Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 1995 ÇARŞAMBA
10 DtZtYAZI
Evren'in din dersi oyunu
1KIYUZLU
VECini Tiıyıetıtı
"Güzel mülk"e düşkün Is-
lamcılann sola karşı, yaban-
cı güçlerle işbirliğıne alışkın
olduğumuzdan, benim bu
sözlerimi okuyan sağcılann,
bundan böyle, Yunus Em-
re'yi kötüleyeceklerine kuş-
kum yok. Onlann büyük
adamı Mevtana'dır. Çünkü,
Anadolu'nun işgali sırasın-
da istılacılarla işbirliği yap-
mıştır. Hacı Bektaş VeH de.
ilk vakfı kurup birçok tanm
arazisini tekkesine bağla-
mıştır. Tekkede aş pişirip
yoksul halka dağıtarak işi
kotarnuş.
Mevlevi tekkesi de, aynı
yolu ızlemıştir. Hacı Bek-
taş'ın çoluk çocuğu yok
ama, onun soyundan geldik-
lerini ileri sürenler, hâlâ, o
vakıf arazilerinden yararla-
nıyorlar. Mevlana soyundan
yoksul işittiniz mı?
Bay Ceneral'ln
niyeti
Bütün bunlan, kendilenni
bilim adamı olarak bilen
kimselerin öğrenmesi için
yazıyorum. Halkı böyle kan-
dırmanın bilim adamlığıyla
ilişkısı yoktur. Kenan Kâ-
inat (Evren) denen generah
kandırmak için yapıldı bun-
lar. Her şeyi bilen Bay Gene-
ral'e, böyle şeyler anlatma-
ya gerek yoktu. O, zaten
ABD'den icazetlıydi. Ata-
türk'ü kalkan olarak bilinç-
le kullandı. Mevlana'yı. Ha-
cı Bektaş'ı ve Yunus Em-
re'yi bilmez arria. Osmanlı
devletinin yıkılışından son-
ra ortaya çıkan Türkiye
Cumhuriyeti'ni dinsel ruhun
kurtarmadığını bilir Bay Ge-
neral. Içten olsaydı, kendisi-
ne sunulmuş bu rapordan hiç
olmazsa, bu bölümü çıkart-
tınrdı. tmam Askeri, Deli-
baş, Anzavur isyanlannı bil-
mez mi° Şairleri bilmez
ama, bunlan bilir. Çünkü,
askeri liselerde ve Harbi-
ye'de, Kurtuluş Savaşı tarihi
okutulur.
Bu zırvalan, bilinçli bi-
çimde kabul etmiştir. Salt.
anayasaya din öğretimini zo-
runlu ders olarak koydur-
makiçin. Biranayasajnetni-
ne, okullarda okutulacak
derslenn adlannın yazılma-
sının hukuksal dayanaği
yoktur. Bu tutum. Atatürk'e
karşı olmanın en açık gös-
tergesidir. Dünyanın hiçbir
anayasa teknığinde. hangi
derslenn zorunlu olduğu be-
lirtılmez.
•Dinin yol
gösterdiği ilim'
Mılli Kültür Raporu, baş-
tan sona değin, Atatürk
Cumhuriyeti'nın eğitim, öğ-
retim veekin siyasasını eleş-
tirir. Sözü uzatmamak için,
bütün örnekleri vermeyece-
ğim. llgilenenler alıp okur-
lar. Mıllı Kültür Raporuna
göre "Dinsiz ilim, beşeriyet
için saadetten (mutluluktan)
ziyade bir felaket olur. Fakat
dinin yol gösterdiği bir ilim,
üerlemenin anahtan ve gele-
ceğin ümidiolur." (Bak. Mil-
li Kültür, DPT, s: 526). Oy-
sa, Mustafa Kemal, Prof. Dr
Emre Kongar'ın belirttiğı
gibi. pozıtivıst felsefeye da-
yalı bir devrim yapmıştır.
Pozitıvizm, endüstri devrimı
ile Fransız Devrimi'nın te-
mel dayanağıdır. Pozitivizm,
bütün dınleri dışlamış, "in-
sanlık dinT gıbi yeni bir kav-
ramı sokmuştur felsefeye.
(Bak. Emre Kongar, Atatürk
ve Devrim Kuramlan, s 38,
tş Bankası Yayınlan, Anka-
ra 1981). Tevfık Fikret de,
bu dini benimsemiştir. Ata-
türk'ün yaşama geçirdiği il-
• Bay General
Milli Kültür
Raporu'ndaki
zırvalan, bilinçli
biçimde kabul
etmiştir. Salt,
anayasaya din
öğretimini
zorunlu ders
olarak koydurmak
için. Bir anayasa
metnine,
okullarda
okutulacak
derslerin adlannın
yazılmasının
hukuksal
dayanağı yoktur.
• Atatürk, yalnız
"bilim"in yol
göstericiliğine
inanırken, Kenan
Paşa'nın Devlet
Planlama
Teşkilatı, Beş
Yıllık Kalkınma
Planı'na dayanak
olan Milli Kültür
Raporu ile,
"din"in yol
göstericiliğini
yasallaştınyordu.
Bu, Atatürk'ü
kalkan olarak
kullananların
gerçek yüzünü
açıkça ortaya
koymaktadır.
kelerine bakarsak, devrimi-
nin pozitıvist nitelikli oldu-
ğunu kolayca anlanz Ata-
türk, yalnız bılimın yol gös-
tericiliğine inanmıştu". Tür-
kiye halkının da, bılimin ön-
derliğinde eğıtılmesını iste-
miştir.
Atatürk ün isteğl
Atatürk, 1923'te, Bü>ük
Millet Meclisi'nden, eğitı-
Her şeyi bilen Bay General, Atatürk'ü kalkan olarak bilinçle kullandı. Belki Milli Kültür Raporu'nda
adı geçen şairleri bilmezdi ama, Osmanlı devletinin yıkılışından sonra ortaya çıkan Türkiye Cum-
huriyeti'ni dinsel ruhun kurtarmadığını bilirdi Bay General. Içten olsaydı, kendisine sunulmuş bu
rapordan hiç olmazsa, bu bölümü çıkarttırırdı.
min ve öğretimin birliğıni
sağlamasını ıstemiştir.
"Memleket evlatiannın or-
taklaşa ve eşit olarak edin-
meye mecbur oklukları inm-
ler ve fenier vardır. Yüksek
meslek ve ihrisas erbabmın
âynlabüeceği tahsil derecele-
rine kadar, eğitimde ve öğre-
timde birlik. topluluğumu-
zun ilerlemesi ve vükseunesi
bakunından çok mühimdir.
Bu sebeple, Şer'iye Vekâle-
tiyle Maarif Vekâkti'nin bu
hususta iş birliği yapması te-
menniye şavandır." (Bak.
Atatürk'ün Söylev ve De-
meçleri, Cilt 1,Ikinci Baskı,
s. 300. 1961 Ankara).
Atatürk'ün bu ısteğı, Bü-
yük Meclis'çe yerine getıril-
medığinden, 1924'te duru-
ma yeniden değinmiştir 1
Mart 1924 söyle\ınde.
"Memleketin genel oyunda
tespit ohınan eğitim ve öğre-
timin birleştirilmesinin an
kaybetmeksizin uygulanma-
sı lüzumunu müşanade edi-
yoruz. Bu yolda gecikmenin
zararlan ve bu yolda acele et-
menin ciddi ve derin fayda-
lan hızlı karannıza vesik ol-
malıdır."
Bu uyandan ıki gün sonra
Meclis, Te\hid-i Tedrisat
Kanunu'nu çıkarmıştır. Bu
yasanın çıkanlmasından bır-
kaç ay sonra, büyük bir yurt
gezisine çıkan Atatürk, git-
tiği her yurt köşesinde, "uy-
garhk"tan ve "büim"den
söz açmıştır
30 Ağustos 1924'te, zafer
şenliklenne katılmak için
gittiği Dumlupınar'da. şun-
lan söylüyor:
u
_Bayiar, uygarük yolun-
da başan, yeniliğe bağbdır.
Toplumsal vaşamda, ekono-
mik yaşamda, bilim ve tek-
nik alanında başanlı olmak
için biricik gelişme ve flerle-
me yolu budur. Yaşam ve ge-
çinmeye egemen olan kural-
laruı zaman Ue gelişmesi, de-
ğişmesi ve venikşmesi zorun-
ludur."
(Bak. Nuri Onat, Cum-
hurbaşkanı Gazı M.Kemal
Paşa'nın SonbaharGezileri,
s. 50, Çağdaş Yayınlan,
1984lstanbul)
'Çağdaşlaşmamn
yolu billm1
Dikkat edilirse, büyük za-
ferin üzerinden iki yıl geç-
miş olmasına karşm, Ata-
türk, askersel başansından
ya da zaferin nasıl kazaruldı-
ğından, kahramanlıklardan
söz etmiyor. O, kafasını bir
tek ülküye yöneltmiştir: Uy-
garlaşma ve çağdaşlaşma.
Bunun da tek yolu "bOimsel
düşünme"ye başlamaktır.
22 eylülde, Atatürk, Sam-
sun'dadır.
Askeri birliklen, beledi-
yeyi ve vilayeti ziyaret ettik-
ten sonra, Oğretmenler Bir-
liği "ni ziyaret eder. Öğret-
menler Bırlıği. Gazi'yi ak-
şam yemeğine çağınr. Kur-
tuluş Ticaret Okulu'ndaki
akşam yemeğinde, Samsun
Necm-i Terakki Kız Okulu
Başöğretmeni Sabiha Ha-
nun, Atatürk'e seslenen bir
söylev verir.
Sabiha Hanım, söylevini
şöyle bitinr:
u
»Dağdan da-
ğa, kentten kente, köyden
köye koştunuz, vürüdünüz;
sonunda can çekişen ulusu
kaldırdınız ve vürüttünüz.
Bütün bir cihan düşmantağı-
na karşı kazandınız. Bizi iç ve
dış düşmanlardan kurtardı-
nız. Bu, ne arim ve iman, bu
ne güçtür, Tannm! Bu güç,
esin nereden gelir, nasıl kaza-
mhr?" (Bak. Nuri Onat, agy,
s. 104)
Gazi Mustafa Kemal, Sa-
biha Hanım'ı kendi üslubu
ile şöyle yanıtlar:
u
Efendiler. dünyada her
şe>' için. maddiyat için, ma-
neviyat için, ha\ at için, başa-
n için en hakiki mürşit ilim-
dir. fendir. İlim \e fennin dı-
şuıda mürşit aramak gaflet-
tir, cehalettir, doğnı yoldan
çıkmakür. Yalnız; ilrnin ve
fennin yaşadığımız her daki-
kadaki safhalaruun inkişafi-
nı anlamak ve terakkUerini
takip eylemek şartür."(Ata-
türk, SD. C. II. s, 194)
Sabiha Hanım'ın coşku-
suna kapılıp zaferden, duş-
ınanı ezmekten, kılıçtan,
manevi değerlerden söz aç-
rruyor.
Atatürk'ü kalkan olarak
kullanmak budur işte. Ata-
türk, yalnız "büim"in yol
göstericiliğine inanırken,
Kenan Paşa'nın Devlet Plan-
lama Teşkilatı, Beş Yıllık
Kalkınma Planı'na dayanak
olan Milli Kültür Raporu ile,
"din"in yol göstericiliğini
yasallaştınyor.
Yarın: Rapor
yanlışlarla dolu
Raporun hedefi, devrimlerîn özüMilli Kültür Raporu, "bilimin yolgösteri-
cüiği"ni yadsırken. Atatürk devnminın özü-
ne, yanı pozitıvizme saldınyor: "... Memle-
ketimizde, geçen asıriardan beri. maneviiier-
lemevt engelleyen Batı menşeli çeşitli felsefî
ve fikri cereyanları ve bizde bıraktığı tesirle-
ri kısaca gözden geçinnek, bu bakımdan fay-
dalı olacaktır.
İktisadi hayattaki bu büyük gelişme aslın-
da, kökleri eski Yunan'a ve Rönesans devir-
lerine uzanan maddeci, yani insanın ruhi
cephesini inkâr veya en aandan ihmal eden
bir felsefeye day anır. Bu maddeci anlayış. 18.
asırda ansiklopedistler tarafından temsil
edilmiştLBunlarDescartes'ınruhvemadde
ikiliğinden ruhu inkâr ederek, kendilenni
bu filozofun bir devamı gibi göstermişlerdi.
Zamanlannın rabiat ilimlcrindeki gelişmele-
rine dayanarak. bu gelişmeleri tamamen
maddeci açıdan yorumlayan 18. asır ansik-
lopedistleri. hiçbir manev i değer tanunamış-
lardır. (_) Ansiklopedist filozoflann dine, ah-
lâka ve çeşitli manevi değeıiere devamlı hü-
cumu Batı toplumlannda ve bilhassa Fran-
sa'da dini hayatın ve müesseselerin zayıfla-
masma, yahut yıkılnıasına yol açmış, bu hal
ise büyük bir manevi boşluk ve buhran do-
ğurmuştur. (...) Azgınlaşan kazanç hırsı ve
artan gelir, bir taraftan toplumdaki denge-
sizliği arttırmış, bir taraftan da manevi de-
• Süleyman Hayri Bolay tarafindan hazırlanan ve bilimsel
gerçeklerden nasibini almamış Milli Kültür Raporu "bilimin yol
göstericiliğini" yadsırken, Atatürk de^vTİminin özüne, yani
pozitivızme saldırmaktadır.
ğerlerin cemiyet hayatından tesirlerinin silin-
mesine vesile olmuştur. Böy le bir ortam için-
de gerçekleştirilen Fransız İhtilali manevi
hayatın daha da kanşmasına sebep olmuş-
tur. Maddeciliğin tesirlerinin bu kadar yayıl-
ması, 19. asırda miktar ekonomisinin hâkim
olmasuıa yol açmıştır. Bu maddeci havay^
aksülamel olarak felsefe tarihinin en büyük
sistemlerinden biri olarak Hegel tarafindan,
yeni bir rubçu ve idealist felsefe geliştirildL
Maddeyi inkâr edene, bu mutlak idealizme
de hem kendi içinden hem de dışından ak-
sulamelleri temsil eden yeni felsefeler türedi
Bunlann başında A. Comte'un ileri sürdü-
ğü ve cemiyetieri müspet ilimlerin verilerine
göre yeniden teşkil etmeyi hedef alan 'Pozi-
tivizm' gelir. Bu filozof, daha sonra felsefe-
sini, deviıierini doldurduğunu haber verdi-
ği dinlerin yerine kaim olmak üzere 'tnsan-
lık Dini' denen pozitivist bir din haline sok-
tu. Bu dinin Umihalini yazdu ayinlerini tes-
pit etti; metafiziği inkâr eden, deneye giren
olaylann gerisinde hiçbir sebebi kabul etme-
yen A. Comte, kurduğu yeni dinin tannsı
olarak "ınsanlık'ı ilan erti. İnsanlıgı temsilen
30 yaşında bir kaduıa tapılmasıru istedL Bu
kadına günde üç defe nasıl tapınılacağmı da
tespit etti. A. Comte' un Pozitivizmin İlnıiha-
li adındaki bu eseri dilimize çev rilmiş ve M.
E. Bakanhğı tarafindan 1951 'de basılnuşür."
(Bak. Milli Kültür, s. 535, 536).
Bolay 'maddecilik
1
kavramını
bilmhor
Her şeyden önce, Bay Süleyman Hayri
Bolay'ın "maddecilik" kavramını bilmedi-
ğinı söylemeliyiz. Bay Bolay, "maddeci-
likr
'ten ınsaalann yaşam gereksinimlerinı
karşılamak için yaptıklan üretimi amaçlıyor.
Insanlann daha iyi geçinmek için mal üret-
melerini "maddiyatçıhk"olarak algıhyor.
"Maddeci febefe"y ı eleştirmek isterken, in-
sanlann daha çok üretime yönelmelerini kı-
nıyor. "Miktar ekonomisi" gibi, bir terimi
de icat ediyor. Ne ekonomi sözlüklerinde ne
de ekonomi tarihlerinde rastladım böyle bir
terime. Anladığım kadanyla, Bay Bolay,
üretimin arttınlmasuıı amaçlayan ekonomik
gelişmeleri bu terimle anlatmayı yeğlemiş.
Bir kez, "maddecilik" bir felsefe terimidır.
Bu tenm, felsefenın "idealizm" karşısında
yer alan köklü yönelimini ifade eder. tde-
alızmin karşıtı olan bu düşünüş sistemi,
**madde"nin, "bilinç''e göre birincil, köklü
ve belırleyicı olduğu ılkesinden yola çıkar.
Maddeci felsefe, madde ile bılinç ilişkisine
bakış açısıyla, öbür ahlak anlayışlanndan
tümüyle aynhr. İdealist felsefe, genel an-
lamda, doğayı, doğaüstü güçlerle açıklar.
Tıpkı Bay Bolay'ın yaptığı gibi, "ruh"u ve
ne olduğu bilinmeyen "manevi'' öğeyi, do-
ğanm açıklamasmda en köklü öğeler olarak
alır. Bay Bolay, Islamcı görüş gibi gösteri-
yor bunlan, ama bütün bu düşünce sistem-
lerinin kaynağı, o kınadığı eski Yunan'dır.
Tasavvuf, ne denli Allah derse desin, Pla-
ton'un ideler dünyasını model almıştır.
"Âtem-imâna", düpedüz "ideler âlemi"dir.
lyon fizikçileri, görüngülerin tümünü, gp-
rüngülenn kökeninde olduğuna inandıklan
tek bir maddeye indirgediler. Örneğin, Ta-
les, ilk maddenin "suB
olduğunu söyledi. De-
mokritos da, evrenin bölünmez yapı parça-
cıklanndan oluştuğunu ileri sürdü. Atomcu-
luk, bu varsayımdan sonra gelişti.
Günümüzün korkulu silahı atom bom-
basının kökü, işte buralara değin uzanıyor.
GAYRtMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA tLANI BAKIRKÖYİCRA DAİRESİ'NDEN
DosyaNo 1994,2779
Satılmasına karar venlen gayrimenkulun cınsı, kıymetı, adedı, evsafı. Göngoren tapusu 19pafta, 577parsel sayılıyenn ıfrazı ılemeydanagelmış246DTIIIapafta, 553 ada, 19parseldekayıtlı270m2miktarh9.11.1994tanh, 1741
sayılı, ımar durumu dosyada mevcut, Atışalan kö>ü Cengız Topel Caddesi'ne cepheli cephesı 12 00 mt., derinlığı 22.50 tnt olan. cadde seviyesınden 3.00 mt. aşağı sevıyede yer alan hafif meyilli, 78 kapı no.lu ve 82 kapı no.lu apart-
manlar arasında yer alan ve çevresinde 3-5 katlı yapılaşma mevcut olan 1.350 000 000 TL 'sı muhammen bedellı arsa
Şahş şartlan: 1 - Satış 22.5 1995 günü saat 15.30'dan 16.00'ya kadar Bakırköy 3 lcra Dairesı'nde açıkarttırma suretıyle yapılacaktır Bu arttırmada tahmın edilen kıyrnetin %75'inı ve rüçhanlı alacakJılar varsa alacaklan mecmuunu
ve satış raasraflarını geçmek şartı ile ıhale olunur Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhudü baki kalmak ^artıyle 1 6 1995 gunu 1 s 30'da aynı yerde saat 16.00'da ikmci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu
miktar elde edılememışse, gayrımenkul, en çok arttıranın taahhüdu saklı kalmak uzere arttırma ılanında gösterılen muddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektır Şu kadar kı, arttırma bedelının malın tahmin edilen kıymetinin %40'ını
bulması ve satış ısteyenin alacağına ruçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevırme ve paylaştırma masraflarıru geçmesı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.
2- Arttırmaya ıştirak edeceklenn. tahmm edilen kıymetm o
'o20'sı nıspetmde pey akçesr veya bu miktar kadar nıillı bir bankanın temınat mektubunu vermelerı lazımdır Satış peşın para iledir, alıcı ıstedigınde 20 günü geçmemek
ûzere mehıl venlebılır Tellâlıye resmı, ıhale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aittır Bırikmış \ergiler satış bedehnden ödenir
3- Ipotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılenn (+) bu gayrımenkul üzenndeki haklarını, hususiyle faız ve masrafa dairolan ıddıalannı da\anagı belgeler ile on beş gün ıçmde daıremıze bıldırmelerı lazımdır Aksı takdırde haklan tapu
sicilı ile sabıt olmadıkça paylaşmadan harıç hırakılacaklardır
4- Ihaleye katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıyle ıhalemn feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefillen, teklıf ettıklen bedel ile son ıhale bedeli arasındakı farktan ve dığer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizınden müte-
selsilen mesul olacaklardır Ihale farkı ve temerrüt faızı aynca hükme hacet kalmaksızm daıremızce tahsil olunacak. bu fark. varsa oncelıkle temınai bedelınden alınacaktır.
5- Şartname, ılan tanhınden itıbaren herkesın görebılmesı ıçın daırede açık olup masrafı \erıldığı takdırde ısteyen alıcıya bir omeğı gonderılebılır
6- Satışa ıştirak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatmı kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgı almak ısteyenlerın 1994 2779 Tal savılı dosyanumarasıvla mudurluğümüze ba^vurmalan ilan olunur. 14.4.1995
(+) tlgililer tabirine irtifak hakkı sahipkri de dahildir. Basın 17385
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
55 Yıl Sonra Baştan...
Bir ulus okur-yazar olursa bütün sorunlarını çözer
diye düşündüklerinden olacak, bir dönem büyükle-
rimiz, var güçlerini Köy Enstitülerini kurmaya, yaşat-
maya vermişler. Bulunan yöntemle tam köylü okuya-
cakken bu kez de "komünist" diye enstitülerin kapı-
sına kilit vurmuşlardır. Oysa bu köy okullannı açan da
ismet Paşa, kapayan da Ismet Paşa'ydı.
Aradan elli beş yıl geçti, yıldönümlerinde bu kapa-
tılan köy okullan için döğünür dururuz. Biline ki eski-
si gitti, yenisi de bir daha gelmez. Enstitülerden çok
adam çıktı, çoğu da battı. Bunlar edebiyat, sanat da-
lında olsalar bile ünlüdürter. Enstitülerin yetiştirdiği ya-
zar ve romancılarımız olduğu gibi sonradan kendini
ticarete veren zenginlerimiz de olmuştur. Bir kapıdan
bir köylü çocuğu olarak girmiş, öteki kapıdan bir mü-
teahhit olarak çıkmıştır. Yazar ve romancılar arasın-
da Mahmırt Makal'ı, Fakir Baykurt'u Talip Apay-
dın'ı, Mehmet Başaran ve Dursun Akçam'ı saya-
biliriz. Sanatçı ve aydınlar bu kadarla da kalmaz,
unuttuklanmız da vardır.
Bu ünlüler arasında siyasal olarak kapağı dışan
atanlar olmuş, Batı uygarlığının nimetlerinden yarar-
lanmışlar. bir daha dönmemişlerdir.
Bir Almanya gezimde böylesı tezkere bırakanlan,
bir daha dönmeyenleri tanımıştım. Öyle ya sıcak su-
lu, soğuk sulu, kalorıferieri düzenli ısıtan, havası te-
miz, marketleri kazık atmayan, herkesin bir birine gü-
veni olan, hava kiriiliğinden iz bulunmayan kentler, ko-
nutlar bırakılır mı?
Ne denli özlemle anılsa Köy Enstitüleri'ne bir daha
dönülemez. Bu okullar bizim öğrenim ve öğretim ta-
rihimizin altın sayfaları olarak kalacaktır. Bu okullann
Orta ve yüksek bölümleri vafdı. Yükseklerin içinden
en ünlüsü "Hasanoğlan Köy Enstitüsü'ydü. örnek
verilmek istendiğinde yerii, yabancı görücülere Ha-
sanoğlan gösterilirdi. O yıllarda Ankara'ya çok yakın
olan, trenle gidilebilen Hasanoğlan'a çok gitmişliği-
miz olmuştur. Yöneticisi Hürrem Arman'dı. Gece
yatısına bile kaldığımız olurdu. Geceleri şenlikli olur-
du. Her türtü kültür örnekleri gösterilirdi.
Hasanoğlan'ın ünü gerek devlet katında, gerek ya-
bancılar arasında çok yaygındı. Bunlardan gıcık alan-
lar da olurdu. Bu gıcık alanlann başında Mareşal Fev-
zi Çakmak geliyordu. Yaygın bir söylenti vardı: Bu-
raları birer "komünist yuvası"d\r. Fevzi Çakmak, ko-
münistlik var mı yok mu diye uyanık bir Kurmay Al-
bay olan Seyfi Kurtbek'i göndermış, denetletmiş, ra-
porunu istemıştı. Nitekim bunu yıllarca sonra bana
Albay Seyfi Kurtbek'in kendi anlatmıştı. Seyfi Kurt-
bek, çok hırslı bir siyasetçiydi. 1950'de DP (Demok-
rat Parti) iktıdara gelince bu partiden milletvekili ol-
muş, Milli Savunma Bakanhğı bile yapmıştı. Köy Ens-
titüleri'nin kapanışında vebali vardır.
Bu köy okullannın CHP ile DP arasında uzun tar--
tışması olmuştur. Tuhaf bir raslantı, okullan açan CHP
(Şemsettin Sirer), gene kapatan parti olmuştur. Ki-
mileri kapatan partinin DP olduğunu sanır, yanlıştır.
CHP'nin bir kültür başarısı da "Tercüme Büro-
st/"dur. Devlet bir çeviri bürosu kurmuş, klasiklerde-
diği kitapları kazandırmıştır. Bu devletin kültüre ver-
diği değeri kanıtlar. 55 yıl sonra Köy Enstitülerini bir
daha anıyoruz. :
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Bısıklet yanşı
ıçın yapılmış
pıst. 2/ Işsız, ay-
lak... lnsan ve
memelı hayvan-
lann vücudunda
asalak olarak ya-
şayan ufak bö-
cek. 3/Oy... Belli-
ni'mn ünlü bir
operası. 4/ Bir
yıllık kuzu. 5/
Türlü bıtkılerın
yaprak ve kabuk-
ları ile kokulan-
dınlmış acımtırak bir içkı.
Akıllı. 6/ Çayırlarda yetişen
ve hayvanlara yedırılen kü-
çük bır bitkı.. Bir nota 7/
Kalayın simgesi... Tanrı
buyruklarını yerine getır-
me. 8/ Yaşar Kemal'ın bir
romanı. 9/ Pakıstan'da bır
kent... "Bız kimseye tut-
mayız / Kamu âlem bırdir
bıze" (Yunus Emre).
YUKARIDANAŞAĞIYA
1/ lstatıstikte, antmetık ortalamadan sapmalann kareleri-
nin ortalaması. 2/ Havva'nın Batı dıllenndekı adı... Atlas
Okyanusu'nda yaşayan büyüt vatoz. 3/ Lımanlarda kıyı
ile geraı arasında yük taşımada kullanılan altı düz ve sağ-
lam yapılı tekne... Yan memnunluk belırten bır iinlem. 41
Müstahkem yer... Bir polıçenin arkasına yazılan havale
emn. 5/ Yatak. yorgan gıbı eşyanın sanhp bağlanmasıyla
oluşan yük... Avrupa'da büyük bır yanmada. 6/ tmkân. 7/
Hunı bıçımınde çukur yer... Tokuşma, çatışma. 8/ Temeli
taklıde dayanan sözsüz oyun. . Bır bağlaç. 9/ Kimi gıye-
ceklere sertlık vermek ıçın kullanılan bır tür kumaş.
İLAN
T.C.
ÇERKEŞ ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo 1994 183
Karar No-1995/42
Çankın ili Çerkeş ilçesi Yalakçukurören Köyü cilt
no: 054, sayfa no: 80, kütük sıra no: 20'de nüfusa ka-
yıtlı Satılmış ve Döndü'den olma 1978 doğumlu Sa-
tılmış Karamuk'un nüfusta Satılmış olan ismi, Çerkeş
Asliye HukukMahkemesi'nin 1994/183 esas 1995/42
karar ve 28.02.1995 tarihli ilamı ile Adnan olarak dü-
zeltilmiştir.
İlan olunur.
Basın: 16232
T.C.
İZMİR ASLİYE 5. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
İLANDIR
EsasNo: 1994/929
Davacı Fahri Derelioğlu tarafindan açılan gaiplik
davasında alman karar gereğınce,
Davacının babası 1314 d.lu Veli oğlu Nızayı Kap-
lan'ın 1944 veya 1945 senesınde evden çıkıp gittiği ve
bir daha da dönmediği iddia edildiğinden, tüm arama-
lara rağmen bulunamadığından ölü veya sağ olduğu-
nu, nerede bulunduğuna ılişkin bilgıleri olan kimsele-
rin mahkememizin yukanda esas sayılı dava dosyası-
na adı geçen hakkındakı bılgilerinı 1 yıl içınde mah-
kememize gelerek bilgi vermeleri ılan olunur.
Basın: 17367