02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11NİSAN1995SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Okulu, camisiyle birlikte içinde 444 yapı bulunan bir mahalle, 235 milyar 423 milyona alıcı bekliyor BoğazVla sabhkmahaOe• Sanyer Istinye Mahallesi Derbent mevkiinde 221 bin 720 metrekarelik bir arazi üzerine kurulu ve yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı mahalle, açık arttırmayla satılacak. MEHMET DEMİRKAYA Büyük rantlann döndüğü Boğaziçi'ndeki bir mahalle, peşin parayla satışa çıkanldı. 221 bin 720 metrekarelik bir arazi ûzerine kurulu bulunan, içerisinde okulu, camisi ile birlikte 444 yapı olan ve yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı tahmin edilen mahallenin, ağaçlanyla birlikte açık arttırmayla satılacağı resmi ilanla duyuruldu. Mahalleye biçilen tahmini değer 235 milyar 423 milyon lira. Sanyer Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu tarafından verilen ilanda, Sanyer Istinye Mahallesi Derbent mevkiindeki mahallenin komple satılacağının duyurulması ilgi çekici olsa gerek. Satılacağı duyurulan mahallenin Istanbul'un en kıymetli yerlerinden, Boğaziçi'nde olması ayn bir önem taşıyor. Nasıl önemli olmasın, bir dairenin milyarlarca lira ettiği Boğaziçi'nde, daire değil mahalle satılıyor. tlana göre satılacak olan yer Sanyer Istinye Mahallesi, Havuzlu Bostan mevkı ıle eski Boğaz yoluna cepheli, kısmen de Derbent mevkiinde bulunuyor. İlanda söz konusu yer böyle tanımlanmasına karşın, orada yaşayanlar oturduklan yerin Derbent ya da Çamhtepe olduğunu savunuyor. Ancak satılacak olan yerin 61 pafta. 386 ada, 2 parsel olduğu kesin. Bütün sokaklan asfaltlanmış, su, elektrik ve kanalizasyon sistemleri tamamlanmış bir mahalle. 20 yıldır mahallede oturan Necip Pölat geüşmeleri şöyle anlattı: "Derbent çok eski bir mahalledir. Ben ve birçok komşum 1981 'de tapumuzu aldık. O dönemde bazı kişikr 'Bu tapu buranın değil, bunlar sahtedir' şeklinde söylenti yayarak herkesin tapu almasını engelledi. İ986 > ılında Oto Sanatkârlan Yapı Kooperatifi. üzerinde kocaman bir mahalle bulunduğu halde buradan arsa almava başladı. Mahallede evi olmayan arsa sahiplerine," Yerinize başkalan ev yapmış. Artık arsanız işe yaramıyor. Arsanızı bize satın' şeklinde teklifgötüren kooperatif yetkilileri, iki yıl içinde arazinin viizde 80'ini elde ettL" Kooperatifîn daha sonra mahkemeye başvurarak ortaklığın giderilmesini istediğinı anlatan Polat, gelişmeleri şöyle anlattı: "Yerlerin değeri için iki kez bilirkişi heyeti atandı. Ikinci bilirkişi raponında. bana ait 4 katlı bina için 270 milyon lira değer biçildi. Bu olay çıkmadan önce binanu almak isteyenler iki buçuk milyar lira teklif ediyoriardı, ama satmadım. 4 katlı ve birçok dersliği bulunan Hatemoğlu İlkokulu için 708 milyon değer bicilmiş. Bu paraya koca okulun boyası bile yapılamaz." Mahallenin satışı, 26 Mayıs 1995 tarihinde Sanyer Hukuk Mahkemeleri duruşma salonunda yapılacak. Ümraniye olaylan Muhtar ve 6 kişiye soruşturma • Haklannda soruşturma başlatılan 7 kişi dün basın toplantısı yaptı. Soruşturmayı 'senaryo' olarak değerlendiren muhtar Mazlum An, polisin kendi suçunu örtmek için böyle bir oyuna başvurduğunu öne sürdü. tstanbul Haber Servisi - Üsküdar Cumhuriyet Savcı- lığı, geçen ay Ümraniye Mustafa Kemal Mahalle- si'nde meydana gelen ve 4 kişinin öldüğü olaylar sıra- sında. halkı güvenlik güçle- rine karşı kışkırttıklan gerek- çesiyle, aralannda mahalle Oiuhtan Mazlum An'nın da bulunduğu 7 kişi hakkında soruşturma başlattı. Haklannda başlatılan so- Muhtar Mazlum An. halkı kış- kırrmadıklannı, aksine, yaöşür- maya çahşOklanm söyledi. ruşturmayı "senaryo'' olarak değerlendiren Mustafa Ke- mal Mahallesi Muhtan Maz- lum An, polisin kendi suçu- nu örtmek için böyle bir oyu- na başvurduğunu öne sürdü. Suçlulann suçsuz, olaylar sı- rasında halkı yatıştırmaya çalışan suçsuz kişilerin ise suçlu gibi gösterilmeye çalı- şıldığını ileri süren An, ka- muoyunu ve basını kendile- rine destek olmaya çağırdı. Muhtar Mazlum An ve haklannda soruşturma baş- latılan Sosyalist Iktidar Par- tisi (SlP) Ümraniye llçe Baş- kanı Adnan Marangoz, SlP Sangazi Belde Başkanı Ni- hat Çağh. Birleşik Sosyalist Parti (BSP) Ümraniye llçe Başkanı TamerBinid, Boğa- zören Köyü Yardımlaşma Derneği Yöneticisi Binali Ceylan ile Çekerek, Aydın- cık, Zile Derneği (ÇAZ- DER) Başkan Yardımcısı Mehmet Demircanfa. dün ko nuya ılişkin olarak bir basın toplantısı düzenlediler. Mus- tafa Kemal Mahallesi Muh- tarlığı'nda düzenlenen top- lantıya, haklannda soruştur- ma başlatılan 7 kişiden bin olan Gürbüz Çuhadır katılmadı. Muhtar Mazlum An toplantıda yaptığı açıklamada, kendile- rinin iddia edildiği gi- bi halkı kışkırtmadık- lannı, aksine yatıştır- maya çahştıklannı söyledi. Asıl suçlula- nn halkın üzerine ateş açan güvenlik güçlen olduğunu öne süren An, artık Emniyet'e güvenmediklerini söyledi. Polisi kendi suçunu örtmeye çalış- makla suçlayan An, haklannda başlatılan "soruşturmanuı'' se- naryo olduğunu ileri sürdü. Gerçek suçlu- lar ortada dolaşırken. olaylar sırasmda halkı yatıştırmaya çalışan kişilerin "suçlu" gibi gösterilmeye ça- lışıldığını belirten An, bunun gerçek suçlulan ödüllendir- mekle eş olduğunu savundu. Üsküdar Cumhuriyet Sav- cılığı'nca haklannda başlatı- lan soruşturmamn gerçek suçlulan korumaya yönelik olduğunu iddia eden An, bu tür oyunlarla kamuoyunun yanlış yönlendirilmek isten- diğini söyledi. Gazı ve Ümraniye olay- lannı araştırmak üzere oluş- turulan TBMM Araştırma Komisyonu'nun calış- malanna da değinen Mazlum An. heyetin incelemelerini "göstenneük" olarak değer- lendirdi. OEfi Kadıköy İskele mey danında basın açıklaması yapan aileler, kayıplar bulununcaya kadar eylemlerini yaygınlaştı- racaklannı söylediİer. (Fotoğraf: İBRAHİM ĞÜNEL) Kayıp aileleri Ankara'ya gitti • Gözaltında kaybolanlann aileleri ve yakınlan, Içişleri, Adalet ve insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı ile görüşmek üzere dün Ankara'ya hareket ettiler. tstanbul Haber Servisi - Gözaltın- da kaybolanlann aileleri ve yakınlan, kaybolanlann bulunması amacıyla dün, lçişleri, Adalet ve insan haklann- dan sorumlu Devlet Bakanı ile görüş- mek için Ankara'ya gitti. Başta 21 mart günü işyerinden çıktıktan sonra kendi- sinden haber alınamayan Hasan O- cak'ın ailesi olmak üzere, Kadıköy ts- kelesi meydanında basın açıklaması yapan aileler, kayıplar bulununcaya ka- dar eylemlerini yaygınlaştırarak sürdü- receklerini açıkladılar. Basın bildirisini okuyan Hasan O- cak'ın ağabeyi Hüseyin Ocak. 12 mart günü Gazi Mahallesi'nde devlet tara- findan gerçekleştirilen katliamın ardın- dan, saldınlann arttığını belirttı. Kar- deşinin 21 mart günü gözaltına alındı- ğını, tüm aramalanna karşın buluna- madığını açıklayan Hüseyin Ocak. ''Görgü tanıklan Hasan'ın terörle mü- cadele şubesinde olduğunu söylüyorlar. Hasan'ı sağ aldılar, sağ istivoruz. Bu -amaçla bir grup kayıp ailesi İle birlikte Ankara'ya gidiyoruz. Kayıplar bulu- nuncaya kadar eyiemlerimizi ya> gın- laştırarak sürdüreceğiz" dıye konuştu. Hasan Ocak'ın babası BabaOcak, 3 nisan günü insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğhı ile gö- rüşme yaptıklannı belirterek, "Baka- nuı yanından tstanbui Terörle Mücade- le Şubesi'ne telefon edildi. Onlar,' Böy- lebın yok'dedi. Halbukioğlumuşube- de görenler ve elimizde imzalı ifadeleri olan belgeleri var. Parmak izi listesinde adı olduğunu da tespit ettik. Sonradan serbest bırakılan Baki Düzgün, oğlu- mu işkencede görmüş. Gerekirse Cum- hurbaşkanı, Başbakan ve Meclts Baş- kanı"na çıkacağu" dedi. Aralannda Hasan Ocak'ın annesi. EmineOcak. kardeşleri HfisniyeOcak, Aysel Ocak, MahsideOcak. gö?altında daha önce kaybolan Ismail Bahçeci ve Hüseyin Toraman ın annelerinin de ol- duğu aileler, "Çocuklanmızı geri isti- vonız", "Onlan sağ verdik sağ isteriz" şeklinde slogan atarak otobüsle Anka- ra'ya hareket ettiler. Havaş'ta yine anlaşma olmadı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Havaş grevi- nin 46. gününde, Hava-Iş Sendikası ile kamu işveren sendikası TÜHİS arasında, yine anlaşmaya vanlama- dı. Hava-Iş Sendikası yöne- tımi, dün akşam saat 17.00'de TÜHlS'le masa- ya oturdu. Sendikamn, iş güvencesine ilişkin iştemi- ni kabul etmeyen TÜHİS, 27 aylık toplusözleşmenın ilk 3 ayı için yüzde 16, ikin- ci 6 ay için yüzde 16, üçün- cü 6 ay için yüzde 20 ora- nında ücret zammı önerisı yaptı. 1996 yılının ilk 6 aymda yüzde 15 oranında zam öneren TÜHİS, ikinci 6 aydaki zam önensini yüz- de 5 arttırarak yüzde 20'ye çıkardı. Hava-Iş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin. işçı- lerc u uzun soluklu ve çetin bir mücadeieye hazıroima- larT çağnsı yaptı. TÜHlS Genel Sekreteri Ahmet Ateş de. son teklifi yaptık- lannı belirterek, bundan sonra sendikamn sözleşme masasma oturmak için çağ- n yapması gerektiğini söy- ledi. Hava-lş'in çağnsı üzeri- ne, yaklaşık 700 işçi, sen- dikadan TÜHlS'e kadar yürüdü. ODTÜ öğrencüerine soruşturma ERGÜNAKSOY ANKARA - ODTÜ kampusunda düzenlenen yürüyüşte Istanbul olaylannı protesto eden öğ- renciler hakkında, üniversite yönetim kurulun- ca soruşturma başlatıldığı bildirildi. Üniversite yönetim kurulunun tutumunu eleştiren öğrenci- ler. "Yöneticilerimiz savcı gibi davranıyor. En kiiçük bir demokratik çıkışa izin vermiyorlar" dedjler. ©ğrenciler, soruşturmanın. jandarma- nın isteği üzenne ünıversite yönetim kurulunca başlatıldığını öne sürdüler. Istanbul olaylannı protesto ettikleri gerekçe- siyle ODTÜ'lü öğrencilerden 6O'ı hakkında so- ruşturma başlatıldığı bildirildi. Öğrencılere gön- derilen tebligatta şöyle dendi: "ıstanbul olayla- nnı protesto etfiğiniz iddiası ile hakkınızda disip- lin soruşturması açümış olup, Öğrenci Disipün Yönerjmeliği'nin 14. maddesi uyannca soruştur- macı olarak görevlendirilmiş bulunmaktayım. Aynı yönetmeliğin 16. maddesi uyannca savun- manıa yapmak üzere 13 Nisan 1995 çarşamba gü- nü Fen-Edebiyat Fakühesi dekanlık ofisinde ha- zır bulunmamz, sizetebliğ edilen gün ve saatte,ya- zılı ve gecerii bir neden olmaksı/ın soruşturmada bulunmadığınız takdirde savunma hakkınızdan vazgeçmiş sayılacağınız önemlc tebliğ olunur." 'Yöneticüerimiz savcı gibi' Üniversite yönetim kurulunun tutumunu "an- ti-demokratik'" olarak değerlendiren öğrenciler. yöneticilerin "savcı gibi" davrandığını öne sür- düler. Öğrenciler, Cumhuriyet'e, "tstanbul'da- Id katUama karşı sessiz kalamazdık. Demokra- tik kurallar içinde gerçekleştirdiğimiz eylemin ardından hakkımızda soruşturma açıklı. Soruş- turmayı jandarma istedi. İsimlerimizi de okul yönetimine jandarma verdL En ufak demokra- tik çıkışınuza izin verilmiyor" dediler. Daha önce de okulda "laildik" yürüyüşü dü- zenlediklerini. bu eylemin gericiler tarafından sabote edildiğini anlatan öğrenciler, şu görüşle- ri dile getirdiler: "Laikük yürüyüşü sırasındadı- şandan getirüen bazı kişilerin yardımıyla, okul- dald gerici öğrenciler ve jardarma tarafindan saldınya uğradık. Bu olaylann ardından demok- rat görüsjü 36 öğrenci okuldan uzaklaşünldL Asıl saküny ı gerçekleştiren gerici öğrencılere ceza ve- rilmedL Bu uygulama çifte standarttır. Okul yö- netimini tamamen jandarma yönlendiriyor. Bir süre önce okulda öğrencileri kışkırtmak isteyen JİTF.M personeli bir kişi yakaladık. Ancak olay örtbas edildi. Her olayın faturası demokrat öğ- rencilere çıkanlmak isteniyor." Maden değil, sankiölüm ocağı Haber Merkezi- Türkiye, maden ocaklannda yaşanan kazalann sıklıgı ve can kay- bı aç-sından dünyada lider. Maden ocaklannda kullanı- fcan geri teknoloji. güvenlik önlenlerinin yetersizliği, araç gereçten yoksun 'kur- tanciar' ve yeraltı emekçile- rine saygısızlığın dehşet ve- ren dağal sonucu: ICaza kayıtlannın düzenli faıtulmaya başlandığı 1941 yılıncan 1983 yılısonuna ka- dar naden ocağı kazalannda yarahnanlann sayısı 280 bin 164. • Ayru yıllar arasında mey- dana gelen kazalarda yaşa- mıru yitiren madenci sayısı iSe3Mnl23.1984-1994yıl- lan arasında maden kazala- n n d i ölenlerin sayısı 504, yarallar ise 68 bin 13 kişi. Soı on yılm maden ocağı kazaan ise söyle: Yıl Ölö Yaralı 19J4 19J5 19J6 19*7 1958 1959 19<0 19<1 19<2 19<3 19<4 18 35 23 33 32 20 22 16 277 15 13 8.358 8.132 6.718 6.845 7.255 6.183 6.836 5.185 5.214 4.386 2.901 S A L I T O P L A N T I L A R I DEMOKRASİ VE ANAYASA TARTIŞMALARI TÜRKlYE'NİN DEMOKRATİKLEŞMESİ (Hangi Anayasa?) Yöneten Zafer Üskül Konusmacılar Korel Göymen. Turgut Kazan 11 Nisan 1995 Saat: 18.30 YAPI KRF.DI K Ü L T Ü R MF.RK F. Z İ Yapı Kredi Sermet Çlfter Kütüphanesi Istiklâl Caddesı 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 Salı Toplantıları'nı. ısteyen herkes ucretsız olarak ızleyebılır YAPI KREDi HAYRI ÇIZELM E R 1 1 N i s a n - 5 M a y ı s 1 9 9 5 Y A P I K R E D I SANAT GALERİSİ Kıbrıs Şehıtlen Caddesı 1443 Sokak 46 Alsancak 35220 Izmır Telefon (232ı 463 56 2» YAPI KREDI ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Spor ve Siyaset Sanıyorum 1971 yılıydı. Orta-Batı'nın ufak bir üni- versite kentinde ABD tarafından finanse edilen bir değişim programı çerçevesinde "visiting lecturer" (hertıalde konuk okutman anlamına geliyor, ama ar- tık her ne demekse) olarak araştırma yapıyordum. Müthiş keyifli şeyler anımsıyor insan geriye doğru bakınca. Sevgili Ayba«lar'la, Uzunerler'le geçen günleri özlemle anic ı ısıyorum. Bacak kadar Ali, şim- di "aile babası." Petek, ki elimize doğmuştu, genç bir doktor olarak geçen yıl evlendi. Banş, cerbezeli biravukat... ABD, dış politikasında gırtlağına kadar batmış du- rumdaydı. Hoş, zaten Nixon gibi bir başkanı olduk- tan sonra daha iyisi de pek mümkün değildi herhal- de. Vietnam'da tam bir açmaza girmişti. Avrupa po- litikası yanlış ve gerçeklere aykırı bir politika idi. SS- CB değerlendimneleri ve politikaları, kargalan bile güldürecek düzeydeydi. Ama hepsinden daha ilginç bir biçimde, Çin Halk Cumhuriyeti'ni hâlâ tanımıyor ve Çin halkının temsilcisi olarak Formoza'daki Çan Key Şek ve "sülalesini" görüyordu. Doğru bir dış politika uygulayabilmenin değişik ko- şullan vardır. Zaman zaman bu konudaki görüşleri- mi kaleme alıyorum. Ve bu koşullardan en önemlile- rinden biri de "gerçekçi" olmaktır, "duygusallıktan" uzak olmaktır. ABD, 2. Dünya Savaşı'nın sonrasın- da Çin'i Mao'ya kaptırmamak için elinden geleni yapmıştı. Ancak kaybetti. Fakat kaybettığini birtür- lü kabullenemedi, içine sindiremedi. ABD, Çan Kay Şek'i sonuna kadar desteklemişti, ama Mao'nun Kızıl Ordusu karşısında tutunamayan Çan Kay Şek, kendine bağlı kalan kuvvetlerle birlik- te Formoza adasına geçmiş ve "Milliyetçi Çin " adıy- la kök salmaya çalışmıştı. Ve oradan Çin halkının "temsilcisi" olduğunu iddia ediyor ve ABD sayesin- de bu mantıksız durumu diğer devletlere de kabul et- tiımeye çalışıyordu. Işin önemli yanı, Birieşrriiş Milletler Kuruluş Yasa- sı'na göre Çin, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üye- sinden biri idi ve doğal olarak "veto hakkı" vardı. Ve burada Çin halkı adına Çan Kay Şek'in temsilcisi oturuyordu. Ve milyarlık Çin Halk Cumhuriyeti, BM'de temsil bile edilmiyordu. Hoş, "sıradan" bir üyeliğe Pekin de razı değıldı. Onlann talebi Formo- za'nın Güvenlik Konseyi'nden atılması ve Çin'in hak- kı olan bir biçimde, yani Güvenlik Konseyi üyesi ola- rak ve veto hakkıyia Birleşmiş Milletler'e girmesi idi. 1970'li yıllann başlannda BM üyesi devletlerin çoğun- luğu bu görüşte idiler, ama ABD, çeşitli oyunlarla bu- nu engelliyordu. (Karar için gerekli oy oranını yükselt- mek vb gibi) Oysa ki "koca" Çin, orada durup duruyordu. Mil- yan bulan nüfusu ile nükleer gücü ile ve (o günlerin) "3. Dünya"sındaki büyük prestiji ile... Derken bir gün, bomba gibi bir haber patladı. Çin'i tanımayan ve diplomatik, sportif, kültürel vb hiçbir alanda ilişkiye girmeyen ABD, "Ulusal Ping Pong Takımını" resmi karşılaşmalar yapmak üzere Çin'e yollamayı kabul etmişti. Bu durum, ABD'nin Çin Halk Cumhuriyetr'ni tanıması anlamına geliyordu. Yer yerinden oynadı tabii. Ve beş kişılik ABD Ulu- sal Ping Pong Takımı, bir gazeteciler ordusuyla bir- likte Çin'e gitti. Sanıyorum beş- altı yerde maçlaroy- nadılar. Tüm TV kanallan, günlerce bu haberlerle dol- du. Hatta TV kanallanndan birinde haber programın- da stüdyoya bir ping-pong masası kurdular ve ha- ber spikeri, bu konudaki bir yetkiliden ping pongun kurallannı öğrendi. Ardından diplomatik ilişkiler kuruldu. (Buna ping pong diplomasisi adı verildi). Ve Çin Halk Cumhuri- yeti, BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olarak yerini aldı. Sporvesportmenlikruhu, eskidüşmanlıklan bir ölçüde yenmişti. (mi acaba...) Okurlarım, 25 yıl önceki bu olayı neden anlattığı- mı herhalde anlamışlardır. Hentbol ulusal takımımı- zın, Kıbrıs Rum kesimine utanç verici bir biçimde geçmesi ve bir maç yapması, üzerinde durulması ge- reken bir noktadır. Bu iki olayı karşılaştırmak istedim. ABD ve Çin arasında bir türlü erimeyen buzlan eri- ten şey, spor olmuştu. Ama zaten her iki taraf da bu- na hazırdı ve koşullar olgunlaşmıştı. Taraflardan bi- rinin bir adım atması gerekiyordu ve spor bunu sağ- ladı. Bizde ise hiçbir şey olgunlaşmış durumda değil. Kıbns Rum Kesimi ve Yunanistan'ın ne Kuzey Kıb- rıs Türk Cumhuriyeti'ne bakış açısı, ne Türkiye'ye bakış açısı değişmiştir. Düşmanlıklar habire körük- lenmektedir. Atina, PKK'ye kucak açmış durumda- dır. Tansu Çiller son Gazi Mahallesi olaylannda Yu- nan parmagını (münasebetsiz bir biçimde) dile ge- tirmiştir. O halde ne halt etmeye takım yolluyoruz? Karşı tarafta en ufak bir iyi niyet işareti görünmü- yor. "Kuzey'den Güney'e inemezsiniz, sokmayız" di- ye dayatıyor ve direniyorlar. Biz hâlâ spordan ve olim- piyat ruhundan söz ediyoruz. Tek kelime ile ayıp... Kıbns'ta barış istemiyor muyum? Elbette istiyo- rum. Amaeğer bu banş, Yunan taleplerinin tümünün onaylanmasıyla, yani "Kıbns'ın verilmesiyle" eşan- lamlı ise bunun adına banş değil, teslimiyet derler. Boşuna mı çekildi bunca zahmet, bunca kan boşu- na mı döküldü? Türkiye'de hiçbir hükümet bu "ihaneti" imzalaya- maz. Şunun bunun telkiniyle politika bçlirleyenler, bunu iyice bilmelidirler. Yoksa herkes çok üzülür. Kömür konusunda önlem yok İstanbul'u yine esmer günler bekliyor İBRAHtVlGÜNEL Hava kirlıliği sorunu, yak- laşık son on yıldır Istan- bul'un "degişmez kaderi" ol- du. Kentı kış aylannda soluk alınmaz duruma getiren so- runu, petrol türevli yakıtlar ve kömür yaratıyor. Istan- bul'u yönetenler bu cıddı so- run kanşısında, "sobalan söndürtmek" ve "rüzgâr çıkmasını beklemek'ten öte hiç bir şey yapamıyorlar. Il- gili kuruluşlar, hava kirliliği- nin başhca nedeni olarak kö- tü kaliteli kömürleri gösteri- yor. Bu tür yakıtlann kulla- nımımn yaz aylannın başla- dığı 1 Mayıs 1995 tarihinden itibaren yasaklanmasma kar- şın, sorunun temelini oluştu- ran kömür ocaklannın dene- timi konusunda hiçbir calış- ma yapılmıyor. İTÜ Maden Fakültesı öğ- retim üyelerinden r"rof. Dr. Orhan Kural. yüksek basınç altında yaşanacak bir hafta- nın Istanbul'da toplu ölüm- leri beraberinde getireceğine dikkat çekiyor. Kural, "Ulke nüfusunun yüzde 25'ini ba- nndıran İstanbul'da kükiirt- dioksit ve partikül oranlan \ılm çok büyük bir bölümün- de Dünya SağhkÖrgütü'nün (NVHO) öngördüğü bir met- reküp havada 150 mikrogra- mın üzerinde se> retmektedir. Çevre Bakanlığı'nın hangi kritere göre 400 mikrogrann alt sınır olarak kabul edip, 700 mikrogram değerbü ise ilk alarm uygulamasuun baş- lablması olarak kabul ettiği- ni anlamak zordur" dedi. Geçen kış kömürler açı- sından yaşanan en büyük so- run ise yeterli denetim yapıl- mamasridi. tl Mahalli Çev- re Kurulu 8 Mart 1995 tari- hinde aldığı kararla, 1 Mayıs 1995 tanhinden iribaren iste- nilen özelliklere sahip olma- yan kömürlerin kente girişi- ni yasaklamasına karşın, iyi- leştirilmiş ve zenginleştiril- miş kömür üretimi için hiç- bir çalışma yapılmıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle