Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 1995 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Hukuka karşı hileVıcdan özgürlüğünü ve ınanç açıklamalannı suç sayan 163
maddeyı bır daha gen gelmemek üzere çıkarmışlardır yasadan.
Gerçek amaçlan da budur; düşünceyı yasaklamak, dınsel
örgütlenmeyı serbest bırakmaktır. Inançla birhkte düşünceyı de
özgürleştırecek bır düzenleme getıreceklenne düşünceyı
tutsaklaştırmışlar, vıcdanı olabıldığınce ozgürleştırmışlerdır.
M. ÎSKENDER ÖZTURANLIHukukçu
Eskıler "Şeriaün kestiğj parmak ao-
maz" derlerdı Şımdı "Adaletin kestiği
parmak acımaz" dıyoruz Laık cumhu-
nyet yasalanna saygılı olduğumuz ıçın
böyle konuşuyoruz
Eskıden "hile-i şer'r>e" deyırru kulla-
nılırdı Bugunse "hukuka karşı hile" dı-
yoruz Atatûrk devnmcısı olduğumuz
ıçın yeğlıyoruz bu deytmı Çunkü Ata-
tûrk, şeriat hukukunu kakürmış, verine
laik bir hukuk getirmiştL
Tanzımat'tan sonra Turk yonetıcılen
Batı 'ya çev ırmışlerdı yuzlennı Teokra-
tık hukuk sıstemmın toplum sorunlannı
çozmeye elvermedığmı gorünce başka
kaynaklararamışlardı Ne var kı, çağdaş
yasalar yapıhrken "şeriata uygunluk"
koşulu aranıyordu Dmkurallannaaykı-
n yasa çıkarmak olanaksızdı Hem yenı
düzenlemelere gıdecekler hem de dmsel
kurallara bağlı kalacaklardı Bunu başar-
mak çok gûç olduğundan "hile-işer'rye"
yoluna başvurmak zorunda kalmışlardı
Bu çelışkıye Ataturk devnmı son ver-
mış, çağdaş ve uygar bır uygulama getır-
mıştır Artık yasalardmkurallannagöre
değıl, ınsan-toplum ılışkılen doğrulru-
sunda çıkanlacaktır Ulke çıkarlan, top-
lum yararlan on planda tutulacaktır Dev-
let çağdaşlaşacak, hukuk çağdaşlaşacak,
yaşam çağdaşlaşacaktır
Bu çağdaşlaşma surecınde Turkıye
Cumhunyeti kısa zamanda tûm dünyanın
hayranlık duyduğu saygm bır devlet ha-
lıne gelmıştır Borçluluğun tam bagım-
sızlığa engel olduğunu çok ıv ı bılen Turk
devnmcılen, Osmanîı fmparatorlu-
ğu nun tüm borçlannı son kuruşuna ka-
dar ödedıkJen gıbı, bır daha da hıç bır
devlete borçlanmamışlardır Bunun so-
nucunda Ataturk Turkıyesı, "MiUetler
Cemiyed"ne davet edılen ulkelenn ba-
şındayeralmıştır Bugunku gıbı dışlanan
değıl, ıstenen ve ozlenen bır konumdadır
Şımdılerde Türkıye'nın Müsluman bır
ulke olduğu ıçın dışlandığı yolundakı
•varsayımlar, bu nedenle doğru değıldır
Bunun ıçın çağdaş olmak. savgın olmak
yeterlıdır
1950'lerden sonra Atatûrk ılkelenn-
den ödunler venldığı ıçın, devletm en ust
katma çıkan bazı yönetıcıler "Şeriatm
kestiği parmak acımaz" gıbı deyımlen
kullanmakla yetınmemışler "hile-i
şer'iye" sozcügıinü de getirmişlerdir gun-
deme. "Üs yok, tesis var" dıyerek ulke-
mızde konuşlanan yabancı guçlenn var-
lığını yadsımanın yanında, yabancılara
ne kadar borçlandıklannı da gızleme yo-
luna sapmışlardır Ulke çıkarlanndan
çok, kışısel ve partısel > ararlannı duşun-
duJden ıçın başvurmuşlardır bu yollara
Bılındığı gıbı "Terorle Mucadele Ya-
sas"nın 8 maddesı düşünceyı suçlamak-
ta, duşünen ınsanı cezalandırmaktadır
"Hangi yöntem, amaç ve duşunceyieohır-
sa olsun.TurkheCumhurivetı de>letinln
iilkesi ve milletiyie bolunmez burunluğü-
nu bozmayı hedef alan yazıian ve sozleri
propaganda" sayan bu madde, duşunce-
yı çok ağır cezalara çarptıımaktadır Te-
rorun başka, duşûncenın başka şey oldu-
ğu anlaşılamamıştır Ulkerruzın sıyasal
ıktıdarlan düşünceyı suç saymaktan bır
turlu kurtulamamışlardır Sıyasal partıle-
nn çoğu duşunceden korkmakta, düşu-
nen msandan ürkmektedırler
Ne var kı, bır yandan da Avrupa Top-
luluğu'na ve gumruk bırlığıne katılmayı
buyuk bır manfet saymaktadırlar Bu ku-
ruluşlara dılekçe üstüne dılekçe \ ermek-
tedırler Bunun ıçın demokratıkleşmenın
ılk koşul olduğunun bıhncındedırler
Ama ote yandan da duşunceden ve öz-
gurlukten korkmamayı oğrenememışler-
dır
Hazırladıklan yasa taslaklan ve tasa-
nlannda bu korkunun ızlen vardır De-
vekuşu orneğı başlannı kuma sokmakta,
gerçek amaçlannı hıç kımsenın anlaya-
mayacağını düşlemektedırler Tûrk ınsa-
nını yıllar yılı atlattıklan yetmıyormuş
gıbı, şımdı de yabancılan kandırmaya ça-
hşmaktadırlar
Ustelık "herkesi kor, âJemi sersem"
sanmanın aymazlığı ıçındedırler Akılla-
n sıra 8 maddeyı TCY'nın 311 madde-
sıne aktarmak suretıyle bazı hukumlüle-
n salıverecekler, fum dunyayı aldatacak-
lar, sonra da dûşunen ınsanı 311 'e göre
yenıden cezaev ıne gondereceklerdır Yıl-
lar yılı uyguladıkları yontem budur
Adam oldürenlen. hırsızlan, uğursuzla-
n bağışlamışlardır da, duşünen ınsanı af
kapsamı dışında tutmuşlardır bu yüzden
Hırsızdan, soysuzdan korkmamışlardır
da, düşunen ınsandan korkmuşlardır
1991 yılında büvuk bır çalımla "dü-
cunceyi suç olmaktan çıkanyonız" dıye
TCY'nın 141 ve 142 maddelennı yurur-
lukten kaldırmışlardır Bunu ceza yasa-
sında yapılacak bır değışıkJıkle gerçek-
leştıreceklenne, Terorle Mucadele Yasa-
sı'nda yapmışlar, yasanın 8 maddesı ıle
de düşünceyı yenıden suç halıne getır-
mışlerdır Aynca TMY ıle "Hıyaneti Va-
taniye Yasag"nı yururlükten kaldırmala-
n başka tur bır hıleyı oluşturmuştur
Bu arada vıcdan ozgurluğunu ve ınanç
açıklamalannı suç sayan 163 maddeyı
bır daha gen gelmemek uzere çıkarmış-
lardır yasadan
Gerçek amaçlan da budur. düşünceyı
yasaklamak, dınsel orgutlenmeyı serbest
bırakmaktır Inaçla bırlıkte düşünceyı de
ozgürleştırecek bır düzenleme getırecek-
lenne düşünceyı tutsaklaştırmışlar, vıc-
danı olabıldığınce ozgürleştırmışlerdır
Bu suretle "katii vadptir" çıglıklannı da-
ha da guçlendırecek bır ortam yaratmış-
lardır
Çağdaş hukuka göre bır yasa değışık-
lığı ancak o yasa ıçmde ele alınır Ceza
yasasında yapılmak ıstenen bır değışık-
lık,tıcaretyasasıylayapılamaz Nevarkı,
son yıilarda bu kural uygulama alanından
kaldınlmıştır Ogrencı affı yasası çıkan-
lırken, kadın statusu hakkında bır yasa
yapıhrken turban serbest bırakılmış, em-
nıyet gorevlılenne ek maaş venlmesmı
düzenleyen yasada "kıyak emeklilik"
gundeme getınlerek mıllervekıh maaş-
lan arttınlmıştır
Anayasa bıle bu yontemle değıştınl-
mıştır Hep bılıyoruz kı "Öğretim Birtt-
ği Yasası" bır devnm yasasıdır Değıştı-
nlmesı olanaksızdır Anayasanın koru-
ması altındadır Bu yasa, tum okullarda
"çağdaş, ulusal ve bilimsel bir eğhimn
ı
gereklı kılmaktadır Yasanın 3 madde-
sınde "yüksek din uzmanı yetiştirmek
için ilahhat fakültesi, imam-hatip gerek-
seınesi için de imam-hatip okullan açıla-
cagT yargısı vardır Bu okullar meslek
okullandır Ne kadar ımam-hatıbe gerek-
sınım varsa, o kadar okul açılacaktır Ne
var kı. bu konuda bılımsel gerçekler ye-
nne sıyasal hesaplar egemen olmuş ve
gereğınden çok ımam-hatıp okulu açıl-
mıştır Bu suretle de anayasa çığnenmış-
tır
Aynca 1973 yılında çıkanlan bır yasa
ıle ımam-hatıp okullan once "Kse"duze-
yıne getınlmış, sonra da 1983 yılında bu
lıselerden çıkanlara unı\ersıtelenn tüm
fakultelenne gırme olanağı tanınmıştır
Bu değışıkJık anayasa ya da Oğretım Bır-
lığı Yasasf yla değıl, Mıllı Eğıtım Temel
Yasası'yla gerçekleştınlmıştır Bır yasa
ıle anayasa delınmış, anayasa yargısı or-
tadan kaldınlmıştır
Bu arada unutulan gerçeklerden bın
"anayasa"nın ve "Miffi Eğftim Temel \a-
sasTnın öngorduğu "çağdaş, ulusal ve bi-
limsel eğitim"den ımam-hatıp okullan-
nın >oksun olduğudur Ne yazık kı, bu
okullarda bır "iman ordusu" yetıştınl-
mektedır
Butun bunlar hile ıle yapılmıştır Hu-
kuka karşı hile, yasaya karşı hile, anaya-
saya karşı hile yontemı uygulanmıştır
Değışmez nıtelıkte olan devnm yasalan
değıştınlmış, Ataturk devnmının karak-
ten yozlaştınlmak ıstenmıştır
Hıç kuşkusuz bu yol çağdaşhğın ve
uygarlığın yolu değıl, bağnazlığın ve ay-
mazlığın yoludur
Bu yoldan vakıt geçınlmeden dönul-
mez ve Atatürk'un çızgısıne gınlmezse,
geleceğımızın aydınlık degıl, karanlık
olacağı gun gıbı ortadadır Turk ulusu ıse
karanhkta değıl, aydınlıkta yaşamak ıs-
temektedır
ARADA BİR
Prof.Dr. BEDÎ N. FEYZtOĞLU
Devlet Yönetiminde Yetfci
ve Görev
Bır sureden ben, devletm ust kademesınde bulu-
nanlar arasında yetkı ve gorev bakımından haylı de-
ğışık goruşler ve ıddıalar ortaya atılmaya ve kıtle ıle-
tışım araçlarında (medyada) tartışılmaya başlanmış-
tır
Aslında devletm ana ışlevlerının neler olduğu, bun-
ların hangı organlarca nasıl kullanılacağı uzerıne
esaslar anayasada belırlenmıştır Buna karşın dev-
letm Cumhurbaşkanı, anayasalardakı kımı hukum-
len, kendı demokrası anlayışı açısından yetersız bul-
maktadır Örneğın, eğer Yasama Organı (B M Mec-
lısi) uyelennın artık mılletın genel eğılımlennı tam an-
lamıyla temsıl etmedıklen kanısına vanrsa, Meclıs'ı
feshederek seçımlenn yenılenmesfne karar verme
yetkısını ıstemektedır Epeyce bır sure bu konu tar-
tışıldıktan sonra anayasanın bu doğrultuda değıştı-
nlmesının kolay olmayacağı anlaşılınca Cumhurbaş-
kanı bu defa demokratıkleşme yolunda atılmak ıs-
tenen onemlı bır adım olarak "Terorle Mucadele Ya-
sası'nın"8 maddesının değıştınlmesı ve Türkıye'nın
Avrupa'yla gumruk bırlığıne gırmesı konulannın B M
Meclısı'nde kabulu ıle yetınılmeyerek, halk oylama-
sına (referanduma) sunulması onensınde bulunma-
y^ başlamıştır
Meclıs'ın feshı yetkısınde başkanlık ya da yan baş-
kanlık sıstemıne yonelme anlamına geldığı ıçın faz-
la ısrarlı olmazken, Cumhurbaşkanı, obur ıkı konu
ıçın referanduma gıdılmesı ozelınde (hususunda)
"halkın devlet yonetımınde soz sahıbı olmasını ıste-
mekten daha demokratık bır anlayış olabılır mı" so-
rusunu ılen surerek haylı ısrarlı olmaktadır
Bu noktada ıkı ozel noktayı bırbınne kanştınmadan
konuyu ırdelemekte yarar vardır Bır devlet başkanı
ıçın, halkın eğılımlennı dıkkate almak ne kadar ge-
reklıyse, ulkenın gelışmesı ve refahı yolunda oncu-
luk etmek de o kadar gereklıdır
Turk/ye'nın demokrası yolunda ılerlemesınde on-
ce şu unlu 8 maddenın kaldınlmasının gereklı oldu-
ğu açıktır Hazır bu konuda koalısyon partılen ara-
sında bır uzlaşma sağlanmışken, konuyu yenı bır
formalıteye suruklemek ve referanduma goturmek
ıstemenın pek anlamı yoktur Kaldı kı, anayasanın bu-
gunku şeklı ıle aslında bu referanduma gıtmek de
olanaksızdır
Gumruk bırlığınde, nıhaî anlaşma henuz sona er-
meden, Avrupa'ya yaklaşma yolundakı bu olanağı
ulkedekı gencı akımlann etkısıne kapılarak geçersız
kılmaya çalışmak, ulkesını "muasır medenıyetın us-
tune çıkarmakla gorevlı" bır Cumhurbaşkanı ıçın tak-
dır getırecek bır tutum olabılır mı?
Konulara sırf sıyasal yonden bakarak, Cumhur-
başkanı'nın, Başbakan'la anlaşamamasından onu
Arkası 17. sayfada
Dilek Yanmadası - B. Menderes Deltası çevresinde...
ZtYA GLREL
B
ıluıdıgı gıbı 31 Mart 1994 tanhlı Ba-
kanlar Kurulu karan ıle Dilek Yan-
madası Milli Parkı'Din sınırlan, del-
tav ı da ıçensıne alacak bıçımde ge-
nışletılmıştır Bundan sonra park ya-
sakları, kullanma haklannın tanm-
ması, >apılaşma ızınlen 2873 sayılı Mıllı ParkJar
Yasası uyannca duzenlenecektır Bo> le bır duzen-
lemeye esas olacak bır master planın yapılması ıçın
çalışmalann başlatıldığı bugünlerde çevrede bazı
yanlış anlamalara yol açan kasıtlı soylentılenn do-
laştığını duymak kaygı uyandınyor Çunku bu alan-
da da rant ıştahını kışkırtan bır halk dalkavukluğu
ıle restorasvon >a da tunstık tesıs adı altında plan
dışı gınşımlenn yolu sıyaseten açılmak ıstenmek-
tedır Kanna dalyanı kı> ılannda. büyük ış makıne-
len ıle balık çıftlığı oluşturmak ıçm acılan kanal,
kıyı çızgısını, balık üreme alanı olan deltarun bır
bölumundekı ekolojık yapıyı yok etmeye yonel-
mıştı
Ege Çıftçıler Derneğı'run, B Menderes Havza-
sı Çevre Gönuliulen Demeğı'nın uyanlanyla bu gı-
nşımler durdurulduğu ıçın yoksul ınsanlanmızın
ekmeğının elınden alındığını dıle getırmek, eskı
Doğanbey Koyu'nun Kultür \e Tabıat Varlıklannı
Koruma Kurulu'nun denetımınde bır SİT alan ol-
duğunu gozardı edıp "VarsıUann burada diledikle-
ri gibi \ apıiaşmaya gidebildiklerinL ov sa kov lunun
yasaklar nedenn k bir çrvı bıle çakamadığuiL.." ıle-
n surmek gerçeklerle bağdaşmadığı gıbı SİT alan
ıçensınde yasayan belde ve koy ınsanını Ulusal
Park Karamamesrnın uygulanmasma karşı kışkırt-
mada kulanılmaya başlanılan bır söylemdır SlT
alanın gerektığı gıbı korunmadığı ya da yapılann
eskı gonınum ve konumlanna yabancılaştınldığı
savlan, elbette one surülebılır Karşımızda yenıden
ayağa kaldınlan, terk edılmışlık yazgısından kur-
tarılan bır eskı Doğanbey Koyü var Ama burada-
kı restoras>on çalışmalarının asla sadık kalınmadan
sürdurulduğu konusunda somut \enler varsa bun-
lar da gundeme getınlmelıdır Gerek doğal koru-
ma alanlannda, gerekse tanh ve kultur değerlennı
kapsayan SÎT alanlarda yıkıcı saldınlar boylelıkle
durdurulabılır Yoksa yerel yonetıcılenn devletı ve
yasavı vok sayan keyfi tavırlan ve goz yummalan
ıle değıl'
Oysa Mıllı Parklar Yasası nın, Ankara'da kapı-
lan aşındıran bazı kaynlanlarca çığnenebıleceğı ız-
lenımı yaratan olgular gun geçtıkçe artıyor Do-
ğanbey Koyu'nun yamaçlannda başlatılan kaçak
yapılaşma, Atburgazı'nınCHP'lı Beledıye Başka-
nı, \ alılık ve kaymakamlıkça uyanldığı halde bu ın-
şaatı durdurmuyor Ikı ay kadar önce engellenen ba-
lık çıftlığı yapımının surdürulmesı ıznını yasaya
karşın çıkarabılmek ıçın Söke'den başkente partı-
zanca bır ıstekçı-destekçı zıncın uzamakta Boyle-
lıkle, delta da arsa spekulatorlennın, rantçı çıkar
çevTelerının oyunlanna teslım edılmekte Yerleşmış
ınsanlann malvarlıklan da ucuza kapatılarak, hak-
sız kazanç sağlamaya yönelık bır orgutlenme ve
güç bırlığı gerçekleşmek uzere
Uşak'tan, Denızlı'den başlayan kent ve sanayı
atıkiannın alt havzaya akıp gehnceye dek bırcehen-
nem yarattığı, B Menderes'ı nasıl bır olüm nehn-
ne donuşturduğu anlatılıp, çozumler uretılmelıdır
Arıtma tesislerinin yapımının hızlandınlması
isteği, Soke'de Iller Bankası'nca, teknolojık se-
çim yanlışlığı ve uretım hatalan yuzunden bir
umutsuzluk anıtı gibı dıkılen arıtma tesısinden
kımin sorumlu olduğu. deltada beş yıldır arta-
rak suren toplu balık \e kuş olumlerıne nasıl iz-
leyici kalabıldiğimiz; balık çıftliklerıne aktanl-
mak ıçın surdurülen yavru balık avının, sulama
suyu yuzunden azalan bitki çeşitlilığinin bir soy-
kınma donuşmesı gıbı can alıcı konular elbette bır
ımdat seslenışı olarak gundemde tutulmalıdır \ma
böyle yapılacağına, denızle aynı duzeydekı alanla-
rın tanma açılması ıçın tuzdan antma çalışmalan-
nın hızlandınlması ıstenıyor B Menderes, uç bın
yılı aşkın bır sureden bu yana Ege'nın ıçlennden
taşıdığı bereketlı toprağı denıze taşıyor Bır yandan
Anadolu'nun çolleşmesı sürerken dığer yandan alt
katmanlan tuzlu tabaka ıle ortülu bırova buyumek-
te Sulama yöntemlen akılcı bır uygulamaya dönuş-
tünılmezse, bu ovanın tumünde topraktan urun ala-
bılmek duş olacak Atıklarla ölum taşıyan bu akar-
su>a bır de toprak yıkama (dranaj) suyunun yoğun
boşaltılımını eklemek, tul ığnplarla surup gıden
yavru balık a\ ına engel olmamak, kıyılardan ve de-
ruzdenbaşlayarakcanlılığıyokedıyor Durumboy-
leyken tum olanaksızhklara dırenerek, ulkemızde
sayılan artan (kı, 1993'ten bu yana koruma alanla-
n 380 000 hektardan, ıkıye katlanarak 700 000 hek-
tara ulaşmış, mıllı park sayısı 27'ye, tabıat parkı sa-
yısı 10'a, tabıat koruma alanı sayısı 23 'e çıkanlmış-
tır) koruma alanlannda doğal canlılığın surdurül-
mesıne yonelık çok değerlı çalışmalarla ıyı omek
olan Mıllı Parklar Genel Mudurü Sayın NevzatCey-
lan. deltada donen çıkar oyunlan ıle koalısyonun
DYP kanadının baskılanyla görevden alınmıştır
Bölgemızde kaynatılmaya çalışılan cadı kazanı-
nın, düzmece bır ınsanlıktan yana görunme tavn ta-
kınıp, doğanın ve tanhın bıze bağışladıgı kaynak-
ları en kısa yoldan gündelık çıkarlara donuştur-
mekten başka bır amacı olmadığı açıktır
Aynca koy yerleşım alanlannda tüm onanm ve
yapılaşma çalışmalannm yasaklandığı savlannın
asılsız olduğunu da Orman Bakanlığı Mıllı Park-
lar ve Av-Yaban Hayatı Genel Mudurluğu Mıllı
Parklar Daıresı Başkanlığı'nın 14 4 1995 gunü, bel-
de yonetımlenne, çevrecı sıvıl toplum orgutlenne
gonderdığı vazısında şovle belırtılıyor
"Bahse konu milli park alanında gereklı planlar
hazırlandıktan sonra. yukandakı prosedur içinde
gerekli ızınler verilecektır. Ancak bugun için koy
yerieşik alanları ıçensinde berhangi bir y apı yasagı
me\cut degildır. Her turiu uışaat ve onanm ışkri
mer'i mevzuata gore surdurulmektedir. Koy yerie-
şik alanlan dışında kalan alanlarda ise yapılacak
master plan hukumlerine gore hazuianacak uygu-
lama imar planlannın onanıp uy gulamay a konma-
sını muteakip ınşaat faalıyetlen için ızin verikbıle-
cektir" dıye bu konuda gosterılen ornek duyarlılı-
ğın, tüm kamu. ozel kurum ve kuruluşlannca be-
nımsenmesı, Ulusal Park Kararnamesı'nm,
yasalann uygulanabılmesı ıçm önce doğaya, ın-
sana, hukuka saygı duygusunun yenıden yaygınlaş-
tınlması gerekıyor
PENCERE
Takvim?
T
BMM Başkanı
Husamettin
Cindonık, 4-5
hafta once
ülkemızm,
gumruk bırlığıne gınşı
konusunda Avrupa
Bırhğfyie(AB)vardıgi
anlaşmayı değerlendınrken,
demokrasıdekı durumumuzu
kastederek (uluslararası
hukuk olçütlennın altında
kaldığunızı belırterek),
"Turkhe bu koşullarda 2001
yılına kadar \B'ye gıremez"
dıyor, "AB'nin takvimı belli.
AB takvimınde Kıbns ve
Malta, Türkiye'den
öncefikB."(Cumhunyetl2
Mart 1995) (Takvim.»
Atatürk'un gercekleştirdiği
devrimlerden biri de
takvimdeydL 1926'da
uluslararası takvime
geçmiştik.) 200 l e kadar
AB'ye gıremeyeceğımızı
Yuce Meclıs'ın başkanı
soyledığıne gore, -kı bu kışı
zengın demokrası
deneyımlenne sahıptır-
bunda gerçeklık payı yuksek
olmalı 2001 deyıncene
anlıyoruz
9
Dünyanm tsa'mn
doğumundan başlayarak
Güneş'ın çevresınde 2001
kez dönmuş olmasını değıl
mı9
Demek, koca dunya bu
volculuğu daha altı kez
yıneleyecek Pek,bır şey
kalmadı Soruyubıraz
değıştınp. '2001 deyince ne
anlamamız gerekir?"
dersenız ışler oldukça
kanşıyor Örice, orneğın
"matbaa ne zaman ıcat
edildi"yle başla> ıp "biz mi
ıcat ettik", "peki bıze ne
zaman geldi" dıye bır ıkı kez
soru sormak gerekıyor
Bunlara yanıt aldıktan sonra
da bır de bakıyorsunuz kı şu
hesabı yapıvermışsınız
1720-1440 = 280 Yuvarlak
hesap 280 yıl Daha sonra
da bunu 200 l'den
çıkanyorsunuz 2001-280=
İ 721 Yanı, daha Fransız
Devnmı'ne 68 var Öyle,
"2000'e 5 kala", "2001,
dunya bizimledir'" falan
laftan öte bır anlam
taşımıyor Yanı, 2001
deyince "2001x365 gün"den
başka şeyler anlamalıyız
Şımdı, ıçten ıçe, dıştan dışa,
belkı bu hesaba kızanlar
çıkmıştır Eh, olabılır, bır şey
dıyemem Ama, gumnık
bırlığı heyecanlanndan
demokratıkleşme
söylemlenne, Gazı
Mahallesı olaylanna, şu son
gunlerde olan bıtene bakınca
kımse benı "2001'ler"
masalıyla uyutamaz Buyuk
kurtancının açtığı yoldan
sapmasaydık aydınlanma
surecını çoktan > asamış
olacak, "el kapıiannda"
dönenıp durmayacaktık
Çunkü, zaten "Avrupalı"
olacaktık AB'nin takvimı
belh Yabızımkı
9
İnal Karagözoğlu
Fetiiı Kafası
29 Mayıs Istanbul'un fetıh bayramı, bu nedenle
gosterıler yapıldı, palabıyıklı Osmanlılar, Fatih Sul-
tan Mehmet'ın Konstantınopolıs'e nasıl gırdığını ve
kuffan nasıl dıze getırdığını "ortaokul musameres/"
duzeyınde "temsıl" ederek eskı günlen andılar... ,\
Refahçılar bu gostende başı çektıler
Ne anlamı var bu olayın?
Dunya âleme şu "mesaj"\ venyoruz
Ey ınsanlık, Istanbul bızım değıldı, zoria aldık, fe~
tıh yoluyla ele geçırdık
1995'ın "fetıh bayrarnrnda bu "mesaj"a ekleme-
ler de yapmışız"
"Fetıh bekleyen yenı Bızanslar" varmış
Fetıh, dınsel bır kavramdır, her mezhepte ayn an-
lam ıçerır, Sunnı ınanışta bır ulke veya kent "cıhat"
sonucunda ele geçınlırse, hukuksal sonuçları vardır;
devlet reısı fethedılmış toprağı ıster eskı sahıbının
elınde bırakıp haraç alır, ıster boluşturebılır, ıster el
koyar
Fatıh uçuncusunu yapmış, Istanbul bızım olmuş..
Ne zamana değın surdu bu?
16 Mart 1920'ye kadar
1920'nın 16 Mart gunu başta Ingılızler olmak uze-
re Itılaf Devletlen" Istanbul'u ışgal ettıler
Hınstıyanlar, Bızans'ın çokuşunden bu yana Mus-
lumanlann elınde bulunan Istanbul'a yenıden gın-
yorlardı, ama koprulenn altından çok su akmış, rol-
ler değışmıştı Batı Haçlı Seferlen'nden sonra ger-
çekleşen tanhsel donuşumlerde, once somurgecı,
ardından emperyalıst bır kımlığe burunmuştu, Os-
manlı Imparatorluğu'nu ve Anadolu'yu paylaşmak
uzere gelıyor, 20'ncı yuzyılın nıce utancından bınnı
oluşturuyordu
Karşılanna bır Mustafa Kemal çıktı, Turklen Av-
rupa'dan kovmak uzere bırleşenler, yenılgıye uğra-
dılar, 6 Ekım 1923'te Turk ordusu yenıdenTstanbul'a
gırdı
6 Ekım, Istanbul'un Kurtuluş Bayramı'd\r
•
Yukanda kısaca anlatılan oykude ıkı sozcuk Turk-
lenn tarıhındekı donuşumu vurguluyor
Sozcuklerden bırmcısı "fetıh"
Ikıncısı "kurtuluş"
Kımısı coşkuya gelıp "Ataturk Istanbul'u 6 Ekım
1923'te ıkıncı kez fethettı"d\ye yazar, ama bu doğ-
ru değıldır, kavramları bırbınne kanştırmaktır Ger-
çek şu kı Mustafa Kemal olmasa, Istanbul elımızden
gıtmıştı, SevrAntlaşması'nın koşullannda Hınstr/an-
lık dunyasının Avrupası, Yunanıstan'ın onculuğunde
Dersaadet'ı Konstantınopolıs'e donuşturmuştu
Istanbul'u kurtardık
Yasananların anlamını fetıh mantığından da kurtar-
mak gerektığıne ınanıyoruz
1453 yılının dunyasında zor yoluyla toprak ele ge-
çırmek doğal sayılıyordu Aradan geçen uzun sure-
de uygarlığın hukuk kurallan oluştu Çağımızda ulu-
sal sınırlar çızılmıştır, ışgal (ya da fetıh) yontemıyle
kımse bır başkasının toprağına el koyamaz
Istanbul bızım yurdumuzun en guzel parçalanndan
bındır, çağdaş ınsan, yasadığı toprağı fethettı dıye
bayram yapamaz, ama Istanbul'un duşman ışgalın-
den kurtulması adına bayrama kımse bır şey dıye-
mez
Kavram kargaşası surup gıdıyor, şeriat mantığı
bastırdıkça pusulayı şaşıracağız
Istanbul'un fetıh gununde bıyık burarak başka ul-
kelenn topraklanna goz dıken kafa, once "Guneydo-
ğu'da Olağanustu Hal"\ kaldırmalıdır Osmanlı kafa-
sıyla Balkanlar'a, Turkçu kafasıyla Orta Asya'ya yo-
nelık duşler kuranların, once Anadolu'yu uygarlaş-
tırmak ıçın seferberlık bayrağını açmaları gerekmez
mı
1
Kemalızm'ın dunya goruşu, bu konuda çağdaş
uygarlığın temellerı uzerıne yukselır, yurtseverlık fe-
tıhçılık değıldır
Fıkırlerımız saydamlaştıkça, yuruyeceğımız yol,
onumuzdekı gunlerde daha çok ışıyacak
25 Olum Yıldonumunde
ORHAN KEMAL'E SAYGI
Konuşmacılar Necatı Cumalı Konur Ertop Şukran
Kurdakul, Nunve Ogütçu, Adnan Özyalçıner
Oner Yağcı, Tahsın Yucel
Odul torenı Orhan Kemal Roman Ödulu PEN
Yazarlar Demegı öyku Odulu
Sunan Aydın Hatıpoğlu
Tıyatro göstenmı Istanbul Oyunculan Topluluğu
Dıa göstenmı lsa Çelık
30 Mayıs 1995 saat 19 30 Beyoğlu Istıklal Cad Küçuk
Sahne de
Gınş serbesttır
PEN YAZARLAR DERNEĞİ
Vatanseverier, insanlar, doğaseverler, toprak
erozyonu size sevebileceğiniz hiçbirşey bırakmıyor.
T.E.MA.
Türkıye Erozyonla Mucadele, Ağaçlandırma ve Doğal
VarhkJan Koruma Vakfi
Tel.: (0212) 281 10 27 / 268 09 85
Si zın ıçın en ıyısı
Eskisini verip
yerine yepyeni bir
AEG almak mı?
Eskı çamaşır makınenızı ya da
bulaşık makınenızı 5.000.000
eskı buzdolabınızı 3.000.000
eskı fırınınızı 1.750.000 TL
peşınata sayıyoruz
Ön ödemeli seçenekle
Ağustos ya da Eylül'de
almak mı?
Uç seçeneğın satın alma koşullarını ıncelemek ıçın, hemen bır
AEG Yetkili Satıcısına gıdın sızın ıçın en lyısını seçın.
Ustun teknolojı urunu AEG lere kolayca sahıp olun
Pazar son gün!
Ekonomik taksitlerle
hemen bir AEG ya da
Telefunken almak mı?
ü t ü n A E G Y e t k i l i S a t ı c ı l a r H a z i r a n P a z a g ü n ü a ç ı k t ı r .