Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Üniversitenin görev sorumluluğu
Üniversıtenın öğretım ve bılım üretme göre\ ını yenne
getırebılmesı ıçın gereklı olanaklann sağlanması devletın
sorumluluğundadır
Prof. Dr. SAİM ÖZKÂRODTÜKıritya Bölümü
Turk toplumuna mal edılmış değer yar-
gılan bıîe değışıkhğe uğramış bulunmak-
tadır Gozlenen değışımler arasında bel-
kı de en onemlısı, devletçilik anlayı-
şı'ndakı değışımdir Turkıye Cumhun-
yetı'nde devlet, tanhsel gelışım ıçensın-
de toplumsal kalkınmay ı sağlamak ıçın
zorunlu olarak çok onemlı gorevler ust-
lenmıştır \ ıne tanhsel gelışım ıçensm-
de zaman zaman bu görevlenn çoğunu
oidukça başanlı bır şekılde yuruttuğu go-
rulmuştur Ancak buyuyen ve gelışen
Turkıye'de devlet, bırçok alanda ustlen-
dığı yukümluluklen ya maddı kaynak ye-
tersızlığınden ya da yonetımdekı aksa-
malardan dolayı artık yenne getıreme-
mektedır Dev'let bürokrasısınden kay-
naklanıp toplumun değışık kesımlennce
de benımsenen anlay ışa gore de\ let, "ye-
nne getirmediği yukumluluklerden" kur-
tulmalıdır Venmlıhğın önemlı olduğu
bazı alanlar ıçın bu gönış doğnı olabılır
Nedenı ne olursa olsun, devletın venm-
lılığı sağlayamadığı kuruluşlar. daha ve-
nmlı çalı^tıracak yonetımlere devredıl-
melıdır Ancak Turkiye'deeğitim,sağlık,
guvenlik gjbi onemli toplumsal hizmetle-
rin yerine getırilmesi halen daha dev letin
yukumluluğundedir. Devlet, bu yukum-
İulukJennı yenne getınnek ıçın vergı top-
lamaktadır Fakat ılgılı kurumlara yete-
nnce kaynak aktanlamamaktadır Mev-
cut sıstem ıçensınde dev letın bu yukum-
luluklennden kurtulamayacağı da bılın-
dığı ıçın başka bır çozum bulunmuş go-
runmektedır Kamu hızmetı yapmakla
gorev lendınlrruş kurumlara, "Kendi kay-
nağuiı kendin yarat" anlayışı aşılanmak-
tadır Ne vazık kı eğıtım kurumlan ve
unıversıtelenmız de bu kampanyaya ıtıl-
mektedır Devletın en üst duze> yonetı-
cısı odenek azlığından şıkâyetçı olan
ûnıversıte rektorlenne "Kendi kaynağı-
nıversıtenm bın oğretım,
U
oburu bılım uretmek ol-
mak uzere ıkı ana gorev ı
olduğu ve bu ıkı gorevın
bırhkte yurutulmesı ge-
rektığı hemen her fırsatta
so\ lenmektedır Turkıye'dekı unıversıte-
lenn ıkı ana gorev ını yenne getırmede ne
kadar başanlı olduğunu ölçmek oldukça
guçtûr Çunkü, boyle bır değerlendırme-
yı yapabılmek ıçın elde sağhklı sayılabı-
lecek somut venler pek yoktur Aynca
her ıkı gorevdekı başan da etkısını ancak
uzun yıllar sonra gosterecek nıtelıktedır
Bugun unıversıtelenn eğıtımdekı başan-
sı. mezunlannın değerlendınlmesıyle öl-
çulmekte ve unıversıteler belırlı alanlar-
da bır sıralamaya bıle sokulmaktadır
Ünıversıtelenn bılımsel ûretkenhğı ıse
yayımladıklan bılımsel makalelenn sayı-
sına bakılarak olçulmek ıstenmektedır
Son zamanlarda unıversıtelenn yayım-
ladıklan makale sayısı ıle ılgılı somut ve-
nler kamuoyuna duyunılmaktadır An-
cak toplum, bugun unıversıtelenmızı
başka bır yönden daha ızlemekte ve ul-
kenın teknolojık gelışmesıne unıversıte-
lenn yaptığı katkıvı gonnek ıstemekte-
dır Bu bağlamda ünrversiteler, teknotoji
iiretmemekle suçianmaktadır. Son on y ıl-
da toplumun yonetım kadrosundan çıkıp
yay ılan bu değer yargısı. ne yazık kı unı-
versıte mensuplanna da aşılanmıştır
Unıversıtede bılım adamlan, bırbırlennı
ve çoğu zaman doğnıdan kendılennı ul-
kenın teknolojık gelışmesıne katkıda bu-
lunmamış olmakla. dolayısıyla gorev ını
yenne getıımemekJe suçlamaktadır Bır
'özeteştüTye dönuşen bu suçlamanın so-
nuçlanndan önce. nereden kaynaklandı-
ğına bakmakta yarar vardır
Ulkemız son on yıldan ben önemlı de-
ğışımler yaşamaktadır Bırçok alanda
nızıkendinizyaraünr
'dıyebılıyor Buan-
layiş unıversıtelerı devletten aldıkları
butçenın dışında gelırarayışına ıtmekte-
dır Bırkurumyadakuruluş ancak uret-
tığı mal ya da hızmet karşılığında gelır
sağlayabılır Mevcut yasalara gore unı-
versıtelenn eğıtım hızmetı verdığı oğ-
rencılerden sembolık oğrenım katkı pa-
yının dışında bır ucretıstemınde buluna-
mayacağı ve bılımsel çalışmayla da ge-
lır sağlanamayacağı bılındığıne gore,
unıversıteler kendı kaynaklannı yarat-
mak ıçın ana gorev lennın dışında başka
etkınhklere ıtılmek ıstenmektedır Lnı-
versıteler, vakıflar ve onlara bağlı olarak
kurulan şırketleraracılığı ıle yurutulen tı-
caretten rahat harcayabıleceklen kaynak-
lar yaratmauğraşısı ıçensındedırler An-
cak bu yolla sağlanan kaynaklar, bılım-
sel araştırmalara en azından şımdılık ak-
tanlamıyor
Yukanda sozü edılen genel anlayıştan
kaynaklanan ve ünıversıte-sanayı ışbırlı-
ğının gereğı noktasında odaklanan eleş-
tınler. bılım adamını da yenı arayışlara ıt-
mektedır Ûnıversıtebutçelennde araştır-
maya aynlan parasal kaynaklar da lyıce
kısılınca. bılım adamı estınlen ruzgânn
etkısını daha fazla duyumsarolmaktadır
Unıversıte-sanayı ışbırlığı sloganı ıle um-
duğu teknolojı gelıştırme projelennı ala-
mayan bılım adamı bulduğu kuçük ol-
çeklı projelerle yetınmek zorunda kalı-
yor
Ûnıversıte döner sermayelenne ve o
ışı yapan oğretım uyelenneönemlı olçu-
de gelır sağlayan bu projelenn çoğu, bı-
lımsel araştırma kapsamına alınamaya-
cak gunluk sıradan (rutın) ışlerden oluş-
maktadır Kımılen muhendıslık burola-
nnın yaptığı etut ya da tesıs projelen, kı-
mılen de ozel ya da resmı bırçok kuru-
luşun laboratuvarlarında yapılagelen
analız ve olçumlerdır Kısır bıitçe ola-
naklannın kıskacında bulunan universi-
te yonetimı. doner sermayc kapsamında
gelen bu ek gelırın sağladığı rahatlıktan
memnun gorunmektedir. Kendını yetiş-
tirmek için u/un \illanni ve voğun eme-
ğini harcamış olan ogretim uyesı, gülunç
denilebilecek duzeydeki ucreri yanında
kendisine önemli bir ek gelir sağlayan bu
yan uğraşıya devam etmekte ıstekli gö-
zükmektedir. Iş yaptıranlar da ışı ucuza
yaptırdıklanndan olmasa bıle en azından
ışı guvenılır (emın) ellere teslım etrruş ol-
maktan memnun gorunuyor
Yalnızca katılan taraflan memnun
eden bu olay ın bırçok olumsuz yonu var-
dır Bınncısı, toplumun unıversıteden
bekledığı teknolojı gelıştırme ve bılım-
sel bulgulann uygulamaya aktanhnası
ıle hıçbır ılgısı olmamasıdır Bu tur uğ-
raşılar, unıversıte-sanayı ışbırlığı sloga-
nı ıle açığa v umlan ozlemın karşılanma-
si yolunda onemlı bır gelışme olarak de-
ğerlendınlebılırkı doğrudeğıldır Soyle-
nenlenn tersıne, bu uğraşılar toplumun
bu yöndekı bekJentı ve ozlemmı karşıla-
maktan çok otededır
Olayın ıkıncı olumsuz yanı ıse zaten
zamanın yetersızlığınden yakınan (şıkâ-
yetçi) oğretım uyesının zamanının önem-
lı bır kısmını bu ışlere ay ırmak zonında
kalmasıdır Bu durumdakı oğretım uye-
len asal gorevlen olan oğretım ve araş-
tırma gorevlennden odün vermektedır-
ler Çoğunlukla da odun verme oncelığı
bılımsel araştırmalardadır Kisıtlı olanak-
larla zaten guçlukle ve buyuk ozvenler-
le yurutulen araştırma çalışmalan askı-
ya alınmakta. yenı projeler açılmamak-
tadır Oğretım uyelennın oğretım gorev -
len de bu gelışmeden olumsuz etkılen-
mektedır Gorunuşte oğretım uyelennın
çoğu, derslenne eskıden olduğu gıbı bu-
yuk bır tıtızlıkle devam edıyor olabılır
Ama öğretım uyesı yalnızca derste har-
cadığının bırkaç katı sureyı hazırlık ve
değerlendırme çalışmalanna harcamak
zorundadır Zamanını başka ışlere ayır-
mak durumunda kaldığı ıçın ders hazır-
lığını yapamayan oğretım uyesının, ders-
lere gırse bıle gorev ını tam anlamıyla
yenne getırdığı soylenemez
• Bu olayın başka bır olumsuz yanı da
oncelığı ûnıversıte ve kendisine ek gelır
getırecek uğraşılara veren öğretım uye-
sının ders ve araştırma dışmdakı etkınlık-
lere katılacak zaman bulamamasıdır Oğ-
rencılerle bırlıkte semıner ve tartışmala-
ra katılmak, yonetım ve eğıtımle ılgılı
toplantılara katılmak gıbı ders v e araştır-
ma dışmdakı etkınlıkler, en az onlar ka-
dar onemlıdır ve oğretım uyelennın ol-
dukça fazla zamanını alır
• Olayın bır olumsuz yanı da ûnıver-
sıte bınmlen arasında adaletsız bır uygu-
lamaya donüşmesıdır Unıversıteye ve
oğretım uyesıne ek gelır getırebılecek
yan ışler ancak tıp, muhendıslık ve ıktı-
sadı bılımler gıbı alanlarda yurutulebıl-
mektedır Temel bılımlerde ve sosyal bı-
Iımlerdekı oğretım uyelennın ısteseler
bıle boyle bır uygulamadan yararlanma
şanslan hemen hemen hıç yoktur Uıü-
versitenin bir birimındekı oğretim uyele-
ri gorev gereğı butun zamanını oğretim ve
araştıma etkınliklenne harcarken, başka
bir birimdekık-nn asal gorev lennin dışın-
da ek gelir sağlav ıcı uğraşılar içerisinde (A-
malaru haksıziık yaratmakta ve univer-
site biıtunluğünu olumsuz etkilemekte-
dir.
Sonuç: "Kendi kaynağını kendin ya-
rat"* sloganı unıversıtelere uygulanmak
ıstenırse asal görevını yurutmekle kay-
nak sağlayamayan unıv ersıte, ek gelır ge-
tırecek başka uğraşılara yonelecektır Bu
da unıversıteyı oğretım ve araştırma go-
rev lennde uzun surede başansızlığa ıte-
cektır Toplumun yenı unıversıteler açıl-
ması yonundekı ısteğı ve bu ısteğın
önemlı olçüde gerçekleştığı dıkkate alı-
nırsa toplumun unıversıteye onem ver-
medığı soylenemez
Devletın de unıversıtelere gereken
onemı vermesı ve bunun gereğını yap-
ması beklenır Lnıversıtenm öğretım ve
bılım uretme gorev ını yenne getırebıl-
mesı ıçın gereklı olanaklann sağlanma-
sı dev letın sorumluluğundadır Unıversı-
telenmızde bılım adamlannın ozgurce
bılımsel araştırma yapmalanna ve etkın-
Iıklennı sürdürmelenne olanak ve destek
sağlanması, sonunda toplumun yaranna-
dır Uretılen bılımsel ven ve bulgulann
uygulamaya aktanlabıltrlığı ıse ayn bır
konudur ve ulkede eksıklığı duyumsa-
nan bılım sıvasası (polıtıkası) ıle ılgılıdır
ARADABIR
NECLA ARAT
Homongolos Sendromu
Hepımızın yakından ve ıbretle ızledığı Ayvaz Gök-
demir skandahnı buyuk bır hızla Doğru Yol Partılı
parlamenter Nafîz Kurt'un ve yıne Doğru Yol Partılı
paıiamenterSelahattin Karademir'ın skandallan ız-
ledı Doğru Yol Partısı ıçındekı mıllıyetçı-muhafaza-
kâr mılletvekıllerı sankı yarışıyorlarmış gıbı bırbın ar-
dı sıra "Homongolos sendromlannı" dışa vuruyorlar
Nafiz Kurt, Bafra Gozde Televızyonu'nun gence-
cık ama kışılıklı muhabın Derya Yılmaz'a ortada hıç-
bır neden yokken oylesıne aşağılayıcı bır tutumla ve
oylesıne ıncelıkten yoksun bır anlatımla sozlu saldı-
rıda bulundu kı anlaşılır gıbı değıl
Pınl pınl genç ınsanların meslek yaşamlarındakı
deneyımlerıne haksızlıkla başlamalanndan daha bu-
yuk ve ıncıtıcı bır haksıziık duşunemıyorum Hanı bı-
zım "mıllı ve manevı değerlenmız", "Cennet kadın-
lann ayakları altındadır" ve de "Analanmız, bacıları-
mız, kadınlanmız kutsaldır" dıyordu '
Bır başka Homongolos sendromunu Kahraman-
maraş Mılletvekılı Selahattın Karademir omeklen-
dırdı Beyefendı, parlamentoda anayasa değışıklık-
len tartışılırken yıne gencecık bır kadın kamerama-
nın (Nalan Golal'ın) kısa kollu bluzu ıle çorapsız ayak
bıleklerınden rahatsız oldu ve kameramanın salon-
dan çıkarılmasını ıstedı Ulke açısından boylesıneya-
şamsal onem taşıyan bır anda Karademir'ın Nalan
Golal'ın kısa kollanna ve çorapsız ayak bıleklerıne ta-
kılıp kalması, açıklanması gereken psıkoanahtık bır
sendromdur Karademir doktor olduğuna gore, her-
halde bu sendromu sonradan yapmaya çalıştığı gı-
bı, hukukaracılığıyla, yanı ıçtuzuk, kıyafet yonetme-
lığı vb laf kalabalığı ıle değıl, tıp açısından açıklama-
ladır Yandaşı olduğu sıyasal ıdeolojı, salt oy kaygısı
ve bağnaz çevrelere yaranmak uğruna, unıversıteler-
dekı ve resmı daırelerdekı kıyafet yonetmelıklerını
delık deşık etmıştır
Şımdı kımı kadınlara "ınanç ozgurluğü" kavramını
kullanarak, yonetmelıklen kaldırarak, geceyansından
sonra geçınlen yasalara son dakıka eklentılerı yapa-
rak çağdışı gıysıler gıymeterı ıçın yeşıl ışık yakacak-
sınız ve bunu demokrası adına yapacaksınız, sonra
da kımı kadınlara ıçtuzuk, kıyafet yonetmelığı kav-
ramlannı kullanarak yasaklar getıreceksınız
Kuşkusuz butun bu ıç karartıcı skandallann bırtek
sevındıncı yonu oldu Parlamentomuzdakı kadın mıl-
letvekıllerımız//k/fezorta/ctepkılerını, adeta gecıkmış
bır ısyan havasında dıle getırdıler Kadın kuruluşları
ve sıvıl toplum orgutlerı ıse konuya ılışkın duyarlılık-
larını sert kınama yazıları ve bıldınlerle kamuoyuna
yansıttılar
Sayın Kurt ve Sayın Karademir 'Homongolos
sendromlan'n\ unutturmak ıçın daha sessız kalmayı
yeğlerlerken Sayın Gokdemır, dılının tum gucuyle
kendını savunmaya soyundu ve bızler ılk kez vatan-
severlığın kufurlerle kanıtlanması çabalarına tanık ol-
duk Bakan Gokdemır, seçım oncesı kaygılarla gor-
sel medyada yumuşak ve sevecen bır ımaj yaratma-
ya özen gostererek "tepkısının halkımızın tepkısını dı-
le getırdığıne ve o kotu sozcuklen boluculere karşı
kullanmış olduğuna" bızlerı ınandırmaya boş yere
çalıştı
Bu arada, gerek Sayın Başbakan'a gerekse ken-
disine kadın kamuoyunun rahatsızlığını yansıtan ka-
dın ve sosyal hızmetlerden sorumlu Devlet Bakanı
Sayın Aysel Baykal'a da aba altından sopa goster-
meyı unutmadı Çunku, defalarca "Sızı ıncıtmek ıs-
temıyorum. Mesele saptmlmıştır Burada bır kadın
sorunu yoktur Ulke butunluğu ve boluculerle mu-
cadele sorunu vardır" dedı
Bakan Gokdemır, bu yaklaşımıyla kullanmış oldu-
ğunu artık kabul ettığı gerçekten talıhsız ve duzey-
sız sozcukler ıçın bır aklanma yontemı bulunduğunu
sanmaktadır Aynca, kendisine bınlerce kutlama ve
destek faksı geldığını soyleyerek Homongolos send-
romunun kapsamını genışletmekte, halkımızın bu
olayı onayladığı, hatta beğendığı turunden bır ızle-
nım yaratmaya çalışmaktadır Ama halkımız, gerçek-
te ne Sayın Gokdemır'ın ne de Sayın Kurt'la Sayın
Karademir'ın yanında yer almıştır Tersıne, onları ka-
mu vıcdanında mahkûm etmıştır Bu mahkûmıyetın
sonuçlannı ıse gelecek seçımlerde somutlaşmış ola-
rak goreceğımızı umuyoruz Çunku, çağdaş Turkı-
ye'nın bundan boyle kendısını temsıl yetkısını duzey-
sızlığe bırakmayacağına kuvvetle ınanıyoruz
11 yapmakla 'il' olunmuyor
HİKMET , İktımtçı
B
ılınmelıdır kı ıl yapmakla ıl olun-
muyor Ozunde ıl ya da ılçe tanım-
lan kent olgusundan hareketle ya-
pılır Bugün bırçok ıl ve ılçemız
kentleşme normlannın epey uza-
ğında olmas'na karşın, sıyasal ık-
tıdann "oy avcıhğmda" ıl ya da ılçe sayılan art-
tınlmakta, fakat, ulkemızın kentleşme olçulenn-
degenlemekte olduğugorulmektedır Araseçım-
lennden once sıyasal ıktıdar Ünye'nın de ıçınde
bulunduğu çok sayıda ılçemıze, ıl olabılme olçü-
len olmadan ve ıl olmanın ulkemız ekonomısıne
getıreceğı yukler konusunda herhangı bır araştır-
ma gereksınımı duymadan "oya tahvilli" ıl yap-
ma vaatlennde bulundu Kuşkusuz bu v aatler. oy
avcılığında yenı seçım bölgelennde seçmen avı
kapanı kurmaktır Gerçekte. seçmen avı sahalan
oluşturma. çok partılı sıyasal tanhımızle bırlıkte
her ıktıdar donemınde duşunulmuştur Kımıle-
nndebuvaatlergerçekleştınlmış. kımılenndeıse
bır sonrakı seçım takv ımıne taşınıp durmaktadır
Tartışmasız ıl olmak, ulke ekonomısıne reel bır
katkı eklemedığı halde, ıl olma sevdası ya da
ozendırmesı topluma bır fatura odettırmektedir
tl başına odenecek faturanın kuçuk bır ılırruz öl-
çeğınde, sadece yonetsel (ıdan) yapılanma ıçın 1
- 1 5 tniyon TL gıbı bır rakam arasında olduğu
kolayca hesaplanabılmektedır Soz konusu meb-
lağ, reel bır uretımın dışında ekonomıye şınnga-
dır Etkısının ne olduğu da artık bilinmeyenli bir
denklem değıldır Kaldı kı hıçbır ıktısat polıtıka-
sında. kalkınma polıtıkalan arasında ıl sayısını
arttırmak ongorulmemıştır Ulke ekonomılen ge-
lışmışlıkdüzeylen ıl sayılan ıleölçülmuyor Bel-
kı de ekonomılenn gelışmışlık duzeylen ıle kent
sayılan arasında tersme bır koorelasyon vardır
Hesaplanmaya değer olduğunu bır başka çalışma-
ya bıraktıktan sonra, ulke ekonomılen eğer go-
nence ıl sayılan ıle varacaklarsa tez elden koyle-
nmızı ılçe. ılçelenmızı ıl yapalım olsun bıtsın
Bugun bırçok ılırruz ınsanca yaşanır kentleşme
olçusunde dunyanın otekı kentlen ıle karşılaştı-
nldığında çok genlerdedır II olmak. kent olma-
yı doğurmadığı gıbı, kent gınşındekı nufusu gos-
teren tabelaya sayı eklemek olayı da değıldır tl
olmak ınsanca yaşanır olçulere varmayı gerektı-
nr Bu da ıl olmak olayının çok dışında başka et-
kenlere gerek duyar
Nıtekım, açış bıldınsı Sayın F.rdal İnönu tara-
fından sunulan "tnsanca Gelişme Birinci Turid-
ye Konferansı"nda sunulan raporda Turkıye" nın,
ınsanca gelışme endekslennde dunyada 71 sıra-
da olduğu vurgulanmaktadır Ozellıkle 1980 ve
sonrası yıllarda kesımlerarası gelır farklılığı kent-
ler arası gelışmışlık farklanna da yansımıştır
Ozellıkle Karadenız Bölgesı ıllen kentsel ve kır-
sal alanlararasındakı uçurumu lyıce açmıştır Kı-
şı başına mıllı gelır. tuketım ve yatmm harcama-
MUSICTELEV1SJON
Can Ünlü ve ekibinin hazırladığı
OLİPS MOTORSPOR"
NUMBER ONE - MTV'de.
Ralliler, motokroslar, dünyadan ve ülkemizden
en son yarış haberleri. Bugün saat 21.00'de
NUMBER ONE - MTV'de buluşahm.
MtCHftlM
Program tekrarı i saat 09.30'da.
sı, kışı başına tasarruf gıbı buyukluklerde başta
Ordu ılımız bır genleme ıçındedır
Gerçekte her kent temelde ekonomık bır olgu-
dur Sennayenın bınktınldığı, yenıden üretıldığı
ve tuketıldığı yerler olarak kentler, ulusal ekono-
mının toplam performansını hazırlarlar Ancak bu
hazırlık ıl sayılannı arttırmakla değıl, sermaye
yaratıcı kentsel ekonomı polıtıkalan uretmekle
olur "Topragı ve halkıyla bölunmez bir bütün
olan" ıllen parçalamak, sermaye ureten bır polı-
tıka olmak yenne, sermayeyı bolmek suretıyle
bınkımıazaltanbırpolıtıkadır Bırkentın ekono-
mısı de odemeler bıiançosu benzennde duşünu-
lebılır Otekı kentlerden sattığından fazlasını alan
bır kent her zaman açık veren ve ıçende senna-
ye_ bınkımı yaratamayan bır kenttır Nıtekım
"Ünye, Fatsa'nın bir olması"ıle kurulan Ordu
"bolünmez biıtunluğünu" kaybettığınde otekı
kentlenn daha da gensıne duşecektır Bugün ıl-
çe ve koylen ıle 6001 km2"lık yuzolçümu uze-
nnde 18 ılçe, 496 koy le konumlanmış 830 bınlık
nüfusu ıle Ordu'nun ekonomısı, bır turlu sınaı
urun olma ozellığıne donuşturulemeyen fındığa
dayahdır
Bugune kadar o çok bılmen ve sevılen tûrku-
de bır olmuş olan Fatsa ıle Unye'nın "o\ av ala-
m" kaygısı ıe Ordu'dan bölünmesı, ûretım fakto-
rünu arttıncı bır olay olmadığı gıbı, soz konusu
faktörlen bır araya getıren bır olay da değıldır Or-
du'nun, coğrafı boyutta ulaşilan ıletışım ve ula-
şım teknolojısındekı gelışmelerle yerleşım nok-
talan arasındakı uzaklıklan-
na vanş zamanı. tstanbul
Ankara gıbı kent merkezle-
nndekı uçlar arası mesafe-
den daha kısadır
Bugune kadar suregelen
cumhunyet hükumetlennın
yerel yönetımler konusunda
ısrarla surdurduğu yanlış po-
lıtıkalar sonucunda, ıl ve ıl
çelerbutûnunde "bir ıl eait
olma bilinci" gelışmemıştır
Oysa Ordulu olmak. ılçe ve
koylenne karşı da sorumlu
olmaktır UnyelıyadaFatsa-
lı olmak bılıncı de Ordu
şemsıyesı altında yer almak
olmalıdır
\ncak. boyle bır şemsıye
altında toplanmak da "kül-
fette ve nimette" paylaşmayı
ongörur Merkezı ıktıdarlar,
ıllen parçalamak bolmek
yenne, merkezden gudumlu
kaynaklann dağılımını ve
kurumlan. ılışkı yoğunlukla-
nnda yatay ve dıkey tamam-
layıcı ozellıklennı dıkkate
alarak ıl ve ılçelerde yenıden
dağılım projelen hazırlama-
lıdır Boyle bır yapılanmaya
gıdılmesı halınde valı. ılçele-
nn de valısı olacağı gıbı ılçe
sorunlanna da kayıtsız kala-
mayacaktır Örneğın, DStTe-
nn orgutlenmesı başka bır ıl-
çede, Karayollan'nın orgut-
lenmesı başka bır ılçede
Sorun Unye'nın ya da Fat-
sa'nın Ordu'dan kopanlması
değıldır Sorun. oluşturula-
cak oy av alanlannın ekono-
mıye yukleyeceğı kulfetın
faturasını kımlenn odeyece-
ğıdır
Kentlenn ınsanca yaşama
gostergelennde buluşrurul-
ması, ıllen bolmek değıl,
bolmeye aynlmış olan kay-
naklann soz konusu kentle-
nn yerel yonetımlennın ha-
zırlayacakJan hızmet proje-
lerıne karşılık aktanlması
daha rasyonel bır polıtıka-
dır tlçelenne ıl olma sozu ve-
nlen kentlenmız, kentlılık
bılmcıyle, ıl olmaya har-
canarak kaynaklan ılçelenne
hızmet ıçın ısteme seslennı
yukselttıklennde kentlılık
bılıncı de gelışecektır
PENCERE
Fethullah CHP'yi
Neden Öptü?..
"Homo homını lupus' "
"Insan ınsanın kurdudur" anlamına gelen bu gu-
zel ozdeyışı bızım solculara uyarlamıştım
"Solcu solcunun kurdudur "
Tuttu
•
Polıtıka dunyasının son yıldızı Fethullah Gülen,
nam-ı dığer Fethullah Hoca, cemaat mı, tankat m\,
yeraltı orgutu mu, yerustu kurumu mu, her neyse, ka-
labalık gorunen cemaatını ardına takmış, laık Turkı-
ye Cumhurıyetı'nde sıyasete soyunmuş
Başbakan Çiller le goruşuyor
Ne goruşuyor?
Canım ne goruşecek? Fethullahçılar, kurban de-
rılerı tıcaretınden başlıyorlar, Kuran kurslarından ıh-
racata, gazetecılıkten televızyona değın her alana
gırıyorlar; Fethullahçıların gazetesı Zaman 25-30 bın
satıyor, ama, 400 bın dağıtılıyor, yaman bır "teşkı-
lât" bu Fethullahçılar, holdıngler, vakıflar, okullar, yurt
ıçınde ve dışmdakı şırketlerıyle banknot basıyortar.
Bır sıyasal tarıkat
Ya da polıtık cemaat1
Ehfî ya da ılımlı Islamcılık goruntusunun arkasında
Amenka'ya yaltaklanan Fethullahçı sıyasetın Baş-
bakan Çıller'e goturduğu onennın ozunu herkes bı-
lıyor Amenka'ya atıptutan, istanbul sosyetesını kor-
kutan, ış dunyasını urkuten Refah Partısı'ne karşı,
ummet-ı Muhammet'ı Çıller'ın ıktıdarı ıçın seçım san-
dığında seferber edecek mı bu Fethullah Hoca"7
.
Pazarlığın ozu bu1
•
Fethullah Hoca yaman bır polıtıkacı, CHP Genel
Başkanı Hikmet Çetın'ın evıne de gıdıyor, solcular
bu ışe kızıyoriar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ke-
nan Coşar dıyor kı
"Bu goruşmeyı ıçıme sındıremedım "
CHP Genel Sekreterı Adnan Keskin:
"Modernpapazhğa soyunmuş olan Fethullah Gu-
len'le goruşemezsınız "
CHP Genel Başkanı Hikmet Çetın yanıtlıyor
"Tartışma açmıyorum, evıme gelmek ıstedı Fethul-
lah Hoca, bu bır sıyası goruşme değıldı, ben ıstedı-
ğımle goruşurum, kımse karışamaz "
CHP Genel Başkan Yardımcısı Fehmı Işıklar
"Çok abartıldı Bırakın da bız tartışacağımıza, Fet-
hullahçılar konuyu bıraz tartıssın "
CHP MYK uyesı Günseli Ozkaya:
"Fethullah Hocalaha bu partıyı bıtınyorsunuz.. "
CHP MYK uyesı Fikri Sağlar
" Bu partının Genel Başkanı herkesle goruşemez,
hareketlen partıyı bağlar "
•
CHPyonetıcılerı konuyu kamuoyu onundetartışa-
caklarına, kafa kafaya verıp olayın anlamını duşun-
selerdı
"Fethullah, neden Hikmet Çetın'/ zıyaret etmek /s-
tedı? Bu Hoca'nın CHP ıle ne ılgısı var? Partının
enıştesı olamayacak bır adam CHP Genel Başkanı 'nı
neden evınde öpüyor? Nedenı bellı Fethullah sı-
yasetyapıyor, Çıller'lepazarlıktan sonra Çetın'ı kul-
lanıyor, sonra çıkıp dıyor kı 'Ben memleketın sela-
metı ıçın her partıyle goruşurum, sağcısı, solcusu
farketmez ' Fethullah ıle Çiller pazaıiığını meşrulaş-
tırmakbıze mı duştu? Bır daha boyle tuzaklara duş-
memek ıçın onlem alalım "
Ama butun bunlar, bırbırıne guvenen partı yonetı-
cılerının kapalı toplantılarında konuşulur, partı ust
yonetıcılerı açıktan bırbırlerıne gırmezler.
Pekı, neden CHP'de boyle oluyor
7
?.
Çunku solcu solcunun kurdudur
TUNCELİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1988 51-1995/10
Hâkım Cuneyt Aysal 35237
Kâtıp Guler Şenbıl 469
Davacılar Hıdır Gungor ve arkadaşlan tarafından da-
valı Mustafa Yurdakul ve müşterelden aleyhme mahke-
memızde açılmı^ bulunan kadastro tespıtıne ıtıraz dava-
sının yapılan açık duruşması sonundaButûn aramalara
rağmen adreslen tespıt edılemeyen Ismıhan Yurdakul
(Toka) mırasçılan Erdal Erkan.Hülya Sevda,Kemalve
Kader Toka'ya mahkememızce venlen 24 3 1995 tanh,
1988/51 esas, 1995' 10 karar sayılı ılamında. dava konu-
su «Maturk Mah kaın 114 ada 7, 8, 9 nolu parseller ıle
mahkememtzın 1988/32 sayılı dosyasındakı dava konu-
su parseller aynı olduğundan, dosyalann bırleştınlmesı-
ne karar venlmış olup. bırleştırme karannın yukanda adı
geçen şahıslara teblıgat venne kaım olmak uzere ılanen
tebhğolunur Basın 28871
KIRŞEHİR SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo 1995 28
Kırşehır ılı Kayabaşı mahallesı Selgah mevkıınde kâ-
ın 640 ada, 5 parsel nolu 1360 m2'lık taşınmaz, aynı tna-
hallevemevkıdekâın 1563 ada. 9 parsel nolu 551 m2'lık
taşınmaz, aynı mahallevemevkıdekâm 1563 ada 10 par-
sel nolu 587 m2'lık 3 parça taşınmaz tlF kanunlan hü-
kümlen gereğınce umum arasında açık artırma suretıyle
28 7 1995 tanhmde saat 9 ıle 9 45 arasında 1 satışı ya-
pılacaktır Aynı gun alıcısı çıkmadığı veya muhammen
bedelın %75'ını doldurmadığı takdu"de aynı yer ve saat-
lerde 7 8 1995 günu 2 satışı yapılacaktır Taşınmaz ma-
lıklennden Zeynep'ın adresı meçhul olduğundan kendi-
sine ılanen teblıgat gerekmıştır
Adı geçenın satışa katılmak üzere yukarda belırtılen
gun ve saatlerde belırtılen yerde bızzat hazır bulunması
veya kendısını bır vekılle temsıl ettırmesı, aksı takdırde
satış yokluğunda yapılacağı hususlan satış ılanı yenne ka-
ım olmak uzere ılanen teblığ olunur 12 6 1995
Basın 28455
İLAN
KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı 1995/372 esas
Davacı Ahmet \kmcı vekılı tarafından davalılar
Zekıye Uz, Semıha Turhan Uyaroğlu, Hikmet Boz-
kurt, Tevfık Mıhçı, Haydar Pamuk, Kutsı Alı Büt-
bul, Hasan Durüsel, Sedat Guleçyuzlu aleyhıne
mahkememızın 1995372 esas sayılı dosyası ıle
açılan Izmır ılı Çığlı ılçesı Balatçık Mahallesı
21737 ada, 15 parselde kayıtlı taşınmazın taksı-
men veya satılarak ortaklığının gıdenlmesı ıle ıl-
gılı davada davalılar Zekıye Uz, Semıha Turhan
Uyaroğlu adreslennde bulunamamış olmakla, du-
ruşma günu olan 13 7 1995 günu saat 9 10'da du-
ruşmadahazır bulunmalan, aksı halde yokluklann-
da davanın sonuçlandınlacağı ılanen teblığ olunur
16 6 1995 ' Basın 29316