22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 1995 PA2ARTESİ 12 DIZIYAZI Egemenler, düşünen insandan korkuyorKaldı ki sistem. bu zor gücü dışında. egemen oldu- ğu her alanda. değişik yön- temlerle etkisi altındaki medya, elinde bulunan eği- tim kurumlan, değişik ile- tişim araçlarıyla toplumu sürekli etkilemektedir. Öte yandan. bir başka sistem için Kuran kursları. yeni türedi şeyhler, veliler. tari- kat ululan yoluyla topluma bellı bır dünya görûşü aşı- lanmaktadır. Ve hükümet, bu aykın oluşumlara ses çı- karmamakta neredeyse desteklemektedir. Bu yolla çağdaş düşünceye ayn bir baskı uygulanmaktadır. Prof. Morgenthau der ki: "Demokrasilerde hükü- metin yürütme kanadı, ka- muoyunu etkileyebilir, yö- netebilir, diğer organlara baskı yapabilir..."ayrıca, "tekelinde bulunan haber- leşme kanallarının ekin kullanımı \oluyla kamu- oyunu hünerle işlemek ola- nağına sahiptir." (6) Bir başka deyimle, görü- lüyor ki egemen güç her koşulda düşünce özgürlü- ğünün anahtarını elinde tutmayı başarmaktadır. Kaldı ki Türkiye'de Mor- genthau'nun tanımladığı gibi bir demokratik düzen de yokrur. özel baskı yöntemlerl Ünlü Fransız siyaset bi- limcisi Mauriee Duverger de "Bab'nın İki Yüzii" adlı yapıtında bu etkilemeye ör- nekler vermekte ve liberal demokrasilerde, sisteme karşı görüşlerin, örgütlen- melerin, ışadamlannca özel baskı ve sindirme yöntem- leriyle önlendiğini yazmak- tadır. Duverger'in gösterdi- ği örnekler, "«.sindirme mekanizmalan, san sendi- kalar ve işadamlarının fi- nansörlüğünde çalışan özel istihbarat örgütleridir.'"Du- verger'e göre, "Bu özel baskTyine de "siyasal ikti- dar tarafından örgütlenen kamu baskısı yanında istis- nai kalır." Ayrıca zaten "eğitim ve haberleşme araçiannın iktisadi oligarşi- nin kontroiü altında" (7) oluşu, sermayenin propa- gandasını, eğitimden başla- yarak medya aracılığıyla topluma kabul ettirebildiği gerçeği karşısında, Batı'nın bile düşünce özgürlüğüne bakışında içtenlik bulunup bulunmadığı tartışmalı bir konudur. Egemen güç, dev- letin sağladığı oydaşmayı fazla zorlamadan sömürü- yü sağlamanın yollannı bu- luyor demektir. Çağcıl Batı demokrasile- rinde, düşüncenin suç sa- yılmaması, düşünceye sınır getirilmemesı, sistemin- sermayenin değişik yön- temlerle kendini koruyacak düzenlemelere sahip olma- sına mı dayanıyor?.. Aynca yukanda da kısaca değindi- ğimiz gibi toplumsal güç dağıhmının, yani ulusal ge- lirin sermaye ile emek ara- sındakı bölüşümünün de- ğişmesinde, emeğin payı- nın korunması ve toplumun belli bir siyasal olgunluğa erişmiş olması bir başka et- ken midir? Cüç koşullarla ulaşılan özgürlük Bu sorunlara karşın. Batı demokrasilerinde düşünce özgürlüğünün yasayla sı- nırlanması gibi bir çelişki yaşanmamaktadır. Ancak insanlık bu aşamaya uzun ve güç koşullardan geçerek ulaşmıştır. Çünkü yöneten- lerce. egemen güçlerin çı- karlanna karşı bir düşünce- nin gelişmesine hep engel olunmuş, düzene yönelik eleştirel ve değişimi içeren düşünceler yasaklanmıştır. Ama sistem sınıflararası dengelerin korunduğu sü- reçlerde, eleştirel akla en- gel olmayı terk etmiştir. Bu yasaklama ve suçla- ma, dengenin kurulamadıgı toplumlarda. güçlünün is- tencine uyularak çağlar bo- yu sürer gelir. Egemen dü- şünce. kurulu düzenin, de- ğişimini önlemek amacıy- la. yalnız eyleme geçenlen cezalandırmakla kalmamış, eylemin düşünceden kay- naklandığı görüşüyle dü- şünceyi yasaklamıştır. Dü- şünceyi açıklayanlan. örne- ğin belirli bir düşünce çev- resinde örgütlenenleri, hak aramak için yasal gösteri yapanlan. yazarlan, çevir- menleri yargılar, türlü yol- lardan cezalandırır, hapse- der. sürgüne yollar. asar. olmadı yakar ya da yaktınr. Özetle toplum dışına atmak için heryolu dener!.. Düşünce en tehlikeli silah Peki niçin yapar bunu dersiniz? Düşünceden ve düşünen insandan korktuğu içinelbet! Çünkü insan yaratıcılığı eylem ve düşünce gücüne dayanır. Düşünce-eylem ilişki ve çelişkisi, yaratıcı- lığın dinamiğidir. Yalnız insan, ulaştığı bu yaratıcılı- ğıyla, salt kendini değil; oluşturduğu toplumsal bir- liği ve doğayı. sürekli de- ğiştirme \e geliştirme, ye- nıleme gücüne sahiptir. Çünkü yalnız insan. düşün- ce gücüyle ulaştığı bilınç düzeyini, geçmişin deney- lennden. geleceğin yasala- nnı çıkararak geliştirir. Ya- ratıcı gücü; aklı, düşüncesi ve bilinç düzeyi sayesinde sürekli artar. Ve işte bu gü- cüyle kendi yarattığı eseri- ni iyiye, güzele doğnı ge- liştirme yetisine sahiptir. Bu nedenle sosyal düzeni sürekli değiştirmek ister. Yaratıklardan yalnız in- san, fizik kanunlannı bul- muş ve doğayı denetime al- mayı bsgarmıştır. Böylece bilgi elde etmek için harca- mak zorunda olduğu gücü ve süreyi kazanmıştır. Ve yalnız insan, salt sosyal planda degil; varlığını ko- rumayı, neslinı sürdürmeyi, fiziksel planda da sağla- mıştır. (8) Sosyal düzenin yasalannı, değiştirdiği ko- şullara göre yeniden düzen- leyen insan, bugün bilimsel verilerle fizik yasalannı daha da geliştirmiş ve artık yalnız kendi yakın doğası- na değıl; çe\Teye ve uzaya kadar evrene egemen olma- nın yollannı aramaktadır. Ve bu son olgu, insanın, düşünce gücüyle sonsuzu yakalamaya aday olduğunu gösterir. Pil ve emek gücü Dil ve emek gücü, insan yaratıcılığının en önemlı silahıdır. insan. dil ve dü- şünce gücüyle genel diya- lektiğin içinde çok hızla gelişen yaşamının özellik- lerine uygulayabildiği "özel diyalektiği" yakala- mıştır. Böylece "...dünya- nın fizik yükünden kurtul- muş1 " aklını, düşünce ve bı- lincini kullanarak kazandı- ğı güçle zamanı denetleye- bilmiştir. "Dil ve düşünce diyalekfiği geçmişle geleceği birleştirmiş, uzağı yakına getlrmiştir." (9) Yaratıklar içinde, geçmişten ders ala- bilen ve geleceğini yanlış- lardan kurtularak yeniden kurabilen yalnız insandır. tnsan bu düzeye, aklı. bi- linci ve düşüncesiyle gel- miştir. Bu nedenle emeğin ve dilin (10) ortak ürünü olan düşünce, insanın insan olma serüveninde, ona yol gösteren tek öğedir. Böyle- ce düşünen bir sosyal yara- tık olarak insan hakları düzlemine ulaşan uzun ve engellerle dolu yolu, aklı ve düşünce gücüyle aşmış, insan hakları belgeleriyle hukuka yenı akılcı ve gü- cünü yaşamdan alan evren- sel bır kaynak yaratmıştır. Düşünce korkusu İşte insanın bu yaratıcılı- ğı, egemen sınıfı. özgür dü- şünceyi denetım altına al- maya zorlamıştır. Bu, insa- nın insandan çekinmesi gi- bi bir çelişkili görüntü ve- rir. Egemen sınıf insandan ve düşünceden çekinir. gi- derek korkar. Gerçekte bu, sınıflar arası savaşımın. yanlış algılanmasıdır. Çe- İişki, sınıflar arasındadır. Egemen sınıf kendi düşün- cesine karşıt düşünceye ge- DÜŞÜNCE OZGURLUGU ÇIKMAZI I.EMİN DEĞER • Egemen düşünce, kurulu düzenin, değişimini önlemek amacıyla, yalnız eyleme geçenlen cezalandırmakla kalmamış, eylemin düşünceden kaynaklandığı görüşüyle düşünceyi de yasaklamıştır. • Egemen sınıf kendi düşüncesine karşıt düşünceye geçit vermek istemez. Onlara göre egemen düşünce dışında görüş ve düşünceler tehlikelidir. Bu bağlamda, düşünce en tehlikeli silah sayılır, yasaklanır, en azından sınırlanır! • Çağcıl Batı demokrasilerinde düşünce özgürlüğünün yasayla sınırlanması gibi bir çelişki yaşanmamaktadır. Ancak insanlık bu aşamaya çok uzun ve güç koşullardan geçerek ulaşmıştır. çit vermek istemez. Kari Marks'a göre "egemen SH nıfın düşüncesi, o toplumun egemen düşüncestni oluştu- rur." Dolayısıyla egemen düşünce dışında görüş ve düşünceler tehlikelidir. Bu bağlamda, düşünce en teh- likeli silah sayılır, yasakla- nır, en azından sınırlanır! 6- Prof. Dr Hans J. Morgent- hau -Uiuslararası Politıka- Türk Sıyası llımler Derneğı Yayınlan Cılt 2, s. 556. 7- Mauriee Duverger -Ba- tı "nın tki Yüzü- s. 94-97. 8- O Hançerlıoğlu -Düşünce Tanhi- s.25. 9- O Hançerlıoğlu -Düşünce Tarihı- s.25. 10- Dil ve düşünce arasında kopmaz bir bağ vardır Dil dev- nmı bu nedenle çok önemlıdır. Atatürk 2 Ocak 1931'de dılın önemmi şövle vurgular: "Ulu- sal duyguyla dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulnsal ve zengin olması, ulusal duy- gunun gelişmesinde başlıca et- kendir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir. Ülkesinin vüksek bağımsı/lıgını koru- masını bilen Türk ulusu dilini de yabancı diller boyunduru- ğundan kurtarmalıdır." Özer Ozankaya -Türkiye'de Laıklik- s 276. Cem Yayınlan. 1 1 - Truman doktrini kapsa- mına girdigımızden ben, doktn- nin dayanağı Kongre yasası ve bu yasayı kabul ettiğimiz söz- leşme gereğı, düşüncemız ABD'nin ıpoteğıne venlmiştır. Sözleşmeye göre "Türkiye, ABD yardımının yararlarını Fehmi Koru'dan emperyalizm dersiEmperyalizmin etkisi altındaki ülkelerde ekonomik ve sosyal ya- şam \e elbet tümüyle politika, dış etkilere açıktır. Dolayısıyla emperyalizme karşı düşünce ve eylemler de egemen istencin de- netimindedir. Bu kez düşüncenin sınırlan. finans kapitalin önerilc- riyle çizilir. Çünkü bu ülkelerde. egemen düşünce de özgür değil- dir, emperyalizmin düşüncesine endekslidir. Bu bağlamda düşün- ce özgüriüğü ve bağunsızbğmdan söz edUemez. (11) Ve özellikle de toplumsal den- genin bozulmaya yüz tuttuğu dö- nemlerde. emeğin özgürce pazar- lanması ve sömürüsüne (12) kar- şı çıkılması ıstenmez. Bu nedenle yaşamınızın her alanında olup bi- tenleri günü gününe bilmek (13) ve düzenlemek ister emperya- lizm. Bilgi ağı kurmuştur. Bunun için en çok o ılgili ülkenin insa- nından yararlanır. Bu görüşümüz bir yorum değil. bir bilenin tanık- lığıyla kanıtlanmış bir gerçektir. Tanığımız da öyle yabancı biri değil. O Kemalistleri kendinden saymaz, ama bu toprağın insanı bilıriz biz onu. Bir yazar, Islam- cı/Osmanlıcı bır yazar. Ona göre kanatlannın altındaki ülkeleri sü- rekli etkilemek için süper güç, her şeyi bilmek zorundadır. Baş- ka türlü süperligi kalmaz. (14) Fehmi Koru di\or ki, "ABD, ilgi alanına gjren her ülkedeki gelişmeleri çok yakın- dan izliyor, hiçbir şeyi tesadüfe bırakma- ma\agayretediyor." Neçokşe> büiyor bu Fehmi Koru. Nereden büiyor bunca şeyi? • "ABD" diyor Fehmi Koru, "kanatlannın altındaki ülkelerle ilgili araştırmalar yaptınr." Bu araştırmalan hangi örgüte mi yaptınr? CIA, Dışişleri Bakanlığı ya da Milli Savunma Bakanlığı bir konunun araştınlmasını o işte uzmanlaşmış bir kurumdan isteyebilirmiş. • Fehmi Koru bunlan nereden mi biliyor?.. Kendisi de Massachusetts Institute of Technology'de araştırmacı olarak bulunmuş. Evet yanlış okumadımz, kendisi açıklıyor bunu. Kendisinin çalıştığı birim, Türkiye'yle ilgili tam 12 rapor hazırlamış. Nasıl ve neden mi? lsterseniz böyle bir etkileme işinin amacını ve nasıl başanldığının bir örneğı- ni daha verelim. Fehmi Koru'ya göre Amerika bu yöntemi "kanat ülkelerini zapturapt altında tuta- bilmek" amacıyla ve "başanyla" yapıyormuş. Başarının nedenıni de Koru'dan öğrenelim. Diyor ki: "~sebeplerinin en başında 'bil- gi birikimi'nin geldiği mu- hakkak." Öyle diyor tanığımız ve sürdürüyor: "ABD, ilgi alanına gi- ren her ülkedeki gelişmeleri çok yakından izliyor, hiçbir şeyi tesa- düfe bırakmamaya gayret ediyor." (15) Ne çok şey biliyor bu Fehmi Koru. Nereden biliyor bunca şe- yi? (16) Koru bu gerçeği ne za- man öğrenmiş, onu da açıklıyor. "Harvard L'niversitesi'nde okur- ken bu dunımun daha yakından farkına varmıştım." (17) Evet her alanla ilgilenir emperyalizm. Çağlayangil'in dediği gibi, "içî- mize girmiş, altıınızı oyar." Özgür ve bağımstz olabilır mi- siniz bu koşullar altında. Yalnız maddi değil, manevi yaşamınızla bile ilgilidır. Gördüğünüz gibi dinsel alanımızı bile düzenleme- ye kalkışır. Hele IMF, AID ve Dünya Bankası gibi uluslararası sermaye ve kredi örgütlerinin et- kisi altındaki ülkelerde, bu arada elbet bizde. egemen istence ve düşünceye karşı örgütlenme daha da sıkı denetim altında tutulur. Yerli işbirlikçiler ve siyasal ikti- darlar, yabancı sermayeyi korku- tacak söylemlere izin vermek is- temezler. Başka türlü yabancı sermaye kaçar. Çünkü yabancı sermaye istik- rar ister, bu nedenle değişime karşıdır. Istikrar, sermayenin gel- diği andaki statünün sürdürülme- sidir. Bu statünün tartışılması bi- le, emperyalizmin huzurunu ka- çınr. Toplumsal değişim istenmez. Görevimiz, evrensel sömürüye güven sağlamaktır. Bu aşamada düşünceyi denetlemenin ve düşü- neni suçlamanın fömelinde "sö- mürüye özgürlük'' sağlama ama- cı vardır. Sömürünün özgür oldu- ğu yerde de emek tutukludur. Eğer bu önlemler demokratik sis- tem içinde alınamazsa. bu kez as- kere iş düşer, darbeyle gelen or- dunun koruyuculuğunda sürdürü- lür sömürü düzeni. 12 Mart ve 12 Eylül işte böyle bir oyunun eseri- dir. Değişimi önlemenin zor yoludur. halkımıza anlatmak ve bu amaçla ABD'nin tüm haberal- ma örgütlerine ülkemizin her yerine girmelerine izin ver- raekle yükümlüdür." Bu öyle bır yukümlülüktür kı bız yıllar- dır ABD'nin propagandasını ya- pıvoruz. Çünkü Kongre yasası- nın gerekçesinde. "Madem ki Türk hükümeti ulusal bütün- lüğünün ve ulusal varlığının karuDması için ABD'den yar- dım istemiştir..." ABD bu yar- dımı yapacaktır, ama Türk hü- kümeti de ''bu yardımın anu- cı, kaynağı, niteliği hakkında sürekli yayın yapacaktır," hükmüyle bize ÂBD'nın propa- gandasını yapma yükümlülügü venlmiştır. Yıllardır. "Biz ABD yardımı olmadan yapa- mayız. ABD'ye karşı gelmek komünizme hizmettir, bağım- sızlık değil; karşılıklı bağımlı- Iık vardır" vb. söylemlenn kaynağı işte bize bu yükümlülü- gü veren sözleşmelerdir. Bu ko- nuda daha fazla bilgi için "Ol- tadaki Balık Türkiye" adlı ya- pıtıma bakınız 12- Bu nedenle 12 Mart ve 12 Eylüller. asker yönetımı al- tında sömürünün sürdürülmesi gınşimıdır. Muzaffer llhan Er- dost'un "Demokrasi Demok- rasi"de dedığı gıbı, "Açıktır ki emeğin gelirini azaltmak, demokratik özgürlüklerin baskı altına alınmasıyla örtü- şüyor. Bugün de emeğin ulu- sal gelirden aldığı payın daha da azalması, demokratik öz- gürlüklerin daha yoğun haskı altında tutulmasını, sistem kendi iç koşulu olarak daya- ür." (Demokrasi Demokrasi s. 43)13- CIA'ya bağlı Rant Cor- paratıon, Türkıye'dekı Islamın konumuyla ilgili bır araştırma ister. Boğazıçı Universıte- sı'nden Prof. Dr. Sabn Sayar (Halen Georgetown Üniversıte- si'nde görevlı ' kimbilir belkı de bu hizmetınin ödülüdür). Gra- ham Fuller'ın yönetiminde bir rapor hazırlar. Bu rapor. Beyan Yayınları'ndan "ABD Gizli Belgelerinde Türkiye'de Is- lamcı Akımlar" adıyla yayım- lanır Bu raporda Sabn Sayar'ın ABD çıkarlarının korunması için gösterdigı çaba şu önerileri- ne yansıyor: "ABD, çıkarlan- nı korumak için Türkiye'deki ılımlı İslanıla ilişkiler kurma- lı, laiklerle dinciler arasında dengeli bir yöntemle bu ilişki- yi korumalıdır." ABD'yı öğ- renım gordüğü Harvard'dan be- ri tamdığını söyleyen Fehmi Kora. bu yapıta önsöz yazar Ve bu önsözde ABD'mn bızım gıbı ülkelen kanatlannın altına aldı- ğını gocunmadan dıle getirır. Koru'ya göre "Sûper güç ol- manın da bir raconu var. Ka- natlannın altında tuttuğu ül- kelerde (kendisini Türk ola- rak kabul eden bir kişi. bizim ABD'nin kanatları altında ol- mamızı içine sindirebiliyor ve bundan kı\anç duyuyor; bu kişiye ne ad verilir bilemiyo- rum) olup bitenden, hatta meydana gelecek muhtemel gelişmelerden haberdar olma- sı şart"tır. Çünkû süper gücün çıkarlan bunu gerektırir. Böyle diyor lslamcı yazanmız Fehmi Koru Koru. bılindiğı gibi Fet- hullah Hocaefendi'nin cenra- atındendır. 14- " A B D " diyor Koru, "kanatlannın altındaki ülke- lerle ilgili araştırmalar yaptı- nr." Bu araştırmalan hangı ör- güte mi yaptınr? CIA, Dışışlen Bakanlığı ya da Mılli Savunma Bakanlığı bır konunun araştınl- masını o işte uzmanlaşmış bır kurumdan ısteyebılımıış. Fehmi Koru bunlan nereden mi bili- yor?.. Kendisi de Massachusetts Institute of Technology'de aras- tırmacı olarak bulunmuş Evet yanlış okumadımz. o takdım ya- zısında açıklıyor bunu. Bılgisı- nın derinliğınin kaynağı beilı artık. lnanabılinz elbet onun ta- nıklığına Kendisinin çalıştığı birim, Türkiye'yle ilgili tam 12 rapor hazırlamış. Neler mi var bu raporlarda. Seçımlerle ilgili, kırsal kesimde köylülerin kal- kınmaya olan ilgileri, toplumca yeniliklere bakış açımız, kırsal mülkiyet eğilımı vb. konular agy. s. 8-9 (Ne mi çıkar bun- dan?.. işte bugünkü çıkmaz çı- kar... Koru'yu iyi tanımak ge- rek.) 15- agy. s. 7. 16- Koru'nun açıklamalan ıl- gınçtır. Der kı: "...resmi ajanı olan diplomatları aracılığıyla değil, o ülkeleri yakından ta- nıyan, hatta oolardan olan bir uzmanlar ordusunu besleye- rek neler olup bittiğini öğren- meye çalışıyor." (Bu ordunun erleri kimlerdir, nasıl yetiştiri- lırler? Bunu bir CIA raporun- dan, Bissel Raporu'ndan öğre- nelım. CIA'nın çalışma yönte- mini belirleyen bir rapor hazır- lar. Rapora göre özetle: CIA. ABD'nin çıkarları için başka ülkelerde faaliyette bulunurken ajan kullamr. En ıyı ve güvenı- lir ajan da o ülkenin yurttaşla- rından yetiştirilir. Bunun için "...Birleşik Amerika doktrini- ne inandınlan ve eğitilen o ül- kelerin yurttaşlanndan daha fazla yararlanılmalıdır. Bu ki- şiler zamanla Amerikalı per- sonel kadar güvenilir ve sadık olabilir... Yabancı ülkelerin yurttaşlanna ideallerimiz an- İatılarak, eğitilerek ve devam- lı bir iş önerilerek casusluğa atılmalan için özendirilebilir- ler. Amerika'ya sadık kalma- ları sağlanabilir." Attıla llhan Batı'nın Delı Gömleği, s. 91). 17- F.Koru. agy, s. 7. . Yarın: Düşünceye yasak konamaz POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL İmralı Motorunda.. | Meclis, haftalardır, geceli gündüzlü sivil bir ana- | yasa anyor. Bir türlü de bulamıyor. Bundan yakı- | nanlar var. Mithat Paşa'nın yaptığı 1876 Anaya-; sası sivil değil mi? Adında paşa srfatı var diye Mit-; hat Paşa askeri paşa mı sanılıyor? Osmanlı'da iki . paşa var, biri sivil, öteki asker; Mithat Paşa, sivil ; paşalardan, padişahın buyruğuyla paşa olmuş.; Talat Paşa da sivil paşa değil mi? Sadrazam ; olunca paşalığı da yanında getirmiş. ; ittihat ve Terakki'nin bıçkınlarından olan aşırı | Meşrutiyet yanlısı Dr. Bahattin Şakir'e bir yakını; sorar: • "Mithat Paşa'nın yaptığı anayasayı okudun < mu? Ne biçim bir şeydir, biliyor musun?" "Okumadım, ama iyi bir şey olduğunu biliyo- rum" der. '• Bundan anlaşılıyor ki Ittihatçılar bilmedikleri bir ' kitabın peşinden koşmuşlar. ! Bizde 1876'dan bu yana bir anayasa peşinde! sürgit koşuşma vardır. Hâlâ da koşmuyor muyuz? ! 1950 seçimlennden sonra Ismet Paşa Çanka- ! ya'dan indı, Celal Bayar Çankaya'ya çıktı. Ba- ', yar'ın bu görev teslimi sırasında Ismet Paşa'ya ilk! sorusu, "Paşam NATO'ya neden girmediniz?"', olur. ; Ismet Paşa'nın yanıtı şöyledir: J "Bizi aldılar da biz mi ginmedik!.." ; Şimdi gümrük biriiğine nasıl girelim diye çırpını- J yoruz, başvurmadığımız yer kalmıyor. j Kore Savaşı, NATO'ya girmemize neden oldu.; Kuzey Kore ile Güney Kore birbiriyle kapışınca biz • de asker gönderdik, kavganın göbeğine atladık.t Biraz şehit verdiysek de NATO'ya girdik. j 1951 Komünist Partisi tutuklamaları, NATO'ya; ginmek için yapılmıştır. • "Ankara nerel Kore nere..." demeyin bu tehlike '• gösterilmiştir. Yani komünizm tehlikesi... Bizim 27 ! Mayıs hareketinde de Kore'nin parmağı vardır. 27 '• Mayıs'tan sonra Ismet Paşa, Başbakan oldu. Bir'. gün gazetelerin yetkililerini çağırdı. Damadı Metin! Toker'in aracılığıyla gizli bir toplantı yaptı. Asker-! ler 27 Mayıs'la kalmamışlar, 22 şubat, 21 mayıs! gibi kımıldamalara başlamışlardı. Harp Okulu öğ-! rencilerinin önünü açıyorlardı. Bir darbe yetme- miş, başka darbeler de anyorlardı. Gizli toplantıda Ismet Paşa, şunları söylemişti: ; "Bu askeheri durmadan pohpohlamayın! Bun-; lann içinde darbeciler vardır. Kore'ye gittiklerinde\ savaşı değil, darbeyi öğrenmişler. Siz de darbeyi; destekler görünürseniz, bunlar durmadan darbe > düşünürier, darbe düşlerler." "Bu söyleşi yazılmayacak" dendi, ama yazanlar! oldu. Gizli haber dışarıya sızdı. Paşa da bir taşla! iki kuş vurmuştu. İ Darbelerin önü kesilmedi. ! 12 Eylül, hepsinin üstüne tuz biber ekti. î Bizde yöneticiler, hep bir şeye bağlanırlar. NA-1 TO, Ortak Pazar, gümrük birliği gibi... | Bayar için anlatırlar. J Yassıada'dan Imrah'ya doğru bir motorda gidi-; yorlar. Hepsi de idamlıktır. Idamlıklar. ama idamı! konuşmuyorlar, bütün konuştukları memleket so- j runlandır. Bayar, Fatin Rüştü Zorlu'ya dönüyor, "Fatin Bey" diyor, "bizi Ortak Pazar'a alacaklar mı, ne dersiniz?" Fatin Rüştü Zorlu, uzun uzun AET'ye gireceği- mizi, almak zorunda olduklarını anlatıyor... Sonun- da motor Imrah'ya yanaşıyor; asılan asılıyor, kur- tulan kurtuluyor. İmralı motorundaki Ortak Pazar konuşması unutulmuyor. Bugün de onu konuşmuyor muyuz?.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Halk dılinde dam saçağma ve- 1 rilenad. 2/Verme, _ ödeme... lçten ge- çinlen niyet, istek. 3 3/ Kırklareli'nın bir ilçesi... Asya ^ ile Afrika'yı bağ- 5 layan yanmada. 4/ Taklit, sahte, kalp. 6 5/ Küçük körfez... -, Kayınbirader. 6/ Kokulu çiçekler 8 açan bır ağaççık. Q II Çin ve Japon- y ya'da oynanan bir çeşit sat- ranç... Ilişkın, değgın... Bır nota. 8/ Gizli görevli... Ser- best meslek adamlannı için- de toplayan resmi bırlik. 9/ Konserler düzenlemek ama- cıyla kurulmuş mûzik derne- YUKARIDAN AŞAGIVA: 1/ Halk dılinde dam saçağına verilen ad... Bir duruma uy- gun düşmeyen söz ya da dav- ranış. 21 Bir dildeki sözcüklerin kökeninı inceleyen bilim.; 3/ MeBh Cevdet .Anda\' ın. Yusuf Kurçenli tarafından sine- maya aktanlan romanı... Hile. 4/Bir gıda maddesi... Sibir^ ya'nm doğusunda bır ırmak. 5/ tlaç, çare... Gemilerde ya-i nm serenleri çevirmeye ya da sabit tutmaya yarayan dona-i nım. 6/İçinde bir su canavan yaşadığına ilişkun söylennler-| le tanınmış Iskoçya'daki göl... Maddenın, kimyasal bir tep-" kimeye girebilen en küçük parçası. 7/ tçinde katı bir madde! enmış bulunan sıvı... Bir nota. 8/Birbaşlangıçmelodısınin,' belirli bir zaman aralığı içinde başka sesler ya da çalgılar tarafından üst üste binışecek biçimde yinelenmesine dayanan müzik biçımı... Hava ve gaz akımlan oluşturmak-i ta kullanjlan aygıt. 9/ Bir ılimiz. ; İLAN PÜLÜMÜR ASLİYE CEZA MAHKEMESİ EsasNo: 1994/62 KararNo: 1994/41 Sanık: Hüsnü Özer - Hüseyin oğlu 1945 d.lu Pardi doğumlu, Tercan ilçesi Yaylım köyü nüfusuna kayıt- lı, Suç: 6136 sayılı kanuna muhalefet S-.tarihi: 23.10.1994 K.tarihi: 08.12.1994 Hüküm: Sanığayükletilen suçlardan birinin Tercan sınırlan içerisinde işlenmiş olup ve kamu davasının ilk olarak Tercan Asliye Ceza Mahkemesi'nde açıldığı anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliğine, 08.12.1994 tarihinde sanığın gıyabmda verilen ka- rar, açık adresinin bulunamadığından karann tebliğ edilemediği, bu nedenle 7021 sayılı Tebligat Kanu- nu'nun 28, 29,30. maddeleri gereğince adı geçen sa- nığa karann ilanen tebliğine, karann bir nüshasının mahkeme divanhanesine asılmasına, aynı kanunun 31. maddesi gereğince ilan tarihinden 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağına karar verilmiştir. Keyfıyet ilanen tebliğ olunur. Basın: 29894
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle