Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 1995 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Iki yılda bir sanat çevrelerini bir araya getiren Venedik Bienali'nin 100. yılı kutlanıyor
Büyülder içîn yapdmış EMsneylandKültür Servisi - Her ıki yılda bir bin-
den fazla sanatçı. müze direktörü, gale-
ri sahibi. basın mensubu, siyasal eylem-
ci. milyoner. alkolik, sanat eleştirmeni,
lcısacası "uluslararası sanat toplumu' de-
nen o ne olduğu bilinmeyen grup. dün-
yanın en eskı çağdaş sanat festivalı ıçin
dünyanın en tutucu kenti olarak nitele-
nen Venedik'e gidıyor.
Bu yıl Venedik Bienali'nın 100. yılı
kutlanıyor. Fıkır. ılk olarak, 30 Nisan
1895 de Kral Umberto I'den çıkmıştı.
Bu nedenle de 15 ekime kadar sürecek
olan bu yılki etkınlik. daha büyük bir
önem taşıyor.
Ingiliz Independentgazetesinın ekın-
de yer alan. Andrevv Graham-Di\on'un
imzasını taşıyan yazıda "Bazı kişiler Ve-
nedik Bienali'ni fazlasıyla ciddiye alır-
ken. bazılan da Eurmision Şarki Vanş-
nıası göziiyle bakıyor" deniyor. The Eu-
ropeangazeresinin ekinde yer alan bir
başka yazıda ıse bıenal. 'büyükler için
yapılmış bir Disneyland'a benzetiliyor.
Bienalın Venedık'te ve temmuz ayında
gerçekleştirildığı. herkesin ıvı vakıt ge-
çirdığı göz önünde bulundurulursa. bu
kendine özgü kültürel tanh hatasının bu-
gün hâlâ sürmesinin nedeni anlaşılabilir
Sanatseverler. ellerınde. broşür dolu
çantalan, bir pavyondan diğenne dola-
şıp duruyorlar. Amerikan pavyonu. en
çok ilgi çeken bölüm.
Kimlik ve ötekilik
• Fransız küratör Jean
Clair'in düzenlediği
'Identity and Otherness-
Kimlik ve Ötekilik"
başlıklı sergi. bienalin en
büyük sergisi. Bu yüzyılda
yaşanan zulmü gözler
önüne seren Clair'in bu
sergisinde, pek çok
sanatçmm Birinci ve
Ikinci Dünya Savaşı'na
verdiği yanıtları aktaran
yapıtlar var.
• Clair, sergiyi
düzenlerken
kendisine iki hedef
seçmiş: Bienalin
dünya sanatında
olup bitenleri
yakından izlemesini
sağlamak ve
yüzyılhk birikimi
gözler önüne
sermek.
Pek çok farklı ülkeden, pek çok fark-
lı sanatçımn yapıtını biraraya getıren bir
bienal içın herhangi bir genelleme yap-
mak zor. Ama bu yıl sergilenen yapıtla-
nn çoğunda marazi konular v e melanko-
li göze çarpıyor
Bienalde. yirmı dolaylarında ulusal
pavyonun yanı Mra bienalin bu yılki yö-
neticısı Jean Clair'ın düzenlediği 'Iden-
tit> and Otherness-Kimlik ve Ötekilik'
ve Venedik'le bienalin tarihını gösteren
'The JourneysofTaste' adlı iki sergi de
bulunuyor. Enerjısı ve hırsıyla tanınan
Fransız kürator Jean Clair'ın düzenledi-
ği sergi. bienalin en büyük sergisi. Bienal
broşüründe. bu sergının konusu 'insan
kimliğini bulma olanaği \e onu ulaşüabi-
lir kılan koşullar' olarak belırtilmiş
Claır"in sergisi geniş bir alanı kapsı-
yor. 19. yüzyıl sonundan günümüze re-
sım ve heykellerden oluşuvor. Birbiriy-
lehiçbağdaşmayanobjeleri bir araya ge-
tiren sergıde son derece nıteliklı yapıtlar
da bulunuyor. Bu yüzyılda yaşanan zul-
Bienal direktoru Jean Clair (üstu
Mark di Suvero'nun heykeli (vandaı
mü gözler önüne seren Clair'in bu ser-
msinde pek çok sanatçının Birinci ve
Ikinci Dünya Savaşı'na verdiği yanıtla-
rı aktaran yapıtlar var. Bunlann arasın-
da Jacob Epstein'ın ünlü robot askerı.
Otto Dix'ın ölülenn ve yaralıların kafa-
larını resmettıği yapıtı ve Sır Henrv
Tonks'un piyadelerın şeklı bozulmuş
yüzlerini son derece canlı bir biçimde
yansıttığı resmı *.L ru ııı ı.,oi ı Lın M.
1
'-
gıye Giorgo de Chirico. Mav Beckman.
Pierre Bonard'ın kendı portrclcrıni de
dahıl etmış.
Sergi. 'Figures of the Body 1895 to
1995'altbaşlığını taşıyor ve son 100 yıl-
da. düşüncelerın bedensel kimlığımızı
nasıl değıştırdığını ele alıyor. Böyle bir
tema seçilmesı. buyük ustalarla çok ta-
nınmayjn viiutv
ıljnn yan yana getıril-
mesı açısmdan da büyük önem taşıyor:
Picasso ve Fınli sanjtçı Helene Schjerf-
beck, Gauguin \ e Schönberg.
Sergi, 1895'de gerçekleşen bazı bu-
luşlardan yola çıkıyor. !lkbienalin açılı-
şından biray once. Paris'tebirgösteridü-
zenleyen LouisLumiere'ın sınemayı bu-
luşu ilk sırada yer alıyor. Clair, bu konu-
da. "O zamana kadar hep hareketsiz gö-
züken beden, bir anda. perdede kıpırda-
nırken görülünce. imgenin sessizliği son-
suza kadar bozuldu" dıyor.
Clair. sergiyi düzenlerken kendisine
ıki hedef seçmiş. Bienalin dünya sana-
tında olup bıtenlen yakından izlemesini
sağlamak ve yüz yıllık birikimi gözler
önüne sermek. Bununla birlikte. Clair'in
en çok tartışma yaratan kararı. 1980"den
beri bienalde yer alan Aperto adlı resmi
bölümü kaldıımak olmuş. Gayet düzen-
siz ve karmaşık bir bölüm olmasına kar-
şın. Aperto genç sanatçılara. yapıtlannı
sergileyecekleri bir alan sunması açısın-
dan önem taşıyordu.
Bienal yaşhhğmı kufluyor
Bu yıl. Venedik Bienali'nde yeni ya-
pıtlar yenne, eskidenkalmaçalışmalann
sergi lenmesı. ınsanın aklına "Sanatınso-
nu mu gddi?" sorusunu getınyor Clair.
bunun yalnızca. bir zaman, mekân ve pa-
ra sorunu olduğunu belirtıyor: "Bu bi-
enali vönetmeteklifi bana birvılönceya-
pıldı. Bir v ıl. bu kadar önemli bir sergiyi
düzenlemek için çok kısa bir süre."
Bienalde, ^perto'un yer almaması.
çağdaş yapıtlan sergileyen 28 müzenın
Avrupa çapında Aperto 95 adıy la bir ça-
lışmabaşlatmasına neden oldu. Bir yan-
dan da. Hollanda, Fransa ve lngıltere gi-
bi ülkeler, genç sanatçılann. Venedik do-
laylarında degişik yerlerde, gösteri yap-
malarını sağlıyor.
Aslında Giardini di Costello'da bulu-
nan ulusal pavyonlarda sergilenen yaşa-
yan sanatçılann yapıtlan. bienalin varo-
luş nedeni. Göreceh olarak deneyımsiz
sanatçılann yapıtlannı sergileme firsatı
bulabıldikleri bu bölümün kaldınlması
ıse bu bienalin yaşlılığını hissettığı, hat-
ta kutsadığı duygusunu veriyor.
Bu yıl üç Rus sanatçı kendi uluslannı
aşağılama konusunda ışbirlıği yapmışlar.
Oluşturduklan sergi. Rus pornodergıle-
rının sayfalanndan kopanlmış parçalar-
dan vebirarşıv filmıninçıplakbirduvar
üzerinde gösterilen melankolık parçala-
nndan oluşuyor.
Japon pavyonu ise bir kez daha Japon
teknolojisinin görsel sanatlara uygula-
nışını gösteriyor. Bu yılki bienalde tek-
nolojidenyardımalınarak ortaya çıkanl-
mış çok sayıda yapıt var. Örneğin. BUI
Viola's. Amerikan pavyonunda yer alan
yapıtlannda. lııçbır şey vaat etmeeyen
teknolojiyı bir sanat aracı halıne getir-
miş.
Muhteşem
restorasyon
Kültür Servisi - Giorgio Vasari ve Federico Zuccari'nın
1572-1579 yılları arasında Floransa Katedralı'nde yaptıkları
"TheLast Judgment" adlı dev fresk. yüzyıllardır mum verüt-
sülerın oluşturduğu karbon tabakasının temizlenmesi sonucu.
yeniden görülebiîir hale geldı
Beş yıl süren temızleme ve restorasyon döneminden sonra.
kırmızı çıni ışlemelı sekizgen kubbenın ıç cephesınde yer alan
fresk. bütün göz kamaştırıcılığıyla ortaya çıktı.
Vasan-Zuccan'nın "Last Judgmenfı. süreklı tartışmalara
konu olan bir yapıt. Fresk. Vasarfnin 1574'tekı ölümünden
sonra. yapıtın üçte ıkisinı tamamlayan Zuccari'nın Floransa-
lıolmaması vediğerpolitıknedenleryüzünden, Floransalıla-
rın beğenısını asla kazanamadı. Zuccari; Urbino'da doğdu.
Roma'da yaşadı. Kardeşı Taddeo'yla birlikte. Romakökenlı.
karşı-reformcu sanat
hareketinin lıderlığını
yaptı. Papalığın gırı^i-
mıyle başlatılan hare-
ket. duygusallığın ege-
men olduğu. daha dı-
daktık ve basit bir sanat
anlayışını öngörüyordu.
Tann'nın hükmünün
tartışılmaz olduğu
"Last Judgment" fres-
kinın mesajı da çok
açık: Göklenn hâkımı
Tanrı; dünyanın hâkımı
de papa ve Katolık dev-
letlerdır. Bu mesaj. Flo-
ransa'nın Rönesans ge-
leneğıne ters düşen bir
anlayışı gösteriyor \e
Floransalıların, Zucca-
ri "den nıçin hoşlanma-
dıklarını da ortava ko-
yuyor. Hatta. bu karşı-
reformcu sanat yapıtı.
çağdaş Avrupa ıdeolo-
]ik ve polıtık sanatının
önemli bir örneğını oluşturuyor. ttalya'nın önde gelen sanat
tarıhçılennden Federico Zeri.Zuccari'yı klasıklerarasına ko-
vuyor. Gerçekten de Zuccari'nın yapıtlan. 19. yüzyıl Alman.
ltaİyan ve Ingiliztablolanyla benzerlıklertaşıyorve sosyal ger-
çekçılık anlayışıyla yapılmış Stalinist çalışmalarını ve Nazi
propaganda resimlerını andınyor.
Sanat tarıhçılen Zuccan'nın çalışmalarını yeniden değer-
lendinrken "Last Judgment"ın restorasyonu. Bmnelleschi'nın
imzasını taşıyan kubbenın 15 yıldır devam eden restorasyo-
nuyla aynı zamana denk geldı.
iJveda DoŞduŞum Toprak FarcmcJUTARİH VAKFI
Anatoiia: A History of 1SO YMTS of Mkırat150 Yıllık Cöç Tarihiflarda Anado
At*t«irk 4 10 jul* 5995 AUtûfk Cu'.?ı,!*< '
Anadolu'nun 150yıllıkgöç tarihi
Kültür Senisi- "Elveda Doğduğum Toprak- Fo-
toğraflarda Anadolu'nun 150 \ ıllık Göç Tarihi"
adlı sergi. 4- 2ü temmuz tanhlen arasında -\tatürk
Kültür Vlerkezı Büyük Sergi Salonu'nda izlenebı-
lecek. İOO'ün üzennde fotoğraf \e belgeyle. açık-
layıcı yazılardan olu^an sergi. Türkıye Ekonomik
ve Toplumsal Tarıh Vakfı tarafından. Rockefeller
Vakfı'nın maddı katkılany la gerçekleştınliyor. Ele
aldığı zaman dilımınin başlangıcı. yakla^ık olarak
fotografın keşfıyleaynı tarıhlere rastlamakta Kıt-
lesel göçler de bu dönemde başlıyor.
Osmanlı Devletı'nıneikı uyrukları bağımsızlık
mücadelelerı sonucunda kendı ulus devletlerını
kurup imparatorluktan ayrılır. Osmanlı bu sekılde
parçalanıpküçüldükçe. otopraklar üzennde yaşa-
yan Müslüman ahalı Anadolu'ya sığınmak zorun-
da kalır. Bunu ızleyen dönemde ulus dev let kurına
sırası Türkler'e gelmıştır. Türdeş bir ulus yaratma
çabası içinde Anadolu'dakı Müslüman olmayan
azınlıklar goçe zorlanır.
Serginin senaryosu tenıatık olmakla birlikte kro-
nolojık bir sıra ızliyor Anadolu'ya gelen başlıca
göçler KatVasIar'dan. Balkanlar'dan. Bulgarıstan.
eskı ve bugünkü Yugo^lavya ıle Yunanıstan'dan
oluyor.
Bir de Polonya (Polonezköy). Macanstan. Rus-
ya. Almanya (S'ahudı bılımadamları) ve Afganıs-
tan'dan gelen küçük göçler sayılabılir. Anado-
lu'nun verdığı ana göçler ıse Ermeni. Rum, Yahu-
dıveSüryanıgöçlendır. Göçler öncekağnılarlave
yaya olarak yapılır. Sonra vapur ve özellıkle tren-
ler bu ınsjnlık ayıbını taşırlar. üünümüze yaklaş-
tıkça uçaklardevreye gırer \e bir dönem de Lada
marka otomobıllergöçün bimgesı olurlar. Taşıt ne
olursa olsun. taşınan deâışmez: sefalet. korku ve
keder.
Insanlarterkettiklerıgüne kadar anayurtları bıl-
dıklen topraklardan ayrılmak zorunda bırakılmış-
lardır. Bu göçler ekonomik gerekçelerle yapılan-
lara hiç benzemez. Tümüyle sıyasıdır. zora daya-
lıdır. Dolayısıy la sergıdekı fotoğrafların hıçbınn-
de el sallayan. mendıl sallayan anneler, sevgililer.
çocuklar y oktur. Oy sa her gıden topluluk fevkala-
de yerleşik bir düzenı. yani e\ ıni. yardım cemiye-
tini. camıînı, kilısesıni, okulunu. atalannı bıraka-
rak gıtmektedır. Fotoğraf \e belgelerın çoğu doğ-
rudan göçü resmederken. bir kısmı da vazgeçilmek
zorunda kalan yerleşik yaşamdan kesıtlen gözler
önüne serer.
Gelen ve gıden göçlerle birlikte Anadolu'da kül-
tür mozaiğının renklen ters etkılere maruz kalmış-
tır. Gelen göçler renklen canlandırdıvsa, giden
göçler nihai bir solgunlaşmaya yol açmıştır. Kül-
türel bir arada y aşamanın dayandığı destekler müt-
hış bir darbe yemıştır Ama her şeye rağmen yan-
nı kurtarmak için bir şeyler yapılabilır mı? "Elve-
da Doğduğum Toprak -Fotoğraflarda Anadolu'nun
150 Yıllık Göç Tarihi " sergisi bıraz da bu soruyu
sormayı. bu y önde birbılinci krvılcımlamayı amaç-
lıvor.
Bir gecede yıldız olan soprano: Nuccia Focile
Kültür Servisi- Her operaşarkıcısı. uzun
süren çalışmalannınzaferedönüşeceğıanı
bekler. Bu ay. Italy an soprano Nuccia Foci-
le, bir gecede yıldız oldu.
Eleştırmenler. Focıle'yı yeregöğe sığdı-
ramıyorlan "Fevkalade!" ">Iuhteşemî" In-
gilız The Times gazetesının eleştirmeni.
"Fodle'yi izlevenler. kendilerini, tonınlan-
na bile, onu anlatnıaya hazırlamalılar
r
dı-
yor. Otuz üç yaşındakı sanatçı. son on yıl-
dır. Avrupa ve Amerıka'nın önde gelen
operalannda bırçok kez başrol oy nadı. Pa-
%'arotti'nın koruyuculuğunu üstlendıği Fo-
cıle. bırkaç konser ve operada. sahneyı
onunla paylaşmış. ama yıne de kımsenın
dikkatını çekememışti.
Daha önce. Mılano'dakı La Scala'da ye-
di kez başrol oynayan Focile: CardifF'te bu-
lunanGaller Ulusal Operası'nın sahneledı-
ği Verdi'nın "La Traviata"sındakı Violet-
ta rolüyle bir anda şöhrete ulaştı.
"La Travıata"da, başrolü Ingiliz bir te-
norolan kocası PaulCharlesClarke'la pay-
laşan Focile, Galler'de oturuyor. "Evlendi-
ğim için değil, ikimiz de. Cardiff'i çok sev-
diğimiz için. burada >aşamaya karar ver-
dik"diyor ünlü soprano. "Buradaki insan-
lan çok seviyoruz ve bizi bir araya getiren
Galler l lusal Operası'na da duygusal da
bağlanmış hissediyoruz kendinıizi."
Iki y ıl önce. Galler L lusal Operası. Ver-
dı'nın "Falstaff"ını Japonya'da sahneledı-
ğınde. Focile v e Clarke, ıki genç aşığı. Fen-
ton ve Nannetta'yı canlandınyorlardı Fo-
cile. o günlerı anımsarken. "Provalar sıra-
sında tanıştınldığımızda. gözlerimizi birbi-
rimizden avıranıamıştık. Fenton'a gerçek-
ten aşık olduğumu farkedene kadar neler
olup hittiğini anlayamamıştım"diyor.
Focıle'nın aılesı. o üç ya^ındayken. Sı-
cilya'danTorino'yataşınmış. Focile. ılkpı-
yano derslerını Tonno'da almış. 1985"de
Lucıano Pa\arottı Uluslararası Ses Yanş-
ması'nı kazanan sanatçı. ödül olarak, Pa-
varottı'y le birlikte şarkı söylemeye hak ka-
zanmış. Focıle'den çok etkılenen Pavarot-
tı. bırkaç kez daha. onunla birlikte şarkı
söylemış.
Focile. Pavarorti'den söz ederken. onun
genç sanatçılan desteklemek içın elınden
gelenı yaptığını belirtıyor.
Hıç kuşkusuz.aşk veevlılık. Focile'nın.
"La Travıata"dakı performansını olumkı
yönde etkıleyen en önemli unsur. Sanatçı.
her gösteride. ızleyicılerı gözyaşlarına bo-
ğuyor ve yoğun ılgıy le kar^ılaşiyor.
"La Travıata"nın Galler ve Ingiltere'de-
kı dört kentı kapsayan turnesınden sonra.
Focile ve Clarke, meslek yaşamlarına ayrı
ayrı devam edecekler. Focile ve Clarke.
Galler Llusal OperaM'nın 1998"de sahne-
leyeceğı Verdi'nın "Simon Boccanegra
operasında yeniden bir araya gelecekler.
Focile. Clarke'la birlikte. bir ıkılı. karı-
koca ekıp olarak görühnekten hoşlanmadı-
ğını vurguluyor "Biz, iki ayn sanatçıyız.
Arada sırada birlikte çalışmak zevkli olsa
da. ikimizin de, ay n meslek yaşamlan \ar."
Nuccia Focıle. önümüzdekı sezon. \'er-
dı'nın "Maskeli Balo". Floransa'da Mo-
zart'ın "Idomeneo". Parıs'te Puccini'nm
"La Boheme'" \e Münıh'te de Donızet-
tı'nın "DonPasquale" operalannda sahne-
ye çıkacak Focile. Vıoletta rolüyle kazan-
dığı başannın. meslek yaşamını çok fazla
etkılememesıne çalışıyor. Ama. yıne de, bu
ba^arı sayesınde. en büyük düşü olan "Ma-
dam Butterflv " ve "OteUo"dakı Desdemo-
na rollerine kavuşabıleceğını düşünüyor.
Nuccia Focile. gerçekten de. çok büyük
bir başan kazandı. "Yürek parçalayıcı bir
oyunculuk yetenegi'* dıyor bir eleştırmen,
Focıle'yı överken. "İnsan,bes,yılsonra.ne-
ier olaliileceğini hayal bile edemiyor."
NEW YORK^TAN
İLHAN MİMAROGLU
Adın Ne Senin Bakayım?
Keanu Reeves.
Yok öyle şey! Oyuncusunun adı Keanu olan filme
gitmem ben. Kevin'ler yetmiyormuş gibi bir de Ke-
anu çıktı başıma.
Dergilerden birinde bir yazı. Başlığı "Keanu". Ya-
zarı da benim gibı Keanu adıyla bozmuş. Keanu
aşağı, Keanu yukarı.
Filmlerinden kaçıyorsam da biliyorum neye ben-
zıyor Keanu. Son fılminde çekik gözlü birzıpçıktı ro-
botu oynuyormuş, ama robot degilmış o robot. iş-
te ona benzıyor.
Brian Benben. Hollyvvood zıpçıktılarının hepsi
"ben, ben" diyorlarsa da bu adını da öyle koymuş.
VVhoopi Goldberg. Bir kadın kendine "işret âle-
m/"anlamına VVhoopi dedirtirse o kadında bir ters-
lik vardır. Küçük adı VVhoopi olan o kadının soyadı
da Goldberg'se ve o kadın zenciyse terslik epeyce
önemlidir. Küçük adı VVhoopi, soyadı da Goldberg
olan hem zenci hem de Yahudiyse terslik iyice
önemlidir. Küçük adı VVhoopi ve soyadı Goldberg
olan, hem zenci hem de Yahudi olan o kadın oran-
gutana benziyorsa ve sinema yıldızı olmuşsa, oran-
gutana benzediği için King Kong'un nişanlısını oy-
nayacağı yerde başka rollere çıkıyorsa, bununla da
kalmayıp Oscar'lann sunuculuğunu da yapmışsa iş
çığırından çıkmıştır.
Doktora gittim. "Nen var?"dedi. "VVhoopi Gold-
berg yüzünden heyheyler bastı"öeö\m. "Aman, iyi
ki söyledin" dedi. "Ben de çekemiyorum o kadınt.
Bızim hastabakıcı da pek sinirleniyor." Yalnız değil-
mişım meğer.
Demi Moore. "Yarım" demek olduğuna göre
"Demi", neyin ya da kimin yansı acaba? Roger Mo-
ore'un mu? Michael Moore'un mu? Douglas Mo-
ore'un mu? Bildiğim, yanm yamalak olduğu.
Müziktedeeksik değil kafamatakılan adlar. Uzak-
doğulu genç bir kadın piyanist vardı. Adı afişlerde
görülüyordu arada sırada. Silindi gıtti. Hiç olmazsa
şimdilik. Adının yolunu tutmuş olsa gerek. Ne mi
adı? Young Cook Soon! Gençler çok geçmeden
yemek pişirirler.
Adları uğraşlanyla çelişkıli olanlar da var. Paul
Horn kornocu değil, flütçü. Thomas Oboe Lee
obuacı değil, besteci. Joseph Celli tek bir viyolon-
sel bile çalmıyor, obua çalıyor. Bill Vıola'ya gelince,
o da viyolacı değil, video sanatçısı.
Sinemaya dönelim. Meg Ryan'la kavgam adıyla
değil, şirinliğiyle. Öyle şirin, öyle şirin ki karşıma çık-
tığında bir kaşıntıdır tutuyor beni.
Roman Polanski'nin balaylı, daha doğrusu saf-
ra aylı filminı üç kez gördüm. Yakın yılların en iyi film-
lerinden bıriydi bence. Ama neydı o çıçeği burnun-
da pırasa suratlı şey? Adı Hugh Grant'mış. Sonra
öğrendim kı Cary Grant'ın bir günler olduğunca ün-
lüymüş. Tavşan dişıyle. boncuk gözleriyle neyürekr
ler yakıyormuş meğer!
Dişten söz açılmışken, Julia Roberts'in de adı-
na diyeceğim yok. Ama o dişleri ne yapacağız? Gü-
lümserken yanılıp da ağzını açtı mı tırpan gibi dişle-
ri çıkıyor ortaya.
Kadın! Nedir senin adın? ;
Glenn Close. ;
Erkek adı değil mi Glenn? Close da "yakın" de-
mek olmuyor mu? Aman benden uzak dur.
VVhoopi'yi unutursam, Glenn Close bildiğim en
çirkin kadın. Bir de Margaret Hamilton vardı eski
günlerde. Süpürge sopasına bınmış cadı rolüne çık-
mıştı. Hep bekliyorum, Glenn Close da o tür bir ro-
le çıksın diye. Çok iyi oyuncuymuş. O suratla iyi
oyuncu olunur mu? Zurnayla keman konçertosu ça-
lınır mı?
Ramazan davuluyla da çalınmazsa da, adı Depar-
dieu ise o davulun. demek ki Tanrı'nın tarafından
olanınkıyse. çalmıyor gümbür gümbür. Gerard De-
pardieu de çok iyi oyuncuymuş. O gövdeyle, o su-
ratla, o burunla mı? Eskiden Errol Flynn'in yerine
VVilliam Bendix'i çıkarmayı hiç kimse aklının köşe-
sinden geçirmiş miydi? Oysa Gerard Depardieu'nün
çıkmadığı rol kalmayacak bu gidişle. Marin Marais
oluyor, Kristof Kolomb oluyor, burnunun üstüne bir
burun daha takıp Cyrano oluyor... Günün birinde
Hamlet'e çıkıp hem Hamlet'i, hem anasını hem de
Ophelia'yı oynar belki.
Emir Kusturica. Bir iki fılmini görmüştüm o yö-
netmenin. Kendimi sinemadan dışan atıp bir ağaç
dibi aramam gerekmemiş idiyse de midem epeyce
bulanmıştı. Kusturica'nın yeni filmi "Underground"
Cannes Festivali'nde büyük ödülü kazandı, ayakta
alkışlandı, yer yerinden oynadı. Le Monde'daki
"Kusturica Dolandmcılığı" başlıklı yazısında birfilo-
zof, Alain Finkelkraut (adına boş verin, sözüne
bakın)şöylediyor: "Cannes'dakijüri, enyalancısın-
dan, en ipsız sapsızından Sırp propagandasının
rock müziği kılığına sokulmuşunu, postmodemini,
Amerikanlaştınlmışını göklere çıkardı. Şeytan bile
Bosna'ya böylesine zalimce bir saldınyı, hem de
Batı 'nın uçarılığını ve beceriksızliğinı bu ölçüde soy-
tancasına bir sonsöze bağlamayı düşünemezdi."
Öyle anlaşılıyor ki Kusturica'nın yeni filmini günün
birinde göreceksem, sinemaya yanımda bir kusmuk
torbasıyla gitmem gerekecek.
Monefnin tablosuna
11 milyon dolar
• LONDRA(AA)Fransız ressam Claude Monet'nin
1892'de yaptığı bir tablo 11 milyn dolara alıcı buldu.
Londra'daki Christıe's müzayede salonunda önceki
gün yapılan açık arttırmada sanatçının "Rouen
Katedrali" adlı talosunu satın alan müşterinin kimliğı
açıklanmadı.
tetanbul Müzik Festivali'nde
değişiklik
I Kültür Servisi-23.Uluslararası tstanbul Müzik
Festivali programında bugün 19.00'da AKVl'de yer
alan IÜ Dev let Konservatuvan Öğrenci Orkestrasf nın
konseri, çalışmalannın festivalde önerilen programı
gerçekleştirebilecek düzeye gelmediği gerekçesiyle IÜ
Devlet Koservatuvan Müdürlüğü tarafından iptal
edıldi. Bu konserin yerine IÜ Devlet Konservatuvan
Oda Orkestrası konseri yer alacak. Konserde, Gabriel
Pierne. Gilbert Viter. Pierre Gabay ve Louis Spohr'un
yapıtlannı seslendirecek olan topluluk flütte Halit
Tugay, obuada Levent Colak, klarnette Gürhan Eteke,
fagotta Kerim Ünsal. kornoda Sadı Baruh, kemanda
Bahar Bıricık. viyolada Evrim Başaran, viyolonselde
Münif Akalın ve kontrabasta Mustafa Akın'dan
oluşuyor. 1Ü Devlet Konservatuvan Öğrenci
Orkesrrasf nın konserine bilet almış olan ızleyiciler,
biletlerini AKM gişesine iade edebilecekleri gibi 5
temmuza kadar Genç Solistler Dizisi'den başka bir
konserle de değiştirebilecekler.