25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1995 PAZAR HABERLERIN DEVAMI PENCERE • Buşlarafı 2. Sayfada Ahmed Arif de Erdost'un yoldaşı: "Mavzerine şiir doldurur." Mavzer iki Alman silah yapımcısının soyadı: Von Ma- user!.. 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında uzun namlulu piyade tüfeği olarak Türkiye'ye ithal edildi mavzer... Ahmed Arif, namlusuna şiir doldursun diye... Alman soylunun adı Türkiye'de nasıl şiirleşir?.. Demek ki şiirleşmeyecek sözcük yok!.. • Erdost'un "Üç Şair"e ilişkin kitabını çok sevdim. Bu yıl da 7 kasım geldı çattı. Muzaffer'in kardeşi llhan'ın Mamak'ta gözaltındayken dövülerek öldürülmesinin kaçıncı yıldönümü?.. Yazıyı Ahmed Arifin dizesiyle bitinmek kaçınılmaz ol- du: Seni sevmek felsefedir kusursuz. Asıl felaket 'kenüesme'de OKTAY EKİNCİ Eğer doğaüstü güçlerın varlığına ınansaydık. hemen her alanda olduğu gibı şehır- cılıkte de anık hep gösterme- I ik uygulamalarla \ e bilim dı- $ı ılkel ımar kararlarıyla sö- züm ona gelişmeye çalışan Türkıye'nin. bu ınanılmaz "aymazlığ]" yüzünden özel- lıkİe "HABİTAT öncesinde" aynı güçlerce acımasız bir >e- kılde cezalandınldıgı, kımbı- lır belkı de "uyankfagT yoru- munu yapabılirdik. Izmirdekı sel ve su baskı- nı felaketi. bu konuda gerçek- ten "olağanüstü bir süreçten" geçtıgımizı bır kez daha ka- nıtiıyor. '•Bir kez daha" diyorum; çünkü aslında bu sürecin ilk büyük felaketini. anımsaya- cakbinız. bırkaç yıl önce Is- tanbul'dakı "çöp dağının pat- lamasıvla" yaşadık Dünyada belkı de ilk kez ınsanlar, ev le- riyle bırlıkıe çöp yıgınlarının altında kalarak yaşamlarını y ıtırdıler. O e\ ler kı belediye- lerin göz yumdukları kaçak bınalardan sadece "en taüh- sizteri 1 " ıdiler ve üstelik yeni bır"imaraffi" ıledeyasailaş- ma \ e hatta tapulanna lcavuş- ma özlemi ıçindeydiler. Yıne son yıllardaki Erzincanvehe- nüz enkazlannı bıle kaldıra- madığımız Düıar depremleri de gösterdi kı felaketın nede- nı sadece deprem degil. ımar \e inşaat düzenimızdeki "ba- şınoşluk" \ e denetım yetersiz- lığıydı lstanbul'da çöplüğün yanı basında bir mahalle ku- rulmasına göz yaman anlayış, Erzıncan ve Dınar'da da mı- marlrk \e mühendıslıgin he- men hıçbırkuralına uymayan yapılaşmaya ruhsat vermış. sonunda ınsanlann saglıgı sa- dece rastlantılara terk edıl- miştı. 5imdi tzmir'de de benzer bir olay yaşanıyor ve şehircı- lığin temel kuralı olan "önce altyapT ılkestne hıç uyulma- dan gerçekleşen bılım dışı kentleşmenın sonunda koca bır metropol bu kez yagmura ve sele yenılıyor. Onca insanı- mız da yıne yaşamını yitın- yor. evsız barksız kalıyor. Oysa kı tzmır, Cumhuriyet dönemıyle birlikte ülkemızin "planlı gelişme" sûrecıne gi- ren ilk kentlennden binydı. Daha 1925 yılında Fransız mimar Rene Danger tarafın- dan hazırlanan ve Kurtuluş Savaşı bitımmdekı yangınlar- la tahrip olan alanian düzen- leyen plan. ilerleyen yıllarda tüm kenti kucaklayacak şekıl- de de geliştirilmişti. Izmir. planlı kentleşmeyi öylesine benimsemişti ki örneğin. 20. yüzyılın en ünlü şehirci vemı- marlarından Le Corbusi- er'den bıle yararlanma olana- ğını yaratmıştı. Kaldı ki yıne tzmir. antik dünyanın beşıgı sayılan Ege bölgesinde. bir kent ıçın önce- lıkle altyapının gerekli oidu- au düşüncesine belkı de -3000 yüdır" tanık olan bır uygarlık merkezıydi. Bölge- deki hemen tüm antik kentler- de o çaglarda bile önce altya- pının kuruldugunu kanıtlayan buluntular sadece arkeologla- n etkılemıyor. günümüz mi- mar ve şehırcılerı içın de ta- rıhten gelen belkı de en an- lamlı uygarlık dersini oluştu- ruyordu... Ne var kı özellikle 1980'lerden sonra tüm ülkede oldugu gıbı lzmır'de de kent- leşme açısından uygarlık bı- lıncının yermi hızla "yağnıa ve rant küttürü" aldı. Bu kül- türün egemen oldugu imar polıtıkalannın sonucunda ıse Izmır. tüm eskı erdemlerını yitirmeye başlayarak dünkü sel felaketini yaşayan talıhsız konumuna geldi Şımdi. bu son felaketten sonra. ömegin Hilton gökde- leninın. bulunduğu bölgenın altyapısına nasıl etkı ettığı ve kentın zaten yetersız olan den- gelennı altüst eden böylesı bir yagrna projesine kimlenn. na- sıl izın verdıgi acaba sorgula- nacak mı? Benzer şekilde Al- sancak'takı tarihi dokuy u da çigneyen ve yıne altyapıyı ke- sinlikle "okayarak" yükselen dev bınalann "nıhsal kahra- manlan" yargılanacaklar mı? Zarann en fazla oldugu. ör- negın Çiğli gıbi semtlerde de yine gerekli altyapı tamam- lanmadan ve imar kuralları dinlenmeden inşa edılen bı- nalara ızın verenler, göz yu- manlar, hatta teşvık edenler. şimdı neden olduklan felake- tın hesabını acaba verecekler mı? Bu hesap. onlardan he- men soruîacak mı? Hele. Yamanlar'da topog- rafyaya meydan okuyan yapı yıgınİanna zamanında dur de- meyenler ve bunları hep "•©y deposu" olarak görenler. hâlâ ellerini kollarını sallayarak dolaşabilecekler mi? Evet. HABİTAT öncesınde belkı de cezalandınlıyorıız ve uyanlıyoruz. Yakında seçıtn var. Adaylar arasında, kentlen- mizı kaçak yapılaşmaya ve yagmaya tutsak eden kimı ye- rel yöneticıler de var. Yann bunlar parlamentoya da gır- diklerinde. hem şimdıye dek işledıklerı "kente karşı suç- lardan" aklanmış olacaklar: hem de artık bu ülkede şehır- cıligi ve kentleşmeyi bilimsel ve toplum yaranna bir planlı imar dısıplinine baglayacak yeni yasalan yapma konusun- da TBMM'nin yeteneginı da- ha da köreltecekler. Kentlerimizi ve kasabalan- mızı deprem ve selden önce böylesi bir "imar felaketine" tutsak edenler öncelıkle poli- tikadan dışlanmadıkça. tz- mir"in başına gelenler yann lstanbul'da ve belki de her yerde yaşanacak. Gerçek suç- lular ise yine "dokunulmaz" olarak HABİTAT'a katılıp yi- ne nutuk atacaklar.. Sorumsuzlıık Yamanlar'ı yuttu MERIH AK ASUMA.N ABACIOĞLU İZMİR-izmırdün belkı de ıızun yıllardan bu yana ilk kez böy le bır felaketı yaşadı. Ge- ce yarısı başlayan yağış ilerle- yen saatlerde yerini fırtınaya bıraktı. Rüzgânn şiddetıyle patlayan camlar, yıkılan mı- nareler ilk habercisi oldu fela- ketin Ardından. aynı Senir- kent'tekı gibi dağ, tuttugu yağmur suyunu insanlann üzerıneçamurlagönderdi. So- nuç yıne aynı; yıkılan evler. yıtırilen canlar... Sabah saatle- rinde Yamanlar'da şaşkınlık yaşanıyordu Derenın kena- nndakı e\ lerde kalanlargece- yansı kendılerıni suyun için- debuluvermışti. Aılesini kur- taranlar. dere yatagında eşya- sını anyordu. Ortalıgın aydın- lanmasıy la acılar da yürekler- den taşmaya başladı. Kaybo- lanlar. evleri yıkılıp kendileri kurtulanlar... En acısı da dere boyunda yakınlannın cesetle- rinı arayanlar... Evinın ortası tamamen yıkılan Ali Özer, ikı çocuğu ve karısıyla oturmuş. çevresıne toplananlara başın- dan geçenleri anlatıyor: "'Bir- den ne oldu anlamadım. Ya- tak altımdan kavıverdi. He- men çocukJann yanına koş- tum. Gökhanım'ı tuttum. Se- mıha'yi da yakaladım. 'Bana sanlın' dedim, 'bırakmayın benı.' EşimSusenberbirdire- ğetutundu.Sonraev sanki ba- şımıza çöktü. Süriikienmeye başladık üçümüz. Bir ara Gökhanım elimden kaçtı. Son bir hamleyk \akala>ı\erdim. Bir »iire suyun altında gittik. Sonra bir kâvaya hıtunup kur- tulduk." Geçmiş olsun dilekleri ka- labalıktan yükselırken Susen- berÖzer"in çıglığı duyuluyor. u \'ağmurla birlikte bir tuhaf- bk oldu. Bizim ev dereye S0 metre uzak. Deneden sular gel- meye başladı. İtfaiy e> i aradım. 'Panik yaratma' dediler. Bir ara etrafımızın su\la çev rildi- ğini gördüm. Son kez aradım. Bağırdılar ve telefon kapandı. Sonra olan oldu" diyor Susen- ber Özer. Az ötede evı tama- men yıkılmış Kenem Aydilek, RecepSalman. Salman'ınevı. derenın hemen kıyısında. "Ben 14 vıldır burada oturu- vorum. bö>le bir şe> >aşama- dım" diyor Recep Salman. G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Üniversitenin atletizm takımındayken, özellikle yağmur yağınca Inciraltı, Nar- lıdere sahilinde koşmaya bayılırdım. Dağlardan çam ve toprak kokusu gelir- di. Şimdi çamur geliyor. Yamanlar ve çevresindeki gecekon- dular ise 1960-70 yıllannın ürünü. Dö- nemin belediye başkanlanndan Osman Kibar, oy avcılığı uğnjna hemen hiçbir altyapının olmadığı gecekondu bölge- lerine asfalt götürdü. Çünkü, gözle gö- rülecek en önemli şey buydu.Tmar pla- nına, yapının sağlamlığını kontrol etme- ye ne gerek var. Döşe asfaltı, topla oy- lan... Dün ögle saatlerınde bütün önlemler alındı, sorun çözümlendi. Yani, devlet büyüklerimiz bölgeye gitti... 52. hükümetin kuruluşunun hemen öncesindeydi. Deniz Baykal telefonla aradı: - Mustafa, hükümet listesı hazır. Ön- ce size verelim. Ama telefonla olmaz, dinleyebilirler. Atla eve gel... Hemen bir araca binip Oran'a doğru yola koyuldum. Kuğulupark'ın karşısın- da kaza yaptık. Üstüm başım kan için- de, arabadan güçlükle çıktım. Yol kapa- lı. Başladım koşmaya... Heryanımdan kan akıyor. içimin gide- rek boşaldığını, bacaklanmın güçsüz- leştiğıni hissediyorum. Ama kafamda bir an önce Oran'a ulaşmak var. Çevre- dekiler, büyümüş gözlerie bana bakı- yorlar. Arada tökezliyoaım. Kollarım Alıp Başım. düştü, hafif bulanık görmeye başla- dım... Ter içinde uyandım. Dolabın san işle- melerini görünce rahatlayıp hafıf doğrul- dum. Başımı hızla salladım. Rüyayı sil- keleyip attım... Eylül başından beri içimiz dışımız si- yaset oldu. 9-10 eylül CHP kuruftayı he- yecanı, 20 eylül koalisyonun sonu. 15 ekim Çiller'in mutlu azınlık hükümetinin sonu, 30 ekim Çiller-Baykal hükümeti- nin kuruluşu... Beraberinde bir dizi politika, entrika, laklaka.. İki yıldır hiç bu kadar üst üste Anka- ra'da kalmamıştım. Arada mutlaka bir şeyler çıkiyordu. En azından, 15 günde bir Istanbul'ayayın kurulu toplantısı için gidiyordum. O da bir değişiklik oluyor- du. Sözün özü, kurtlandım. Bir ara hayıflandım. Her gün arasına kopya kâğıdı konulmuş gibi mi geçiyor? Yok tam öyle değil. Ama biraz öyle... Ne kadar biraz? "Varolanla yetin" pasif bir tümce. Bu, "Var olanda yeni şeyleri zorla" biçimi- ne dönüştürülebilir belki. Ekim ortasından itibaren, koştuğum yerlerde küçük değışiklikleryaptım. Ör- neğin, altında mekik hareketi yaptığım ağacı değiştirdim. Kocaman gövdeli, in dalh ağacı bırakıp daha küçük ve yap- raklan minicik başka birağaç seçtim. O- nun altında bank yoktu, toprağa uzan- dım... Aman Tanrım... Sanki hiç tanımadığım, çok uzaklar- da bir yerdeyim. Tırnak büyüklüğünde san yapraklar. Yarısı dallarda, yarısı top- rakta... Hikmet Ağabey bana yine, "Sart Fa- ik'e takılıp kaldın" diyecek ama, o an sevgi yazannın bir öyküsünü yine anım- sâdım. Sait Faik bir gün, geceyi uzatınca otelde kalmaya karar vermiş. Tanıdığı bir otelin odasına yerleşip, küüt. Sabah uyanınca, balkona çıkmış. Ne görsün? Nefıs bir bahçe. Ağaçlar, çiçekler, top- rak zor görünüyor. Seyre doyamadığı bahçe, her gün ya- nından geçtiği bir konsolosluğun tepe- den görünüşüymüş. Yoldan çıkın... insan başını alıp gidemiyorsa, ruhu- nu alıp götüren bir doğaysa bir de kitap- lar. Son bir aydır akşamları sadece ge- zi kitaplarına takılıyorum. Aydın Boysan'ınkiler iki defa lezzet- li. Hem ınsanı anlattığı yerlere alıp gö- türüyor hem de gittiği ülkelerin yemek- lerinden söz ediyor. Marco Polo'nun geziler kitabında, bazı bölümleri her yeniden okuyuşta farklı yorumlar aklıma geliyor. Haldun Taner'le Düşsem Yollara Yol- lara'da Yunanistan'ı, Italya'yı, Iran'ı, Hin- distan'ı dolaşırken, kendi gezilerimde- ki eksiklikleri daha iyi fark ediyorum. Nasuh Mahruki'nin, "Bir Dağcının Güncesi"ri\, kaloriferin başındayudum- lamanın keyfi başka. Nasuh, güncesinin 17.8.1992 tarıhli bölümünde, benim de gezilerde sık sık kendime sorduğum bir soruyu soruyor: "Yaşam, büyük ve gü- venli gemilerle sakin bir gezi mi, yoksa kendi teknemizle soluk soluğa bir yol- culuk mu olmalı..." Kitapların kenarına, okuduğum bö- lümle ilgili düşüncemi not etme alışkan- lığını birtüriü atamıyorum. Butümcenin yanına ister istemez ok çıktım: "Bunun ortası yok mu?" Eski Yunan'da bilgeye sormuşlar: "Bunalımdaki arkadaşınız uzun bir geziye çıktı, sıkıntıiannı atıp dönermi?" Bilge, "Sanmam" demiş, "Gittiğiye- re kendisinı de götürür". Belki doğru, ama ben tam katılamıyo- rum bu yoruma. Yeni bir yerlere gıtmek, yeni insanlar tanımak, ruhun banyosu gibi geliyor bana. Sözü böyle dönüp dolaştırmamın ne- deni, iki aydır banyo yapmıyorum. Ama beni en çok mutlandıran, sürek- li kullandığım koşu yolunu değiştirince tanık olduğum güzellikler. Küçük bir yol değişikliği ne büyük güzelliklere pencere oluyor... Sizedeöneririm... Arada bir yoldan çıkın... Göz göre göre felaketNECATIAYGLN BÜLENT ECEVİT İZMtR - İzmir"de önceki gece başlayan şiddetli yağış ve fırtınanın yol açtığı sel baskınında 46 kışi yaşamı- nı yitirdi. Ölenlerden 41'inin kimligi belırlendi. 8 kişinin kaybolduğu bıldiril- di. Sel baskınında yaralanan 150 kişinin büyük bölümü avakta tedavı edildi. Selde 1500'ün üzerinde ev ve işye- n sulardan zarar gördü. İz- mir Meteoroloji Bölge Mü- dürlüğü yetkılileri, lzmir'de metrekareye 108 ıle 123.8 kilogram arasında yağış düştügünü, bunun son yılîa- nn en yüksek verisi olduğu- nu belirttiler. Sağanak yağmur ve fırti- na dün geceden itibaren tüm kenti etkisi altına aldı. Saba- ha kadar aralıksız sürcn şid- detli yağmur, Konak, Karşı- yaka, Yamanlar, Çiğli. Nar- lıdere, Güzelbahçe. Malte- pe. Şirintepe semtleriyle Menemen'de can kayıplan- na yol açtı. Yağmur en çok dere yataklan çevresmde et- kin oldu. Özellikle Yaman- lar ve Örnekköy derelerinın ıslah edilmemesinin, mey- dana gelen selde önemli et- ken oldugu belirtildi. Yıllar- dır yurttaşlar tarafından iki derenin de ıslahının isten- mesine karşın bu konuda ye- rel yönetimlerin herhangi birçalışma yapmadığı bildı- rildi. Dere sulannın taşrnası so- nucu çok sayıda gecekondu sular altında sürüklendi. Ba- zı ev ve işyerlerinin sadece temellerinin dere içinde kal- dığı görüldü. Bu arada K.ar- şıyaka Örnekköy'de bir ca- mi minaresi ahşap evin çatı- sına devrildi: kentteki ağaç- lar da büyük zarar gördü. Yurttaşların en çok tepki gösterdiği olaylann başında. kurtarma ekiplerinin zama- nında olay yerlerine gelme- mesi oldu. Özellikle Yaman- lar Deresi ve çevresıne, an- cak öğleden sonra kurtarma ekiplerinin gönderilmesi yurttaşlarca tepkiyle karşı- landı. Kentte yaşam felç Izmir'in böyle bir olaya hazırlıksız yakalanması kenti felç etti. Altyapı yeter- sizliklennin her yağmurda ortaya çıktığı kentte, gerek- li önlemlerin alınmaması bugünkü sonucu yarattı. Iz- mir-Çeşme, lzmir-Çanakka- le karayolu trafiğe kapandı. Şiddetli fırtınanın etkisiyle direklerin yıkılması ve hat kopmalan sonucu telefon ve elektrikler kesildi. Kentin büyük bölümüne elektrik ve su verilemezken. dün öğle saatlerinde yalnızca Karşı- yaka, Menemen ve Çiğli yö- relerine kademeli olarak elektrik verilmeye başlandı. Bu arada tüm yerel televiz- yonlar ve radyolar da elekt- rik kesintileri yüzünden sus- tu. Kentin Karşıyaka. Bos- tanlı. Güzelyalı, Alsancak. -1. ve 2. Kordon, Narlıdere, Güzelbahçe. Çiğli. Balçova. Bayraklı yörelerindc 2 bıne yakın e\ r ve işyerini su bas- tı. Çok sayıda araç yollarda sular altında kaldı. Selden zarar gören bölgelerde en- kaz kaldırma çalışmaları ve güvenlik ıçin asken birlik- lerden yardım istendı. Dün gece başlayan şiddet- li fırtına ve yağmurla ilgili bilgi veren Vali Kutlu Ak- taş, "Gece yansı başlayan şiddetli vağmur, felaketi ge- tirdr dedi. Sel baskınında yasamını yitirenlerden kimlikleri sap- tananlar şunlar: Dursun Ul- kü, Ali L Ikü, Rabia Ayteldn, Ferdane Karakoç, Ûmran Uyanık, Gökhan Uyanık, Serkan L'yanık. Serap Uya- nık, Fettah Türk. Kenan Türk, Hilmi Türk, Rabia Türk, Fatih Vürektürk. Ma- hir Yolcu, Kadriye Yolcu, Mustafa Vardar, Saniye Yet- kin. İbrahim Elvi. Hayriye Elçi, V'Udan Elçi. GevriSov- daş. Çimen Yeter, Gülçiçek Yeter, Nurhan \eter, Hanını Yeter. Ebnı (Jzmen, Sercan Vuralkaya. Dilek Atmaca. Fatma AkgüL Fatnıa Porta- kai Erol PortakaL Elif Deli- kuru, Kemal \ ıklınm, Nu- ray Akgül, Hasan Kamaç. Turgut Yavuz, Hanım Ka- maç. Sinem Çavuşlar. Dilek Atmaca. Yalçın Değer. Sel Menemen'de de can kaybına yol açtı. Mene- men'in Asarlık Köyü'nde Nesrin Korkmaz'ın cesedi bulunurken aynı aileden Nergiz ve Fatma Kork- maz'ın kay ıp olduklan öğre- nildi. Emniyet yetkilileri Çiğli Güzeltepe'den Serpil Akdemir ile birlikte lz- mir'de 8 kişinin kayıp oldu- ğuiHi bildirdi. Pemirel lzmir'de Yağmur Manisada da fe- lakete yol açtı. Sabaha dek aralıksız süren yağmur so- nucunda 150 ev su altında kaldı. Meteoroloji yetkilile- ri Manisa'da metrekareye 45 kilogram yağmur düştüğü- nü belirttiler. Felaketten son- ra Kızılay kente yardım kon- voylan gönderdı. Cumhurbaşkanı Siiley- man Demirel sel baskını ne- deniyle dün öğle saatlerin- de İzmır'e gelerek incele- melerde bulundu. Cumhur- başkanı Demirel, kurtarma çalışmalanyla ilgili olarak yetkililerden bilgi aldı. Ya- manlar ve Örnekköy yöre- sinde selden zarar gören halkla konuşan Demirel. ya- ralann en kısa sürede sarıla- cağını söyledi. Cumhurbaş- kanı Demirel. daha sonra Ankara'ya döndü. DemıreFle birlikte Iz- mir'e gelen Bayındrrlık ve tskân Bakanı Âdnan Kes- BAŞSAĞLIĞI . Sevgili öğrencimiz ESRA LEYDA NOYAN'ı trafik kazasında yitirmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine ve arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz. KADRO DERSHANESt kin, gazetecilerin imarafla- nna ilişkin bir sorusu üzeri- ne, "Bakan olarak benim gündemimde bir imar affı yok. Oy kaygısıyla Türki- ye'nin yapılanmasınt doğal dengesini bozacak. böylesi felaketleıie karşı karşıya kal- mamıza neden olacak hiçbir tasarrufa imzamı atmam. Bu, topluma en büy ük kötü- lüktür. Bunun en acı ömeği- ni İ/mir'dc yaşadık" dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura ıse sel baskını içın "Bunun sorumlusu yok. Ortalama 60 yılda bir yaşanan olaylar . bunlar. Zarar gören e> ler de- reyatağına, ilçe ve anakentin iznini alnıadan yapılnıış e\- lerdir" diye konuştu. Demirel'in ardından Baş- bakan TansuÇillerile Dışiş- len Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Deniz Baykal da Izmır'egeldi ÇıllerveBay- kal. selin en çok etkılı oldu- ğu Örnekköy ve Yamanlar semtlerınde incelemelerde bulundu. Daha sonra Narlı- dere ve Güzelbahçe'ye gi- den Çiller ve Baykal burada yetkililerden bilgi aldı. ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz da dün akşam sa- atlerinde Izmir'e geldi. Ya- manlar. Örnekköy. Narlıde- re ve Güzelbahçe semtlerine giden Yılmaz yurttaşlarla görüştü. Bu arada fuar içindeki ba- zı pavyonlar. sel felaketin- den zarar gören yurttaşlann bannması içın düzenlendi. İzmir Meteoroloji Bölge Müdürü Burhan Babalioğ- lu. kente bugüne dek düşen en yüksek yağış oranının metrekareye 80 kilogram ol- dugunu belirtirken önceki gece düşen miktann 108 ile 123.8 kiİogram arasında de- ğiştiğini, bunun da son yıl- ların en büyük oranı oldu- ğunu söyledi Antalya'da ise şiddetli ya- ğış nedeniyle 10 köy. 3 ma- halle ve 3 beldede toplam 2500 hane selden zarar gör- dü. Helikopterle yapılan ilk tespitte 200'ü aşkm sera ve 10 kadar evin de sular altın- da bulunduğu saptandı. Isparta'ya gidecek olan TBMM Başkanı tsmetSez- gin sel nedeniyle Dereboğa- zı yolundan geçemedi ve es- ki yoldan Isparta'ya ulaştı. Bu arada Aksu'da 80 kadar pamuk işçisinın kaldığı ça- dırlık alanın da sular altında kaldığı ve işçilerden şımdi- lik haber alınamadığı belir- tildi. Gemiler alabora İstanbul Haber Servisi'- mızin haberine göre lstan- bul'da önceki akşam başla- yan yağmura bir de şiddetli rüzgâr eklenince. biri Rus bandıralı iki gemi karaya oturdu. Kumkapı Balık Ha- li'nin önündeki mendireğe dün sabah saat 04.30 sırala- nnda şiddetli rüzgânn etki- siyle çarpan Rus bandıralı Volga Donna 5064 adlı ku- ruyükgemisi karaya oturdu. 20 kişilik mürettebattan 16'sı kurtarma botuyla kıyı- ya çıkmayı başardı. Gemi kaptanı ile üç mürettebat ise gemiyi terk etmedi. Türkiye Denizcilik lşlet- meleri Harem Iskelesi'ne bağlı Beylerbeyi yolcu va- puru, dün sabah halatlann- dan kurtularak Üsküdar'a doğru sürüklendi. Yolcu va- puru Üsküdar Salacak'ta ka- raya oturdu. Dere sulannın taşması sonucu bir çok gecekondu sular tarafından sürüklendi. Çok sayıda araç sulara gömülürken kentteki ağaçlar da zarar gördü.Yurttaşlann en çok tepki göster- diği olaylann başında. kurtarma ekiplerinin zamanında olay yerlerine gelmemesi oldu. îzak Rabin öldürüldü • Baştarafı 1. Sayfada örgütü suıkastı üstlendi. Açıklamada, .Arap- larla barış yapılmasının Israil halkına iha- net oldugu vurgulanarak. Rabın'e hain ya- kıştırması yapıldı. İn örgütünün ABD'nın Nevv York kenti yakınlannda kamp kurmasına izin verilen örgütlerden biri oldugu bildirildi. ABD'li kaynaklar. İn örgütünün militanlannın bu kamplarda yetiştirildiğinı kaydettiler. Tel-Aviv'inmerkezindeyeralanmeydan- da düzenlenen mıting nedeniyle polisin sı- kı güvenlik önlemler almasına karşın ger- çekleştirilen suikasttan sonra. kentte geniş çaplı operasyon başlatıldı. Mıtingde, Araplarla yürütülen banş gö- rüşmelenne tepki gösteren sağcı gruplann da meydanın bir köşesinde gösteri yapma- lanna izin verildi ve bu durum banş yanlı- larıyla köktendinciler arasında tartışmaya neden oldu. Bütün dünya başkentlerinde şaşkınlıkla karşılanan suikasta, büyük tepki geldi. Bir- çok ülkenin başbakanı yaptıklan açıklama- da, saldınyı kınadıklarını bildirdi. ABD Başkanı Bill Clinton yaptığı açıklamada "sarsıldığınr söyledi. Bir ABD'li yetkili olayı "Banşm kalbine hançer vuruldu" di- ye tanımladı. Clinton, suikastın gerçekleş- mesinin hemen ardından danışmanlannı toplayarak durum değerlendirmesi yaptı. ABD'lı istihbarat yetkililen, Rabin'in Fi- listin lideri Yaser Arafat'la masaya oturma- sının ardından giderek yoğunlaşan tehdıtler aldığını anımsatarak "Bu nedenle koruma olağanüstüydü. Gece düzenlenen açık hava mitinginde sııikast girişimlerinin başanlı ol- ma olasılığı her zaman yüksek. Bu yüzden korumaduvan etkisini göstermedir dediler. Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller, Izak Rabinin ölü- mü nedeniyle Israil Cumhurbaşkanı Ezer Weizman'a bir başsağlığı mesajı gönderdi- ler. Bu arada Ürdün hükümeti de suikastı kı- nadı. Irak haber ajansı ise olayı yorumsuz duyurdu.Rabin'esuikastgirişimininduyul- masının ardından, Sayda kentindekı Filistin mülteci kampında yaşayan genç Filistinli- ler dans ederek ve silahlannı ateşleyerek saldınyı 'kutladılar.' Hizbullah gerillalan- nın elinde olan Baalbek kasabasında da ben- zer olaylar yaşandı ve ha\'aya yüzlerce el si- lah sıkıldı. OrtadoğuMaki banş öncüsü • Baştarafı 1. Sayfada 1968 yılında ordudan ayn- larak sivıl yaşama geçen Ra- bın, sıv ıl hayatta ilk olarak Is- rail'ın Washıngton Büyükel- çilıği'nı yaptı. daha sonra. "Israil'in Filistin topraklann- da doğan ilk başbakanı ola- rak" 1974-1977 Işçi Partısı hükümetinin başkanlıgmı y ü- rüttü. E>ınin yabancı banka- lardakı hesaplarıyia ılgılı bır skandal sonucu başbakanlıgı bırakmak zorunda kalan Ra- bin. buna karşın lşçı Partisi içindeki konumunu koruya- rak, 1984 yılında kurulan lş- çı Partısı-Likudkoalisyonun- da Savunma Bakanı oldu. 1987 yılında başlayan Fi- listin ayaklanmasına (lntıfa- da) karşı. sertlık politikası ız- leyen Izak Rabin. bıryandan da Fılistınliler ve diğer Arap- larla Israil'in çıkanna olacak bır uzlaşmaya gidilmesı gö- rüşünüsavundu. I992yılında Barış vaadıyle, sagcı Lıkud koalısyonunu yenılgıye uğra- tarak ıktıdara gelen Rabin. bır yıl sonra, Israil'in yıllarca "en çok aranan terörist ve tüm Ya- hudilerin baş düşnıam" ola- rak nitelediği FKÖ lideri Ya- ser Arafat ile el sıkıştı. Gençliğinden itibaren mi- litan bir Sıyonıst olarak tanı- nan Rabin, Banş için benim- sedigı esnek tutumuyla da Is- rali polıtikasında benzersiz bir yer ışgal ediyordu. Rabin'in "karariı, ama es- nek" politikası. kendisine 1993'te Yaser Arafat ile bir- likte Nobel Barış Ödülü'nü, aynı zamanda da •'tsrafl dava- sını sahnak"la suçlayan aşın sağcı Yahudilerin, sonunda yaşamına mal olan düşman- lığını kazandırdı. BedeK insanlar ödüyor SERDARK1ZIK İZMİR- Gece bastıran yağmur, kente ölüm getirdi. Türkiye'nin altyapı yoksu- nu 3. büyük kenti. sel sula- nna teslim oldu. Çiğli. Küçük Yamanlar ve Narlıdere'nin gecekondula- nna tıpkı Senırkent'te oldu- ğu gibi taş, toprak aktı. Oysa Küçük Yamanlar. Narlıdere çok değil, bundan 20- 30 yıl önce ağaçlarla kaplı. mesire yerleriydi ken- tin. Bugün gecekondulann yükseldiği bölgelerde, kent soluk alıyordu dün. Orman alanlannı talan e- den rantiyelerin. mafyanın. kimi de çaresiz göçerlerin kurduğu gecekondular sula- ra kanştı şimdi. Dere yataklanndan ceset- ler toplandı. Gecenin karanlıgında 5O'_ye yakın can yitip gitti. Ölüm çığlıklan yükseldi gecekondulardan... Ağaçlan kesip, dere ya- taklannı değiştiren insanoğ- luna bir ders daha verdi do- ğa. tmar afçılan. kaçak ya- pılaşmaya seyirci kalan merkezi ve yerel yöneticiler. *Yeni bir felaketle karşı kar- şı>a\ız" dedikleri Yaman- lar'a. "başsağlığına" koştu- lar. Yaralann sanlacağını söy- lediler, acılı. öfkeli insanla- ra. Oysa sıcağı sıcağına bir örnek duruyor karşımızda. lzmir'de yaşananın "feta- ket" olmadığını gösteren. DYPIilerin hazırladığı. dev- let ormanlan sayılan arazile- rin talan edilmesine olanak tanıyan 2924 sayılı yasanın Anayasa Mahkemesi'nce ıptal edilen 11 ve 12. mad- deleri. bazı ufak değişiklik- lerle Meclis'ten henüz geç- ti Çevreciler •'seçim riişve- ti" bu değişiklik karşısında. son umut olarak Cumhur- başkanı Süleyman Demi- rel'e seslendiler hemen: "Özellikle Ege ve Akdeniz kıyılaruıda ve kentierin ke- nartanndaki devlet ormanı sayılan arazilerde yasadışı yeirieşme ve yapılaşmalar, bu düzenlemeyle yasallaştınla- cak. büyük rantiar yaratıla- cakrır. Dev let Başkanı olarak bu yasayı veto etnıenizi umu- yoruz.»" 1 Ama olmadı. Dün "Fela- ket bölgesi"nde yaraları sar- maya çalışan Cumhurbaşka- nı Demirel, Izmir'e gelme- den önce yasayı onaylamış- tı. Geçen yerel seçimde Baş- bakan Tansu Çiller'in y anın- da gecekondulaşmaya ışık tutan Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura da "yaralan sarmaya" çalı- şıyordu. Göreve geldiğinden bu yana neredeyse her yağ- murda su baskınına uğrayan kentin altyapı sorunlannı çözmek yenne ANAYOL'u kurma mısyonunun derdine düşen Özfatura. aslında ken- tin yerel yöneticisi olarak çaresizliği sergiliyordu. Kentin sözde modern semt- lerinde de artık İzmırlinin alıştığı görüntüler kovalı- yordu birbirini. Bitişik ni- zam apartmanlann kanali- zasyonlan patlamış, binler- ce işyeri ile ne yollara ne de kaldınmlara sığan binlerce araç sular altında kalmıştı. Bunun adı tıpkı Senir- kent'te oldugu gibi"felaket'" degıldi. Metrekareye düşen yağış oranı çok yüksek olsa da yıllann yanlışhklannın sonucuydu dürv karşımıza çıkan... Ağaoğju'na bir ödül daha ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanlı- ğı'nın ilk kez düzenlediği "kühürve sanat büyüködül- Jeri" sahiplerine verildi. Cumhurbaşkanlığı Seçici Kurulu, edebiyat dalında Adalet Ağaoğlu, müzik da- lında ünlü flütçü Şefika Kut- luer ve resim dalında Bur- han Doğançay'ı ödüle değer buldu. Ödüllerin gelenekselleşti- rileceği sözleriyle konuşma- sına başlayan Cumhurbaş- kanı Demirel, kültür ve sa- nat yaşamına verilen değe- rin ülkelerin kalkınma ve uygarlık ölçütü olduğunu kaydetti. Demirel, her kesi- mi sanatçı ve sanat yasamı- nı kucaklamaya çağırarak. "Her şey zaman içinde gelir geçer kay bolur. geriye kültür ve sanat kalır" dedi. Tabiat ve yetişme yönünden sanat- çılan farklı bir konuma otur- tan Demirel, uluslararası dü- zeyde yanlış ve haksız eleş- tirilere uğrayan Türkiye'nin bu konumdan çıkanlmasın- da sanatçılara büyük görev- ler düştügünü ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle