04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 MAYIS 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Düşler ^vrenine yolculuk ya da özgürlük arayışı ^ DtKMEN GÜRÜN UÇARER 24 yıllık başanlı bir geçmiş... Ve Els Comediants Sokak Tiyatrosu yaşama bakışlanndakı düşsel zenginligi görsel öğelerle, müzılde, masklarla adeta bir şölen havasında yansıtırken Akdeniz ikliminin sıcaklığını da beraberlerinde getiriyorlar. Çalışmalanndaki hareket noktası işte bu zenginlik ve yaşamın gûzelliklerle iç içe olması gerektiğine inançlan. Els Comediants'm gösterilerinde ritüel-mitoloji- efsane, dans-mûzik-mask ve kuklalarla kucaklaşırken tiyatro sanatının insanı dünya kurulduğundan bu yana saran büyüsü de bir kez daha kendini kanıtlıyor. Dünya çapında bir ûne sahip olan; Expo 92 gibi uluslararası bir olayın açılış şenliklerini, Barcelona Olimpiyatlan'nın kapanış gösterilerini düzenleyen; Venedik Karnavalı sırasında San Marco Meydanı'nı bir tiyatro mekânına dönüştüren, Bogota'da bombalar patlarken gösterilerine devam eden bu ilginç grubun özelliği izleyenlerine salt düşler evreninden seslenmek değil. Ispanya'nm siyasal panoramasında tiyatronun konumuna bakıldıgında bu sanat dalının baskı unsuruna Bizim sectiğimiz yol ise metni yadsıyor, katılımcıhğı ve yüz yüze hesaplaşmayı içerivor" derken özgürce düş kurmayı ve bunu eyleme dökmeyı demokrasiyle bağdaştınyordu. Kaynaklannı halk tiyatrosu geleneğınde bulan Els Comediants Meta-Tiyatro'nun, yani sözlerin ötesinde farklı anlatım biçimleri üzerinde yoğunlaşmanın, aksiyona dayalı tiyatronun hayatı daha iyi tanımak için en doğru yaklaşım olduğunu da vurguluyor ve "Konvansiyonel tivatroya asla karşı değiliz ama, tiyatro mekânı sözcüklerie ve dekor parcalanyla değil, fiziksel aksiyonla dolabilir" diyor. Sesler, hareketler, renkler... Doğarun güçlü sembolleri; güneş, ay, yıldızlar, sessizlik ve boş alan. Yaptıklan tiyatro için boş alanın öneminı vurgulayan Els Comediants illüzyon ve tersinlemeden yola ti trn çıkarken bu iki unsuru sadece , llydlTO bugünün tiyatrosunun değil, İ n s a n i d ü n y a geleceğin tiyatrosunun da temel kuraldu£undan bu S ş l a n °^ rak s ö ™y°r . _, ıvuı u ı u u g u ı ı u t u ı uu Yaratıcılık, umut ve fantezı Els yana saran büyüsü de comediants'ı k bir kez daha kendini kanıtlıyor. Topluluk, bu akşam saat21.30'da Rumelihisan 'nda. • Els Comediants'ın gösterilerinde ritüel-rnitoloji- efsane, dans- müzik- mask ve kuklalarla Tiyatro tarbşmaları 'Sokak Tiyatrosu'nun Topiumsal Yönü' / İKSV, Luvr Apt. No: 146 Beyoğlu, Büvük Salon kat 1/23 mayıs/11.30 'Türk Trvatrosunda Teknik Sonınlar ve Sonuçlan' tKSV, Büyük Salon - 29 mayıs ' 11.3.0 'Öteki Tiyatro Otgusu' / İKSV/3 hazıran /15.00 Yuvarlak Masa Toplantısı: 'Akdeniz Tiyatrosu ve Tûrkiye' / tKSV, Büyük Salon/26 mayıs/11.30 ty'orkshop Theodoros Terzopoulos Antik Tiyatroda Beden ve Ses Kullanınu 1 Şehır Tiyatrosu TAL Salonu 1-2 haziran ,13.00-16.00 karşı direnişin bir parçası olduğu göriilür. Aslında bu. hemen her ülkede böyle değil mi? Tiyatro, toplumlann özgürlük arayışının değişmez uzantısı... Els Comediants da yapıtlannda yaşamı özgürce kucakJarken ışte böylesi bir arayış içinde olduklannı, yaptıklan özgür tiyatroyla özgürlüğü yücelttiklerini vurguluyor ve sanatın teröre karşı belkı de en etkilı silah olduğu tezını savunuyorlar. Topluluğun sanat yönetmeni Jaume Bernadet, 1994'te, Taoımina Arte tarafindan uluslararası birjürinin katılımıyla düzenlenen Avrupa ödülleri töreninde grubunu temsilen yaptığı konuşmada. "tspanya'da metne dayanan tiyatronun temel amacı geneMe rasyonei analizlere >önelmektir. Bu bir seçim meselesidir. tanımlayacak üç: "Seyircinin karştsına çıkmak değil, seyircinin içine gjrmek istiyoruz" derken Katalan bölgesinde düzenlenen çeşitlı festivallerden, Corpus Christi gibi dinsel törenlerden etkılendiklenni de vurguluyorlar. ^^^^^^^™ Belki Els Comediants için bu törenler. bu festivaller farklı ve renkli çıkış noktalanydı, ama kuşkusuz onlar gösterilerine daha farklı elemanlar da kattılar; toplumla iç içeliğe yöneldiler, sokağın bir parçası olmak istediler. Her kentin dokusuna göre o kentin insanlanyla, o kentin parçası olan doğal yapılarla bütünleşmeyi amaçladılar ve de hep birlikte güneşe uzanmayı... Topluluk elemanlan genelde Barcelona yakınlannda küçük bir köyde yaşamayı yeğliyor. Çevre köylerden gelenlerin anlattıklan masallan, efsaneleri yaratıcı çahşmalannda değerlendirirken müzik, aksiyon ve imgelerle duyulara seslenıyorlar... Yaşam ve ölüm, sanat ve özgürlük arasındaki bütünleşmeyi irdeliyorlar. 'Vardiya Resimleri' KültürServisi-Uluslararası Plastik Sa- natlar Derneği, Demokrasi Parkı'ndaki kendıne ait mekânlarda "Vardiya Resim- leri" adı altında gerçekleştinlecek bir 'sürekli resim yapma etkinliği' düzenli- yor. "Vardiya Resimlen", sanata \e düşün- ce alanına yöneltilmiş her türlü saldın karşısında Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği tarafindan düzenlenen bir sü- rekli üretim etkinliği olacak. Proje, 26 mayıs cuma günü saat 17.00'de yapılacak bir açılış toplantısıy- la başlayacak. Etkinliğe katılan sanatçılar beş gün sü- reyle gruplar halinde dörder saat süren vardiyalarla resim yapacaklar ve hiç ara vermeden nöbeti bir sonraki ekibe dev- redecekler. Etkinlik çerçevesinde. diğer disiplin- lerden de olayı destekleyen sanatçılar il- ginç bir program sunacak. MahirGünşiray Tiyatro Topluluğu, 26 mayıs günü saat 17.3O"da başlayıp etkin- liğin sonuna kadar sürecek bir tiyatro göstensi gerçekleştirecek. 29 mayıs saat 17.30'da Mete Sakpınar ve grubunun modern dans gösterisi, 30 mayıs saat 17.30'da ıse Cem Ertekin Çağdaş Bale Topluluğu'nun gösterisi yer alacak. Zen Müzik Topluluğu, resim yapan sa- natçılarla birlikte 27 mayıs cumartesi sa- at 17.30'da başlayıp hiç kesintisiz 24 sa- at sürecek bir pop müzik programı suna- cak. Etkinlik süresince sanatçılann kulla- nacağı malzeme Uluslararası Plastik Sa- natlar Derneği tarafindan sağlanacak, ça- lışmalar sonunda ortaya çıkacak yapıtlar derneğe bağışlanacak. Yapıtlar. haziran ayının son haftasında. mekânlannı bu et- kınliğin sonuçlanna açacak olan çeşitli galerilerde ve dernek merkezinde sergi- lenecek. 'Kahve Seramikleri' Kfiltür Servisi- Türk ve tslam Eserleri Müzesi 'nde açılan "Kahve Seramikteri" sergisi 18 hazirana kadar sürüyor. Sergide on Türk, on Hollandalı sera- mik sanatçısı geleneksel bir içecek olan kahveye çağdaş yorumlar getiriyor ve onun malzemelenne değişik işlevler yük- lüyor. "Kahve Seramikleri" sergisine Türki- ye'den Beril Aıulanmert, Bingül Başanr, Zehra Çobanlı. Hamiye Çolakoglu, Gün- gör Güner, Ayfer Kalsın, Füreyya KoraJ, Lerzan Özer Yeltan, Şeyma Reisoglu Nal- ça ve Pamra Sağhkova Plevneli. Hollan- da'dan ise Evelyn van Baarda. Rob Brandt, Marjike Gemessy, Manja Hooft, Liesbeth Kamp, \Vietske van Leetmen, Daniel Levi, Johan van Loon, Frans Ot- tink ve Norman Trapmann katılıyor. Sergide, gündelik yaşam kültürü içeri- sinde önemli bir yer tutan ve 400 yıl ön- ce Türkler tarafindan Batı'ya ihraç edi- len kahvenin Avrupa'da ne denli benim- sendiğinin çarpıcı örnekleri yer alıyor. Hollanda'nın Delft seramiklerinde görü- len ve günümüzde de çağdaş yorumlarla karşımıza çıkan kahve fincanlan ve kah- vedanlık tasanmları... Ayşe Erkmen 'in 6. kişiselsergisiMaçka Sanat Galerisi'nde sürüyor Galeri ıııekâıııııuı gerçekçi bir rölevesi NECMİ SÖNMEZ Çalışmalannı sergi mekânının "iç di- namiklerine" göre oluşturan Ayşe Erk- men, Maçka Sanat Galerisi'nde açtığı son kişisel sergisinde. galeri mekânının kendisine verdiği imkânlardan yararla- narak, alışılmışın ötesine geçen bir "dü- şünce yoğunluğuyla" bu galerinin geç- mişini büyüteç altına alıyor. Ancak bu büyüteç altına alma işlevinin iki temel özelliği var. Bunlardan ilkı, sanatçının 1989'da ay- nı galeride "Burası-Orası" başlığı altın- da açtığı ikinci kişisel sergisinde uygu- ladığı yöntem. Bilindiği gibi Erkmen'in bu sergisi. birbirine eklenen paslı demir bloklann yan yana gelerek galeri mekâ- nının içinde bir yuvarlak çizmelerinden oluşuyordu. Stephan Havcking'e aıt metinlerle, ls- tanbul sokaklanndan çekilmiş ses ka- yıtlanyla bütünleşen bu sergisinde sa- natçı, bence ülkemızde ilk kez "galeri mekânının" kendisini sorgulamış ve ga- leriyi duvar. tavan ve yerden oluşan bir satış mekânı dışında algılayarak, onun fonksıyonlannı, açmazlannı tartışmaya açmıştı. 1989'dan 1995'e gelene dek Erk- men'in sanatı çok farklı bıryorumlama zenginliğine vardı, ama kullandığı "yöntem" değışmedi. Maçka Sanat Ga- lerisi'nde sanatçı.zor algılanan bir "diz- ge"den yola çıkarak 6. kişisel sergisini galeri mekânını tarihsel okumadan çıka- np tamamen "teknik" olanaklann sinır- lanna taşımıştır. "Bu Galeri" başhğını taşıyan sergi, galerinin duvarlannda yer alan 10 cm çapındaki alçı yuvarlaklardan ve galeri- nin tabanında ise tıpkı alçı yuvarlaklar- la aynı formda olan tahta plaklardan olu- şuyor. Sergiye girince kendınizi ıçinden çıkılmaz bir labirentin içinde gibi hisse- diyorsunuz, ayaklannızla tahta plaklara basmamak için özel bir çaba harcarken gözlerinizle galeri mekânının tabanı ıle duvarlannı kapsayan formlann anlamı- nı çözmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla serginin ilk özelliği de kendini burada belli ediyor ve ayaklan- nızla gözleriniz arasında bir diyalog kur- manız "zorunluluk" oluyor. Erkmen'in sanatı hiçbir zaman öğre- ten bir ses tonuna sahip olmadı, ama bu sergisinin verdiği ilk açık olmayan me- tekleyen en önemli özellik. ister tahta. ister alçı olsun kullanılan elemanlann. mekânın gerçekliğini ortaya çıkarmak istemeleri. Galeri mekânının işlevsel özelliğini Füsun Onur, "Kadans" isimli sergisin- de son derece yırtıcı bir tonla incelemiş ve kendisine özgü yorumla sanatın me- talaşmasını protesto etmişti. Ayşe Erk- men'in açtığı söylem ise bundan farklı bir özelliğe sahip Galerinin tamamını kapsayan fildişi beyazı seramikler, ger- çekte bu mekânı sanat adına zorlu bir hale getiriyorlar. Dünyanm hiçbir yerinde görülmeyen erginin çok kapsamlı yapısını destekleyen en önemli özellik, ister tahta, ister alçı olsun kullanılan elemanlann, mekânın gerçekliğini ortaya çıkarmak istemeleri... Galerinin tamamını kapsayan fildişi beyazı seramikler, gerçekte bu mekânı sanat adına zorlu bir hale getiriyorlar. saj. "bana dikkarli bakın" olarak yo- rumlanabilir. Gerçekte serginin kuruluş mantığı son derece yahn. Sanatçı. galeri mekânının tabanında ve duvarlannda analitık bir yöntemle uzunluklan ölçüyor. Yani galerinin du- varlan ile tabanındaki oran-orantı iliş- kilerini bir röleve mantığıyla ölçüyor. Sergide yer alan alçı ve tahta yuvarlak- lar mekânın içinde sadece "birkezw tek- rarlanan mesafeleri ele alıyorlar. Sergi- nin gizemli atmosferine biraz alıştıktan sonra bir matematık problemini çözer- cesine galerinin teknik özelliklerine ya- kınlaşıyorsunuz. Serginin çok kapsamlı yapısını des- bence de görülemeyecek olan bu ıç me- kânsal özellik, Maçka Sanat Galerisi'ni sıradan galerilerden ayıran, ona farklı birkarakterkazandıran niteliktedir. Erk- men, hepimizin çok iyi bildiğini sandı- ğı bu mekânın teknik özellikleri arasın- da, eşsiz bir yolculuğa sürüklüyor bizi. Evet geziye çıkarmak değil, bir tür sü- rükleme. Ayaklannız tahtalara basmamayı kav- radığında başlıyorsunuz alçılan sayma- ya, her uzunluk ya da kısalık sadece bir kez tekraredildiği için her seferinde kar- şınıza farklı farklı sayılar çıkıyor. Ama siz bu alçı yuvariakları saymaya kalktı- ğınızda galerinin karolan kıpırdamaya ve tıpkı bir labirentin içindeymiş gibi üzerinize doğru gelmeye başlıyor. Sa- ğında solunda, tepesinde tabanında, önünde arkasmda derken şunu fark edı- yorsunuz öncelikle: Ben burada gördük- lerimi daha önce hiç görmemiştim. Acaba şimdiye kadar burada açılan sergilere yeterince bakmarruş mıyım? Işte bu soru kafanıza takıldığında, ser- ginin hermetik yönüne doğru bir yakın- laşma sağlanrruş ve ilk soğukluk aşa- ması da atlatılmış oluyor. Tıpkı aynaya bakan Alis gibi siz de galeri mekânının kıyısına köşesine bak- maya, tahta ve alçı yuvarlaklann izini sürmeye başlıyorsunuz. Kimi kez dıkey olarak yukandan aşağıya inen bölümler- de yuvarlaklar, galerinin tavamnı kapla- yan perdeleri de aşarak yukanya doğru ilerliyorlar. Bunlar nerede bitiyor diye başınızı kaldınp tavana baktığınızda bu galerinin hiç görmediğiniz bir özelliğiyle, bence "ikinci yıizüyle" karşılaşıyorsunuz. Erk- men bu özelliği belirgin kırmak için kendisine özgü "suskun" tavırla izleyi- ciye elma şekeri sunmuyor, onu önce baktığını "görmeye", ardından da algı- ladığını "düşünmeye" zorluyor. Son yıllarda gördügüm en donanımlı kişisel sergilerden birisi de bu oldu. Ga- len mekânını terk ederken cam kapının sağ tarafında iki alçı yuvarlağın "dışar- da" olduğunu gördüm, galerinin içinden dışina doğru ilerleyen bu yuvarlaklara bir anlam verebilmek için güneş ışığına çıkmam gerekiyordu. Tekrar galeriye geri döndüğümde gör- dügüm her şeyin farklılaştığını duyum- sadım. Bu da bitimsiz bir yolculuk, ta- mamlanmamış bir cümle gibi heyecan vericiydi. BUAgAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Bepgama dan Sappho'ya Selam "Geleceğin varsa şimdi gel kurtar beni. Kuşkudan, ne diliyorsa gönlüm Yerine getir, sen de katıl benimle savaşa." Sappho'nun eksiksiz bulunan tek şiiri "Aprodite'ye Yakanş'm son dizeleri (çev. Cevat Çapan) M.Ö. VI. yüzyıllardan ses getiriyor günümüze. Bu dizelerin ev- renindeki kişilikten ipuçları buluyoruz. Homer'in destanlanndan lirik şiire. Sappho'nun yarattığı bu sıçrama yüzyıllar boyun- ca kurgu yönünden de değişik açılımlann öncüsü ol- muş. İkinci özelliği, Azra Erhat'ımızın belirttiği gibi kadın kişiliğinin önemsenmediği yüzyılda, şiiriyle birey ol- ma savaşını vermesi Sappho'nun. Bu özellikleri nedeniyle Pen Yazarlar Derneği'mizin Bergama Belediyesi'yle birlikte düzenlediği "///. Ak- deniz Ozanlan Toplantı "sında edebiyat adamlan "bi- zim coğrafyamız"\n şairini konuştular bu yıl. Josep Piera (Katalanya). Cevahîr Sipahi (Arnavut- luk) Eftim Klemikov, Triyon Petrovsky (Makedonya), Neş'e Yaşin (Kuzey Kıbns), Hanan Havvad, Edip Al Katip (Filistin): Cevat Çapan, Cengiz Bektaş, Gül- ten Akın, Gülseli Inal, Aydın Hatipoğlu, Mehmet Yaşin in katıldıklan oturumlarda bıldiriler okundu, tar- tışıldı. Değişik duyarlıklann, dillerin buluşmasıydı bu. insana, sanki köleleştirme aracı haline gelen kültür kirlenmesi karşısında, insanoğlunun yarattığı uygar- lıklann mirasına gene sanatçılar sahip çıkıyor. Toplantının ilk oturumunda Cengiz Bektaş'ın vur- guladığı bir gerçek var: Aydınlanma çağını etkileyen- lerden biri Sappho. Skalastik daralmanın silmeye, yok etmeye çalıştığı özgür insanın ve lirizmin öncü- sünün şiirteri bu nedenle ateşe veriliyor. Kıbnslı şair Neş'e Yaşin şöyle saptıyor bu birey ol- ma bilincine karşı düşmanlığı. "Büyükannemin sesi, bugünlere binbir güçlükle ulaşabilmiştir. Milattan sonra 380'de Istanbul piskoposu Gre- gory Narianos, yapıtlannın nerede bulunursa yakıl- masını emretmişti. Piskopostan önce, M.S. 180 yı- lında Tatiyan onun için 'Sappho aşk delisi bir fahi- şeydi!..' demişti. Hele ortaçağ büyük annemi hiç mi hiç sevmemişti. Papa 7. Gregory, bütün yapıtlannı Is- tanbul ve Roma'da yaktırmıştı." Ateşe vermek yaratılann önünü kesemiyor ama. Yok olanlar ateşle oynayanlar. "Belki de unutursun sen Ama bil ki gelecek günlerde birtakım insanlar anacaklar bizi." Yüzyıllar sonra gelen kuşaklann, bu dizelerin şairi- ne, Bergama'dan geleceğin selamını göndermeleri ne güzel. YAPI KREDİ GENÇLİK FESTÎVALİ BUGÜN: 19.00 Aya trini/ Leipzig Oda Orkestrası (Soh'st: M. Keylin)" YARIN: 21.30 Harbiye Açıkhava Tryatrosu/ Bülent Ortaçgil, J. Hammond, Ben Harper TERAKKÎ VAKH KÜLTÜR ETKİNLtKLERİ 20.30 Şan Konseri Cemalettin Kurugüllü, Suat Ankan piyano: Elizabetta Di Stefano. arp: Ferda Ankan ÖZEL DARÜŞŞAFAKA LİSESİIII. KÜLTÜR VE SAZVAT ŞENLİĞt 16.30 Kısa metrajlı film göstenmı "Ve Bina Çöker"- Faruk Karaçay. "Battani}e"*-Banu Imset Diler 17.00 Söyleşi "Diişüıtce Özgüriüğü ve Kültürei Dönüşüm"-Cezmi Ersöz 19.00 Konser Grup Paradoks tSTANBUL ANADOLU GÜZEL SAINATLAR LİSESÎ 2. KLT.TÜR ŞENLtĞt 14.00 Sergi açılışı "Karikatürk" Karikatürcüler Derneği 15.00 Panel "Türkiy«'de Sanatın Bugünkü Konumu" Afşar Timuçin, Ataol Behramoglu, tsa Çelik, Kemal Iskender, Rekin Teksoy. SarperÖzsan 20.00 Konser Fethi Kopuz Orkestrası ÎTİ II. ÖĞRENCt ŞENLtĞl 10.00-13.00 Açılış, plaket töreni, sergi açılışlan 13.00-16.00 Piknik 16.00-18.00 Film gösterimi "Kaika" Steven Soderbergh 17.00-22.00 Konser Öğrenci gruplan 'Unutulmuş Çocukkık Esklzleri' • Kültür Servisi- Hakan Savlı'nın ilk şiir kitabı " 'Unutulmuş Çocukluk Eskizleri', Bilgi Yayınlan'ndan çıktı. Kitabında yer alan on yedi şıirle 1994 Sabri Altınel Sür Ödülü'nü, dosyanın genişletilmiş toplamıyla 1995 Cemal Süreya Şiir Ödülü'nü kazanan Savlı; 1989 yılında Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra kanser genetiği doktorası yaptı. 1992 ve 1993'te öğrenimini Londra'da sürdüren Savlı 1994'te Çapa Tıp Fakültesi Organ Nakli Ünitesi'nde çalıştı. Savlı, bu konudaki araştırmalannı sürdürüyor. Savlı'nın şiirleri Adam Sanat dergisinde yayımlanıyor. 1 4. Galata Şenfiği' • Kültür Servisi - Galata Senliği 9-11 haziran tarihleri arasında gerçekleştinlecek. Bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilecek olan şenlik, Kültür Bakanlığı 1993- 2003 Kültür Mirasmda fstanbul Kurulu, Mimarlar Odası tstanbul Büyükkent Subesi, Çekül Vakfı, Galata Derneği. Istanbul Sanat Tanıtım Araştırma Vakfı ve semt sakinleri tarafindan düzenleniyor. Senlik çerçevesinde yıkım karan alınmış bir yapının neden yıkılmaması gerektığıne dair bir sergi, semt çocuklannın özgün Galata çalışmalan, mevlevihanede sema göstensi, kule meydanında konserler, fener alaylan. tarihçiler eşliğinde Galata gezileri, sokak toplantılan. kuleye tırmanış ve sohbet toplantılan gibi birdizi etkinlik gerçekleştirilecek. Şiir ve öykü yanşması • Kültür Servisi - Maltepe Belediye Başkanhğı ve Çaba Eğıtım Merkezi işbirliğiy Ie şiir ve öykü yanşması düzenleniyor. Şiir yanşmasınm konusu "yaşam". öykü yanşmasının konusu ise "insan haklan". Her iki yanşmanın da son katılma tarihi 4 haziran. Yanşmanın seçici kurulu Jale Sinar. Faik Baysal, Melike Arslan, Gülben Tuncay, Şükrü Sözeri, Kemalettın Koç, Emrne Erbaş, Yılmaz Çongar, Tansu Bele ve Ibo'dan oluşuyor. Kazananlara ödülleri 14 haziranda saat 14.00'te yapılacak ödül töreninde verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle