Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 MAY1S 1995 ÇABŞAMBA
HABERLER
lyileşiyor
• HaberMerkezi-
Geçırdiği trafik kazası
nedeniyle uzun süre
komada kalan yeni Yüzyil
gazetesi ekonomi muhabiri
Flkin Aydın'ın durumunun
hayrama girerken oldukça
iyi olduğu bildirildi.
Istanbul Üniversitesi Çapa
Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde tedavi gören
Aydın, artık koltuk
değnekleriyle yürümeye
başladı. Doktorlan
Aydın'ın, geçirdigi ağır
ameliyattan sonra bu
dûzeyde iyileşmesinin
mucizeye yakın bir gelişme
olduğunu belirterek,
normale döneceği
müjdesıni verdiler.
, eli
kanhtarı
destekliyop'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP Grup
Başkanvekili Oğuzhan
Asiltürk, dün RP Genel
Merkezi'nde düzenlediği
basın toplantısında,
Başbakan Tansu Çiller'in
Nazilere karşı kazanılan
zaferin 50. yıldönümü
nedeniyle Paris'ten sonra
Moskova'daki törenlere'
katılmasını eleştirerek,
"Bu merasime iştirak,
doğrudan doğruya
Çeçenya'daki eli kanlı
insanlan bir manada
desteklemektir" dedi.
Asiltürk, törenlere katılan
Çiller'in ömrü boyunca
alnında kara bir lekc
taşıyacağını söyledi.
Bcspres Kapgo
işçisine dava
• tZMİR(Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Işlerine
dönmek için oturma
eylemi yapan Türk-lş'e
bağlı Tümtis üyesi 20
Ekspres Kargo işçisi
hakkında Dernekler
Yasası'na muhalefetten 5
yıla kadar hapis cezası
istemiyle dava açıldı.
Sanıklann avukatı Nedim
Değirmenci, "lşten
çıkanlan müvekkıllerim
demokratik haklannı
kullandılar. Bu konuda
elimizde mahkeme
kararlan var. Mahkemeye
bu kararlan sunacağız"
dedi.
64 kilo erom
ele geçirfhli
• İSTANBUL(AA)-
Doğu Anadolu'da
sağladıklan 64 kilogram
eroini lstanbul'da piyasaya
sürmeye çalışan 8 kişi
yakalandı. tstanbul
Narkotik Şube
Müdürlüğü'nden dün
yapılan açıklamaya göre
Fahri Yaşin ve Aslan Yaşin
adlı kişilerin ellerinde
önemli miktarda eroin
bulunduğu yolunda alınan
ihbar üzerine bu kişilerin
Avcılar'da bulunan evlerine
operasyon düzenlendi.
Soruşturmanın
genişletilmesi sonunda 6
kişi daha yakalandı.
Fransız uçağına
bomba ihbarı
• tSTANBUL(AA)-
Hindistan'dan tstanbul'a
gelen ve dün saat 13.00'te
Paris'e gitmesi gereken Air
France'a ait Boeing 747
tipi dev kargo uçağına,
Atatürk Havalimanı'ndan
kalkışından 30 dakika
sonra patlayacağı yönünde
bomba ihban yapıldı.
Bunun üzerine kalkışına
izin verilmeyen uçak,
bomba uzmanlannın
gerekli incelemeyi
yapması için piste çekildi.
Yontunç toprağa
verHdi
• tSTANBUL(AA)-
Istanbul 'da önceki gün
ölen Prof. Ahmet Kenan
Yontunç, Moda Camii'nde
kılınan caneze namazından
sonra Karacaahmet
Mezarlığı'nda dün toprağa
verildi. Yontunç. yaptığı
Atatürk heykel \e
büstleriyle tanınıyordu.
İlhan Selçuk, Deniz Cezmîş'i anlatıyor
Deniz, içimizdeki hicranyarası...~JL Te zaman Deniz 7 düşünsem
l \ l yüreğim kalkar, Türkiye'nin bir
A. Y hicran yarasıdır Deniz.
Öylesine güzel bir çocıık, insanhğa
karşı sevecenliğinden kendisini yakan
özverili bir genç, halhna borcımu öde-
mek için ipegiden bir de\rimci...
Peki, "Deniz Gezmiş neden eline silah
aldı" diye hiç düşündük mü?
"Kanncayı incitemeyen bir genç insan,
nasıl bu yola döküldü " diye yansız bir
araştırma yapıldı mı? Deniz Gezmiş in
ruhsal dönüşümüyle eylemleri
arasındaki bağıntılan irdeleyen derin-
lemesine bir inceleme var mı?
Hayır...
"tnsan belleği unutkanhkla sakattır ";
bu yüzden sanıyoruz ki "faili meçhul
cinayetler " son yıllarda ortaya çıktı.
Oysa gerçek bu değil...
1968 de üniversitede reform isteyen
gençler pıtrak gibi çoğalıp
yükseköğretimde köhnemiş kurulu
düzeni bozacak rüzgârlar toplumda
esmeye başlayınca "statüko "dan yana
olanlar ne yapacaklarını şaşırdılar.
Solculuk rüzgârı toplumu almış
götürüyor, halk tabanına dayanabilecek
bir demokrasinin devrimci tohumlan
ekiliyordu. Üniversite gençliği arasında
gelişen solculuğa karşı tutucu siyasal
iktidarın nasıl önlemler alması
gerekiyordu?'..
Ne yapmalıydı?..
"tti kurda kırdırmak" reçetesiyle
sağcı öğrencileh solculann üzerine
saldırtnlar.
Yetmedi.
Devrimci öğrenci liderleri teker teker
öldürülmeye başlandı. Yaklaşık otuz
öğrenci öldürüldü; katilleri buluna-
madı; tetiğı çeken eller saptanamadı;
Deniz Gezmiş'in kuşağında bu cinayet-
lerin yarattığı derin tepkiler, gençliği
silahlı eylemlere sürükledi.
Devlet yansız davranabilseydi,
öldürülen öğrencilerin katilleri
yakalaanabilseydi, durum değişir,
Türkiye. Deniz Gezmiş 7 darağacına
gönderen eğik düzeyden kurtulabilirdi.
O eğik düzeyde bugün de kayıyoruz.
Deniz i asanlar, Türkiye nin bugün-
lere sürüklenmesinin tohurnlarını
topluma ekmişlerdir.
Tarih hakh olanlann yenilgileriyle
doludur. Hak, istendiği an alınabilseydi,
tarih olmazdı. Çünkü her hakkın
karşısma dikilecek tutucular, geçmişte
ve bugün karşıt güçler olarak toplumda
var olmuşlardır.
Yenilen hakh olabilir, yengi haksız
olabilir. Son aşamada yenilgilerin altına
çekilecek toplam çizgisi. haklı yenginin
birikimini sağlar ve sonuca ulaşmada
belirleyici olur.
Deniz, doğrulan söyleyen ve doğrular
için eyleme geçen; ama zamanlamayı ve
toplumdaki kuvvetler dengesini hesap
edemeyen bir kuşağın temsilcisidir.
Yaklaşık 30 faili meçhul cinayette
öldürülen öğrenci önderlerinin
ardından. "devlet içindeki devlet",
Deniz i ve iki arkadaşını idam etmekle
üç cinayet daha işledi...
Cinayetler kulvarına böyle girdik...
Ogünden beri çıkamıyoruz.
Deniz Gezmiş,
Yusuf Aslan ve
arkadaşlan.
rrtarşlar
söyleyerek
yargılandıklan
1 numaralı
sıkıyönetim
mahkemesi
salonuna
giriyorlar.
Cımtanm adaleti: İdamDemirel'in 'idamları neden onayladığı' sorusuna yanıtı şöyle: Askeri idareydi, biz ne
yapabilirdik ki, hâkimler bu cezayı vermek zorundaydı, biz de onaylamak zorundaydık.
• Deniz'leri
asmak için çırpınan
Tuğg. Ali Elverdi
ile Faik Türün ve
BakiTuğ 12 Mart
askeri darbesinin
etkili subaylanydı.
Yani cuntanın önde
gelen isimleriydi.
Deniz'lerin
asılmasında önemli
etkileri oldu.
• Sonra ne oldu
bu üç cuntacıya?
Emekliliklennde
ne yaptılar? Üçü de
Süfeyman
Demirel'in yanında
veonun
himayesinde
politıkacı oldular,
milletyekili
seçildiler.
...Ve hüküm verilip kalemler kırılıyor...
Deniz, Yusuf ve Hüse-
yin'in idam edilmeleriyle ilgilı yazıyı dün
bitirmek niyetindeydim. Ancak önceki ge-
ce Savaş Ay'm programında Baki Tuğ'u ız-
leyince bir şeyler yazmak gerektığini his-
settim. O gece yalnız Bakı Tuğ değil, De-
niz'lerin asılmasında önemli bir rolü olan
Süleyman Demirel de Mehmet Ali Bi-
rand'ııı programında konuşuyordu.
Birand'ın programında Süleyman De-
mirel, bildiğimiz Süleyman Demirel'di. 23
yıl önce Deniz'lerin idamına el kaldıran
ve bu idamın gerçekleşmesinde büyük
katkıları olan Demirel neyse. 32. Gün
programında konuşan Demirel de aynı
Demirel'di.
23 yıllık deneye, yaşanmış bunca acı
olaylara karşın küçük bir demokratlaşma
umudu görünmüyordu.
Süleyman Demirel'e neden idamlara el
kaldırdığı sorulduğunda, 1980'li yıllarda
bir askeri darbenin hapse attığı siyasetçi
olarak demokratik mesajlar vermek ihtiya-
cı duyuyordu:
"Askeri idareydi, biz ne yapabilirdik ki,
hâJdmkr bu cezayı vermek zorundavdı. biz
de onaylamak zorundaydık."
Bakı Tuğ, Deniz'leri idam eden 12 Mart
mahkemelerinin savcılarındandı. Ali El-
verdi, Deniz'ler hakkındaki idam karannı
veren mahkemenin başkanıydı. Yine aynı
Ali Elverdi, idamlann bir an önce gerçek-
leşmesini isteyen askeri cuntanın has ada-
mı olarak özel bir gayret göstermışti. Faik
Türün, 12 Mart askeri darbesinde fstanbul
Sıkıyönetim Komutanı'ydı. Tuğ. Elverdi
ve Türün, 12 Mart askeri darbesinin etkili
subaylarıydı. Yani cuntamn önde gelen
isimleriydi. Deniz'lerın asılmasında
önemli etkileri oldu.
Sonra ne oldu bu üç
cuntacıya? Emekliliklerin-
de ne yaptılar? Üçü de Sü-
leyman Demirel'in yanın-
da ve onun himayesinde
politıkacı oldular, millet-
vekili seçildiler.
Diğer ikısi yaşlanıp po-
litika sahnesinden uzakla-
şırken 12 Mart mahkeme-
lerinin solculara en düş-
man genç savcısi politika-
ya devam ediyor. DYP
ıçinde Demirel'e yakın
grup içinde, yani Şahinler
içinde yer alıyor.
Ne diyor Baki Tuğ, Sa-
vaş Ay'm programında: Deniz'ler yaptık-
lanndan pişman olduklannı söyleseymiş-
ler, bu hafifletici sebep kabul ediîır ve
ölümden kurtulurlarmış. Avukatlan da bu
konuda onlara doğru yol göstermemişler.
Bunu, şimdt siyaset yapan ve seçımle par-
lamentoya giren bir milletvekili söylüyor.
Cuntanın kanunu kitabı yok
12 Mart bir asken darbe ıdi ve
TBMM'yi devre dışı bırakmış ve askerle-
rin kurduğu Yüksek Komuta Konseyi ikti-
darı ele almıştı. Cuntanın kanunu kitabı
yoktu. Her şey tepede birkaç cuntacı gene-
ral tarafından kararlaştınlıyordu. Siyaset-
çiler de askeri darbeye yatkınlıklan ve ge-
ricılikleri oranında cuntayla işbirliği yapı-
yorlar ve onlann istediği kararlann çıkma-
sına yardımcı oluyorlardı.
Demirel'in önderliğindeki AP grubu, 12
Mart dönemınde Meclıs'te kabul edilen ve
cuntanın istediği bütün gerici kanunlan
yü sonra
O R A L Ç A L I Ş L A R
keyifle çıkardılar. 1961 Anayasası 'nin de-
mokratik hükümlen AP grubunun ve CHP
içindeki cuntacı politikacılann desteğiyle
budandı. O dönemın öne çıkan isimleri
arasında CHP'lı Nihat Erim. Turhan Fey-
zioğlu ve Coşkun Kırca da bulunuyordu.
Baki Tuğ. ışte böyle bır dönemın savcısı
olarak Deniz'lerin pişman olduklannı söy-
lemelerini istiyor. Deniz'lerin pişman ol-
malarını isteyen bır cunta savcısı. Şimdi
de seçimle gelmiş bır milletvekili. Demi-
rel cumhurbaşkanı, Baki Tuğ milletvekili
ve Deniz'lerin pışmanlığını isteyen 23 yıl-
dır bıtmeyen kin.
Süleyman Demirel, önceki gece 32.
Gün programında, ülkenin bölünmez bü-
tünlüğünü deldırtmetne rolündeydı. Yıl-
lardır tutuculuğun ve baskının temel ge-
rekçelerınden bırisi olarak kullanılan bö-
lünmez bütünlük, Demirel'in dılinden
düşmüyordu. Deniz'lerin asılmasına el
kaldınrken de aynı gerekçelere sarılmış-
lardı.
Sankı bu ülkenin tapusu
bır kısım insanlara babala-
nndan miras kalmış. Deniz
Gezmiş'ler, bu ülkeyı böle-
cek, parçalayacak ve cunta-
cı Baki Tuğ'lar da bu ülke-
nin bölünmez bütünlüğünü
koruyacaklar. Bakı Tuğ. bu
ülkeyi Deniz'lerden daha
mı fazla seviyor. yoksa bu
ülkenin tapusunu ona birile-
ri mi verdi?
Insan sevgisi isyan
ettirdi
Deniz, Yusuf. Hüseyin ve
68 kuşağının ölümle kucak-
laşan birçok üyesi, ülkeleri-
ni, insanlan çok sevdikleri
için ısyan ettiler. Haksızhk,
yolsuzluk. hırsızlık, baskı,
zulüm sona ersin diye can-
larını verdiler. Idealleri,
eşitliğin ve adaletin hüküm
sürdüğü bir dünya idi.
Onlar acı ve yoksulluk
çeken halkın dert ortağı idi-
ler.
Onlar, Türklerin ve Kürtlerın kardeşli-
ğini. birlığini ve eşitliğini savundular. On-
lar geleceğe umutla bakan. zengin ütopya-
ları olan ısyancı bir kuşağın üyesiydiler.
Onlar 'Gerçekçi o)un, irokânsızı isteyin' di-
yebilen yepyeni. temiz bır dünya için dö-
vüsen pınl pınl bir geleceğin habercisıydi-
ler.
Onlan idam edenlerin yarattığı dünyaya
bakın...
Hâlâ idamlan savunan, düşünceye düş-
man kafalara bakın...
Günde 25-30 kişinın öldüğü bır Türkiye
yaratan tutucu kafalara bakın...
Cuntaların aldığı kararlan savunan
TBMM üyelerıne bakın...
Deniz. Hüseyin ve Yusuf, yepyeni bir
dünya. haksızlığın ve adaletsizliğin yok
olduâu bir dünya için gülerek ölüme gitti-
ler. "
Sosyalizm onlann idealleriydi.
Dünyayı değiştirmek, onlann ütopyala-
nydı.
Yann onları mı haklı çıkarıyor, yoksa
cunta kararlanna sığınarak politika yapan
tutuculan mı?
Sevgilı Deniz,
Sevgili Mahir.
Sevgilı Yusuf,
Sevgili Hüseyin,
x
Sevgili Cevahir,
Sevgili Ibrahim,
Sevgıli Koray,
Sevgili Cihan,
Yaşamını yıtirmiş tüm 68'li arkadaşla-
nm,
Sızler yaşamınrzı boşuna yitirmediniz...
Sızlen özlem ve sevgıyle kucaklıyoruz.
ÜTTİ
GLOBAL
POUTIKULTUR
ERGİN YILDIZOĞLU
50. Yıl Kutlamalan ve
Bazı Tatsız Sorular
Bu hafta Nazi Almanyası'nın teslim oluşunun 50.
yılı büyük bir gürültü ile kutlanıyor. Acaba gerçekte
ne kutlanıyor? Bu savaşı gerçekleştirenler bundan
ne gibi dersler çıkanyorlar?
Kutlanan savaşın sonu olamaz! Bu, mayıs ayın-
da değil, ağustos ayında Hiroşima ve Nagasaki
yerle bir edildıkten sonra gerçekleşti. Peki faşizmin
yenilmesi mi kutlanıyor? Bu da oldukça şüpheli.
Çünkü, gerek basında gerekse de 'devlet büyükle-
rinin' konuşmalarında faşizmin özellikleri ve ne-
denlerinden ziyade. Yahudi soykınmı ve militarizm
gibi sonuçları üzerinde duruldu. Faşizmin Avrupa
işçi hareketi üzerinde yarattığı tahribat ise bu ko-
nuda, o zaman en azından Hitier'in politikalarına
hayranlık duymuş olmaktan dolayı bir suç ortaklığı
söz konusu olduğu için hatırlanmak bile istenmedi.
Ikincisi, hemen tüm yazarlann ve konuşmacılann
kafasını kurcalayan ilginç bir soru var ortada:
"Acaba, Alman halkının bir kısmı 8 Mayıs 1945'i
kurtuluş günü olarak görmüyor mu?" Bu sorunun
cevabı çok yüreklendirici değil. Ne yazık ki Alman-
ya'da bu kutlama toplantılarından hoşnırtsuz olan-
ların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Öyleyse
Almanya'da hâlâ bazı insanlar, faşizmin yarattığı
tüm felaketlere rağmen, "Savaş keşke başka türlü
bitseydi" diyebiliyorlar...
Bu ise son 50 yılın değeriendirmesini yapanlan;
özellikle faşizmin kaynaklarına ilişkin çok ciddi so-
rularla faşizmin üç-beş kişinin manyaklığı ile değil,
kapitalizmin özellikleriyle ilişkili olduğunu kabul et-
mekten başka türlü cevap verilmesi mümkün ol-
mayan, 'çok tatsız' sorularla karşı karşıya bırakır.
Tabii 1970'lerde, ekonomik kriz başladıktan sonra,
hemen tüm Avrupa hükümetlerinin göçmenlik ya-
saları, iltica işlemleri, etnik azınlık hakları gibi konu-
larda neo-faşist partilerin programlarına giderek
daha çok yaklaştıklarını, Fransa ve Italyan seçimle-
rınde birer siyasi güç olarak ortaya çıkan faşist
partileri, Solingen'i vb hatıriatarak bu sıkıntryı arttır-
mak mümkün. Listeye, son yıllarda edebiyatımıza
katılan 'etnik temizlik' kavramını, Afrika'da emper-
yalist ülkelerin beslediği, desteklediği ve silahlan-
dırdığj güçlerin yarattığı soykınmlan da ekleyebili-
riz... Öyleyse gerçekte ne kutlanıyor?
Oxford Üniversitesi'nden tarihçi Harry Pitt, "As-
lında kutlanan II. Dünya Savaşı'nin sonu değil, so-
ğuk savaşın sonu" diye cevap veriyor bu soruya
ve soruyor: "1960'larda neden böyle büyük kutla-
malar olmadı dersiniz?" Eğer Pitt haklıysa büyük
bir propaganda şariatanlığı ve ikiyüzlülüğü ile karşı
karşıyayız demektir.
Son elli yılın değerlendirilmesi açısından da
manzara iç açıcı değil. Bir başka tarihçi, Paul
Johnson, Wall Street Journal'da II. Dünya Sava-
şı'ndan bu yana geçen 'barış' döneminin (Viet-
nam? Körfez Savaşı..!), savaştan üç ana ders çıka-
nldığını gösterdiğini ileri sürdü: 1) Ortak savunma
anlayışı gereklidir. 2) Her türlü savunmayı etkisiz
hale getiren büyük ve caydırıcı (nükleer) silahlar,
uzlaşma ortamı yaratarak savaş olanağını azaltır. 3)
Ütopyalar aramak (sosyalizm) felaketlere yol açar.
llk anda sağduyuya çok uygun gelen bu tespitler
gerçekte "Şecaatini arz ederken sirkatini söyle-
mek" terimiyle ifade edilebilecek bir durum yarattı.
Eğer askeri bloklar ve nükleer silahlann caydıncılığı
olmasa her an savaş çıkarma dinamikleri yaratan
bir toplumsal sistemde yaşıyoruz! Bu bir itiraf! Bu
itirafı yaptıktan sonra kalkıp "Bu toplumu değiştir-
meye ginşmek felaket getirir" demek ise acınacak
derecede ilkel bir mazeret!
Kısacası 50. yıl kutlamalan içinde yaşadığımız
toplumun tüm zayıflıklarını, belirsizliklerini ve bu
toplumu savunanların yaşanan 'garipliklere' akla
uygun bir açıklama bulmaktaki çaresizliğini bir ke-
re daha ortaya koydu.
Son karan Çetin verecek
CHP'de şimdi de
hangi çatıda
çalışalım tartışması
ANKARA (ANKA)-
Solda birleşme sürecinde
hangi partide birleşıleceğı
konusu üzennde yapılan
tartışmalann yarattığı
"çatı" sorunu,
birleşmenin CHP'de
gerçekleşmesiyle son
bulurken bu kez de
birleşen solun
yöneticilerinin "hangiçatı
alünda'*çalışmalannı
sürdüreceği sorunu ortaya
çıktı. Birleşmenin
üzerinden yaklaşık 3 ay
geçmesine karşın hâlâ
aynı çatı altında bir araya
gelemeyen SHP ve CHP
yöneticilerinin bu sorunu
çözülemeyince çatıyı
belirleme işi Genel
Başkan Hikmet Çetin'e
kaldı.
Genel Başkan Hikmet
Çetin'in ve Genel
Sekreter Adnan Keskin ile
CHP kökenli yöneticılenn
ÇevTe Sokak'taki genel
merkez binasını
kullanması üzerine
"dışarda kalan" SHP
kökenli yöneticiler genel
başkandan bir an önce bu
sorunun çözülmesini
istediler
Bunun üzerine Çetin,
hangi binanın
kullanılacağı sorusuna
yanıt bulmak üzere genel
başkan yardımcılan Ali
Topuz ve Hasan Fehmi
Güneş ile genel sekreter
yardımcısı ÜnalOzan'dan
oluşan bir komisyonu
görevlendirdi. Komisyon
iki binanın da teknik
özelliklerini inceleyerek
40 kişilik MYK ve 120
kişilik parti meclisi
üyelerinın çalışmasına
olanak tanıyacak binanın
hangisi olacağını
araştırdı.
"Fölitika üretelinT
Bu arada Genel Başkan
Yardımcısı Ali Topuz,
SHP binasının Türk-lş'e
satılarak yeni bir
kompleks inşa edilmesini
önerdi. Parti meclisine
getirilen bu öneri SHP
kökenli yöneticiler
tarafından, "Bina satışı ve
yeni bina inşaatryla
uğraşmak yerine politika
ürefeİim" diye tepkiyle
karşılandı.
Bunun üzerine bina
sorununun askıda
kalması. SHP kökenli
yöneticileri yeni
arayışlara yöneltti.
Çetin'e. "Bu sorunu bir
an önce çözüm, bir arada
olamadığımız için
çalışmalara
katılamryoruz" diye
yakınan SHP kökenli
yöneticiler, "Gerekirse
başkanlar kurulunun bir
binavı, geriye kalan MYK
üvelerinin de diğer binayı
kullanmasr gibi
kurultaya kadar geçici bir
formül uygulanmasını
önerdiler. Bunun üzerine
Çetin, Kurban
Bayramı'ndan sonra,
komisyonun hazırladığı
binalann teknik
özellikleriyle ilgili rapora
da bakarak kullanılacak
binayı kendisinın
seçeceğini söyledi.