05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ARALIK1995CUMA 12 DEIYAZI Mizah devlerinden "ŞOK11 y I e ş i l e r : M'e't i n H a k y e r i Adl: Abdülcanbaz Soyadi: Onur Doğum tarihi: 1957 Doğum yeri: Milliyet Nüfusa kayıtlı olduğu yer: Cağaloğlu Yokuşu (Babıâli) Sorumlusu: Turhan Selçuk Medeni hali: Laik Cörmüş gecirmis Abdülcanbaz, seçmenin gözünü dört açmasını istiyor Osmanlıtokadıaz bile-Sayın Abdülcanbaz Be>, siz görmüş geçirmiş bir insansınız. Geçmişle kıyaslandığında bugün memlekette görünen manzara size göre nasıl? ABDÜLCANBAZ- Sorulmayagörsün, yaşlı başlı kişilerimiz önce derinden derine bir iç çekerler, sonra "Aaah, aaah!.. Nerede o günler?.. Bizim zamanımızda..." diyerek sürdürürler... Böyle yakınışta, gençliği yitirmenin hûznü. alışkanlıklann, törelerin değişime uğramasınm etkileri açıkça görülür.. Buzdolabı yerine tel dolabmı, elektrik yerine gaz lambasını, çamaşır rnakinesi yerine leğeni yeğleyip niçin özlensin geçmiş zaman?.. 'Zaman tüneli'nin gerçekleşebileceğine inanmıyorum, ama böyle bir imkân olsaydı, dünün özlemini çekenler, 'zaman tüneli'ne girip o günlere dönerler miydi, yoksa bin yıl sonrasını mı tercih ederlerdi?.. Dünmüş gibi anımsıyorum.. Bizim zamanımızda okullarda "Atom parçalanamaz" diye öğretilirdi. Ay'a ulaşmak Jules Verne'nin romanlannda gerçek, beyinlerimizde düştü.. Hayal sandıklarımızın tümü gerçekleşti. Bağnazlığın en amansız düşmanı teknoloji dev adımlanyla ilerliyor, ama ortaçağın şeriat düzenine, kılık kıyafetine özlem duyanlar, politikayı dine. dini politikaya kanştırmak isteyenler hâlâ aramızdalar. • Dinsel alanda Batfdaki insanın da beyni örümcek ağlanyla kaplıdır, ama orada din ve devlet işleri birbirinden aynlmıştır. Uygar ülkelerde insan karanlığa mahkûm edilmemıştır. Kadın torbaya sokulmaz, gün ışığının özlemini çekmez. toplumun içindedir. Yaşamında ışık vardır, renk vardır, güzellikler \ardir. spor vardır, sanat vardır, bilim vardır.. İnsanlar her gün. her saat ölümün karanlık yüzüyle karşı karşıya getirilmedıği içın, yaşam kıvancı pırıl pınldır. • Batı dünyasında insan neden daha özgürdür, neden daha iyi koşullarda yaşar; neden teknolojide, ilimde, bilimde sanatta daha ileridir?.. Kedeni, oradaki insanın "laik" düzeni bir yaşam biçimi olarak özümsemesidir. Demokrasiyi "oy" avcıliğı gibi algilarsan, devlet mekanizmasını, ekonominin çarklannı kişisel çıkarlanna alet edersen, vanlacak nokta günümüzdeki manzaradır. Nedir bu manzara?.. Toplum yozlaşmış. bozulmuştur. Köşe dönücülük. tokatçılık mezıyet haline dönüşmüştür. Ahlaksızlık, hırsızlık, kapkaççılık, yalan-dolan. rüşvet, ikinci vatandaşlık, yurtdışına döviz kaçırmak saygınlaşmıştır. Köy- kentler oluşmuştur. "Karakterleri karaktersizlik olan" Gözlüklü Sami'lerin sayısı çığ gibi büyümüş ve devletin en yüksek katlarını ele geçirmişlerdir.. Halk cehalete mahkûm edilmiş. namusluyla namussuzu. iyi niyetliyle kötü niyetliyı. din tacirleriyle inanç sahıplerini, gerçek aydınla, çıkarcı aydını ayırt edemez hale getirılmiştir.. Miting meydanlannda toplanan saf vatandaşlar yalanı-dolanı, üç kâğıtçılığı bilinçsizce alkışlıyorlar. Sahte dinciler. tarikatçılar. tekkeciler, takkeciler örgütlendiler. geliştiler, çoğaldılar. Tesettürün, kara çarşafin modalaştığı günümüzde Gazi Mustafa Ketnarin temelini attığı laik Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatûrkçüleri, şimdilık edilgin gibi görünüyorlar.. İşte, geçmişle kıyasladığımızda (1965'te) "manzara-i umumiye" budur.. -Her dönemde olduğu gibi bugün de ortalık Cözlüklü Sami'lerle dolu. Siz her defasında Cözlüklü Sami'lere gereken dersi veriyorsunuz. Bunlardan neden bir türlü kurtulamıyoruz? ABDÜLCANBAZ- "Düşmez kalkmaz bir Allah" diyen Gözlüklü Sami'ler, "Düşer. kalkar" cinsinden hacıyatmazlar olduklannı kanıtladılar. Ben çızgi romanımda bu gibilere çok "Osmanlı tokatı" attım, şallak mallak olup düştüler, ya da düşer gibi oldular ama, bir iki yalpalayıp sallandıktan sonra yine dimdik ayaklandılar.. Ne yazık ki, bu türden asalak hacıyatmazlardan kurtulmak olasi gibi görünmüyor.. -Sizin aşk ettiğiniz Osmanlı tokatlarınız çok meşhur. Bugün o tokatları kimlere atmak isterdiniz? ABDÜLCANBAZ- Oy ve çıkar hesaplan 1950'lerdebaşladı. Maddi \e manevi enkaz döneminin baş suçlusu politikacıdır. Bu "bir numaralı halk düşmanı" Osmanlı tokatını hak etmiştir. Azınlıkta kalan dürüstler \e onur sahipleri dışındaki böyle yoz kişilere Osmanlı tokatı da yetmez. Kafasız olduklan ıçin ayaklarından asılmalıdır.. -Seçimler bunca yıldır memleketin çehresini değiştiremedi. Seçmen ne yapsın? ABDÜLCANBAZ- Seçmen gözünü dört açsın.. BİTTİ ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLU Requiem'i Dinlerken Pazar sabahı gazetemizde acı haberi okuyunca telefona sarıldım, Berin Nadi'ye, Zeynep ve Emi- ne Uşaklıgil kardeşlere, Paris'te Nevin Menemen- cioğlu'na, başka dostlara seslendim. Sokağa çık- tım, Botanik parkının dar yollarında yürüdüm son- ra. Yalnız değil, Leyla Uşaklıgil ile söyleşerek. Bir güzel insan daha ayrıldı dünyamızdan. Son konuş- mamızda söyiediklerı çınlıyor kulağımda. Cum- Der'de bir yazım nedenıyle içten bir seslenişle onur- landırdı beni. Ortak dostlardan, anılardan söz ede- rek kahkahalarla güldük, hüzünlendık sonra. Sesi hâlâ kulağımda, biraz kısık, ama duyarlığını, sıcak- lığını yansıtıyor. Baştan sona güzel ve zarif bir ka- dın Leyla Uşaklıgil. Bir Istanbul hanımefendisi. Za- rıf bir Istanbul kadını. bir cumhunyet kızı, gençliğin- de güzelliği ve şıklığıyla göze çarpıyor, yaşlılığında her şeye güzel direniyor, her şeyi güzel taşıyor. Tüm dostlan gibi ben de onu sevgiyle anımsayacağım her zaman. Pazar günü öğle sonunu da güzel bir konser din- leyerek geçırdım Bılkent tepesinde. "Nadır Bey'in Dostu" Mozart'ın Requiem'iyle ölümden öteye git- tim neredeyse. Sanırım Gürer Aykal da bir yerlere gittı, bir müzık dehasının boyutlarını yaşadı baş- kentlıler, insan sesının yücelığıni. Dinlerken yitik sev- gilılere kavuşuyor, meleklere eşlik eder gibi bir arın- ma hissediyor insan; yıldızlar parlıyor, çıçekler açı- yor, düşler, kırıklıklar, yakarışlar, çağrılarla özüne, öz yaşamına da veda ettığini, ağıt söylediğini düşünü- yor. Gerçekten görkemli bir konser. Bilkent bir mü- zik tepesı oldu gerçekten, dahası tepedeki sanatçı- lan dınletiyor başkentlilere, yabancı sanatçılar geti- riyor. Yeni sesler duyuyor gençler. Requiem'in ya- bancı solıstlerı ses duvannın ötesine götürdü bizi. Kültür Bakanlığı Çoksesli Müzik Korosu da insan se- sinin renginı yansıttı dalga dalga. Milyonların sesini duyurur gibi. ölümlüler ve ölümsüzler buluşur, ku- caklaşır gıbı... Yanımda iki delikanlı oturuyor, lise ikinci sınıf öğrencileri, biri keman, öteki gitarçalıyor. Biraz konuştuk, konserden sonra keman çalan coş- kusunu şöyle belırtti: "Bugün karar verdim, müzik öğrenimine başlayacağım." Belki Gürer AykaPdan. belki BASSO çalgıcıların- dan kaynaklanıyor kararı, ama müziği meslek seçi- yor delikanlı. Profesör Hüsnü Göksel'i gördüm gençler arasında, ünlü kanser uzmanımız gözleri parlayarak izlenimini yansıttı bir solukta: - Bu güzel insanlarımıza, bu güzel olaylara karşın o çirkinlikleh nasıl yaşıyoruz! Bu ikileme durmadan saplanıyor insan. Güzellik- lerle çirkinliklerin yarışını seyrederek şaşkına dönü- yor. Galerı Nev'de Alev Ebüzziya'nın seramiklerini seyredıyoruz Suna Kan ıle. Toprağın şaşılası öykü- sü var çanaklarda. Toprak saydamlaşıyor sanatçı- nın ellerinde. Suna Kan ile gençlik yıllarını, Ayşegül Sanca ile birlikte Moda koyunda yüzdüklerıni anım- sıyorlar. Ikisini de sevgiyle, onurla seyrediyorum. TV'de gümrük birliğinden söz edenlerı düşünüyo- rum sonra. Gümrük duvarlarını politikacılardan ön- ce sanatçılarımız yıktı değil mi? Her dalda sanatçı- lar, erkeklerle her yarışta yan yana, omuz omuzalar. Sayın Erbakan'ın bakışı. politikası etkıler mi bu ka- dınları? Seramik sanatının sönmeyen Alev'i diye çağırırım onu. Kocaman ellerini sevgiyle okşayınca güldü. O da Suna Kan'ın ellerini okşadı. Ben çamura, sen tel- lere daldın, bir dalınca sonuna kadar gıdıyor insan> En güzeli yapmak istiyor. İşte başarının gizemi. En güzeli yapamayanlar da çirkinlikler üretiyor galiba. Ekranlarda neler izledik son günlerde. Sevdiğim ölüler, yitik dostlar o çırkin- likleri görmedi diye seviniyorum nerdeyse. Elbet güzel ürünlerin sevıncıni de yaşayacağız bir gün. O sevinci de yine biz üreteceğiz. Çirkınlikleri üretenlere sollayarak, aydın çabalara, içten uğraş- lara umut ve soluk vererek. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Islamın dogdu- ğu dönemde Orta- dogu'dayıldızata- pınanların dıni. 2/ Antalya'nınbirıl- çesi... Bestelen- miş her tür şiıre 4 Batı'da verilen ad. 3/ Sivil ha\acılık- ta uçuş güvenlıgi bulunan bölgeye verilen ad... Asma kütüğü. 4/ Dolma yapmak içın ha- zırlanankarışım... Bayağı. . Balık yakalama aracı. 5/ Ton \e makam te- meline bağlı kalmadan oluş- turulan beste. 6/ Temelı tak- lide dayanan sözsüz oyun. Süpriintülerı alıp atmakta kullanılan kürek bıçimınde saplı kap. 7/ En tız erkek se- sı... Bırbağlaç. 8/ Sıtma has- talığına \ enlen bir ad. 9/ Esk- rimde kullanılan üç sılahtan biri... Eti lezzetlı bir balık. YUIC\RIDAN AŞAĞI YA: 1/ Kadın eşcinsellıği... Evlemleri olumsuz yapmakta kulla- nılan ek. 2/ Mayhoş bir meyve... Paylama. azarlama. 3/ Ha- va basıncı binmı... lşçı. 4/ Küçük magara... Satrançta bir taş... Olumsuzluk belirten bir önek. 5/ Saldığı koku hekim- likte antiseptık olarak kullanılan bir bileşik. 6/ Bir denız yo- sunu. 7/ Utanç duyma... Gümüşün simgesi. 8/ Sıcak bölge- lerde yaşayan bir cins çaylak. 9/ Kızgın bir şejie vurulan damga... Güney Amerıka'da bir ülke. BİGADİÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1995 261 Davacı Mülayim V'ural tarafından davalı Hatice Vu- ral aleyhine açmış olduğu boşarana da\asının verilen ara kararı geregince' Da\acı tarafından davalı Hatice Vural aleyhine açmış olduğu boşanma davası dılekçe- sınde dayandığı nedenlerle boşanmalanna karar veril- mesıni talep etmiş ışbu da\ada davalının tüm arama- lara rağmen davalının açık adresınin tespıt edılıp da- v a dilekçesı tebliğ edılemedığınden teblıgatının ılanen yapılmasına. duruşmanın 27.12.1995 günü saat 10'a bırakıldığı HMLK 509 ve 510. maddeleri gereğince ibraz etmek istediğı delıllen ile birlikte gelmedıği tak- dirde duruşmanın yokluğunda karar verileceği ılanen duyurulur. 19,10'1995 Basın: 51255 ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ sizlerle, ülkemiz için yapılabılecekleri görüşmek istiyor. Tel.: 275 50 82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle