Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAVFA CUMHURİYET 9 EKİM 1995 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Din Adına Toplanan Paralar...Mezhep ve tarikatlann sözde liderleri (şeyh, şıh. vs.) kendilerine.
aslında olmayan bazı doğaüstü güçler vehmederek göz boyamış ve
yine eskj zamanlarda olduğu gibi toplumu sömürmeye başlamıştır.
Prof. Dr. M. tSMET TAŞDELEN Uludağ Üni.TıpFak.
T
arih boyunca. çalışan insan- Ne yazık ki daha sonra Islam. ne ka-
lann sırtından geçinen ve darinkâredilirseedilsin.budinikabuleden
hiçbir üretkenliği olmayan toplumlann eski inanışlarından etkilen-
dinadamlan.insanlannma- mış \e bazı değişıkliklere uğramış. bu-
nevi duygulannı sömürmüş- nun sonucu mezhep ve tarikatlar ortaya
lerdır. Gerek çoktannlı. ge- çıkmıştır.
| arih boyunca. çalışan insan-
' lann sırtından geçinen ve
hiçbir üretkenliği olmayan
din adamlan. insanlann ma-
nevi duygulannı sömürmüş-
lerdır. Gerek çoktannlı. ge-
rekse Islam öncesi tektannlı dinlerde.
toplum içinde çok büyük ayrıcahklara
sahip olan bu gruplar. bu haklannı kay-
betmemek içın toplumlann ilerlemesıni
sağlayacak yenilıkleri daıma engelleme-
ye çalışmışlardır.
Islamın ılk dönemlerinde din adamlı-
ğı grubu görmemekteyiz. O dönemde din
ve toplum kurallan yalındır. Herkes Ku-
ran'ı bilmekte \e eski dinlerde olduğu
gibi bir ruhban sınıfı bulunmamaktadır.
Bu. "Allah'la kul arasına kimsenin gire-
me>eceğini" behrten ifadelerden de an-
laşılmaktadır.
Mezhep ve tarikatlann sözde liderlen
(şeyh. şıh, vs.) kendilerine. aslında ol-
mayan bazı doğaüstü güçler vehmede-
rek göz boyamış ve yine eski zamanlar-
da olduğu gibi toplumu sömürmeye baş-
lamıştır. Bu sömürü. onlara büyük bır
ekonomik güç kazandırmıştır. Bunların
ençarpıcı örneği ismaili>emezhebı ima-
mı Ağa Han'dır. Bu adamlar. A\rupa ve
Amerika'da en sefih hayatı yaşamakta % e
bu mezhepe inanan yoksul ınsanlartara-
fındanheryılağırlığıncaaltınlaödüllen-
dinlmektedir!
Türkivemizde, son zamanlarda din adı-
na, hayır adına toplanan paralar. büyük
miktarlara ulaşmıştır. Bu paralar üzerin-
de sağlıklı bir denetım de yoktur. Para-
lar. cami yapımı ya da camilerde çeşitli
amaçlar ilen sürülerek (Bosna"\a var-
dım. Çeçenistan'a vardım. Türki cum-
hurivetlere vardım vs. \s.) toplanmakta-
dır. Bu paranın miktan konusunda tah-
min yapmak ıstersek. Türkıve'de yakla-
şık 80 bin cami vardır.
Buralarda her hafta beşer milyon top-
lansa 52 \ 5 milyon x 80.000 = 208 x 10"
(20.800.000.000.000. yazıyla yirmi tnl-
yon sekiz vüz milyar TL) yapmaktadır.
Bu para. nerelere gitmekte. nelere har-
canmaktadır? Bence bir sürü peygamber
taklıdinin. veııi tarikatın çıkma nedeni
bu tatlı paralardır. Aczmendıler. Kara
Ses. bu paralara konmak içın ortaya çık-
mıştır ve daha bırçok yenisı de çıkacak-
tır. Evet. sonuç olarak ne yapılması ge-
rekir?
Bu paralann toplanmasını mı engelle-
yelim'1
Hayır! Zaten hiç kimsenin bunu
yapmaya gücü de yetmez. O zaman. ne
yapalım? Yapılacaklan üç ana başlıkta
toplayabılirız:
1. Diyanet kadrolannın yalnızca de-
netleme göre\ i yapacak şekilde daraltıl-
ması.
2. Din kurumlarının vakıf haline getı-
nlmesi.
3. Bu vakıtların. ekonomik denetimı-
nın çok sıkı bıçimde sağlanmasıdır.
1. Dıvanet Işlerı kadrosu. Silahlı Ku\-
\etler kadrosundan sonrakı en kabarık
kadrodur ve ekonomiye zerre kadar kat-
kısı voktur.
Güniimüzde şehir istilacıları. bir alanı
fethedip lOgecekonduyaptıktan sonra ilk
olarak hemen bir cami dıkmektedir. Ta-
bıi. buııdan sonra caminin kadrosu dev-
let tarafından sağlanmaktadır. Eğer val-
nızca Dıyanet'ın üst ve denetleyıci kad-
rosu bırakılırsa. büyük bir ekonomik kay-
nak. yoksul ulusumuz ıçin kullanılmak
üzere serbest kalacaktır.
2. Din kurumları ve camiler. vakıf ko-
numuna getirilirse yukanda sözü edilen
büyük miktarlardaki para. etkın bıçimde
değerlendinlmiş olur. Bu durum. bütün
Islam tarihı bovunca bö>leolmuştur. Dev-
let hiçbir zaman cami yapmamış v e onun
kadro veiaşesini sağlamamıştır. Camiler,
hayırseverlertarafından, onu sonsuza ka-
daryaşatabilecekvakıflarıilebirlikteva-
ptlmış. bu sayede bu kurumlar devlete
hiç yük olmamıştır.
3. Şimdı birçoğunuz. bu vakıflann za-
rarlı şekildeçalışacağıdüşüncesiyleaya-
ğa kalkacaktır. îşte burada devletin dene-
tım görevi başlamaktadır. Dev let. Mali-
ye olarak bu vakıflan sıkı denetlerse. kö-
tü kullanım ve volsuzluklar en aza indi-
rilir. Bu arada. nereye gittiği bilınmeven
trilyonlarca lira. vararlı duruma gelmiş
olur. Hatta dev let, bu paradan Diyanet
İşleri ıçin pav olarak onu da finanse ede-
bilır. Tabıı kı malı denetimyanındalaik-
lık karşıtı başka fiıller de ciddı şekilde de-
netlenmelidir.
Eğer yukanda belirtilen düzenlemeler
v apılırsa. devlet ve ekonomi üzerinden bü-
vük bir yük kalkar.
Nereve gittiği belli olmayan ve çoğu kez
laik dev letin dinamitlenmesinde kullanı-
lan para. yararlı bir hale getirilmiş olur.
İliiılilerin dikkatine sunulur.
ARADA BIR
Dr. ALPASLAIV BERKTAY
Mupuroa'da Patlayan
TARTIŞMA
Mururoa, Güney Pasifik'te bir adacık, Tahiti'nin ya-
nında. Fransızlar orada bir yeraltı nükleer denemesi
yaptılar. 'Dünya Barış Günü'nün 50. yılında... Patla-
manın gücü, Hiroşıma'ya atılan bombanınki kadar...
Acaba 'Dünya Barış Günü'nü kutlamak mı istediler?
50 yıl sonra Hiroşima olayını yeniden mi canlandır-
mak istediler? "Biz de bir Hiroşima 'yı haritadan sile-
biliriz" demek mi? Insan haklarının bir mizah olduğu-
nu göstermek mi? Tahitı, yeryüzü cenneti... Cenneti
bir anda nasıl cehenneme çevirebileceklerini mi?
J. Chirac, denemenin, yerin 1 km. altında yapıldı-
ğını, tamamıyla zararsız olduğunu savunuyor, "Ge-
lin, görün!"ö'\yor. Avrupa Parlamentosu'ndan bir he-
yet, gidip olayı inceleyecek. Yeni denemelere ona
göre izin verılecek! Sırada, yakın yakın 6-7 deneme
daha var çünkü! Onlar, nükleer patlamanın ve bom-
ba stoklarmın zararsızhğını, yararlannı düşünedur-
sun. patlamanın hemen ardından 4.5 şiddetinde bir
deprem oldu, denizin rengi değışti. sular kabardı.
Haftasında, Meksıka'da 7.3 şiddetinde bir deprem ol-
du. Pasifik kıyılannda büyük zarariara neden oldu. 10
yıl önce de bir nükleer denemenin arkasından, Mek-
sika'da büyük bir deprem olmuş, pek çok insan bu
yüzden ölmüştü. Çevreciler, Pasifik dibindekı volka-
nik katmanların ne denli duyarlı olduğunu, bu vesi-
leyle belirttiler.
TV'de bır Kızılderili belgeseli ızlemiştim. Köyün yaş-
lısı, çevredeki çarpık gelişmelerle yitirdikleri güzeilik-
leri, mutlulukları acı acı, sadelikle. bilgece anlatıyor-
du. Ister istemez "zararsız"bombayı savunan J. Chi-
rac'la karşılaştırıyorsunuz. Bu denemeyi neden Pa-
ris'in 1 km. altında yapmıyor? Insan hakları, Fransa'da
veMururoa'dafarklı mı? Dahası, Fransa, Mururoadan
çok mu uzakta?
O denemeler, bombalar, süs olsun diye değil, ya-
panlarını yok etmek için yapılıyor. Onu yapan. daha
güçlü olacak. Güneydoğu'daki Çekiç Güç'te harita-
nızı yeniden çizecek. "Federasyonudüşünün!"diye-
cek. Mururoa'lardaki bombaların radyasyonu, "em-
peryalizm" olup hepimizin başında patlıyor aslında.
Güvenlik Konseyinin "5 büyükler"i olup çıkıyor. Her
birinde şu kadar nükleer bomba... "Hangimiz dün-
yayı daha çokyokedebiliriz?"..Ker\d\\er\ de aynı ba-
rut fıçısınm üstünde. Farkındalar mı? Dünya küçül-
dü, insan büyüdü. (Ne tür bir büyüme ise...) Bundan
sonrası, ya herru ya merru... Hiroşima'ya bombayı atan
pilotTibbets, ataratmaz "Aman Tannm, ben neyap-
tım!"demişti. Önceden. "Neden karşı çıkmadım?"üe-
mek gerekiyor oysa. Dünya "Akıl, plan!" diye haykı-
nyor. Beklenen "Akıl Çağı" bu mu? Acaba J. Chirac,
o Kızılderiliden daha akıllı mı? 50. yıldönümü kutla-
nan "barış" bu mu?
Emperyalizmi görmezlikten gelerek, hiçbir ciddi
sonuca ulaşılamaz, banştan, silahsızlanmadan söz edi-
lemez, daha büyük felaketier, toptan yok olma tehli-
kesi önlenemez.
1995 İHSAN DOĞRAMACI
KONFERANSI
Konu: Sigara - Çocuk Sağlığı'ndaki
Dehşet
Konuşmacı: Sir John Crofton
(Profesör Doktor)
Edinburgh Üniversitesi, ingiltere
Yer: Hacettepe Üniversitesi M
Salonu
Tarih: 11 Ekim1995
Saat: 9.30
Not: Çocuk sağlığına önem
yerenler davetlidir.
ISPARTAASLİYE HUKUK
IVIAHKEMESİ'NDEN
Davacı Kepez Yapı Kooperatifi vekili Av. Nuri
Dikbaş tarafindan davah Ismail Hakkı Saral aley-
hine mahkememizde ikame edilen çek iptali dava-
sının \e istirdat davasının yapılan açık yargılama-
sının verilen ara kararı gereğince;
Davah bulunan Ismail Hakkı SaraFın adresi olan
Rüzgârlı Ege Sokak Uçar Ticaret Merkezi No:
5/156 Ulus - Ankara adresine tebligat gönderilmiş
olup adına davetiye tebliğ edilemediği ve yapılan
zabıta araştmlmasında da adına ve adresinin bulu-
namadığı belirtildiğinden gazete ilanı yapılmasına
karar verilmiş olup adı geçenin istek ve itirazlan-
nın var ise Isparta Asliye Hukuk \lahkemesi"nin
1994664 esassayılı dosyasına ve 10.10.1995 gün-
lü duruşmasına gelmez ise yargılamanın gıyabın-
da yapılarak hüküm kurulacağına ve HMÜK'nin
213 2"nci maddesi gereğince tebligat yerine kaim
olmak üzere ilan olunur.
Basın: 43174
'Ayıplı çıkan mal'
S
tockholm
muhabirıniz
Gürhan
L'çkan'dan
DenizSom'un
vazıyetıne bir
not gelmiş: TRT-INT'i
izlerken yeni çıkan
Tüketici Yasası'ndan söz
edilen programda "ayıplı
çıkan nıal" deyışi
geçiyormuş. Muhabir.
"*Uzun süre vıırtdışında
yaşamarun kötii bir yanı
daha. Dildeki bu tür
"gelişmeleri" kaçımor
insan" dıvor.
Sayın Uçkan fena halde
yanılıyor; bu sözcük
bakımından bir "geüşme"
söz konusu değil! Tam
tersine: çünkü "ajıp"
sözcüğü. hukuk dilinde.
hem önceki hukuk
döneminde hem de
cumhunyet dönemi
yasalannda kullanılan ve
günlük konuşma dilindeki
anlamından biraz farklı
içenkte bir "teknik
terim'"dir.
Önce eskısınden
başlayalım: Mecelle'de.
satım sözleşmesini
düzenleyen bölümde.
"Hı>ar-ı Ayıp
Bevanındadır" başlıklı bır
alt-bölüm var. Burada
satılan malın ayıplı
çıkması halinde alıcının
seçim hakkı (hakk-ı
hıyarı) düzenleniyor. Bu
arada ayıp da
tanımlanıyor. "Ayıp diye
ehil ve erfoabı beyninde
(arasında), malın bahasına
iras-ı noksan eden
(eksilten) kusura derler.**
Yine bu bölümde. "Malı
her ayıbı ile kabul
ediyorum" diverek satın
alan kışinin. "*mesela,
müşteri bir hayvanı. kör.
topal, çiiriik çank her ne
ise makbulümdür. divc
satın alsa, artık a>b-ı
kadimi (eskiden kalmış bir
ayıbı) \annis dive"
reddedemeyeceği
belirtıliyor. Mecelle'deki
bu düzenleme. yüzyıllar
boyunca uygulanan fıkıh
kurallarının. yasa haline
konulmuş bıçimidir.
"Yeni hukuk"a gelince:
Ayıp sözcüğü. özdeş
anlamda olmak üzere.
cumhurivet yasalannda da
yer almaktadır. Isviçre
Borçlar Yasası Türkçeye
çevnlirken vasadaki
"Sachmanger, "defauts
de la chose" terimlerı
"maldaki avıp" olarak
çevrilmiş ve Türk Borçlar
\'asası"nda bu terim
kullanılmiştır (Örneğin.
Borçlar Yasası. nıadde
194. 198. 199). Bu
sözcük. cumhurivet
dönemi hukukçularının
tümü tarafından 70 yıldan
beri teknik anlamı ife
bilınen: yargı
işlemlerinde. bılimsel
yazılarda herkesçe
kullanılan ve hukuk
fakültelerinin birinci
sınıtında okuyan
öğrencilerin de ılk
öğrendikleri terimler
arasında olan teknik bir
sözcüktür.
Geleiım ışin "düdeki
gelişme~ yanına: Bu
yerleşık teknik terimi
değiştirmek gerekir mi?
Günlük dılde
"*a\ıp""sözcüğü. "utanç
verici" anlamını da
içerdıği için hukukta
böyle bır içeriği olmayan
(ya da olması
gerekmeyen) bu teknik
terimi. sırf karışıklık
olmasın diye. bir yana
kovup. "özürlü" gibi
Türkçe ya da "defolu" gibi
Frenkçe kökenlı sözde-
Türkçe bir sözcük mü
kullanalım?
Ben. dilin özleşmesinden
ve bu özleşmenin hukuk
dilını de mutlaka
kapsaması gerektığı
görüşünü paylaşanlardan
biri olduğum halde buna
gerek olmadığını
düşünüyorum.
Birinci gerekçem.
sözcüğün. kökeni ne
olursa olsun (içerikçe
biraz farklı anlam da
taşısa) genel konuşma
dilinde de yerleşip
kökleşmiş olmasıdır.
Ikınci gerekçem ise şudur.
Teknik anlamdaki ayıp
sözcüğünün yerine
konacak sözcüğün
belirlenmesinde olmadık
yanlışlar yapılmasından
korkanm. Bununla ilgilı
çarpıcı bır örnek vereyim:
1960 sonrasında yapılmış
bir \asada. "borcun
muaccel olması" ile ilgilı
hüküm yazılırken
işgüzarın bırı hukuk dilini
Türkçeleştiriyorum diye
bunu "borç ivedi olur
1
"
diye yazmıştı. Yasada da
bu deyim yer aldı. lşte.
benim endişem bu tür
ışlere. uzmanlık alanlanna
gırmediğı halde
sorumsuzca el atan:
örneğin. sadece "onda
bir** anlamına gelen
"âşar" için "ondalık
demektir" diye pervasızca
ahkâm kesen kişilerin
burunlannı sokmalarıdır.
Aydın Aybay
garantısı içın tefefoounuzun
K V K. ya da GEN-PA
tarafmd3n •thal edıldığtnden
emın oluiuz
Bazıları dostlarına daha çok
zaman ayırır
Yoksa siz. günü 28 saat yaşayan bu şanslı insanlardan
değil misiniz?.. Onların birer cep telefonu var.
Yaşamı daha da kolaylastıran. ödül rekortmeni bir
cep telefonu: Ericsson 337. Darbelere dayanıklı
metal çerçevesi, sesi tüm doğallığıyla ileten
mikrofonu. Türkçe, kullanımı kolay menüsü.
Ericsson Yetklli Distrfbütörieri:
Ericsson'a özel anteni ile 21. yüzyıhn cep telefonu
Ericsson 337. kendinize ve dostlarınıza daha çok
zaman ayırmanızı sağlıyor. Biliyorsunuz. şimdi
zaman önemli; insan ise her zaman...
ERİCSSON
K.V.K. Mobil Telefon A.Ş. Tel: (0216) 410 85 00 (6 hat) • GEN-PA Genel Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş. Tel: (0212) 287 17 17 (20 hat)
PENCERE
Türkiye Sağa Kayıyor... >
Gazeteler telefon rehberine döndü, hükümet ku-
ruluşunda ne de çok kişinin adı geçti?.. Pazarlanan-
lar, satılanlar, kandırılanlar, partisinden ayrılanlar, ne
yapacağını bılemeyenler, günübirtiktutum değiştiren-
ler, dedikodu, dedikodu, dedikodu, söylenti. söylen-
ti, söylenti!.. Türkeş artık eski Türkeş değilmiş!.. Ece-
vit ne yapıyormuş?.. Mesut Yılmaz amacına ulaşa-
mamış!.. CHP iyi mi yapmış?.. O ne demiş, bu ne de-
miş?.. Her kafadan bir ses çıkıyor, yazılar buz üzeri-
ne yazılıyor. konuşulanlar buharlaşıp uçuyor, günlük
politika insanları körleştiriyor...
Peki, yaşadığımız olayın anlamı ne?..
Neoluyor?..
•
Yanıt açık seçik:
"Türkiye sağa kayıyor!.."
1991 seçimlerinden sonra kurulan denge yıkıldı, sa-
ğa doğru eğik düzey oluştu.
12 Eylül faşizmine karşı güç bir savaşımı sürdüre-
rek iktidar ortaklığında buluşan DYP ile CHP (SHP)
demokratikleşme programını hayata geçıremediler.
DYP Grubu bu yolda olumsuz bir rol oynadı.
Peki, neyapmalı?..
DYP'ye öfkelenmek de bir işe yaramaz...
Bir gelişmışlik sorunu bu!..
Geçmışte DP (Demokrat Parti) 1946'dan 50'ye
kadar ismet Paşa'nın iktıdarına karşı sözde demok-
rasi savaşımıyla iktidar koltuğuna oturmuştu; ama,
ılk işi, fikir özgürlüklerini yasaklayan Ceza Kanunu mad-
delerini ağırlaştırmak oldu.
1950'den 1995'e dek 45 yıl geçti; Türkiye'de de-
mokrasi bir türlü gerçekleşemedi.
•
Geçenlerde bir işadamı:
"-Ben"demişti, "karamsanm, Türkiye'ningelece-
ğinde faşizmi görüyorum..."
- Neden?..
- Etnik kavga, şoven milliyetçiliği körüklemiyor
mu?.. llımlı sayılan kesimler, şeriatçılık tehlikesine
karşı aşın milliyetçiliği bir güvence gibi görmeye baş-
lamadılarmı?.. Ülkeye uygulanan ekonomik model,
kitleleri aşın uçlara doğru itmiyormu?.. Sermaye, eko-
nominin otoriter bir yönetimde düze çıkacağını dü-
şünmüyor mu?.. Akan kanın durdurulması için da-
ha köktenci önlemler alınması yolundaki fikirlehn
yandaşları çoğalmıyor mu?.. Her şey Türkiye'yi fa-
şizme doğru itiyor...
•
Medyaya yansıyan binbir aldatıcı görüntüyü elimi-
zin tersiyle bir yana itersek altından yaşadığımız ger-
çegın özü çıkar: Merkez sağın dırenişiyle tıkanan de-
mokratikleşme sürecinde merkez solun yolu kesil-
mişti; sosyal demokratlar buna daha fazla katlana-
madılar: adına "tarihseluzlaşma" denen ortaklık bit-
ti...
İyi mi oldu?..
Hayır!..
Yaşanan olay, Türkiye'nin demokrasi için yeterli
olmadığını vurguluyor.
Peki, CHP'nin iktidar ortaklığından muhalefete geç-
mesiyle değişen dengede DYP-MHP ittifakını de-
mokratik sol DSP'nin desteklemesi nasıl açıklanacak?..
Böyle olayların açıklanması çok güçtür ya da çok
kolaydır: Sağın sağa, solun sola düşmanlığı. sağ-sol
çelişkisinin önüne geçici olarak geçebilir.
ANAP ile DYP bir araya gelebiliyorlar mı?..
DSP'nin DYP-MHP ittifakını desteklemesi, olayın
özünü değiştiremez:
Türkiye sağa kayıyor!..
•
Kaygan düzeydekı bu yuvarlanışın sonunda fa-
şizm gelebilir mi?..
Liberaller. solcular, sosyalistler akıllarını başlarına
toplaıiarsa, faşizm Türkiye'de egemenleşemez: ama.
şu kuralı unutmamakta yarar var:
Demokrasi verilmez, alınır!..
SIV\S 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1993 825-1995 73
Davacı Vlaliye Bakanlığı tarafından davah Hıkmet Va-
rol alevhıne açılan rücuen tazminat davasında; Vlahke-
memizden verilen 8.3.1995 günve 1995 73 sayılı karar-
la 162.184.000 TL.nin dava tanhı olan 25.10."l993tan-
hinden ıtibaren yasal
0/
o30 faızı ile bırlıkte davalı Hik-
met Varol'dan alınarak davacıya verilmesine karar venl-
mış olup davalı Hıkmet Varoİ'un adresi tüm aramalara
rağmen temin edılemediğınden davalı Hıkmet \'arol"aka-
rar teblığı yerine kaım olmak üzere ılan olunur.
Basın: 43881
ILAN
T.C.
KADIKÖY 2. ASLt\T HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1995 211 Es.
Davacı Nurten Katıran vekili Av. Cenk Türkertarafın-
dan davalı Namı Engın Katıran aralarındakı boşanma
davasında:
Davacı vekili 8.3.1995 harç tarihli dava dilekçesi ile
davalı alevhıne açtığı şıddetlı geçımsizlik nedeni ile bo-
şanma davasında. davalının adresi yapılan tüm araştır-
malara rağmen tespıt edılememış oldugundan. davalı
Esat o5lu. 1962d.luNami Engin Katıran'ınduruşmanın
bırakıldığı 20.11.1995 günü saat 11.15'te mahkememiz
salonunda hazır bulunası. gelmedıgi. mazeret bıldırme-
dıği veya kendısıni bir vekille de temsıl ettirmediği tak-
dırde davanın yokluğunda görülerek karar verileceği ve
gazetenın yayımlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra da-
valıya teliğ edılmış savılacağı. davalı Namı Engın Katı-
ran'a dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği yerine
geçmek üzere ılan olunur. 26.09.1995
Basın: 45566
İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK
HAKtMLİĞt'NDEN
DAVALI ZUİ YOANU'YA DUYLT^U
1995 120
Davacı Haralombos Papıs vekili Av. Vlehmet Esen ta-
rafından davalı Zui Yoanu aleyhıne açılan vasıyetname-
nın iptali davası sebebiyle:
Davacı vekili Av. Mehmet Esen tarafından vasiyetna-
menın iptali davası ıkame edılmiş. davalı Zui Yoanu'nun
adresi zabıta tahkikatına rağmen tebligata yarar adresi tes-
pıt edilememesi nedeni ile dava dılekçesinın ve duruş-
ma gününün kendisıne gazete marifetiyle ılanen tebliğı-
ne karar venlmış olup. 23.11.1995 günü saat: 11.00'de
mahkememızdekı duruşmada hazır bulunmadığı, kendi-
sini bir vekıl ile temsıl ettirmediği takdirde HL'MK'nin
213-377
. maddelen uv arınca duruşmav a yokluğunda de-
vam olunacagı. dava dilekçesınin özetı yenne kaim ol-
mak ve ilan tarihınden 7
gün sonra tebligat yapılmış sa-
yılacağı üzere ilanen tebliğ olunur. 3.10. 1995
Ba>ın: 45568