04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı- Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatöru. Hikraet Çetinkaya • Yazıişlen Müdürlerr Ibrahim Vıldız. Dinç Tayanç (Sonımlu) 0 Haber Merkezı Müdurü Hakan Kara • Görsel Yonetmen FikretEser Dış Haberler Ergun Bsücı • Istıhbarat Vah;ın Çakır • Ekonomı Bûlent Kızanbk • Kûltür Handan Şenköken • Spon Abdülkadir Y ücelman 9 Makaleler Sami Karaören • Çevın S«>fettin Turhan • Duzeltme. Abdullah Yaocı* Bıigı-Belgc EdibeBuğr» • Fotoğraf: Erdoğuı Köseoğlu Yayın tCunjlu İlhan Selçnk (Başkan). Orhan Erinç, OkUy Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinkaya, Şûkran Soner. Ergun Balcı, Dinç Ta>anç. tbrahim V ıldız, Orhan Bursah. Mustafa Balbav. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay • Haber Mudürü. Doğan AkınAtatürkBulvanNo 125,Kat4,Bakanhklar-AnkaraTel. 4195020 (7 hat), Faks-4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar Kıak,H ZıyaBlv 1352 S. 2/3 Tel: 4411220. Faks 4419117 • Adana Temsılcısi Çetin Yiğenoğhı, lnönü Cd 119 S. No. I Katl.Tel 3522550, Faks 3522570 Müessese Mûdûru; Erol Erkut • MEDYA C: • Yonetım Kurulu Koordınatör Alunet Korulsan • Başkanı-Genel MûdOr Gülbio Er- Muhasebe Bfilent Yener 9 tdare duran • Koordınatör Reha Ijıt- Hüseyin Gürer 9 lşletme Önder mın • Genel Mudur Yaıdımcısı Çefik 9 Bılgı-tşlem. Naü İnal 9 Mine Akd»| • Halkla llışkıler Bılgısayar Sistern: Mnrüvet Çiler Mudürü Nurteo Berksoy Va^ımlayan *e Basaa: Yenı Gün Haber ^jansı Basın ve Va>ıncılık A Ş "urkocagıcad 39 41 Cagaloğlu 34334 Isl PK. 246 lstanbul Tei (0 212) 512 05 05 (20hall Faks (0 212)513 85 95 1 TEMMUZ 1995 Imsak: 3.29 Gûneş: 5.28 Öğle: 13.15 Ikindi: 17.13 Akşam20.47 Yatsı: 22.38 MEDYACTei 514 07 53-51395 80-513 8460-*ı.Faks 5118466 Honıcci koteksiyonu • İstanbul Haber Servisi - Elıo Fıonıccrnın 1967 yılında Mılano'da açtığı Fionıcci Mağazası, pek çok ülkeye dağılmış bir mağazalar zincirine sahip. Elio Fioruccı'nin, Fionıcci markasının yeniden yapılanması sonucunda tekrar varlığını kanıtladığı koleksiyonu, 22 haziranda İstanbul Conrad Otel'de düzenlenen 1 'ınci Bayiler Toplantısı'nda tanıtıldı. Fionıcci, Istanbul'da Home Store ve Bakırköy 'corner'lannın yanı sıra Mersin, Adana ve Marmans-lçmeler'de de bayilik verilerek açıldı. Miss 2. Altm Nar Festivali' • İstanbul Haber Servisi - Bu >ıl ikıncisı düzenlenecek olan 'Miss 2. Altın Nar Kemer Festivali', 7 temmuzda başlayacak. Altı gün sürecek festivale çok sayıda ünlü sanatcı katılacak. 'Miss 95 Güzeh'nin de seçıleceği festivalde, aynca ressam Bedri Baykam, 'Atatürkçülük' konulu bir söyleşi yaparak kitaplannı imzalayacak. Foça'da festival günleri • FOÇA-Festival Foça'95 yann saat 18.00'de başlıyor. Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim düzenlenen festivallerle Foça'nm binlerce yıllık kültürünü yaşatmak ve olağanüstü doğal çevresinı yurtiçinde ve yurtdışında tânıtmak istediklerini söylüyor. Belediye Başkanı Dirim, Foça Kaymakarru Mehmet Ali Aytaç ve eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş saat 19.00'daki açılışta birer konuşma yapacaklar. Beşkapılar'daki "Özgürlük Akşamı"Gazi Üniyersıtesi lletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Ibrahim Demırel'in i ddia gösterisiyle başlayacak. Logo değişimi • Haber Merkezi - Pepsi Cola'nın ürettiği "7 UP", Sabancı Korusu Şamsa'da düzenlenen toplantıda, logosu ve tadını değiştirdiğini açıkladı. Pepsi Cola firmasmdan yapılan açıklamada, "Şu ana kadar 26 ülkede tûketicilere sunulan '7 UP', limon aroması ile güçlendinlmiş tadıyla tüketıcinin karşısına çıkacaktır" denildi. Bugünkü konuklanmız, "grev gözcüsü" yazılı gömlekleriyle işyerlerinin önünde nöbet tuttuklan halde ilgiyi çekemeyenler Medyatik yaşamları yok... 11 yılın 17 günü sigortalı Sabri Dönmez, 25 yaşında. 10'ufınncıhkta, 11 yıldırçalış- ma yaşamında. Şimdiden gırip çıkanldığı işyen sayısı 25'i bulmuş. Pastacı olarak greve çıkmadan 7.5 milyon aylık üc- ret ahyormuş. Ancak 11 yılı- nın bir tek 17 gûnlük çalışma- sı için bir sigorta kaydı olabil- miş. 1992'den beri çalıştığı bu işyerinde de sigortası yapılma- mış. Bekâr. 10 kişilik ailesi ile Sangazi Yenidoğan'daki gecekondu evlerinde yaşıyor. Üç aydır grevde oldugu için eve götûrebildıği para ya- n yanya azalmış. 6 milyon lira kazanıyor Yüksel Yazıcıoğlu, 23 yaşın- da. 9 yıl önce kahvecılık yapa- rak çalışmayabaşlamış. Bırsü- re Ankara'da amcasının evinde kalarak konfeksıyon ışlerinde çalişmış. Sonra annesi ve kız- kardeşinın yanma Istanbul'a gelmiş, evlenmiş. 1992 yılın- dan bu yana da bu fınnda tez- gâhtar olarak çalışıyor. 6 mil- yon ücret alıyor. Ortalama 10 saatin üzerinde, sigortasız, dü- şûk ücretle çalıştınlmaya karşı 1992'de sendika üyesi olmuş. tşveren duyunca istifa ettirmiş. Başka çare kal- mayınca. her şeyi göze alarak 1994'te tekrar sendika- h olmuşlar, greve çıkmışlar. 30 fınn değiştirmiş Orhan Gökçe, 32 yaşında. 1974 yılından berifinncılıkiş- lerınde çalışıyor. En az 20-30 fınnda iş değiştirmiş. Çoğun- lukla kıdemleri, ücretleri yük- selmesin, sendikal haklardan yararlanmasınlar diye, işveren- lerin girdi-çıktı yapmalan ile iş kaybetmiş. Sigorta kayıtla- nnı toplatmış. 20 yılı geçen ça- lışması, işverenler sigorta kay- dını bildirip primlerini yatır- madıklan için toplam ancak 4 yıl kadar gözüküyormuş. Greve çıktıklan bu işyerindeki çalışması da sigorta ka- yıtlannda hiç gözükrnüyorrnuş. 6 milyon 800 bin lira ücretle eşine ve 2 çocuğuna bakmaya çalışıyor. Sigorta yapılmamış Mustafa Duran, henüz 18 ya- şında. Ailesi Konya'dayaşıyor. 14 yaşından başlayarak iki yıl kadar şehirden şehire, sayısını bilemediği nakliye işlerinde çalışmış. Sonra pastacılık ışine girip lstanbul'a yerleşmiş. 13 aydır çalıştığı işyennde, en son 5 milyon ücret alıyormuş. An- cak sigorta kaydı hiç yapılma- mış. • Levent Çarşısı'ndaki Uniş'in, grevdeki işçilerinin yaşamöyküleri, başlanna gelenler ne kadar ayn ayn ise o kadar da birbirine benziyor. Çok düşük ücretlerle çok ağır koşullarda çalıştırma. Sayısız iş, işyeri değişikliği. Ücretlerinin yükselmemesi... ŞÜKRANSONER istanbul 'da yaşıyor olup yolu Levent Çar- şısı'ndan geçmış olanlann gözlenne takıl- mamış olması olanaksız. Özel, bol çeşitli, özel fiyatlı ekmek ve pasta çeşıtleri bol "U- niş"in önünde "Bu iş yerinde grev vanhr" yazılı kocaman bir bez afış duruyor. Önün- de de, beyaz "grev gözcüsü" yazılı gömlek- leri ile sırayla nöbet tutan insanlar. Bir de za- manlannı çoğunlukla fınnın içinde işveren ve vekıllen ile sohbet ederek geçiren bir grup görevli polis. 22 martan bu yana devam eden grev sü- resınce kim bilir ne çok insan yoldan geç- miş, kimileri finnın içine gırip alışveriş yap- mıştır? Grevci işçileri. başlanna gelenleri merak eden. onlara ilgı duyan kaç kişi ol- muştur dersiniz? Arük grevdeki bir işyerin- de üretimin devam etmesini yadsıyanlann, üzerinde düşünenlerin bile olduğunu pek sanmıyoruz. tşçiler; düşük ücretleri, ağır çalışma ko- şullan, işten atılmalan, nasıl yaşadıklan, sendika] haklan, grevler.. küreselleşen dün- yamızda, 12 Eylül'ün damgasını yemiş, Özal'ın deyimi ile "çağ atlayan Türki- ye"mizde, "out", medyamızın, toplumun gündemi dışında. Grevci işçiler görmezden geliniyor Kim bilır kaç kişi. kapıda nöbet tutan, grevci işçileri görmezlikten gelerek başını çevirerek fınnın ıçine girmiş, lüks ekmeği- ni, pastasını alıp çıkmıştır. Bu arada 4 aya yaklaşan grev süresince, işverenin yasadışı, kaçak, grev kıncı işçi çalıştırdığının Çalışma BakanlığYnın res- mi müfettiş raporlan ile saptanmış olması kimin umrunda? Kapıda grev nöbeti tutan ışçilerin, görevli polislere rağmen sürekli tehdit edilmelen, zaman zaman dövülmele- ri, bıçaklı saldınya uğramalan ise olsa olsa bıçak çekenın bir gün gözaltında tutulması ile ancak noktalanır. Bizim gittiğimiz gün, büyük bir rastlantı olarak fınn kapalı idi. Kapıya "Tadilat ne- deni Ue birkaç gün kapabdn-" yazılı bir du- yuru asılmıştı. Biraz meraklı otarak yazıyı kaldınnca, arkasında belediyenin işyerini kapatma mührünü gördük. Işyen, grev ne- denı ile değil, nıhsatsız olduğu için beledi- ye zabıtasınca ancak kapatılabilmişti. Biz grevci işçilerle yaşamlan üzerinde konuştuğumuz zaman dilimı içinde pek çok kişi, grev gömleklerinin anlamı üzerinde düşünmeden, algılamasında olmadan. fın- Fınncılık işkolundan zaman zaman toplusözleşme uyuşmazfaklan, anlaşma haberferi gelir. Bunlar geneüikle işkolunda ödenecek genel ücretler için yapdan biraz ha\ali nitelikte toplusözleşmelerdir. İşyerterinde çalışan işçiler ise çoğunlukla değil sendika üyeüği, sigorta kavırJarı bile olmadan kaçak çalıştınlır. Ya da eksiksiz hem de mesaisiz günde ortalama 10 saat çaüşörılmalarına karşıhk yûm bir-ild ayı çalışmışgösterüir. (Fotoğraflar: KUBİLAY TÜNTLL) nın ne zaman açılacağı sorusunu onlara yö- nelttiler. Bazılan da başka giriş kapısı olup olma- dıgını öğrenme kaygısındaydılar. ışçılere göre, onlar işveren ya da vekıllerini yakala- maya çalışan alacaİdılardı. Grevci finn işçilerinin anlattıklanna gö- re, işyennin 40'ı bulan çalışanı greve çık- mışken işveren vekili ya da tamamen kaçak olarak çalıştınlanlarla sürdurülen üretim yi- ne de yan yanya düşmüş, grev göriintüsü her şeye rağmen satışlan olumsuz etkile- mişti. işveren ciddi bir zarardaydı. Kaçak çalıştınlan işçiler de dışanda nöbet tutan kendileri gibilerini gördükçe, fazla kalamı- yor, açlığa. işsızlığe rağmen çözümü işi bı- rakmakta buluyorlardı. Grevci işçilerin kimlikleri, sorunlan, duy- gulan. yaşamöyküleri, tek tek anlattıklan hem çok özel hem de çok fazla birbirine benziyor. Yaş farkı, benzer yaşanmışlıkla- nn nerede ise birer izdüşümü. katlanması oluyor. Kıdemleri. ücretleri yükselmesin diye sık sık işten çıkarmalar, bir işyerinden diğeri- ne geçişler, haksızlıklara baş kaldınldığın- da, sendikal haklar, sigorta hakkı sorgulan- dığında derhal cezalandınlmalar. Sendika- lı olunmaya kalkışıldığında kara lısteye alın- malar. Biryandan da işverenlerin kendi seç- tikleri sendıkalarla işçiyi üye yaptırmadan, vürürlüğe koydurduklan hayali sözleşmeler. Işkolunun ücret artışmı belirleyen, ancak tek tek işçiye yasal haklannm verilmediği anlaşmalar. Sonra işten atılmaktan, sigortasız, çok ağır koşullarda, çok düşük ücretlerle çalış- tınlmaktanyorulup her şeyi göze alarak sen- dikalaşmaya kalkışmak. İşverenin gerçek sendikalaşmayı haber aldığı an, hepsini zor- la sendikadan istifa ettirmesi. Aradan geçen zaman içinde işlerin daha da kötüye gitme- si. İşçilerin yeniden dayanamayıp sendika üyesi olması. işverenin bu kez toptan işten atmaya kalkışması. Bu aşamada DlSK'e bağlı Gıda-lş Sendikası'nın üyesi olarak çı- kılan grev. 22 marttan bu yana da umutsuzluğa dü- şürme, grev yerinden uzaklaştırma için ya- pılan her türlü baskıya, kimliklerinın bütün finnlara bildirildiği. artık hiçbir işe alınma- yacaklan tehdidine karşın sürdürülen grev nöbetleri. Dayanışmasız, moral kıncı her tür olumsuzluğa karşı direnme.. Yaşamöyküleri Birbirine çok benzeyen yaşamöyküleri- nın, elbet özel boyutlan da var. Refık Durcan, 20 yıllık finn işçisi. Gire- sun Espiye'den gelmiş. Askerlik hariç, ara- lıksız çalışmış. 50'ye yakın işyerinde çalış- tığını biliyor. Sendikalann hepsini denemiş. Zaman zaman sendikalı işçi olarak bile ça- lışabilmiş. Ama sonu, ücretinin, kıdem taz- minatının yükselmemesi için, hep kapı ol- muş. Tabiı usta bir fınn işçisi olarak hemen, yine aynı ağır koşullarda, düşük ücretli bir başka iş bulabilmiş. Evli 3 çocuk babası olan Refık Durcan, en son 1989'da sigorta hesaplannı toplat- mış. 20 yıl aralıksız çalışmasına karşılık, sadece 1840 günlük çalışması gözüküyor- muş. Usta başı olarak çalıştığı ve 8 milyon aylık ücret aldığı bu işyerinde de bordro im- zalatümamasından, sigortasınm arada bır- çok az süreli olarak bildınldığini anlamış. Bıçak kemiğe dayanınca, işkolunda binler- le, on binlerle işçinin göze alamadığını al- mışlar. Arkadaşlan ile birlikte sendikal hak- lannı kullanmaya, işçilerin her tür yasal hakkının gasp edilmesine karşı direnmeye kaUuşmışlar.. Üzeyir SünbtU, 50 yaşında. 1967'den bu yana finn işçisi. Hiç aralıksız çalışrruş, ama onunda sigortalı çalışmış göründüğü gün sayısı ancak 38OO'ü bulmuş. Oç çocuklu bir baba. Gültepe'de bir gecekonduda kirada oturuyorlar. Ustabaşı olarak ancak ayda 8 milyon ücret kazanıyor. Bir işten digerine geçerek kann doyurmaya çalışmak üzere süren yaşamında, anlatılacak fazlaca özel hiçbir şeyi yok. Sonunda "Neohırsaobun" deyip bir kere de her şeyi göze alarak sen- dikal hak kavgası vermeye karar vermekten başka. 50 yaşın birikimi, deneyimi ile başka fi- nnlarda aynı konumda ve koşullarda çalı- şan, sesleri çıkmayan, sendikal hak kavga- sı vermeyi akıl etmeyen arkadaşlanna hoş- görü ile bakıyor. Toplumun, medyanın işçi haklanna duyarsızlığından, ilgısızliğinden ve özellikle de yasal grevlerinin, nerede ise polıs korumasında yasadışı olarak kınlma- ya çalışılmasından, kendilerine yapılan ya- sadışı baskı, saldınlardan yakınıyor. Ancak yakınırken bile sesinde öfkeden çok, yumuşaklık var: "Bizi gönneden önfi- mü/den geçiyorlar. Yıldız değiliz ki, paparazzilere çıkarsuılar. tşçinin nasıl y-aşadığı, ne çilderçektigi kimin umrunda?" diye soylenmekle yetiniyor... 3 hafta sürecek Fransa turuna 180 bisikletçi katıhyor 6 Yoflann kürek ıııalıkûıııliui^ MİŞEL PERLMAN Fransa turunda toplam 3628küometre yol katedilecek. PARİS - Dünyanın en büyük, etap- lı bisıklet yanşı olarak kabul edilen "Pransa Tunı", 20 profesyonel takı- mın katılımıyla bugün başlıyor. 180 bısikletçiyi, toplam 3628 kilometreyi yollarda yanştıracak 3 haftalık bir ya- nşma bu. Ilk Fransa Tunı'nun düzen- lendiği 1903 yılında. 6 etabı oluşturan yaklaşık 2 bin 500 km. sonunda, Fran- sız M. Garin birinciliği kazanmaktay- dı. Geçen yılın süper şampiyonu, Is- panyol Miğuel tndurain ise bu kez 5. galibiyetini elde etmek çabasmda. Es- kiden. bunu Anquetil, Merok ve Hin- sult nasıl başarmışsa... Fransa Tunı şaka değil! Dağ, bayır, çayır, soğuk, sıcak demeden, "ahm pe- daliar"a var gücüyle basmak gereki- vor, son etap olan, Paris'ın ünlü Champs-Elysees caddesine kadar en elverişli bir duumda varmak ve kazan- mak için. Yol boyunca ıcığı cıcığı çı- kan bu sporculara bısiklet severlerin yönelttiğı slogan "yoüann kürek mah- • Fransa Turu şaka değil! Dağ, bayır, çayır, soğuk, sıcak demeden, "altm pedallar"a var gücüyle basmak gerekiyor, son etap olan, Paris'in ünlü Champs- Elysees caddesine kadar en elverişli bir durumda varmak ve kazanmak için. kûmlan"ydı. Şimdilerde artık izleyi- ciler belki hayranlıklannı başka şekil- de ifade ediyor. Ancak, "san ma- yo"nun sihirli etkisi hiç de yitirilmiş değil. Puan sıralamasına göre bunu ta- şıyanlar bir günlüğüne bile razı. Işte böyle güçlü bİT çekici güce sahip ma- yo. Ilk Fransa Turu düzenlendiğinde 16 yıl sonra, 1919'da verilmeye başlan- dı bu mayo. Ve bugüne dek onu sırtın- da taşımış olanlann başında, 73 Fran- sız, 52 Belçikalı, 20 ltalyan ve 15 Hol- landalı bulunuyor. Fransa Turu'nu kazanmış en genç bisikletçi, 1904'te henüz 20. bahannı kutlayan Fransız HenriCornetıdi. Ya- nşmayı kazanmış en "yaşlı" şampiyon ise, 1922'de 36 yaşındaki Belçikalı Fir- mın Lambot, Büyük yanşma, bugün, ülkenın batısındaki Saint-Brieuo ken- tinde başlayacak. 23 temmuzda da, Pa- ris'in Champs-Elysees caddesinde noktalanacak. u Udar n i brinci plandaki takımlarda yerlerini bulabılenler fena para kazan- mıyor. Örneğin, 1994 yılındaki Fran- sa Turu'nda, lndurain'in başını çekti- ği Ispanyol Banesto takımı, 2 milyon 438 bin ftank kazandı. Bisikletçilere, aynca yaklaşık 11.5 milyonfirankda- ğıtıldı. Elbette ki takımın liderini des- tekleyici bir koşu gerçekleştirmek, kendi şansından feragat etmek pahası- na bile çekici bir etken oluşturuyor. Bisikletçilerin en arkada kalmış olanlanna "süpürge-araba" diye ta- nımlanan bir araç eşlik ediyor. Pedal- lara artık yeterince basamayan, tüm gücünü yitirrniş, düşleri paramparça olmuş bir bisikletçinin dramına son vermek için. Çünkü, acı gözyaşlan da gündemindedir Fransa Turu'nun. MESELA DEDİK ERDAL ATABEK "Kl 'üfürcü bir toplum ol- duk" sözunün yanlışhğı ortada. Bildik bileli kü- fürcüydük de bu derecesi ortalara çıkmazdı. Şimdı artık her şey ayan beyan ortada olduğundan küfrün çe- şidı bir para. Küfurler önceleri sadece argo söz- lüklerinde yer alırdı da sayfalar tam açılmadan göz ucuyla bakılırdı. Şim- di öyle mi ya? Manşetlerde, televiz- yon haberlerinde küfürden geçilmi- yor. Onlar da ne yapsınlar? Söyleniyor kı yazıp konuşuyorlar. Bu yanımız Avrupalara kadar nam verdi. Ne ki bizim küfürlerimiz de orijinaldir. Bir kere dillere destan ol- muş cinsel gücümüzü yansıtır Bu güç de genel olarak 'birilerineyönel- tilmiştirV Onun için de bu küfurler- den vazgeçsek acaba kimler kurtulur diye düşündük Başkasının anası kurtulur herhalde... nasını " diye başla- yan ünlü küfrümüz, sık söylenme sırasında bı- rinciliği almış olmalıdır. Bu da en kutsal varlık olarak 'anne'yi gördü- ğümüze ilişkin varsayımı kuşkuya düşürmektedir. 'Başkasının anası'na reva görülen bu ışlem, pek yaygın ol- duğundan bunun nasıl bir kutsallık olduğu akla gelir. Bu küfiir öylesine yaygındır, öylesine dil pelesengi ol- muştur ki sadece insanlar ya da can- lılar değil, cansız nesneler bile ana- lannı bu işten kurtaramazlar. Açıl- mayan bir pencere, anzalanmış bir o- to, kaçınlan bir vapur, bu küfürden nasibini alabılir. 'Ana' çoğu kez yalnız kalmaz. 'Av- rat'. 'baa' gjbi yakınlar da hedef ol- Küfürden vazgeçilse kimler kurtulur?.. maktan kurtulamazlar. Hele de sun- turlu küfurlerde bu iş 'eşikteki' ile 'beşiktekTne kadar kapsam genişle- terek uzanır. Ne ki böyle küfürleri edenlerin, gerçekten anayı, avradı, bacıyı düşündüğü sanılmamahdır. Bütün bunlar "Ne aksflik" anlamın- da söylenmektedir. Çoğu kez "Senin yapöğın ayıpör'' anlamında kullanıl- maktadır. Ama böyle söyleyince, söyleyeni rahatlatmâdığı için bu kü- fürleri kullananlar, sözel boşalma yo- luna başvurmaktadırlar. Yani, bun- larda asla kötü niyet yoktur. Olmadı- ğı şuradan da bellidir ki beş yaşında- ki çocuklar bile büyüklerinden du- yup öğrendıkleri bu küfürleri ederler. Artık sabi sübyanlann da niyetlerin- den kuşku duyacak değiliz herhalde. Kadınlar da kurtulmaz mı?.. etmekten vazgeçilirse bilumum kadınlar da kurtul- muş olur. Küfurler üzennde folklorik bir çalışma yapılsa görülür ki kadınlann ifFetini ilgılendıren zen- gin bir sözcük listesi vardır. Hem böyle bir çalışma acaba neden yapıl- maz? 'Orospu' ve 'fahişe' gibi ulus- lararası kültüre ulaşmış sözcüklerya- nında 'şıDık', 'kahpe', 'kahak', 'şırrtn- ü', 'yosma' gibi nıce sözcük vardır. Hele' 'yoüu' gibi, 'sürtük' gibi ek söz- cükler bulunur ki bunlar da kadınla- nn evlennin dışında olduklan zaman nasıl görüldüklerine ilişkin ipuçlan taşırlar. Bu küfürlerden vazgeçilse kaduıla- nn suçlanmaktan kurtulacaklan da açıktır. Kadınlara yönelik küfurler, kadın- lan da aşmış, kimi davranışlara ya- kıştınlır durumu gelmiştir. Ömeğın 'kahpelik etmek'; bir işten vazgeç- mek, arkadaşlannı yan yolda bırak- mak anlamlanna da gelir. Hayvanların kurtulacağı da açıktır... Tr^üfürlerimizde yer alan hay- §C vanlara bakınca şaşırmamak A. X. elde değildir. Sadece işimize yarayan, bize hizmet eden hayvanla- n aşağjlanz. Bu alanda rekor kıran hayvan da o sevimli, o sessizce hizmet eden 'eşek' olmalıdır. Eşeğin babasını da iltıfat kapsamına alan ünlü küfür, bir daki- ka içinde söylenme sıklığı bakımın- dan, rekoru, hiçbir hayvana kaptır- maz. En çok kızılan hayvan olan 'do- muz', ancak çok inatçı kişiler için söylenir. 'Eşek' sözcûgünün kimi za- man övme anlamında söylendiği de dikkatlerden kaçmamalıdır. 'Inek'de hareketsiz kişi anlamında kullanılır ki ineğin insanlara yaptığı hizmeti, pek az hayvan yapmaktadır. 'Inek' sözcüğü çok ders çalışan öğrencilere söylendiği için ders çalışmanın nasıl görüldüğünü de anlatmış olur. Tuhaf- tır, hiçbir işe yaramayan, yırtıcı ve saldırgan hayvanlara karşı aşın bir hayranlığımız vardır. Aslan, kaplan. kartal gibi hayvan- lara neredeyse tapar, adlannı çocuk- lanmıza koyanz. Bu da çocuklanmızı nasıl görmek istediğimize ilişkin bir ipucudur. Küfürden vergi alınsa.. imdi "Küfürden vazgeçelinT diye bir kampanya açılabilece- 3 ğini düşünür müsünüz? Böyle bir kampanya açanlar, kimbilir ne bi- çim küfür yerlerdi. tyisi mi böyle şey- leri düşünmemeli, işi daha verimli bir yola sokmalı. Küfredenlerden vergi almalı. Ver- gisini veren de istediği küfirü etmeli. Birisini hedefliyorsa vergiyi, tazmi- nat olarak o almalı. Işte size hiç tü- kenmeyecek bir kaynak. Elinde defter, tahsildarlan salacak- sın ortaya. Küfredeni görünce nazik- çe yaklaşacak. "lyi ettin kardeşim, küfrettin de rahatladın, şûndi de ver- giııi ver kurtul" dıyecek. Bir de 'kü- für vergi talimatnamesi' yapmalı. Şu küfre şu kadar, bu küfre bu kadar. Or- taya da yeni sloganlar çıkarmalı. "Vatandaş, küfret, küfret ki ödedi- ğin vergi sana yol, su, okul, hastane olarak geri dönsün." Memleketi başka türlü kalkm- dıramadık, bir de bu yolu denesek a- caba nasıl olur?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle