilis. önümûzdeki günlerde
yine seçim heyecam
yaşayacak. 6 ağustos pazar
günü. Kilis'in il
yapılmasının ardından ilçe
yapılan eski beldelerden
Musabeyli, Elbeyli ve
Polateli'nde belediye
başkanlığı ve meclis üveliği
seçimleri gerçekleştirilecek.
Cevahir
tıakkında suç
duyupusu
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul Adliyesi'ne
çarşaflı giysileriyle gelen
Hatice Aksoy, Nurulay
Sayik ve Reyhan Birinci
adlı yurttaşlar. işadamı
Ibrahim Cevahir hakkında.
kızı Aysun"u hastanede
tedavi olmaya zorladığı
iddiası. Balıklı Rum
Hastanesi Anatolia Bölümii
Başkanı Mansur
Beyazyürek ve Dr. Mehmet
Yıldız ve Dr. Hakan Atalay
hakkında da sağlıklı bir
insanı sahte bir isimle kabul
ederek. "paranoid" teşhisi
koyduklan ve ağır ilaçlar
almaya zorladıklan
iddiasıyla suç duyurusunda
bulundu. Ibrahim Cevahir.
geçtigimiz günlerde kızı
Aysun Cevahir'in Haldun
Çetin isimli şeyhin
yönetimindeki bir tarikat
tarafindan kandınldığını
öne sürerek. savcılığa
başvuracağını söylemişti.
DP büyük
kongresi
• ANKARA(AA)-
Demokrat Pani (DP) 7.
Olağan Büyük Kongresi,
Altınpark Anfa Konferans
Salonu'nda toplandı.
Kongreye, yanında eşi
Ümran Menderes ve sinema
sanatçısı Hülya Koçyiğit ile
birlikte gelen DP Başkanı
Aydın Menderes. yaptığı
konuşmada. "Karanlığı bir
elmas gibi bölecek ve
ülkeyi aydınlatacak bir
şafak vaktidir bugün" dedi.
Genel Başkanlık seçimine
tek aday olarak giren
Menderes, oylamaya katılan
334 delegeden. 328'inin
oyunu aldı. Oylamada 6
delegenin oyu geçersiz
sayıldı. Cumhucbaşkanı
Süleyman Demirel, Aydın
Menderes"e bir kutlama
mesajı gönderdi.
Agıklama ve
duzeltme
Sosyalist Iktidar Partisi
Genel Baskan Yardımcısı
Kemal Okuyan, gazetemize
gönderdiği açıklamada, 28
temmuz tarihli gazetemizde
yer alan 'Parti kapatmalar
forumu' başlıklı kısa
haberde. t'oruma SİP adma
katılacağı belirtilen Latif
Epözdemır'ın partileriyle
bir ilişkisi olmağını belirtti.
Aynca, 'Sosyalistler
Tartışıyor' dizimizde StP
Genel Başkanı Aydemir
Güler'in TSlP Başkanı
olarak geçtiği için
yanlışlığın düzeltilmesini
istedi. Düzeltirözürdileriz.
Cenan Bıçakçı, 1962-1968 döneminden sonra sosyalistlerin birbiriyle mücadele ettiğini söylüyor:
Sosyalistler hatta unuttu
F
eshedilen Sosyalist Derim
Partisi yöneticileri arasında y-
er alan Cenan Bıçakçı'yla
yaptığımız söyleşinin ikinci
bolümündeki soru ve cevaplar
söyle:
- Sosyalistler yiizleriııi 2000'li >ıllara çe-
virdiklerinde neler görüyorlar? 2000'li yü-
ların sosyalizmi, sınanmış sorunlanndan
annacak mı?
BIÇAKÇI - Bütün dünyada halklar na-
sıl yaşıyor, nasıl davranıyor ve nasıl karşı
çıkıyorsa öyle olacak. Ama eğer globalleş-
meye karşı emekçilerin enternasyonalizmi
oluşabilirse bugünden, şöyle olabilir diye
bir şeyler yürütebiliriz. Ama ülke ülke so-
rarsanız, daha akılcı yanıt verebilirim. Çün-
kii yeni sömürü biçimleri nasıl uygulana-
caktır gibi. yeni sömürü biçimleri emekçi
çevrelen tarafindan nasıl algılanacaktırda
çok önemli. O nedenle vereceğim yanıt,
bir kehanetten öteye geçemez. Yalnız ge-
nel hatlanyla. doğası gereği ölnıek zorun-
da olan bir şeye karşı bir seçenek çıkacak.
Uygulaması çöken sosyalist etiketli ülke-
lerde. eskiye dönüş gerçekleştiğinde, doğal
olarak yanlışlardan annma yoluna gidile-
cektir. Sosyalizme ilk kez geçecek ülkeler-
de ise bu yanlışlann daha az yaşanacağını
sanıyorum.
- Dünyada milliyetçilik hareketleri snuf
hareketlerinin önüne geçti. En azından bu-
güniin pratiği bunu gösteriyor, şimdilik.
!Vlilli\etçililc sınıf mücadeiesini bir anlam-
da sekteye mi uğratıyor?
BIÇAKÇI - Kapitalizmin ömrünü uzat-
mak için geçici bir çözüm olarak sosyalist
mücadelenin önünü kesmek üzere konul-
muş bir şey. Yalnız, bunun sürecinin çok
uzun olabileceği düşüncesini taşımıyonım.
tnsanlann. doğası gereği materyalist ol-
mak zorunda olduğuna inanıyorum. Ve o
doğadan hareketle insanlann günün birin-
de Wbirlerini niye boğazladığinın mantı-
ğını bulamamasının sıkıntısını çekeceğine
inanıyorum. Bu nedenle sömürüyü sürdü-
rürken bütün dünyada sömürü düzenine
egemen olan patron devletlerin. -başta
Amerika- sömürü yaptığı dönemlerde ve o
sömürüyü sürdürdügü coğrafi bölgelerde
böyle şeyleri izlemesi mümkün olmaya-
cak. Ama başka çareleri yok. Onun karşı-
sında da emekçi kesimler. gerçekten halk-
tan yana olan kesimler. o çaresizlik yaşa-
yan sömürücü güçlerin bundan dolayı ken-
dilerine ekmek vermediklenni görecektir.
Dünyada 1917'lerle ortaya çıkan bir dü-
zen, insanın kendini ifade etme özgürlüğü-
nü her alanda verebilseydi, bugün çökü-
şüyle birlikte sömürücü güçlere böyle bir
fırsat vermeyecekti, zaten çökmeyecekti
de. O zemin onun tarafindan hazıriandı ne
yazık ki. Ve ne yazık ki. gelişmemiş ülke-
ler için Sovyetler Birliği ve benzeri ülke-
lerdeki uygulama. hayattayken de sıkınti-
lar yaşattı. ölümüyle de büyük sıkıntılar
yaşatıyor.
- Sizce Sovyetler Birliğfnde ve özellikle
Yugoslavya'da milliyetçilik temeli üzerinde
yoğunlaşan parçalanmışlığın, sosyalizmin
çağdaş sorunlany la ilintisini kurmak müm-
kün mü?
BIÇAKÇI - Sosyalizm. insanın ekono-
mik yaşantısı dışında birtakım özellikler
ve özgürlükler sunan bir düzen, baskıyı ke-
sinkes reddeden bir düzen. Tabii şimdiye
kadar ekonomik bir şeyler sağlandığı za-
man her şey halledilir diye düşünülüyordu.
Ekonomik büyümeyle ifade ediliyordu sos-
yalizm. Ben bir ara Sovyetler Birliği'ne
gitmiştim. Bakü'de birisi durdurup bana
"Siz Türk" dedi. evet dedinı. "Sizde Müs-
lümanlık var", evet var. "Ne kadar" dedi.
ben tabii egemen güçlerden öğrendiğim gi-
bi "Yüzde 9O'larda"dedim. "Hayır hayır
her günne kadar var" diye sordu. Anladım
ki, her gün kaç vakit namaz kılınıyor diye
soruyor. Beş defa dedim. "Bizde iki defa"
dedi. "bir sabah bir akşam". Bizde açlık
var. işsizlik \arsizde>ok filandedim. "Bu
mu o mu olsun" dedim. her ikisi olsun di-
ye bir ters cevap verdi. 1978'di sanıyorum.
1917'den, 1978'e yıllar geçmiş, insanlar
bîrilerini çevirip gîzli gizli eğer bunu soru-
yorlarsa orada bir şey patlayacaktı. Orada
bir şeyi patlatacak şey aslında sosyalizm ol-
mayan bir şey. İnsanlann yapısı değişme-
Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği
SOSYALİSTLER
TARTIŞIYOR
EMİNEALGAN
• 1910'lardan bugünlere 85 yıl
geçmiş. Türkiye'de bu süre içinde
ne yazık ki sadece altı yıl
gerçekten sosyalizme uygun
düşebilecek bir çaba sarfedilmiş;
1962'den 1968'e kadar. Bu
rakamm halkı suçlayan birtakım
insanlar için çarpıcı olması lazım.
Bu altı yılda ilk kez Türkiye'de
halka dönük, halkı ciddiye alan bir
çalışma yapıldı.
17
leri harekete geçirebilir ve
devrim yapabilir" diyor...
BIÇAKÇI - Doğu'Perin-
çek"in bu tersliklerine bayı-
lıyorum. Halkla birlikte ol-
mak. üretici birolaydır. Ya-
ni, halk bizatihi üretici bir
şeydir. 1962'lerden 68"lere
kadar halk. sosyalizme hiç
değilse yüzde 4'lere varan
bir oranda oy verdi. Ama
bugün düşe düşe binde 2'yi
gösterdi. Doğu Perinçek'in
partisi ne yazık ki (bundan
her sosyal istin üzülmesi ge-
rekir) binde 2'lere varan bir
dikçe inançlan değişmez. Kemalizm de bu-
nu uyguladı. Hakikaten bu ülkedecamiler
askeri depo yapıldı, bu ülkede şalvargiyen
insanlann şalvarlan bıçaklarla yırtıldı ve
zannedildi ki birtakım yasalarla her şey
halledilecek.
Sovyetler Birliği Türkiye'nin Kemaliz-
mi gibiydi. Aynı cumhuriyet sonrası Kema-
listyapılanma gibi tepeden inme. buyruk-
çu. yasalara davalı birtakım şeylerle insa-
nın yapısının değiştirilemediğini düşünme-
den yaptınmlar uyguluyorlardı. Şimdi bu
uygulama, görüyoruz ki birtakım patlama-
lara neden oldu. Ne güzel ki insan bu. Doğ-
rusunu isterseniz böyle bir aşamadan geç-
miş Sovyetler Birliği'nde. insanlann şim-
di kuzu kuzu kalmalan \eotepkiyi birpo-
tansiyel olaralc bile yaşamamalan beni
üzerdi. Aslına bakarsanız, ben bu tepkinin
olumlu yöne çe\TİImesiyle gelecek günle-
rin aydınlanacağına inanıyorum. Bir de o
tepki olmasaydı ne yapardık diye düşünü-
yorum. Tabii biryandan da insanlann bir-
birlerini boğazlamasına içim yanıyor.
- Türkiye'de bugiine kadar sosyalist ha-
reketlerin yanlışlan neler oldu size göre?
oy aldı. Halkla beraberolmak, üretmek de-
mek. Üremiyor. Öyleyse bir yanlışlık \ar.
O yanlışlıgı ben kesinkes iki şeve bağlıyo-
rum.
Birincisi. halkın kendi düzeni olması ge-
reken ^osyalizmi halktan kıskanmaktır.
Öteden beri sosyalist olmak. devrimci ol-
mak süper insan işidir. Yani öyle sıradan in-
san işi. baldınçıplak işi değildir. Aslında
düzen. baldırıçıplaklann mücadele verece-
ği bir düzendir. Ama elitlenn düzeni ola-
rak. süper insan düzeni olarak gösterilmiş-
tir. Ve bu. dünyada sosyalizmin daha doğ-
madan ölmesine neden olan. iflahını kesen
bir örgüt biçimini yaratmıştır.
Merkeziyetçi bir örgüt biçimi. bir öncü-
ler teorisini yaratmıştır. O öncüler teorisi
halkı dışlamaktır. Kadın hamamından ka-
dınlan kovup erkekleri içeri almak gibi bir
dışlamadırbu. \ani, biz sosyalistler olarak
halk cumhuriyetlerini yıllarca yadırgadık.
küçûmsedik. Ama küçümseyen sosyalist-
ler. sosyalist partilerin vönetimine. hatta
sosyalist düzenin özlemlerine bile emekçi
halkı yaklaştırmadılar.
Bu. Kemalist örgüt biçimiyle Leninist
• Dünyada 1917'lerle ortaya
çıkan bir düzen, insanın kendini
ifade etme özgürlüğünü her alanda
verebilseydi, sömürücü güçlere
fırsat vermeyecekti, zaten
çökmeyecekti de. Gelişmemiş
ülkeler için ve ne yazık ki,
Sovyetler Birliği ve benzeri
ülkelerdeki uygulama, hayattayken
de sıkıntılar yaşattı, ölümüyle de
büyük sıkıntılar yaşatıyor.
BIÇAKÇI -Türkiye'de örgütlü sosyalist
hareket 1910"lardabaşladı veyanlışbaşla-
dı. Ama yanlışıyla doğrusuyla hepimiz o-
nun mirasçısıyız. 1910'lardan bugünlere
85 yıl geçmiş. Bu süre içinde ne yazık ki
sadece altı yıl gerçekten sosyalizme uygun
düşebilecek bir çaba sarfedilmiş; 1962'den
1968'e kadar. Bu rakamın halkı suçlayan
birtakım insanlar için çarpıcı olması lazım.
Bu altı yılda ilk kez Türkiye'de halka dö-
nük. halkı ciddiye alan bir çalışma yapıldı.
68'den bugüne kadar sosyalistler halkı unu-
tup birbirleriyle mücadele etmekteler.
- Doğu Perinçek, bunun tanı tersini söy-
lüyor. 'İşçi Partisi halka dayanan. emeği
özgürleştiren bir sosyalizmi inşa teorisi.
programı ve siyasetleri üretti. Bu yüzden
ancak İşçi Partisi. öncü parti olarak kitle-
örgüt biçîminin benzerliğini getirir. tkisi
de halkı dışlar. ikisi de yönetimi kendisine
yararlı olabileceği. yararlı olması gereken
insanlar topluluğunu dışlar ve ikisi de bur-
nundan kıl aldırmaz biçimde her şeyi bilen
insanlar kadrosuna dayanır.
Aydın uğraşısı haline gelen ve özellikle
onun tekelinde kalan sosyalist mücadele
içinde kendineözgühiçbir şey yokturTür-
kiye için: Aybar'dan başka bir şey yoktur.
Şu sıralarda ölümüyle birlikte gündeme
geldiği için Aybar'ın tartışılmasıyla birlik-
te ele alınması gerektiğine inanıyorum.
Türkiye'de sosyalizmin neden giderek ge-
rileyen bir mücadele biçimi olduğunu dü-
şünen insanlann yapması gereken şeydir.
Benim içim rahat. Benim içim. rahatsızlık-
lar içinde rahat. Ben neden gelişmedigini
biliyorum. Kendi sahibiyle verilmeyen bir
mücadelenin başanlı olması mümkün de-
ğildir. Eğer sosyalizm. işçilerin ve emek-
çilerin düzeniyse. üretenlerin düzeniyse
onlar o mücadeleyi vereceklerdir. Bütün
sıkıntılar budur, bu ıse bir örgüt biçimini
gerektirir.
Öyle bir örgüt biçimi seçeceksiniz ki, is-
terseniz 15 kişi olun, o 15 kişi içerisinde
15'inin birden. mümkün olan her yerde
doğrudan demokrasiyi uvgulayabileceği
bir örgüt modelini seçmek lazım. Yanlış
anlaşılmasın. 15 değil. 15 milyon. 30 mil-
yon kişi de olsa aynı demokrasi uygulana-
bilir. Biz sosyalistler olarak en fazla dina-
mizme sahip olan bir sınıfa dayanmak is-
tiyoruz. Ama bir avuç elit yöneticinin he-
gamonyası altında bulunan bir partinin ko-
yacağı eylemde. merkezi bir örgüt yapısı-
nın sonucu olarak. en dinamik sınıf olan iş-
çilerin ve emekçilerin eylemlerde bile ken-
di dinamizmini aktarması mümkün değil-
dir. Bir şeyde söz ve karar sahibi olan ada-
mın yapacağı iş sağlam yürür, amaçlı yü-
rür. Türkiye'de insanlann katılımını sağla-
yacak veni örgüt biçimleri bulmadıkça sos-
yalizmin bir şey kazanması bence mümkün
görünmüyor. Ancak belki sosyalizm adına
devlet ele geçirilebilir. Bu sosyalizm değil.
Herkes. devrimi devleti ele geçirmek diye
tanımlıyor. Devrim. devlet ele geçirildikten
sonra yapılacak işlerdir. Üretim ilişkileri-
nin değişmesidir ve bu üretim ilişkilerinin
değişmesinden yeni şeyler üreterek insanı
değiştirmektir.
- Sizce nasıl bir strateji izlenmeli Türki-
ye'de?
BIÇAKÇI- Önce. sosyalizmi bir akade-
mik ugraş gibi görmekten uzaklaşmayı ba-
şarmak gerek. Türkiye'de. devrim strateji-
sini tartışmaktan önce yapmamız gereken
işler var. Strateji, güçler dengesinin hesa-
bıylabaşlar. Isterniceliğiyle, isterniteliğiy-
le olsun. aradığımız güç emekçilerdedir.
Onlar işçilerdir. yoksul köylülerdir. Onlar
küçük esnaf ve zanaatkârlardır. Kamu ça-
lışanlandır. İşsiz emekçilerdır. emekliler-
dir. Emekçiler. çalışabilir nüfusumuzun
yüzde 90"ını oluştururlar. Onlar olmadan
Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün Türk'e kırdınl-
ması önlenemez. Onlar olmadan Alevi kı-
yımları durdurulamaz. Onlar olmadan,
yaptıklanmızın adı mücadele bile değildir.
Toplum. ölüm-kalım savaşı içinde yeni se-
çenekler anyor. Oysa bugün. düzene seçe-
nek oluşturabilecek hiçbir siyasi yapılan-
ma yok. Kurulu bulunan sosyalist partiler-
den hiçbıri etkili eylem gücüne ve emek-
çileri örgütleyebilecek projelere sahip de-
ğil. Birleşme çabalan da olumlu sonuçla-
ra vardınlamıyor. Sosyalist partiler dışın-
da duran sosyalistler, partileşmiş sosyalist-
lerden bırkaç kat fazla sayıdadır. Bu çev-
relerden bir bölümü. yeni partiler kurma
çabasındadır. Şimdıden yeni iki partinin
daha kurulması kesinleşmiş durumda. Bu
parçalanmışlıkla, düzene seçenek oluştura-
cak gücü yakalamanın olanağı yoktur. Da-
ğınıklığı durdurmak. mücadeledeki tıka-
nıklığı aşmak zorundayız. Koşullar. yeni-
den yapılanmayı gerektiriyor. Bu nedenle
biz, Sosvalist Devrim Partisi'ni geçen ay
genel kurul karanyla kapattık. Partımizi.
yeniden yapılanma hareketlerine. herkesin
eşit ve bağımsız bireyler olarak katılabil-
melerini sağlamak ve dağınıklığı mümkün
olduğunca engellemek için feshettik. Bu
karanmız. aynı zamanda diğer sosyalist
partilerle sosyalist örgütlenmelere. veni-
den yapılanma için kendilerini feshetmeye
çağn anlamındadır.
Kuşkusuz, bölünmeyi gerektiren neden-
ler kimileri için hâlâ geçerlidir. Ne ki de-
ğişik parti ve gruplarda yer alan birçok sos-
yalistin aynı görüşleri paylaştıklan halde,
tekke tutkusuyla, ayn yerlerde durduklan-
nı sıkça görüyoruz. Bir süredir kendini,
"Geleceği Birtikte Kuralım" di>e adlandı-
ran birkitlesel emekçi partisi kuruluşu ça-
lışmaları içindeviz. Birçok il ve ilçede ge-
niştoplantılaryapılıyor. Kimilerinebende
katılıyorum. Birbirleri gibi düşündükleri
halde anlamsız yere, ayn kalmış insanlar-
la burada daha sık karşılaşıyorum.
SÜRECEK
MIKRO
DINÇ TAYANÇ
Eşşeği Saldım Çayıra...
...demiş Kazak Abdal! Her eşşeğin ve de her tür-
lü eşşekliğin "anasına avradına" sövmecesine...
Çayın bilemiyorum ama, "sahibinden önce ahıra
fif/rme'çabasındakiler, her gün "görmefc"vede "gös-'
termek" isteyenlerce "okura"salınıyor! Sıvas'ta, yak-,
tıkları aydınların külleri soğumadan, türban yangını
mı çıkartmıyorlar; Çukurova'yı yana yana kılmaya mı
kalkışmıyorlar: Gümüşhane'de hukuka kurşun mu
sıkmıyoriar...
Çayıra salınmış eşşek mi arıyorsunuz; sahibinden
önce ahıra gireni mi sorgulayacaksınız? Elinizde "mal-
zeme" gıriaü!
Çayıra salınmış eşşeğin. uzaktan koşaradım gelen
kurdu görmezden geldiğinin öyküsünü Aziz Ne-
sin'den okumuş; sahibinden önce ahıra giren eşşe-
ğin "kesileceğini" ilk gençliğimde bir "abi'den" din-
lemiştim...
Aklıma, bey oğlunun sevilendiği çeribaşı kızı takılı-
yor. Görücüler sokuluyor araya, çeribaşı vermezleni-
yor... Altın katılıyorgörücülerin armağanlarına, çeriba-
şından gene "tık" yok...
Sonunda, zorla ayağına getirtip bir güzel sopalıyor
çeribaşını ki bey, "Verdım gitti" dedirtmecesine. Da-
yaktan çıkmış çeribaşına soruyorlar, "Neden bunca
görücüye, servete vermezlendin de, sopayı yiyince
mi adamlandın?"
"Efendi gibi anlattı bey de anlayabildim" diyor çe-
ribaşı...
Çeribaşının "anladığı dil", eşşeğe anlatılmaz m'o-
la?
Bendeniz, hâlâ özel TV'lerdeki "ulufeli" tartışma
programlarında takılıyım! Hani, şöyle en cahilinden
başı bağlı hatun kısmının "arz-ı endam eylediği" ve
de "karşısına" çıkartılanf!) bilim adamlannın(!) "El-
hamdülillah ben de Müslümanım" diye lafa çanak
tuttuğu "ekran hayalleri" var ya, işteonlara takılıyım....
"Rating" diye diye, "rekiam geliri" diye diye başı-
mıza "sahnanlara bakıp, kendimi "çayır" gibi hisse-
diyorum...
Çeribaşı fıkrasına da takılıyım! Herkesle "anladığı"
dilden konuşulması gerektiğine inanıyorum...
Mustafa Kemal'i. "Atatürk" yapan olgulardan bi-
rinin, Menemen'de Kubilay'ın kıyıldığını duyduğu an-
daki "tepkisi" olduğuna da "imanlıyım."
"Halkın temiz, saf duygulanndan yararlanarak mil-
letin manevîyatına el uzatan kimseler ve onların izle-
yicileri ve taraftarları, elbette ki birtakım cahillerden
ibarettir. Bunlar, Türk milleti için sorun oluşturacak
dunjmların meydana gelmesinde daima etken ol-
muşlardır. Milletimizin önünde açılan kurtuluş ufuk-
lannda devamlı yol almasına engel olmaya çalışan-
lar, hep bu kurvmlar ve bu kurumlann mensuplan ol-
muşlardır. Millete anlatmalıdır ki, bunlann millet bün-
yesinde yaptıklan tahribatı hissetmek lazımdır. Bun-
lann varlığını hoşgörü ile karşılayanlarla, Mene-
men 'de Kubilay'ın başı kesilirken, kayıtsızlıkla seyret-
meye katlananlar ve hatta alkışlamaya cesaret eden-
leraynıdır." (7 Şubat 1931/Balıkesir Türk Ocağı 'nda-
ki konuşması.)
Mustafa Kemal'in iik buyruğu, Menemen'in yok
edilmesi ve "bağnna" bir "kara taş" dikilmesidir!
Hâlâ akıl takılıyım, O'nun buyruğunun neden yeri-
ne getirilmediğineü!
Tıpkı, Türkiye Cumhuriyeti'nin başsavcılannın, sav-
cılannın ve de tüm "hukuk erbabının"; Kılık Kıyafet Ya-
sası'na, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması hakkında-
ki yasaya, 1982 gibi "düzeltilip de lekesı kalmış" bir
Anayasa'da bile yer alan 24. maddeye karşın hâlâ
"çayırda otlayanlara" karşı yaptırıma girişmedikleri-
netakılı olduğum gibi...
Tıpkı; Adalet Bakanhğı yapmış bir "çayırc/"nın na- ;
sıl olup da işlenmiş bir suça karşı Barolar Birliği'ni'
"suçlu" bulduğuna taktığım gibi...
Çayıra salınanlar; Kemalist Devrim 'i, Atatürk ilkele-
ri'ni ve "Aydınlanma"n\r\ kendilerine sağladığı "orta-
mı" çayır niyetine kullanıp, her türlü demokrasi ve la-
iklik karşıtı eylemlerini "tezgâhlayacaklar" ve BİZ de
seyirci kalacağızü! (Ne de olsa, "medya" bunları izle-
memizi istiyor ve de "zorunlu" kılmıyor mu?)
"Demokrasi, demokratik yönetimi hak edenler için
geçerlidir: demokratik yönetimi 'kullanarak' toplumu
karanlıklara götürmek isteyenler için değil" diye dü-
şünüyorum. Bütün bunları düşünürken, Güney'in o
güzelim Kaş'ında yaşadığım bir anı anımsıyorum.
Gecenin ortalık bir saatinde, bir manav tezgâhının
önü. ikılenmiş büyük rakının son yudumlarında iki
Kaşlı tartışıyor. Tartışma konusu; Aziz Nesin ve ne
tanrrtanımazlığı!
Ağzı bumu birbirine kanşmış "anti-Kaşlı" mümin(!)
rakısından son fırtını çekip naralanıyor; "Ateistim di-
yeni yaşatmam ulanü!" Karşısındaki, sanınm tezgâ-
hın sahibi. "demokratça" yanrtlıyor; "O da birinanış-
tır. O da buna inanmıştı..."
Havada uçan "iman şişesi(!)"ri\n kafama rastlama-
ması için. handiyse yere yatıyorum. "ÇayınTmn na-
rası kulaklarımda çınlıyor; "Elhamdülillah Müslüma-
nız! Hepinizi keseceğiz ulanü!"
Ana fikir: Kayıtsızlık, suça katılımla eş anlamlıdır.
Ana fikrin ana fikri: Suç işlenirken kayrtsız kalıp
"ortak" olmakla kurban gitmekten kurtulunamaz.
Mumcu'nun kardeşlerine manevi tazminat ödenmesine ilişkin kararın gerekçesi belli oldu
6
Devlet9
kusurlu değîl, sorumlu
9
GtrVEŞGÜRSON
ANKARA-Yargı, gazetemizyazan Uğur
Mumcu'nun öldürülmesinde suçunu "sem-
boük" de olsa kabul eden devlete, terörola>-
lannın zarannı tazmin ederek "toplumca
pavlaşmak" yükümlülüğü getirdi. Mum-
cu'nun öldürülmesini "önlemekle yüküm-
lü olduğu halde, önleyemediği" yargı kara-
nyla kesinleşen Içişleri Bakanlığı'nın. bun-
dan doğan zaran tazmin etmesi gerektiği
karara bağlandı. Ankara 8. Idare Mahkeme-
si'nin. Uğur Mumcu'nun kardeşlerine 5'er
milyon lira tutannda manevi tazminat öden-
mesine ilişkin karannın gerekçesinde,
Mumcu'nun öldürülmesi ile doğan zarann
nedeninin 'toplunıun bireyi olmak'tan kay-
naklandığı vurgulanarak "tdare, sosval risk
ilkesine göre zaran tazminle yükümlüdür'"
dendı. Devletin. terörden doğan zararla il-
gili sorumluluğuna dikkat çekilen kararda,
bu zarann tazmin edilerek 'toplumca pay-
laşılması' gerektiği vurgulandı.
Gerekçeli kararda, idarenin 'kolektif so-
rumluluk" anlayışı gereği ve 'sosval risk"
ilkesi uyannca, '•önJemekleyükünılü oldu-
ğu halde önleyemediği zararlan. nedensel-
lik bağı aranmaksızın tazmin etmesi gerek-
tiği" vurgulandı. Devlete yönelik örgütlü
saldınlar ve eylemler nedeniyle zarara uğ-
ray an kişilerin "kendi kusur ve eylemleri so-
nucu değil, toplumun içinde bulunduğu du-
rumdan dolajı" zarar gördüklerinin kayde-
dildiği karann gerekçesinde şöyle dendi:
"Zarann nedeni,toplumun bireyi olmaktır.
Bu vüzden, belirtilen şekilde ortaya çıkan
zararlann özel ve olağandışı nitelikleri dik-
kate aluup devlete ve ülkenin bütünlüğüne
yönelen ve terör ortamı oluşturan ola>lan
önlemekle görevli bulunan idarenin \uka-
nda açıklanan sosval risk ilkesine göre, tan-
zim yükümlülüğü olduğunun kabulü gere-
Idr. Böy lelikle, doğal afetler nedeniy le orta-
ya çıkan zararlar tazmin edildiği gibi, terör
olay lan sonucu mey dana gelen zararlann
da tazmin edilmesi suretiyle toplumca pa> -
laşılması, hakkaniyet ve aynı zamanda sos-
val hukuk devleti ilkesinin gereğidir."
8. Idare Mahkemesi Başkanı Tülay Do-
ğu ile üye Nevzat Özgür'ün oylanyla veri-
len kararda. idarenin "hizmet kusuru'ol-
ödenmesi gerektiğini belirtip karşı o> kul-
landı. Beşpınafın karşı oy yazısında şöy-
le dedi: "Kamu hizmetinin yürütülmesisı-
rasında bireylerin uğradığı özel ve olağan-
dışı zararlann idarece tazmini gerektiği.
idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdarenin belirtilen hukuki sonımluluğu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti ol-
ma niteliğinin doğal sonucudur. İdarenin
hukuki sonımluluğu, sadece kusur esası-
na, hizmet kusuru teorisine day annıamak-
ta: idare. kusur koşulu aranmadan da so-
rumlu sayılabilmektedir. Kural olarak ida-
re. yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu
• Mahkeme karannda,"Terör olaylan sonucu meydana gelen zararlann
tazmin edilmesi suretiyle toplumca paylaşılması, hakkaniyet ve aynı
zamanda sosyal hukuk devleti ilkesinin gereğidir. İdarenin. faaliyet alanı
ile ilgili önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği birtakım
zararlan, nedensellik bağı aranmadan tazmin etmesi
gerekmektedir"görüşüne yer verdi.
madıgı kaydedilerek "Toplumda terör
olaylannı önlemekle görevli olan idarenin
bu eylemlerden meydana gelen özellikle
maddi zararlan. kusurlu olmasa bile taz-
min yükümlülüğü bulunduğundan, davacı
için maddi bir zarar sözkonusu değilse de,
kardeşini kaybetmiş olmasından dolayı
duyduğu üzüntünün toplumca paylaşılma-
sının bir ifadesi olmak üzere, sembolik ola-
rak manevi tazminata hükmedilmesi ge-
rekli görülmüştur" görüşüne yer verildi.
Üye Hasan Beşpınar ise 5'er milyon li-
ra tutanndaki manevi tazminat tutannı az
bularak 1.5 milvar lira tutannda tazminat
olan, nedensellik bağı kurulabilen zararla-
n tazminle yükümlüdür. Ancak, sözü edi-
len kurahn istisnası olarak. idarenin faali-
yet alanıy la ilgili, önlemekle y ükümlü oldu-
ğu halde önleyemediği birtakım zararları
da nedensellik bağı aranmadan tazmin et-
mesi gerekmektedir. Kolektif sorumluluk
anlayışına davalı. sosyal risk adı verilen bu
ilke, bilimsel >e yargısal içtihatlaıia kabul
edilmiştir. Ülkemizin belli biryöresinde ve-
ya belli bir konuda veya belli kişi veya ku-
rumlar üzerinde yoğunlaşan ve terör ya-
ratmakamacını taşıy an örgütlü saklınlann,
esasen dev lete y önelik olduğu. de> letin ana-
yasal duzenini yıkmayı amaçladığı. bu tür
olaylann zarar gören kişi ve kurumlara kar-
şı kişisel husumetten doğmadığı bilinmek-
te ve gözlenmektedir. Sözü edilen eylemler
nedeniy le zarara uğrayan kişiler. kendi ku-
sur ve eylemleri sonucu değil, toplumun
içinde bulunduğu sosyal kargaşadan zarar
görmektedirler. Kısacası zararın nedeni,
toplumun bireyi olmaktır. Bu yüzden,belir-
tilen şekilde ortaya çıkan zararlann özel ve
olağandışı nitelikleri dikkate ahnıp, neden-
sellik bağı aranmadan, devletin ve ülkenin
bütünlüğüne yönelen ve terör yaratan olay-
lan önlemekle yükümlü olduğu halde önle-
yemeyen idarece, yukanda açıklanan sos-
yal risk ilkesine göre tazmini gerekir. Esa-
sen terörist olay lar nedeniyle ortaya çıkan
zararlann. doğal afetler nedeniyle ortaya
çıkan zararlan tazmin edildiği gibi idarece
tazmin edilmek suretiyle toplumca pay laşıl-
ması, hakkaniy et gereği olup, anayasal dev-
let ilkesine de uygundur. Davacının karde-
şi araştırmacı. gazeteci-yazar Uğur Mum-
cu'nun mesleği gereği yolsuzluk, uyuştu-
rucu ve silah kaçakçüığı ve bu tür kaçakçı-
lık faaliy etlerinin terör örgütleriyle bağlan-
tısı ve benzeri konular üzerarak yapılması
ve herhangi bir kayıt dahilinde bulunma-
masından kaynaklanıyor. Öteyandan yapı-
lan vardımlann ne kadannın Suudi Arabis-
tân hükümeti tarafindan ne kadannın
prensler, ne kadannın özel kişi ya da kuru-
İuşlar tarafindan yapıldığım bilemiyoruz.
Bu durum Suudilcrin önüne ne zaman ge-
tirilse devletin vatandaşların y aptıkları ba-
ğış ve yardımlan engellemesinin mümkün
olmadığını söy liiyorlar."
natura
StZE VE DÜNYATA İLK DEFA
ŞAPÎOTTVA
TAKDlM EDÎYORUZ...
4000 Yıllık Uj-kusundan tJyaıuşının
ÎLKTANIKLARI OLABÎLtRSÎNİZ!..
SAPİMAA-AMASVA (İI-ZİSİ
29-30 Temmuz
12-13 Ağustos
2.600.000.-T1. Peşin veya
1.300.000.-TI. Peşin + 950.000 x 2 taksit
SAPi\rvA-ııvrn SAS di:zisi
15-16 Temmuz
05-06 .\ğustos
19-20 .^ğustos
2.900.000.H. Peşin veya
1.500.000.-T1. Peşin + 950.000 x 2 taksit
Gezi Ücretinin lOO.OOO.-Tl'sl
Şaplnuva Kazısına Yardım Olarak
MAKBUZ K.\RŞILIĞEvTJA BAĞIŞL\NAC\KTTR
Gezi Ücretlne Özel Iiaşun, YP. Konaklama Rehber-
lik HizmeÜeri, Ören Yeri Girişlerl ve KDV DahUdir.
AYSEL TURİZM
Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA
Tel:(312) 417 21 35 -417 21 36 Fax: 418 34 69