Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE
HABERLER
Yaşar Kemal
gündemde
I Çeviri Servisi- Yaşar
Kemal ve Türkiye'deki
"demokrasi anlayışı" .
Batı'nm gündeminde
kalmayı sürdürüyor. The
Washington Post'un Style
ekinde, Yaşar Kemal'in
"Der Spiegel" dergisinde
söylediklerine ve
Türkiye'de demokrasi
konusuna yer verildi.
Yazıda, " Hiçbir zaman
Kûrtçe yazmamış bir Türk
yazan" diye tanımlanan
Kemal'in, Der Spiegel'deki
sözlerinin yanı sıra
TMY'nin 8. maddesi
gereğince yargılandığı da
yer aldı. Aynca Türkiye'de
başlatılan ve büyük bir
destekJe sürdürülen
"düşünceye özgürlük"
kampanyasına da değinıldi.
Yazıda Orhan Pamuk'un,
"Türk hükümetinin
PKK'ye karşı mart ayında
gerçekleştirdiği Kuzey Irak
operasyonunun soruna
çözüm getirmekten uzak
olduğu" şeklindeki
düşünceleri de anlatıldı.
*96 Hkbaharı
iyidir'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-ANAPGenel
Başkanı Mesut Yılmaz,
erken seçim koşulunu
yumuşattı. Yılmaz, dün
Trabzon Milletvekili
Fahrettın Kurt'un oğlu
Tolga Kurt'un pide ve
kebap salonunu hizmete
açarken yaptıgı konuşmada,
1995 yılı kış aylanndan
önce seçim yapılması
yönündeki isterruni
tekrarlamakla birlikte,
"1996ılkbahan,
sonbahardan iyidir" dedi.
ÇHIer: ktidara
gelfyomız
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Tansu Çiller,
Avrupa Şampıyonası'na
katılmaya hak kazanan
Milli Basketbol Takımı ile
Biga'dan gelen heyeti kabul
ederken "Tek başımıza
iktidara geliyoruz" dedi.
"Birleşme yok'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - YP Genel
Başkanı Yusuf Bozkurt
özal, DYP'ye geçeceği
yolundakı haberleri
..yalanlayarak, "Bizim
berhangi bir partıyle
birleşme planımız yok.
Partımizı bırakıp herhangı
bir yere gitme niyetimiz de
yok" dedi.
Polis otosuna
silatıh saldrı
• İstanbul Haber Servisi -
Alibeyköy'de bir polis
ekibine kimlıği henûz
belirlenemeyen kişilerce
silahlı saldında bulunuldu.
Alibeyköy Merkez
Mahallesi'nde dün saat
22.00 sıralannda meydana
gelen olayda, duvarlara
yasadışı afiş yapıştınldığı
şeklinde ihbar alan Istanbul
Emniyet Müdûrlüğü Terörle
Mücadele Şubesi'ne bağlı
polis ekibine uzun namlulu
silahlaria ateş açıldı.
Olayda ölen ya da
yaralanan olmadı
DEPIilep sevindi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yargıtay
Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın kapatılan
DEP'in eski milletvekilleri
Ahmet Türk, Sedat Yurtdaş
ve Orhan Doğan
hakkındaki karann sanıklar
lehinde bozulması istemi
mahkûm edilen DEP'lileri
umutlandırdı.
Anayasa
değişikliği
• Istanbul Haber Servisi-
1961 Anayasası Çağdaş
Demokrasi Vakfi Başkanı
NumanEsin, 1982
Anayasası'nın 21
maddesinin değiştirilmesi
çahşmalannın
desteklenmesi gerektiğini
söyledi.
Basın Konseyi
kınaması
• Istanbul Haber Servisi-
Basın Konseyi Ordu Valisi
Güner Özmen'i, kamu
görevlilerine, bilgi ve izni
olmadıkça hiçbir gazeteciye
bilgi ve demeç verme
yasağı getirdiği
gerekçesiyle kınadı. Basın
Konseyi Ikinci Başkanı
Doğan Heper'in Vali
Özmen'e gönderdiği
telgrafta. şu görüşlere yer
verildi: "Kamu
kurumlannın basına
kapatılmalan, basına bilgi
verenlerin cezalandınlması
yoluyla değil, kamu
kurumlannı saydam hale
getirmekle olur."
CHP'nin itibar snıavı
Koalisyon ortaklan, CHP'li bakanlan hedef alan suçlamalanyla kabine bunalımı
yaratan Necdet Menzir için bugünkü Bakanlar Kurulu'nda pazarlığa oturacaklar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ko-
alisyon ortaklan, CHP'li bakanlan hedef
alan suçlamalanyla hükümet bunalımı
yaratan Istanbul Emniyet Müdürü Necdet
Menzir için bugünkü Bakanlar Kurulu
toplantısında pazarlığa oturacaklar.
CHP'nin, "tstifası için gereğini yapın"
baskılanna uğrayan tçişleri Bakanı Nabit
Menteşe'nin, bazı CHP'lilere "Bu olay
beni aşıyor. Sorunu Cumhurbaşkanı ve
Başbakan çözer" dediği öğrenildi.
DYP'liler, Gaziosmanpaşa olaylannın ar-
dından "imparator gibi davranmak"la
suçladıkları Menzir'e sahıp çıkarken
CHP kanadı eleştirilerini ağırlaştiTarak
sürdürdü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan
Fehmi Güneş'in de dün TBMM kulisinde
görüştüğü Menteşe'ye, "Menzir sorunu-
nu çözün" dediği öğrenildi.
Hükümet ortaklan arasında devam
eden "Menzir bunabrruT>
nın çözümü için
Başbakan Tansu Çiller ıle CHP Genel
Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet
Çetin'in bir araya gelmeleri beklenırken
•tçişleri Bakanı Nahit Menteşe, bazı CHP'lilere "Menzir sorunu
beni aşıyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanı çözümleyebilir" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Güneş, Menteşe ile
görüşerek soruna çözüm bulunmasını istedi.
CHP'li bakanlann konuyu, bugün topla-
nacak Bakanlar Kurulu'na getirecekleri
öğrenildi. Başbakan Çiller'in ise sorunu,
Çetin'le görüşerek çözme eğılimınde ol-
duğu belirtiliyor.
lçişleri Bakanı Menteşe, koalisyon or-
tagına "Sorunu çözeriz" mesajı vermesi-
ne karşın, bazı CHP'lilere ve yakın çev-
resine "sorunun kendisûıi aşüğT görüşü-
nü aktardığı kaydedildı.
DYP önce eleştirdi, sonra sevdi
CHP'li bakanlara yönelık eleştirileri
sonrasında DYP'li "şahinfcr''in sahip çık-
tığı Necdet Menzir, Istanbul Valisi Hayri
Kozakçıoğlu ıle birlikte Gaziosmanpaşa
olaylan sonrasında DYP grubunda sert
eleştirilere hedef olmuştu. DYP'li çok sa-
yıda milletvekili, Kozakçıoğlu ve Men-
zir'i "imparator gibi davranmak"la suç-
lamıştı. lçişleri Bakanı Menteşe de bu
toplantıda, vali ve emniyet müdürünün,
bakanlıgın dırektiflerini dinlemediğini
itirafetmışti.
Son gelişmelenn ardından, DYP'nin
milliyetçı ve muhafazakâr milletvekilleri
Menzir'e sahip çıkarken çok sayıda mil-
letvekili, Menzir'in tutumunu "biçinı ola-
rak" yanlış bulduklannı belırttiler. An-
cak DYP'liler, "Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı Yekta Güngör Özden'in konuşmala-
n da siyasileri hedef ahyor. Buna da şim-
diye kadar ses çıkanlmadı" görüşünü dıle
getiriyorlar
Menzır'ın suçlamalarına hedef olan
CHP'lilerden Devlet Bakanı Algan Haca-
loğiu, dün gazetecilerin, konunun Bakan-
lar Kurulu'na getirilip getirilmeyeceğine
ilişkin sorusu üzerine, "O konuda herkes
kendi mcsajını almışör. Ilgililer ve yetkili-
ler kendi sorumlulukları içerisinde gere-
keni yapacaklardır" dedi.
CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin de
dün düzenlediği basın toplantısında,
Menzir'i, "Türkiye'nin en köklü partisini
cadı kazamnda kaynatarak mahkûm et-
meye çauşmak^la suçladı. Menzir'ın, kit-
lesel suçlamalar ve yargısız infazlara yö-
neldiğini söyleyen Keskin, "Toplumun
bir bölümünii suçlayıcı açıklamalar; laik-
üği, Kemalizmi ve sosyal demokrasiyi be-
nimseyen insanlara karşı düşmanca bir
yaklaşımdır. Bu, bir hedef göstermedir.
Bu, yeni aynşımlara ve yeni kavgalara ne-
den olabilecek bir yaklaşımdır" dedi.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Kenan
Coşar da partısine baglı bakanlan ilkeli
davranmaya çagırdı. Coşar, "Eğer bu ka-
rartıhk sergileıunezse o koltuklarda otur-
manın hiçbir anlamı da yoktur. CHP'li
bakanlann yapacaklan şey, akınüya kapı-
larak sürüİdenmek değildir" görüşünü
dile getirdi.
Oğullan Fevzi Tunç Gaziosmanpaşa olaylannda öldürülmüştü
Tunç ailesi Menzir'i suçluyor
•Zaman zaman
Fevzi Tunç'un
askerliğini yaparken
çektirdiği fotoğrafı
cebinden çıkararak
gösteren baba
Mustafa
Tunç,"Oğlum bu
vatana hizmet etti.
Onu devletin polisi
vurdu. Ben nerelere
gideyim. Derdimi
kime anlatayım"
diyordu.
HÜLYATX)PCU
"Masum yavrum Gazi
olaylannda bir polisin
sıküğı kurşuna kurban
gitti. Diğer oğlum hâlâ
askerde. Menzir bizi
terörist ailesi ilan etti. Biz
terörist ailesi isek sınırdışı
etsinler."
Bu sözler oğlunu serseri
bir kurşun sonucu yitiren
acılı bir babanın
ağzından bir çırpıda
dökülen sözcükler. Onu
bize getiren de hüznünün
ısyanı...
Gaziosmanpaşa'da
meydana gelen olaylar
sırasında ölen oğlu Fevzi
Tunç'un sızısını hâlâ
yüreğınde hısseden Mustafa Tunç,
yaşına ve yürüme işlevını kısmen
kaybetmış bacaklanna aldırmadan eşı
Hayriye Tunç ıle birlikte soluğu
yanımızda almıştı. Amaçlan Istanbul
Emniyet MüdürüNecdet Menzir'ın,
öldürülen bir polisin cenazesinde yaptıgı
konuşmadan duyduklan rahatsızlıgı
anlatmaktı.
Üzüntülerini ifade edecek sözcükleri
bulmakta zorluk çekiyorlardı.
Heyecandan ritreyen sesiyle söze ilk
olarak başlayan baba Mustafa Tunç oldu:
"Menzir konuşmasında bazı bakanlann
terörist aileleri zivaret ettiğini sö>ledi.
Gazi olaylannda ölenler terörist miydi?
Benim masum yavrum 22 yaşındaydı.
Askerden döneİi dört ay olmuştu.
Soruyorum size teröristler bu vatana
hizmet için askerlik yapar mı? Benim
oğlum, kimseyi incirrnedi. Bir polisin
kurşununa kurban gitti. Menzir. ise bizi
terörist ailesi ilan etti. Küçük oğlum hâlâ
tzmir'de askerlik yapıyor. Yani terörist
Terörist ailesi sözkrine büyük tepki gösteren Tunç ailesi 'Yavrum 22 yaşındaydı. Askerden döneii
dört ay olmuştu. Soruyorum size teröristler bu vatana hizmet için askerlik yapar mı?' diyor.
diye suçladtğı ailenin oğullan bu vatana
hizmet ediyor. Biz terörist ailesi isek bu
ülkeden sınırdışı etsinler."
Mustafa Tunç'un derin derin çektiği
"of"lar suskun yüreğinin dili oldu.
Durmak bilmeyen gözyaşlannın
arasında hıçkınklara boguldu. Anne
Hayriye Tunç'a söyleyecek çok fazla söz
kalmamıştr.
'Yfireğimiz yanryor'
"Evimizi geçindiren Fevzi'ydL tçine
kapanıkn. Çok az insanla konuşurdu. O
ökJükten sonra tanıdı birçok kişi Fevzi'yL
Yavrum bir kez öküi, biz onunla birlikte
her gün ölüyoruz. Bizim çocuklanmıza
terörist diyoriar. Biz terörist nedir
bUmiyorduk ki bu olaylar oluncaya
kadar. Daha Maraş'tan geleli şunun
şurasında bir yıl oldu. Fevzi'm köyde
kuzulan otiatırdı. uy saldı. Buraya gekli,
askerliğini yapü. İnşaatlarda çaiıştı.
Sonra terörist ilan edildL Bizim masum
yavrulanmızı hain ilan ediy orlarsa
nerelere gidelim. Yüreğimiz yanıyor."
Zaman zaman Fevzi Tunç'un askerliğini
yaparken çektirdiği fotoğrafı cebinden
çıkararak gösteren baba Mustafa
Tunç."Oğhım bu vatana hizmet etti. Onu
devletin polisi vurdu. Ben nerelere
gideyim. Derdimi kime anlatay ım"
diyordu.
Gaziosmanpaşa'da mart ayında meydana
gelen olaylar, onlarca kışının ölümüne,
çok sayıda kişinin de yaralanmasına
neden oldu. Yitip gidenler dönem dönem
yapılan anma törenleriyla anıldı Geriye
acılan ile baş başa kalan analar. babalar,
kardeşler kaldı. Mustafa Tunç ve
Hayriye Tunç da buniardan yalnızca
birisi Aradan geçen zamana karşın
yüreklenndekı ateş sönmeyen bu iki
insanın yanımızdan aynlırken
söyledikleri sözler öiümün soğukluğunu
bir kez daha iliklerimize kadar
hışsettırdi:
"Ölenler unutuluyor yavrum. Ateş
düştüğü yeri yakıyor."
Antalya
19yaşındaki
Canan
işkencecüerini
artyor
BÜLENT ECE VÎT
ANTALYA - Suçu, Hacı Bektaşi Veli
Kültür ve Dayanışma Derneği'nin semah
grubunda olmasından başka bir şey değil-
di 19 yaşındaki Canan Uysal'ın. Çorumlu
kıvırcık saçlı esmer Alevi güzeli, Antalya
Adliyesi koridorlannda annesinin omuzu-
na yaslanmış, gözlerini bir noktaya dik-
miş, kendisine işkence yapan polislere
karşı açtığı dava için sırasını bekliyordu.
Küçücük pencereden gelen ışık, göz-
yaşlanyla dolmuş siyah gözlerinin içini
parlatıyordu.
Tek umudu, kendisine yapılan haksızlı-
gı yargının cezalandırmasıydı. Dava açtı-
ğı için gelecek baskılara göğüs gerip ge-
remeyeceği ikilemini de yaşıyordu Canan
Uysal. Gözyaşlannı daha fazla saklaya-
madı, yanaklanndan süzülmeye başladı
bırkaç damla. "tki gün boyunca" diyebil-
di, yutkundu...
"tki gün boyunca, çınlçıplak soyup su
sıknlar, mahrem yerlerimi euediler" diye-
bildi Canan ve hıçkırarak annesinin boy-
nuna kapandı. Utangaçlığuıın bir nedeni
de işkence yapıldığı zaman adet geçiriyor
olmasıydı Canan'ın. Hatta bunun için
kendisiyle alay ederek "Gel seni bir yıka-
yahm" demişti polisler.
Canan Uysal, "Yakaladıklanmız var,
hemen yüzleştirip birkaç saat sonra bıra-
kacağız" denilmesıne karşın burada ko-
miser Temel Sagfaun, komiser Nail Atalay,
komiser yardımcısı Emrah Gümrah ve
polis memunı Mehmet Deniz oldukları
öne sürülen görevlilerin işkencelenyle
geçırdiği iki günü ağlayarak anlatıyor:
"Dernekten tanıdığun Sevim Yamak da
yandaki hücrede kalıyormuş. Onun çığhk-
tannı duymayayım diye müzik dinletiyor-
lardı. Ancak duyuluyordu. Sevim Ya-
mak'ın suçlannı itiraf ettiğini, benim de
aralannda olduğumu söylediğini anlattı-
lar, benim de itiraf etmemi istediler. Neyi
itiraf edeceğimi bile bihniyordum. Beni çı-
nlçıplak soydular. Adet geçirdiğimi gö-
rünce alay ettiler 'Gel seni bir yıkayahm'
deyip yan taraftaki tuvalete götürdüler.
Czerime tazyikli su sıknlar. Yere düştüm,
saçlanmdan tutup kakhrdılar."
Uysal, başından geçenlen kimseye an-
latmaması 'tavsiye' edilerek salıverilir.
Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi, dün-
kü ilk duruşmada avukatların savun-
masını dinledikten sonra davayı Ağır
Ceza Mahkemesi'ne aktardı.
En çok kırmızı şarap içmeyi ve yürümeyi özlediğini söyledi
Başkaya tahliye edildi•Paradigmanm îflası adh yapıtı nedeniyle DGM'ce 20
ay hapis cezasına çarptınlan Doç. Dr. Fikret
Başkaya'nın Haymana Cezaevi'ndeki cezası
tamamlandı.'Başkaya, siyasi partilerin, general
hapishanesinin gardiyanı olduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Terörle Mücadele Yasası'mn
düşünce açıklamayı suç sayan 8.
maddesinin değiştirilmesiyle ilgili
tartışmalar sürerken, düşüncelerini
yayımladığı için İstanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi (DGM)
tarafından 20 ay hapis, 41 milyon
lira para cezasına çarptınlan Doç.
Dr. Fikret Başkaya, dün tahliye
edildi.
TMY'nin 8. maddesinin
kaldınlması için mücadele veren
CHP yöneticilennin Başkaya'yı
karşılayanlar arasında
bulunmadıklan dikkat çekti.
Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan
Başkaya, "cezaevinde bulunduğu
süre içinde en fazla kırmızı şarap
içmeyi ve büyük bir alanda
yürümeyi özlediğini'' belirterek,
Türkiye'de demokratikleşmenin
kolay olamayacağını savundu.
Başkaya, "Siyasi partiler,
generâllerin yaratnğı hapishanenin
bekçttiğini yapıyoriar" dedi.
'Paradigmanın lfiası' adh kitabından
dolayı Istanbul DGM tarafından
hapis ve para cezasıyla
cezalandınlan Fikret Başkaya, dün
cezasının büyük bölümünü geçırdiği
Haymana Cezeavi'nden tahliye
oldu. Haymana Cezaevi önünde eşi
Şevinç Başkaya, Insan Haklan
Derneği Genel Başkanı Akın Birdal.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel
Başkanı Mustafa Ekmekçi, eski
Ankara millervekıllennden Kâmil
Ateşoğullan ile Birleşik Sosyalist
Partı ve HADEP yöneticileri
tarafından karşılanan Başkaya,
Gölbaşı'nda bir lokantada
gazetecilerin sorulannı yanıtladı.
Türkiye'deki gelişmelenn olumlu
olmadığını belirten Başkaya,
"Toplumda bilinç çürümesi söz
konusudur. tyimser olmak için bir
neden görmüyorum" dedi. Bir
gazetecinın, "Cezaevinde
bulunduğunuz süre boyunca
en fazla neyi özlediniz?" sorusuna,
"Kadehte kırmızı şarap içmeyi ve
geniş bir alanda yürümeyi ö/Jedim"
yanıtını veren Başkaya ve eşine
birer kadeh kırmızı şarap ikram
edildi.
'Uzman çavuş cumhurrveti'
Demokratikleşme ıle ilgili sorulan
da yanıtlayan Başkaya, 1923'ten
beri siyasetin sadece "muvazaa
partüeri"ne kaldığinı belirterek bu
durumu "uzman çavuş. cumhuriyeti"
olarak niteledi. İnsan haklanndan
sorumlu Devlet Bakanlığı'nı da
"şaçma" bir kuruluş olarak
değerlendiren Başkaya, "Devlet hem
işkence yapacak, bir de bunun
bakanuğı olacak. İnsan haklan, sivil
toplum örgütlerinin işi olmalı" diye
konuştu. Koalisyon partılerinı de
eleştiren Başkaya. şöyle dedi:
"Dünyada demokratik mücadele
geleneğinin zayıf olduğu böyle bir
toplum yoktur. Siyasi partiler, 12
Eylül düzeninin bekçileridir.
Generaller tarafından yarablan bu
büyük hapishanenin gardiyanhğmı
yapıyoriar. Kolay kolay
demokratikleşme olmaz."
Başkaya, daha sonra eşi ile birlikte
Ankara'daki evine gitti. Başkaya'yı cezaevi kapısında eşi Sevinç Haıum karşıladı.
PERŞEMBE
ORHAN BLRSALI
Eve Çekidüzen Vermek
"Türkiye bölünüyor" veya "Avrupa Türkiye'yi
bölmek istiyor" derken, fahişe edebiyatına var-
dık. AvTupalılar yatıp kalkıp dua etsinler; sadece
"fahişeler" zılgıtını yiyerek bu işten kurtuldular.
Bizler, bölünme korkusuyla şiddetin prangasına
vurulmuş yaşıyoruz yıllardır. "Vatanı böldürme-
yiz!" söylemi, bütün siyasi, ekonomik ve sokak-
taki normal yaşamı, bütün Türkiye'yi esir almış
durumda. Polisimiz. askerimiz, subayımız, gen-
cimiz ve bütün insanlarımız bu uğurda ölüyor.
Gençler, bu şiddet girdabı içinde teröre yönlen-
diriliyor. Hukuk, temel hak ve özgürlükler bu
yüzden sık sık askıya alınıyor...
Devlet güçlerinin, gerçek bir düşman istilası ve
gerçek bir bölünme tehlikesine karşı yaptıgı res-
mi ve gayri resmi örgütlenmesini eyleme geçir-
mesi bu yüzden. Yerinde infazlann ve faili meç-
hul cinayetlerin çoğu bu yüzden.
Öte yandan "Türkiye'yi bölmek isteyen hainler"
söylemini, içte demokrasiye, hukuka, ilericiliğe,
her türlü aydınlanmaya karşı düşmanlığının mas-
kesi olarak kullananlar var ve bunlar çok ustalık-
la bulanık suda balıklannı avlayıp duruyorlar...
• • •
Şüphesiz, bir devletin kendi iç güvenliğini sağ-
laması, ülke bütünlüğünü koruması ve bunu tar-
tışma konusu bile yaptırmak istememesi çok
doğal hakkıdır.
Ancak bu zorlukların, bu terörün üstesinden
nasıl gelinecektir?
Burada, terör olayını sosyal, ekonomik ve de-
mokratik bütün yönleriyle inceleyen ve dikkate
alan; uluslararası görev ve sorumluluklannı unut-
mayan; akıllı, soğukkanlı ve bütüncül bir politika
izlemek var... Bir de bölünüyonjz paniği içinde,
züccaciye dükkânına girmiş fil gibi davranmak...
Türkiye'yi yönetenler ikinci yolu izliyor.
Bütün sorunlar da buradan çıkıyor.
Dükkânda ne var ne yok kırdıkça, gürüttüsü
gökyüzüne çıkıyor ve bu defa dışardan nasıl
davranmamız gerektiğine ilişkin çözüm önerileri
üretiliyor... Çünkü, dışarda neredeyse kan-koca
ilişkisi içinde bulunduğumuz çok sayıda ülke,
devlet ve kurum var.
Bunların güncel ve tarihsel kaynaklı, Türki-
ye'ye karşı tutumlan var. Geleceği yönelik Orta-
doğu plan ve politikalan var.
Bütün bu ilişkiler yumağı içinde "Acaba otono-
mi mi verseniz"e kadar varan öneriler ortaya sü-
rülecektir.
Bu önerileri beğenmeyeceğiz ve kızacağız.
Çünkü bunlar bizim ürettiğimiz çözümler değil.
Çünkü kendi çözümümüzü kendimiz üreteme-
mişiz.
Bu durumu da yaratan biz değil miyiz?
• • •
Ülkenin yönetiminde bulunup da bölünme
korkusuna kapilanlar, bugüne kadarki başansız
siyasetlerini maskelemek için bölünme tehlikesi-
ni öne sürenler, demokrasiyi, hak ve hukuku,
adaleti ve kendilerinin dışındaki düşünceleri ve
ülke hayatını esir aldıkları sürece, Türkiye'nin
zorluklannın artacağı görülüyor.
Türkiye'nin bölünebileceği düşüncesi, pratik
gerçekliği en zor düşüncelerden biri.
Bir Kürt devleti için sadece Türkiye'nin değil,
Iran'ın ve Suriye'nin de bölünmesi gerekir.
Bu düşüncenin gerçekleşmesi için Türkiye'nin
işgali, ordumuzun imhası, genç nüfusun tama-
men kınlması... gerek. Yedi düvel, Irak'ı bile dize
getirememişken...
Aynca ve her şeyden önce Avrupalı ülkelerin
bugünkü ve yannki çıkarlarının Türkiye'nin bö-
lünmesini öngördüğüne ilişkin somut, inandıncı
kanıtlann ortaya konması gerek. Hangi ekono-
mik çıkariar, Türkiye gibi giderek gelişen, "Köp-
rüyü sen yapacaksın-ben yapacağım" gibi ülke-
ler arası kavgaların bile verildiği bir pazarın
yokolmasını, Türki cumhuriyetlere giriş kapısının
kısmen de olsa kapanmasını öngörecektir?
Ve yerine ne koyacaklardır?
"Bizi bölmek istryorlar" ve buna bağlı olarak
sürdürülen "Vatan hainleri" söylemi, evimizin
içine çekidüzen vermemizi, kılık kıyafetimizi dü-
zeltmemizi, uygar ülkeler arenasında alnımız
açık, başımız dik yürümemizi engelleme eylemi
olarak sürdürüldüğü sürece, bu zoriuklann üste-
sinden pek gelemeyeceğiz...
Soner Girgin'i
kaybettik...ŞANLIURFA (Cumhu-
riyet) - Gazetemiz eski yazı-
işlen rnüdürlennden Soner
Girgin, dün Urfa'da geçırdi-
ği trafik kazası sonucu yaşa-
mını yinrdı.
Urfa'dan tstanbul'a gel-
mek üzere dün sabah saatle-
rinde kendisinın kullandığı
34 TC 732 plakalı özel ara-
basıyla yola çıkan Girgin'in
arabası Gaziantep-Şanhurfa
karayolunda takla attı. Suruç
Devlet Hastanesi'ne kaldın-
lan Girgm kurtanlama>r
arak
yaşama veda etti.
Gazetemızde uzun yıllar
çeşitli servislerde görev ya-
pan ve bir süre yazıişleri mü-
dürlüğü görevını üstlenen
Soner Girgin, eşi gazetecı-
yazar Şenel Girgin ve kızı
Zeynep Girgin'le birlikte eşı-
nın doğum yen olan Urfa'ya
gitmiştı. Dün sabah erken sa-
atlerck eşi ve kızıyla vedala-
şan Gırgrn, Istanbul'a gıtmek
üzere otomobiliyle hareket
etti. Saat 05.30 sıralannda
Gaziantep-Şanlıurfa karayo-
lunun 30. kılometresindeki
Sanmağara mevkiınde Gir-
gin'ın kullandığı otomobil
takla attı. Çevreden kazayı
gören bir yurttaş tarafından
Suruç Devlet Hastanesi'ne
kaldınlan Girgin'in yolda ya-
şamını yitirdiğı belirlendi.
Girgin'in vücudunun dış yü-
zeyinde yara ve kanama gö-
rülmedığını belirten yetkıh-
ler, ıç kanama olabileceğinı
bıldırdiler.
Kazayı yaklaşık 3 saat
sonra Urfa'daki yakınlannın
yanında öğrenen eşı Şenel
Girgin, dün saat 12.00 sırala-
nnda Suruç'a giderek cena-
zeyi aldı. Girgin'in cenazesı
Urfa Devlet Hastanesi mor-
guna kaldınldı. Urfa'nın ta-
nınmış ailelerinden Buluntu-
lar'ın kızı olan Şenel Girgin,
olayın şokunu üzerinden ata-
mazken Soner Girgin'in oğ-
lu Mehmet Girgin'in Mar-
maris'ten Urfa'ya hareket et-
tiği öğrenildi. Şenel Girgin,
çocuklanyla görüştükten
sonra cenazenın hangı gün ve
nerede toprağa venleceğınin
belırleneceğıni söyledi.
Türk basınına uzun yıllar-
dan bu yana hizmet veren
Soner Girgin, Basın Şeref
Kartı sahibiydi. 1937yıluıda
Gediz'de doğan Girgin, lise
öğrenimini Şişli Terakki Li-
sesı'nde tamamladı. Girgin,
meslek yaşamına 1959 yılın-
da Tercüman gazetesinde
başladı. Daha sonra Son Ha-
vadis, Yeni Sabah, Günaydın,
Hürriyet, Mılhyet, Cumhuri-
yet ve Gazete gazetelerinde
çaiıştı. Gazetemızde yazıiş-
leri müdûrlüğü görevınde de
bulunan Gırgın, Hürriyet
Vakfi 'nda da uzun süre görev
aldı. Kendısi gibi gazeteci
olan Şenel Girgin'le evli olan
Soner Girgin'in, Zeynep ve
Mehmet adında iki çocuğu
bulunuyor.