Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı- Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordınatöru. Hikraet
Çetinkaya • Yazıişlen Müdürlerr
Ibrahim Vıldız. Dinç Tayanç (Sonımlu)
0 Haber Merkezı Müdurü Hakan Kara
• Görsel Yonetmen FikretEser
Dış Haberler Ergun Bsücı • Istıhbarat Vah;ın Çakır •
Ekonomı Bûlent Kızanbk • Kûltür Handan Şenköken •
Spon Abdülkadir Y ücelman 9 Makaleler Sami Karaören
• Çevın S«>fettin Turhan • Duzeltme. Abdullah
Yaocı* Bıigı-Belgc EdibeBuğr» • Fotoğraf: Erdoğuı
Köseoğlu
Yayın tCunjlu İlhan Selçnk
(Başkan). Orhan Erinç, OkUy
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkaya, Şûkran Soner. Ergun
Balcı, Dinç Ta>anç. tbrahim V ıldız,
Orhan Bursah. Mustafa Balbav.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay • Haber Mudürü. Doğan
AkınAtatürkBulvanNo 125,Kat4,Bakanhklar-AnkaraTel.
4195020 (7 hat), Faks-4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar
Kıak,H ZıyaBlv 1352 S. 2/3 Tel: 4411220. Faks 4419117
• Adana Temsılcısi Çetin Yiğenoğhı, lnönü Cd 119 S. No. I
Katl.Tel 3522550, Faks 3522570
Müessese Mûdûru; Erol Erkut • MEDYA C: • Yonetım Kurulu
Koordınatör Alunet Korulsan • Başkanı-Genel MûdOr Gülbio Er-
Muhasebe Bfilent Yener 9 tdare duran • Koordınatör Reha Ijıt-
Hüseyin Gürer 9 lşletme Önder mın • Genel Mudur Yaıdımcısı
Çefik 9 Bılgı-tşlem. Naü İnal 9 Mine Akd»| • Halkla llışkıler
Bılgısayar Sistern: Mnrüvet Çiler Mudürü Nurteo Berksoy
Va^ımlayan *e Basaa: Yenı Gün Haber ^jansı Basın ve Va>ıncılık A Ş
"urkocagıcad 39 41 Cagaloğlu 34334 Isl PK. 246 lstanbul Tei (0 212) 512 05 05 (20hall Faks (0 212)513 85 95
1 TEMMUZ 1995 Imsak: 3.29 Gûneş: 5.28 Öğle: 13.15 Ikindi: 17.13 Akşam20.47 Yatsı: 22.38 MEDYACTei 514 07 53-51395 80-513 8460-*ı.Faks 5118466
Honıcci
koteksiyonu
• İstanbul Haber Servisi -
Elıo Fıonıccrnın 1967
yılında Mılano'da açtığı
Fionıcci Mağazası, pek
çok ülkeye dağılmış bir
mağazalar zincirine sahip.
Elio Fioruccı'nin, Fionıcci
markasının yeniden
yapılanması sonucunda
tekrar varlığını kanıtladığı
koleksiyonu, 22 haziranda
İstanbul Conrad Otel'de
düzenlenen 1 'ınci Bayiler
Toplantısı'nda tanıtıldı.
Fionıcci, Istanbul'da Home
Store ve Bakırköy
'corner'lannın yanı sıra
Mersin, Adana ve
Marmans-lçmeler'de de
bayilik verilerek açıldı.
Miss 2. Altm
Nar Festivali'
• İstanbul Haber Servisi -
Bu >ıl ikıncisı
düzenlenecek olan 'Miss
2. Altın Nar Kemer
Festivali', 7 temmuzda
başlayacak. Altı gün
sürecek festivale çok
sayıda ünlü sanatcı
katılacak. 'Miss 95
Güzeh'nin de seçıleceği
festivalde, aynca ressam
Bedri Baykam,
'Atatürkçülük' konulu bir
söyleşi yaparak kitaplannı
imzalayacak.
Foça'da festival
günleri
• FOÇA-Festival
Foça'95 yann saat
18.00'de başlıyor. Foça
Belediye Başkanı Nihat
Dirim düzenlenen
festivallerle Foça'nm
binlerce yıllık kültürünü
yaşatmak ve olağanüstü
doğal çevresinı yurtiçinde
ve yurtdışında tânıtmak
istediklerini söylüyor.
Belediye Başkanı Dirim,
Foça Kaymakarru Mehmet
Ali Aytaç ve eski
Kültür Bakanı Ercan
Karakaş saat 19.00'daki
açılışta birer konuşma
yapacaklar.
Beşkapılar'daki "Özgürlük
Akşamı"Gazi Üniyersıtesi
lletişim Fakültesi Öğretim
Görevlisi Yrd. Doç.
Ibrahim Demırel'in i ddia
gösterisiyle başlayacak.
Logo
değişimi
• Haber Merkezi - Pepsi
Cola'nın ürettiği "7 UP",
Sabancı Korusu Şamsa'da
düzenlenen toplantıda,
logosu ve tadını
değiştirdiğini açıkladı.
Pepsi Cola firmasmdan
yapılan açıklamada, "Şu
ana kadar 26 ülkede
tûketicilere sunulan '7
UP', limon aroması ile
güçlendinlmiş tadıyla
tüketıcinin karşısına
çıkacaktır" denildi.
Bugünkü konuklanmız, "grev gözcüsü" yazılı gömlekleriyle işyerlerinin önünde nöbet tuttuklan halde ilgiyi çekemeyenler
Medyatik yaşamları yok...
11 yılın 17 günü sigortalı
Sabri Dönmez, 25 yaşında.
10'ufınncıhkta, 11 yıldırçalış-
ma yaşamında. Şimdiden gırip
çıkanldığı işyen sayısı 25'i
bulmuş. Pastacı olarak greve
çıkmadan 7.5 milyon aylık üc-
ret ahyormuş. Ancak 11 yılı-
nın bir tek 17 gûnlük çalışma-
sı için bir sigorta kaydı olabil-
miş. 1992'den beri çalıştığı bu
işyerinde de sigortası yapılma-
mış. Bekâr. 10 kişilik ailesi ile
Sangazi Yenidoğan'daki gecekondu evlerinde yaşıyor.
Üç aydır grevde oldugu için eve götûrebildıği para ya-
n yanya azalmış.
6 milyon lira kazanıyor
Yüksel Yazıcıoğlu, 23 yaşın-
da. 9 yıl önce kahvecılık yapa-
rak çalışmayabaşlamış. Bırsü-
re Ankara'da amcasının evinde
kalarak konfeksıyon ışlerinde
çalişmış. Sonra annesi ve kız-
kardeşinın yanma Istanbul'a
gelmiş, evlenmiş. 1992 yılın-
dan bu yana da bu fınnda tez-
gâhtar olarak çalışıyor. 6 mil-
yon ücret alıyor. Ortalama 10
saatin üzerinde, sigortasız, dü-
şûk ücretle çalıştınlmaya karşı 1992'de sendika üyesi
olmuş. tşveren duyunca istifa ettirmiş. Başka çare kal-
mayınca. her şeyi göze alarak 1994'te tekrar sendika-
h olmuşlar, greve çıkmışlar.
30 fınn değiştirmiş
Orhan Gökçe, 32 yaşında.
1974 yılından berifinncılıkiş-
lerınde çalışıyor. En az 20-30
fınnda iş değiştirmiş. Çoğun-
lukla kıdemleri, ücretleri yük-
selmesin, sendikal haklardan
yararlanmasınlar diye, işveren-
lerin girdi-çıktı yapmalan ile
iş kaybetmiş. Sigorta kayıtla-
nnı toplatmış. 20 yılı geçen ça-
lışması, işverenler sigorta kay-
dını bildirip primlerini yatır-
madıklan için toplam ancak 4 yıl kadar gözüküyormuş.
Greve çıktıklan bu işyerindeki çalışması da sigorta ka-
yıtlannda hiç gözükrnüyorrnuş. 6 milyon 800 bin lira
ücretle eşine ve 2 çocuğuna bakmaya çalışıyor.
Sigorta yapılmamış
Mustafa Duran, henüz 18 ya-
şında. Ailesi Konya'dayaşıyor.
14 yaşından başlayarak iki yıl
kadar şehirden şehire, sayısını
bilemediği nakliye işlerinde
çalışmış. Sonra pastacılık ışine
girip lstanbul'a yerleşmiş. 13
aydır çalıştığı işyennde, en son
5 milyon ücret alıyormuş. An-
cak sigorta kaydı hiç yapılma-
mış.
• Levent Çarşısı'ndaki Uniş'in,
grevdeki işçilerinin
yaşamöyküleri, başlanna
gelenler ne kadar ayn ayn ise o
kadar da birbirine benziyor. Çok
düşük ücretlerle çok ağır
koşullarda çalıştırma. Sayısız iş,
işyeri değişikliği. Ücretlerinin
yükselmemesi...
ŞÜKRANSONER
istanbul 'da yaşıyor olup yolu Levent Çar-
şısı'ndan geçmış olanlann gözlenne takıl-
mamış olması olanaksız. Özel, bol çeşitli,
özel fiyatlı ekmek ve pasta çeşıtleri bol "U-
niş"in önünde "Bu iş yerinde grev vanhr"
yazılı kocaman bir bez afış duruyor. Önün-
de de, beyaz "grev gözcüsü" yazılı gömlek-
leri ile sırayla nöbet tutan insanlar. Bir de za-
manlannı çoğunlukla fınnın içinde işveren
ve vekıllen ile sohbet ederek geçiren bir
grup görevli polis.
22 martan bu yana devam eden grev sü-
resınce kim bilir ne çok insan yoldan geç-
miş, kimileri finnın içine gırip alışveriş yap-
mıştır? Grevci işçileri. başlanna gelenleri
merak eden. onlara ilgı duyan kaç kişi ol-
muştur dersiniz? Arük grevdeki bir işyerin-
de üretimin devam etmesini yadsıyanlann,
üzerinde düşünenlerin bile olduğunu pek
sanmıyoruz.
tşçiler; düşük ücretleri, ağır çalışma ko-
şullan, işten atılmalan, nasıl yaşadıklan,
sendika] haklan, grevler.. küreselleşen dün-
yamızda, 12 Eylül'ün damgasını yemiş,
Özal'ın deyimi ile "çağ atlayan Türki-
ye"mizde, "out", medyamızın, toplumun
gündemi dışında.
Grevci işçiler görmezden geliniyor
Kim bilır kaç kişi. kapıda nöbet tutan,
grevci işçileri görmezlikten gelerek başını
çevirerek fınnın ıçine girmiş, lüks ekmeği-
ni, pastasını alıp çıkmıştır.
Bu arada 4 aya yaklaşan grev süresince,
işverenin yasadışı, kaçak, grev kıncı işçi
çalıştırdığının Çalışma BakanlığYnın res-
mi müfettiş raporlan ile saptanmış olması
kimin umrunda? Kapıda grev nöbeti tutan
ışçilerin, görevli polislere rağmen sürekli
tehdit edilmelen, zaman zaman dövülmele-
ri, bıçaklı saldınya uğramalan ise olsa olsa
bıçak çekenın bir gün gözaltında tutulması
ile ancak noktalanır.
Bizim gittiğimiz gün, büyük bir rastlantı
olarak fınn kapalı idi. Kapıya "Tadilat ne-
deni Ue birkaç gün kapabdn-" yazılı bir du-
yuru asılmıştı. Biraz meraklı otarak yazıyı
kaldınnca, arkasında belediyenin işyerini
kapatma mührünü gördük. Işyen, grev ne-
denı ile değil, nıhsatsız olduğu için beledi-
ye zabıtasınca ancak kapatılabilmişti.
Biz grevci işçilerle yaşamlan üzerinde
konuştuğumuz zaman dilimı içinde pek çok
kişi, grev gömleklerinin anlamı üzerinde
düşünmeden, algılamasında olmadan. fın-
Fınncılık işkolundan zaman zaman toplusözleşme uyuşmazfaklan, anlaşma haberferi gelir. Bunlar geneüikle işkolunda ödenecek
genel ücretler için yapdan biraz ha\ali nitelikte toplusözleşmelerdir. İşyerterinde çalışan işçiler ise çoğunlukla değil sendika üyeüği,
sigorta kavırJarı bile olmadan kaçak çalıştınlır. Ya da eksiksiz hem de mesaisiz günde ortalama 10 saat çaüşörılmalarına karşıhk
yûm bir-ild ayı çalışmışgösterüir. (Fotoğraflar: KUBİLAY TÜNTLL)
nın ne zaman açılacağı sorusunu onlara yö-
nelttiler.
Bazılan da başka giriş kapısı olup olma-
dıgını öğrenme kaygısındaydılar. ışçılere
göre, onlar işveren ya da vekıllerini yakala-
maya çalışan alacaİdılardı.
Grevci finn işçilerinin anlattıklanna gö-
re, işyennin 40'ı bulan çalışanı greve çık-
mışken işveren vekili ya da tamamen kaçak
olarak çalıştınlanlarla sürdurülen üretim yi-
ne de yan yanya düşmüş, grev göriintüsü
her şeye rağmen satışlan olumsuz etkile-
mişti. işveren ciddi bir zarardaydı. Kaçak
çalıştınlan işçiler de dışanda nöbet tutan
kendileri gibilerini gördükçe, fazla kalamı-
yor, açlığa. işsızlığe rağmen çözümü işi bı-
rakmakta buluyorlardı.
Grevci işçilerin kimlikleri, sorunlan, duy-
gulan. yaşamöyküleri, tek tek anlattıklan
hem çok özel hem de çok fazla birbirine
benziyor. Yaş farkı, benzer yaşanmışlıkla-
nn nerede ise birer izdüşümü. katlanması
oluyor.
Kıdemleri. ücretleri yükselmesin diye sık
sık işten çıkarmalar, bir işyerinden diğeri-
ne geçişler, haksızlıklara baş kaldınldığın-
da, sendikal haklar, sigorta hakkı sorgulan-
dığında derhal cezalandınlmalar. Sendika-
lı olunmaya kalkışıldığında kara lısteye alın-
malar. Biryandan da işverenlerin kendi seç-
tikleri sendıkalarla işçiyi üye yaptırmadan,
vürürlüğe koydurduklan hayali sözleşmeler.
Işkolunun ücret artışmı belirleyen, ancak
tek tek işçiye yasal haklannm verilmediği
anlaşmalar.
Sonra işten atılmaktan, sigortasız, çok
ağır koşullarda, çok düşük ücretlerle çalış-
tınlmaktanyorulup her şeyi göze alarak sen-
dikalaşmaya kalkışmak. İşverenin gerçek
sendikalaşmayı haber aldığı an, hepsini zor-
la sendikadan istifa ettirmesi. Aradan geçen
zaman içinde işlerin daha da kötüye gitme-
si. İşçilerin yeniden dayanamayıp sendika
üyesi olması. işverenin bu kez toptan işten
atmaya kalkışması. Bu aşamada DlSK'e
bağlı Gıda-lş Sendikası'nın üyesi olarak çı-
kılan grev.
22 marttan bu yana da umutsuzluğa dü-
şürme, grev yerinden uzaklaştırma için ya-
pılan her türlü baskıya, kimliklerinın bütün
finnlara bildirildiği. artık hiçbir işe alınma-
yacaklan tehdidine karşın sürdürülen grev
nöbetleri. Dayanışmasız, moral kıncı her
tür olumsuzluğa karşı direnme..
Yaşamöyküleri
Birbirine çok benzeyen yaşamöyküleri-
nın, elbet özel boyutlan da var.
Refık Durcan, 20 yıllık finn işçisi. Gire-
sun Espiye'den gelmiş. Askerlik hariç, ara-
lıksız çalışmış. 50'ye yakın işyerinde çalış-
tığını biliyor. Sendikalann hepsini denemiş.
Zaman zaman sendikalı işçi olarak bile ça-
lışabilmiş. Ama sonu, ücretinin, kıdem taz-
minatının yükselmemesi için, hep kapı ol-
muş. Tabiı usta bir fınn işçisi olarak hemen,
yine aynı ağır koşullarda, düşük ücretli bir
başka iş bulabilmiş.
Evli 3 çocuk babası olan Refık Durcan,
en son 1989'da sigorta hesaplannı toplat-
mış. 20 yıl aralıksız çalışmasına karşılık,
sadece 1840 günlük çalışması gözüküyor-
muş. Usta başı olarak çalıştığı ve 8 milyon
aylık ücret aldığı bu işyerinde de bordro im-
zalatümamasından, sigortasınm arada bır-
çok az süreli olarak bildınldığini anlamış.
Bıçak kemiğe dayanınca, işkolunda binler-
le, on binlerle işçinin göze alamadığını al-
mışlar. Arkadaşlan ile birlikte sendikal hak-
lannı kullanmaya, işçilerin her tür yasal
hakkının gasp edilmesine karşı direnmeye
kaUuşmışlar..
Üzeyir SünbtU, 50 yaşında. 1967'den bu
yana finn işçisi. Hiç aralıksız çalışrruş, ama
onunda sigortalı çalışmış göründüğü gün
sayısı ancak 38OO'ü bulmuş. Oç çocuklu bir
baba. Gültepe'de bir gecekonduda kirada
oturuyorlar. Ustabaşı olarak ancak ayda 8
milyon ücret kazanıyor. Bir işten digerine
geçerek kann doyurmaya çalışmak üzere
süren yaşamında, anlatılacak fazlaca özel
hiçbir şeyi yok. Sonunda "Neohırsaobun"
deyip bir kere de her şeyi göze alarak sen-
dikal hak kavgası vermeye karar vermekten
başka.
50 yaşın birikimi, deneyimi ile başka fi-
nnlarda aynı konumda ve koşullarda çalı-
şan, sesleri çıkmayan, sendikal hak kavga-
sı vermeyi akıl etmeyen arkadaşlanna hoş-
görü ile bakıyor. Toplumun, medyanın işçi
haklanna duyarsızlığından, ilgısızliğinden
ve özellikle de yasal grevlerinin, nerede ise
polıs korumasında yasadışı olarak kınlma-
ya çalışılmasından, kendilerine yapılan ya-
sadışı baskı, saldınlardan yakınıyor.
Ancak yakınırken bile sesinde öfkeden
çok, yumuşaklık var: "Bizi gönneden önfi-
mü/den geçiyorlar. Yıldız değiliz ki,
paparazzilere çıkarsuılar. tşçinin nasıl
y-aşadığı, ne çilderçektigi kimin umrunda?"
diye soylenmekle yetiniyor...
3 hafta sürecek Fransa turuna 180 bisikletçi katıhyor
6
Yoflann kürek ıııalıkûıııliui^
MİŞEL PERLMAN
Fransa turunda toplam 3628küometre yol katedilecek.
PARİS - Dünyanın en büyük, etap-
lı bisıklet yanşı olarak kabul edilen
"Pransa Tunı", 20 profesyonel takı-
mın katılımıyla bugün başlıyor. 180
bısikletçiyi, toplam 3628 kilometreyi
yollarda yanştıracak 3 haftalık bir ya-
nşma bu. Ilk Fransa Tunı'nun düzen-
lendiği 1903 yılında. 6 etabı oluşturan
yaklaşık 2 bin 500 km. sonunda, Fran-
sız M. Garin birinciliği kazanmaktay-
dı. Geçen yılın süper şampiyonu, Is-
panyol Miğuel tndurain ise bu kez 5.
galibiyetini elde etmek çabasmda. Es-
kiden. bunu Anquetil, Merok ve Hin-
sult nasıl başarmışsa...
Fransa Tunı şaka değil! Dağ, bayır,
çayır, soğuk, sıcak demeden, "ahm pe-
daliar"a var gücüyle basmak gereki-
vor, son etap olan, Paris'ın ünlü
Champs-Elysees caddesine kadar en
elverişli bir duumda varmak ve kazan-
mak için. Yol boyunca ıcığı cıcığı çı-
kan bu sporculara bısiklet severlerin
yönelttiğı slogan "yoüann kürek mah-
• Fransa Turu şaka değil! Dağ,
bayır, çayır, soğuk, sıcak
demeden, "altm pedallar"a var
gücüyle basmak gerekiyor, son
etap olan, Paris'in ünlü Champs-
Elysees caddesine kadar en
elverişli bir durumda varmak ve
kazanmak için.
kûmlan"ydı. Şimdilerde artık izleyi-
ciler belki hayranlıklannı başka şekil-
de ifade ediyor. Ancak, "san ma-
yo"nun sihirli etkisi hiç de yitirilmiş
değil. Puan sıralamasına göre bunu ta-
şıyanlar bir günlüğüne bile razı. Işte
böyle güçlü bİT çekici güce sahip ma-
yo. Ilk Fransa Turu düzenlendiğinde
16 yıl sonra, 1919'da verilmeye başlan-
dı bu mayo. Ve bugüne dek onu sırtın-
da taşımış olanlann başında, 73 Fran-
sız, 52 Belçikalı, 20 ltalyan ve 15 Hol-
landalı bulunuyor.
Fransa Turu'nu kazanmış en genç
bisikletçi, 1904'te henüz 20. bahannı
kutlayan Fransız HenriCornetıdi. Ya-
nşmayı kazanmış en "yaşlı" şampiyon
ise, 1922'de 36 yaşındaki Belçikalı Fir-
mın Lambot, Büyük yanşma, bugün,
ülkenın batısındaki Saint-Brieuo ken-
tinde başlayacak. 23 temmuzda da, Pa-
ris'in Champs-Elysees caddesinde
noktalanacak.
u
Udar
n
i brinci plandaki takımlarda
yerlerini bulabılenler fena para kazan-
mıyor. Örneğin, 1994 yılındaki Fran-
sa Turu'nda, lndurain'in başını çekti-
ği Ispanyol Banesto takımı, 2 milyon
438 bin ftank kazandı. Bisikletçilere,
aynca yaklaşık 11.5 milyonfirankda-
ğıtıldı. Elbette ki takımın liderini des-
tekleyici bir koşu gerçekleştirmek,
kendi şansından feragat etmek pahası-
na bile çekici bir etken oluşturuyor.
Bisikletçilerin en arkada kalmış
olanlanna "süpürge-araba" diye ta-
nımlanan bir araç eşlik ediyor. Pedal-
lara artık yeterince basamayan, tüm
gücünü yitirrniş, düşleri paramparça
olmuş bir bisikletçinin dramına son
vermek için. Çünkü, acı gözyaşlan da
gündemindedir Fransa Turu'nun.
MESELA DEDİK ERDAL ATABEK
"Kl
'üfürcü bir toplum ol-
duk" sözunün yanlışhğı
ortada. Bildik bileli kü-
fürcüydük de bu derecesi ortalara
çıkmazdı. Şimdı artık her şey ayan
beyan ortada olduğundan küfrün çe-
şidı bir para.
Küfurler önceleri sadece argo söz-
lüklerinde yer alırdı da sayfalar tam
açılmadan göz ucuyla bakılırdı. Şim-
di öyle mi ya? Manşetlerde, televiz-
yon haberlerinde küfürden geçilmi-
yor. Onlar da ne yapsınlar?
Söyleniyor kı yazıp konuşuyorlar.
Bu yanımız Avrupalara kadar nam
verdi. Ne ki bizim küfürlerimiz de
orijinaldir. Bir kere dillere destan ol-
muş cinsel gücümüzü yansıtır Bu
güç de genel olarak 'birilerineyönel-
tilmiştirV Onun için de bu küfurler-
den vazgeçsek acaba kimler kurtulur
diye düşündük
Başkasının anası kurtulur
herhalde...
nasını " diye başla-
yan ünlü küfrümüz, sık
söylenme sırasında bı-
rinciliği almış olmalıdır. Bu da en
kutsal varlık olarak 'anne'yi gördü-
ğümüze ilişkin varsayımı kuşkuya
düşürmektedir. 'Başkasının anası'na
reva görülen bu ışlem, pek yaygın ol-
duğundan bunun nasıl bir kutsallık
olduğu akla gelir. Bu küfiir öylesine
yaygındır, öylesine dil pelesengi ol-
muştur ki sadece insanlar ya da can-
lılar değil, cansız nesneler bile ana-
lannı bu işten kurtaramazlar. Açıl-
mayan bir pencere, anzalanmış bir o-
to, kaçınlan bir vapur, bu küfürden
nasibini alabılir.
'Ana' çoğu kez yalnız kalmaz. 'Av-
rat'. 'baa' gjbi yakınlar da hedef ol-
Küfürden vazgeçilse kimler kurtulur?..
maktan kurtulamazlar. Hele de sun-
turlu küfurlerde bu iş 'eşikteki' ile
'beşiktekTne kadar kapsam genişle-
terek uzanır. Ne ki böyle küfürleri
edenlerin, gerçekten anayı, avradı,
bacıyı düşündüğü sanılmamahdır.
Bütün bunlar "Ne aksflik" anlamın-
da söylenmektedir. Çoğu kez "Senin
yapöğın ayıpör'' anlamında kullanıl-
maktadır. Ama böyle söyleyince,
söyleyeni rahatlatmâdığı için bu kü-
fürleri kullananlar, sözel boşalma yo-
luna başvurmaktadırlar. Yani, bun-
larda asla kötü niyet yoktur. Olmadı-
ğı şuradan da bellidir ki beş yaşında-
ki çocuklar bile büyüklerinden du-
yup öğrendıkleri bu küfürleri ederler.
Artık sabi sübyanlann da niyetlerin-
den kuşku duyacak değiliz herhalde.
Kadınlar da
kurtulmaz mı?..
etmekten vazgeçilirse
bilumum kadınlar da kurtul-
muş olur. Küfurler üzennde
folklorik bir çalışma yapılsa görülür
ki kadınlann ifFetini ilgılendıren zen-
gin bir sözcük listesi vardır. Hem
böyle bir çalışma acaba neden yapıl-
maz? 'Orospu' ve 'fahişe' gibi ulus-
lararası kültüre ulaşmış sözcüklerya-
nında 'şıDık', 'kahpe', 'kahak', 'şırrtn-
ü', 'yosma' gibi nıce sözcük vardır.
Hele' 'yoüu' gibi, 'sürtük' gibi ek söz-
cükler bulunur ki bunlar da kadınla-
nn evlennin dışında olduklan zaman
nasıl görüldüklerine ilişkin ipuçlan
taşırlar.
Bu küfürlerden vazgeçilse kaduıla-
nn suçlanmaktan kurtulacaklan da
açıktır.
Kadınlara yönelik küfurler, kadın-
lan da aşmış, kimi davranışlara ya-
kıştınlır durumu gelmiştir. Ömeğın
'kahpelik etmek'; bir işten vazgeç-
mek, arkadaşlannı yan yolda bırak-
mak anlamlanna da gelir.
Hayvanların kurtulacağı
da açıktır...
Tr^üfürlerimizde yer alan hay-
§C vanlara bakınca şaşırmamak
A. X. elde değildir. Sadece işimize
yarayan, bize hizmet eden hayvanla-
n aşağjlanz.
Bu alanda rekor kıran hayvan da o
sevimli, o sessizce hizmet eden 'eşek'
olmalıdır. Eşeğin babasını da iltıfat
kapsamına alan ünlü küfür, bir daki-
ka içinde söylenme sıklığı bakımın-
dan, rekoru, hiçbir hayvana kaptır-
maz.
En çok kızılan hayvan olan 'do-
muz', ancak çok inatçı kişiler için
söylenir. 'Eşek' sözcûgünün kimi za-
man övme anlamında söylendiği de
dikkatlerden kaçmamalıdır. 'Inek'de
hareketsiz kişi anlamında kullanılır
ki ineğin insanlara yaptığı hizmeti,
pek az hayvan yapmaktadır. 'Inek'
sözcüğü çok ders çalışan öğrencilere
söylendiği için ders çalışmanın nasıl
görüldüğünü de anlatmış olur. Tuhaf-
tır, hiçbir işe yaramayan, yırtıcı ve
saldırgan hayvanlara karşı aşın bir
hayranlığımız vardır.
Aslan, kaplan. kartal gibi hayvan-
lara neredeyse tapar, adlannı çocuk-
lanmıza koyanz.
Bu da çocuklanmızı nasıl görmek
istediğimize ilişkin bir ipucudur.
Küfürden vergi alınsa..
imdi "Küfürden vazgeçelinT
diye bir kampanya açılabilece-
3 ğini düşünür müsünüz? Böyle
bir kampanya açanlar, kimbilir ne bi-
çim küfür yerlerdi. tyisi mi böyle şey-
leri düşünmemeli, işi daha verimli bir
yola sokmalı.
Küfredenlerden vergi almalı. Ver-
gisini veren de istediği küfirü etmeli.
Birisini hedefliyorsa vergiyi, tazmi-
nat olarak o almalı. Işte size hiç tü-
kenmeyecek bir kaynak.
Elinde defter, tahsildarlan salacak-
sın ortaya. Küfredeni görünce nazik-
çe yaklaşacak. "lyi ettin kardeşim,
küfrettin de rahatladın, şûndi de ver-
giııi ver kurtul" dıyecek. Bir de 'kü-
für vergi talimatnamesi' yapmalı. Şu
küfre şu kadar, bu küfre bu kadar. Or-
taya da yeni sloganlar çıkarmalı.
"Vatandaş, küfret, küfret ki ödedi-
ğin vergi sana yol, su, okul, hastane
olarak geri dönsün."
Memleketi başka türlü kalkm-
dıramadık, bir de bu yolu denesek a-
caba nasıl olur?