07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Üniversitenin görev sorumluluğu Üniversıtenın öğretım ve bılım üretme göre\ ını yenne getırebılmesı ıçın gereklı olanaklann sağlanması devletın sorumluluğundadır Prof. Dr. SAİM ÖZKÂRODTÜKıritya Bölümü Turk toplumuna mal edılmış değer yar- gılan bıîe değışıkhğe uğramış bulunmak- tadır Gozlenen değışımler arasında bel- kı de en onemlısı, devletçilik anlayı- şı'ndakı değışımdir Turkıye Cumhun- yetı'nde devlet, tanhsel gelışım ıçensın- de toplumsal kalkınmay ı sağlamak ıçın zorunlu olarak çok onemlı gorevler ust- lenmıştır \ ıne tanhsel gelışım ıçensm- de zaman zaman bu görevlenn çoğunu oidukça başanlı bır şekılde yuruttuğu go- rulmuştur Ancak buyuyen ve gelışen Turkıye'de devlet, bırçok alanda ustlen- dığı yukümluluklen ya maddı kaynak ye- tersızlığınden ya da yonetımdekı aksa- malardan dolayı artık yenne getıreme- mektedır Dev'let bürokrasısınden kay- naklanıp toplumun değışık kesımlennce de benımsenen anlay ışa gore de\ let, "ye- nne getirmediği yukumluluklerden" kur- tulmalıdır Venmlıhğın önemlı olduğu bazı alanlar ıçın bu gönış doğnı olabılır Nedenı ne olursa olsun, devletın venm- lılığı sağlayamadığı kuruluşlar. daha ve- nmlı çalı^tıracak yonetımlere devredıl- melıdır Ancak Turkiye'deeğitim,sağlık, guvenlik gjbi onemli toplumsal hizmetle- rin yerine getırilmesi halen daha dev letin yukumluluğundedir. Devlet, bu yukum- İulukJennı yenne getınnek ıçın vergı top- lamaktadır Fakat ılgılı kurumlara yete- nnce kaynak aktanlamamaktadır Mev- cut sıstem ıçensınde dev letın bu yukum- luluklennden kurtulamayacağı da bılın- dığı ıçın başka bır çozum bulunmuş go- runmektedır Kamu hızmetı yapmakla gorev lendınlrruş kurumlara, "Kendi kay- nağuiı kendin yarat" anlayışı aşılanmak- tadır Ne vazık kı eğıtım kurumlan ve unıversıtelenmız de bu kampanyaya ıtıl- mektedır Devletın en üst duze> yonetı- cısı odenek azlığından şıkâyetçı olan ûnıversıte rektorlenne "Kendi kaynağı- nıversıtenm bın oğretım, U oburu bılım uretmek ol- mak uzere ıkı ana gorev ı olduğu ve bu ıkı gorevın bırhkte yurutulmesı ge- rektığı hemen her fırsatta so\ lenmektedır Turkıye'dekı unıversıte- lenn ıkı ana gorev ını yenne getırmede ne kadar başanlı olduğunu ölçmek oldukça guçtûr Çunkü, boyle bır değerlendırme- yı yapabılmek ıçın elde sağhklı sayılabı- lecek somut venler pek yoktur Aynca her ıkı gorevdekı başan da etkısını ancak uzun yıllar sonra gosterecek nıtelıktedır Bugun unıversıtelenn eğıtımdekı başan- sı. mezunlannın değerlendınlmesıyle öl- çulmekte ve unıversıteler belırlı alanlar- da bır sıralamaya bıle sokulmaktadır Ünıversıtelenn bılımsel ûretkenhğı ıse yayımladıklan bılımsel makalelenn sayı- sına bakılarak olçulmek ıstenmektedır Son zamanlarda unıversıtelenn yayım- ladıklan makale sayısı ıle ılgılı somut ve- nler kamuoyuna duyunılmaktadır An- cak toplum, bugun unıversıtelenmızı başka bır yönden daha ızlemekte ve ul- kenın teknolojık gelışmesıne unıversıte- lenn yaptığı katkıvı gonnek ıstemekte- dır Bu bağlamda ünrversiteler, teknotoji iiretmemekle suçianmaktadır. Son on y ıl- da toplumun yonetım kadrosundan çıkıp yay ılan bu değer yargısı. ne yazık kı unı- versıte mensuplanna da aşılanmıştır Unıversıtede bılım adamlan, bırbırlennı ve çoğu zaman doğnıdan kendılennı ul- kenın teknolojık gelışmesıne katkıda bu- lunmamış olmakla. dolayısıyla gorev ını yenne getıımemekJe suçlamaktadır Bır 'özeteştüTye dönuşen bu suçlamanın so- nuçlanndan önce. nereden kaynaklandı- ğına bakmakta yarar vardır Ulkemız son on yıldan ben önemlı de- ğışımler yaşamaktadır Bırçok alanda nızıkendinizyaraünr 'dıyebılıyor Buan- layiş unıversıtelerı devletten aldıkları butçenın dışında gelırarayışına ıtmekte- dır Bırkurumyadakuruluş ancak uret- tığı mal ya da hızmet karşılığında gelır sağlayabılır Mevcut yasalara gore unı- versıtelenn eğıtım hızmetı verdığı oğ- rencılerden sembolık oğrenım katkı pa- yının dışında bır ucretıstemınde buluna- mayacağı ve bılımsel çalışmayla da ge- lır sağlanamayacağı bılındığıne gore, unıversıteler kendı kaynaklannı yarat- mak ıçın ana gorev lennın dışında başka etkınhklere ıtılmek ıstenmektedır Lnı- versıteler, vakıflar ve onlara bağlı olarak kurulan şırketleraracılığı ıle yurutulen tı- caretten rahat harcayabıleceklen kaynak- lar yaratmauğraşısı ıçensındedırler An- cak bu yolla sağlanan kaynaklar, bılım- sel araştırmalara en azından şımdılık ak- tanlamıyor Yukanda sozü edılen genel anlayıştan kaynaklanan ve ünıversıte-sanayı ışbırlı- ğının gereğı noktasında odaklanan eleş- tınler. bılım adamını da yenı arayışlara ıt- mektedır Ûnıversıtebutçelennde araştır- maya aynlan parasal kaynaklar da lyıce kısılınca. bılım adamı estınlen ruzgânn etkısını daha fazla duyumsarolmaktadır Unıversıte-sanayı ışbırlığı sloganı ıle um- duğu teknolojı gelıştırme projelennı ala- mayan bılım adamı bulduğu kuçük ol- çeklı projelerle yetınmek zorunda kalı- yor Ûnıversıte döner sermayelenne ve o ışı yapan oğretım uyelenneönemlı olçu- de gelır sağlayan bu projelenn çoğu, bı- lımsel araştırma kapsamına alınamaya- cak gunluk sıradan (rutın) ışlerden oluş- maktadır Kımılen muhendıslık burola- nnın yaptığı etut ya da tesıs projelen, kı- mılen de ozel ya da resmı bırçok kuru- luşun laboratuvarlarında yapılagelen analız ve olçumlerdır Kısır bıitçe ola- naklannın kıskacında bulunan universi- te yonetimı. doner sermayc kapsamında gelen bu ek gelırın sağladığı rahatlıktan memnun gorunmektedir. Kendını yetiş- tirmek için u/un \illanni ve voğun eme- ğini harcamış olan ogretim uyesı, gülunç denilebilecek duzeydeki ucreri yanında kendisine önemli bir ek gelir sağlayan bu yan uğraşıya devam etmekte ıstekli gö- zükmektedir. Iş yaptıranlar da ışı ucuza yaptırdıklanndan olmasa bıle en azından ışı guvenılır (emın) ellere teslım etrruş ol- maktan memnun gorunuyor Yalnızca katılan taraflan memnun eden bu olay ın bırçok olumsuz yonu var- dır Bınncısı, toplumun unıversıteden bekledığı teknolojı gelıştırme ve bılım- sel bulgulann uygulamaya aktanhnası ıle hıçbır ılgısı olmamasıdır Bu tur uğ- raşılar, unıversıte-sanayı ışbırlığı sloga- nı ıle açığa v umlan ozlemın karşılanma- si yolunda onemlı bır gelışme olarak de- ğerlendınlebılırkı doğrudeğıldır Soyle- nenlenn tersıne, bu uğraşılar toplumun bu yöndekı bekJentı ve ozlemmı karşıla- maktan çok otededır Olayın ıkıncı olumsuz yanı ıse zaten zamanın yetersızlığınden yakınan (şıkâ- yetçi) oğretım uyesının zamanının önem- lı bır kısmını bu ışlere ay ırmak zonında kalmasıdır Bu durumdakı oğretım uye- len asal gorevlen olan oğretım ve araş- tırma gorevlennden odün vermektedır- ler Çoğunlukla da odun verme oncelığı bılımsel araştırmalardadır Kisıtlı olanak- larla zaten guçlukle ve buyuk ozvenler- le yurutulen araştırma çalışmalan askı- ya alınmakta. yenı projeler açılmamak- tadır Oğretım uyelennın oğretım gorev - len de bu gelışmeden olumsuz etkılen- mektedır Gorunuşte oğretım uyelennın çoğu, derslenne eskıden olduğu gıbı bu- yuk bır tıtızlıkle devam edıyor olabılır Ama öğretım uyesı yalnızca derste har- cadığının bırkaç katı sureyı hazırlık ve değerlendırme çalışmalanna harcamak zorundadır Zamanını başka ışlere ayır- mak durumunda kaldığı ıçın ders hazır- lığını yapamayan oğretım uyesının, ders- lere gırse bıle gorev ını tam anlamıyla yenne getırdığı soylenemez • Bu olayın başka bır olumsuz yanı da oncelığı ûnıversıte ve kendisine ek gelır getırecek uğraşılara veren öğretım uye- sının ders ve araştırma dışmdakı etkınlık- lere katılacak zaman bulamamasıdır Oğ- rencılerle bırlıkte semıner ve tartışmala- ra katılmak, yonetım ve eğıtımle ılgılı toplantılara katılmak gıbı ders v e araştır- ma dışmdakı etkınlıkler, en az onlar ka- dar onemlıdır ve oğretım uyelennın ol- dukça fazla zamanını alır • Olayın bır olumsuz yanı da ûnıver- sıte bınmlen arasında adaletsız bır uygu- lamaya donüşmesıdır Unıversıteye ve oğretım uyesıne ek gelır getırebılecek yan ışler ancak tıp, muhendıslık ve ıktı- sadı bılımler gıbı alanlarda yurutulebıl- mektedır Temel bılımlerde ve sosyal bı- Iımlerdekı oğretım uyelennın ısteseler bıle boyle bır uygulamadan yararlanma şanslan hemen hemen hıç yoktur Uıü- versitenin bir birimındekı oğretim uyele- ri gorev gereğı butun zamanını oğretim ve araştıma etkınliklenne harcarken, başka bir birimdekık-nn asal gorev lennin dışın- da ek gelir sağlav ıcı uğraşılar içerisinde (A- malaru haksıziık yaratmakta ve univer- site biıtunluğünu olumsuz etkilemekte- dir. Sonuç: "Kendi kaynağını kendin ya- rat"* sloganı unıversıtelere uygulanmak ıstenırse asal görevını yurutmekle kay- nak sağlayamayan unıv ersıte, ek gelır ge- tırecek başka uğraşılara yonelecektır Bu da unıversıteyı oğretım ve araştırma go- rev lennde uzun surede başansızlığa ıte- cektır Toplumun yenı unıversıteler açıl- ması yonundekı ısteğı ve bu ısteğın önemlı olçüde gerçekleştığı dıkkate alı- nırsa toplumun unıversıteye onem ver- medığı soylenemez Devletın de unıversıtelere gereken onemı vermesı ve bunun gereğını yap- ması beklenır Lnıversıtenm öğretım ve bılım uretme gorev ını yenne getırebıl- mesı ıçın gereklı olanaklann sağlanma- sı dev letın sorumluluğundadır Unıversı- telenmızde bılım adamlannın ozgurce bılımsel araştırma yapmalanna ve etkın- Iıklennı sürdürmelenne olanak ve destek sağlanması, sonunda toplumun yaranna- dır Uretılen bılımsel ven ve bulgulann uygulamaya aktanlabıltrlığı ıse ayn bır konudur ve ulkede eksıklığı duyumsa- nan bılım sıvasası (polıtıkası) ıle ılgılıdır ARADABIR NECLA ARAT Homongolos Sendromu Hepımızın yakından ve ıbretle ızledığı Ayvaz Gök- demir skandahnı buyuk bır hızla Doğru Yol Partılı parlamenter Nafîz Kurt'un ve yıne Doğru Yol Partılı paıiamenterSelahattin Karademir'ın skandallan ız- ledı Doğru Yol Partısı ıçındekı mıllıyetçı-muhafaza- kâr mılletvekıllerı sankı yarışıyorlarmış gıbı bırbın ar- dı sıra "Homongolos sendromlannı" dışa vuruyorlar Nafiz Kurt, Bafra Gozde Televızyonu'nun gence- cık ama kışılıklı muhabın Derya Yılmaz'a ortada hıç- bır neden yokken oylesıne aşağılayıcı bır tutumla ve oylesıne ıncelıkten yoksun bır anlatımla sozlu saldı- rıda bulundu kı anlaşılır gıbı değıl Pınl pınl genç ınsanların meslek yaşamlarındakı deneyımlerıne haksızlıkla başlamalanndan daha bu- yuk ve ıncıtıcı bır haksıziık duşunemıyorum Hanı bı- zım "mıllı ve manevı değerlenmız", "Cennet kadın- lann ayakları altındadır" ve de "Analanmız, bacıları- mız, kadınlanmız kutsaldır" dıyordu ' Bır başka Homongolos sendromunu Kahraman- maraş Mılletvekılı Selahattın Karademir omeklen- dırdı Beyefendı, parlamentoda anayasa değışıklık- len tartışılırken yıne gencecık bır kadın kamerama- nın (Nalan Golal'ın) kısa kollu bluzu ıle çorapsız ayak bıleklerınden rahatsız oldu ve kameramanın salon- dan çıkarılmasını ıstedı Ulke açısından boylesıneya- şamsal onem taşıyan bır anda Karademir'ın Nalan Golal'ın kısa kollanna ve çorapsız ayak bıleklerıne ta- kılıp kalması, açıklanması gereken psıkoanahtık bır sendromdur Karademir doktor olduğuna gore, her- halde bu sendromu sonradan yapmaya çalıştığı gı- bı, hukukaracılığıyla, yanı ıçtuzuk, kıyafet yonetme- lığı vb laf kalabalığı ıle değıl, tıp açısından açıklama- ladır Yandaşı olduğu sıyasal ıdeolojı, salt oy kaygısı ve bağnaz çevrelere yaranmak uğruna, unıversıteler- dekı ve resmı daırelerdekı kıyafet yonetmelıklerını delık deşık etmıştır Şımdı kımı kadınlara "ınanç ozgurluğü" kavramını kullanarak, yonetmelıklen kaldırarak, geceyansından sonra geçınlen yasalara son dakıka eklentılerı yapa- rak çağdışı gıysıler gıymeterı ıçın yeşıl ışık yakacak- sınız ve bunu demokrası adına yapacaksınız, sonra da kımı kadınlara ıçtuzuk, kıyafet yonetmelığı kav- ramlannı kullanarak yasaklar getıreceksınız Kuşkusuz butun bu ıç karartıcı skandallann bırtek sevındıncı yonu oldu Parlamentomuzdakı kadın mıl- letvekıllerımız//k/fezorta/ctepkılerını, adeta gecıkmış bır ısyan havasında dıle getırdıler Kadın kuruluşları ve sıvıl toplum orgutlerı ıse konuya ılışkın duyarlılık- larını sert kınama yazıları ve bıldınlerle kamuoyuna yansıttılar Sayın Kurt ve Sayın Karademir 'Homongolos sendromlan'n\ unutturmak ıçın daha sessız kalmayı yeğlerlerken Sayın Gokdemır, dılının tum gucuyle kendını savunmaya soyundu ve bızler ılk kez vatan- severlığın kufurlerle kanıtlanması çabalarına tanık ol- duk Bakan Gokdemır, seçım oncesı kaygılarla gor- sel medyada yumuşak ve sevecen bır ımaj yaratma- ya özen gostererek "tepkısının halkımızın tepkısını dı- le getırdığıne ve o kotu sozcuklen boluculere karşı kullanmış olduğuna" bızlerı ınandırmaya boş yere çalıştı Bu arada, gerek Sayın Başbakan'a gerekse ken- disine kadın kamuoyunun rahatsızlığını yansıtan ka- dın ve sosyal hızmetlerden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Aysel Baykal'a da aba altından sopa goster- meyı unutmadı Çunku, defalarca "Sızı ıncıtmek ıs- temıyorum. Mesele saptmlmıştır Burada bır kadın sorunu yoktur Ulke butunluğu ve boluculerle mu- cadele sorunu vardır" dedı Bakan Gokdemır, bu yaklaşımıyla kullanmış oldu- ğunu artık kabul ettığı gerçekten talıhsız ve duzey- sız sozcukler ıçın bır aklanma yontemı bulunduğunu sanmaktadır Aynca, kendisine bınlerce kutlama ve destek faksı geldığını soyleyerek Homongolos send- romunun kapsamını genışletmekte, halkımızın bu olayı onayladığı, hatta beğendığı turunden bır ızle- nım yaratmaya çalışmaktadır Ama halkımız, gerçek- te ne Sayın Gokdemır'ın ne de Sayın Kurt'la Sayın Karademir'ın yanında yer almıştır Tersıne, onları ka- mu vıcdanında mahkûm etmıştır Bu mahkûmıyetın sonuçlannı ıse gelecek seçımlerde somutlaşmış ola- rak goreceğımızı umuyoruz Çunku, çağdaş Turkı- ye'nın bundan boyle kendısını temsıl yetkısını duzey- sızlığe bırakmayacağına kuvvetle ınanıyoruz 11 yapmakla 'il' olunmuyor HİKMET , İktımtçı B ılınmelıdır kı ıl yapmakla ıl olun- muyor Ozunde ıl ya da ılçe tanım- lan kent olgusundan hareketle ya- pılır Bugün bırçok ıl ve ılçemız kentleşme normlannın epey uza- ğında olmas'na karşın, sıyasal ık- tıdann "oy avcıhğmda" ıl ya da ılçe sayılan art- tınlmakta, fakat, ulkemızın kentleşme olçulenn- degenlemekte olduğugorulmektedır Araseçım- lennden once sıyasal ıktıdar Ünye'nın de ıçınde bulunduğu çok sayıda ılçemıze, ıl olabılme olçü- len olmadan ve ıl olmanın ulkemız ekonomısıne getıreceğı yukler konusunda herhangı bır araştır- ma gereksınımı duymadan "oya tahvilli" ıl yap- ma vaatlennde bulundu Kuşkusuz bu v aatler. oy avcılığında yenı seçım bölgelennde seçmen avı kapanı kurmaktır Gerçekte. seçmen avı sahalan oluşturma. çok partılı sıyasal tanhımızle bırlıkte her ıktıdar donemınde duşunulmuştur Kımıle- nndebuvaatlergerçekleştınlmış. kımılenndeıse bır sonrakı seçım takv ımıne taşınıp durmaktadır Tartışmasız ıl olmak, ulke ekonomısıne reel bır katkı eklemedığı halde, ıl olma sevdası ya da ozendırmesı topluma bır fatura odettırmektedir tl başına odenecek faturanın kuçuk bır ılırruz öl- çeğınde, sadece yonetsel (ıdan) yapılanma ıçın 1 - 1 5 tniyon TL gıbı bır rakam arasında olduğu kolayca hesaplanabılmektedır Soz konusu meb- lağ, reel bır uretımın dışında ekonomıye şınnga- dır Etkısının ne olduğu da artık bilinmeyenli bir denklem değıldır Kaldı kı hıçbır ıktısat polıtıka- sında. kalkınma polıtıkalan arasında ıl sayısını arttırmak ongorulmemıştır Ulke ekonomılen ge- lışmışlıkdüzeylen ıl sayılan ıleölçülmuyor Bel- kı de ekonomılenn gelışmışlık duzeylen ıle kent sayılan arasında tersme bır koorelasyon vardır Hesaplanmaya değer olduğunu bır başka çalışma- ya bıraktıktan sonra, ulke ekonomılen eğer go- nence ıl sayılan ıle varacaklarsa tez elden koyle- nmızı ılçe. ılçelenmızı ıl yapalım olsun bıtsın Bugun bırçok ılırruz ınsanca yaşanır kentleşme olçusunde dunyanın otekı kentlen ıle karşılaştı- nldığında çok genlerdedır II olmak. kent olma- yı doğurmadığı gıbı, kent gınşındekı nufusu gos- teren tabelaya sayı eklemek olayı da değıldır tl olmak ınsanca yaşanır olçulere varmayı gerektı- nr Bu da ıl olmak olayının çok dışında başka et- kenlere gerek duyar Nıtekım, açış bıldınsı Sayın F.rdal İnönu tara- fından sunulan "tnsanca Gelişme Birinci Turid- ye Konferansı"nda sunulan raporda Turkıye" nın, ınsanca gelışme endekslennde dunyada 71 sıra- da olduğu vurgulanmaktadır Ozellıkle 1980 ve sonrası yıllarda kesımlerarası gelır farklılığı kent- ler arası gelışmışlık farklanna da yansımıştır Ozellıkle Karadenız Bölgesı ıllen kentsel ve kır- sal alanlararasındakı uçurumu lyıce açmıştır Kı- şı başına mıllı gelır. tuketım ve yatmm harcama- MUSICTELEV1SJON Can Ünlü ve ekibinin hazırladığı OLİPS MOTORSPOR" NUMBER ONE - MTV'de. Ralliler, motokroslar, dünyadan ve ülkemizden en son yarış haberleri. Bugün saat 21.00'de NUMBER ONE - MTV'de buluşahm. MtCHftlM Program tekrarı i saat 09.30'da. sı, kışı başına tasarruf gıbı buyukluklerde başta Ordu ılımız bır genleme ıçındedır Gerçekte her kent temelde ekonomık bır olgu- dur Sennayenın bınktınldığı, yenıden üretıldığı ve tuketıldığı yerler olarak kentler, ulusal ekono- mının toplam performansını hazırlarlar Ancak bu hazırlık ıl sayılannı arttırmakla değıl, sermaye yaratıcı kentsel ekonomı polıtıkalan uretmekle olur "Topragı ve halkıyla bölunmez bir bütün olan" ıllen parçalamak, sermaye ureten bır polı- tıka olmak yenne, sermayeyı bolmek suretıyle bınkımıazaltanbırpolıtıkadır Bırkentın ekono- mısı de odemeler bıiançosu benzennde duşünu- lebılır Otekı kentlerden sattığından fazlasını alan bır kent her zaman açık veren ve ıçende senna- ye_ bınkımı yaratamayan bır kenttır Nıtekım "Ünye, Fatsa'nın bir olması"ıle kurulan Ordu "bolünmez biıtunluğünu" kaybettığınde otekı kentlenn daha da gensıne duşecektır Bugün ıl- çe ve koylen ıle 6001 km2"lık yuzolçümu uze- nnde 18 ılçe, 496 koy le konumlanmış 830 bınlık nüfusu ıle Ordu'nun ekonomısı, bır turlu sınaı urun olma ozellığıne donuşturulemeyen fındığa dayahdır Bugune kadar o çok bılmen ve sevılen tûrku- de bır olmuş olan Fatsa ıle Unye'nın "o\ av ala- m" kaygısı ıe Ordu'dan bölünmesı, ûretım fakto- rünu arttıncı bır olay olmadığı gıbı, soz konusu faktörlen bır araya getıren bır olay da değıldır Or- du'nun, coğrafı boyutta ulaşilan ıletışım ve ula- şım teknolojısındekı gelışmelerle yerleşım nok- talan arasındakı uzaklıklan- na vanş zamanı. tstanbul Ankara gıbı kent merkezle- nndekı uçlar arası mesafe- den daha kısadır Bugune kadar suregelen cumhunyet hükumetlennın yerel yönetımler konusunda ısrarla surdurduğu yanlış po- lıtıkalar sonucunda, ıl ve ıl çelerbutûnunde "bir ıl eait olma bilinci" gelışmemıştır Oysa Ordulu olmak. ılçe ve koylenne karşı da sorumlu olmaktır UnyelıyadaFatsa- lı olmak bılıncı de Ordu şemsıyesı altında yer almak olmalıdır \ncak. boyle bır şemsıye altında toplanmak da "kül- fette ve nimette" paylaşmayı ongörur Merkezı ıktıdarlar, ıllen parçalamak bolmek yenne, merkezden gudumlu kaynaklann dağılımını ve kurumlan. ılışkı yoğunlukla- nnda yatay ve dıkey tamam- layıcı ozellıklennı dıkkate alarak ıl ve ılçelerde yenıden dağılım projelen hazırlama- lıdır Boyle bır yapılanmaya gıdılmesı halınde valı. ılçele- nn de valısı olacağı gıbı ılçe sorunlanna da kayıtsız kala- mayacaktır Örneğın, DStTe- nn orgutlenmesı başka bır ıl- çede, Karayollan'nın orgut- lenmesı başka bır ılçede Sorun Unye'nın ya da Fat- sa'nın Ordu'dan kopanlması değıldır Sorun. oluşturula- cak oy av alanlannın ekono- mıye yukleyeceğı kulfetın faturasını kımlenn odeyece- ğıdır Kentlenn ınsanca yaşama gostergelennde buluşrurul- ması, ıllen bolmek değıl, bolmeye aynlmış olan kay- naklann soz konusu kentle- nn yerel yonetımlennın ha- zırlayacakJan hızmet proje- lerıne karşılık aktanlması daha rasyonel bır polıtıka- dır tlçelenne ıl olma sozu ve- nlen kentlenmız, kentlılık bılmcıyle, ıl olmaya har- canarak kaynaklan ılçelenne hızmet ıçın ısteme seslennı yukselttıklennde kentlılık bılıncı de gelışecektır PENCERE Fethullah CHP'yi Neden Öptü?.. "Homo homını lupus' " "Insan ınsanın kurdudur" anlamına gelen bu gu- zel ozdeyışı bızım solculara uyarlamıştım "Solcu solcunun kurdudur " Tuttu • Polıtıka dunyasının son yıldızı Fethullah Gülen, nam-ı dığer Fethullah Hoca, cemaat mı, tankat m\, yeraltı orgutu mu, yerustu kurumu mu, her neyse, ka- labalık gorunen cemaatını ardına takmış, laık Turkı- ye Cumhurıyetı'nde sıyasete soyunmuş Başbakan Çiller le goruşuyor Ne goruşuyor? Canım ne goruşecek? Fethullahçılar, kurban de- rılerı tıcaretınden başlıyorlar, Kuran kurslarından ıh- racata, gazetecılıkten televızyona değın her alana gırıyorlar; Fethullahçıların gazetesı Zaman 25-30 bın satıyor, ama, 400 bın dağıtılıyor, yaman bır "teşkı- lât" bu Fethullahçılar, holdıngler, vakıflar, okullar, yurt ıçınde ve dışmdakı şırketlerıyle banknot basıyortar. Bır sıyasal tarıkat Ya da polıtık cemaat1 Ehfî ya da ılımlı Islamcılık goruntusunun arkasında Amenka'ya yaltaklanan Fethullahçı sıyasetın Baş- bakan Çıller'e goturduğu onennın ozunu herkes bı- lıyor Amenka'ya atıptutan, istanbul sosyetesını kor- kutan, ış dunyasını urkuten Refah Partısı'ne karşı, ummet-ı Muhammet'ı Çıller'ın ıktıdarı ıçın seçım san- dığında seferber edecek mı bu Fethullah Hoca"7 . Pazarlığın ozu bu1 • Fethullah Hoca yaman bır polıtıkacı, CHP Genel Başkanı Hikmet Çetın'ın evıne de gıdıyor, solcular bu ışe kızıyoriar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ke- nan Coşar dıyor kı "Bu goruşmeyı ıçıme sındıremedım " CHP Genel Sekreterı Adnan Keskin: "Modernpapazhğa soyunmuş olan Fethullah Gu- len'le goruşemezsınız " CHP Genel Başkanı Hikmet Çetın yanıtlıyor "Tartışma açmıyorum, evıme gelmek ıstedı Fethul- lah Hoca, bu bır sıyası goruşme değıldı, ben ıstedı- ğımle goruşurum, kımse karışamaz " CHP Genel Başkan Yardımcısı Fehmı Işıklar "Çok abartıldı Bırakın da bız tartışacağımıza, Fet- hullahçılar konuyu bıraz tartıssın " CHP MYK uyesı Günseli Ozkaya: "Fethullah Hocalaha bu partıyı bıtınyorsunuz.. " CHP MYK uyesı Fikri Sağlar " Bu partının Genel Başkanı herkesle goruşemez, hareketlen partıyı bağlar " • CHPyonetıcılerı konuyu kamuoyu onundetartışa- caklarına, kafa kafaya verıp olayın anlamını duşun- selerdı "Fethullah, neden Hikmet Çetın'/ zıyaret etmek /s- tedı? Bu Hoca'nın CHP ıle ne ılgısı var? Partının enıştesı olamayacak bır adam CHP Genel Başkanı 'nı neden evınde öpüyor? Nedenı bellı Fethullah sı- yasetyapıyor, Çıller'lepazarlıktan sonra Çetın'ı kul- lanıyor, sonra çıkıp dıyor kı 'Ben memleketın sela- metı ıçın her partıyle goruşurum, sağcısı, solcusu farketmez ' Fethullah ıle Çiller pazaıiığını meşrulaş- tırmakbıze mı duştu? Bır daha boyle tuzaklara duş- memek ıçın onlem alalım " Ama butun bunlar, bırbırıne guvenen partı yonetı- cılerının kapalı toplantılarında konuşulur, partı ust yonetıcılerı açıktan bırbırlerıne gırmezler. Pekı, neden CHP'de boyle oluyor 7 ?. Çunku solcu solcunun kurdudur TUNCELİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1988 51-1995/10 Hâkım Cuneyt Aysal 35237 Kâtıp Guler Şenbıl 469 Davacılar Hıdır Gungor ve arkadaşlan tarafından da- valı Mustafa Yurdakul ve müşterelden aleyhme mahke- memızde açılmı^ bulunan kadastro tespıtıne ıtıraz dava- sının yapılan açık duruşması sonundaButûn aramalara rağmen adreslen tespıt edılemeyen Ismıhan Yurdakul (Toka) mırasçılan Erdal Erkan.Hülya Sevda,Kemalve Kader Toka'ya mahkememızce venlen 24 3 1995 tanh, 1988/51 esas, 1995' 10 karar sayılı ılamında. dava konu- su «Maturk Mah kaın 114 ada 7, 8, 9 nolu parseller ıle mahkememtzın 1988/32 sayılı dosyasındakı dava konu- su parseller aynı olduğundan, dosyalann bırleştınlmesı- ne karar venlmış olup. bırleştırme karannın yukanda adı geçen şahıslara teblıgat venne kaım olmak uzere ılanen tebhğolunur Basın 28871 KIRŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 1995 28 Kırşehır ılı Kayabaşı mahallesı Selgah mevkıınde kâ- ın 640 ada, 5 parsel nolu 1360 m2'lık taşınmaz, aynı tna- hallevemevkıdekâın 1563 ada. 9 parsel nolu 551 m2'lık taşınmaz, aynı mahallevemevkıdekâm 1563 ada 10 par- sel nolu 587 m2'lık 3 parça taşınmaz tlF kanunlan hü- kümlen gereğınce umum arasında açık artırma suretıyle 28 7 1995 tanhmde saat 9 ıle 9 45 arasında 1 satışı ya- pılacaktır Aynı gun alıcısı çıkmadığı veya muhammen bedelın %75'ını doldurmadığı takdu"de aynı yer ve saat- lerde 7 8 1995 günu 2 satışı yapılacaktır Taşınmaz ma- lıklennden Zeynep'ın adresı meçhul olduğundan kendi- sine ılanen teblıgat gerekmıştır Adı geçenın satışa katılmak üzere yukarda belırtılen gun ve saatlerde belırtılen yerde bızzat hazır bulunması veya kendısını bır vekılle temsıl ettırmesı, aksı takdırde satış yokluğunda yapılacağı hususlan satış ılanı yenne ka- ım olmak uzere ılanen teblığ olunur 12 6 1995 Basın 28455 İLAN KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı 1995/372 esas Davacı Ahmet \kmcı vekılı tarafından davalılar Zekıye Uz, Semıha Turhan Uyaroğlu, Hikmet Boz- kurt, Tevfık Mıhçı, Haydar Pamuk, Kutsı Alı Büt- bul, Hasan Durüsel, Sedat Guleçyuzlu aleyhıne mahkememızın 1995372 esas sayılı dosyası ıle açılan Izmır ılı Çığlı ılçesı Balatçık Mahallesı 21737 ada, 15 parselde kayıtlı taşınmazın taksı- men veya satılarak ortaklığının gıdenlmesı ıle ıl- gılı davada davalılar Zekıye Uz, Semıha Turhan Uyaroğlu adreslennde bulunamamış olmakla, du- ruşma günu olan 13 7 1995 günu saat 9 10'da du- ruşmadahazır bulunmalan, aksı halde yokluklann- da davanın sonuçlandınlacağı ılanen teblığ olunur 16 6 1995 ' Basın 29316
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle