Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1TEMMUZ1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Anayasa Mahkemesi, yap-işlet-devret modeliyle yapılacak projeler için hükümete 'imtiyaz' zorunluluğu getirdi
Projeler Daınştay'a gidiyorESRAYENER
ANKARA - Anayasa Mahkemesi'nin,
büyük altyapı prpjelerinın yap-işlet-dev-
ret modehyle yapılmasını düzenleyen ya-
samnbu modeldeki anlaşmalann "imtiyaz
-sayılmayacağııu"' öngören hükmünü iptal
etraesıyle. hükümet. büyük projeler için
Danıştay'abaşvurrnak zorunda kaldı. Bu-
na göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan-
lıgı; ıhale ılanlan verilen 4 termik santral
île ihalesi yapılmış. ımza aşamasına geli-
nen 5 ve değerlendirme aşamasında bulu-
nan 17 hidroelektrik santrah için, Bayın-
dırlık ve tskan Bakanlıgı da, Çanakkale
Bogazı köprüsü ve tzmit Körfezi geçiş
projelerini yap-işlet-devret modeliyle ger-
çekJestebilmek için Danıştay'a gidecek.
•.- Anayasa Mahkemesi, önceki gün, "Ba-
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı, ihale ilanlan verilen 4 termik santral ile ihalesi yapılmış,
imza aşamasına gelinen 5 ve değerlendirme aşamasında bulunan 17 hidroelektrik santrah için
Danıştay'a imtiyaz başvurusunda bulunacak. Bayındırhk ve Iskan Bakanhğı da, yap-işlet-devret
modeliyle gerçekleştirilecek Çanakkale Boğazı köprüsü ve Izmir Körfezi geçiş projeleri için
Danıştay'a gidecek.
a Yatmm ve HizmetJerin Yap-tşlet-Devret
Modeli Çerçevesinde Yaptınlması Hak-
landaki Vasa":un. "imtiyaz teşkiletıneye-
cek nitelikte sözkşme yapılmasr başjıklı
hükmünü ıptal etti.
Anayasa Mahkemesi'nin, Bayındırhk
ve Iskan Bakanlığı'ndan temmuz ayında
istifa eden CHP Gaziantep Milletvekili
Mustafa Yılmaz ve CHP Ankara Millet-
vekili Mümtaz Soysal tarafından 90 im-
zayla yapılan "iptaTbaşvurusunun kabul
edilmesiyle, Başbakan Tansu ÇUler'in.
büyük projelen yap-işlet-devret modeliy-
le gerçekleştirme programı suya düştü.
Anayasa Mahkemesi aynca, yasadaki,
yap-işlet-devret modeliv le yapılacak pro-
jelerdeki sözleşmelerin özel hukuk kural-
lanna tabi olmasını öngören hükmünü de
iptal etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı ta-
rafindan, Danıştay'a imtiyaz kapsamında
olup olmadıgı yönünde başvuruda bulu-
nulması gereken projeler şöyle:
thaieye çıkan termik santrallar: Afşin-
Elbistan B termik santrah projesi, Konya
Boyabat ve Tufan termik santrallan pro-
jeleri, Tekirdağ Saray termik santralı pro-
jesi.
tmza aşamasında olan hidroelektrik
santrallan:Yamula Hidroelektrik santrah
projesi. Bayram hidroelektrik santralı pro-
jesi, Afyon-Dinar hidroelektrik santralı
projesi, Muğla-Fethiye hidroelektrik sant-
ralı projesi, Kahramanmaraş-sualtı hidro-
elektrik santralı projesi.
Değerlendirme aşamasında bulunan
hidroelektrik santrallan projeleri: Adana
Yedigöze \e Beyabat hidroelektrik sant-
rallan, Içel-Lamas hidroelektrik santrah,
Bolu Düzce ve Aksu hidroelektrik santra-
lı, Antalya Beşkonaklar, Sinan ve Alara-
han hidroelektrik santrallan, Gönen hid-
roelektrik santrah. Finike hidroelektrik
santrah, Çıldır 2 hidroelektrik santralı,
tçel Lamas hidroelektrik santralı, Aksu
hidroelektrik santrah, Elazığ Nazar 1-2
hirdoelektrik santrallan.
Bayındırhk ve Iskan Bakanhğı da, yap-
işlet devTet modeliyle gerçekleştirmeyi
programladığı Çanakkale Boğazı köprü-
sü projesi ıle tzmit Körfezi geçiş projesi
olarak adlandınlan 50 kilometrelik oto-
yol yapım ihalesi için önce Danıştay'a,
sözleşmelerin imtiyaz kapsamında olup
olmadıgı yönünde başvuruda bulunacak.
Ogretim uyelerinden uyarı
'Anayasa
değişmeli
9
• Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nce
yapılan açıklamada, Türkiye'nin yanm
yüzyıllık demokratikleşme çabası önünde bir
_engel diye nitelediği 1982 Anayasası'nda
kapsamlı değişiklikler yapılmasının, yaşamsal
gereklilik olduğu vurgulandı.
İstanbul Haber Servisi -
Üniversıte Öğretim Üyele-
ri Derneği ve Mustafa Ke-
mal Derneği, TBMM'yi
anayasa değişikliği konu-
sunda 'ciddi' olunması için
uyardı.
Üniversite Öğretim Üye-
' 1eri Derneği Yönetim Ku-
• rulu adına bir açıklama ya-
pan Prof. Burhan Şenata-
lar,Türkiye'nin yanm yüz-
yıllık demokratikleşme ça-
bası önünde bir engel diye
nitelediği 1982 Anayasa-
sı'nda kapsamlı değişiklik-
- ler yapılmasının, yaşamsal
-gereklilik olduğunu vurgu-
ladı. TBMM'nin gündeme
.aldığı 21 maddeye ilişkin
değişikliklerin yeterli ol-
mamakla birlıkte 'olumlu
başlangıç' sayılabıleceğıne
işaret eden Şenatalar. deği-
şiklik görüşmeleri sırasın-
-da yaşananlann Türki-
-ye'nin geleceği ve TB-
MM'nin saygınlığı açısın-
dan kaygı verdiğini belirt-
ti. Şenatalar. bütün partile-
rin değişiklik için anlaşa-
mamalan halinde mevcut
önergeleri destekleyebile-
ceklerini anımsattığı açık-
lamasında şu görüşleri sa-
vundu:
"Anayasa değişikliği oy-
lamaiannı çıkmaza sokan
24. maddcnin ise gündem
dışında tutulraasınu de-
mokratikleşme süreci açı-
smdan zorunlu görüyoruz.
Oylamalann son aşama-
sında özellikle kamu çab-
şanlannın sendikal haklara
kavuşmalan, seçme ve se-
çilme vaşının düşürülmesi,
üniversite öğretim üyeleri-
ne \e öğrencilerine siyasete
katılma yasağının kaldınl-
ması gibi değişikliklerin
onaylanmasını gerekli gö-
rüyoruz. Bu maddeleri, de-
mokratik hak ve özgüriük-
lerin genişletilmesi ve siya-
sete katılımın > a> gınlaşOnl-
ması açılanndan fevkalade
önemli bulduğumuzu vur-
guluyoruz."
Mustafa Kemal Derneği
Genel Başkanı Kamran
Baran da yaptığı açıklama-
da, Türkiye'nin diğer Müs-
lüman ülkelerle karşılaştı-
nldığında önemli ve model
ülke olarak belirmesinin,
cumhuriyeti kuranlann a-
maç ve hedefierinin başa-
nya ulaştığının gpstergesi
olduğunu belirtti. Uzun
yıllardır değişik odaklann
cumhuiyeti yıkmak, de-
mokratik ve laik nitelikle-
rini ortadan kaldırmak için
çaba harcadığına işaret e-
den Baran, anayasanm 24.
maddesinin değiştirilmek
istenmesinin de laik cum-
huriyeti yıkma düşüncesi-
nin yeni bir ifade biçimi ol-
duğunu savundu. Bu çaba-
lara katkıda bulunan lider
ve partilerin, çabalann ba-
şanya ulaşması halinde or-
taya çıkan enkazın altında
kalacağına dikkat çeken
Baran, "Laiklikdedemok-
rasinindin ve vicdan özgür-
lüğünün güvencesi olması
gibi, bu hukuk sisteminin
temel güvencelerindendir"
dedı.
Sabanci ve Komili
îşadamlan erken
iseçime karşı
• TÜSİAD Başkanı Halis Komili, seçim ya da
herhangi bir gerekçe ile izlenen 'popülist
politkaların bedelinin tahmin edilemeyecek kadar
ağır* Dİabileceğini söylerken Sakıp Sabancı, 'İki de
bir seçim yapıp aylar ve yıllan tavizle geçirerek
bunuı sonucunda problem doğurmasınlar" dedi.
Haber Merkezi - Ko-
alisyon hükûmetinin son
günlerde yaşadığı sarsıntı-
lar sonunda ortaya çıkan
firker seçim olasılığı, işa-
4amlınnı erken seçime
£arşı olduklannı vurgula-
•yan içıklamalar yapmaya
yönetti.
• Deıizli Sanayiciler,
Baniacılar ve îşadamlan
Derreği'nin davethsi ola-
rak lenizli'yegiden Halis
Konrifi,Türkiye'nin iyi de-
iğerleıdirildığı takdirde ge-
lecel yüzyıldagelişmiş ül-
Jceleı arasında yer alacağı-
iu bKİirtertk "Türkije bu
potaısiyel \e dinamiklere
s a h l | bir ülke" dedi.
Klımili. konuşmasını
çöy 1: sürdürdü "Seçim ya
öa fcnşka birgerekçey le ya-
pıla ı populist politikalann
bec»4i, tahnıin edilemeye-
cek. ladaraprolabilir.Gü-
veımi baktıgmu/ bu gelece-
ğe «laşabilnıekteki tek SH
kıımtmı/. bifiünün çalkan-
tüı sJanıu sılinıen geçebil-
me^cir. Cu mhurhet tarihi-
niım « ağır trizini yaşadık-
tar»>onra bugiin gelinen
no Aoda karanız bir denge
oliM<naya hışbdı. tstikra-
stz reteıt fıktörler henüz
beBriraf MÜmedi. Bu fak-
töı—Jri beruraf edecek ya-
pısal önlemlerin devreye
sokukağına dair işaretler
halen ortada yok."
Sabancı'nın sozleri
Sabancı Şirketler Gru-
bu'na bağh BEKSA fabri-
kasmda düzenlenen ağaç
dikme törenine katılan Sa-
bancı Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Sakıp Sa-
bancı, burada gazetecilerin
sorulannı yanıtlarken bir
soru üzerine sık sık seçim
yapılmasını sert bir dille
eleştirdi. Sık yapılan se-
çimlerin büyük problemle-
re neden olduğunu belirten
Sabancı, "Polirtkacılann
oy hesaplan olacaktır, ama
bunu yaparken milleti de
düşünmekzorundadırlar"
dedi. Sabancı. konuya iliş-
kin olarak şunlan söyledi:
"Türkiye'de ikide bir se-
çim yapıp aylar \e yıllan ta-
viderie geçirerek bunun so-
nucunda problemler do-
ğurmasınlar. Ekonomi ku-
railan bir yana aülırsa bu-
nun sonucunda büyük
proMemkr çıkacaktır. Al-
lah bizi bu problemlerden
korusun. Aynca mümkün
olduğunca seçimleri birbir-
leriyle birleştirsinler. Son-
ra da aş ve iş vererek 60 mil-
yonu düşünsünler."
Karamürsel direniyor
KARAMÜRSEL (Cumhuriyet) - Karamürsel'ın 3 beldesi ve 13 köyünün
yeni il olan Yalova'ya bağlanması, yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı
"Karamürsel'i köy ohnaktan kurtaralım" mitıngı ve yürüyüşüyle protesto
edılerek karann geri alınması istendi. 8 kişının başlattığı ölüm orucu
onuncu gününü doldururken Karamürsel Esnaf Kefalet Kooperatifı
Başkanı Tank Bağdat, "Karamürselliler, asil ve onurlu mücadelerini asla
bırakmavacaklardır. Bu konuda blöf >apmıyoruz. Gerekirse gidip Yalova
smınndaki Topcular'da kendimizi yakacağız" dedi. llhan Çınar Alanı'nında
yaklaşık 30 dakika süren protestonun ardmdan Karamürselliler.
Cumhuriyet Caddesi'nden yürüyürek E-130 Karayolu üzerindeki
Karamürsel Alp Türbesi'nde 8 gündür ölüm orucunda bulunan
hemşenlerine destek verdiler. Sloganlar atan Karamürselliler, burada
oturma eylemi de yaparak E-130 Karayolu'nu 1 saat trafiğe kapathlar.
Daha sonra Karamürsel-lzmit Karayolu'nda Gölcük yönüne yürüyüş yapan
topluluk, bu yolu da Karamürsel çıkışında bir saat süreyle trafığe kapattı.
Yolun trafiğe kapanması nedeniyle uzun araç konvoylan oluştu. llçede
17.00-19.00 saatleri arasında tüm esnaf kepenklerini kapattı. Yaklaşık 3
saat süren miting ve protesto gösterileri olaystz bıtti. Karamürsellilerin bu
tepkileri sürerken Beledıye Başkanı Ozcan Ozatgın başkanhğındaki bır
heyet, tçişleri Bakanhğı'nın davetı üzenne görüşmeler yapmak üzere
önceki gün Ankara'ya gıttı. Görüşmeler hakkında bilgı veren Özcan
Özalgm, Karamürserin haklıhğının kabul edıldığıni. sınır yanhşhğının
düzeltılmesı ıçın yeni düzenlemelere gıdileceğinın bıldinldiğini belirtti.
"Sosyal Demokrasi ve Türkiye Gerçeği" konulu panel, Aliağa AKM'de yapıldı
'KemaÜzm. Islam dünyasının onuru9
MERİHAK
ALtAĞA - Gazetemiz yazan İl-
hanSelçuk. Türkiye'deki sosyal de-
mokratlann, sosyalistlerin ve de-
mokratlann "ülkesinin parçalanma
tehdidi altında olduğunu görmek"
zorunda olduğunu belırterek "Tür-
kiye'de biz sosyal demokrasiyi ko-
nuşuyoruz. Ama Türki\e gündemi-
nin birinci maddesinde etnik çatış-
nıalar. şeriatçılık-laiklik sorunu > ar.
Türkiye'deki sosyal demokratlann
görevinin ne kadar ağır olduğu or-
tada" dedi.
6. Aliağa Emek Şenlikleri kapsa-
mında "Sosyal Demokrasi veTürki-
ye Gerçeği" konulu panel, Aliağa
Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıl-
dı.
Anıl Çeçen'in yönettiği panele
gazetemiz yazarlan llhan Selçuk,
Prof. Dr. Yakup Kepenek, Prof.Dr.
Alpaslan Işıkh ve ressam Bedri Ba\-
kam katıldı.
Sosyal demokrasi ve Türkiye ger-
çeğinin tartışıldığı panelde tlhan
Selçuk, insanlann her dönemde ba-
zı fikirlerin peşine düştüğünü belir-
terek. "Biz mi yanhş görüyonız. oU
mayacak bir fikrin mi peşindeyiz?
İnsan obnayacak denen her şeyi yap-
mıştır. İnsan. ne düşünmüşse yap-
mış. Madem ki sosyalizm insanm ak-
• 6. Aliağa Emek Şenlikleri kapsamında yapılan ve Anıî Çeçen'in
yönettiği panele, gazetemiz yazarlan tlhan Selçuk, Prof. Dr. Yakup
Kepenek, Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve ressam Bedri Baykam katıldı.
llhan Selçuk, panelde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Kemalizmle
birlikte aydınlanma sürecine girdiğini belirterek "Kemalizm, Islam
dünyasında yaşanan bir onurdur. Bu onuru bırakmayız" dedi.
lına düştü,'Sosyalizmi kuracağım' edilmek isteniyor. Kemalizm, İslam
dedi, kuracakür" diye konuştu.
Sosyal demokrasiyle sosyalizm
arasında süreklı bir gel-git olduğu-
nu belirten Selçuk, Tansu Çiller'in
Özelleştirme Yasası'nı çıkarması-
nın ardından "Son sosyalist devleti
yıkük'" dediğini anımsattı ve şunla-
n söyledi:
"Ama ortağı sosyal demokrat bir
partiydi; bu devlet. sosyalist değil-
dir. Devleti tanımlamak lazım. Tefe-
cilerin, rantiyecilerin devletidir bu._
Devlet, vergi çıkaracağına Hazine
bonosu çıkanyor. Vergiyi işçiden.
memurdan alıyor. Bu de^let ve bu si-
j'asi iktidar zengini seviyor. Devlet,
Hazine bonosunu çıkanyor; bunla-
n kim alıyor? Zenginler. Devlet, Ha-
zine bonolannı üst üste çıkanyor:
sürekli faize dolannor: Türkiye'nin,
dış dünyanın zengininin faizine do-
lanıyor ve dibe batıyor."
Türkiye'nin Kemalizmle birlikte
aydınlanma sürecine girdiğini be-
lirten Selçuk, kul döneminin kapa-
tıldığmı belirterek "Bu tarih inkar
dün>^sında\^şanan bironurdur. Bu
onuru bırakmayız" dedi.
Bazı çevrelerin emperyalizmin
demode olduğunu ve artık ortadan
kalktığmı savunduğunu belirten
Selçuk, Amerika'nın Ortadoğu'da-
ki petrol için bu bölgede nasıl üslen-
diğini anlatarak şunlan söyledi:
"Bal gibi emperyalizm var işte.
Türkiye'de sosyal demokrasinin ku-
ruluşu, emperyalizme savaş olarak
ortaya çıktı... Hiç künse Batının
avukatlıgını yapmasın. Türkiye'nin
sosyal demokraa. sosyalisti, demok-
rati ülkesinin parçalanmak tehdidi
altında olduğunu görmek zorunda.
Türkiye'de sosyal demokrasiyi biz
konuşuyoruz. Ama Türkiye'nin
gündeminin birinci maddesinde et-
nik çatışmalar, şeriatçıltk-laiklik so-
ru nu \-ar. Türkiye'de sos>al demok-
ratlann görevinin ne kadar ağır ol-
duğunu görüyoruz. Şimdi sosyal de-
mokratlar umutsuz okiuklan bir sü-
reci yaşıvor. Ama sosyal demokrasi-
yi de, sosyalizmi de kuracağız" diye
konuştu.
Yakup Kepenek de sermayenin
ulusalhğının bulunmadığmı belirte-
rek "Son 15 yılhk gelişmeler buna
açıklık kazandırdL Iretinı \apma-
yan, çivi çakmayan sermayenin hiç-
bir ulusallığı yoktur. Türkiye'de
emeğin programında olması gere-
ken, devletin yeniden emekçiler için
yapılaşTnasını sağlamaktır. Yani dev-
letin iç \apısının demokratikleşme-
si, devletin emek yararuıa dengeye
getirilmesi lazım" dedi.
Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, Batı sos-
yal demokratlannın emperyalizmle
banşık olduğunu vurgulayarak
"Türkiye'de gerçekten sosyal de-
mokrasi olsaydı, çok farklı şeyler
olurdu. Kapitalizmin temeli. herke-
sin kendi çıkannı düşünmesidir. İş-
çiler kendi çıkariannı düşünürse bu
başka bir şey olur^dedi.
Sanatçı Bedri Baykam da anti-
Kemalistlerin, ikinci cumhuriyetçi-
lerin ve şeriatçılann ortak hedefi-
nin "KemanzmibatHTnak" olduğu-
nu belirtti.
Sol partilerin üçe bölünmesinin
ardından laıklik ilkesinin yeterince
savunulamadığını belirten Bedri
Baykam, şeriatçılara karşı sosyal
demokratlann tek bir parti altında
toplanmasınm kaçınılmaz olduğunu
vurguladı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
licaret ve Düşünce
Ozgurlugu
Okulun yan kapısında karşılaştık. "Gözûnüz aydın
Hocam" dedi. "çıkardılar beni gazeteden."
"Size meheldir" dedim, "üzüleceğimi sanma. "Ama
doğrusu pek de memnuniyetle karşılanacak bir du-
rum değildi bu. "Nasıl oldu?" diye sordum. Anlattı.
Haftanın belirli günlerinde yazdığı köşe için gönder-
diği bir yazı, gazetenin bir başka köşesine, daha doğ-
rusu bölümüne konmuş. Ve "artık yazı göndemıe"
demişler...
Aradan iki hafta geçti. "Belki düzeltirter" diye bek-
ledim, ama çrt yok. Anlaşılan düşünce özgürlüğünün
ve insan haklannın şampıyonluğunu yapan bu gaze-
tenin yöneticisi durumunda olan arkadaşlar, bu "ka-
rarlanndan" geri dönmüyortar.
Aynı şekilde bu gazetenin "süperilerici've "demok-
rat" köşe yazarlan da durumu içlerine sindirdiler ki, on-
lann da çrtı çıkmıyor. Oysaki bu yazar arkadaşlanm da-
ha bir süre önce, benzer bir durumu "şeref ve haysi-
yet sorunu"yapmışlar, yeri göğü birbirine katmışlar-
dı.
Bugün o gazetede yazan bir yazar, bir başka gaze-
tedeki işine son verilince "düşünce kurbanı" ya da
"düşünce özgürtüğü şampiyonu " ilan edilmişti. Arka-
daşının böyle "onur kıncı" bir biçimde işten çıkartıl-
masını "içine sindiremeyen" bir başka yazar, durumu
anlı-şanlı bir biçimde açıklayarak gazetesinden istifa
etmişti. Şimdi ikisi de aynı gazetede yazıyorlar.
Ve gene aynı gazetede yazan bir başka yazar arka-
daşımız, özel bir televizyondaki haber programında bu
"mağduriarı" konuşturmuş ve düşünce özgürlügüne
yapılan bu saldın protesto edilerek "gözyaşartıcı" ko-
nuşmalaryapılmıştı. Gene aynı gazetenin birkaç baş-
ka yazan da aynı toplantıya katılmışlar ve öbür gaze-
teyi ve o gazetenin "düşünce özgürlügüne" saygı
duymayan patronunu kınamışlardı.
Bu işte reklam kokusu sezdiğim için, o günlerde bir
yazı yazmış ve "Daha önce benzer biçimlerde horta-
nan insanlara sahip çıkmadınız. Şimdi eğer düşünce
özgürlüğünü ticaret metaı ve reklam aracı olarak kul-
lanıyorsanız çok ayıp ediyorsunuz" demiştim. Bunu
da sineye çekmişlerdi elbette.
Ama şimdi durum çok daha vahim ve dramatik. Po-
lemik olmadıgı için bu ismi vermemde sakınca yok;
Eser Karakaş, eski yaşanandan çok daha ağır ve
onur kıncı bir muameleye layık görülmüş durumda.
Fakat daha birkaç ay önce buna benzer bir davranı-
şı "Türk basını"ve "düşünce özgürlüğüne"karşı yapı-
lan ağır bir saldın olarak değerlendıren ve "bilgiç bil-
giç ahkâm kesen"kim\ "demokrasi şampiyonlan" bu
kez "dutyemiş bülbül" gibiler, ya da üç maymunu oy-
nuyorlar: "Duymadım,görmedim,söylemedim..."H\ç
yakışmıyor...
Okul kapısında "Neden atmışlarseni?" diye sordu-
ğumda, "6//m/yorum"demişti, "galiba birazsolda ol-
duğumu düşünüyoriarmış..." Öğrencılığinde bile sol
gruplara karşı mesafeli duran bır öğretim üyesini "sol-
cu" olarak değerlendirmek, bu süper demokratlara
özge bir anlayış...
Kimileri de "Emiryukandan gelmiş" diyorlar. Olabi-
lir. Başka gazetelerin patronlarının yukandan bu tür
emir göndermelerini "gazetecilik namusuyla" bağ-
daştıramayan kimi muhteremler, emir kendi patronla-
rından gelince bunu kendi gazetecilik namuslanyta
pekala bağdaştırabiliyorlar. Artık o nasıl bir namussa:..
Burada iâîm vermîyorum. Zira hem bu meseteyttSr
"isim meselesi" olarak görmüyorum, hem de potemik
konusu yapmak istemiyorum. Mesele bir "ilke" me-
selesi. Kaldı ki bu insanlardan bir bölümü çok sevdi-
ğım insanlar, arkadaşlanm. Ve böyle birtavnn aleti ol-
malan beni daha çok üzüyor. Ne demiş şair: "Yağmur
gibi taşlar yağar üstüme I llle dostun attığı gül yare-
lerbeni..."
Aynı günlerde Cağaloğlu'nda üç genç kız çevirdi yo-
lumu. "Hocam" dediler, "Ankara'daki memur sendi-
kası eylemimizi yansıtmayan yazılı basını protesto
edeceğiz ve belirli gazeteleri okumayacağız. "Doğru-
su onlann da çok umurundaydı. Memur sendikalan-
nın reklam potansiyeli nedir ki? Ne kadar reklam ge-
tirirler. Kaldı ki kendi sendikalanna üye olamayan ve
sahip çıkamayan insanlar, sizin sendikal haklannızla
uğraşsalar ne olur, uğraşmasalar ne olur...
Bu konudaki en anlamlı yaklaşımı bizim Ercan Yay-
lalı yaptı. "Sizyanlış düşünüyorsunuz" dedi. "8u ga-
zeteler ticarethanedir ve buralarda ticaret yaşamının
kurallan geçeriidir. Düşünce özgüriüğü falan laftır.
önemli olan satmak ve çok satmaktr. Ve bunun için
her türtü yol mubahtır. Siz bu gazeteleri Cumhuriyet
gibi sandığınız içi yanılıyorsunuz."
Galiba doğru. Onun için de Cumhuriyet çok oku-
nuyor ama az satılıyor. Biz kafayı değıştiremeyeceği-
mize göre, acaba Cumhuriyet bizi değiştirse daha mı
iyi olur?
Fakat Cumhuriyet okurunun kafası da bizimki gibi.
Daha önce yapılan bir degişiklikte tiraj otuz binlere
düşmüştü. Millet o "partak"isimleri Cumhuriyet'teya-
dırgamıştı...
Galiba en doğrusu "hak bildiğimiz" yolda devam et-
mek. O dostlanmız da utançlanyla başbaşa kalsınlar...
istanbul Su Kongresi sonuç bildirgesinde kaynaklarm insan eliyle kirletildiğine dikkat çekildi
havzalannda yapılaşma önlenmelT
tstanbul Haber Servisi -
21-23 Haziran 1995 tarihle-
ri arasında düzenlenen İstan-
bul Su Kongresi '95 Sonuç
Bildirgesi yayımlandı. Bil-
dirgede kentin su kaynakla-
nnın insan eliyle ciddi ölçü-
lerde kirletildiği belirtildi.
Kaçak yapılaşmanın acil
olarak önüne geçilmesi ge-
rektiğine karar verilen bildir-
gede, su havzalannın korun-
mamasının kentin su soru-
nunun kurtanlamayacak bo-
yutlarda büyümesine neden
olduğu gerçeği bir kez daha
vurgulandı.
İstanbul Su Kongresi So-
nuç Bildirgesi şöyle:
- İstanbul'a şu anda verttmekte olan
su, bin yıl önce kişi başına verilen sudan
daha fazla değildir.
- İstanbul "un su potansiyelini oluştu-
ran 2 bin 323 metrekarelik yağış havza-
sı lstanbul'un su gereksinimini karşıla-
mada yeterli değildir. Bu havzalann ko-
runmaması ise durumu her gün daha da
kötüleştirmektedir.
-Çevre Bakanhğı tarafından hanrlan-
mış, İSKİ Mayıs "95 Genel Kurulu'nda
görüşülmüş \e sürdürülebilir kalkınma
boyutunda sunulan hmvalann ekonomik
korunmasmı amaçlayan yönetmeiik,ger-
çekte havzalardaki kaçak yapılaşmayt ya-
Su kirliliği Bakanlar Kurulu gündemine alındı
lstanbul'un sorunu, yerel yönetimi aştıİstanbul Haber Servisi-
Bayındırlık ve Iskân Bakanı
Erman Şahin, tstanbul'daki su
sorununu Bakanlar Kurulu'na
götüreceğinı söyledi.
Erman Şahin, su havzalannın
yaşamsal önemi olduğunu
belirterek "Su havzalannda
kaçak yapılara müsaade edildiği
sürece temizlenmesi mümkün
değildir. Devlet Su İskri'ndcn su
havzalanndaki bu tecavüzlerin
önleomesi icin ne yapdması
gerekryorsa, eiimi/deki yasal
imkânlar neyse onlann
kııllanılnıasını isteyeceğbn" dedi.
Bayındırhk Bakanlığı'nda
DSf'nin çok önemli çalışmalan
olduğunu söyleyen Şahin,
"tstanbul ölçeğinde su mesetesine,
su havzalanndaki yasaklamaJar,
yıkımlar ve ügili yasalaria bu
konuda daha köklü tcdhirler,
değişikler konusunda çahşmalar
yajHyoruz" dedi. Istanbul'da daha
çok ihmallerle bu noktaya
gelindiğini belirten Şahin, bütün
ilgililerin, valinin, hükümetin,
belediyelerin. Çevre Bakanı ve
Bayındırhk Bakanı'ıun
duraksamadan karar alıp
uygulaması gerektiğini bildirdi.
Şahin, su havzalannı korumak,
çizgilerini çizmek görevinin
belediyelerde olduğuna dikkat
çekerek belediyelerin, "Sorun
bizi aştı. Ankara devreye girsin"
yaklaşımını ise "Öncelikle kaçak
yapdaşmayı önteyebilirler. Süratie
şu noktadan itibaren el koymak
gereldyor. Derhal harekete
geçeKm. Bu nedenle de bu sorunu
fç^toi Bakanhğı'na ve Bakanlar
Kuruiu'na götüreceğinı'' dedi.
sallaşüracak ve bağh olarak göçü teşvik
edecekbiryönetmeiik olarak ele alınmış-
ür.
- İSKİ tarafından planlanan havzalar-
da kuşak oluşturma girişimi, havzalann
yapılaşmaya açılması için atılacak bir
adım olarak değerlendirilmiştir.
- Havzalann ağaçlandınlmasında bi-
limscl yöntemlcrin uygulanmadığı belir-
lenmiş, su tutmayan iğne yapraklı ağaç-
lar yerine. su tutmaya elverişli geniş yap-
raklı ağaçlarla havzalann ağaçlandınl-
masuım gereğine işaret edilmiştir.
- istanbul yeraltı suyu kaynaklan rast-
gele yapılan sondajlarla rasyonel (akıl-
cı) olmayan bir şekilde tüketilmektedir.
- Mevcut 20 bin artezyen kuyusunun
yüzde 75'i denetim dışı ve kaçak olarak
işletilmektedir. Bu kuyular denetim altı-
na alınmah ve rastgele tüketimin önüne
geçilmelidir.
- Olağanüstü bır durumda. örneğin bir
savaş sırasında, açık su rezervleri çok kı-
sa sürede kullanılamaz duruma gelece-
ğinden. stratejik önemi bulunan yeraltı
sulan korunmalıdır.
- Rastgele tüketim nedeniyle kirienen
ve kuruyan yeraltı su haznelerinin ko-
runması sağlanmalı ve bu su hazneleri
yeniden besknmeüdir.
- Su sağlama tahminleri yanhş ve bi-
limsel verilere dayanmamakta, beş yılda
yüzde yüz sapma göstermektedir. Bu du-
rum sorunun çözümünü olanaksız kıl-
maktadır.
- İstanbul'un 12 milyon nüfusu olduğu
öngöriiunesine karşı n tSKt servis bölge-
sinde 8 mihon nüfus bulunmaktad:r. İS-
Kİ, şu anda günde bir milyon 570 bin
metreküp su verdiğini ileri sürdüğüne ve
bu suyun yüzde 48'i kaçak su olarak de-
ğeriendiriİdiğme göre tstanbul'da Idşî ba-
şına günde yaklaşık 100 litre su düşmek-
tedir. Bu miktar, İSKİ'nin abonelerine
taahhüt ettigi günde 250 litre suyun yüz-
de 40'ına denk düşmekte ve
İSKİ taahhüdünü yerine ge-
tirmemektedir.
- Kaçak su miktan. günde
yaklaşık 750 bin metreküp-
tür. Bu suyun tüketici fıya-
tıyla bedeli ise günde 27 mil-
yar lira mertebesindedir. Bu
suyun bedeli de tüketici tara-
fından ödendiğinden, sonuç-
ta bu büyük bir haksızhktır.
- Kayıp suda en önemli et-
ken. şebeke kacağı ve çaiın-
madır. Çalınma ve kaçaklar
önlenmeiidir.
- Şebeke kaçağının en
önemli nedeni, servis bölge-
lerinin kanşmış olması ne-
deniyle basınç regülasyonu-
nun yapılamamasıdır. Su basınç seviye-
leri, servis bölgeleri aynlarak 5 servis
bölgesine göre düzenlenmelidir.
-İSKİ'nin en önemli gideri enerjidir.
Bir metreküp su üretimi için harcanan
enerji ise yaklaşık 0.5 kvvh'dir. Buna gö-
re su satış fîyatı maliyetinin çok üstünde-
dir ve bu durum kötü işletmeciliğin ma-
liyetinin halka ödettirilmesi olarak de-
ğerlendirilmiştir.
- Vanalann regülasyon sistemleri ku-
rularak bilgısayarla denetlenmeli ve den-
geli su dağıtımı sağlanmahdır.
- Şebeke suyunda fazla klor kullanınu,
beyin hastalıklanna neden olmaktadır.
. t ,._