25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23NİSAN1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakanhkça ödüllendirilen personelin yansınm, okul yöneticilerinden oluştuğu belirlendi Eğithıifle ödiü kavgası• ABECE Dergisi Yazı Kunılu üyesi ve Ankara Afşinbey Ilköğretim Okulu Ingilizce öğretmeni Mutahhar Aksan, aylıkla ödüllendırmenin, 'ernir- komuta zinciri' içerisinde, yöneticinin önünü açmak ve yükselmesine zemin nazırlamak için güven tazeleme biçimine ye 'Körlerle sağırlar, birbirlerini ağırlar' anfayışına dönüştüğünü savundu. EMİNEKAPLAN ANKARA - Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nca ortaöğretim kurumlannda 1994 yılında aylıkla ödüllendirilen 1214 eği- tim personelinin yüzde 49.6'sının okul yöneticilerinden oluştuğu belirlendi. ABECE Dergisi Yazı Kurulu üyesi ve Ankara Afşinbey İlköğretım Okulu Ingi- lizce öğretmeni Mutahhar Aksan, aylık- la ödüllendirmenın, "emir-komuta zin- ciri" içerisinde, yöneticinin yükselmesi- ne zemın hazırlamak içın güven tazele- me biçimine ve "Körterie sağırlar. birbir- lerini ağıriar" anlayışına dönüştüğünü savundu. Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'nce 1994 yılında ay- lıkla ödüllendirilen 1214 eğitim persone- linin adlan ile çaiıştıklan kunımlar, Teb- liğler Dergisi'nde yayımlandı. ABECE Dergisi Yazı Kurulu üyesi ve Ankara Af- şinbey Îlköğretim Okulu Ingilizce öğret- meni Mutahhar Aksan tarafından yapı- lan araştırmada, 1214 eğitimciden 612'sinin öğretmenlerden, 602'sinin de okul yöneticilerinden oluştuğu belirtil- dı. Ardahan ve Kütahya'da ödüllendir- menın tümü öğretmenlere yapılırken, Aksaray'da yalnızca yöneticiler ödüllen- dirildi. Araştırmada Erzincan, Erzurum, Gıresun, Hakkâri, Niğde, Sinop,Zongul- dak, Bayburt ve Iğdır'da yönetici ve öğ- retmenlerin ödülleri paylaştığına. 36 il- de ağırlıklı olarak yöneticilere ödül ve- nldiğine dikkat çekıldi. Iç Anadolu, Marmara ve Ege bölgele- ri. ödül sıralamasında ilk üçe girerken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri sonuncu sırada yer aldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 39 yönetici ve 68 öğretmen olmak üzere toplam 107 eği- timciye ödül verildi. Branşlara göre ödül sıralamasında da matematik, fen bilgisi, tarih ve fngilizce ilk sıralarda yer alır- ken, rehberlik, ev ekonomisi, sanat tari- hi, ticaret ve psıkoloji alanlannda birer eğitimci ödüllendirildi. Mutahhar Aksan, araştırmasında, 612 öğretmene karşılık 602 yöneticinin aylık- la ödüllendirilmesınin. ödül dağıtımının yöneticiler arasında "ulufe"dağıtıhrgibi gerçekleştirildiğinin göstergesi olduğunu vurguladı. Aksan, bu yolla yöneticilerin daha üst mercilere yükselmesinin yolla- nnm kolaylaştınldığını kaydederek şu görüşleri dile getirdi: "Bu yoüa, statükocu anlayiş hiç değiş- memektedir. Oğretmenler de ödüllerin hep yöneticiler arasında dağıtıldığını gö- rerek eğitim ve öğretimden ister istemez soğumakta, moral değerlerinin çöküntü- sü ile baş başa kalmaktadır. Yöneticisine bakış açısı hiç değişmeden sürmektedir." Pazarlann dayanılmaz çekiciliği• Ekonomik krizlerin, kemer sıkmalann, iç göçün sonu gelmedikçe, semt pazarlannın tezgâh sayısı ve sokaklarla büyümesınin, yeni pazarlann doğmasınm önü alınamıyor. Marketlerde şık ambalajla, pahalı etiketle satılan mallar, pazarlarda tezgâhlara yığılmış olarak, belirsiz, çok değışken, alanlann yerleşik inancına göre kelepir fiyatlarla müşterisini buluyor. ŞÜKRANSONER Beş binin üzerinde pazar ruhsatı almış işletmecinin 25 binin üzerinde tahta tez- gâh ile günübirlik kurduğu dev bir pazar yeri. Sokaklannı sadece şöyle bir göz ata- rak dolaşmak saatler alır. Onbinlerin iş kapısı. Yüzbinlerin haftalık alışvenşini yaptıklan Çarşambapazan. Sabah erken saatlerde kamyonlann ge- tirdiği kasalan. çuvallan tezgâhlanna yerleştirmış satıcılar, son vitnn süsleme- lerini yaparken, aralannda neşeli şakala- şıyorlar. Güneşli bir bahar sabahı, iyi bir alışveriş umudu, neşe kaynağı oluveri- yor. Kışın soğuğu, yazın sıcağındaki ça- lışma koşullan ile kıyaslandığında ba- harda pazarcılık çok büyük bir keyif. Tezgâhını süslemeyi bitirmiş bir pa- zarcı, eline aynayı almış yüzünü, dişleri- ni denetliyor, Biraz ilersinde arkadaşla- n, daha sonra müşterilere parayla yaptı- nlacak, hedefe atış oyunu oynuyorlar. K.ürt olduğu anlaşılan 'Hacı' diye seslen- dikleri yaşlı bir pazarcıya, yan Kürtçe, yan Türkçe, Hollanda'da kurulan Kürt pariamentosunun kutlaması yapılıyor. Biraz kızgın, biraz da gülerek, şaka ol- sun diye elini öpüp kutlayanlara kibirli te- şekkür yanıtı veriyor. Daha ilerde elleri hiç olmayan bır pazarcırun, geliştirdiği kollan ile ustaca kutulan yerleştirmesi- ni izliyoruz. Bir başka köşede toplanmış pazar es- nafi, aralanna aldıklan bır arkadaşlanna taklit yaptınyorlar. Yetenekli taklitçi pa- zarcı sırası ile Kürt. Laz, Arap kökenli ar- kadaşlannın dili ile konuşuyor. Şarkılar söylüyor. Hepsi birden keyifli kahkaha- lar arasında, pazar yerinin Türkiye'nin bir mozaiği olduğunu anlatıyorlar. Ara- lannda sadece doktor gibı bazı özel mes- leklerden insan yokmuş. Üniversite dip- lomalısından her meslek kökenlisıne. ikinci iş olarak pazarcılığı yapanlara ve okur yazar olmayanlara kadar her türden, her kültürden insan var. Daldığımız bır başka sokakta, tezgâh- lara şöyle bir göz atmak, ister sebze ve meyva, isterse peynir ve diğer ürün tür- lerine bakmak. Karadenizliler arasına düştüğümüzü anlamamıza yetiyor. Dük- kânlardan aldığmız mısır unu ile ekmek yapmaya kalksanız. mısır ununun kolay- ca bayatlaması nedeni ile koktuğunu gö- 20 bin liradan kumaş parçalan, tanesi 200 bin liraya Muz ve pantolonlar, sabahın erken saatterinde bile kalabalık topluyor. Kumaş parçalan seçitip çocuklara bay- ramlık olacak. 3 genç Siirt'ten gelmiş. Birer saıuhk limon abp her gün bir başka pazara gidiyoriar. Gelecekle ilgüi hiçbir umutian yok. (UGUR GÜNYUZ) receksıniz. Burada çok taze öğütülmüş mısır unu, gerçek minci (yörenin özel ta- dı olan çökeleği), tereyağ, özel peynir türleri ve elbette bol karalahana, kazaya- ğı, ısırganotu, harvan.. var. 30 yıldır aynı yerde üç tezgâhın sahip- liğini yapan ve haftada bir sadece Çar- şambapazan'na gelip çalıştığını söyle- yen tezgâh sahibi, lETT'de şoför. Yar- dımcısı. yakm arkadaşı yine ÎETT me- muru. Pazarcılık. geçinmek ıçin ek işle- ri. Satılan ürünlerin hepsi tezgâhlann sa- hibınin kalabalık ailesi tarafından Bey- koz'da üretiliyor. Hayvanlannın sütü ile kendi yaptıklan tereyağ, peynir ve diğer ürünleri, sabahlan özel müşterilere taze sütü de dahil, bahçelerinin ürünlerini sa- tıyorlar. Mısır unu da kendilerinin ekinin- den ve ailenin değirmeninden gelıyor. Aile mevsimine göre ne üretebilmişse, burada satılıyor. Böyle olunca da taze ve kaliteli Karadenız ürünlerine müptela olanlar, birinci elden mal almak için Is- tanbul'un heryennden buraya gelıyorlar. Gazeteye gideceğimizi bile bile Uğur Günyüz de ben de dayanamayıp bir şey- ler alıyoruz.. Ellerimizdeki torbalan gören değişik yaşlardan limon satan delikanhlar peşi- mizden koşturuyorlar. Üçünün akraba ve Siirt'ten son göçte gelen ailelerden ol- duklannı öğreniyoruz. Her sabah üçüay- n ayn halden birer sandık limon alıp, her gün bir başka pazarda akşama kadar sa- tış yaparak, çok kalabalık ailelerinde, bütçeye katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Üçünün de öğrenımleri yanda kalmış. Gelecek için şimdilik bir başka düşleri yok. Pazann giyime aynlmış sokaklan genellikle dükkân havası verilerek dü- zenlenmeye çalışılmış. Örgü takımlar, pardesüler. kotlar askılarda sergileniyor. Ganimet mallann ıse daha ıyi satılması içın, tezgâh üzenne yığın halınde atılmış olması gerekiyor. Tanesi 200 bine triko ve kazaklar da itiş kakış alınıyor. tnsana öylesine ucuz geliyor ki, altı ve üstü 200'er bin liradan bir bayramlık triko pantolon-bluzu da ben kendime alıveri- yonım. Sonra Hakkâri'den 2 yıl önce ai- lesinın göç ettiğini açıklayan. geçim ne- deni ile üniversite öğrenimini yanda bı- dükkânlardakinden çok daha pahahya getebilir" divor Tabii bu iş her gün bir başka semt pazanna gıdilerek, hafta bo- yu sürdürülüyor. Tezgâhlannı Mahmutpaşa'nm bır dük- kân önüne benzetmış. pardesüden çok şık takım elbiselere kadar her tür hazır gi- yim satan bir tezgâh sahibi ile konuşuyo- ruz. Adana'da müezzinlik yaparken 20 yıl önce Istanbul'a gelmiş. O günden bu yana pazarcılık yapıyor. Ekonomik krizle birlikte pazarcılığın bir yandan kaçınılmaz büyüdüğünü. di- ğer yandan da geriye gittiğini söylüyor. -—- lus'ta, Yeşilköy'de Amerikan pazarlan havasıru W T veren ithal ürünler, kristal ve ıpek dahil her tür m J lüks eşya öne çıkarken, varoşlarda naylon m I kurnaşlar, plastik kaplar ağırlık kazanıyor. Aynı B / şekilde ithal, adı, tadı keşredilmemiş sebze, ^i__-* ^ y y 6 ' peynir türleri, kırlardan toplanabilecek ucuz otlarla, çürüklü meyvelerla, yağı alınmış sütten yapılan peynir, çökeleklerle yer değiştiriyor. rakmak zorunda kaldığinı anlatan satıcı ile konuşuyoruz. Günlük 400 bin lira yövmıye ile bu işı yapıyormuş. Tezgâhın sahibi gününü fabrika fabrika dolaşıp, seri dışı, hafif ya da çok defolu mal top- lamakla geçirirmiş. Genellikle mallar ki- lo hesabı alınıyormuş. Satış fıyatı mı? Tutturulabildiği kadar. "İyibirmalst^ebiBrseniz-dükkânlara göreakılalmazucuzlukta alabüir, çok ka- zançlı çıkabflirsiniz. Bazan da aldığuuz, "Ekonomik krizle halkın satın alma gü- cü tükcndL Gecen yıl aynı tezgâh 15-20 mihon ciro yapardı. Bu yıl ortalama 1-5 milyona düştü. Sermaye girdisi, giderier arttı. Çok zor durumdavız. Ama bir yan- dan da bakıvorsun, dükkân sahiplerinin hali bizden kötü. Gürün Han'ın üst kat- lanndaki toptancı dükkânlannın hepsi kapandt Üstten 4 katm tamanu nerede ise boş. Dükkâncılarmasrafi küçültmek için işi pazarcıkğa çeviriyorlar" diyor. Sonra da pazarcılığın dışardan görün- meyen zorluklannı anlatıyor. Fabrika fabrika. toptancılardan bazan birinci el. en ucuzdan mal toplamak, aralıksız. or- dan oraya dolaşmayı gerektiriyor Bin onu yaparken, bırkaçı pazarlarda satış yapacak. Parayla tutruğunuz tezgâhtar dürüst değilse soyulursunuz. Kiloyla alınan ma- lın sayısı, fiyatı belli değil. Satıcının in- safına, dürüstlüğüne kalmış. Birde kala- balıkta tezgâhlardan çok fazla hırsızlık oluyor. lşler kötüye gittikçe, hırsızlığın payı da büyüyor. Pazarcılar sattıldan ürünlere göre pa- zar sokaklannı paylaştıklan gibi, semt pazarlannı da paylaşmışlar. Yabancı eti- ketlı ürünler, kristal. ıpek eşyalar, Ame- rikan pazarlanna benzetilmiş Ulus, Yeşil- köy gibı lüks pazarlara gidiyor. Naylon kumaşlar, plastik kaplar gecekondu ma- hallelerinin pazarlanna kalıyor. Kalıte- siz, ucuz-sebze ve meyva da öyle. Bir de her çeşidin, her gelir grubunun toplandı- ğı geleneksel dev pazarlar, Kadıköy'de Salıpazan, Fatih'te Çarşambapazan gibi- ler var. Krizler birbirini kovaladıkça, ye- ni yeni semt pazarlan, var olan pazarla- nn sokak ve tezgâh sayılan önlenemez bir biçimde artıyor. Alışveriş bır yandan dev marketlere, diğer yandan semt pazar- lanna kayıyor. Geleneksel dükkânJar, es- naf arada yok oluyor. Kayıt dışı ekonominin gücünün, dev- leşmesinin simgesi semt pazarlan, yeni yeni ekonomik krizler, yoksullaşma ile alışveriş çok düşse bile dayanılmaz çe- kiciliğini koruyor... Işsizlik e\Qortae\, iş güvencesinin ve ö\meder\ emekli olabilmek için RA'YA UYORUZ DİSK BAŞKANLAR KURULU 24 Nlsan 1995, Pazartesl Saat 10.30 Kadıköy Beledlye Başkanlığı önü Bosna yardımlannın seçim çalışmalannda kullanımı soruşturuluyordu Mercümek yargılanacak ZAFERAKNAR Bosna yardımlannın Refah Partisi'nin seçim çalışmalannda kullanıldığına ilişkin soruşturma tamamlandı. Fatih Cumhuriyet Savcılığı'nın, hazırladığı iddianamede. Refah Partisi'nin mutemedi olarak bilinen Süleyman Mercûmek'e, Yardım Toplama Kanunu'na muhalefet ve hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal suçlamalannı yönelttiği öğrenildi. Önümüzdeki hafta içinde mahkemeye çıkması beklenen Süleyman Mercümek'e daha önce de yurtdışına çıkış yasağı konmuştu. Geçen yıl Bosna yardımlannın Refah Partisi'nin seçim çalışmalannda kullaruldığına ilişkin iddialar gazetemızin yayınlan üzerine gündeme gelmışti. Başta Milli Gazete olmak üzere Refah Partisı"ne yakınlığı bilinen birçok şirkete ortak olan Süleyman Mercümek, soruşturmanın kilit ısmi olarak nitelendirilmişti. Yardımlann Almanya üzerinden Türkiye'ye aktanldığı iddialan üzerine Mali Şube Müdürü Salih Güngör ye Fatih Cumhuriyet Savcısı Çayhan Ülgen, Almanya'da bir dizi araştırma yapmış ve dört klasör dolusu belgeyle Türkiye'ye • Yurtdışına çıkışı yasaklanan Süleyman Mercümek için İstanbul Mali Şube Müdürü ve Fatih Cumhuriyet Savcısı Almanya'da incelemeler yaparak gerekli belgeleri topladılar. Soruşturmayı son aşamasına getiren Fatih Cumhuriyet Savcılığı, hazırladığı iddianamede, Süleyman Mercümek'e, Yardım Kanunu'na muhalefet ve hizmet sebebiyle Emniyet'i suiistimal suçlamalannı yöneltti. dönmüşlerdi. Almanya ve Türkiye'den elde edilen belgeleri değerlendiren savcılık, ilk tedbir olarak Süleyman Mercümek'in yurtdışına çıkışını yasaklamıştı. Bu önemlı gelışmenin ardından soruşturmayı son aşamasına getiren Fatih Cumhuriyet Savcılığı, hazırladığı iddianamede Süleyman Mercümek'e, Yardım Kanunu'na muhalefet ve hizmet sebebiyle Emniyet'i suiistimal suçlamalannı yöneltti. Önümüzdeki hafta mahkemeye çıkması beklenen Süleyman Mercümek. TCK'nin 508 ve 2860 sayılı kanunun 29. maddesine göre yargılanacak. Kanunlar neleri içeriyor? TCK'nin 508. maddesınde şunlar yer alıyor: "Her kim başkasuıa ait olup da iade veya muayyen bir suretle istimal etmek üzere kendisine tevdi ve>a her ne namla olursa olsun teslim olunan bir şe\i kendisinin veya başkasının menfaatine olarak satar veya rehneder veya sarf ve istihlak eder, yahut ketim ve inkar eyler veyahut tahvil ve tağyir ederse mutazamr olan künsenin şikâyeti üzerine iki aydan iki seneye kadar hapis ve dokuz bin (yirmi bin) liradan aşağı obnamak üzere ağır para cezası ile cezalandınlır." (Para cezası yapılan değışiklikle 180 kat arttınlmıştır.) İkinci suçlama Yardım Toplama Kanunu'na muhalefet ise (2860/madde 29) şu cezalan içenyor: "Bu kanunun hükümlerine aykın olarak izinsiz yardım toplayanlar, üç aydan altı aya kadar hafif hapis ve iki bin beş yüz liradan on bin liraya kadar hafif para cezasına mahkûm edUirler. İ/in verikn yer dışında yardım toplayanlar ise iki aydan dört aya kadar hafif hapis cezası, iki bin liradan yedi bin liraya kadar kadar hafif para cezasına mahkûm edilirier. Aynca her iki halde de izinsiz toplanan mal ve paranın müsaderesine hükmolunur." HAFTAYA BAK1Ş AHMET TANER KIŞLALI Bugiin 23 Nisan' Daha dün gibi kulaklarımda: "Bugün 23 Nisan, Neşe doluyor insan..." Ciğerlerimizin tüm gücüyle haykınrdık. Çocuklar, kuşaklar boyu haykırdılar. Bugün yine 23 Nisan. Ama neşe dolamıyor insan! Neşe dolmasına dolamıyoruz da... Tarih sayfala- rında dolaştığımızda, karamsar olma hakkımızın ol- madığını da görüyoruz. Ve bugün, tarihin bazı say- falarını anımsamanın tam zamanı. • • • 10Ağustos1919. Halide Edip Adrvar, Mustafa Kemal Paşa'ya şunlan yazıyor: "Türkiye'yibütün olarak Ingiltere alabilse, kafası- nı kolunu kopanr, birkaç yılda kendine gönülden bağlı bir sömürge dunımuna getirir. Buna en baş- ta, özellikle yurdumuzdaki din adamlan çoktan is- teklidir (...) Biz İstanbul'da kendimiz için bütün es- ki ve yeni Türkiye sınıhannı kapsamak üzere geçici bir Amerikan güdümünü, katlanabilir kötü durum olarak görüyonjz." Eylül 1919. Refet Paşa, Sıvas Kongresi'nde şu düşünceyi savunuyor: "Herhalde bir Amerikan garantisini kabul etmek zorundayız. Yırminci yüzyılda beş yüz milyon lira borcu, yıkık biryurdu, pek verimli olmayan bir top- rağı ve ancak on, on beş milyon lira geliri olan bir ulus, bir dış yardım olmaksızın yaşayamaz. Eğer bundan sonra da bu durumumuzla kalır ve bir dış yardımla kalkınamayacak olursak, belki ilerde Yuna- nistan'ın bile saldınlanna karşı kendimizi savuna- mayız. Tann korusun, eğer Izmir Yunanlılar'da kalsa ve aramızda bir savaş açılsa, düşmanımız Yunanis- tan'dan vapuria askergetirecekdurumda iken, aca- ba biz Erzurum'dan hangi trenlehe ulaştırmamızı yapabileceğiz? Bundan dolayı, Amerikan mandası her şeyden önce birgüvence ve destekbulmakiçin gereklidir." Eylül 1919. Kara Vasıf Bey, Sıvas Kongresi'nde şöyle diyor "Bütün devletler bizı tam bağımsız bırakacaklan- nı söyleseler bile, yine de desteksizyapamayız (Va- srf Bey, sözlerinin başında mandaya destek adını vermeyi önermişti). Bizim gelihmiz, borcumuzun fa- izini bile ödeyemez. Bağımsız yaşamaya parasal durumumuz elvehşli değildir. Parasız, ordusuz ne yapabiliriz? Onlar uçakla havada uçuyohar, biz da- ha kağnı arabasından kurtulamıyoruz. Bugün ba- ğımsızlığımızı kurtarsak bile, yine günün birinde bi- zi paylaşıhar." Ve Tefc/4ctem"çıkıyor, "Hayır" diyor, "tam bağım- sız olacağız!" Halkına, insanına, ulusuna güveniyor çünkü. ••• Bugün "Ulusal Egemenlik" Bayramı. 75 yıl öncesinin "eski mandacılan tarih sayfala- nnda küflenmişler. Şimdi ise, çözümü okyanus öte- sinin formüllerinde arayan "yeni mandacr\ar var. Eski mandacılar yok, ama Atatürk dımdik ayakta! Yeni mandacılar da yok olacaklar, ama Atatürk'ün yapıtı -tüm ihanetlere karşın- yine de ayakta kala- cak! Çünkü, yitirme tehlikesi arttıkça, o yapıtın kendi- leri için ne ölçüde "yaşamsal" olduğunu anlayan in- sanlann sayısı çığ gibi artıyor... Ve çünkü, aydınhk ka- ranlıktan her zaman daha güçlüdür. Işığın olduğu yere karanlıklar giremez! Ama karanlığın olduğu yere ışık girer... Ve ışık iler- ledikçe, karanlıklar geriler! 7 U L ü S L « K A » A S I İ S T A N B U L İZGİ FiLN FESTiVALi 21-30 Nisan I995 30 Ûlkeden 0011)1 Föüvalleri ile lynı anda Yetişkinlere yoneUk 200 fdm. Hcr gün 10.30 • 1430 aatleri arasında 4 seans çocuklar için ücreBiz özel ~ ~ gosttrimkr... \KM. FranMZ kullur Mntıin, BKkS\\ |\llı\ol-k;i(lıl»\) Stnnmı Salııolannıkı tmpm, »ikt vc IUıfthrifr AKH •EKSAV Cişcknmln ılmabıhr PHILIPS 23 NİSAN'DA EL ELE Dünyada çocuklarına bayram armağan eden tek ülke TÜRKİYE BU BAYRAMI DÜNYA ÇOCUKLARI İLE PAYLAŞIYOR Hayat Çocuklarla Mekânlarınız VVOLLMARK halılarla daha güzel TİCARET VE SANAYİ A.Ş. CARPET CENTER ULUS KAVŞAĞI MERMERLER SİTESİ D BLOK, 80620 LEVENT-İSTANBUL Tel: 278 71 11 - 282 64 50 - Faks: 279 47 00 Ankara Şube: 0312 - 441 48 02 - 03
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle