28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVFA CUMHURİYET 9 EKİM 1995 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Din Adına Toplanan Paralar...Mezhep ve tarikatlann sözde liderleri (şeyh, şıh. vs.) kendilerine. aslında olmayan bazı doğaüstü güçler vehmederek göz boyamış ve yine eskj zamanlarda olduğu gibi toplumu sömürmeye başlamıştır. Prof. Dr. M. tSMET TAŞDELEN Uludağ Üni.TıpFak. T arih boyunca. çalışan insan- Ne yazık ki daha sonra Islam. ne ka- lann sırtından geçinen ve darinkâredilirseedilsin.budinikabuleden hiçbir üretkenliği olmayan toplumlann eski inanışlarından etkilen- dinadamlan.insanlannma- mış \e bazı değişıkliklere uğramış. bu- nevi duygulannı sömürmüş- nun sonucu mezhep ve tarikatlar ortaya lerdır. Gerek çoktannlı. ge- çıkmıştır. | arih boyunca. çalışan insan- ' lann sırtından geçinen ve hiçbir üretkenliği olmayan din adamlan. insanlann ma- nevi duygulannı sömürmüş- lerdır. Gerek çoktannlı. ge- rekse Islam öncesi tektannlı dinlerde. toplum içinde çok büyük ayrıcahklara sahip olan bu gruplar. bu haklannı kay- betmemek içın toplumlann ilerlemesıni sağlayacak yenilıkleri daıma engelleme- ye çalışmışlardır. Islamın ılk dönemlerinde din adamlı- ğı grubu görmemekteyiz. O dönemde din ve toplum kurallan yalındır. Herkes Ku- ran'ı bilmekte \e eski dinlerde olduğu gibi bir ruhban sınıfı bulunmamaktadır. Bu. "Allah'la kul arasına kimsenin gire- me>eceğini" behrten ifadelerden de an- laşılmaktadır. Mezhep ve tarikatlann sözde liderlen (şeyh. şıh, vs.) kendilerine. aslında ol- mayan bazı doğaüstü güçler vehmede- rek göz boyamış ve yine eski zamanlar- da olduğu gibi toplumu sömürmeye baş- lamıştır. Bu sömürü. onlara büyük bır ekonomik güç kazandırmıştır. Bunların ençarpıcı örneği ismaili>emezhebı ima- mı Ağa Han'dır. Bu adamlar. A\rupa ve Amerika'da en sefih hayatı yaşamakta % e bu mezhepe inanan yoksul ınsanlartara- fındanheryılağırlığıncaaltınlaödüllen- dinlmektedir! Türkivemizde, son zamanlarda din adı- na, hayır adına toplanan paralar. büyük miktarlara ulaşmıştır. Bu paralar üzerin- de sağlıklı bir denetım de yoktur. Para- lar. cami yapımı ya da camilerde çeşitli amaçlar ilen sürülerek (Bosna"\a var- dım. Çeçenistan'a vardım. Türki cum- hurivetlere vardım vs. \s.) toplanmakta- dır. Bu paranın miktan konusunda tah- min yapmak ıstersek. Türkıve'de yakla- şık 80 bin cami vardır. Buralarda her hafta beşer milyon top- lansa 52 \ 5 milyon x 80.000 = 208 x 10" (20.800.000.000.000. yazıyla yirmi tnl- yon sekiz vüz milyar TL) yapmaktadır. Bu para. nerelere gitmekte. nelere har- canmaktadır? Bence bir sürü peygamber taklıdinin. veııi tarikatın çıkma nedeni bu tatlı paralardır. Aczmendıler. Kara Ses. bu paralara konmak içın ortaya çık- mıştır ve daha bırçok yenisı de çıkacak- tır. Evet. sonuç olarak ne yapılması ge- rekir? Bu paralann toplanmasını mı engelle- yelim'1 Hayır! Zaten hiç kimsenin bunu yapmaya gücü de yetmez. O zaman. ne yapalım? Yapılacaklan üç ana başlıkta toplayabılirız: 1. Diyanet kadrolannın yalnızca de- netleme göre\ i yapacak şekilde daraltıl- ması. 2. Din kurumlarının vakıf haline getı- nlmesi. 3. Bu vakıtların. ekonomik denetimı- nın çok sıkı bıçimde sağlanmasıdır. 1. Dıvanet Işlerı kadrosu. Silahlı Ku\- \etler kadrosundan sonrakı en kabarık kadrodur ve ekonomiye zerre kadar kat- kısı voktur. Güniimüzde şehir istilacıları. bir alanı fethedip lOgecekonduyaptıktan sonra ilk olarak hemen bir cami dıkmektedir. Ta- bıi. buııdan sonra caminin kadrosu dev- let tarafından sağlanmaktadır. Eğer val- nızca Dıyanet'ın üst ve denetleyıci kad- rosu bırakılırsa. büyük bir ekonomik kay- nak. yoksul ulusumuz ıçin kullanılmak üzere serbest kalacaktır. 2. Din kurumları ve camiler. vakıf ko- numuna getirilirse yukanda sözü edilen büyük miktarlardaki para. etkın bıçimde değerlendinlmiş olur. Bu durum. bütün Islam tarihı bovunca bö>leolmuştur. Dev- let hiçbir zaman cami yapmamış v e onun kadro veiaşesini sağlamamıştır. Camiler, hayırseverlertarafından, onu sonsuza ka- daryaşatabilecekvakıflarıilebirlikteva- ptlmış. bu sayede bu kurumlar devlete hiç yük olmamıştır. 3. Şimdı birçoğunuz. bu vakıflann za- rarlı şekildeçalışacağıdüşüncesiyleaya- ğa kalkacaktır. îşte burada devletin dene- tım görevi başlamaktadır. Dev let. Mali- ye olarak bu vakıflan sıkı denetlerse. kö- tü kullanım ve volsuzluklar en aza indi- rilir. Bu arada. nereye gittiği bilınmeven trilyonlarca lira. vararlı duruma gelmiş olur. Hatta dev let, bu paradan Diyanet İşleri ıçin pav olarak onu da finanse ede- bilır. Tabıı kı malı denetimyanındalaik- lık karşıtı başka fiıller de ciddı şekilde de- netlenmelidir. Eğer yukanda belirtilen düzenlemeler v apılırsa. devlet ve ekonomi üzerinden bü- vük bir yük kalkar. Nereve gittiği belli olmayan ve çoğu kez laik dev letin dinamitlenmesinde kullanı- lan para. yararlı bir hale getirilmiş olur. İliiılilerin dikkatine sunulur. ARADA BIR Dr. ALPASLAIV BERKTAY Mupuroa'da Patlayan TARTIŞMA Mururoa, Güney Pasifik'te bir adacık, Tahiti'nin ya- nında. Fransızlar orada bir yeraltı nükleer denemesi yaptılar. 'Dünya Barış Günü'nün 50. yılında... Patla- manın gücü, Hiroşıma'ya atılan bombanınki kadar... Acaba 'Dünya Barış Günü'nü kutlamak mı istediler? 50 yıl sonra Hiroşima olayını yeniden mi canlandır- mak istediler? "Biz de bir Hiroşima 'yı haritadan sile- biliriz" demek mi? Insan haklarının bir mizah olduğu- nu göstermek mi? Tahitı, yeryüzü cenneti... Cenneti bir anda nasıl cehenneme çevirebileceklerini mi? J. Chirac, denemenin, yerin 1 km. altında yapıldı- ğını, tamamıyla zararsız olduğunu savunuyor, "Ge- lin, görün!"ö'\yor. Avrupa Parlamentosu'ndan bir he- yet, gidip olayı inceleyecek. Yeni denemelere ona göre izin verılecek! Sırada, yakın yakın 6-7 deneme daha var çünkü! Onlar, nükleer patlamanın ve bom- ba stoklarmın zararsızhğını, yararlannı düşünedur- sun. patlamanın hemen ardından 4.5 şiddetinde bir deprem oldu, denizin rengi değışti. sular kabardı. Haftasında, Meksıka'da 7.3 şiddetinde bir deprem ol- du. Pasifik kıyılannda büyük zarariara neden oldu. 10 yıl önce de bir nükleer denemenin arkasından, Mek- sika'da büyük bir deprem olmuş, pek çok insan bu yüzden ölmüştü. Çevreciler, Pasifik dibindekı volka- nik katmanların ne denli duyarlı olduğunu, bu vesi- leyle belirttiler. TV'de bır Kızılderili belgeseli ızlemiştim. Köyün yaş- lısı, çevredeki çarpık gelişmelerle yitirdikleri güzeilik- leri, mutlulukları acı acı, sadelikle. bilgece anlatıyor- du. Ister istemez "zararsız"bombayı savunan J. Chi- rac'la karşılaştırıyorsunuz. Bu denemeyi neden Pa- ris'in 1 km. altında yapmıyor? Insan hakları, Fransa'da veMururoa'dafarklı mı? Dahası, Fransa, Mururoadan çok mu uzakta? O denemeler, bombalar, süs olsun diye değil, ya- panlarını yok etmek için yapılıyor. Onu yapan. daha güçlü olacak. Güneydoğu'daki Çekiç Güç'te harita- nızı yeniden çizecek. "Federasyonudüşünün!"diye- cek. Mururoa'lardaki bombaların radyasyonu, "em- peryalizm" olup hepimizin başında patlıyor aslında. Güvenlik Konseyinin "5 büyükler"i olup çıkıyor. Her birinde şu kadar nükleer bomba... "Hangimiz dün- yayı daha çokyokedebiliriz?"..Ker\d\\er\ de aynı ba- rut fıçısınm üstünde. Farkındalar mı? Dünya küçül- dü, insan büyüdü. (Ne tür bir büyüme ise...) Bundan sonrası, ya herru ya merru... Hiroşima'ya bombayı atan pilotTibbets, ataratmaz "Aman Tannm, ben neyap- tım!"demişti. Önceden. "Neden karşı çıkmadım?"üe- mek gerekiyor oysa. Dünya "Akıl, plan!" diye haykı- nyor. Beklenen "Akıl Çağı" bu mu? Acaba J. Chirac, o Kızılderiliden daha akıllı mı? 50. yıldönümü kutla- nan "barış" bu mu? Emperyalizmi görmezlikten gelerek, hiçbir ciddi sonuca ulaşılamaz, banştan, silahsızlanmadan söz edi- lemez, daha büyük felaketier, toptan yok olma tehli- kesi önlenemez. 1995 İHSAN DOĞRAMACI KONFERANSI Konu: Sigara - Çocuk Sağlığı'ndaki Dehşet Konuşmacı: Sir John Crofton (Profesör Doktor) Edinburgh Üniversitesi, ingiltere Yer: Hacettepe Üniversitesi M Salonu Tarih: 11 Ekim1995 Saat: 9.30 Not: Çocuk sağlığına önem yerenler davetlidir. ISPARTAASLİYE HUKUK IVIAHKEMESİ'NDEN Davacı Kepez Yapı Kooperatifi vekili Av. Nuri Dikbaş tarafindan davah Ismail Hakkı Saral aley- hine mahkememizde ikame edilen çek iptali dava- sının \e istirdat davasının yapılan açık yargılama- sının verilen ara kararı gereğince; Davah bulunan Ismail Hakkı SaraFın adresi olan Rüzgârlı Ege Sokak Uçar Ticaret Merkezi No: 5/156 Ulus - Ankara adresine tebligat gönderilmiş olup adına davetiye tebliğ edilemediği ve yapılan zabıta araştmlmasında da adına ve adresinin bulu- namadığı belirtildiğinden gazete ilanı yapılmasına karar verilmiş olup adı geçenin istek ve itirazlan- nın var ise Isparta Asliye Hukuk \lahkemesi"nin 1994664 esassayılı dosyasına ve 10.10.1995 gün- lü duruşmasına gelmez ise yargılamanın gıyabın- da yapılarak hüküm kurulacağına ve HMÜK'nin 213 2"nci maddesi gereğince tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 43174 'Ayıplı çıkan mal' S tockholm muhabirıniz Gürhan L'çkan'dan DenizSom'un vazıyetıne bir not gelmiş: TRT-INT'i izlerken yeni çıkan Tüketici Yasası'ndan söz edilen programda "ayıplı çıkan nıal" deyışi geçiyormuş. Muhabir. "*Uzun süre vıırtdışında yaşamarun kötii bir yanı daha. Dildeki bu tür "gelişmeleri" kaçımor insan" dıvor. Sayın Uçkan fena halde yanılıyor; bu sözcük bakımından bir "geüşme" söz konusu değil! Tam tersine: çünkü "ajıp" sözcüğü. hukuk dilinde. hem önceki hukuk döneminde hem de cumhunyet dönemi yasalannda kullanılan ve günlük konuşma dilindeki anlamından biraz farklı içenkte bir "teknik terim'"dir. Önce eskısınden başlayalım: Mecelle'de. satım sözleşmesini düzenleyen bölümde. "Hı>ar-ı Ayıp Bevanındadır" başlıklı bır alt-bölüm var. Burada satılan malın ayıplı çıkması halinde alıcının seçim hakkı (hakk-ı hıyarı) düzenleniyor. Bu arada ayıp da tanımlanıyor. "Ayıp diye ehil ve erfoabı beyninde (arasında), malın bahasına iras-ı noksan eden (eksilten) kusura derler.** Yine bu bölümde. "Malı her ayıbı ile kabul ediyorum" diverek satın alan kışinin. "*mesela, müşteri bir hayvanı. kör. topal, çiiriik çank her ne ise makbulümdür. divc satın alsa, artık a>b-ı kadimi (eskiden kalmış bir ayıbı) \annis dive" reddedemeyeceği belirtıliyor. Mecelle'deki bu düzenleme. yüzyıllar boyunca uygulanan fıkıh kurallarının. yasa haline konulmuş bıçimidir. "Yeni hukuk"a gelince: Ayıp sözcüğü. özdeş anlamda olmak üzere. cumhurivet yasalannda da yer almaktadır. Isviçre Borçlar Yasası Türkçeye çevnlirken vasadaki "Sachmanger, "defauts de la chose" terimlerı "maldaki avıp" olarak çevrilmiş ve Türk Borçlar \'asası"nda bu terim kullanılmiştır (Örneğin. Borçlar Yasası. nıadde 194. 198. 199). Bu sözcük. cumhurivet dönemi hukukçularının tümü tarafından 70 yıldan beri teknik anlamı ife bilınen: yargı işlemlerinde. bılimsel yazılarda herkesçe kullanılan ve hukuk fakültelerinin birinci sınıtında okuyan öğrencilerin de ılk öğrendikleri terimler arasında olan teknik bir sözcüktür. Geleiım ışin "düdeki gelişme~ yanına: Bu yerleşık teknik terimi değiştirmek gerekir mi? Günlük dılde "*a\ıp""sözcüğü. "utanç verici" anlamını da içerdıği için hukukta böyle bır içeriği olmayan (ya da olması gerekmeyen) bu teknik terimi. sırf karışıklık olmasın diye. bir yana kovup. "özürlü" gibi Türkçe ya da "defolu" gibi Frenkçe kökenlı sözde- Türkçe bir sözcük mü kullanalım? Ben. dilin özleşmesinden ve bu özleşmenin hukuk dilını de mutlaka kapsaması gerektığı görüşünü paylaşanlardan biri olduğum halde buna gerek olmadığını düşünüyorum. Birinci gerekçem. sözcüğün. kökeni ne olursa olsun (içerikçe biraz farklı anlam da taşısa) genel konuşma dilinde de yerleşip kökleşmiş olmasıdır. Ikınci gerekçem ise şudur. Teknik anlamdaki ayıp sözcüğünün yerine konacak sözcüğün belirlenmesinde olmadık yanlışlar yapılmasından korkanm. Bununla ilgilı çarpıcı bır örnek vereyim: 1960 sonrasında yapılmış bir \asada. "borcun muaccel olması" ile ilgilı hüküm yazılırken işgüzarın bırı hukuk dilini Türkçeleştiriyorum diye bunu "borç ivedi olur 1 " diye yazmıştı. Yasada da bu deyim yer aldı. lşte. benim endişem bu tür ışlere. uzmanlık alanlanna gırmediğı halde sorumsuzca el atan: örneğin. sadece "onda bir** anlamına gelen "âşar" için "ondalık demektir" diye pervasızca ahkâm kesen kişilerin burunlannı sokmalarıdır. Aydın Aybay garantısı içın tefefoounuzun K V K. ya da GEN-PA tarafmd3n •thal edıldığtnden emın oluiuz Bazıları dostlarına daha çok zaman ayırır Yoksa siz. günü 28 saat yaşayan bu şanslı insanlardan değil misiniz?.. Onların birer cep telefonu var. Yaşamı daha da kolaylastıran. ödül rekortmeni bir cep telefonu: Ericsson 337. Darbelere dayanıklı metal çerçevesi, sesi tüm doğallığıyla ileten mikrofonu. Türkçe, kullanımı kolay menüsü. Ericsson Yetklli Distrfbütörieri: Ericsson'a özel anteni ile 21. yüzyıhn cep telefonu Ericsson 337. kendinize ve dostlarınıza daha çok zaman ayırmanızı sağlıyor. Biliyorsunuz. şimdi zaman önemli; insan ise her zaman... ERİCSSON K.V.K. Mobil Telefon A.Ş. Tel: (0216) 410 85 00 (6 hat) • GEN-PA Genel Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş. Tel: (0212) 287 17 17 (20 hat) PENCERE Türkiye Sağa Kayıyor... > Gazeteler telefon rehberine döndü, hükümet ku- ruluşunda ne de çok kişinin adı geçti?.. Pazarlanan- lar, satılanlar, kandırılanlar, partisinden ayrılanlar, ne yapacağını bılemeyenler, günübirtiktutum değiştiren- ler, dedikodu, dedikodu, dedikodu, söylenti. söylen- ti, söylenti!.. Türkeş artık eski Türkeş değilmiş!.. Ece- vit ne yapıyormuş?.. Mesut Yılmaz amacına ulaşa- mamış!.. CHP iyi mi yapmış?.. O ne demiş, bu ne de- miş?.. Her kafadan bir ses çıkıyor, yazılar buz üzeri- ne yazılıyor. konuşulanlar buharlaşıp uçuyor, günlük politika insanları körleştiriyor... Peki, yaşadığımız olayın anlamı ne?.. Neoluyor?.. • Yanıt açık seçik: "Türkiye sağa kayıyor!.." 1991 seçimlerinden sonra kurulan denge yıkıldı, sa- ğa doğru eğik düzey oluştu. 12 Eylül faşizmine karşı güç bir savaşımı sürdüre- rek iktidar ortaklığında buluşan DYP ile CHP (SHP) demokratikleşme programını hayata geçıremediler. DYP Grubu bu yolda olumsuz bir rol oynadı. Peki, neyapmalı?.. DYP'ye öfkelenmek de bir işe yaramaz... Bir gelişmışlik sorunu bu!.. Geçmışte DP (Demokrat Parti) 1946'dan 50'ye kadar ismet Paşa'nın iktıdarına karşı sözde demok- rasi savaşımıyla iktidar koltuğuna oturmuştu; ama, ılk işi, fikir özgürlüklerini yasaklayan Ceza Kanunu mad- delerini ağırlaştırmak oldu. 1950'den 1995'e dek 45 yıl geçti; Türkiye'de de- mokrasi bir türlü gerçekleşemedi. • Geçenlerde bir işadamı: "-Ben"demişti, "karamsanm, Türkiye'ningelece- ğinde faşizmi görüyorum..." - Neden?.. - Etnik kavga, şoven milliyetçiliği körüklemiyor mu?.. llımlı sayılan kesimler, şeriatçılık tehlikesine karşı aşın milliyetçiliği bir güvence gibi görmeye baş- lamadılarmı?.. Ülkeye uygulanan ekonomik model, kitleleri aşın uçlara doğru itmiyormu?.. Sermaye, eko- nominin otoriter bir yönetimde düze çıkacağını dü- şünmüyor mu?.. Akan kanın durdurulması için da- ha köktenci önlemler alınması yolundaki fikirlehn yandaşları çoğalmıyor mu?.. Her şey Türkiye'yi fa- şizme doğru itiyor... • Medyaya yansıyan binbir aldatıcı görüntüyü elimi- zin tersiyle bir yana itersek altından yaşadığımız ger- çegın özü çıkar: Merkez sağın dırenişiyle tıkanan de- mokratikleşme sürecinde merkez solun yolu kesil- mişti; sosyal demokratlar buna daha fazla katlana- madılar: adına "tarihseluzlaşma" denen ortaklık bit- ti... İyi mi oldu?.. Hayır!.. Yaşanan olay, Türkiye'nin demokrasi için yeterli olmadığını vurguluyor. Peki, CHP'nin iktidar ortaklığından muhalefete geç- mesiyle değişen dengede DYP-MHP ittifakını de- mokratik sol DSP'nin desteklemesi nasıl açıklanacak?.. Böyle olayların açıklanması çok güçtür ya da çok kolaydır: Sağın sağa, solun sola düşmanlığı. sağ-sol çelişkisinin önüne geçici olarak geçebilir. ANAP ile DYP bir araya gelebiliyorlar mı?.. DSP'nin DYP-MHP ittifakını desteklemesi, olayın özünü değiştiremez: Türkiye sağa kayıyor!.. • Kaygan düzeydekı bu yuvarlanışın sonunda fa- şizm gelebilir mi?.. Liberaller. solcular, sosyalistler akıllarını başlarına toplaıiarsa, faşizm Türkiye'de egemenleşemez: ama. şu kuralı unutmamakta yarar var: Demokrasi verilmez, alınır!.. SIV\S 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1993 825-1995 73 Davacı Vlaliye Bakanlığı tarafından davah Hıkmet Va- rol alevhıne açılan rücuen tazminat davasında; Vlahke- memizden verilen 8.3.1995 günve 1995 73 sayılı karar- la 162.184.000 TL.nin dava tanhı olan 25.10."l993tan- hinden ıtibaren yasal 0/ o30 faızı ile bırlıkte davalı Hik- met Varol'dan alınarak davacıya verilmesine karar venl- mış olup davalı Hıkmet Varoİ'un adresi tüm aramalara rağmen temin edılemediğınden davalı Hıkmet \'arol"aka- rar teblığı yerine kaım olmak üzere ılan olunur. Basın: 43881 ILAN T.C. KADIKÖY 2. ASLt\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1995 211 Es. Davacı Nurten Katıran vekili Av. Cenk Türkertarafın- dan davalı Namı Engın Katıran aralarındakı boşanma davasında: Davacı vekili 8.3.1995 harç tarihli dava dilekçesi ile davalı alevhıne açtığı şıddetlı geçımsizlik nedeni ile bo- şanma davasında. davalının adresi yapılan tüm araştır- malara rağmen tespıt edılememış oldugundan. davalı Esat o5lu. 1962d.luNami Engin Katıran'ınduruşmanın bırakıldığı 20.11.1995 günü saat 11.15'te mahkememiz salonunda hazır bulunası. gelmedıgi. mazeret bıldırme- dıği veya kendısıni bir vekille de temsıl ettirmediği tak- dırde davanın yokluğunda görülerek karar verileceği ve gazetenın yayımlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra da- valıya teliğ edılmış savılacağı. davalı Namı Engın Katı- ran'a dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği yerine geçmek üzere ılan olunur. 26.09.1995 Basın: 45566 İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK HAKtMLİĞt'NDEN DAVALI ZUİ YOANU'YA DUYLT^U 1995 120 Davacı Haralombos Papıs vekili Av. Vlehmet Esen ta- rafından davalı Zui Yoanu aleyhıne açılan vasıyetname- nın iptali davası sebebiyle: Davacı vekili Av. Mehmet Esen tarafından vasiyetna- menın iptali davası ıkame edılmiş. davalı Zui Yoanu'nun adresi zabıta tahkikatına rağmen tebligata yarar adresi tes- pıt edilememesi nedeni ile dava dılekçesinın ve duruş- ma gününün kendisıne gazete marifetiyle ılanen tebliğı- ne karar venlmış olup. 23.11.1995 günü saat: 11.00'de mahkememızdekı duruşmada hazır bulunmadığı, kendi- sini bir vekıl ile temsıl ettirmediği takdirde HL'MK'nin 213-377 . maddelen uv arınca duruşmav a yokluğunda de- vam olunacagı. dava dilekçesınin özetı yenne kaim ol- mak ve ilan tarihınden 7 gün sonra tebligat yapılmış sa- yılacağı üzere ilanen tebliğ olunur. 3.10. 1995 Ba>ın: 45568
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle