05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IVYFA CUMHURİYET 14KASIM1995SALI OIAYLAR VE GORUŞLER DünyaDiyabet Günü'nde Sorunlann Boyutları Prof. Dr. M. TEMEL Y1LMAZ lstanbul Tıp Faküttesi lç Hastahkları Anabilim Dalı Diyabet Bilim Dalı Başkanı B ugün. 132 ülkede yüz milyondan fazla seker hastasımn sağlık. sosyal \e ekonomık sorunları konusunda halkı bilgi- lendırmek. toplumsal platformda çözümler aramak \e merke- zi yönetımkrin dikkatkrıni bu konuya çekmek amacıyla çeşıtlı etkinlikkr dü- zenlenıyor. Diyabet ya da halk arasmdaki deyi- mtyle s,eker hastalığı. vücuua insülin hormonunun olmaması ya da kullanıla- mamasına bağlı olarak. kan şekerinde yükselme. ağız kurulugu. çok :>u içme. çok idrara çıkma. halsizlik, bitkinhkle karaktenze bir hastalıkur. lyı tedavi edılmeyen ha*talarda damar sbtemınde bozukluk yapar. arteroskkrozu htzlan- dınr. Bu nedenle hemen her organda bo- zukluk oluşturabılır. Özelhkle erken ya^ta göz bozukluğu. böbrek ve simr sistemkrinde bozukluk. hipertansiyon. enfarktüs gelt^mesine neden olabılir. tyı tedavi ık bu organ bozuklukları önkne- bihr olmasına kars,ın. sadece yeterli te- da%ı olanağı bulunamadığı için gözünü kaybetmıs, ya da böbrekkri bozulmuş vu da ayaklan kangren nedenıyk kesilmiş bınkrce insan toplunı açısından çok önemli sosyal yaralar oluşturur. Diya- bet. toplumda en sık görükn ve sıkîığı gıderek artan bir hastalıktır. Yeryüzünde 110 milyondan fazla s.ekerli yas,amakta- dır. 1988 yıhndan bu yana hastalık 3 kat artmıştır. 2010 yılmda 240 milyon- dan fazla kişinın şeker hastası olaeağı tahmtn edilmektedir. Bu nedenle Düny a Sağlık Örgütü (WH0). bu hastalığı \a- yılma özellikli (epidemık) hastahk'lar grubuna almıştır. Diyabet Amerika'da ölüm nedenleri arasmda 3. sırada yer al- makta. halen akciğer kansen. meme kan>.eri \ e AlDS'ten daha fazla ölümk- re yol açmaktadır. Yapılan çalışmalar. ülkemizde diyabet sıklığmın yüzde ikı cıvannda olduğunu göstermektedır. Bu hesaba göre. Türki- ye'de 1.4 milyon kadar s,eker hastası ve 4.5-5 milyon kadar da gızh s,eker has- tası olduğu tahmin edilmektedir. Seker hastahğının kalıtsal bir ha>tahk olması nedeniyle ülkemizde en az 10 milyon insan doğrudan ya da dolaylı olarak bu hastahkla tlıs.kiîidır. Böylesıne büyük bir kitleyt ılgıkndiren diyabet. yas,am boyu süren dikkatli bir takip \e tedaviyı gerektiren bir hastalıktır. Bu nedenle diyabet pahalı bır hasta- hktır. Amenka'd'a diyabet içın yapılan harcama total sağhk bütçesinin yüzde 15'ıni kapsamaktadır. 1988 yılında 24 mılyar dolar harcanırken. 1992 yıhnda bu miktar 91.8 milyar dolara çikmtştır. Amenkah bır hastanın yıllık harcaması 3.600 dolar eıvarındadır. tngiltere'de ıse diyabet içın yapılan harcama total sağ- lık bütçcsinın yüzde 5'ıdır. Yaptığımız çahs,mada. ülkemizde bir hastanın aylık tedavı \e itjlem gıderkri 5 milyon lirayı atjtığı »>aptanmı$tır. Türkı- ye'de diyabet için yılda "700 - 800 mil- yon dolarltk doğrudan ya da dolaylı har- cama yapıldığı tahmin edıliyor. Bu ne- denle tüm ülkekr son y ıllarda diyabctk ıHşkıh sağlık harcamalannı azaltmak için yoğun araştırmalar yapmaktadır. Diyabet harcamalannı azaltmak ıçin tek yöntem, hastayı iyı tedavı etmektır.çün- kü s^eker hastalığı içın yapılan harcama- ların çok büyük kısmı komphkasyonla- nn tedavisi için yapılmakıadır. Avru- pa'da diyabet. körlüğe neden olan hasta- lıklar ıçinde birınci sıradadır. Yine ba- cak amputasyonlannın yüzde 5U'sinden fazlası diyabete bağlıdır. Böbrek bozuk- luğuna neden olan en önemli etken di- yabete bağlıdır. Bir dıyabetlıde böbrek bozukluğunu bir yıl geeiktirmekle diya- lız masraftnın engelknmesi. ülke açısın- dan 500 milyon liralık bir kazanç sağla- maktadır. Bu para bır ^eker hastasınm 15-20 yıl iıisülin giderıdir. Diyabetın iyi tedavisi ile komplikasyonlan yüzde 80 oranmda azaltmak. msanlara nıtelikli ve normal sürekre yakın bir yaşam >un- mak mümkündür. Bu nedenle dıyabetk mücadekde hastaya iyi tedavı hizmeti- nin sunulması. temel hedef olarak alm- maktadır. Seker hastalıamda basanlı te- dav i için 3 önemli koşul vardır. Binncibi. diyabet konusunda uzman- las.mı> ünitekrin \e merkezlerin olu^tu- rulması. İkincisi. hastanm ekonomık du- rumuna baglı olmaksızın gereksmim duyduğu ilaçlara kolayhkla ula^abılme- si. sonuncusu ise hastanın diyabet konu- sunda eğitımı ve kendı kendıne ev takip- lerıni yapabilecek konuma getirilmesi. Clkemizde diyabet konusunda uzman- la^mış merkezler çok azdır. Hastalık bır- den fazla organ ve sıstemi ılgılendirdiğı için diyabet uzmanının yanı>tra. diyet uzmanı. göz uzmanı. nörolog. pedıatnst gıbı uzmanların bulunacağı merkezler olu^turulmah \e bunlann sayısı arttınl- malıdır. Sağlık Bakanlığı, özelhkle Dev- kt Ha^taneleri bazında son y ıllarda bu konuda çalı^malar yapmaktadır. Clkemızde. dıyabetli hastanın gerek- sinım duyduğu ılaca ulas.ma>ı. ekono- mık durumuna bağlıdır. 1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü (\VHO) \e Ulusla- rarası Diyabet Federasyonu (IDF)'nun öncülüğünde toplanan St. Vıncent top- lantısinda. AET ülkeleri ık birlikte ülke- miz gereksinımi olan her hastaya ücret- sız takip \e tedavi hızmetinin saölanaca- ğı yönünde ımza atmı^tır. Sağlık Bakanlığı ve Malıye Bakanlığı bu konuda en kisa zamanda çahs.malan- nı tamamlamah.gereksinımı olan her hastaya parasız ılaç ve teda\i olanaklan sağlamalıdır. Diyabet tedavisinde ba^an- nın anahtan. hastanın eğıtimı ile müm- kün olur. Yapılan çalışmalar hastalığı hakkmda bthnçlendiriîen dıyabetlinin yüzde 15 oranmda daha az ilaç kullandı- ğı. ha^taneye yatma süresinın 3 kat. komphkasyonlann 4-5 kat azaldığını göstermektedır. Amerika'da dıyabetli hastanın eğıtimi ile yıllık 3 milyar dolar kazanç sağlanmaktadır. Llkemizde has- ta eğitimi ık beklenen harcama kumtısı- nın 300 milyon dolar civannda olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle Sağhk Bakanlığı \e 10 üniversitenın ışbirlığı ile bas.latılan L'lusal Diyabet Programı'nı devlet. sadece proıe düzeyinde ve moral de^teâi seklinde değil. bütçe ayırarak. kurumlarını seferber ederek destekleme- lıdır. Sonuç oîarak diyabet her yav her meskk grubundan vaklaşık 1 5 milyon ki^inın hastahğ.ıdır. iyi tedavi ıle yüzbın- krce insanı diyabetın korkutueu etkık- rinden koruma. topluma kazandırma olanağı vardır. Bu hastahkla savaşım (mücadele) içın de\let. L'ınıversueler. sağlık kurulusları. dıyabethler. bu hasta- lığm sorunlannı yakından tanıyan \e üst basamaklardakı ülke yönetıcıleri. en bü- yük ^anayıciler. sanatçılar ve sivil top- İum örgütkri el ele vernıelıdir. Lnutul- mamalıdır kı. diyabette ihmalin bedeli. tedav inin maliyetmden çok daha ağırdır. PENCERE ARADABIR EROL BİLBİLİK Banş ve Savaşçıları Geçen hafta ıçınde lzak Rabin'e haince kurşun sıkıl- dı. Sıkılan kurşun. bir banş savaşçısınaydı. Savaşlardan geçerek gelen bu banş savaşçısı. dünyanın en duyarlı (hassas) bölgesınde savaşımını sürdürüyor. bu neden- le de dünya banşına önemli katkıda bulunuyordu. Dünyada banşa her zamankinden daha fazla gerek- sinım duyulduğu bu tarihsel donüm noktasında. savaş- çılıktan gelen bır barışçının yitirilmış otmasj, banş içın dı- rençle savaşanların yollanndaki engelleri daha büyük bir kararlılıkla aşmalanna enget olmayacaktır. Biliyoruz kı. dunya var olduğundan bu yana insanlık, sürekh olarak banşı aramıştır. Ama tarihin hiçbır done- minde banş, savaşsız elde edtlememiştir. İnsanlık tari- hi, bir anlamda savaş ve banş dönemleri tarihıdir. Ge- lışmışlık ve kültür düzeyteri hızla yükselen sosyal kate- gonlerden önde olanlan, bu konumlarını koruyamaya- caklarına ya da kaybedeceklerine karar verdiklennde savaş çığlıklan atmaya başlamışlar ve banş yanlılannı ez- mek için olagandışı çaba harcamışlardır. Buna karşın, halklan yönlendırenlerin banşa yönelik düşünce ve eylemleri, halklann gerçek banş özlemleriy- le her zaman aynı doğrultuda olmamıştır. Banşın gerçek yüz ve yönü; yer, zaman ve banşçıl görunümlü savaşçıl olgular ıle her zaman aynı boyut ve özgünlükte olma- mıştır. Halklar. bu boyut ve özgünluk farklıtıklannı her za- man sorgulama olanagına sahip olamamışlardır. Sorgu- layabilme olanaklanna sahip olduklan durumlarda ban- şa sımsıkı sanlamamışlar ve savaşçıların karşısında di- rençle yer alamamışlardır. Çogu kez kuşku, korku, ka- rarsızlık ve ümitsızlige kapılıp tepkisizliği seçmişlerdir. Duşünselye ıçgüdüsel ters tepkıleriebanş karşısında bi- le olabılmişlerdir. A.ncak her şeye karşın, banş öncü ba- nş savaşçılannca karmaşık boyutlanndan gerçek boyut- lanna ındirgenmekte ve ana ekserune oturtulmaktadır. Bu nedenlerle Izak Rabin'in yitirilmesi, bizlere banşın öneminin bir kez daha yeniden vurgulanmastna neden olmalıdır. Anlaşılan odur kı, insanlık 21. yüzyıla girerken kendi gelecegi ile bir kez daha yeniden hesaplaşmalt- dır. Bu hesapSaşma, bugünekadarkı hesaplaşmalardan çok daha farklı ve genış boyutlarda olmalıdır. Sahte ve örtülü banşlaria yüzyıllarını yıtiren insanlık; gerçek barışı 21. yüzyılda yaşama geçırebilmek için da- ha özgün ve yoğun çabalar gerektiğini bılmelidir. Savaşlardayıtirilen milyonlann mezarları başındatop- lananlar. buradan somut gerçeğı görmeye çalışmaltdır. Banş içın tapınak ve sunaklar inşa etme yerine, tapı- naksız ve sunaksız banş inşa etmenin çarelerini kesın- kes bulmalıdır. Demokratik SolParti 10 yaşmda DSP'mn kuruluşu ılgıyle karşılandı. Uğur Mumcu, 17 kasım günlii yazısına. "DSP'nin çoğunluğu emekçi olan yurttaşlanmızla kurulması başlıbaşına sevindirici bir olaydır" tümcesiyle başhyordu da arkadan kımi kaygılarvnı dile getirmeden edemiyordu. RAHMİKUMAŞ H ep ivedı davranmakla ek^tirilen Bülent Ecevh,bu kez ısj ağtrdan alıyordu. Yangından mal kaçvnr- casınapartı kurmak istemiyordu. Ne 6 Kasım 1983 milktvekılı ne de 25 Mart 19R4 yerel genel se- çımkrine yetı^tirmek üzere partı kuruyordu Açıkçası "seçimve partamentot;e%residtşındado- ğan" bir partı doğuyordu. >akla>ık 2 yıllık bır ça- lışmanın ardından DSP'yı kurduklarında Bülent Ecev it cuntayasası gereğı. Rahşan Ere>it ıse ken- di isteği sonucu kurucu olmuyordu 612 kis.inin 14 Kasım 1985 günü kurduğu DSP'de. kurucuların u o42'sı işçi ve köylü. O 'o28.7si esnaf.u «18.2- sı de CHP üyesıydi. 28 y ıl- dan bu yana kesintısiz olarak miUetvekilliğini. bakanlığını başbakanlığını. genel sekreterliğıni \e geneî başkanltgmı yaptığı partınin bir aymaz- lık ve sapkınlık sonucu kapatılması karşısında. karşı koyan Büknt Ecevit yeni bir parti olu^turu- yordu. Amabu parti CHP'nin uzantısı gösterilmiyor- du. Belki de Bülent Ecev ıt 22 Mart 1%1 gİinü flus gazetesinde yazdığı "'Veni PartUer"bas.hklı yazısıyla çelişmek istemiyordu. Çünkü burada " ...Gönülisterki bütünpariik-r yurtta^tan ölü partilerin degil; kendi değerlerinin kar^ılığı olan oylan istesinler" dıye yazarak Demokrat Parti'nin devamı olma haykınşlannı eleştıriyordu. DSP'nin kurulugu ilgiyk karşılandı. Iğur Mumcu. 17 kasım günlü yazısına. "DSP'nin co- ğunluğu emekçi olan yurttaşlarımızla kurulması başlıbaşına se%indiriei bir olaydır" tümcesiyle ba^lıyordu da arkadan kımi kaygılannı dık getir- meden edemiyordu. Nitekim DSP'nınkurucuları açıklanıraçıklan- maz özellikk ekonomık güçkrinın çok sınırlı ol- ma duyarhğından yola çıkan kimi çevrekr bun- tan partiden koparmaya başladılar. Partınin ku- rulus.unun üzerinden iki hafta geçmedı ki ikı ku- rucu üye partiden ayrıldı. Kurucular üzennde oy- nanan oyunların bir romanı ilerde yazilır >anıyo- rum. Daha geçen yıl partinin kuruculanndan ve Ecevitkr'ın yakınlarından Murteza Çelikel. "Bu partininfı/ibilitesi iki ki^iyegöre \apılmı^tır. Için- deörgüt yoktur" (Nokta 6-12 Mart 1994. s. 45) dıye ağırbıreleştinde bulunarak DSPde eski söz- cükkrk "kaht-ı rkal" olduğunu anlatıyordu. \ma partı bugünlerde yapılan kamuoy u yoklama- larında bır ya da ıkınci parti görünerek yapılan eles.tırıkrı büyük oranda bos.a çıkarıyordu. Eks,tırikrin en yoğun olarak yöneltildiği kişi- lerden bıri olan Rahşan Ecev ıt ıse kararlı tutumuy- la siyasette bir örnek olmaktadır. O partınin ku- rulus,unda kurucu bık olmadı. kentlı bir kışı ol- duğu halde Türk halkına başta köylüsü olmak üzere ters düşmedi. 28 Eylül 1986 ara seçiminde lzmir"den aday o\- du. Zonguldak'tan aday olsa kesinlikle kazanır- dı. 1987 ve 1991 seçimkrinde milktvekili adayı olmadığına göre amacı siyasal çıkar elde etmek degildir. Gerçek amacı DSP'ye ve eşine katkısı- nı sürdürmektir. PKK o güne kadarkı en büyük saldırısını Mar- din ili Ömerli ilçesi Pmarcık köyüne düzenkye- rek 16'sı çocuk 30 kis.iyi alçakça öldürdüğünde. Pınarcık"a ilk giden Rahşan Ecev if ti (20 Haziran 19871.0sırada ba$,bakan olanTurgutÖzal ise da- ha önce 15 Ağustos 19X4 günü PK.K.'nin o za- mana kadar en büyük saldınstnı \aptığı Semdın- li ve Eruhbaskınına aldırmayarak Bodrum'a din- knceye gitmi^ti. Halkınaböyksine ilgilı Rahşan Ecevit"\n en önemli eksiğı halkınt v e paıtisini çok sevmesidır herhalde. Türk sıyasetinesoyluluk getiren Bülent Ecevit ıse gerçek önderlerin acımasizca ekştirisi gerçe- ğınden hıç kurtulmu^ değiîdır. Bir ara Ecev ıt'e da- m^manhk yapan Prof. A.N.Yücekök'ün Yeni Y'üzyıl gazetesındeki yazıdızisınde. Ecevit'ı Bay- kal'ı petrol bunalımının ortasına atmakla eleştir- mcsı (14 Eylül 1985. s.&l.buhakMZ ekştirikrin en sonuncusudur ne yazık ki dıyemiyoruz. Ecevit'i Türkes,kşmış dıye eles,tirenlere nıçin Türkes Ecevıt'lesjnis, olamadı demek gerekmez mi? Sıyasette ve özellikk CHP'de kendilerini çok önemli görenkre göre Büknt Ecevit bütün ünü- nü CHP'li olmasına borçludur. Bu. belkı de bü- yük oranda doğrudur. Ama bana göre Ecevit. Atınalı devlet adamı Themistokles gibisidır. Hani Themıstokles'e Se- rıphoslu bırı. "Sen ka/andıgın ünükendinedegil. Atinalıolmanaborçlusun" demi^tı < Eflatun. Dev - let. 198S-ktanbul. s.19) O zaman Seriphoslu. "*Doğrudur. Ama sen Atinah da olsan bir şe> ola- ma2dın" yanıtını a!mı>tı Themistokles'ten. Ece- vit CHP'yı kendıni Atınalı gören Serıphoslulara bıraktı: ama. yıne ünü ve inandıncılığı arttı. Ute DSP'nin ve önderi Büknt Ecevıt'in yalin halk kestmlennde ilgi görmesinin nedenkrini yansızlıkla saptamak gerekiyor. Elbette bunda ka- n-koca Ecevitkr'in y a^am biçımlennin halka ters gelmeyıs.len yanında DSP'nin de gerek genel merkeziyle gerekse taşra yerkrivle bir Anadolu kahvesi yalınlığmda olmasının etkileri vardır. Çünkü öbür partikr bir saray ya\rusu genel merkez göstermektcdir halka. 19. yü/yılda 64 yıl kral«;eUkyapan Mctoria, İngiliz halkından özve- ri isterken kendisi pamuklu giyiyordu. Şimdiki partilerin çoğu halktan özveri isterken kendikri aşin bir lüksün ıçindeler. Halk bu getçeği gördü- ğünü seçim sandığında anlatacaktır sanınm. Acımasız eleştirilerden sonra. *Ecevithalkıal- datmadı. Ece\it hakh çıktı" dıyenkrin çoğalma- sı. DSP'nin bir bas,kael\eris,liliğidir. Amabu par- ti önümüzdeki seçımden en büyük çıkmak için yalnız sağda sıkı\,mi!; sol özlemîi seçmenkn de- ğih Mustafa Kemal Atatürk. Mustafa İsmet İno- nü ıle Mustafa Bülent Ece\it"in gene! bas.kanl ığı- ru yaptığı CHP'likri de kucaklayan bır yaklaşı- mı en ıleri boyuta vardımıalıdır. Çünkü Büknt Ecevit, hem kendisi için hem de kendisi gibı inançlapohttkayapanlarmözendırılmesıiçinba- şanyı elde etmek zorundadır. DSP'ye daha nice lOvıllar! Kadîr Çelîk'ten iki şok dosyal akşam 21:50 YIF olsuzluk: Binlerce dolarlık komisyonlar, gasp edı(«ıS R B S m P ^ duzmece sınavktr ve tezler!... Dünya Eşcinseller Derneğl Başkanı Selman Artkboğa kimierin marka|ında? Eşcinsel milletvekillerinin isimterinin açıklanması ve a^ıklanmaması karşıiığı itgtnç teklifter! ılın eğlenceye..* nt Erim, yine gecenize renk katocok! flcr3n88fflPfi»ri oimayan canlı yayın "Kel Katkryıf'ta program boyunca bir untu konuk ediliyor... Espriter, hoş sohbetter, dış çekîmtede D I I |}f^oç|raffiı ıcooGvyiı kadar taHı! I . Y Sağa Doğru Seçim Yarışı••• İş dünyası, 12 Eylül döneminde büyük bir fırsat ka- çırdı. Generaller cuntası. iç ve dış sermaye hesabı- na yönetime el koymuş, ortalığı dümdüz etmiş, di- kensız gül bahçesine çevırmiş, 'vahşi kapitalizm' yarı resmi devlet düzenine dönüşmüştü; 'ekonomi- de militanzasyon' uygulanıyordu. Sermaye birikimınin, sanayi atılımının, ekonomi- de istikran saglayacak altyapıyı oluşturmanın tam zamanıydı. Ne sendıkal eylem vardı, ne sol muha- lefet!.. 'Dört eğilimi birleştiren' bır •merkez partisi 'yle, si- yasal ıktıdar. 2000 yılına kadar belirlenmişti. Bu prog- ram, 12 Eylül asken hükümetinin 'ekonomideki ça- ri Turgut Özal'ın düşlemıydi. Düşlem gerçekteşemedı. Portekız, ispanya, Güney Kore, vb. gizli ya da açık faşizmle özel sektörün yatınmiarına süreklilik kazan- dırmışlardı: ama, Türkiye'de iş dünyası fırsatı yitirdi; hızlanan sermaye birikımi dışarıya kaçtı, dış borçlan- ma bize daha tatlı geldi. 'Merkez partisi' tasarımı tutmadı. Dağıldı.. Ülkenin sermaye gücü, bir merkez partisini topar- layıp yaşatabılecek. ülkede 'istikran' saglayacak çaptadeğildi. • 1990'1I yıllara ulaştığımız zaman, sağdaki partile- rin bölük pörçüklüğü bir gerçeğı vurgutar: Türki- ye'nin büyük sermayesi ülkenin siyasal coğrafyası- nı belirieyecek güçte değil. DYP ile ANAP ikilemi, iş dünyasmın iki cami arasında kalması anlamını taşı- yor. Büyük sermaye seçim sandığında sonucun ne olacağını bılernediği için ikirciktidir; 'her iki tarafı ida- re ediyor', Odalar ve Borsalar Bırliği ıse, ağırlığını açıkça ÇiHer'den yana koyuyor, Çiller, MHP'ye ve Türkeş'e bel bağlıyor; DYP aşırı sağa savruluyor. ANAP bu durumda ne yapabilır"?.. Sayın Yılmaz da MHP dışında kalan aşın ya da marjinal sağda ıttıfaklar arıyor. Tehlikeli bır yarış başladı. Dünya görüşlerı bakımından zaten demokrat ol- mayan ikı merkez sağ parti, aşırı sağ kanatlann çe- kım gücüne kapılmışlardır. Peki, DYP ile ANAP arasındaki fark ne?.. DYP Genel Başkanı Çiller'in sıcili, yolsuzluklarla şişkin; Başbakan. malvarlığının hesabını veremiyor. Buna karşın ANAP Genel Başkanı içın kimse bir şey söyleyemıyor; önümüzdeki seçimde bu olgu, bir ağırlıkyaratacak!.. Çiller'in sırtındakı yük kirii... • Türkiye'nin iş dünyası, ülke ekonomisinin loko- motifı olamadı: 12 Eylü! fırsatı kaçtı... Ancak iş dünyasmın tutukluğuna karşın, gemi azı- ya alan kimı genci kurumlar, beş generalın yönetı- minde güçlenni pekiştırdiler, ağıriıklarını arttırdılar, örgütlerini geliştirdiler; Evren lidertiğindeki cunta, solculara, aydmlara, sendikacılara savaş açarlarken neoldu?.. Tarikatlara yol açıldı. Nitekim 1995'te yürütülen seçim hazırlıklannda tarikatlarla ve cemaatlerle pazaıiıklar açık yapılıyor; Türkiye'de çok partili rejim, Avrupa'daki gibi sağ ile solun hesaplaşmasında belirlenmıyor, emekçi kitle- leri yerlerinı mezheplere ve tarikatlara bırakmış du- rumdalar. Ortaçağ kurumlan hortlamış, çağdaş de- mokrasıde değil, çağdışı çok partili rejimde söz sa- hibi olmuşlar. Bızim sözde demokrasi; sendika, dernek, partiden çok tarikat ve cemaat üzerine... • iki merkez sağ parti, kendileftnden daha sağdaki aşın sağın çekimine, ıkiyanlı kapılarak birbirlerınden bıraz daha uzaklaşıyorlar. Bunun bir anlamı var: Re- fah' ı da sayarsak, ülkemizde siyasal ıktıdar yanşı, sa- ğa doğru yanşa dönüştü. KIRM1Z1BALIK ÇOCLKEVİ N'E KULÜBÜ AıleToplantılan (111) -TOPIAMDAKİ CİNSELLİKTEN ÇOCIKLARIM1ZA \E Y\NS1N'OR?" Konu Nunu^u Dr. Erdal Atabek Kırmızı Bahk Ailoı vljvctUdir. Duandan Watılacaklann tdcfon ctmelen nca olunur Tarih: 19 Ka«ım 1WS Pa/ar gûnü.saat: 12.00 » r : Fenerbahçe. Aırnııa Balık Çocukeri ve Kulübii t\'urettİH Teknun tlkiiğretiın Okutu kurşı\ı) Halamii Fener Cad. Ouzi Mehmetçik Sok. Vo: " Telefoııiar: 0216-414 t>2 92-414 62 61 </«fo/, Fenerbahçe 0216-41' 16 36-366 14 31 (Jak>), Bmtana t)212-2~5 55 94-2~2 96 0". Meciıliyekiiy Odamız üyelerinden Maden Yüksek Miihendbi ÇELtK TEKİN'İ 10.11.1995 günü kaybettık. Acımız sonsuzdur. Kederlı aiksine. dostlanna. arkadaşlarına % e maden mühendıskri toplubğuna bas,sağlığı dikriz. TMMOB >L\DE> MlHENDİ^LERt ODVSL TMMOB MADEN MÜHENDtSLERt ODASI ZONGl LDAK şi'BESt. TMMOB MADEN Mİ HENDİSLERİ ODASI ÎSTANBl L şlBESt. TMMOB MADEN Mİ HENDtSLERt ODASI İZMİR SIBESİ VEFAT Baromuzun 2102 MCII sayısında kayıtlı Av ukat MÜKRİMİN SERDARvefatetmıs,tır. Azız meslekta^ımızın cenazesı 14.11.1995 Sah günü (bugün» Bebek Camn'nde kılınacak öğle namazını müteakıp ebedı ıstırahatgâhına defnedılecektir. Merhuma Tann'dan rahmet. kederlı ailesine ve meslekta^larımıza ba^sağhfiı diknz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI "a Kanal 'ürkiye Ekranı" Sürekli san basın kartımi kaybettim. Geçersizd FİKRET DAĞÜOĞLL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle