14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1995 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Bir gürdük iktidarvakti geldiDemokrasi, bir günlük halk iktidandır. Halk yalnızca seçim günü söz sahıbidir. Diktatörlükler. o bir günü de tanımadıklan içın korkunçturlar. Bu bir günün arifesinde partıler halkın gözünü boyar, yağ çeker, cilalar... Aslan. çalışkan ve fedakâr halk. önüne sürülen külleri yuta yuta o kutsal güne yaklaşır... "O an" gelmiştir artık. Köşede bucakta kalmış, kabuğuna çekilmiş, en kıytınk, en vasati. en "sokaktaki adam" bile kendini önemli ve gereklı hısseder. Zalim krallann tahtı \e taci varsa. masum halkın da seçim sandıgı vardır şimdi... Her gün televizyonlardan ve gazetelerden konuşa konuşa halkın kafasını duman duman tütsüleyen partiler, o bir gün boyunca susarlar. Kaşlan gergin halde "şu lanet oiası" demokrasi gününün salimen geçmesi için inandıklan tannlara dualar ederler. Tannlar, yalnızca seçim günü partiler tarafından yoklanır; seçim dışı bütün zamanlarda ise halklar, meşgul etmeye çalışır Tannlann dikkatıni. Seçmen sıfatına giren yurttaş, seçim gününde düşük omuzlannı kaldırma, göbeğini ıçıne çekme ve göğsünü şişirme hakkına sahiptir. Tşte bütün efendilerinin kaderi onun nasırlı MOSKOVA HAKAN AKSAY ellenne geçmiştir. Devlet dairelerinde horlanan o değildir artık. Üç kuruşluk maaşla enflasyon canavannın dişlerine fırlatılan da o değildir. Cahıl ve aptal olduğu içın halk için ve halkadma alınan kararlardan uzak rutulan can sıkıcı yurttaş da değildir. Kuklacı partiler kuklalara. kukla yurttaşlar da kuklacılara benzer o tek "halk iktidan gününde" Doğumundan ıtıbaren nasıl yaşayamayacağı. neyı düşünemeyeceği. neleri seçemeyeceği kafasına işlene gelmiş olan yurttaş, seçim gününde kendini özgür sanır. İstedığıni seçtiğini. seçmediğini cezalandırdığını düşünür. Sonr tele\ızyon karşısında bağdaş kurarak ya da bacak bacak üstüne atarak tellendirdıği sıgara ve höpürdettiğı kahve eşltğinde yaptığı seçimin sonucunu bekler. Bakalım ~halkın özgür iradesi" kimı seçmıştır... Şükür ki, bir gün 24 saatten fazla değildir: göz açıp kapayana kadar geçer. Sonra her şey olağana döner. Seçim sandıklan kaldınlır: yeni krallar taçlannı ve tahtlannı parlatır. Ve devlet daıreleri yeniden horlamaya başlar yurttaşlan. Ücretler enflasyon canavarlanna yem diye atılır. "Halk adına" halka karşı türlü kararlar alınır. Bir günlük seçmen. eskisı gibi omuzlannı düşürür. göbeğini salar. göğsünü indirir. Bir günlük halk iktidan bitmiştir artık. Normal yaşama dönülmüştür... STOCKHOLM GÜRKAN UÇKAN Dernek düşkünleri Isveçliler demek kurmayi çok seviyorlar. Aklınıza ne gelirse. onun meraklısı da var. demeği de. Zaten gazetelenn okuyucu kösesinde hangı konuya değinırsenız, o konuyla ılgıli bir dernek ya vanıt verir ya da size bılgi gönderir. Dernek çalışmalan, bu konudakı yasalara uygun olarak yapılan genel kurul toplantısı, önceden ılanı. çeşitli yerlere aday önerecek komisyonun kurulması vs.hep yolu yordamıvla olur. Eger büyük kentlerin eski evlenn yoğun olduğu. fazla modernleşmemış semtlerınde acelesizce dolaşma lüksünü kendinıze layık görürseniz. kapılardaki küçük levhaların. mekiup kutulanndaki etiketlerin sakladığı gizemlı dünyayı keşfedersiniz. Evlerinde hay\an beslemeyi seven tsveç halkı. doğal olarak aynı sevgiyı paylaşanlan çatısı altında tutan dernekler kurarlar. Kedi. köpek ve at başı çekiyor. Artık Gıne domuzundan -adına bakmayın, sıçan gibi küçücük bırhay\an-kapkara fareye. her çeşit yılandan kıllı örümceğe dek sürünen sürünmeyen, korkutan korkutmayan hayvanı evlerinde bulundururlar. Yabancılann çoğalmasıvla değişik kültürlere merak salan fsveçlıler de arttı. Örneğin, bir Türk restoranında göbek atan dansöz tsveçli olabilir. Bu satırlann yazannın ilgisini çeken bir başka meraklı da, Aşık YfeyseTin felsefesine ve müziğine tutkun bir Isveçli. Elinden geldığince çevirdiği sözleri. lsveçce olarak saz eşliğinde söylüyor. tlgınç bir dernek de Pazar Babalan Demeği. Aynlan çiftlerin çocuk konusunda mahkemeye başvunnası, genellikle çocuğun anneye verilmesıyle sonuçlandığı için babalar çocuklannı iki hafta sonunda bir. yazın ikı hafta. ıkı büyük resmi tatılden bırınde görme hakkını edinirler Gerçekten de hafta sonlan. hafıf şımartılmanın mutluluğuyla babasıyla dolaşan çocuklar sokaklan. parklan, hamburgercıleri doldururlar. Yalnız babalar. hatta hep aynı yerde karşılan bazı babalar ve çocuklar. birbirleriyle ahpap bıle olurlar. lşsız babalann da demeği var: çocuklanyla yalnız yaşayan babalann da. Gözlennde, yaşama belirlı acılardan geçtıkten sonra deneyımlı olarak bakan ınsanlann dennliğı bellı olur. Pazar akşamüstleri. telefon kabinelerinde görülürler: çocuk dışarda beklerken saat kaçta çocuğu annesıne teslim edileceğıni konuşuvorlardır. Ya da önceden saptanan saat bıraz geçırildıyse onun nedenıni açıklamaktadırlar. Her 5 çocuktan 3'ünün biyolojik ana-babasıyla bırlikte yaşamadan. ıkısinden bınyle yaşayarak büyüdüğü Isveç'te yalnızlık, anne-baba-çocuk üçgenin tam ortasındadır... i/~\ hm/mi/m KübadevTİmininefsaneviönderlerindenErnestoCheGuevera'nınmezanıuaranıaıçalışmalanöldürüldüğüBolivyadağ- \J tTtllll lannda bir bilim adamı grubunca sürdürülihor. Araştırmacılann, çalışmalan Bolivya'nın günejindeki La Higuera böl- gesinde yoğunlaşbrmasının nedeni, Gue\era'nın izlerinin \orede hâlâ sılinmemiş olması. Yöre halkı araştırmacılann so- n u Ç alaıhayacağını alayiı bir şekilde dile getirrvorlar. Bu iddialannın gerekçesi sorukluğunda ise "O hâla yaşıyor. Ölme- yenbirkişininmezanolınaz''dhoriar.(Fotoğraf:REUTERS) Yüreğin lokantalan on yaşındaKış iyice bastırdı bu kez. Ülkenin kimi yörelerinde kar da yağıyor, lapa lapa. Bir de buna Fransa"nın tümündeki grevleri. protesto gösterilerini eklerseniz, ne türzor koşullann egemenlıği altında yaşadığımızı anlamak zor olmaz herhalde. Insanlar bitkin dersek, abartma diye düşünmeyin sakın. Ama evimiz barkımız var, çok şükür. O sıcacık aile havası içinde fazla şıkâyetçi olmak ne denli doğru olur, bilmeyız. Hele bütün bunlardan yoksun "SDF'çilerin karşısında. SDF"nin anlamını mı merak ettinız? "SDF" demek, evsiz barksız olmak demek. Ailesini besleyemeyen, çocuklannın yannından kaygılı olmak demek. Insan statüsünden soyutlanıp âdeta 'rümuzlaşmak' demek. lnsanoğlunun en son varlığı. saygmlığını korumakta teyakkuz içinde bulunmak demek! Bütün bunlan niye mi anlatıyonız? Les Restos du Coeur (yüreğin PARIS MİŞEL PERLMAN lokantalan) anlamına gelen ve insanlara insan kalabilmelennı sağlamak üzere kurulmuş birderneğın 10. yıldönümünü kutlamak için. Nefesi açlıktan kokanlara. az da olsa, olanak ölçüsünde yemek sağlayan bu gerçek insanlık abidesini yaratan bir Coluche vardı. Yürekliydı de. güldürü ustası. sinema sanatçısı. Fransa'nın en tanınmış kişilerinden şu Coluche. Özellikle de ırkçılık yılanlannın başmı var gücüyle ezen Coluche. Ve günlerden bir gün. evini açık tuttuğu dostlanyla birlıkte fakirlen besleyen bir lokanta ağı kurdu. Şuradan buradan paralar geldı. Onlann peşinden de garibanlar ordusu. Şimdilerde milyonlarca kap yemek dağıtıyor "yüreğin lokantalan'. Fakat bunlara gerekli para yardımı pek yeterli değıl. Gıdâ maddelerinın maliyeti de. toplumun kenara attığı ınsanlann sa>ısı da artınca, aradakı farkı kapatmak için ne yapmak gerek acaba? Yüreği kan ağlayan sorumlular. şimdi de sağladıkları ve dağıttıklan yemeklere hak kazanmak için başvuruda bulunanların aylık gelirlerinin 2500 frankın altında olmasını şart koşuyor. Evet. hanımlar, beyler... Yeterince gelir sağlanamayınca tam olarak bir tür 'sefalet hesabına' başvurmak zorunda bırakıldı bizim insan dostumuz Coluche'ün on yıldır çalışan "yüreğin lokantalan'. O da yetersiz. asgari ücretın 6 bın küsur frank olduğu bir sırada. Bir insan vardı. karşısındaki insana ınsanca davranan. Bır ınsan vardı, onunınu yitırmekte olan insan kardeşlenne destek veren. Hiç kimsenin önünde övünmeyen. Açık konuşan. arkadan vurmayan. avucunu açanlan bağnna basan bır insan. Bir arada. 1981 Cumhurbaşkanlığı seçimı kampanyası sırasında adaylığını şakadan koymakla birlikte anket sonuçlannın kendisine şans tanıma>ı üzerine o ana dek güldürüye kendilerini kaptırmış siyasilerin. "ya tutarsa' deyip kaygılanmalanna neden olmuş bir sahne sanatçısı. italyan asıllı birailenin çocuğu. Evet. 10 yıldır yukandan bakıyor bızlere Michel Cohıcci. Dehcesine sev miş olduğu motosikletin biroyunu işte... Neler mi düşünüyor hakkımızda? Herhalde. bu dünyadaki insanlanmıza bakıp bangır bangır bağınyordur Coluche, yerleştiği beyaz bulutun üstünde. Bır de, havada bulut. sen onu unut, demiş bızim şair. Coluche'ü unutmak olanaklı mı ki! 'Denizve mehtap, sordular seni' Deutsche Genossenschaftsbank'ın (Alman Kooperatif Bankası) binasını gördünüz mü bilmem. Dev bir sılindirin ortadan ikiye bölünmüşü gibi. Bu gökdelenin tepesinde, yanlara doğru on dört çıkıntı yapılmış. Çıkıntılar gene betonla birleştirilmış. böylece yanm silindirin dışında da, yanm da olsa kesitleri birbirine eşit bir daire bıçimi oluşmuş. • ." Main Irmağrnın üzerinden bakıldığında Dreikönigs Kilisesi ve Kaıser Dom'un kulelen pek görkemli bır görüntü vermekte. Hele şu gökdelenler olmasa bu görkem daha da FRANKFURT USTUN AKMEN etkıleyici olacak ya. neyse... Öyle sanıyorum kı, yanm sılindır biçımindeki bina tamamlandığında ne kilisenin, ne de Dom'un umuru olmuştur Ama bu binanın kullanıma girişinde, patlatılan şampanyalar havyarlar eşliğinde yudumlanırken eski gökdelenlerin yeni ortaklanna sıcak bakmadıklan bence kesin. Yanm silindirin açılışından sonra kentin itfaiye müdürü belediye başkanlığına bir "tehlike" raporu vermış. Demış kı: "'Silindirin tepesinde yanlara doğru çıkıntılar var ya, o çıkıntılan birlestiren beton ya> var ya, ya oralar buz tutar, buzlar sarkıt olup cup diye kendini aşagı bırakırsa; koni biçımindeki gelişmiş yumnı. ya oradan geçmekte olan bir insanın orasına burasına saplanırsa..." Belediye başkanlığı üsteletmemiş. Bırakın oturma ıznını, yanm silindinn en tepesindeki çıkıntı yanm silindirin ivedi yıkılmasını buyurmuş. Gerçi çıkıntı yıktınlmamış, ama bu kış Frankfurtlular ıçın "tehlike" ortadan kaldınlmış. Yanm silindir gökdelenı çevTeleyen eşitı çıkıntı. artık ısıtılıyor. Böylece buzlanmaya kesin önlem alınmış oldu. Frankfurt'ta bu hafta olanlar yalnız bu kadar değildi. Kent tarihinın simgesi antik belediye binası Römer'in önünde. Noel (Weihnachten) hazırlıklan !,ımdiden başladı. Goethe meydanında da. Patlamış mısır. sosis. ekmek arası salam. kahve ve bira tezgâhlan; oyuncaklar, renklı mumlar, tahtadan el yapımı Noel heykelcikleri; üzerinde dört mum bulunan çelenkler. sıcak tarçınlı şarap ve tarçınlı kek satanlar Romerberg'i doldurdular. Insanlar birbirine çarparak yürümekteler. Pauls Kilisesi'nin önünde kulaklan küpeli bir Alman yağızı: san saçlı. yeşil gözlû, tay bacaklı genç kızın dolgun ve soğuktan soluk dudaklannı ağzinın içinde ısıtıyor. Fahrtur'daki t *Weıtheim''in Evi" adlı birahanede altı adet fazla besili, >aşlan geçkince Alman kadını bilmem kaçıncı biranın bardagını keyifle / vuruşturmakta. »> Hava kirliliği akşamlan. biraz daha gayret gösterse lstanbul'u hiç mi hiç aratmayacak boyutta kentin üstüne inıyor. Kiliselerin kulaklarda kötü bir tını birakarak sona eren çanlamalannı: Römerberg'in ortasında sağ elinde kılıç, sol elinde kefeleri aynı hızada duran terazisi ile adaleti simgeleyen kadın hev kelinin dört bir yanından fışkıran sulannın sesi sulandırmakta. Saat yırmi ıkiyi geçerken. soğuk. Büyük Friedberger Caddesi'nın bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyor. "Orchidee"' adlı Türk lokantasının kapısı açıldıkça rüzgâr içkı tezgahının üstündeki canlı orkideleri yerlerinden oynatıp sallamakta. Yugoslav güzeli "•barmaid" Azra'nın yanaklanna da dokunduktan sonra içende bir tur atıp, yitiyor rüzgâr. O sırada yıllann piyanistı Reşat. "Blu Moon"u çalmaktadır. Sonra "Deniz ve Mehtap / Sordular Seni Neredesin" diye eski bir şarkıyı seslendirmeye başlayacak. Başladığı anda, yeniden açılan kapıdan "Nasil Derim. Terketti / Bırakıp Beni Gıtti" dizeleri kaçıyor. Güler yüzlü, canlı ve "Beşiktaş rl lı garson Refik'in tezgâhın arkasında bağlı köpeği Beti.yeni gelen müşterilere üç kez değişik tonlamalar ıçeren sesiyle havlıyor. Şef Numan kapıya seğirtip yeni müşterilen karşılamakta. Beti'nin havlamasından, dene\imli piyanist, "yeni şarkıcı" Reşat bey şarkıyı şaşmyor. sesi de "mPIe "İa" arasında gidip geliyor. Lokantanın, siyah pantolon üstüne beyaz önlük kuşanmış kara kaşlı, kara gözlü, güzel garsonu Şengül, bira servisinde. Şu anı sorarsanız. Frankfurt'ta yaşanası bir gün daha kendini yanna emzirtmekte. KAPİTALİSTLER MOSKOVA'YA Hakan Aksay Rusya'nın 1985-95 arası, yani Brejnev'den Gorboçov'a, dağılıştan bugiine... insan ve memleket manzaraları. Rusya gerçeğine içinden ve insanca bir bakış... Genel Dağıtım.DADA tel: {0 212) 249 51 10-11 faks: 251 44 49 HAYAL Kahvesi Btyoilu 18 AR AUK PAZAJvTESI 19 ARAMK SALI Rezervasyon 021 ospa Yetiştirilmek üzere Genç, Dınamik ELEKTRİK- MEKANİK TESİSAT ve SERVİS için TEKNİK ELEMAN arıyor. (0212) 245 29 23 (0212) 251 19 98 SATILIK EV 2 oda 1 salon, teraslı, şömineli, İnegö! (Bursa) merkezde sahibinden satılık. Tel: 0224 715 65 47 0224 71515 85 İLKOKUL-İLKÖĞRETİM OKULU MÜDÜR, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ VELİLERİNE DUYURU Yayın hakkı fırmalarımıza ait olan Özgün Ünrte Dergileri ve Çağdaş Ünrte Dergileri ile ders ve yardımcı kitaplanmızın istanbul Bayisi durumunda olan Recep Müftüoğlu'nun bayıliği. ödeme düzensizliğı ve aramızdaki sözleşme koşullanna aykın davranışlan nedeniyle tarafımızdan iptal edilmiştir. Recep Müftüoğlu ve birlikte çalıştığı Tankut Türüdü, Nihat Aydın ile Ahmet Müftüoğ- lu da bundan böyle yayımlanmızı ve yayınevlerimizi temsil etmemektedir. 15.12.1995 sabahından başlayarak siparişlerinizi Cağaloğlu'ndaki mağa- zamızın faks ve telefonlanna bildirmenizi beküyoruz. Dergileriniz ve eğitim araçlannız derhal adresinize ulaştınlacaktır. Hem hizmetimizin kesintisiz ve düzgün devam etmesi hem de tartışmalara yol açmamak (mağduriyetimizi arttırmamak) için şu andan itibaren yapacağınız ödemeleri (ödemeniz gere- ken geçmiş sayılar dahıl) dergilerimizi getirecek olan yeni temsilcilerimize ya da mağazamıza yapmanızı beküyoruz. Bizleri üzen bu durumu gereği için bilgilerinize sunuyoruz. Bilim ve Kültür Yayınları Ltd. Şti. (ÖZGÜN ÜNİTE DERGİLERİ) Özgün Matbaacıhk San. ve Tic. AŞ (ÇAĞDAŞ ÜNİTE DERGİLERİ) Sipariş ve bilgi için Tel: (212) 520 21 55-513 08 43 Faks: (212)520 2156 Ankara Tel: (312) 419 01 75 (10 hat) ELAZIĞ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1995 589 Da\acı Hazıne \ekıli tarafından da\alılar Ayşe Yalçın, Ahmet Yal- çın. Asıye Yalçın. lbrahım Yalçın arasındakı tapu ıptali ve tescıl da- vasının yapılan açık yargılaması sırasında: Davalılar Ahmet Yalçın. Asi\e Yalçın. lbrahım Yalçın gösterilen Elazığ Akçakiraz \e Maden Dutpınar kö>ü adresınde bulunamamış. yapılan aramalar rağmen de adreslen tespit edilemedığınden davalılar Ahmet Yalçın. Asiye Yal- çın \e lbrahim Yalçın 28.12.1995 günü saat 09.00'dakı yargılamaya gelmez veva kendılennı bır \eki İle temsil ettırmedıklerı takdirde hak- lanndakı yargılamanın yokluklarında yapılıp karar venleceğı teblıgat ymne kaım olmak üzere ılan olunur. Basın: 61365 HAVSA ASLİYE HL KUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1994-548 Karar No: 1995 367 Davacı Recep Dereli vekili Av. tsmet Filoğlu tarafından davalı Fıliz Ga- laza aleyhine mahkememızde açılan mutlak dutlan ile batıl olan e\lenme- nin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda: istanbul ıli Bağcılar ılçesi Yeşilbağ Mah. cilt: 067'5. sahife: 5. kütük: 234*te nüfusa kayıtlı Senahi oglu Nemıka'dan olma 1956 d.lu Recep Dere- li ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Zekı kızı Melahat'tan olma 1964 d.lu Filiz Dere'nin M.K.. 112.nci maddesıne göre e\ hliklerınin ıptalıne. bu ijekli ile nüfus sıcıline ışlenmesine karar \enlmekle. adresı tespit edilemeyen dava- lı Fıliz Galaza'ya teblığ yerine geçmek üzere mahkeme ilamı ılanen teblig olunur. Teblığden ıtıbaren mahkeme ilamına 15 gün ıçerısınde ıtıraz etmesi, etmedigı takdirde ilamın kesinleşecegi ilan olunur. Basın: 18781 YAYLADAĞI KADASTRDMAHKEMESİ'NDEN Esas No. 95'25-K.arar No: 95/34 Davacı Orman Işlerme Şefliğı tarafından davalılar aleyhine mahkememıze açılan kadastro tespitine itiraz da\asının mahkememizde yapılan duruşması sonunda; Dahili davalılar Yayladağı ilçesi Yeditepe nahiyesinden Halef oğlu BeşirGölcük ile Halef kızı 1338 d.lu Zeynep Karamurt. Ali oğlu Murat Hokka \e Alı oğlu 1976 d.lu Halef Hokka'nın mahiyeden aynldıklan ve tüm aramalara rağmen adreslerinin tesbit edilemedigınden mahkememizin 22.8.1995 gün 1995/25 esas 1995/34 karar sa\ılı karan taraflara tebliğ edılmedığtnden Türkiye'nın yüksek tirajlı gazetesinde yayımlanmak suretiyle ilanen teblığine karar venlmiştir. Tüm araştırmalara rağmen adreslen tebliğ edilmediginden bu mahkeme karannın Türkiye"nin yüksek tirajlı bir gazetesinde yaymlandıktan 15 gün sonra tebliğ yapıl- mış sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 22.11.1995 Basın: 61333 ACIPAYAM K.\DASTRO MAHKEMESİ Savı: 1978/24 Davacı Mustafa Peker tarafından davalı lbra- him Uğur aleyhine açı- lan tapulama komısyon karanna itiraz davasının yapılan duruşması sıra- sında venlen ara karan gereğince davalı tbrahim Uğur mirasçılanndan Hatice Ugur ve Şeref Uğur'a tebligat yapıla- madığı. açık adreslerinin de tesbit edilemedigın- den duruşma günü olan 7.2.1996 tarihınde du- ruşmada hazır bulunma- lan veya kendilerini bir vekılle temsil eftirmele- ri hususu ilanen tebliğ olunur. 22.9.1995 Davalı mırasçıları: Hatice Ugur, tbrahim kı- zı Kumafşan köyü, tbra- him Uğur mırasçısı Şe- ref Ugur Acıpayam Ku- mafşan köyünden Basın: 45163 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel.: 564 08 04 Kımhğimi kaybettim. Hükümsüzdür. ALİDOĞAN \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle