25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 23 NİSAN 1995 PAZAR KÜLTÜR14 Dylan Thomas'ın kızı Aeronwy Thomas, yazmaya başladıktan sonra onun değerini daha çok anladığını söylüyor: Babama bugün daha çok tapıyorum Babasına çok benzeyen A.Thomas, bir dizi seminer için tstanbul'da PELtNÖZER İngilız şıırinde yeni bir romantizmin ha- bercisi sayilan ve dünya çapında şıir okur- lan arasında yapılan bir ankette "20. Yflz- yılm En Seviİen Şairi" unvanını elde eden 'usta şair' Dyian Thomas'ın gazetecı, çevir- men ve şair kızı Aeronwy Thomasbir dizi seminer vermek ve babasırun şiirlerini oku- mak üzere Türkiye'ye geldi. ltalyan Lisesi'nin davetlisı olarak Türki- ye'ye gelen Thomas, ziyaretinin ilk günün- de ltalyan Lisesi öğrencileri ile tanıştı ve babasının şiiri üzerine bir konuşma yaptı. Geçen hafta boyunca Istanbul ve Boğaziçı ûniversitelerinde seminer veren Thomas bir kaç gûnlük Ankara gezisinden sonra 26 ni- san akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salo- nu'nda babasının ve kendi şiırlerinden olu- şan bir okuma programı sunacak. Aeronvvy Thomas da babası gibi bir şair. 30 yaşında şiir yazmaya başlayan sanatçı- nın şiirleri ve anılan ilk kez ttaryan Lisesi tngilizce öğretmeni Francesca Albarosa Acanfora'nın çabalanyla Türkçede de ya- yımlandı. Aeronvvy Thomas çocukluğunu Laugha- ine adlı Manş kıyısında bir kasabada geçir- miş. 1953 yılında babası öldüğünde 10 ya- şındaymış. Babası öldûkten sonra annesı ile birlikte Sicilya'ya giden ve orada ögrenim gören Thomas, lngiltere'ye döndüğünde üniversitede edebiyat ve teolojı öğrenımi görmüş. 20'li yaşlannın başında bir fılm şirketinde çalışmaya başlayan sanatçı, bir tenorla evlenmiş. ttalya'da çevirmen ve ya- zar olarak ünlenen sanatçı, Ingiltere ve Amenka'da babasının ve kendi şiirlerini okuyarak tanınmış. Sanatçı şu sıralarda da çeviri yapıyor, ye- ni şiir kitabı ûzerine çalışıyor ve edebiyat dergilerine yazı yazmayı sürdürüyor. Babanızla ilgfli olarak bugfin neler anımsı- yorsunuz? Babam 39 yaşında öldüğünde ben 10 ya- şında bir çocuktum. O günlerle ilgili anıla- Istanbul Film Festivali'nin Türk filmlerine yeterli ilgi göstermediğini öne süren Şerif Gören: Bize ayrı festival düzeıüemeli CUMHUR CANBAZOĞLU 'Amerikalı'dan sonra bir süre yeni projesi 'Fanatik'in üzerinde çalışan Şerif Gören, bu arada Fransa'daki Türk kadınlannı anlatan. 25 dakika- lık 'Kimlik' adlı bir belgesel yönetti. Sinemamızın, krizden çıkabilmek için TBMM komisyonlannda takılan yasayı beklediği bugünlerde, Şerif Gören'le Yeşilçam'ın son durumunu ve Hollywo- od'un teknolojik bombar- dımanına nasıl yanıt veri- leceğini konuştuk. - 'Kimlik'i çekme fikri nasıl doğdu? 1988'de Berlin'de. iki yıl önce de Strasbourg'da belgesel çektim Fransız 3. kanalına. Belli bir deneyi- mim vardı belgesel konu- sunda, Fransızlar yeni bir çalışma istediler. Kamere- yı Fransa'daki Türk kadın- ları arasında dolaştırdım ve her biri yaklaşık bir. birbuçuk dakikalık bölüm- lerden meydana gelen 25 dakikalık belgesei yaptım. llgiyle karşılandı, sinema- da gösterildi. Elektronik teknolojiyle çalıştığım için büyük imkânlar doğdu, zevk aldığım bir çalışma oldu. yakalamalıyız. Çünkü 15-30 yaş ara- sı kendi ulusal kimliğinden uzaklaş- mış, hiçbir şeyi beğenmeyen, "Türk nimine gitmem" diyen bir gençlik yetişti. Onlar teknolojik değişimin ardından gidiyorlar. Bu kuşagı yakalamalıyız. Ameri- kah'nın ilgi görmesi de biraz bir sah- nede Mercedes'in uçurulmasından. helikopterin aniden yükselmesinden çektiriyor, Fransız sinemasına tekno- loji giriyor. Türkiye'de ise Kültür Bakanlığı'nın maaşlan ödeyeyecek hali yok. Medyatik bazı yaklaşımlaria Türk sinemasına 17 milyar verdik gibi çı- kışlar yapıyorlar. 17 milyann hiçbir şey olmadığını herkes biliyor. Oysa devletin tüm gücüyle kültürü koru- ması gerekiyor. Çocuklar başka kül- ğ - 'Amerikalfmn 'Yıldız Savaşla- n'nı taklit eden jeneriğryle, bazı hare- ketii sahneleriyle yeıii sinemada tek- notojiye en yakın yönetmen oMunuz. Teknotojinin sinemadaki önemini na- sıl değerlendiriyorsunuz? Sinemada sanatsal yaratıcılıkla teknolojik yaratıcılık yer değiştiriyor. 7. sanat, bilgısayar yardımıyla seki- zinci bir sanat haline geliyor. Biz de bu teknolojik düzeyi ne yapıp yapıp sorluk yaptığında o parayı vergiden düşebiliyor, piyasaya bu yolla para- sal güç giriyor. Amerikan sineması da bu yolla krizden kurtulup bugün- lere gelcti. - Böyle bir kısır ortamda, Türk filmleriyle ilgtti yanşmalar düzenlen- mesinin anlamı nedir sizce? Festrval- ler, birinci filme gişe hasılatı getir- mekten başka ne işe yanyor? Ödüller artık fazla abar- tılmamaiı, çünkü beş yıl- dır ödül alan filmleri sey- reden sinemasever, neden ödüle layık görüldüğünü bulamadı beyazperdede. ödül enflasyonu yaşanı- yor sinemarruzda. bu ka- dar az fılm böyle çok fes- tivali dolaşırsa sonunda si- nema seyircisinin güveni sıtirilir. Bir de festivalle- nn işlevleri gözden geçi- rilmeli. Örneğin Istanbul Film Festivali, 14 yıldır Türk filmlerini ikinci sınıf yapımlar gibi göstermek- ten ileri gidemedi. YıIIarca Türk filmlerini en kötü salon AKM'de oy- nattılar. Bu yıl da en kü- çük salon Fitaş-3'ü ayırdı- Festhallerin i^cvleri gözden geçirilmelL tstanbul'da Türk filmleri için ulusal bir festival düzenlenmetL Emek't^iTda F'rta kS rde türlerin etkisinde kalınca sonra pani- Türk filmi oynamadı?etkilenmeler ile doğdu. Tatmin duy- gusu vardı, biz de yaptık gibisinden. - Bu teknolojik aühnu Yeşflçam na- sıl yapabilir sizce? Amerikan sinemasının kültür ya- yılmacılığını önleyebilmek için tek- nolojiyi yakından izlemekten başka çare kalmadı Artık kültür savaşı, ekonomik sa- vaşın önüne geçti. Örneğin Fransa, kültür merkezi olma özelliğini yiti- rince büyük paralar harcayıp filmler p ğe kapılınıyor. Devlet olaya sadece parasal yardım diye bakmamalı, bir an önce sinema için şu vergi muafi- yeti yasasını çıkarmalı. Yasa bir yıl önce Adalet Komisyonu'ndan geç- miş, ama Milli Eğitim K.omisyo- nu'nda bekliyor. Komisyon üyeleriyle görüştük, Başbakan'la görüştük, söz verdiler, bekJiyoruz. Vergi muafiyeti yasası çıktığında bir işadamı, filme spon- y Sonunda FIBRESCI, ödül verecek Türk fılmi bulamadı bu yıl. Festıva- lin bize ne kadar hizmet ettiğini tar- tışmalıyız. 150 film içinde Türk filmleri yok oluyor. Türk filmleri için ayn bir ulusal festival düzenlenebilir tstanbul'da. Medya burada. herkesin gözü fstan- bul'da. Adana ve Antalya'dan daha fazla ses getireceği kesin, Istan- bul'daki ulusal festivalin. nm var tabiı ki. Babamm bana sık sık ma- sal okuduğunu hatırlıyonım. Grimm Masal- lannı okurdu genelliİcle. Gençlik yıllannda amatör tiyatro çalışmalan da yaptığından bu masallan okurken adeta oynardı ve yap- tığı kurt talditlen beni çok korkuturdu. Ai- lesiyle ancak istediği zaman başbaşa kalır- dı. Yalnızca özel günlerde, yılbaşı ve pas- kalyalarda bizimle birlikte sofraya oturmayı kabul ederdi. - Babanızla ilişkikriniz nasıldı? O günler- de nasıl çalıştığuıı anımsıyor musunuz? Şiirlerini evde değil dışarda bir kulübede yazardı. Sabahlan okumaya başlar, öğleden sonraya kadar sürekli kitap okurdu. Öğle- den sonra da yazardı. Akşamlan ise içki içerdi. Aslında bu annem için oldukça mo- noton bir ritmdi. Çünkü annem hep seyahat etrnek isterdi. Babamsa kendi alışkanlıkla- nndan ödün vermezdi. Anımsıyorum bir keresinde ailece Floransa'ya gitmiştik, hava çok sıcaktı. Babam sıcaktan nefret ederdi. Tatilde yazı yazabilmek için soğuğa ve gri gökyüzüne ihtiyacı olduğunu, ışığın hiç ol- madığı. sürekli yağmur yağan Ingiltere'de ve Galler'de çok daha mutlu olduğunu söy- lerdi. O buna alışmıştı ve düzenli bir şekil- de sürdürüyordu yaşamını. Babam evden uzaktaki kulübesinde şiir ve yazılannı yazarken ben köpeğimle bir- likte hep kapısının önüne gider ve onu ra- hatsız ederdim. Tek istediğım onu dışan çı- kartmaktı. Evın en yaramaz çocuğu olarak babamı hep rahatsız eder, annemden azar işitirdim. - Babantzın insanlarla iltşkikri nasıldı? Si- ze zaman ayınr nııydı? Babam insanlarla hep çok sıcak ilişkıler kurardı. Bana zaman ayırdığında yalnızca benimle ilgilenirdi. Bu, sona erdiğinde ise bir daha asla yüzüme bakmazdı. Tüm insan- larla da böyle bir ilişki kurardı. İnsanlarla hep bir kutunun içinde konuşmak isterdi ama onlan bir arada görmekten hoşlanmaz- dı. - Bugün siz de babanız gibi bir sairsiniz. Onun sanatçı kişiliğini nasıl değerlendiriyor- sumız? Yazmaya başladıktan bu yana babamın değerini daha çok anladım. Onun çok zor bir işi başardığını biliyorum artık. Bunu da yazmaya başladığımdan bu yana oldukça net bir biçimde anladım. Bugün dönüp de babamın yazdıklannı tekrar tekrar okudu- ğumda ona tapıyorum. Babamın yazdığı ba- zı oyunlan dinlemeye tahammül edemedi- ğim zamanlar oluyor. Ancak yazdıklannda her zaman yeni bir şey bulduğumu söyleye- bilirim. - Babanızın BBC'de gerçekleştirdiği şiir programlanyla şiirin geniş kitlelere ulaşma- sında büyük katkılan olduğunu ve çok guzel şiir okuduğunu biliyonız. Siz de onun gibi şi- irterinizi yüksek sesle okuyorsunuz. Babam BBC'de oldukça önemli şiir prog- ramlan yaptı ve bu programlarla şiiri sevdi- rirdi. Şiir okumaya gelince... Ben özellikle babamın şiirlerini ve kendi şiirlerimi okuyo- rum. Bu oldukça güç bir iş. Diksiyon ders- leri de almış olduğum için şiir okumanın teknık olarak benim için büyük zorluklan yok. - Şiirierinizde özellikle doğaya yakmnk ve Zen febefesinin izleri görulüyor- Yıllar içinde şiıre bakışım da değişti. Şıir- lerimde özellikle yaşam üzerine görüşlerimi ve felsefemi yansıtıyorum. Kafamdaki her düşüncenin ayn ayn şiirini yazmaya çalışı- yorum. Yaşamın doğal bir ritmi var. Hiç kimse bu ritmi engelleyemez, yavaşlatamaz. Zamanın işleyişine karşı koyamazsınız. Herkesin ritmi de birbırinden farklı. Tabii şiirin de bir ritmi var. Laugharne'de, baba- mın şiirlerini yazdığı bölgede dolaşırken hep onun sesi çınlıyor kulaklanmda. Onun bu özelliği bana da geçti. Ben evden uzakta, doğayla başbaşa bir kulübede yazmıyorum şiirlerimi ama yine de onun gibi yüksek ses- le okuyarak yazıyorum. GALERI - ATÖLYE 293 89 78 (3HAT) DF.STF.K REASUR ANS S \NAT C, \LERISI Abdi Ipeko Cod 75 Mocko Bî Tri (0212)231 28 32 FM (0212)2^167 CM NAIFLER 4.Karma Resim Sergisi 11 Nisan 5 Mayıs E D M ESTETİK DANS MERKEZİ Bize gelin, dans ederek yaza incecık girin. Moda Caö 107/A MODA Tel: 337 00 67 CAPITOL Sanat Galerisi KARMA RESİM SERGİSİ 6 Nıson - 10 Mayıs KadıkoyTel 391 19 21 MALTEPE SANAT GALERISİ 'Karma 'J\t±imSergisi MELEK DUMLU ŞÜKRAN KIRDÖK BAHAR LEFLEF 19 NİSAN-15 MAYIS'95 RraılUıCıJ Wı\nSı* N ı Tıl ::io 441 »MC-441 tl ' SEMRA ÖZÜMERZİFON 8 Nısan - A Mayıs Sanat Galerisi Sokoy.k Sok No iS/3 Tejvıkıve Tel (0212} 248 31 65 Galeri Atölye ılanlarınız ıçın 293 89 78 (3 hat) DÜNYADA İLK KEZ GERÇEKLEŞEN 15.000 AĞAÇLIK DERMAÎV-GÖZEN ORMANI'NA İLK MERHABA Dr. Gûl DERMAN Prof. Dr. Uğur DERMAN Erim GÖZEN Bilim ve sanat dûnyamızın bu ilkeli insanlan için, kalıcılığın boyutlannı geliştirmek amacıyla dostlan tarafından oluşturulan DERMAN-GÖZEN ORMANI'nda 23 Nisan 1995 Pazar günü saat 11.30'da buluşuyoruz. "ÇEKÜL 7 Ağaç Ormanlan " Çatalca Taksim Gezi Oteli ve Fenerbahçe Stadı önünden saat 10.00'da otobüsler kalkacaktır. Bilgi için: 251 54 44 - 251 54 45 R O O FİTOURS Cumhuriyet KAŞ 12.820.000 TL Medusa Otel'de yarun pansıyon -Özel plaj&havuzlu süper'' '- 7-14 Mayıs (6 gece/7 eün) Demre, Olympos, Kalkan ve Yanartaş gezıleri; Kekova yat turu; gidış- dönüş ulaşım. Hepsi dahil; Hem de taksitk! Tel: 252 75 75 lPazar gunü aogızj İYAYINİ OYUNAJANS Türk Be> in Takımı Kaptanı NEVZAT ERKMEN MACINTOSH & INGILİZCE Bilen Bayan Yardımcı Anyor (0212)293 10 40-269 17 41 Nüfiıs cûzdanı ve ehliyetimi kaybettim Hükümsüzdür. ERDAL ASLAN YÜJJK921 OCAK1991 / 31 ARALIK 1991 -X İ H YÜJJK'931 OCAK1992 / 31 ARALIK 1992 S \J 1991 ve 1992 yıllarımn önemli olayları, belgeler Büyük boy, lüks ciltli, 458 sayfa o Yurtta neler oldu? ^p o Dünyada neler oldu? T YENİ o Ekonominin iki yılı o Kültür, sanat, basın o Yeşil ve temiz çevre için yazılar JJQ YILLIK o Toplum ve insanlar BİRDEN o 1991 ve 1992'den çizgiler $£*& Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaİoğlu-İstanbul Tel:512 05 05 ATİLLA COŞKUN UĞUR MUMCU CİNAYETİ Uğur Mumcu'yu kım ya da kımler öldürdü? 180.000 TL./ 3. BASKI Ûdemek gönderernyonjz. Lûtfen eden kadar posta pufo göndenmz. Küçûkparmakkapt Ipek Sokağı No.11, 80060 Tak&m-lst Tel 243 05 50 - 243 20 33 •Faks-244 15 33 SATILIK 1994-otomatik-Broadway Hiç kullanılmamış-2000 km.'de Mûracat Tel: 512 05 05 / 486 SATILIK 1995modelDoğan-S MüracatTel:325 8649 KÖŞEBENT ENIS BATUR Mimarlık ve Cinayet * İki gün önce, ODTÜ'deki mimarlık öğrencilerine bu başlık altında bir konferans verdim. Aslına ba- kılacak olursa, neredeyse 20 yıldır üzerinde çalıştı- ğım bir konu bu; birkaç yıl içinde, durmadan kurup çözdüğüm o küçük kitabı bitirmeyi umuyorum: De Öuincey'in ünlü "Güzel Sanatlardan Biri Olarak Cinayefinin karşı kutbunda yer alacak yazmaya çalıştığım metin. Çıkış noktasında, Dedalus'un, antik çağlann o büyük sanatçı-mimannın öyküsü duruyor. Deda- lus, Girit'te yaptığı dillere destan labirentiyle, mito- logyanın en karmaşık serüveni sayılan Boğa- Adam olayıyla, bir de oglu Ikarus'un ölümüyle so- nuçlanan 'kanatlı uçuş' meseliyle herkesin tanıdığı bir figür. Daha az bilinen bir yanı: Kendisinden da- ha yetenekli olduğunu anladığı bir ögrencisini öl- dürmüş olması. Müthiş bir kıskançlık krizi geçiriyor ve kendini kaybederek elini kana daldırryor. Yaratıcı kişinin kıskançlığını, yazariann ya da sa- natçilann arasından geçerek kuşatmak varken, mi- marları seçerek didiklemem yadırgatıcı gelebilir. Mimaride estetik kadar, belki ondan da çok, iş- levr \n önem taşıması beni o yönde çalışmaya sü- rükledi. Kıskançlığı bambaşka etmenlerin de yo- ğurdunu bu yoldan daha iyi gösterebilecektim. Bakış açımı doğrulayan ikinci bir örneğe Kâtip Çetebi okurken rastladım. "Tuhfetû'l-ahyâr'ın bü- yük binalan konu edinen bölümünde Havarnak'tan söz eder "Bunu Sinnimar ismindeki mimar, Kû- fe'de, Fırat üzerinde, Kisrâ için yapmıştır. Kisrâ bunun ûzerine çıktığı zaman çok beğenmiş ve mi- mann bunun eşini bir başkası için yapacağından korkarak kendisini öldürmüştür. Bir de mimar, 'Bu binanın temellerinde bir taşın yerini biliyorum ki, onu yerinden çıkanrsam bütün bina oldugu gibi yı- kıhr'dediği için, kendisini öldürttüğürivayetivar- dır" Kıskançlık, bu ikinci örnekte mimardan kaynak- lanmıyor, tam tersine, onu hedef alıyordu. Yaz- makta olduğum metni bu iki ucun arasına gerece- ğim bir ipin üzerine yerleştirmeye böylece karar verdim. Mimarlık tarihini katedenler, Sinnimar'ın başına gelenlerin aynksı bir olay olmadığını bilirler. Tar- kovski'nin başyapıtı "Andrei Rublov"öa, bir Orta- Asya prensinin, kendisine yaptıklan sarayın bir benzerini başka sultanlara inşa etmelerini engelle- mek amacıyla mimariarını kör edişinin, gözlerine mil çektirişinin öyküsü de yer alıyordu. Kendini bi- ricik gönme isteği önce hükümdarlan kör etmiştir. Iktidara yaklaşan pek çok mimar, ölümün solu- ğunu ensesinde hissetmiştir. Bunlardan biri de Si- nan'dır; Sultan Süleyman'dan ilk aldığı tehdidi, kendi ağzından yazılan "Tezkiretü'l Bünyân"öan aktanyorum: "Niçün benim câmıim ile mukayyed olmayıp mûhim olmayan nesneler ile ta'til-i evkât eylersin? Ceddim Sultân Mehmet Hân mimân sa- na nümune yetmez mi?" Sinan, canını dişine taka- rak bu sınavdan yüzünün akıyla çıkmayı başarır ama, bir sonraki işinde, Iskender Paşa Bahçesi'ne su getirilmesi konusunda ikinci bir tehdit yemesini engellemez bu: "Hele su çıkmasın" der suttan, 'o zaman görüşürüz seninle!" Mimann, yaratıcı uğraşı çerçevesinde kılpayı bir ölüm-dirim dengesi kurup işini gerçekleştirmesi, geçmişin sayfalan arasına gömülüp kalmış değil- dir. Modern mimarinin önde gelen ustalarından Frank Lloyd VVright'ın 1911'de, VVisconsin'de yaptığı konut, yapılışından üç yıl sonra hedef alı- narak yakılmış, mimann eşi ve iki çocuğu yanarak ölmüştü. Yeniden inşa etmişti bu konutu, VVright. 1924'te yeniden yanmıştı evi. Bir kez daha yaptı evini, bir yıl sonra: Inadı kazandı belki, ama ne pa- hasına. Mimarlık ve cinayet: Başlık, sanıyorum, bu ilişki zincirini çağnştırmıyor. Aklıbaşında bir okur için, daha çok, mimarlık adına işlenen cinayetler söz konusu oluyor: Tasannın ve tasanmın hiçe sayıldı- ğı, müşterinin mimardan kendisini daha yukanda gördüğü; çarpık kentleşmenin mimann yaklaşımını sıfırladığı; çevreyle, iklim koşullanyla, çoğu yaşa- ma düzeni ve düzeyiyle hiçbir ilgisi kalmamış bir 'inşaatfe/sefes/'ninegemen olduğu evler, mahal- leler, kentler büyüyor gözümüzün önünde. Bana nerede, nasıl yaşadığınızı söyleyin, kim ol- duğunuzu, hangi cinayete kurban girtiğinizi size söyleyeyim: Yannın atasözü. 7. ULUSLARARASI İSTANBUL ÇİZGİ FtLM FESTİVALİ BUGÜN Atatürk Kültür Merkezi 10.30-15.30/ Çocuklara Yönelik Program 15.30- 16.30/ Içgiltere Royal Collage of Art ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Anirnasyon Bölümü öğrencilerinin çalışmalan (Aptalın Kötülük Çağnsı, Normlal Sınırlarda, Hilary, De\ınim, Kırmızı Adam Pariah, Gölge Oyunu, Temizleyici Fiske, Maske 16.30- 17.30/ lngiltere Royal Collage of Art ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Animasyon Bölümü öğrencilerinin çalışmalan (Teknoloji Sapığı, Batı Çemberi, Bay Jessop, Küçük Melek, Permalı Saç, Savaş Fiknı, Yabancı) YARIN Atatürk Kültür Merkezi 1030- 14J0/ Çocuklara Yönelik Program 14J0- 15.30/ Natürmort, Don Kişot, Cani Tango, Çöl, Traversler, Heykeller, Hamam. Perpere ve Memere, Geometrik, Masallar. Dolmakalem, Paris 1789 1530- 1630/ Ankara Film Festıvali'nde gösterilmen Asansör5, Elveda, Giriş, Hipnotizma Makinesi, Komik Bir Adamın Düşü, Sağım Solum Sobe, Sakinleştincı, TUK-TUK 1630- 1730/ Hayalimdeki Villa, Kınk, Bir Sergiden: Tablolar, Harlem Noktrün, Köpek- Şarkı, Salyangozlar [ 1730- 1830/ Festivallerde gösterime giren. yetişgin-; lere yönelik Türk Çizgi Filmlerinden derlenen örnekler (Askerler, Kebabaluba. Dört Kadın, Yabancı, NormaK Sınırlarda, Gölge Oyunu. Dalalet, Biberon, Gölge Oyunu, lpler, Stereo, Sentez, Devinim. Fiske, Maske 1830/ Yurt ıçi ve yurt dışı festivallerde gösterilerek büyük beğeni toplamış ve değişık animasyon teknikleri kullanılarak üretilmiş 9O'lı yıllann Dünya Canlandırma Sanatı örnekleri ; Fransız Kültür Merkezi ' • 1530- 1630/ Midas- Yönetmen: Ateş Benice '. 16.30- 17.30/ lngiltere Royal Collage of Art ve, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi' Animasyon Bölümü öğrencilerinin çaiışmalan (Teknoloji Sapığı, Batı Çemben, Bay Jessop, Küçük Melek, Permalı Saç, Savaş Filmi, Yabancı) 17.30- 18.30/ lngiltere Royal Collage of Art ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Animasyon Bölümü öğrencilerinin çalışmalan (Aptalın Kötülük Cağnsı, Normlal Sınırlarda, Hilary, Devînim, Kırmızı Adam Priah, Gölge Oyunu, Temizleyici Fiske,; Maske '•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle