22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel tmtivazSahibi: Berin Nadi Genel Yjvın Yonetmenı Orhan ErinçO Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinka>a • Yazıı^lerı Müdmierı: Ibrahim V tldız. Dinç Tayanç (Sorumlu) # Haber Merkezı Mudürü Hakan Kara 9 Gorsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler: Ergun Balcı 9 Ekonomı Bülent Kızanlık • Kültiır: Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Vücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Bılgı-Bejge Edibe Buğra 0 Fctoğraf' Erdoğan Köseoğlu V. a> ın Kunılu İHıan SelçuK f Ekt>kjjı). Orhan Erinç. Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinka* a. ^îıkran Soner, Ergun Balcı. Dinç Ta>anç. İbraMm Vıldi7. Orhan Bursalı. Mustafa Batba\. Hakan Kara. Ankjra TeıtısılciM Mustafa Balba> # Haber Vludurü: Doğan Akın Ataturk BuKan \o 125 kat 4, BakJnhUar- <\nkara Tel 41V502O 17 hjt». Fak> 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık. H. Zıya Blv 1352 S 2 3 Tel- 441122D. Faks- 441V117 # Adana Temsılcısı: Çetin \ ığenoğhı, lnonuCd 1 N S \o 1 Kaı l.Tel 3522550 Faks 35225 7 0 Müessese Müdüru Erol Erkut • Koordınator Ahm«t Konılsan 9 Muha»ebe BülentYrner#ldare HüseyinGürer#İşletme Önder Çetik^Bılgı-lşlem Naillnal» Bılgısa\arSıstem Mûrüvet Çiler MEDYAC:»Yönenm Kurulu Başkam-Genel Mudür Güfbin Erduran # Koordınator Reha Işıtman • Gertel Mfldur Yardımctsı Mine Vkdağ MEDV\ G : • \onetını Kurulu Bajkanı - Genei Mudtır Cstun \kmen # Murahhas u\ e Bora Gönenç \<iMnıla\an ve B a s a n : > enı G u n H a b e r ^ ı a n * ı B a s ı n \ e Y a v m c ı h k \ > T â ı i o c j g ı C a u 3<i 41 C ı g a l o ğ l u 3 4 3 3 4 l-ı P K 2 4 6 k t j n b u l T d ıft 2 1 2 ı 5 1 2 1)5 « 5 ı 2 0 haıp F j k s ı'( 2 1 2 ı 5 13 6KASIM 1995 lmsak:5.07 Güneş: 6.33 Öğle 11.55 tkindi: 14 37 Akşam 17.02 Yatsı. 18.24 M E D Y A C Tel 514 07 53 -513 95 80 - 513 M W-t> 1. Faks 5118466 Avrupa'dan kış geliyor • Haber-Merkezi-Kasım ayının gırmesiyle birlikte beklenen soguk hav a dalgası yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı. Kuzey ve Orta Avrupa'nın bırçok yerinde ıkı gündür süren kar yağışı özellikle Almanya'da yaşamı etkılıyor. Yukan Bavarıa eyaletı kalın bir kar tabakası altında kaldı. Meteorolojı yetkılilen kar yağişının öniimüzdekı bırkaç giin ıçınde Balkanlar üzerinden Türkıye'ye gelmesinin beklendığini söyledıler. MEB'den AIDS uyamsı • ANKARA (ANKA) - Millı Eğıtim Bakanlıgı. üniversitelerdekı gençlen AIDS tehlıkesinden korumak amacıvla harekete geçtı. Bakanlık bu amaçla aençlere daâıtılmak üzere "AIDS'ten " Korunabihrsınız" başlıklı broşürler hazırlarken. broşürde ağırlıklı olarak dünyada \e Türkıye'de AIDS hastalığının durumunu sayısal \enlerle ortaya koydu. Broşürde dünyadaki AIDS hastası sayısının 612 bin. taşıyıcı sayısmın 13 milyon. Türkiye'dekı hasta sayısının 117. taşıy ıcı sayısının ise 15 milyon olduğu belirtıldi. İstanbul'un geçmişi • ANKARA (AA) - Devlet lstatıstık Enstıtüsü (DİE). istanbul'un yaklaşık 500 yıllık geçmışını rakamlarla araşfınyor DİE Tanhi Istatistikler Dızısı yönetıcisi Prof. Dr Şevket Pamuk. istanbul'un fethı olan 1453 tarihinden başlayarak 1914 yılına kadar geçen süre içinde IstanbuTdaki ücretler ve fiyatlann nasıl bır gelişim izlediğını Osmanlı arşivlennden araştırdıklannı bildirdı. DlE'nın 'Tarihi tstatistıkler Dizisı" hazırlamasının nedenı konusunda da Pamuk. "bugünü anlamak içın. önceiikle geçmışın anlaşılmaM gerektığını" ve bu düjunceder hareketle 19. yüzyıla ılişkin \enlenn istatistiklerini yaptıklannı söyledı Yönetici tipler • ADANA (AA) - Çukurova Lniversitesı Eğıtim Fakültesi öeretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Alı Temel. AA muhabırine yaptığı açıklamada. " serbest, babacan. sert ve demokrat" olmak üzere dört yönetici tipi bulunduğunu. bu tiplerin yönetilenler üzenndekı etkilerinin de değişik olduğunu söyledi. Yönetici tipleri arasında en idealinin "demokrat" olduğunu ıfade eden Temel, "Demokrat yönetici tipleri. çalışanlara alınacak kararlara katılma fırsatı verdıkierinden işyerinde güven ve işbırliği unsuru artar" dedi. Temel. "serbest ve babacan" yönetici tiplennin görev yaptığı ışyerlerinde ise çalışanlarda moral düzeyinin yüksek. ancak verimın düşük olduğunun belirlendiğini kayderti. Enerji Kongresi • ANKARA (.\A) - Dünya Enerji Konseyı Türk Milli Komitesı Başkanı Hüseyin Arabul. elektnk enerjisinin. nükleer enerjiye doğru kayacağını söyledi. Hüseyin Arabul. dünyada enerji kaynaklannın giderek azaldığına dıkkat çekerek zorunlu olarak bazı önlemlerın alınması gerektiğinı belırtti. Japonya'da yapılan "16. Dünya Enerji Kongresi"nde konunun tartışıldığını ifade eden Arabul. "Başka ülkeler önlemlennı almış durumdalar. Elektnk enerjisinin büyük bır çoğunlukla \e zorunlulukla nükleer enerjiye doğru kayacağı ortaya çıktı" şeklinde konuştu. Vecdi Gönül, "Uygulamaya koysak, memurlarm yüzde 80'ini hapishaneye koymak gibi bir şey olur" dedi Sayıştay, kayıp tablolar için devrede HÜLYA KARABAĞU ANKARA - Sayıştay. Kültür Bakanlı- ğı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü so- rumluluğundaki çeşitli binmlerde yaşa- nan kayıp tablo iddiaiannın araştınlması için aynıyat denetimini başlattı. Sayıştay Başkanı Vecdi Gönül, Kültür Bakanlı- ğı'nın yanı sıra merkez ayniyat hesapla- nnı Sayıştay'a bildırmeyen çok sayıda kamu kuruluşu bulunduğunu bildirdı. Gönül. bildirim yapmamanın suç oldu- ğuna ışaret ederken. "lygulamaya koy- sak, memurtann yüzde 80'ini hapishane- ye koymak gibi bir şey olur"' dedi. Cum- huriyet'ın. "kayıptabtoskandalı" başlık- lı haber dizısıyle kamuoyuna duyurduğu dosyayı "ihbar~ kabul eden Sayıştay. id- • Sayıştay'ın dün başlayan denetiminde görevlendirilen uzman denetçi Necip Turguter, ayniyat denetiminin "sanat tarihçileri ve bilirkişi" katkılanyla yürütüleceğini söyledi. dıalann yoğunlaştığı yerlerde yapacağı denetıme 2.5 ay gecıkmelı başladı. Sayış- tay "ın dün başlayan denetiminde ayniyat uzmanı ve uzman denetçi Necip Turgu- ter. başdenetçiler Cafer Tokmaklı ve Şa- ban Karadağ görev lendinldi. Necip Tur- guter. Cumhurıyet'e, ayniyat denetimi- nin "sanat tarihçileri ve bÛirkişi" katkı- lanyla yürütüleceğini söyledi. Denetımin kayıp tablo ıddıalan üzerindeyapılacağı- nı kaydeden Turguter. denetım sırasında eserdeğişımı. bağışı ve satın alma gibi tüm ışlemlenn ayniyat yönetmeliklerine uy- gunluk açısından inceleneceğıni bildir- dı. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü \e ona bağlı binmlerde bulunan yapıtlann tü- münde bır fotoğraflama sıstemı olması ge- rektiğinı anlatan Turguter. yapıt tanımla- nnınbudoğrultudayapılacağınıbıldirdi Saviştav çaresiz Sayıştay Başkanı Vecdi Gönül. ayniyat bildirimi vermeyentek kuruluşun Kültür Bakanlıâı olmadıcını belırterek. Milli Sa- vunma Bakanlıgı. İçişleri Bakanlıgı. Is- tanbul ve Ankara büyükşehırbelediyele- nnın de aynı durumda bulunduğunu söy- ledi. Idare ve ayniyat hesapları venlme- sinın yasal zorunluluk olduğuna işaret eden Gönül, yükümlulüğun yerine getı- rilmemesinin suç oluşturduğunu bildırdi. Gönul. "Suçsa. geriye dönük bir işlem yapılacak mı?" sorusuna. * Türkiye'deki memurlann yüzde 80' ini hapishaneye kp> - nıakgibi bir şej olur" yanıtını verdı. Sa- y ıştay'ın kadro yetersizliği nedenıy le ba- zı kuruluşlann ayniyat hesaplannı denet- lemeyemediğinı dile getiren Gönül. "De- netlemesem de, herkesin "Ben şunlara sa- hibım" diye deklare edeceği bir düzen kurulmuş. Osmanlı'dan gelen bir düzen, ama kimse uvmuvor" dive vakındı. Denetim yapılmıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sayıştay, son 25 y ılda Kültür Bakanlığı'nda "merkezayniyatsaymanügı" ölçütünde bir denetim yapmadı. Sayıştay, merkez ayniyat saymanlığına bağlı "mutemetlik" olan Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Ernografya, Cumhuriyet ve Anadolu Medeniyetleri müzelerinın 1991-92 dönemine ilişkın ayniyat hesaplannı geçen yıl denetledi. Kültür Bakanlıgı da, Sayıştay'a. son 25 yıl içinde bağlı kuruluşlan dahil olmak üzere. hiçbir ayniyat hesabını bildırmedi. İlgıli yasalar. Kültür Bakanltğf nın Sayıştay'a 2 yılda bir ayniyat hesabı bildirmesinı hükme bağlıyor. Buna göre. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunda olan müze ve galerılerde tablo. heykel ve taşınır varlıklann durumu. sayısı ve sahibinı gösteren dosvalar bulunmuvor. Hava kirliliği, ilk sinyallerini veriyor İBR.\HtM GÜNEL Son bır haftadır özellikle gecelen hava koşullarının olumsuzluğu nedenıy le olu- şan yoğun hava kirliliği, ts- tanbul'u soluk alamaz duru- ma getirdı. Daha kış gelme- den kirlilığin yaşanmaya başlanması. II Mahalli Çev - reKurulu'nunyakıcılar ko- nusunda aldığı önlemlenn yetersız kalacağını gösterdı. Hafta başında Zeytinburnu bölgesinde kükürtdioksit oranının bır metreküp ha- vada 1000 mıkrogramın üzerine çıkması, evlerdekı ısıtıcılann yakıldığı kış ay- lannda. İstanbul'da nasıl bır hava kirliliği yaşanacağının ılk sınyallenni verdi. Yogun iç göç nedeniyle oluşan çağdışı ve çarpık kentleşme. kalitesız konut üretıını. kalıtesizyakıtlann vakılmasivegereğındençok yakıt kullanımı. kirletıcı maddelenn oranlannı arttı- rak "zincirleme reaksiyon" olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul'da gecekondu- larda yaşavanların ekono- mik koşullar nedeniyle. es- kimış araba lastiklen. nay- lon türevlen. donmuş yağ- lar. kısacası bulduklannı yakması. sorunun bir başka boyutunu ortaya koyuyor. Bu maddelenn sağlıksız yakma sıstemlennde kulla- nılması sonucunda. atmos- fere kanserojen etkısı olan ve solunum yollarını etkı- leyen maddelerin yoğun ola- rak kanşmasına neden olu- yor. Bılım adamaian. gece- kondularda uy gulanacak ba- sit ısı yalıtım uyguianıaları ve kırîetıcılen en aza indı- ren yakma sıstemlen kulla- nılması sonucunda. kırletı- ci oranlarının oldukça aşa- ğılara çekılebileceğini be- lırtıyorlar. Konutlarda yıllardırkul- lanılan yanlış ve yakıta gö- re tasarlanmamış kalorifer ve sobalar. daha fazla kırleticı emısyon çıkmasına neden oluyor. istanbul'da yılda. 9- 10 milyon tonkömür yakıl- dığı düşünülürse, yanlış sis- temlerde yakılan yakıtlann neden olduğu kirletıcilerin hesaplanması oldukça zor- laşıyor. Trafiğin havayı ne ölçü- de kirlettiğı bilinmiyor. Kentte kayıtlı olarak 1.3 mıl- yonun üzennde araç olduğu ve bu araçlann egzozlann- dan çıkan kirletıcı. kanse- rojen gazlann. hava kirlili- ğine ve insan sağlığına olan etkisı bilinmiyor Hava kır- liliğıni besleyen etkenlenn bır diğerı ise konutta oldu- gu gibi "çarpık sanayileş- me" olgusuyla karşımıza çı- kıyor. Sanayi tesislerinin kir- letıcı emisyonlannı dene- tim altına alacak yasal ve idarı düzenlemelerde karşı- laşılan güçlükler ve eksik- likler. kirliliği önleme nok- tasında yetkilileri zor du- rumda bırakırken. sonuç alınmasını gecıktiriyor \'ürürlükte olan "doğal- gazprojesi"nin tümü tamam- landığında ise kentin yüzde 20'sını kapsayacağı bılinir- ken. bir başka "ithalçözüni" olarak önerilen ıthal kömü- rün, zaten oldukça kötü du- rumda olan ülke ekonomı- sini nasıl etkıleyeceğı bilin- miyor. Kirliliği en aza ındı- ren yakıt sıstemlerinın teş- vık edilmeyişi de dolara ba- ğımlı ithal yakıtlann. ıleride negibi sorunlardoğuracağı konusunda bel irsızl iği gün- deme getınyor. SSK, boy uzatma tedavisi görenleri kızdırdı New York'ta 1996yaz modası Moda dümasının önde gelen isimleri 1996 ilkbahar-yaz dönemi için hazııiadıkları kreasyonlannı tanıtmayı sürdürüyorlar. Paris, Londra, New ^örk.Tokyogibi kentlerde çeşitli defileler gerçekleştiriliyor. Nen York'taki moda gösterisinde. Micheal Kors önümüzdeki sezon için hazırladığı kıyafetlerini izleyenlere tanıttı. (Fotoğraf. RE UTE RS) AYTgJT KÜÇÜKKAVA SSK'nin ıthal ettiği. boy uzarma hoımonu içeren "Ge- notropin" ve "•Saizen" adlı ilaçlann, "sağüktasarrufu" gerekçesiyle "hayati öneme haiz'" kapsamından çıkanl- masıyla birlıkte ılaç parası- nın yüzde 20'sını ödeyeme- yen aılelerin, haksızlıga kar- şı sabrı tükendi. Büyüme Hormonu Tedavisi Gören Çocuklar Derneğı Başkanı Musa Altınışık. aileleradına "sorunun çözülmesi" ıste- mıyle Yargıtay veTBMM'ye başvururken, cumhunyet sav- cıhğına da SSK Sağlık Ku- rulu hakkında suç duyuru- sunda bulundu. Emekli SandığTnda ücretsiz Emekli Sandığı'na bağlı hastalann aynı ilaçlan ücret- siz almaya devam etmesıne karşın SSK'ye bağlı hastala- nn ücrete tabi tutulmasını. Tansu Çiller tarafından alı- nan "5 Nisan Karariwı''nda- kı •*saghktasamıfu"nabağ- layan Altınışık. şunlan söy- ledi: "Hasta aynı, ülke aynı. doktor aynı. Ancak Emekli Sandığı'na bağlı hastalar fla- cı ücretsiz alıvor. Benim ve benim gibi SSK'ye bağlı 318 aile.iiaç parasınınyüzde20'si- ni ödemek zonında bırakılı- yor. Bu da ayda yaklaşık 20 müyon tutuyor. Bu,çifte stan- dartdeğilınidir?*' lOyaşındakikızıSerpil'ın de SSK tarafından ücrete ta- bı tutulan ılaçlarla tedavi gör- düğünü belirten Altınışık, sözlenne şöyle devam ettı: " \lah kemeyegittik \e ka- zandık. Ancak SSK, kazanı- lan da^alan emsal teşkil et- tirmiyor. Yargrtay'a başvur- dum. Sultanahmet Adliyesi CumhuriyetSavcdtğı'na baş- vurdum. Göz göre göre yan- lışlık yapılıyor, ama kimse çocuklanmızın sakat kalma- ması için, ölnıemesi için bu 'koca' yanlışlığı düzeltmi- yor." SSK Sağlık Kurulu. kara- rın alınma gerekçesıni. "Bu hastahk ölünıcül değildir. Yal- nızca çocuklar cüce kaluiar" şeklinde açıkJamıştı. Bu açık- lama. SSK Genel Viüdürü Kenıal Kılıçdaroğlu tarafın- dan da onaylandı. 322 aile zor durumda Bu uygulamanın ardından sa>ılan 322'yı bulan aileler bir araya geldı SSK Sağlık Kurulu'nun verdığı raporun yanıltıcı olduğunu ıspat et- mek ısteyen aileler Cerrah- paşa Farmakolojı Servı- si'nden."Bu hastalıkkanser- le eşdeğerdir. İlaçlar kulla- nılmak zorundadır" yanıtı- nı aldılar. Aileler daha sonra İnsan Haklan Komisyonu'nabaş- vurdular. Komısyon. Barolar Birliği'ne gönderdi ve 322 çocuğa ayn ayn bıreravukat tayın edildı. A.ileler. ilk ba- şanlannı da hukukta kazan- dı. Ankara lş Mahkemesi'nde açtıkları davayı kazanan üç aile ilacı ücretsiz almaya baş- ladı. Bundan sonrakı gelış- melen Altınışık şöyle anlat- tı: "Biz diğer aileler olarak yarguiın aldığı bu üç karara, SSK'nin uymasını bekledik. Ama uymadı. İşte bu sürede ilaçlan kullanamavan dört çocukİMü,yaklaşık 50 çocuk sakat kaldı. Yani anlayaca- ğuuz Çiller, IMFye vçrttigı sö- zün ü >eri ne getirirken. bizim çocuklarunız yavaş yavaş ol- dü ya da sakat kaldı." "İlaçlann alınmaması ha- linde hasta için ölüm tehli- kesivarmıdır" sorusunuyö- nelttığimız Farmakolojı uz- manlan ise ortak bir nokta- da buluşuyorlar: "Tedavi düz- gün bir şekilde yapümazsa. kan şekerinin düşmesiy le or- taya çıkan hipoglisemik atak- lar sırasında hasta ölebiür." Araştırmalar, çok kişilikli insanlann büyük oranda kadın olduğunu ve rahatsızlığın 5 yaş civannda başladığını ortaya koyuyor Tecavüz, çok ldşilildi üısanlar yaraüyor •Çoğul kişilikli insanlann çok zeki olduklan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Yaşamda çok zaman kaybederler. Her yeni deneyim, her yeni kişilik tarafından yaşanarak öğrenilir. Çocuk gibi davranıhr, tecrübesızlikten kaynaklanan büviik hatalar yapılır. Çeviri Senisi - Önceleri katlanılamaz olan. üzerimizde hissettiğimiz baskıdır. Sonralan insan. üzerindeki bu çekilmez ağırlığı kendı için- de yarattığı birçok ınsana dağıtıp, yükleyebı- lır. Böylece bu baskı sözde hafıflerken benlık aynşır: ben, bize dönüşür. Çoğul kişilik feno- meni birçok uzmanı da zor durumda bırakır. Hastalar birterapistten diğenne gönderilir, ka- falar kanştıkça kanşır. Bazen birçok kişilik bir kişide toplanır ve hasta benliğini bulur. Resmi kayıtlardan anlaşıldığı üzere Alman- ya'da 40 bin, Amerika'da da 300 bin kişi ço- ğul kişilik sendromu yaşamaktadır. Kavram yenidir ve uzman çevreler içinde dahi şüphey - le karşılandığı görülmektedır. Çoğul kişilikli insan (multipel), içinde en az iki farklı, özgün stili ve ayn dünyası olan kişiliği banndıran in- sandır. Bu iki ayn kişilik -ya da daha fazlası- sürek- li ve genellikle art arda yer değişir ve bu deği- şim süreçleri sırasında asıl kişi üzennde tam bir hâkimiyet sağlar. Çoğul kişilikli hastalann en büyük korkusu bu durumun. daha doğrusu durumlann diğer ınsanlar tarafından anlaşılmastdır. Verdıklerı yanıtlardan. çoğunlukla deli olarak nitelen- mekten korktuklan ortaya çıkmıştır Bu kor- ku içlerine öylesine işlemıştir ki. sadece ken- dılerı değıl. büründükleri her kişilik. ayn ayn bu sırn belli etmemeye çalışır. Psikologlar ve terapıstleri bile çoğu zaman uzun uğraşlar so- nunda tanı koyabilirler. Yapılan araştırmalar so- nucunda birçok hastanın. psikologla bu soru- nu ortaya koyduktan sonra, kendilerine üzenn- de sigara söndürme ya da kendini kesme gibi cezalarverdiklerigörülmüştür. Hasta buceza- yı, ortaya çıkmaması gerekeni. vani sırnnı sak- layamadığı için kişıliklerinden diğerine vermek- tedir. Çoğul kişilik olgusunun başlangıcında bırşeyleri taşıyamama. hazmedememeduygu- su vardır. Beden ya da ruh yaralıdır. Amerikan Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü, yaptığı uzun sü- reli ve genış çaplı bir araştırma sonrasında. çoğul kişilik tanısı konan hastalann yüzde 97'sinin çocukluğunda bedensel ya da cinsel olarak taciz sörmüş olduğunu ileri sürmekte- dir. Bılinçle yaratılmış olan insanın. taşıyama- dığı bir yükten kurtulması için iki seçeneği vardır. Ya taşıyamadığı bu ağırlığı bastırarak kendi dar dünyasını daha da daraltacak ya da bu dünyayı, bu ağırlıklan başka başka kişile- re dağıtacak kadar genişletecektir. Şiddet ve tecavüz sonrası... Bu araştırmalarda ele alınan örneklerden bı- n Johanna K. Schlich olmuştur. Küçük kızın annesi. ıkinci eşmden doğum yapmak üzere has- taneye kaldınldığında kız ateşler içinde evde yatmaktadır. O gece üvey baba kızı doktora gö- türür. Ancak kızı korkmuştur ve ortalığı aya- ğa kaldırmıştır. Evedönüldüğünde. çocuk has- tanelik olana kadar dövülür. Dayak bir başka şiddet eylemıni de çağnştmr ve kıza tecavüz de edilır. Çocuğun her tarafı mosmordur. dişleri dö- külmüştürve vücudunda kırıklargörülür. Ku- çücük beyni bu kadar yükü kaldıramamış, an- layamamıştır. Ancak o gece bir şey daha olur. Kızın içinde bırçocukdahaoluşur. HannL Ar- tık her dayak ve tecavüz gecesinde. Johanna yatakta yatıp. ıskencenın bıtmeiinı beklerken. Hanni odanın içinde bır yerlerde oynamakta. duvarlara tırmanmakta ve acılann dışında kal- maktadır. Ona kimse zarar veremez. Bu Johan- na'nın hayatındakı ilk aynşma. iîk bölünme- dır. Cıddı bırpsikolojik rahatsızlık olan çoğul kişilik sendromu. bir başka açıdan yaklaşıldı- ğında. insan bılıncinın. kendini aynştirma. ken- di içinde bır başka kışılık yaratma ve bu kışı- likle yer değiştırme veteneğidir. insanın altın- dan kalkamadığı bıryük karşısmda kendı dı- şına çıkarak kendini kurtarmasıdır. Bu durum sav unma mekanizmalanndan, ka- çış yollanndan bındir. Birçok insan böyle bır durumda yenıez. ıçmez. konuşmaz ya da dış dünya ile ılışkisinı tamamen kesipömrünün ge- n kalanını bır klinikte geçirmek zorunda ka- lırken. multipel. başka bır kişilığe ya da kışi- lıklere bürünerek kendini koruma altına al- maktadır. Uzman çevreler, her insanın çoğul kişiliğe yatkınlığı olduğunu söylemektedirler Normallik ve çoğul kişiliğe yatkınhk bozuk- luğunun sının çizılememektedir. Uzmanlara göre. insanın zor vealgılayama- dığı durumlar karşısında refleks olarak aklıy- la duygulan arasında biraynm yapması ve ba- zen birine bazen de diğerine göre davranma- sı. insanda farklı bılinçlenn olduğunun önem- li bir göstergesidir. SaMinma mekanizması Uzmanlarca taşınamayacak ve ınsanı bu tür bır savunmaya yöneltecek ağırlıktaki olayın küçük yaşlarda olması. çoğul kişiliğin oluşma- sına daha fazla etken olmaktadır. Çünkü insa- nın böyle bırolayla yaşamayı öğrenmesi yaşı ilerledıkçe mümkün olmaktadır. Çocuk bir şe- kilde olayı yok saymak. bastırmak ya da kaçış yoluna gitmek durumundadır. Yaşamın zorba- lıklanyla bıryetişkin olarak karşılaşan insan- lann "multipeP olma olasılıkları düşüktür. Ancak bir bölünme yaşamış insan, karşılaştı- ğı her yeni olgu karşısında. artık yetişkın de olsa diğer bölünmeleri yaşayacaktır. Şıddete maruz kalan her çocuğun multipel olmamasının ise bilımsel nedeni henüz bulu- namamıştır. Böyle çocuklar çoğunluktadır. Bir- çoğunun psikolojik rahatsızlıkJarı da vardır, ancak çoğul kişilik oluşturmamışlardır. insan ruhunun dayanma ve kaldırma gücünün fark- lılığı belki bunda en büyük rolü oynamakta- dır. Çoğul kışılıkaraştirmalan son 20 yıldırcid- di bır biçimde ele alınmış ve yanıtlanamayan binlerce sorunun cevabı aranmaktadır. Yapılan araştırmalarda, bu insanlann (Amenka'da) yüzde 40'ına doktorlar tarafından şizofren ta- IIIM konduğu ortaya çıkmıştır. Çoğul kişilikli insanlann çok zekı oldukla- rı da bu araştırmalann bir sonucudur. Günlük yaşama nasıl ayak uydurduklan. hangı durum- İarda hangi kişiliklerin ön plana çıktığı, çocuk- lanna kimin anne ya da evlilikte hangi kişili- ğin eş olduğu ınsandan insana değişir. Viultı- peller yaşamda çok zaman kaybeder Her ye- ni deneyim. her yeni kişilik tarafından yaşa- narak öğrenilir. Bazen yaşamda bu nedenle kocaman boşluklar vardır. Çocuk gibi davra- nıhr. tecrübesizlikten kaynaklanan büyük ha- talar yapılır Iç kışılikler birbirlerini çoğu za- man tanımazlar Birbirlenyle ilışkileri yoktur. Amerikalı Psikiyatr Frank Putnam. araştır- malan sürecinde hastalannın beyin akımlan- nıölçmüştür. Kişilik değiştiren hastanın beyin akım şiddetinde değışimler olduğunu gözlem- lemiştir. Şeker hastası multipellerin ise insü- lın ihtıyaçlan def ışmiş ve bu tespit tıbbı cıd- di bir bilinmeyenle karşı karşıya bırakmıştır. Çoğunluğu kadın Araştırmalann sonuçlanna göre çok kışilık- lı ınsanlar büyük oranda kadındır. Çoğul kişi- lik olgusu 5 yaş civannda başlamakta. ilk bö- lünmeler bu yaşta görülmektedır Bu yaş aynı zamanda kız çocuklanna en çok tecavüz ve ta- cızin yapıldığı yaştır. Bu belirleme, multipe 1 lerin çoğunun kadın olmasının da bir açıkla- ması olarak kayıtlara geçmiştir. Uzmanlara göre kişilik bölünmesi ne kadar fazla ise, kişiye verdiği zarar da o kadar bü- yüktür ve tedav i süresı bu oranda uzar. Ancak bir multipelin iyileşme olasılığı bir şizofrene oranla çok daha fazladır. Bu terapiler sırasın- da tüm kışilikler birbirleriyle tanışır. birbırle- rınin ne yaptığını. ne düşündüğünü öğrenır. Küçükler büyüklerin korumasına sığınır. bü- yükler küçüklen teselli eder. Uzun ve zahmet- lı bir süreçtir bu. Sonunda tüm sorunlarla ken- di başedebilecek bır ben oluşturmak ister has- ta. Bu benin. hatırlamaması gerekcnler \ardir ve artık üzennde durmaması gerekenler Has- ta bunu öğrenir. Ve bu yaşamın kendısidır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle