07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 1995 PAZABTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMÎ G-7'denRusyave Meksika9 ya destek TORONTO (AA) - Gelişmiş yedi ülkenin (G-7) maliye bakanlan, Rusya'nın mali yardım alabilmesi için ekonomık reformlara devam et- mesi gerektiğini belirttiler. G-7 maliye bakan- lannin Kanada'nın Toronto kentinde önceki gün başlayan toplantılan sona erdi. Maliye bakanlan toplantıda, Çeçenistan'daki çatışmalar ve Rusya'daki yüksek enflasyondan duydukJan endişeleri dile getirdıler. Yeltsin'e davet G-7 grubunun maliye bakanlan, Rusya Dev- let Bas.kanı Boris Yehsin'i, önümüzdeki haziran ayında yapılacak olan G-7 zirvesine davet etti- ler. G-7 toplantısına başkanlık eden (Canada Maliye Bakanı Paul Martin de basın mensup- lanna yaptığı açıklamada, "Rusya hükümeti piyasa ekonomisi yolundaki reformlarına de- vam ettiği takdirde, IMF ile stand-by kredi an- laşmasını zamanmda yapabilir" dedi. Martin, Rusya'ya daha fazla kredi verilmesi- nin ise IMF'nin desteğini alan kalıcı bır reform programım yûrürlüğe koymasıyla sağlanabile- ceğini söyledi. Meksika krizi Bakanlar. ABD öncülüğünde Meksıka'ya 50 mılyar dolarhk bir kurtarma paketi sağlanması yolundaki girişimi, oy birliği ile destekleme kararı aldılar. Bakanlar, ancak bundan sonra ülkedeki ekonomik sorunların çözümünün Meksikalılara ait olduğunu bildirdiler. Aynca, gelecekte benzer bir krizden kaçınılmasını sağ- lamak amacıyla bir erken uyan sisteminin ge- rekliliği konusunda görüş birliğine vanldı. tngiıtere Maliye Bakanı Kenneth Clarke da Meksika'nın harcamalan kısan ve sıkı kredi politikası yürüten bir ekonomik istikrar progra- mı üzerinde odaklaşmasının önemini vur- guladı. Büyüme hızı 1.9'a çekilirken, enflasyon hedefi de yüzde 42.5'ten yüzde 70'e çıkıyor IMF basturdı, hedefler değişti ESRAYENER ANKARA - Uluslararası piyasalarda güven kazanmak ve ekonomideki çöküşe çözüm bula- bilmek için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ye- ni bir "stand-by" anlaşması ımzalayacak olan hükümet, dış kredi kanallannı açmak için, iste- nen sert önlemleri almaya hazırlanıyor. 8 şubat- ta gelecek heyet için hazırlık yapmak üzere Tür- kiye'de bulunan IMF yetkililerinın, resmi döviz kuruna tekrar dönûlmesi ve kur artış oranlanna sınırlama getirilmesi yolunda kesin koşul getir- diklen öğrenildi. Yeni niyet mektubuna da yan- sttılacak bu uygulamalann yanında, tüm mev- duatlara sağlanan devlet güvencesi uygulaması kaldırüacak. Güvence, 1 milyar liraya kadar olan mevduatlar için uygulanacak. IMF'ye sunulacak istikrar önlemlerinde, me- mur maaş artış oranlanna sınırlama getirilmesi ve K.İT zamlannın zaman geçirilmeden yapıl- ması öngörülüyor. Yeni niyet mektubunda. büt- çede yer verilen 1995 yılı büyüme hedefi yüzde 4.8'den yüzde 1.9'a düşürülürken, yıllık ortala- ma enflasyon hedefi de yüzde 42.5'den yüzde 70"e yükseltildi. Dış kredi JçinIMFdesteği ~ JMF'ye sunulacakyeni önlemler: •Resmi döviz kuruna tekrar dönüş •Kur artış oranlanna sınır •Mevduata sağlanan devlet güvencesinin 1 miîyar lira ile smırîanması •Memur maaş artış oranlanna sınır •KİT zamlannın zaman geçirilmeden yapılması •Büyüme hedefinin yüzde 4.8'den yüzde 1.9'a düşürülmesi •Enflasyon hedefinin yüzde 42.5'ten yüzde 70'e yükseltilmesi •Yıl sonu dolar hedefinin 46 bin liradan, 55 bin liraya yükseltilmesi Dış kredi bulamayan hükümet, uluslararası piyasalarda güven sağlayabilmek için IMF'yle yeni bir "stand-byTI anlaşmasına ımza atmaya Hedefler değjşti hazırlanıyor. Şubat ayı sonunda yapılacak top- lantıya sunulacak niyet mektubuna son biçimini vermek için geçen hafta öncü bir IMF heyeti Türkiye'ye geldi. Türkiye'ye 8 şubatta gelecek olan heyet için hazırhk yapan IMF yetkililerinin, öncelikle para piyasalanmn denetim altına alınması yönünde çalışmalar yürüttükleri öğrenildi. Üst düzey bir Merkez Bankası yetkilısi. IMF yetkilileriyle 1 haftadır yürütülen çalışmalarda. resmi döviz kuruna geçiş ve kur artışlanna geti- rilecek sınırlamalar için düzenleme yapıldıgını bildirdi. Aynı yetkili, TYT Bank, Impexbank ve Marmarabank':n tasfiye sürecine alınmasının ardından tasarrufçuya güven verebilmek için tüm mevduatlara getirilen devlet güvencesinin 1 ay içinde kaldınlacağını bildirdi. Yetkili, devlet güvencesinin 1 milyar liraya kadar olan mevdu- atlar için uygulanacağını, bankalann mevduat düzenlemelennin de denetim altına alınacağını söyledi. IMF'nin iç borçlann erteletilmesi (konsoli- dasyon) yolunda da öneride bulunduğunu anla- tan yetkili, "Ancak, bu uygulamanın hükümetin devamı açısından büyük tehlike yaratacağına dikkat çekildi. Bu nedenle konsolidasyon hükü- metin isteğine bırakıldr dedi. IMF'nin şubat ayı sonunda yapılacak yönetim toplantısına sunulacak olan yeni niyet mektu- bunda istikrar önlemlerinin yanısıra 1995 yılı- nın yeni ekonomik hedefleri de yer alacak. Hazıne yetkililerinden edinilen bilgiye göre; niyet mektubuna yansıtılacak hedeflenn temeli- ni, bütçe gelir-gider dengesıni koruyacak uygu- lamalar içeriyor. tstikrar önlemlennde; kamu çalışanlannın maaşlanna yapılacak artış oranla- nnın sınırlı tutulması ve kamu iktısadi kuruluş- lannın ürün fiyatlanna yapılacak zamlann ge- ciktirilmemesinin öngörüldüğü öğrenildi. Edini- len bilgiye göre; niyet mektubunda yeni vergi düzenlemelerinin yapılması ve özelleştirme ça- lışmalannın hızlandınlması yönünde taahhütler de bulunacak. IMF heyetine sunulacak niyet mektubu tasla- ğında, büyüme hedefinin yüzde 4.8'den yüzde 1.9'a düşürüleceği, yıllık ortalama enflasyon hedefinin yüzde 42.5'den yüzde 70'e yükseltile- ceği öğrenildi. Taslakta, yılsonu enflasyon he- definin yüzde 22.5'den yüzde 40'a, yılsonu 1 ABD Dolan hedefinin de 46 bin liradan, 55 bin liraya yükseltildiği bildirildi. DÜNYA EKONOMİSlNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLUiOM)/M Fukuyama ve Liberalizmin Çıkmazı G ünümüzde liberal düşünceyi sa- vunanların en önemli zayıflığı, ekonomik ve politik liberalizm arasında kapitalizm hakim top- lumsal üretim ve yaşam biçimi olduktan sonra ortaya çıkan uyumsuziuğu görme- mekte ısrar etmeleridir. Ekonomik libera- lizm, günümüzde eşitlik, özgürlük ve daya- nışmaya yol açmıyor, aksine bunlan aşın- dırıyor. Francis Fukuyama'nın geçenlerde New Perspectives Quarterly'de yayımla- nan bir yazısında ileri sürdüğü görüşler bu zayıflığı (ve çıkmazı) bir kere daha gözler önüne serdi. 'Tarihin sonu?' Soğuk savaşın bitmesiyle birtikte "Yeni Dünya Düzen/"nin yanı sıra edebiyatımıza giren bir diğer kavram da "Tarihin So- nu"o\du. Hatırlarsanız, Amerika'da State Department'te analist olarak çalışan Fran- cis Fukuyama'nın, 1989 yazında, The Na- tional Interest dergisinde yayımlanan "Ta- rihin Sonu" isimli makalesi büyük yankı uyandırmış ve bu kavramı edebiyatımıza sokmuştu. Bu makalede "Bir hükümet sis- temi olarak liberal demokrasinin meşru- iyeti üzerinde, geçen birkaç yıl içinde bir konsensüs oluştu" tespiti yapılıyor, sonra da "liberal demokrasinin insanın ideolojik evriminin sonu ve en son (ve mükemmel - E.Y.) yönetim biçimini" ve dolayısıyla da "liberal demokrasinin tarihin sonunu oluş- turduğu "sonucuna van- lıyordu. Insanların nor- mal yaşamı devam ede- cekti, ama tarih liberal demokrasiden öteye geçemeyecekti. Büyük idealler (örneğin eşitlik, sosyalizm) ortadan kalktığı için insanlığı is- tikrar, ama aynı zaman- da bir can sıkıntısı bekli- yordu bundan sonra... Bu söylem, tahmin edi- lebileceği gibi serbest piyasa yanlısı ve sendi- kalara, refah devletine, sosyal harcamalara ve kamu mülkiyetine, piya- sanın işleyişini aksattığı için karşı olan muhafa- zakâr çevrelerde büyük kabul gördü. Sosyaliz- min bir ideal olarak ortadan kalktığını sa- vunarak sol popülizmden muhafazakârtığa doğru yola çıkanlara ve bu yolculuğu birey olmak gibi fıkirier (yükselen degerier vb...) arkasına saklamaya çalışanlara da ideolo- jik bir "silah" sundu Fukuyama'nın göriiş- leri. Fukuyama'nın görüşlerinin, bu kendi- lerini bilgiç bir şekilde "post-" ile başlayan (post-Marksist, post-modernist, post-fe- minist...) sıfatlarta da niteleyen "aydınlann" şiddetle karşı çıktıklan Hegelci (ve aynı za- manda korporatist) görüşlere dayanıyor olması ise hiç önemli değildi. Ancak tarih hem Fukuyama'yı hem de bu "yolcula- n"fena halde yakaladı ve geçerken de gö- rüşlerini kısa zamanda bayatlattı... "Soğuk savaş "ın bitmesinden sonra ne bir "yeni dünya düzeni" kurulabildi, ne de serbest piyasa ekonomisinin gelişmesi li- beral demokrasiye ve Fukuyama'nın ön- gördüğü gibi istikrardan ve demokrasiden doğan bir can sıkıntısına yol açtı. Can sı- kıntısı ne kelime, "Inşallah ilginç ve heye- canlı bir dönemde yaşarsın "diyen eski Çin bedduası gerçekleşiyor adeta.. ortalık toz duman. Doğu Bloku dağıldı ve bir türiü to- parlanamıyor. Dünyanın birçok yerini sa- vaşlar, emperyalist-militarist müdahaleler, soykınmlar, açlık, yoksulluk kasıp kavuru- yor. Merkez ülkelerde ekonomik durgunlu- ğun ardından başlayan "güçlü" topartan- rna toplumun geniş kesimlerini etkileyen geleceğe yönelik kötümseriiği azaltmıyor... Dünya ekonomisi globalleştikçe sarsıntılar artıyor. 1987'de borsa krizi, 1992-93'te para krizleri, 1994'te gelişmiş ülkelerde başiayan borç krizi (tahvil piyasalannın çö- küşü), gelişmekte olan piyasalardan ser- maye kaçışı, 1995'te Meksika'da başlayan ve yakında Macaristan, Hindıstan, Pakis- tan, Filipinler, Tayland, Brezilya, Arjantin gibi ülkeleri ve en önemlisi Çin'i etkileme- sinden korkulan (VVall Street Journal 31/01/95) mali kriz... Toplumun birlik ve bütünlüğü dağılıyor' New Perspectives ûuarter/y'deki yazıda yukarıdaki gelişmeler üzerine yorum ya- parken Fukuyama, 'toplumda birlik ve bü- tünlüğü sağlayan bağların (associational netvvork) ekonomik değişmenin basıncı al- tında dağılmasının' bu gün en önemli teh- like olduğunu savundu. "Toplumsal birlik kurabilmek önemli bir fazilettir. Çünkü bu, gelişmelere esnek bir şekilde tepki gös- termeye (uyum sağlamaya) olanak tanır. Birbiherine güvenen ve karşılıklı sorumlu- luk duyan insanlar yeni koşullara kolay uyum sağlarlar" diyen Fukuyama, "Toplu- mun bu zengin dokusu yerini sadece bi- reyler arasında bir akte (ış aktine) bıraktı- ğında Amerika'nın çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalmasından korktuğunu" ifa- de etti. Devamla, çareler üzerine düşünür- ken, Fukuyama, Hegelci korporatist yüzü- nü ortaya çıkarmadan da edemedi. Fuku- yama'ya göre, cemaat, aile, kilise gibi mo- dern-öncesi toplumsal yapıların yardımı olmadan modern ku- rumlar işleyemeyecek- ti; Adam Smith'e atıf- la, "Yeterince serbest ticarete sahip olma- mak bizim ana sorunu- muz değil" tespitini ya- pan Fukuyama, bu gün, "Ana sorunun, bir zamanlar aile ve din aracılığı ile bir arada tutulan toplumlann manevi bütünlüğünün giderek dağılması ol- duğunu" savundu. 'Uyan da balığa gidelim' Üsküdar'da, çocuk- luğumda çok duydu- ğum bir deyim vardı, açık bir gerçeği herkesten sonra görenlere "Uyan da balığa gidelim" derdik. Karşı karşıya kaldığı tutarsızlığı fark edip çare olarak, acele ile önce bitirdiği tarihi şimdi de geri götürmeye kalkan Fukuyama'nın ve onun heveslendırdiği (tarihin, gelişme- nin vb..., zaten olmadığını ağızlarına dola- yan) post-filanca liberallerin durumu tam da bu ifadeye uygun düşüyor. Bir taraftan serbest piyasa, alıp-satıp ticaret yapmakta (rekabet vb.) özgürlük isteyip, öte yandan "Bireyler arasında dayanışma fikri ve kar- şılıklı sorumluluk ortadan kalkıyor, şimdi, bu toplumu nasıl bir arada tutacağız" diye ağlamak boşuna. Hele hele serbest piya- sanın tahribatını engellemek için, bizzat bu serbest piyasa tarafından yıkılarak tarihin dışına itilen modern-öncesi kurumlardan medet ummaya kalkmak ise tam bir şaş- kınlık. Seçilmiş hükümetlerin ulusal ekono- milerin üzerindeki kontrollerinin global mali sermaye tarafından un ufak edilmeye baş- landığı, ticaret savaşı kazanlarının kayna- dığı, sıcak savaşlann ortalığı kasıp kavur- duğu 20. yüzyılın son yıllarında, gündüz vakti liberal rüyalar görenlere bir an evvel uyanmalannı ve gözlerini açarak modern zamanlarda ortaya çıkan ilişkilere (işçiler, işverenler, uluslar, anti-emperyalizm, kadın hareketi, vb) ve bu ilişkilerin harekete ge- çirdiği dinamiklere bakmalannı tavsiye et- mek gerekir. Tarih durmadı. Aksine gelip geçiyor, hem de liberalizmin yardımı ile ya- kıp yıkarak, kırıp dökerek ve gezegenimi- zin nüfusunun büyük bir çoğunluğunu toz- toprak, kan-revan içinde bırakarak... Emeklide çift gösterge sancısı ANKARA (AA) - Işçi Emeklileri Cemiyeti Genel Başkanı Ethem Ezgü, işçi emeklilerinin kayıplannın gi- derilmesi için intibak yasası- nın bir an önce çıkanlmasını beklediklerini söyledi. Ezgü, işçi emekli aylıklan- nın 1992-1994 arasında yüzde 43.67 oranında gerilediğini sa- vunarak bu kaybın giderilmesi için emekli aylıklanna yüzde 77.5 oranında zam yapılması gerektiğini kaydetti. Bu iyileştirmeler yapılma- dan emekli aylıklanna 1995 yılında yapılacak zamlann bir anlam taşımayacağını belirten Ethem Ezgü, "Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti, bu kayıp- lann giderilmesi için işçi emek- lilerinin tamanunı kapsayacak intibak yasasınm bir an önce çıkanlmasını beklemektedir" dedi. SSK çatısı altında iki ayrı gösterge bulunmasınm işçi emeklileri arasında bir aynm yarattığını anlatan Ezgü, emeklilerin çoğunluğunun, ta- banı 1136 ile başlayan ve tava- nı 1696'da biten normal gös- tergede bulunduğunu kaydede- rek üst göstergenin de 1700 ile başladığını, 6500'de son bul- duğunu söyledi. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Sol Yapılanma Gereği Dünyada yaşanan hızlı değişim, kaynağını esas olarak soldaki degişimden alıyor. Her değişim bir yeniden yapı- lanmadır; sol da tüm dünyada yeniden yapılanıyor. Sovyetler Biriiği'nin dağılması, özünde işleyişi demok- ratik olmayan ya da "tekçi" siyasal yapılann yıkılması, yıllar süren bir sol sapmanın kendi kendisini tasfıyesiydi. Ancak Türkiye'de bu değişim yanlış algılandı; sol düşün- cenin tümüyle çöküşü biçiminde yorumlandı. 12 Eylül'ün oluşturduğu baskı ortamının ve uygulanan ekonomi poli- tikasının da katkılarıyla, ülkenin düşünce yapısı hızla sa- ğa kaydı. SHP'nin yerel yönetimlerdeki bağışlanamaz ve akıl al- maz beceriksizliği, toplumla kucaklaşacak yerde yolsuz- luklar batağına sürükienmesi sonucunu verdi. Genel se- çimler sonrasında önce HEP sonra da CHP kopmalany- la sarsmtı sürdü. Hükümet ortaklığı sırasında özellikle "demokratikleşme", emekçi çıkariannın korunması, ver- gileme ve laiklik gibi konularda gösterdiği büyük yalpala- ma ve başansızlık da bunlara eklenince SHP çökmekle kalmadı; geniş kitlelerin gözünde solun giderek zayıfla- masına da neden oldu. Çekilen acılar dinmedi, Sıvas gi- bi yeni acılar yasandı. Düşünsel düzeyde sağa doğru koşuya uygulamadaki büyük beceriksizlikler eklenince soldan kitlesel kopmalar kaçınılmazdı. Birleşme Kurultayı işte bu olumsuz ortamda yapılıyor- du. Onca olumsuz ve yıkıcı gelişme, birieşmeye yansıdı, uygun deyimiyle, orada "patladı". Olanlar, geniş kitleleri daha büyük düş kırıklığına sürükledi. • • • Solun bu "sağlaşmast", toplumun ufkunu daraltıyor. Çözüm üretimini olanaksız kılıyor. Umutsuzluğu yaygın- laştırarak. "hareket, grup" adlarıyla yeni arayışlara ne- den oluyor. Oysa asıl gereksinim, ülke gerçeklerini ve dünyadaki gelişmeleri, gerçekten sol gözlükle yorumla- yacak bir siyasal partidir. Var olan çözümsüz ya da olumsuz gidiş, sosyal demokrat güçlü bir partiyi "önce- //M"daha doğrusu ertelenemez kılıyor. "Siyasal" açıdan sol, önce bir "beyaz sayfa" açmalı, "temız eller" anlayışını egemen kılacak bir parti yapısını yaşama geçirmelidir. Dogruluk, dürüstlük, dayanışma ve erdem gibi değerler, sola "giriş kapısı "dır. Ek olarak parti yapısı, "seçkinci" hele hele "tek kişiye", onun "kurtancı- lığına" değil, "eşitlıkçi" bir anlayışa dayanmalıdır. Var olan çok güçlü "sağ saldırı" ortamında "kişiye dayalı" örgütlenmeler yetersiz kalır. Yeni düş kırıklıkları yaratır. Çünkü sol parti "örgüt ve ideoloji" bütünüdür. Demokrasinin derinleşıp kökleşmesi, bir yaşam bıçi- mine dönüşmesi, yalnız ve ancak öncelikle kendi içinde demokratik süreçleri işleten sosyal demokrat bir örgütle • Arkasf 19. Sayfada 1 9 9 4 Y I L I N D A K İ B A Ş A R I M I Z 1 9 9 5 İ N G Ü V E N C E S İ Rakamlı Duygular! Bankacılıkta duygular rakamlarla anlAtıl T o p r a k b a n k ' ı n b a ş a r ı d u y g u s u n u o r t a y a ç ı k a r a n b u r a k a m l a r ı , y e r l i y e r i n d e g ö r m e k i ç i n 3 1 . 1 2 . 1 9 9 3 3 1 . 1 2 . 1 9 9 4 %449 1.5 Trilyon TL. >• 8.3 Trilyon TL. %459 >- 5.4 Trilyon TL. 967 Milyar TL. LIKIT DEĞERLER %50 917 Milyar TL. TOPLAM AKTIFLER 3.3 Trilyon TL. %227 1.4 Trilyon TL. •-10.7 Trilyon TL. 17 511 Milyar TL. GAYRI NAKDI KREDILER 2 Trilyon TL. 1.1 Trilyon TL. %313 tabloya baktığınızda, ne kadar b ü y ü k ö n e m taş ıd ı k I ar ı n ı g ö r e c e k s i n i z ! Z o r b i r y ı l ı b a ş a r ı l ı k u r u l u ş l a r a r a s ı n d a t a m a m l a y a n , h ı z l a g e l ı ş e n a m a r i s k i s e v m e v e n T o p r a k b a n k ' l a t a n ı ş ı n , b u b a ş a r ı y ı s i z d e p a y l a ş ı n . B a n k a c ı l ı ğ ı n v e r i m l i t o p r a ğ ı T o p r a k b a n k , 1 9 9 5 ' t e ü l k e m i z e \ e ı n s a n ı m ı z a b a ş a r ı v e r ı m l ı , l y i b i r y ı l d ı l ı y o r . +• 8.2 Trilyon TL. TOPRAKBANK " B a n k a c ı l ı ğ ı n V e r i m l i T o p r a ğ ı "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle