Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MART 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Beyaz perdenin 'halk komedyeni' Sadri Alışık bu kez şaka yapmadı...
yüz filııılikserütveıt bitti
TURHANGÜRKAN
Türk smemasını yanm yüzyıldır ay-
dınlatan bir ışık söndü. Bir süredir
Amerikan Hastanesi'nde yaşamla
ölüm arasında gıdıp gelen tanınmış si-
nema ve tiyatro sanatçısı Sadri Alışık.
bu kez ecele yenik düşerek 70 yaşında
aramızdan aynldı. Yıllarboyu "Turist
Ömer" tipıyle izleyicilerin gönlünde
taht kuran Alışık, son döneminde bir-
kaç kez ölümle bunın buruna gelmiş,
ama her seferinde "Azraili yine atlat-
üm" esprisiyle yaşama ve hayranlan-
na gen donmüştü. 1980'Ii yıllarda ya-
kalandığı ölümcül hastalıktan Ameri-
ka'da gerçekieşen karaciğer nakliyle
siynlan Alışık, daha sonra bir kaza ge-
çırerek yenıden hastanelere düstü. Has-
talıklanna solunum yetmezlığı, zatül-
cenp, zatürree eklendi. Geçicı bir ıyı-
leşmeden sonra 1992'de Kanal 6 Tele-
vızyonu'nda "Sadri Alışık Show" prog-
ramınj surtmaya başladı. Geçen yıl da
400 Fılmlik sınema yaşamının en başa-
nlı rolünü oynadıği "YengeçSepetfyle
Antalya'dan bir Altın Portakal'la dön-
dü.
Bir sinema anıti
Sadri Alışık, su katılmamış bir sanat-
çı, bir sinema anıtıydı. Duygusal gül-
dûrü filmlennin en belirgin kişisi ola-
rak unutulmaz tipler yarattı.
Gariban, berduş, boyacı, kahveci, şo-
for, balıkçı, camcı, kabzımal. satıcı ve
daha bırçok tıplemesiyle halkla bütûn-
leşmış bir halk komedyeniydi. Duygu-
lu, içe dönük bir yaradıhşa sahip olan
Alışık, çabuk kınlan. alıngan huyuna
karşın özel yaşamında şakacı, muzip,
gırgır bir ınsandı. Espnleriyle çevre-
sinde her zaman bir gülümseme hava-
sı estirirdi. Şiir, resım, mûzik gibi gü-
zel sanatlarla ilgili hobilennin yanında,
deniz ve kotra tutkusunun da özel bir
yeri vardı. Ağanp seyrelmiş saçlan. bı-
\ ıklan. yüzünde belıren denn çızgıle-
n, yorgun ama güçlü yüreğı, yıpran-
mış organlan ve hiç eksilmeyen alaycı
gülümsemesıyle ölüme karşı amansız
bir savaş verdi
Yıllar önceki bir söyleşimizde, sine-
mada ölünceye dek kalacagını üzerine
basa basa söylemişti.
Bu sözünü tuttu 50yılboyuncagül-
dürdüğü, duygulandırdığı hayranlan-
mn kahkahalanna artık gözyaşlan ka-
nşıyor. Alışık'la birlikte sınemamızın
gûldürü dünyasında da bir dönem ka-
pandı.
Tiyatrodan sinemaya
Sadri Alışık, 5 Nisan 1925'te Kap-
tan Refet Bey ve Saffet Harum'ın oğluleşmış bir halk komedyeniydi. Duygu- yeri vardı. Ağanp seyrelmiş saçlan. bı- Bu sözünü tuttu 50yılboyuncagül- tan Refet BeyveSaffer Hanımın c
Ustalara Saygı- Sanat însanlan gecesinin mart ayı konuğu Mengü Ertel:
Afiş taıılıiıııiziıı temel taşıGÖKHAN AKÇURA
Mengfi Ertel çocukluk yıllannda, an-
nesınin kendısıne bir Nasreddın Hoca
kıtabından öyküler okuduğunu hatırlı-
yor. Bu kıtaptakı resımlenn üzenndekı
siyah noktalar dikkatinı çekmiştır. Re-
sımlenn bu gızemlı yanı onu etkiler.
Yıllar sonra kıtap yenıden elıne geçın-
ce, resımlenn üstündeki izlen klişe çi-
vilennın bıraktığını anlayacaktır. Ço-
cuk gözlerinde, resmın bütûnüne ya-
bancı olan bu ızler denn etkiler btrak-
mıştır. Resmın büyüsüyle tanışmasınm
öyküsü galıba böyle başlar.
Ortaokulda kötü bır öğrencıdir. Bır
resimden, bır de edebıyattan on aldığı-
rtı hatırhyor Gensı felaket! Resım ho-
cası Balıkçı Saim "Oğhım" demıştir,
"Sen okumaya falan kalkma, vetenegin
var, aklını kuİlan. Akademiye git" Onun
sözünü dınler Akademının lıse bölü-
müne başvumr. Hazırlık yıllanndan
sonra sıra bölüm seçmeye gelir. Önce
afiş bölümüne girmek ister. Fakat bu
bölümün başındakı Zeki Faik tzer'den
hoşlanmadığı içın dekorasyonu seçer.
Akademı' ye başladığı yıllarda Kâm-
ran Yüce'yle arkadaş olur. Onun vası-
tasıyla tiyatro ve sanat çevreleriyle ta-
nışır. Daha 17-18 yaşlanndadır. Lam-
bo'nun meyhanesıne gıdılir. MücapOf-
luoğhı, Cahit Irgat, Ercüment Behzat
Lâv, Hayri Esen, Sadettin Erbil gıbı
isimlerle tanışır. Ardından Sait Faik,
Ferdi Tayfiır. Dinokardeşler... Aynı dö-
nemde. Akademı'de hocası olan Ahmet
Hamdi Tanpınar. Mengü'yü ve okul ar-
kadaşı Kuzgun Acar'ı AdaletCimcoz'la
tanışır. Adalet Hanım çok etkilı bir
ısımdtr. Maya Galensi'nın sahibi. Ay-
nı zamanda dublaj sanatçısı. Onlara ış
bulmak. geçimlenni sağlayacak kadar
para kazandırmak derdıne düşer. Kuz-
gun Acar'a şapkacı vıtrinleri ıçın man-
kenler yaptınr. Mengü'yü de dublajda
çalışması ıçın ağabeyı Ferdi Tayfiır'a
yollar.
Tiyatroya marangoz oldu
Aynı yıllarda Küçük Sahne açılır. Ba-
şında Muhsin Ertuğrul vardır. Arkadaş-
lan bu tıyatroda çalışmaya başlar. Bir ti-
yatro hevesı sarar Mengü'yü de. Gızlı
gizlı provalan ızlemekte, bu coşkulu
çalışmanın içınde olmaya özenmekte-
dir. Muhsin Ertuğrul'la konuşup tiyat-
ronun marangozu Yakup'un yanında
çalışmaya başlar. Ardından Muhsin
Bey. Mengü'yü sahne çalışmalan içın
Almanya'dan gelen dekoratör Kurt
Halkger'ın yanına verir. Böylece ma-
rangoz çıraklığmdan asıstanhfa terfi
edeTİ
Küçük Sahne yıllanndan sonra aske-
re gider. Döndüğünde Muhsin Ertuğrul
Ankara'da Devlet Tiyatrosu Genel Mü-
dürii'dür. Ama bir süre sonra görevden
alınır ve tstanbul'a döner. Kenter kar-
deşlerle Sabncak'ta tki Kişi'yı sahneler.
Mengü'den bu oyun ıçin afiş hazırlama-
sını ıster. Böylece tüm yaşamını değış-
tirecek bir dünyaya adım atar Mengü
Ertel. Sanatsal tiyatro, afiş tarihımızin
de ilk temel taşı böyle atılır.
ödüKTnü, 1975'te Paris Sinema Afışleri
Yanşması'nda "büyük ödül"ü kazanır.
Aynı yıllarda Çekoslovakya'da sahnele-
nen "Keşanh An" Desam
rn
ile Istanbul'da
sahnelenen "DeK DumnıTun dekorlan-
nıyapar.
1980 Moskova Olımpıyat Oyunları
Afiş Yanşması'nda bronz madalya alır.
1969'dan bu yana 9'u yurtdışında olmak
üzere 25'ı aşkın kişisel afiş ve grafik ser-
gısı açar. Mengü Ertel'ın tiyatroya afiş-
leriyle kan verme çabasınm öyküsü aynı
hızla bugün de sürmektedir.
1969 yılında Muhsin Ertuğmrun yaz-
dığı mektup, Mengü Ertel'ın sanat anla-
yışını açıklayacak önemlı bır metın ola-
rak hâlâ güncellığinı yitırmerruştır. Bu
uzun mektubun bır bölümünü buraya ala-
lım: "Varhklannı koruyacak, savaşlannı
sürdürecek cılız gelirierinden arta kalan-
la oynadıklan piyesin afişini yapnrmak,
onu basnrmak,teker tekerpullamak, onu
asbrmak olanağından >oksun olan bu özel
tiyatrolar ortamında kim. nasıl sana du-
VHT ilanı yaptınr? Diyelim ki bir babayi-
gitçıküda \apnrdı.
Sokaklannda Litfass kuleleri olmayan
bir şehirde bunlar nerelere yapışOrüır?
Eğribügrü yapı tahta perdeierine mi? Er-
tesi gûn yeni nşkıran bir mantar bankası-
nın ikramiye afışiyle kapatılmak için mi?
Göriiyorsun ki du\ariannıı/da. bütün ül-
kenin kirierini \ika\acak. >üzkaralannı
ağartacak, birbirinden zehirü 'deterjan'
afışleri akını var. Onlann arasında senin
o ince. o derin anlamlı afışlcrin nasıl yer
bulur? Yapbğın 'Ayak Bacak Fabnkası'
afişininasrilacı, 'Cadı Kazanı ilanınıdü-
düklü tencere reklamı sanuiar da nakma-
dan geçerler!
'Meyveleri sonraki kuşak
toplayacak'
Hayır. hayır! Sakın bu sözleri sana
soylüyorum sanma! Yaşayıp benim ri-
yatrocu olduğumu görseydi bunlan ba-
bam bana söy lerdi. Çünkü ben de böy-
le bir tiyatro hastalığına tutulmuşnım.
Seksen yılda bu illetin ilacını bulama-
dım.
tlk kıvılcımın yüreğimi dağtadığı
günlerde. İstanbul'un tek tiyatro top-
luluğu açlık ve yoksulluk arasında çır-
pınıyordu. Tiyatrocunun mahkemeler-
de tanıklık etmesi bile yasaktı. Kann-
lan aç. gelecekleri karanlık bu sanat
hastalannın sayısı yirmiyi aşmazdı.
Ama bir deli kuşak bu tutkuya öyle-
sine yakalandı, bu sanata öylesine sa-
rıldı ki bu kurak alandan bugünkfi ti-
yatrolar fışkırdı. Bütün bunlan benim
kusağım hazıriadı. Verdiğimiz kurban-
lar tiyatronun yeşermesinde gübre ol-
dular, tiyatronun ışığı nice nazlı perva-
neleri cayır cayır yaktı. Ama o ışık sön-
medi. Bugün sana deli. tutkuna delilik
diye bakanlar bir gün seni önder ve ön-
cü olarak anacaklar, senin adına mü-
zeler açacaklar. Bugün esnaf ilanlan
yapıp para kazanacağına, kendi para-
nı. sevgiline harcar gibi tiyatro afişle-
rine yatırmanın meyvelerini. senden
sonraki kuşak toplayacak. Onun için
tuttuğun yolu beğeniyomm ve parayı
tepraekle delilik ettiğine inandığım haV
de yine sana 'deli' diyemiyorum.
Herkes bir şey sever, o kara sevda
uğruna ölür. ,Ne mutlu bu aşağılık or-
tamda sevecek güzel bir şey bulana!
Onun için oğlum Mengü, sen bu yolda
>ürü!"
İlksergi l%91
da
Mengü Ertel, o dönemm bütün özel
tiyatrolannın afişlenni hazırlar. Lale
Oraloğlu. Site Tîyatrosu, Münir OzkuL,
Arena, MücapOİfluoğlu. Daha sonra da
AST, LCC, Dostiar ve diğerleri... Ar-
dından. Aydın Gün'ün başına geçtığı
Istanbul ŞehırOperasrrunafişlennede
ımza atar. Ama içınde başka bır özlem
vardır. Kendı kafasındakı afışlen çiz-
mek ıstemektedır.
1968 yılında kendi seçtiğı oyunlann
afiş eskızlenni yapıp Muhsin Bey'e
gösterir. Bunlan daha büyük çizip ser-
gilemesinı önenr Muhsin Ertuğrul. İlk
afiş sergısını 1969 yılında açar. Bundan
sonra afiş sanatımızın uluslararası bır
ustası olarak ün yapacak, başanlanna
sürekli yenilennı ekleyecekür. Bu süre-
cı özetlemeye çahşalım.
1 969 yılında Istanbul'da açtığı ilk ki-
şısel afiş sergısinı Berlın, Varşova ve
Brikksel'de yıneler. 1974'te Cannes Si-
nema Afişlen Yanşması'nda "jüriözd
'Ressamın paleti hep ıslak olmalı'
EBRUGÖKTEKE
"Düşlediğim dünyayi ve olmasını iste-
diğim olaylan tuvale aktanyonım. Gü-
zellikleri ve sevgiyi anlatarak insanlara.
diL, ırk, miDet aynmı yapmadan birbûie-
rini sevrneleri için mesaj yolluyorum.'"
Ressam Birim Bozok, rengın bıçimden
daha önemlı oldugunu düşünüyor. Gez-
dıği, gördüğü yerlerde tanıştığı ınsanla-
n, onlarla konuştuklannı, onlann şarkı-
lanm, türkülennı, acılannı, sözlerini; kır-
mızılarla, mavilerle, morlarla ortaya ko-
yuyor. Anadolu'ya tutkun: "Yiırtdışına
çok girrjm. Oraya yerteşmek için elime
çok firsat geçtL Ama ben bir Türk sanat-
çtayım. Bunlan başka bir yerde yaşaya-
mam ben." tstanbufda yaşayan herkes
gibi o da bunahyor kentin gürültüsün-
den. Zaman zaman Anadolu'ya yerleş-
meyi düşünüyor. Resımlennde de haya-
linde canlı tuttuğu doğayı, istanbul'un
eskı haliru anlatıyor. Yalnızca kentsel
planı vermek değil kaygısı: tstanbul'u
bir gün tamamıyla yıtireceğunızi düşü-
nerek gelecek nesillere, güzellikleri ak-
tarmak istıyor. "Kötü bir bina gördü-
ğumde" diyor Bozok. "çevresinde kuşlar
uçuruyorum, üstüne bulutiar koyııyo-
rum. Ben doğada kendimi kaybediyo-
rum. Ancakyaşarken resmedebiliyorum.
Yaşıyorum yapugım olayı. Ellerimle,par-
makianmlasanlıyorum boyalara,yalnız-
ca firça yetmiyor."
1971 yılında Bedri Rahmi Eyüboglu
atölyesinden mezun olduktan sonra aldı-
ğı bır bursla ve Eyüboglu'nun ısrarlany-
la tspanya'ya gitmiş. Şimdiye kadar alt-
mışın üzennde sergı açan Bozok, üret-
kenlığı hakkındakı sorumuza yanıt ve-
nrken ressamın paletının hep ıslak olma-
sı gerektığine inandığım söylüyor. Gün-
de 10 saat çalışabıldiğıni, bazen doğaya
açıldığını, çevreyi gezıp dolaştığını belır-
tiyor. Resımlennin insanlara huzur ver-
mesinı istıyor. Pekı Bedn Rahmı Eyü-
boğlu'nun öğrencısi olmak nasıl bır duy-
Birim Bozok 1-15 temmuz tarihleri arasında San Francisco'da da bir sergi
açacak (Fotoğraf: DEVRİM BARAN)
gu? Bozok. "Bedri Rahmi Eyüboğhı'nun
benim yalnızca sanatdeğil, dünya aniayı-
şıma getirdiği birçok yenilik oktu" dıyor
ve eklıyor' "Ayağı yere sıla sıkı basan bir
insandı hocamız. Beni çok iyi eğitti, za-
man zaman azaıiadı, ama adam etti.
Onun için önemli olan 'ınsan'dı. Dış gö-
rünüşün hiçbir önemi yoktu, o. iç güa+-
liğine önem verirdi.
Hepimizin 'Hoca dedi ki' diye defteri-
miz vardı. Ogrencilerinialır,Tophane'de
Karabaş mahallesinde esrar içen adam-
larla tanıştınrdı. Anadolu'nun bilmem
neresinde hapishaneieregirdik.çıknk. Bu
ülkede yaşıyorsak o insanlan bilmek, ta-
nunak zorundayız. Hocamız. bizi toplu-
ma açn, bize gerçegi gösterdi. hay at eğiti-
mi verdi. Hayatı çok iyi tanıyan bir insan-
dı Bedri Rahmi. Çok güzel birinsandı. Bi-
ze hep zarar görmememiz için kötülük-
lerden uzak duımamız gerektiği söylenir,
oysa hayata girmemiz gerekli. Zarar ge-
lirse gelsin".
Bırim Bozok, doğa tutkusunu çevrecı
hareketlere katkıda bulunarak arada sıra-
da böyle hareketlere resim bağışlayarak
tatmın edıyor. Türk sanatçılannı çok ba-
şanlı buluyor. Devletın yardımcı olması-
nı, sanatçılara destek vermesinı. sanatçı-
lann yurtdışma açılması gerektığını söy-
lüyor:
*Yurtdışında modern sanatmüzelerin-
de gördüğümtiz ressamlann bizimkiler-
den hiçbir farkı yok. Biz. maddi olanak-
sızlık. devletin destek vermeyişi v« cesa-
ret eksikliği yüzünden dışanya açılamıyo-
ruz." Ona göre bütün gençler yurtdışma
çıkmah. oralan görmeli. 1-15 temmuz
tarihleri arasında San Francisco'da bir
sergı açacak olan sanatçı, sergıye hazır-
lanırken güzel Anadolu'yu ve güzel Is-
tanbul'uresmetmek istediğıni belirtiyor.
" Ülkemdeki güzeOiği yurtdışına taşunak
istiyonım" dıyen Bozok, sanatçılann
dev letın en ağır toplan oldugunu düşü-
nüyor. Toprakbank Sanat Galerısi'nde
yer alan Bınm Bozok'un resim sergisı
23 marta kadar açık kalacak.
Sadri Ahşık-Çoipan tlhaa, beyaz per-
demizin örnek çifti oldular. Bir çok
filmde birlikte oynadılar. Çolpan 11-
han, Alışık'ın donıktaki gûnjerinde
de hasta yatağındaki acüı günlerin-
den de onu bir an bile yalnız bırak-
madı.
olarak tstanbul Paşabahçe'de doğdu.
39. îlkokul. Beykoz Ortaokulu, Istan-
bul Erkek Lısesi'nde okudu. Bir süre
Güzel Sanatlar Akademisı Resim bö-
lümüne gitti.
Ortaokul öğrencısiyken 1939'da
Eminönü Halkevı sahnesinde "Hissei
Şayia" oyunuyla amatör olarak tiyatro-
ya başladı. 1943 'te Raşit Rıza Tiyatro-
su'nda "Beni Öpünûz" oyunuyla pro-
fesyonel oldu. 1951 'den başlayarak Kü-
çük Sahne, Karaca, Site, Oda, Kent
Oyunculan, Oraloğlu tiyatrolannda
birçok oyunda rol aldı. 1944'te Faruk
Kenç'in yönetmenliğinı yaptığı "Gû-
nahstdar" fllmınde Oya Sensev ile baş-
rol oynayarak sinemaya başladı. Yanm
yüzyıl boyunca oynadığı 400 dolayın-
daki filmde önce romantik rollerde,
sonra kişiliğini bulduğu komedilerde
büyük üne kavuştu.
Turist Ömer'in doğuşu
1961-1962 "de Ayhan Işık ve Belşn
Donık'la birüçlü oluşturduğu "Küçük
Hanım" seri fılmleriyle popüler olan
Alışık. 1964'teHulkiSanerın daha ön-
ce Alışık'ın canlandırdığı bır tipi gelış-
tirmesiyle doğa.n 'Turist Ömer' kişilı-
ğiyle sanatının doruğuna çıktı. Sine-
mamızın en sevilen serisı "Turist
Omer"de bol argolu, berduş giysili, üs-
tü başı dökülen ganban bir halk kahra-
manını canlandıran Alışık, on yıl bo-
ytnca "T.Ö. Dûmenciler Krah", "T.Ö.
Alrnanya'da", "T.Ö. Arabistan'da",
"T.Ö. Kenya'da-Yamyamlar Arasuı-
da", "T.Ö. Boğa Güreşçisj",
U
T.Ö. Uza>
Yolunda" filmlerindeki kışıhğmı
197O'lı yıllarda gazıno sahnelennde
show yaparak ölümsüzleştırdi. Sahne-
de söylediği şarkılar. plak haline geti-
rildi.
Yeniden doğuş
197O'li yıllarda seks fılmleri furya-
smın başlamasıyla sinemadan bir süre
uzaklaşan Alışık, şarkıcılığa yöneldi,
şiirler yazdı. 1980'li yıllarda Müjdat
Gezen-Perran Kutman ikilisının Mi-
yatro adlı topluluğuy la kısa bir süre ye-
niden tiyatroya yönelen Alışık, 1979'da
u
Se>ahatname", 1984 te "Kartallar
Yüksek Uçar". 1985 te "Saat Sabahın
Dokuzu" gibi TV dizilenyle ekranda
da ağırlığını duyurdu.
1959'da "Zümrüt" fılmiyle Gazete-
ciler Cemiyeti 1 Türk Film Festivali
oyuncu ödülü, 1971 'de 8. Antalya Film
Şenliği'nde "Afacan Küçük Serseri"
fîlmiyle yardımcı oyuncu ödülü kaza-
nan Alışık, hastalık ve kazalar arasın-
da, sinemadaki ikinci yaşamı sayılan
YavuzÖzkan'ın 1994'teyönetmenliğı-
ni yaptığı 7 Altın Portakariı "Yengeç
Sepeti" fılmindeki rolüyle en iyi erkek
oyuncu ödülûnü IVfetunet Aslântuğ'la
paylaştı.
Onurlu bir sanat adamı olan Alışık,
saygın bir aile başkanıydı.
1952-1958 arasında ilk eviiliğini si-
nema oyuncusu Neriman Esen ile ya-
pan Alışık, 20 Ağustos 1959'da evlen-
diği Çolpan İlhan'la günûmüze dek sü-
ren sinemanın en uzun ve mutlu eviili-
ğini gerçekleştirdi.
Bu evlilikten 5 Haziran 1960'ta do-
ğan oğlu Kerem Alışık la eşı Sibel Tur-
nagöl'ün çocuklan Sadri Ahşık D adı-
nı taşıyan bir de torun bulunuyor.
Filmlerinden bir demet
1944: "Günahsızlar'% 1949: «Fato-
Ya lstiklal Ya Ölüm", 1951: "Hürriyet
Şarkısr, 1952 "tki Süngü Arasuıda'',
1953: "YaMiz Sultan Setim Aguyor",
1955: "Beyaz Şehir", 1956: "Istırap
Şarkısı'', 1957: «BeşHasta Var", 1958:
"Düşman Yollan Kesti", "Altm Kafes",
"Iftira", 1959: "Yalnızlar Rıbömı",
"Zümriit'',"Hfcran Yarası'', "Kalpak-
lılar", 1961: "Küçük Hanımefendi",
1962: "Küçük Hanım Avrupa'da",
1963: "Maceralar Kralı","Dişi Kurt",
^Helal Obun Ali Abi", 1964: "Turist
Ömer" ve seri fılmleri, "Avare", "Fıs-
tık Gibi Maşallah", 1965: "Serseri
Aşık", "Soytan", "Hn-sız", "Şaka ile
Kanşık", "Üç Kardeşe Bir Gelin",
1966:"Aaahh Güzel tstanbul", "Kara-
kotda AynaVar", 1967: "MarkoPaşa",
1968: "Efkârlı Sosyetede'', "Dertli
Gönlüm", "Yara", 1970: "Afacan",
"Talihsiz Baba", 1971: "Ali Baba ve
KırkHaramUer", 1972: u
GelinnkKız-
lar", "Se\güi Hocam", 1973 "DertB",
1974: "A>yaş", "Ne Hakem", 1976:
"Başbebsı", "Ben Sana Mecburum",
1977. "Acı Haüralar", 1986: "Kız
Babası", "Şalvar Bank", "Çapkuı
Baba".
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Tepki
Tepkiyi insanoğlunun varlık simgelerinden biri sayabili-
riz. Ziya Paşa gibi "Ya dehre gelmeseydim - Ya aklım ol-
masaydı.." diyebilenler bu düşünsel silaha sanlarak orta-
ya koyarlar varlıklannı.
Bir anlamda ölgünleşmemiş us gücünün karşıtlanyla
hesaplaşmasıdır tepki.
Tepkilerimiz olmasaydı nerden bulacaktık yeniyi arama
çabasını.
llerleme bilincimiz nasıl oluşacaktı.
"Kübizm, empresyonizme karşı bir aksülamel olmak
üzere vücude getirilmişti."
Elli altmış yıl öncesine kadar eskiler, Ahmet Haşim gi-
bi "aksülamel" sözcüğüyle karşılıyoriardı tepkiyi.
Ama Osmanlı okumuşlannın çoğu, belki kapıkulu gele-
neğinden geldikleri içın genelgeçer kurallann tutsağı ol-
muşlardı. Tepkileriyle düşün kaynaklan arasındaki kopuk-
luk davranış öncesınin istediği koşullardan yoksun bıra-
kıyordu onlan.
Yahya Kemal, anılannda hürriyet sözcüğünü Namık
Kemal'in Arapça "hür"den türettiğini yazmıştı.
Geçen yüzyılın ikinci yansında sahneye çıkan şaırier, öl-
günleştirilmiş bir yapının alıştığı sözcük ve kavramlarla
tepkilerini ortaya koyamayacaklannı öğrendiler önce.
Sonra da toplumsal/sıyasal olayların ardında gızlenen-
leri görmeyi.
Ahmet Hamdi Tanpınar şöyle yazar
"Namık Kemal, hürriyet kelimesinde tıpkı ArşimedVn
manivelası gibi yaşayışımızı altüst edecek bir esas bulur.
Başka hiçbir meziyeti olmasa sırfbv kelimeyi, ilk defa ola-
rak bir cemiyetin içinde bu kadar aşkla, bu kadar gür ses-
le ve bu kadar sık olarak kullanmış olması, onu tarihimi-
zin en büyük ve en istisnai hadiselehnden biri yapmaya
kifayeteder. "(Namık Kemal Antolojisi, 1942)
Yazının başında, tepki ölgünleşmemiş us gücünün kar-
şıtlanyla hesaplaşmasıdır, demekle bizim gibi düşünme-
yenlerin vaıiığını yadsımadığımı sanıyorum.
Yaşanmakta olana bizim gibi bakmayanlar tarihsel ola-
na da kendilerince bakıyoriar kuşkusuz.
Geçmişte, dönemlerini yaşayanlar arasında da görüyo-
ruz bu farklılığı.
Osmanlının ünlü reisülküttaplanndan (dışişleri bakanı)
Atrf Efendi "Siyasete Dair" adlı lahiyasında 1789 devri-
minı yargılarken tepkilerini gızlemiyor:
"Birkaç yıl önce Fransa 'da patlak vehp etrafayayılan fit-
ne ve fesat ateşi senelerden beri mel'un müşriklerin ha-
zıhadıklan ve icrasına firsat gözettikleri bir uyur fitne ol-
duğu ma/ûmdur.
Şöyle ki; Volter ve Ruso isimli zındıklann ve onlardan
beter ukaialann hâşa ve hâşa peygamberfere sövmek,
büyükleh zem etmek, bütün dinleri kaldırmak, cumhuri-
yet ve musavatı ima etmekten ibaret olan sözlehe, alay
üslubuyla neşrettikleri eserier -heryenı şey lezzetlidir- fet-
vasınca halk rağbet eder. Fesat ve küfür, frengi hastalığı
gibi halkın beyinlerine ve damartanna nüfuz etmiştir."
(anan Murat Sanca, Siyasal Tarih, II. bas. 1983, sf. 76)
Benim olumsuz tepki hanesine yazdığım bu değerien-
dirmeyi günümüzde de olumlu olarak görenler bulunabi-
lirelbet.
Ama Atrf Efendi'nin yargılanyla kendisinden 80 yıl son-
ra gelen Namık Kemal kuşağının Voltaire ve Rousseau
vb. düşünürlere yaklaşımlannı nasıl değeriendireceğiz.
Kimi kolaycılar gibi "kopyacılık"\a mı?
Bikjiye kapalı kalmamakla mı? * £ :
Bilgiye açık düşün ve edebiyat adamlannın yıllar önce-
ki tepkileriyle yazılı edebiyatımızda yenı bir süreci başlat-
tıklannı daha iyi görebiliyoruz bugün.
Namık Kemal'den sonra Tevfik Fikret, Fikret'ten son-
ra Nâzım, Nâzım'dan sonra Garipçilerle 1940 kuşağının
yer aldığı bir süreç bu.
Tepkilerin şiire yansımasıyla özgür insanlara özgü dav-
ranışlann birlikte geliştiği bir süreç.
Bu gelişmenin yarattığı birikim, günümüzde de demok-
ratikleşmenin itici gücü olarak etkisini sürdürüyor.
7. Ankara Uluslararası Film Yarışması
Ankara'nın
birîtıcfleri belli oldu
ANKARA (Cumhuriyer Bü-
rosu) - 7. Uluslararası Film Fes-
tıvalı kapsamında düzenlenen
"Ulusal Film YanşmasT sonuç-
ian açıklandı.
Festivalde. Yusuf Kurçen-
li'nın yönertiği "Çözülmeler",
"En iyi yönetmen, en iyi kadm
oyuncu, en iyi yardımcı erkek
oyuncu veen iyiözgün senaryo "
dallannda toplam dört ödül ka-
zandı.
Seçicıler Kurulu, değerlendir-
me sonucunda Tunca Yönder' ın
yönetmenliğinı üstlendığı "Bir
Ask l
I
ğruna"filmım "En İyi
Film" ödülüne layık buldu.
Yusuf KurçenİL Çözülmeler
filmıyle "En İyi Yönetmen"
ödülünü kucaklarken filmm baş-
rol oyuncusu Nursetildizde "En
tyi Kadın Oyuncu"seçıldı.
"En İyi Yabancı Film" dahn-
da Oscar'a aday adayı gösteri-
len "Manisa Tarzanı" filmınin
başrol oyuncusu Talat Bulut "En
İyi Erkek Oyuncu" ödülünü ka-
zandı.
"Yengeç Sepeti"'nde çızdiği,
aldatılan eş karakteriyle büyük
begenı toplayan Derya Alabora,
bu rolüy le "En İyi Yardımcı Ka-
dın Oyuncu" seçılırken "Çözül-
meter" dekı rolüyle Tunca Yön-
der, "En İyi Yardımcı Erkek
Oyuncu" ödülünün sahibi oldu.
Seçıciler Kurulu Film Özel
Ödülü'nü de Kutluğ Ataman'ın
yönertiği "Karanlık Sular" fil-
mi kazandı. "En İyi Sanat Yö-
netmeni" ödülü "Bir Aşk Uğru-
na" filmı ile GflrelYortan'ın ol-
du.
"Iş" fihnınin Mogollar gru-
bunun üyelennden Cahit Berkay
tarafından bestelenen müzıkleri
"En İyi Özgün Müzik" seçıldı.
"En tyi Ozgün Senaryo" ödülü-
nü Yusuf Kurçenlf nın "Çözül-
meter" fiimi kazandı.
"En İyi Görüntü Yonetmeni"
ödülünü "Buluşma" filmıyle
Ertunç Şenkay alırken aynı film
"En İyi Işık" ödülünü de kazan-
du
Umut Verenler
Festivalde "Umut Veren Yeni
Yönetmen" dalında ödülünü
"Babam Askerde" ile Handan
tpekçi ahrken "Umut Veren Ye-
ni Erkek Oyuncu'' ödülü oybir-
liği ile "Gece Melek ve Bmm
Çocuktor" fıbnindeki rolüyle
Deniz Atamtürk'e verildi.
Festıval Seçıciler Kurulu, "En
lyiSeslendirmeStüdyosu". "En
İyiJenerik", "UmutVferen Yeni
KadmOyuncu" ve "En İyi Film
Laboratuvan" dallannda ödüle
değer bır yapıt bulamadı.
Talat Bulut kaülamadı
En ıyı erkek oyuncu ödülünü
kazanan Talat Bulut, ödül töre-
nine katıhnak üzere Ankara'ya
gidemedi.
Festival komitesinin otobüsle
gelmesinı önerdiğini belirten
Bulut, pazartesi geri dönmek zo-
runda olduğundan törene katıla-
madıgını bildırdi: "Bana başka
bir altematif sunmadıklan için
törene kanlamıyorum. Ödülü-
mü kargoyla gönderecekler. Bu
uluslararası bir festival. Acaba
aynı seyi bir yabancı konuğa
yaparlar mıydı?"
TTB'nin düzenledigj karikatür
yarışması soraıçfandı
• .4NKARA (AA) - Türk Tabıpler Bırliği'nin açtığı "Sağlık ve
Yaşam" konulu kankatür yanşmasında. Talip Dilber binnciliği
elde ederken, Yüksel Bayram ikinci, Berta
Özgün de üçüncü oldu. Ote yandan, Kankatürcüler Demeği'nin
koymuş olduğu Asaf Koçak Özel Ödülü'nü de Mehmet
Kahraman kazandı. Yanşmada, Mustafa Yıldız, Gökmen
Kahiloğullan, Ümit Müfit Dinçay, Halil Eser.
Haluk Bener, Ismaıl Kar, Fahn Eyıcan, Osman Güral Suroğlu,
Bülent Balamann, Gökhan Güneş, Hüseyın Çakmak, Cüneyt
Ekmen, Uğur Pamuk, Arif Ali Albayrak, Mümin Bayrak, Yalçm
önder, Abdülkadır Uslu, Yaşar Babalık ve Taner Tümkaya'nm
yapıtlan sergilenmeye değer görüldü.