Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1995 PAZAR
HABERLERIN DEVAMI
PENCERE
• Buşlarafı 2. Sayfada
Ahmed Arif de Erdost'un yoldaşı:
"Mavzerine şiir doldurur."
Mavzer iki Alman silah yapımcısının soyadı: Von Ma-
user!.. 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında uzun namlulu
piyade tüfeği olarak Türkiye'ye ithal edildi mavzer...
Ahmed Arif, namlusuna şiir doldursun diye...
Alman soylunun adı Türkiye'de nasıl şiirleşir?..
Demek ki şiirleşmeyecek sözcük yok!..
•
Erdost'un "Üç Şair"e ilişkin kitabını çok sevdim. Bu
yıl da 7 kasım geldı çattı. Muzaffer'in kardeşi llhan'ın
Mamak'ta gözaltındayken dövülerek öldürülmesinin
kaçıncı yıldönümü?..
Yazıyı Ahmed Arifin dizesiyle bitinmek kaçınılmaz ol-
du:
Seni sevmek felsefedir kusursuz.
Asıl felaket
'kenüesme'de
OKTAY EKİNCİ
Eğer doğaüstü güçlerın
varlığına ınansaydık. hemen
her alanda olduğu gibı şehır-
cılıkte de anık hep gösterme-
I ik uygulamalarla \ e bilim dı-
$ı ılkel ımar kararlarıyla sö-
züm ona gelişmeye çalışan
Türkıye'nin. bu ınanılmaz
"aymazlığ]" yüzünden özel-
lıkİe "HABİTAT öncesinde"
aynı güçlerce acımasız bir >e-
kılde cezalandınldıgı, kımbı-
lır belkı de "uyankfagT yoru-
munu yapabılirdik.
Izmirdekı sel ve su baskı-
nı felaketi. bu konuda gerçek-
ten "olağanüstü bir süreçten"
geçtıgımizı bır kez daha ka-
nıtiıyor.
'•Bir kez daha" diyorum;
çünkü aslında bu sürecin ilk
büyük felaketini. anımsaya-
cakbinız. bırkaç yıl önce Is-
tanbul'dakı "çöp dağının pat-
lamasıvla" yaşadık Dünyada
belkı de ilk kez ınsanlar, ev le-
riyle bırlıkıe çöp yıgınlarının
altında kalarak yaşamlarını
y ıtırdıler. O e\ ler kı belediye-
lerin göz yumdukları kaçak
bınalardan sadece "en taüh-
sizteri
1
" ıdiler ve üstelik yeni
bır"imaraffi" ıledeyasailaş-
ma \ e hatta tapulanna lcavuş-
ma özlemi ıçindeydiler. Yıne
son yıllardaki Erzincanvehe-
nüz enkazlannı bıle kaldıra-
madığımız Düıar depremleri
de gösterdi kı felaketın nede-
nı sadece deprem degil. ımar
\e inşaat düzenimızdeki "ba-
şınoşluk" \ e denetım yetersiz-
lığıydı lstanbul'da çöplüğün
yanı basında bir mahalle ku-
rulmasına göz yaman anlayış,
Erzıncan ve Dınar'da da mı-
marlrk \e mühendıslıgin he-
men hıçbırkuralına uymayan
yapılaşmaya ruhsat vermış.
sonunda ınsanlann saglıgı sa-
dece rastlantılara terk edıl-
miştı.
5imdi tzmir'de de benzer
bir olay yaşanıyor ve şehircı-
lığin temel kuralı olan "önce
altyapT ılkestne hıç uyulma-
dan gerçekleşen bılım dışı
kentleşmenın sonunda koca
bır metropol bu kez yagmura
ve sele yenılıyor. Onca insanı-
mız da yıne yaşamını yitın-
yor. evsız barksız kalıyor.
Oysa kı tzmır, Cumhuriyet
dönemıyle birlikte ülkemızin
"planlı gelişme" sûrecıne gi-
ren ilk kentlennden binydı.
Daha 1925 yılında Fransız
mimar Rene Danger tarafın-
dan hazırlanan ve Kurtuluş
Savaşı bitımmdekı yangınlar-
la tahrip olan alanian düzen-
leyen plan. ilerleyen yıllarda
tüm kenti kucaklayacak şekıl-
de de geliştirilmişti. Izmir.
planlı kentleşmeyi öylesine
benimsemişti ki örneğin. 20.
yüzyılın en ünlü şehirci vemı-
marlarından Le Corbusi-
er'den bıle yararlanma olana-
ğını yaratmıştı.
Kaldı ki yıne tzmir. antik
dünyanın beşıgı sayılan Ege
bölgesinde. bir kent ıçın önce-
lıkle altyapının gerekli oidu-
au düşüncesine belkı de
-3000 yüdır" tanık olan bır
uygarlık merkezıydi. Bölge-
deki hemen tüm antik kentler-
de o çaglarda bile önce altya-
pının kuruldugunu kanıtlayan
buluntular sadece arkeologla-
n etkılemıyor. günümüz mi-
mar ve şehırcılerı içın de ta-
rıhten gelen belkı de en an-
lamlı uygarlık dersini oluştu-
ruyordu...
Ne var kı özellikle
1980'lerden sonra tüm ülkede
oldugu gıbı lzmır'de de kent-
leşme açısından uygarlık bı-
lıncının yermi hızla "yağnıa
ve rant küttürü" aldı. Bu kül-
türün egemen oldugu imar
polıtıkalannın sonucunda ıse
Izmır. tüm eskı erdemlerını
yitirmeye başlayarak dünkü
sel felaketini yaşayan talıhsız
konumuna geldi
Şımdi. bu son felaketten
sonra. ömegin Hilton gökde-
leninın. bulunduğu bölgenın
altyapısına nasıl etkı ettığı ve
kentın zaten yetersız olan den-
gelennı altüst eden böylesı bir
yagrna projesine kimlenn. na-
sıl izın verdıgi acaba sorgula-
nacak mı? Benzer şekilde Al-
sancak'takı tarihi dokuy u da
çigneyen ve yıne altyapıyı ke-
sinlikle "okayarak" yükselen
dev bınalann "nıhsal kahra-
manlan" yargılanacaklar mı?
Zarann en fazla oldugu. ör-
negın Çiğli gıbi semtlerde de
yine gerekli altyapı tamam-
lanmadan ve imar kuralları
dinlenmeden inşa edılen bı-
nalara ızın verenler, göz yu-
manlar, hatta teşvık edenler.
şimdı neden olduklan felake-
tın hesabını acaba verecekler
mı? Bu hesap. onlardan he-
men soruîacak mı?
Hele. Yamanlar'da topog-
rafyaya meydan okuyan yapı
yıgınİanna zamanında dur de-
meyenler ve bunları hep "•©y
deposu" olarak görenler. hâlâ
ellerini kollarını sallayarak
dolaşabilecekler mi?
Evet. HABİTAT öncesınde
belkı de cezalandınlıyorıız ve
uyanlıyoruz. Yakında seçıtn
var.
Adaylar arasında, kentlen-
mizı kaçak yapılaşmaya ve
yagmaya tutsak eden kimı ye-
rel yöneticıler de var. Yann
bunlar parlamentoya da gır-
diklerinde. hem şimdıye dek
işledıklerı "kente karşı suç-
lardan" aklanmış olacaklar:
hem de artık bu ülkede şehır-
cıligi ve kentleşmeyi bilimsel
ve toplum yaranna bir planlı
imar dısıplinine baglayacak
yeni yasalan yapma konusun-
da TBMM'nin yeteneginı da-
ha da köreltecekler.
Kentlerimizi ve kasabalan-
mızı deprem ve selden önce
böylesi bir "imar felaketine"
tutsak edenler öncelıkle poli-
tikadan dışlanmadıkça. tz-
mir"in başına gelenler yann
lstanbul'da ve belki de her
yerde yaşanacak. Gerçek suç-
lular ise yine "dokunulmaz"
olarak HABİTAT'a katılıp yi-
ne nutuk atacaklar..
Sorumsuzlıık
Yamanlar'ı yuttu
MERIH AK
ASUMA.N ABACIOĞLU
İZMİR-izmırdün belkı de
ıızun yıllardan bu yana ilk kez
böy le bır felaketı yaşadı. Ge-
ce yarısı başlayan yağış ilerle-
yen saatlerde yerini fırtınaya
bıraktı. Rüzgânn şiddetıyle
patlayan camlar, yıkılan mı-
nareler ilk habercisi oldu fela-
ketin Ardından. aynı Senir-
kent'tekı gibi dağ, tuttugu
yağmur suyunu insanlann
üzerıneçamurlagönderdi. So-
nuç yıne aynı; yıkılan evler.
yıtırilen canlar... Sabah saatle-
rinde Yamanlar'da şaşkınlık
yaşanıyordu Derenın kena-
nndakı e\ lerde kalanlargece-
yansı kendılerıni suyun için-
debuluvermışti. Aılesini kur-
taranlar. dere yatagında eşya-
sını anyordu. Ortalıgın aydın-
lanmasıy la acılar da yürekler-
den taşmaya başladı. Kaybo-
lanlar. evleri yıkılıp kendileri
kurtulanlar... En acısı da dere
boyunda yakınlannın cesetle-
rinı arayanlar... Evinın ortası
tamamen yıkılan Ali Özer, ikı
çocuğu ve karısıyla oturmuş.
çevresıne toplananlara başın-
dan geçenleri anlatıyor: "'Bir-
den ne oldu anlamadım. Ya-
tak altımdan kavıverdi. He-
men çocukJann yanına koş-
tum. Gökhanım'ı tuttum. Se-
mıha'yi da yakaladım. 'Bana
sanlın' dedim, 'bırakmayın
benı.' EşimSusenberbirdire-
ğetutundu.Sonraev sanki ba-
şımıza çöktü. Süriikienmeye
başladık üçümüz. Bir ara
Gökhanım elimden kaçtı. Son
bir hamleyk \akala>ı\erdim.
Bir »iire suyun altında gittik.
Sonra bir kâvaya hıtunup kur-
tulduk."
Geçmiş olsun dilekleri ka-
labalıktan yükselırken Susen-
berÖzer"in çıglığı duyuluyor.
u
\'ağmurla birlikte bir tuhaf-
bk oldu. Bizim ev dereye S0
metre uzak. Deneden sular gel-
meye başladı. İtfaiy e> i aradım.
'Panik yaratma' dediler. Bir
ara etrafımızın su\la çev rildi-
ğini gördüm. Son kez aradım.
Bağırdılar ve telefon kapandı.
Sonra olan oldu" diyor Susen-
ber Özer. Az ötede evı tama-
men yıkılmış Kenem Aydilek,
RecepSalman. Salman'ınevı.
derenın hemen kıyısında.
"Ben 14 vıldır burada oturu-
vorum. bö>le bir şe> >aşama-
dım" diyor Recep Salman.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Üniversitenin atletizm takımındayken,
özellikle yağmur yağınca Inciraltı, Nar-
lıdere sahilinde koşmaya bayılırdım.
Dağlardan çam ve toprak kokusu gelir-
di. Şimdi çamur geliyor.
Yamanlar ve çevresindeki gecekon-
dular ise 1960-70 yıllannın ürünü. Dö-
nemin belediye başkanlanndan Osman
Kibar, oy avcılığı uğnjna hemen hiçbir
altyapının olmadığı gecekondu bölge-
lerine asfalt götürdü. Çünkü, gözle gö-
rülecek en önemli şey buydu.Tmar pla-
nına, yapının sağlamlığını kontrol etme-
ye ne gerek var. Döşe asfaltı, topla oy-
lan...
Dün ögle saatlerınde bütün önlemler
alındı, sorun çözümlendi. Yani, devlet
büyüklerimiz bölgeye gitti...
52. hükümetin kuruluşunun hemen
öncesindeydi. Deniz Baykal telefonla
aradı:
- Mustafa, hükümet listesı hazır. Ön-
ce size verelim. Ama telefonla olmaz,
dinleyebilirler. Atla eve gel...
Hemen bir araca binip Oran'a doğru
yola koyuldum. Kuğulupark'ın karşısın-
da kaza yaptık. Üstüm başım kan için-
de, arabadan güçlükle çıktım. Yol kapa-
lı. Başladım koşmaya...
Heryanımdan kan akıyor. içimin gide-
rek boşaldığını, bacaklanmın güçsüz-
leştiğıni hissediyorum. Ama kafamda
bir an önce Oran'a ulaşmak var. Çevre-
dekiler, büyümüş gözlerie bana bakı-
yorlar. Arada tökezliyoaım. Kollarım
Alıp Başım.
düştü, hafif bulanık görmeye başla-
dım...
Ter içinde uyandım. Dolabın san işle-
melerini görünce rahatlayıp hafıf doğrul-
dum. Başımı hızla salladım. Rüyayı sil-
keleyip attım...
Eylül başından beri içimiz dışımız si-
yaset oldu. 9-10 eylül CHP kuruftayı he-
yecanı, 20 eylül koalisyonun sonu. 15
ekim Çiller'in mutlu azınlık hükümetinin
sonu, 30 ekim Çiller-Baykal hükümeti-
nin kuruluşu...
Beraberinde bir dizi politika, entrika,
laklaka..
İki yıldır hiç bu kadar üst üste Anka-
ra'da kalmamıştım. Arada mutlaka bir
şeyler çıkiyordu. En azından, 15 günde
bir Istanbul'ayayın kurulu toplantısı için
gidiyordum. O da bir değişiklik oluyor-
du.
Sözün özü, kurtlandım.
Bir ara hayıflandım. Her gün arasına
kopya kâğıdı konulmuş gibi mi geçiyor?
Yok tam öyle değil. Ama biraz öyle...
Ne kadar biraz?
"Varolanla yetin" pasif bir tümce. Bu,
"Var olanda yeni şeyleri zorla" biçimi-
ne dönüştürülebilir belki.
Ekim ortasından itibaren, koştuğum
yerlerde küçük değışiklikleryaptım. Ör-
neğin, altında mekik hareketi yaptığım
ağacı değiştirdim. Kocaman gövdeli, in
dalh ağacı bırakıp daha küçük ve yap-
raklan minicik başka birağaç seçtim. O-
nun altında bank yoktu, toprağa uzan-
dım...
Aman Tanrım...
Sanki hiç tanımadığım, çok uzaklar-
da bir yerdeyim. Tırnak büyüklüğünde
san yapraklar. Yarısı dallarda, yarısı top-
rakta...
Hikmet Ağabey bana yine, "Sart Fa-
ik'e takılıp kaldın" diyecek ama, o an
sevgi yazannın bir öyküsünü yine anım-
sâdım.
Sait Faik bir gün, geceyi uzatınca
otelde kalmaya karar vermiş. Tanıdığı
bir otelin odasına yerleşip, küüt. Sabah
uyanınca, balkona çıkmış. Ne görsün?
Nefıs bir bahçe. Ağaçlar, çiçekler, top-
rak zor görünüyor.
Seyre doyamadığı bahçe, her gün ya-
nından geçtiği bir konsolosluğun tepe-
den görünüşüymüş.
Yoldan çıkın...
insan başını alıp gidemiyorsa, ruhu-
nu alıp götüren bir doğaysa bir de kitap-
lar. Son bir aydır akşamları sadece ge-
zi kitaplarına takılıyorum.
Aydın Boysan'ınkiler iki defa lezzet-
li. Hem ınsanı anlattığı yerlere alıp gö-
türüyor hem de gittiği ülkelerin yemek-
lerinden söz ediyor.
Marco Polo'nun geziler kitabında,
bazı bölümleri her yeniden okuyuşta
farklı yorumlar aklıma geliyor.
Haldun Taner'le Düşsem Yollara Yol-
lara'da Yunanistan'ı, Italya'yı, Iran'ı, Hin-
distan'ı dolaşırken, kendi gezilerimde-
ki eksiklikleri daha iyi fark ediyorum.
Nasuh Mahruki'nin, "Bir Dağcının
Güncesi"ri\, kaloriferin başındayudum-
lamanın keyfi başka. Nasuh, güncesinin
17.8.1992 tarıhli bölümünde, benim de
gezilerde sık sık kendime sorduğum bir
soruyu soruyor: "Yaşam, büyük ve gü-
venli gemilerle sakin bir gezi mi, yoksa
kendi teknemizle soluk soluğa bir yol-
culuk mu olmalı..."
Kitapların kenarına, okuduğum bö-
lümle ilgili düşüncemi not etme alışkan-
lığını birtüriü atamıyorum. Butümcenin
yanına ister istemez ok çıktım:
"Bunun ortası yok mu?"
Eski Yunan'da bilgeye sormuşlar:
"Bunalımdaki arkadaşınız uzun bir
geziye çıktı, sıkıntıiannı atıp dönermi?"
Bilge, "Sanmam" demiş, "Gittiğiye-
re kendisinı de götürür".
Belki doğru, ama ben tam katılamıyo-
rum bu yoruma. Yeni bir yerlere gıtmek,
yeni insanlar tanımak, ruhun banyosu
gibi geliyor bana.
Sözü böyle dönüp dolaştırmamın ne-
deni, iki aydır banyo yapmıyorum.
Ama beni en çok mutlandıran, sürek-
li kullandığım koşu yolunu değiştirince
tanık olduğum güzellikler.
Küçük bir yol değişikliği ne büyük
güzelliklere pencere oluyor...
Sizedeöneririm...
Arada bir yoldan çıkın...
Göz göre göre felaketNECATIAYGLN
BÜLENT ECEVİT
İZMtR - İzmir"de önceki
gece başlayan şiddetli yağış
ve fırtınanın yol açtığı sel
baskınında 46 kışi yaşamı-
nı yitirdi. Ölenlerden
41'inin kimligi belırlendi. 8
kişinin kaybolduğu bıldiril-
di. Sel baskınında yaralanan
150 kişinin büyük bölümü
avakta tedavı edildi. Selde
1500'ün üzerinde ev ve işye-
n sulardan zarar gördü. İz-
mir Meteoroloji Bölge Mü-
dürlüğü yetkılileri, lzmir'de
metrekareye 108 ıle 123.8
kilogram arasında yağış
düştügünü, bunun son yılîa-
nn en yüksek verisi olduğu-
nu belirttiler.
Sağanak yağmur ve fırti-
na dün geceden itibaren tüm
kenti etkisi altına aldı. Saba-
ha kadar aralıksız sürcn şid-
detli yağmur, Konak, Karşı-
yaka, Yamanlar, Çiğli. Nar-
lıdere, Güzelbahçe. Malte-
pe. Şirintepe semtleriyle
Menemen'de can kayıplan-
na yol açtı. Yağmur en çok
dere yataklan çevresmde et-
kin oldu. Özellikle Yaman-
lar ve Örnekköy derelerinın
ıslah edilmemesinin, mey-
dana gelen selde önemli et-
ken oldugu belirtildi. Yıllar-
dır yurttaşlar tarafından iki
derenin de ıslahının isten-
mesine karşın bu konuda ye-
rel yönetimlerin herhangi
birçalışma yapmadığı bildı-
rildi.
Dere sulannın taşrnası so-
nucu çok sayıda gecekondu
sular altında sürüklendi. Ba-
zı ev ve işyerlerinin sadece
temellerinin dere içinde kal-
dığı görüldü. Bu arada K.ar-
şıyaka Örnekköy'de bir ca-
mi minaresi ahşap evin çatı-
sına devrildi: kentteki ağaç-
lar da büyük zarar gördü.
Yurttaşların en çok tepki
gösterdiği olaylann başında.
kurtarma ekiplerinin zama-
nında olay yerlerine gelme-
mesi oldu. Özellikle Yaman-
lar Deresi ve çevresıne, an-
cak öğleden sonra kurtarma
ekiplerinin gönderilmesi
yurttaşlarca tepkiyle karşı-
landı.
Kentte yaşam felç
Izmir'in böyle bir olaya
hazırlıksız yakalanması
kenti felç etti. Altyapı yeter-
sizliklennin her yağmurda
ortaya çıktığı kentte, gerek-
li önlemlerin alınmaması
bugünkü sonucu yarattı. Iz-
mir-Çeşme, lzmir-Çanakka-
le karayolu trafiğe kapandı.
Şiddetli fırtınanın etkisiyle
direklerin yıkılması ve hat
kopmalan sonucu telefon ve
elektrikler kesildi. Kentin
büyük bölümüne elektrik ve
su verilemezken. dün öğle
saatlerinde yalnızca Karşı-
yaka, Menemen ve Çiğli yö-
relerine kademeli olarak
elektrik verilmeye başlandı.
Bu arada tüm yerel televiz-
yonlar ve radyolar da elekt-
rik kesintileri yüzünden sus-
tu.
Kentin Karşıyaka. Bos-
tanlı. Güzelyalı, Alsancak.
-1. ve 2. Kordon, Narlıdere,
Güzelbahçe. Çiğli. Balçova.
Bayraklı yörelerindc 2 bıne
yakın e\
r
ve işyerini su bas-
tı. Çok sayıda araç yollarda
sular altında kaldı. Selden
zarar gören bölgelerde en-
kaz kaldırma çalışmaları ve
güvenlik ıçin asken birlik-
lerden yardım istendı.
Dün gece başlayan şiddet-
li fırtına ve yağmurla ilgili
bilgi veren Vali Kutlu Ak-
taş, "Gece yansı başlayan
şiddetli vağmur, felaketi ge-
tirdr dedi.
Sel baskınında yasamını
yitirenlerden kimlikleri sap-
tananlar şunlar: Dursun Ul-
kü, Ali L Ikü, Rabia Ayteldn,
Ferdane Karakoç, Ûmran
Uyanık, Gökhan Uyanık,
Serkan L'yanık. Serap Uya-
nık, Fettah Türk. Kenan
Türk, Hilmi Türk, Rabia
Türk, Fatih Vürektürk. Ma-
hir Yolcu, Kadriye Yolcu,
Mustafa Vardar, Saniye Yet-
kin. İbrahim Elvi. Hayriye
Elçi, V'Udan Elçi. GevriSov-
daş. Çimen Yeter, Gülçiçek
Yeter, Nurhan \eter, Hanını
Yeter. Ebnı (Jzmen, Sercan
Vuralkaya. Dilek Atmaca.
Fatma AkgüL Fatnıa Porta-
kai Erol PortakaL Elif Deli-
kuru, Kemal \ ıklınm, Nu-
ray Akgül, Hasan Kamaç.
Turgut Yavuz, Hanım Ka-
maç. Sinem Çavuşlar. Dilek
Atmaca. Yalçın Değer.
Sel Menemen'de de can
kaybına yol açtı. Mene-
men'in Asarlık Köyü'nde
Nesrin Korkmaz'ın cesedi
bulunurken aynı aileden
Nergiz ve Fatma Kork-
maz'ın kay ıp olduklan öğre-
nildi. Emniyet yetkilileri
Çiğli Güzeltepe'den Serpil
Akdemir ile birlikte lz-
mir'de 8 kişinin kayıp oldu-
ğuiHi bildirdi.
Pemirel lzmir'de
Yağmur Manisada da fe-
lakete yol açtı. Sabaha dek
aralıksız süren yağmur so-
nucunda 150 ev su altında
kaldı. Meteoroloji yetkilile-
ri Manisa'da metrekareye 45
kilogram yağmur düştüğü-
nü belirttiler. Felaketten son-
ra Kızılay kente yardım kon-
voylan gönderdı.
Cumhurbaşkanı Siiley-
man Demirel sel baskını ne-
deniyle dün öğle saatlerin-
de İzmır'e gelerek incele-
melerde bulundu. Cumhur-
başkanı Demirel, kurtarma
çalışmalanyla ilgili olarak
yetkililerden bilgi aldı. Ya-
manlar ve Örnekköy yöre-
sinde selden zarar gören
halkla konuşan Demirel. ya-
ralann en kısa sürede sarıla-
cağını söyledi. Cumhurbaş-
kanı Demirel. daha sonra
Ankara'ya döndü.
DemıreFle birlikte Iz-
mir'e gelen Bayındrrlık ve
tskân Bakanı Âdnan Kes-
BAŞSAĞLIĞI
. Sevgili öğrencimiz
ESRA LEYDA
NOYAN'ı
trafik kazasında yitirmenin üzüntüsü içindeyiz.
Ailesine ve arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz.
KADRO DERSHANESt
kin, gazetecilerin imarafla-
nna ilişkin bir sorusu üzeri-
ne, "Bakan olarak benim
gündemimde bir imar affı
yok. Oy kaygısıyla Türki-
ye'nin yapılanmasınt doğal
dengesini bozacak. böylesi
felaketleıie karşı karşıya kal-
mamıza neden olacak hiçbir
tasarrufa imzamı atmam.
Bu, topluma en büy ük kötü-
lüktür. Bunun en acı ömeği-
ni İ/mir'dc yaşadık" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Burhan Özfatura
ıse sel baskını içın "Bunun
sorumlusu yok. Ortalama 60
yılda bir yaşanan olaylar
. bunlar. Zarar gören e> ler de-
reyatağına, ilçe ve anakentin
iznini alnıadan yapılnıış e\-
lerdir" diye konuştu.
Demirel'in ardından Baş-
bakan TansuÇillerile Dışiş-
len Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Deniz Baykal da
Izmır'egeldi ÇıllerveBay-
kal. selin en çok etkılı oldu-
ğu Örnekköy ve Yamanlar
semtlerınde incelemelerde
bulundu. Daha sonra Narlı-
dere ve Güzelbahçe'ye gi-
den Çiller ve Baykal burada
yetkililerden bilgi aldı.
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz da dün akşam sa-
atlerinde Izmir'e geldi. Ya-
manlar. Örnekköy. Narlıde-
re ve Güzelbahçe semtlerine
giden Yılmaz yurttaşlarla
görüştü.
Bu arada fuar içindeki ba-
zı pavyonlar. sel felaketin-
den zarar gören yurttaşlann
bannması içın düzenlendi.
İzmir Meteoroloji Bölge
Müdürü Burhan Babalioğ-
lu. kente bugüne dek düşen
en yüksek yağış oranının
metrekareye 80 kilogram ol-
dugunu belirtirken önceki
gece düşen miktann 108 ile
123.8 kiİogram arasında de-
ğiştiğini, bunun da son yıl-
ların en büyük oranı oldu-
ğunu söyledi
Antalya'da ise şiddetli ya-
ğış nedeniyle 10 köy. 3 ma-
halle ve 3 beldede toplam
2500 hane selden zarar gör-
dü. Helikopterle yapılan ilk
tespitte 200'ü aşkm sera ve
10 kadar evin de sular altın-
da bulunduğu saptandı.
Isparta'ya gidecek olan
TBMM Başkanı tsmetSez-
gin sel nedeniyle Dereboğa-
zı yolundan geçemedi ve es-
ki yoldan Isparta'ya ulaştı.
Bu arada Aksu'da 80 kadar
pamuk işçisinın kaldığı ça-
dırlık alanın da sular altında
kaldığı ve işçilerden şımdi-
lik haber alınamadığı belir-
tildi.
Gemiler alabora
İstanbul Haber Servisi'-
mızin haberine göre lstan-
bul'da önceki akşam başla-
yan yağmura bir de şiddetli
rüzgâr eklenince. biri Rus
bandıralı iki gemi karaya
oturdu. Kumkapı Balık Ha-
li'nin önündeki mendireğe
dün sabah saat 04.30 sırala-
nnda şiddetli rüzgânn etki-
siyle çarpan Rus bandıralı
Volga Donna 5064 adlı ku-
ruyükgemisi karaya oturdu.
20 kişilik mürettebattan
16'sı kurtarma botuyla kıyı-
ya çıkmayı başardı. Gemi
kaptanı ile üç mürettebat ise
gemiyi terk etmedi.
Türkiye Denizcilik lşlet-
meleri Harem Iskelesi'ne
bağlı Beylerbeyi yolcu va-
puru, dün sabah halatlann-
dan kurtularak Üsküdar'a
doğru sürüklendi. Yolcu va-
puru Üsküdar Salacak'ta ka-
raya oturdu.
Dere sulannın taşması sonucu bir çok gecekondu sular tarafından sürüklendi. Çok sayıda
araç sulara gömülürken kentteki ağaçlar da zarar gördü.Yurttaşlann en çok tepki göster-
diği olaylann başında. kurtarma ekiplerinin zamanında olay yerlerine gelmemesi oldu.
îzak Rabin öldürüldü
• Baştarafı 1. Sayfada
örgütü suıkastı üstlendi. Açıklamada, .Arap-
larla barış yapılmasının Israil halkına iha-
net oldugu vurgulanarak. Rabın'e hain ya-
kıştırması yapıldı.
İn örgütünün ABD'nın Nevv York kenti
yakınlannda kamp kurmasına izin verilen
örgütlerden biri oldugu bildirildi. ABD'li
kaynaklar. İn örgütünün militanlannın bu
kamplarda yetiştirildiğinı kaydettiler.
Tel-Aviv'inmerkezindeyeralanmeydan-
da düzenlenen mıting nedeniyle polisin sı-
kı güvenlik önlemler almasına karşın ger-
çekleştirilen suikasttan sonra. kentte geniş
çaplı operasyon başlatıldı.
Mıtingde, Araplarla yürütülen banş gö-
rüşmelenne tepki gösteren sağcı gruplann
da meydanın bir köşesinde gösteri yapma-
lanna izin verildi ve bu durum banş yanlı-
larıyla köktendinciler arasında tartışmaya
neden oldu.
Bütün dünya başkentlerinde şaşkınlıkla
karşılanan suikasta, büyük tepki geldi. Bir-
çok ülkenin başbakanı yaptıklan açıklama-
da, saldınyı kınadıklarını bildirdi. ABD
Başkanı Bill Clinton yaptığı açıklamada
"sarsıldığınr söyledi. Bir ABD'li yetkili
olayı "Banşm kalbine hançer vuruldu" di-
ye tanımladı. Clinton, suikastın gerçekleş-
mesinin hemen ardından danışmanlannı
toplayarak durum değerlendirmesi yaptı.
ABD'lı istihbarat yetkililen, Rabin'in Fi-
listin lideri Yaser Arafat'la masaya oturma-
sının ardından giderek yoğunlaşan tehdıtler
aldığını anımsatarak "Bu nedenle koruma
olağanüstüydü. Gece düzenlenen açık hava
mitinginde sııikast girişimlerinin başanlı ol-
ma olasılığı her zaman yüksek. Bu yüzden
korumaduvan etkisini göstermedir
dediler.
Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel ve
Başbakan Tansu Çiller, Izak Rabinin ölü-
mü nedeniyle Israil Cumhurbaşkanı Ezer
Weizman'a bir başsağlığı mesajı gönderdi-
ler.
Bu arada Ürdün hükümeti de suikastı kı-
nadı. Irak haber ajansı ise olayı yorumsuz
duyurdu.Rabin'esuikastgirişimininduyul-
masının ardından, Sayda kentindekı Filistin
mülteci kampında yaşayan genç Filistinli-
ler dans ederek ve silahlannı ateşleyerek
saldınyı 'kutladılar.' Hizbullah gerillalan-
nın elinde olan Baalbek kasabasında da ben-
zer olaylar yaşandı ve ha\'aya yüzlerce el si-
lah sıkıldı.
OrtadoğuMaki banş öncüsü
• Baştarafı 1. Sayfada
1968 yılında ordudan ayn-
larak sivıl yaşama geçen Ra-
bın, sıv ıl hayatta ilk olarak Is-
rail'ın Washıngton Büyükel-
çilıği'nı yaptı. daha sonra.
"Israil'in Filistin topraklann-
da doğan ilk başbakanı ola-
rak" 1974-1977 Işçi Partısı
hükümetinin başkanlıgmı y ü-
rüttü. E>ınin yabancı banka-
lardakı hesaplarıyia ılgılı bır
skandal sonucu başbakanlıgı
bırakmak zorunda kalan Ra-
bin. buna karşın lşçı Partisi
içindeki konumunu koruya-
rak, 1984 yılında kurulan lş-
çı Partısı-Likudkoalisyonun-
da Savunma Bakanı oldu.
1987 yılında başlayan Fi-
listin ayaklanmasına (lntıfa-
da) karşı. sertlık politikası ız-
leyen Izak Rabin. bıryandan
da Fılistınliler ve diğer Arap-
larla Israil'in çıkanna olacak
bır uzlaşmaya gidilmesı gö-
rüşünüsavundu. I992yılında
Barış vaadıyle, sagcı Lıkud
koalısyonunu yenılgıye uğra-
tarak ıktıdara gelen Rabin. bır
yıl sonra, Israil'in yıllarca "en
çok aranan terörist ve tüm Ya-
hudilerin baş düşnıam" ola-
rak nitelediği FKÖ lideri Ya-
ser Arafat ile el sıkıştı.
Gençliğinden itibaren mi-
litan bir Sıyonıst olarak tanı-
nan Rabin, Banş için benim-
sedigı esnek tutumuyla da Is-
rali polıtikasında benzersiz
bir yer ışgal ediyordu.
Rabin'in "karariı, ama es-
nek" politikası. kendisine
1993'te Yaser Arafat ile bir-
likte Nobel Barış Ödülü'nü,
aynı zamanda da •'tsrafl dava-
sını sahnak"la suçlayan aşın
sağcı Yahudilerin, sonunda
yaşamına mal olan düşman-
lığını kazandırdı.
BedeK
insanlar
ödüyor
SERDARK1ZIK
İZMİR- Gece bastıran
yağmur, kente ölüm getirdi.
Türkiye'nin altyapı yoksu-
nu 3. büyük kenti. sel sula-
nna teslim oldu.
Çiğli. Küçük Yamanlar ve
Narlıdere'nin gecekondula-
nna tıpkı Senırkent'te oldu-
ğu gibi taş, toprak aktı.
Oysa Küçük Yamanlar.
Narlıdere çok değil, bundan
20- 30 yıl önce ağaçlarla
kaplı. mesire yerleriydi ken-
tin. Bugün gecekondulann
yükseldiği bölgelerde, kent
soluk alıyordu dün.
Orman alanlannı talan e-
den rantiyelerin. mafyanın.
kimi de çaresiz göçerlerin
kurduğu gecekondular sula-
ra kanştı şimdi.
Dere yataklanndan ceset-
ler toplandı.
Gecenin karanlıgında
5O'_ye yakın can yitip gitti.
Ölüm çığlıklan yükseldi
gecekondulardan...
Ağaçlan kesip, dere ya-
taklannı değiştiren insanoğ-
luna bir ders daha verdi do-
ğa. tmar afçılan. kaçak ya-
pılaşmaya seyirci kalan
merkezi ve yerel yöneticiler.
*Yeni bir felaketle karşı kar-
şı>a\ız" dedikleri Yaman-
lar'a. "başsağlığına" koştu-
lar.
Yaralann sanlacağını söy-
lediler, acılı. öfkeli insanla-
ra.
Oysa sıcağı sıcağına bir
örnek duruyor karşımızda.
lzmir'de yaşananın "feta-
ket" olmadığını gösteren.
DYPIilerin hazırladığı. dev-
let ormanlan sayılan arazile-
rin talan edilmesine olanak
tanıyan 2924 sayılı yasanın
Anayasa Mahkemesi'nce
ıptal edilen 11 ve 12. mad-
deleri. bazı ufak değişiklik-
lerle Meclis'ten henüz geç-
ti Çevreciler •'seçim riişve-
ti" bu değişiklik karşısında.
son umut olarak Cumhur-
başkanı Süleyman Demi-
rel'e seslendiler hemen:
"Özellikle Ege ve Akdeniz
kıyılaruıda ve kentierin ke-
nartanndaki devlet ormanı
sayılan arazilerde yasadışı
yeirieşme ve yapılaşmalar, bu
düzenlemeyle yasallaştınla-
cak. büyük rantiar yaratıla-
cakrır. Dev let Başkanı olarak
bu yasayı veto etnıenizi umu-
yoruz.»"
1
Ama olmadı. Dün "Fela-
ket bölgesi"nde yaraları sar-
maya çalışan Cumhurbaşka-
nı Demirel, Izmir'e gelme-
den önce yasayı onaylamış-
tı. Geçen yerel seçimde Baş-
bakan Tansu Çiller'in y anın-
da gecekondulaşmaya ışık
tutan Büyükşehir Belediye
Başkanı Burhan Özfatura
da "yaralan sarmaya" çalı-
şıyordu. Göreve geldiğinden
bu yana neredeyse her yağ-
murda su baskınına uğrayan
kentin altyapı sorunlannı
çözmek yenne ANAYOL'u
kurma mısyonunun derdine
düşen Özfatura. aslında ken-
tin yerel yöneticisi olarak
çaresizliği sergiliyordu.
Kentin sözde modern semt-
lerinde de artık İzmırlinin
alıştığı görüntüler kovalı-
yordu birbirini. Bitişik ni-
zam apartmanlann kanali-
zasyonlan patlamış, binler-
ce işyeri ile ne yollara ne de
kaldınmlara sığan binlerce
araç sular altında kalmıştı.
Bunun adı tıpkı Senir-
kent'te oldugu gibi"felaket'"
degıldi. Metrekareye düşen
yağış oranı çok yüksek olsa
da yıllann yanlışhklannın
sonucuydu dürv karşımıza
çıkan...
Ağaoğju'na
bir ödül
daha
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanlı-
ğı'nın ilk kez düzenlediği
"kühürve sanat büyüködül-
Jeri" sahiplerine verildi.
Cumhurbaşkanlığı Seçici
Kurulu, edebiyat dalında
Adalet Ağaoğlu, müzik da-
lında ünlü flütçü Şefika Kut-
luer ve resim dalında Bur-
han Doğançay'ı ödüle değer
buldu.
Ödüllerin gelenekselleşti-
rileceği sözleriyle konuşma-
sına başlayan Cumhurbaş-
kanı Demirel, kültür ve sa-
nat yaşamına verilen değe-
rin ülkelerin kalkınma ve
uygarlık ölçütü olduğunu
kaydetti. Demirel, her kesi-
mi sanatçı ve sanat yasamı-
nı kucaklamaya çağırarak.
"Her şey zaman içinde gelir
geçer kay bolur. geriye kültür
ve sanat kalır" dedi. Tabiat
ve yetişme yönünden sanat-
çılan farklı bir konuma otur-
tan Demirel, uluslararası dü-
zeyde yanlış ve haksız eleş-
tirilere uğrayan Türkiye'nin
bu konumdan çıkanlmasın-
da sanatçılara büyük görev-
ler düştügünü ifade etti.