Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 1995 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Patent yasası = ilaç parası
Patent yasasıyla ılgılı baskıya karşı, son aşamada \enlecek
yanıt net olabılır: Jlaç harıç, yasa tamam! Böylesı bır sonuç,
"Güç de olsa görüyorsunuz yasayı çıkardık" dıyebilme
durumuna gelecek pohtıkacıyı da rahatlatmaya yetecektır.
Prof. Dr. ALİ SAİT YÜKSEL Marmara \e Konstanz
Ünıversıtelen Öğretim Üvesı
sından ABD">eparalelçıkarlanbulu-
nan Isvıçre gıbı bır ulkenın unlu gaze-
tesının ılaç patentıyle ılgılı bıryorum-
habennı bırlıkte okuyalım ve yazıya
konuülke\edeonce"\"dı>elım "Ra-
tent korunması sorunu, biçim olarak
değilse de u>gulamada hemen hemen
sadece ilaç endustrisinin sorunudur.' \
ülkesinin geçerti >asaları. ozellikle sağ-
lıkia ilgili urunlerin patentle korunma-
sını >asaklamaktadır. Bunada\anarak
A ulkesi ılaç sana\ii daha çok, \aban-
cı -\e hele ABD'ninkinden- esinlenen
formullere gore uretimde bulunur. Re-
agan ın başkaniık doneminden beri
\Vashington. \ ulkesi) le,Kuzey \me-
rika ilaç endustrisinin çıkaıianna u>-
gun bir kurala varma çabaian içinde-
dir_ Başkan Clınton, sadece VVashing-
ton'ın dış politikası bakımından,' A" ül-
kesi> le olan. bu arada gittikçe önem ta-
şı> an ilişkileri değil, a> nca patent konı-
ma sorununu da miras olarak karşısın-
da bulmuştur. A ülkesi şu sırada (vöre-
nin) M ulkesi >anında ÂBD'nin en gü-
\enilir partoneri durumundadır. \n-
cak \BD Başkanı. patent sorununda
kendi ulkesinın ilaç endustrisinin ağır
baskılan altındadır. Fakat \in«? de A'
ulkesinde Beyaz Saraj'ın çift ra>lı ha-
reket zorunluluğu goruşu >a>gındır:
A
nayasa değışıklığı, 12
E\lul asken rejımı ar-
lıklanndan annmanın
ılk koşulu olduğunda,
pohtık ortamda uzlaş-
magorunuyor vınede
bırturluçıkanlamıyor Buaçmazsure-
dursun, ıvedı çıkanlması gereken yasa-
lar sıralanırken. bakıyorsunuz arava bır
de patent yasası sokuşturulmuş Vese\-
gılı polıtıkacı "Bu yasayı da çıkaraca-
ğız, çiinkü o da düşıince ozgıirluğu ile
U0İi"dı>or Bu laf kalabalıgını aralar-
sanız altından. duşunce ozgurkığu ıle
uzakyakın ılgısı olmayan, kımı yuksek
sanayı ulkesinın, doğurgan ulkelerın
belırlı urun pazarlannda tekel kurma
çabalannı bulursunuz, o ulkelenn dışa-
nda pazar "fetitetme'" ve ıçende belır-
lı sanayı dallannın korunması ıçın ya-
rattıklan bır başka araçla karşılaşırsı-
nız Tıpkı bızım tekstıl dışsatımcılan-
nın karşılanna çıkardıklan sonu gel-
mez antı-dampıng cezalan > a da -teks-
tıl dışsatımcısı hemen butun azgelış-
mış ulkelere- IMF kredı \e destek ko-
şulu olarak dıkte ettıklen "gondllıi'dı^-
satım kısıtlama anlaşmaları turunden
yenı bır araç' Batılının ınsaflı ekono-
mıstı de patent kapsamını genışletme-
nın, "fair"(durust)olmayan turden bır
pazar "fethetme" aracı anlamına geldı-
ğı gerçeğını teslımden çekınmez "Pa-
tent yoluyla buluşlaruı \e öteki maddi
olmayan haklann konınmalannı sağla-
mak, doletçe garantiye bağlanmış bir
tekel kurmay la eşit sonuçlan \erir \e li-
beral pazar ekonomisi görüşune rama-
men ters düşer" I1)
Şımdı de ılaç pazannda tekel kurma
konusunda -hele Turkıye ılışkılen açı-
Önce politik zorunluluklar göz önüne
alınmaİL ote yandan oynanan oyunun
çok derin ekonomik çıkarlarla ilişkisi
kurulmalı. \>nı açmaz. \ ulkesi hüku-
meti için de geçertidir. Clinton bugune
dek \ ulkesi başkanı M'yeo\guleryağ-
dırmak, ona ekonomik \ e politik destek
\ermek için hiçbir fırsatı kaçırmamış-
tır.' M' de bu tutumun bedelim, patent
koruma \asa hazırtıkJanna ciddi birhız
kazandırarakodemekistiyordu.Nevar
ki aylardır bu kez de pariamento ayak
siirüdu. Şimdi Clinton sert tonlardan
çalmaya başladı. Buy ükelçisine, <\ ulke-
sinin patent koruma yasasını çıkarma-
yı mutlaka hızlandırması gerektiğini
söyletti. \Vashington buyükelçisi de yıl
sonuna dek ya bu yasa çıkar ya da iki
hükümet arasındaki anlaşmazlık bu-
yiir, vurgulamasını yaptı. Aksi halde bu
y ılın temmuzundan itibaren A ülkesine
karşı ekonomik yaptınmlara geçıleceği
tehdidinde bulundu.
'A' ulkesi açısından sorun acıklıdır:
' M hukumetinin bugune kadar uy gu-
ladığı istikrar programı -aksi yöndeki
her tuıiu vaatlere karşın- her an krize
yatkın ozellik taşıyor. İstikrar progra-
mının sonuçlaru kamu sağlık gideıieri-
ne ciddi zararlar \erdi. İlaçlar ateş pa-
hasıdır ve insanların çogunluğu bunla-
n alacak guçten yoksundur. buna bağ-
lı bütün sonuçlann riskini goze de alsa-
lar. Aynca. aslında yokluk içindeki
emeklilereilacıucuzfiyatlaıiayadapa-
rasız olarak verme durumundaki dev-
let sağlık bakımı gorev leri açısından da
yaşam çok pahalıdır. Bunun dışında soz
konusu olan sadece; kapsamlı bir pa-
tent korumasından korkan ve yabancı
üreticinin kendilerini pazardan sıirece-
ği kuşkusunu taşıyan ilaç endustrinin çı-
karlan değil: eczacılar ve tabip odalan
da ilaç fiyatlannın katlanacağı ve sağ-
lık bakım sorununun bu yuzden daha
da içinden çıkılmaz halegeteceği yolun-
daki uy anlannını eksiketmiyorlar." (2)
Haberdekı "A" ulkesi. Arjantın ve
ABD Başkanf na. yakın dostluk bag-
lantılan olan lıden "M" de Menem'dır
Sız de rahatça onerebılırsınız kı Ar-
jantın'ın adı yennepekâlâ Türkıye nın.
-belkı Hındistan"ın, Brezılya'nın- adı
da konulabılır Bunun ıçın. ılacı patent
kapsamına alma. bu anlamda pazarla-
n "fethedilecek". genışleme potansı-
vellı ulkelere kurulmuşbırtuzak' Bu-
nu "multi"*le$tırmek ıçın. ABD ve bu-
yuk sanayı ulkelen, GATT'ın Urugu-
ay lıberalleştırme turunda büyuk bır
kavga verdıler Hındıstan ve Brezılya
gıbı ulkelenn sonuçsuz dayatmalanna
karşın (ve bır som Bızım delegasyon
acaba ne yaptı'7
) -uygulaması yılları
bulacak da olsa- ılacı da genış oranda
patent kapsamına almayı başardılar,
hem de -ılerıde IMF'den ıstenecek her
desteğmGATTdeğışıklığınınonay ko-
şuluna bağlandığı baskısı yoluyla- bır
dızı azgelı^mış ulkeye de kabul ettıre-
rek1
Istedığınız kadar ABD Başkam'na
kışısel sevgınız, takdınnız oKun. bılı-
nen odur kı. "sayın başkan" da seçım
kampanyasının fınansmanında katkı-
lannı esırgemeyen ABD ılaç lobısının
ağır baskıları altındadır ve tabıı her
borç gıbı bunun da odenmesı gereke-
cektır
Başkanın. ozellikle potansıyel gör-
duğu. doğurganlığı yuksek toplumlann
ılaç pazarlarını. ulkesinın ılaç endüst-
nsının kumandasına sokmak ıstemesı,
gorulduğu gıbı nedensız değil Onun
ıçın de sevımlı polıtıkacımızın. ıvedı
çıkanlacakyasalararasına patent yasa-
sını katması da boşuna değil'Sonra
baskı sadece ABD'den de gelmıyor
Ortalama yıllık ılaç dışsatımı 10 mıl-
yar dolar dolayındakı Avrupa Bırlığı
de son gumruk bırlıgı gorüşmelennde
aynı doğrultuda baskılar denedı Oysa
patent hukuku gıbı konular. gumruk
bırlığı tamamlanır da "tek pazar"a.
"ekonomik birHge" (başka deyışle tam
uyelığe) geçış aşaması ele alınırken.
ancak masaya konulacak konulardır
Daha tam uyelığın tanhı bıle telafFuz
edılmeden. konuya boylesıne ağırlık
tanımanın Turk tuketıcısıne hıçbır ya-
ran yoktur
Burada bır noktaya daha açıklık ge-
tırmekgerekıyor Turkıye"de ılaç sana-
yıcısınıntuzukurudur Konumuz yer-
lı ılaç endustnsının korunması değil'
Sorun. tuketıcıyı gelınn daha da duşe-
ceğı. hele ılenkı yaşlarda tuketımı yo-
ğunlaşacak bır urunun agır malıyetın-
den kurtarmak. emeklı kıtle ve bakıma
muhtaç nufus yonünden ılaç malıyetı-
nın "fiıze'"leşmesının önlenmesı ya da
onun fınansman yukunu ustlenen dev-
let kasasının, kaldıramayacağı yukler-
den sakınılması sorunudur Yerlı sana-
yı ya da yerlı ılaç satıcısı, patentleşme-
nın neden olacağı ağırek faturayı elını
surmeden tuketıcıye aktaracaktır
Niçin bu telaş!
Patent yasası kapsamını genışletme-
nın, Turkıye açısından hıçbır ekono-
mik gerekçesı yoktur Bu, zengın sana-
yı ulkelerıne, dunya ılaç tekellenne su-
nulmuş genış kapsamlı bır odun anla-
mını taşır
Elbet odunun de venlebıleceğı du-
rumlar vardır Fakat dıploması. alınan,
\ en len odunlenn kapsam ve buyukluk-
len bakımından da denge arar
Nedır bu telaş1
Hangı buluşumuzu
korumaya koşuyorsunuz sorusu gelı-
yor akla"7
1992"nın patent başvurulan,
ABD'de yaklaşık 100 000 ve Avrupa
Bırlıgı ulkelennde de 100 OOO'Usade-
ce Aİmanya'da 1993 "te 45 38O'ı) bulu-
yordu (Japonya'da350 000 Ancak Ja-
pon sıstemı var olan patent değışık-
lıklerıne bıle ayrı numara venyor1
)
Turkıye'de (Con Ahmet'ın devndaım
makınesı dahıl) yıllık yerlı patent baş-
vuru sayısı 200'lerdolayındadır
Bugune kadarkı ıç ve dış etkıleme
çabalarına dayatması takdır edılmesı
gereken Buyuk Mıllet Mechsı'nden
yasanın bu bıçımıyle çıkamayacağına
gü\enmek gerekır Patent yasasıyla ıl-
gılı baskıya karşı, son aşamada venle-
cek yanıt net olabılır Ilaç hanç, yasa
tamam'
Boylesı bırsonuç "Güç de olsa görü-
yorsunuz yasayı çıkardık" dıyebilme
durumuna gelecek pohtıkacıyı da ra-
hatlamaya yetecektır
(1) Gerster, Rıchard. Spaltung und
Paralellen z\Mschen Nord un Sud-Ent-
vvıcklungspolıtık an der Schvvelle zum
21 Jahrhundert
(2) Neue Zurcher Zeıtung, Patentsc-
hutz-Zwıst, Kasım 1994
ARADA BIR
DURSUN AKÇAM
Zuhurat
Ramazan ayı, dın tıcaretının de altın ayıdır Iftar sofra-
lan tum gorkemı ıle surer. Dıpte koşede kalmış mılletve-
kıllen dın adına kukrer, her bın bır yandan, kımı çıplak ya-
yınlan, kımı daha sudan şeylerı tutamak yaparak. llahıya-
tın ılahı profesorlen boy gostenrler peş peşe ekranlarda,
'dını ve ahlakı sohbetler' ardı ardına Seks satan, yalan
^ t a n gazeteler, seccade, tespıh satar Kuran-ı Kenm'den
başlayan turiu, çeşıtlı dınsel yayınlar!. Şerıatçıst, muftu-
S^jj.j^amif cer hocası ıle kıran kırana
1
Sanırsın dın elden
gıni gıder, mücahıtler cıhat ıçınde!
Yıl on ıkı ay dın tıcarefıyle 'ıştıgal eden cendeler', bu
'manzarayı umumıye'karşısındaofkelı, tedırgın 'Zaman'
şenatçılanndan bır muhterem, dayanamıyor, sonunda ağ-
zının payını venyor, kazançlarına çomak sokan kapkaççı
bır kısım cerıdenın "On bır ay gâvursunuz, bır ay Muslu-
man, on bır ay şerıata karşı çıkıyorsunuz, bır ay şenatçı
oluyorsunuz "(1) Adam haklı Ancak kuçuk bırduzeltme
gereklı Onların yılda bır ay da olsa Musluman oldukları
soylenemez, hele şenata doğrudan karşı çıktıklan hıç soy-
lenemez Değılse zamane şenatçılan pıtrak gıbı bu denlı
çogalabılırler mıydı'? Burada onemlı olan ıkıyuzluluğun, ya-
nı bır ahlaksızlık orneğının vurgulanmış olmasıdır
Dın esnafı ıçınde en tehlıkelı, en zararlı olanı kuşkusuz
polıtıka esnafıdır, ozelhkle de sıyasal ıktıdarda oteden be-
n soz sahıbı 'muraı' polıtıkacılar! Ötekj esnaf bunların ha-
zırladığı ortamda uremış, boy vermıştır Dın, Tann ıle kul
arasında ozel bır bağ Dın adına, Tann adına değnekçılık
görevı kımseye venlmemıştır O da kalmış kı bu çığırtkan-
ların buyuk çogunluğu ne 'Islamın şartı'ru bılır ne de gun-
de beş vakrt namazın rekatını, farzını, sunnetını, vacıbı-
nı!. Özel yaşamlannda doğal kı başları secdeye grtmez
Toplu namazlarda cemaate bakarak eğılıp kalkariar, dua
okur gıbı yalancıktan dudaklannı kıpırdatarak zevahın kur-
tarmaya çalışırlar Oruç tutmasalar da ıftar sofralannda
boy gostenrler Bır ellerınde ıçkı kadehı vardır, oburunde
zemzem suyu
1
Hepsı de Atatürk ılke ve ınkılaplanna'
candan bağlıdır, aynı zamanda tarıkat şeyhlenne, şenat-
çı cumle Islam fraksıyonlanna1
Bu 'muraı' polıtıkacı tıpı, 50 yıl oncesınden Demokrat
Partı ıle zuhur ettı, bugune geldı, daha da yuzsuzleşerek
guçlenerek Ataturk devnmlerının canına okuyan bunlar,
şerıatı 'şahbender' ederler de Laık okulların, çağdaş
unıversıtelenn karşısında teokratık eğıtım kurumlarını ya-
şama geçıren Erbakan Hoca ya da onun yandaşlan şe-
natçı gruplar değil, Koy Enstıtulen'nı yıkarak yenne ımam-
hatıp medreselennı kuranlar da Aydınlığı karartan her ko-
tuluk bunların elıyle yapılmıştır
Bugun adı 'Mıllı Eğıtım' olan gayn mıllı eğıtımın bır aya-
ğı pozıtıf bılımde, oburu çol fanatızmınde1
Şımdı de bu ıkı
ayağı, yanı hurafeyı, fanatızmı bılımle ıç ıçe Kuran kursla-
nnda kurumlaştırmaya çalışıyorfar Bırınde yağmuru me-
lekler yağdıracak, oburunde 'atmosferde oluşan fızıksel
bır doğa olayı' denılecek Çocuk hangısıne ınansın'' Ye-
nne gore bınne, yenne gore otekıne! "Mal, sahıbıne ben-
zer" demışler1
Bugun şenatın gorunmeyen ıktıdan var Turkıye'de La-
ık okullar, dınselleştınldı nıcedır. Unıversıteler, medreseye
dönüşme yolunda. Kuran kurslan, ımam-hatıp medrese-
lerı, Islam enstıtulerı, ılahıyat fakuiteten, adım başı camı-
lerı, mescıtlerıyle Refah'ın ıstedığı şenat kurumlan hazır
uç aşagt beş yukarı Kala kala bır Ataturk kalmıştı, onu da
benzettıler Erbakan Hoca 'pursunır' ıçınde, "Ataturksağ
olsaydı, Refah'a gelırdı" dıyor Yanı 70 yıl once ortadan
kaldırdığı hılafetı yenıden hortlatmaya çalışanlann partı-
sıne gırecektı. Ataturk, kadını peçeye sokan, bılıme-sa-
nata küfreden şenatçıların partısıne oyle mû Bunun adı-
na da 'rıya' derler, tıpkı 'ummetçı goruş'un 'Mıllı Goruş'le,
'şenat düzenı'rnn 'adıl duzen'\e kamufle edılmesı gıbı!
Evet, Ataturk sağ olsaydı ne Erbakan Hoca olurdu ne de
onun partısı' Ve de hıçbtr zuhurat yaşayamazdı onun ık-
lımınde1
Tum bunlan gordukçe, yaşadıkça, Ataturk'un boşluğu-
nu daha bır canevınden duyanlardanım!
(1) Hıkmet Çetınkaya, Cumhunyet, 1 Şubat 1995
Uygarlıktan nasipsiz şeriatçı!..
Kadını kötülük ka>nağı olarak gören. yanı erkeğın baştan çıkıp
ahlaksızhğa yönelmesıne vesıle yaratır bır şeytan şeklınde kabul
eden düşünüş, bugün artık sadece bızım gıbı gerı kalmış
toplumlarda taraftar bulur
Prof. Dr. İLHAN ARSEL
TURYAP
EMLAK BİLGİ BANKASt
Tlf (242)248 49 95-242 48 12
Fax (242)242 37 33
ANTALYA
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Td: 554 08 04
G
eçen yıl kendısını "Vüce
Meclis" dıye tanımlayan bır
kuruluşun. sırf mılletvekıl-
lennden bazılannın gozlen,
bayan gorev lılenn yırtmaç-
larına ya da makyajlanna
kayıyor dıye. eteklenn boyunu dız kapağı-
nın altma uzatıcı. yırtmacı kaldmcı. saçla-
nn v e maky ajlann gostenşlı olmasını y asak-
lay ıcı karar alması. kuşkusuz kı esef vencı-
dır Ancak ne var kı gencı bır partının ıste-
ğıne dayalı olmak bakımından boy le bır ka-
rar şaşırtıcı değil. normaldır, çunku bu efen-
dılerşenatçıdırlar Iktıdara gelecek olurlar-
sa kadını kara çarşafa sarmaktan tutunuz da
tum yaşantılanmızı Iran ya da Suudı Ara-
bıstan orneğıne donuştureceklennden hıç-
bınnızın kuşkusu olmasın
Belkı çoğumuz bılmeyız. fakat durum şu
kı şenatçı zıhnıyete gore erkek. "cinsellik"
(seks) konusunda son derece zay ıf ve bu ne-
denle nefsını yenemeyen bır yaratıktır Ka-
dın ıse erkeğın aklını başından alabılecek
kadar tehlıkelı bır şeytandır Bunun boyle
olduğunu anlatmak maksadıyla şenatçılar
şu hadıs hukmunu tekrarlamaktan bıkmaz-
lar "Kadınlarinsanın karsısına şeytan gibi
çıkarlar_."(Câbir'ın nvayetı ıçınbkz Imam
Gazali,lhyâu 'Ulumı'd-Dın. Bedır Yayınla-
n,CıltII. sh 78)
Boyle olduğu ıçındır kı bu "zavalh* er-
keğı. bu çok "tehlikeli"' şey tana (') karşı ko-
rumak gerekır. çunku erkek. kendı aklı ve
zekâsı ve ıradesıyle bu ışı yapmaya mukte-
dırdeğıldır' O kadardeğıldırkı kadınlabaş
başa kalmak bır yana. fakat onu şurda bur-
da. orneğın sokakta gorduğu hallerde dahı
baştan çıkmaya hazırdır
işte erkek baştan çıkmasın dıye şenatçı-
lar. kadını çuvala sokarcasına ortmek ya da
eve kapamak ya da erkeklerle konuşturma-
mak (konuşacak olursa. erkeğı baştan çı-
karmayacak şekılde sesını ayarlatmak) ça-
basındadırlar. şenatın bu konudakı hukum-
lennı harfıyen uygulamaya çalışırlar Bu-
nun boyle olduğunu anlamak ıçın ınsanla-
GALERI • ATÖLY
nmıza bellettıklen şenat venlenne goz at-
mak yeterlıdır Bunlardan bırkaçını belırt-
mek uzere. once >u hukmu beraberce oku-
yalım "Kadınlar insanın karsısına şeytan
gibi çıkarlar. Bir kadını gorup heves ettiği-
niz vakit, hemen kendi ailenize müracaat
edin.** Bu hukmu pekıştırmek ıçın de şu or-
neğı venrler "Resûl'i Ekrem (sokakta) bir
kadın gördu ve hemen hanımı Zeyneb'in
odasına giderek onunla hahet oldu." (Câ-
bır'ın rıvayetı ıçın bkz Imam Gazalı. age.
Cıltll, sh 78)
Yanı bız erkekler, sokakta yuruyen bır ka-
dını gorüp de heveslendığımız an hemen
eve donup eşımızle cınsel ılışkıde bulun-
malıyızkıazgınlıktankurtulabılelımveka-
dınlara sarkıntılık etmekten kaçınabılelım
1
Ote yandan. yıne şenatçı zıhnıyete gore
erkek sadece kadını gormekle baştan çık-
maz, bırde onun sesını duymakla azgınla-
şır, hele bu ses "işveli" (hoş edalı) olursa.
azgınlığının sının yoktur Çünku efendım
"Kadın sesinde cinsel bir içerik vardır" ve
"Kadın sesi erkekler tarafından cinsellikle
yorumlanabilir" (Bu alıntı ıçın A.R. Demir-
can adındakı bır dın adamının tslâm'a Go-
re Cinsel Hayat adlı kıtabına bakınız Ist
1986. Cıltll.'sh 90-95) Bundan dolayıdır
kı erkeklerle konuşan kadınlann, erkeklerı
baştan çıkarmayacak bır ses tonu ıle konuş-
malan gerekır Bunu sağlamak uzere şen-
atçılar. kadınlann "işveli" bır sesle ("hoş
bir eda" ıle) konuşmalannı yasaklayan şu
âvetı uygulamak ısterler "EğerAllah'mya-
salanna gereğince bağlı kalmak isriyorsa-
nız, yabancı erkeklerle konuşurken hoş bir
eda ile konuşmaym. Voksa kalbinde (cinsel)
hastalık bulunan kimse (cinsellik) ümidine
kapılır..."(K 33Ahzâb32) TBMM'deyırt-
maç kaldırma karannın alınmasına onayak
olan şeratçı partılenn. bu âyetten esınlenıp
bu kez. bayan gorevlılenn "işveli" bır sesle
konuşmalannı yasaklavıcı karar almalan \e
boylece bıraz daha huzura kav uşmalan bek-
lenır
Erkeğın "şehvetgâilesi" konusundakı sa-
bırsızlığına ve "iradezayrflığına" çozum ge-
tıren başka bır şenat hukmu oruçlu durum-
larla ılgılı olarak şoyledır "Oruç tuttuğu-
nuz günlerin gecesi kadınlannıza yaklaşma-
nız, size helâl kıbndr. Hanı sankı ramazan-
da cinsel ılışkıde bulunmaktan kaçınmak
ya da 24 saatlık kısa bır sure ıçın dahı olsa
şehevî ıhtıyacı bekletmek. erkekler ıçın çok
güç bır şeymış de bunu ancak Tann buyru-
ğuna dayalı bır gerekçe ıle sağlamak gere-
kırmış gıbı. dın adamı yukandakı sozlen
" Allah bildi ki nefsinizi yenemeyecek. sabre-
demeyecek bir iştir işleyeceksiniz" (K. 2 Ba-
kara 187) şeklındekı şenat hukmune bağlar
Bu orneklen çoğaltmak mumkun Fakat
anlatmak ıstedığımşudurkıkadının her hu-
susta olduğu gıbı gıyım-kuşam ve suslen-
me vs bakımlardan da kışısel ozgurluğu-
nu kısıtlama kurnazlığı. uygarlıktan bırtur-
lu nasıbını alamayan şerıatçının başlıca
ozellıklennden bındır Şenatçı zıhnıyet. her
ne kadar erkeğı "üstün" ("sey^id") ve ka-
dını "aşağT ("tâbi") durumda kılmak ıçın
"Kadın aklen ve dînen dûn'dur" gıbı kur-
naz formüllerbulursada aslında (daha doğ-
rusu farkında olmadan) erkeğı zayıf ırade-
lı, acız ve zavallı bır yaratık olarak kabul
eder
Kadının "fesad" v e "fitne" kaynağı oldu-
ğu yalanlanna sanlması ve erkeğı onun bu
yonlennın kurbanı olarak takdım etmesı
bundandır Vaktıyle bu konuda şunlan yaz-
mıştım Kadını kotuluk kaynağı olarak go-
ren. yanı erkeğın baştan çıkıp ahlaksızhğa
yönelmesıne vesıle yaratır bır şeytan şeklın-
de kabul eden duşunüş, bugun artık sadece
bızım gıbı gerı kalmış toplumlarda taraftar
bulur Bu tutum çağcıl duzey ın ınsanına go-
re ılkel bır tutumdur, ayrıca da erkeğı hay-
van kertesıne ındıren bır davTanışın ıfade-
sıdır
Çunkü erkek ıradece ne kadar zayıf \e
kendını denetlemekten ne kadar yoksun bır
yaratık olmalıdırkı kadını çarşafsız. başor-
tusuz ya da yırtmaçlı. kısa kollu. kısa etek-
lı gordüğu an "fitne ve fesad"a kapılsın ve
ona saldırmaktan kendını alamasın Şayet
erkek butun bunlan yapacak sevıyesızlıkten
ve ılkellıkten kendını kurtaracak olgunluğa
kavuşamazgorulüyorve kadını çuvala sok-
madıkça ahlakılığe yonelemez dıye duşunu-
luyor ıse bu. her şeyden once ınsanı "akıT
denen "nimet" ıle yaratmada ısrar eden
"güç"e karşı en buyuk hakaret olur
PENCERE
293 89 78 (3HAT)
BAŞAK SIGORTA
SANAT GALERİSİ
MUSTAFA HORASAN
RESİM SERGİSÎ
7-22Martl995
Şetut Adem Yavuz Sok 12 Kızılay/ANKARA
Başak Sıgorta Sanat Galensı, Başak Sıgorta'nın bır
kultur hızmetıdır
ŞEYMA REISOGLU NALÇAD u z e n l e m e
"Muhabbetname"
9-31 Mart '95
*4* URART
m SANAT GALERİLERİ
Abdı lpekçı Cad No- 18 Nışanlaşı Tel - 241 21 83
GALERİ MATYAHI
\\ 1 ı *i ılm ın Cıiırun<-\
t ukkn Kul
Nur.il Hirtk n
Kulıı (ıonırn.\
Ncitr cvıurk
Karma Resim
ve Keçe Sergisi
1 7 Şabat 13 »tart 99
Isnklâl Cad Sahaselım Ç.kmazı
Kısmet Han Kat 1 Beyofilu
Tei 244 15 91
YAŞAR TEZEL
"İmajlar/Mesajlar"
Resım Sergısı
1 Mart -18 Mart '95
Beyoglu Beledıyesı
Sanal Galerisi
Istıklal Cad No 437 Tunel
Tel 249 26 10
NEDRET SEKBANDESEN-RESIM
8 Mart-8 Nisan '95
Galeri
Lebriz
EvtamCad Açıkhava Apt
No l6/2Nışantay2402282
SERVER DEMIRTAŞ4 Şubat 20 Mart 95
GALERİ B
Huaev Gerede Cad FrmSok No 2 1Teşv*ıye ıs» Tel 0t212)22
7
03 63
Paar fljarte* hanç heryun 1100-19 00 » r » tçMn
Nehar Tiiblek
insan ne zaman çızmeye başladı?
Mağara duvarları resmın yaşını belıriıyor.
İnsan, ınsanlaşmaya başladığı gunden bu yana, bıkma-
dan resım çızıyor.
Ya kankatur?
llgınç bır gerçek' İnsan, kankatüru ıcat etmek ıçın 'Ay-
dınlanma Çağı'ru beklemış.
Kankatur sözcuğu ılk kez 17'ıncı yuzyılın sonuna doğ-
ru duyuluyor; 18'ıncı yüzyıl hem "Aydınlanma Çağt"6\r,
hem de kankatur çağı...
•
Türkıye kankaturu keşfetmedı, Batı'dan aldı; 1870'ler-
den bu yana kankaturle tanışıyoruz. Namık Kemal'ın ya
daZiya Paşa'nın etkılerını duyurduğu Osmanlı'da 'Dıyo-
jen' mızah dergısını atlayıp geçmek olanağı var mı? 20'
ncı yuzyılın başında Cem ımzası karıkature damgayı bas-
tı " 1923 Aydınlanma Devnmı" karıkatur sanatında urun-
lennı vennce dunya olçeğınde yerımızı aldık.
Pekı, kankatur nıçın Aydınlanma Devnmı'nı bekledı?
Kankatur ınancın yarattığı 'kul'un değil, aklın oluştur-
duğu 'bırey'm sanatıdır Kul bıreyleşmezse, aklını kulla-
nabılecek duzeye enşmezse, gulunecek şeylere guleme-
yen bır zavallıdan başka nedır kı!..
'Eleştırel akıl' devreye gırmeden kankatur seyırcısını
bulamazdı
•
Nehar Tublek 1940'lı yıllardan başlayarak bugune de-
ğın çızerlığını surduren bır kankatur sanatçımızdı, bır yu-
rek vurgunuyta aramızdan aynldı.
Istanbul efendısıydı.
Daha ılk yıllarda, çızgılerı, kendı bıçemı ıçınde kışıliğinı
bulmuştu
Alabıldığıne sevımlı, hoşgorulu, guleç, nazık, dengelı bır
dosttu Nehar.
Doğma buyume Beşıktaşlıydı.
Beşıktaş'ın sokağı, caddesı, dukkânı, meydanı Nehar'ın
evı gıbıydı, konuşurken, ışın ıçıne Beşıktaş'ı katmadan
edemezdı, her şeye mızahın sevımlı penceresınden bak-
tığı ıçın, Nehar'ın ıç dunyasına kapıdan değil pencereden
gırmek zorunluydu
Ama hırsızlama bır gınş değıldı bu!..
Nehar'ın ıç dunyasında, aynm gozetmeden dostlannı
buyuredeceğı rahat koltuklar, yumuşakdıvanlar, yermın-
deüen bulunurdu, Tublek bıraz sonra gonlunde konuk et-
tığı kışıye belkı mıs kokulu bır alaturka kahve ya da eskı
Istanbul evlennde geçerlı olduğu gıbı sakız reçelı sunar-
dı Gumuş kaşıkla reçelden bırtadımlık alıp, kaşığı beyaz
ortulu tepsıde knstal bardakla getınlmış suya bırakmak
gerekırdı, soyieşı uzadıkça, bırlıkte yaşanan dunya dost
soluklarıyla ısınırdı Nehar, tannan sesıyle hecelerın ustu-
ne, istanbul'un eskı kaldınmlarındakı taşlann üstune ba-
sar gıbı basarak, tane tane konuşurdu
Incelıklı bır Istanbul efendısının karıkatur çızgılennde
yaramaz bır çocuk gıbı hırçınlaşması, Nehar'ın kışılığının
otekı yanını vurgular Bu guzel çocuk, sırası geldığınde
halka ıllallah dedırten kışının kuyruğunateneke bağlama-
sını bılırdı.
Nehar Tublek, 20'ncı yuzyılın ılk yansından 21 'ıncı yuz-
yılın eşığıne değın yanm yuzyılı aşkın bır sure çızdı, ulus-
lararası yarışmalarda oduller kazandı, ancak bu seruve-
nın ozetını kıtaplaştıracak bır yapıt yok elımızde..
Olumunden sonra bu ışı ustlenenler belkı çıkar, Nehar'ı
kankatur sanatımızdakı gerçek yenne oturtmak ıçın ça-
lışmalar yapılır.
Nehar 'gündüz' demektır. r.\-nr,,-ı •> > r .
Nehar Tublek, gundüzden geceye kaydı; oylesıne gü-
zel ınsandı kı goçtuğu yen aydınlatır dıye duşunuyorum.
DOĞRU ÖLÇÜ,
DOGRU FİYAT,
DOĞRU HİZMET
arkadaş halıcılık
ve
Tel: (0212) 260 62 19 - 227 40 09
Fax:(0212)26132 78
Tasarruf Sahiplerine Duyuru
INTERBANK A.Ş.
Dördüncü Yatınm Fonu İçtûzûk
Değişikliği
Interbank A.Ş Dördündj Yatınm Fonu Içtûzüğû'nûn 3 maddes
Sermaye Pıyasası Kurulu'ndan alınan 14 02 1995 tanh ve
OFD/326 sayılı ızın doğrultusunda değıştırılmış olup,
sözkonusu ıçtüzük değışıklığı 27 02 1995 tanhınde ttcaret
sıalıne tesal 02 03 1995 tarıh ve 3737 sayılı T Ticaret Sıalı
Gazetesı'nde ılan edılmıştır
İçtûzûk değıştklığıyle bırlıkte.
a) Fon"un başlangıç tutan 20 rmlvar TL'den 150 mılyar TLye
b) Pay sayısı 2 mılyondan 15 mılyona çıkanlmıştır
ACI BtR KAYIP
Gerçek devrimci
yiğit insan
KEMAL
ATABİLEN'imiz
onurlu yaşamını 3.3.1995 günü
Datça'da noktaladı. .
Bütün dostlannın başı sağolsun.
AtLESİ