Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 1995 PAZARTESİ
HABERLER
Rum Ortodoks
Patrflrtıanesi'ne
siyah çelenk
• İSTANBUL(AA)-
Yunanistan'da Larisa tstinaf
Mahkemesı tarafından 10 ay
hapse mahkûm edilen
Iskeçe'nin seçilmiş müftüsü
Mehmet Emin Aga'nın
scrbest bırakılmasıni isteyen
bir grup, Fener Rum
Ortodoks Patrikhanesi'nin
önüne siyah çelenk biraktı.
Patrikhane öniinde dün öğle
saatlerine doğru toplanan
yaklaşık 70 kişilik bir grup,
çeşıtli sloganlar atarak.
"Mehmet Emin Aga Serbest
Bırakılsm" ve "Çeçenya'da
Süren Savaşımız Zafere
Kadar Devam Edecek"
yazılı pankart açtı.
Göstericiler, daha sonra
poiisin uyansı üzerine
dağıldılar.
Aksaray'da trafik
kazası
• ÎSTANBUL (AA>-
Aksaray'da meydana gelen
trafik kazasında yolun
karşısına geçmek isteyen 2
kişi öldü. Vatan Caddesi
üzerinde. önceki gece saat
22.00 sıralannda meydana
gelen kazada, yoldan karşiya
geçmek isteyen Nurhan
Elveren ile Fatma Dinçer'e,
lngıliz uyruklu Gary
Curtis'in kullandığı 34 USU
19 plakalı otomobil çarpti.
Kazadan sonra Aksaray
Özel Vatan Hastanesi'ne
kaldınlan Fatma Dinçer (29)
ıle tÜ Tıp Fakültesi'nde
tedavi altma alınan Nurhan
Elveren (27), yapılan tüm
çabara karştn
kurtanlamayarak hayatlannı
kaybetti.
SBP davası yarm
• ANKARA(ANKA)-
Anayasa ve Sıyası Partiler
Yasası'nda yer alan
kısıtlamalar bir siyasi partiyi
daha kapatılmanın eşiğine
getirdı. Anayasa Mahkemesı,
Sosyalist Birlik Partisi'nin
(SBP) kapatılması istemiyle
Yargıtay Cumhunyet
Başsavcılığı'nm istemiyle
açılan davayı esastan
görûşerek karara bağlayacak.
Son yıllarda Türkıye Birleşik
Komünist Partisi (TBKP).
Sosyalist Parti (SP), Sosyalist
Türkıye Partısi (STP).
jDethokrasi Partisi (DEP),
Halkm Emek Partisi (HEP)
program \e faaliyetlenni
birbınne yakın gerekçelerle
anayasa \ e yasalarla
belirlenen "devletin ülkesi ve
•milletiyle bölünmez
bütünlüğü aleyhine faaliyette
bulunma yasağı"na aykın
bularak kapatan Anayasa
Mahkemesı, davayı 7 Şubat
Salı günü görüşecek
Prof. Sander'den
diplomasi dersi
• ADANA (AA) - Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgıler
Fakültesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Oral Sander. "Dı§
politikayı ilgilendiren
konularda, 30 kez
yutkunduktan sonra, bir laf
etmeli" dedi. Prof. Dr.
Sander, yaptığı açıklamada.
dış politıkada. çok daha akılcı
bir yaklaşım içinde olunması
gerektiğinı söyledi.
Karadeniz
kipliükten
kurtulacak'
• ZONGILDAK(AA)-
Sanayi ve Tıcaret Bakanı
Mehmet Dönen. Karadeniz'in
kirlilikten kurtanlacağını
söyledi. Bakan Dönen.
Zonguldak'ın Çaycuma
ilçesinde. 240 bın
metrekarelik alana kunılu
olan ve yaklaşık 66 milyar
liraya mal olan SEKA
Çaycuma Atık-Su Antma
Tesisi'nın açılışını yapti.
Dönen. burada yaptığı
konuşmada. SEKA'nın sadece
Filvos Çayı ve Çaycuma'yı
değil, Karadeniz'i de
kirlettiğini belirterek. antma
tesisinin kurulmasıyla. bu
kirlilığin de tamamen önüne
geçileceğıni bildirdi.
'Beyin Fırtınası
95' ödünepi
• tSTANBUL(AA)-
Reklam Yazarlan
Derneği'nce düzenlenen
"Beyın Fırtınası 95"
yanşmasının ödülleri
President Otel'de
düzenlenen törenle
sahiplerini buldu.
Reklamcılık alanında ekip
çalışması ile başanyı teşvik
etme amacını güden ve bu
yılki konusu "hoşgörü"
olarak belirlenen yanşmada
birinciliği Ebru Ataman,
Ahmet Naci Fırat ve Nejdet
Yılmaz'dan oluşan ekip
kazandı. Ikincıliği Okan
SÖnmez, Şehsuvar Matman
ve Ali Ongun'dan oluşan
ekip alırken, üçüncülük de
Oğuzhan Akay ile Suat
Demirel ekibinin oldu.
Turizm Bakanlığı, Cezayirli turistlerin, turizm sezonu dışında giriş yaptıklannı saptadı
Cezayir'den irtica îhracı• Cezayirli turistler ilk araştırmada aklanmadılar. Turizm
Bakanlığı'nın kuşkulan güçlendi. tçişleri Bakanı'nın, konunun
gündeme getirildiği Bakanlar Kurulu toplantısmda
gelişmelerden habersiz olduğu ortaya çıkarken, emniyetin de
hazırlıksız yakalandığı savlandi.
• Turizm Bakanlığı'nın, 'şeriatçı örgüt bağlantısı olabilir'
yaklaşımıyla açtığı 'kuşkulu Cezayirli' dosyasında düğüm,
'konaklama'da çözülecek. Bakanlık incelenmesine göre
aklanamayan Cezayirli turistlerin. turizm sezonu dışında
Türkiye'ye giriş yaptıklan saptandı.
HÜLYA KARABAĞLI
ANKARA - Turizm Bakanlı-
ğı, 1994 yılında geçmiş yıllara
göre sayılan yüzde 248 oranında
artan Cezayirli turistlerin. turizm
sezonu dışında Türkiye'ye giriş
yaptıklannı saptadı. tçişleri Ba-
kanlığı'nın hazırlıksız olması
üzerine soruşturmayı yalnız yü-
riiten Turizm Bakanlığı yetkilı-
leri, Cezayirli turistlerin büyük
bölütnünün "turistikveyatkari"
amaçla giriş yapmadıklannı v ur-
gulayarak "irtkra ihracından"
kuşkulanıldığını belirttiler.
Turizm Bakanlığı'nın, "turis-
tik veya ticari amaçh artış gözle-
nebilir" olasılığıyla yaptıkları
araştırmanm ilk aşamasında Ce-
zayirli turistler aklanamadı. Ba-
kanlık, Cezayirlilenn tunzm se-
zonu dışında geldığını belırledı.
Cezayirli turistlerle ılgili soru ışaretlen
çoğalırken, lçişlen Bakanlığı'nın bu ko-
nuda hazırlıksız yakalandığı öğrenıldi.
Turizm Bakanlığı. 1994 yılında Türki-
ye'ye 21 bin 956 Cezayirlinın tunst kim-
liği adı altında geldiğini belırledi Aynı
dönemde 20 bin Cezayirlinin Türkıye'den
çıkış yaptığı belirlenirken, giriş ve çıkış
arasındaki çelişki ortaya çıktı. Bakanlık.
çıkış yapmadıklan kesinleşen 1063 kışı
hakkında yeterli bilgiyi toplav amazken,
Cezayir'den gelen turistlerin 14 bininın
lstanbul Atatürk Havalimanı'ndan giriş
yaptığı, bu sayının toplam turist ginşinin
yüzde 70"i olduğu kaydedıldi. Bakanlık,
içişleri Bakanlığı, valiliklerden önlem istedi
ı
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - İçişleri Bakanhğt tarafından
vaîiliklere birer genelge gönderilerek, PKK
terör örgütünün eleman sıkmtısma düştüğü, bu
nedenle öğrencilere yöneldiği ve öğrencileri
kandırarak örgüte militan yapıîdıgı bıldirildi.
Bu yönde valiliklerden önlem alınması istendi.
içişleri Bakanlığı tarafından tüm vaîiliklere
birer genelge gönderildi.
Genelgede, PKK terör örgütünün eleman
sıkmüsı içine düştüğü ve işsiz gençleri iş
bulma vaadiy le kandırarak kırsal alanlara
taşıdığı bıldirildi. Aynca öğrencüerin de
kaçınlma yoluyla örgüte katıldığı kaydedıldi.
İçişleri Bakanlığı geneîgesinde. PKK terör
örgütünün yeni başlattığı faaliyet ile ilgili
olarak da," Yakatanan ve tesfim olan bazı
örgüt menstıplannm ifadclcrine göre, örgütün
özeüikle kırsal alandaki eleman ihtiyacuu
karşılamak amacıyla işsiz gençleri yüksek
ücretle iş bulma vâadh le kırsal alana
götürdüğü, yan yıl tatili nedeniyle evierine
dönmekte olan öğrencileri yoDarda kandırarak
veya zor kuilanarak örgüte kattığı, işsiz
gençleri ve öğrencileri örgüt kadrolarmda
tehditle eğitüne tabi tuttuğu. bunlan kabnl
etmeyenler ile uyum sağlayamayanlan ise
katkttigt betirlenmiştir" denilerek valilikler,
uyanldı. önlemler alınması istendi.
Atatürk Havalımanı'na gelen Cezayırlıle-
nn yüzde 65'ının de Istanbul'da konakla-
dıklannı belirledi.
Kilit konaklamada
Turizm Bakanlığı. resmi kayıtlara gö-
re çıkış yapmadıklan kesinleşen 1063 Ce-
zayirli "nın durumunu, istanbul'da "nere-
lerde kaklıklan ve kahş sürelerTni öğre-
nerek açıklığa kavuşturmayı planlıyor.
Araştırmanın bu bölümü için lstanbul Tu-
rizm ll Müdürlüğü devreye sokuldu. Ba-
kanlık üst düzey yetkılilen. konaklama
sonuçlannı, kuşkulan açıklığa kavuştura-
cak son nokta olarak görüyorlar. Turizm
Bakanlığı'nın. son on > ılı kap^ayacak şe-
kılde. Cezayır'den hareketle Ortadoğu ve
Arap ülkeleri ıçin başlattığı envanter ça-
lışması sonuçlandı Buna göre Arap ülke-
lerinden gelen tun.st sayısının körfez kri-
zinden sonra giderek düştüğü, iranlılann
da "rejimlerinin tavnna göre" Türkiye'ye
geldikleri anlaşıldı. Bakanlık yetkilileri,
îran'da çanak antenle başlayan rejim ser-
bestısınin turist sayisında birartışı sağla-
dığını vurgularken, tersi bir tutumun tu-
rist azalışına >ol açtığını beiirtiyorlar.
1994 yılında tsrail'den gelen turist sa-
yısında yüzde 202'lik bir artış yaşandı.
Turizm Bakanlığı, lsraillı turist artışını
ülkelerarası ıyi ılişkilere bağla-
yarak Israil, Suudi Arabıstan ve
Bağımsız Devletler Toplulu-
ğu'ndan (BDT) gelen turistlen
kuşku kapsamından çıkardı.
Bakanlık, bu ülkelerden gelen
turistlerin tunzm sezonuna da-
ğıldıklannı kaydederek, sezon
dışı girişlerin "bavul tkare-
ti"nden kaynaklandığını söyle-
diler. Bakanlık. bu tunstlenn
alışveriş ve konaklama yerlen-
nın bilinmesinin önemlı faktör
olduğunu belirttiler.
Emniyet hazırhksız
Cezayırlı tunstlerle ılgılı son
gelışmeler Tunzm Bakanlığı ile
Tçişleri Bakanlığı'nın görev \e
sorumluluk yönünden yerdeğış-
tırdığı yolunda değerlendirildı.
Cezayirlılılenn Türkıye'de radi-
kal ıslamcı gruplarla ışbırliği
ıçınde olabileceğı kuşkusu. Turizm Ba-
kanlıği'nı özel bırCezayırdosyası açma-
ya yöneltirken, İçişleri Bakanlığı'nın bu
alanda hazırlıksız yakalandığı ıddia edil-
di. Elınde bilgı bulunmayan lçişlen Ba-
kanlığı'nın tunst artışı konusunda Dışiş-
leri Bakanlığı'ndan da bılgi istemediği
kaydedıldi.
Turizm Bakanı Sahin Ulusoy'un buko-
nudaki kuşkulannı ilk dile getirdiği Ba-
kanlar Kurulu toplantısı sırasında. Tçişie-
ri Bakanı'nın konudan habersiz olduğu-
nun gözlendiği ve sonraki gelişmelerin
Turizm Bakanlığı'nın araştırmasından iz-
lendiği ifade ediliyor.
Atatürkçü Düşünce Dernegi İstanbul Şubesi'ne üye çok sayıda genç son olarak, Uğıır MumcıTnun katillerinin bu-
lunması için başJaülan kampamada topladıklan imzâian Vazıişleri Müdürümüz İbrahim V ıldı/'a teslim etmişlerdi.
Atatürkçügençlik laiMğin sigortası
AYKUT KtÇÜKKAYA
Atatürkçü gençlik, Türkiye'dekı şeriat tehlikesinin vo-
ğunlaştığı son günlerde. Atatürk'ün ilke ve devrimlerine
"dahasıkı" sanlmak gerektiği mesajını verdi. Gençler ay-
nca, Türkiye Cumhuriyetı devletinin "sonsuza kadar" ya-
şatılması amacıyla Atatürk'ün ortaya koyduğu ilke ve dev-
rimleri kendilerine "aydınlanma rehberi" kabul ettiklerini
dile getirdiler. 1989 yılında kurulan Atatürkçü Düşünce
Derneği'ne üye üniversiteli gençler. "Atatürk'ün aydınlık
yolu"nu izlediklerini anımsatarak nüfusunun yansından ço-
ğu genç olan Türkiye'de insanlann Atatürk'ü yeterince ta-
nımadıklanndan üzüntü duyduklannı söylediler. Laikliğin
ve Atatürkçülüğün bir "yaşama biçjmi" olduğu görüşünde
birleşen gençlerden Devrim Melek, "Gençlerin derneğe
olan ilgisizliğinden ve ülkenin içinde bulunduğu duru-
ma karşı duvarsızlıklarından rahatsızlık duyuvorum.
Şu an Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ndeki tüm şartlar
mevcut ve ben tüm arkadaşları Atatürkçü Düşünce Der-
neği'nde toplanmaya çağırıyorum" diyor. Derneğin ak-
rif üyelerinden. BülentKöse'nin görüşlen ıse şöyle:
"Gençlik komisyonumuz Atatürk gençliğinin birbi-
riyle buluşup kaynaştınlması, Atatürkçü düşüncenin in-
sanlara aktarılabilmesi \e geliştirilmesi için Atatürkçü
Düşünce Derneği çatısı altında bir yıl önce kuruldu. Baş-
lıca amacımız, kendi çıkarları uğruna Atatürk'ü ve
Atatürkçü düşünceyi sömürenleri dışlamak ve Atatürk-
çü düşüncenin hak ettiği yere kavuşmasını sağlamak."
Laiklik
îlkesinin
58'inci yıh
Haber Merkezi- "Laiklik ilke-
a"nin anayasada yer almasının
58. yıldönümü çeşitli etkinlikler-
le kutlanıyor. Anayasanın 24.
maddesinı değiştirmek için RP
ve ANAP'm hazirladığı yasa ta-
sansına karşı imza kampanyası
başlatıldı.
5 Şubat 1937'de "laiklik" il-
kesinin ilk kez anayasanın ıkın-
ci maddesi içinde yer almasının
58. yıldönümü nedenivle Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel.
bir mesaj yayımladı. Demirel,
"Laiklik dinsizlik olmadığı gibi.
din >e vicdan hürriyetinin de
şemsiyesidir" dedi. Başbakan-
Tansu ÇUIer de yayımladığı me-
sajda, "tnküaplanmız içinde en
değerulerinden biri olan laiklik
ilkesi sayesinde,Türkiye Cumhu-
riyetiyeni temeller üzerinde vük-
selmiş \e çağdaşlaşma yolunda
çoğulcu demokrasivle bütünleş-
mjştir" dedi.
CHP Genel Sekreter Yardım-
cısı Hasan Akvol da düzenlediğu
basın toplantısmda hâlâ laıklıği
dinsizlik ve dine karşı olmak gi-
bi kabul edenler bulunduğunu,
oysa laikliğin din ve vicdan hür-
riyetinin garantisi olduğunu be-
lirttı. Aynca anayasanın 24.
maddesini değiştirmek için RP
ve ANAP'm hazırladıgı yasa ta-
sansına karşı imza kampanyası
başlatıldı. Atatürkçü Düşünce
Derneği Adana Şubesi'nin ya-
yımladığı mesajda da TCK'nin
163. maddesinin kaldınlmasıyla
başlatılan ve anayasanın 24.
maddesinin değiştirilmesiyle
sürdürülmek istenen yasal dü-
zenlemelerin amacının, ülkeyi
ortaçağ karanlığına sürüklemek
olduğu vurgulandı.
BIZ BIZE
ERDAL ATABEK
Avrupa Bize Karışsın mı?
Şu Avrupa'nın ulusal kompleksımiz olduğunu söyleme-
ye bilmem gerek var mı? Kendimizi bildik bileli Avaıpa'yla
bozmuş durumdayız. Avrupa Topluluğu'na girmeye can
atarız, ama bize tepeden bakıyorlar diye de kızmaktan ken-
dimizi alamayız. İçin için onlar gibi olmaya çalışmak, ama
olamadığı için de kendine kızıp durmak bir tür "kimlik bu-
nalımı" olmalıdır. 200 yıldır içınden çıkamadığımız bu soru-
nu gene pek sıkıntılı yaşıyoruz. Şımdi bu Avrupa bizim ne-
yimize kanşsın, neyimize karışmasın, önce buna karar ve-
relim, sonra da oturup onlarta bunu konuşalım, belki rahat
ederiz.
* • •
Avrupa bizim ekonomik sıkıntımıza kanşsın değil mi?
Doğrusu kanşırsa iyi eder. Almanyası var, Fransası var.ln-
gilteresi var. Isveç, Norveç, Hollandası var. Otursunlar, bi-
zim ekonomik sıkıntımıza kanşsınlar. Aralarında bir fon kur-
sunlar; bize düşük faızli, uzun vadeli krediler açsınlar. Bir
bölümünü de hibe edecekleri yüklü bir ekonomik yardım
yapsınlar. Sonra bizden mal alsınlar. Tekstildi, makineydi,
kuru üzümdü, incırdi alsınlar. Bunlara da yüksek fiyatlar
versınler. Bize sattıkları malları da krediyle ucuza versinler.
Böyle kanşmalanna canımız hiç sıkılmaz. Sonra bize bol tu-
rist göndersinler. Her Almanın, her Fransızın, her Avrupalı-
nın yılda bir kere, en az ıki yılda bir kere buralara gelmesi-
ni mecburı kılsınlar. Buna uymayanlar hakkında soruştur-
ma falan açsınlar ya da yüklü bir para cezası koysunlar. Bi-
zim işlerimızeturistık olarak kanşsınlar canım. Dönerterimi-
ze yayılsınlar, rakımıza bayılsınlar, kahvemizle ayılsınlar, çı-
tımız bile çıkmaz. Gelsinler müzelerimize kanşsınlar. Tarihi
yerlerimizi iyice gezip el işlerimize kanşsınlar. Halılanmız var,
den eşyalanmız var, altın gümüş mücevherlerimiz var. Bun-
lara iyice kanşsınlar. Otellerimize bolca kanşsınlar, gelsin
kumarhanelerimizle içli dışlı olsunlar, cennet gibi yerlerimi-
zi gezdirelim. Her yere adım adım kanşsınlar. Pek tenha-
larda falan gezinmesinler de dönüşlerinde de "Aman bir
yertere gittik, cennet gibi canım, mutlaka siz de gidin" di-
ye reklamımızı yapsınlar.
Işte böyle nelerimize kanşmalannı ıstiyorsak onlara bir bir
anlatalım. Bir de katma protokol yapalım kı anlaşmazlık çık-
masın. Bizim misafırperverliğimizi görsünler, ikramlamızı
anlasınlar, nasıl sıcakkanlı insanlar olduğumuzu anlasınlar.
Gelsinler içimize karışsınlar, öyle soğuk nevale gibi uzak-
tan bakmasınlar.
Bir de futbol takımlarının bıraz kulağını büksünler. Bura-
ya gelince öyle azgın boga gibi saldırmasınlar da bız de on-
ları yenelim. Buraya gelen hakemlerine de bir şeyler söy-
lesinler. Şunca yıl huKukumuz var, hakemlere de ufaktan
tembih etseler de fauldü, kornerdı bıraz idare etsinler. Gel-
sinler bize kanşsınlar canım, öyle aykırı durmasınlar.
"Kanşsınlar" faslını böyle tatlı tarafından çözelim.
• • •
"Kanşmasınlar" meselesine gelince, bakın bu çok önem-
lidır. Avrupalılara öyle doğrudan söylemek ayıp kaçryor,
ama onlar da kendiliklerınden anlamıyor ki.. Bizim töremiz-
de başkasının ailesinde olup bitenlere kanşmak ayıptır. İn-
sanlar kendi içinde ne yaparsa yapar, buna karışılmaz. In-
san evinde canı sıkılır, ne bıleyim kansını döver, buna kan-
şılmaz. Çocuklannı sıra dayağına çeker, kimseye laf düş-
mez. Herevin kendi adeti vardır. Kansı yemeği vaktinde ha-
zırlamamıştır, çocuklan ders çalışmamıştır, nerden bilecek-
sin. Adamcağız döver kı terbiye etsın de bir daha yapma-
sınlar. Şimdi buna kanşınca çok ayıp bir şey olur. Bunu Av-
rupalılara söylemek lazımdır. Belki onlar da bunu bılmiyor-
dur, amasöylenınceanlariar: "Sızde işkence varmıyokmu"
diye sormuyoriar mı insanın cinı başına çıkıyor. "Sana ne
be adam?" diyeceksin. diyemiyorsun. Neymiş, Avrupa Top-
luluğu'na girecekmişsin de sorarlarmış. "Eksik olsun top-
luluğu" diyeceksin, yutkunuyorsun. Malum, para pul, tica-
ret falan meselesi. "Insan haklan" diye tutturuyorlar, kan
beynine sıçnyor, tavana bakıyorsun. "Sen kendine baksa-
na arkadaş, ben sana sonjyormuyum?" diyesin geliyor. Ha-
di gene uymuyoruz da "efendilik bizde kalsın" diye bir şey-
ler anlatıyoruz. Ne zorumuz var yahu? Sen müfettiş misin
efendi? Ben sana, "hapıshane/erinde ne olup bitiyor" di-
ye bir şey soruyor muyum? Sen de artık anlasana. Hayır,
bunlar anlamaz, sorar durur.
Işte bu "kanşırsm kanşmazsın" konusuna bir açıklık ge-
tirelim, onlar da ışi bilsin, biz de rahat edelim.
Tamam değil mi, biz şimdi ışimize bakalım, sıradakini ge-
tirin.
Buca'daki açlık grevi
48. gününde bitti
tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Buca Cezaevi'nde bas-
kılan protesto amacıyla 300 tutuldu ve hükümlünün 48 gün ön-
ce başlattığı açlık grevi dün gece bitirildi. Aydın Cezaevi'nde ise
açlık grevi 38. gününe girdi
Buca Cezaevi'nde Dev-Sol dışındaki siyasi davalardan yargı-
lanan 169 kişi, 20 Aralık 1994'te süresiz açlık grevine başlamış-
lardı. Eyleme destek olarak 131 kişi de 27 aralıkta açlık grevi baş-
lattı. Sorunun çözümü ve eylemin sona erdirilmesi için tutuklu
avukatlan, ÇHD, lzmir Barosu devreye girerek tutuklu ve ceza-
ve yöneticileriyle görüşmeler yaptılar. Eylemciler 50 maddelik
istemleri kabul edilinceye dek eylemlerini sürdürmede direttiler.
Konuk
yazar Ecevit'in 'Demokratik sol'u ve 'öteki soP
SEVGİ ÖZEL (Yayıncı-yazar)
1 şubat akşamı Sayın Bülent Ecevit, Kanal
D'de "Soru Yagmuruw
ndan kaçarken, doluya
tutuldu. Kamuoyu araştırmalannda DSP'ye
ilginin yüzde yirmileri aştığı söyleniyor.
Kimileri de bunu DSP'nin "oy oranı
yükseüyor" diye belirtiyor. DSP'ye ilginin,
"oy oranı yükseBşi"ne dönüşmesi için, bir
seçim yaşanması gerekiyor. Bu ilginin,
"qy"a dönüşmesini de yürekten
isteyenlerden biriyiz.
Evet, Sayın Ecevit bir kez daha yağmurdan
kaçarken doluya tutuldu. Adı geçen
izlencede Prof. Dr. Sayın Toktamış Ateş,
"Sosyal demokrasi ile demokratik sol
arasındaki aynmı" sordu Ecevit'e. DSP
önderinin yanıtı. başta Prof. Dr. Erdoğan
Alkin olmak üzere. hem oradakileri hem de
ekran karşısındaki bızleri dovTirmadı. Prof.
Alkin incelik gösterdi. "Anlayamadım"
deyiverdı. Dilbilimcilenn bir saptaması
vardır. "Anadilini iyi bilen herkes, kendine
aktanlan iletivi alır. Dolavısıyla bir iletiyi
anlayıp algılayamayanlar çoğunluktaysa,
aktancı (yani konuşan >a da yazan) iletisini
açık, dovurucu vermiyordur."
Sayın Ecevit'i dınlerken. bunlan düşündük.
Şu anda toplumun büyük kesimince "adil
düzen". ne ölçüde doğru algılanabilıyorsa,
"demokratik sol" kavramı da aynı ölçüde
doğru algılanabiliyor. Yanlış anlaşılnıasın.
kesinlikle "adildüzen"cilerle. Ecevit'i aynı
kefeye koymuyoruz. Kavramlan yüksek
sesle düşünüyoruz yalnızca. Sayın Ecevit,
Türkçeyi en ıyi konuşan, yazan
politikacılann başında gelirtdı). Dıl
devriminin kazanımı olan pek çok sözcüğün.
kısacık iktidan sırasında yaygınlaşmasında
öncü olmuştur. Hiç kimse Sayın Ecevit'e
"düşünme, okuma, yazma" özürlü diyemez.
(Oysa Meclisimizde bu özellikleri ağır basan
temsilcilerimiz çoğunluktadır.) Gelgelelim
dili bu denli ustaca kullanan bir önderin,
kendi siyasal savlan arasında "sol"
kavramının böyle boşlukta kalmasmı
anlamakta, Prof. Alkin gibi hepimiz
zorlanıyoruz.
Sayın Ecevit, "demokratik sol''
tanımlamasını 1960'lardan bu yana
kullandığını, savunduğunu ve anlatmaya
çabaladığını söylüyor. Geçmişte önden
olduğu CHP'nin de 6O'lı yıllardan
başlayarak hızla aşınmaya başladığını
düşünürsek. CHP'nin bugünkü durumuna
"neyin, nelerin" yol açtığı. bir açıdan
aydınlanıyor. Aradan yaklaşık 40 yıl geçmiş
ve Sayın Ecevit hâlâ "demokratik sol"u
okuryazarlara bile anlatamamışsa, bunu
anlayamadığımız için bizler kendimizi
hırpalamayız, "Üzülmeyin Sayın Alkin,
yalnız değilsiniz" diyebilıriz gönüi
rahathğıyla. Dahası, 1980öncesi CHP
önderi olan Ecevit'in, hem örgütsel açıdan
hem düşünsel açıdan hem de eylemde o
günlere ilışkın doğrulara ya da yanlışlara
ilişkin tüm sorumluluklardan sıynlmaya
çalışması da düşundürücüdür. CHP'nin
oylannın sağ partilere gıtmesine getirdiği
açıklama şaşırtıcıdır. Inananları ve
inançlannı küçük görmüşüz. Sayın Ece\ıt
MSP ile ortaklık yaptı, ama yıne de o yıllar
halkın "ha}irdua"<
;ını alamadı Ben yolun
yansını çoktan geçmiş bir kadınım, ışim
gereği yazan-çizen, düşünen, üreten
insanlarla çalıştım hep. Ceyrek yüzyıldır
yakın çevremde başkalannın inançlanyla
alay eden, namaz kılıp oruç tutanı
aşağılayan, dışlayan tek insan tanımadım.
Ama kendi inancım ve dünya görüşüm
nedeniyle çok kovalandım. Yatılı okullarda
neler olup bittiğini, ramazanda devlet
kurumlannın boşaldığını, cuma günleri
erkek çocuklann okuldan camiye
gönderildiğini saptayan "medya", bunca
tanık yalancı mı. abartıyor mu Sayın Ecevit
diye sorabiliriz. Siz sağdan aferin almaya
çalışırken Müslümanlar eziliyor diyen
köktendincilere hak veriyor duruma
düşmüyor musunuz?
Görüşlerini, savlannı tümüyle yadsımak zor
Sayın Ecevıfin. Laik Türkiye için ödün
vermeyeceğını de bilıyoruz: hatta bu konuda
"kale" sayıldığını da. Şimdilerde CHP'nin
altı okunun eskıdığıni söyleyenlerçoğaldı.
Sayın Ecevit'in yıllar önce yazdığı "Ortanın
Solu" adlı birkitabı vardır. Elbette kuramsal,
bilimsel, hatta yazınsal kimi kitaplardaki
bilgıler. aktanmlar zamanla eskiyebilır.
Ancak bir kıtabın \azan, kendi kitabındaki
bilgileri yadsıyamaz Değişmeleri.yenilikleri
izlemek, kanıtlannı açıklayabılmek
zorundadır. Halkçılık, ulusçuluk,
devnmcilik geriye dönüşü reddeden
kavramlardır. Dcvlctçilik yüzyıllardır
tartışılıyor CHP'nin altı oku. birbakıma
Türkiye'ye çağdaşlaşma yolunda ivme
kazandıran. Atatürk devrimlerinin
başlıklandır. Türkiye'de hem bu başlıklar,
hem de içenkleri eğitımin, yaşamın özüne
inemediği için, bu başlıklar salt CHP'nin
tekelindeymiş gibi, halk bunlara
yabancılaştınldı. Sağ partiler, resmi
bayramlarda Anıtkabir'den eksik kalmaz,
içtenliksiz *mesaj"lar yayımlarken, ulusal
eğitim ve kültür başta olmak üzere. tüm
devlet kurumlannda bu ilkeler adeta
yasaklandı. "Ecevit Türkçesiyle konuşma"
diye aşağılanan, sonışturma geçiren devlet
memurlan olduğunu. kuşkusuz Sayın Ecevit
de duymuştur. Kendisinin 1970'lerde değil
de şimdi cenaze namazı kılması, geçmişte
inananlan suçlayanlann yerine, gönül almak
için midir?
Türkiye'deki politikacılann en önemli
özelliği, bir yerlere ulaştiklannda halktan
ayn düşmeleridir. lletişim kopukluğu süreci
de böyle başlar. "Halkçı Ecevtt" diye dağlara
taşlara yazılan savsözler boşuna değildi.
Ama düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü,
örgütlülük gibi kavramlan da toplumun
gündemine. yaşamına. Sayın Ecevit'in
"demokratik sol" anlayışının hep dışında
olan, kendi deyışiyle "ötekisoT getirmişti.
Şimdi sağ partiler tereciye tere satıyorlar.
Aynca Savın Ecevit'in de. SHP ve CHP
birleştiğinde ortaya çıkacak oluşumun da.
kimsenin, dün "ötekisordan olan kişileri
dışlamaya hakkı yoktur. Kaldı kı kendi
deyişıyle Sayın Ecevıt'in kapısı herkese ya
da "öteki sol"dan olanlara da açık değıldir. O
zaman kendisıne saygımızı koruduğumuz
Sayın Ecevit'e bir önerimiz olacak.
Madem kı DSP. kökeni Marksızme dayalı
sosyal demokrasıyı reddediyor. "ulusal"
özellikleri ağır basan, salt ulusalcı bir
"ideoloji*<
yi yerleştirmek istiyor. adındaki
"sol" sözcüğünü atabilir. Böylece "Ulusal
Demokratik Parti"yle aydınlann, solculann
küstürdüğü. sağ partilere giden "oy"lannı
toplar. Bu artiye "öteki so)"dan sızmalan da
önler. Çünkü bu dağmıklığı, bölünmüşlüğü,
acınası haliyle bile "sol" diye bilinen sosyal
demokratlardan. halk hâlâ çekiniyor.
Bunun nedenini de şu eski Başbakan Sayın
Ecevit. deneyimleriyle gözlemleriyle bizden
daha iyi bilir, Türkiye'de "sol, solcu,
toplumcu, özgürlükçüyüm" diyen,
"örgüüenmek"ten söz edenlerin ensesinde
yıllarca boza pişirildi. Halk deli mi, solu
solcuyu savunsun da DGM'lerde sürünsün,
coplansın, işinden, zaten olmayan
ekmeğinden olsun? Halk unuttu mu 12
Eylül'den sonra yaşananlan?
Sol yanında sızısı olanlar doktora bile
gidemedi. Solunu göstermemek için. Yalnız
seçım mevsimlerinde anımsanan "halkm
sagduyusu"nu kim köreltti?
Bu sağduyu niye "sol^a arka çıksın?
"Ulusal Demokratik Parti". tüm kamuoyu
yoklamalannda dürüstlüğünde oybırliğine
vanlan Sayın Ecevit'le iktidar olur dıleriz.
Bizler de kuramsal olarak
algılayamadığımız "demokratik sol"un
"öteki sol"dan aynmını. uygulamada
görürüz. Cünkü laiklikten ödün vermezken,
ımam-hatip liselerinden, çağdaş görünümlü
dınci kolejlerden hiç söz etmeyen DSP'nin
hem ulusal. hem demokratik. hem de
"sol"unda yetişecek genç kuşaklann,
2000"lı yıllarda nasıl bir Türkiye'de
yaşayacaklannı. DSP iktidar olmadan
gözümüzde canlandıramayacağımız ortada.
Bunca yılın profesörleri anlamadığına göre
bizler hiç boşuna uğraşmayalım.