Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 NİSAN 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ALLEGRO EVtNtLYASOĞLU
Yıırtdışındaki sanatçımn ildleıııi
FaalSay
Yurtdışındaki
saııatçılanıııız
Gecen hafta Tahsin Yficd'ın "İçimizdeki .Mozart"
başlığı altında bu sayfada yayımlanan yazısı yurtdışın-
da yaşayan sanatçılann ıkilemıni yeniden gündeme ge-
tırdı. Pıyanıst Fazıl Say'ın Sayın Gamze Varun ile bir
söyleşısı, Sayın Tahsin Yücel'ı doğal olarak düşündür-
müş. Halen Berlin'de çalışmalannı sûrdüren Fazıl Say,
Türkiye'ye yerleşraek konusunda 'Refah gelirse pani-
ği'ıçmde: "Once Türidye'nin düriüge çıkmasını bekk-
mem lazım. Durum zaten kanşık bunun içine sanatçı ola-
rak girmek enayk* kendi haklannı kavbetmekdemek"
şeklınde bır saptama yaparak Tahsin Yücel'm dedıği gi-
bı *Kendi koşullanna uyulmasını istemiş Fazıl Say'ın sa-
natçı etkinliğini sonınsuz toplumlarda sürdürmeyi yeğ-
lemiş ounası belki sa>gıya değer kişisel bir seçim, ama
örnek bir seçim değil" diyor Tahsin Yücel.
Aslında bır Türk'e değil, New York'ta yaşayan bir
Italyan sanatçıya, Kanada'da yaşayan bir tsraılli'ye ya
da Londra'ya yaşayan bir Fransız'a aynı soruyu sorsa-
nız o da artık sanatın ortak dilinden eline geçen fırsat-
lan dünyanın değişik sanat ortamlannda değerlendir-
mek geregmden söz edecektir.
Yurtiçinden bakınca uygar ülkelerde yaşayan sanat-
çılanmızın kavgasız, sonınsuz bir düzen seçtiklerinı
düşûnenler çoğunluktadır. Hele Fazıl Say gıbi dobra
dobra toplumsal kargaşa ile değıl, katıksız sanatla uğ-
raşmayı yeğ tuttuğımu açıklayanlar çıkınca biraz da ra-
hatsız oluruz. Oysa adı geçen sanat merkezlerinde burs
ya da çalışma olanağı bulan müzisyenler her an ıçin bü-
yük biryanş ıçinde acımasız koşullarda disıplıne uyum
sağlamak zorundalar. Kuşkusuz sanatsal dûzeylenni de
bu savaşım ile koruyorlar.
Fazıl Say (1970) Ankara ve tstanbul'daki konserle-
riyle çok müzıkseveri etkiledi. Önümüzdeki cumartesi
günü de Ankara Festivali kapsammda bir resital vere-
cek. Bıletler çoktan tükenmış. Ödülleri, tekniği ile ki-
şıliğıni bırleştırmesı ve değişik kıvılcum ile kendıne
özgü bir sanatçı.
Belkı yurda dönmek konusunda biraz snop davran-
mış. Madalyonun.dığer yüzü Fazıl Say ya da dış ülke-
lerde parlayan diğer sanatçılanmız acaba Türkiye'ye
gelıp de devlet memuru olduklannda ne kadar yararlı
ve başanlı olabihrler? Yıne 'snop' olarak nıtelenebilir
ama Fazıl Say'ın dedıği "Temekte bir şeylere karşı $a-
vaş vermek lazım Id o da çok yükseklerde konsantras-
yon gereksinimi duyan sanatçılar için ölüm demek.
Mozart mı calacak yoksa bu adamlarta mı uğraşacak,
bir şey uğnına kavga mı verecek?" Ne yazık kı ûlkemız-
de sanatçının bır dolu bûrokratık engelle uğraşması
gerekmektedir.
Ankara'daki yoğun müzik
günlerinın uzantısını Istan-
bul'da da yaşamak mutlulu-
ğuna ulaşıyoruz.
Ömeğin geçen hafta Gü-
rer Aykal yönetiminde din-
lediğimiz Bilkent Anadolu
Festivali kapsamındaki bir
konserin yanı sıra, Ankara
Festivali'nin önemli bir ko-
nuğu olan Cappella Sistina
Korosu'nun da nisan sonun-
da tstanbul'da bir konser ve-
receğini öğrendik. Vati-
kan'daki ünlü St. Sistina
Chapel'in korosu olan toplu-
luğu dinlemek için Anka-
ra'ya gitmeyi planlayan mü-
zikseverlerbuhaberesevine-
cekler. Capella Sistina Koro- B O I ^ , uiudararası Akademik Senfoni Orkestrası'nın konserini Gürer Aykal vönettL
su nun konsen Sevda Cenap
95 - 233 02 05 nolu telefonlara baş-
vurulabilir.) Bilkent Uluslararası
Akademik Senfoni Orkestrasrnm
Cemal Reşid Rey Salonu'ndaki
konserini Gürer Aykal yönetti. Ke-
mancı Anrje Weithaas solist olarak
And Müzik Vakfi'nın düzenlediği
2. Ankara Uluslararası Müzik Fes-
tivali kapsamında 28 Nisan 1995
Cuma gecesi saat 20.30'da Aya Iri-
ni'de yer alacak ve bir bağış karşılı-
ğı dinlenebilecek. (Bilgi için 247 52
katıldı. Kemanın çalgı olarak pınl
pınl ışığını yansıtan konçertosuna
1966 doğumlu Doğu Alman köken-
li sanatçı VVeithaas, derin ve soylu
bir yorum getirdigi kadar teknığini
ve aklmı kullanmasını bilen bir ki-
şilik sergiledi. Gürer Aykal
yönetimindeki orkestra ise
büyük fortelerdeki becerisi,
tüm yayh çalgılann ses bir-
likteliği, solistlerinin titiz yo-
rumu ile gerek Şostakoviç'in
Festival Uvertürü'nde gerek
Sibelius konçertosunun eşli-
ğinde gerekse Çaykovski 'nın
4. senfonisinde son derece
etkileyiciydi.
Ne de olsa üyelerinin bir-
çoğu Moskova Konservatu-
van mezunu, aynca aralann-
da başkemancı kimliğinde
yedi-sekiz sanatçı var! Uma-
nz bu orkestra hiçbir zaman
disiplinini yitirmesin ve nite-
liğini korusun. Topluluğun
yüz kişiye yakın üyesinin
kalp atışı Gürer Aykal'ın ken-
di kalbinde atıyordu. Şef Aykal bir
bakıyorsunuz 22 kemancı aynı an-
da piccola flüt ya da sekizinci çel-
list oluvermiş. Gerçek bir sihirlı
değnek gibi orkestrasma ve de din-
leyicisine elektrik dağıtıyordu.
Ozdil, Aydın ve OztoprakYurtdışmda etkinliğini sûrdüren
ve zaman zaman ülkemizdeki kon-
serleriyle düzeylerini sergıleyen sa-
natçılanmızdan pek çoğu aldıkJan
eleştirileri ve kendi konser izlenim-
lerinı ve yaşadıklan çevrenin çalış-
ma temposunu sık sık yazıp anlatır-
lar.
Bu nedenle onlann yurtiçi - yurt-
dışı ikilemini yakından izleyebil-
mekteyim. Hemen son haberlere
gözatalım. Besteci SıdıkaÖzdilden
pıyanıst Ozgür Aydın'dan ve banton
Sedat Öztoprak'tan mektuplar gel-
miş.
Ozdiller'in amacı
Londra'da yaşamını sûrdüren Sı-
dıka Özdil (1960), bu kış Avustur-
ya hükümetinin çağnlısı olarak
Uluslararası Çağdaş Besteciler sem-
pozyumuna katılmış. Eşliksiz ke-
man için yazdığı bır yapıtı bu çer-
çevede seslendirilip radyoda yayım-
lanmış ve tartışılmış
Aynca arp için yazdığı Aganta
Burina Burinata Hollandalı arpçı
Godalie ve Schrama tarafından CD
yapılmış, Aaron Shortndlt Ameri-
kalı piyanistin ısmarladığı ve Bü-
yük Britanya Sanatçılar Konsü-
lü'nün destekiediği piyano konçer-
tosu bitmek üzere. Yine kısa bir sü-
re önce Global Mass adlı son çalış-
malardan biri kız kardeşi lnci Ozdil
yönetiminde Hollanda'da seslendı-
rilmiş.
Sanatçının yurtdışı etkinliklerin-
den sonra yurt içindeki çalışmalan
şöyle: Orkestra şefî olan kız karde-
şi lnci Özdil ile şu sıralarda Kültür
Bakanlığı'na bağlı Antahya Sinfo-
SıdıkaÖzdfl
nietta'sının kuruluşunu gerçekleşti-
riyorlar Ozdiller'in amacı Türki-
ye'de Uk kez çağdaş yapırlan yorum-
layacak çağdaş dü/e\de, çağdaş bir
orkestra topluluğu kurmak."
Genç piyanıst Ozgür Aydın halen
Hannover'de kendisinı yanşmalara
hazırlayan ünlü bir pedagog ile
Kammerling ile çalışmakta. Günü-
müzde bir müzisyenin parlaması
için yanşmalar kazanması gerekı-
yor
Yanşmalarda kendini denetleye-
bilmesi, yoğunlaşabilme yeteneği
ve bu yolda yürümenin tutkusunu
sergilemesi gerek. Özgür, 1994'te
Dublin'deki yanşmada ilk 12 kişi
arasında yeralmış; Ekim 1994'te
NVeimar'da yapılan Liszt yanşma-
sında yan-Fınale kalmıştı. Mart
1995'te Göttingen'de yapılan 3.
Uluslararası Chopin piyano yanş-
masında ise En tyi Chopin Etüdleri
Özgür Aydın
Yorumcusu başlıklı özel ödüle değer
bulunmuş.. özgür Aydm'ı 18Mayıs
tarihinde, Gürer Aykal yönetimin-
deki CBSO eşliğinde Liszt'in 1. pi-
yano konçertosunu seslendirirken
dinleyebilirsiniz. Aynca 22 Ma-
yıs'ta CSO salonunda bir resital ve-
recek.
Oztoprak'ın başansı
Banton Sedat Oztoprak bir kaç
yıl önce Avrupa'da adını Belvedere
Şan Yanşması'nda ikincilik derece-
si ile duyurmuştu. O günden sonra
türlü teklifleraldı. Önceleri Istanbul
operasından aynlmadı, ancak yazla-
n ve ara mevsimlerde Avrupa'da bir-
kaç rol üstlendi. Son yıl içinde Dort-
mund operasındaki konuk sanatçı
rollenyle "akıcı, parlak ve güclü bir
ses" olarak nıtelendirildi. Ozellikle
Ocak 1995'te oynadığı Rigoletto ro-
lüyle büyük övgülerderledi. Öztop-
Sedat Oztoprak
rak'ın sonuçtaki görkemli final sah-
nesi, günlerce yerel basında anlatıl-
dı.
Her zaman dediğimiz gibi sanat-
çılanmız nice büyük elçinin başara-
mayacağı kadar Türk adını sınırla-
nmız dışında duyuruyorlar. Onlann
bu etkinlikleri sürdürebilmesi, sa-
natın nabzını ellerinde tutabilmesi
de yurt dışındakı iiışkilcnne bağlı.
Haftanın bırkaç günü dinleyebildik-
leri ünlü sanatçılar birer laboratuvar
çalışması onlar için.
Çevrelerinde kendi düzeylerinde
insan bulabilmeleri ve onlarla sa-
natsal alışverişe girebilmeleri esin
kaynaklannı oluşturuyor. Uygar ül-
kelerin eğitim ve uygulama sistem-
lerini öğrenip Türkiye'de de vere-
cekleri konserlerle, yetıştirecekleri
öğrencilerle yeni bir çevre yaratma-
lan yeni kuşaklan yüreklendinnele-
ri gerekiyor.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMED FUAT
Magazin
"Magazjn" sözcüğü artk Sözlük'teki anlamıyla kulla-
nılmryor. Örnekse gazetelerin magazin sayfalanndan-
söz ediyoruz, ya da "magazin dergisi" diyoruz. Oysa
Sözlük'teki tanım şöyle: ,
Magazin a. Ing. < Ar. Çogunluğu ilgilendirecek, çe-
şitli konulardan söz eden bol resimlı dergı. '
Bu tanım çerçevesınde gazetelerin magazin sayfala-
nndan söz ederneyecegimiz gibi "magazin dergisi'öe-
yincede °dergi dergisı"demış duruz. Yanındaki kısalt-'
malar sözcüğün ad olduğunu, dilimize Ingılizceden, in-
gilizceye de Arapçadan geçtigini belirtiyor.
Webster's sözlüğüne bakıyorum, "Magazine" diye
yazılan sözcüğün beş ayn anlamı var. Onlar da aralann-,
da kuçük aynmlaria bölününce bu sayı onaçıkmış. Dör-;
düncü tanım şöyle:
4. Çeşttli yazılar, öyküler, şiirter vb. içeren bir süreli ya-,
yın.
Sözcük Arapçadan KaJyancaya, eski Fransızcayoluy-,
la magasin olarak Fransızcaya, Fransızcadan da Ingi-,'
lizceye geçmış. Arapçası makhzan'm çoğulu olan mak-
hazin imiş. Fransızca-Türkçe sözlükte ise Tahsin Sa-'
raç, kullanılışlannı da örnekleyerek "magasin "e beş ay-.
n karşıhk veriyor:
1. Ambar. 2. Depo. 3. Dükkân, mağaza. 4. (Silahlar-1
da) Fişek haznesı. 5. (Mecaz) Dağarak.
Görüldüğü gibi bır süreli yayından söz yok. Ama bi-
raz aşağıda "magazine"var, onun Türkçedeki karşılığı
ise "magazin."Anlaşılan "magasin" Fransızcadan Ingi-
lizceye geçip "çeşitli yazılar, öyküler, şiirter vb. içeren
bir süreliyayın"'anlamını yüklenınce "magazine" olarak
geri dönüp yeni bir sözcük olmuş.
Sözcükler yalan söylemiyorsa durum böyie.
Bugün yaşayan Ingilizcede, Fransızcada neler oldu-
ğunu bilmiyorum, amaTürkçede "magaz/n "denınce ar-
tık aklımıza bır dergı gelmiyor, "çogunluğu ilgilendire-
cek çeşitli konulan yüzeyden ele alarak ışleyen bol re-
simli bir yayın" geliyor. Onun ıçin de hiç yadırgamadan
gazetelerin magazin sayfalanndan söz edıyor, bu tür
dergilere de "magazin dergisi" diyoruz.
Nerden çıktı şimdi bütün bunlar?
Yazın dergıcıliğımızde yıllardır magazin anlayışı çer-
çevesinde birtakım uygulamalar deneniyordu. Tasanm-'
cı elinden çıkma sayfa düzenlemeten, süslemeler, resim-'
ler, yazartann, şaırienn degışik ortamlarda sınema artist-
leri gibi çekılmiş fotoğraflan vb... '
Son aylarda ise gerçek bır magazin sanat dergisi ola-
rak tasarianıp yayimlanmaya başlanan "Negatif\e, si-
1
nema ya da müzik gıbı çogunluğu ilgilendiren sanatla-'
nn yanı sıra yazına da bayağı ağıriıklı bir yer verildiğini
görüyoruz. Aslında bızım ulkemizde yazın çogunluğu il-
gilendiren bir sanat değil...
Bu biliniyor, ama kımi yayımalar magazin anlayişıyla,
magazin yöntemleriyie yazını da çogunluğu ilgılendiren-
bir sanatmış gıbi ele alarak yaygınlaştırmak ıstıyoriar. Ne'
kadar başanlı olduklannı bilemem. En azından yazarta-
nn hiç değilse o dergileri okuyanlarca tanınmalannı, ya-
ni bellı bir yayılmayı sağlıyoriardır.
Bu arada ışın bir de olumsuz yanı van Konulann yü-
zeyden ele alınıp işlenmesi, magazin anlayışıyla yapılan
reklamlar, ilgi çekmek ıçin kullanılan dedıkodu nrtelikli bil-
giler yazın dünyasının değer yargılannı etkıleyerek kimi
sanatçılann gereksiz ışlerie uğraşmalanna, şınnlıklere,
şaklabanlıklara sapmalanna yol açıyor.
"Yazann ortaya koyduğu yapıtın tek sözcüğü bile de-
ğiştirilmıyor, değişiklıkyainız sunuluşta" diye düşünebi-
lirsinız. Ornekse bir öyku güzel bir sayfa düzenıyle, iyi se- •
çilmiş harfler, temiz bır baskıyla, resimlenerek yayımla-
nırsa bir köşesıne yazarı tanrtan bir fotoğraf, kısa bılgiter
konulursa, bunun zaran değıl, elbette yaran olur.
Ama magazin yayımcılığı bununla yetinmez, okuru
çekecek yazın dışı şeyler ıster, dedikodular, kavgalar, sa-
taşmalar...
Sonunda bir bakarsınız her şey yüzeyselleşmış, sız de
bu yüzeydeki alışvenşten hoşlanırolmuşsunuz... Sanat-
çı etkilenmezse sorun yok. Ortaya koyduğu yaprt ha
ağırbaşlı dergilerde okura sunulmuş, ha magazin der-
gilerinde, bir şey değişmez...
Hemingvvay o tür dergilerin yıkjızı gibiydi. Konuşma-
lan, oykulen.avcı fotoğraflan biryana, ünlüIhtiyarAdam
ve Deniz adlı kısa romanı bütünüyle ilk olarak bir ma-
gazin dergısinde yayimlanmıştı. Ama hersanatçı öyte-t
sine güçlü olmuyor, biraz ilgı gördü mü, magazinciler- •
den çok magazinci kesilip uçup gidiyor...
I I . t . ,, 1- I . . . , . , . I I . » , , , k l r • , .. , , k
I I I K I D I YASAN/\N BASKI DONI Wll
S*n»ryo . Yapun • YOnedm
BABAM ASKERDE
ZuU C«ıor - R)«un D~»trJ - YoMrain Alıaya
UMITT VEREN YEM YÛNETMEN UMUT VEREN TB41 SENAR1O TA2AJU
BBUJN F1LM FESTtVAU PANOR.\MA bilbnt
KIMO?HAZ ERAYDA
KUMPANYA SAHNESİ
^ Eski Ç«$me Sok 12
Tanabaşı Taksm(S2l2)235 54 57
Kjnut B*ar*J. nın kaknanyla)
RENT OYUNCULARI
ENTCRHWKBUH**«^llC»l*>:35
nE.EWOUlW:(B132CKS9-2«73S
NİSAN 1995 OYUN DÜZENİ mnrnntu
21 ^ ^
22 Nisan 1 wWW5r)esıl5 00
23Nıson)995P(narl5 00
\L\NM\ MiUNE
OYUN GUNURI
28N«onl995Cuma2100
29N,sanlW5CumartHi
15OO
30Nisanl995Po2orl500
KARTALSANAT
İŞLİGİ TIYATROSU
Bertolt Brecht
İHSAN' İN
EVRELERİFjtfıAlmöz DÛ2Bnev«ı SmtıatÖzcsi
vamlen ÇetnEti
16ve19NbanSaat:20J0
Katal HasanAlı Yûcel Kütür Metfcezı
Tel 353 37 78
| JEAN-PIERRE MARIELLE • RICHARD BOHRINCER
EMMANUELLE SEIGNER
BİI8 VB |BUf*a«
Beyoğlu FTfAŞ (2490166) 1200-1415-1630-1845-2115
B*«köy INCBU (57264 39) 1100-13 00-15 00-17 00-19 00-21 30
HDIIekTurker..üiâttoAyna
R0SA MJXI!MHIJU(J
YAZAN ı RIKİN TIKSOY
YÖNETEN t Y. KINAN IŞIK
20 NİSflH • 22 HfTIS T ı l m 17 OTUH
Perjembe : Cumo : 21.00
Cumortesi: 15.30-21.00
Pozor : 15.30
KÜÇÛKSAHNE - ATLAS PASAJI / BEYOĞLU
n i : 2 5 1 85 87
T.C. KOLTOI IAKANUİI VI LİIİHJ 'IMKATiaUUUİU
S a b a n c ıiC e n t e r
Hacı Ömer Salonu 4. Levent îstanbul
î
Akbank
Oda Orkestrası
K o nser i
2 Mayıs 1995
şef:
I.Ionescu Galati
3 Mayıs 1995
Şef:
r>oç.Yusuf G. Aksöz
Solist:
Idil Biret•Devlet Sanatçısl"
NEVİD KODALLl
T e l l ı T u r n a S u ı n
W. AMADEÜS MOZART
P i y a n o K o n ç e r t o s u N o 1 " K V 4 ^ 3 S o l M a | ö r
F. SCHUBERT
S e n f o n i N o 5 Si b e m o l M a | o r
2 Mayıs 1995 Salı, Saat:19.00 / 3 May» 1995 Çarşamba, Saat:19.00
Bıletler 100 000 TL dır
Atltûric Kültür Merkezı, Akbank Nıjanlaşı %e Suadıve şukdefl ile
Aksanat'ta satışa sunulnıuştur
Akkart £xtra ve J Kart sahlplerı % 50 u^dırımh bıietlerını >ukarıda belırtılen
Akbank fubelerinden ve Alcsanat'tan alabılırler
Yerler numarastzdır
AKBANK
Sanatın, Sanatçının Yanında
ŞEHIR TIYATROLARI |
HARBIYE M U H S I N ERTUGRUL SAHNESI (240 77 2C
tl.ÇocukJ«nliği
(22-23/Nsan Saa 11.00)
(24-25/Nisan Saat 15.00)
EtkinlikJer Ücreordr
GUNGOR DILMEN
CANLI MAYMUN
LOKANTASI
Y(>JETEN AÜTAYGUN
(19-20-21-22-23 Nisan)
HARBIYE CEP TIYATROSU ( 2-10 77 20
FERENC KARINTHY
PEYNİRÜ YUMURTA
YÖNETEN: CAN DOĞAN
(18 Nisan Saat 18.00-20.30/20-21 Nisan Saat 15.00)
KADIKOY HALDUN TANER SAHNESI (349 04 63)
MEMET BAYDUR
TENSİNG
YOMETEN ÇETİN İPEKKAYA
(19-20-21-22-23 Nisan)
n.ÇocukŞenliti
(22-23 Nisan Saat: 11.00)
(24-25 Nisan Saat: 15.00)
EtkinlikJer Ücretszdr
USKUDAR MUSAHIPZADE CELAL SAHNESI (333 03 97
NIKOLAY GOGOL
PALTO
YONETEN BAŞARSABUNCU
(19-20-21-22-23 Nisan)
F A T I H REŞAT NURI SAHNESI (526 53 80)
H.ÇocukŞenlıği
(22-23 Noan Saat. 11.00)
(24-25 Noan Saat. 15.00)
EtkjnfikJer Ücretsızdir
HALPUN TANER
GÖZLERİHİ KAPARIM
VAZİFEMİ YAPARIM
YONETEN SAVAŞDINÇEL
(19-20-21-22-23 Nisan)
H.ÇocukŞeıtliği
(22-23 Nisan Saat: 11.00)
(24-25 NsanSaat: 15.00)
Etkmlıkder Ucretstzdr
G A Z I O S M A N P A S A S A H N E S I ( 5 7 8 6 0 6 7 )
A. TURAN OFLAZOĞLU
CEM SULTAN
YÖNETEN ENGİNULUDAĞ
(19-20-21-22-23 Nisan)
H.ÇocukŞenliği
(22-23 Nisan Saat. 11.00)
(24-25 Nısan Saat: 15.00)
Etlanlıkler Ücretsrzdır
Turne Dolayısıyla Son 2 Hafta
Ferhan Şensoy'un
ŞU GOCOL DELİSİ
Derya Baykal Şensoy
Sol. 21 00
Ferhan Şensoy'un I Fet+ian Şensoy
ÜÇ KURŞUNLUK OPERA FERHANGİ ŞEYLEfl
'»>^»C«>C«n« 2100/Caata IS K/Tmr 1SJ&I
l B k l k k l l Çarjombo 21 00
1 Satıs Yerlei: SES-1SS5 OrtaojL,
TEBESSÜM î
Tebessum yeşlı tnr adamm
gençteşme hevesıyte
kendnden çok daha genç ve
gûzel bır kadma umutsuzca
aşık olmasırı aniatıyor Blm
yaşlı profesörûn doklorjndan
Honcı bır kalp knzı geçırme
olaahğını duymas^la başiıyot
Ancak Prof doktonjnun ve
kansının ö^Otlenne kulak venp
kpşesme çekıleceğı yerde 25
yaşınoak! çekcı Odıle e aşık
otı^ Gunlenntn sayıiı olduguna
ınanan Prof Odıte n r bır
lebesutnüyle dünyevı zevklenn
ve olası bır kalp krızınm
peştnden çılginca bır serûveoe
yönehr Ama buîun bunlar
Prof u ökJurmez Tam tersne
adela yenıden dogan Prof
asıl tehlıfcenın düzenlı bır
yaşam olduguna karar venr
i, FICTION
* • Ucuz Roman
Kültür Sanat
ilanlarınız için:
293 89 78
(3 hat)
<»
< i
< >
n
u
u
<>
n
s
u
n
s
<>
u
u
Tarantıno, 30'lı ve 40lı
yıllarda popüler olan
heyecan vencı suç
öykulerını konu alan,
ucuz baskılı, olağanustü
çızımlerle dolu 'Black
Mask" dergısınden
etkılenmış Taranbno bu
esın sayesmde 3 öykü
yazmış llkı True
Romance ıkmcısı
Rezervuar Köpeklerı ve
son darakda Ucuz
Roman -Yeni yetme ıkı
hırsız olan Honey ve
i ( Pumpkın ıçkı dükkanlarını
soymanın artık rısklı
olduğuna ve başka bır
yol butmak gerektıgıne
kararvenrter Bırgün
komşu cafede kahvaltı
ederken burayı soymaya
karar verırler Cafeye
gelen pekçok ınsan,
i l pekçok cûzdan demektır
Bu arada yeraltı
dünyasının ıkı adamı
amator bır grup
dolandıncının elındekı
gızemlı sıyah çantayı
almakla gorevlıdır
TAHSİN ÜNÛVAR OUARTET
Caflh Hüdk Ifta OMf •*•«: MOmOil.
u
u
u
u
u
u
u
u
u
<>
n
ROXY PARTİLERİ
Ghif HteU : 300000 TI_
» yabana ıçio tHti
OROUESTA RANDY
GRUP ELEMAMLARI
Ro«t» AJL CMtaaKSl OanngoCuıı<)ivOKAL
« U O M ( S t OamngDCun); VÇKM.
n'Sı Oanngo Cum) ALTO SAX
bııımıl»- ü ı ı l ı n ;St Oan>igoCuıı)rENORSAX
Ony H ı o ı l ı m ı (Oraçac HOI Ann) I TROMPET
Curaçao Hol Anll) CONGA-
• l o M | « ı (Curaçao m« Ann) 8CNGO TA»«0S*
wU L M M ^ A 3 D 2 Trompcı
ROXYPARTY
Gn;B.let 3OO0OTL İlk Yabana ıçkı dahıl