06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ OIAYLAR VE GORUŞLER ı • Iki Kurtuluş Savaşı'ndan Dersler... Prof. Dr. CİHAN DURA Erciyes Üniversitesi D ünya üzerinde tnazlum uluslann emperyalizme başkaldırma süreçleri ara- sında çok dikkat çekici benzerlikler vardır. Bir makalede(l) Çeçen ulu- sunun Rus emperyalizmine karşı açnğı ba- gımsızlık savaşını okurken. lideri. insanı, olaylan, terleri, ihanetleri ve yiğitlikleriy- le Türk Bağımsızlık Savaşı'nı yaşar gibi ol- dum. Bu benzerlikler öylesine anlamlıdır ki, üzerinde durup düşünmekte büyûk fay- dalar vardır. Bilindiği gibı, Çeçen halkı bağımsızhğı- nı 26 K.asım 1990'da duyurmuştur. Ama Rusya, Çeçen bağımsızlığını hiçbir zaman içine sındirememiştir. Egemenlikkarannın hemen ardından. emperyalizmin hiç değiş- meyen şu politikasuıı uygulamaya koymuş- tur. Birincisi. dünya çapında bir "Çeçenle- ri veÇeçenya'yi kötüleme" kampanyası baş- latmıştır. Ikincisi, Atatürk'ün "dahili bed- hahlar" dediği "işbirtikçiler" aramış. Co- har Dudayev yönetimine karşı yapay bir muhalefet oluşturarak onlan para ve silah- la desteklemeye başlamıştır. Kendi amaç- lanna hizmet edebilecek üst düzeyde Çe- çenlerden. tüccar. din adamı ve satın alına- bilecek herkesten taraftarlaroluşturmuştur. tktidara az da olsa ters düşenleri gizlice des- teklemiş. pro\ okasyonlarla Çecenya'nın bağımsızlığını engellemeye koyulmuştur. Bütün bunlan gerçekleşürirken, Rus ajan- lannı ve Rus yanlısı Çeçenleri kullanmış- tır. Çeçen muhalefeti'nm savunduğu bazı sa- vuncalar (tezler) şunlardır: Cobar Duda- yev, bir diktatördür ve aynlması gerekir. Halkı yok olmaya götürüyor; savaş kışkır- tıcılıgı yapıyor. Halk işsiz ve yoksul, açlık ve sefalet içindedir. Biz kendi kendimizi yönetemeyiz; bızi ancak Ruslar yönetebi- İir. Kalkınmamız Ruslarla mümkündür; on- lardan aynlırsak ulus olarak yok oluruz. El- deki basit tüfeklerle Ruslara karşı koyama- yız. Çeçenya, bağımsız bir devlet ve cumhu- riyet olarak, 31 Mart 1992'de imzalanan Fe- derasyon Antlaşması'na katılmayı söz ko- nusu bile etmemiştir. Bunun üzerine Rus yanlısı ve desteklisi muhalif güçler bir kal- kışma girişiminde bulunmuş, ancak bu ayaklanma kısa sürede bastınlmıştır. Aynı güçler Cumhurbaşkanı Dudayev'e karşı su- ikastlar düzenlemiştir. Kasım 1991'de Bo- ris Yeftsin. Dudayev'in tutuklanması kara- nnı vermiştir. Ağustos 1994'te Kremlin'de- ki gizli birtoplantıda ise. Cohar Dudayev'in silah zoruyla iktidardan uzaklaştınlması ve adi suçlu olarak yargılanması karan alın- rruştır. Bunun üzerine para ve ağır silah des- tekli Rus kuklası muhalefet, yeni saldınlar düzenleyerek ÇeçenDevfcti"ni yıkmaya ça- lışmıştır. Bütün bu girişimler başansız olun- ca da, Rusya "anayasal düzeni sağlamak, bölgeyi hayduttar ve teröristlerden anndır- mak" iddîasıyla 11 Arahk 1994'te Çeçen- ya'yı işgal etmiştir. Çeçenya trajedisinin -daha doğrusu des- tanının- bu yer yer hazin, yer yer onurlu çizgilerini akılda tutarak. Milli Kurtuluş ta- rihimize (2) bir göz atalım: Zaman ve in- sanlar değişse de oyunlann ve insan karak- terlennin değişmediğini görelim. Gerçekten Çeçenya'nın kurtuluş sava- şı'nda nasıl emperyalist bir devlet ve işbir- likçi bir muhalefet varsa, Türk Bağımsız- lık Savaşf nda da aynı aktörler vardır. Bu aktörler bir yanda Ingiltere, öbür yanda pa- dişah ve hükümeti, bir kısım aydmlar, kimi politikacılar, basın ve daha başkalan. Bun- lardan -günümüzde kimi sahte tarihçilerin aklamak için her türlü şaklabanlıklan yap- oklan- Vahdettin, Büyük Taarruz'dan önce Ingiltere Yüksek Komisen'ne "MDH lider- ler bolşeviktir; bir isyanctlar ve ihtüalciler topluluğudur. Ben >« hükümetim banş yap- maya hazınm" dıyebılıyor. Damat Ferit "Kendi çetelerimizi Rumlara saldırtalım; sonra bundan Kuvayı Milliye'yi suçlu tutup onu tepdevelim" dıyerek pratik bir çözüm önenyor. Ingilizlere ısrarla sunduğu bir öneri de.Mustafa Kemal hareketine karşı Kürtleri kullanmaktır. Itilafçılar. lngiliz ar- şivlerinde bulunan bir ıhanet belgesine gö- re, Ingilızlcrden Kemalistler'in tutuklan- masını ve temizlenmelerini talep ediyor. 31 Mart 1920 tarihli Peyam-ıSabah gazetesin- de ise şu bildiri yayımlanıyor: "Kııvayı MB- Hye'yeakUnmayınız. BolşevikJerin kafasuu taşıyan vurtsuz serserilerdirf Hatta Fevzi Paşa bile -başlangıçta- ulusal kurtuluş ha- reketini bir "sergerdeler hareketi" olarak görmüştür. Ingiltere, emperyalist amaçlan için. mev- cut muhalefeti büyük bir iştahla kullanma- ya ve geliştirmeye devam eder. Bunu sağ- lamak için başvurduğu araçlar, para ve mevki ile ırk, din ve mezhep aynlıklandır. Ingiltere Büyükelçiliği Baştercümanı Ryan. 25 Arahk 1919 tarihli raporunda "hizmet- lerindeki satılık iktidariann aşın Müslüman görünmesini"önerir: Yönetime, gerçek ide- alini dinmiş gibi gösteren "çıkarcı birgnıp" getirilmelidir. Sünni-Şıi karşıthğı tahrik edilmelidir. Esas hedef bölmek, dost gibı davranıp kazanmak. sonra da hükmetmek- tir. Ingiltere. aradıgı işbirlikcilen kolayca bulur; çünkü Çeçenya'da "Kaderimiz Rus- larlaçiiilmiştin oniardan avnhrsak \ok otu- ruz" diyenler varsa, bizde de Saltanat ve "mandacüar" vardır. Bunlann en önde ge- lenleri; "L'muüanmı AJlah'tansonra IngU- tere'ya bağladım'" diyen Vahdettin'le, em- peryalist güçlere "Yunan gitsin. siztergrihr diye yalvaran Damat Ferit ve hükümetidir. Saray'ın danışmanlanna göre "Türkordu- sumııt, Yunan ordusu müstahkem hatlan- nı sökmesi mümkün değikür." Bir ihanet kanıtı olan bu sözler. "Mustafa KemaL Yu- nanhlan Anadoiu'dan çıkaramaz" diyen LJoyd George'dan aktanlmış gıbidir. Vİus- tafa Kemal Paşa 26 Şubat 1920'de Karabe- kir'e yazdığı bir yazıda Ingiltere-ıç muha- lefet işbırlığine şu ömeği verir: "İngilizJer, Teali-i tslam DernegTnce desteklencn bir (Ahmediyc Derneği) kurmuşlardır. Bu der- nek (dinsel perde) altında. halkın bağnazlı- ğından vararlanarak, Kuvayı Milliye'ye karşı cihat amacı gütmektedir." Ne acıdır ki, Istanbul'un "vatansever ve milliyetçi" sayılan aydınlan bile. vannı yo- ğunu yitirip bitmiş ve tükenmiş bir ülkenin "ttilaf Devlederi'nin muazzam ordu ve do- nanmalan karşısında hiçbir şey yapamava- cağı düşüncesindedir. BunlararasındaM ın- güizler güvenüir dosttur" diyen Rauf Orbay da vardır. Bazı yerel kongrelerde de güçlü devletlerin himayesi istenir. Halide Edip gi- bi bir kısım millicilerde Amerikan manda- sı taraftandır. Oysa Ingiltere yıllarca önce "Tûrkiye'yi mah\«dinceye kadar savaşa de- vaırT karan almıştı. ABD Başkanı NVilson "Türkiye haritadan silinmelidir'' diyebili- yordu. Kurtuluş Savaşımızın öncü liderle- rinden sadece Atatürk, başından beri silah- lı direnmeyi savunmuştur. Politık planda Ingilizlerin ortagi "Hür- riyetve Itilaf Partisi"dir. Bu parti,Tttihat ve Terakki'nin aksıne, işbirlikçi ve şeriat savu- nucusudur. Parti'nin başkanı "lngilizlerin ücretli adamı" durumundaki Albay Sadık, manevi lideri Vahdettin, gerçek lideri de Damat Ferit'tir. Şeyhülislam Mustafa Sab- ride kuruculan arasındadır. Terakkiperver ve Serbest Fırkalarla Demokrat Parti bu partinin mirasçılandtr. Yunan' ınlzmir'eçı- karma yapması karannın alındığı gün, In- gilizlerle işbirliği yaparak, tngiliz Muhip- leri (Sevenleri) Cemiyeti'ni kuran da bu partidir! Derneğın ön planda gelen üyeleri Ingiltere Büyükelçiliği Baştercümanı Ryan. istihbaratçı General Deedes, Rahıp Frev», Suhan Vahdettin, Damat Ferit, Ali KemaL Hoca N'asfı ve Sait Molla'dır. Cemıyetin amacı "Türkiye'deki direnişi kırmak ve ağır banş koşullannın kabul edilmesini sağlaya- cak ortamı hazırlamaktır.*' İşbirükçiler basında da görülür: tşgal al- tındakı bölgelerde, Ingiltere ve Fransa'nın hizmetinde, olanca güçleriyle milliyetçiler aleyhinde yazan Peyann Sabah, Alemdar, Türkçe istanbuL Âçıksöz. Ferda, Adana Postasıgibiyaymorganlantürer. lngiliz ca- susu Sait Molla'nın raporlanna göre "ma- kaleierde propaganda yapıtacak. boi para dağıDİarak halkın kafası kanjjtınlacaknr." Amerikan mandası taraftan Halide Edip, Atatürk'e yazdığı bir mektupta. Tûrkiye'yi bir sömürgedurumuna getırecek olan Ingil- tere hımayesine "özeilikle din adamlannın çoktan istekli" olduğunu yazar. Ingilizler "Anadolu'nun en ıssız yerteri- ne kadar haberalma örgüderi", Atatürk'ün devişiyle"fesatocaklan" kurar. Padişah ve Damat Fent hükümeti ile ışbırlıği halinde ve "paraca önemli özverilerde bulunarak", Anadolu'da -iç isyanlar dediğımiz- bir kar- şı-devrim hareketi başlatırlar. Bu isyanlann öncülüğünü, Ingilizlenn izniyle kurulan Halife Ordusu yapmıştır. lngiliz ajanı Sait Molla'nın lngiliz casusu Rahıp Frew'ye yazdığı mektuba göre, Sıvas'taki Şeyh Re- cep irtica olayını Ingilizler düzenlemiştir. Anzavur ve Düzce olaylan, Konya. Yozgat ve Kün isyanlan da onlann eseridır. Kâzım Karabekir'in Atatürk'e gönderdiği 10 Mart 1920 tarihli yazıya göre "Yok etme plarn- nın ana çizgileri; önce Kürdfi, hatta Çerke- a ayırmak, Türkleri birbirine düşürmek, Anadolu'yu paylaşmak >e orada kenditeri- ne sadık kültürkr oluşturmakör." Bütün bunların yanı sıra Milli Kahra- man'ı etkisiz kıima planlan da yapılır. In- gilizler 1919 Temmuzu'nda Mustafa Ke- mal'in Istanburagerigetirilmesini isterler. Atatürk, hükümetin "îstanbura dön" em- rini ret ve askerlikten istıfa eder. 10 Nisan 1920'de Şeyhülislam Dümzade'nin fetva- sıyla milliciler "eşkıya" ilan edilir ve öldü- rülmeleri "meşnı ve farz" kılınır. Büyük Önder, arkadaşlan Fevzi Paşa, İsmet Bey ve öbürleri ile birlikte idama mahküm edilir. Atatürk'ün öngörüsü sayesınde başanya ulaşamamış daha ne tuzaklar!... Bütün bu ihanet çemberleri içerisinde "MOletin ba- gımsızlığı tehlikededir" (1919) ve "Türki- ye bağımsız olacakbr" (1920) diyebilen yal- nızca Mustafa Kemal Atatürk ve birkaç ar- kadaşıdır. tki kurtuluş savaşı ile iki liderin tutum ve anlayışı arasındakı bu benzerlıklerden bir- çok dersler çıkanlabilir. Bunlardan birinci- si. tarih genel eğilim olarak ileri doğru gi- derken. bu eğilimi belirleyici hareketleriy- le, tekerrür edebilmektedir. Ikincisi, dünya sahnesinde halk düşmanlan oldukça, mut- laka halk kahramanlan da olacaktır. Uçün- cüsü, mazlum uluslann, kurtuluş savaşlan- nı yürütürken, tarihten, özellikle de Türk Bağımsızlık Savaşı'ndan ve onun Ölümsüz Lıden'nin hayatından ve Aydınlanmacı fel- sefesinden alacaklan çok dersler vardır. Dördüncüsü ise doğrudan doğruya bugün- kü Türkiye ile ilgilidir: Sahnede -küresel- leşmeci ve şeriatçısıyla, bütün karakterlen ile- yine aynı oyun vardır; sadece.. bugünün Atatürk'leri yoktur. Ancak, onlar da gele- cektir! Tarih; onlar çıkmadıkça, perdeyi indir- meyecektir! 1) Tank C. KUTLU ' Çeçenya nm Bugünü. Dü- nü. Gelecegı. " "AfülkiyeUJerBirtiği Dergisi, Mart 1995, S 177, ss 9-16 2) Dogan A VCIOGLU MiUi Kurutuluş Tarihi: (Birinci KUap) Emperyalizm KarfisutJa TürkAy- dınııtm Aymazlığı ve Tam Bağımsızlık, Tekin Ya- yınen. Lsı 197'' 421 s ARADABIR Av. SALÎHA ESEN Av. TENNUR KOYUNCUOĞLU Istanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Adına 'Dinsel Nikâh" Kılıfı... Dinsel nikâh kılıfı ile "birlikte yaşama "ya hayır, deme- liyiz. Anayasaya göre aile, Türk toplumunun temelidir. Top- lumdaki yaşam kurallannı "hukuk" belirler. Hukuk ön- ce yasadır, sonra yasalar üzerine tüm insanlığın üstün değer yargılanna uygun olarak davranış begenileridir. Bir konuda yasa varsa o yasaya uymak zorunludur. Çünkü yasalar düzenlendiği anda keyfiliği yasaklar, yap- tınmlara bağlar. Türk Yurttaşlar Yasası'nın 93-105-108 ve 110. mad- deleri evlenmenin nasıl yapılacağını düzenlemiştir. Bu- na göre; evlendirmeye "devletin yetkili memurlan" yet- kilidir. Yasan^ buyruğuna göre; evlenme sözleşmesi olmadan dinsel nikâh yapılamaz. Dinsel nikâhı kıyacak kişi, yasaya uygun evlenmenin kanrtlanmasını ister ve evlilik belgesini gördükten sonra ikincil konumdaki din- sel şöleni yerine getirir. Böylece kişiler evlilik bağı için- de birlikte olmak isterlerse kamu düzeni uyannca yasal evtenmeyi, inançları doğruttusunda da isterlerse dinsel şöleni yaparlar. Kişilerin dinsel özgürlüğüne saygı gös- teımek, onlan, inançlanna göre davranışlarında serbest bırakmak yine yasa buyruğudur. Bu doğrular bilinçli biçimde saptırılmaya başlanmış- tır. Dinsel nikâhla flört etme, evlenme modası estirilme- ye çalışılmaktadır. Bu olaylann gerçek adı ise "eylem- sel birleşmedir". Hemen söylemek gerekirki, ergin olmuş erkek veka- dmın evlenme engeli yoksa bir arada yaşamasına ya- sa kanşmaz. Ancak bu yapılıri<en, imam nikâhı ile ev- lenme çığırtkanlığı, dinsel duygulaha oynama ve din- sel inançlan kötüye kullanma anlamını taşır. Serbetçe kan-koca gibi bir arada yaşamayı savunmak onurlu olabilir, ama imam nikâhı ile evliyim diyerek yaptığına kılıf hazırtamaya çalışmak, açıkça dinsel inançlann sö- mürülmesidir. Çünkü geçerli bir evlenmenin tek şekli, yetkili devlet memuru önünde yapılan evlenmedir. Evlenme özel bir yaşam alanıdır, ama eş-çocuk ile bir- likte devletin ilgi alanına da giren sosyal bir kurumdur. Evlenme sonucu dogacak çocuklann nesebi kamu dü- UArkasıSa. 17, Sû. l'de TARTIŞMA Sayın MilletvekilL c umhuriyetimi zin ve ulusal varlığımızın temeli olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin veonu oluşturan siz milletvekillerimizin, son zamanlarda büyük bir yara aldığı açıktır. Yurttaşlar olarak, gözümüzün önünde, odamızın içinde tanık olduğumuz tutum. davranış ve yaklaş.ımlan. kavga, dövüş, küfür, silah çekme ve kadınlan aşağılama gibi eylemleri sizlere asla ve asla yakıştıramıyoruz. Insanlanmız, demokrati kleşme, ekonomik kalkınrna ve güvenliğin sağlanması gibi yaşamsal konulann çözümünü bulmak ve gerçekleştirmek üzere vekil tayin ettiği sizlerin, bir futbol takımı amigoluğunun da sınırlannı aşacak şekilde saldırganlaşmanızı, konuşmacıya müdahale etmenizi, disipline uymamanızı, bağinp çağırarak sait engellemek amacıyla gereksiz öneriler vermeyi bir başan sanıp tüm saygı ve uygarhk kurallannı aşmanızı ya da Meclis'e devamsızlık etmenizi, emin olun yürekleri yanarak. büyük bİT üzüntü ve umutsuzlukla izliyorlar. Birçok insanımızın, sizlerden tüm olumlu beklentilerini yitirmiş durumda olduğunu ve TBMM toplanhlannı, "herhangi bir şov" gibi değerlendirdiklerini üzülerek anımsatrnak istiyoruz. Sayın milletvekili ne ulusumuz ne de partiniz ne oiursa olsun sizler, böylesi bir değerlendirme ve damgalanmayı hak etmemelisiniz. Bunun için de kendinizin, temsil ettiğiniz ulusun ve görev aldığinız Meclis'in saygınlığmı her şeyin önüne alarak. önümüzdeki günlerde. tüm yurttaşlann gerçekleşmesini beklediği "kalkınma planı ve dcmokratikleşme'*yk ilgili konulann tartışılıp oylanmasında, geçmişte yaşananlan unutturacak ve TBMM'ye ve seçilmiş milletvekillerimize yaraşacak bir tutum davranış sergilemenizi bekliyoruz. Saygın, olgun, tutarlı ve yapıcı davranışınız, umanz. TBMM'ye ve sizlere olan sayginhğı ve güveni geri getirecek ve kötü bir mikrop gibi içimize girmiş olan olumsuzluklann yok olmasını sağlayacaktır. Hangi yöre, görüş ve partiden olursanız olun, bu ülke sınırlan içinde yaşayan tüm insanlann vekili olduğunuzu ve ülkemiz için yararlı olacaklan, partinizin ve kendinizin çıkarlannın önüne almanız gerektiğinin bilincinde olacağinızı umar, ulusumuza ve birlikte çalıştığınız insanlara iyi örnek olmanızı dileriz. Prof. Dr. Türkân Saylan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı CHP'nin sorumluluğu S on bir iki yılhk süreç net bir biçimde gösterdi ki şeriatçılann sahte cennet vaatleriyle, Amerikancı numaracı cumhuriyetçilerin demagojileriyle toplumsal muhalefeti yönlendirmeye çalışmalan boşuna. Toplumumuz açık kavrayıcı, kararlı sol politikalara susamış durumdadır. Yaklaşan CHP kurultayına doğru sorun CHP hükümette kalsın mı kalmasın mı? Şu mu lider olsun bu mu lider olsun boyutlannı aşmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda mayalanmış, sosyal demokrasiye, demokratik sosyalizme açılan CHP, büyük sorumluluğunu günlük politikalara sıkışarak hedeflerini küçülterek görmezlikten gelemez. Üye yapısıyla, kadrolanyla, somut çözûmlerle donanmış ideoloji ve liderliğiyle gerçek bir sosyal demokrat parti, yalnızca solun değil, demokratik yaşamımızın geleceği açısından da yaşamsal önemdedir. Türkiye'de sol 12 Eylül darbesinin vurgununu göğüslemeye çalışırken aynı zamanda sosyalist ülkelerin çözülüşünü yaşamıştır. Bu durumun ulusal sol planda ciddi bir analizi yapılmamış, -hatta sosyal demokratlar gelişmelere kendilerinin dışındaymış gibi kayıtsız kalmışlardır- günlük siyasal rüzgârlara göre yön tayinine çalışılmıştır. Toplumun örgütlü güçlerinin dağınıkhğı ve antidemokratik duvarlar, onlan sol siyasal partileri uyancılık görevinden alıkoymuştur. Sosyal demokratlann yetişmiş. eğitilmiş kadrolara, gençlere, kadmlara. örgütlü toplum kesimlerine; bu saydığımız kesimlerin de gerçek bir sol partiye gereksinimleri vardır. Şimdi kurultaya giderken siyaset yasağının ardına sığınmadan toplumumuzun entelektüel, akademik bütün yaratıcı beyinlerini harekete geçirerek solun ideolojik temel taşlannı yerli yerine oturtan kısa ve uzun vadeli taktik ve stratejilerinin oluşturulacağı bir foruma gereksinim vardır Bunun yeri elbette kurultaylardır. Ama geçen yıllar bu güzel kelimenin anlamını o kadar çok aşındırdı ki... Umanz yanılınz. Yasin Nuri Aydırüı Bahçelievler - Istanbul AKSİYON, 33. sayıda Nazim Hikmet'i kapak yapti. Türkiye'de sağ kesim, Nazim için [Nazım'a ZlSağ'dan bakış neler düşünüyor? Nazım, vatan ha- i n i mi? M e z a r i M o s k o - va'da rrn kalmali, yoksa Türkiye'ye g e t i r ı l i p Ana- dolu'da bir "çinara1tı"na mt gömülmeli? Türk saği Nazim'm vatandaşliğının iade- sine karşı mı? Kisaca Nazım Hikmet Türk sağı için ne anlam ifade e- diyor? AKSİYON'un 33. sayısında AKStYON GAZETE BAYİLERİNDE AKSİYONH A F T A U K H A B E R Y O K U M D E R G İ S İ Cumhuriyet Kitap Kulübü Antalya Temsilciliği GENÇLİK KİTABEVİ IMZA GUNU 22 Temmuz Cumartesi (Bugün) ATAOL BEHRANIOĞLU Saat:17.30 Adres:Kışla Mah. Milli Egemenlik Cad. 41. Sok. No:14 ANTALYA MASLAK GAZETECİLER SİTEŞİNDE SATILIK DÜKKÂNLAR Tel.:5114817 Eski Türkiye îşçi Partili AYTEKİN GÜLLE'yi kaybettik. Başımız sağolsun... Demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin adsız uğraşçısı, gönüllü sahne sanatçısı, güzel insan, dostumuz AZÎZ ELEKÇt'yi kaybettik. Unurmayacağız. ERCAN KANAR, FATMA KANAR, FETHl ŞtVEYDlNLt tçinizde veya çevrenizde ülkemiz için çaiışma potansiyelinin varlığını hissediyorsunuz, ama nasd ve nereye yönlendireceğinizden emin değilsiniz. ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEGfni aramantz, yaşamınızda yeni bir ışık yaratabilir. Tel.: 275 50 82 Romanlannız ve ansiklop>edileriniz yerinizden almır. TeL: 5540804 PENCERE •••Savaş, Akıl, Bîlim Okyanuslarda fırtınalar neden patlar?.. Denizler kralı sakallı Neptun'a sormalı!.. Sevda nasıl birtut- kudur?.. Ah, kanatlı çocuk Eros nerede?.. Oklany- la yürekleri delen aşk tannsı Eros değil mi!.. Eski çağlar mitolojisinde her sorunun yanıtı var... Yasavaşın nedeni?.. Savaş tannsı Mars, kanlı çatışmalan düzenleyip insanları ölüme sürükler... Insanlardünyayı açıklamak için söylenceleruydur- muşlardır; binlerce yıl saçma sapan masallarla oya- lanmışlar; sonunda akıl devreye girmiş, bilimler oluş- muş... ^ıcak çağımızda yaşayan her insan, çevresinde olup bitenlere akıl ve bilim açısından mı bakıyor?.. Hayır.. Yine de küçük bir ilerteme yok sayılamaz; günü- müzdeki insan, savaşı Mars'ın marifeti saymıyor. Peki, neden çıkıyor savaş?... • Uzaya çıkan, Ay'da yürüyen, bilgisayar devrimini gerçekleştiren, gen mühendisliğini yürüten insanın savaş kavramına yaklaşması kolay olmuyor; kapi- talist öğretinin bu alanda doğru dürüst bir açıklama- sıyok... Ya sosyalizm ne diyor: Savaş, politikanın silah zoruyla sürdürülen biçi- midir. Belli ekonomik çıkaharın itici gücüyte ortaya çıkar, belli siyasal hedeflerin dayatılması amacıyla yürütülür. Savaş, sınıflara bölünmüş toplumlaria bir- likte gelişmiştir. Kapitalizmde, özellikle kapitalizmin emperyalist aşamasında burjuvazinin kâr ve ege- menlik kaygılanndan doğar. Bu yolda yabancı top- raklardaki tüketim pazahannın ve hammadde kay- naklarının ele geçirilmesi için halkların boyunduruk altına alınması çabasında kendini gösterir. Ham- madde kaynaklannın, pazarların, nüfuz alanlannın, kısaca dünyanın paylaşılması belli bir noktaya de- ğin karşılıklı anlaşma ve uzlaşmalarta yürüyebilir; ancak belli bir noktadan sonra savaşa başvurulur. Nasıl, açıklamayı beğendiniz mi?. Beğensek de beğenmesek de savaşın daha do- yurucu bir açıklaması yok... Savaş Mars'ın marifeti mi?.. Değil!.. Din midir sa- vaşın nedeni?.. Uluslaşma süreci midir?.. Etnik çe- lişki midir?.. Bütün bunlaryüzeydeki renkli yansıma- lardır. Bilimsel açıklama, bütün savaşlardaki ortak nedeni bulup geçerli yasayı yakalamakla gerçekle- şir. Körfez Savaşı neden çıkmıştı?.. Saddam'ın hır- sı yüzünden mi?.. Yoksa bir Üçûncü Dünya dikta- törünün yakın hammadde kaynağına el koyması ne- deniyle mi?.. Kapitalizmin doruklanndaki emperya- list güç, Üçüncü Dünya diktatörüne haddini bildir- di; petrol kaynaklarının denetimini sağladı. Nüfuz bölgelerinin yeniden düzenlenmesi, Doğu Bloku yıkılıp parçalandıktan sonra gündemdedir; YDD (Yeni Dünya Düzeni) ancak paylaşım sona er- dikten sonra yerine oturabilir... Oturabilirmi?.. Yoksa insanlık geçmişte görüldüğü gibi, sürekli savaşlarla mı yaşayacaktır?.. • Sovyetler'in yıkılmasından kısa bir süre sonra ken- disini toparlayan Rusya, nüfuz bolgeleri paylaşımın- da yeniden devreye girdi. iki Almanya birieştikten sonra Avrupa'da doğan yeni güç, bu yoldaki ağıriı- ğını gün geçtikçe daha çok duyuracak. Japonya ve Çin, nüfuz bolgeleri paylaşımına seyirci kalamazlar. ABD yer yuvarlağına tek başına egemen olamaz; ikincil ve üçüncül güçlerle işbirliği yapmak zorun- dadır sorun bu aşamada karmaşıklaşıyor, nüfuz böl- gelerinin paylaşımında kimin eîinin kimin cebinde olduğunu saptamak kolay olmuyor. Ortadoğu'da, Kafkasya'da, Balkanlar'da, kin, nef- ret ve düşmanlıktan gözleri karanp canavarlaşanlann gözlerini açacak tek ilaç, akıl ve bilimdir. Türkiye'de bir iç savaşı amaçlayanların da akıllannı başlarına toplamalan gerek... PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBELERİ 2. Geleneksel Özde... Sözde... Sazda... BİR OLALIM Halk Şöleninde Buluşalım AŞIK MAHSUNİ YAVUZ TÖP FERHATTUNÇ DESTE GÜNAYDIN FEVZİ KUFfRJLUŞ İSMAİLKAYA UMUTALTINÇAĞ GRUP YORUM YENİGÜN MÜZ. TOP. MKM. ÇOCUK KOROSU HÜSEYİN BAŞARAN ÜLKÜ DEMİREL HAYDAR BAYAR OZAN FERHAT AÜCAN-GÜLHAN-EREN GRUP MUNZUR ESENYURT BEL Çocuk Korosu HALKOYUNLARI SEMAH (Pir Sultan Karacaahmet -Şahkulu Hacı BektaşVeli Derneği) Konuşmacılar MURTA2A DEMİR (PSAD Genel Başkanı) • SELA- HATTİN ÖZEL (Alevi Tems. Meclisi Genel Sekreteri) • CAFER DOĞAN (PSAD Istanbul Şb. Başkanı) ve ZÜLFÜ ÜVANELİ Sunan: Emel Sungur ALİ SAMİ YEN STADYUMU TARİH-. 22 TEMMUZ CUMARTESİ SAAT: 14.00 - 23.00 İRTİBAT TEL: PSAD İST. ŞUBE: 256 55 21 - 254 78 46 Biletler: Stadyum gişelerinde satılıyor. ÇAGDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURULUŞ BELGESİ LOZAN'I ANIYORUZL PİYANO DİNLETİSİ: Aydın KARLIBEL AÇIKOTURUM: Y. Güngör ÖZDEN (Yönetici), İlhan SELÇUK, Suna KİÜ, Nevin Yurtsever ATEŞ SERGİ: Lozan'dan Karikatür ve Fotoğraflar (tnönü Vakfı) TARİH: 24 Temmuz 1995 Pazartesi, Saat: 17.00 YER: Atatürk KöJtür MerkezL Taksim (Giriş serbesttir)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle