Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 1995 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Halk eğitimi, kitle iletişim araçlan
Demokrasi kolay işleyen basit birdüzen değildir.
Demokrasinin verimli olması, karmaşık toplumsal sorunlan
kavrama ve sağlıklı karar verme yeteneğine sahip seçmenlere
dayanır. Halk eğitiminin bir amacı da seçmenleri bu yönde
eeitmektir.
KENAN SARIALİOGLU
H
alk eğitimi ve kitle ile-
tişim araçlan konusu.
ekonomik. Myasal ve
kültürel bağlamlan
içinde ele alınması ge-
rekli olan ve başlıbaşı-
na bir uzmanlık alanı olan geniş bir ko-
nudur Biz. burada konu> u genel çizgi-
leriyle ve giinümüzü ilgilendiren baş-
lıklarla sunmaya çalışacağız:
Kitle eğitimi. yetişkinler eğitimi. yı-
ğın eğitimi. toplum eğitimi. sosyal eği-
tim. yaygın eğitim ve benzen adlaral-
tında yapılan halk eğitimi: yetişkinlere
ve okul dışındakilere yönelmiş düzen-
li. sistemlı \e örgütlü bir eğitim çaba-
sıdır. Halk eğitimi kapsamı içinde köy-
lii kentli. işçi iş\eren. çiftçi. öğrenci.
zanaatkâr. esnaf. ev kadını ve serbest
meslek sahibi çok geniş bir kitle söz ko-
nusudur. Bu geniş kıtlenin halk eğitimi
açısından önemli bir özelliği. okul dı-
şında bulunmaları ya da ana işlennın
okula gitmek olmamasıdır. Ama biröğ-
renei de. okul dışında halk eğitimi ça-
lışmalanndan \eözellıkle kitle iletişim
araçlanndan yararlanabılir. Halk eğiti-
mi kapsamında bulunan bireylerin öte-
ki bırözelliği de, zorunlu öğrenim ça-
ğını geride bırakmış olmalannın yanm-
da toplumda sorumlu birer rol almış.
başka deyı^le. üretıci duruma geçmiş
olmalarıdır.
Halk eğitimi. bireylerin. ilişkide bu-
lunduğu doğal-toplumsal çevresınden
Eğitimci. Felsefeci
gelişigüzel bir eğitim alması da değıl-
dır. Bılındıği gibi bırey içın başlıca ıki
öğrenme yolu vardır. Bunlardan biri bi-
reyin içinde bulundıığu doğal-toplum-
sal çe\redir. Birey ilişkide bulunduğu
çe\reden kimı bilgiler öğrenmcktcdir.
Çalışırken, eğlenirken. konuşurken.
radyo-telev ızyon ya da sinema izlerken
birey, bırtakım bilgilerle dolmaktadır.
Işte kitle iletişim araçlan bu açıdan çok
etkilidir. Bizim burada ele alacağımız
asıl konu da budur. Bireyin ikinci öğ-
renme yolu da örgüflenmişöğrenim'dir.
Biçimı. kapsamı. süresi. fiziksel çe\ re-
si. yürütücüsü birbirinden farklı da ol-
sa burada rastlantıya bırakılmayan sis-
temli. örgütlü bir eğitim söz konusu-
dur. Orada bireyin öğretıminde yardım-
cı olan eğitsel bir kuruluş ve görev lile-
ri vardır. Halk eğitimi. okul dışında gı-
rişilen sistemlı. tasarlanmış. örgütlü bır
eğitim izlencesi niteliğindedir, Kısaea-
sı halk eğitimi. bireyin yeteneklerini.
davranışlannıgeliştirmeyı.değiştirme-
yı. yanı eğitmeyi amaç edınmiştir.
Halkeğitimi,genel eğitim gıbi insan-
lıkla yaşıttır. ÖzellikleP. ve 18. yüz-
yıllarda halk eğitimi sıradan halk yı-
ğınlanna kutsal kıtabı öğretmek ve in-
sanlan alınyazısına boyun eğen kişiler
olarak yetiştirmek biçimindeydi. Bu-
gün de ne yazık ki bu çabalar gönüllü
kuruluşlann çalışmalanyla \e siyasal
güclerin de desteğiy le yürütü lebilmek-
tedir. Özellikle. 20. vüzyılınbaşlannda.
endüstrı de\ rımiııdeıı sonra, örgün öğ-
renim olanaklarından voksun kalanla-
nn u'îrrli eğifsol düztVe getirilmcsine
zorunluluk duyulmuştur.
Güç.süz duruındaki işçi sınıfının
(proletarvanın) toplumsal ve ekonomik
ortamdak ı ycrini almasını. bu eylemle-
re katılmasını sağlamak için daha güç-
lü. daha bılinçli yurttaş olarak yetiştı-
rîlmesi gerekmıştır Endüstrileşmenin
ortaya çıkardığı toplumsal sınıflaşma
sorunu karştsında. halk eğitimi. toplu-
nııın sadece emeğiv le ve alınteriyle ge-
çınen üyelerini siyasal iktidara katılma-
ya hazırlama görev ini yüklenmi^tır. Bu
konuya önıek olarak I93()"lu yıllarda
kurulan Paris İşçi Ünhersitesi'nde Ge-
orges Politzer'ın işçilere. nıenıurlara
verdiği felsefederslerini anınısayabili-
riz.Halk eğitiminin ana görevleri ara-
sında değişmeye ve gelişmeye uyum
sağlama. boş zamanları değerlendirme.
birey sel gelişmeye katkının yanı sıra en
önemlisi bizce. kitle ıle seçkinler (ay-
dınlar)arasındakı ayrılığın giderilmesı
ve demokrasi yolundaki eğitim olması
gerekir. Ulusal açıdan bütünleşeınemiş
toplumlarda ne yazık kı aydın île kitle
arasındaki uçurum büyümektedir.
Gençler. aydınlar (en azından önemli
bir bölümü) içinden çıktıkları kitleye.
yaşlı kuşaklara tepeden bakmaktadırlar.
Bu. toplum kaynaşmasını güçleştir-
mektedir. I949"da toplanan UNESCO
Halk Eğitimi Kongresi. bu kopukluğun
giderilmesi görevini Halk Eğitimi ne
veniıiştir.
Türkiye'nin cumhuriyetten sonra bu
konuda önemli adımlarattığıgerçektir.
Kültürü, sanatı. bilimı yalnızca Sa-
ray'ın yönetıci kesimin tekelınde tutan
anlayışın tersine. genış kitlenin bunlar-
dan yararlanması için çaba gösterilmış-
tir. Kö\ Enstitüleri ve Halkevleri bu
alanda öncmfi adımlar atmışlardır.
Bunlara karşın aydın ve kitle ilişkileri
ıstcnilen biçimde gclişmış değildir.
GerçekaydııTın. içinden çıktığı top-
luma karşı önemli sorumlulukları var-
dır. Bu sorumluluklan yerine getirme-
ycn, kitle ılc ılişkisini koparan (fıldişi
kuleaydınları), kişiselçıkarını toplum-
dan üstün tutan bireylere. en yüksek öğ-
reııime ulaşsalar bile "gerçek aydın"
gözüyle bakılamaz. Gerçck aydın, top-
lumsal sorumluluğunu yüklenen; hal-
kın aydınlanma.sı, cğitilme.si ve sorun-
larını çözmesi için çaba gösterendir.
Halk eğitimcilerine düşen en önemli
görev lerdcn biri dc halk ile aydınlar ara-
sındaorganik bağı ve ilişkileri kurabil-
mek ve yaşatabilmektir. Bunun da en
önemlisi demokrasieğftimi'dir. Seçmc
ve seçilmc hakkının geniş kitlelere ta-
nınmasından sonra demokrasi eğitimi
daha da önem kazanmıştır. Halk yığın-
lannın bu giicü en iyi, cn bilinçli bi-
çimde kullanması gerekmektedir. Fa-
kat eğitsel düzeyinin yetersizliğı nede-
nıyle halk. bu gücü çoğu kez en etkili
biçimde kullanmanın yollarını bilme-
mektedır. Oy vermenin dışında. yurtta-
şın siyasal görevlerinı yerine getirme-
si. siyasal sorunlann çözümü için belli
durumlar karşısında yerinde kararlara
ulaşması geniş ölçüde bir eğitim konu-
sudur. Demokrasi kolay işleyen basit
bir düzen değildir. Demokrasinin ve-
riınli olması. karmaşık toplumsal so-
runlan kavrama ve sağlıklı karar verme
yeteneğine sahip seçmenlere dayanır.
Halk eğitiminin bir amacı da seçmen-
leri bu yönde eğitmektir.
Demokrasi ancak ve ancak demokrat
seçmenlerin oylanyla oluşacak mcclis-
lerin ve siyasal iktidarlann işidir. Azın-
lıkta kalan bir siyasalgörüşün iktidaroi-
ma yolunu tıkayan siyasal iktkJarlar. bi-
çimsel olarakdemokrasiye bağlı gibi gö-
zükst'k'rdc, özdc. çoğunluğun ya da bas-
ka bir deyişle aritmetiğin diktasını tem-
sil ederter. Çoğunluğu ellerinden kaçı-
racaklarından korkarlar ve korktuklan
için korkuturlar: Açlıkla. işsizliklc, ha-
pislikle ve işkenceyle korkuturlar. Oy-
sa korku ile bcrabcrc kalınmaz: Ya ye-
nilecek ya da yeneceksiniz. fşte halk
eğitiminin en önemli amaçlarından bi-
ri de gerçek bir demokratik düzen için
korkmayan ve korkutmayan bireylerye-
tiştirmektir.
Kitle iletişim araçlannın halk cğiti-
mindeki yeri ve başlıca görev leri ise ay-
rıca üzerinde durulmaya değer bir ko-
nu. Şu kadannı belirteyım: Kitle ileti-
şim araçlannın (basın-yayın, radyo, te-
lcvizyon, sinema vb...) halk cğitiminde-
ki yeri ve görev lerinin. ülkenin siyasal
ve kültürel yapı.sıyla yakından ilgili ol-
duğu açıktır. Kapitalist üretim ilişkile-
rinin oluşturduğu sınıflı loplumlarda
egemcn idcoloji, devlctin ideolojisidir
ve ıktidan elinde tutan burjuva sınıfı
tüm üretim araçlannın oldugu gibi kit-
le iletişim araçlannın da sahibidir. Top-
lumsal refahı veonun aygıtlannı (öme-
ğin televizyonu) üreten ya da televizyo-
nun çalışması için gerekli enerjiyi üre-
ten maden işçisinin sorunlarını televiz-
yonda izlemek mümkün olmamaktadır.
Ürettiğine sahip olamayan emekçi, bu-
gün artık yaşamını sürdürecek geliri bır
yana bırakın, ailesini tahıl vcpatatesle
besleyecek parayı bile kazanamamak-
tadır. Çare. aynk otlannı bcsleyen can-
suyunu, geleceğin meyvelerine dönüşe-
cek çiçekli dallara yürütmektir: Eğite-
rek, korkmayan insan yetiştirerek!
KAYNAK: Halk Eğitimi, Prof. Dr.
Cevat Geray (Ank. Üniv. Eğitim Fak.
Yay. Ankara-1978)
Nobel ödülü ve oyun..
Dünya ölçeğinde. sözüm ona bir "ideolojisizleştirrne"nin
yaşandığı bir dönemde. yine böyle bir "'ideolojisiz" araç
olarak oyun kuramının ödüllendirilmesi. tarihsel uğrağa ne
denli denk düşüyorsa. bilime de o denli ters düşmektedir.
KADİR YERCİ Iktisatçı
1verildi.
994 Nobel Ekonomi Ödülü.
ikisi Amerikalı (John C.
Harsanvi ve John F. Nash),
biri Alman (Reinhard Selten)
üç bılim adamının o>un ku-
ramı ile ilgili çahşmalanna
Qv.un, ö^ünde, hemen hemen bütün
yaratıcılıkla'rın kaynağı ve -haklı ola-
raR-Hyf çâğrlşımfar yapan bir kavram-
dır.O^nların dünya üzerinde heryer-
de. hemen hemen tıpatıp olarak bilinip
oynanması. bunlann. yaşam karşısın-
da bir model olma değerini hem za-
man. hem de mekân içinde koruduk-
larını göstermektedir. Oynanan oyun-
ların yaşam karşısında alınan bir tav rı
gösterdiklerinin bir başka kanıtı bun-
lann çoğunun dinsel kökenli oluşudur.
Örneğin, Türkçede seksek oyunu diye
bilinen çocuk oyununun lngilizcedeki
karşılığinın anlamı 'cennet-cehen-
nem'dir.
Biryandan. kendi içinde yaşam mo-
deli. öie yandan 'gerçekliği anlama'da
esin kaynağı oluşturmasıyla böylesine
önemli ve anlamlı olan oyun. herhan-
gi bir biçimiyle olduğu gibi alınarak.
ona bilimsel çözümleme aracı derece-
si kazandırılmak istenirse bütün bu
olumlu özellikler ortadan kalkmakta-
dır.
Iktisat bilimı. toplumsal gerçekliğin
biryüzüyle ılgilidir. Ancak bu, iktisat
bilıminin konusunun toplumsal ger-
çeklik olduğu olgusunu değiştirmez.
Oysa. bazı rafine -ya da rafine olduğu
sanılan çözümleme araçlannın kulla-
nımı. bilerek ya da bilmeyerek bu ol-
gunun gözardı edilmesine yol açar.
Oyun kuramı nedir? Kuramsal çö-
zümleme aracı değerine y ükseltme ça-
lışmaları elli yıl öncesine dayanan
oy un kuramı uygulanmak istenen alan-
daki tarafların bir poker masasındaki
gibi eşit konumda olduklan varsayı-
mıyla. çeşitli seçeneklere göre karşı-
lıklı kazanç ve kayıp durumlannı ma-
tematiksel degerler olarak gösteren bir
tablodur. Serbest rekabetten sapma bir
davranış olarak az satıcılı pazarda (oli-
gopol) satıcılar arasındaki yukanda
anılan ilişkiyi göstermede kullanıldı.
Vergiyükümlüsü-devletilişkisideuy-
gulandığı bir başka alandır.
Bu kuramın çözümleme aracı dege-
ri olarak yetersizliği. hemen görülece-
ği gibi, taraflararası ilişkiyi bir toplum-
sal ilişki olarak görmemesidir. Yine.
toplumsal ilişkinin sonucu olan güç
(iktidar) öğesini ihmal etmesi ve -ikti-
sat kuramının genelindeki örtülü var-
sayımdan ayrılarak- tarafları eşit ka-
buletmesidir. Bueşitlik. bir değer yar-
gısına dayalı eşitlik değil. matematiğin
kendisinden doğan bir eşitliktir.
Matematiksel tüm uygulamalann
tümdengelimci mantığının; sonuçta
bulunacak olanın. gerçekte baştaki ilk
kabulde örtük olarak varlıgı, yanı "o
odur" demekten başka bir sonuç getir-
meyecek olması, oyun kuramı için de
geçerlidir.
Dünya ölçeğinde. sözüm ona bir
*ideolojisizleştirme*'nin yaşandığı bir
dönemde, yine böyle bir "ideolojisiz"
B e n z e r s i z F u l l A u t o m a t i c ' l e r i ç i n
taksit Arçelik'te...
...avantaÜ s t ü n t e k n o l o j i y l e ü r e t i l e n b e n z e r s i z A r ç e l i k F u l l A u t o m a t i c ' l e r
ş i m d i , b ü t ç e n i z e u y g u n t a k s i t l e r l e ! S i z e e n y a k ı n A r ç e l i k
Y e t k i l i S a t ı o s ı ' n a h e m e n g e l i n . A v a n t a j l ı ç ı k ı n .
PfSINAT * 10 TAKSİT PCSINAT - 13 TAKSfT
nJuAufonunc 'MO
nALM/TDM«nc XKW
ruuuKMMnc 3400
RJUAUTOMATK İSOO
njuAuroMAnc noo
Fuıuı/roMAnc noo
tUUAUTOMATK 4SO0
fuuAurOMA nc 3500 f
».»00.000
21.000.000
23.000.000
27.400.000
J4.ooo.aoo
30.000.000
34.500.000
19.000.000
4.100.000 4.300.000 4J.4O0.00O
Z9S0.000 2.9S0.00O 23.600.000
3.230.000 3.230.000 23.940.000
3.S5O.OOO 3.150.000 30.tO0.OO0
4.770.000 4.770.000 3l.liO.000
4.210.000 4.210.000 33.6*0.000
4.M0.OO0 4.440.000 3t.720.000
S.470.OO0 5.470.000 43.760.000
3.390.000 3.390.000 37.290.000
2.3S0.OOO 2.3*0.000 26.1S0.000
2.610.000 2.610.000 2t.710.000
3.110.000 3.110.000 34.210.000
3.150.000 3.IS0.OO0 42.350.000
3.400.000 3.400.000 37.400.000
3.910.000 3.910.000 43.010.000
4.420.000 4.420.000 4t.620.000
nHHAT TAKSİT TOftAM HYAT
3.010.000 3.010.000 42.140.000
5.110.000 2.110.000 29.540.000
2.320.000 2.320.000 32.4*0.000
2.760.000 2.760.000 31.640.000
3.420.000 3.420.000 47.1*0.000
3.020.000 3.020.000 42.2S0.000
3.470.000 3.470.000 4t.S*0.000
3.920.000 3.920000 54.tSO.000
O MO Mt tS M 0 MIO 341 15 17
ı 20.05.1994 <m*f, 3IM0 ttrj* ! « w Oto*»
1
* üan «tta
nMja uygondur. • ÛriİKhHrnı, »rcftk r*kX SmolorT'r»*» MCm «dtr. • HıaOı •$<•»• Kırataı C«t 3/6,
10130 SOMütt. lıuM. • Konpanrtanl. 10 Mx» 1995 torihır» kodo- g«««r« ok/j. ürflim Mıordan U »n>W«
araç olarak oyun kuramının ödüllendi-
rilmesi. tarihsel uğrağa ne denli denk
düşüyorsa. bilime de o denli ters düş-
mektedir. Bilimleuğraşanlar matema-
tiksel her araca, anlatımı kolaylaştır-
manın (illustration) ötesinde bir yük
yüklememek zorundadırlar.
Daha birçok bilim dalında olduğu
gibi, iktisat biliminde de (political eco-
nomy) henüz bilim yapma sürecinde
olmayan Türkiye için, genel olarak bi-
lim felsefesi, özel olarak da iktisat fel-
sefesı disiplinine ciddi olarak duyula-
cak ilgi, bu sürecin başlangıcı olabilir.
Böylece Batı'nın hangi "otorite"sin-
den gelirse gelsin, bilim olduğu savın-
daki her türlü uygulamaya bilimsel
kuşku ve eleştiri gözüyle bakilabilir.
Yine böylece, iktisat profesörleri ken-
di sözcükleriyle konuşmaya başlayabi-
lir ve örnegin u
yazgılannda varsa"
başbakan olduklarında sacayağının
kaç ayakh olduğunu şaşırmayabilirler.
" TARTIŞMA
Bak şu
Kemalist
denenlere!
S
izi okuyarak
anlamaya
çalışıyorum. Geçen
gün Zafer ÜsküTle
HBB'de yaptığınız
tartışmada
dinleyerek anlamaya çalıştım.
Söylediklerinizden şunlan
saptadım.
1 - Atatürk devrimi gerçek bir
devrim değildir. Şadece bir
modernleşme girişimidir.
Mustafa Kemal Atatürk bir
devrimci sayılmaz.
2 - Kemalistler, demokrasiyi
sevmiyor, istemiyor ve onu
engelliyorlar. Teİc partiyi
yeğliyorlar. Baskıdan
yanadırlar. Otoriteden
yanadırlar. Sola ve emeğe
karşıdırlar. Militarist bir devlet
yapısını öngörürler. Resmi
vatandaş dışındakileri vatandaş
saymazlar. Sanayileşmeye
karşıdırlar. Özetle;
demokrasinin. gelişmenin
önündeki en büyük engel
Kemalistlerdir. Sayın Mehmet
AJtan. Benim yaşım hayli
ilerledi. Ama size söz
veriyonım ömrümün geri
kalan yıllannı bu
tanımladığınız Kemalistlerle
mücadeleye adayacağım.
Yalnız bilgisizliğimi hoş
göriin. Bunlar kimlerdir? Nasıl
bu kadar güçlü olabiliyorlar.
Nerededir bu çağdışı, bu
gerici. bu darkafalı, bağnaz, bu
korkunç insanlar? Beni, bu
insanlarla savaşmak
yurtseverlerliğin gereğidir diye
düşündürdünüz. Anlıyorum ki
siz Kemalizme karşı açtığınız
savaşla kutsal bir görev yerine
getiriyorsunuz. Kemalizmi yok
etmedikçe bu ülke rahata
huzura kavuşamayacaktır.
Niçin bir türlü gelişemiyor,
ilerleyemiyor,
demokratikleşemiyoruz diye
merak ediyordum. Sanınm
benim gibi meraklılan
aydınlattınız. Tüm kötülükler,
olumsuzluklar Kemalizmden
kaynaklanıyor. Sizi doğru
anlayabiliyor muyum Sayın
Mehmet Altan? Beden ve ruh
sağlığı diliyorum.
Dr. Coşkun Ozdemîr
PENCERE
Pisi Pisi mi?.. :t
Bay Fethullah Gülen sakal bırakmıyormuş; "Islamda
tesettür teferruattır" demiş. Kadın eli sıkıyor mu?.. Tan-
su Hanım'ın elini sıktı mı?.. Bir genç gazeteci, Gülen'e
"Fethullah Bey" diye seslenmiş; saygısızlık mı etmiş?
Medya, "Fethullah pazarlaması"nda bunları konuşuyor.
•
Fethullah Gülen kim?..
Arkadaşımız Hikmet Çetinkaya'nın çabasıyla bu so-
runun yanıtı aydınlandı. Başlangıçta Fethullahçılar utan-
gaç idiler, şimdi piyasaya çıktılar; açıldılar, saçıldılar, po-
litikaya soyundular; Fethullahçıların pazar payları, televiz-
yon yayınlarındaki ortaklıkları, piyasadaki güçleri, okulla-
n, kurslan, şirketleri, holdingleri ortaya döküldü.
Peki, Refah'a "rakip" mi geliyor? Erbakan'a karşı Fet-
hullah Gülen mi pazarlanacak?..
"Fethullah Hoca" tarikat lideri mi?..
Diyor\ar ki:
"- Cemaat lideri!.."
Cemaatin çeşitli anlamfan var; tüm Müslümanlar için
"Islam cemaati" denebilir, küçük bir dinsel topluluk için
de bu sözcük kullanılabilir; ama Sayın Gülen'in "zikri" de
"fikri" de tarikat lidertiğini vurguluyor; bu konuda utangaç-
lığagerek yok..
•
Çok partili rejimden bu yana Türkiye sanayi devrimini
gerçekleştiremedi; amatarikatlannı geliştirdi; Nurcularve
Süleymancılardan tutun da dalga dalga, renk renk, bü-
yüklü küçüklü tarikatlar ortalığı sardı. 12 Eylül askeri yö-
netimi işçi sendikalarını buldozerfe ezerken tankatlan des-
tekledi. 2000'e doğru Türkiye'de, tarikatçılık, yalnız bir
inanç yolu değil, "köşeyidönme" felsefesinin türevi, iş ya-
şamının kârlı yöntemlerinden biri...
Toplum öyle bir noktaya geldi ki sağdaki siyasal parti-
lerin liderleri, tarikat şeyhlerinin ellerini öpüp başlarına
koymak zorundalar.
Fethullah Gülen nasıl güçlendi?..
Piyasada ve medyada tam bir işadamı gibi altyapısını
geliştirip zenginleştirerek!.. Bugün ülkede kurban derile-
ri ticaretıni büyük çapta Fethullahçılar yapıyorlar, Fethul-
lahçılann "Zaman" gazetesı piyasada 30 bin satarken
330 bini açıktan ve elden alınıyor, tarikatın üyeleri dışa-
lım-satımda harikalaryaratıyorlar, holdingler, şirketler gır-
la... Artık Bay Fethullah Gülen'in politikaya girme zama-
nıdır; çünkü Refah Partisi, büyük sermayeyi ürkütüyor,
"Gümrük Birtiği"ne karşı çıkıyor. "Dolce Vita"y\ seven
sosyetemizi korkutuyor, solun "hakçadüzen"i yerine "adil
düzen" sloganını kullanıyor, Sayın Erbakan ara sıra Avru-
pa'ya ve Amerika'ya çatıyor, Avrupa Birliği için "Hıristi-
yan Ortak Pazarı" diyor.
Sayın Bayan Çiller'e kadın eli sıkan ılımlı bir tarikat lide-
ri gerekiyor...
Fethullah Gülen, bu iş için bire bir mi?..
•
Insanoğlu, kediyi ehlileştirmiş, evine almış; tüylerini ok-
şadığı zaman pisi pisi mırmırianır, mutlu olur.
Insanoğlu, vahşi kediyi avlar.
Yeryüzünün patronu Amerika, kimi Islamı ehlileştirdi,
Suudi Arabistan kralları VVashington'un elinin altındadır,
Kuveyt ise tam ev kedisi!..
Ya Iran?..
Köktendinci ehlileşemedi; ama ılımlı Islamı okşarsan,
mırmtrlanmaya başlar...
Fethullah Gülen mırmtrtayanlardan, ehli görünenlerden,
sakalını kesip "tesettürû" ayrıntı saydığından "ehven-i
şer" diye değerlendirilip medya ile büyük sermayenin tez-
gâhında Amerika'yla birtikte al gülüm ver gülüm...
Medya ne diyor Fethullahçılar konusunda:
"Pisi pisi gel pisi..
Var mı senin gibisi."
"Türk-lslamsentezi"yerine "ılımlı lslam"\ koymak iste-
yenler de aldanıyorlar; Islamcı siyasetin sonu şeriat
yoludur.
Sevgili babamız, biricik
dedemiz
MAHİR
CANOVA'yı
(1915- 16.2.1993)
ölümünün ikinci yılında saygı,
hasret ve de rahmetle
anıyoruz.
CE YLAN, ÇİVAN, SEYHUN,
EMÎR,OZAN
ACI KAYBIMI2
Turk Patolojı Dcmejı'nın kumculanndan \e tstanbul Tıp Fakültesı Patoloji
Anabılım Dalı emcklı ögreıim üveiennden degerlı hocamtz
Prof. D r .
MUAMMER YENERMAN'm
vefatını denn uzüntiüeriniızle bıldinnz
Merhumun aziz naaşı 16 şubat 1995 pcrKmbe fhugun) ŞışJı Camnnde Ö&le
nama/mdan sonra kıhnacak cenaze namazından sonra Ferikov Asri
Mezariı^rndakı aıle kabnnde toprağa \erılecektır
Merhum h^K'amıza Tann'dan rahmeî. de^erli eşi Sn Prof. Dr. Münevver
Venerman'a. yakmlanna \e tüm meslektaşlanmi7a başsağlığı dılerim.
Prof. Dr. FERHl'NDE DİZDAROĞLt
İstanbul Cnhersitesi Patoloji \nabilim Dalı Başkanı
>e Türk Patoloji Demeği > önetim Kurulu Başkanı
İLAN
T.C.
İZMİR 1. ASLİYE HLKUK MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
I994'382
Hamit Çalış tarafından da\alı Ibrahim Kündür aleyhine
açılan alacak davası sırasında verilen ara karan gereğince:
Da\alı Ibrahim Kündür'ün dosyada mevcut gösterilen
adresine çıkanlan tebligata \e zabıtaca yaptınlan tahkikata
görc adresi tespit edilemediğinden. dunışma günü olan
8.3.1995günüsaat I I.OO'demahkememizdehazırbulunması
vcya kendısiııi bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde
dunışmayayokluğundadevamcdilipkararverileceği, tebligat
yerine kaıııı olmuk üzere ilancıı tcbliğ olunur. 1.2.1995
Basın:6886