Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
tmtivazSahibi: Berin Nadi
Genel Yjvın Yonetmenı Orhan ErinçO
Genel Yayın Koordınatoru Hikmet
Çetinka>a • Yazıı^lerı Müdmierı:
Ibrahim V tldız. Dinç Tayanç (Sorumlu)
# Haber Merkezı Mudürü Hakan Kara
9 Gorsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler: Ergun Balcı 9 Ekonomı
Bülent Kızanlık • Kültiır: Handan
Şenköken 0 Spor Abdülkadir Vücelman
0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzeltme
Abdullah Yazıcı 0 Bılgı-Bejge Edibe
Buğra 0 Fctoğraf' Erdoğan Köseoğlu
V. a> ın Kunılu İHıan SelçuK f Ekt>kjjı).
Orhan Erinç. Okta> Kurtböke.
Hikmet Çetinka* a. ^îıkran Soner,
Ergun Balcı. Dinç Ta>anç. İbraMm
Vıldi7. Orhan Bursalı. Mustafa
Batba\. Hakan Kara.
Ankjra TeıtısılciM Mustafa Balba> # Haber Vludurü:
Doğan Akın Ataturk BuKan \o 125 kat 4, BakJnhUar-
<\nkara Tel 41V502O 17 hjt». Fak> 4195027 • Izmır
Temsılcısı Serdar Kızık. H. Zıya Blv 1352 S 2 3 Tel-
441122D. Faks- 441V117 # Adana Temsılcısı: Çetin \ ığenoğhı,
lnonuCd 1 N S \o 1 Kaı l.Tel 3522550 Faks 35225
7
0
Müessese Müdüru Erol Erkut •
Koordınator Ahm«t Konılsan 9
Muha»ebe BülentYrner#ldare
HüseyinGürer#İşletme Önder
Çetik^Bılgı-lşlem Naillnal»
Bılgısa\arSıstem Mûrüvet Çiler
MEDYAC:»Yönenm
Kurulu Başkam-Genel
Mudür Güfbin Erduran
# Koordınator Reha
Işıtman • Gertel Mfldur
Yardımctsı Mine Vkdağ
MEDV\ G : •
\onetını Kurulu
Bajkanı - Genei
Mudtır Cstun
\kmen # Murahhas
u\ e Bora Gönenç
\<iMnıla\an ve B a s a n : > enı G u n H a b e r ^ ı a n * ı B a s ı n \ e Y a v m c ı h k \ >
T â ı i o c j g ı C a u 3<i 41 C ı g a l o ğ l u 3 4 3 3 4 l-ı P K 2 4 6 k t j n b u l T d ıft 2 1 2 ı 5 1 2 1)5 « 5 ı 2 0 haıp F j k s ı'( 2 1 2 ı 5 13 6KASIM 1995 lmsak:5.07 Güneş: 6.33 Öğle 11.55 tkindi: 14 37 Akşam 17.02 Yatsı. 18.24 M E D Y A C Tel 514 07 53 -513 95 80 - 513 M W-t> 1. Faks 5118466
Avrupa'dan kış
geliyor
• Haber-Merkezi-Kasım
ayının gırmesiyle birlikte
beklenen soguk hav a
dalgası yavaş yavaş etkisini
göstermeye başladı. Kuzey
ve Orta Avrupa'nın bırçok
yerinde ıkı gündür süren kar
yağışı özellikle Almanya'da
yaşamı etkılıyor. Yukan
Bavarıa eyaletı kalın bir kar
tabakası altında kaldı.
Meteorolojı yetkılilen kar
yağişının öniimüzdekı
bırkaç giin ıçınde Balkanlar
üzerinden Türkıye'ye
gelmesinin beklendığini
söyledıler.
MEB'den AIDS
uyamsı
• ANKARA (ANKA) -
Millı Eğıtim Bakanlıgı.
üniversitelerdekı gençlen
AIDS tehlıkesinden
korumak amacıvla harekete
geçtı. Bakanlık bu amaçla
aençlere daâıtılmak üzere
"AIDS'ten "
Korunabihrsınız" başlıklı
broşürler hazırlarken.
broşürde ağırlıklı olarak
dünyada \e Türkıye'de
AIDS hastalığının
durumunu sayısal \enlerle
ortaya koydu. Broşürde
dünyadaki AIDS hastası
sayısının 612 bin. taşıyıcı
sayısmın 13 milyon.
Türkiye'dekı hasta sayısının
117. taşıy ıcı sayısının ise 15
milyon olduğu belirtıldi.
İstanbul'un
geçmişi
• ANKARA (AA) - Devlet
lstatıstık Enstıtüsü (DİE).
istanbul'un yaklaşık 500
yıllık geçmışını rakamlarla
araşfınyor DİE Tanhi
Istatistikler Dızısı yönetıcisi
Prof. Dr Şevket Pamuk.
istanbul'un fethı olan 1453
tarihinden başlayarak 1914
yılına kadar geçen süre
içinde IstanbuTdaki ücretler
ve fiyatlann nasıl bır
gelişim izlediğını Osmanlı
arşivlennden araştırdıklannı
bildirdı. DlE'nın 'Tarihi
tstatistıkler Dizisı"
hazırlamasının nedenı
konusunda da Pamuk.
"bugünü anlamak içın.
önceiikle geçmışın
anlaşılmaM gerektığını" ve
bu düjunceder hareketle
19. yüzyıla ılişkin \enlenn
istatistiklerini yaptıklannı
söyledı
Yönetici tipler
• ADANA (AA) - Çukurova
Lniversitesı Eğıtim
Fakültesi öeretim üyesi
Yrd. Doç. Dr. Alı Temel.
AA muhabırine yaptığı
açıklamada. " serbest,
babacan. sert ve demokrat"
olmak üzere dört yönetici
tipi bulunduğunu. bu
tiplerin yönetilenler
üzenndekı etkilerinin de
değişik olduğunu söyledi.
Yönetici tipleri arasında en
idealinin "demokrat"
olduğunu ıfade eden Temel,
"Demokrat yönetici tipleri.
çalışanlara alınacak
kararlara katılma fırsatı
verdıkierinden işyerinde
güven ve işbırliği unsuru
artar" dedi. Temel. "serbest
ve babacan" yönetici
tiplennin görev yaptığı
ışyerlerinde ise çalışanlarda
moral düzeyinin yüksek.
ancak verimın düşük
olduğunun belirlendiğini
kayderti.
Enerji Kongresi
• ANKARA (.\A) - Dünya
Enerji Konseyı Türk Milli
Komitesı Başkanı Hüseyin
Arabul. elektnk enerjisinin.
nükleer enerjiye doğru
kayacağını söyledi. Hüseyin
Arabul. dünyada enerji
kaynaklannın giderek
azaldığına dıkkat çekerek
zorunlu olarak bazı
önlemlerın alınması
gerektiğinı belırtti.
Japonya'da yapılan "16.
Dünya Enerji Kongresi"nde
konunun tartışıldığını ifade
eden Arabul. "Başka
ülkeler önlemlennı almış
durumdalar. Elektnk
enerjisinin büyük bır
çoğunlukla \e zorunlulukla
nükleer enerjiye doğru
kayacağı ortaya çıktı"
şeklinde konuştu.
Vecdi Gönül, "Uygulamaya koysak, memurlarm yüzde 80'ini hapishaneye koymak gibi bir şey olur" dedi
Sayıştay, kayıp tablolar için devrede
HÜLYA KARABAĞU
ANKARA - Sayıştay. Kültür Bakanlı-
ğı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü so-
rumluluğundaki çeşitli binmlerde yaşa-
nan kayıp tablo iddiaiannın araştınlması
için aynıyat denetimini başlattı. Sayıştay
Başkanı Vecdi Gönül, Kültür Bakanlı-
ğı'nın yanı sıra merkez ayniyat hesapla-
nnı Sayıştay'a bildırmeyen çok sayıda
kamu kuruluşu bulunduğunu bildirdı.
Gönül. bildirim yapmamanın suç oldu-
ğuna ışaret ederken. "lygulamaya koy-
sak, memurtann yüzde 80'ini hapishane-
ye koymak gibi bir şey olur"' dedi. Cum-
huriyet'ın. "kayıptabtoskandalı" başlık-
lı haber dizısıyle kamuoyuna duyurduğu
dosyayı "ihbar~ kabul eden Sayıştay. id-
• Sayıştay'ın dün başlayan denetiminde
görevlendirilen uzman denetçi Necip Turguter, ayniyat
denetiminin "sanat tarihçileri ve bilirkişi" katkılanyla
yürütüleceğini söyledi.
dıalann yoğunlaştığı yerlerde yapacağı
denetıme 2.5 ay gecıkmelı başladı. Sayış-
tay "ın dün başlayan denetiminde ayniyat
uzmanı ve uzman denetçi Necip Turgu-
ter. başdenetçiler Cafer Tokmaklı ve Şa-
ban Karadağ görev lendinldi. Necip Tur-
guter. Cumhurıyet'e, ayniyat denetimi-
nin "sanat tarihçileri ve bÛirkişi" katkı-
lanyla yürütüleceğini söyledi. Denetımin
kayıp tablo ıddıalan üzerindeyapılacağı-
nı kaydeden Turguter. denetım sırasında
eserdeğişımı. bağışı ve satın alma gibi tüm
ışlemlenn ayniyat yönetmeliklerine uy-
gunluk açısından inceleneceğıni bildir-
dı. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü \e
ona bağlı binmlerde bulunan yapıtlann tü-
münde bır fotoğraflama sıstemı olması ge-
rektiğinı anlatan Turguter. yapıt tanımla-
nnınbudoğrultudayapılacağınıbıldirdi
Saviştav çaresiz
Sayıştay Başkanı Vecdi Gönül. ayniyat
bildirimi vermeyentek kuruluşun Kültür
Bakanlıâı olmadıcını belırterek. Milli Sa-
vunma Bakanlıgı. İçişleri Bakanlıgı. Is-
tanbul ve Ankara büyükşehırbelediyele-
nnın de aynı durumda bulunduğunu söy-
ledi. Idare ve ayniyat hesapları venlme-
sinın yasal zorunluluk olduğuna işaret
eden Gönül, yükümlulüğun yerine getı-
rilmemesinin suç oluşturduğunu bildırdi.
Gönul. "Suçsa. geriye dönük bir işlem
yapılacak mı?" sorusuna. * Türkiye'deki
memurlann yüzde 80' ini hapishaneye kp> -
nıakgibi bir şej olur" yanıtını verdı. Sa-
y ıştay'ın kadro yetersizliği nedenıy le ba-
zı kuruluşlann ayniyat hesaplannı denet-
lemeyemediğinı dile getiren Gönül. "De-
netlemesem de, herkesin "Ben şunlara sa-
hibım" diye deklare edeceği bir düzen
kurulmuş. Osmanlı'dan gelen bir düzen,
ama kimse uvmuvor" dive vakındı.
Denetim yapılmıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sayıştay, son 25 y ılda
Kültür Bakanlığı'nda "merkezayniyatsaymanügı"
ölçütünde bir denetim yapmadı. Sayıştay, merkez ayniyat
saymanlığına bağlı "mutemetlik" olan Ankara Devlet Güzel
Sanatlar Galerisi, Ernografya, Cumhuriyet ve Anadolu
Medeniyetleri müzelerinın 1991-92 dönemine ilişkın ayniyat
hesaplannı geçen yıl denetledi.
Kültür Bakanlıgı da, Sayıştay'a. son 25 yıl içinde bağlı
kuruluşlan dahil olmak üzere. hiçbir ayniyat hesabını
bildırmedi. İlgıli yasalar. Kültür Bakanltğf nın Sayıştay'a 2
yılda bir ayniyat hesabı bildirmesinı hükme bağlıyor.
Buna göre. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün
sorumluluğunda olan müze ve galerılerde tablo. heykel ve
taşınır varlıklann durumu. sayısı ve sahibinı gösteren
dosvalar bulunmuvor.
Hava kirliliği, ilk
sinyallerini veriyor
İBR.\HtM GÜNEL
Son bır haftadır özellikle
gecelen hava koşullarının
olumsuzluğu nedenıy le olu-
şan yoğun hava kirliliği, ts-
tanbul'u soluk alamaz duru-
ma getirdı. Daha kış gelme-
den kirlilığin yaşanmaya
başlanması. II Mahalli Çev -
reKurulu'nunyakıcılar ko-
nusunda aldığı önlemlenn
yetersız kalacağını gösterdı.
Hafta başında Zeytinburnu
bölgesinde kükürtdioksit
oranının bır metreküp ha-
vada 1000 mıkrogramın
üzerine çıkması, evlerdekı
ısıtıcılann yakıldığı kış ay-
lannda. İstanbul'da nasıl bır
hava kirliliği yaşanacağının
ılk sınyallenni verdi.
Yogun iç göç nedeniyle
oluşan çağdışı ve çarpık
kentleşme. kalitesız konut
üretıını. kalıtesizyakıtlann
vakılmasivegereğındençok
yakıt kullanımı. kirletıcı
maddelenn oranlannı arttı-
rak "zincirleme reaksiyon"
olarak karşımıza çıkıyor.
İstanbul'da gecekondu-
larda yaşavanların ekono-
mik koşullar nedeniyle. es-
kimış araba lastiklen. nay-
lon türevlen. donmuş yağ-
lar. kısacası bulduklannı
yakması. sorunun bir başka
boyutunu ortaya koyuyor.
Bu maddelenn sağlıksız
yakma sıstemlennde kulla-
nılması sonucunda. atmos-
fere kanserojen etkısı olan
ve solunum yollarını etkı-
leyen maddelerin yoğun ola-
rak kanşmasına neden olu-
yor. Bılım adamaian. gece-
kondularda uy gulanacak ba-
sit ısı yalıtım uyguianıaları
ve kırîetıcılen en aza indı-
ren yakma sıstemlen kulla-
nılması sonucunda. kırletı-
ci oranlarının oldukça aşa-
ğılara çekılebileceğini be-
lırtıyorlar.
Konutlarda yıllardırkul-
lanılan yanlış ve yakıta gö-
re tasarlanmamış kalorifer ve
sobalar. daha fazla kırleticı
emısyon çıkmasına neden
oluyor. istanbul'da yılda. 9-
10 milyon tonkömür yakıl-
dığı düşünülürse, yanlış sis-
temlerde yakılan yakıtlann
neden olduğu kirletıcilerin
hesaplanması oldukça zor-
laşıyor.
Trafiğin havayı ne ölçü-
de kirlettiğı bilinmiyor.
Kentte kayıtlı olarak 1.3 mıl-
yonun üzennde araç olduğu
ve bu araçlann egzozlann-
dan çıkan kirletıcı. kanse-
rojen gazlann. hava kirlili-
ğine ve insan sağlığına olan
etkisı bilinmiyor Hava kır-
liliğıni besleyen etkenlenn
bır diğerı ise konutta oldu-
gu gibi "çarpık sanayileş-
me" olgusuyla karşımıza çı-
kıyor. Sanayi tesislerinin kir-
letıcı emisyonlannı dene-
tim altına alacak yasal ve
idarı düzenlemelerde karşı-
laşılan güçlükler ve eksik-
likler. kirliliği önleme nok-
tasında yetkilileri zor du-
rumda bırakırken. sonuç
alınmasını gecıktiriyor
\'ürürlükte olan "doğal-
gazprojesi"nin tümü tamam-
landığında ise kentin yüzde
20'sını kapsayacağı bılinir-
ken. bir başka "ithalçözüni"
olarak önerilen ıthal kömü-
rün, zaten oldukça kötü du-
rumda olan ülke ekonomı-
sini nasıl etkıleyeceğı bilin-
miyor. Kirliliği en aza ındı-
ren yakıt sıstemlerinın teş-
vık edilmeyişi de dolara ba-
ğımlı ithal yakıtlann. ıleride
negibi sorunlardoğuracağı
konusunda bel irsızl iği gün-
deme getınyor.
SSK, boy uzatma
tedavisi
görenleri kızdırdı
New York'ta 1996yaz modası
Moda dümasının önde gelen isimleri 1996 ilkbahar-yaz dönemi için hazııiadıkları
kreasyonlannı tanıtmayı sürdürüyorlar. Paris, Londra, New ^örk.Tokyogibi kentlerde
çeşitli defileler gerçekleştiriliyor. Nen York'taki moda gösterisinde. Micheal Kors
önümüzdeki sezon için hazırladığı kıyafetlerini izleyenlere tanıttı. (Fotoğraf. RE UTE RS)
AYTgJT KÜÇÜKKAVA
SSK'nin ıthal ettiği. boy
uzarma hoımonu içeren "Ge-
notropin" ve "•Saizen" adlı
ilaçlann, "sağüktasarrufu"
gerekçesiyle "hayati öneme
haiz'" kapsamından çıkanl-
masıyla birlıkte ılaç parası-
nın yüzde 20'sını ödeyeme-
yen aılelerin, haksızlıga kar-
şı sabrı tükendi. Büyüme
Hormonu Tedavisi Gören
Çocuklar Derneğı Başkanı
Musa Altınışık. aileleradına
"sorunun çözülmesi" ıste-
mıyle Yargıtay veTBMM'ye
başvururken, cumhunyet sav-
cıhğına da SSK Sağlık Ku-
rulu hakkında suç duyuru-
sunda bulundu.
Emekli SandığTnda
ücretsiz
Emekli Sandığı'na bağlı
hastalann aynı ilaçlan ücret-
siz almaya devam etmesıne
karşın SSK'ye bağlı hastala-
nn ücrete tabi tutulmasını.
Tansu Çiller tarafından alı-
nan "5 Nisan Karariwı''nda-
kı •*saghktasamıfu"nabağ-
layan Altınışık. şunlan söy-
ledi: "Hasta aynı, ülke aynı.
doktor aynı. Ancak Emekli
Sandığı'na bağlı hastalar fla-
cı ücretsiz alıvor. Benim ve
benim gibi SSK'ye bağlı 318
aile.iiaç parasınınyüzde20'si-
ni ödemek zonında bırakılı-
yor. Bu da ayda yaklaşık 20
müyon tutuyor. Bu,çifte stan-
dartdeğilınidir?*'
lOyaşındakikızıSerpil'ın
de SSK tarafından ücrete ta-
bı tutulan ılaçlarla tedavi gör-
düğünü belirten Altınışık,
sözlenne şöyle devam ettı:
" \lah kemeyegittik \e ka-
zandık. Ancak SSK, kazanı-
lan da^alan emsal teşkil et-
tirmiyor. Yargrtay'a başvur-
dum. Sultanahmet Adliyesi
CumhuriyetSavcdtğı'na baş-
vurdum. Göz göre göre yan-
lışlık yapılıyor, ama kimse
çocuklanmızın sakat kalma-
ması için, ölnıemesi için bu
'koca' yanlışlığı düzeltmi-
yor."
SSK Sağlık Kurulu. kara-
rın alınma gerekçesıni. "Bu
hastahk ölünıcül değildir. Yal-
nızca çocuklar cüce kaluiar"
şeklinde açıkJamıştı. Bu açık-
lama. SSK Genel Viüdürü
Kenıal Kılıçdaroğlu tarafın-
dan da onaylandı.
322 aile zor durumda
Bu uygulamanın ardından
sa>ılan 322'yı bulan aileler
bir araya geldı SSK Sağlık
Kurulu'nun verdığı raporun
yanıltıcı olduğunu ıspat et-
mek ısteyen aileler Cerrah-
paşa Farmakolojı Servı-
si'nden."Bu hastalıkkanser-
le eşdeğerdir. İlaçlar kulla-
nılmak zorundadır" yanıtı-
nı aldılar.
Aileler daha sonra İnsan
Haklan Komisyonu'nabaş-
vurdular. Komısyon. Barolar
Birliği'ne gönderdi ve 322
çocuğa ayn ayn bıreravukat
tayın edildı. A.ileler. ilk ba-
şanlannı da hukukta kazan-
dı. Ankara lş Mahkemesi'nde
açtıkları davayı kazanan üç
aile ilacı ücretsiz almaya baş-
ladı. Bundan sonrakı gelış-
melen Altınışık şöyle anlat-
tı: "Biz diğer aileler olarak
yarguiın aldığı bu üç karara,
SSK'nin uymasını bekledik.
Ama uymadı. İşte bu sürede
ilaçlan kullanamavan dört
çocukİMü,yaklaşık 50 çocuk
sakat kaldı. Yani anlayaca-
ğuuz Çiller, IMFye vçrttigı sö-
zün ü >eri ne getirirken. bizim
çocuklarunız yavaş yavaş ol-
dü ya da sakat kaldı."
"İlaçlann alınmaması ha-
linde hasta için ölüm tehli-
kesivarmıdır" sorusunuyö-
nelttığimız Farmakolojı uz-
manlan ise ortak bir nokta-
da buluşuyorlar: "Tedavi düz-
gün bir şekilde yapümazsa.
kan şekerinin düşmesiy le or-
taya çıkan hipoglisemik atak-
lar sırasında hasta ölebiür."
Araştırmalar, çok kişilikli insanlann büyük oranda kadın olduğunu ve rahatsızlığın 5 yaş civannda başladığını ortaya koyuyor
Tecavüz, çok ldşilildi üısanlar yaraüyor
•Çoğul kişilikli insanlann çok
zeki olduklan araştırmalar sonucu
ortaya çıkmıştır. Yaşamda çok
zaman kaybederler. Her yeni
deneyim, her yeni kişilik tarafından
yaşanarak öğrenilir. Çocuk gibi
davranıhr, tecrübesızlikten
kaynaklanan büviik hatalar yapılır.
Çeviri Senisi - Önceleri katlanılamaz olan.
üzerimizde hissettiğimiz baskıdır. Sonralan
insan. üzerindeki bu çekilmez ağırlığı kendı için-
de yarattığı birçok ınsana dağıtıp, yükleyebı-
lır. Böylece bu baskı sözde hafıflerken benlık
aynşır: ben, bize dönüşür. Çoğul kişilik feno-
meni birçok uzmanı da zor durumda bırakır.
Hastalar birterapistten diğenne gönderilir, ka-
falar kanştıkça kanşır. Bazen birçok kişilik
bir kişide toplanır ve hasta benliğini bulur.
Resmi kayıtlardan anlaşıldığı üzere Alman-
ya'da 40 bin, Amerika'da da 300 bin kişi ço-
ğul kişilik sendromu yaşamaktadır. Kavram
yenidir ve uzman çevreler içinde dahi şüphey -
le karşılandığı görülmektedır. Çoğul kişilikli
insan (multipel), içinde en az iki farklı, özgün
stili ve ayn dünyası olan kişiliği banndıran in-
sandır.
Bu iki ayn kişilik -ya da daha fazlası- sürek-
li ve genellikle art arda yer değişir ve bu deği-
şim süreçleri sırasında asıl kişi üzennde tam
bir hâkimiyet sağlar.
Çoğul kişilikli hastalann en büyük korkusu
bu durumun. daha doğrusu durumlann diğer
ınsanlar tarafından anlaşılmastdır. Verdıklerı
yanıtlardan. çoğunlukla deli olarak nitelen-
mekten korktuklan ortaya çıkmıştır Bu kor-
ku içlerine öylesine işlemıştir ki. sadece ken-
dılerı değıl. büründükleri her kişilik. ayn ayn
bu sırn belli etmemeye çalışır. Psikologlar ve
terapıstleri bile çoğu zaman uzun uğraşlar so-
nunda tanı koyabilirler. Yapılan araştırmalar so-
nucunda birçok hastanın. psikologla bu soru-
nu ortaya koyduktan sonra, kendilerine üzenn-
de sigara söndürme ya da kendini kesme gibi
cezalarverdiklerigörülmüştür. Hasta buceza-
yı, ortaya çıkmaması gerekeni. vani sırnnı sak-
layamadığı için kişıliklerinden diğerine vermek-
tedir. Çoğul kişilik olgusunun başlangıcında
bırşeyleri taşıyamama. hazmedememeduygu-
su vardır. Beden ya da ruh yaralıdır. Amerikan
Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü, yaptığı uzun sü-
reli ve genış çaplı bir araştırma sonrasında.
çoğul kişilik tanısı konan hastalann yüzde
97'sinin çocukluğunda bedensel ya da cinsel
olarak taciz sörmüş olduğunu ileri sürmekte-
dir.
Bılinçle yaratılmış olan insanın. taşıyama-
dığı bir yükten kurtulması için iki seçeneği
vardır. Ya taşıyamadığı bu ağırlığı bastırarak
kendi dar dünyasını daha da daraltacak ya da
bu dünyayı, bu ağırlıklan başka başka kişile-
re dağıtacak kadar genişletecektir.
Şiddet ve tecavüz sonrası...
Bu araştırmalarda ele alınan örneklerden bı-
n Johanna K. Schlich olmuştur. Küçük kızın
annesi. ıkinci eşmden doğum yapmak üzere has-
taneye kaldınldığında kız ateşler içinde evde
yatmaktadır. O gece üvey baba kızı doktora gö-
türür. Ancak kızı korkmuştur ve ortalığı aya-
ğa kaldırmıştır. Evedönüldüğünde. çocuk has-
tanelik olana kadar dövülür. Dayak bir başka
şiddet eylemıni de çağnştmr ve kıza tecavüz
de edilır.
Çocuğun her tarafı mosmordur. dişleri dö-
külmüştürve vücudunda kırıklargörülür. Ku-
çücük beyni bu kadar yükü kaldıramamış, an-
layamamıştır. Ancak o gece bir şey daha olur.
Kızın içinde bırçocukdahaoluşur. HannL Ar-
tık her dayak ve tecavüz gecesinde. Johanna
yatakta yatıp. ıskencenın bıtmeiinı beklerken.
Hanni odanın içinde bır yerlerde oynamakta.
duvarlara tırmanmakta ve acılann dışında kal-
maktadır. Ona kimse zarar veremez. Bu Johan-
na'nın hayatındakı ilk aynşma. iîk bölünme-
dır. Cıddı bırpsikolojik rahatsızlık olan çoğul
kişilik sendromu. bir başka açıdan yaklaşıldı-
ğında. insan bılıncinın. kendini aynştirma. ken-
di içinde bır başka kışılık yaratma ve bu kışı-
likle yer değiştırme veteneğidir. insanın altın-
dan kalkamadığı bıryük karşısmda kendı dı-
şına çıkarak kendini kurtarmasıdır.
Bu durum sav unma mekanizmalanndan, ka-
çış yollanndan bındir. Birçok insan böyle bır
durumda yenıez. ıçmez. konuşmaz ya da dış
dünya ile ılışkisinı tamamen kesipömrünün ge-
n kalanını bır klinikte geçirmek zorunda ka-
lırken. multipel. başka bır kişilığe ya da kışi-
lıklere bürünerek kendini koruma altına al-
maktadır. Uzman çevreler, her insanın çoğul
kişiliğe yatkınlığı olduğunu söylemektedirler
Normallik ve çoğul kişiliğe yatkınhk bozuk-
luğunun sının çizılememektedir.
Uzmanlara göre. insanın zor vealgılayama-
dığı durumlar karşısında refleks olarak aklıy-
la duygulan arasında biraynm yapması ve ba-
zen birine bazen de diğerine göre davranma-
sı. insanda farklı bılinçlenn olduğunun önem-
li bir göstergesidir.
SaMinma mekanizması
Uzmanlarca taşınamayacak ve ınsanı bu tür
bır savunmaya yöneltecek ağırlıktaki olayın
küçük yaşlarda olması. çoğul kişiliğin oluşma-
sına daha fazla etken olmaktadır. Çünkü insa-
nın böyle bırolayla yaşamayı öğrenmesi yaşı
ilerledıkçe mümkün olmaktadır. Çocuk bir şe-
kilde olayı yok saymak. bastırmak ya da kaçış
yoluna gitmek durumundadır. Yaşamın zorba-
lıklanyla bıryetişkin olarak karşılaşan insan-
lann "multipeP olma olasılıkları düşüktür.
Ancak bir bölünme yaşamış insan, karşılaştı-
ğı her yeni olgu karşısında. artık yetişkın de
olsa diğer bölünmeleri yaşayacaktır.
Şıddete maruz kalan her çocuğun multipel
olmamasının ise bilımsel nedeni henüz bulu-
namamıştır. Böyle çocuklar çoğunluktadır. Bir-
çoğunun psikolojik rahatsızlıkJarı da vardır,
ancak çoğul kişilik oluşturmamışlardır. insan
ruhunun dayanma ve kaldırma gücünün fark-
lılığı belki bunda en büyük rolü oynamakta-
dır. Çoğul kışılıkaraştirmalan son 20 yıldırcid-
di bır biçimde ele alınmış ve yanıtlanamayan
binlerce sorunun cevabı aranmaktadır. Yapılan
araştırmalarda, bu insanlann (Amenka'da)
yüzde 40'ına doktorlar tarafından şizofren ta-
IIIM konduğu ortaya çıkmıştır.
Çoğul kişilikli insanlann çok zekı oldukla-
rı da bu araştırmalann bir sonucudur. Günlük
yaşama nasıl ayak uydurduklan. hangı durum-
İarda hangi kişiliklerin ön plana çıktığı, çocuk-
lanna kimin anne ya da evlilikte hangi kişili-
ğin eş olduğu ınsandan insana değişir. Viultı-
peller yaşamda çok zaman kaybeder Her ye-
ni deneyim. her yeni kişilik tarafından yaşa-
narak öğrenilir. Bazen yaşamda bu nedenle
kocaman boşluklar vardır. Çocuk gibi davra-
nıhr. tecrübesizlikten kaynaklanan büyük ha-
talar yapılır Iç kışılikler birbirlerini çoğu za-
man tanımazlar Birbirlenyle ilışkileri yoktur.
Amerikalı Psikiyatr Frank Putnam. araştır-
malan sürecinde hastalannın beyin akımlan-
nıölçmüştür. Kişilik değiştiren hastanın beyin
akım şiddetinde değışimler olduğunu gözlem-
lemiştir. Şeker hastası multipellerin ise insü-
lın ihtıyaçlan def ışmiş ve bu tespit tıbbı cıd-
di bir bilinmeyenle karşı karşıya bırakmıştır.
Çoğunluğu kadın
Araştırmalann sonuçlanna göre çok kışilık-
lı ınsanlar büyük oranda kadındır. Çoğul kişi-
lik olgusu 5 yaş civannda başlamakta. ilk bö-
lünmeler bu yaşta görülmektedır Bu yaş aynı
zamanda kız çocuklanna en çok tecavüz ve ta-
cızin yapıldığı yaştır. Bu belirleme, multipe
1
lerin çoğunun kadın olmasının da bir açıkla-
ması olarak kayıtlara geçmiştir.
Uzmanlara göre kişilik bölünmesi ne kadar
fazla ise, kişiye verdiği zarar da o kadar bü-
yüktür ve tedav i süresı bu oranda uzar. Ancak
bir multipelin iyileşme olasılığı bir şizofrene
oranla çok daha fazladır. Bu terapiler sırasın-
da tüm kışilikler birbirleriyle tanışır. birbırle-
rınin ne yaptığını. ne düşündüğünü öğrenır.
Küçükler büyüklerin korumasına sığınır. bü-
yükler küçüklen teselli eder. Uzun ve zahmet-
lı bir süreçtir bu. Sonunda tüm sorunlarla ken-
di başedebilecek bır ben oluşturmak ister has-
ta. Bu benin. hatırlamaması gerekcnler \ardir
ve artık üzennde durmaması gerekenler Has-
ta bunu öğrenir. Ve bu yaşamın kendısidır.