25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE HABERLER Yaşar Kemal gündemde I Çeviri Servisi- Yaşar Kemal ve Türkiye'deki "demokrasi anlayışı" . Batı'nm gündeminde kalmayı sürdürüyor. The Washington Post'un Style ekinde, Yaşar Kemal'in "Der Spiegel" dergisinde söylediklerine ve Türkiye'de demokrasi konusuna yer verildi. Yazıda, " Hiçbir zaman Kûrtçe yazmamış bir Türk yazan" diye tanımlanan Kemal'in, Der Spiegel'deki sözlerinin yanı sıra TMY'nin 8. maddesi gereğince yargılandığı da yer aldı. Aynca Türkiye'de başlatılan ve büyük bir destekJe sürdürülen "düşünceye özgürlük" kampanyasına da değinıldi. Yazıda Orhan Pamuk'un, "Türk hükümetinin PKK'ye karşı mart ayında gerçekleştirdiği Kuzey Irak operasyonunun soruna çözüm getirmekten uzak olduğu" şeklindeki düşünceleri de anlatıldı. *96 Hkbaharı iyidir' • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-ANAPGenel Başkanı Mesut Yılmaz, erken seçim koşulunu yumuşattı. Yılmaz, dün Trabzon Milletvekili Fahrettın Kurt'un oğlu Tolga Kurt'un pide ve kebap salonunu hizmete açarken yaptıgı konuşmada, 1995 yılı kış aylanndan önce seçim yapılması yönündeki isterruni tekrarlamakla birlikte, "1996ılkbahan, sonbahardan iyidir" dedi. ÇHIer: ktidara gelfyomız • ANKARA (ANKA)- Başbakan Tansu Çiller, Avrupa Şampıyonası'na katılmaya hak kazanan Milli Basketbol Takımı ile Biga'dan gelen heyeti kabul ederken "Tek başımıza iktidara geliyoruz" dedi. "Birleşme yok' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YP Genel Başkanı Yusuf Bozkurt özal, DYP'ye geçeceği yolundakı haberleri ..yalanlayarak, "Bizim berhangi bir partıyle birleşme planımız yok. Partımizı bırakıp herhangı bir yere gitme niyetimiz de yok" dedi. Polis otosuna silatıh saldrı • İstanbul Haber Servisi - Alibeyköy'de bir polis ekibine kimlıği henûz belirlenemeyen kişilerce silahlı saldında bulunuldu. Alibeyköy Merkez Mahallesi'nde dün saat 22.00 sıralannda meydana gelen olayda, duvarlara yasadışı afiş yapıştınldığı şeklinde ihbar alan Istanbul Emniyet Müdûrlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı polis ekibine uzun namlulu silahlaria ateş açıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı DEPIilep sevindi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Ahmet Türk, Sedat Yurtdaş ve Orhan Doğan hakkındaki karann sanıklar lehinde bozulması istemi mahkûm edilen DEP'lileri umutlandırdı. Anayasa değişikliği • Istanbul Haber Servisi- 1961 Anayasası Çağdaş Demokrasi Vakfi Başkanı NumanEsin, 1982 Anayasası'nın 21 maddesinin değiştirilmesi çahşmalannın desteklenmesi gerektiğini söyledi. Basın Konseyi kınaması • Istanbul Haber Servisi- Basın Konseyi Ordu Valisi Güner Özmen'i, kamu görevlilerine, bilgi ve izni olmadıkça hiçbir gazeteciye bilgi ve demeç verme yasağı getirdiği gerekçesiyle kınadı. Basın Konseyi Ikinci Başkanı Doğan Heper'in Vali Özmen'e gönderdiği telgrafta. şu görüşlere yer verildi: "Kamu kurumlannın basına kapatılmalan, basına bilgi verenlerin cezalandınlması yoluyla değil, kamu kurumlannı saydam hale getirmekle olur." CHP'nin itibar snıavı Koalisyon ortaklan, CHP'li bakanlan hedef alan suçlamalanyla kabine bunalımı yaratan Necdet Menzir için bugünkü Bakanlar Kurulu'nda pazarlığa oturacaklar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ko- alisyon ortaklan, CHP'li bakanlan hedef alan suçlamalanyla hükümet bunalımı yaratan Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir için bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında pazarlığa oturacaklar. CHP'nin, "tstifası için gereğini yapın" baskılanna uğrayan tçişleri Bakanı Nabit Menteşe'nin, bazı CHP'lilere "Bu olay beni aşıyor. Sorunu Cumhurbaşkanı ve Başbakan çözer" dediği öğrenildi. DYP'liler, Gaziosmanpaşa olaylannın ar- dından "imparator gibi davranmak"la suçladıkları Menzir'e sahıp çıkarken CHP kanadı eleştirilerini ağırlaştiTarak sürdürdü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Güneş'in de dün TBMM kulisinde görüştüğü Menteşe'ye, "Menzir sorunu- nu çözün" dediği öğrenildi. Hükümet ortaklan arasında devam eden "Menzir bunabrruT> nın çözümü için Başbakan Tansu Çiller ıle CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin'in bir araya gelmeleri beklenırken •tçişleri Bakanı Nahit Menteşe, bazı CHP'lilere "Menzir sorunu beni aşıyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanı çözümleyebilir" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Güneş, Menteşe ile görüşerek soruna çözüm bulunmasını istedi. CHP'li bakanlann konuyu, bugün topla- nacak Bakanlar Kurulu'na getirecekleri öğrenildi. Başbakan Çiller'in ise sorunu, Çetin'le görüşerek çözme eğılimınde ol- duğu belirtiliyor. lçişleri Bakanı Menteşe, koalisyon or- tagına "Sorunu çözeriz" mesajı vermesi- ne karşın, bazı CHP'lilere ve yakın çev- resine "sorunun kendisûıi aşüğT görüşü- nü aktardığı kaydedildı. DYP önce eleştirdi, sonra sevdi CHP'li bakanlara yönelık eleştirileri sonrasında DYP'li "şahinfcr''in sahip çık- tığı Necdet Menzir, Istanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ıle birlikte Gaziosmanpaşa olaylan sonrasında DYP grubunda sert eleştirilere hedef olmuştu. DYP'li çok sa- yıda milletvekili, Kozakçıoğlu ve Men- zir'i "imparator gibi davranmak"la suç- lamıştı. lçişleri Bakanı Menteşe de bu toplantıda, vali ve emniyet müdürünün, bakanlıgın dırektiflerini dinlemediğini itirafetmışti. Son gelişmelenn ardından, DYP'nin milliyetçı ve muhafazakâr milletvekilleri Menzir'e sahip çıkarken çok sayıda mil- letvekili, Menzir'in tutumunu "biçinı ola- rak" yanlış bulduklannı belırttiler. An- cak DYP'liler, "Anayasa Mahkemesi Baş- kanı Yekta Güngör Özden'in konuşmala- n da siyasileri hedef ahyor. Buna da şim- diye kadar ses çıkanlmadı" görüşünü dıle getiriyorlar Menzır'ın suçlamalarına hedef olan CHP'lilerden Devlet Bakanı Algan Haca- loğiu, dün gazetecilerin, konunun Bakan- lar Kurulu'na getirilip getirilmeyeceğine ilişkin sorusu üzerine, "O konuda herkes kendi mcsajını almışör. Ilgililer ve yetkili- ler kendi sorumlulukları içerisinde gere- keni yapacaklardır" dedi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin de dün düzenlediği basın toplantısında, Menzir'i, "Türkiye'nin en köklü partisini cadı kazamnda kaynatarak mahkûm et- meye çauşmak^la suçladı. Menzir'ın, kit- lesel suçlamalar ve yargısız infazlara yö- neldiğini söyleyen Keskin, "Toplumun bir bölümünii suçlayıcı açıklamalar; laik- üği, Kemalizmi ve sosyal demokrasiyi be- nimseyen insanlara karşı düşmanca bir yaklaşımdır. Bu, bir hedef göstermedir. Bu, yeni aynşımlara ve yeni kavgalara ne- den olabilecek bir yaklaşımdır" dedi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Kenan Coşar da partısine baglı bakanlan ilkeli davranmaya çagırdı. Coşar, "Eğer bu ka- rartıhk sergileıunezse o koltuklarda otur- manın hiçbir anlamı da yoktur. CHP'li bakanlann yapacaklan şey, akınüya kapı- larak sürüİdenmek değildir" görüşünü dile getirdi. Oğullan Fevzi Tunç Gaziosmanpaşa olaylannda öldürülmüştü Tunç ailesi Menzir'i suçluyor •Zaman zaman Fevzi Tunç'un askerliğini yaparken çektirdiği fotoğrafı cebinden çıkararak gösteren baba Mustafa Tunç,"Oğlum bu vatana hizmet etti. Onu devletin polisi vurdu. Ben nerelere gideyim. Derdimi kime anlatayım" diyordu. HÜLYATX)PCU "Masum yavrum Gazi olaylannda bir polisin sıküğı kurşuna kurban gitti. Diğer oğlum hâlâ askerde. Menzir bizi terörist ailesi ilan etti. Biz terörist ailesi isek sınırdışı etsinler." Bu sözler oğlunu serseri bir kurşun sonucu yitiren acılı bir babanın ağzından bir çırpıda dökülen sözcükler. Onu bize getiren de hüznünün ısyanı... Gaziosmanpaşa'da meydana gelen olaylar sırasında ölen oğlu Fevzi Tunç'un sızısını hâlâ yüreğınde hısseden Mustafa Tunç, yaşına ve yürüme işlevını kısmen kaybetmış bacaklanna aldırmadan eşı Hayriye Tunç ıle birlikte soluğu yanımızda almıştı. Amaçlan Istanbul Emniyet MüdürüNecdet Menzir'ın, öldürülen bir polisin cenazesinde yaptıgı konuşmadan duyduklan rahatsızlıgı anlatmaktı. Üzüntülerini ifade edecek sözcükleri bulmakta zorluk çekiyorlardı. Heyecandan ritreyen sesiyle söze ilk olarak başlayan baba Mustafa Tunç oldu: "Menzir konuşmasında bazı bakanlann terörist aileleri zivaret ettiğini sö>ledi. Gazi olaylannda ölenler terörist miydi? Benim masum yavrum 22 yaşındaydı. Askerden döneİi dört ay olmuştu. Soruyorum size teröristler bu vatana hizmet için askerlik yapar mı? Benim oğlum, kimseyi incirrnedi. Bir polisin kurşununa kurban gitti. Menzir. ise bizi terörist ailesi ilan etti. Küçük oğlum hâlâ tzmir'de askerlik yapıyor. Yani terörist Terörist ailesi sözkrine büyük tepki gösteren Tunç ailesi 'Yavrum 22 yaşındaydı. Askerden döneii dört ay olmuştu. Soruyorum size teröristler bu vatana hizmet için askerlik yapar mı?' diyor. diye suçladtğı ailenin oğullan bu vatana hizmet ediyor. Biz terörist ailesi isek bu ülkeden sınırdışı etsinler." Mustafa Tunç'un derin derin çektiği "of"lar suskun yüreğinin dili oldu. Durmak bilmeyen gözyaşlannın arasında hıçkınklara boguldu. Anne Hayriye Tunç'a söyleyecek çok fazla söz kalmamıştr. 'Yfireğimiz yanryor' "Evimizi geçindiren Fevzi'ydL tçine kapanıkn. Çok az insanla konuşurdu. O ökJükten sonra tanıdı birçok kişi Fevzi'yL Yavrum bir kez öküi, biz onunla birlikte her gün ölüyoruz. Bizim çocuklanmıza terörist diyoriar. Biz terörist nedir bUmiyorduk ki bu olaylar oluncaya kadar. Daha Maraş'tan geleli şunun şurasında bir yıl oldu. Fevzi'm köyde kuzulan otiatırdı. uy saldı. Buraya gekli, askerliğini yapü. İnşaatlarda çaiıştı. Sonra terörist ilan edildL Bizim masum yavrulanmızı hain ilan ediy orlarsa nerelere gidelim. Yüreğimiz yanıyor." Zaman zaman Fevzi Tunç'un askerliğini yaparken çektirdiği fotoğrafı cebinden çıkararak gösteren baba Mustafa Tunç."Oğhım bu vatana hizmet etti. Onu devletin polisi vurdu. Ben nerelere gideyim. Derdimi kime anlatay ım" diyordu. Gaziosmanpaşa'da mart ayında meydana gelen olaylar, onlarca kışının ölümüne, çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden oldu. Yitip gidenler dönem dönem yapılan anma törenleriyla anıldı Geriye acılan ile baş başa kalan analar. babalar, kardeşler kaldı. Mustafa Tunç ve Hayriye Tunç da buniardan yalnızca birisi Aradan geçen zamana karşın yüreklenndekı ateş sönmeyen bu iki insanın yanımızdan aynlırken söyledikleri sözler öiümün soğukluğunu bir kez daha iliklerimize kadar hışsettırdi: "Ölenler unutuluyor yavrum. Ateş düştüğü yeri yakıyor." Antalya 19yaşındaki Canan işkencecüerini artyor BÜLENT ECE VÎT ANTALYA - Suçu, Hacı Bektaşi Veli Kültür ve Dayanışma Derneği'nin semah grubunda olmasından başka bir şey değil- di 19 yaşındaki Canan Uysal'ın. Çorumlu kıvırcık saçlı esmer Alevi güzeli, Antalya Adliyesi koridorlannda annesinin omuzu- na yaslanmış, gözlerini bir noktaya dik- miş, kendisine işkence yapan polislere karşı açtığı dava için sırasını bekliyordu. Küçücük pencereden gelen ışık, göz- yaşlanyla dolmuş siyah gözlerinin içini parlatıyordu. Tek umudu, kendisine yapılan haksızlı- gı yargının cezalandırmasıydı. Dava açtı- ğı için gelecek baskılara göğüs gerip ge- remeyeceği ikilemini de yaşıyordu Canan Uysal. Gözyaşlannı daha fazla saklaya- madı, yanaklanndan süzülmeye başladı bırkaç damla. "tki gün boyunca" diyebil- di, yutkundu... "tki gün boyunca, çınlçıplak soyup su sıknlar, mahrem yerlerimi euediler" diye- bildi Canan ve hıçkırarak annesinin boy- nuna kapandı. Utangaçlığuıın bir nedeni de işkence yapıldığı zaman adet geçiriyor olmasıydı Canan'ın. Hatta bunun için kendisiyle alay ederek "Gel seni bir yıka- yahm" demişti polisler. Canan Uysal, "Yakaladıklanmız var, hemen yüzleştirip birkaç saat sonra bıra- kacağız" denilmesıne karşın burada ko- miser Temel Sagfaun, komiser Nail Atalay, komiser yardımcısı Emrah Gümrah ve polis memunı Mehmet Deniz oldukları öne sürülen görevlilerin işkencelenyle geçırdiği iki günü ağlayarak anlatıyor: "Dernekten tanıdığun Sevim Yamak da yandaki hücrede kalıyormuş. Onun çığhk- tannı duymayayım diye müzik dinletiyor- lardı. Ancak duyuluyordu. Sevim Ya- mak'ın suçlannı itiraf ettiğini, benim de aralannda olduğumu söylediğini anlattı- lar, benim de itiraf etmemi istediler. Neyi itiraf edeceğimi bile bihniyordum. Beni çı- nlçıplak soydular. Adet geçirdiğimi gö- rünce alay ettiler 'Gel seni bir yıkayahm' deyip yan taraftaki tuvalete götürdüler. Czerime tazyikli su sıknlar. Yere düştüm, saçlanmdan tutup kakhrdılar." Uysal, başından geçenlen kimseye an- latmaması 'tavsiye' edilerek salıverilir. Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi, dün- kü ilk duruşmada avukatların savun- masını dinledikten sonra davayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne aktardı. En çok kırmızı şarap içmeyi ve yürümeyi özlediğini söyledi Başkaya tahliye edildi•Paradigmanm îflası adh yapıtı nedeniyle DGM'ce 20 ay hapis cezasına çarptınlan Doç. Dr. Fikret Başkaya'nın Haymana Cezaevi'ndeki cezası tamamlandı.'Başkaya, siyasi partilerin, general hapishanesinin gardiyanı olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Terörle Mücadele Yasası'mn düşünce açıklamayı suç sayan 8. maddesinin değiştirilmesiyle ilgili tartışmalar sürerken, düşüncelerini yayımladığı için İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından 20 ay hapis, 41 milyon lira para cezasına çarptınlan Doç. Dr. Fikret Başkaya, dün tahliye edildi. TMY'nin 8. maddesinin kaldınlması için mücadele veren CHP yöneticilennin Başkaya'yı karşılayanlar arasında bulunmadıklan dikkat çekti. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Başkaya, "cezaevinde bulunduğu süre içinde en fazla kırmızı şarap içmeyi ve büyük bir alanda yürümeyi özlediğini'' belirterek, Türkiye'de demokratikleşmenin kolay olamayacağını savundu. Başkaya, "Siyasi partiler, generâllerin yaratnğı hapishanenin bekçttiğini yapıyoriar" dedi. 'Paradigmanın lfiası' adh kitabından dolayı Istanbul DGM tarafından hapis ve para cezasıyla cezalandınlan Fikret Başkaya, dün cezasının büyük bölümünü geçırdiği Haymana Cezeavi'nden tahliye oldu. Haymana Cezaevi önünde eşi Şevinç Başkaya, Insan Haklan Derneği Genel Başkanı Akın Birdal. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi, eski Ankara millervekıllennden Kâmil Ateşoğullan ile Birleşik Sosyalist Partı ve HADEP yöneticileri tarafından karşılanan Başkaya, Gölbaşı'nda bir lokantada gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Türkiye'deki gelişmelenn olumlu olmadığını belirten Başkaya, "Toplumda bilinç çürümesi söz konusudur. tyimser olmak için bir neden görmüyorum" dedi. Bir gazetecinın, "Cezaevinde bulunduğunuz süre boyunca en fazla neyi özlediniz?" sorusuna, "Kadehte kırmızı şarap içmeyi ve geniş bir alanda yürümeyi ö/Jedim" yanıtını veren Başkaya ve eşine birer kadeh kırmızı şarap ikram edildi. 'Uzman çavuş cumhurrveti' Demokratikleşme ıle ilgili sorulan da yanıtlayan Başkaya, 1923'ten beri siyasetin sadece "muvazaa partüeri"ne kaldığinı belirterek bu durumu "uzman çavuş. cumhuriyeti" olarak niteledi. İnsan haklanndan sorumlu Devlet Bakanlığı'nı da "şaçma" bir kuruluş olarak değerlendiren Başkaya, "Devlet hem işkence yapacak, bir de bunun bakanuğı olacak. İnsan haklan, sivil toplum örgütlerinin işi olmalı" diye konuştu. Koalisyon partılerinı de eleştiren Başkaya. şöyle dedi: "Dünyada demokratik mücadele geleneğinin zayıf olduğu böyle bir toplum yoktur. Siyasi partiler, 12 Eylül düzeninin bekçileridir. Generaller tarafından yarablan bu büyük hapishanenin gardiyanhğmı yapıyoriar. Kolay kolay demokratikleşme olmaz." Başkaya, daha sonra eşi ile birlikte Ankara'daki evine gitti. Başkaya'yı cezaevi kapısında eşi Sevinç Haıum karşıladı. PERŞEMBE ORHAN BLRSALI Eve Çekidüzen Vermek "Türkiye bölünüyor" veya "Avrupa Türkiye'yi bölmek istiyor" derken, fahişe edebiyatına var- dık. AvTupalılar yatıp kalkıp dua etsinler; sadece "fahişeler" zılgıtını yiyerek bu işten kurtuldular. Bizler, bölünme korkusuyla şiddetin prangasına vurulmuş yaşıyoruz yıllardır. "Vatanı böldürme- yiz!" söylemi, bütün siyasi, ekonomik ve sokak- taki normal yaşamı, bütün Türkiye'yi esir almış durumda. Polisimiz. askerimiz, subayımız, gen- cimiz ve bütün insanlarımız bu uğurda ölüyor. Gençler, bu şiddet girdabı içinde teröre yönlen- diriliyor. Hukuk, temel hak ve özgürlükler bu yüzden sık sık askıya alınıyor... Devlet güçlerinin, gerçek bir düşman istilası ve gerçek bir bölünme tehlikesine karşı yaptıgı res- mi ve gayri resmi örgütlenmesini eyleme geçir- mesi bu yüzden. Yerinde infazlann ve faili meç- hul cinayetlerin çoğu bu yüzden. Öte yandan "Türkiye'yi bölmek isteyen hainler" söylemini, içte demokrasiye, hukuka, ilericiliğe, her türlü aydınlanmaya karşı düşmanlığının mas- kesi olarak kullananlar var ve bunlar çok ustalık- la bulanık suda balıklannı avlayıp duruyorlar... • • • Şüphesiz, bir devletin kendi iç güvenliğini sağ- laması, ülke bütünlüğünü koruması ve bunu tar- tışma konusu bile yaptırmak istememesi çok doğal hakkıdır. Ancak bu zorlukların, bu terörün üstesinden nasıl gelinecektir? Burada, terör olayını sosyal, ekonomik ve de- mokratik bütün yönleriyle inceleyen ve dikkate alan; uluslararası görev ve sorumluluklannı unut- mayan; akıllı, soğukkanlı ve bütüncül bir politika izlemek var... Bir de bölünüyonjz paniği içinde, züccaciye dükkânına girmiş fil gibi davranmak... Türkiye'yi yönetenler ikinci yolu izliyor. Bütün sorunlar da buradan çıkıyor. Dükkânda ne var ne yok kırdıkça, gürüttüsü gökyüzüne çıkıyor ve bu defa dışardan nasıl davranmamız gerektiğine ilişkin çözüm önerileri üretiliyor... Çünkü, dışarda neredeyse kan-koca ilişkisi içinde bulunduğumuz çok sayıda ülke, devlet ve kurum var. Bunların güncel ve tarihsel kaynaklı, Türki- ye'ye karşı tutumlan var. Geleceği yönelik Orta- doğu plan ve politikalan var. Bütün bu ilişkiler yumağı içinde "Acaba otono- mi mi verseniz"e kadar varan öneriler ortaya sü- rülecektir. Bu önerileri beğenmeyeceğiz ve kızacağız. Çünkü bunlar bizim ürettiğimiz çözümler değil. Çünkü kendi çözümümüzü kendimiz üreteme- mişiz. Bu durumu da yaratan biz değil miyiz? • • • Ülkenin yönetiminde bulunup da bölünme korkusuna kapilanlar, bugüne kadarki başansız siyasetlerini maskelemek için bölünme tehlikesi- ni öne sürenler, demokrasiyi, hak ve hukuku, adaleti ve kendilerinin dışındaki düşünceleri ve ülke hayatını esir aldıkları sürece, Türkiye'nin zorluklannın artacağı görülüyor. Türkiye'nin bölünebileceği düşüncesi, pratik gerçekliği en zor düşüncelerden biri. Bir Kürt devleti için sadece Türkiye'nin değil, Iran'ın ve Suriye'nin de bölünmesi gerekir. Bu düşüncenin gerçekleşmesi için Türkiye'nin işgali, ordumuzun imhası, genç nüfusun tama- men kınlması... gerek. Yedi düvel, Irak'ı bile dize getirememişken... Aynca ve her şeyden önce Avrupalı ülkelerin bugünkü ve yannki çıkarlarının Türkiye'nin bö- lünmesini öngördüğüne ilişkin somut, inandıncı kanıtlann ortaya konması gerek. Hangi ekono- mik çıkariar, Türkiye gibi giderek gelişen, "Köp- rüyü sen yapacaksın-ben yapacağım" gibi ülke- ler arası kavgaların bile verildiği bir pazarın yokolmasını, Türki cumhuriyetlere giriş kapısının kısmen de olsa kapanmasını öngörecektir? Ve yerine ne koyacaklardır? "Bizi bölmek istryorlar" ve buna bağlı olarak sürdürülen "Vatan hainleri" söylemi, evimizin içine çekidüzen vermemizi, kılık kıyafetimizi dü- zeltmemizi, uygar ülkeler arenasında alnımız açık, başımız dik yürümemizi engelleme eylemi olarak sürdürüldüğü sürece, bu zoriuklann üste- sinden pek gelemeyeceğiz... Soner Girgin'i kaybettik...ŞANLIURFA (Cumhu- riyet) - Gazetemiz eski yazı- işlen rnüdürlennden Soner Girgin, dün Urfa'da geçırdi- ği trafik kazası sonucu yaşa- mını yinrdı. Urfa'dan tstanbul'a gel- mek üzere dün sabah saatle- rinde kendisinın kullandığı 34 TC 732 plakalı özel ara- basıyla yola çıkan Girgin'in arabası Gaziantep-Şanhurfa karayolunda takla attı. Suruç Devlet Hastanesi'ne kaldın- lan Girgm kurtanlama>r arak yaşama veda etti. Gazetemızde uzun yıllar çeşitli servislerde görev ya- pan ve bir süre yazıişleri mü- dürlüğü görevını üstlenen Soner Girgin, eşi gazetecı- yazar Şenel Girgin ve kızı Zeynep Girgin'le birlikte eşı- nın doğum yen olan Urfa'ya gitmiştı. Dün sabah erken sa- atlerck eşi ve kızıyla vedala- şan Gırgrn, Istanbul'a gıtmek üzere otomobiliyle hareket etti. Saat 05.30 sıralannda Gaziantep-Şanlıurfa karayo- lunun 30. kılometresindeki Sanmağara mevkiınde Gir- gin'ın kullandığı otomobil takla attı. Çevreden kazayı gören bir yurttaş tarafından Suruç Devlet Hastanesi'ne kaldınlan Girgin'in yolda ya- şamını yitirdiğı belirlendi. Girgin'in vücudunun dış yü- zeyinde yara ve kanama gö- rülmedığını belirten yetkıh- ler, ıç kanama olabileceğinı bıldırdiler. Kazayı yaklaşık 3 saat sonra Urfa'daki yakınlannın yanında öğrenen eşı Şenel Girgin, dün saat 12.00 sırala- nnda Suruç'a giderek cena- zeyi aldı. Girgin'in cenazesı Urfa Devlet Hastanesi mor- guna kaldınldı. Urfa'nın ta- nınmış ailelerinden Buluntu- lar'ın kızı olan Şenel Girgin, olayın şokunu üzerinden ata- mazken Soner Girgin'in oğ- lu Mehmet Girgin'in Mar- maris'ten Urfa'ya hareket et- tiği öğrenildi. Şenel Girgin, çocuklanyla görüştükten sonra cenazenın hangı gün ve nerede toprağa venleceğınin belırleneceğıni söyledi. Türk basınına uzun yıllar- dan bu yana hizmet veren Soner Girgin, Basın Şeref Kartı sahibiydi. 1937yıluıda Gediz'de doğan Girgin, lise öğrenimini Şişli Terakki Li- sesı'nde tamamladı. Girgin, meslek yaşamına 1959 yılın- da Tercüman gazetesinde başladı. Daha sonra Son Ha- vadis, Yeni Sabah, Günaydın, Hürriyet, Mılhyet, Cumhuri- yet ve Gazete gazetelerinde çaiıştı. Gazetemızde yazıiş- leri müdûrlüğü görevınde de bulunan Gırgın, Hürriyet Vakfi 'nda da uzun süre görev aldı. Kendısi gibi gazeteci olan Şenel Girgin'le evli olan Soner Girgin'in, Zeynep ve Mehmet adında iki çocuğu bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle