03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23NİSAN1995PAZAR 12 DtZÎYAZI Türkiye ile üç Latin Amerika ülkesi, Arjantin, Brezilya ve Şili birbirine pek benzemiyor, ancak bunalımdan çıkış için ,. hepsi de aynı 'sihirli formül'e bel bağlamış durumda... Ülkeler farklı umutaynı:Özelleştirtne• Ulkelerin tümü de enflasyonu bir günlük yaşam biçimi olarak uzunca süre algılamış, deneyimler biriktirmiş, zengin bir anı dağarcığına sahip. ' j Kimileri enflasyonun I s üstesinden gelmiş (gibi) görünüyor, kimileri hâlâ enflasyonla umutsuz bir savaş içinde. Türkiye ile üç Latin Amerika ülkesi, Arjantin, Şili ve Brezilya arasında dizi- nin başlığının içerdiği 'paraJellik" ilk ba- kışta biraz zorlama. Gelenekleri, göre- nekleri. tarihleri, dinsel kültürleri bu ka- dar farkh ülkeler arasında 'azgelişınişlik' ya da 'gefişmekteoian ülkeler' niteleme- sini aşan bir benzeşim, bir 'ayıulık 1 ku- rulabilir mi? Bu ne kadar gerçekçi olur? Kuşkusuz on dört günlük bir resmi ge- zinin elverdiğı olanaklar da pek kısitlı. Bir resmi gezi, doğal olarak başkentler- le sınırlıdır ve koşar adım bir gezıdir. Gördükleriniz yüzeysel. duyduklannız sade suya tirit resmi demeçlerdir. Ama biz on dört gün boyunca elimizden gel- diğınce resmi programdan kaytardık; be- cerebildiğimizce kenar mahalleleri do- laştık; şansımızyavergittı. yargisınagü- venılir meslektaşlanmız özellilde Arjan- tin ve Şili'de bize gönüllü 'kılavuzluk" yaptı. Böylece sendikalarla. siyasi parti- lerle. sokaktaki insanlarla görüşürken dil zorluklannı aşabildik. Sonunda dizinin başlıgı "Güney Amerika'da üç Türkiye: Arjantin, Şili, BrezUya" oldu. Kanımızca dogru da oldu. Bu kadar fark ve benzerlilt!.. • Dört ülke de sanayileşme yönünde aldığı yolu 'koyu bir devletçilik' uygulamasına borçlu. Ancak ilginçtir hepsi de 1980 başlarından itibaren köklü değişimlere, önceki on yıllara taban tabana zıt ekonomik ve politik tercihlere yönelmiş durumdalar. Bırakınız Türkiye ile paralelliği, üç ül- ke arasında da derin farklar var. Kilise- nin etkisi, coğrafya ve iklim koşullan, nüfusun etnik yapısı her üç ülkede de epey farklı. Örneğin Arjantin, anakaranın tek beyaz ülkesi. Buna karşılık Şili hal- kı, yerli halk olarak adlandmian kızılde- rililerle öylesine kaynaşmış ki ortaya ne- redeyse özgün bir melez halk çıkmış. Brezilyaisekendisibir anakara kadar bü- yük bir ülke. Amazon kjyılannda henüz taş devrini yaşayan yerli kabileler de Bre- zilyalı, Rio de Janeiro'da kavranması güç bir lüks içinde yaşayan Avrupa kökenli beyazlarda Brezilyalı. Buna rağmen ana- karanın bu üç büyük ve önemli ülkesi arasmda derin paralellikler var. Ekonomik yaşamdaki genel yönelim- ler ve üstesinden gelinmesi gereken zor- luklar şaşılacak kadar benziyor. Buna- lımdan çıkış için her üç ülke de (ve Tür- kiye de) aynı "sihirli formüTe bel bağla- mış durumdalar: ÖzeUeştinne ve serbest piyasa ekonomist. Ulkelerin tümü de enflasyonu bir gün- lük yaşam biçimi olarak uzunca süre al- gılamış, deneyimler biriktirmiş, zengin bir anı dağarcığına sahip. Kimileri enf- lasyonun üstesinden gelmiş (gibi) görü- nüyor, kimileri hâlâ enflasyonla umut- suz bir savaş içinde. sanayileşmenin motoru Dört ülke de birer tanm toplumundan sanaydeşmeye geçme yönünde cıddı ça- balarharcamış. Bu alanda küçümsenme- yecek yollar da almışlar. Nitekim bugün gerek Türkiye'de, gerekse Arjantin, Şili ve Brezilya'da kentli nüfus, kırsal nüfu- sun üstünde. Daha da ilginci, dört ülke de sanayileş- me yönünde aldığı yolu 'koyu bir devlet- çilik' uygulamasına borçlu. Bu devletçi- lik bir yandan sanayiı geliştirdi, bir yan- dan da modern işçi smıfinı yarattı. Bu • Benzeşim salt ekonomik alanda değil. Yakın tarihler söz konusu olunca da şaşırtıcı benzerlikler gözleniyor. Darbeler, neredeyse periyodikleşmiş askeri müdahaleler, üniformalı bürokratların ülke ve devlet yönetiminde tartışılmaz ağırlıkları bütün ülkelerde aynı. Türkiye ve üç Güney Amerika ülkesi arasında saptadığımız bir başka paralel- lik de komşulanyla ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Dört ülke de sanki komşularla değil 'düşmanlarla'çevTİli. 'Düsman' komşular Burası Arjantin'in başkenti Buenos Aires'teki "Kurtancılar" anıtı. Anrt, geçmişte halkın sömürgeciler- den kurtuluşunu simgeliyor. Ancak günümüzde hem Arjantin, hem de diğer Latin Amerika ülkeleri, ekonomik bunalımdan çıkış yolu anyor ve bunun için piyasa ekonomisini çözüm olarak görüyor. salt ekonomik değil, siyasal planda da güçler dengesınin kökJü bir değişime uğ- raması anlamına geliyordu. Arjantin baş- ta olmak üzere, her üç Latin Amerika ül- kesinde bunun sonuçlan yaşandi. Türki- ye'de ise sadece 1960 - 1980 arasını anımsamak bile yeterli. Dört ülkede de 1980 başlan köklü de- ğişimlerin, önceki on yıllara taban taba- na zıt ekonomik ve politik tercihlere, yö- nelimlere denk geldi. Benzeşim salt ekonomik alanda değil. Yakın tarihler söz konusu olunca da şa- şırtıcı benzerlikler gözleniyor. Gerçı üç Güney Amerika ülkesi ile Türkiye arasın- da 'tarihsel' benzeşimler bulmak güç. Arjantin de, Şili de. Brezilya da Avru- pa'nın sömürgeci yayılmadöneminde or- taya çıkmış devletler. Bağımsız birer dev- let olarak tarihlen henüz iki yüz yılı bile doldurmuş değil. Ancak bu fark, 'yalan tarihler' söz konusu olduğunda anlamı- nı yitiriyor. Darbeler, neredeyse periyo- dikleşmiş askeri müdahaleler, üniforma- lı bürokratlann ülke ve özellikle devlet yönetiminde tartışılmaz ağırlıklan. insan haklannın çiğnenmesinin kurumlaşması ve olağanlaşması, sivil iktidarlann umut dağıtarak iktidara gelişi ve umutlann bi- rer sabun köpüğü gibi sönüverişi, güçlü işçi sendikalanmn bir dönem ülkede be- lirleyici politik güçlerden biri oluşu ve daha sonra özellikle sanayi işçilerinin hızlı bir örgütsüzleştirme operasyonlan- na maruz kalmalan bu yakın tarihin bel- li başlı ortak noktalan. Türkiye malum: Yunanistan tarihi düş- man, Araplar kalleş. Rusya bizi yutma- ya hazır, Bulgarlarla bitmemiş bir hesap- laşma sürüyor, lran oldum bittım Türki- ye'nin gelişmesine köstek olma çabasm- da. Ya -mesela- Arjantin? Buyrun şu tab- loya bir bakın: Şili ile yüz yıldır çözül- memiş sınır anlaşmazlıklan var. Daha biz oradayken And Dağlan üstündeki küçü- cük Tuz Gölü'nün kimin egemenlik bol- gesine dahıl olduğu tartışması, her iki ül- kede de utanılası şovenizm rüzgârlan es- tiriyordu. Boliyya, zaten cunta döneminde Ar- jantinli rejim düşmanlanna kucak açan bir düşman ülke olarak damgalanmıştı. Cunta devrildi ama zedelenen dostluk bir türlü yeniden kurulamıyor. 'Mesopota- mia' bölgesinin bitek topraklan Arjantin ile Paraguay, Uruguay ve Brezilya arasın- da 'yüz yıHİk çekişme' konusu. Özellikle bir yakası Arjantin'e, bir yakası Urugu- ay'a ait La Plata Körfezi ve bu körfeze boşalan Parana ve Uruguay ırmaklannın sürekli değişen deltalan, çözülebilir sınır uzlaşmazlıklannı kördüğüme çeviriyor. Sllintn endlşesl Şili, devlet olarak bağımsızlığını 1800'lerin ilkçeyreğmde Arjantin 'lebir- lıkte ve bu sayede kazandı (Arjantin açı- sından da durum aynı üstelik). Ancak Şi- li o gün bu gün kendini büyük komşusu- nun sürekli tehdidi altında hissediyor. Her iki ülkede faşist generallerin tam egemenliği sırasında bile bu düşmanlık zayıflamadı. Şili'nin kuzey komşuşu Bo- livya'ya gelince, diplomatik alanda az rastlanan bir 'küslük' söz konusu. tki komşu ülke arasında diplomatik ilışki yok. Brezilya'nın durumu da pek farklı de- ğil. Brezilya, sınır komşusu ülke sayısı bakımından dünyada ikinci sırada yeralı- yor. Brezilyalı bir gazetecinin bu konu- da mükemmel bir esprisi var. "Brezil- ya'nın" diyor gazeteci, "Brezflya'nın sa- dece doğusunda düşmanı yok." Brezil- ya'nın doğusu boydan boya Atlas Okya- nusu. Benzeşimleri, paralellikleri uzat- mak mümkün. Ancak bu yazı dizisinde biz yakın ta- rihlere kısa değinmeleryaparak, özellik- le özelleştirme ve serbest piyasa ekono- misi bağlamında ekonomik yönelimleri ve sonuçlannı ele alarak ve ülkelerdeki politik güçlerin karşılıklı konumlannı sergileyerek sunacağız. Bu smırlar için- de bile Türkiye ile Arjantin, Şili ve Bre- zilya arasında şaşırtıcı benzerlikler bu- lunduğukanısındayız. Derslerçıkanlabi- lecek kadar şaşırtıcı benzerlikler, paralel- likler... Yarııi: Arjantin'de mayıs anneleri tLAN T.C. BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI GÜMRÜKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HALKAU GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ Sayj: B.02.1. Güm.4.06.10.16-41570/134-4684 "Büyükdere Caddesi, No: 113, Kat: 2 Gayrettepe'lstanbul" adresinde faaliyet göste- ren ve gûmrüğümüzce tescilli aşağıda sayı-tarihlen belirtilen giriş beyannameleri ile 85'2-1521 sayılı 20.11.1985 tanhlı ıhracatı teşvık belgesı kapsamında ithal edilen eşya- dan doğan kamu alacağından dolayı 259.806.174.- TL ve aynca hesaplanacak kanunı fa- izden borçlu bulunan Mutlu Denızcılık Işletmelen AŞ'ye ve şirket kurucu ve ortağı bu- lunan Nazım Özcan, Malikhan Özcan, Metin Özcan, Mutlu Özcan adlanna çıkanlan teb- ligatlanmız adres değışıkliği nedeniyle iade edılmiştir. Firmanın ve ortaklannın tebligata esas başkaca adresı de tespit edilemediğinden 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 2. maddesi uyannca zabıta marifetiyle de tebligat yaptınla- madığından ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda belirtilen nedenlerle anılan adreste faaliyet gösteren şirketin veya şerikleri- nin belirtilen borcunu 7 gün ıçensınde Gümrüğümüz Saymanlık Müdürlüğü veznesine yatınldığına dair vezne makbuzunun Halkalı Ginş Gümriik Müdürlüğü'ne ibraz edilme- mesı halinde, 6183 sayılı A.A.T.U.H. Kanunu'nun 55, 60 ve 114. maddeleri gereğince ışlem yapılacağının bilinmesi ılanen leblığ olunur. Ginş beyannamelennin sayı-tarihi: 4863^.6.1986 4997-13.6.1986 4949-6.6.1986 5100-17.6.1986 Basm: 17848 GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANISELÇUK İCRA DAİRESİ'NDEN Dos>-aNo: 1994/81 Tal. Satılmasına karar verilen gayrimenküllenn cinsi, kıymeti, adeti, evsafi: Selçuk ilçesı Zafer Mahallesi Değirmenboğazı mevkiinde kam 212 pafta, 8537 parsel no.lu taşınmazın doğusu Musta- fa Çukurova, batısı muhtelif şahıslar, kuze>i, Selçuk Belediyesı, güneyı >ine muhtelif parseller ile çevrili taşınmaz olup, taşınmaz her ne kadar tapuda arsa vasfında olsa da imar planı dışındadır. Taşınmaz 11149 m2 mesahalıdır. Bu taşınmaz- dakı hıssesı 2/36 hissesı olup, bu hissesıne isabet eden mıktar 154.850.000.- TL.si bedelle. Şattş şartlan: 1- Satış 29.05.1995 günü saat 09.30'dan 09.45'e kadar Selçuk Hükümet Konağı önünde açık arttırma su- retiyle yapılacaktır. Buarttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle ahcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 08.06.1995 günü aynı yer ve saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse ga>Tİmenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilarunda gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektır. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflan- nı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle ahcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklenn, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'sı nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para ıledir. ahcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere me- hil verilebilir. Tellâliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ılgılilerin (+) bu gaynmenkul üzenndekı haklanm hususıyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sa- bıt ohnadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelinı yatırmamak suretiyle ilanin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefılleri tek- lif ettikleri bedel ile son ihale bedelı arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerriit faızinden müteselsilen me- sul olacaklardır. İhale farkı ve temerriit faızı aynca hükme hacet kalmaksızın dairemızce tahsıl olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dau-ede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alı- cıya bir ömeği göndenlebilır. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyen- lenn 1994/81 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğü başvurmalan ilan olunur. 31.03.1995 (+) llgililer tabirine irtifak hakkı sabipleri de dahildir. Basın: 17331 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kitap Şenliği'nde... TÜYAP'ın 2. Ankara Kitap Şenliği, bu akşam kapa- nıyor. Dokuz gün süren şenlik sonunda, Ankaralılar iki bayramı birden kutlamış olacak. Asıl adı "fuar", ama ben "şenlik" demeyi yeğliyo- rum. Her yerde, Türkçesini bulmak zorundayız söz- cüklerin. Çocukluğumdan anımsanm, halk Arapça sözcükleri ya bozarak kendi deyişine uydurur ya da dalgasını geçerdi. Biri: - Merhaba! dedi mi, yanıtı hazırdı: - Sen eşek, ben araba! - Selamünaleyküm! dese biri, yanıtı şu olmalı değil mi? - Aleykümselam! öyle demez de, şöyle karşılık verir: - Al iki yük saman! Burada halkın alayı "c/;7"ledir. Kitap Şenliği'nde Dil Derneği'nin dil konusunda ilginç açık oturumlan ol- du. Imza günleri eğlenceliydi. Türkiye Yazarlar Sen- dikası'nda yapıtlannı imzalayan Aziz Nesin'e takılı- yordum: - Aziz Bey, malı götürdünüz! İlk gün ozan Ahmet Telli ile birlikte, Yazarlar Sen- dikası'nda krtaplanmızı imzaladık. Tetli'ye: - Aziz Bey malı götürdü, ama biz de ezilmedik! Ab- dullah Nefes gülüyordu. Daha sonraki günler, Çağ- daş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD) bölümüne geçtim. Yanımda Nazım Hikmet Vakfı'nın yeri var. Bir-iki gün de oradaoturdum. Emin Özdemir, imza gününde Ali Yüce'ye sor- muş: - Burda ne yapıyorsun? (Niye boş oturuyorsun, an- lamına.) - Ben nöbetçiyim! demiş Ali. - Nöbetçı ayakta dunır, sen otunjyorsun! - Ben oturan nöbetçiyim! Prof. Yakup Kepenek, Cumhuriyet Kitap Kulü- bü'nde yeni çıkan kitabını imzaladı. - Nasıldı durum? diye sordum. - lyiydi, karşılığını verdi. Yalnız bir başka bölümde Medyum Memiş vardı, o daha çok iş yapmış! - Ama Yakupçuğum, sizin alanlannız ayn, üzül- me/demedim artık... Şenlikte Kaynak Yayınlan arasında çıkan Jean Meslier'in "Sağduyu-Tannsızlığın llmihali" kitabını getirdi Abit Dursun. Öyle sevindim ki... Meslier, Fran- sa'nın Turan Dursun'uymuş! (Mustafa Kemal, 1928'de çıkan ilk çevirisini, satırlann attını çizerek oku- muş.) ÇGD'nin bitişiğinde, Nâzım Hikmet Vakfı vardı, ora- da bir gün Mahmut Makalla birlikte kitaplanmızı im- zaladık. Payel Yayınevı'nden Şemsa Yeğin pasta ge- tirdı, Gürbüz Tüfekçi, sosıslı sandvıç taşıdı. Sosisler domuz değildi! Okurlann, öğrencilerin sıcak ilgileri, benim için ay- n apayn bir şenlikti. Yıllardır sizi okuyanlarla ilk kez kar- şı karşıya geliyorsunuz. Böyle anlarda pek konuşul- maz. Okurlar, yazarı şöyle bir tartariar. Kafasında, dü- şünde nasıl yaşatıyordu, gerçek ne oldu? Kimi Do- ğan Öz'ü, kimi "kefir" konusunu sordu. Kefirarayan- lar, Ankara Ziraat Faküttesı'nde Prof. Celalettin Ko- çak'ın telefonunu bir kez daha yazmamı ıstıyorlardı. (Işte yazıyorum: Prof. Celalettin Koçak, iş tetefonu: 0- 312-317 05 30/1351). TÜYAP 2. Ankara Kitap Şenliği yöneticisi Deniz Ka- vukçuoğlu'yla söyleşiyoruz. O, 1996 Martı'nda Iz- mir'de de kitap şenliğini başlatacağını söylüyor. Şöy- le diyon - Böylece, Türkiye'nin üç büyük kentinde TÜYAP Kitap Fuartan düzenlenmiş olacak. Izmir, bizim için önemli bir kent. Işte Kula, Manisa, Aydın, Nazilli vb. yörelerden fuara ziyaretçilerin de geleceğini umuyo- ruz. Üniversiteleri olan, çokgeniş okur kitlesi olan bir kent. Işte, bu kentte, ilk denememiz nasıl olacak? 1996 Martı'nda göreceğiz. Fakat kuşkusuz, çokses, çok renk getiren bir fuar düzenleyeceğimize inanıyo- rum. Sözü, Ankara Kitap Şenliği'ne getiriyoruz. Katılan, çağrılan yazarlara. Şöyle diyor Deniz Kavukçuoğlu: - Bu fuarda İlhan Selçuk, Necati Cumalı, Aziz Ne- sin, Toktamış Ateş, Can Yücel, Şükran Kurdakul, Ataol Behramoğlu, Demirtaş Ceyhun, daha pek çokyazarçağnlıydılar. Yazariann Esenboğa'ya geliş- lerinden, otele götürülüp dinlenmelerinin sağlanma- sına dek işler, bizim görevlerimiz arasındaydı. TÜYAP, istanbul'da bu kasım ayında, 15. yilını kut- layıp "jübile" yapacak. Şöyle anlatıyor Istanbul'u Ka- vukçuoğlu: -... İstanbul'da aynca, her yıl seçtiğimiz bironur yazanmız var. Onuryazan kendi edebi kişiliğiyle, fu- anmıza renk katıyor, ağıhık kazandınyor. Geçen yıl Adalet Ağaoğlu 'ydu, daha önceki yıl Rrfat llgaz'd/, daha önce Yaşar Kemal'd/; geriye doğru gittiğimiz zaman Nadir Nadi var, Aziz Nesin var, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Turhan Selçuk var- dı. Bunlar bizim için önemli etkinlikler fuar süresin- ce. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7SOLDANSAĞA: 1/ Genellikle bü- yük yerleşim merkezlennin üzerinde toplanan kirli hava... Ar- mut biçiminde ve ipek telli Vıetnam lavtası.2/Elsıkış- ma... Briçte, atı- lanbirkâğıtlaeşi- ne oynamasını is- tedıği kâğıdı be- hrtme.3/Müstah- kem yer... Gemi çapasınabağlı bu- lunan kalın halat ya da zin- cir. 4/ Kimi mantarlarda üre- me organı... Giysilerin yırt- macına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası. 5/ Bo- razankuşu da denilen ve Gü- ney Amerika ormanlannda yaşayan kuş. 61 Tedavide kullanılmak amacıyla ıçine belirli miktarda ilaç katılan etkisiz madde... Küçük köy. 7/ Etlı, yuvarlakça ve şışkın olan sap kısmı yenen lahana çeşidi... Birgösterme sıfatı. 8/ Argoda görgüsüz ve kaba saba kimse... Alaturka müakte tempo. 9/ Kutsal inanç... Güney Amenka'da bir ülke. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Eski Yunan mımarlığında, genellikle bir agora içinde yer alan revak... Içkı sunucusu. 2/Telgrafabecesi... Istek ve tut- kularda ölçülü davranma erdemı. 3/ llkel bir silah... Balı alınmış petek. 4/ Bir oyun ya da filmde anıden yaratılan ko- mik durumlar... Afrika'da bir ülke. 5/ Padişah ya da vezir kavuklannda bulunan tüy ya da püskül biçimindeki sorguç. 6/ Genelge... Rakun, çamaşırcı ayı gibi adlar da verilen bir kürk hayvanı. II Kokusu hardala benzeyen öldürücü bir sa- vaş gazı... Tavlada bir sayı. JV Oğullar... Gereğinden çok ye- mek yiyen. 9/ Alev... Uzun tüylü bir süs köpeği.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle