07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 1995 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Endoskopik yöntemler... Prof. Dr. SELÇUK ONART Uludağ Üni. Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz Uzmanı S on yıllarda gelişme göste- ren endoskopik yöntemler (metotlar) burun ve para- nazal sinüslerin patolojile- rinin tanısında önemli bir ilerleme saglamıştır. llk kez 190l'de Hirschman modifiye bir sistoskop kullanarak sinüzal ve nazal endoskopiyi başlatmıştır. Işlevsel (fonksiyonel) endoskopik sinüs cerra- hisi tekniği orijinal olarak 1915'te Hul- le tarafından tanımlanmış ve daha son- ra Masserklinger, Stammberger veVVî- gand tarafından gelişririlerek tanı ve te- davide kullanılmaya başlanmıştır. Iş- levsel endoskopik sinüs cerrahisinin bugünkü ilgiyi görmesinin nedeni. bu araştıncılann mukozayı koruyarak si- nüse yeterli drenajı sağlamanın önemi- ni belırtmeleri ve bu amaçla yeni alet- ler geliştirmelendir. 1978'de Messerklinger ve Terrier.ta- nısal nazal endoskopik bulgulan ilk kez karşılaştırmalı olarak bildirdiklerinde bu konuya ilgi artmış ve endoskopik cerrahi ile birlikte, tanısal nazal endos- kopi de popüler olmuştur. Nazal endoskopi ne zaman yapılır? - Nazal boşluğun geleneksel yöntem- lerle ulaşılamayan alanlann değerlendi- rilmesi. - Burun ve paranazal sinüs tümörle- rinin rezeksiyonundan sonra kavitenin takip edilmesi. - Nedeni açıklanamayan burun ka- naması ve serebrospinal rinoreli hasta- lann değerlendirilmesi. - Paranazal sinüs tümörlerinin nazal kaviteye yayılım derecesinin saptanma- sı. - Nazal ve paranazal sinüs enfeksi- yonlannın tedavisinin takip edilmesi (özellikle işlevsel endoskopik sinüs cerrahisinin postoperatif bakımı.) - Özellikle nazal kavitenin arka kı- sımlannda lokalize nazal obstruksiyon nedeninin tespit edilmesi. - Horlama ve sJeep apne sendromlu olgularda nazal ve naso farengeal hava pasajının ve hastanın çerrahi tedaviden göreceği yarann değerlendirilmesi. - Nazal endoskopiyi takiben yapıla- cak olan nasofarengoskopide: - Endirektdolaylı nasofarengoskopi- yi tolere edemeyen olgularda nasofa- renksin değerlendirilmesi (bu muaye- neyi tolere edemeyen hastalann oranı yal'.laşık yüzde 15-20 kabul edilmekte- dir.) - Nasofarenks tümörlerinin tanısı ve tedavi sonrası takibi. - Tubadisfonksiyonu ve velofarenge- al yetmezliği olan olgulann işlevsel de- ğerlendirilmesi. İşlevsel endoskopik sinüs cerrahisi- nin avantajlan nelerdir? Başlangıçta tanı amacıyla kullanılan bu yaklaşımdan yola çıkarak sinüs has- talıklannın etyopatolojilerine aıt neden- lerin ortadan kaldırılmasına yönelik ıfonksiyonel endoskopik sinüs cerrahi- si yöntemi geliştirilmiştir. İşlevsel endoskopik sinüs cerrahisi frontal ve maviller siniisiere yapılacak doğrudan (direkt) operasyonlann ikin- ci derece önemi olduğunu savunan bir girişimdir. Çünkü paranazal sinüslerin enflamatur hastalıklan çoğunlukla bu- run boşluğundan başlayıp ön ethmoid hücreleryoluyla maksillerve frontal si- nüslereyayılır. Paranasal sinüs iltihaplannın etyolo- jisi ve patolojisinde pateral nazal duvar- lann endoskopik incelenmesi ve CTve- rileriyle kombine edilmesi. günümüz- de kabul edilen en doğru tanı yöntemi- dir. Bu >aklaşımla. ön ethmoid hücrele- ri bölgesine yapılan sınırlı bir cerrahi girişimden sonra dahi. maxiller ve fron- tal sinüslerdeki büyük mukozal patolo- jilerin kendiliğinden gerilediği gözlen- miştir. Reçes'lerin açılması, laterai na- zalduvar ve osteomeatal ünitedeki ana- tomik varyasyonlann işlevsel endosko- pik sinüs cerrahisi ile düzeltilmesi so- nucu aerasyon \e drenaj sağlanarak öbür sinüslerde spontan düzelme sağ- lanabilir. Yapılan fizyolojik çalışmalarda si- nüslerdeki silyeraktivitenin natürel os- tiumlara doğru olduğu gösterilmiştir. Patolojilerine en sık rastlanan, maksU- ier ve frontal sinüs gibi iki büyük sinü- sün drenajı ve havalanması, milimetrik çaplı ostiumian aracılığıyla, ethmoid infundubuluma olmaktadır. Bu bölge- de meydana gelebilen en ufak bir mu- koza değişiminin sinüslerde patolojik olayın başlangıcı olması normaldir. iş- levsel endoskopik sinüs cerrahisinin amacı bu dönemde de önlem alınması- na dayanır. Çocuklarda işlevsel endoskopik si- nüs cerrahisi medikal ve konvansiyonel cerrahi tedavi lerin başansız kaldığı va- kalarda uygulanır. ARADABIR NtHAT TAYDAŞ Onlar... "Bütün karanlıklara inat/ Içinden pazartıklı rüzgârlara inat I Yolumuz aydınlık bir nehirgibi I Büyük denizlere doğru akı- yor I Ağır ağır dönen dünyamızda..." Mehmet Başaran. Onlar, 1947'de Milli Eğitim Bakanlığı olarak, isteyen yurt- taşlann "özel Din Seminerieri" açabileceğini öngören ka- rarnameyi yayımlayanlar... Onlar, 15 Mayıs 1949'da CHP Meclis Grubu'nun karan uyannca on aylık Imam-Hatip Kurslan'nı açanlar... Onlar, di- nin yalnızca bir vicdan ve inanma sorunu olmadığını, tam tersine toplumsal ve siyasal yaşamı düzenlemede etkili ol- duğunu savunanlar... Onlar, 1951 'de 7 imam-hatip okulunu açanlar, 1956'da or- taokullara din dersini koyduranlar, 1959'da Yüksek Islam Enstitüleri'nin açılmasına ön ayak olanlar, 1982'de okullara zorunlu din dersi öğretimini yerleştirenler, bu zamana dek imam-hatip okullan ile Kuran kurslannın sayısını arttıranlar... Onlar, okullar ve Diyanet işleri örgütü aracılığıyla dini dev- letin güdümüne sokanlar... Resmi bir devlet dini yaratanlar... Onlar, "bireyin inancına saygı" yerine, dine saygıyı geti- renler -ikisinin arasındaki uçurumu görmezden gelenler- di- ni önceleyenler... Onlara göre dine saygı, hangflslama ina- nılacağının ve ne olçüde inanılacağının belirlenmesidir. (Bi- reyin usu ererse, dinsiz olabilmeye hakkı yok mudur?.. Inan- mayanlar ne olacak?.. Yanıtı çok kolay: Ölümlerden ölüm beöensinler!) Onlar, laikliği; bireyin özgürce düşüncelerini açıklayarak yaşaması biçiminde düşünmeyenler... Onlann laiklikten an- ladığı: Devletin sunduğu Islamdan birini kesinlikle seçecek- sin. Onlar, resmi imam-hatip okullanyla, devletten ödenekli imamlanyla; devlet dairelerini cemaatlere ya da tarikatlara yuvayaptıranlar... Onlar, söylevlerinde Allah'ın adını anıp din duygulannı ok- şayanlar... Kendilerini beğendirmek, oy almak çabasıyla toplu namazlara katılan -Laik devlette (!) nasıl oluyorsa?- res- mi iftar sofraları kurduran politikacılar... Onlar, herfırsatta -insan olmanın güzelliğini vurgulayacak- lan yerde- Müslüman olmanın erdeminden söz edenler, ko- nuşmalannı ayetlerle-hadislerle süsleyen devlet adamlan, olur olmaz her şey üzerine fetva veren Diyanet İşleri Baş- kanları... Onlar, iktidara gelmek için dini basamak olarak kullanan- lar... Dini, boyun eğdirme aracı olarak kullananlar... Onlan tanıyorsunuz. Onlar, elbirtiğiyle öldürdüler Onat Kutlar'ı. Kimi şeyler vardır ki tanımlanamaz, yalnızca yaşanır... Acımı tanımlaya- mıyorum. Zalimin, yobazın, sömürücünün gül benzi solsun! Onlann amacı, namuslu gelecekleri kunmak için direnci uyanık tutanları ortadan kaldırmak! Onlar kryımlaria, işken- celerle, baskılariaTürk'ıye'nin ışığını söndürmek istiyorlari Onlar korkuyorlar... Aydınlıktan yana olanların örgütlü sa- vaşımından korkuyorlar... Korkuyorlar, korkacaklar, kork- sunlar! Tarihin gerçeğidir bu... Korkuyorlar, korktuklanndan Onat Kutlar gibi ülkemizin yiğit yurtseverlerine, aydınlanna kıyıyorlar. Haydi ilericilerin, demokratların, Kemalistlerin, toplumculann 'örgütlü bihiği'ni oluşturmaya! Daha ne bek- liyoruz? Içimizden birkaçının öldürülmelerini mi? Merkez ve merkez dışı siyaset Doç. Dr. DURSUN K1RBAŞ • • lkemiz yakın tarihine ait büyük U bir bellek kargaşası yaşanıyor. Siyaset dünyası belleğimizi yok edip, yeni bir yakın tarih yarat- ma çabasında. Yaşayarak öğren- diklerim bile başka türlü sunu- luyor. Onlann doğruluğu hakkında bile şüp- heler uyanıyor zihnimde. Tek partililikten çok partili hayata geçiş sürecini yaşamadım ama, benim ilk çocukluk yıllanmın günlük öykü- leri arasında birçok olayı dinledim. Demok- rat Parti iktidannın yaptıklarını hemen du- yumsamasam bile daha sonralan çok iyi du- yumsayacaktım. Benim öğrencilik yıllanm. 27 Mayıs Dev- rimi'nin coşkulu günlerine denk düşer. Yeni- den "Yerii Mah" haftalan başlamıştı. "Yerli mah yurdun malı, herkes onu kuUanmah" derdik. Siyaset arenasında CHP. AP ve ikisı arasında irili ufaklı bazı partiler. bir de sol ka- natta TtP vardı. TİP, TBMM'de fırtınalar es- tirirdi. 16 TlP milletvekili o dönemde çok önemli görevler yaptılar. Yavaş yavaş genç- lik hareketleri dünyadaki çağdaşlanna koşut (paralel) gelişmesini sürdürdü. AP ve CHP iki merkez parti olarak siyaset hayatımızda ağır- . lığını duyumsatıyordu. Merkez sag ve solu temsil eden bu iki parti, marjinal sol ve sagın gelişmesine olanak vermiyordu. 12 Mart 1971'desiyasi partiler kapatılmadı. Faaliyet- leri kısıtlandı. Dönemin sonunda da bu iki parti kitlesel desteklerini sürdürerek, siyaset dünyamızı renklendirmeye devam ettiler. 12 Eylül 1980'e dek bu böyle sürdü. Ev- ren Paşa liderliğindeki askeri yönetim, topbj- mun bellegini silmeye kararlıydı. Çok parti- lilige son vererek, sağda ve solda tek parti ya- ratıp siyasi hayatımıza "istikrar" getırmek istıyordu. 1983 seçimlerine böyle gelindi. Se- çeneksiz anayasa oylaması ile birlikte cum- hurbaşkanını da seçtikten sonra sagda MDP, solda HP'nin ve bunlardan MDP'nin iktidar olması planlandı. Çeşni olsun diye son anda ANAP'ın seçimlere katılmasına izin vcrildi. ANAP sürpriz yaparak iktidar oldu. Seçime bir gün kala yasaklan delerek. oy verme yö- nümüzü gösteren Kenan Paşa, Özal ile tarih- sel kucaklaşmasını yapacaktı netekim. tşte siyasal tarihimizin "en çok partili'"hayatı da bundan sonra başladı. AP'nin yerinde bırden fazla. CHP'nin yerinde de birden fazla parti türeyerek. geçmiş mirasa sahip çıkarak ya da çıkrnayarak kitleleri etkilemeye çalıştılar. Babamız yeniden şapkasını alarak kıratın sırtına bindi. Karaoglan kasketini başına ge- çirdi. Yeni türeyen parti lıderlerimiz de degi- şik imaj taktikleri ile siyaset dünyamızda yer alırken, marjinal sagdaki iki parti, sağın da- gınıklıgından yararlanarak oylannı arttırdı- lar. Hele bunlardan bin tırpanlanan solun me- sajlannı da kullanarak. otoritenin karşısında yoksulun koruyucusu görüntüsüyle, dinsel motifleri öne çıkararak iktidar yolu aramaya başladı. Solda ise (sosyal demokrat kökenli solu kastediyorum) tam bir siyasi kimliksiz- lik yaşanmaya başladı. Sag onlan merkezin sağina çeknieyi başardı (hükümet ortaklıgı bağlamında degil). Ulusalcı sol teorileri ile DSP bugüne kadar yaptıklan ile CHP ve SHP'nin birbirinden farklı olmadıgı açıkça ortadaydı. Siyasi istikrarsızlıgın tohumlannı eken Kenan Paşamız da ressam olunca, "mut- luluğun resmini yapacak"lar çogaldı. tşte merkez sağ ve sol darmadagınık siyaset dün- yamızı renklendirirken, merkez solun soluğu bile çıkmamaktadır. Son 28 ocaktaki gülünç durumlan ise utanç vericiydi. Radikal sola gelınce. 12 Eylül'de ruhuna fatiha okundugu için onlan toparlayacak dünyalının gelmesı pek yakın gelecekte mümkün görünmüyor. Işte bu boşlukta marjinal sag at koşturuyor. Merkez sol, radikal solu da ipotek altına al- dı. Radikal solun uzun süre merkez solun ve- sayeti altında siyaset yapması hem merkez solda, hem radikal solda bazı zaaflar yarattı. Benzer gelişme merkez sağ ile marjinal sağ arasında da yaşanmakla beraber, kısa sürede marjinal sağ 12 Eylül'ün radikal sola ve de- mokratik kurumlara indirdigi darbenin yarat- tıgı boşluktan da yararlanarak bagımsızlıgı- nı ilan etti. RP, toplumdaki umutsuzluğu dini motif- lerle süsleyerek radikal bir söylemle kitlele- n etkilemeye, MHP ise yumuşak mesajlar ve- rip, geçmişinı unutturmaya çalıştı. Işte siya- sal bellegimizın 'depoütizt editerek yok edil- mesi' sonucu sapla saman böyle birbirine ka- nştı. Toz duman arasında bir adım önümüzü göremez duruma geldik. Rüzgâr ekildi, fırtı- na biçildi. Toplumun yeniden düzenlenmesi için girişilen her darbe, düzensizliğin, istik- rarsızlıgın temel dayanaklan oldu. Bugün yapılması gereken, bu iki darbenin toplumu- muzda açtığı yaralan saptamak ve onanlabi- lenleri onarmaktır. Ama ne gezer!.. Umut verici bir durum gözükmüyor şimdilik; divelim de teselli bulalım bari. TARTIŞMA Yine yükseköğrenim harçlan B en. okumanın ve öğrenmenin yaşı olmadıgına inanan, 49 yaşında bir ünıversite öğrencisiyim. Okumakta olduğum fakültenin öğretim süresi dört yıl ve en çok yedi yılda bitirme ya da bitirebilecek duruma gelme zorunluğu var. Yedi yıldan sonra geçilmeyen ders adedini belli sayılara indirmiş olmak koşuluyla ek süre ve sınav haklan tanınabiliyor fakülte yönetmeliğine göre. Tüm bu düzenlemeler, ögrencilerin, dönemler itibanyla alacaklan ders sayısını ve egitim sürelerini durumlanna göre bir ölçüde de olsa kendilerinin belirleyebilmesine olanak tanır nitelikte, genelde olumlu düzenlemelerdır. Ne var ki tanınan olanaklann kullanılmasında çok önemli bir engelle karşılaşılmaktadır: Fakülte ögTetim süresinden - yani en kısa öğrenım süresinden- sonra öğrenimin sürdürülmesi durumunda miktan arttinlarak alınan yükseköğretim kurumlan cari hizmet ödeneği öğrenci katkı paylan (harçlar). Ömeğin benim okulumun öğretim süresinin dört yıl olduğunu söylemiştim. Bu dört yıl normal harcınızı ödüyorsunuz. Eğer bir beşinci yıl okuyacaksanız bunun yüzde elli fazlasını, beşinci yıldan sonra ise her yıl iki mislini ödemek durumundasınız. Evine ayda 8-10 milyon lıra para giren ve bunun 5 milyonunu ev kirasına veren, üç haneli rakamlarda dolaşan enflasyon ortammda aylığına yüzde 15, yüzde 7.5 gibi trajikomik zamlar reva görülen, "işini de bilme\'en" memurlarla emeklilerin çocuklannı düşünün. "Camm, o da dört yılda bitirseydi" demeyin. Parayla (rierkese parası oranında) demokratik eğitim ve hoşgörü olmaz. Aynca endişeniz de olmasm; siz eğitim koşullannı düzeltin, öğrencilere fakülte yönetimlerinde söz hakkı verin, harçlan tümüyle de kaldırsanız onlar gene büyük çoğunlukla okullannı en kısa sürede bitirmeyi yegleyeceklerdir. Hançer Şenkon Ankara PENCERE Konudan Konuya... Gökdelen nedir?.. Kimine göre bir uygarlık anıtı!.. Mimar- lık sanatının bulutlara yükselen dışavurumu!.. Kent yaşa- mında kat kat yükselen arsa türetimi!.. Istanbul'da sayısı gün geçtikçe artan gökdelenlere ba- kanlar seviniyoriar: - Uygaıiaşıyoruz!.. Gerçekmi?.. Batı kentlerinde yalnız gökdelen yok, yerdelen de var... Yerdelen nedir?.. Diyelim ki "mefro"nun Türkçe adı olsun!.. Uygarhğın başkentlerinde gökdelenlerden önce yerdelenler yapılma- dı mı? Biz ise tersinden başladık. Bir şehirde yerin altına girmeden bulutlara ulaşmaya kalkmak, bizim gibi sonra- dan görmelerin marifetidir; uygarlık mukallidi olduğumuz- dan gösterişe önem veriyoruz. Sonuç ne oluyor? Gökde- lenlerin yükseldiği bölgelerde trafık tam anlamında kilitle- niyor; sokaklar, caddeler ve kavşaklardatıkananlann öfke- si sövgülere dönüşüyor. • Bir ülke düşünün ki on yıldan beri yüzde 60 enflasyonla birlikte yaşar, sonunda "canavar" gemi azıya alır, tırnakla- nnı üç haneli sayılara geçirir, yüzde 150'yi aşar... Kim sorumludur bu işten?.. Ne tuhaf; bizim ülkemizde enflasyonun suçlusunu da ya- kalayamıyoruz; terörün ürettiği cinayetler gibi enflasyonu kimin türettiği bilinemiyor; kimileri bu işin suçunu Klf'lere yüklüyor, kimileri emekçilerin yakasına yapışıyor, kimileri GAP harcamalannı gündeme getiriyor, kimileri "Güneydo- ğu'daki savaş"ın masraflannı öne çıkarıyor; on yıldan be- ri ellerini kollarını sallaya sallaya ortalıkta dolaşan enflas- yon canavan "faili meçhul cinayet" kahramanına döndü; ekonomi yazarları on yıldan beri enflasyon yazmaktan bık- madılar; herkes enflasyonu konuşmaktan usanmadı; yine de 1995'in ilk ayında sonuçlar açıklanınca herkesin duda- ğı uçukladı... Peki kim sorumlu bu işten?.. Hükümet değil mi?.. Eğer pariamenter bir düzende yaşanıyorsa, enflasyonu patlatıp yüzde 150'yi aşıran bir başbakanın yakasına ya- pışılmaz mı?.. Yok canım... ABD'deki malları ve yatınmlan, Türkiye'deki vergi ka- çaklanyla birlikte enflasyonu yüzde 60'lardan yüzde 150'ye çıkaran Başbakan'a kimse hesap soramaz... Çünkü rejim tıkandı... Siyaset matyalaştı... Uğur Mumcu öldürüldü, kimilerinin ağzında bir suçla- ma: "-Devlet öldürdü!.." Ne demek o?.. Sağda solda faili meçhul cinayetler arttıkça bu laf yay- gınlaşıyor; "Devlet öldürdü!.." "Devlet" soyut bir kavram, değil mi? Oysa birisini öldür- mek için katil gerekli!.. Tabanca, tüfek, bombagerekli!.. Si- lahın tetiğini kim çekecek?.. Bombanın saatini kim kura- cak?.. Bu işleri yapan birinden emir alacak!.. Kimden?.. Devlet adına cinayeti kim tasarlıyor?.. Kim komut veri- yor?.. Devlet bakanı mı?.. MİT Başkanı mı?.. Kontrgerilla mı?.. Emniyet Genel Müdürü mü?.. Bilmediğimiz bir gizli örgüt mü?.. Geride kim olursa olsun, ondan da hükümet sorumludur. Devlet nasıl işler?.. Yürütmeyisimgeleyen hü- kümetten Meclis hesap sorar!.. Hükümet elinin altındaki bürokrasiden sonuna kadar sorumludur. Eğer bu mantığı bir yana bırakır da hükümeti değil; dev- leti sorumlu tutarsak, ya bilgisizliktendir ya kasrtlıdır ya da havanda su dövüp vakit öldürmek için oyalamacadır. • Devlet yaşamında sap ile saman birbirine kanştı; yasa- ma, yürütme, yargılama kavramlan al takke ver külah!.. Bu boşlukta karı-koca Çillerier bakalım ülkeyi daha ne kadar, nereye sürükleyecekler?.. Celâl Hafifbilek SANA EL SALLAYACAĞIM Akdeniz Yayınevi (242) 248 07 86 B u l a ş ı k M a k i n e l e r i n d e P e s i n F i y a t ı n a taksit Arcelik'te...Arçelik'in birbirinden kaliteli Bulaşık Makinelerini şimdi, isterseniz p e ş i n fiyatına taksitle, isterseniz 14 ay vadeli, veya sabit fiyat garantisiyle Mayıs'ta teslim alabilirsiniz! Üstelik, Bulaşık M a k i n e n i z i n komple m o n t a j ı ücretsiz. Size en yakın Arçelik Yetkili Satıcısı'na hemen gelin. Avantajlı çıkın. M A V I S T E S L İ M f BULAŞIK UAKlHELfltİ PeŞlNAT • 10 TAKSİT 3420 BULAflK MAKİNESİ 01 3440 BULAŞIK MAKİNESİ 02 3460 BULAflK MAKİNESİ 03 3484 KOMBİ BULAŞIK MAKİNESİ 04 348C KOMBİ BULAŞIK MAKlUEtl 03 PCfiMAT TAKtlT TOPLAH FİYAT 2.000.000 2.0O0.OO0 22.000.000 2.670.000 2.670.000 29.370.000 3.OO0.0O0 3.OO0.O0O 33.0O0.OO0 3.050.000 3.050.000 33.5SO.0OO 3.46O.O0O 3.4*0.000 3B.OeO.OOO PESİN NSINAT . 4 TAKSİT Ifnin Firann Seçtığınız unjnun peşınatını, csaâıdoı; banka Kesap numorasına Kavole edın. Koçbonk A^. Mertteı Şubesi Kompanya Hesap No: 2108J T u b v l i c ı D o n . » m o S e r v . t ı O *0O M I U I S O 100 261 «3 tA - O tOO 161 U *t 3420 »ULAVK 3460 9ÜLASIK MAKtNSSİ 34M KOMBİ HHAyH 14U KOMBİ l 19.000.000 2S.400.0O0 2S.50O.0O0 29.000.000 PtSİNAT TAKSİT TOPIAM fttAT 3.800.000 3.SOO.OOO 19.000.000 Ş.OSO.OOO S.0S0.OO0 2S.4O0.0OO 5.700.000 S.700.000 2t.SOO.000 S.aOO.OOO 5.800.000 29.000.000 PfSİNAT TOPIAM fİTAT 2.370.000 2.370.000 21.330.000 3.170.000 3.170.000 28.S30.OOO 3.S6O.O0O 3.560.000 32.040.000 3.620.000 3.620.000 32.580.000 3430 BUlASm MAKİNİSİ 3440 BIAASK MAKİmU 34tOBUtASKMAKİmtl 3494 KOMBİ BlHAŞtK MAJONISI H » KOMBİ BUİAİIK MAMINIV TAKSTT TOPLAM rİYAT 1.970.000 1.970.000 23*40.000 2.640.000 2.640.000 31.680.000 2.970.000 2.970.000 35.640.000 3.020.000 3.020.000 36.240.000 3.420.000 3.420.000 41.040.000 0.000 4.110.000 36.9 . Kompanyama, Sonayi v« T rvsİNAT TAKSİT TOPIAM FİTAT~\ Bokanlığı'nın 20.05.1994 tarihli, 21940 wyıb «csmi G a ı r t ' d . üon «fiten t«WiJe uyounoUr. • ÜfCnhfimil, Ansük T«Hdt SotKikın'naaı 1.800.000 1.800.000 27.000.000 2.410.000 2.410.000 36.150.000 2.710.000 2.710.000 40.650.000 2.750.000 2.750.000 4I.2S0.0O0 3.120.000 3.120.000 46.800.000 Fıyoltonmtzo KDV doh Id.r KDV veyo dçe- «rg orantorında ckjbılecek d«$ı$ıltlı)tW (ryadara aynen tnKm tMr. • ArtcHı -So»ı|" Koroofro. Cad. 2/6, «0M0 SülHk., irtanbuL • Konipanyaımı, 20 Şubot 1995 tarihin. kadar g«^«rli olup, üntim ifnkanlan ile »mriıdır. tLAN T.C. İNEGÖL SULH CEZA MAHKEMESİ EsasNo: 1993'741 KararNo: 1994/747 C.Savcı No: 1994/747 Hâkim: Saffettin Al- demir 23998 Kâtip: Fatma Arslan Davacı: K.H. Sanık: Ahmet Kur- han, Recepoğlu. 1962 doğumlu Engöl Cerrah Köyü nüfusuna kayıtlı olup, ayru yerde oturur. Suç: Gıda maddele- ri tüzüğüne muh. Suç tarihi: 21.6.1993 Karar tarihi: 31.10.1994 Sanığın suç tarihin- de satışa arz ettiği kır- mızı toz biberlerin sa- bit ekstra miktan dü- şük, külü yüksek ve içinde nışai madde bu- lundugundan eylemine uyanTCK'nin 398-19 maddesi uyannca 1.060.000 lira ağır pa- ra cezası 402/1 -2 mad- deleri uyannca cürme vasıta kıldığı meslek ve sanat ve ticaretinin 3 ay süre ile tatiline ve 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına ve hü- küm özetimın ilanına karar verildiği ilan olu- nur. 13.1.1995 Basın:4569
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle