04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 1995 PAZARTESİ 4 HABERLER Anayasa Mahkemesi Başkanı seçimi • ANKARA (AA) - Yekta Güngör Özden'in 4 yıllık görev süresinin dolmastyla boşalan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı için seçim gününün bugün belli olması bekleniyor. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, seçim gününü bugün belirleyecek. Bu hafta içinde seçimlerin yapılması bekleniyor Anayasanın, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunu düzenJeyen 146. maddesine göre Anayasa Mahkemesi Başkanhgı seçimi 4 yılda bir yapılıyor. Başkan adaylığı için resmi bir başvuru gerekmedığinden tüm asıl üyeler aday olabiliyorlar. 11 asil üyenin katıhrruyla yapılacak olan seçimde, saît çoğunluk olan 6 oyu alan aday başkan seçilecek. 13 PKKIİ öMürüldü • Haber Merkezi - Güneydoğu'da sürdürülen operasyonlarda güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren 13PKK'literörist öldürüldü. Muş"ta 25 Hizbullah örgütü üyesi tutuklandı. Bırgrup PKK'li, Muş'un Malazgirt ilçesi Kanncalı köyünde, Köy Hizmetleri'ne aıt üç aracı yaktı. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre, bölücü terör örgûtûne karşı bölgede sürdürûlen operasyonlar sırasında çıkan çatışmalarda, Şırnak yakınlanndaki Cudi ve Küpeli dağlannda bin kadın 10, Bitlis'in Merkez Kavakdibi köyü ile Mardin'in Nusaybin ilçesi Harapşemdin mezrasında ve Siirt'in Baykan ilçesi kırsalında da bir olmak üzere toplam 13 terörist öldürüldü. Demirel Uzakdoğu'ya gidiyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Çin Halk Cumhuriyeti. Hong Kong ve Endonezya'ya yapacağı ve 10 gün sürecek resmi ziyaret için bugün Ankara'dan aynlacak. Cumhurbaşkanı Demirel, Bangkok üzerinden gezisinin ilk duraği Pekin'e gidecek. Burada çeşitli temaslarda bulunacak olan Demirel. iki ülke arasındaki ilişkilerin boyutlannı derinleştirmeyi amaçlayan birçok anlaşmaya ımza koyacak. Pekin'deki temaslan sırasında Çin Seddi ve Xian kentinde "Imparator Qin ile Gömülmüş Savaşçılar ve Atalan Müzesi"ni" ziyaret edecek olan Demirel. 29 mayıs pazartesi günü Endonezya'ya geçecek 31 mayısta Ankara'ya dönecek. Otomobil Zap suyuna uçtu: 7 kişi kayıp • HAKKÂRİ (Cumhuriyet) -Hakkâri'de özel bir otomobilin Zap suyuna uçması sonucu 7 kişi kayboldu. Başkale'den Yüksekova'ya gitmekte olan ve plakası belirlenemeyen bir otomobil dün saat 11.00 sıralannda Yeniköprü yakınlannda Zap suyuna uçtu. Hakkâri Valisi Lütfullah Bilgil, TEK'e ait bir vincin olay bölgesine gönderildiğini söyledi. Bilgin, aracın içinde 7 kişınin bulunduğunu, ancak yapılan çalışmalarda izlerine rastlanamadığını belirtti. Yurdun diğer yerlerinde meydana gelen trafık kazalannda da 6 kişi yaşamını yitirdi. Batman'daki ölüm orucu bitti • BATMAN (Cumhuriyet) - Batman E Tipı Cezaevi'nde 45 gündür sürdürülen açlık grevi ve "ölüm orucu," Batman Barosu ve İHD'nin girişimlerinin ardından 28 maddelik isteğin kabul edilmesiyle son buldu. Kabul edılen istekler arasında "Sürgüne gönderilenlerin getirilmesi için girişimde bulunulması, görüş yerinın düzeltilmesi, temizlik malzemelerinin cezaevı idaresince verilmesi" yer alıyor. Yazarımız Mumcunun, Kaplan'la 8 yıl önceki görüşmesi CemalettinKaplan'ın özd sarfüğii Amel - Tebliğci 'nin tebliğ komtsunu önce kendi kişiliği veyaşamında ıtygulaması. Amtkabir - Kemalistlerin tapınağı. BeVam - Fıravun 'la Karun 'u din kisvesiyle destekleyen işbirlikçi. Yani devletten yana olan din adamlan. Cahüiyet - Isîamdan önceki karanlık devir Firavun - Siyasal iktidannı putlaştının yönetici. Hakk- Tebliğ konusu... varolan, kamtlanmış, gerçeğe uygun olan. Hubel - Kureyş 'teki en büyûkput. Hüküm - Allah ın emir, yasak ve tavsiyeleri Hürmet - Haram, adam öldürmek. htrsızlık, yalan tbahat - Yasak ve sevap konusu olmayan davranışlar. Av hayvanlannın avlanması hlas - Tebliğ görevini Allah rızası için yapanlardaİa nitelik ve özveri. trtica - tslamın devlet olmasına karşı çıkanlann kullandığı sözcük Kanun koymak - Allah 'a karşı savaş açmak Karun - Fıravunla işbirliğiyapıp, zenginliğine zenginlik katan ve bu zenginliğiputlaştımnlar. Kerahet - Yapılması hoş olmayan davranış. Namazda esnemek ve Cemalettin Hoca konıısurken uyumak gibi. MustahfazJar - Kuran 'ın muhafizlan olan din adamlan, tebliğci hocalar. Mürted- tslam dininden dönen... Müşrik - Allah 'ın yetkilerine es yetküer olduğunu ileri süren. Sedib - Müslüman için yapılması yarurlı olan, yapılması halinde sevap ve ödü'l getiren davranışlar. Rabb - Allah 'ın hak veyetkilerini bütünüyle kabul etmek. Sehavet - Tebliğcide bulunması gereken hayırseverlik Tebliğyolunda gereken maddiyardımdan kaçınmayacak olan Müslüman. Şirk - Allah 'a özgü hak ve yetkilerin. Allah 'tan başka birinde olduğunu ileri sürmek Allah 'ın yetkilerine başkalannı ortak etmek. Tağut - Allah vepeygamberlerin emirlerinden başkalanna uyup, hükalalık yapan. Tevhid - Haz. Muhammed'in peygamberiîk görevine başlaması... Allah 'ın birliğine inanmak. Muhammed tevhide nasıl tebliğyoluyla başlamışsa, hoca da laik devletiyıkrnak için tebliğ yolunu seçiyor. Ulema - Tebliğci din adamlan, imamlar, müfiüler, hocalar. Uluhiyyet - Tannlık savında bulunmak Vucub - lslama göre da\raruş biçimleri. Kaplan, "Şeriatın dışındaki bütün sistemlere batıl ve put" diyor ve ilericilere saldınyor: Kemafizm put rejiıııiİnkâr Cemalettin Hoca: Müslüman bir savcıya ve Müslüman bir hâkime düşen, batıla, tağuta karşı çıkmak ve haktan yana olmaktır. Put ve put rejiminden ibaret olan Kemalizmi inkâr etmektir. tslam devleti kurulmasını isteyenleri cezalandırmayın. 3) Şeriatın hükümleri geçici değildir. Tersine kalıodır. Bu iddialan ileri süren- ler, Islam hukukunu incelemeyenlerdir. 4) Bu iddia da geçersizdir. Sistemlerin cemiyetlere uygunluğu o sistemlerin da- yandığı pnensiplerin sıhhatli olup olma- masına bağbdır. "Zamanın değişmesi ile ahkâmın değişmesi inkâr edilmez" deni- yorsa da bu doğnı değildir. İslarn hukuku kryamete kadar geçerlidir. 5) İslam hukukunun müçtehitierin eseri oJduğu iddiasına gelince: Evet, İslam müçtehitleri ve hukukçulan birer dahidir. Ama bunlar kendilerindeo bir şey söylememişlerdir. Kuran ve siinne- te dayanmışlardır. İslam hukuku Barıcı ve batıl kafalı >anm aydınlann zannetikleri gibi ulema \e fukahanın fikir ve görüşleri değil, doğrudan doğruya Allah'ın ketanu- na ve peygamberin beyanına dayanan nev-i şahsuıa münhasır bir hukuk nizarru- dır. - tslam dininin devleti de vardır, siyaseti de vardır. Ona rte zaman tesir eder, ne de mekân. Eskimez ve pörsümez. İnsanhğın haya- tına tıpa tıp uvgundur. Eksiği ve gediği yoktur, tastamamdır. Şeriatın dışındaki bütün sistem ve nizamlar birer baöL tağut ve puttur. Müslüman bir savcrya ve Müs- lüman bir hâkime düşen, batıla, tağuta karşı çıkmak \e haktan yana olmaktır. Put ve put rejiminden ibaret olan Kema- lizmi inkâr etmektir.. resi gibi konular Avrupa Milli Görüş Teş- kilatlan'nın görüşlerini yansıtan 'Hicret' adlı dergide yayımlanmış... Bochum'da Eyüp Sultan Camii'nde Kaplan'a 'İslam anayasası'nın kimler ta- rafından hazırlandığını sormuştum: "35 tane kitap okudum, sonra-." diye yanıtlamıştı Kaplan. 35 kitap okumuş; sonra anayasanın na- sıl yazılacağını kendi sözcükleriyle akta- rayım: 'BeHemiş'. Belleyince, İslam anayasasını hazırla- mış.. Ancak hemen yayımlamamış.. Beklemiş.. Önce. 'Hkret' adlı dergide anayasa ya- yımlanmış ve tartışmaya açılmış.. Ama hiçbir yanıt gelmemiş.. Gelmeyince anayasa bastınup yayım- lanmış.. Şimdi, 'İslam anayasasT elden ele do- laşıyor. 3. baskısı bile yapılmış.. Hemen hemen her dilde bastınlıp yayımlanıyor. Ispirli Cemalettin Hoca, tebliğlerinde "Anayasa Kuran olacak" diyor ve kullar tarafından yapılan anayasa ve yasalann Allah'ın anayasası karşısında hiç hükmü olmayacağını ilen sürüyor. Ancak kendisi İslam anayasası hazırla- yabıliyor. 35 kitap okuduktan sonra!.. Şımdi gclclim şu ünlü 'İslam anayasa- s'na... Madde 1: Madde41. - Aslolan kadıniann erkeklerden ayrtf- masıdır; anşveriş gibi şeriatın cevap verdi- ği ihriyaçlar ve hac gibi kendisi için müsa- ade edilmiş bulunan toplanhlar haricinde kadınlar erkekletie toptanamazlar. Madde 42: - Erkeklere verflen haklar kadınlara da verilir. Ancak şeriatın kadına ve erkeğe şer'i deliDer ile tahsis ettiği haklar müstes- nadır. Kadın da ticaret, ziraau sanat işlerine kanşmak, muamelat ve akitlerde bulun- mak hakkına sahiptir. Kendi başına veya başkasıyla müştereken neslini çoğaltabi- lir- Hoca Efendi'nin kadınlar ile ilgili bu iki maddesi birbirini hiç tutmamaktadır. 41'inci maddede, kadıniann, ahşveriş ve hac dışındaki toplantılara katılmayacakla- n bildirilirken 42'nci maddede kadıniann ticaret, ziraat ve sanata kanşma haklann- dan söz ediliyor. Nasıl olacak bunlar? Bir kadın sanatı, erkek aracılığı ile mi yapacak? Ne ola- cak° Belli değildir. Para birimi: Başka bir şey Para birimi ne olacak? Madde 79: - Devlet hususi para çıkanr ve bu para- yı hiçbir yabancı paraya bağlamaz. Ve arkasından madde 80: - Devletin parası sikkeli \e sikkesiz altuı ve gümüştür. Bunlardan başka nakh ola- maz._ 'Olamaz', ama bunun da bir 'aması' vzx, paranın 'aması'da şu: -... Hazine'de altm ve gümüşten karşıh- Irtica diye diye bir gün gelir, bu millet, bizim irtica, gericilik dediğimiz şeyin, şe- riat kanunlan olduğunu anlar ve bizim ağzımıza ot tıkar, dişlerimizi söker, ifla- hımızı keser. Sonra ne Atamız kalır ne de putumuz. Hepsi yıkılır gider. Öyleyse su- salım, gericiler ne söylerlerse söylesinler, ne yazarlarsa yazsınlar, ses çıkaımaya- lım. "Put sistemi mudaka yıkdacaktur." lspirli Cemalettin Hoca'nın Allah adı- na gönderdiği "iadeli taatahütlü tebliğler'' bunlarla da bitmiyor. Biter mi hiç? Daha büyükelçilere. gençliğe ve bütün Müslü- man halka tebliğleri de var. Bochum'daki Eyüp Sultan Camii'nde cemaat önünde kendisıne soruyorum: - Hoca, hukuksal durumunuz nedir? Almanlardan Murat Bayrak aracılıgıyla sıgınma hakkı istemiş %e almışsınız. Şimdi ha>matk)s musunuz? Yanıtı şöyle: - Bana Almanlar burada teolog diyor- lar! "Havmatlos", Türkçede vatansız anla- mına gelir, teolog da din adamı demektir. Daha bunlann ne anlama bile geldigini bilmeyen Hoca Efendi, elçilere ve konso- loslara dersler veriyor. Konsoloslann nifak hastalığı "Ey sefir ve konsoloslar'' diyor: "Bir kere sizler tslam olmayan, dinle ve imanla ilgisi bulunmayan. üstelik dini, iman yıkma ve yok etme hedcfıni bilen 'tagutı' bir sistemin, put kanunlarının bekçiligini yapıyorsunuz. O zamanlar, siz- ler dinden ve imandan mahrum, millete yabancı, ne oiduğu belir- siz hübele kul olmuş, onun bekçiligini üzerine almış duruma düşmüş oluyorsunuz ki, o takdir- de Müslüman bir milleti temsil etme vasfina sahip değilsiniz veya bu vasfı kaybetmiş olursunıız." Eski Adana Müftüsü Ispirli Cemalettin Hoca. "hâkim ve savcüara" da Allah ve peygamber adı- na tebliğler gönderiyor. Tebellüğ edip de bu tebli- ğin gerekJerini yenne ge- tirmeyenlerin vay haline! Cemalettin Kaplan yargıç ve savcılardan "sadece Kuran kanunla- nna ve Kuran'ın getirdiği şeriat kanunlarına"uy- malarını, davalarını bu kurallara göre çözüme bağlamalannı istiyor. ts- tedikten sonra Allah ve peygamber adına yargıç ve savcılara bir de gü- vence veriyor - Böyle yaparsanız dünyada da rahat edersi- niz, ahirette de. Cemalettin Kaplan kendıne göre bir düşünce yöntemi izliyor ve tebliğ- leri ulaşacak kişiler adına düşünüyor, soru soruyor ve bu sorulara yine ken- disi yanıt veriyor. Yargıç ve savcılarla şu hayali konuşmayı yapı- yor: 1) tslam dininin deviet- le alâkası yoktur. o • «_^ ı •• ••! ı ç. 1 2) İslani dininin devlet- 5©l*lfltUl RllÇUK I l l l l t i a n Z l a r i Yurtdışındaki vaygın Kuran kurslannda dinci eğitinı gören bir grup Türk çocuğu Cemafcttin le alâkalı olarak getirdiği Kaplan'a göre tslam muhafızlandır. Hocamn deyişivlf. taviz vermeyen, uzlaşma yoluna girnıeyen ve aceleci olmavan bu çocuklar, sabuia bek- hükümler asra uymaz. leyecekler ve zamanı gelince şeriat düzeninin savaşçıİan olacaklardır. 3) Şeriatın bazı hü- BÎZBİZE kümleri vakkattır. 4) Zamanın değişmesi Oe hükümler de değişir. 5) Islam hukuku, İslam müçtehitlerinin görüşlerinden ibarettin- Bu savlan ileri süren Kaplan, bu soru- lara yine kendisi yanıt vererek diyor ki: 1) lslamın devlette ilgisi vardır. Din ve siyaset iç içedir. Kuran'ın birçok avetle- rinden açıkça anlaşılmaktadır ki,' ıslam dini birtakım fıil ve hareketleri yasakla- mış ve birtakım suçlar için cezalar kov- muş ve bu cezalann yerine getiribnelerini de emretmiştir, farz kıhnıştır. Yasak koy- mak, emir vermek, ceza koymak, tatbika- rını yapmak ancak devletin yapabDeceği işlerdendir. Fert bunlan yapabüir mi, bunlan yeri- ne getirmeye gücü yeter mi? Ve bunlar da bir vkdan işi midir? O halde bunlan ancak devlet yapacak- ür. Öylesi tslam'da devlet vardır ve İslam dininde dev letin olması zaruridir. 2) Batı kültürü ile yetişenler "tslam dini ile de\ let idare edılmez"' diye düşünürler. İslam dini hürriyet, adalet ve eşitiik üzeri- ne kurulmuştur. Bugünkü Batı sistemleri deböyledir. Türkiye Cumhuriyeti'nde Diyanet Işle- ri Başkan Yardımcılığı ve Adana Müftü- lüğü yaprruş olan lspirli Cemalettin Kap- lan. yargıç ve savcılardan "Devlet İslam olsun" diyenleri cezalandırmamalannı is- tiyor. Ve onlardan kendisine yanıt vermesini de istiyor. - Diyanefin tepesindeki zihniyeti de V'ardıma çağınn. Onlar da size vardımcı olsunlar. Sazın ve neşredin. Bunu yapma- ya hakkınız vardır. Fakat tehdit etmeye, ceza vermeye hakkınız yoktur. 1981 yıhnda müftülükten 're'sen emek- liye' aynlan Cemalettin Kaplan, kendi de- yişine göre. 12 Eylül yöneticilerince ka- patılan MSP'nin Genel Başkanı Prof Necmettin Erbakan tarafından Federal Almanya'ya gönderiliyor. Ne gibi bir görev le mi? Orası ilginç... Cemalettin Kaplan'ın kimlik kartı şöyle: "AvTupa Milli Görüş Teşldlatlan trşad ve Fetva Başkam." Kaplan, bu kimlıkle 'Milli Görüşçü' olarak adlandınlan lslamcı akımın yayın organlannda yazılar yayımlamış... Tslam anayasası ile İslam'da devlet ida- - Devletin ismi, 'İslam devleti'dir. Madde 2: - Devletin idare şekü tslam'dır. Madde 3: - Devletin siyasi, içtimai, harsi, hukuki, iktisadi ve saire gibi temel yapılannda ve bütün müesseselerinde İslam dinini esas ahr. Madde 4: - Hâkimhet kayıtsız şartsız Allah'ındır. Devlet reisi bu hâküniyeti İslam kanunla- nna göre ve Allah adına icra ve murakabe eder. Anayasanın ikinci bölümü, temel hak ve hürriyetler ile ilgili hükümJeri kapsı- yor. Hoca, bu bölümdeki maddeleri, açık- ça Batılı anayasalardan kopya çekmiş. Bir tek koşulla: Örneğin 'herkes' yerine 'her Müslü- man' sözcükleri yerleştirilerek! Gelıyoruz 'aile nizamı' ile ilgili dör- düncü bölüme.. Madde 40: - Kaduıda aslolan, anne ve evin terbiye- cisi olmaktır: kadın, korunması gereken bir emanet ve namustur. Bu, genel nitelıkte bir hüküm. Geliyo- ruz işin özelliğine.. ğı olmak şartıyla bunlara bedel olarak devletin baska bir şey çıkarması caizdin. 'Başka bir şey' ne demektir? Nakit para çıkarmak yasak... Anladık. Nakit para yerine 'başka bir şey' de ne oluyor? Yanıt yine maddede: -... Devlet, bakır, bronz, kâğıt ve bun- lardan başka para çıkarabilir; bunlann arasında altın ve gümüşe eşit değerde olanlar varsa, bu maddeleri nakit olarak dabasabUir. Görüldüğü gibi lspirli Hoca, bu işleri iyice birbirine kanştırmış.. 'Devlet organlan ve devlet başkanhgı' ile ilgili bölüm. Tabii, en ilginç olanı... Madde 110: - Devletin başında devlet reisi bulunur. Devlet reisine 'imam, halife ve emir-ul numunın' gibi unvanlar da verilebilir» Devlet reisi, işlerini yürütürken 'şûra usulüne' başvurur. Şûra usulü için bir de 'şûra'nın oluş- ması gerekmez mi? Gerekir.. SÜRECEK ERDAL ATABEK Temiz Bir Soluk... Değirmendere'de cumartesi sab^iı. Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği'nin 'gıda kermesi' var. Derneğin şubesi bir ay önce açtlmış. Dernek üyesi bayanlann kendi ürünleri olan yiyecekler, dernek yaranna ucuz bedellerie satılryor. Deniz kr/ısındaki kahvenin köşesindeki masalann üzeri bu güzel yi- yeceklerin geçici sergisi olmuş. Dernek şubesinin açılışında Başkan Prof. Dr. Türkân Saylan gelmiş. Çok içten, çok anlamlı konuşması bugün bite söz konusu oluyor. 19 Mayıs, belde halkının içten katı- lımıyla şenliklerle kutlanmış. Gençler, her yaştan insanlar, aydınlık yüzleriyle büyük çınariarın gör- kemle yükseldiği alanın çevresinde gezinryoriar. 20 mayıs cumartesi sabahı da optimist gençlerin kör- fezde düzenlenen yanşlan var. Her yaştan gençler, renkli deniz yelekleriyle küçük teknelerini kıyıya çe- kiyorlar. Rüzgârın çıkmasını bekleyecekler. Kıyı kahveleri, bu güzel sabah saatlerinde temiz hava almak isteyen insanlarta dolmuş. "Işte çağdaş ya- şam bu" diye düşünüyorsunuz. Atatürk'ün gör- mek istediği Türkiye bûydu. O da burada, bir ma- sanın başında, dalgın ve gülümseyen bakışlanyla uzaklara bakardı. Nelerin yapılması gerektiğini dü- şünürdü. Kahvesini içerdi. Çocuklann başır» ok- şardı. (Dün Cemalettin Kapian'ın cenazesi gelecekti. Atatürk karşıtı, şeriat yandaşı sözleri ve tutumlany- la 'Islam Federasyonu'nu Almanya'da kurmuştu. Gazap dolu bakışlaria, şiddet yüklü bir sesle in- sanlan korkuya ve itaate çağınyordu. Mavi gökyü- zünün kara bulutlaria doluşmasına benzer bir duy- gu içinize doluyor.) Belediye Başkanı arkadaşımız Ertuğrul Aka- lın'la koruma altına alınmış eski evler bölgesini ge- ziyoruz. Geziye açılmış kıyı yollan, dün akşam mü- zik gösterisi yapılan amfıteatr, karayoluna yapılan sinyalizasyon sistemi bir ekip çalışmasıyla olan iş- lerden. Öğretmen arkadaşlar, sendika bilinci almış öncü insanlar, dükkânlannın önüne çıkmış esnaf, gençler, kadınlar, çocuklar. Sessiz ve sağlıklı bir banşın tertemiz havasını duyuyorsunuz. "Işte banş budur" diye düşünüyorsunuz. Bu sakin, sevgi do- lu, saygı ileten hayat. Işte banş budur. Insanlann birbirine selam vermesidir. Bir çocuğun süt içmesi- dir. Bir genç kızın bisiklete binmesidir. Bir kadının yeni demlenmiş bir çayı getirmesidir. Birinin gelip size bir şey söylemesidir. Sizin ona bir yanıt ver- menizdir. O büyük çınariann, orada, öyte durması- dır. Insanlann kahvelere gidip oturmasıdır. Kadınlı erkekli, çocuklu gençli belde halkının huzur içinde yaşamasıdır. Genç bir betediye başkanının, genç belediye meclis üyelerinin halkın içinde sevgiyle dolaşmasıdır. Ortada ne nutuk atan kişiler vardı, ne de topla- ma kalabalıklar. Ortada insanlan birbirinden ayıran nefret yoktu, çatılmış kaşlar yoktu, korku yoktu, baskı yoktu. Insanlara zoria dayatılan hiçbir şey yoktu. Fısıltılar, göz kaçımnalar, suskunluklar yoktu. Hiçbir yer güllük gülistanlık değildir. Elbette bu- rada da sorunlar vardır. Çıkar çatışmalan vardır. Ayn politik görüşler vardır. Ama sorunlann üstünü örrmeye çalışmazsanız, çözümü kolaylaşır. Doğru prensipler koyup uygularsanız çıkar çatrşmaları biriikte yaşama kolaylığına dönüşör. Ayn politik gö- rüşlere özgür bir ortam sağlarsanız çatışma yerine görüş zenginliğini kazanırsınız. lyi niyet, kararlı tu- tum, eşitlikçi yönetim sanıldıgından daha çok şey verir. Elbette hayatımızın içinde değişmesi gereken pek çok konu var. Akşam yemeğinde Mahmut'la teknolojik yeniliklerin etkilerini konuşurken bunlar- dan söz ediyoruz. Her şeyin insan için olmasının önemini yineliyoruz. Belki de en güç şey bunu an- layabilmek. Her şey insan için, insanlar için. Ama en başta onlann bunu anlaması, bunu bilmesi ge- rekiyor. Bilinçlenme dediğimiz de bu. Paytaştığımız hayatın güzelliği belki de bu gerçeği en iyi antatan bir yol. ilgi göstermek, ilişki kumıak, iletişim kur- mak, paylaşmak. Hayat, en iyi öğretmendir. O sabah, orada, o deniz kıyısında hepimizin Ata- türk'ün oğullan ve kızlan olduğumuzu düşündüm. 19 Mayıs işte buydu. ADALET BAKANI tSTANBUL^DA Moğultay: 8. madde Türkiye'nin sorunu • Adalet Bakam Mehmet Moğultay, CHP Kartal ilçe örgütünün düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, "8. madde partilerin değil Türkiye'nin sorunudur" dedi. İSTANBUL (AA) - Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Terörie Müca- dele Yasası'nın 8. Madde- si'nin partilerin değil, Türkiye'nin sorunu oldu- ğunu söyledL Moğultay, ve Kültür Bakanı Ercan Karakaş, CHP Kartal ilçe örgütü- nün düzenlediği ve Kartal Akvaryum Tesisleri'nde yapılan toplantıya katıldı- lar. Bakan Moğultay. yap- tığı konuşmada, demokra- tikleşmenin, 8. maddenin 'kendisi' olmadığını ifade ederek, (8. madde kalkar- sa Türkiye demokratikle- şir) demenin, son derece yanlış bir tanımlama ol- duğunu belirtti. Demokra- tik işleyişteki sorunlar, hukukun üstünlüğünün sağlanması. laiklik, insan hakları ve sosyal devlet ile ilgili sorunlann tümü- nün birlikte aşılmasıyla demokratikleşmenin sağ- lanacağını kaydeden Mo- ğultay, 8. maddenin parti- lerin değil, Türkiye'nin sorunu olduğunu ifade et- ti. Moğultay, "Bu, Tûrki- ye'yi bir ayıptan kurtar- ma operasyonudur. Bu ko- nuyu bu kadar siyasaDas- tınp arkasına sıgınmay a gerek ywktur" dedi. Bakan Mehmet Moğul- tay, bir soru üzerine, Ha- san Ocak konusunda Ada- let Bakanlığı'na haksız suçlamalar yapıldığını bildirdi ve bakanlık ola- rak konunun yakın takip- çisi olduklannı belirtti. Moğultay, 4 haziran se- çimleri konusuna da deği- nerek, son günlerde, parti içinde lider arayışında gruplaşmalara gidildiğini, bunun partiye herhangi bir yarar sağlamayacağını ve teksesliliğe her zaman- kinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Kültür Bakanı Ercan Karakaş ise CHP'nin, sosyal demokrat görüşle- rini halka anlatmak zo- runda olduğunu ifade ederek, basına smırlama- lar getirilmesinin yanlış olduğunu belirtti. Ercan Karakaş, örgüt toplantısında, sorunlann değil, nelerin yapılması gerektiğinin tartışılmasını istedi. Ercan Karakaş, demok- ratikleşme konusunda fazla bir şey yapılamadı- ğını da belirterek, şunlan söyledi: "Demokrasj gerçekteşe- mediği için ekonomik ve sosyal sorunlar çözülemi- yor. Halkın dayanışması bozuluyor. Kürt sorunu çözülemiyor, iç banş sağ- lanamıyor. Bütün bunlar olamadığı için Türkiye, dünyada askeri darbeden sonraki dönemin içine düştüğü yanlızlığa döşü- yor. Bütün bunlann konn- şulması gerekryor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle