Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 1995 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
kamrlan AİHK'deSargın ve Yağcı, Ankara
DGM'de tutuklu olarak yar-
gılanmalan devam ederken
tutukluluk ve yargılama sü-
releriyle ilgili ikinci bir baş-
vuru (164199 - 16426/90)
daha yaptılar. Bu sırada An-
kara DGM'de, sayılan otuzu
aşan klasörlerdekı onbinler-
ce sayfayi bulan dergilerin,
bildirilerin, benzeri belge ve
yayınlann ayda bir kez yapı-
lan duruşmalarda okunması
sürdürülürken, sanıklann her
oturumda yineledikleri salı-
verilme istemleri de mahke-
mecereddediliyordu. Oluşan
kanıya göre, belgelerin
okunması daha birkaç yıl
alabilir ve hukuksal koşullar-
da bir değişim olmadığı ge-
rekçesiyle tutukluluklan da
yıllarca uzayabilirdi.
Sargın'ın, tüm belgelerin
duruşmada okunması yerine,
savcılık ve savunma avukat-
lannın bir araya gelerek ka-
nıt niteliği taşıdığında görüş
birliğine vardıklan belgele-
rin duruşmada okunması, di-
ğerlerinin dosyadan çıkanl-
ması yolundaki talebine,
Türk hukukunda böyle bir
yöntem bulunmadığı görü-
şüyle savcı katılmamış, mah-
keme de istemi reddetmişti.
Türk hukukunda tutukluluk
dunımunun ve davanın ne
kadar sürebileceği konula-
nnda da bir açıklık bulunmu-
yordu. AİHK, iki buçuk yıl
tutuklu kalmanın, sözİeşme-
nin 5/3, dört buçuk yıl süren
ceza davasınm, sanıklar ak-
lansalar bile, sözleşmenin
6/1. maddelerindeki "_ma-
kulsüre_~len aştığı görüşüy-
le oybirliği ile başv uruyu ka-
bul etti. Sonuç raporunda da
aynı görüşlen yıneleyen ko-
misyon, Türkiye'den bir çö-
züm önerisi gelmeyince, yet-
kisini kullanarak uyuşmazlı-
ği AvTupa insan Haklan
Mahkemesi'ne gönderdi.
3. DOSYA (14116 -
14117/88)
INSAN HAKLARI
VE TÜRKİYE
•Avrupa insan Haklan Komisyonu'nun 6 Aralık
1994 günü oybirliğiyle aldığı TBKP ile ilgili karar,
Türkiye Anayasa Mahkemesi kararının uluslararası
yargı önündeki ilk değerlendirilmesi oluyordu.
• Sonuçta, Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin
yalnız 1982 Anayasası ve hukuka aykın yasalarla
değil, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi'nin
kararları ile de kısıtlanıp işlemez duruma
getirilebildiği saptanmış oldu.
Komisyon, içtüzüğünü
uygulayarak birinci başvuru
kapsamındaki bazı konulan,
Ankara DGM'deki davanın sonucu alı-
nıncaya kadar erteledı. Bu davanın kara-
ra bağlanması üzerine. basvurunun erte-
lenen bölümlerini yeniden incelemeye
aldı.
Sargın ve Yağcı'nın tutuklanıp yargı-
lanmalan, siyasal inanç ve düşüncelerin-
den kaynaklanıyordu. Komisyonun 13
Ocak 1993 günü aldığı kararla, dilekçe-
lerin TCK 140,141 ve 142. maddelenne
dayanılarak tutuklanmalan, sözleşmenin
Türkiye'de tüm çabalara karşın insan hakları ihlalleri sürerken AJHK de başvurulan değerlendiriyordu. TBKP duruşmasının
ardından, benzer gerekçelerle Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan Sosyalist Parti ve daha sonra Halkın Emek Partisi'nin
başvurusu da komisyonca kabul edildi.
düşünce özgürlüğünü tanımlayan 9., dü-
şünceyi açıklama özgürlüğünü kapsayan
10. maddelerine aykın bulundu. Değişik
politik görüşlerin ileri sürülebildiği Tür-
kiye'de sol siyasal örgütlenmeye getiri-
len kısıtlamalar, sözleşmenin 14. madde-
siyle korunan "eşıtfik" ılkesinin çiğnen-
mesi olarak nitelendi.
CMUK'ta yapılan son değişimlere ka-
dar. gözlem altındakı sanığın avukatla-
nyla görüşmelerine izin verilmiyordu.
Sargın ve Yağcı, kendileriyle ilgili soruş-
turmanın ışkence altında geçen en önem-
li aşamasında izin verilmedigi için avu-
katlanylakonuşturulmamışlardı. Komis-
yon, bu uygulamanın, savunma ve avu-
kat edinme hakkını düzenleyen 6/3-c
maddesine aykın bulunduğunu vurgula-
dı.
Basvurunun kabul edilmesinin ardın-
dan komisyon, sonuç raporunu yazarak
görevini tamamladı. Dosya, 1994 yılı so-
nunda onay için Bakanlar Komitesi'ne
gönderildi.
Türkiye Birleşik Komünist Partisi,
Anayasa Mahkemesi'nce, başlıca iki ne-
denedayanılarak kapatılmıştı. Birinci ne-
den, partinin adında "komünist"sözcü-
ğünün bulunmasıydı.
Anayasa Mahkemesi'nin diğer gerek-
çesı ise parti programında yer alan Kürt
sorununa yönelik banşçı çözüm önerile-
n nedeniyle "aynmcılık ve bölücülük"
yapılmış olmasıydı. Bütün
bunlara karşın, Anayasa
Mahkemesi'nin karannda,
TBKP'nin ».demokratikku-
rumlara. çoğulcu siyasal ya-
şama ve genel seçim ilketeri-
ne bağb bir parti.." olduğu
belirtiliyordu.
Anayasa Mahkemesi,
1982 Anayasası ve Siyasal
Partiler Yasası'na dayanarak
kapatma karan verirken,
AİHS'yi ve "Yeni Bir Avru-
pa İçin Raris Şartı''nı da yar-
gısını güçlendıren hukuksal
temeller arasında belirtiyor-
du. Partinin kapatıima kara-
n, parti kuruculan olan Sar-
gın ve Yağcf ya on yıllık, ki-
mi yerde yaşam boyu süre-
cek siyasal yasaklar getiri-
yordu. AİHK. 6 Aralık 1994
günü yapılan duruşmanın ar-
dından oybirliği ile aldığı ka-
rannı açıkladı. Komisyon,
sözleşmenin 9,10,11, ve 14.
maddeleriyle, 1 no'lu proto-
kolün 1. ve 3. maddelerine
aykmlık savlannı yerinde
buldu ve başvuruyu kabul et-
ti.
Anayasa Mahkemesi
AİHK önünde
Bu karar, Türkiye Anaya-
sa Mahkemesi karannın
uluslararası yargı önündeki
ilk değerlendirilmesi oluyor-
du.
Sonuçta, Türkiye'de temel
hak ve özgürlüklerin yalnız
1982 Anayasası ve hukuka
aykın yasalarla değil, aynı
zamanda Anayasa Mahke-
mesi'nin kararlan ile de kısıt-
lanıp işlemez duruma getiri-
lebildiği saptanmış oldu.
6 Aralık 1994 günü bu da-
vanın ardından yapılan ikin-
ci bir duruşmadan sonra,
benzer gerekçelerle Anayasa
Mahkemesi'nce kapatılan
Sosyalist Parti'nin başvurusu
da komisyonca kabul edildi.
(21237/93) 1995 yılı Nisan
ayında, komisyonun Halkın
Emek Partisi'nin (HEP) baş-
vurusunu kabul ettiği, basın
yoluyla duyuruldu. Kamu-
oyunda şaşkınlıkla karşıla-
nan bu değerlendirme, ger-
çekte komisyonun daha önce TBKP ve
SP başvurulan üzerine verdiği kararlar
nedeniyle beklenen bir sonuçtu.
Sargın, Yağcı ve TBKP'nin, AÎHK'de
ve divanda incelenen başvurulannın sa-
vunmanlığını. Ankara Barosu'ndan Av.
Erşen Sansal ile lzmır Barosu'ndan Av.
Güney Dinç. birlikte yürütmektedirler.
Yarın: Türkiye. AİHK
gündeminde
fld farkh aydm:
Sokrales ve Abelard
TARİHTE DÜŞÜNCE
"SUÇLÜLARI"
ADNAN
CEMGİL
Eski Yunan felsefesinin büyük adla-
nndan biridir Sokrates. 10 469'da Ati-
na'da doğdu. Ölümü yine bu kentte,
399'da.
Annesi ebe, babası yontucu. Yunan fel-
sefesinin klasik döneminde ve daha son-
raki Avrupa düşünüşüne belirleyici bir
etki yapacaktı.
Düşünce yaşamının ilk adımında so-
fistlere karşı tepkisiyle kendini gösterir
bu akılcı filozof.
Benimsediği büyük ilke, felsefeye (flo-
zofıa) fılo-sofıaya bilgi sevgisidir.
Yazılı yapıtı olmayan Sokrates'in ya-
şamöyküsünü, düşünce yöntemlerini ve
çalışmasım, öğrencisi Platon'un diyalog-
lanndan öğreniyoruz.
Felsefede yöntem olarak ebe olan an-
nesini örnek ahr. Düşüncelerini kendisi
doğrudan açıklayacak yerde, Atina so-
kaklannda, Agora'da rastladığı kimsele-
ri. öğrencilerini sürekli sorgulayarak gün
ışığına çıkanr. Düşünce tarihinde önem-
li bir yer tutan şu iki özdeyişiyle özetler
ilkesini: "Kendini biT, "Bir şev biliyo-
nım, o da bir şey bilmediğimdir."
Nesnel ideacılık Sokrates'le başlar. So-
fıstler, dış dünyanın bilgisine önem ve-
rirler. Sokrates, onlann bu tutumuna kar-
şı çıkarak insanın bilgisine ulaşmayı
amaçlıyordu. Toplumsal, ahlaksal konu-
larla ilgileniyordu.
"tnsan aklının, inançlar, gelenekier, tö-
reler, yürüriükteld yasalar üzerine özgür-
ce araştırma hakkını savunuyordu."
Sokrates, başkalarınayönelttiği eleşti-
rinİD kendisine yöneltilmesini içtenlikle
istiyordu.
Her şeyin üstünde tutar aklı, Sokrates.
Akıl, eşittir irade. Ona göre "insan", ev-
rensel bir kavramdır. Tek tek insanlar-
dan, tek tek insanlann aklından ve bilgi-
sinden yola çıkan. tümevanm yoluyla in-
sana ulaşır.
Sokrates, bir anlamda eski Yunan ay-
dınlanmasının öncüsüdürdenilebılir de...
Boş inançlara karşı aklın üstünlüğünü,
karanlığa karşı aydınlığı yeğlediği için.
Sokrates'i suçlayanlar şöyle diyorlar-
dı:
insanlann görüşlerini, inançlannı acı-
masızca eleştirir, gençliğin eğitimini kö-
tüler. site tannlannın yerine başka tann-
lara inanır; bir savaş kahramanının cesa-
reti, politikacılann devlet yönetimini bil-
mediklerini ileri sürmüştür.
Bu suçlamalar o dönemde Atina'da
egemen olan yöjıetimin düşmanlığına ne-
den olurken kimi kişileri de karşısına alı-
yordu. Bunlann başında zengın bir tüc-
car olan Anftüs vardı. Onu, oğlunu ken-
disi gibi sepici olarak yetiştirdiği için
eleştınrdi.
Işte o ve iki yardakçısı. Sokrates'in
yargılanmasını sağladılar.
Bu yargılamada ölüm cezası isteniyor-
du Sokrates için. Uzun "savunma''sında
yaşamını ve düşüncelerini sergiledi: doğ-
ruyu bilmekten ve insanlan uyarmaktan
başka kaygısı olmadığını anlattı.
"Savunma"sının sonunda büyük yu-
reklılikle ve dinginlikle ölüm cezasını
karşıladı. Şu sözlerle yaşamına son ver-
di:
"... şuçlu ya da suçsuz oktuğumu söyle-
\in_ Önemi vok benim için_ yüz kere bi-
le ölünıc nıahkûm edilsem, ömrümce na-
sılvaşamıssam. vineöyle.vaşamaktan \~az-
geçecek değüim-."
Böyle söylüyordu, baldıran otu zehri-
ni içti ve kendi eliyle yaşamına son ver-
di. 70 yaşındaydı.
Pieıre Abelard
Fransız filozof ve skolastik din bilgi-
ni Pierre Abelard (1079-1142) bir soylu-
nun (senyör) oğluydu. Babası asker ol-
masını ister. Okumaya, öğrenmeye tut-
kun olan Abelard, soyluluk mirasından
vazgeçer.
• Sokrates, aklı her
şeyin üstünde tutar. O
bir anlamda eski
Yunan aydınlanmasının
öncüsüdür de... Boş
inançlara karşı aklın
üstünlüğünü, karanlığa
karşı aydınlığı yeğlediği
için.
• Abelard'ın felsefesi,
tüm edinilmiş
düşüncelerin, bilgilerin
sıkı bir eleştiriden
geçirilmesini savunur.
Ne var ki bu akılcı
yaklaşım, Katolik
kilisesinin yöneticilerini
çileden çıkanr ve onu
barbarca cezaya
mahkûım ederler:
Yapıtını kendi eliyle
yaktınrlar.
Paris'te o dönemin ünlü bilginlerinden
Guillaume de Champeatu'un öğrencisi
olur. Kısa sürede büyük başan gösterir.
hocasının kıskançlığına neden olur bu
yüzden. Paris'ten aynlan Abelard, iki
taşra kentindeokul açar. Yirmi iki yaşın-
dadır o sırada. Derslerinde parlak bir ba-
şan gösterir. Daha sonra Paris'e dönerek
derslerini orada sürdürür.
O dönemin tanınmış din bilgınlenn-
den Anselm'in derslenne gider. Kısa bir
zamanda, yine büyük bir başan sağlar;
öyle ki hocasının görüşlerine karşı çıka-
cak kadar bırolgunluğa ulaşır.
Artık sayğın bırdiyalektıkçi olmuştur.
Hem filozof, hem din bilgini olarak ün
salmıştır Abelard adı.
Yine o günlerde bir gönül serüveni ile
büyük sarsıntıya uğrar yaşamr Bağnaz
papaz Fuberth'ın yeğenı HeJoise'e tutul-
muştur! Anlaşır ve evlenir bu kızla.
Kızın amcası papaz, karşıdır bu evlen-
meye. Öfkeden çılgına döner, kılise ku-
rulundan, bu evliliğin geçersizliği kara-
nnı çıkamr.
Bunun üzerine iki sevgili, birer ma-
nastıra kapanırlar. Öğrencilerin sürekli
çağnsı üzerine manastırdan çıkar Abe-
lard. Halka açık derslerine başlar. "Din
Bilimine Giriş" adlı kitabı, kilise kuru-
lunca katolıkliğin dogmalanna karşı bu-
lunarak bu kitabı yakmaya mahkûm eder.
(Ömrünün sonlannda, fılozof daha kor-
kunç bir yakınma olayına uğrayacaktır.)
Abelard'ın felsefesi daha o dönemde
çağını aşan bir niteliktedir: Tüm edinil-
miş düşüncelerin, bilgilerin sıkı bir eleş-
tiriden geçirilmesini savunur.
Abelard, o günlerde üçlem (baba, oğul,
kutsal ruh) tartışmalannı Platon felsefe-
siyle sona erdirmeye çalışır.
Platon kozmogonisinde evTen şu üç il-
keyle açıklanır: "Hayu", ruh, akıl."
Yani Tannsız bir evren anlayışıdır bu.
Abelard, felsefeyle dinsel ınanç ilişki-
si konusunda akılcıdır (rasyonalist),
inanç akla dayanmalıdır. Bu akılcı eği-
lim, felsefeseİ düşünüşün olabildiğince
özgür olması isteğinde kendini gösterir:
Bir de mantıksal yönteminde: Otoritele-
rin tartışmalanndaki çelişkileri açığa vur-
mayı savunur.
"Sic et non" (evet. hayır) adlı yapıtın-
da Kutsal Kitap'ta yazılanlann, kilise
otontelerinin ve filozoflann tartışmala-
nndaki çelişkileri, tutarsızlıklan açığa
v urmuştur.
Yöntemi, okulun sınırlannı aşarak çok
sonralan felsefe. hukuk, din bilimi araş-
tırmalannda da uygulanmıştır.
Ne var ki bu akılcı ve atılganca davra-
nış, Katolik kilisesinin yöneticilerini çi-
leden çıkardı: Onu barbarca, acımasız bir
cezaya mahkûm ettiler. Yapıtını kendi
eliyle yaktırttılar.
Barbarlardan kaçmak için, manastır-
dan manastıra, kentten kente koştu dur-
du. Gücü tükenmişti, sonunda yaşamını
yitirdi. 63 yaşındaydı.
Yarın.Thomas More ve
Ciardano Bruno
POLTltKAVEÖTESÎ
MEHMEDKEMAL
Ankara'da Bir Mahalle...
Israilli okurum Bay Izak, Cumhuriyet'in çok eski
abonesidir. Ben 20 yılı biliyorum, onunki nâ^deyse
iki katı. Israil'e göçmeden önce Osmanbey'de otu-
rurrnuş. Şimdi Telaviv yakınlannda (80 km.) bir fabri-
ka işletiyor. Soyadını kullanmıyor. "Izak de yeter" di-
yor. Kaç yıl vardı görmüyordum, onun gelip beni bu-
iamadığı da olmuş. Bu kez buldu. Yanında damadl
da vardı, damat için,
"Deri işi yapıyor" dedi.
israil'den üç abone varmış, birisi bizim Izak. Süre-
si dolduğunda kesmezlermiş, nasıl olsa, günün bi-
rinde bir yerlerden çıkar gelir, abonesinı tazelermiş.
Bu üçüncü gelişiymiş, öteki gelişlerinde beni bula-
mamış.
"75'inci yaş gününü gazetede okudum, uzun
ömürterdilerim"dedi. "Gidip degelmemekvar/Ge-
lip de görmemek var" dizelerini Izak da biliyordu.
Uzun uzun boynuma sanldı, fotoğraf çeker gibi göz-
lerimin içine baktı. Belli ki 75 yıl onu iyice duygulan-
dırmıştı.
Abone servisi, Izak'ın burda olduğunu 'Haberier'ö
çıtlatmış, bir söyleşi yapıyorlardı. Israil nere, Türkiye
nere, ele zor geçer bir söyleşi fırsatı. Sanınm Cum-
huriyet-Dergi'de yeri hazırdır.
Izak, Israil'e göçmeden önce Osmanbey'de otu-
rurmuş. Gezdiği dolaştığı yerferi damadına bir bir ta-
nıtıyor. Metro yapımında ne kaldıysa onlan gösteri-
yor.
Çocukluğumun yansı Ermeni, yansı Yahudi ma-
hallesindegeçti. Yahudiler, Samanpazan'ndahavra-
nın bulunduğu sokakta otuaıriardı. 30 binlik Anka-
ra'da Yahudi sayısı da hayli kabank görünürdü.
Kuvayı Milliye döneminde Falih Rrfkı anlatır. Kent-
te konut sıkıntısı var, kimi bağlara taşınır, kimi de Ya-
hudi evlerinde pansiyon kalır. Akşam oldu mu man-
gallar yanar, çevreyi yemek kokulan sarar. Nedense
Yahudiler yağda kızanmış soğanlı yemekleri pek se-
verler. Genizleri tıkayan bu kokular ordan gelir.
Izak, bunları benim kimi yazılanmda okuduğu için,
sırası geldiğinde anlatır durur. Bir de bir futbol maçı-
nı unutmaz. Izak görmemiş, ama ben yazmışım. Ya-
hudi mahallesinin bir takımı vardı, bir de bizim öz-
genspor'un.
Pazar günü oldu mu Bomonti'nin bulunduğu düz-
lükte maç yapardık. Bizimkiler hep mızıkçılık eder-
lerdi. Ya golü saymazlar, ya penaltıyı attırmazlardı.
Kavga çıkmasın diye aşağıdan alııiardı. Ne kadar
özenle oynarlarsa oynasınlar, sonunda bir punduna
gelir Yahudi takımı yenik düşerdi.
Kent büyüdükçe Yahudiler, Yahudi mahallesinden
aynlmaya, Sıhhiye'de toplanmaya başladılar. Artık
küçük mahalle onlara yetmiyordu. Manifaturacılık ye-
terli sayılmıyordu. Yıllar yıllan kovaladıkça çoğu An-
kara'yı da bırakıp Istanbul'a göç ediyordu. Çocukluk
arkadaşımız olan Yahudiler arada bir Ankara'yı gör-
meye gelirierdi. Büyük birer tüccar olmuşlar, kentin
sayılı zenginlerinden sayılıyoriardı.
Ermenilere gelince, onlar uzun süre kentte kalmış-
lardı. Yaz geldi mi bağlara göçerler, kışa doğru şeh-
re inerierdi. Kentin onanm işleri Ermenilerin elindey-
di. Onarılacak bir şey oldu mu,
"Git Hamparsun kalfayı çağır..." derierdi. '
Hamparsun usta, takımı taklavatı ile gelir, onanm-
lan yapardı. Şurasını unutmayayım, sarraflık da Er-
menilerin elindeydi.
Yıllar sonra Izak bana bunlan anımsattı. Bugün,
birkaç milyonluk kentte ne Ermeni var, ne Yahudi...
Rumlar ise hiç görünmezlerdi.
Bir kent eskiyordu.
Mahallede yalnız havra yerinde duruyordu.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
SOLDAN SAĞA:
1/ Sacda pışırilen
bir tür ekinek. 2/
Doğu Karadenız
dağlannın vüksek
kesimlennde yay-
gın geçici kırsal
yerleşme... Büyü-
memiş karpuz. 3/
Bir yûzü uzun tüy-
lü, kalın >-ünden
dokunarak yapıl-
mış yağmurluk...
Yemek. 4/Ölenbir
kımseden kalan her
şey. 5/ Türlü bitki-
lerin yaprak \e ka-
buklan ile koku-
landınlmış acımtırak bir içki...
Şiırde îki ya da daha çok dize-
den olusan bırim. 6/ Bomba-
lardan komnmak için yerin al-
tına kazılmış siper.7/Ceviz ya
da badem ıçi... Binnin buyru-
ğu altında olan görevli. 8/ Bir
nota... Musa Peygamber'i Nil
Irmagı'ndaki bir sepetten kur-
tanp büyüten kadın. 9/Bayra-
ğın uçkurluk karşısındakı ke-
nan... Uzaklık işareti.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Halk dilinde yükü olmayan yayaya verilen ad... Kenar sü-
sü. 2/ Yunden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş... XX.
yüzyıl başlannda Avmpa'da da yavgınlaşan, Brezılya köken-
li dans. 3/ Afrika'da bir ırmak. 4/K.andillerle aydınlatılarak
yapılan senlik. 5/ Dinsel bir törende Kuran'dan okunan on
ayetlik bölüm... Değme, dokunma. 6/ Su... Büyük kardeş,
ağabey... Dolma yapmak için hazırlanan kanşım. 7/ Halk di-
linde bir çeşit basmaya verilen ad. 8/ Dag geçidi... "Semaya
— çekti ah ü figanım" (Karacaoğlan). 9/ Ilave... Kalıpta pi- i
şen bir tür meyvelı pasta.
İLANEN TEBLİGAT SEp:RİHİSAR
İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Dosya No: 1995-46
Alacaklı: Nail Atar, vekili Av. Kadır Özbek, Atatürk
Cad. No: 6'1 Seferihisar.
Borçlu: Mehmet Ali Göker. Fahrettin Paşa Mah. Çeş-
m&'lzmir.
Borç miktan: 120.772.630.-TL alacağın icragiderle-
ri, takipten tahsıle yasal faiz ve avukatlık ücreti ile tah-
süı.
Yukanda yazılı borç ve masraflan için icra emri çıka-
nlmasına rağmen, tebligat yapılamamıştır. Zabıtaca ya-
pılan araştırmada adresı tespıt edilemediğinden ilanen
tebliğine karar verilmiş olmakla: gazetede ilanından iti-
baren yasal süreye 8 gün ilavesi ile 15 gün içerisinde öde-
meniz, takibin dayanağı (ilamın) Çeşme Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 1992/264, E. 1994/160 K. sayılı ılamı
gereğince 15 gün içerisinde ödemeniz, ödemezseniz, tet-
kık merciinden veya Yargıtay'dan veya mahkemenin ia-
desı yolu ile ait olduğu mahkemeden ıcranın geri bıra-
kılmasına dair bir karar getirmediğıniz takdirde cebri ic-
ra yapılacağı, yine bu müddet ıçınde 74. madde gereğin-
ce mal beyanında bulunmanız. beyanda bulunmaz veya
hakikate aykın beyanda bulunursanız 337, madde gere-
ğince hapis ile cezalandınlacağınız, ihtar olunur.
Aynca adınıza Yusuf Göker'den intikal edecek Çeşme
lnönü-Palavuz oğlu mevkiinde 321 ada, 23 parsel nolu
taşınmaz kayden haciz ediftniş olmakla: 10 gün içerisin-
de hacze bir diyeceğiniz varsa bildırmeniz ihtaren ilan
olunur. Basın: 24693