22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Schengen: Birlik içinde birlikIlk beş ülkede 'yürürlüğe gniş' işlemlennin bitişinden sonra, Schengen Sözleşme- si'ne uygun olarak "yüriitme komitesi' oluşturulmuştur. Yürûtme komitesi. 7 ayn üye ülkenin temsilcisinden oluşmaktadır, kararlann oy- birliği ile alınması gerek- mektedir. Alınan ortak ka- rarlann, Schengen'i onayla- miş olup henûz gerekli ön- lemleri tamamlayamadıklan için komiteye giremeyen ül- keler tarafından da onaylan- ması gerekiyor. Oybirliği ile alınmış olan kararlar, taraflardan binnin başvurusuyla iki ay ertele- nebilir. Schengen'e altı ayhk dö- nemlerle her üye ülkeden bi- risi başkanlık etmektedir. AB Konseyi Başkanlığı'na benzeyen bu sistemde, fark- lı olarak başkanJık süresinin altı aylık dönemleri uzatıla- bilmektedir. 1995'in birinci dönemi için başkanlık göre- vini Belçika sürdürmektedir. • İkili iiişkiler Avusturya, Schengen'in gözlemci üyesidir ve (1) Schengen'e katılımı gün meselesi olarak görülmekte- dir. Danimarka, gözlemci üye olmak için başvurmuştur. Ancak daha önce de işaret ettiğimiz Iskandinav Kuzey Alanı Antlaşması nedeniy le görüşmeler sonuca ulaşma- mıştır. (2) lsviçre ile görüşmeler de- vam etmektedir. Schengen ülkelerinin. AB üyesi olmayan ülkelerle iliş- kileri özel bir yapı taşımak- tadır 'Karşılıklı Yeniden Kabul Antlaş- ması' denilen ilişki, pratikte üçüncü ül- keden gelen sığınmacılann geldikleri ül- keye geri gönderilmesi sonucunu getir- mektedir. Bu anlaşmaya dahil olan Po- lonya, kendi toprakianndan geçerek ge- len sığınmacılan geri almayı kabul et- miş, karşılığmda kendi vatandaşlan için vize zorunluluğunu kaldırtmıştır. Bulgaristan da aynı şekilde bir anlaş- ma yaparak kendi vatandaşlanna vizeyi kaldırtmak için 1 Eylül 1994 tarihinde Schengen Başkanlığı'na başvurmuştur. Schengen'de son durum 1994'ün son yansında Alman başkan- lığının diplomarik ve mali (özellikle SIS konusunda) çabalan sonucu. Fransız tçişleri Bakanı Charies Pasqua'nın da direnişine son vermesiyle Schengen Yü- rütme Komitesi, 22 Aralık 1994 tarihin- de aldığı bir kararla 26 Mart 1995'tenitı- baren 'geri dönülmez' şekilde Schengen Sözleşmesi'ni yürürlüğe sokmuştur. Or- taya çıkan aksamalan düzeltmek için de üç aylık bir ara süresi konulmuştur. Yürürlüğe giriş karan, ortak dış sınır- lan güçlendirmek ve iç sınırlann kont- rollerini kaldırmak şeklinde özetlenecek AVRUPA'DA SERBEST DOLAŞIM SORUNU I)r. M. Atanıan Aksövek Kavhan l'vgur • Schengen Yürütme Komitesi, 22 Aralık 1994 tarihinde aldığı bir kararla 26 Mart 1995'ten itibaren 'geri dönülmez' şekilde Schengen Sözleşmesi'ni yürürlüğe sokmuştur. Ortaya çıkan aksamalan düzeltmek için de üç aylık bir ara süre konulmuştur. • Schengen Sözleşmesi, Avrupa Birliği dışında, üye ülkeler arasında bir işbirliği sözleşmesidir. Bu sözleşmenin topluluk hukuku ve kararları karşısındaki yeri ne olacaktır? Sanırız bu konulara kesin cevabı, AB Adalet Divanı önümüzdeki yıllarda verecektir. Topluluk hukukuna göre göçmen ve yerleşik yabancılarla ilgıli sorunlar, "4 Kasım 1950 Avrupa Insan Haklannı ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesi'ne ve 28 Temmuz 1951 tarihli mültecilerle ilgili sözleşmeye saygı gösterilerek ele alınır." Bu durumda özel bir anlaşma olan Schengen'in bazı sorunlar yaratacağı ortadadır. olan bir politik nıyetbıldinmi. bir uzlaş- ma sonucudur. Fransa Cumhurbaşkanlı- ğı seçimleri nedeniyle bu kaydı. Fransa koydurmuştur. Bu üç aylık deneme dö- nemi içinde üst düzeyde güvenl ik görev - lilerinden oluşan 'takip komitesi' ortak birraporhazırlayacaktır. Hukuksal plan- da Schengen'den geri dönüş mümkün ol- mamakla birlikte, Fransız Cumhurbaş- kanı adayı Jacques Chirac, 'dış sınır kontrollerinin veterli olmaması halinde Schengen'den vazgeçebileceğini' ifade et- mektedir. Pek muhtemel olmamakla birlikte, Fransa veya bir başka AB ülkesi, yuka- nda işaret edilmiş olan olanağı kullana- rak sürekJi iki ay erteleme isteyerek iş- lemeyi durdurabilir. Göriildüğü gibi topluluk dışı, devlet- lerarası birmukaveleyle karşı karşıyayız. AB'nin göç, göçmenler ve göçmenlik konulannda ortak bir politikası yoktur ve ulusal yetkılerin birliğe devri uzun bir süreden bu yana tartışma konusudur. Ül- keler, bu konulan kendi içişleri olarak görmektedirler. Avrupa Komisyonu, 8 Temmuz 1985 tarihli kararla topluluk üyesi devletlere. bu konularda bilgi iletimi ve ön müza- kere zorunluluğunu getirmek istemışse de komisyonun bu karanna karşı 5 A\ - rupa Topluluğu ülkesi. Adalet Divanı önünde itıraz etmişler ve Avrupa Toplu- luğu'nun tcmel anlaşması olan Roma Antlaşması'nın 118. maddesinde öngö- rülen, topluluğun sosyal yetkilerinin göçmenlik konusundaki ulusal egemen- liği sınırlamayacağı görüşünü öne sür- müşlerdir. Schengen ve Maastricht Adalet Dıvanı'nın 9 Temmuz 1987 ta- rihli karan; topluluğun, göçmenlikle il- gili olarak toplu iş pazan ve çalışma şart- lanna ilişkin konularda yetkili olduğunu kaydetmiştir. Kamu düzeni, kamu gü- venliği ve kamu sağlığı konulannda ise her devlet kendi yasal düzenlemelerini yapacaktır. (3) Diğer taraftan, Schengen Sözleşme- si'nde ele alınan konulara Maastricht Antlaşması'nın beşinci bölümünde ve özellikJe 100,100C ve lOODsayılımad- delerinde, altıncı bölümün K ile K9 sa- yılı maddelerinde de yer verilmiştir. Be- şinci bölümde AT Konseyi'ne sadece vi- ze konusunda yetkı verilmektedir. Bu konularda oybirliği gerekmekte, sadece yoğun yabancı akını halinde altı ayı aş- mayacak bir dönem için oybirliği koşu- lu geçıci olarak kaldınlmaktadır. 1996'dan itibaren (4) oybirliği aran- maksızın tck tip vize uygulamasına ge- çılmesi söz konusudur. Ote vandan ka- mu düzeni ve kamu güvenliğiyle ilgili konularda, Maastricht Antlaşması 'nda da üye ülkeler, ulusal egemenlik yetki- lerini muhafaza etmektedirler. Aynca, söz konusu anlaşmada Schengen ve (sı- ğınmacılar konusunda) Dublin Sözleş- mesi gibi devletlerarası yapılmış bağlan- tılar, AT Konseyi 'nin Maastricht çerçe- vesinde alacağı kararlar veya önlemler yürürlüğe girene kadar geçerli kalacak- tır. işbirlifli konuları Maastricht Antlaşması'nın (daha ev- vel degindiğimiz gibi) K ve K 1 'den K9'a kadar olan maddeleri ise aşağıdaki ko- nularda işbirliği öngörmektedir. - Sığınmacılar, - Dış sınırlann aşılması ve kontrolü, - Göçmenlik, üçüncü ülke vatandaşla- nnın girişi ve yerleşik yabancılara iliş- kin olan, aile birleşimi ve iş konulan da- hil olmak üzere politikalar ve kaçak iş- çilerle mücadele, - Uyuşturucu alışkanlı- ğıyla mücadele, - Uluslararası sahtekârlık- la mücadele, - Medeni hukuk alanı nda adli işbirliği, - Ceza hukuku alanında adli işbirliği, - Gümrük alanında işbir- liği, - Terorizm, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve ulus- lararası cürümle mücadele (Avrupa polisi). Bu bölümde söz konusu olan üye ülkelerin kendi ulu- sal yetkilerini koruyarak iş- birliği yapmalandır. İhsan haklarına saygı K2 maddesinde şöyle de- nilmektedir: "Kl maddesinde yer alan sorunlar, 4 Kasım 1950 Av- rupa jnsan Haklannı ve Te- mcl ÖzgüriiikJeri Koruma Sözleşmesi'ne ve 28 Temmuz 1951 tarihli mülteciletie ilgi- li sözleşmeye, politik neden- lerie baskı gören kişilere üye devletlerin tanıdığı himaye çerçevesinde saygı gösterile- rek ele alınır.'* Topluluk hukuku içinde bu sözleşmenin ilk kez blok halinde ve açıklıkla ıfade edilmesi, ileride yabancılar ve özellikle yerleşik yaban- cılar konusunda, ınsan hak- lan çiğnenerek alınan bazı önlemlerin, Insan Haklan Sözleşmesi çerçevesi içinde hukuk yollan aranmasına imkân hazırladığı açıktır. Maastricht Antlaşması'nı onaylayan devletlerin yük- sek düzeydeki sorumlulan- nın, bu maddenin asıl öne- mıni yeterince düşünüp dü- şünmedıklenni bilemiyoruz, yalnız ge- rek vize eerekse aile birleşimi gibi ko- nularda Insan Haklan Sözleşmesi'nin özel aile hayatına saygı göstermeyle il- gılı 8. maddesinın ve her türlü aynmcı- lığı yasaklayan 14. maddesinın, Maast- richt çerçevesinde gündeme getirilebi- leceği ortadadır. Bu çerçevede üye ülke- ler arasında topluluk dışı bir işbirliği bi- çimi olan Schengen Sözleşmesi'nin ye- ri ne olacaktır? Sanınz bu konulara ke- sin cevabı, AB Adalet Divanı önümüz- deki yıllarda verecektir. (1) Bu çalışmanın hazıriandığı nisan ayı sonunda. (2) Çalışmanın bitirildiği günlerde. (3) Adalet Divanı'nin 'kamu düze- ni'ne yükledıği anlam oldukça sınırlı olup özünde, üye devletlerin göç ve göç- menlik konulannda almış olduklan kısıt- layıcı öniemlerle çelişmektedir. (4) Maastricht Antlaşması'nın karşı- laştığı zorluklar ve gecikmeler dikkate alınırsa bu tarihin daha da ileri atılması- nın söz konusu olduğu söylenebilir. Yarın: Schengen'e elestiriler CALISANLARIN SORULARI/SORUIVLARIYILMAZ ŞÎPAL Açıga ahndım SORU: Devlet memuru olarak çalışmakta iken 1993 vılında açığa alındun. Uzun uğraşlardan sonra açığa alınma karannı kakiırttım ve yeniden görev* başladım. Ancak elimde olmayan nedenlerle açık- ta geçirdiğim süre için bana gerive dönük hiçbir ödeme > apılmadL Bunun yanı sıra açıkta geçirdiğim süreler kıdeminıe sayümadı. Bu yüzden derece yükseünesi de alamadım. Bu konuda bir yargı ka- ranndan da söz ediklL Fakat karann ne zaman ve hangi yargı ye- rine verildiği konusuna bir açıklık gctirilmedi. Sorulanm: A) Böy- le bir yargı karan var mıdır? \arsa ne zaman ve hangi yargrya ait- tir? B) Açıkta geçirdiğim süreter için ayhk ve diğer özlük haklanm askıya ahnıp yok mu sayılacak? (A.Ş.) YANIT : A) Size sözü edilen ve açıkta geçen süreler için özlük haklannın verilemeyeceğine ilişkin benzer bir karar bundan 36 yıl önce, 1959 yılında geçen bir olay nedeniyle 1970 yılında alınmıştır. (a) Açıkta kahnan 11 aylık sürenin kıdeme eklenmesi ile bu süre- ye ait aylıklannın istemiyle açılan davanın aylığa hak kazanma gö- rev yapılması ile mümkün olup 6435 sayılı yasa hükümleri uyann- ca bakanlık emrine alınarak 3.7.1959 gününde görevine son verilen ilgiliye görev yapmadığı günlerde ait aylıklannın ödenmesine mev- zuat hükümleri karşısında olanak bulunmadığı, diğer taraftan 3656 sayılı yasanın 4598 sayılı yasayla değışik 7. maddesi uyannca açık- ta geçen sürenin memuriyet kıdemine sayılmayacağı gerekçesiyle reddıne karar verilmiştir. (Danıştay 5. Daire 12.1.1967 gün. 1967/2339 Esas ve 1970/43 Karar) Ancak bu karara neden olan olayın geçtiği 1959 yılında size uy- gulanması gereken 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası yürürlüğe girmemişti. B) Açığa alınanlann yeniden görevlerine döndüklerinde, açıkta geçen süreleri için aylık ve diğer özlük haklannı almalan gerektiği- ne ilişkin Danıştay kararlan (2) (...) haklanndaki işlemler Danıştay tarafından iptal edilip eski görevlerine döndürülen memurlara veya işlemden sonra istekleriyle emekliye aynlan veya başka göreve nakledilen memurlara işlem ta- rihi ile göreve dönme. istekleriyle emekliye aynlma veya nakil tari- hine kadar geçen süre için maaş, ek gösteTge farkı, iş güçlüğü ve teminindeki güçlük zamlan. ikramiye gibi her türlü yan ödeme farklannm ödenmesi gerektiği görüşüne oybirliği ile vanlarak dos- yanın birinci başkanlığa sunulmasına 12/3/1980 gününde karar ve- rildi. (Danıştay 3. Daire 12.3. 1980 Tarih, 1980/32 Esas ve 1980/39 Karar)_ (3) Özet: Haklannda tesis edilen göreve son verme. görevden çe- kilmiş sayılma ya da benzeri işlemlerin yürütmenın durdurulması karanyla durdurulması üzerine. görevine döndürülen memurlara fi- ilen görev yapmadıklan döneme ait özlük hakJanmn ödenmesi ge- rektiği. Danıştay'ın günümüzdeki kararlan açığa alınıp sonra yeniden göreve döndürülen memurlara, görevden uzak kaldıklan süreler için aylık kıdem ve diğer her türlü haklannın verilmesi gerektiği yönündedir. Kaynak (I) Danıştay Beşinci Daire Kararlan Birinci Kitap. sayfa 152/321 (2) Ibrahim Pınar, Devlet Memurlan Kanunu 1987 sayfa 456 (3) Danıştay Dergisi, sayı 52-53, sayfa 41. İLAN ANTALYA BİRİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas: 1992998 > Karar: 1995,561 Davacı Hüseyin Karacan vs. tarafından davalılar Ayşe Muti, Münev>er Barçın. Meh- met Sapmaz. Safiye Moralı, Mustafa Avanos, Hahl Zeybek. Ayşe Arapoğlu. Selahattin Kapanoğlu, MuzafFer Kapanoglu, Seher Kapanoğlu, Dünye Kapanoğlu, Yaşar Can, Ha- san Çelik, Mehmet Aii Çetin, Arif Çelik, Abdurrahman Aya, Mustafa Şevket Çolakoğ- lu. Şerife Çolakoğlu, Ismet Konu. Suna Demirtaş, Yılmaz Çelik. Sebahat Bakan, Eme- tullah Taşkıran'ın izalei şüyu davası ile ilgili olarak bu davalılara adresleri bellı olmadı- ğından ve C. Savcılığı kanalı ile de adreslen bulunamadığından karar teblıgatlannın ila- nen tebliğine karar verilmiştir. Buna göre Antalya Merkez Ahatlı Mahallesi 1464 ada, 7 parselde kayıtlı gayrimenku- lün hisedarlan arasında taksimı mümkün olmadığından satış suretiyle şüyunun gideril- mesıne; satış bedelı üzennden yüzde 05 harcın hıssedarlardan hısselen mspetinde tah- siline: taraf vekilleri için 300.000.- TL vekalet ücretinin takdıri ile hıssedarlardan hisse- leri nispetinde alınarak adı geçen taraflara venlmesine: artan satış bedelinın hıssedarla- ra hisseleri nispetinde tevziıne; davacı tarafından mahkeme masrafı olarak sarf edilen 1.510.000.- TL'nın hıssedarlara hisselen nispetinde tevzi edıldıkten sonra davalılara isa- bet eden oranda kendilerinden alınarak davacıya verilmesıne. karar verilmiştir. Karar özetinin yukanda adlan yazılı davalılara karar teblıği yenne geçmek üzere ila- nen tebliğ olunur. 1.6.1995 Basın: 25643 İLAN UŞAK İZALE-İ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN Mirasçılar arasuıda taksımi kabil olmadığından kesinleşen Uşak Sulh Hukuk Mahke- mesi'nin 01.12.1994 tarih 1994/497-2655 esas karar sayılı ılamı ile satılarak ortaklığın giderilmesine karar verilen Uşak Merkez Hacıkadem Köyü. Ellekçi mevkıinde kaın ta- punun 218 parsel sayısında kayıtlı 13.340 m2 miktannda tarla vasfında ve toplam 800.400.000.- TL değenndekı taşınmaz 17.07.1995 günü saat 17.00 ile 17.10 arasında Uşak Sulh Hukuk Mahkemesi kalemınde açıkantırma suretiyle satılacak olup bu arttır- mada tahmın olunan değerin yüzde 75'ıne alıcı çıkmadığı takdirde, ikıncı arttırması ay- nı yerde ve aynı saatler arasında olmak üzere 27.07.1995 günü tahmin olunan değerin yüzde 40'ını gecmesi şartı ile satışı yapılacaktır. Satışa ıştirak edeceklerin tahmin olu- nan değenn yüzde 20 sı tutannda nakdi temınat veya bir banka mektubu ibraz etmeleri gerekir. Satış peşin para ile yapılacak olup ısteyen alıcıya 20 günlük süre tanınacaktır. verilen süre içensinde satış bedeli yatırılmadığı takdirde ItK'nin 133. ve takıp eden mad- deleri uygulanacaktır. Ihale pullan, tellaliye, tapu harç ve teslim masraflan ile satış be- deli üzennden alınması gereken yüzde 15 KDV alıcıya ait olup binkmış vergiler, satış bedelinden ödenecektır. Tüm aramalara rağmen teblığe sarih adresleri tespit edilemeyen mirasçılar Dudu Selvi ve Kazım Yığit'e ilanen teblıgat icrasına karar venldığinden gay- rimenkul satış ilanı tebliğine esas olmak üzere Dudu Selvı ve Kazım Yiğıt'e ilanen teb- liğ olmıur. Basın: 25680 İLAN DEVREK ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1992/739 Es. 1995'10 Karar Davacı Kadır Karan tarafından davalılar Abdullah Sa- ndilek, Halil Sandılek ve Emine Maloğlu aleyhine açı- lan ferağa ıcbar davasının yapılan açtk yargılaması so- nunda, davanın kabulüne daır venlen karar. davahlardan Halil Sandılek'ın tüm aramalara rağmen adresı temin edilemediğinden basm ilan yoluyla mahkeme karannın tebliğine karar verilmiş olmakla; Mahkememizce verilen 7.2.1995 tarih ve 1992/739 esas. 1995/10 karar sayılı ılamının davalı Halil Sandi- lek'ın ilan tanhinden itibaren 15 gün içensınde tem>iz yolunabaşvurmadığı takdirde kesinleşmiş sayılacağınm İcarar verileceği karar tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 16262 İLAN T.C. DENİZLİ ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ 1994/1063 Davacı AliTecim vekilı Av. Ali Şahin'ın davalı Gülay Tecim aleyhine mahkememıze açtığı boşanma davasın- da: Denizli Güney ilçesi Ertuğrul Köyü cilt 014/01, say- fa 34, kütük 30'da nüfiısa kayıtlı Mehmet Ali kızı Dön- dü'den olma, 1974 doğumlu Gülay Tecim'in adresi tüm aramalara rağmen bulunamadığından dava dılekçesı ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmekle. 15.9.1995 duruşma günü saat 9'da kendisı veya temsıl ettıreceği vekille davasını takıp ettırmesi, aksı halde yar- gılamaya yokluğunda devam edileceği ve bu şekilde ka- rar verileceği bu nedenle dava dilekcesı ve meşruatı ila- nen tebliğ olunur. 14.3.1995 Basın: 19036 İZMİR 4. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN 1990'802 Esas /1995/382 Karar Hâkım: Osman Güngör Durusoy 14746 Kâtip: Sibel Ayan 2008 Davacr VakıflarGenel Müdürlüğü'ne izafeten îzmır Vakıflar Bölge Müdürlüğü Vekilı: Av. Sema Cstün- dağ Davalı: Tapu iptali-tescil Davacı VakıflarGenel Mü- dürlüğü'ne izafeten İzmir Bölge Vakıflar Müdürlüğü tara- fından açılan tapu ıptalı-tescil davasında verilen karar ge- reğınce; Tapu malikı Dervış oğlu Vehbi'nin mırasçılannı tanıyan ve mirascısı olduğunu iddıa edenlerin ilam tanhin- den itibaren 1 yıl içinde mahkememize başvurmalan için 3.5.1994 tarihli gazetede ilan yaptırmış olmasına rağmen mahkememize hiçbir mirasçmm müracaat etmediği anla- şılmıştır. HÜKUM: 1- İzmir, Merkez, 3. Sultaniye Mahallesi 68 ada, 2 parselde kayıtlı 14/88 hisse sahibı Derviş oğlu Veh- bi'nin gaipliğine. Bu yerde kayıtlı Derviş oğlu Vehbi'nin 14/88 hissesinın tapu kaydının iptali ile mukataalı taşm- mazın Yusuf Vakfı adına kayıt ve tesciline. 2- Davacının yaptığı masraflann davacı üzerinde bırakılmasma dair ver- ilen karar davacı vekilinın yüzüne karşı Yargıtay yolu açık olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 4.5 1995 Basın: 26752 SEYDİŞEHİR ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1994İ40 Davacı SSK Gen. Müdürlüğü vekili Av. E. Suat Aytar tarafından Doruk tnşaat Ticaret Limited Şirketi, Ömer Ortataş ve Eyüp İleri aleyhine açılan rücuan tazminat da- vasının mahkememızde yapılan yargılaması sırasında, davalı Doruk Inşaat Tic. Ltd. şirketinin adresi tüm ara- malara rağmen tespit edılememiş olup gazete yolu ile teb- liğine karar venlmiş olup: Adı geçen davalı şırketın, mahkememizde duruşma günü olan 26.7.1995 günü saat 9.00'da hazır bulunması veya kendısıni bir vekille temsıl ettirmesi, aksı halde du- ruşmanın yokluğunda görülüp karar verileceği dava di- lekçesi yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 25648 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Dil Bilinci (7) : 14 Mayıs Karşıdevrimdi!. 14 Mayıs 1950'de iktıdara gelen "Demokratlar"'ın ilk çıkardıkları yasa, Arapça ezan yasağının kaldınlmasıydı. Atatürk'ün en büyük devrımi, dil devrimi, böylece yıkıl- mış oluyordu. Çok kimse, 1950'nin 14 Mayısı'nı, bir "devnm" olarak niteler. Bu, ülkede demokrasiyi yerlt-ş- tirmek ısteyenler ıçın doğrudur. Adı "demo/craf'olanlar açısından değil. Artık, ondan sonra din sömürüsünün önü alınamayacaktır. Bugün, başta Söleyman Bey olmak üzere, "Demokrat Parti'nın devamı" olduğunu söyleyenler vardır. AP'nin 196O'lı yıllarda benımsedığı "Kırat"\ alan, Süleyman Bey'ın genel başkanı olduğu AP idi. Amaç, tarihe karışan "Demokrat Part/"nın oylarına konmaktı. Konmuşlardır da. Gericılığin büyüğü dilde başladı. SBF profesörü Cem Eroğul, "Anayasa ve Tüze Dilinın Türkçeleştirilmesi" başlıklı çalışmasında, "Karşıdevnm" bölümünde, şöyle diyor: "Demokrat Parti'nın dil devrimi duşmanlığı, bu partinin yalnızca göriınuşte halkçı olduğunun en büyük kanıtıdır. Çünkü halkı gerçekten seven ve sayan hiçbir siyasal akım, halka uygariık yolunu açacak bu türden bir yeniliğe karşı çıkmayı usunun köşesınden bıle geçirmez. Oysa DP, siyasal erke tırmanır tırmanmaz Türkçe düşmanlığınt sergilemeye başlamıştır. Bu Türkçe duşmanlığının en büyük eylemı, anayasanın 1945'te Tün\çeleştmlen metnınden vazgeçilıp 1924 met- nınin yeniden yürühüğe konmasıdır. Bu yönde ılk adımı, DP'nin dört kunıcusundan biri olan Fuad Köprûlü atmış- tır. Istanbül Milletvekili Köprülü'nün 203 arkadaşıyla bir- likte verdiğı anayasa değişikliği önergesinin gerekçesi, 1945 yılında yapay bir dil yaratıldığı, anayasada 'yaşayan dil'e dönülmesi gerektiğidir. Bu ilgınçtır. Çünkü Köprûlü, olduğu gibi eski metne dönülmesinı değil, bu arada tut- muş olan kimi sözcüklenn konınmasını ıstemektedir. Kal- masını istedıği sözcüklere ilişkin olarak şu ömekler venle- bilir: Bilakaydüşart yerine kayıtsız şartsız, ıskat yenne dü- şünne, intihap yenne seçım, münjruzaman yerine zama- naşımı, reis yerine başkan, muvafık bulma yenne uygun bulmak, müddeıumumilık yenne savcılık, mümanaat yen- ne engel olmak, teşkilatı esasıye kanunu yenne anayasa (ancak, yine kendi önerisinin 102. maddesinde, bu kez anakanun diyor!) Bu ve bunun gibi ömeklerin açıkça ka- nıtladığı bir gerçek vardır. Yasa yoluyla yapılan değişiklik- lerin hiç değilse bir bölümü 'yaşayan dil'e girmektedir. Dolayısıyla, henüz yetennce yaygınlık kazanmamış söz- cüklerin kaldınlıp bunlann yerine eskiye dönülmesinı ıste- mek, tutunabılecek birtakım sözcüklerin yaşama olasılığı- nı daha başından ortadan kaldırmak demektir. Öyleyse, bu tür tutarsızlıklann sonucu, ister ıstemez karşıdevrime hizmet etmektir. Nitekim bu örnekte de böyle olmuştur. Fuad Köprûlü, Halide Edip Adıvar gibi, dil konusunda çelışkılerden kur- tulamamış aydınlann açtıklan kapıdan hemen karşıdev- rimciler gırmişlerdir. Köpnjlü'nün önerisı genel kurulda görûşüluriıen, bu sefer İzmir Milletvekili Zühtü Hilmi Ve- libeşe ile 185 arkadaşının önerisı gelmiştir. Bu yeni öne- riye göre, 'uydurma' dilden kurtulmak için bulunabilecek en iyı çözüm, 1945 metnini bütünüyte yünıriükten kaldınp 1924 metnıne geri dönmektir. Anayasa Komisyonu da, önce KöpriJlü ve arkadaşlannın önerisini benimseyip ken- disı de bunun üzennde birtakım değışıklıkler yapmışken, düşünce değiştırmış, bu kez de toptan gen dönüş önen- sini benimsemiştır." • Prof. Cem Eroğul'a göre, Türkiye'de, 1952 yılının Ara- lık ayında 1945 Anayasası'nın diline ilişkin olarak Mec- lis'te yapılan görüşmeler, Turk aydınının özyapısını anla- mak bakımından eşı az bulunur bir kaynak nitelığindedır. Şöyle diyor Eroğul: "Örneğin 1945'te an dil davasının bayraktariığını ya- pan, Dahili Nızamname'nın Içtüzük'e dönûştûrülmesini önerer) Feridun Fikri Düşünsel, eski dile dönüş önerisini candan benimseyerek Meclis kürsüsünde şu sözleri söy- leyebiliyor: - Arkadaşlar, böyle bir hakikat gününün bu millet tara- fından bu salona getirilmiş olmasını candan temenni et- mekte idim. Işte o gün geldi. Bu hakikat, bu güneş günü geldi. Ağn Milletvekili Kasım Küfrevi, her ne pahasına olursa olsun Türk Dil Kurumu'nu küçük düşürebılmek için 'in- san' sözcüğü Türkçe olmadığından kurumun buna 'dik- sürüngen' diyecek bir kafa yapısında olduğunu ileri süre- biliyor. Bir tür aydınımızı tanımak bakımından, Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğlu nun şu sözleri özellikle il- ginç: - ... Memleketimizde tek parti ye diktatörlük idaresinin hâkim olduğu sıralarda milletin dilini dinini ortadan kaldı- rarak bambaşka bir şekle sokmak istediler... Netice iti- bariyle. Büyük Ata Güneş-Dıl Teorisi'ni kabul etmekle eski ve güzel lisanımızın devamına karar verdi. Fakat O'nun olümünden sonra nedense bu Dil Kurumu yıne eski yola gitti. Bulgarıstan'dan getirılen bir mütehassıs Ermeni delaletiyle kimsenin anlayamadığı Türk lisanına yeni yeni kelimeler soktular. Mesela arkadaşlar 'oturum' yahut şuna buna benzer kelimeler eskilerın manasını karşılayabilir mi acaba!.. Bundan maksat eski tarıhleri unutturmak, eski tarihi yok etmektir." (Zavallı Tekelioğlu, bugun herkes "oturum" söz- cüğünü kullanıyor. Arapça "ce/se"yi kim anımsar, kim bilir?) 1950'de, dilde karşıdevrim, ilkin ezanın Arapçaya çev- rilmesiyle başladı. Köy Enstitüleri'nin, halkevlerinin kapatılışı sökün etti ardından. DP'nin ilk Milli Eğıtim Bakanı Avni Başman, Köy Enstitüleri'nin kapatılmasına* karşı çıktı, bakanlıktan ayrıldı. Köprûlü filan da, neden sonra, DP'den ayrılacaklardı. Atatürk, 1932'de başlattığı dil devrimine, ölümüne dek bağlı kaldı. Prof. Cem Eroğul, "Atatürk'ün Güneş-Dit, kuramıyla biriikte yeni sözcüklerden vazgeçtiğı, dahası, • bu kurama, vazgeçişini örtmek için sanldığı savı, çirkin' olmak bir yana, düpedüz yalandır. Yalan olduğunun kanıtı, doğrudan doğruya Atatürk'ün söz ve eylemleridir" diyor. Örnekler veriyor. Olümünden iki ay önce, 5 Eylül 1938'de yazdırdığı bırakıt belgesinde (vasiyetnamesinde) Dil ve Tarih kurumlanna çalışmalannı etkin bir biçimde sürdürmelerine yetecek süreklı bir gelir bırakmış olması, bunun en önemli ömeği değil midır? BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAGA: 1/ Yanıltacak bı- çimde söz söyle- me. 2/ Bir mey- ve... Mısra. 3/Av- rupa'nin en büyük gölü...Birrenk. 4/ Franz Kalka'nın tanmmış bir ro- manı. 5/ Ceviz... Dudak boyası. 67 Şarkı, türkü... Es- kıden polis ve ın- zibat görevlileri- nin boyunlanna taktıklan ayça bi- çiminde üstü yazılı metal ar- ma. 7/Kasıkuru... Birgöster- me sıfatı. 8/Eski dilde kapı... At üretilen çıftlik. 9/Özellik- le mehter müzığinde kulla- nılmış vurmah bir çalgı... "Gûnbegün artmada dert ile gamım / —- verdi yaralar sı- ralandı gel" (Bayburtlu Zih- ni). YUKARTOAN AŞAĞIYA": 1/Osmanlı ordusunda takım ya da eşıtı bırliklere komuta eden subay. 2/ Algılanan nes- nelerin temel niteliği... tslam dınine göre haram sayılan fa- iz. 3/Amaçlanan sonuç... Köpek ve ıneklere yedinlmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek. 4/ Âşık olmaktan duyu- lan korku. 5/Açıklanamayan ya da çözülemeyen şey. 6/Kut- sal bir güce, bir dileği yerine getirmesi için yapılan vaat... Asaf Halet Çelebi'nin bir şiir kitabı. 7/ Boru sesi... Tekerlek- li kara taşıtı. 8/ Üye... Afrika'nın en yüksek dağı KiHman- jaro'nun yerli dillerdeki adı. 9/Genellikle sevecen ve hüzün- lü bir konu işleyen küçük lırik şiır... " — kaldım. susuz kal- dım / Terk etmedi sevdan benı" (Ahmed Arif). G U M Ü i U N • 1 R •N IA M E Y L E K IIM E C E G | L IR | R A L A D E T •K A 1 E M U | A S A • TN 1 "R A | E R K IG A N 0 •G U R E • 1 N D 1 R A ç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle