08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ALLECRO KULTUR -• -• *% YS\S tLYASOĞLU 15 DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT IstanbuFda dova dova festival Istanbul Müzik Festivali'nde geçen hafta son derece doyurucu konser prog- ramlan yer aldı. Gerek topluluklann ni- teliği gerekse programlann seçimi ve özenli sanatçılanyla dünyanın önemli bir sanat merkezinde yaşanan seçkin müzik günlennden farksızdı Aynca tıka basa dolu salonlar. "ayakta bilet" için uzayan Jcuyruklar. sıcacık bir dınleyici kitlesi ve olaylanna sahip çıkan sponsorlar. bu yıl- ki festivalin coşkusunu arttınyor. Dogal ki festivalde mûzıği seslendiren sanatçı- lann dengesini, müziğe destek olan spon- sorlar sağlıyorlar. Bu yıl etkinlik sayısı- -nın azlığına karşın sponsor sayısının yük- selmesi, hâlâ sanata kol kanat geren bir -kesımın varlığını müjdelemekte. Gide- rek kaba sabalaşan toplum değerlerimiz içinde sanatı destekleyenleri bir kez da- ha alkışlıyoruz. Ve büyük sanat dostu. değerli Nejat Eczacıbaşı'nın festival ki- tapçıgının girişine aktanlan sözünü biz ~de yineliyoruz: "Yaşamın anlamı, her şcvden çok sanat yoJuyla kavranabilir." KurtMasur Çağımıza damgasını vurmuş büyük şeflerden Kurt Masur'u konuk etmek. Nevv York Filarmonı gibi 153 yıllık bir orkestrayı yönetirken onu izlemek, festi- valin en can alıcı olaylanndan biriydi. tkinci gecenin programını izleyebiidiğim Nevv York Filarmoni konserlerinde Kurt Masur'un baget (şef degnegi) kullanma- dıgi yönetimine hayran kalmamak elde değildi. Turne programına neden bir so- list almadıklan sorusuna, "Biz dinteyici- nin müziği dinlemesini istiyoruz, soüstûı piyanodaki parmaklarını seyretmesini değü" gibi bir yanıt verdı Kurt Masur. "lyi de. tarihte yazılmıs onca konçertoyu , Jdm çalacak" sorusunu akla getirdigımiz Jıalde, tüm dikkatimizi senfoniye vere- _rek bu görkemli orkestrayı doya doya din- leme fırsatı bulmamn mutluluğunu da ya- şadık. Özellikle ikinci programdaki VVe- bem, Barber ve Mahler bütün bir senfo- Kurt >lasur (üstte). Şefıka Kuttuer(üstte yanda), \alery Oistrakh(altta solda), A>ia Erduran (altta ortada) ve İgorOistrakh(altta sağda) nik toplulugun ne kadar dengeli ve say- dam olabileceğinı kanıtladı. "Çagımızın dilini konuşan müzik tanıtmak görevi- miz* diyordu Kurt Masur. Yıllık prog- ramlannda pek çok çağdaş yapıtın ilk seslendirisini yaptıklan gibi pekâlâ da il- gi duyan bir dinleyıci kitlesi ile karşılaş- tıklarını anlatıyordu. Webern"in "Yaz Rüzgânnda" (1904) başlıklı yapıtı. 19. yüz\ ılın çağ sonu bestecileri ile 20. yüz- yılın gırişı arasındakı köprü yapıtlardan bın. Kurt Masur, bestecinin bu ılk dö- nem yapıtını bıraz da post-romantik bir havada yorumladı. Böylece VVebern'in adını duyup onu hemen anlaşılmazlık damgası ileeleyenlerdahi konser sonun- da, "Hiç de anlaşümaz değilmiş, zevk bi- le aldık VVebern'in eserinden" dedıler Barber'in "İkinci Deneme'"sı (1943) ala- bıldığine şurseldı. Mahler'in I.Senfoni- si (Tıtan) ise alabıldiğıne görkemli. ade- ta tılsımlıydı! Kemanlann kusursuz en- tonasyonu ve ses dolgunluğu aynca kay- da değerdi. Oistrakh aiksi Çagımızın ünlükemancısı DavidOist- Haftanınportresi: Şef GürerAykal Istanbul Müzik Festivali bize yalntz yabancı ünlüleri değil, bazen bizim ünlülerimizi de dinleme fırsatını veriyor. Örneğin ünlü şefimiz Gürer Aykal, özel konserle dışında neredeyse iki yıldır Istanbullu müzıkseverierie buluşmamıştı. Nice dinleyici neden Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı bir süredır yönetmediğini sorup durmakta. Aykal ise bu konuda çagn almadığını belırtmekte. Istanbul dinleyicisinin bu duyarlı beklentisini umanz orkestra yönetimi önümüzdekı yıl gündeme alır ve Gürer Aykal, birkaç programm şefi ofarak tstanbul Devlet Senfoni Orkestrasf na davet edilir. Aykal. festival açılış konserinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasfnı ve bu hafta lskoç Oda Orkestrasrnı yönetti. Her iki konserde de temel Türk bestecılennden birinı programa almış olması dikkati çekti: Cemal Reşit Rey ve Ahmet Adnan Saygun'un çok sık dinlemediğimiz yapıtlannı seslendirdi. Sanatçı, gerek Amerika'daki görevinde gerekse Ankara'da, heryerde fırsatı geldıkçe özel kuruluşlann sanat yaşamına sahıp çıkmaları geregini belirtiyor. \'e her konuşmasında halkı sanata destek olmaya çağınyor. Aykal, hemen tüm Avrupa ülkelerinde; Rusyada, Japonya'da, Kuzey ve Güney Amerika'da konserler yönetmekte. Kendisiyle bir süre önce yaptığımız bir söyleşıde başanlı bir orkestra şefini şöyle tanımlıyordu: "Önce çok iyi bir kulak gerekir. Bütün sesleri nota olarak duyabilmek. Böylece orkestra içindeki yanlış notayı çıkartabilir. İyi bir eğitiml görmelidir... Orkestra içinde bir sazı çok iyi çalmalı ve orkestra içinde çalmış olmalı, topluluğu içinden tanımalıdır. Bundan başka, bir kompozisyon öğrenimi gerekir. Çünkü bütün tşi kompozisyonlara can vermek olacaktır. Bir de eü yüzü, boyu posu düzgün olmalıdır." Aynca Aykal. Türk bestecilerinın özenle seslendirilmelerine, uluslararası konserlerde yer almalanna öncülük eden bir şefimiz. Yıllar önceki söyleşılenmizden birinde Türk kompozıtörlerine değinmiştı. Ortaya çıkan bestelenn mutlaka belirgın Türk motifleriyle bezenmiş olması gerekmediğinı. bestecinin ille de "Türk gibi yazmak" kaygısına kapılmamasını anlatırken. "Bir ülkenin adını yanna götürecek, evrensel yapabilecek tek unsur yarahcılandır... Besteci bey ni tamamen özgürdür. kompozisyon kurallan insanı hiçbir yöreye bağlamaz. Zaten eser ortaya Türk olarak çıkacaktır. Ama herhangi bir benzer sistem içinde olması gerekmez. Ben. her konserde bir Türk eseri olsun diye Türk eseri yönetmem. Ağırjığı Türk eseri olan konserler yapanm. Çahnacaksa değeri ile çalınmalıdır" divordu. rakh'ın oglu IgorOistrakh,torunu Valery Oistrakh, gelini NataJia Zertsalova ve gözde öğrencilerinden Ayla Erduran ge- çen haftaki konserlerinde bir ailenin ken- di aralanndaki uyumlu söyleşisini andı- nyorlardı. Johannes Brahms'ın ikili, üç- lü ve beşlisinden oluşan programın beş- li grubuna bir de degerli çellist VVaJter Nothas katıldı. Her biri kendi alanında önemli birer solist olan kişilerin bir ara- ya gelip oda müziği yapmalan bir lüks oluyoradeta Erduran-Zertsalovaikilisi- nin çaldıgı op. 100,2. keman piyano so- natında yine Aya trini'deki akustik so- runları gündeme geldi. Ayla Erduran'ın her zamanki tutkulu yorumunu ve piya- nistin niteliklerini önceden bildiğimiz ıçin biraz imge gücümüzü kullanmamız gerekti. Bu sonatta sanatçılann birbirle- riyle uyumunu kutlamamız gerek. Yine de "Keşke AKM salonlannda yapüsaydı bo konser* demekten kendimizi alama- dık. Programın en etkileyici yapıtı Brahms\\n Mi bemol majör, op. 40 üçlü- süydü. Özellikle üçüncü bölümde beste- cinin annesinin ölümü üzerine yazdıgı agıt son derece dokunaklıydı. Beşli ise küçük bir orkestra havasındaydı. Bis ola- rak bu yapıtın ağır ve oldukça uzun 2. bö- lümü yenne o coşkulu 'scherzo'yu seç- selerdı belki dınleyiciler biraz daha Brahms'ın kanatlannda uçarak aynla- caktı salondan. Böylesi bir Brahms kon- seri düzenledikleri için Oistrakh ailesine (tabıı ki Ayla Erduran da içinde bu aile- nin) teşekkürler. Zaman zaman dinletile- nn tek bir bestecinin aynı tıp yapıtlarına aynlması aydınlatıcı oluyor. Kuttuer'in yetkm yonımu Günümüzün ünlü şeflerinden Sir Chaıies Mackerras'ı da bu festivalde ko- nuk etmek ayn bir kıvanç yarattı. Saray- dan Kız Kaçırma operasının yanı sıra bir de konser dinleyicilerinin karşısına çık- ması ve lskoç Oda Orkestrasf nın uzun programmı yönetmesi müzik festivalimi- ze bir armağan oldu. Sir Charles MackeT- ras ve lskoç Oda Orkestrası HandeCin Su Müziği'nin her iki süitini de yönetrik- ten sonra flütçümüz Şefika Kutfuer'e Mozart'ın flüt konçertosunda eşlik ettı. tstanbul Müzik Festivali'nde ilk kez yer alan Şefika Kutluer'in yorumu ise izle- yenleri çok etkiledi. Teknigi, tutkusu, du- yarlılığı ve kendi soluğundan salona ak- tardığı elektrikle olgun bir yorumcunun tüm niteliklerine sahip oldugunu kanıtlı- yordu. Ancak konçertonun kadanslann- da Mozart'ın özgün yazısını kullanması yeg tutulurdu. Solistin teknik becerisini sergileyen kadanzlar Mozart'a göre fazla romantik kalmış, konçertonun bütünlüğü içinde ayn bir resital programı oluşturmuştu. Şefika Kutluer'i çalışkanlıgı ve orkestra ile oldugu kadar izleyicısi ile kurdugu iletişim için de kutlanz. Ve dünyanın ni- ce ünlü orkestrasıyla onu solist olarak dinlemeyi umanz. lskoç Oda Orkestrası'nın büyük bir özenle seslendirdigi Benjamin Britten'in Frank Bridge Çeşitlemeleri uzun zaman akıllarda kalacak bir yorumdu. Festivale gelen topluluklann böylesi değişik ya- pıtlan seslendinneleri tstanbul dinleyici- sinin çok ilgisini çekiyor. Bu akşam Anatolia ile birlikte konser verecek Orbestra Oda Topluluğu'nun kurucusu Peter Cowdrey: Amacım, evrenseli yakalamak Kolombiya'nın yağmur ormanlan. As- "ya tapınaklan, Kelt topraklan, Transilvan- ya köyleri ve Tonga kıyılanndan görüntü- ler sunan. klasik Türk müziginden, dünya müziklerinden ögeler içeren besteler ve Aya trini'nin büyüleyici armosferi... tngı- liz Orbestra Oda Topluluğu ile thsan Oz- genyönetimındeki Anatolia topluluğu. bu akşam Asya ile Avrupa'nın buluştugu Is- "tanbul'da. Aya Irini'de verecekleri konser- de, tngiliz besteci Peter Covvdrey'nin 'A Garden Amidst Flames-Alevler Ortasuı- daki Bahçe'adlı yapıtını dünyada ılk kez seslendirecekler. Buyapıt. mikro-tonal öl- çüler dahil, klasik Türk müziği ve dünya müziklerinden alımış ögelerle, uzun rit- mik dönüşümler, doğaçlama tekniklerinin yanı sıra klasik batı müziği geleneklerinin izlerini taşıyor. Covvdrey, adını. bütün dünya anlamına gelen 'orb' ile 'orkestra' sözcüklerinin bi- leşimınden alan Orbestra'run kurucusu ve bestecisi. Orbestra, bu konserde, kemen- çe, tambur, ney, rebab, kudüm, ud ve ka- nundan oluşan Anatolia ile Cowdrey'nin tstanbul'dakı çalışmalan sırasında derledi- ği Türk müziği unsurlannı kullanarak bes- telediği yapıtlan sunacak. Peter Cov\drey'le farklı kültürler arasın- da bir köprü. müzığin evTensel dili aracı- lığıyla kurulan diyalogun bir parçası ola- rak niteledigı müziği üzerine konuştuk: - Yapıtmız dünyada ilk kez tstanbul'da, Aya İrini'de seslendirilecek. Neler hissedi- yorsunuz? Türkiye'ds ilk kez bıryapıtım seslendi- rilecek. Bu. kmsere hazırlanmak üzere ül- kenize üçürcü gelişim. Bu parça için Ih- san Özgen \t Anatolia elemanlanyla bir- likte çalışıyorum. Bestemde Türk klasik müziginden pek çok öğe. taksımlerden do- ğaçlamalar var. Bu parçayı bestelerken îmacım, bir köprü oluşturmaktı. Klasik Türk müzigmin etkilenni kullanmak ve snlan çağdsş Batı müziğininin etkileriyle jirleştırmeL Türk müziğındeki makam- ar son zamaılarda Batılı müzisyenleri çok :tki!iyor. Bıtı müziğinde genellikle yal- ıızca majör ve minör gam kullanıyoruz. îugünlerdejoğumuz bunun çok sınırlayı- ı oldugunu iüşünüyoruz. Bu yüzden Türk nüziği büyiieyici. Perde ve rirm bakımın- lan çok dâha gelişmiş. Ancak uyum açı- sından klasik Batı müziği kadar gelişmiş değil. - Türk müziğhle tamşmanız nasıl oldu? Orbestra üyelennden Kevin, tatil için Istanbul'a gelmişti. ts- tanbul Kültür ve Sanat Vakfı Ge- nel Müdürü MeJih Fereli ile ta- nıştı. Melih, bizim merkezı Londra'da bulunan bir grup ol- duğumuzu. dünyanın farklı bol- gelerinin. farklı geleneklerden gelen müzikleriyle ilgilendıği- mizi. Batı Avrupa müziğini. dünyanın diğer bölgelerindeki müziklerle birleştirdiğimizi bi- liyordu. Bu nedenle festival çer- çevesinde bir konser organize et- mek istedı. Bir yıl önce Ihsan Özgen'ie birlikte bu proje üzeri- ne çalışmaya başladık. - Orbestra'nın geçmişinden söz eder misiniz? Üniversiteyi bitirdikten sonra üç yıl dünyayı dolaştım. Farklı müzikleri ve kültürleri tanıyor- dum. Kuzey Pasifik'te, uzak bir adada o büyüleyici ilkel müziği dınledim. Batılı bir besteci ola- rak bütün bu müzikleri kendi bi- rikimime katmak istedım. tngıl- tere'ye döndüğümde Orbest- ra'yı kurdum. Batılı besteciler her zaman çeşitli etkilere açık. Klasik müzik yapmakla birlikte dünyanın çeşitli bölgelerinin müzikleri üzerinde uzmanlaşan gruplar var. - Macar yaylı çalgılar topluluklannın müziği. Afrikah Pigmeler'in şarkılan, Ko- lombiya'daki yağmur ormanlannın sesle- ri... YapıtJannız bütün bunlan içeriyor. Or- bestra'yı. temelde 20. yüzyıl müziğini yo- rumlayan bir toplulukolarak tanunlarken, bir yandan da etnik müzik. doğaçlama ve erken müzik gibi geleneksel Batı nıüziğinin dışında kalan kaynaklardan esinlenerek yapılan yapırlara da yer veriyorsunuz prog- ramınızda. Nasıl bir kanşırn bu? Konserde seslendıreceğımiz yapıtlardan birinin temelini, Kuzey Amerika'daki yağ- mur ormanlannda yaptığım kayıtlar oluş- turuyor. Ormandaki kuşlann, böceklenn seslerinden esinlendım. Keman, klarnet, vıyolonsel. trombon gibi sıradan klasik F çalgılara ek olarak, Afnka'da ve Kuzey Amerika'daki yağmur ormalannda bulu- nan malzemelerden yapılan etnık enstrü- manlar kullanıyor. Bu enstrümaniar Or- bestra'ya, onu diğer topluluklardanayıran birözellık kazandınyor. Bu enstrümanlar- la kullanılan alışılmışın dışında teknıkler yağmur ormanlanndaki sesleri çağnştın- yor. - Müziğinizle neyi vurgulamakistiyorsu- nuz? Bütün bu yerel müziklerin motifieri- ni kullanarak e\ renseli mi yakalamaya ça- lışıyorsunuz? Sanınm dünyanın farkiı bölgelerinin müzıklerinin bırbirlerinden ayrıştınlmış olarak kalması. ilerlemek için iyi bir yol değil. Bu müzikleri giderek daha az insan dinlemeye başlayacak. Bu da tek bir ırkın bencil isteklerini simgeliyor. Dünyanın bü- tün müziklerinin tek bir ses, tek bir ileti arklı uluslann diyalog kurmalan gerektiğini çok güçlü bir biçimde hissettiğim bir dünyada yaşıyorum. Ben, bir besteci olarak yapıtlarımı bu diyalogun bir parçası olarak görüyorum. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ olarak birleşmesi. son derece heyecan ve- rici bir çeşitlılikdemek. Bu herkes için iyi; hem Batı geleneğinden gelen besteciler hem de dünyanın dört bir yanından topla- dığımız. üzerinde çalıştığımız gelenekler açısıdan. Dünya müziği bir bütün olarak düşünü- lürse. bu müziklerin bir arada kullanılma- sı, bütün insanlık için harika bir metot. Bü- tün bunlar yalnızca müzikte kullanılan de- ğişik etkiler. Yazdığım parça. çağdaş mü- zik yapıtı. Ama klasik Türk müziğinin ve dünyanın diğer bölgelerinin müziklerinin motifierinı de içeriyor. Bir başka çok bü- yük etki de Orbestra elemanlannın kişilik- İeri. Bir parça üzerinde çalışırken, sanat- çılann kişilikleri çok önemli. Bu noktada, benım burada olmamın bir nedeni de on- lann kendilerinı belli birtarzla ifade etme- melerini sağlayacakyollarbulmak... Fark- lı etkilere açık bir tarz olmaiı. Çünkü bu parça belli bir tarzda seslendirilmek ama- cıylabestelenmedi. Bu erken müzik değil, bugün tngiltere'de yapılan çağdaş müzik. Evet, amacım evrensele varmak. Kal- kıp da salt Türk müziği yazmam komik olur. Bu olanaksız. Çünkü Türk degilim. Bu, Kolombiya, Afrika ve Macar müziği için de geçerli. Bütün bu motiflerin birleş- mesiyle ortaya çıkan müziğin evrensel mü- ziğin bir parçası olmasını umuyorum. - 'Alevler Ortasındaki Bahçe'nin ana teması nedir? Dünyadaki farklı ruhani müzik gelenek- lerinden gelen çeşitli metinler kullanıldı. tspanya, Türkiye, Arabistan, Hindistan ve tsrail'den. Bu yapıt da oldukça ruhani bir parça. Bir başka önemli unsur da bu par- çanın son derece heyecan verici bir mekan olan Aya trini'de seslendirilecek olması. Müthiş bir bütünlük duygusu veren bir at- mosfer. Bu yapıt seslendirilirken müzisyenleri Aya trini'nin her yerine dagıtacagız. Bazı- lan galerilere yerleşecek ve görünmeye- cek. Sesin nereden geldiğini kestiremeye- cek izleyici. Müzisyenler binanın bir ucun- dan diğerine birbirlerine seslerini duyura- caklar. birbirlerini yanıtlayacaklar. - Türk müziği üzerine veterince araşör- ma yapma firsab bulabildiniz mi? Ne yazık ki Türkiyede Istanbul dışında hiçbır yere gidemedım. Ama tstanbul'da pek çok müzisyenle tanıştım. tlerde Tür- kiye'nin diğer kentlerini ve bölgelerini görmek istiyorum. Çok büyük bir çeşitli- lik sunan son derece zengin bir kültür. - Size esin kaynağı olan bir besteci van Bela Bartok» Konserde seslendirilecek ilk parça 'Transdanubian Snineherds' Musk-Tuna Nehri Boyunca Domuz Çobanlanmn Mü- ziği' Bartok'un müziginden esinlenerek bestelendi. Türk halk müziği morifleri taşıyan ikin- ci yapıt 'Keman ve Orbestra için Keman Koçertosu'nun temelini ise Bartok'un 1936 yılında Türkiye'ye yaptığı ziyaret sı- rasında kaydettiği müzik oluşturuyor. Kon- serprogramında bu yapıtlarayer vermemi- zin bir nedeni de bu yıl Bartok'un ölümünün 15. yıldönümü olması. O, baş- ka ülkelerin müziklerini ilk keşfeden ve sistemli bir biçimde bu konuda çahşmalar yapan ilk Batılı besteci. Çîzgi Öyküler Çizgi roman türü çok iyi çizerlerin elinden çıktığın- da bile çevresindeki küçümseme çemberini pek kı- ramamıştır. Kimler okur çizgi romanları? Eline doğru dürüst bir şey alıp okuma alışkanlığı ol- mayanlar... iki üç sayfa kitap okuyunca sıkılan, uy- kusu gelenler... Yalnız onlar mı? Hiç sanmıyorum. Nice kitap kurtları da, kimileri açık açık, kimileri gizli gizli, bal gibi çizgi roman okur- lar. Sonra da okuyanlan küçümserler... Resmin, çizginin, görüntünün okur ile okunan ya- zıyı birbirine yaklaştıncı bir etkisi olsa gerek. Örnekse gazetelerde, dergilerde öyküleri resimler- ter. Bunun salt sayfalann güzel görünmesi amacıyla yapıldığını sanmıyorum. Kitap okumayı üstünlük sayanlann çizgi romanla- rı küçümsemeleri, bence, çok yanlış bir yaklaşım. Çünkü çizgi roman resimle ya da çizgiyle yazını bir- leştiren apayn bir sanat türü. Seveni, arayanı olduğuna göre, bütün öbür sevi- len, aranan sanatlar gibi bu sanat da yaşayacak, iyi- si kötüsü yapılacak, eleştirilecek, değerlendirilecek- tir... Türk karıkatürünü yazın'ın baskısından kurtarıp kendine yeten bir sanat niteliğine ulaştırmakta öncü- lük etmiş bir çizerımizin, Tiırhan Seluk'un, çok ba- şanlı bir çizgi romanlar dizisının de yaratıcısı olması, üstünde düşünmemiz gereken bir durumdur... Abdülcanbaz'\n sanatsal niteliklerini kimsa yadsı- yamaz. Ama salt karikatür sanatı çerçevesinde kal- madığı, yazın alanına da uzandığı bir gerçek. Nitekim Turhan Selçuk Abdülcanbaz'a bir yazar- la, Aziz Nesin'le birlikte başlamış, sonra kendisi sür- dürmüştür. Demek kı bir yerden sonra işin yazın yö- nünü de üstlendi. Öyleyse bir eleştirmen çıkıp Tur- han Selçuk'u yazar olarak da degerlendirebılir. Ama salt Abdülcanbaz çerçevesinde... Sonraki kuşak çizerieri, özellikle "Gırgır" dergisin- de, yazınla bağlan yeniden kurarken, bilindiği gibi çok ileri gittiler. Yazı mi çizgiye yardımcı, çizgi mi ya- zıya anlaşılmaz duruma geldi. Çizerlerin kalemiyle, başına buyruk, yazın kurallanna hiç aldırmayan bam- başka bir yazına yönelindi. Orası öyküleri'n\n yazar çizeri Ender Özkahra- man da "Gırgır" okulundan, İletişim Yayınları arasın- da çıkan büyük boyutlu (22.4 cm x 28.4 cm) kitabın- da 59 çizgi öykü yer almış. Bunlardan biri üç, beşi iki sayfa, ötekilerintıepsi tek sayfada başlayıp biten kı- sacık öyküler. Sayfalar "Gırgır" okulu anlayışıyla tık- lım tıklım dolu. "Çizgi mi çok, yazı mı?" diye düşü- nüyor insan. Yalnız balonlardaki konuşmalar değil, kutulann içine dışına yerleştirilen bütün anlatılar da el yazısıyla... Ender özkahraman'ın "Orası" dediği yer Güney- doğu Anadolu. Özellikle de Hakkâri... Daha 26 yaşında olan bu genç yazar çizer Van'da dogmuş, ilk, orta, lise öğrenimini Hakkâri'de yapmış. 1986'da istanbul'a gelmiş, Mimar sinan Üniversite- si'nin Grafik Bölümü'nü bitirmiş. Orası öyküleri Ender Özkahraman'ın doğup büyü- düğü yörenin insanlarını, geleneklerini, inançlannı, sorunlarını olumlu bir mizah antayışıyla ele alıp ser- gileyen çok etkili bir kitap... Kesinlikle, "Çizgi öykü işte!" deyip geçilecek gibi değil... Bütün bu öyküler herhalde daha önce dergilerde ayn ayn yayımlanmıştır, ama bir arada sunulmaları, onlara bambaşka bir güç katmış. Orası öyküleri'ni okurken Güneydoğu olaylarına yöre insanlannın gözünden, günlük kaygılan, düşün- celeri, duyguları çerçevesinden bakacak, bir daha unutamayacağınız kişiler tanıyacaksınız. Ender Özkahraman'ın arada başkalannın şiirlerini, öykülerini de çizgiye vurduğu oluyor. Örnekse Can Yücel, Kemal Burkay, Ahmet Salman, Edip Can- sever, Halit Asım ın şiirlen, Ruşen Sümbüloğlu nun biröyküsü... Demek ki 59 öykünün altısında işin yazın yönü baş- kalannın sorumluluğunda, öbür 53 öyküde ise Ender Özkahraman hem çizer hem de yazar... Çizgi roman sevmeyenlerin özellikle alıp okuma- lan gereken bir kitap... Kent ve Toplumsal TarHı Müzeleri AtiHye Toplantısı • KüttürServisi-Tarih Vakfı'nın düzenlediği "Kent ve Toplumsal Tarih Müzeleri Atölye Toplantısı" bugün başhyor. tTÜ Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirilecek toplantı üç gün sürecek. Toplantının başlıca amacı, Eski Darphane Binalan'nda kurulacak "Istanbul Müzesi ve Toplumsal Tarih MerkezT'nın gereksindiği entelektüel birikimi sağlamak. Atölyeye katılacaklar arasında iki yıl önce düzenlenen "Toplumsal Tarih Müzeleri Kuruluş Sorunlan" sempozyumunda bildin sunmuş olan Londra Müzesi Direktörü Max Hebditch, Philadelphia Hagley Müzesi Direktörü Philıp Scranton'un yanı sıra: Kanada, Amerika, Rusya, tngiltere, Fransa, Ispanya. Yunanistan, Ürdün, tsrail, Hırvatistan ve Lüksemburg'dan yirmiyi aşkın müzeci bulunuyor. Atölye toplantısına Türkiye'den de birçok müze müdürü ve üniversitelerin ilgili bölümlerinden akademisyenler katılacak. Asaf Koçak Karikatüp Yarışması sonuçlantfı I Kültür Servisi- 2 Temmuz 1993 tarihinde Sıvas'ta Madımak Oteli'nde yakılarak katledilen karikatürcü Asaf Koçak anısına, Karikatür Dergisi'nin düzenlediği yanşma sonuçlandı. Yanşmada Hakan Demirci bırinci oldu. Kadir Dogruer, Alper Susuzlu, Aşkın Ayrancıoğlu, Murat Saym'ın yapıtlan Başan Ödülü, Özcan Çalışkan'ın yapıtı ise Jüri Özel Ödülü'ne değer görüldü. 290 çizerin 630 yapıtla katıldığı yanşmayı kazananlara ödülleri cumartesi günü Ankara'da Türk- tş Toplantı Salonu'nda yapılacak törende verilecek. Yanşmaya katılan yapıtlardan oluşan sergi ise aynı gün Yüksel Caddesi Sanat Ortamı'nda gerçekleştirilecek. Yanşmanın jürisi Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Tonguç Yaşar, Mengü Ertel, Ferruh Doğan, Metin Peker ve Erdoğan Başol'dan oluşuyordu. WM*tfswopthr ÜR yayııntanmamış yaprtı •LONDRA (AFP) - Ingiliz Romantik şair VV'iIliam Wordsworth'ün 1795 yılında yazdığı yayımlanmamış bir yapıtı, Edinburgh'daki tskoçya Ulusal Kitaplıgı'nda bulundu. Daily Telegraph gazetesinde yer alan bir habere göre, Wordsworth, hiciv türüne giren bu yapıtında Avam Kamarası'nı "vergilerin ve ücretli yollann kamarası" olarak nitelerken, Fransız tarzı birdevrimin yozlaşan hükümetı devirip deviremeyeceğini tartışıyor. Yapıt, St Andrevvs Üniversitesi'nden Nicholas Roe tarafından bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle