28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.18 NİSAN 1995 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Uyuşturucuda Tiirk damgası Uluslararası uyuşturucu ticaretinin özellikle Avrupa bölümünde Türklerin etkisi artarak sürüyor. 1994 yılında Türkiye'de ele geçirilen uyuşturucu miktan dünyadaki toplam miktann yüzde 15.5'ini oluşturdu KEMALYURTERİ ANKARA - Uluslarası uyuşturucu ticaretinde Türk- lerin rolü artıyor. 1994 yılın- da Türkiye'de ele geçirilen uyuşturucu miktan; dünya- daki toplam uyuşturucu miktannın yüzde 15.5'ini, Avrupa'dakinin yüzde 21.1 'ini, Balkan Rotası'nda- kinin de yüzde 43.3'ünü oluşturdu. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yanısıra, Alman Federal Polisi'nin ka- yıtlan da Türk uyuşturucu tacirlerinin bu ülkede olduk- ça etkin olduklannj gözler önüne serdi. Tutuklananlar Emniyet Genel Müdürlü- ğü, aralannda bazı Balkan ülkelerinin de bulunduğu 10 ülkede 863 Türk yurttaşının uyuşturucu ticareti yaptıkla- n gerekçesiyle tutuklandık- lannı saptarken, Alman Fe- deral Polisi kayıtlannda, 2 bin 713 Türk vatandaşının eroin. 753 Türk vatandaşı- nın da kokain kaçakçılığı ne- deniyle rutuklandığını orta- ya koydu. Emniyet Genel Müdürlü- ğü Kaçakçılık Istihbarat Ha- rekat Daire Başkanlığı Nor- kotik Şube Müdürlüğü tara- findan hazırlanan 1995 yılı- na ait "Uyuşturucu Olaylan Genel Değerlendinnesi" başlıkh çalışmada, Türki- ye'deki uyuşturucu ticareti- nin başlıca hedefinın Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri olduğuna değinile- Istanbul ve Ankara'da uyuşturucu operasyonu tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da gerçek- leştirilen bir operasyonda 93 küogram eroin ete gecirüdi, olayla Ugili 8 kişi göztem albna abndı. Istanbul Narkotik Şube Müdürlügü, yapbgı araşürmalar sonucunda Ali Osman Toy ve Recep Şahin isimli kişüerin Almanya ve Hollanda'ya büyük miktarda uyuşturucu madde gönderecekİerini befiıiedL Bunun üze- rineoperasyona başlayan ekipler, Hasan Kör- kePe ait ve depo olarak kuîlanılan Güngö- ren'deki bir evi iziemeye başladılar. Daha son- ra bu evden aluıan uyuşturucu maddeler. bir otomobilin bagajına yerleştirildi. Bahçelievter Ya>la semtinde güvenlikgüçlerinin aracı dur- durarak yapnğı aramalar sonucunda, paket- ler halinde 93 kilogram eroin bulundu. Ali Osman Toy'ıuı evinde yapılan aramada ise 1 adet 7.65 mm. çapuida ruhsatsız tabanca ele gecirildi. Olavla Ugili olarak resimde görülen AH Osman foy. Orhan Paksoy, Adil Özdo- ğan, Ali Belik, Sami Erdoğan, Hasan Kökref, Hatice Kökref ve Recep Şahin yakalandı. An- kara'da Esenboğa Havaalanı'nda ise Koruma Şube Müdürlügü ekipleri, geçen hafta ger- çekleştirdikleri operasyondan sonra, önceki akşam da Avusturya'ya giden uçağa eroinle binmeye teşebbüs eden Füipinli bir kadının çantasının gizti böbnelerinde 2 kilo 700 gram saf eroin ele geçirdiler. Sonışturma nedeniy- le adı açıklanmayan Filipinli kadm gözalüna ahmrken Ankara'da kimlerle bağtanü kur- duğu ve uyuşturucuyu nereden aldığı araş- tinlıyor.(Fotoğraf: KEREM ILGAZ) rek, yurtiçindeki uyuşturucu çetelerinin, çeşitli bölgeler- den sağladıkJan uyuşturucu- lan paketleyerek istenilen ülkelere gönderdiklen, daha sonra perakende satışlarda rol oynadıklan anlatıldı. 1994 yılında yurtdışındaki 456 olaya 863 Türk yurttaşı- nın kanştığınm belirlendiği- ne değinilen raporda, Türk uyuşturucu tacirlerinin Al- manya'da etkin olduklanna işaret edildi. Raporda, Türk tacirlerin neden Almanya'yı seçtikJerine ılişkin şu gereİc- çeler sıralandı: "Almanya, coğrafi olarak Avrupa'nın merkezinde yer ahnaktadır ve Doğu Avrupa ile suıırdaştır. Gelişmiş bir ulaşım sistemine salüptir ve birçok ülkeden bu ülkeye ka- ra, hava ve deniz yoluyla ula- şüabilmektedir. Ğelir düzeyi >üksek bir ülke olması nede- niyle, uyuşturucu fîyatlan caziptir. Bu ülkede önemli madde bağunhsı \ardırve ta- lep yüksektir. Almanya'ya yasadışı yollardan giren çok sayıda yabancı nedeniyle uyuşturucu tacirleri rahat hareket edebilmektedir. Ay- nca, PKK, yasaklanana ka- dar bu ülkede oldukça rahat çahşnuştır ve yasaklanmast- nın ardından PKK eleman- lan hâlâ bu ülkede bulun- maktadır." Raporda, 1994 yılında Türkiye'de ele geçirilen uyuşturucu miktannın, dün- yadaki toplam miktann yüz- de 15.5'ini, Avrupa'dakinin yüzde 21.1 'ini, Balkan Ro- tası'ndakinin de yüzde 44.3'ünü oluşturduğu bilgi- sine yer verildi. Bu oranlar, 1993'te dünya genelinde yüzde 16, Avrupa'da yüzde 30, Balkan Rotasf nda yüz- de 55 olarak belirlenmişri. Almanya'nın raporu Emniyet Genel Müdürlü- ğü'nün yanısıra Alman Fe- deral Polis kayıtlan da Türk uyuşturucu tacirlerinin bu ülkede etkin olduklannı göz- ler önüne serdi. Federal polise bağlı uyuş- turucu bölümü tarafından hazırlanan 1994 yılına iliş- kin raporda, Türklerin ero- in, kokain, esrar ve sentetik uyuşturucu ticaretine kanş- tıklanna ilişkin verilere yer verildi. Raporun eroin tica- retine ilişkin bölümünde, 1994 yılında 8 bin 446 Al- man vatandaşının yanı sıra 2 bin 713 Türk vatandaşının da eroin kaçakçılığından tu- tuklandıği belirtildı. Rapo- run koakin ticaretine ilişkin bölümünde, 3 bin 84 Alman vatandaşınının tutuklandığı kokain operasyonlannda 753 Türk vatandaşının göz- lem altına alındığı bilgisine yer verildi. • • ANAP, Turgut Ozarın ipine sanldı 30 bin asker operasyonda PKK'ye Tunceli'de kıskaç MARDİN/TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli, Mardin ve Bingöl'de sürdü- rülen operasyonlarda 46 P- KK'li öldürüldü. Tunceli ve çevresinde sürdürülen ve 30 bine yakın askenn katıldığı operasyonda 300-400 kadar PKK'linin çembere alındığı bildirildi. Diyarbakır'ın Sil- van ilçesinde gözaltına alı- nan bazı köylülerin serbest bırakılması için gösteri ya- pan 11 Alman, sınırdışı edil- mek üzere Istanbul'a gönde- rildi. Tunceli'nin Çemişgezek ilçesi kuzeydoğusunda yer alan, sarp ve kayalık arazi yapısına sahip Aliboğa- zı'nda başlatilan operasyon çerçevesinde bir grup P- KK'li ile çatışma çıktı. Çahş- mada 25 PKK'li öldürülür- ken, terör örgütü PKK'nin çekirdek kad- rosunda yer alan, "Tabur Komutanr ol- duğu öne sürü- len "San Se- Hm" kod adh bir PKK'li- nin öldürüldü- ğü bildınldi. Bu arada P- KK'nin "Der- sim Eyalet Ko- mutaıiı" "Par- maksız Zeki" kod adh Şem- din Sakık'm önceki geceki çatışma sıra- sında terörist grubun başın- da bulunduğu ve sıkışması sonucu Aliboğazı'ndan baş- ka bir bölgeye kaçtığı iddia edildi. Aynca dinlenen P- KK'nin telsiz konuşmalan sırasında Sakık'ın, Abduflah Öcalan ve diğer PKK'li ko- mutanlann telsiz konuşma- lanna cevap vermediği belir- ildi Askeri yetkililerin açıkla- '. masına göre Aliboğazı böl- • gesine ilk kez girildiği belir- j tilerek bölgenin kara birlik- • lerinin yanı sıra hava unsur- îtarı tarafindan da sürekli J bombardıman altında tutul- • duğu ifade edildi. Askeri yet- " kililer, bölgede 300-400 ka- ' dar PKK'linin çembere alın- , dığını belirttiler. ; Bingöl'ün Yedisu bölge- j sinde dün saat 17.00 sırala- • nnda güvenlik kuvvetleri ile } bir grup PKK'li terörist ara- | sında çatışma çıktı. Çatışma- • da 17 PKK'li öldürüldü. Gü- venlik kuvvetleri ile giriştik- leri çatışmada öldürülen te- rönstler arasında. "Parmak- sız Zeki" kod adh Şemdin Sakık'ın sağ kolu olarak ta- nınan ve bölgede çok sayıda kanlı eyleme kanştığı öğre- nilen "San Mazlum" kod adh teröristin de bulunduğu bildirildi. Öte yandan Mardin'in Dargeçit ilçesi kırsal alanın- da güvenlik güçleriyle çatış- maya giren 4 PKK'li öldürü- lürken, biri yaralı 2 terörist yakalandı. Dargeçit'in Gü- neşli köyü yakınlannda ön- ceki akşam 19.00 sıralannda meydana gelen olayda ölen terönstlerin arasında "Ho- gir" kod adh Suriye uyruklu bir kişinin de bulunduğu be- lirtildi. Kızıltepe'nin Yurteri kö- yünden dün 10.00 sıralann- da ilçeye gel- mekte olan tr- fanYamanyö- netimindekı traktör. yola döşenen mayı- na çarptı. Mayının patlaması so- nucu SeJahat- tinYümaz(17) olay yerinde yaşamını yiti- rirken sol ba- cağını kaybe- den trfan Ya- man, Mehmet Yümaz ile ağır yaralı Mah- mut Yıunaz Mardin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. 11 Alman sınırdışı Diyarbakır'ın Silvan ilçe- sinde gözaltına alman bazı köylülerin serbest bırakılma- sı için gösteri yürüyüşü ya- pan Alman uyruklu 11 kişi gözaltına alındı. Diyarbaktr Emniyet Müdürlüğü'nde ifadeleri alındıktan sonra Di- yarbakır DGM SavciliğVna gönderilen gösterici Alman- lar, savcıhk tarafindan bölge smırlan dışına çıkanlmak üzere serbest bırakıldılar. 11 Almanın dün akşam uçakla Istanbul'a gönderildikleri öğrenildi Almanlann Silvan'da gös- teri yaptıktan sonra gözaltı- na ahnmalan üzerine Al- manya'nın Ankara Büyükel- çiliği'nin, Dışişleri Bakanlı- ğı nezdınde girişimlerde bu- lunduğu bildirildi. • Ttmceli ve Mardin'in Dargeçit ilçelerinde sürdürülen operasyonlarda 46 PKK'li öldürüldü. PKK'nin "Dersim Eyalet Komutanı" •'Parmaksız Zeki" kod adh Şemdin Sakık'ın, önceki geceki çatışma sırasında Aliboğazı'ndan başka bir bölgeye kaçtığı iddia edildi • ANAP lideri Mesut Yılmaz, Turgut Özal'ı Edison'a benzetti. Yılmaz "Özal'ın ANAP'lı kimliği bugün hâlâ yaşamaktadır. Bu, biraz elektriği bulan Edison'un ölümsüzlüğüne benzer" dedi. Cumhurbaşkanı TurgutÖzal'ın öiümünün ikinci yıldönümünde, bazj vatandaşlar me- zannıayaretederken,çoksa\ıdainsandaçiçekgönderdi.(Fotoğraf: KEREM ILGAZ) ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - ANAP, öiü- münün 2. yıldönümünde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ipine sanldı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz. Özal'ın yennin doldu- rulamayacağını belirtirken "Türldye, OzaJ'ı her zaman şaşkın bir hayranuk ve hay- ran bir şaşkuiiıkla hatuiava- cakür" dedi. Özal, Istan- bul'da mezan başında da tö- renlerle anıldı. Törenlere oğ- lu Ahmet Ozal ile Ameri: ka'da bulunan eşi Semra Ozal katılmadı. ANAP, kurucu genel baş- kanı, 8. Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ı törenlerle andı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, parti genel merke- zinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Özal'ın ölüm yıldönümünde Mevla- na'nın, "Anlatngın, dinleye- nin anladığı kadardır"yolun- daki sözlerini bir kez daha hatırlattığını belirtti. Yılmaz. "Rahmetli Özal'ın anlatögu onu dinleyenlerin anlayabil- diği kadar. Anlatnklannı ni- hayet anladıklannda da ya çok gec ya da yetersiz oldu" dedi. Özal öldüğünde gaze- telerin devrimci kişiliğinden, inancından, zekasından, ce- saretinden bahsettiklerini anımsatann Yılmaz. Özal'ın en aymcı özelliklerinden bi- rinin, onun eskilenn tabiny- le "tevhid-i dünya görüşüne'' sahip olması olduğunu söy- ledi. Yıhnaz, ANAP kimli- ğini oluşturan dört eğilimin tuzla biberin kanşması gibi eninde sonuna birbirinden aynşacaklan kanşım değil, şekerin suya katılması gibi bir kimyasal bileşün olduğu- nu ve Özal'ın ANAP'lı kim- liğinin hâlâ yaşadığını ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu birazda elekt- riği bulan Edison'un ölüm- süzlüğüne benzer. Edison, bir faniydi ve öldü. Ama etekt- rik, dünya>ı ayduılatmaya, dünyanın itici gücü olmaya hâlâ devam ediyor. Özal'ın ANAP'h kimligi'de öyle ola- cakbr. Türki\e"\i aydmlat- maya, Türkiye'nin itici gücü ounaya devam edecektir_" ANAP Genel Merke- zi'ndeki ve Istanbul'daki Anıtmezar'daki törene Özal ailesi çagnlmadı. İstanbul'daki törenleF Istanbul'da ise Özal için ilk tören, Topkapı'daki Anıt- mezar'da düzenlendi. Töre- ne Cumhurbaşkanı Süley- man DemireJ'i tcmsilcn ya- veri Yarbay Abdülkadir Göncüler, hükümet adına Çevre Bakanı Rıza Akçah, tstanbul Valisi Hayri Kozak- çıoğlu, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili AK tbiş ile Turgut Özal'ın ço- cuklan Efe Ozal, Zeynep Güngör, gelinleri EKan ve Zeynep Özal, torunlan Mer- ve,Turgut Yağız ve Uğur Ka- an katıldı. ABD'de tedavi için bulu- nan Semra Özal ile iş nede- niyle Almanya'ya giden Ah- met Özal, törene katılmadı. Semra Özal, üzerinde isim bulunmayan kalp şeklinde bir çelenk gönderdi. Denizleri Çevre Bakanlığı koruyacak • Çevre Bakanlığı, olası deniz kazalanna karşı yasa taslağı hazırladı. Taslak, kazalar ya da petrol taşımacılığında çevreye verilebilecek zararlan önlemeye dönük hükümler içeriyor IŞIKKANSU ANKARA - Çevre Bakanlığı, Marmara Denizi ve boğazlarda ola- sı deniz kazalanna karşı "Acfl Mü- dahale" adı altında bir yasa taslağı hazırladı. Taslak, kazalar ya da pet- rol taşımacılığı nedeniyle çevreye verilebilecek zararlan önlemeye dönük hükümler içeriyor. Marmara'da meydana gelen ve çevre kirlenmesiyle birlikte deniz trafığinin de altüst olmasıyla so- nuçlanan olaylar karşısında Çevre Bakanlığı, birdizi önlem alıyor. Bu amaçla hazırlanan yasa taslağı, "ülusal Deniz Müdahale İcra Ku- rulu" oluşturulmasını öngörüyor. Taslağın amacı, şöyle özetlendi: "Karasularımız, Marmara Deni- zi ve boğazlar ile münhasır ekono- mikböige içüıde veya yakuunda,de- niz traflgi, limanlan kullanan veya kıyı sulanndan transit geçen tan- kerlerin çarpışmaları, yanaşmala- n, petrol taşımacılığı, > ük transfer- leriveya diğer deniz kazalan ile pet- rol çıkarma ve üretim faaliyetleri nedeniyle ekokıjik dengeveve çevTe- ye olabilecek zararlan. orada yaşa- yan ve kıyıya yakın insanlann eko- nomik ve sosyal refahı üzerine etki- lerini azaltmak amacıyla zamanın- da ve gerekli tedbiıierin alınmasını, yetld ve sorunıluluklann beürten- mesinive deniz acil müdahale plan- larının uygulamaya konulmasuu sağlamak." Ulusal Acil Müdahale tcra Kuru- lu, kaza durumunda müdahale ye- teneğini belirlemek ve ahnacak karşı önlemlere karar vermek için en yüksekrisktaşıyan alanlan sap- tayacak. Denize dökülebilecek maddelerin çeşitli çevresel koşul- lardaki davranış özellikJerini ilgili kunım ve kuruluşlardan elde ede- cek. Denize dökülen maddelerin olası hareketlerini saptamak ama- cıyla denizlerdeki rüzgâr ve akıntı- lara ilişkin bilgileri ilgili kurumlar- dan alacak. Denize yayılan madde- lerden etkilebilecek, risk altındaki doğal ve maddi kaynaklan belirle- yecek. Denize yayılan maddelerin olumsuz etkilerinden korunacak alanlann değişken faktörlere bağlı olarak öncelik sıralamalannda meydana gelecek değişmeleri gö- zetecek. Temizleme işlerini sürdü- recek personel gereksinimini, de- nizden toplanacak petrol ve diğer maddelerin geçici olarak depolana- cağı alanlan seçerek, riskli alanla- ra yakın geçici depolama alanlan- nı belirleyecek. Taslağın yasalaşması durumun- da, gerçekleşecek hedefler de şöy- le sıralandı: "-Acfl müdahaleyi gerektiren du- rumlarda, gerekli koordinasyonun yapdmasL - Çeşitli kuruluşlann ellerindeki mevcut olanaklann olay yerine ula- şımının zaman geçirmeden ulaştı- nlması. - Yasa çerçevesinde görev ve so- rumluluklan beHıienen kurum ve kuruluşlann müdahaleye katkıla- nnın ivediükle saglanması. - Acil müdahaleyi gerektiren du- rumlarda gerekli mali kaynaklann saglanması amacıyla bir fon oluş- turulması ve bu fonun müdahale es- nasında ve öncesinde kullanılması. - Acil müdahale sırasında kulla- nılacak ekipman ve araçlann önce- den beliıienmiş olması dolayısıyla, acil müdahalede idarenin kolayhk- la gerçekleştirUmesi.'' ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Rahmetli'nin Rahmeti Dün 17 nisandı. Turgut Özal'ın ikinci ölüm yıldö- nümü, onu sevenlerin düzenlediği törenlerle anıldı. Daha önceleri birkaç kez vurgulamıştım. Ölen bir in- sanın ardından yergi yazmak hiç hoşuma gitmez. A- ma Özal'ın yağdanlıklan işi öylesine "şirazesinden çı- kanyorlar" ki; insan "Yahu durun biraz, insaf..." de- mek zorunda kalıyor. özal'la ilgili yazılanlar arasında beni en çok şaşır- tan husus, "özal'ın demokratlığı!" oluyor. Dünkü ga- zetelere bir göz attım, "Allah Allah, sen neymişsin be..." Bir grup yazar sanki oybirliği etmişçesine "rahmet- linin", "demokratlığını" anlatıyor. iki sene önce ben- zer şeyleri yayaşınca çok şaşırmış ve "Ben Çin 'de ya- şamışım" diye bir yazı yazmıştım. Toplumu böylesi- ne budala yerine koymak ve yaşanan ve anımsanan şeyleri böylesine saptırmak ya da saptırmaya çalış- mak, herhalde "neo-liberalizmin " bir erdemi olsa ge- rek... "Rahmetli" çok demokratmış. Hem de öylesine demokratmış ki; "özal'ın öncesi ve sonrası" diye bir ayrım yapabilmek bile mümkünmüş. özal'ın ne bü- yük bir insan ve demokrat olduğunu anlamayanlar ise, "Kemalizmin beyin yıkamasından sıynlamamış dinozoriar"m\ş. Yani bizler... Düşündüm taşındım ve Özal'ın demokrat olan hiç- bir yönünü bulamadım. Hani demokrat demeseler de "sıcakkanlı", ya da "sevecen", ya da "sevimli"1a- lan deseler; hiçbir itirazım olmayacak. (Aslında bazı itirazlanm olabilir ama, doğrusu yazmaya gerek gör- mem). Ama "demokrat" denildiği zaman, tüm "cin- lerim tepeme üşüşüyor." Hele bunu "özgürtük" adı- na kaleme aldıklan zaman, iyice "Celalleniyonjm." Ne zaman demokrattı Sayın özal? MESS Başkanı olarak işçi haklannı gaspetmek istediği zaman mı de- mokrattı? 12 Eylül cuntasının karşısında önce "selam du- rup", sonra da "el pençe divan" bir biçimde "emir- leri yerine getirdiği" zaman mı demokrattı? 1983'te siyasal partiler kurulurken, kendisine rakip olabilecek partilerin seçimlere girmesini engellemek için "perendeleratarken" mi demokrattı? 1982 Anayasası'nın "siyasetyapmayasağı" getir- diği kimisiyasetçilerin "yasaklannın kaldmlmasım"re- ferandum konusu yaptığı zaman mı demokrattı, yok- sa bu yasaklann "sürdürülmesi" konusunda, (hem de devlet olanaklarıyla) propaganda yaparken mi de- mokrattı? Cumhuriyet tarihimizde hiçbir başbakan "rahmet- li" kadar çok gazeteciyi mahkemeye vermemişti. Bir yandan basın özgürlüğü konusunda nutuklar atarken; bir yandan da, gazetecileri mahkemeye verirken mi demokrattı? Türk siyasal yaşamında hiçbir parti AMAP kadar "//- der sultası", ya da "lider baskısı "altında çalışmamış- tır. Turgut Özal hem partisinin içinde ve hem de hü- kümet içinde tam bir "baskıcı lider" idi. ANAP grubu, herhangi bir konuda karar verebilmek için gözlerinin içinde bakardı. Çankaya'ya çıkarken yerine kimi bı- rakacağı konusunda "tercih beliriemesi" yapmış ve sonra da "dalga geçercesine" bir başka ismi, yerine bırakmıştı. Bu tutumlanyla mı demokrattı? Özal'ı demokrat olarak ilan eden ve "övgüler dü- zen" kalem erbabının hiçbiri, zaten bu özellikJerini anımsamıyor. Onlann anımsadıkları şeyler, benim "ciddiyetsizlik örneği" olarak gördüğüm ve tüm var- lığımla eleştirdiğim şeyler, Türkiye'yi zora sokan şey- ler. özal'dan önce, birdizi kavram "tartışılmıyormuş." Birtakım "realiteler" ancak Özal zamanında ortaya çıkmış. Devletin "asık suratı" özal zamanında güler yüzlü olmuş.. vs. vs... Ipe sapa gelmez ve doğrulan- ması mümkün olmayan bir dizi görüş... "Sosyal devlet ölmüştür" dediği için mi, yoksa "Devlet, baba değildir" dediği için mi "güleryüzlü ol- du" Türk devleti? (Üstelik kimilerine ne babalıklar yapmışken...) Üzerinde şort ve hırkayla askeri birlik teftiş ettiği için mi; yoksa "onlar küçük Turgut'la oynasınlar" gibisin- den, "nasılkıçüstü oturttuk" g\b\s\nden "inciler"öök- türdüğü için mi, demokratlığı tescil ediliyor? Gazinolarda şarkıcılara eşlik etmek mi demokrat ol- mak? Ya da "Bir kez ihlal edilmekle anayasaya bir- şey olmaz" demek mi? Bakıyorum da, basınımızın kimi köşe yazarian her- şeyi tersyüz etmek çabasında. Ve birileri aksini yazıp söylemese; başta kendileri, herkesi inandıracaklar. A- ma birileri, yani biz "dinozor Kemalistler" vanz işte. Ve isimleri önemli olmaksızın, aydınlığın meşalesini el- den ele aktararak, her zaman var olacağız." Cötürü vergi kaldırılmasın' Bakkallardan DYP'ye protesto • Götürü verginin 1 Mayıs 1995'ten itibaren kaldınlmasına tq?ki gösteren 600 kadar esnaf Adana'da eylem yaptı. DYP binasına yürüyen bakkallar, Genel Başkan Yardımcısı Halit Dağh'dan uygulamanın durdurulmasını istediler. ADANA (Cumhuriyet Gü ney llleri Bürosu) - Götürü verginin 1 Mayıs 1995'ten itibaren kaldınlacak olması- na tepki gösteren bakkallar, DYP'ye yürüdüler. Bakkallar ve Bayiler Oda- sı'nda bir araya gelen yakla- şık 600 kadar esnaf. dün sa- bah 10.00'dayürüyüşegeçti. Kadın bakkallann da katıldı- ğı yürüyüş sırasında rrafıği aksatmamaya özen gösteren esnafa, eylem nedeniyle po- lisçe herhangi bir müdahale- de bulunulmadı. îzleyenlerin şaşkın bakışlan altında DYP Adana il binasına giden bak- kallar. Genel Başkan Yar- dımcısı Halit Dağh'yla gö- rüşmek istediklerini söyledi- ler. DYP il binası önünde bek- lerken Türk bayrağı açıp ls- tiklal Marşı da söyleyen bak- kallar, basın toplanüsı yap- mak üzere gelen Halit Dağ- lı'yı önce yuhaladılar, sonra alkışladılar. Oda Başkanı NevzatAlphan, gazetecilerin de bulunduğu bir ortamda DYPli Haht Dağh'ya Ba- kanlar Kurulu tarafindan alı- nan karardan söz etti ve şun- lan söyledi: "1 Mayş 1995'ten itibaren büyükşehir belediyelerinin sınuian içerisinde götürü vergi muafiyeti kaldınlıyor. Adana'da bu durumda 3100 bakkal var. Bakkallar son yü- larda ekonomik sıkıntıyı en fazla hisseden kesim. Bu ka- raıia daha fazla mağdur ola- caklar. Yüzde 90'ımız 15-20 mihonluk mala ancak sahip- ken, bugünkü fıyatı 30 mil- yon lira olan yazarkasayı ala- mayız. Bizim gibilere fatura, fiş, yazarkasa \e muhasebeci zorunluluğu getirümesi doğ- rudeğü." DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Halit Dağlı, bakkal- lar tarafindan gösterilen tep- kiyi saygıylakarşıladığmı ve sorunu Başbakan Çiller'e ABD'den döndükten sonra ileteceğini söyledi, "Elim- den geleni yapanm"diye ko- nuştu. Bu konuşmalann ardından DYP il binası önünde bekle- yen esnaf sessizce dağıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle