02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9ARALIK 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Telsim için yürütmeyi durdurma ANKARA (AA) - Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri AŞ'nin sözleşme- sinin Türk Telekom tarafın- dan feshedilmesinden sonra yargı yoluna giden Telsim'in, yürütmeyi durdurma karan aldığı bildirildi. Telsım'den yapılan yazılı açıklamada. şöyle denildi: "Bağımsız yargı, Türk Telekom tarafından kanun- suz bir şekilde el konulma- ya çalışılan Telsim tesisle- rinde > ürütmeyi durdurma karan aldı. Bu kararla Tel- sim şebekesi tekrar Tel- sim'in mühendis \e teknis- yenlerince işletmeye başla- nacaktır." Telsim Genel Müdür Yar- dımcısi Oğuz Özcü, "konu- nun stratejik öneminden do- layı karan veren mahkeme- nin adını şimdilik açıklamak istemedikierini" söyledi. Mahkeme karannın "hü- küm"1 bölümü şöyle: "•Türk Telekom'un İs- tanbul yakası Telefon Baş- müdürlüğü. Tahtakale Te- lefon Santralı. Telsim GSM Telefon Santralı Kat: 3, Türk Telekom Anadolu Ya- kası Başmüdürlüğü Kü- çük>alı Santralı Telsim GSM santralı Kat: 1 Kü- çükyaü İstanbul, Türk Te- lekom Ankara Başmüdür- lüğii binası Kat. 2 l'lus An- kara adreslerinde bulunan >e mülkiyeti Telsim'e ait bi- naların. tesislerin Telsim'e teslim edilmesi, Telsım'den uzaklaştınldığı iddia edilen personelin bu tesislerde ça- İışmalarına »e giriş-cıkışla- rına engel olunmamasına. Sözleşmenin 23. maddesi gereğince Telsim tarafın- dan Türk Telekom'a veril- diği belirtilen 6 milyon ABD dolarlık teminat mek- tubunun yüzde 20 nakit ve- >a bu miktarda mahkeme- mize muteber görülecek bir bankanın teminat mektu- bunu mahkemeye vermesi- ne, ibrazı halinde nakde çevrilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konul- nıasına ve kararın infazı için yetkili ve görevli icra dairelerince yerine getiril- mesine..." Mahkemenin, ihtiyati ted- bir karannı. ıtirazı kabil ol- mak üzere doğacak zararlan önlemek amacıyla verdiği bildirildi. AB'ye ihracatında 'ithalat teşviği'nden mahrum kalan sanayici hayal kınklığına uğradı GETden ihracata îlk darbeBÜLENT KIZANL1K Gümrük birliğinden ılk darbeyi. en ka- zançlı çıkması beklenen ıhracat sektörü ye- di. Avrupa Parlarnentosıfnun gümrük birli- ğini onaylaması ile Türk sanayii için Avru- pa Birliği pazannın genişlemesi beklenir- ken. gümrük uyumu ile ilgili düzenlemeler. rekabet gücünü tehlikeye sokan maliyetleri beraberinde getirdi. Başta hazır giyim olmak üzere, gümrük birligini dört gözle bekleyen dış pazarda güç- lü sektörler. ihracat kaydıyla üçüncü ülkeler- den ithal ettikleri sıfır gümrüklü girdi için "fark giderici vergir ile karşı karşıya kaldı. Gümrük birliği ile gündeme gelen Ortak Gümrük Tanfesi'ne (OGT) uyum çerçeve- sinde. yerli sanayici. Avrupa Bırligi üyesi ül- kelere ihraç edeceği ürünler için üçüncü ül- kelerden teşvikli (sıfir gümrüklü) ithalat ya- pamayacak. Ya da teşvikli olarak ithal ettiği hammadde ile ürettiği ürünlen AB ülkeleri- ne ihraç ederken. OGT üzerinden "fark gi- derici vergi''' ödemek zorunda kalacak. lhra- catçı. teşvikli ithalatını beyan edip, belirle- nen fark giderici vergiyi ödemeden AB'ye ihracat gerçekleştirirse. durum bir ıhbar ya da inceleme sonucu ortaya çıkanldığında çok agır cezalar gündeme gelecek. Fark giderici vergiler. yine OGT çerçeve- sinde ürün gruplan için farklılık gösterecek. Örnegin tekstil ve konfeksiyon sektörü. • Avrupa Birliği, gümrük birliğinin yürürlüğe girmesiyle, 20 yılı aşkın süredir sürdürdüğü hoşgörüden vazgeçiyor. Sanayiciler, gümrük birliğinin onaylanması halinde 1 ocaktan itibaren AB'ye ihraç edecekleri ürünlerde. üçüncü ülkelerden ihracat kaydıyla sıfır gümrükle ithal ettikleri girdileri kullanamayacak ya da bu girdiler için Ortak Gümrük Tarifesi çerçevesinde "fark giderici vergi" ödeyecekler. Uzakdoğu'dan ihracat kaydıyla sıfır güm- rükle ithal ettiği girdiyi kullanarak ürettiği ürünleri AB'ye ihraç etmek için yüzde 7 ci- vannda fark giderici vergi ödeyecek. Söz konusu uygulama. gümrük birliğinin yürürlüğe gireceği 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren geçerlilik kazanacak. Bu çerçevede. stokta bulunan teşvikli ithal gırdi ile üretilen ürünlerin, bu tarihten sonra AB üyesi ülke- lere ihracatında da fark giderici vergi ödene- cek. Böylece bundan sonraki girdi ithalatı- nın yanı sıra bu yıl içinde. ihraç ürünlerinde kullanılmak üzere ithal edilen hammaddenin de "sıfirjgümrük" avantajı ortadan kalkmış olacak. Ozellikle. tekstil ve konfeksiyon sek- törü, kotalann kalkıp AB pazannın genişle- mesini beklerken, stokundaki ucuz hammad- de avantajinı da yitirmekten oldukça rahat- sızoldu. Teşvikli ithalatın dahaçok L'zakdo- ğu ülkelerindenyapıldığını ve bunun bağlan- tısının kurulup, ithal girdinin gümrüklere ge- lişine kadar yol uzaklıgı nedeniyle 3-4 ay geçtiğini belirten tekstilci ve hazır giyimci- ler. üretım ve ihracatın da 2 ayı aşkın bir sü- re aldığını. bu yüzden 5-6 aylık stokla çalış- tıklannı belirttiler. Sanayiciler, ithalat teş- vıklerinı alırken Dış Ticaret Müsteşarlı- gı'nca uyanlmadıklannı ve hatta Dış Tica- ret Müsteşarlığı'nın hâlâisteyene ithalat teş- vigi vermeye devam ertiğini kaydettiler. Türkiye Dış Ticaret Dernegi'nin (TÜRKTRADE) kasım ayı toplantısının ar- dından yapılan yazılı açıklamada bu konu- ya da dikkat çekilerek. sorunun çözümlen- mesi istenildi. TÜRKTRADE'nin açıklama- sında bu konuyla ilgili ^öyle denildi: u Avnıpa Birliği ile ilişkilerde. 1 Ocak 1996'dan itibaren uygulamaya başlayacak olan Ortak Gümrük Tarifesi uvannca, teş- vikli ithalat kapsamında ithal edilmiş girdi- lerin kullanıldığı mamullerin AB'ye ihraç edilmesi durumunda. fark giderici vergi uy- gulanması büyük bir karmaşa doğuracak ve çeşitli sorunlar yaratacaktır. Bu konu acilen elealınmalı \eihracatçıyı mağduretme>ecek çözümler getirilmelidir'* Kıbns Vakfı Başkanı \e uluslararası iliş- kileruzmanı Prof. Dr.ErolManisau, konuvu yorumlarken "Gümrük birliği ile ilgili kaygı- lanmız. yavaş yavaş somut probientlere dö- nüşmeye başladı" dedi. Manisalı. Ortak Gümrük Tarifeleri'nin AB üyesi ülkelerinin dış ticaret politikalanna göre şekillendiğini ve Türkiyenin tek taraflı olarak uygulamak zorunda kaldığinı hatırlattı. 20 yıllık yükümlülük AB'ye ihraç edilecek ürünler için teşvik- li ithalatı engelleyen hüküm. 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol'den kaynak- lanıyor. Nitekim bu hükmün yerine getiril- memesi. iki yıl kadar önce, AB üyesi ülke- lere yapılan televizyon ihracatında da sorun yaratmıştı. Sıkintı. 15 Ocak 1994 tarihinden itibaren teşvikli ithal girdi için yerli sanayi- ciden Ortak Gümrük Tarifesi düzeyinde ke- sinti yapılmasıyla çözülmüştü. Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri. Türki- ye'nin ihracatının rahatsız edici düzeyde bu- İunmamast nedeniyle AB'nin Katma Proto- kol'ün bu hükmünün yerine getirilmemesi- ne 20 yıl süresince ses çıkarmadıklannı. an- cak "teş>ikli ithalat" uygulamasını bu süre içinde legalıze de etmediklerini hatırlattılar. Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri. AB'nin gümrük birliğinin üçüncü ülkelerce suiistı- malinden endışe duydugunu vurguladılar. Yönetim Kurulu Başkanı Komili, isim vermeden Refah Partisi tehdidine dikkat çekti TUSIAD'ın 6 farldı düzen 9 uyarısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sanayici ve tşadamları Demeği (TÜSt- AD) Yönetim Kurulu Baş- kanı Halis KomilL siyasi is- tikrarsızlıklar nedeniyle. sis- teme karşı duyulan güven- sizliöi kullanan bazı grupla- nn "farkü düzen" vaatleriy- le ortaya çıktıgını \ urgular- ken. ad vermeden RP'yi ül- ke açısından tehlikeli gördü- ğünü bildirdi. Komili. "Türki- ye'nin yüz yıllık batı- lılaşma mücadelesi- ninönünesetçekme- - — \e, ülkenin kabuk X U S I A D değiştirmesini engel- lemeyeçalışıyorlar''dedi. Ül- ke yönetimınde giderek da- ha kısa vadeli bir bakış açı- sının egemen olmasından dolayı toplumsal ve ekono- mik ortamda yıpratıcı gerile- melçr yaşandığını vurgula- yan Komili. 24 aralıkta yapı- îacak genel seçimin ardm- dan göre\ e gelecek yeni hü- kümetin, "acü" olarak yeni orta vadeli ekonomik istikrar önlemleri alması ve bir de- mokratikleşme paketi hazır- laması gerektiğini söyledi. TÜSlAD'ın dün yapılan Yüksek lstişare Konseyi top- lantısının açılışında bir ko- nuşma yapan Komili. siyasi istikrarsızlık ve ülke yöneti- minde daha kısa vadeli bakış açısının egemen olması ne- deniyle yıpratıcı bir gerilemeye girildiği uyansında bulundu. Ülkenin sorunla- nnın sürekli ertelene- rek giderek ağırlaş- ması yüzünden top- lumun büyük birtedirginliğe girdiğini vurgulayan Komili. "adil düzen" vaadiyle oy arayan RP'den duyduğu en- dişeyı dile getirirken "Kimi- kriu sisteme güvensizlik duy- ma eğilimlerini. farklı düzen vaatteriyle oya tahvil etmeye çalışıyor" dedi. Arupa Birli- ği'yle gümrük birliğine gir- me sürecinde olunan bir dö- nemde. kurulacak yeni hü- kümetin Türkiye'nin 5 değil. 20 yıllık geleceğini emanet alacağını kaydeden Komili. "Türkhe'nin vönerim kad- rolanna \erilecek olan bu ağır sonımluluk, dar siyasi çekişmelerin bir kenara bı- rakılmasınL siyasi istikrann konınmasını ve hiç değilse 5 yıl için, ülkeyi ne yöne götü- receği belli bir hûkümetin kurulmasımzorunlu halege- tiriyor" diye konuştu. Ekonomideki gelişmele- rın orta vadeli bir istikrar programını zorunlu hale ge- tirdini vurgulayan Komili. TÜStAD'ın da bu yönde bir çalışması oldueunu söyledi. TÜSİAD Yüksek lstişare Konseyi Başkanı Feyyaz Berkerde yaptığı konuşma- da. makro ekonomik denge- lerin sağlanamadıgı bir dö- nemde gümrük bırligıne ge- çilecegini belirterek. genel seçımlerin ardından ödünsüz uygulanacak bir istikrar ön- lemlerine gereksinim duyul- dugunu yineledi. Batı'nın.Türkiye'nin KK- TC \e Güneydogu Anado- lu'da bulundurduğu askeri gücü anlamakta zorluk çek- tığini anlatan Berker. AB'nin. gümrük birliğine geçişin ardından. Güneydo- ğu için toplumsal ve ekono- mik yardım projelerini mad- di oİarak desteklemesı ge- rektiğini söyledi. Berker. "Bu açıdan Sayın Sakıp Sa- bancı'nın Güneydogu çaba- sını destekliyoruz" diye ko- nuştu. İŞÇİNİNEVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Parlamentoya Kimter Girecek?Bugünlerde çok fazla ılgilenmesek de bir araya gel- diğimizde ister istemez seçimleri konuşuyor; isteksiz, beklentisiz, oyumuzu verebilecegimiz partiyi tartışıyor, seçim sonrası gelişmeleri yorumlamaya çalışıyoruz. Partilerin parlamento ağırtığı üzennde her kafadan bir ses çıkıyor. Ancak parlamentoya girecekler ve gireme- yecekler kimlikleri ile tanınıyor. Refah'ın, MHP'nin oy patlaması mı yoksa beklenti- lerin aksine düş kınklığı mı yaşayacaklan bilinmiyor. Oysa ister Refah, MHR isterse onlardan daha fazla DYP ve ANAP'tan, diğer sağ partilerden, hepsine da- ğılmış olarak yeni parlamentoya çok fazla şeriatçı, ta- rikatçı, ırkçı, militarist, demokrasi karşıtı, çağ dışı ka- faların gireceği aday listelerinden besbelli. Besbelli olan bir başka sonuç da bu partamentoda nüfusun yansından fazlasını oluşturan kadınlann, tari- hin en düşük oranı ile temsıl edıiecekleri. Yüz kızartıcı bir sonuca utaşıldı. 1980- 9O'lı yıllarda toplumun her kesiminde görülen kadın hareketleri sanki cezalandı- nlıyor. Siyasi partiler oy toplarken fazlası ile kullandıklan ka- dın gücünden, yönetimde şıddetle kaçmayı seçtiler. Aynı yansıma devam etmekte olan Türk-lş Genel Ku- rulu'nda da yaşanıyor. Sanki işyerlerinde. grevlerde ka- dınlar yoktu. Genel kurulda birkaç kadın delege, gün- demde kadın sorununu ağzına alan yok. Kimbilir belki de kadınlar adına bu tablo bir artı pu- an olabilir. Lıderler sultasında behrtenmiş antidemok- ratik yapılanmada, değer erozyonunun, kimlik kaybı- nın yaşandığı bir ortamda, listelerde kadınlann adlan- nın akla gelmemiş olması kadınlar lehine bir durum sa- yılabılir. Listelerde olmayan örgütlü önemli bir güç ise işçiler ve örgütlerinin yöneticıleri. sendikacılar. Kadınlar için yapabildiğimiz soğuk şakayı onlar için düşünmemize olanak yok. işçi sınıfı ideolojisi ile ilişkisiz, yaşanan kir- lenmeye, derormasyona uygun olarak bütün partiler için istenildiği kadar bol, gönüllü sendikacı uygun a- day bulunabilirdi. Partiler örgütsüz kadınlan, aile erkeklerine bağlı ola- rak kolayca sandığa çekeceklerinden güvenli oldukla- n kadar örgütlu işçilerden de korkmadılar. Nasılsa de- ğer erozyonuna uğramış sendıkal hareket, ışçileri se- çimlerde çıkarlan doğrultusunda oy kullanmaya yön- lendiremeyecekti. Boşu boşuna listeleri onlarla dol- durmaktansa. aşiretlere, tarikatlara, militarist, çeşitli eğilimlere, sermayeye mesaj verecek adaylar almak dahaakılcı geldı. Siyasi partilerin program ve ideolojileri, yönetim ilke- leri. değerieri ile yanşmaya niyetli olmadıklan bir seçim- de listeler ancak boyle belirlenirdı. Siyasetteki deformasyonun bir turnusol kâğıdı iie geçırilmiş kopyası gibi bütün olumsuzluklan ile yansı- dığı Türk-iş Genel Kurulu'nda da seçıme bir gün kala ittifaklar, adaylar, listeler tartışmalan aynı çerçeveler içinde kaldı. Delegeler sayıldı. Sendikal ilkeler, değer- ler, kirlenmişlik, işçilere, sendikalizme ihanet atlandı. Sandıkta seçme hakkı olmayan, dayatılana oy ver- mek zorunda olan seçmen ne yapacak? Aldatmacayı protesto bir işe yaramıyor. Üstelik kullanılmayan olum- lu, akılcı oyun yerini. daha olumsuzu dolduruyor. Türk-lş Genel Kurulu'nda yann seçmen delege, 24 Aralık'ta seçmen vatandaş gönlündekine oy vereme- yecek. Gönlünde olmayan kötünün en iyisini seçme- ye çalışacak. En çok da belki en korktuğu, kendisi, çı- karlanna en aykın gelenin seçilmemesi için çaba gös- terecek, bir sürü sonucun hesabını yaparak oyunu yak- mamaya çalışacak. ı ÇIFTÇI DOSTU SADULLAH USUMI Şekerde dünyayı zengin ediyoruz Ş eker konusunda tam bir bata- ğasaplanmış durumdayız. Kı- pırdadıkça daha da batıyoruz. Dünya ülkeleri bile şaşkınlık içinde. Geçmiş yıllarda yüzbinlerce ton şeker ihraç eden bir ülkenin, iki yıl içide bir milyon tona yakın ithalata mecbur kalması hayretle karşılanıyor! Şeker ihraç eden ülkeler, neredey- se sevinçten zil takıp oynayacaklar. Hepsi bizi daha şimdiden "yolunacak kaz" gibi görmeye başladılar. Paris ve Londra borsalarında adeta dört göz- le bekleniyoruzL. Pancartoplama ışlemi bitmek üze- re. Bazı fabrikalar kampanyayı ta- mamladı. Bazıları da depoladıklan pancarlan ocak ayı sonuna kadar iş- lemeye devam edecekler. Rekolte de hemen hemen belli ol- du. Bir milyon 400 bın ton ile bir mil- yon 430 bin ton civannda şeker bek- leniyor. Şeker tüketimimiz ise bu yıl için 2 milyon ton olarak tahmin ediliyor. Bu hesaplardoğru çıkarsa. şeker açığımız 600 bin ton ci- vannda olacak ve en azından 700 bin ton şeker ithal etme- miz gerekecek!.. Dünya şeker pıyasası son derece hassas. Şimdiye ka dar talep yüksek olduğu za- man fiyatlar hep tırmanışa geçmiş. Nitekim mayıs ve ha- ziran aylarında 250 bin ton şe- ker alımı için dünya piyasala- nna girdiğimiz anda fiyatlar 350 dolardan 390 dolara ka- dar çıkmıştı. Türkiye önümüzdeki aylar- da şeker alımı için Paris ve Londra borsalarına adımını attığı zaman gene aynı geliş- meler olacak ve belki de bu- gün 390 dolar civarında sey- reden şeker fiyatlan 450 veya 500 dolara fırlayacak!... Böylece nakliyesı. fonu, gümrüğü ve diğer masraflan ile birlikte şekerin birtonunun Türkiye'ye maliyeti 700 dola- n bulacak... İthalatçı, toptan- cı ve perakendeci kânnı da üzerine koyduğumuz zaman. halkımız bir ki- lo şekeri en azından 80 bin liraya ye- mek zorunda kalacak!... Şeker krizinin sorumlusu Çiller Çillerhükümeti 1994 ürünü panca- ra bin lira taban fıyat venmişti. Halbu- ki bir kilo pancann maliyeti 1400 lira- ya yakındı. Pankobirlik ve üretici ku- ruluşlan bu fiyata tepki gösterdiler ve 400 lira daha fark istediler. Tansu Çil- ler bu öneriyi kabul etmedi... Hatta daha da ileri giderek çiftçiye, "Gere- kirse ithalat yaparım, şekeri halkıma daha ucuza yediririm" dedi... 1995 yılı için de bir teminat verilme- yince çiftçi pancar ekimıni azalttı... Her yıl 4 milyon 100 bin dekan bulan pancar ekimi 2 milyon 600 bin deka- ra düştü!... Sonuçta ithalat başladı. Çiller'in "Halkıma daha ucuza yediririm" de- diği şeker, 22 bin liradan önce 45 bi- ne. daha sonra da 55 bin liraya çıktı. Eğe Çiller hükümeti pancara 400 lira fark verseydi. Şeker Şirketi'nin kasa- lanndan çıkacak para 3 trilyon lirayı geçmeyecekti. Buna karşılık ekim alanlan azalmayacak ve hem üretici kazanacak hem de tüketici şekeri 30 bin liraya yiyebilecektü... Şimdi ise 1995 ile 1996 yıllannda it- hal etmemiz gereken bir milyon tona yakın şeker için yabancı ülkelere 35 ile 40 trilyon lira ödemek zorunda ka- lacağız!... Aynca hûkümetin yanlış uy- gulamalanndan yararlanarak ucuz fi- yatla şeker toplayan stokçular, kara- borsacılar bir yıl içinde trilyonlarca li- ralık vurgun yaptılar. 1996 yılında da aynı vurgunlar devam edecek!... Şeker üreticisinin sıkıntısı brtecek gibi gözükmüyor. Şekerden stokçu, karaborsacı, toptancı, ithalatçı.. şeker çuvalının ucundan tutan herkes büyük paralar kazandı. Sadece pancan üreten çift- çi zarar etti. Bir de 60 milyon tüketici şekeri iki kat fiyatla yemek zorunda kaldı!... Pancar üreticisi için 1995 yılı kam- panyası da çok şanssız geçti. Birinci şanssızlık 2 bin 500 lira gibi çok dü- şük bir taban fıyat verilmesiydi. Çift- çi fiyata büyük tepki gösterdi, ama aldıran olmadı... Zaten ekim azdı. Bir de fiyat düşük olunca üretici güç du- rumda kaldı... Ikinci şanssızlık, Türk Şeker'de başlayan grevin hasat dönemine denk gelmesiydi. Fabrikalar çalışa- madığı için üretici pancan sökemi- yordu. Bu yüzden pancar uzun süre tariada kaldı. Üçüncü şanssızlık ise üretimin yo- ğun olduğu bölgelerde kış erken gel- di. Kar yağdı... Don yaptı... Arkasın- dan yağmurlar bastırdı... Tarlalar içi- ne girilemeyecek kadar çamur oldu... Bu nedenle üretici pancan söker- ken ve taşırken büyük zorluklarla kar- şılaştı. Bir traktör yerine, iki. hatta 3 traktörçalıştırdı. 100 yerine 300 yöv- miyeverdi... Masrafı iki, üç katına çık- tı. Bu arada tariada uzun süre kalan pancarlann bir kısmı çürüdü, bir kıs- mını da fareler yedi. Ozellikle Sakar- ya, Susurluk, Denizli, Çal bölgelerin- de verim yüzde 30'dan fazla düştü. Pancar bedelleri geç ödeniyor!... Üreticilerin en büyük sorunlanndan biri de pancar bedellerinin çok geç ödenmesi. Ekim ile ilgili çalışmalarşu- bat ayında başlar, gübrelemesi, çapa- laması ve sökülmesi derken üretici tam 10 ay aralıksız ça- lışır. Ürününü eylül ve ekim ay- lannda teslim eder. Bu arada pancarlar şeker olur, satılır ve Şeker Şirketi paralan kasala- nna doldurur. Belki de başka yeriere har- car... Ama nasıl bir anlayışsa üreticiye ödemelerin önemli bir bölümü mart ve nisan ay- lanndân önce yapılmaz... Ta- bii taban fiyat da yan yanya değer kaybeder... 1995 ürünü için devletin üreticiye pancar bedeli olarak ödeme yapması gereken miktar 24 trilyon lira. Bugüne kadar çapa, sulama ve güb- re avansı olarak üreticiye ödenen para ise 10 trilyon li- rayı geçmiyor. Demek ki dev- let üreticiye hâlâ 14 trilyon li- ra borçlu... işin en acı yanı da ne zaman ödeneceği belli de- ğil... Mart ayında olabilir, nisan aymada kalabılir... iki yıldan beri yaşanan sı- kıntılann sorumlusu hükü- met... Bu nedenle çiftçi zararlannın karşılanmasını istiyor... 1. Artan masraflann karşılanabil- mesi için 1995 ürünü şeker pancan- na 1500 lira daha fark verilmeli, 2. Çiftçinin alacağı 14 trilyon TL en geç ocak ayı başında ödenmeli. 3.1996 yılı şeker pancan taban fi- yatları, ekim çalışmalannın başlaya- cağı şubattan önce açıklanmalı. 4.1996 ürününe avans olarak en az bir dolar taban fiyat verilmeli. Bu öneriler yerine getirilirse üretici- nin kırgınlığı belki giderilebilir ve geç- mişte olduğu gibi pancar ekimine hız verir. Türkiye de 1997 yılında şeker bunalımından kurtulabilir... Aksi halde pancar üretimi tama- men sıfırlanır ve dış ülkelere her yıl 50 ile 60 trilyon lira hediye etmeye de- DEMOKRAT KAMUOYUNA DUYURU * Eşitlik, kardeşlik, özgürlük için * Faşist tırmanışın önüne set olmak için * Tüm demokratik güçlerin, güç ve eylem birliği için * Köktendincilerin şeriat özlemlerine geçit vermemek için * Emperyalizmin gönüllü kölelerini iktidardan söküp atmak için * Kürt sorununun demokratik çözümü için * llericilerin, demokratların, sosyalistlerin oylarını tapulu mülkü sayanlara yanıt için •,._ . . • * Düzen Partilerini sandığa kilitlemek için Tüm Halkımızı DEMOKRATİK BARIŞ HAREKETİ Bağımsız adaylarına oy vermeye çağırıyoruz. ONLARA EL VERİYORUZ OY VERİYORUZ TÜRKİYE SOSYALIST İŞÇİ PARTİSİ TSİP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle