28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Halk eğitimi, kitle iletişim araçlan Demokrasi kolay işleyen basit birdüzen değildir. Demokrasinin verimli olması, karmaşık toplumsal sorunlan kavrama ve sağlıklı karar verme yeteneğine sahip seçmenlere dayanır. Halk eğitiminin bir amacı da seçmenleri bu yönde eeitmektir. KENAN SARIALİOGLU H alk eğitimi ve kitle ile- tişim araçlan konusu. ekonomik. Myasal ve kültürel bağlamlan içinde ele alınması ge- rekli olan ve başlıbaşı- na bir uzmanlık alanı olan geniş bir ko- nudur Biz. burada konu> u genel çizgi- leriyle ve giinümüzü ilgilendiren baş- lıklarla sunmaya çalışacağız: Kitle eğitimi. yetişkinler eğitimi. yı- ğın eğitimi. toplum eğitimi. sosyal eği- tim. yaygın eğitim ve benzen adlaral- tında yapılan halk eğitimi: yetişkinlere ve okul dışındakilere yönelmiş düzen- li. sistemlı \e örgütlü bir eğitim çaba- sıdır. Halk eğitimi kapsamı içinde köy- lii kentli. işçi iş\eren. çiftçi. öğrenci. zanaatkâr. esnaf. ev kadını ve serbest meslek sahibi çok geniş bir kitle söz ko- nusudur. Bu geniş kıtlenin halk eğitimi açısından önemli bir özelliği. okul dı- şında bulunmaları ya da ana işlennın okula gitmek olmamasıdır. Ama biröğ- renei de. okul dışında halk eğitimi ça- lışmalanndan \eözellıkle kitle iletişim araçlanndan yararlanabılir. Halk eğiti- mi kapsamında bulunan bireylerin öte- ki bırözelliği de, zorunlu öğrenim ça- ğını geride bırakmış olmalannın yanm- da toplumda sorumlu birer rol almış. başka deyı^le. üretıci duruma geçmiş olmalarıdır. Halk eğitimi. bireylerin. ilişkide bu- lunduğu doğal-toplumsal çevresınden Eğitimci. Felsefeci gelişigüzel bir eğitim alması da değıl- dır. Bılındıği gibi bırey içın başlıca ıki öğrenme yolu vardır. Bunlardan biri bi- reyin içinde bulundıığu doğal-toplum- sal çe\redir. Birey ilişkide bulunduğu çe\reden kimı bilgiler öğrenmcktcdir. Çalışırken, eğlenirken. konuşurken. radyo-telev ızyon ya da sinema izlerken birey, bırtakım bilgilerle dolmaktadır. Işte kitle iletişim araçlan bu açıdan çok etkilidir. Bizim burada ele alacağımız asıl konu da budur. Bireyin ikinci öğ- renme yolu da örgüflenmişöğrenim'dir. Biçimı. kapsamı. süresi. fiziksel çe\ re- si. yürütücüsü birbirinden farklı da ol- sa burada rastlantıya bırakılmayan sis- temli. örgütlü bir eğitim söz konusu- dur. Orada bireyin öğretıminde yardım- cı olan eğitsel bir kuruluş ve görev lile- ri vardır. Halk eğitimi. okul dışında gı- rişilen sistemlı. tasarlanmış. örgütlü bır eğitim izlencesi niteliğindedir, Kısaea- sı halk eğitimi. bireyin yeteneklerini. davranışlannıgeliştirmeyı.değiştirme- yı. yanı eğitmeyi amaç edınmiştir. Halkeğitimi,genel eğitim gıbi insan- lıkla yaşıttır. ÖzellikleP. ve 18. yüz- yıllarda halk eğitimi sıradan halk yı- ğınlanna kutsal kıtabı öğretmek ve in- sanlan alınyazısına boyun eğen kişiler olarak yetiştirmek biçimindeydi. Bu- gün de ne yazık ki bu çabalar gönüllü kuruluşlann çalışmalanyla \e siyasal güclerin de desteğiy le yürütü lebilmek- tedir. Özellikle. 20. vüzyılınbaşlannda. endüstrı de\ rımiııdeıı sonra, örgün öğ- renim olanaklarından voksun kalanla- nn u'îrrli eğifsol düztVe getirilmcsine zorunluluk duyulmuştur. Güç.süz duruındaki işçi sınıfının (proletarvanın) toplumsal ve ekonomik ortamdak ı ycrini almasını. bu eylemle- re katılmasını sağlamak için daha güç- lü. daha bılinçli yurttaş olarak yetiştı- rîlmesi gerekmıştır Endüstrileşmenin ortaya çıkardığı toplumsal sınıflaşma sorunu karştsında. halk eğitimi. toplu- nııın sadece emeğiv le ve alınteriyle ge- çınen üyelerini siyasal iktidara katılma- ya hazırlama görev ini yüklenmi^tır. Bu konuya önıek olarak I93()"lu yıllarda kurulan Paris İşçi Ünhersitesi'nde Ge- orges Politzer'ın işçilere. nıenıurlara verdiği felsefederslerini anınısayabili- riz.Halk eğitiminin ana görevleri ara- sında değişmeye ve gelişmeye uyum sağlama. boş zamanları değerlendirme. birey sel gelişmeye katkının yanı sıra en önemlisi bizce. kitle ıle seçkinler (ay- dınlar)arasındakı ayrılığın giderilmesı ve demokrasi yolundaki eğitim olması gerekir. Ulusal açıdan bütünleşeınemiş toplumlarda ne yazık kı aydın île kitle arasındaki uçurum büyümektedir. Gençler. aydınlar (en azından önemli bir bölümü) içinden çıktıkları kitleye. yaşlı kuşaklara tepeden bakmaktadırlar. Bu. toplum kaynaşmasını güçleştir- mektedir. I949"da toplanan UNESCO Halk Eğitimi Kongresi. bu kopukluğun giderilmesi görevini Halk Eğitimi ne veniıiştir. Türkiye'nin cumhuriyetten sonra bu konuda önemli adımlarattığıgerçektir. Kültürü, sanatı. bilimı yalnızca Sa- ray'ın yönetıci kesimin tekelınde tutan anlayışın tersine. genış kitlenin bunlar- dan yararlanması için çaba gösterilmış- tir. Kö\ Enstitüleri ve Halkevleri bu alanda öncmfi adımlar atmışlardır. Bunlara karşın aydın ve kitle ilişkileri ıstcnilen biçimde gclişmış değildir. GerçekaydııTın. içinden çıktığı top- luma karşı önemli sorumlulukları var- dır. Bu sorumluluklan yerine getirme- ycn, kitle ılc ılişkisini koparan (fıldişi kuleaydınları), kişiselçıkarını toplum- dan üstün tutan bireylere. en yüksek öğ- reııime ulaşsalar bile "gerçek aydın" gözüyle bakılamaz. Gerçck aydın, top- lumsal sorumluluğunu yüklenen; hal- kın aydınlanma.sı, cğitilme.si ve sorun- larını çözmesi için çaba gösterendir. Halk eğitimcilerine düşen en önemli görev lerdcn biri dc halk ile aydınlar ara- sındaorganik bağı ve ilişkileri kurabil- mek ve yaşatabilmektir. Bunun da en önemlisi demokrasieğftimi'dir. Seçmc ve seçilmc hakkının geniş kitlelere ta- nınmasından sonra demokrasi eğitimi daha da önem kazanmıştır. Halk yığın- lannın bu giicü en iyi, cn bilinçli bi- çimde kullanması gerekmektedir. Fa- kat eğitsel düzeyinin yetersizliğı nede- nıyle halk. bu gücü çoğu kez en etkili biçimde kullanmanın yollarını bilme- mektedır. Oy vermenin dışında. yurtta- şın siyasal görevlerinı yerine getirme- si. siyasal sorunlann çözümü için belli durumlar karşısında yerinde kararlara ulaşması geniş ölçüde bir eğitim konu- sudur. Demokrasi kolay işleyen basit bir düzen değildir. Demokrasinin ve- riınli olması. karmaşık toplumsal so- runlan kavrama ve sağlıklı karar verme yeteneğine sahip seçmenlere dayanır. Halk eğitiminin bir amacı da seçmen- leri bu yönde eğitmektir. Demokrasi ancak ve ancak demokrat seçmenlerin oylanyla oluşacak mcclis- lerin ve siyasal iktidarlann işidir. Azın- lıkta kalan bir siyasalgörüşün iktidaroi- ma yolunu tıkayan siyasal iktkJarlar. bi- çimsel olarakdemokrasiye bağlı gibi gö- zükst'k'rdc, özdc. çoğunluğun ya da bas- ka bir deyişle aritmetiğin diktasını tem- sil ederter. Çoğunluğu ellerinden kaçı- racaklarından korkarlar ve korktuklan için korkuturlar: Açlıkla. işsizliklc, ha- pislikle ve işkenceyle korkuturlar. Oy- sa korku ile bcrabcrc kalınmaz: Ya ye- nilecek ya da yeneceksiniz. fşte halk eğitiminin en önemli amaçlarından bi- ri de gerçek bir demokratik düzen için korkmayan ve korkutmayan bireylerye- tiştirmektir. Kitle iletişim araçlannın halk cğiti- mindeki yeri ve başlıca görev leri ise ay- rıca üzerinde durulmaya değer bir ko- nu. Şu kadannı belirteyım: Kitle ileti- şim araçlannın (basın-yayın, radyo, te- lcvizyon, sinema vb...) halk cğitiminde- ki yeri ve görev lerinin. ülkenin siyasal ve kültürel yapı.sıyla yakından ilgili ol- duğu açıktır. Kapitalist üretim ilişkile- rinin oluşturduğu sınıflı loplumlarda egemcn idcoloji, devlctin ideolojisidir ve ıktidan elinde tutan burjuva sınıfı tüm üretim araçlannın oldugu gibi kit- le iletişim araçlannın da sahibidir. Top- lumsal refahı veonun aygıtlannı (öme- ğin televizyonu) üreten ya da televizyo- nun çalışması için gerekli enerjiyi üre- ten maden işçisinin sorunlarını televiz- yonda izlemek mümkün olmamaktadır. Ürettiğine sahip olamayan emekçi, bu- gün artık yaşamını sürdürecek geliri bır yana bırakın, ailesini tahıl vcpatatesle besleyecek parayı bile kazanamamak- tadır. Çare. aynk otlannı bcsleyen can- suyunu, geleceğin meyvelerine dönüşe- cek çiçekli dallara yürütmektir: Eğite- rek, korkmayan insan yetiştirerek! KAYNAK: Halk Eğitimi, Prof. Dr. Cevat Geray (Ank. Üniv. Eğitim Fak. Yay. Ankara-1978) Nobel ödülü ve oyun.. Dünya ölçeğinde. sözüm ona bir "ideolojisizleştirrne"nin yaşandığı bir dönemde. yine böyle bir "'ideolojisiz" araç olarak oyun kuramının ödüllendirilmesi. tarihsel uğrağa ne denli denk düşüyorsa. bilime de o denli ters düşmektedir. KADİR YERCİ Iktisatçı 1verildi. 994 Nobel Ekonomi Ödülü. ikisi Amerikalı (John C. Harsanvi ve John F. Nash), biri Alman (Reinhard Selten) üç bılim adamının o>un ku- ramı ile ilgili çahşmalanna Qv.un, ö^ünde, hemen hemen bütün yaratıcılıkla'rın kaynağı ve -haklı ola- raR-Hyf çâğrlşımfar yapan bir kavram- dır.O^nların dünya üzerinde heryer- de. hemen hemen tıpatıp olarak bilinip oynanması. bunlann. yaşam karşısın- da bir model olma değerini hem za- man. hem de mekân içinde koruduk- larını göstermektedir. Oynanan oyun- ların yaşam karşısında alınan bir tav rı gösterdiklerinin bir başka kanıtı bun- lann çoğunun dinsel kökenli oluşudur. Örneğin, Türkçede seksek oyunu diye bilinen çocuk oyununun lngilizcedeki karşılığinın anlamı 'cennet-cehen- nem'dir. Biryandan. kendi içinde yaşam mo- deli. öie yandan 'gerçekliği anlama'da esin kaynağı oluşturmasıyla böylesine önemli ve anlamlı olan oyun. herhan- gi bir biçimiyle olduğu gibi alınarak. ona bilimsel çözümleme aracı derece- si kazandırılmak istenirse bütün bu olumlu özellikler ortadan kalkmakta- dır. Iktisat bilimı. toplumsal gerçekliğin biryüzüyle ılgilidir. Ancak bu, iktisat bilıminin konusunun toplumsal ger- çeklik olduğu olgusunu değiştirmez. Oysa. bazı rafine -ya da rafine olduğu sanılan çözümleme araçlannın kulla- nımı. bilerek ya da bilmeyerek bu ol- gunun gözardı edilmesine yol açar. Oyun kuramı nedir? Kuramsal çö- zümleme aracı değerine y ükseltme ça- lışmaları elli yıl öncesine dayanan oy un kuramı uygulanmak istenen alan- daki tarafların bir poker masasındaki gibi eşit konumda olduklan varsayı- mıyla. çeşitli seçeneklere göre karşı- lıklı kazanç ve kayıp durumlannı ma- tematiksel degerler olarak gösteren bir tablodur. Serbest rekabetten sapma bir davranış olarak az satıcılı pazarda (oli- gopol) satıcılar arasındaki yukanda anılan ilişkiyi göstermede kullanıldı. Vergiyükümlüsü-devletilişkisideuy- gulandığı bir başka alandır. Bu kuramın çözümleme aracı dege- ri olarak yetersizliği. hemen görülece- ği gibi, taraflararası ilişkiyi bir toplum- sal ilişki olarak görmemesidir. Yine. toplumsal ilişkinin sonucu olan güç (iktidar) öğesini ihmal etmesi ve -ikti- sat kuramının genelindeki örtülü var- sayımdan ayrılarak- tarafları eşit ka- buletmesidir. Bueşitlik. bir değer yar- gısına dayalı eşitlik değil. matematiğin kendisinden doğan bir eşitliktir. Matematiksel tüm uygulamalann tümdengelimci mantığının; sonuçta bulunacak olanın. gerçekte baştaki ilk kabulde örtük olarak varlıgı, yanı "o odur" demekten başka bir sonuç getir- meyecek olması, oyun kuramı için de geçerlidir. Dünya ölçeğinde. sözüm ona bir *ideolojisizleştirme*'nin yaşandığı bir dönemde, yine böyle bir "ideolojisiz" B e n z e r s i z F u l l A u t o m a t i c ' l e r i ç i n taksit Arçelik'te... ...avantaÜ s t ü n t e k n o l o j i y l e ü r e t i l e n b e n z e r s i z A r ç e l i k F u l l A u t o m a t i c ' l e r ş i m d i , b ü t ç e n i z e u y g u n t a k s i t l e r l e ! S i z e e n y a k ı n A r ç e l i k Y e t k i l i S a t ı o s ı ' n a h e m e n g e l i n . A v a n t a j l ı ç ı k ı n . PfSINAT * 10 TAKSİT PCSINAT - 13 TAKSfT nJuAufonunc 'MO nALM/TDM«nc XKW ruuuKMMnc 3400 RJUAUTOMATK İSOO njuAuroMAnc noo Fuıuı/roMAnc noo tUUAUTOMATK 4SO0 fuuAurOMA nc 3500 f ».»00.000 21.000.000 23.000.000 27.400.000 J4.ooo.aoo 30.000.000 34.500.000 19.000.000 4.100.000 4.300.000 4J.4O0.00O Z9S0.000 2.9S0.00O 23.600.000 3.230.000 3.230.000 23.940.000 3.S5O.OOO 3.150.000 30.tO0.OO0 4.770.000 4.770.000 3l.liO.000 4.210.000 4.210.000 33.6*0.000 4.M0.OO0 4.440.000 3t.720.000 S.470.OO0 5.470.000 43.760.000 3.390.000 3.390.000 37.290.000 2.3S0.OOO 2.3*0.000 26.1S0.000 2.610.000 2.610.000 2t.710.000 3.110.000 3.110.000 34.210.000 3.150.000 3.IS0.OO0 42.350.000 3.400.000 3.400.000 37.400.000 3.910.000 3.910.000 43.010.000 4.420.000 4.420.000 4t.620.000 nHHAT TAKSİT TOftAM HYAT 3.010.000 3.010.000 42.140.000 5.110.000 2.110.000 29.540.000 2.320.000 2.320.000 32.4*0.000 2.760.000 2.760.000 31.640.000 3.420.000 3.420.000 47.1*0.000 3.020.000 3.020.000 42.2S0.000 3.470.000 3.470.000 4t.S*0.000 3.920.000 3.920000 54.tSO.000 O MO Mt tS M 0 MIO 341 15 17 ı 20.05.1994 <m*f, 3IM0 ttrj* ! « w Oto*» 1 * üan «tta nMja uygondur. • ÛriİKhHrnı, »rcftk r*kX SmolorT'r»*» MCm «dtr. • HıaOı •$<•»• Kırataı C«t 3/6, 10130 SOMütt. lıuM. • Konpanrtanl. 10 Mx» 1995 torihır» kodo- g«««r« ok/j. ürflim Mıordan U »n>W« araç olarak oyun kuramının ödüllendi- rilmesi. tarihsel uğrağa ne denli denk düşüyorsa. bilime de o denli ters düş- mektedir. Bilimleuğraşanlar matema- tiksel her araca, anlatımı kolaylaştır- manın (illustration) ötesinde bir yük yüklememek zorundadırlar. Daha birçok bilim dalında olduğu gibi, iktisat biliminde de (political eco- nomy) henüz bilim yapma sürecinde olmayan Türkiye için, genel olarak bi- lim felsefesi, özel olarak da iktisat fel- sefesı disiplinine ciddi olarak duyula- cak ilgi, bu sürecin başlangıcı olabilir. Böylece Batı'nın hangi "otorite"sin- den gelirse gelsin, bilim olduğu savın- daki her türlü uygulamaya bilimsel kuşku ve eleştiri gözüyle bakilabilir. Yine böylece, iktisat profesörleri ken- di sözcükleriyle konuşmaya başlayabi- lir ve örnegin u yazgılannda varsa" başbakan olduklarında sacayağının kaç ayakh olduğunu şaşırmayabilirler. " TARTIŞMA Bak şu Kemalist denenlere! S izi okuyarak anlamaya çalışıyorum. Geçen gün Zafer ÜsküTle HBB'de yaptığınız tartışmada dinleyerek anlamaya çalıştım. Söylediklerinizden şunlan saptadım. 1 - Atatürk devrimi gerçek bir devrim değildir. Şadece bir modernleşme girişimidir. Mustafa Kemal Atatürk bir devrimci sayılmaz. 2 - Kemalistler, demokrasiyi sevmiyor, istemiyor ve onu engelliyorlar. Teİc partiyi yeğliyorlar. Baskıdan yanadırlar. Otoriteden yanadırlar. Sola ve emeğe karşıdırlar. Militarist bir devlet yapısını öngörürler. Resmi vatandaş dışındakileri vatandaş saymazlar. Sanayileşmeye karşıdırlar. Özetle; demokrasinin. gelişmenin önündeki en büyük engel Kemalistlerdir. Sayın Mehmet AJtan. Benim yaşım hayli ilerledi. Ama size söz veriyonım ömrümün geri kalan yıllannı bu tanımladığınız Kemalistlerle mücadeleye adayacağım. Yalnız bilgisizliğimi hoş göriin. Bunlar kimlerdir? Nasıl bu kadar güçlü olabiliyorlar. Nerededir bu çağdışı, bu gerici. bu darkafalı, bağnaz, bu korkunç insanlar? Beni, bu insanlarla savaşmak yurtseverlerliğin gereğidir diye düşündürdünüz. Anlıyorum ki siz Kemalizme karşı açtığınız savaşla kutsal bir görev yerine getiriyorsunuz. Kemalizmi yok etmedikçe bu ülke rahata huzura kavuşamayacaktır. Niçin bir türlü gelişemiyor, ilerleyemiyor, demokratikleşemiyoruz diye merak ediyordum. Sanınm benim gibi meraklılan aydınlattınız. Tüm kötülükler, olumsuzluklar Kemalizmden kaynaklanıyor. Sizi doğru anlayabiliyor muyum Sayın Mehmet Altan? Beden ve ruh sağlığı diliyorum. Dr. Coşkun Ozdemîr PENCERE Pisi Pisi mi?.. :t Bay Fethullah Gülen sakal bırakmıyormuş; "Islamda tesettür teferruattır" demiş. Kadın eli sıkıyor mu?.. Tan- su Hanım'ın elini sıktı mı?.. Bir genç gazeteci, Gülen'e "Fethullah Bey" diye seslenmiş; saygısızlık mı etmiş? Medya, "Fethullah pazarlaması"nda bunları konuşuyor. • Fethullah Gülen kim?.. Arkadaşımız Hikmet Çetinkaya'nın çabasıyla bu so- runun yanıtı aydınlandı. Başlangıçta Fethullahçılar utan- gaç idiler, şimdi piyasaya çıktılar; açıldılar, saçıldılar, po- litikaya soyundular; Fethullahçıların pazar payları, televiz- yon yayınlarındaki ortaklıkları, piyasadaki güçleri, okulla- n, kurslan, şirketleri, holdingleri ortaya döküldü. Peki, Refah'a "rakip" mi geliyor? Erbakan'a karşı Fet- hullah Gülen mi pazarlanacak?.. "Fethullah Hoca" tarikat lideri mi?.. Diyor\ar ki: "- Cemaat lideri!.." Cemaatin çeşitli anlamfan var; tüm Müslümanlar için "Islam cemaati" denebilir, küçük bir dinsel topluluk için de bu sözcük kullanılabilir; ama Sayın Gülen'in "zikri" de "fikri" de tarikat lidertiğini vurguluyor; bu konuda utangaç- lığagerek yok.. • Çok partili rejimden bu yana Türkiye sanayi devrimini gerçekleştiremedi; amatarikatlannı geliştirdi; Nurcularve Süleymancılardan tutun da dalga dalga, renk renk, bü- yüklü küçüklü tarikatlar ortalığı sardı. 12 Eylül askeri yö- netimi işçi sendikalarını buldozerfe ezerken tankatlan des- tekledi. 2000'e doğru Türkiye'de, tarikatçılık, yalnız bir inanç yolu değil, "köşeyidönme" felsefesinin türevi, iş ya- şamının kârlı yöntemlerinden biri... Toplum öyle bir noktaya geldi ki sağdaki siyasal parti- lerin liderleri, tarikat şeyhlerinin ellerini öpüp başlarına koymak zorundalar. Fethullah Gülen nasıl güçlendi?.. Piyasada ve medyada tam bir işadamı gibi altyapısını geliştirip zenginleştirerek!.. Bugün ülkede kurban derile- ri ticaretıni büyük çapta Fethullahçılar yapıyorlar, Fethul- lahçılann "Zaman" gazetesı piyasada 30 bin satarken 330 bini açıktan ve elden alınıyor, tarikatın üyeleri dışa- lım-satımda harikalaryaratıyorlar, holdingler, şirketler gır- la... Artık Bay Fethullah Gülen'in politikaya girme zama- nıdır; çünkü Refah Partisi, büyük sermayeyi ürkütüyor, "Gümrük Birtiği"ne karşı çıkıyor. "Dolce Vita"y\ seven sosyetemizi korkutuyor, solun "hakçadüzen"i yerine "adil düzen" sloganını kullanıyor, Sayın Erbakan ara sıra Avru- pa'ya ve Amerika'ya çatıyor, Avrupa Birliği için "Hıristi- yan Ortak Pazarı" diyor. Sayın Bayan Çiller'e kadın eli sıkan ılımlı bir tarikat lide- ri gerekiyor... Fethullah Gülen, bu iş için bire bir mi?.. • Insanoğlu, kediyi ehlileştirmiş, evine almış; tüylerini ok- şadığı zaman pisi pisi mırmırianır, mutlu olur. Insanoğlu, vahşi kediyi avlar. Yeryüzünün patronu Amerika, kimi Islamı ehlileştirdi, Suudi Arabistan kralları VVashington'un elinin altındadır, Kuveyt ise tam ev kedisi!.. Ya Iran?.. Köktendinci ehlileşemedi; ama ılımlı Islamı okşarsan, mırmtrlanmaya başlar... Fethullah Gülen mırmtrtayanlardan, ehli görünenlerden, sakalını kesip "tesettürû" ayrıntı saydığından "ehven-i şer" diye değerlendirilip medya ile büyük sermayenin tez- gâhında Amerika'yla birtikte al gülüm ver gülüm... Medya ne diyor Fethullahçılar konusunda: "Pisi pisi gel pisi.. Var mı senin gibisi." "Türk-lslamsentezi"yerine "ılımlı lslam"\ koymak iste- yenler de aldanıyorlar; Islamcı siyasetin sonu şeriat yoludur. Sevgili babamız, biricik dedemiz MAHİR CANOVA'yı (1915- 16.2.1993) ölümünün ikinci yılında saygı, hasret ve de rahmetle anıyoruz. CE YLAN, ÇİVAN, SEYHUN, EMÎR,OZAN ACI KAYBIMI2 Turk Patolojı Dcmejı'nın kumculanndan \e tstanbul Tıp Fakültesı Patoloji Anabılım Dalı emcklı ögreıim üveiennden degerlı hocamtz Prof. D r . MUAMMER YENERMAN'm vefatını denn uzüntiüeriniızle bıldinnz Merhumun aziz naaşı 16 şubat 1995 pcrKmbe fhugun) ŞışJı Camnnde Ö&le nama/mdan sonra kıhnacak cenaze namazından sonra Ferikov Asri Mezariı^rndakı aıle kabnnde toprağa \erılecektır Merhum h^K'amıza Tann'dan rahmeî. de^erli eşi Sn Prof. Dr. Münevver Venerman'a. yakmlanna \e tüm meslektaşlanmi7a başsağlığı dılerim. Prof. Dr. FERHl'NDE DİZDAROĞLt İstanbul Cnhersitesi Patoloji \nabilim Dalı Başkanı >e Türk Patoloji Demeği > önetim Kurulu Başkanı İLAN T.C. İZMİR 1. ASLİYE HLKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN I994'382 Hamit Çalış tarafından da\alı Ibrahim Kündür aleyhine açılan alacak davası sırasında verilen ara karan gereğince: Da\alı Ibrahim Kündür'ün dosyada mevcut gösterilen adresine çıkanlan tebligata \e zabıtaca yaptınlan tahkikata görc adresi tespit edilemediğinden. dunışma günü olan 8.3.1995günüsaat I I.OO'demahkememizdehazırbulunması vcya kendısiııi bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde dunışmayayokluğundadevamcdilipkararverileceği, tebligat yerine kaıııı olmuk üzere ilancıı tcbliğ olunur. 1.2.1995 Basın:6886
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle