04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Latin dünyasımn çok yönlü müzisyenlerinden Tito Puente'nin zengin ve ritmik müziğini canlı olarak dinleyebiunek gerçekten bir ayncalık. Sadece dinlemek değil, müziğe kadlmak ve dansetmek gerekiyor. Sadecedinkmeyecek, dansedeceksinizi CEMYEGUL Bu yıl Istanbul Caz Festivali'nde Latin formu, ruhu ve ritmi taşıyan iki topluluk izleye/dinleyebileceğiz. Cazda Latin adası o kadar zengin ki, bu iki toplulugun farklı tellerden çalacaklanna emin olabilirsiniz. Caz tarihinin farklı (ve aynı) dönemlerinde caza entegre ettikleri Latin motifleriyleyeni tonlann gelişmesine katkıda bulunmuş bu iki topluluğu karşılaştırma şansına da sahip olacağız. Karşılıklı etkilenimler, arayışlar, vs... Aynca bu iki toplulugun da, mûziklerinin de köklerinin, ABD'nin güney-batı ucundan Venezûella'ya uzanan adacıklar (Karayıpler-Küba ve Porto Riko) oluşu da serüvenin bir başka boyutu. Gecenin yıldızı hiç kuşkusuz Tito Puente olacak. Asıl adı Ernesto Antonio Puente Jr.New York doğumlu. Lakabı-El Rey", yani "KraT. Tito Puente, l4 salsa"ve "mambo" ıle özdeşleşmiş bir isim. Tito Puente, iki yıl önce de tstanbul Festıvali"nin konuklan arasındaydı. Aralannda MongoSantamaria'nın da bulunduğu bir Latin yıldızlar topluluğuyla sahne almıştı lstanbul'da. Tito Puente Latin dünyasımn çok yönlü müzisyenlerinin başında geliyor. O bir lıder, "timbaks" virtüözü, multi- enstrümantalist (vibrafon, saksofon, bongolar, kongalar) besteci, yapımcı ve aranjör. tlk aşkı danstı, ancak aşil tandonunu yırtınca bu işten vazgeçmek zorunda kaldı Ikincı Dünya Savaşı sırasında Chartie Spivak'ten big-band kompozısyonlan ve aranjman dersleri aldı. Juillıardda G.I.BiB'in yanında çalıştı. Daha sonra Nono Moraks, Machito ve Pupi Campo gibı "Afro- Cuban Jazz"ın ünlü topluluklannda 2 .Uluslararası Caz Festivali'nde bu gecenin yıldızı latin caz dünyasımn devlerinden Tito Puente. Gecenin açılışını da Irakere topluluğu(üstte) yapacak. Tito Puente'nin lakabı 'El Rey', yani 'Kral'. Tito Puente, 'salsa' ve 'mambo' ile özdeşleşmiş bir isim. O bir lider, 'timbales' virtüözü, mülti-enstrümentalist (vibrafon, saksofon, bongolar, kongalar) besteci, yapımcı ve aranjör. çaldı. 1950'lerde big-band mambo stılının öncüsü konumundaydı. Onun big-band'inin yeğinligi ve nevrotik dokusu, onu zamanın diğer Latin topluluklannın liderlerinden ayırdı. New York sancısım müziğine ustaca oturttu ve bunun da faydasmı gördü. Aranjmanlan süratli, sıkı örülmüş, atak ve çok cesurdu. 1950'lerin sonlanndaki "chachacha" çılgınlığı dömeminde bu akımın öncüleri arasında Tito Puente de yer alıyordu. LftOSUUURASI i 1950'lerde onun topluluklannda yer alanlar arasında Johnny Pacheco, Mongo Santamaria, Chariie Palmieri ve Ray Barrettogıbı Latin müziğinin devlennı sayabihriz. Puente'nin ünlü kompozisyonu "Oye Como Va" Santana'nın 1970 yılinda piyasaya çıkan meşhur albümü Abraxas'ta notası notasına yer altnca Tıto Puente'nin şöhreti de bir anda doruğa ulaştı. 1964-65'te Latin ritmlerinı caz standartlanyla kanştırarak müziğini yeniledi. Bugün Tito Puente "Latin jazz" dünyasımn devleri arasında yer alıyor. Belki gençlığindeki kadar enerjik değil ama müziğinin yapısı, eskisi kadar sağlam ve firtınalı. Gelelım gecenin açılışını yapacak olan Inıkere'ye: Irakere, ısmini bir Yoruba efsanesinden alıyor. Toplulugun lideri pıyanist Chucho Valdes. Valdes aynı zamanda toplulugun kompozitör ve aranjörü de. Irakere devrim sonrası Kübası'nın en önemli topluluklan arasında sayıhyor: Karmaşık parçalan, sıradışı enstrümanlan, senfonik parçalan ile "Cuban-jazz"olarak adlandırdığımız türün yeniden tanımlanmasına neden olan topluluk Irakere. Tüm büyük ve kalıcı topluluklarda olduğu gibi Irakere'nin "sound"u da kendine has. Irakere 1964'te 3 klasik müzisyen tarafından Havana'da kuruldu. Bu üç müzisyen bugün ızleyeceğımiz toplulugun da iskeletini oluşturuyorlar: Gitanst Carios Emitio Morales, şarkıcı ve perküsyonıst Oscar Vialdesve toplulugun lideri Chucho Valdes. Irakere 1967'de film müzikleri çalarak işe başlamış. O sıralarda Afro-Cuban müzik üzerine araştırmalar da yaptıklanndan kurucu üçlü, altı müzisyenle birleşerek araştırmalanna devam etmışler. 1975'ten sonra da Irakere dünya caz hantalannda hak ettiği yeri almaya başlamış. 1978 yılında Nevvport Jazz Festival'dekı performanslan ise sanat yoluyla tüm politik bariyerlerin yıkıldığı bir gösteri olarak anılıyor. Anımsanacağı gibi, bu konseri takip eden Avrupa ve Amerika turneleri Irakere'ye dünya çapında bir şöhret getirdi Irakere'nin müziğı Küba standartlanyla bile fazlaca eklektik sayılabilir. Irakere bugün hem popüler sayılabilecek bir müzik yapıyor, hem tiyatrolarda çalıyor, hem de senfoni orkestralanyla bırlikte. Irakere'nin ve Tito Puente'nin zengin ve ritmik müziklerini canlı olarak dınleyebılmenin gerçekten bir ayncalık olduğunu düşünüyorum. Sadece dinlemek değil, müziğe katılmak ve dans etmek de gerekiyor bu konserlerde. TÜYAP'ta "Genç Etkinlik" projesi Költür Servisi - Uluslara- rası Plastik Sanatlar Demeğı (UPSD) tarafından hazırlanan ve değişik sanat alanlanndan genç yaratıcılan bir araya ge- tırmeyi amaçlayan "Genç Et- kürfik" projesı, bugün TÜ- YAP tstanbu! Sergi Sara- yı'nda başlıyor. Etkinlik. 9 temmuza kadar sürecek. Ana teması "sınırlar veöte- a"olarak belirlenen etkinlik. düşünsel ve coğrafı suıırlan ele alacak: iktıdar, suç, cınsel- iık, kımlık, medya başlıklan- nı taşıyan beş ayn atölye çer- çe\ esınde bu kavramlarla bir- lıkte suıırlan da sorgulayacak. Etkinlik süresince plastik sa- natlar, sosyal bılimler, edebi- yat, gösten sanatlan ve müzik alanlanndakı çalışmalannı bir araya getırerek bir panorama oluşturacak olan genç sanat- çılar sergi, panel, dınleti ve gösteriler aracılığıyla hem birbirleriyle hem izleyicilerle bulusacaklar. Her yıl aynı tarihlerde yıne- lenecek olan "Genç Etkiıı- Bk"e katıhm ıçın üst yaş sını- n 35. Hakan Onur'un proje sorumluluğunu, Canan Bey- kal, An" Akav ve Balkan Nati Islirmeö'nın proje danışman- lığın. üstlendığı etkinlik, TÜ- YAP'ın katkılanyla gerçek- leştiriliyor. Uluslararası Plastik Sanat- lar Derneği, bu etkinliğin dü- zenJenmesinın en önemli ne- denini "ülkemizdegençsanat- çılann kendilerini ifade etme olanıgı bulamamalan, ahşıl- nuş nekân ve ölçeklerin aşıla- madğı sanat ortamımızda kencilfrin»' alan açamamala- n, değişik sanat disiplinleriy- le ilifki kununamalan" ola- rak belirtıyor. Dernek yöneti- cıler, durağan mekânlann, sı- kışmş ve kalıplaşmış biçım- lenrterk edıldıği bu etkinlik- le geıçlerin bıreysel çabalan- nı değerlendırmek ve yaratıcı dinaruği ateslemek amacm- da oduklanıu da sözlerine ek- hyoılar. Sanatçı Emre Zeyti- noğta ise "Genç Etkinlik"le ilgil düşüncelerinı ıfade eder- ken bu gençlerin, özellıkle dürranın yeniden yapılanma süredyle bırlikte, bir mahşer ortanına düşmüş olduklan- nın uıutulmaması gerektiğini hatılatıyor \e ekliyor: "Bu scrgde. kendinden öncekilere gört kendini daha çok riske atmıya mecburolan, yalnızca 'yapan' değiL, aym zamanda konuşan, tarnşan. bir anlam- da febefeci formasyonu yük- lenmiş bir sanatçı grubu yer alıyor. Grup içinde bu sanat- çılannortak noktalannı tesph etmeye cahşmak, uiusal dûz- lemde'özgünlük' aramak,»- yasi bir manifesto betdemek, üslup teşhisinde bulunmak kanımca son derece yanlış bir davranış olacaktır. Çünkü on- lar bugün kimliği tarif edile- nıevcn ya da bilerek bilmeye- rek >anilış tarif edilen bir top- lumda yaşıyorlar ve tarif ede- medikkri alışkanlıklan, de- ğerleri, kendilcrine empoze edilmis yalan yanhş bil^leri, yükünilülükleri var. Işte sa- natçılar bunlara bir anlam yükJemek, bir değeriendirme- ye tabii tutmak ve saptamala- nnı tarüsmaya açmak dunı- mundalar. Tüm çabalan bu- dur ve elbette izleyidler resmi agızdan bir acıkiama, kendi çocukluklanndan bir anı, sev- dikkri renklerin kompozisyo- nu vb. gibi >apıtlaria karşılaş- fflayacaldardtr". "Genç Etkinlik"ın bugün- kü programı şöyle: 12.30-13.00 BıIdınler'Be- sim Deflaloğlu / Identite = Identıth = Kımlik 13.00- 13.30 'Gösten': "Rahatsız mıstnız?" / Murat Ipek 13.30-14.30 Performans: "Son Hiç Olmadı" / Nur Akalın, Ümit Özsw 14.00- 14.45 Konser: Tnğnıl Arav, Kubilay Kılınç 15.00-15.30 Performans: "Son Hiç Olma- dı "/Nur Akalın, Ümit Özsov, KaanOsmanak 15.30-17.00 Konser: "Zen Grubu" Murat Ertel (gitar-vokal), Adil Sa- dak (gitar), Mustafa Beber (bas), Okan Özpoyraz (da- vul), Esat Basak (görünrü), Mehmet Ovünç (mixer), Na- zım Dikbaş (vokal) / 17.00- 17.15 Açıhş 17.15-17.45 Konser: Istanbul Oda Korosu / Yıeşua Aroyo(şef) 17.45- 18.45 Performans: "Sahne-i Atıye" Atican Yaraş, Genco Gülan Konteyner 18.15- 18.30 Performans: "Burada- yım"/Öztenı Çalık 18.45- 19.15 Performans: "Üçgen" / Nadi Güler, Betül Kızılok, Ya- şar N. Eyfiboğlu 19.30-20.00 Gösteri: "Kadraj" / Cem Bü- ge, Fuha Köseoglu 20.15- 20.35 Performans: "Kubbe-i Tılsım" / Ay^egül Kale, Mu- rat Ipek Uzun süredir ayn yaşayan anne-babasının öykûsûnü kendi çocuk gözteriyle yorumlayan Ceylan, kendi anne babasmı oynatryor fîlminde. Söz gümüşse 4 Koza 9 altm VECDİ SAVAR Bu akşam "2 Film Birden"de bir Türk kısa filmi izleyeceğız. Fılmin adı "Koza". Yönetrnenı Nuri Bilge Ceylan. Reklamdan hiç hoşlanmıyor örneğin. Sessız ve dennden çalışma- yı yeğlıyor. Bu yüzden ekranda ya- pamadığımı burada yapmak, bu genç yaratıcıyı sizlerle tanıştırmak istıyo- rum. 1995 Cannes Film Festivali'nde Uluslararası Kısa Film Yanşması'na seçilen 10 film arasına girmeyi ba- şaran "Koza"nın yönetmeni 1959'da lstanbul'da doğmuş. İki ile on yaş arasında, kendi devişıyle "algılanen zengin olduğu zamanda", Çanakka- le'nuı Yenice kasabasmda yaşamış. "Koza"yı çektiği yörede. Orta öğre- nimıni tamamladıktan sonra Boğa- zıçi Üniversıtesı Elektnk Mühendıs- liğı Fakültesı'nde okumuş. Elektrik mühendısi olmak, gönlüne düşen si- nema kıvılcımım iyıce ateşlemiş ol- rnalı kı. soluğu Munar Sınan Ünrver- sıtesı Sinema-Televizyon Merke- zı'nde almış. îkı yıllık öğrenimden sonra "artık yeter"dıyerek okulu bı- rakmış ve ılk fılmı "Kozaw yı gerçek- leştirmiş. Kısa fîlme özel bir tutkusu ohna- dığını, kendini denemek için ışe bir kısa filmle başlamaya karar verdiği- nı anlatıyor Ceylan. Filmi hemen he- men tümüyle kendi olanaklanyla gerçekleştirmiş. Hatta bu film içın bir 35 nun. kamera satın almış. Ara- baya attığı gibi makıneyı, Canakka- le'nın yolunu tutmuş. Filmi çocuklu- ğunun geçtıği mekânlarda üç hafta- da çekmiş. Tek bir asistanla gerçek- leştirmiş çekımleri. 1975 'ten bu yana fotoğraf çekıyor Nun Bılge Ceylan. Fîlminde bunun ızleri açıkça görülüyor. Ne ki, salt fo- toğrafa yaslanan bir film değil "Ko- za". Filmin felsefı ıçeriğinı destek- leyen bir ışlevi var görüntünün. Pek çok filmin yaptığı gibi salt "güzd" fotoğraflarla yetınmiyor. Estetik kay- gılan özden kaynaklanıyor. "Ko- a"yı renkli çekıp, siyah-beyaz ses filmıne basmış. Toplam maliyeti 150-200 milyon civannda olmuş. TRT'nın bırkaçyıl önce gerçekleştir- dıği "Genç Sinemacılar'' projesine seçilmiş "Koza", ama verdikleri fılmler bayat çıkmış. Post-prodüksi- yon aşamasinda da bir yığın bürok- ratık engel karşısına çıkınca, filmi leriyle yorumluyor. Filmin en ilginç yanlanndan bın de bu rollen, Cey- lan'ın gerçek kahramanlara. kendi anne ve babasına oynatması. Kuşku- suz bu seçım fîlmın gerçeklik duy- gusuna önemli ölçüde katkıda bulu- nuyor. Ostelık ıkı oyuncu da son de- rece başanlı. Yönetmen, "Ne yapa- cağuru tam bilmediğim için, tanıdık insanlar oisun Lstedim" dıye açıklıyor bu durumu. Ama, ben böyle olduğu- na inanmıyorum. Zaten. amatör oyuncularla çalışan Bresson'un üze- nndeki etkisıni de yadsımıyor. "Ailemin aynlığı beni üzen bir ko- nu otanuştur her zaman. Hikâyeierin- u yıl Cannes Film Festivali'nde Uluslararası Kısa Film Yanşması'na seçilen 10 film arasına girmeyi başaran 'Koza' bu akşam TRT2'de '2 Film Birden'de gösterilecek. 'Koza' bellek üstüne, çocukluk anılan üstüne bir film. Yönetmeni Nuri Bilge Ceylan için filmin adı çeşitli anlamlan birden içeriyor. kendi olanaklan ile yapmaya karar vermış. "Koza" bellek üstüne, çocukluk anılan üstüne bir film. Ceylan için filmin adı çeşitli anlamlan birden içeriyor. Bunlardan herhangı bınnı vurgulamak yenne, izleyicınm özgür yorumuna bırakıyor. Filmin her ka- resinde metaforlarla yüklü şıirsel bir anlatım var. Bu anlatımın çok anlam- hlığmı savunuyor Ceylan, ama fazla açıklamaktan yana değil. "Çocukla adamı aynı karedc hiç kuuanmadım, çünkü birkaç anlanu birden oisun is- tedim" dıyor. Çocuk dediğı Nuri Bilge'nın ken- di çocuk!uğu, baba ise kendi babası. Uzun süredır ayn yaşayan anne-ba- basının öyküsünü kendi çocuk göz- de beni çeken, bir tûrlü ofanayan bir $eydi. Bazen birbirterinden nefret edİNoriardı sanki. bazen ise sahki bir scvgiyi yakalıyordum." Yaşamında çok belu-leyıcı olmuş bir olaydan yo- la çıkarak, insan ılişkileri üstüne bir şeyler söyleme yolunu seçiyor. Ozu, Bresson,Tarkovski, Bergman ve Dre- yer'ın onu en çok etkileyen sinema- cılar olduğunu anlatıyor (bu sözleri bir Türk yönetmeninden duymak ne güzel) "OzeDikleOzu'ya Türkive'nin çok ihtiyacı var" diyor. Seçtiğı anlatım sözü dışarda bırakan. tüm anlamlan yükleyen bir anlatım. Bu seçiminde bır meydan okuma, klasik sinema- nın kalıplannı zorlama isteğı var. Ceylan'la Cannes öncesı konuş- muştum. Festival sonrası telefonda konuştuk yeniden. Kültür Bakanı Ercan Ktrakaş'ın Cannes'a gidış- geliş biletini karşılamasına teşekkür edıyordu (Kültür Bakanlığı'nın ni- hayet Yeşilçam y apımlan dışmda bir sınemanmda var olduğunu, en azın- dan varolma çabası içinde olduğunu tanıması ne güzel). Cannes'da filmınin kısa metrajlı bir fılmden çok, uzun bır filmin par- çası gibi durduğunu fark etmiş. "Kı- sa filmin kendine özgü bir mantığı var. Şiirgibi sıkısfınlmıs. bir anlatım" diyor. O, zaten baştan ben uzun metraja geçmenin hazırlıklannı yapıyor. "Koza" vıdeo kamera ıle yaptığı ça- lışmalann bir sonucu. Şimdı ise bu kısa film deneyinden öğrendıkleri ıle yepyenı bir maceraya atılmaya hazır- lanıyor. Gene aynı bölgede çekecek fibnıni. Gene "gerçek" oyuncular kullanacak ve gene küçük bir ekıple, küçük bütçeli, belki 100 bm doîara çıkacak bır film yapacak. Şu sıralar senaryo üstünde çalışıyor. Gene si- yah-beyaz olacak film, ama bu kez diyaloglarayerverecek. Senaryonun otobıyografik öğelerle. Çehov öykü- lerinın bir kanşunı olacağuıı söylü- yor. Türk sıneması yenı ınsanlarla ye- nı ufuklara yönelmenın eşığınde. Hiç kuşkum yok buna.Bu akşam "Ko- za"yı izleryecek olursanız ne dediğı- mı daha iyı anlayacaksıniz. Şimdi, sıra bu yeni ufuklara açılacak yel- kenlen şişirecek rüzgârlann ortaya çıkmasında. Tablolara milyarlar ya- tıran ışadamlan neredesınız? Sine- manın geleceğine yatınm yapmanm bır ülkenın geleceğine yatınm yap- mak olduğunu bır yerlerden duymuş olmalısınız. DUŞUNCEYE SAYGI MEMETFUAT Özgür Yaşam Yok, düşündüğünüz gibi değil, bu yalnızca bir kâ- ğıttürününadı... Duyurusu yapılmadan çılgınca sürdürülen "Kitap Tasanmı Yanşması"na Şiir Atı Yayıncılık adına giren Aşk ve Sair adlı kitap bu tür kâğıda basılmış. Şöyle deniyor: "Kitabm bütûnünde kullanılan 'Free Life' isimli bu özel kâğrt (...)" Aşk ve Sair bir şairle tasanmcmın ortak kitabı. Şa- ir: Doğan Yanct. Tasanmcı: Mehmet Koyunoğlu. Doğan Yancı şiirlerini Mehmet Koyunoğlu'na ver- miş. Mehmet Koyunoğlu o şiirler için özel desen ça- lışmalan yapmış. Böylece birinci kitabı, Aşk ve Sair'\ oluşturmuşiar. Doğan Yancı bu desenlerie etkileşimi- ni yazıya dökecek, o yazılar için Mehmet Koyunoğ- lu'nun çizeceği desenlerie ikinci kitap oluşacak, dizi böyle sürüp gıdecekmış. Aşk ve Sair'de Mehmet Koyunoğlu kullanılan kâ- ğıdın güzelliğini iyice ortaya vuran bir tasanm yap- mış. Şiirlerle desenler sağ sayfalarda. Şitrler üstte sola doğru. Sanınm 9 pt, helvetıca. Başlıklan da aynı pun- to, küçük harfle, ama daha kalın. Dize aralan bayağı açık. Desenler altta, sağda. Şiirler siyah, desenler mor basılmış. Sayfa numarası yok. Sol sayfalarda üstte solda, daha küçük punto, bü- yük harflerte bölüm adları, altta solda, gene aynı pun- to, gene büyük harflerle kitabın adı, tam ortada sol- da ise flalik olarak sayfa numaralan. Hepsi mor ba- sılmış. Soluk. Sanki bu güzel kâğıdı kirietmek iste- miyorlar. Daha bir sürü incelik var kitapta. Mehmet Koyu- noğlu inceliğe düşkün bır tasanmcı. Desenleri de öy- le. Bunlar, başka bir yazımdadasöylediğim gibi, mut- laka görülmesi gereken k/taplar. Resim, oyma, yon- tu gibi, görsel bir sanat söz konusu. Aşk ve Sa/r'le oyalanırken İyı Şeyler Yayıncılık'ın Sappho'su çıkageldi köşeden. Timuçin Unan'ın geriye çekilerek yaptığı tertemiz bir tasanm. Bir Cevat Çapan çevirisi. Kapakta kara üstüne ak yazılar. Ak üstüne kara bir fotoğraf. Karadır En Sevdiğim Renk De Yayınevi'nde kapağını kapkara hazırlayıp kar- şıma koyduğum, ama bir türlü yayımlayamadığım öykü kitabı geldi aklıma... Bernard Malamud'un öy- külen... Çağnşımlarta baş edilmez... Yüz şiir ve Sappho'üa. Şöyle şiirler. 6 Doğru Beni okşayanı seviyorum. Bence Aşkın da payı var Güneşin panltısında ve erdeminde O ikindi Gelinlik kızlar çiçeklerden gerdanlıklar ördüler 26 Akşam yıldızı En güzeli bütün yıldızlann 77 Ne garip! En iyi davrandıklanm bugün en çok incıtenler beni Birdüşünce, birsaptama, birgörüntü... Açık, süs- süz, oyunsuz, aydınlık bır söyleyiş. Şiir nerede? Şiir şu yaprağın altında... Ali Özgentürk'ten Dnat KutJar' filmi • ADANA (Cumhuriyet Güney Üleri Bûrosu)- Ali Özgentürk, Onat Kutlar'ın "lshak" adlı öykü kitabından iki öyküyü sinemaya uyarlıyor. Özgentürk. senaryosunu kendi yazdığı filmin çekimlerini Antep'te sürdürüyor. Sinema Vakfi yaranna maddi bir karşılık beklenmeden gerçekleştirilen 20 dakikalık filmde Sumnı Yavrucuk ve Civan Canova'nın yani sıra Gaziantepli Ayten Uncuoğlu ve küçük oyuncu Özlem Kaymaz da rol alıyor. Yok olmaya yüz tutan sinema değerlerini yaşatmayı amaçladıklannı söyleyen Özgentürk. "Filmde Onat Kutlar'ın hayatı konu ediliyor. Bu film Onat'ın portresini çizecek. Mekân olarak çocukluğunun geçtiği evi kullanmayı uygun bulduk" dedi. Verdrnin 'AkJa' operası ttsanarta • Kültür Servisi- Verdi 'nin "Aida" operası bugün saat 15.00'te Aksanat'ta izlenebilir. J. Levine yönetimindeki Metropolitan Opera Korosu ve Orkestrasf nın eşlığinde A. Millo ve Placido Domingo'nun da rol aldığı opera laser- disc'ten büyük ekranda gösterilecek. Aksanat'ta salı günü de iki konser gösterilecek. Mozart'ın "Keman Konçertosu No.5" Viyana Senfoni Orkestrasrnın yorumuyla (Solist: Yehudi Menuhin, şef: Herbert von Karajan) ve Schumann'ın "Senfoni No. 4" H. Karajan yönetiminde Viyana Senfoni Orkestrası'ndan saat 12.30 ve 18.00'de laser- disc'ten büyük ekranda izlenebilir. 23.ULUŞLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ BUGÜN: Atatürk Kültür Merkeri Konser Salonu: 19.00 Melin Molla (piyano), Viyolonsel Dörtlüsü Aya trini Mfizesi: 19.00 Ayangil Orkestra ve Korosu YARIN: Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu: 19.00 Julıan Erkoç (piyano), Bahar Bincik (keman), Cengiz Sayın (bariton)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle