Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya • Yazıişlen Müdürlen
Ibrahim Yüdız, Dinç Tayanç(Sorumlu)
# Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara
# Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • tstıhbarat: Yalçın Çıkır •
Ekonomı Bülent Kızanhk • Radyo-TV L'ygar Eremek-
tır • Kültür: Handan Şenköken • Spor. Abdfllkadir
Y ûcelman • Yuıt Haberlen Mefamet Saraç • Makaleler
S»mi Karaören # Çevın Scyfettin Turhan • Dûeltme
Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu
Yayın Kurulu llhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun
Balcı, Dinç Tavanç. tbrahim Yüdız.
Orhan Bursalı, Mustafa Balbay.
Ankara Temsılcisr. Mustafa Balbay • Haber Müdürû' Doğan
Akın Atatürk Bulvan No. 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020(7 hat), Faks.4195027• lzraırTemsilcısi. SerdarKızık,
H Zıya Blv. 1352 S 2/3 Tel: 4411220, Faks- 4419117 • Adana
Temsikısi Çetin Yiğenoğlu, lnönü Cd. 119 S No:l Kafl, Tel:
3522550, Faks: 3522570
Müessese Müdürû. ErotErkut*Koonhnalör
Ahmet Korufcan • Muhasebe Bülent Yen-
er • Idare- Höseyin Gürer • lşletme: Önder
Çetik # Bılgı-tşlem. INail İnal • Bılgısayar
Sıstem:MürüvetÇiler#Reldam Rehalfrt-
man • Halkla Hışkıler Nurten Berksoy
Yayınlayan ve Buto: Yeoı Gun Haber Ajansı. Basuı ve Yayıncılık A Ş
Türkocagı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 lst. PK 246 lstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 ha!) Faks (OI2\2) 513 85 95 25 MART 1995 lmsak: 4.27 Güneş:5.53 Öğle: 12.17 tkindv. 15.43 Akşam: 18.27 Yatsr. 19.48
Atatünk'ü
—anlatmak
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Izmir Atatürk
Platformu'nun düzenlediği
"Atatürk'ü Ajüamak ve
Anlatmak" konulu kongre
başladı. Üç gün sürecek
kongrede dün yapılan
konuşmalarda "Mustafa
Kemal gelecek kuşaklara
ışık tutacak en büyük lider"
görüşü vurgulandı. Benzer
etkinliklerin tüm Ege'de
devam ettinleceği
açıklandı.
Bostancı ye
Kezer ödülleri
• İSTANBUL(AA)-
Merhum gazeteciler
Muammer Yaşar Bostancı
anısına düzenlenen 1995
Haber Ödülü ıle Izzet
Kezer anısına düzenlenen
1995 Fotoğraf Ödülü
yanşmalannın sonuçlan
açıklandı. Her ıkı ödülü de
Sabah gazetesinden Korcan
Karar aldı. Aktüel
dergisinden Gül Azer
Roman, Sabah
gazetesinden Ramazan
Oztürk, Hürriyet
gazetesinden Sezai Şengün
ve Sabah gazetesinden
Okan Müdetnsoğlu da
mansiyon kazandılar.
Çetinsaya'nm
_l lstanbul Haber Servisi-
Emınönü Beledıye Başkaru
Ahmet Çetınsaya, geçmiş
dönem içinde çöp, trafık ve
otopark gibi sorunlanyla
kokuşmuş ve atıl kalmış
belediyeyı, bir yıl içinde
komadan çvkararak hizmet
edebılir hale getirdiklerini
söyledi. Belediyeyi 450
milyar lira borçla
devraldıklannı ifade eden
Çetinsaya, ilçenin yaşadığı
ciddi şansızhklan gidermek
için gece gündûz
çalıştıklannı söyledi.
Çarşamba
toplantıları
• Haber merkezi - Prof.
Dr. Tank Zafer Tunaya
anısına yapılan 'Çarşamba
Toplantılan'nda 29 mart
günü "Atatürkçü düşünce
üzerinde ilk bilmsel
araştırma" konu edilecek.
Konuşmacı olarak Ord.
Prof. Dr. Reşat Kaynar'ın
katılacağı toplantıyı
Boğaziçi Üniversitesi'nden
öğretim görevlisi Nur N.
Ozmel Akın sunacak.
Toplantı, Tank Zafer
Tunaya Kültür Merkezi'nde
17.30-19.30 saatleri
arasında yapılacak.
Yoğurtta
çamaşır sodası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çankaya
Belediyesi, Ankara'nın
gecekondu semtlerinden
olan Incesu'daki yoğurt
imalathanelerinde
yaptıklan denetim
sırasmda, içine bozulmayı
önlemek amacıyla çamaşır
sodası kanştınlmış 500
kilogram yoğurt ele
geçirildiğini açıkladı.
Demirerdefl
tarım uyarısı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Türkiye
Ziraatçılar Derneği'nin
(TZD) düzenledigi tanm
sevnpozyumuna ilgi
göstermeyen hükümet
yetkililerini uyaracağını
söyledi. TZD Başkanı
Ibrahim Yetkin de, tanm
sonınlanna duyarsız
kalmakla suçladığı
hükümet yetkililerini
eleştirdi.
EMÎNE KAPLAN
ANKARA - Oniversite rektörleri, çağ-
daş üniversıte oluşturulabilmesi için 2547
sayıh Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) Ya-
sası'nın yeniden düzenlenmesi konusun-
da görüş aynhğına düştüler. Bazı üniver-
site yönetimleri, emeklilik yaşının 70'e,
rektör yardımcısı sayısının da 3'den 5'e
çıkanlmasını "çağdaş ünrversite" koşulla-
n arasmda sayarken, Atatürk ilke ve dev-
rimlerinin korunması gerektiğini savu-
nanlar azınlıkta kaldı. Rektörlerin büyük
çoğunluğu, yükseköğretimde paralı eğiti-
me geçilmesi ve YÖK'ün korunması gö-
rüşünde ısrarlı oldu.
Çankaya Köşkü'nde toplanan üniversi-
te rektörİeri, çağın gereklerine uygun bi-
limsel yapıda üniversiteler oluşturulabil-
mesi için 2547 sayılı YÖK Yasası'nın de-
ğiştirilmesi gereken yönlerine ilişkin gö-
rüşlerini "Çağdaş Ûniversite'' başlıkh ra-
porda toplayarak Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'e sundular. Raporda. yal-
nızca Gazi Oniversitesi, Çukurova Uni-
versitesi ve Dicle Üniversitesi yöneticile-
ri 'Atatürk ilkeleri unutulmamah" ve
"Laik ve Atatürkçü düşünceden taviz ve-
rilmemeüdir" önerilerini dile getirdiler.
• "Çağdaş ûniversite" anlayışı, ûniversite rektörleri
arasında görüş aynlığı yarattı. Bazı ûniversite yönetimleri,
çağdaş ûniversite için emeklilik yaşının 70'e, rektör
yardımcısı sayısının 5'e çıkanlması gerektiğini belirtirken
Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması gerektiğini
savunanlar azınlıkta kaldı.
Ankara Üniversitesi, Dicle Oniversitesi,
Çukurova Oniversitesi, Mimar Sınan
Üniversitesi ve 100. Yıl Üniversitesi yö-
neticileri 2547 sayılı YÖK Yasasf nda de-
ğişiklik yapılarak emeklilik yaş haddinin
70'e çıkanlmasını önerdiler.
Çağdaş ûniversite önerileri
Bazı ûniversite yönetimlerinin "çağdaş
ünivershVye ilişkin önerileri şöyle:
Atatürk Üniversitesi: Üniversıteler bi-
limsel ve akademik özerkliğe sahip olma-
lıdır. Emekli olan yetenekli profesörler
75 yaşına kadar çalışabilmelidir. Profe-
sörlüğe yükselmede üniversitelerarası bır
değerlendirme jürisi kurulmalıdır. Harç-
lar yükseltilmeli ve paralı eğitime geçil-
melidir. Öğrencilere örgütlenme hakkı
verilmeli ve öğrenci dernekleri her üni-
versite için tek olmalıdır.
Dokuz Eylül Üniversitesi: Rektör çalış-
malannda yardımcı olmak üzere üniver-
sitelerin aylıklı profesörlennin arasından
5 rektör yardımcısı seçilmelidir. Ek ders
ücretleri kaldınlmalı, yerine öğretim ele-
manlannın maaşlannda yeterli iyileştir-
me yapılmalıdır.
Ege Üniversitesi: Öğrenim paralı olmalı
ve maddi olanağı olmayan, yetenekli ve
başanlı öğrencilere burs verilmeli. Yeni
üniversitelerin kurulması, mevcut üniver-
sitelerde yeni birimlerin açılması ve bi-
rimlere alınacak öğrenci sayılannın belir-
lenmesinde bilimsel gerçekçi ölçüler çer-
çevesinde hareket edilebilmelidir.
Erciyes Üniversitesi: Öğretim üyelen
haftada 8 saatte sınırlı kalmak üzere özel
işinde çalışabilmelidir Üniversitelere da-
ha geniş yetki verilmeli ve fakültelere tü-
zel kişilik kazandınlmahdır.
tnönü Üniversitesi: Akademik kadro,
bilgilen uygulayabilen ve uygulatabilen
ve tam gün çalışacak kimselerden oluş-
mahdır. Oğrencı affi, üniversıteleri olum-
suz etkılemektedir.
tstanbul Teknik Üniversitesi: Öğrenci
affi çıkanlmalıdır. Rektör, bir üniversite-
run kendi öğretim üyesi tarafindan seçil-
meli, öğretim üyelerinin yükselme ve ata-
malannda açık ve objektif kriterler belir-
lenmeli, öğrenci konseyleri kurulmalıdır.
Üniversiteler tek bir kalıba sokulmamalı
ve bilimsel denetimlerini kendi başlanna
yapmahdu'lar.
Marmara Üniversitesi: Eğitim yatınm-
lanna yabancı sermaye özendirilmeli ve
yükseköğretimde paralı eğitime geçilme-
lidir. Sovyetler Birliği'nden bilim adam-
lannın getirilmesi teşvik edilmeli ve ûni-
versite ödenekleri global bütçelerle sağ-
lanmalıdır.
Seiçuk Üniversitesi: YÖK koordinas-
yon kurulu olarak görev yapmalı, dene-
tim kurulu kaldırılmalıdır. Rektör yar-
dımcısı sayısı 3'ten 5'e çıkanlmalıdır.
100. Yü Üniversitesi: YÖK Yasası ay-
nen kalmalıdır. Öğrenciler öğretim kurul-
lanna katılabilmelidir. Yaş smın 70'e çı-
kanlmalıdır.
Toplumda değişen baba kimliğini çizen 'Süper Baba' çocuklann sevgilisi
însanı, sevgiyi yakalamış bir dizi
ŞÜKRAN SONER
Güneşli bir bahar günü, Çengelköy'de,
Boğaz kıyısının keyfini çıkarmak isteyen
büyükler ile "Süper Baba"nın çekimlerini
seyretmekten bıkmayan çocuklar arasında
gündemi değişmeyen bir çatışma var: Ço-
cuğun elinden sıkı sıkıya tutmuş anne, ba-
ba, babaanne,"Yeter arük gördün. Ayakta
yoruldum, gkielim" diyerek, çocuğu çeke-
rek yürütmeye çalışıyor. "Birazcık daha"
diye direnen, tepinen çocuk, sürüklenmek-
ten kurtulamayuıca çareyi yaygarayı bas-
makta, ağlamakta buluyor...
Çekim arası oldu mu çocuklar ve de bü-
yükler, Şevket Attttğ'dan, simgeleşen kim-
lıği ile "Süper Baba
r
'dan bır öpücük alma-
dan oradan gitmiyorlar. Konuşmalardan,
yakın yöreden her fırsatta gelip çekim sey-
redenler yanında, çok uzaklardan gelenle-
rin de olduğunu, bu konuda çocuklara söz-
ler verildiğini öğreniyoruz.
Çekim arasını beklerken, ilkokul çağla-
nnda bir grup çocukla konuşuyorum. Coş-
ku içinde dizinin hiçbir oyununu kaçırma-
dıklannı, çok sevdiİderini, oyunun içinde-
ki olaylardan örnekler, aynntılar vererek
anlatıyorlar. Oyunun kahramanlan ile öz-
deşleşmiş, onlann başlanna gelene göre se-
vinip üzülüyorlar.
• Şevket Altu^, dizi ile
insanımızın, içinde var olan
güzel duygulan, özlemleri ile
yakaladığı kanısında.
Senaryosundan oyuncusuna,
yönetıcisinden ışıkçısına bütün
bir ekibin, büyük bir özen ve
özveri ile seyırciye, halka saygılı
çahşmasının ürünü olduğu için
sevildiğini söylüyor.
"Neden bu kadar çok seviyorsunuz? Bir
iş bile bulamavan, beceriksiz bir baba~"
- Çocuklan için çırpımyor.
- Çocuklan ile arkadaş oluyor, her dert-
leri ile ilgileniyor.
- Annesizçocuklanna'bakıyor. Onlarase-
verek yaklaşıyor. Herkese iyüık yapıyor»
Çocuklar biraz buruk, çevrelerinde ona
benzer baba ile oyundaki güzel arkadaşlık-
lann, dayamşmanın bulunmadığını, boyle
güzel, sıcak ilişkilerin özlemini çektikleri-
ni de söylemekten çekinmiyorlar.
Çekimde işi bitince aramıza yıllann es-
kitemediği dev sanatçı Ismet Ay katılıyor.
66'ncısınm çekiminde bulunduklan dizi-
nin başansında olaylar ve karakterlerin çok
güncel, bizden olmasının en önemli etken
olduğunu belirtiyor. "Her yaştan, her kül-
türdeninsan,dizinin kahramanlanndan bi-
ri ile kendisi arasında bir bağ, ortakuk ku-
rabihyor. Birçok benzerinden farklı olarak
da oyunun kahramanlan hem çok sıradan,
bizeyakın hem degünümüzde büyük eksik-
liği duyulan sevgi, özveri, dayanışma gibi
her insanm içindeolan, özlemini çektiği duy-
gulan besliyor, açığa çıkanyor. Gerçekten
özenli, uzman, profesyonel kadrolar, büyük
bir çabd göstererek kaliteli bir ürün ortaya
çıkarmak için çalışıyor. Bu çanşmanın için-
de ounaktan gerçekten büyük bir haz ve
Şevket Aftuğ: Günümüz ilişkileri. yanlış Batıhlaşmanın bir aynasL Endüstri tophımu-
na geçiş, kendi güzel değer yargdânnuzı koruyarak olması gereken bir şey.
onur duyuyorum" diyor.
Doğan Nadi'nin dostlan arasında olan ts-
met Ay'la, tıyatro ve gazeteciliğin geçmi-
şinden, medyarun tıyatro, smema sanatla-
n, gazeteciliİc üzerindeki olumsuz etkilerin-
den sözü açıyoruz. Mankenlik mesleğine
saygısızlık yapmayı düşünmediğinin altını
çizerek mankenlerin gazeteci, sanatçı,
programcı kimliğinde televizyon kanallan-
nı doldurduklannın, insanlan olumsuzluğa
iten 'reality' şovlann, kalitesizliğin yanştı-
ğınm altını çiziyor. Gerçekçi, doğal, sana-
ta saygılı, toplumsal değerleri, insanm için-
deki sevgiyi öne çıkaran programlara şid-
detle gereksinim olduğunu belirtiyor.
Birkaç saatlik bir bekleyişten sonra, ak-
şam da devam edecek çekimlerin sahne de-
ğişimi arasından yararlanarak Şevket Altuğ
ile konuşabiliyoruz. Soluğu tükenene kadar
devam edeceği anlaşılan dizinin çekimle-
rinde her gün, çoğunlukla gece de çalışılı-
yor. Televizyonda bizde doğru dürüst bir iz
bile bırakmayacak bir anlık bir sahne için,
bazan sayısız denemeler, ışık ve mekân dü-
zenlemeleri. yinelenen çekimler oluyor.
Güzel her şey, özen, emek istiyor.
Şevket Altuğ, yaptıklan çalışmanın tek-
nik olarak sinemaya daha yakın olduğu
gözlemimize katılıyor. Dizinin başansında
tekniğine gösterilen özenin de önemli bir
payı olduğunu söylüyor. Ancak başanlan-
nı ve farklılıklannı bütün bir ekip olarak
"bu işi çok ciddiye almak" olarak açıklıyor.
- Sayın Altuğ, gözleyebildiğimiz kadan ile
'Süper Baba' dizisi, izlenmekten öte, çok
sevihyor. Süper Baba'yı birazanlatabilir mi-
siniz?
Amıg-Karakterdeğil, karakterler önem-
li. Toplumumuzun gerçek bir kesiti. Ger-
çekçi, her gün gördüğümüz tipler, güncel,
gerçekçi olaylar, insanlann bir yerden ya-
kalanmalanna, kendilerini de oyunun için-
de görmelerine neden oluyor.
-Görünümteri,baştaişsizük,parasorun-
lan, yaşam gündemleri Ûe belki öyle. Ama
çocuklan, (,-e\resi için bu kadarözverili. biz-
deki geleneksel annenin roilerini üstienmiş
baba, kalabalık ve ilişkilerisevgiüzerine ku-
ruhnuş bir aile, komşular, bana günümüz
gerçeklerine,helede 'yükselen değerler'ine
pek de uymuyor gibi gekii
Altuğ - Gerçek dışı bir sevgi, özveri ve
dayanışma yok. Ancak günümüz yükselen
değerleri ile çeliştiği de doğru. Genış halk
kitlelerinin ise bu duygulan kaybettiği ka-
nısında değilim. Dizı bütün karakterleri ve
ilişkileri ile, insanlann çoğunluğunun için-
de olan, bir bölümümüz için yaşama geçi-
rilen, bir bölümümüz için ise biraz saklı
kalmış duygu ve özlemleri açığa çıkanyor.
Evet böyle bir baba tipi yok gibi. Davranış
olarak içlerindeki sevgiyi ifade edemeseler
bile, babalann çoğunluğu için, sevgi po-
tansiyeli ve çaba olarak gerek çocuklanna
gerekse çevrelerine karşı daha eksik olduk-
lannı söyleyebilir miyiz? Kaldı kı günü-
müzde geleneksel baba kimliği de değişi-
yor. Ben örneğin çocuklanma karşı böyle
bir babayım. Oyunda öne çıkan, bugün kal-
madığı söylenebilecek büyük aile, mahal-
le dayanışması ve sevgiyi öne çıkaran iliş-
kilere gelince: Günümüz ilişkileri, yanlış
Batıhlaşmanın bir aynası. Endüstri toplu-
muna geçiş, kendi güzel değer yargılanmı-
zı koruyarak olması gereken bvr şey. Sev-
giye dayalı ilişkiler, aile, çevre dayanışma-
sı toplumun bir özlemi, toplumun içinde
var olan duygular ki çok seviliyor.
Tiyatroda gerüeme TV'den önce
başlamışfa
- Siz bir tiyatro sanatçBisuuz. Sizitiyatro-
da değiL ancak dlrilerde izkyebiliyoruz, Te-
levizyon tiyatroyu öMürdü mü?
Altuğ-Doğru, tiyatrolarkaparuyor. Oyun
yazan sıkmtısı var. Tiyatro sanatçısı, çıka-
cak sahne bulamaz oldu. Büyük bir moral
ve ekonomik sıkıntı, çöküş yaşandı. Bence
televizyona kızacağımıza " Biz biryanhş mı
yapıyoruz" diye sorgulamamız lazım. Ben-
ce televizyondan önce, tiyatroda bİT gerile-
me süreci başlamıştı. Türkiye'deki bütün
sanatlar ve kurumlann başına ne geldi ise
üyatronun da başına aynı şey geldi. Tiyat-
ro sanatçısı, reklam sektörüne girmek ve-
ya televizyon dizilerine katılmak gibi seçe-
neklerle karşı karşıya kaldı. Her ikisinde de
iyi işler yapanlar çıktı. Çok ıstismar eden-
lerde. Önemli olan, seçilen ne olursa olsun,
doğru dürüst bır şey yapma endişesinin ta-
şınması.
- Sizin de içinde olduğunuz' Süper Baba'
nasıl bir dizi?
Altuğ- Bu bir mahalle dizisi değil. İnsan
dizisi. Dizinin yazarlanndan, oynayan sa-
natçısına, yönetmenine, ışıkçısına kadar
uzanan bir takım işi. Insanı, sevgiyi yaka-
lamış, insanla iletişim kurmuş bir dizi. Gü-
zel bir şey yapmak üzere çok emek veril-
diği, özenildiği, buna inandığım için bura-
dayım.
Daha önce oynadığım dizi ile bunun ara-
sında 5.5 yıl bir aynlık var. Rantiye deği-
lim. Zengin de değilim. Arada birçok öne-
ri de aldım. Ancak insanlara olan saygım-
dan, iyi bir şey olacağına inanana kadar
bekledim. Biz bütün bir ekip olarak iz-
leyiciyi, halkı ciddiye alıyoruz. Onlarla or-
tak noktalar yakaladık. Onlar da bunu an-
lıyor, karşılığını çok fazlası ile veriyorlar..
M
artın ikinci yansına girilin-
ce ağaç dikme mevsimi de
başlamış oluyor. Bu aralar-
da ağaç dikme işi hızlanır. Ama
hangi ağacın nereye dikileceği bi-
linmezse yanlışlann yapıla- cağını
da hesaba katmak gerekli. Biz de
hayatta dikili ağacı olmayanlan dü-
şünerek şu ağaç dikme işine 'mese-
ladedik'
Meyveli ağaç dikmeyin...
M
eyveli ağaç dikmenin yan-
lış olduğunu söyleyen uz-
manlar, bu ağaçlann ikide
bir taşlanacağına dikkat çekiyorlar.
Meyvelere musallat olan beleşçiler,
hem ağaçlan taşlarlar hem de uza-
yan dallan çekeleyip kırarlar. Bu
arada bahçenize dolan taşlan temiz-
lemek de cabası. Taş atanlan yaka-
lamak için oraya buraya koşup du-
rurken başınıza taş yemek ya da ko-
lunuzu bacağınızı burkup sakatlan-
mak da var. lyisi mi siz meyveli
ağaç dikmeyin, meyvenizi başkası-
nın bahçesmden sağlayın. Meyvele-
rin bakımı da ayn bir iş. Ağaca kurt
üşüşür, ne yapacağınızı bilemezsi-
niz, yok ilaçlamaydı, yok kireçle-
meydi uğraşır durursunuz. Yok ille
de dikeceğim ağaç meyveli olsun ki
hem gölgelik yapsın hem de meyve
versin diyorsanız onun da çaresi
var.
ftyva ağacı çok iyttp...
MESELA DEDİK ERDAL ATABEK
Ağaç dikme mevsimi ya!..
Gizli aşk yaşadı,
Tmılyar lım
tazminat aldı
Çeviri Servisi - "Ahm Fo
ya" bir kitabın adı.Toya"
bir merkez bankası başkan
vekilinin, maliye bakanının
giyinme odasmda, halı üze-
rinde yaşadığı aşkın hikâ-
yesini içeriyor. Sevişmenin
öbür kahramanı yıllarca
"öp ve ver" anlaşması için-
de o başkandan haber ahnış
bırbayan gazeteci.
Rupert Pennant-Rea'nın
istifasımn ertesi günü top-
lanan bankanın 15 üyeli yö-
netim kurulu, böylesine ki-
şisel bir nedenle ışten aynl-
masının gereksiz olduğu
Rupert Pennant -Rea
Mary Helen Synon
kanısına varmakla birlikte
istifasımn kabulüne karar
verdi. Ancak yasalar gere-
ği üç ay süreyle başka bir
işe giremeyeceği için ken-
disine 45.000 sterlin (yak-
laşık 3.150 milyar TL.) taz-
minat ödenecek.
Skandalın özeti şöyle:
Ingiltere'nin Merkez
Bankası Bank of Eng-
land'ın Başkan vekili Ru-
pert Pennant-Rea,birgaze-
tecifleevlilik dışı ilişkisi yü-
zünden görevinden isnfa et-
tL
Rea, istifa mektubunda,
biryılı aşkın bir süredir içi-
ne düştüğü aptalca yanlışın
bankanın onurunu zedele-
memesi için görevinden ay-
nldığını ve durumdan bü-
yük pişmanlık duyduğunu
dile getirdi.
Gazeteci Mary Helen
Synon'un Rea ile olan aşk
serüvenini "The Sunday
Mirror" gazetesinde tüm
aynntılanyla anlatması
üzerinebanka müdürûken-
disine yılda 80.000 pound
(yaklaşık beş milyar TL.)
kazandıran görevinden ay-
nlmak zorunda kaldı. Ban-
kanın Yönetim Kurulu
Başkanı EddieGeorgeisti-
fayı "kişisel bir pişmanlık"
olarak değerlendirdi.
Mary Synon, geçen pa-
zar günü yayımlanan olay-
h yazısmda, 47 yaşındaki
Rea ile bankanın bir oda-
sındaki halının üzennde
nasıl seviştiklerini dile ge-
trriyordu. Haber, bankacı-
lık çevresinde büyük yankı-
lar uyandırdı.
Gerçek neden
başansızük mı?
Başbakan John Major'a
da ıletılen istifa haberi kimi
çevrelerce "kurgu" olarak
nitelendirilip, Rea'nın ba-
şansızlığı nedeniyle istifa-
ya zorlandığı ileri sürülü-
yor. İstifa mektubunda Rea,
olayın başına yansıtılması-
nı şiddetle eleştiriyor ve ül-
kesinin özel ve kamu ke-
simleri arasındaki meslek-
sel devingenlikten yararla-
nacağını umduğunu, ama
renkli basının, ticaret dün-
yasında kamu kesiminde
görevli birçok saygm kişi-
nin özel yaşamına el attığı-
nı da bildiğini dile getiri-
yor.
Rea'nın istifa mektubu-
na verilen yanıtta ise istifa
karannın üzüntüyle karşı-
landığı, kendisinin bu ana
dek görevini başanyla sür-
dürmüş olduğu belirtiliyor.
Karar, bakan ve sendika
başkanlan arasmda şaşkın-
lık ve öfke yaratö. Bakan-
lar arasında Rea'nın istifa-
sımn yerinde bir karar ol-
madığı söylentileri dolaşı-
yor. Rea'mn 44 yaşındaki
Mary Synon ile ilişkisinln
dört yıl önce başladığı bil-
diriliyor. Rea'nın eşi evinin
önünde verdiği bir demeç-
te, kocasının karannı des-
teklediğini, ancak ailesine
dönmenin bedelini de çok
ağır ödediğini dile getirdi.
M
eyve ağacı dikeceğim dı-
yenlere ayva ağacı dikme-
leri salık veriliyor. Bilindi-
ğı gibi ayva iyi bir meyvedir. Onun
da cinsleri vardır. 'Ayıboğan ayvası',
ayılann çok sevdiği bır türdür. Çev-
resinde fazlaca ayı bulunanlar bu
ağacı dikerlerse sonundarahateder-
ler. Ayvalar olunca ağaca üşüşen
ayılar bir iki derken boğulurlar,
bahçe sahibi de rahata kavuşur.
'Ekmek ayvası' en makbul ayva
olup ekmek almakta güçlük çeken-
lerin açhğını giderir. Kişi başına
günde yanm ayva hesabıyla dikilen
ekmek ayvası, memleketi açlıktan
bile kurtanr. Hiçbiri olmasa insan-
lar neden ayvayı yediğini bilirler.
Bu da büyük bir ferahlık verir, sos-
yal huzur sağlanmış olur. Bu arada
memleketi yönetenlerin de ayva
dikmeyi teşvik etmelerinin çok isa-
betli olacağını söylemek gerekiyor.
Büyüklerimizin şöyle gösterişli tö-
renlerle 'ayva dikimi mevsimi'ni
kazma kürekle açmalan ne anlamlı
olur. 'Vatandaş, ayva dik, ayva ye'
gibi bir sloganın ülkenin dört bir
yanına yayılması ne güzel olur.
Ama siz 'ulusal ayva yeme kampan-
yası'nı beklemeye şimdiden başla-
yın. Hiç değilse kendi ayvanızı ye-
miş olursunuz, içinizrahatolur.
İncir ağacı pek şifafcAr...
'u incir pek şifalıdır, ama kıy-
meti bilinmemiştır. Bir kere
pekliğe iyi gelir. Birkaç incir
yiyip de üstüne bir bardak su içince
hemen şifalı tesirini gösterir. Balh
incir üzerine de pek balh türküler
söylenmiştir. Ama bu ağacın bir
özelliği vardır ki dikkat gerekir. In-
cir ağacı ne yapar eder köklerini
evin ocağına kadar uzatır. Evin te-
mellerine kadar girer de yerinden
oynatır. Onun için de 'Ocağına indr
ağacı dikmek' denmıştir ki, evini
harabeye çevirmek demek olur. Bu
yüzden de incir ağacını evlerden
uzağa dikmek gerekir. Eve girip çı-
kana da mukayyet olmak lazımdır
ki, ocağın yanına yöresine incir
ağacı dikümeye. lyisi mi incirin
ağacını uzakta tutmalı, meyvesin-
den yararlanmalı.
Bonek ağacmı kim dikecek?..
T" T"alk arasında en meşhur
ğ I ağaç, 'ekmek ağacı'dır.
A. A. Ama daha fidanını bulmak
kimselere nasip olmamıştır. Aslında
doğada ekmek ağacının da bulun-
duğu, ama insanlann doğayı hor
kullanması yüzünden değeri bilin-
meden kesilip gittikleri rivayetleri
vardır. Ağaçlan kesenleri cezalandı-
ran doğa, 'ekmek ağacı'nın tohum-
lannı derinlerde gizlemiştir. Insan-
lar da ekmek yapabilmek için buğ-
day yetiştirmek, ekip biçmek, sonra
da öğütüp un yapmak gibi zahmetli
işleri yapmak zorunda kaunışlardır.
Şimdi biyoteknoloji laboratuvarla-
nnda bu işle ilgili çalışmalar yapıl-
dığı öğrenilmektedir. Ama bu kez
de işleri 'hangi ekmeğin yetiştirile-
ceği?' konusundaki uzlaşmazlıklar
kanştırmaktadır. Almanlar 'ille de
Alman ekmeği olsun' diye diret-
mekte, Amerikalılar 'Hamburger
ekmeği yetiştirilmezse biz yokuz' di-
yerek ayak sürümekteymişler. Ja-
ponlann 'Bizim ekmekle isimiz yok'
diye çalışmalara katılmadığı da dik-
kat çekmekteymiş. Anlaşılan 'ek-
mek ağacı' bulununcaya kadar ek-
me biçme işleri sürüp gidecek. Ne.
demişler, 'Umut fakirin ekmeği, ye
babamye'...