03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 1995 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Şanlı Egemenlik: 23 Nisan... Dilerim çocuklanmız neşe içinde büyüsün, olgunlaşıp bilinçlensin ve ulusal egemenliği Mustafa Kemal gibi kavrasınlar. CAHİTKÜLEBİ B ugün 23 Nisan 1995: Tür- kiye Büyük Millet Mecli- si'nin açılışının üzerinden yetmiş beş yıl geçmiş. Atatürk. sağladığı bu an- lamli oluşumu, daha son- ra Türk ve dünya çocuklanna ba>Tam olarak armağan etmiş: Ulusal egemenlı- ğin ne olduğunu iyi kavrasınlar diye... Atatürk, "Bütün eihan milletleri >almz bir hâldmiyet tanırlar. Hâkimiyet-i milü- ye" sözü ile Ulusal Egemenlik Bayra- mı'nı tescil etmişti. Ne yazık ki, Atatürk- çülük savı ile darbe yapan 12 Eylülcüler, ilk marifetlerinden biri olarak bu Ulusal Egemenlik Bayramfnı kaldırmışlardı. Demek ki. uiusal egemenliği yoİc say- mak düşüncesindeydiler. TBMM'nin oluşumu: 19 Mart 1920'de. Atatürk, valilere, kolordu ko- mutanlanna bir genelge göndererek An- kara'da olağanüstü yetkili bir Meclis'in toplanacağını bildirdi. Anadolu illerin- den seçilen 285 ve İstanbul'dan kaçabi- len 78 milletvekilı, Ankara'ya geldi. Ilk toplantı bunlarla yapıldı. Daha sonra Malta'dan kurtulan 14milletvekilininka- tılmasıylatemsilci sayısı 377"yeyüksel- mişti. 23 Nisan 1920 günü törenle Mec- lıs açıldı. Meclis'e Türkiye Büyük Mil- let \Ieclisi adının verilmesi kararlaştınl- dı. Hiçbirgirişimini rastlantıyabırakma- yan ve kişisel görûnümlerden titizlikle sakınan Atatürk, gerek Meclis'i kurup ilk hükümetini düzenlerken, gerekse sonraki çalışmalarda belirgin biçimde demokrasi geleneklerine önem vermişti. Doğası ve çahşma yöntemi: Seçılme koşullan ne olursa olsun, bu Meclis'in üyelen parlamenter yöntemlere titizlik- le uydular. Yasama görevlerini çetinlik- le yürüttüler. Atatürk, onlann eleştiri ve denetimlerini kendine özgü üstün olgun- lukla karşıladı. Yanıtladı. Ikna etmeye çalıştı. En bunahmlı günlerde bile işleri- ni bahane edip Meclis'ten kaçmadı. Sa- vaş'ın en önemli günlerinde, yersiz. suç- layıci eleştırileri sabırla dinledi. Onurlu kadro,şanlı ortam: Atatürk' ün ölümüne kadar yaşatıian bu olumlu du- rum, o eşsiz şanlı ortam. ilginç ömekler- le doludur. Altrruş yıldır hiç unutamadı- ğım bir olay şöyle: 1936 yıh haziranın- da liseyi bitirip parasız yatılı sınavma girmek için lstanbul'a gittim. Ayak bas- tığımda gazete kulübelerinin önüne ası- lan gazetelerde sekiz sütun üst baslık dik- katimi çekti. Siirt Milletvekili Mahmut Bey'in öl- düğü başlıklarda yeralrruştı. Kim bu ki- şi diye merak ettim. Öğrendim ki, Hâid- miyet-iMiiliye(Ulus) gazetesinin de baş- yazanyadayöneticisi imiş. Birnüfuzişi- ne kanştığı yolunda söylentiler çıkmış. Atatürk, kendisini çağınp durum konu- sunda bilgi almış. Tann rahmet eylesin. Mahmut Bey o gece birden (fücceten) kalp durmasından ölmüş. Yine bir başka örnek olay: Kurtuluş Savaşı öncesinde, Erzurum Kongre- si'nde yenni Atatürk'e bırakan, üstün ze- kâ ve yetenekleriyle ünlü Sayın Cevat Dursunoğlu nu 'menkûbiyyet' yıllann- da yakından tanımıştım. Dursunoğlu, Atatürk'le yakın ilgisini ve hizmetlerini kullanmamıştı. Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nda Genel Müdürlük ve Teftiş Kuru- lu Başkanlığı'ndan daha üst düzeyde bir görev almamıştı. Daha sonra CHP Genel Sekreteri iken, bir seçim öncesinde, lis- te düzenleme baskısı karşısında bu gö- revden de istifa etmişti. Bir apartman ka- tıbileyoktu. 1950'deDemokratPartiyö- netimi alıp da 'On DörtMayıs Evleri Ko- operatifî' kurulunca, bu kooperatiften bir daireye sahip oldu. Sayın Kenan Evren de bize son bir ör- nek olay armağan etti(!): Marmaris'teki saray yavrusu konağında, gazetecilerle konuşurken, doğruluğa örnek olarak Kurtuluş Savaşı gazilerinden tanınmış komutan Abdurrahman Nafiz Gür- man'ın emekliye aynldığı sırada bir evi- nin bile bulunmadığını söyledi. Türki- ye'mizde bu ne büyük gelişme ki. övü- yoruz da kendimiz bu tür örneklere uy- muyoruz!.. Demokrasimizin geliştiği bir gerçek. Varsıllık da, yoksulluk da ayıp değil. Ama ülkemizde demokratik sistemin ge- reklerine hangi ölçülerde uyuluyor? Ör- neğin, TBMM'de yasama, denetim ve hesap verme işlerine ne derecede uyulu- yor? Sanki dikta düzenindeymiş gibi Mec- lis'e gelip hesaplannı vermeyen devlet adamlan. 'ben, ben, ben..' diye mangal- dakül bırakmayanlarnasıl karşılanıyor? Yasalara aykın varlık edinenler, yurtdı- şında yatınm yapanlar, nüfuz ve baskı ticareti yapanlar partisel, güncel hesap- larla nasıl destekleniyor? Hangi demok- ratik ülkede bu tür eksiklikler, vergi yol- suzluklan, karanhk işler istifasız gideri- liyor? Çok. çok sorular kişinin kafasın- da yumaklanıyor. Yine de şükürler olsun ki. Sayın Evren takımının yasakladığı Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. yeniden kutlanmaya başlandı. Türk ve dünya çocuklan bu bayrarrumıza katılıyor. ÇocukJanmızın coşkuyla söylediği o güzel şarkıya katı- lıyorum: 'Bugün 23 Nisan / Neşe doiuyor insanJ Dilerim çocuklanmız neşe için- de büyüsün. olgunlaşıp bilinçlensin ve ulusal egemenliği Mustafa Kemal gibi kavrasınlar. Ulusal Egemenlik Bay- ramımız kutlu olsun. ARADABIR YAŞAR ÖZTÜRK Bir Anadolu Aydını llhan Selçuk, 1987 sonbahannda, Ergani, Diyar- bakır izlenimlerini yansrtan bir yazısında "Anado- lu'dakiAydınlanma"dan övgü ûe söz eder. fşte o ay- dınlığın mimarianndan biri olan Hikmet Öztürk'ü yi- tireli iki yıl oluyor. Doğumundan (1933) ölümüne dek, muhtar, kitapçı, gazeteci olarak tüm yaşamını Erga- ni ilçesine adayan Öztürk, Nisan 1993'te aramızdan aynldı. 35 yıl bir tek kendi kullandığı bir oy'la muhtarlık yapan Hikmet Öztürk okuyamadı, ama masallar, maniler, türkülerie büyüdü. Oyle ki dağarcığında ba- nndırdığı bu kültürel hazinelerle Türk Dil Kurumu, üniversiteler ve Şerafettin Güneli, Enver Atılgan gibi yazar ve araştırmacılara kaynaklık etti. Muhsi- ne H.Yavuz'un Diyarbakır Söylenceleri' ile dağar- cığındaki hazine, yazıya kavuştu. Anadolu'nun ırak köşesi Ergani'yi dünyada olup bitene yakınlaştırmaktı amacı; trenle gazete getirip sattı, sinemacılık ile uğraştı. 12 Eylül ile birlikte ki- tap satmaya girişerek insanlann kitap konusunda- ki korkusuna karşı savaşım verdi. Kitap okumanın ve satmanın "yasak" ya da "sakıncalı" olmadığını göstermek için kitaplara ve dergilere, kendisi tara- fından satıldığını belirten mühürler vurdu. Uğur Mumcu'nun kitaplarını, özelliklede Ağca Dosyası'nı sergilediği ve sattığı için polis tarafından "vatan ha- ini" ilan edilmesine göğüs gerdi. W Arkası 6. Sayfada . ,,! ,i -,;., „,,,.- „ 0 . ,_, Nisan tohumlan... Yeni izlencelerle, yeni söylemlerle çıkalım halkımızın karşısına. Bu ülkenin sorunlannı sol çözer. Sol olmadan demokrasinin D'si olmaz. 'Az olsun be- nim olsun' değil, 'Çok olsun hepimizin olsun' diyelim. Av.CELALULGEN A talım artık ölü toprağını üstü- müzden. Kara bulutlan arala- mak, güneşin önünü açmak bizim işimiz olmalı. Erteleye- lim sevdalanmızı, iç kavgala- nmızı. Nisantohumlan serpe- lim nadasa bırakılmış topraklar üstüne. Işçiler, köylüler bizi bekliyor; Güneydoğu bizi bekliyor; kardeşlik, dostluk, sevgi, eşit bö- lüşüm bizi bekliyor... Nerede yoksulluk varsa, nerede sömürü ve nerede azgelişmişlik varsa.. karşısında biz va- nz. Bizleryurdumuzun'sol'culanyız... Erzurum ve Sıvas kongrelerini toplayan biziz. 19 Ma- yıs'ta Samsun'açıkan, cumhuriyeti kuran. uy- gar Türkiye'nin temellerini atan, en elverişsiz koşullarda dahi ülkemizi demir ağlarla ören, yurdun kurtuluşu için bağımsızlık savaşını ve- ren biziz... Atalım artık ölü toprağını üstümüzden. Kara bulutlan aralamak. güneşin önünü aç- mak bizim işimiz. "Yaşasaydı, Atatürk bizim partili olurdu" diyor RP'liler... Gözlerimizin içine bakarak alay, gdiyorlar. Örgütlenme modelimizi, sol söylemlerimizi aldılar elimizden. Atatürkümüzü vermeyece- ğiz. Muammer Hocanuz yaşadı; RP'li olma- dı. Uğur Mumcu yaşadı; RP'li olmadı... Ata- türk yaşasaydı ' R F olmazdı... Onlann özlemi Mekke düzeni, bizim özle- mimiz çağdaş uygarlık düzeni... Biz laikiz; onlar köktendinci, biz ulusçuyuz; onlarümmetçi... Hadi atalım artık ölü toprağrnı üstümüzden... Kara bulutlan aralamak bizim işimiz. Bölün- mek, parçalanmak yakışmaz bize; bunca sorun varken ve bunca tehlike... Demokrat ve laik Türkiyemiz için köşe baş- lannda kurulmuş tuzaklan bozalım artık. Ön- ce tüm solculan ülkemin, birleşelim. Hangi makam, hangi koltuk büyüktür yurt sevgisin- den, Atatürk sevgisinden? 12 Eylül az mı törpüledi aydınlanma çaba- lanrruzı ve aktöresel değerlerimizi? 10 yıl uzak kaldık yönetimlerden... Aç kaldık, işsiz kaldık, depolitize olduk... Büyük kentlerde kökten- dincilerin gelişmesinin tohumlan o gün serpil- di, bu gün yeşeriyor. Gecekondularda yaşayan, büyük kentlerin varoşlannda bannan insanlara ne verebildik? Ekonomik olarak ne verebildik, siyaset olarak ne verebildik koca bir hiçten başka?! tnsanla- nmız şimdi inançlannı yiyor. Köktendinciler, her köşe başında örgütleniyor, her mahallede örgütleniyor. Biz ise parçalanıyor, bölünüyo- ruz. Giderek sınırlann silindiği, insanlann ev- renselleşmeye koştuğu, uygarlaşmaya çalıştı- ğı bir zamanda... Atalım artık ölü toprağını üstümüzden. Ka- ra bulutlan ayırmak güneşin önünü açmak bi- zim işimiz. Yeni izlencelerle, yeni söylemlerle çıkalım halkımızın karşısına. Bu ülkenin sorunlannı sol çözer. Sol olmadan demokrasinin D'si ol- maz. 'Az olsun benim olsun' değil, 'Çok olsun hepimizin olsun' diyelim. lşe birbirimizi sevmekle başlayalım. Sevgi; verdikçe büyüyen, dağıttıkça gelişen bir kav- ram. Başka başka siyasi partilerde yer alma- mızın nedeni sevgisizliktir. Sol ölmedi, yaşıyor... Sol, sağcı partilerin dillerinde değil; sol, Ata- türk'ün Gençliğe Seslenişi'nde, tarlada köylü- nün emeğinde, fabrikada işçinin alınterinde. varoşlarda gecekondulunun çilesinde yaşıyor... Türk, Kürt, Arap gibi etnik; Alevi, Sünni gi- bi tinsel aynmlar gerici ilişkilerdir. Uyutma ve gerçek çelişkileri gizleme yöntemleridir. Yapa- cağımız tek şey uyuyan devi uyandırmaktır. Birlikte ve de sevgi seliyle... Nisan tohumlan serperek... Nadasa bırakıl- mış gönüllerimiz üstüne... ... ,. PENCERE Meclis!..Ulusal kurtuluş savaşlan, emperyalizme karşı ve- rilir. Bu savaşlarda toplumun bütün katmanlan "dış düşman" karşısında birleşir; ama, yengiden sonra kendi aralannda hesaplaşacaklardır. 23 Nisan 1920'de toplanan Büyük Millet Mecli- si'nde kimler vardı?.. Hacısı, hocası, aydını, bağna- zı, sivili, askeri, ağası, memuru, eşrafı bir araya ge- lerek "kapitalizmin emperyalizmi'nden ülkeyi kurtar- mak için birleştiler. 29 Ekim 1923 Cumhuriyet dev- riminin temeli Meclis açılırken atılmış, "milli hâkimi- yet" ilkesi mayalanmıştı... Mebuslann tümü Müslümandı... Anadolu Hıristiyanlan neredeydiler?.. Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslarla bir- leşerek Türkleri arkadan vurduklan için ya sürülmüş- ler, öldürülmüşler ya da Kafkasya'ya çekilmişlerdi. Bugün "Ermeni Diasporasrnda ve kimi emperya- list ülkede "soykınm" diye anılan olayın ardındaki gerçek budur. Rumlar 15 Mayıs 1919'da Izmir'i iş- gal eden Yunan askeriyle birlik olmuşlardı; emper- yalizmin verdiği karar kesindi: - Türklerinsanlık için veba mikrobu gibidir, Avru- pa'dan sürülmeli, en ağırcezaya çarptınlmalıdır. 23 Nisan 1920'de kurulan Meclis, bu karara kar- şı çıkışın savaşımını vermek için toplandı; Hamlet'in ünlü özdeyişi dillerdeydi: Var olmak ya da yok ol- mak!.. işte bütün sorun bu noktada odaklanıyordu. • Dış düşman tepelenip de varoluşumuzun ilk solu- ğunu aldığımızda, sıra iç hesaplaşmaya geldi. 1914'te Birinci Dünya Savaşı'yla başlayan kanlı se- rüven 1922'ye dek sürmüştü; biz bize kalınca nasıl bir devlet kuracaktık?.. Padişahıyla, halifesiyle, şeri hükümleriyle bir Or- taçağ devletini mi yeğleyecektik?.. Yoksa laik cum- huriyet düzeninde ulus-devlet modelini mi seçecek- tik?.. Soru, Turan'daki Türk devletleri bağımsızlıklannı kazandıktan sonra Orta Asya için de güncelleşti. Aradan 70 yıl geçtikten sonra, bugün, Turan'daki Türkler de Atatürfc'ün laik cumhuriyet modelini be- nimsiyorlar; ama, biz çoktan noktalanmış olması ge- reken bir sorunun anaforuna yeniden kapıldık. "Şe- riatçı bağnaz, Kürtçü şoven, Ösmanlıcı entel" üçlü- sü 2000'e5 kala Türkiye'de model tartışmasını baş- lattı. Demokratikleşme geri itiliyor... Devlet modeli tartışılıyor. • Emek-sermaye çelişkisi, çağdaş demokrasilerin yapılanmasında temeldir; etnik çelişki Türkiye'de ni- çinöneçıkarıldı?..l_aikliktemelindeyükselir çağdaş demokrasıler!.. Neden laikliğin çürütülmesi yolunda seferberiiğe geçildi?.. Emperyalizmin kol gezip cirit attığı Ortadoğu bölgesınde Türkiye'nin 'Milli Misak sınırian' nasıl yeniden tartışma gündeminegetirildi?.. Sevr güncelleşti... Tüm göstergeler bir gerçeği vurguluyor Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'deki ruhuyla ye- niden yapılanamazsa varoluşumuzun tarihine layık olamayacaktır. "Kıyak emeklilik" peşinde koşmanın zamanı mıdır?.. 'DemokratikleşmeY\ engellerken • Arkası 6. Sayfada ÜTEMPRA'NIN GÜÇ KAYNAKLARI Tempra'nın dış çizgileri, ona inanılmaz bir aerodinamik yapı kazandırıyor. Tempra, kategorisinin en diişük rüzgâr direnç katsayısına sahip: 0.28. Bu özellik, Tempra'nın performansını artırmakla kalmıyor, üstün yol tutuş da sağlıyor.' Ayrıca 1.6 ve 2.0 litrelik güçlü motorlarıyla Tempra'lar daha seri, daha atak. Üstelik yakıt tüketiminde son derece tutumlu, ekonomik. Bu özellikleri her otomobilde bulamazsınız. Tempra'nın performansına hayran kalacaksınız. Gelin, 5 ayrı modelde üretilen Tempra'larla tanışın. <^ Göreceksiniz. Tempra'dan daha mükemmeli, yine bir Tempra. TOFAŞ Butun Tcmpra'lar, kilomecre sının olmaksızın 1 yıl mekanik garantiye, paslanmaya ka^ı 3 yıl boya garancisine, aynca Tofaj'ın bürtin Türkiye"y= yayılmış uzman servıs ağı vc Opar'ın bol, hesiplı orijınal yedck pa/ça güvencesine sahiptır. Tempra ve diğer Tofa? ocomobilleri hakkında daha aynnulı bilgı almak için, ücretsiz Tofa} 24 haranı arayabılırsinız. Türkıve'nın her yerinden 0 800 211 42 42. F I A T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle